Riyâzu's Sâlihîn Hadis Kitabı

51-) Abdullah İbni Abbâs radıyallahu anhümâ şöyle dedi: Uyeyne İbni Hısn (Medine’ye) geldi ve yeğeni Hurr İbni Kays’a misafir oldu. Hurr, Hz.  Ömer’in danışma meclisi üyelerindendi. Zaten genç olsun yaşlı olsun âlimler (kurrâ), Hz. Ömer’in danışma meclisinde bulunurlardı. Bu sebeple Uyeyne, yeğeni Hurr İbni Kays’a: - Yeğenim, senin devlet başkanı yanında önemli bir yerin vardır. Beni kendisiyle  görüştür, dedi. Hurr,  Ömer’den izin aldı. Uyeyne  Ömer’in yanına girince: - Ey Hattâb oğlu, Allah’a yemin ederim ki, bize fazla bir şey vermiyorsun. Aramızda adâletle de hükmetmiyorsun, dedi. Ömer hiddetlendi, Uyeyne’ye ceza vermek istedi. Bunun üzerine Hurr: - Ey Müminlerin emiri, Allah, Peygamberine “Affı seç, iyiliği emret, cahilleri cezalandırmaktan vazgeç!” buyurdu. Benim bu amcam da câhillerdendir, dedi. Allah’a yemin ederim ki, Hurr bu âyeti okuyunca Ömer, Uyeyne’yi cezalandırmaktan vazgeçti. Zaten Ömer, Allah’ın kitabına son derece bağlı idi.

Kaynak: Buhârî, Tefsîru Sûre  (7), 5, İ’tisâm 2
Konu: Genel
52-) Abdullah İbni Mes’ûd radıyallahu anh’den rivâyet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: - “Hiç şüphesiz, benden sonra, adam kayırmalar ve  yadırgayacağınız bazı işler olacaktır” buyurdu. Ashâb-ı kirâm: - Ey Allahın Resûlü! O zaman nasıl davranmamızı tavsiye edersiniz? dediler. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de: - “Siz üzerinize düşen görevleri yapar,  kendi hakkınızı ise, Allah’tan beklersiniz” buyurdu.

Kaynak: Buhâri, Menâkıbu’l-enbiyâ 8;  Fiten 2 ; Müslim, İmâre  45, 48
Konu: Genel
53-) Ebû Yahyâ Üseyd İbni Hudayr radıyallahu anh’den rivâyet edildiğine göre Medinelilerden bir adam:  - Ey Allahın Resûlü, falan kişi gibi beni de vâli tayin etmez misiniz?  dedi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: - “Siz, benden sonra adam kayırma olayları göreceksiniz. Havuz başında bana kavuşuncaya kadar sabrediniz!” buyurdu.

Kaynak: Buhârî, Fiten 2, Menâkıbü’l-ensâr 8; Müslim, İmâre 48, Fedâil 27,28
Konu: Genel
54-) Ebû İbrahim Abdullah İbni Ebû Evfâ radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, düşmanla karşılaştığı gazalardan birinde  Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem güneş tepe noktasından batıya doğru  meyledinceye kadar bekledi, sonra kalktı ve: - “Ey müslümanlar! Düşmanla karşılaşmayı arzu etmeyiniz; Allahtan âfiyet dileyiniz. Fakat düşmanla karşılaşınca da sabrediniz ve biliniz ki, cennet kılıçların gölgesi altındadır” buyurdu. Sonra Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle dua etti: “Ey kitab’ı (Kur’an’ı) indiren, bulutları gökyüzünde gezdiren ve düşman saflarını darmadağın eden Allahım,  şu düşmanı  perişan et ve bizi onlara karşı muzaffer kıl!” 

Kaynak: Buhârî,cihâd 112; Müslim, Cihâd 20
Konu: Genel
55-) Abdullah İbni Mes’ud radıyallahu anh’den rivâyet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Şüphesiz ki sözde ve işde doğruluk hayra ve üstün iyiliğe yöneltir. İyilik de cennete iletir. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk (doğrucu) diye kaydedilir. Yalancılık, yoldan çıkmaya (fücûr) sürükler. Fücûr da cehenneme götürür. Kişi yalancılığı meslek edinince Allah katında çok yalancı (kezzâb) diye yazılır.”

Kaynak: Buhâri, Edeb 69; Müslim, Birr 103-105. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Edeb 80; Tirmizi, Birr 46; İbni Mâce, Mukaddime 7; Duâ 5
Konu: Genel
56-) Ebû Muhammed Hasan İbni Ali İbni Ebû Tâlib radıyallahu anhümâ şöyle dedi: Ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den: “Şüpheliyi bırak, şüphe vermeyene bak. Zira gönül, (sözde ve işde) doğrudan huzur, yalandan kuşku duyar” buyurduğunu belledim.

Kaynak: Tirmizî, Kıyâmet 60
Konu: Genel
57-) Ebû Süfyân Sahr İbni Harb radıyallahu anh, Bizans Kralı Herakliyus ile aralarında geçen uzun konuşmayı naklederken şöyle dedi: Herakliyus: - O (peygamber olduğunu söyleyen) adam size neleri emrediyor? diye sordu. Ben de: - Sadece Allah’a kulluk ediniz, O’na hiç bir şeyi ortak koşmayınız. Atalarınızın iman ettiklerini söyledikleri şeyleri terkediniz, diyor ve bize  namaz kılmayı, sözde ve işde doğruluğu, iffetli yaşamayı ve akraba ile ilgilenmeyi emrediyor, dedim.

Kaynak: Buhârî, Bed’u’l-vahy 6, Salât 1, Sadakât 28; Müslim, Cihâd 74
Konu: Genel
58-) Ebû Sâbit, Ebû Saîd ve Ebû Velîd künyeleriyle tanınan ve Bedir mücâhidlerinden olan Sehl İbni Huneyf radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Bütün kalbiyle şehid olmayı isteyen kişiyi Allah, yatağında ölse bile, şehidler mertebesine ulaştırır.”  

Kaynak: Müslim, İmâre 157. Ayrıca Bk. İbni Mâce, Cihâd 15
Konu: Genel
59-) Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Allah’ın salât ve selâmı üzerlerine olsun, önceki peygamberlerden biri düşmanla savaşmaya (cihada) çıktı. (Hareketinden önce) ümmetine şöyle seslendi: - Bir hanımla evlenmiş olup onunla henüz gerdeğe girmemiş olan, yaptığı evin henüz çatısını çatmamış olan, gebe koyun veya deve alıp yavrulamasını bekleyen kimse peşime düşmesin! Bu sözleri söyledikten sonra yola çıktı. İkindi sularında (düşman) yurduna vardı. Güneşe hitâben: - Sen de ben de emir kuluyuz dedi; sonra: Allah’ım onun batmasını geciktir, diye dua etti. Bunun üzerine orayı fethedinceye kadar güneşin batması geciktirildi. (Nihayet) ganimetler bir araya getirildi. Onları yakmak için gökten ateş indi fakat yakmadı. Bunun üzerine Peygamber: - İçinizde ganimetten mal aşırmış olanlar var. Haydi her kabileden bir temsilci benimle tokalaşıp bîat etsin! dedi. Tokalaşma esnasında bir kişinin eli peygamberin eline yapıştı. O zaman Peygamber: - İhânet eden sizdedir. Derhal senin kabilene mensup kişiler gelip bana bîat etsinler! dedi. Bîat esnasında iki ya da üç kişinin eli peygamberin eline yapıştı. Bu defa onlara: - Aşırılmış olan mal sizde! dedi.  Adamlar, sığır kafasına benzer altından yapılmış bir baş getirdiler. Peygamber onu öteki ganimetlerin içine koydu. Ateş de hepsini yaktı, kül etti. Zira ganimet bizden önce hiç bir peygamber (ve ümmetin)e helâl değildi. Allah Teâlâ zaaf ve aczimizi bildiği için onu bize helâl kıldı.”

Kaynak: Buhârî, Humus 8; Müslim, Cihâd 32
Konu: Genel
60-) Ebû Hâlid Hakîm İbni Hizâm radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Satıcı ve alıcı (söz kesip) pazarlığı bitirdikten sonra birbirlerinden ayrılmadıkça alış-verişi bozup bozmamakta serbesttirler. Eğer onların her biri karşılıklı olarak doğru söyler (mal ile paranın durumunu olduğu gibi) açıklar ise, alış-verişleri bereketli olur. Yok eğer gizler ve yalan beyânda bulunurlarsa, alış-verişlerinin bereketi kalmaz.”

Kaynak: Buhârî, Büyû’ 19, 22, 44, 46;  Müslim, Büyû’ 47. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Büyû’ 1; Tirmizî, Büyû’ 6, 26; Nesâî, Büyû’ 4, 8, 11
Konu: Genel
61-) Ömer İbnü’l-Hattâb radıyallahu anh şöyle dedi: Bir gün Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzurunda bulunduğumuz sırada, elbisesi beyaz mı beyaz, saçları siyah mı siyah, yoldan gelmiş bir hali olmayan ve içimizden kimsenin tanımadığı bir adam çıkageldi. Peygamber’in yanına sokuldu, önüne oturdu, dizlerini Peygamber’in dizlerine dayadı, ellerini (kendi) dizlerinin üstüne koydu ve: - Ey Muhammed, bana İslâm’ı anlat! dedi. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: - “İslâm, Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın resûlü olduğuna şehâdet  etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı (tastamam) vermen, ramazan orucunu (eksiksiz) tutman, yoluna güç yetirebilirsen Kâbe’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdu. Adam: - Doğru söyledin dedi. Onun hem sorup hem de tasdik etmesi tuhafımıza gitti. Adam: - Şimdi de imanı anlat bana, dedi. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: - “Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine iman etmendir” buyurdu. Adam tekrar: - Doğru söyledin, diye tasdik etti ve: - Peki ihsan nedir, onu da anlat, dedi. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: - “İhsan, Allah’a onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdu. Adam yine: - Doğru söyledin dedi, sonra da: - Kıyâmet ne zaman kopacak? diye sordu. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: - “Kendisine soru yöneltilen, bu konuda sorandan daha bilgili değildir” cevabını verdi. Adam: - O halde alâmetlerini  söyle, dedi. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: - “Annelerin, kendilerine câriye muamelesi yapacak çocuklar doğurması, yalın ayak, başı kabak, çıplak koyun çobanlarının, yüksek ve mükemmel binalarda birbirleriyle yarışmalarıdır ” buyurdu. Adam, (sessizce) çekip gitti. Ben bir süre öylece kalakaldım. Daha sonra Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: - “Ey Ömer, soru soran kişi kimdi, biliyor musun?” buyurdu. Ben: - Allah ve Resûlü bilir, dedim. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: - “O Cebrâil’di, size dininizi öğretmeye geldi” buyurdu.

Kaynak: Müslim, Îmân 1, 5. Ayrıca Bk. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16; Nesâi, Mevâkît 6; İbni Mâce, Mukaddime, 9
Konu: Genel
62-) Ebû Zer Cündeb İbni Cünâde ve Ebû Abdurrahman Muâz İbni Cebel radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Nerede ve nasıl olursan ol, Allah’dan kork. Kötülük işlersen, hemen arkasından iyilik yap ki, o kötülüğü silip süpürsün.

Kaynak: İnsanlarla Güzel Geçin!”   tirmizî, Birr 55
Konu: Genel
63-) Abdullah İbni Abbas  radıyallahu anhümâ’dan nakledildiğine göre şöyle demiştir: Bir gün Hz. Peygamber’in terkisinde bulunuyordum. Bana: “Yavrucuğum, sana bazı kaideler öğreteyim” dedi ve şöyle buyurdu: “Allah’ın buyruklarını gözet ki, Allah da seni gözetip korusun. Allah’ın (rızâsını) her işte önde tut, Allah’ı önünde bulursun. Bir şey isteyeceksen Allah’tan iste. Yardım dileyeceksen, Allah’tan dile! Ve bil ki, bütün bir ümmet toplanıp sana fayda temin etmeye çalışsalar, ancak Allah’ın senin için takdir ettiği faydayı temin edebilirler. Yine eğer bütün ümmet, sana zarar vermeye kalksalar, ancak Allah’ın senin hakkında takdir ettiği zararı verebilirler. Çünkü artık kaderi yazan kalem yazmaz olmuş, yazıları değişmeyecek şekilde kesinleşmiştir. (Bundan sonra takdirde herhangi bir değişiklik söz konusu değildir.)  Tirmizî, Kıyâmet 59

Kaynak: Tirmizî Dışında Bir Rivayette De (ahmed İbni Hanbel, müsned, I, 307) Şöyle Buyurulmaktadır: “allah’ın Emir Ve yasaklarını gözet, o’nu önünde Bulursun. bolluk İçindeyken (emirlerine Bağlı Kalmakla) Sen Allah’ı Tanı Ki O Da Darlığa Düşünce (kurtarmak Suretiyle) Seni Tanısın. Bil Ki Senin Hakkında Yazılmamış Olan Şey Başına Gelmez. Sana Takdir Edilen De Seni Atlayıp (başkalarına) Gitmez. Bil Ki Zafer Sabırla, Sevinç Üzüntüyle, Kolaylık Da Zorlukla Birliktedir.”
Konu: Genel
64-) Enes İbni Mâlik radıyallahu anh şöyle dedi:

Kaynak: “siz Kıl Kadar Bile Önemsemediğiniz Birtakım İşler Yapıyorsunuz Ki, Biz Onları, Resûlullah sallallahu Aleyhi Ve Sellem zamanında Helâk Edici Büyük Hatalardan Sayardık.”  buhârî, Rikak 32
Konu: Genel
65-) Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Allah Teâlâ kıskanır. Allah’ın kıskanması, haram kıldığı şeyi kulun işlemesindendir.

Kaynak: Buhârî, Nikâh 107; Müslim, Tevbe 36. Ayrıca Bk. Tirmizî, Radâ 4
Konu: Genel
66-) Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre kendisi, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu işitmiştir: “İsrâil oğulları arasında biri ala tenli (abraş), biri kel, biri de kör üç kişi vardı. Allah Teâlâ onları sınamak istedi ve kendilerine bir melek gönderdi. Melek ala tenliye geldi: - En çok istediğin şey nedir? dedi. Ala tenli: - Güzel (bir) renk, güzel (bir) ten ve insanların iğrendiği şu halin benden giderilmesi, dedi. Melek onu sıvazladı ve ala tenlilik gitti, rengi güzelleşti. Melek bu defa: - En çok sahip olmak istediğin mal nedir? dedi. Adam: - Deve (yahut da sığır)dır, dedi. Ona on aylık gebe bir deve verildi. Melek: - Allah sana bu deveyi bereketli kılsın! diye dua etti. Sonra kele gelerek: - En çok istediğin şey nedir? dedi. Kel: - Güzel (bir) saç ve insanları benden uzaklaştıran şu kelliğin giderilmesi dedi. Melek onu sıvazladı, kelliği kayboldu. Kendisine gür ve güzel (bir) saç verildi. Melek sordu: - En çok sahip olmak istediğin mal nedir? Adam: - Sığır… dedi. Ona da gebe bir inek verildi. Melek: - Allah sana bunu bereketli kılsın! diye dua ettikten sonra körün yanına geldi ve : - En çok istediğin şey nedir? dedi. Kör: - Allah’ın gözlerimi iâde etmesini ve insanları görmeyi çok istiyorum, dedi. Melek (onun gözlerini) sıvazladı. Allah onun gözlerini iâde etti. Bu defa Melek: - En çok sahip olmak istediğin şey nedir? dedi. O da: - Koyun… dedi. Bunun üzerine ona döl veren bir gebe koyun verildi. Deve ve sığır yavruladı, koyun kuzuladı. Neticede birinin vâdi dolusu develeri, diğerinin vâdi dolusu sığırı, ötekinin de bir vâdi dolusu koyun sürüsü oldu. Daha sonra melek ala tenliye, eski kılığında geldi ve: - Fakirim, yoluma devam edecek imkânım yok. Gitmek istediğim yere önce Allah sonra senin yardımın sâyesinde ulaşabilirim. Rengini ve cildini güzelleştiren Allah aşkına senden yolculuğumu tamamlayabileceğim bir deve istiyorum, dedi. Adam: - Mal verilecek yer çoook, dedi. Melek: - Ben seni tanıyor gibiyim. Sen insanların kendisinden iğrendikleri, fakirken Allah’ın zengin ettiği abraş değil misin? dedi. Adam: - Bana bu mal atalarımdan miras kaldı, dedi. Melek: - Eğer yalan söylüyorsan, Allah seni eski haline çevirsin, dedi. Sonra melek, eski kılığına girip kelin yanına geldi. Ona da abraşa söylediklerini söyledi. Kel de abraş gibi cevap verdi. Melek ona da: - Yalan söylüyorsan, Allah seni eski haline çevirsin! dedi. Körün kılığına girip bu defa da onun yanına gitti ve: - Fakir ve yolcuyum. Yoluma devam edecek imkânım kalmadı. Bugün önce Allah’ın sonra senin sâyende yoluma devam edebileceğim. Sana gözlerini geri veren Allah aşkına senden bir koyun istiyorum ki, onunla yoluma devam edebileyim, dedi. Bunun üzerine (eski) kör: - Ben gerçekten kördüm. Allah gözlerimi iâde etti. İstediğini al, istediğini bırak. Allah’a yemin ederim ki, bugün alacağın hiçbir şeyde sana zorluk çıkarmayacağım, dedi. Melek: - Malın senin olsun. Bu sizin için bir imtihandı. Allah senden razı oldu, arkadaşlarına gazap etti, cevabını verdi (ve oradan ayrıldı).

Kaynak: Buhârî, Enbiyâ 51; Müslim, Zühd 10
Konu: Genel
67-) Ebû Ya’lâ Şeddâd İbni Evs radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Akıllı kişi, nefsine hâkim olan ve ölüm sonrası için çalışandır. Âciz kişi de, nefsini duygularına tâbi kılan ve Allah’tan dileklerde bulunup duran (bunu yeterli gören) dır”

Kaynak: Tirmizî, Kıyâmet 25. Ayrıca Bk. İbni Mace, Zühd 31
Konu: Genel
68-) Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Kendisini (doğrudan) ilgilendirmeyen şeyi terketmesi, kişinin iyi müslüman oluşundandır.”

Kaynak: Tirmizî, Zühd 11. Ayrıca Bk. İbni Mâce, Fiten 12
Konu: Genel
69-) Ömer radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Kişiye, hanımını neden dövdüğü sorulmaz!”

Kaynak: Ebû Dâvûd, Nikâh 42. Ayrıca Bk. İbni Mace, Nikâh 51
Konu: Genel
70-) Ebû Hureyre radıyallahu anh şöyle dedi: Bazı insanlar Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e: - Ey Allah’ın Resûlü! İnsanların en hayırlısı, şereflisi kimdir? dediler. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem: - “Allah’tan en çok korkanlarıdır” buyurdu. - Ey Allah’ın Resûlü! Biz bunu sormuyoruz, dediler. - “O halde, Allah’ın halîli (İbrâhim)’in oğlu, Allah’ın nebîsi (İshak)’ın oğlu, Allah’ın nebîsi (Yakub)’un oğlu, Allah’ın nebîsi Yusuf’tur” buyurdu. - Ey Allah’ın Resûlü, biz bunu da sormuyoruz, dediler. - “O halde siz benden Arap kabilelerini soruyorsunuz. (Bilin ki) Câhiliye döneminde hayırlı (şerefli) olanlar, şayet dînî hükümleri iyice hazmederlerse İslâmiyet devrinde de hayırlıdırlar” buyurdu.  

Kaynak: Buhârî, Enbiyâ 8, 14, 19, Menâkıb 1, Tefsîru Sûre (12), 2; Müslim, Fezâil 168
Konu: Genel
71-) Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Dünya tatlı, göz kamaştırıcı ve çekicidir. Allah onu sizin kullanmanıza verecek ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyaya aldanmaktan sakının. Kadınlara kapılmaktan korunun. Çünkü İsrailoğullarında ilk fitne kadınlar yüzünden çıkmıştır.”

Kaynak: Müslim, Zikir 99. Ayrıca Bk. Tirmizî, Fiten 26; İbni Mâce,fiten 19
Konu: Genel
72-) İbni Mes’ud radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle dua ederdi: “Allahım! Senden hidâyet, takvâ, iffet ve gönül zenginliği isterim.”

Kaynak: Müslim, Zikir 72. Ayrıca Bk. Tirmizî, Daavât 72; İbni Mâce, Dua 2
Konu: Genel
73-) Ebû Tarîf Adî İbni Hâtim et-Tâî radıyallahu anh, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinledim demiştir: “Bir şeyi yapmak veya yapmamak üzere yemin eden, sonra da (yemininin) zıddını takvâya daha uygun bulan kimse, (yemininden vazgeçip) takvâya yönelsin!”

Kaynak: Müslim, Eymân 15
Konu: Genel
74-) Ebû Ümâme Sudayy İbni Aclân el-Bâhilî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i Vedâ hutbesi’nde şöyle buyururken dinledim demiştir:

Kaynak: “allah’tan Korkunuz. Beş Vakit Namazınızı Kılınız. Ramazan Orucunuzu Tutunuz. Mallarınızın Zekâtını Veriniz. Yöneticilerinize İtaat Ediniz! (bu Takdirde Doğruca) Rabbinizin Cennetine Girersiniz.”  tirmizî, Cum’a 80
Konu: Genel
75-) Abdullah İbni Abbas radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “(Geçmiş) ümmetler bana gösterildi. Peygamber gördüm, yanında üç-beş kişilik küçük bir grup vardı. Peygamber gördüm, yanında bir iki kişi bulunuyordu. Ve peygamber gördüm, yanında kimsecikler yoktu. Bu arada önüme büyük bir kalabalık çıktı. Kendi ümmetim sandım. Bana ‘Bunlar Mûsâ’nın ümmetidir, sen ufka bak!’ dediler. Baktım; (çok) büyük bir karaltı. ‘İşte bunlar senin ümmetindir. İçlerinden hesapsız-azabsız cennete girecek yetmiş bin kişi vardır’ dediler.” (İbni Abbas diyor ki) Söz buraya gelince Peygamber aleyhisselâm kalkıp evine gitti. Oradaki sahâbîler bu hesapsız-azabsız cennete girecek yetmiş bin kişinin kimler olabileceği hakkında konuşmaya başladılar: Kimileri, “Bunlar peygamberin sohbetinde bulunanlar olmalıdır” derken, kimileri, “Bunlar İslâm geldikten sonra doğup, şirki tanımamış olanlardır” dediler. Daha başka birçok görüş ileri sürenler oldu. Onlar bu meseleyi tartışırken Peygamber aleyhisselâm çıkageldi. - “Ne hakkında konuşuyorsunuz?” diye sordu. - Hesapsız-azabsız cennete gireceklerin kim oldukları hakkında konuşuyoruz, dediler. Bunun üzerine Nebi sallallahu aleyhi ve sellem: - “Onlar büyü yapmayan, yaptırmayan, uğursuzluğa inanmayan ve Rablerine güvenenlerdir” buyurdu. Ukkâşe İbni Mihsan yerinden fırladı ve: - Beni de onlardan kılması için Allah’a dua et (Yâ Resûlallah)! dedi. Peygamber aleyhisselâm da: - “Sen onlardansın!” buyurdu. Sonra bir başka kişi daha kalktı ve: - Beni de onlardan kılması için dua buyur, dedi. Peygamber aleyhisselâm bu defa: - “Fırsatı değerlendirmekte Ukkâşe senden önce davrandı” buyurdu.

Kaynak: Buhârî, Tıb 1, Rikak 50, Libâs 18; Müslim, Îmân 374. Ayrıca Bk. Tirmizî, Kıyâmet 16
Konu: Genel
76-) Abdullah İbni Abbas radıyalluha anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle söylemeyi itiyat edinmişti: “Allah’ım! Sana teslim oldum, ben sana inandım, sana dayandım. Yüzümü gönlümü sana çevirdim, senin yardımınla düşmanlara karşı mücâdele ettim. Allah’ım! Beni saptırmandan yine sana, senin büyüklüğüne sığınırım, -ki senden başka ilah yoktur-. Ölmeyecek diri yalnız sensin. Cinler ve insanlar ise, hep ölümlüdürler!”

Kaynak: Müslim, Zikir 67. Ayrıca Bk. Buhârî, Teheccüd 1, Tevhîd 7, 8, 24, 35; Müslim, Müsâfirîn 199; Ebû Dâvûd, Salât 119; Tirmizî, Daavât 29; Nesâî, Kıyâmü’l-leyl 9; İbni Mâce, İkâmet 180
Konu: Genel
77-) Abdullah İbni Abbas radıyallahu anhümâ şöyle dedi: “Allah bize yeter, o ne güzel vekildir” sözünü, ateşe atıldığında İbrahim aleyhisselâm söylemiştir. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem de bu sözü “Müşrikler size karşı toplandılar, başınızın çaresine bakınız!” dediklerinde söylemiştir. Nitekim bu haber müslümanların imanını arttırmıştı ve onlar hep birlikte “Allah bize yeter, o ne güzel vekildir” demişlerdi. Buhârî’nin Abdullah İbni Abbas radıyallahu anhümâ’dan naklettiği bir başka rivayette Abdullah şöyle demiştir: “Ateşe atıldığı zaman İbrahim aleyhisselâm’ın son sözü: “Allah bana yeter, o ne güzel vekildir” demek olmuştur.

Kaynak: Buhârî, Tefsîrû Sûre (3), 13
Konu: Genel
78-) Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Cennete girecek bir kısım insanlar vardır ki, onların kalpleri kuş kalbi gibi (rakîk ve güven içinde)dir.”

Kaynak: Müslim, Cennet 27. Ayrıca Bk. Ahmed İbni Hanbel, müsned, ıı, 331
Konu: Genel
79-) Câbir İbni Abdullah radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre o, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte Necid taraflarında bir gazvede bulunmuştu. Dönüşte Resûlullah ile birlikteydi. Öğle vakti ağaçlık, çalılık bir vadiye geldiklerinde Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem orada mola vermiş, mücâhidler ağaçlar altında gölgelenmek üzere çevreye dağılmışlardı. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ise, semure denilen sık yapraklı bir ağaç altında istirahate çekilmiş kılıcını da ağaca asmıştı. (Câbir dedi ki:) birazcık (uyku) kestirmiştik ki, Resûlullah’ın bizi çağırdığını işittik ve hemen yanına koştuk. Bir de baktık, Resûlullah’ın yanında (müşriklerden) bir bedevi, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: - “Ben uyurken bu bedevi kılıcımı almış, uyandığımda kılıç kınından sıyrılmış vaziyette bunun elindeydi. Bana: - Seni benim elimden kim koruyup kurtaracak? dedi. Ben de üç defa: – “Allah” cevabını verdim. (Câbir diyor ki) Resûlullah adamı cezalandırmamıştı, yanında oturuyordu. Buhârî, Cihâd 84, 87, Meğâzî 31, 32; Müslim, Fezâil 13, 14, Müsâfirîn 311 (Buhârî’deki) bir başka rivayette (bk. Meğâzî 31) Câbir radıyallahu anh şöyle demiştir: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte zâtü’r-rikâ’ denilen gazvede bulunuyorduk. Gölgeli bir ağaç bulduğumuzda onu Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e bırakmayı âdet edinmiştik. (Bu defa da öyle yaptık.) Ancak müşriklerden bir adam gelerek Resûlullah’ın (ağaçta asılı olan) kılıcını alıp çekmiş ve: - Benden korkuyor musun? diye seslenmiş. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem: - “Hayır” cevabını vermiş. Adam: - Peki seni benim elimden kim kurtaracak? demiş. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de - “Allah” buyurmuştur. Ebû Bekir el-İsmâîlî’nin “Sahîh”inde yer alan bir rivâyette olayın bundan sonraki kısmı şöyle anlatılmaktadır: Adam: - Seni benim elimden kim kurtarır? dedi. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem: - “Allah” cevabını verdi. Bunun üzerine adamın elinden kılıç düştü. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kılıcı aldı ve: - Peki şimdi seni benim elimden kim kurtaracak? buyurdu. Adam: - İyi bir cezalandırıcı ol! dedi. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: - “Allah’tan başka ilâh olmadığını ve benim Allah’ın elçisi olduğumu kabul ve itiraf eder misin?” dedi. Adam: - Hayır, kabul etmem. Ancak seninle çarpışmamaya, seninle savaşacak herhangi bir topluluk içinde bulunmamaya söz veririm, dedi. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem adamı serbest bıraktı. O da arkadaşlarının yanına döndü ve onlara:

Kaynak: - En Hayırlı Kişinin Yanından Geliyorum, Dedi.
Konu: Genel
80-) Ömer İbnü’l-Hattâb radıyalluha anh’den rivayet edildiğine göre “Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinledim” demiştir: “Eğer siz Allah’a gereği gibi güvenseydiniz, (Allah), kuşları doyurduğu gibi sizi de rızıklandırırdı. Kuşlar sabahları kursakları boş olarak çıktıkları halde akşam dolu kursaklarla dönerler.”

Kaynak: Tirmizî Zühd 33. Ayrıca Bk. İbni Mâce, Zühd 14
Konu: Genel
81-) Ebû Ümâre Berâ İbni Âzib radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: - “Ey falân! Yatağına yattığında şöyle dua et: Allah’ım! Kendimi sana teslim ettim. Yüzümü sana çevirdim. İşimi sana ısmarladım, işimde sana güvendim. (Rızânı) isteyerek, (azâbından) korkarak sırtımı sana dayadım, sana sığındım. Sana karşı yine senden başka sığınak yoktur. İndirdiğin kitaba ve gönderdiğin peygambere inandım. Eğer bu duayı yapıp yattığın gece ölürsen, iman üzere ölürsün, ölmez de sabaha çıkarsan hayra kavuşursun.”   Buhârî, Vudû 75, Daavât 6; Müslim, Zikr 56-58. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 98. Buhârî ve Müslim’in Sahîh’lerinde (gösterilen yerlerde) yine Berâ İbni Âzib’den rivayet edildiğine göre Berâ, “Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bana şöyle buyurdu” demiştir: - “Yatağına yatacağın zaman, namaz kılmak için abdest alıyor gibi abdest al, sonra sağ tarafına yat ve -yukarıdaki duayı aynen zikrederek- böyle dua et!” Sonra da şunu ilâve etti:

Kaynak: - “en Son Sözün Bu Dua Olsun!”
Konu: Genel
82-) Ebû Bekir es-Sıddîk, Abdullah İbni Osman İbni Âmir İbni Ömer İbni Kâ’b İbni Sa’d İbni Teym İbni Mürre İbni Kâ’b İbni Lüey İbni Galib el-Kureşî et-Teymî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre -ki Allah kendilerinden razı olsun, kendisi, babası ve annesi sahâbîdir- o şöyle demiştir: (Hicret yolculuğunda) biz Resûlullah ile mağaradayken, tepemizde dolaşıp duran müşriklerin ayaklarını gördüm ve: - Ey Allah’ın elçisi! Eğer şunlardan biri eğilip aşağıya bakacak olsa mutlaka bizi görür, dedim. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: - “Üçüncüleri Allah olan iki kişiyi sen ne zannediyor (ve haklarında neler düşünüyor)sun, Ebû Bekr?”

Kaynak: Buhârî, Tefsîru Sûre (9), 9; Fezâilü’l-ashâb 2; Müslim, Fezâilüs-sahâbe 1
Konu: Genel
83-) Asıl adı Hind Binti Ebû Ümeyye Huzeyfe el-Mahzûmiyye olan Ümmü Seleme radıyallahu anhâ’dan rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem evinden çıkacağı zaman şöyle dua ederdi: “Allah’ın adıyla çıkıyorum, Allah’a güveniyorum. Allah’ım sapmaktan, saptırılmaktan, kaymaktan kaydırılmaktan, haksızlık yapmaktan, haksızlığa uğramaktan, câhilce davranmaktan ve câhillerin davranışlarına muhatap olmaktan sana sığınırım.”

Kaynak: Ebû Dâvûd, Edeb 103; Tirmizî, Daavât 34; İbni Mâce, Duâ 18
Konu: Genel
84-) Enes radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Kim, evinden çıkarken: “Allah’ın adıyla çıkıyor, Allah’a güveniyorum. Günahlardan korunmaya güç yetirmek ve taate kuvvet bulmak, ancak Allah’ın tevfik ve yardımıyladır” derse kendisine: “Doğruya iletildin, ihtiyaçların karşılandı, düşmanlarından korundun, diye cevap verilir. Şeytan da kendisinden uzaklaşır.” Ebû Dâvûd’un rivayetinde şu ilâve vardır: Şeytan, diğer şeytana: Hidâyet edilmiş, ihtiyaçları karşılanmış ve korunmuş kişiye sen ne yapabilirsin ki? der.  

Kaynak: Ebû Dâvûd, Edeb 103; Tirmizî, Daavât 34
Konu: Genel
85-) Enes radıyallahu anh şöyle dedi: “Nebî sallallahu aleyhi ve sellem zamanında iki kardeş vardı. Bunlardan biri (ilim öğrenmek için) Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e gelir, diğeri de (geçimlerini temin için) çalışırdı. (Bir gün) çalışan kardeş, ötekini Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e şikâyet etti. Peygamber aleyhisselâm da: -“Belki de sen, onun yüzünden iş buluyor, rızıklandırılıyorsun” buyurdu.

Kaynak: Tirmizî, Zühd 33
Konu: Genel
86-) Ebû Amr (veya Ebû Amre) Süfyân İbni Abdullah radıyallahu anh şöyle dedi: - Yâ Resûlallah! Bana İslâmı öylesine tanıt ki, onu bir daha senden başkasına sormaya ihtiyaç hissetmeyeyim, dedim. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: - “Allah’a inandım de, sonra da dosdoğru ol!” buyurdu.

Kaynak: Müslim, İmân 62. Ayrıca Bk. Tirmizî, Zühd 61; İbni Mâce, Fiten 12.
Konu: Genel
87-) Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “(İşlerinizde) orta yolu tutunuz, dosdoğru olunuz. Biliniz ki, hiç biriniz ameli sâyesinde kurtuluşa eremez.” Dediler ki: - Sen de mi kurtulamazsın, ey Allah’ın elçisi? - “(Evet) ben de kurtulamam. Şu kadar var ki Allah rahmet ve keremi ile beni bağışlamış olursa, o başka!

Kaynak: Müslim, Münâfikîn 76, 78. Ayrıca Bk. Buhârî, Rikak 18, Merdâ
Konu: Genel
88-) Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Yararlı işler görmekte acele ediniz. Zira yakın bir gelecekte karanlık geceler gibi birtakım fitneler ortalığı kaplayacaktır. O zamanda insan, mü’min olarak sabahlar, kâfir olarak geceler; mü’min olarak geceler, kâfir olarak sabahlar. Dinini küçük bir dünyalığa satar.”

Kaynak: Müslim, Îmân 186. Ayrıca Bk. Tirmizî, Fiten 30, Zühd 3; İbni Mâce, İkâme 78
Konu: Genel
89-) Ebû Sirve’a (veya Serve’a) Ukbe İbni Hâris radıyallahu anh şöyle dedi: Bir keresinde Medine’de Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in arkasında ikindi namazı kılmıştım. Resûlullah selâm verip namazı bitirdi ve sür’atle yerinden kalktı, safları yararak hanımlarından birinin odasına gitti. Cemaat, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in bu telaşından endişe ettiler. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem kısa sürede döndü, kendisinin bu acele davranışından dolayı meraklanmış olduklarını gördü ve şöyle buyurdu: “Odamızda birazcık altın -veya gümüş- olduğunu hatırladım da beni hayırda acele etmekten alıkoymasını istemedim ve derhal dağıtılmasını emrettim.” Buhârî, Ezân 158, el-Amel fi’s-salât 18; Nesâî, Sehv 104 Buhârî’nin bir başka rivayetinde bu ifade şu şekildedir:

Kaynak: “odada, Sadaka (olarak Dağıtılacak) Bir Miktar Altın -veya Gümüş- Bırakmıştım. Onun Gece Evde Kalmasını Uygun Görmedim.”  buhârî, Zekât 20
Konu: Genel
90-) Câbir radıyallahu anh şöyle dedi: Uhud Savaşı’nda bir adam Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e: - Eğer öldürülürsem, nerede olurum? diye sordu. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de: - “Cennet’te” cevabını verdi. Bunun üzerine adam, (yemekte olduğu) elindeki hurmaları fırlatıp attı; harbe daldı ve şehid düşünceye kadar savaştı.

Kaynak: Buhârî, Meğâzî 17; Müslim, İmâre 143. Ayrıca Bk. Nesâî, Cihâd 31
Konu: Genel
91-) Ebû Hureyre radıyallahu anh şöyle dedi: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e bir adam geldi ve şöyle dedi: - Ey Allah’ın elçisi! Hangi sadakanın sevabı daha büyüktür? Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de şöyle buyurdu: - “Güçlü-kuvvetliyken, sıhhatin yerindeyken, cimriliğin üzerinde, fakir düşmekten endişe etmekteyken, daha büyük zengin olmayı düşlerken verdiğin sadakanın sevabı daha büyüktür. (Bu işi) can boğaza gelip de “falana şu kadar”, “filana bu kadar” demeye bırakma. Zaten o mal vârislerden şunun veya bunun olmuştur.”

Kaynak: Buhârî, Zekât 11, Vasâyâ 17; Müslim, Zekât 92
Konu: Genel
92-) Enes radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Uhud Savaşı’nda eline bir kılıç alıp: - “Bunu benden kim almak ister?” diye sordu. Mücahidlerin her biri ellerini uzatıp: - “Ben, ben” diye cevap verdiler. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem bu defa: - “Hakkını vermek şartıyla onu kim alır?” buyurdu. Bunun üzerine hemen herkes duraladı; fakat Ebû Dücâne radıyallahu anh: - Hakkını vermek şartıyla ben alıyorum! dedi, aldı ve onunla müşriklerin kellelerini ikiye ayırdı.

Kaynak: Müslim, Fezâilü’s-sahâbe 128
Konu: Genel
93-) Zübeyr İbni Adî şöyle dedi: Enes İbni Mâlik radıyallahu anh’e gittik ve Haccâc’ın zulmünden şikâyet ettik. Enes şöyle dedi: - “Rabbinize kavuşana kadar sabredin; zira her gelen gün, geçmiş günden daha kötü olacaktır. Ben bunu Peygamberimiz’den duydum.” 

Kaynak: Buhârî, Fiten 6
Konu: Genel
94-) Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Yedi (engelleyici) şey(gelme)den önce iyi işler yapmakta acele ediniz. Yoksa gerçekten siz, unutturan fakirlik, azdıran zenginlik, (her şeyi) bozup perişan eden hastalık, saçma-sapan konuşturan ihtiyarlık, ansızın geliveren ölüm, gelmesi beklenen şeylerin en şerlisi Deccâl, belâsı en müthiş ve en acı olan kıyametten başka bir şey mi beklediğinizi sanıyorsunuz?”

Kaynak: Tirmizî, Zühd 3
Konu: Genel
95-) Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Hayber Savaşı’nda şöyle buyurdu: “Bu sancağı, Allah’ı ve Resûlünü seven, Allah’ın fethi kendisine nasip edeceği bir yiğide vereceğim.” Ömer radıyallahu anh demiştir ki, “Emirliği o günkü kadar hiçbir zaman arzu etmedim. Beni çağırır ümidiyle Resûlullah’a kendimi göstermeye çalıştım durdum. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemAli İbni Ebû Tâlib’i çağırdı, sancağı ona teslim etti ve şöyle buyurdu: - “Yürü, Allah fethi müyesser kılıncaya kadar sağa-sola bakınma!” Ali derhal hareket etti, sonra durdu ve arkasına dönmeden (gözlerini hedeften ayırmadan) seslendi: - Ey Allah’ın elçisi, onlarla ne (yapmaları) için savaşayım? Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: - “Onlarla, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Resûlü olduğuna şehâdet getirmelerine kadar savaş. Bunu yaptıkları an, -dinin yasaklarını çiğnemedikçe- kanlarını ve mallarını senden korumuş olurlar. Asıl hesapları(nı görmek ise) Allah’a aittir.”

Kaynak: Müslim, Fezâilü’s-sahâbe 33. Ayrıca Bk. Buharî, Fezâilü’l-ashâb 9
Konu: Genel
96-) Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, “Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur” dedi: “Her kim (ihlâs ile bana kulluk eden) bir dostuma düşmanlık ederse, ben de ona karşı harb ilân ederim. Kulum kendisine farz kıldığım şeylerden, bence daha sevimli herhangi bir şeyle bana yakınlık kazanamaz. Kulum bana (farzlara ilâveten işlediği) nâfile ibadetlerle durmadan yaklaşır, nihayet ben onu severim. Kulumu sevince de (âdetâ) ben onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum. Benden her ne isterse, onu mutlaka veririm; bana sığınırsa, onu korurum.”

Kaynak: Buhârî, Rikak 38
Konu: Genel
97-) Enes radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in Rabbinden rivâyet ettiği bir hadîs-i kudsîde Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Kul(um) bana bir karış yaklaştığı zaman, ben ona bir arşın yaklaşırım; o bana bir arşın yaklaşınca ben ona bir kulaç yaklaşırım; o bana yürüyerek geldiği zaman, ben ona koşarak varırım.” 

Kaynak: Buhârî, Tevhîd 50. Ayrıca Bk. Müslim, Zikir 2, 3, 20-22, Tevbe 1; Tirmizî, Daavât 131; İbni Mâce, Edeb 58
Konu: Genel
98-) İbni Abbas radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

Kaynak: “iki Nimet Vardır Ki, İnsanların Çoğu Bu Nimetleri Kullanmakta Aldanmıştır: Sıhhat Ve Boş Vakit.”  buhârî, Rikak 1. Ayrıca Bk. Tirmizî, Zühd 1; İbni Mâce, Zühd 15
Konu: Genel
99-) Âişe radıyallahu anhâ’dan rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem, gece ayakları şişinceye kadar namazı kılardı. Âişe diyor ki, kendisine: - Niçin böyle yapıyorsun (neden bu kadar meşakkate katlanıyorsun) ey Allah’ın Resûlü? Oysa Allah senin geçmiş ve gelecek hatalarını bağışlamıştır, dedim. - “Şükreden bir kul olmayı istemeyeyim mi?” buyurdu.

Kaynak: Buhârî, Tefsîru Sûre (48), 2; Müslim, Münâfikîn 81.  Ayrıca Bk. Buhârî, Teheccüd 6, Rikak 20; Müslim, Münâfikîn  79-80; Tirmizî, Salât 187; Nesâî, Kıyâmü’l-leyl 17; İbni Mâce, İkâme 200
Konu: Genel
100-) Âişe  radıyallahu anhâ şöyle dedi: “Ramazan ayının son on günü gelince, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem geceleri ibadetle ihyâ eder, ailesini uyandırır, kulluğa soyunup paçaları sıvardı.”

Kaynak: Buhârî, Leyletü’l-kadr 5; Müslim, İ’tikâf 7. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Ramazan 1; Nesâî, Kıyâmü’l-leyl 17; İbni Mâce, Sıyâm 57
Konu: Genel