Riyâzu's Sâlihîn Hadis Kitabı

552-) Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallahu anhumâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Kırk iyilik vardır. Bunların en üstünü, birisine sağıp sütünden faydalanması için ödünç olarak sütlü bir keçi vermektir. Kim, sevâbını umarak ve mükâfâtını Allah’ın vereceğine inanarak bu kırk hayırdan  birini işlerse,  Allah Teâlâ onu bu sebeple cennete koyar.”

Kaynak: Buhârî, Hibe 35. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Zekât 42
Konu: Genel
553-) Ebû Ümâme Suday İbni Aclân radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:  “Ey âdemoğlu! İhtiyâcından fazla olan malını sadaka olarak vermen senin için  iyi; vermemen kötüdür. İhtiyacına yetecek kadarını elinde tutmandan dolayı ayıplanmazsın. İyiliğe, geçimini üstlendiklerinden başla. Veren el, alan elden üstündür (unutma).”

Kaynak: Müslim, Zekât 97. Ayrıca Bk.  Tirmizî, Zühd 32.
Konu: Genel
554-) Enes radıyallahu anh şöyle dedi: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, İslâm için kendisinden ne istenirse onu mutlaka verirdi. Hele  bir keresinde yanına gelen bir adama  iki dağ arasını dolduran bir  koyun sürüsü verdi...Adam  kabilesine dönünce : - Ey milletim! (Koşun) müslüman olun. Çünkü Muhammed, fakirlik ve ihtiyaç korkusu duymadan çok büyük ikrâm ve ihsanlarda bulunuyor, dedi.  (Hadisin râvisi Enes diyor ki), kimileri sırf dünyalık elde etmek için müslüman olurlardı. Fakat çok geçmeden müslümanlık onların gözünde, dünyadan ve dünya üzerindeki her şeyden  daha değerli hale gelirdi.

Kaynak: Müslim, Fezâil 57-58
Konu: Genel
555-) Ömer radıyallahu anh  şöyle dedi Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem mal taksim etti. Ben: - Ey Allah’ın Resûlü! Kendilerine mal verdiğiniz şu kimselerden başkaları  o mala daha layıktır!” dedim.  Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: - “Onlar beni iki durumla karşı karşıya bıraktılar: Ya çirkin  sözlerle benden mal isteyecekler, vereceğim. Ya da  vermeyeceğim bu defa da  beni cimrilikle suçlayacaklar. Ben cimri değilim” buyurdu.

Kaynak: Müslim, Zekât 127
Konu: Genel
556-) Cübeyr İbni Mut’im radıyallahu anh şöyle dedi: Huneyn Gazvesi’nden dönüşte  Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte yürürken bedevi arablar ganimetin taksimini ısrarla istemeye başladılar. Neticede Hz. Peygamber’i Semüre ağacının altında durdurdular. Cübbesi ağaca takılıp kaldı. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem devesini durdurup: “Cübbemi verin bana! Şayet şu gördüğünüz ağaçlar kadar hayvanım olsaydı, onların tamamını size paylaştırırdım. Siz de benim cimri, yalancı ve korkak olmadığımı görürdünüz!” buyurdu.

Kaynak: Buhârî, Cihâd 24, Humus 19
Konu: Genel
557-) Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Sadaka vermek malı eksiltmez. Kul başkalarının hatalarını bağışladıkca Allah da onun şerefini arttırır. Kim Allah için alçak gönüllü davranırsa, Allah da onu  yükseltir.”

Kaynak: Müslim, Birr 69. Ayrıca Bk. Tirmizî, Birr 82
Konu: Genel
558-) Ebû Kebşe Amr İbni Sa’d el-Enmârî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre o, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinlemiştir: “Haklarında yeminle söz söyleyebileceğim üç haslet vardır; iyi belleyiniz! Sadaka vermekle kulun malı eksilmez. Uğradığı haksızlığa sabredenin  Allah şerefini arttırır. Dilenme kapısını açan kimseye Allah,  fakirlik kapısını açar. (Veya buna benzer bir cümle söyledi). “Yine size bir söz daha söyleyeceğim, onu da iyi belleyiniz” dedi ve şöyle buyurdu: “Dünyada dört kısım insan vardır: (Birincisi) Allah’ın kendisine mal ve ilim verdiği kimsedir. Bu kişi Allah’a karşı saygılı davranır, hısımlarını görüp gözetir, o maldaki Allah’ın hakkını yerine getirir. Bu, en üst derecedir. (İkincisi), Allah’ın kendisine ilim verip mal vermediği iyi niyetli kimsedir. O, iyi niyetle, “Eğer malım olsaydı ben de falan adam gibi davranırdım” der. Bu, iyi niyetinin karşılığını görür.  İkisinin sevabı eşittir. (Üçüncüsü), Allah’ın mal verip ilim vermediği kimsedir. O bilgisizliği yüzünden  malını gelişi güzel harcar, Allah’a karşı sorumlu davranmaz, hısımlarını görüp gözetmez, o malda Allah’ın hakkı olduğunu idrak etmez. Böylesi kişi, en kötü durumdadır. (Dördüncüsü), Allah’ın ne mal ne de ilim verdiği kimsedir. Bu kişi der ki, “Eğer malım olsaydı, ben de  falan gibi  yer-içerdim”. Bu da niyetinin karşılığını görür. Binaenaleyh bu iki kişinin vebâli eşittir.”

Kaynak: Tirmizî, Zühd 17
Konu: Genel
559-) Hz. Âişe radıyallahu anhâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûl-i Ekrem’in ailesi bir koyun kesmişlerdi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir ara: - “Ondan geriye ne kaldı?” diye sordu. Hz. Aişe: - Sadece bir kürek kemiği kaldı, cevabını verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber; - “Desene bir kürek kemiği  hariç, hepsi duruyor!” buyurdu.

Kaynak: Tirmizî, Sıfatu’l-kıyâme 35
Konu: Genel
560-) Esmâ Binti Ebû Bekir radıyallahu anhumâ’dan rivayet edildiğine göre Esmâ, “Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem  bana şöyle  buyurdu” demiştir: - “Kesenin ağzını sıkma! Allah da sana sıkarak verir!” Bir rivayette (Müslim, Zekât 88) şöyle buyurduğu nakledilmiştir: “İnfak et  sayıp durma, Allah da sana karşı nimetini sayıp esirger. Paranı çömlekte saklama, Allah da  senden saklar.”

Kaynak: Buhârî, Zekât 21; Müslim, Zekât 88. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd. Zekât 46; Tirmizî, Birr 40; Nesâî, Zekât 62
Konu: Genel
561-) Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre o, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu işitmiştir: “Cimri ile cömerdin durumu, göğüsleri ile köprücük kemikleri arasına zırh giyinmiş iki kişinin durumuna benzer. Cömert, sadaka verdikce, üzerindeki zırh genişler, uzar, ayak parmaklarını örter ve ayak izlerini siler. Cimri ise, bir şey vermek istediğinde zırhın halkaları birbirine iyice geçer, onu sıkıştırır; genişletmek için ne kadar çalışsa da başaramaz.”

Kaynak: Buhârî, Cihâd 89; Zekât 28, Talâk 24; Libâs 9; Müslim, Zekât 76-77. Ayrıca Bk. Nesâî, Zekât 61
Konu: Genel
562-) Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Kim, helâl kazancından bir hurma kadar sadaka verirse, - ki Allah, helâlden  başkasını  kabul etmez -  Allah o sadakayı kabul eder. Sonra onu dağ gibi oluncaya kadar, herhangi birinizin tayını büyüttüğü gibi, sahibi adına ihtimamla büyütür.”

Kaynak: Buhârî, Zekât 8; Tevhîd 23; Müslim, Zekât 63, 64. Ayrıca Bk. Tirmizî, Zekât 28, Nesâî, Zekât 48; İbni Mâce, Zekât 28
Konu: Genel
563-) Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Sahrada yolculuk yapmakta olan adamın biri, yolculuk esnâsında, bulut içinden “falanın bahçesini sula!” diye bir ses duydu. Bunun üzerine o bulut, kara taşlık bir yere saptı ve oraya suyunu boşalttı. Adam derelerden birinin o  suyun tamamını topladığını hayretle gördü ve suyu takip etti. Bir de baktı ki, adamın biri bahçesinde elindeki kürekle suyu oraya buraya çevirip bahçesini suluyor. Ona: - Ey Allahın kulu! Adın nedir? diye sordu. Adam, daha önce buluttan duyduğu ismi söyledi, peşinden de: - Ey Allahın kulu! Adımı niçin soruyorsun? dedi. O da: - Ben şu suyu yağdıran buluttan, “senin adını vererek falanın bahçesini sula!” diye bir ses duymuştum  da onun için soruyorum. Sen ne yapıyorsun ki bu lutfa mazhar oluyorsun? dedi. Bahçe sahibi:

Kaynak: - Madem Ki Merak Ediyorsun Söyliyeyim; “ben Bu Bahçenin Ürününü Hesap Ederim; Üçte Birini Sadaka Olarak Dağıtırım, Üçte Birini Çoluk-çocuğumla Birlikte Yerim, Üçte Birini De Tohumluk Olarak Ayırırım” Dedi.
Konu: Genel
564-) Câbir İbni Abdullah radıyallahu anh’den rivâyet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Zulüm yapmaktan sakının. Çünkü zulüm kıyamet gününde zâlime zifirî karanlık olacaktır. Cimrilikten de sakının. Zira cimrilik sizden önce yaşayan insanları, birbirini boğazlamaya ve dokunulmaz haklarını çiğnemeye götürmek suretiyle perişan etmiştir.”

Kaynak:  müslim, Birr 56
Konu: Genel
565-) Ebû Hureyre radıyallahu anh şöyle dedi: Bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e gelerek: - Ben açım, dedi. Allah’ın Resûlü hanımlarından birine haber salarak yiyecek bir şey göndermesini istedi. O da: - Seni peygamber olarak gönderen Allah’a yemin ederim ki, evde sudan başka bir şey yok, dedi. Hz. Peygamber bir başka hanımından yiyecek bir şeyler istedi. O da aynı cevabı verdi. Daha sonra Resûl-i Ekrem’in öteki hanımları da: Seni peygamber olarak gönderene yemin ederim ki, evde sudan başka bir şey yok, diye haber gönderince, Resûl-i Ekrem  sallallahu aleyhi ve sellem ashâbına dönerek: - “Bu gece bu şahsı kim misafir etmek ister?” diye sordu. Ensardan biri: - Ben misafir ederim, yâ Resûlallah, diyerek o yoksulu alıp evine götürdü. Eve varınca karısına: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in misafirini ağırla, dedi. Bir başka rivayete göre karısına: - Evde yiyecek bir şey var mı? diye sordu. Hanımı: - Hayır, sadece çocuklarımın yiyeceği kadar bir şey var, dedi. Sahâbî: - Öyleyse çocukları oyala. Sofraya gelmek isterlerse onları uyut. Misafirimiz içeri girince de lambayı söndür. Sofrada biz de yiyormuş gibi yapalım, dedi. Sofraya oturdular. Misafir karnını doyurdu; onlar da aç yattılar. Sabahleyin o sahâbî Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in yanına gitti. Onu gören Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: - “Bu gece misafirinize yaptıklarınızdan Allah Teâlâ memnun oldu.”

Kaynak: Buhârî, Menâkıbü’l-ensâr 10, Tefsîru Sûre (59), 6; Müslim, Eşribe 172
Konu: Genel
566-) Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “İki kişinin yiyeceği üç kişiye, üç kişinin yiyeceği de dört kişiye yeter.” Buhârî, Et’ıme 11; Müslim, Eşribe 178. Ayrıca bk. Tirmizî, Et’ıme 21 Müslim’in Câbir İbni Abdullah’tan rivayet ettiği bir hadise göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Bir kişinin yiyeceği iki kişiye, iki kişinin yiyeceği dört kişiye, dört kişinin yiyeceği ise sekiz kişiye yeter.”

Kaynak: Müslim, Eşribe 179-181. Ayrıca Bk. Tirmizî, Et’ıme 21; İbni Mâce, Et’ıme 2
Konu: Genel
567-) Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh şöyle dedi: Bir defasında Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile bir seferde bulunuyorduk. Bu sırada devesine binmiş bir adam çıkageldi. Bir şeyler umarak sağa sola bakınmaya başladı. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem: “Yanında ihtiyacından fazla binek hayvanı olanlar, olmayanlara versinler. Fazla azığı olanlar, azığı olmayanlara versinler” buyurdu. Hz. Peygamber daha birçok mal çeşidi saydı. İşte o zaman  kimsenin ihtiyacından fazla bir şey bulundurmaya hakkı olmadığını anladık.

Kaynak: Müslim, Lukata 18. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Zekât 32
Konu: Genel
568-) Sehl İbni Sa’d radıyallahu anh şöyle dedi: Bir kadın dokuduğu kumaşı (bürdeyi) Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e getirip verdi ve: - Bunu giyesin diye kendi ellerimle dokudum, dedi. Böyle bir kumaşa ihtiyacı olan Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onu aldı, izâr olarak (belden aşağısına) giyinip yanımıza geldi. Bunu gören falanca, Hz. Peygamber’e: - Ne kadar da güzelmiş! Bunu ver de ben giyineyim,  dedi. Resûl-i Ekrem: - Peki, dedi. Orada biraz oturduktan sonra evine döndü. Kumaşı katlayıp o adama gönderdi. Ashâb-ı kirâm o sahâbîye: - Hiç de iyi yapmadın. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem öyle bir kumaşa ihtiyacı olduğu için onu giyinmişti. Üstelik sen, Hz. Peygamber’in, kendisinden bir şey isteyeni geri çevirmediğini bile bile o kumaşı istedin, dediler. O şahıs şunları söyledi: - Vallahi ben o kumaşı giyinmek için değil, kendime kefen yapmak için istedim. Hadisin râvisi Sehl İbni Sa’d’ın dediğine göre o kumaş bu zâtın kefeni oldu.

Kaynak: Buhârî, Cenâiz 28, Büyû’ 31, Libâs 18, Edeb 39. Ayrıca Bk. Nesâî, Zînet 97; İbni Mâce, Libâs 1
Konu: Genel
569-) Ebû Mûsâ el-Eş’arî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Eş’arîler, gazâda azıkları tükenmeye yüz tuttuğu veya Medine’de ailelerinin yiyeceği azaldığı zaman, yanlarında ne varsa getirip bir yaygıya dökerler. Sonra bunu bir kapla aralarında eşit olarak paylaşırlar. İşte bu sebeple Eş’arîler bendendir, ben de onlardanım.”

Kaynak: Buhârî, Şirket 1; Müslim, Fezâilü’s-sahâbe 167
Konu: Genel
570-) Sehl İbni Sa’d radıyallahu anh şöyle dedi: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e içecek bir şey getirdiler. O da içti. Bu sırada sağ tarafında bir çocuk, sol tarafında yaşlılar oturuyordu. Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem çocuğa dönerek: - “Bunu yaşlılara verebilir miyim?” diye sordu. Çocuk: - Hayır, vallahi olmaz yâ Resûlallah! Senden kazanacağım hayrı kimseye bağışlayamam, dedi. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de kabı çocuğun eline verdi.

Kaynak: Buhârî, Şirb Ve’l-müsâkât 1, 10, Mezâlim 12, Hibe 22, 23; Eşribe, 19; Müslim, Eşribe 127
Konu: Genel
571-) Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Bir gün Eyyûb peygamber çıplak yıkanırken, üzerine altın çekirgeler düşmeye başladı. Eyyûb da onları toplayıp elbisesine doldurdu. Bunun üzerine Cenâb-ı Mevlâ: - Eyyûb! Ben seni bu gördüklerine dönüp bakmayacak kadar zengin kılmadım mı? diye seslendi. Eyyûb da: - Evet, izzetine yemin ederim ki, beni çok zengin kıldın. Fakat ben senin lutfettiğin berekete doyamam, dedi.”

Kaynak: Buhârî, Gusül 20, Enbiyâ 20, Tevhîd 35. Ayrıca Bk. Nesâî, Gusül 7e
Konu: Genel
572-) Abdullah İbni Mes’ûd radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Yalnız şu iki kimseye gıpta edilmelidir: Biri, Allah’ın kendisine verdiği malı hak yolunda harcayıp tüketen kimse, diğeri, Allah’ın kendisine verdiği ilimle yerli yerince hükmeden ve onu başkalarına öğreten kimse.”

Kaynak: Buhârî, İlim 15, Zekât 5, Ahkâm 3, İ’tisâm 13; Müslim, Müsâfirîn 268. Ayrıca Bk. İbni Mâce, Zühd 22
Konu: Genel
573-) İbni Ömer radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Yalnız şu iki kişiye gıpta edilmelidir: Biri, Allah’ın kendisine verdiği Kur’ân ile gece gündüz meşgul olan kimse, diğeri, Allah’ın kendisine verdiği malı gece gündüz harcayan kimse.”

Kaynak: Buhârî, Temennî 5, Tevhîd 45; Müslim, Müsâfirîn 266, 267. Ayrıca Bk. İbni Mâce, Zühd 22
Konu: Genel
574-) Ebû Hureyre radıyallahu anh şöyle dedi: Mekke’den Medine’ye hicret eden müslümanların fakirleri Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e gelerek: - Varlıklı müslümanlar cennetin yüksek derecelerini ve ebedî nimetleri alıp götürdüler, dediler. O zaman Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem: - “Hayrola! Onlar ne yaptılar ki?” diye sordu. Fakir muhâcirler: - Bizim kıldığımız namazı onlar da kılıyorlar. Tuttuğumuz oruçları onlar da tutuyorlar. Üstelik onlar sadaka veriyorlar, biz veremiyoruz. Köle âzâd ediyorlar, biz edemiyoruz, dediler. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem onlara: - “Sizden önde gidenlere yetişebileceğiniz, sizden sonra gelenleri geçebileceğiniz, sizin yaptığınızı yapanlar dışında herkesten üstün olacağınız bir şeyi haber vereyim mi?” diye sordu. - Evet, söyle yâ Resûlallah! dediler. Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: - “Her farz namazın peşinden otuz üçer defa sübhânallah, Allâhü ekber, elhamdülillah dersiniz.” Birkaç gün sonra fakir muhâcirler Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e tekrar gelerek: - Zengin kardeşlerimiz bizim yaptığımız tesbihleri duymuşlar. Aynını onlar da yapıyorlar, dediler. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: - “Ne yapalım! Artık bu Allah’ın bir lutfudur; Allah lutfunu dilediğine verir.”

Kaynak: Buhârî, Ezân 155; Daavât 18; Müslim, Mesâcid 142. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Vitir 24
Konu: Genel
575-) İbni Ömer radıyallahu anhümâ şöyle dedi: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem omuzumu tutarak şöyle buyurdu: “Dünyada tıpkı bir garip hatta bir yolcu gibi davran!” İbni Ömer radıyallahu anhümâ şöyle derdi: Akşamı ettiğinde, sabahı bekleme! Sabaha çıktığında, akşamı bekleme! Sağlıklı günlerinde, hastalanacağın vakit için; hayatın boyunca da öleceğin zaman için tedbir al!

Kaynak: Buhârî, Rikak 3. Ayrıca Bk. Tirmizî, Zühd 25; İbni Mâce, Zühd 3
Konu: Genel
576-) İbni Ömer radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Vasiyet etmeye değer bir şeyi bulunan müslümanın, vasiyeti yanında yazılı olmadan iki gece geçirmesi doğru değildir.” Buhârî, Vesâyâ 1; Müslim, Vasiyyet 1, 4. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Vesâyâ 1; Tirmizî, Vesâyâ 3; Nesâî, Vesâyâ 1; İbni Mâce, Vesâyâ 2 Müslim’in bir rivayetinde: “üç gece geçirmesi” şeklindedir. İbni Ömer radıyallahu anhümâ dedi ki: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in bu sözünü duyduğumdan beri, yanımda vasiyetim olmadan bir gece bile geçirmedim.

Kaynak: Müslim, Vasiyyet 4
Konu: Genel
577-) Enes radıyallahu anh şöyle dedi: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem yere birtakım çizgiler çizdi. Sonra da çizgileri göstererek şöyle buyurdu: “Bunlar insanın istek ve arzuları, şu da onun ecelidir. İnsan hayal içinde yaşayıp giderken bir de bakar ki, en yakın ölüm çizgisi karşısına gelivermiş.”

Kaynak: Buhârî, Rikak 4
Konu: Genel
578-) İbni Mes’ûd radıyallahu anh şöyle dedi: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem yere bir dörtgen çizdi. Dörtgenin ortasına, onu bir kenarından keserek dışarı çıkan bir çizgi çekti. Ortadaki bu çizginin iki yanından ona doğru birtakım küçük çizgiler daha çizdi. Sonra çizgileri göstererek şöyle buyurdu: “Şu insan, şu da onu kuşatan (veya “kuşatmış olan”) ecelidir. Dörtgeni keserek dışarı çıkan, insanın arzularıdır. Ortadaki çizgiye yönelik küçük çizgiler, dert ve ıstıraplardır. İnsan bu dertlerin birinden kurtulsa, öteki gelip çarpar. Şundan kurtulsa, beriki gelip yakalar.”

Kaynak: Buhârî, Rikak 4. Ayrıca Bk. Tirmizî, Kıyamet 22; İbni Mâce, Zühd 27
Konu: Genel
579-) Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Yedi şey gelip çatmadan iyi işler yapmaya bakın. Yoksa siz insana görevlerini unutturan fakirlikten, azdıran zenginlikten, halsiz bırakan hastalıktan, bunaklaştıran ihtiyarlıktan, ansızın yakalayan ölümden, gelmesi beklenen şeylerin en fenası deccâlden, belâsı daha büyük ve daha acı olan kıyametten başka bir şey mi gözlüyorsunuz?”

Kaynak: Tirmizî, Zühd 3
Konu: Genel
580-) Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Zevkleri bıçak gibi keseni -ölümü- çok hatırlayın!”

Kaynak: Tirmizî, Zühd 4. Ayrıca Bk. Nesâî, Cenâiz 3; İbni Mâce, Zühd 31
Konu: Genel
581-) Übey İbni Kâ’b radıyallahu şöyle dedi: Gecenin üçte biri geçince, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem uyanıp kalktı ve şöyle buyurdu: “İnsanlar! Allah’ı zikredin! Yeri yerinden oynatan birinci sûr üflenecek. Arkasından ikincisi gelecek. Ölüm bütün şiddetiyle gelip çatacak. Ölüm bütün şiddetiyle gelip çatacak.” Übey diyor ki, Hz. Peygamber’e: - Yâ Resûlallah! Ben sana çok salavât-i şerîfe getiriyorum. Acaba bunu ne kadar yapmam gerekir? diye sordum. - “Dilediğin kadar”, buyurdu. - Dualarımın dörtte birini salavât-i şerîfeye ayırsam uygun olur mu? diye sordum. - “Dilediğin kadarını ayır. Ama daha fazla zaman ayırırsan senin için iyi olur”, buyurdu. - Öyleyse duamın yarısını salavât-i şerîfeye ayırayım, dedim. - “Dilediğin kadar yap. Ama daha fazla zaman ayırırsan senin için hayırlı olur”, buyurdu. Ben yine: - Şu halde üçte ikisi yeter mi? diye sordum. - “İstediğin kadar. Ama artırırsan senin için hayırlı olur”, buyurdu. - Öyleyse duaya ayırdığım zamanın hepsinde sana salavât-ı şerîfe getirsem nasıl olur? deyince: - “O takdirde Allah bütün sıkıntılarını giderir ve günahlarını bağışlar” buyurdu.

Kaynak: Tirmizî, Kıyamet 23
Konu: Genel
582-) Büreyde radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Kabirleri ziyaret etmenizi yasaklamıştım. Ama artık ziyaret edebilirsiniz.” Müslim, Cenâiz 106, Edâhî 37. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Cenâiz 77; Tirmizî, Cenâiz 60; Nesâî, Cenâiz 100 Başka bir rivayete göre şöyle buyurdu: “Kabirleri ziyaret etmek isteyen ziyaret etsin. Çünkü kabir ziyareti bize âhireti hatırlatır”

Kaynak: Tirmizî, Cenâiz 60; Ebû Dâvûd, Cenâiz 77
Konu: Genel
583-) Hz. Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Âişe’nin yanında kaldığı gecelerin sonuna doğru Bakî mezarlığına giderek şöyle derdi: “Selâm size, ey mü’minler diyârı! Başınıza geleceği söylenen şeylerle nihâyet karşılaştınız. Şimdilik ileri bir tarihe bırakıldınız. İnşallah yakında biz de aranıza katılacağız. Allahım! Bakîü’l-garkad mezarlığında yatanları bağışla!”

Kaynak: Müslim, Cenâiz 102. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Cenâiz 79; Nesâî, Cenâiz 103; İbni Mâce, Cenâiz 36, Zühd 36
Konu: Genel
584-) Büreyde radıyallahu anh şöyle dedi: Hz. Peygamber ashâb-ı kirâma, kabristana gittikleri zaman şöyle demelerini  öğretirdi: “Selâm size, ey bu diyârın mü’min ve müslim halkı! İnşallah yakında biz de aranıza katılacağız. Allah’ın bizi de sizi de bağışlamasını dilerim.”

Kaynak: Müslim, Cenâiz 104. Ayrıca Bk. Nesâî, Cenâiz 103; İbni Mâce, Cenâiz 36
Konu: Genel
585-) İbni Abbas radıyallahu anhümâ şöyle dedi: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Medine’de bazı kabirlere uğradı. Yüzünü onlara dönerek şöyle buyurdu: “Selâm size, ey bu kabirlerde yatanlar! Allah bizi de sizi de bağışlasın. Siz bizden önce gittiniz. Biz peşinizden geleceğiz.”

Kaynak: Tirmizî, Cenâiz 59
Konu: Genel
586-) Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Hiçbiriniz ölmeyi istemesin. Zira ölmeyi isteyen kimse eğer iyi biriyse, belki daha çok hayır ve iyilik yapar. Şayet kötü biriyse, olabilir ki, tövbe edip Allah’ın rızâsını kazanmaya çalışır.” Buhârî, Temennî 6; Müslim, Zikir 10. Ayrıca bk. Nesâî, Cenâiz 1; İbni Mâce, Zühd  31 Müslim’in Ebû Hureyre radıyallahu anh’den bir başka rivayetine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Hiçbiriniz ölmeyi istemesin. Ölüm kendiliğinden gelmeden önce de öleyim diye dua etmesin. İnsan ölünce hiçbir iyilik yapamaz. Mü’minin hayatta kalması iyiliklerini çoğaltır.”

Kaynak: Müslim, Zikir 13. Ayrıca Bk. Nesâî, Cenâiz 1
Konu: Genel
587-) Enes radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Başa gelen bir sıkıntı sebebiyle hiçbiriniz ölmeyi istemesin. Eğer ölümü istemek zorunda kalırsa şöyle desin: Allahım! Yaşamak benim için hayırlı olduğu sürece hayat ver. Ölmek benim için daha hayırlı olduğu zaman canımı al!”

Kaynak: Buhârî, Merdâ 19, Daavât 30; Müslim, Zikir 10. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Cenâiz 9; Nesâî, Cenâiz 1,2; İbni Mâce, Zühd 31
Konu: Genel
588-) Kays İbni Ebû Hâzim şöyle dedi: Habbâb İbnü’l-Eret’i hastalığından dolayı ziyaret etmek için yanına gittik. Vücudunu yedi yerden dağlamıştı. Habbâb dedi ki: Eski dostlarımız dünyaya kapılmadan göçüp gittiler. Biz ise o kadar çok mala sahip olduk ki, koyacak yer bulamayıp toprağa gömdük. Şayet Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ölmek için dua etmeyi yasaklamasaydı, Allah’tan canımı almasını isterdim. (Râvi Kays İbni Ebû Hâzim diyor ki:) Bir başka zaman Habbâb’ın yanına gittiğimizde duvar örüyordu. Bize şunları söyledi: Müslüman, Allah için harcadığı her şeyden sevap kazanır. Yalnız şu çamura verdiklerinden eline bir şey geçmez.

Kaynak: Buhârî, Merdâ 19, Daavât 30, Rikâk 7, Temennî 6; Müslim, Zikir 12. Ayrıca Bk. Tirmizî, Kıyâmet 40, Nesâî, Cenâiz 2
Konu: Genel
589-) Nu’mân İbni Beşîr radıyallahu anhümâ Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinledim, dedi: “Helâl olan şeyler belli, haram olan şeyler bellidir. Bu ikisinin arasında, halkın birçoğunun helâl mi, haram mı olduğunu bilmediği şüpheli konular vardır. Şüpheli konulardan sakınanlar, dinini ve ırzını korumuş olur. Şüpheli konulardan sakınmayanlar ise gitgide harama dalar. Tıpkı sürüsünü başkasına ait bir arâzinin etrafında otlatan çoban gibi ki, onun bu arâziye girme tehlikesi vardır. Dikkat edin! Her padişahın girilmesi yasak bir arâzisi vardır. Unutmayın ki, Allah’ın yasak arâzisi de haram kıldığı şeylerdir. Şunu iyi bilin ki, insan vücudunda küçücük bir et parçası vardır. Eğer bu et parçası iyi olursa, bütün vücut iyi olur. Eğer o bozulursa, bütün vücut bozulur. İşte bu et parçası kalbdir.”

Kaynak: Buhârî, Îmân 39, Büyû’ 2; Müslim, Müsâkat 107, 108. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Büyû’ 3; Tirmizî, Büyû’ 1; Nesâî, Büyû’ 2, Kudât 11; İbni Mâce, Fiten 14
Konu: Genel
590-) Enes radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre: Peygamber aleyhisselâm yolda bir hurma buldu ve: “Bu hurmanın sadaka olması ihtimâlinden korkmasaydım, onu yerdim” buyurdu.

Kaynak: Buhârî, Büyû’ 4, Lukata 6; Müslim, Zekât 164-166. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Zekât 29
Konu: Genel
591-) Nevvâs İbni Sem’ân radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber aleyhisselâm şöyle buyurdu: “İyilik güzel ahlâktan ibarettir. Günah ise kalbini tırmalayıp durduğu halde insanların bilmesini istemediğin şeydir.”

Kaynak: Müslim, Birr 14, 15. Ayrıca Bk. Tirmizî, Zühd 52
Konu: Genel
592-) Vâbisa İbni Ma’bed radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre şöyle dedi: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzûruna varmıştım. Bana: - “İyiliğin ne olduğunu sormaya mı geldin?” buyurdu. - Evet, dedim. O zaman şunları söyledi: - “Kalbine danış. İyilik, nefsin uygun gördüğü ve yapılmasını kalbin onayladığı şeydir. Günah ise içini tırmalayan ve başkaları sana yap diye nice nice fetvâlar verse bile içinde şüphe ve tereddüt uyandıran şeydir.”

Kaynak: Ahmed B. Hanbel, müsned, ıv, 227-228; Dârimî, Büyû’ 2
Konu: Genel
593-) Ebû Sirva’a Ukbe İbni Hâris radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, kendisi Ebû İhâb İbni Azîz’in kızı ile evlenmişti. Bu olay üzerine bir kadın çıka geldi ve: - Ben Ukbe’yi de, evlendiği kadını da emzirmiştim, dedi. Ukbe o kadına: - Beni emzirdiğini bilmiyorum. Üstelik bunu bana hiç söylemedin, dedi. Sonra da bineğine atlayıp Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e danışmak üzere Medine’ye gitti. Oraya varır varmaz meseleyi Peygamber aleyhisselâm’a açtı. Allah’ın Resûlü: - “Mâdemki böyle deniyor; o kadınla nasıl evli kalabilirsin?” buyurunca, Ukbe ile karısı ayrıldı ve kadın bir başkasıyla evlendi.

Kaynak: Buhârî, İlim 26, Büyû’ 3, Şehâdât 4, 13, 14, Nikâh 23. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Akdiye 18; Tirmizî, Radâ’ 4
Konu: Genel
594-) Hasan İbni Ali radıyallahu anhümâ şöyle dedi: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu kendisinden duyup ezberledim: “Sana şüphe veren şeyi bırak, şüphe vermeyene bak!”

Kaynak: Tirmizî, Kıyâmet 60. Ayrıca Bk. Buhârî, Büyû’ 3; Nesâî, Kazâ 11
Konu: Genel
595-) Âişe radıyallahu anhümâ şöyle dedi: Ebû Bekir es-Sıddîk radıyallahu anh’ın bir kölesi vardı. Bu köle kazancının belli bir kısmını Ebû Bekir’e verir, o da bundan yerdi. Yine bir gün köle kazandığı bir şeyi getirdi, Ebû Bekir de onu yemeğe başladı. Köle Ebû Bekir’e: - Yediğin şeyin ne olduğunu biliyor musun? diye sordu. Ebû Bekir de: - Söyle bakalım, neymiş? diye açıklamasını istedi. Köle şunları söyledi: - Falcılıktan anlamadığım halde, Câhiliye devrinde birine falcılık yaparak adamı aldatmıştım. Bugün onunla karşılaştık. Adam o yaptığım işe karşılık, işte bu yediğin şeyi çıkarıp verdi. Bunun üzerine Ebû Bekir parmağını ağzına sokarak yediklerinin hepsini kustu.

Kaynak: Buhârî, Menâkıbü’l-ensâr 26
Konu: Genel
596-) Nâfi’den rivayet edildiğine göre: Ömer İbnü’l-Hattâb radıyallahu anh ilk hicret eden sahâbîlere dörder bin, oğlu Abdullah’a da üç bin beş yüz dirhem maaş bağlamıştı. Hz. Ömer’e: - Oğlun da ilk hicret edenlerden biridir. Onun hakkını niçin kıstın? diye sordular. Hz. Ömer şunları söyledi: - Oğlum babasıyla birlikte hicret etti. Bu sebeple yalnız başına hicret edenlerle bir tutulamaz.

Kaynak: Buhârî, Menâkıbü’l-ensâr 45
Konu: Genel
597-) Atıyye İbni Urve es-Sa’dî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Bir kul günaha girerim korkusuyla, yapılması sakıncalı olmayan bazı şeylerden bile uzak durmadıkça, müttakîler derecesine çıkamaz.” Tirmizî, Kıyâmet 19. Ayrıca bk. İbni Mâce, Zühd 24 Atıyye İbni Urve es-Sa’dî Hz. Peygamber ile pek az görüştüğü anlaşılan Atıyye hakkında fazla bilgi bulunmamaktadır. Resûlullah’ın vefatından sonra Suriye’ye yerleştiği bilinmektedir. Kendisinden 3 hadis rivayet edilmiştir.

Kaynak: Allah Ondan Razı Olsun.
Konu: Genel
598-) Sa’d İbni Ebû Vakkâs radıyallahu anh Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinledim, dedi: “Allah Teâlâ müttakî, gönlü zengin, kendi halinde işiyle ve ibadetiyle uğraşan kulunu sever.”

Kaynak: Müslim, Zühd 11
Konu: Genel
599-) Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh şöyle dedi: Bir sahâbî: - Yâ Resûlallah! Hangi insan daha değerlidir? diye sordu. Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem: - “Canıyla, malıyla Allah yolunda savaşan mü’min” buyurdu. O sahâbî: - Sonra kimdir? diye sordu. Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem: - “Dağ aralarına çekilip Rabbine ibadet eden kimse” buyurdu. Bir başka rivayete göre ise: “Allah’a karşı gelmekten sakınan ve kimseye zararı dokunmayan adam” buyurdu.

Kaynak: Buhârî, Cihâd 2, Rikak 34; Müslim, İmâre 122, 123. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Cihâd 5; Tirmizî, Fezâilü’l-cihâd 24; Nesâî, Cihâd 7; İbni Mâce, Fiten 13
Konu: Genel
600-) Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Pek yakında müslümanın en hayırlı malı, dinini fitnelerden korumak için yanına alıp dağ başlarına ve otlak yerlere gideceği koyun olacaktır.”

Kaynak: Buhârî, Îmân 12, Bed’ü’l-halk 15, Menâkıb 25, Rikak 34, Fiten 14. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Fiten 4, Nesâî, Îmân 30, İbni Mâce, Fiten 13
Konu: Genel
601-) Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: - “Allah Teâlâ’nın gönderdiği her peygamber mutlaka koyun gütmüştür” buyurdu. Bunun üzerine sahâbîleri: - Sende mi güttün, yâ Resûlallah? diye sordular. Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem: - “Evet, Mekkelilerin koyunlarını Karârît mevkiinde güderdim” buyurdu.   

Kaynak: Buhârî, İcâre 2, Enbiyâ 29, Et’ıme 50. Ayrıca Bk. İbni Mâce, Ticâret 5
Konu: Genel