Riyâzu's Sâlihîn Hadis Kitabı

351-) Abdullah İbni Mes’ûd radıyallahu anh’den rivâyet edildiğine göre  Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem  şöyle buyurdu: “Aklı başında ( ve imamlık yapacak durumda) olanlarınız ( namazda ) benim hemen arkama dursun. Sonra bu vasıflarda onları takip edenler dursunlar. ( Peygamber aleyhisselâm bu cümleyi üç defa tekrarladı. Namazda) Çarşı-pazarlardaki keşmekeş (ve kargaşaya benzemek) den sakının!”

Kaynak: Müslim, Salât 123. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Salât 95;  Nesâî, Salât 54; İmâmet 23, 26; İbni Mâce, İkâmet 45
Konu: Genel
352-) Ebû Yahyâ (veya Ebû Muhammed) Sehl İbni Ebû Hasme el-Ensârî radıyallahu anh şöyle dedi: Abdullah İbni Sehl ve Muhayyısa İbni Mes’ûd, sulh günlerinde Hayber’e gitmişlerdi. (İşlerini görmek için birbirlerinden) ayrıldılar. Neticede Muhayyısa, (buluşma yerine geldiğinde) Abdullah İbni Sehl’i kanlar içinde can çekişirken buldu. Onu defnetti ve sonra Medine’ye döndü. (Abdullah’ın kardeşi) Abdurrahman İbni Sehl (durumu öğrenince yanına) Mes’ûd’un oğulları Muhayyısa ve Huvayyısa’yı da alarak Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem’e gitti. Oradakilerin yaşça en küçüğü olan Abdurrahman, olayı anlatmaya başladı. Bunun üzerine Hz. Peygamber: “Sözü büyüğünüze bırak, sözü büyüğünüze bırak!” buyurdu. Abdurrahman sustu ve olayı ötekiler anlattı. Neticede Hz. Peygamber: “Kâtil üzerinde hakkınız olabilmesi için yemin eder misiniz? buyurdu. (Ebû Yahyâ, hadisin tamamını nakletti.)

Kaynak: Buhârî, Cizye 12, Edeb 89, Diyât 22; Müslim, Kasâme 1,3,6. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Diyât 8; Tirmizî, Diyât 4,22; Nesâî, Kasâme 3,4,5; İbni Mâce, Diyet 28
Konu: Genel
353-) Câbir radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem, Uhud Gazvesi’nde şehid düşenleri her mezara iki kişi konacak şekilde toplattı ve sonra: “Bunların hangisi daha çok Kur’an bilirdi?” diye sordu. Şehidlerden hangisi gösterilirse, önce onu  kıbleden yana kordu. Buhâri, Cenâiz 72, 75, 78, Meğâzî 26. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Cenâiz 27; Nesâî, Cenâiz 62; İbni Mâce, Cenâiz 28; Tirmizî, Cenâiz 31

Kaynak:  
Konu: Genel
354-) İbni Ömer radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Rüyamda dişlerimi misvaklıyordum. Yanıma biri diğerinden daha yaşlı iki kişi geldi. Ben misvakı küçüğüne vermek istedim.” Bana:

Kaynak: “büyüğe Ver Denildi. Ben De Büyüğe Verdim.”  müslim, Rü’yâ 19, Zühd 70 (senedli), Buhârî,  Vudû’ 74 (senedsiz)
Konu: Genel
355-) Ebû Mûsâ radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem  şöyle buyurdu: “Saçı-sakalı ağarmış müslümana, aşırı gitmeyip ahkâmıyla amel etmekten kaçınmayan Kur’an hâfızına ve âdil hükümdara saygı göstermek, Allah Teâlâ’ya duyulan saygı ve ta’zimden ileri gelir.” 

Kaynak: Ebû Dâvûd, Edeb 20
Konu: Genel
356-) Amr İbni Şuayb’ın, babası aracılığı ile dedesinden rivâyet ettiğine göre Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu. “Küçüklerimize acımayan, büyüklerimizin (büyüklük) şerefini tanımayan bizden değildir.”  Ebû Dâvûd, Edeb 58; Tirmizî, Birr 15

Kaynak: Hadisin Son Kısmı Ebû Dâvûd’un Rivayetinde “büyüklerin Hakkını Tanımayan” Şeklindedir.
Konu: Genel
357-) Meymûn İbni Ebû Şebîb rahimehullah’dan rivâyet edilmiştir. Demiştir ki: Birgün Hz. Âişe’ye bir dilenci geldi. Aişe radıyallahu anhâ ona bir parça ekmek verdi. Kılığı kıyâfeti düzgün bir başka adam geldi. Onu da sofraya oturtarak yemek ikram etti. Bu (farklı) davranışının sebebini soranlara Âişe  şöyle cevap verdi: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, “İnsanlara mevki, makam ve seviyelerine göre muamele ediniz” buyurmuştur.   Ebû Dâvûd , Edeb 20 Ebû Dâvûd, Meymûn İbni Ebû Şebîb’in Hz. Âişe ile görüşmediğini söylemektedir. Müslim, Sahîh’inin baş kısmında (I, 6) bu hadisi senedsiz olarak nakleder: Âişe radıyallahu anhâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem bize “İnsanlara seviyelerine göre muamele etmemizi tavsiye buyurdu” demiştir.

Kaynak: Hâkim Ebû Abdullah Bu Hadisi ma’rifetü Ulûmi’l-hadîs adlı Eserinde (s. 49) Nakletmiş Ve “sahih” Olduğunu Söylemiştir.
Konu: Genel
358-) Abdullah İbni Abbâs radıyallahu anhümâ şöyle dedi:  Uyeyne İbni Hısn Medine’ye geldi ve yeğeni Hür İbni Kays’a misafir oldu. Hür, Hz. Ömer’in danışma meclisi üyelerindendi. Zaten genç olsun yaşlı olsun âlimler (Kurrâ) Hz.Ömer’in danışma meclisinde bulunurlardı. Bu sebeple Uyeyne, yeğeni Hür İbni Kays’a: - Yeğenim, senin devlet başkanı yanında itibarın yüksektir. Beni kendisiyle görüştür, dedi. Hür, Ömer’den izin aldı. Uyeyne Hz.Ömer’in yanına girince: - Ey Hattab oğlu! Allah’a yemin ederim ki, bize fazla bir şey vermiyorsun. Aramızda adâletle de hükmetmiyorsun, dedi. Ömer hiddetlendi. Uyeyne’ye ceza vermek istedi. Bunu sezen Hür: - Ey mü’minlerin emiri! Allah, peygamberine “Affı seç, iyiliği emret, câhillerin kusuruna bakma” [A’râf sûresi (7), 199]buyurdu. Benim  amcam da câhillerdendir, dedi. (Râvi diyor ki:) Allah’a yemin ederim ki, Hür bu âyeti okuyunca Ömer, Uyeyne’yi cezalandırmaktan vazgeçti. Zaten Ömer, Allah’ın kitabına son derece bağlı idi.

Kaynak: Buhârî, Tefsîru Sûre (7) 5, İ’’tisam 2
Konu: Genel
359-) Ebû Saîd Semüre İbni Cündeb radıyallânu anh şöyle dedi: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem hayattayken ben çocuk denecek yaştaydım. Bu sebeple kendisinden (duyduklarımı) ezberliyordum. Ne var ki, burada hazır bulunan yaşlı kimselere duyduğum saygı, onları söylemekten beni alıkoyuyor.  

Kaynak: Buhârî, Hayz 29; Müslim, Cenâiz 88
Konu: Genel
360-) Enes İbni Mâlik radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Allah Teâlâ, yaşından ötürü bir ihtiyara saygı gösteren gence, yaşlılığında hizmet edecek kimseler lutfeder.”

Kaynak: Tirmizî, Birr 75
Konu: Genel
361-) Enes radıyallahu anh şöyle dedi: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in vefâtından sonra Ebû Bekir, Ömer’e: - Kalk, Ümmü Eymen radıyallahu anhâ’ya gidelim, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in yaptığı gibi  biz de onu ziyâret edelim, dedi. (Kalkıp gittiler.) Yanına vardıklarında Ümmü Eymen ağladı. Onlar: - Niçin ağlıyorsun? Allah katındaki nimetin Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem için çok daha hayırlı olduğunu bilmiyor musun? dediler. Ümmü Eymen: - Ben onun için ağlamıyorum. Ben Allah katındaki nimetlerin Peygamber aleyhisselâm için elbette daha hayırlı olduğunu biliyorum. Ben, vahyin kesilmiş olmasından dolayı ağlıyorum, dedi; Ebû Bekir ve Ömer’i de duygulandırdı. Ümmü Eymen ile birlikte onlar da  ağlamaya başladılar.

Kaynak:   müslim, Fezâilü’s-sahâbe 103. Ayrıca Bk. İbni Mâce, Cenâiz 65
Konu: Genel
362-) Ebû Hureyre radıyallahu anh’den, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu nakledilmiştir: “Adamın biri, bir başka köydeki (din) kardeşini ziyâret etmek için yola çıktı. Allah Teâlâ, adamı gözetlemek için onun yolu üzerinde bir meleği görevlendirdi. Adam meleğin yanına gelince, melek: - Nereye gidiyorsun? dedi. Adam, - Şu (ileriki) köyde bir din kardeşim var, onu ziyârete gidiyorum, cevabını verdi. Melek: - O adamdan elde etmek isteğidin bir menfaatin mi var? dedi. Adam: - Yok hayır, ben onu sırf Allah rızası için severim, onun için ziyâretine gidiyorum, dedi. Bunun üzerine melek:

Kaynak: - Sen Onu Nasıl Seviyorsan Allah Da Seni Öylece Seviyor. Ben, Bu Müjdeyi Vermek İçin Allah Teâlâ’nın Sana Gönderdiği Elçisiyim, Dedi.” müslim, Birr 38
Konu: Genel
363-) Ebû Hureyre radıyallahu anh’den nakledildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Bir insan, bir hastanın halini hatırını sormaya gider veya Allah için sevdiği bir kişiyi ziyâret ederse, ona bir melek şöyle seslenir: Sana ne mutlu! Güzel bir yolculuk yaptın. Kendine cennette barınak hazırladın!”

Kaynak: Tirmizî, Birr 64. Ayrıca Bk. İbni Mâce, Cenâiz 2
Konu: Genel
364-) Ebû Mûsâ el-Eş’arî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “İyi ve kötü arkadaşın hali, güzel koku satanla körük çekenin haline benzer: Misk satan, ya sana güzel kokusundan bir miktar meccanen verir ya  sen satın alırsın, ya da (hiç değilse onunla beraber olduğun sürece) güzel koku koklamış olursun. Körük çeken kimse ise, ya  elbiseni yakar ya da (en azından) körüğün kötü kokusundan rahatsız olursun.”

Kaynak: Buhârî, Zebâih 31, Büyû’ 38; Müslim, Birr 146. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Edeb 16
Konu: Genel
365-) Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

Kaynak: “kadın Dört Sebepten Biri İçin Alınır: Malı, Soyu, Güzelliği Ve Dindarlığı. Sen (diğerlerini Geç), Dindar Olanı Seç. (aksi Halde) Sıkıntıya Düşersin.” buhârî, Nikâh 15, Müslim, Radâ 53. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Nikâh 2; Nesâî, Nikâh 13; İbni Mâce, Nikâh 6
Konu: Genel
366-) Abdullah İbni Abbas radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Cebrâil aleyhisselâm’a: – “Bizi daha sık ziyaret etmeni engelleyen nedir?” diye sordu.  Bunun üzerine:

Kaynak: – “biz Ancak Senin Rabbinin Emriyle İneriz; Önümüzde, Arkamızda Ve Bunların Arasında Ne Varsa Hepsi  Rabbinindir”[ Meryem Sûresi (19), 64] Âyeti İndi.  buhârî, Tefsîru Sûre (19), 2
Konu: Genel
367-) Ebû Said el-Hudrî radıyallahu anh’den Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: “Mü’minden başkasını dost tutma, yemeğini  müttakîlerden başkasına tattırma!”

Kaynak: Ebû Dâvûd, Edeb 16; Tirmizî, Zühd 56
Konu: Genel
368-) Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivâyet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

Kaynak: “insan, Dostunun Yaşayış Tarzından Etkilenir. O Halde Her Biriniz  Dost Edineceği Kişiye Dikkat Etsin!”  ebû Dâvûd, Edeb 16; Tirmizî, Zühd 45
Konu: Genel
369-) Ebû Mûsâ el-Eş’arî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:  “Kişi sevdiği ile beraberdir.”  Buhârî, Edeb 96;  Müslim, Birr 165. Ayrıca bk. Tirmizî, Zühd 50; Daavât 98 Bir başka rivayette Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e : Bir kişi bir topluluğu sevdiği halde onların seviyesine erişemezse, böyle biri hakkında ne buyurursunuz? diye sorulduğu, onun da:

Kaynak: “kişi, Sevdiği İle Beraberdir” Buyurduğu Nakledilmiştir.
Konu: Genel
370-) Enes radıyallahu anh’den şöyle dediği rivayet olunmuştur: Bir bedevi Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e: - Kıyamet ne zaman kopacak? diye sordu. Efendimiz: – “Kıyamet için ne hazırladın?” buyurdu. - Allah ve Resûlünün sevgisini, dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber: – “O halde sen, sevdiğin ile berabersin” buyurdu.  Buhârî, Edeb 96; Müslim, Birr 161,163

Kaynak: Bu Rivâyet Müslim’indir. Buhârî (edeb 96) Ve Müslim’in (birr 164) Rivâyetlerinde, Bedevînin Cevabı, “âhiret İçin Öyle Çok Oruç, Namaz Ve Sadaka Hazırlayabilmiş Değilim. Ancak Ben Allah’ı Ve Peygamberini Seviyorum” Şeklindedir.
Konu: Genel
371-) Abdullah İbni Mes’ûd radıyallahu anh şöyle dedi: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e bir adam geldi ve: - Ey Allahın Resûlü, bir topluluğu seven fakat onların işlediği amelleri işleyemeyen bir insan hakkında ne buyurursunuz? dedi. Hz.  Peygamber de: – “Kişi, sevdiği ile beraberdir” cevabını verdi.

Kaynak: Buhârî, Edeb 96; Müslim, Birr 165. Ayrıca Bk. Tirmizî, Zühd 50, Daavât 98
Konu: Genel
372-) Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “İnsanlar, altın ve gümüş madenleri gibidir. İslâm öncesi dönemde hayırlı olanlar, İslâm döneminde de İslâm’ı kavramak kaydıyla hayırlıdırlar. Ruhlar, askerî birlikler gibidir. Birbirleriyle tanışan ruhlar, birbirleriyle kaynaşırlar, tanışmayanlar da ayrılığa düşerler.”

Kaynak: Buhârî, Enbiyâ 2 (sadece Ruhlar İle İlgili Kısım Hz. Âişe’den Rivayet Edilmiştir.); Müslim, Birr  159, 160. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Edeb 16
Konu: Genel
373-) İbni Câbir diye de bilinen Üseyr İbni Amr şöyle demiştir: Ömer İbnü’l-Hattâb radıyallahu anh, Yemen’den destek bölükleri geldikçe: - Üveys İbni Âmir içinizde mi? diye sorardı. Sonuçta Üveys’i buldu ve ona: - Sen Üveys İbni Âmir misin? diye sordu. O da: - Evet, dedi.(Sonra aralarında şu konuşma geçti): - Murad kabilesi Karen kolundan mısın? - Evet. - Sende alaca hastalığı vardı. Hastalığın geçti, ancak bir dirhem büyüklüğünde bir yerde kaldı öyle mi? - Evet. - Annen var mı? - Evet. - Ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i; “Üveys İbni Âmir size Yemenli destek bölükleri içinde gelecektir. Kendisi Murad kabilesinin Karen kolundandır. Alaca hastalığına tutulmuşsa da iyileşmiştir. Sadece bir dirhem mikdarı bir yerde kalmıştır. Onun bir annesi vardır, ona son derece iyi bakar. O, (bir şeyin olması için) Allah’a dua etse, Allah onun duasını kabul eder.  Senin için mağfiret dilemesini temin edebilirsen, fırsatı kaçırma, bunu yap!” buyururken  işittim. Şimdi benim için istiğfar ediver. Üveys, Ömer için istiğfar etti. Daha sonra Hz. Ömer : - Nereye gitmek istiyorsun? diye sordu. O: - Kûfe’ye, dedi. Ömer: - Senin için Kûfe valisine bir mektup yazayım mı? dedi. O: - Fakir-fukara halk arasında  olmayı tercih ederim, diye cevap verdi. Aradan bir yıl geçtikten sonra Kûfe eşrafından bir kişi hacca geldi. Ömer radıyallahu anh’a rastladı. Ömer, kendisine Üveys’i sordu. O da: - Ben buraya gelirken o, tamtakır denecek yıkık-dökük bir evde oturmakta idi, dedi. Ömer: - Ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i: “ Üveys İbni Âmir size Yemenli destek bölükleri içinde gelecektir. Kendisi Murad kabilesinin Karen kolundandır. Alaca hastalığına tutulmuşsa da iyileşmiştir. Sadece bir dirhem mikdarı bir yerde kalmıştır. Onun bir annesi vardır, ona son derece iyi bakar. O, (bir şeyin olması için) Allah’a dua edecek olsa, Allah onun duasını kabul eder. Senin için mağfiret dilemesini temin edebilirsen, fırsatı kaçırma, bunu yap!” buyururken  işittim, dedi. O Kûfe’li adam hac dönüşü Üveys’e uğrayıp: - Benim için mağfiret dile! diye ricada bulundu. Üveys: - Sen, güzel mübârek bir yolculuktan yeni geldin. Benim için sen dua et! dedi. (Adam, dua isteğinde ısrar edince) Üveys: - Sen Ömerle mi karşılaştın? dedi. Adam: -Evet, dedi. Bunun üzerine Üveys, o kişi için af ve bağışlanma dileğinde bulundu. Bu olay üzerine halk Üveys’in kim olduğunu anladı. O da başını alıp gitti (Kûfe’yi terketti). Müslim, Fezâilü’s-sahâbe 225 Müslim’in yine Üseyr İbni Câbir’den yaptığı bir rivayete göre ( Birr 223), içlerinde Üveys ile alay eden eşraftan bir kişinin de bulunduğu Kûfeli bir grup Ömer’e geldiler. Ömer : - Burada Karenîlerden kimse var mı? diye sordu. Hemen o alaycı adam Ömer’in yanına geldi. Ömer radıyallahu anh şöyle dedi: - Şüphesiz ki Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, “Yemenden size Üveys adında bir adam gelecek. Annesinden başka kimsesi olmayan bu adam (sadece, anasına hizmet maksadıyla) Yemenden ayrılmıyordu. O, alaca hastalığına tutulmuştu. Allah’a dua etti de, dinar veya dirhem büyüklüğündeki bir yer dışında, Allah onu hastalığından kurtardı. Ona hanginiz rastlarsa, sizin için istiğfar ediversin!” buyurdu. Yine Müslim’in bir başka rivâyetinde (Birr 224) Hz. Ömer’in şöyle dediği nakledilmiştir: Ben, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken işittim:

Kaynak: “hiç Şüphesiz Tâbiîlerin En Hayırlısı Üveys Adındaki Bir Kimsedir. Onun Bir Anası Vardır, Alaca Hastalığı Geçirmiştir.(ona Rastlarsanız), Sizin İçin İstiğfar Etmesini İsteyiniz!”
Konu: Genel
374-) Ömer İbnü’l-Hattâb radıyallahu anh’den şöyle dediği rivayet olunmuştur: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’den umre yapmak için izin istedim, verdi ve: “Sevgili kardeşim, bizi de duadan unutma!” buyurdu. Bu sözüyle Hz. Peygamber bana öyle bir şey söylemiş oldu ki, benim için dünyaya bedeldir.

Kaynak: Bir Rivâyette (ebû Dâvûd, Vitr 23; Tirmizî, Daavât 109)  Hz. Peygamber, “sevgili Kardeşim, bizi De Duana Ortak Et!” buyurmuştur. ebû Dâvûd, Vitr 23; Tirmizî, Daavât 109. Ayrıca Bk. İbni Mâce, Menãsik 5
Konu: Genel
375-) Abdullah İbni Ömer radıyallahu anhümâ şöyle dedi: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem binekle veya yaya olarak Kubâ Mescidi’ni ziyâret eder ve orada iki rek’at namaz kılardı. Buhârî, es-Salât fî mescidi Mekke ve’l-Medîne 4; Müslim, Hac 516

Kaynak: Bir Rivayette (buhârî, Es-salât Fî Mescidi Mekke Ve’l-medîne 3; Müslim, Hac 521) peygamber sallallahu Aleyhi Ve Sellem her Cumartesi Günü Binekle Veya Yaya Olarak Mescid-i Kubâ’ya Giderdi. Abdullah İbni Ömer De Böyle Yapardı, Denilmektedir.
Konu: Genel
376-) Enes İbni Mâlik radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre  Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem  şöyle buyurdu: “Üç  özellik vardır; bunlar kimde bulunursa o, imanın tadını tadar:  Allah ve Resûlünü, (bu ikisinden başka) herkesden fazla sevmek. Sevdiğini Allah için sevmek. Allah kendisini küfür bataklığından kurtardıktan sonra tekrar küfre dönmeyi, ateşe atılmak gibi çirkin ve tehlikeli görmek.”

Kaynak: Buhârî, Îmân 9, 14, İkrah 1, Edeb 42; Müslim, Îmân 67.ayrıca Bk. Tirmizî, Îmân 10
Konu: Genel
377-) Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Başka bir gölgenin bulunmadığı Kıyamet gününde Allah Teâlâ, yedi  insanı, arşının gölgesinde barındıracaktır: Âdil devlet başkanı, Rabbına kulluk ederek temiz bir hayat içinde serpilip büyüyen genç, Kalbi mescidlere bağlı müslüman, Birbirlerini Allah için sevip buluşmaları da ayrılmaları da Allah için olan iki insan, Güzel ve mevki sahibi bir kadının beraber olma isteğine “Ben Allah’tan korkarım” diye yaklaşmayan yiğit, Sağ elinin verdiğini sol elinin bilemeyeceği kadar gizli sadaka veren kimse, Tenhâda Allah’ı anıp göz yaşı döken kişi.”

Kaynak: Buhâri, Ezan 36, Zekât 16, Rikak 24, Hudûd 19; Müslim, Zekât 91. Ayrıca Bk. Tirmizî, Zühd 53; Nesâî, Kudât 2
Konu: Genel
378-) Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Hiç şüphesiz Allah Teâlâ kıyâmet günü: “Nerede benim rızâm için birbirlerini sevenler?  Gölgemden başka gölgenin bulunmadığı bugün onları, kendi arşımın gölgesinde gölgelendireceğim” buyurur.

Kaynak: Müslim, Birr 37. Ayrıca Bk. Tirmizî, Zühd 53
Konu: Genel
379-) Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivâyet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Canım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selâmı yayınız!”

Kaynak: Müslim, Îmân 93-94. Ayrıca Bk.tirmizî, Et’ime 45, Kıyamet 56; İbni Mâce, Mukaddime 9, Edeb 11
Konu: Genel
380-) Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivâyet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

Kaynak: “adamın Biri, Bir Başka Köydeki (din) Kardeşini Ziyâret Etmek İçin Yola Çıktı. Allah Teâlâ, Adamı Gözetlemek İçin Onun Yolu Üzerinde Bir Meleği Görevlendirdi.”   Ebû Hureyre Önceki Konuda Geçen 362 Numaralı Hadisi “sen Onu Nasıl Seviyorsan Allah Da Seni Öylece Seviyor” cümlesine Kadar Rivâyet Etti. müslim, Birr 38
Konu: Genel
381-) Berâ İbni Âzib radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Nebi sallallahu aleyhi ve sellem Medineli müslümanlar hakkında şöyle buyurdu: “Ensarı (Medineli müslümanları) ancak mü’min olan sever, onlara ancak münâfık olan düşmanlık eder. Ensarı seveni, Allah da sever; onlara düşmanlık edene de Allah  düşmanlık eder.”

Kaynak: Buhârî, Menâkıbu’l-ensâr 4; Müslim, Îmân 129. Ayrıca Bk. Tirmizî, Menâkıb 65
Konu: Genel
382-) Muâz radıyallahu anh, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinledim dedi: Allah Teâlâ; “Benim rızâm uğrunda  birbirlerini sevenler için peygamberlerin  ve şehidlerin bile imreneceği nurdan minberler vardır” buyurmuştur. 

Kaynak: Tirmizî, Zühd 53
Konu: Genel
383-) Ebû İdris el-Havlânî rahımehullah’dan şöyle dediği nakledilmiştir: Dımaşk mescidine girmiştim. Bir de ne göreyim, güleç yüzlü bir delikanlı ve başına toplanmış bir grup insan. Bunlar bir konuda görüş ayrılığına düştüler mi hemen o delikanlıya başvuruyor ve fikrini kabulleniyorlardı. Bu gencin kim olduğunu sordum. “Bu Muâz İbni Cebel radıyallahu anh’tır” dediler. Ertesi gün erkenden mescide koştum. Baktım ki o genç benden evvel gelmiş  namaz kılıyor. Namazını bitirinceye kadar bekledim sonra önüne geçerek selâm verdim ve: - Allah’a yemin ederim ki ben seni seviyorum, dedim. - Allah için mi seviyorsun? dedi. - Evet Allah için, dedim. O yine: - (Gerçekten )Allah için mi seviyorsun? dedi. Ben de: - Evet,( gerçekten) Allah için seviyorum, dedim. Bunun üzerine elbisemden tutarak beni kendisine doğru çekti ve şöyle dedi. - Kutlarım seni. Zira ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinledim:

Kaynak: “allah Teâlâ, “sırf Benim İçin Birbirini Seven, Benim Rızâm İçin Toplanan, Benim Rızâm Uğrunda Birbirini Ziyaret Eden Ve Sadece Benim Rızâm İçin Sadaka Verip İyilik Edenler, Benim Sevgimi Hakederler” Buyurmuştur.”muvatta’, Şa’r 16
Konu: Genel
384-) Ebû Kerîme Mikdâd İbni Ma’dîkerib radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

Kaynak: “din Kardeşini Seven Kişi, Ona Sevdiğini Bildirsin!”  ebû Dâvûd, Edeb 113 ; Tirmizî, Zühd 54
Konu: Genel
385-) Muâz İbni Cebel radıyallanu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, Muâz’ın elini tutmuş ve şöyle buyurmuştur: “Ey Muâz, Allah’a yemin ederim ki, ben seni gerçekten seviyorum. Sonra da ey Muâz sana her namazın sonunda: “Allahım! Seni anmak, sana şükretmek ve sana güzelce kulluk etmekte bana yardım et!” duasını hiç bırakmamanı tavsiye ediyorum.”

Kaynak: Ebû Dâvûd, Vitr 26; Nesâî, Sehv 60. Ayrıca Bk. Tirmizî, Zühd 30
Konu: Genel
386-) Enes İbni Mâlik radıyallahu anh şöyle dedi: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in huzurunda bir adam vardı. Bir başka şahıs ona uğrayıp geçti. (Arkasından, Hz. Peygamber’in huzurundaki kimse): - Ey Allahın Resûlü! Ben bu kişiyi gerçekten seviyorum, dedi.  Peygamber aleyhissalâtü ve’s-selâm: - “Peki, sevdiğini ona bildirdin mi?” buyurdu. Adam: - Hayır, dedi. Hz. Peygamber: - “Ona bildir”, buyurdu. Adam derhal kalkıp o şahsın arkasından yetişti ve: - Ben seni Allah için seviyorum, dedi. O da:

Kaynak: - Beni Kendisi İçin Sevdiğin Allah Da Seni Sevsin, Karşılığını Verdi.  ebû Dâvûd, Edeb 113
Konu: Genel
387-) Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, “Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur” dedi: “Her kim bir dostuma düşmanlık ederse, ben ona karşı harb ilân ederim. Kulum, kendisine emrettiğim farzlardan, bence daha sevimli herhangi bir şeyle bana yakınlık sağlayamaz. Kulum bana (farzlara ilâveten işlediği) nâfile ibadetlerle durmadan yaklaşır; nihâyet ben onu severim. Kulumu sevince de (âdeta) ben onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum. Benden ne isterse, onu mutlaka veririm, bana sığınırsa, onu korurum.”

Kaynak: Buhârî, Rikak 38
Konu: Genel
388-) Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Allah Teâlâ bir kulu sevdiği zaman Cebrâil’e: “Allah filanı seviyor, onu sen de sev!” diye emreder. Cebrâil de o kulu sever, sonra gök halkına: -  Allah filanı gerçekten seviyor; onu siz de seviniz! diye  hitâbeder. Göktekiler de o kimseyi severler. Sonra da yeryüzündekilerin gönlünde o kimseye karşı bir sevgi uyanır. Buhârî, Bedü’l-halk 6, Edeb 41, Tevhîd 33; Müslim, Birr 157. Ayrıca bk. Tirmizî, Tefsîru sûre (19),7 Müslim’in rivâyetinde (Birr 157) Resûlullah sallallahu aleyhi ve sel-lem’in şöyle buyurduğu kaydedilmektedir: Allah Teâlâ bir kulu sevdiği zaman Cebrâil’e: - “Ben filanı seviyorum onu sen de sev!” diye emreder. Cebrâil onu sever ve sonra gök halkına: - Allah filanı seviyor, onu siz de seviniz, diye seslenir. Gök halkı da o kimseyi sever, sonra yeryüzündekilerin kalbinde o kimseye karşı bir sevgi uyanır. Allah Teâlâ bir kula buğzettiği zaman, Cebrâil’e: - “Ben, filanı sevmiyorum, onu sen de sevme!” diye emreder. Cebrâil de onu sevmez. Sonra Cebrâil gök halkına:

Kaynak: - Allah Filan Kişiyi Sevmiyor, Onu Siz De Sevmeyin, Der. Göktekiler De O Kimseyi Sevmezler. Sonra Da Yeryüzündekilerde O Kimseye Karşı Bir Kin Ve Nefret Uyanır.
Konu: Genel
389-) Hz. Âişe radıyallahu anhâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ashâbtan bir kişiyi askerî bir bölüğe komutan tayin edip gazaya göndermişti. Bu zat bölüğe her namaz kıldırışında (ikinci rekâtta) İhlâs sûresini okuyarak kıraatını bitirirdi. Dönüşte, komutanın namazı İhlâs sûresi ile bitirmeyi âdet edinmiş olduğunu Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e haber verdiler. O da: - “Niçin böyle yaptığını ona sorunuz!” buyurdu. Sordular. - İhlâs sûresi, Rahmân’ın sıfatlarını ihtivâ ediyor. Bu sebeple ben onu okumayı severim, dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber: – “Allah Teâlâ’nın da onu sevdiğini kendisine müjdeleyiniz!” buyurdu.

Kaynak: Buhârî, Tevhîd 1; Müslim, Salâtü’l-müsâfirîn 263. Ayrıca Bk. Nesâî, İftitâh 69
Konu: Genel
390-) Cündeb İbni Abdullah radıyallahu anh’den  rivâyet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Sabah namazını cemaatle kılan kimse Allah’ın güvencesindedir. Sakın Allah, güvencesi altında olan bir şeyden dolayı sizi takibe almasın. Çünkü Allah güvence verdiği bir şeyden dolayı kimi takib ederse, onu yakalar sonra da onu yüzüstü cehennem ateşine atar.”

Kaynak: Müslim, Mesâcid 261, 262. Ayrıca Bk. Tirmizî, Salât 51, Fiten 6; İbni Mâce, Fiten 6
Konu: Genel
391-) Abdullah İbni Ömer radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Ben, Allah’tan başka bir ilâh bulunmadığına, Muhammed’in Allah’ın Resûlü olduğuna şehâdet edip, namazı dosdoğru kılıncaya ve zekâtı hakkıyla verinceye kadar insanlarla savaşmakla emrolundum. Bunları yaptıkları takdirde, kanlarını ve mallarını benden korumuş olurlar. İslâm’ın gerektirdiği haklar ise bunların dışındadır. Onların gizli hallerinin hesabı Allah’a âittir.”

Kaynak: Buhârî, Îmân 17, 28, Salât 28, Zekât 1, İ’tisâm 2, 28; Müslim, Îmân 32-36. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Cihâd 95; Tirmizî, Tefsîru Sûre (88); Nesâî, Zekât 3; İbni Mâce, Fiten 1-3
Konu: Genel
392-) Ebû Abdullah Târık İbni Eşyem radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu işitmiştir: “Kim Allah’tan başka ilâh yoktur der ve Allah’tan başka ibadet edilenleri inkâr ederse, o kimsenin malı ve kanı haram olur. Gizli hallerinin hesabı ise Allah’a âittir.”

Kaynak: Müslim, Îmân 37
Konu: Genel
393-) Ebû Ma’bed Mikdâd İbni Esved radıyallahu anh şöyle demiştir: – Ben, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e dedim ki : – Kâfirlerden bir adamla karşılaşsam ve onunla vuruşsak, o benim ellerimden birini kılıçla vurup koparsa, sonra da benim elimden kurtulmak için bir ağacın arkasına sığınsa ve: – Ben, Allah için müslüman oldum, dese, onu böyle dedikten sonra öldürebilir miyim, yâ Resûlallah! Ne dersin? Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem: – “Sakın onu öldürme” buyurdu. Ben : – Ey Allah’ın Resûlü!  Adam benim iki elimden birini kopardı, ondan sonra bu sözü söyledi, dedim. Bunun üzerine : – “Sakın öldürme, eğer onu öldürürsen, o, senin kendisini öldürmezden önceki durumundadır. Sen ise, onun o sözü söylemeden önceki durumuna düşersin” buyurdu.

Kaynak: Buhârî, Meğâzî 12; Müslim, Îmân 155. Ayrıca Bk. Ebû Dâvud, Cihâd 95 
Konu: Genel
394-) Üsâme ibni Zeyd radıyallahu anhümâ şöyle demiştir : Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, bizi Cüheyne kabilesinin Huraka kolu üzerine göndermişti. Sabahleyin onlar sularının başında iken üzerlerine hücum ettik. Ben ve ensardan bir kişi onlardan bir adama ulaştık. Biz onun üzerine yürüyünce, adam: “Lâ ilâhe illallah: Allah’tan başka ilâh yoktur” dedi. Bunun üzerine ensardan olan arkadaşım ona hücumdan vazgeçti; ben ise mızrağımı ona sapladım ve adamı öldürdüm. Biz Medine’ye gelince bu olay Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in kulağına gitti ve bana: – “Ey Üsâme! Lâ ilâhe illallah dedikten sonra adamı öldürdün mü?” buyurdu. Ben : – Yâ Resûlallah! O, bu sözü sadece canını kurtarmak için söyledi, dedim. Peygamber Efendimiz tekrar : – “Lâ ilâhe illallah dedikten sonra adamı öldürdün mü?” diye yine sordu ve bu sözü o kadar çok tekrarladı ki, ben, daha önce müslüman olmamış olmayı bile temenni ettim. Buhârî, Diyât 2, Meğâzî 45; Müslim, Îmân l58-159. Ayrıca bk. Tirmizî, Tefsîru sûre(11) Müslim’in bir rivâyeti şöyledir : Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: – “Adam lâ ilâhe illallah dedi ve sen de onu öldürdün, öyle mi?” Ben : – Yâ Resûlallah! O, bu sözü sadece silahtan korktuğu için söyledi, dedim. Peygamber Efendimiz : – “Kalbini mi yardın ki, bu sebeple söyleyip söylemediğini bilesin?” buyurdu. Bu sözü o kadar çok tekrarladı ki, ilk defa o gün müslüman olmuş olmayı temenni ettim.

Kaynak: Müslim, Îmân 158
Konu: Genel
395-) Cündeb İbni Abdullah radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, müslümanlardan müteşekkil bir askerî birliği müşriklerden bir kavme göndermişti. Müslüman askerler, müşriklerle karşılaştılar. Müşriklerden bir adam, müslüman askerlerden istediğine saldırıp öldürüyordu. Müslümanlardan biri de onun boş bulunduğu anı gözlüyordu. Biz bu müslümanın Üsâme İbni Zeyd olduğunu konuşup duruyorduk. Üsâme, kılıcını çekip de adamı öldüreceği sırada o: – Lâ ilâhe illallah, dedi; fakat Üsâme onu yine de öldürdü. Peygamber Efendimiz’e müjdeci geldi. Peygamberimiz ona ordunun durumunu sordu, o da olup biteni kendisine haber verdi. Hatta o adamın durumunu ve Üsâme’nin ona ne yaptığını da anlattı. Bunun üzerine Hz. Peygamber Üsâme’yi çağırdı ve ona : – “Adamı niçin öldürdün?” diye sordu. Üsâme : – Yâ Resûlallah! O adam müslümanların canını yaktı; falanı ve falanı öldürdü, diyerek bir kaç şehidin adını saydı. Sözüne devamla şunları söyledi: – Ben ise onun üzerine yürüdüm. Kılıcı görünce: – Lâ ilâhe illallah, dedi. Resûl-i Ekrem Efendimiz: – “Böyle diyen adamı öldürdün mü?” diye sordu. Ben: – Evet, dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber: – “Lâ ilâhe illallah kıyamet günü karşına geldiğinde ne yapacaksın?” dedi. Üsâme ibni  Zeyd: – Yâ Resûlallah! Cenâb-ı Hak’dan beni bağışlamasını dile, dedi. Resûl-i Ekrem durmadan: – “Lâ ilâhe illallah kelimesi kıyamet günü huzuruna geldiğinde ne yapacaksın, söyle?” “Lâ ilâhe illallah sözü kıyamet günü huzuruna geldiğinde ne yapacaksın?” diyor, başka bir söz söylemiyordu.

Kaynak: Müslim, Îmân 160
Konu: Genel
396-) Abdullah İbni Utbe İbni Mes’ûd der ki: Ömer İbni Hattâb radıyallahu anh’ı şöyle derken işittim : Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem zamanında Allah katından gelen vahiy sayesinde insanlar gizli hallerinden de sorumlu tutuluyorlardı. Hiç kuşkusuz vahyin arkası kesilmiştir. Biz ise şu anda sizleri, bize apaçık belli olan davranışlarınız sebebiyle hesaba çekeriz. Dolayısıyla bize iyi davranışlar gösteren kimseyi, güvenilir kimse bilir ve ona yaklaşırız. Onun gizli hallerinden hiçbir şeyi araştırmak bize düşmez. O kişinin gizli halleriyle ilgili hesabını Allah görür. Bize karşı kötü davranışlar sergileyen bir kimseyi de güvenilir bulmayız. O kişi, gayesinin iyi olduğunu söylese bile ondan emin olmaz ve kendisini doğrulamayız.

Kaynak: Buhârî, Şehâdât 5
Konu: Genel
397-) İbni Mes’ûd radıyallahu anh dedi ki: Bize, doğru söyleyen, doğruluğu tasdîk ve kabul edilmiş olan Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem haber verdi ve şöyle buyurdu : “Sizden birinizin yaratılışının başlangıcı, annesinin karnında kırk günde derlenir toplanır. Sonra ikinci kırk günlük süre içinde pıhtı hâline döner. Sonra da bir o kadar zaman içinde bir parça et olur. Daha sonra Allah bir melek gönderir ve melek, ona ruh üfler. Bu melek dört şeyle; anne rahmindeki canlının rızkını, ecelini, amelini, iyi biri mi, yoksa kötü biri mi olacağını yazmakla emrolunur.” Abdullah İbni Mes’ûd der ki: Kendisinden başka ilâh olmayan Allah’a yemîn ederim ki, sizden biri, cennetliklerin yaptığı işleri yapar ve kendisi ile cennet arasında sadece bir arşın mesâfe kalır da, sonra anne karnında yazılan yazının hükmü öne geçer, cehennemliklerin yaptığı işleri yapar ve cehenneme girer. Yine sizden biri cehennemliklerin yaptığı işleri yapar ve kendisi ile cehennem arasında bir arşın mesâfe kalır; sonra anne karnında yazılan yazının hükmü öne geçer ve o kişi cennetliklerin yaptığı işleri yapmaya devâm eder de, neticede cennete girer.

Kaynak: Buhârî, Bed’ü’l-halk 6, Enbiyâ 1, Kader 1; Müslim, Kader 1. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Sünnet 16; Tirmizî, Kader 4; İbni Mâce, Mukaddime 10 
Konu: Genel
398-) İbni Mes’ûd radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Hesap gününde cehennem getirilir. Cehennemin yetmiş bin dizgini ve her bir dizgini çeken yetmiş bin de melek vardır.”

Kaynak: Müslim, Cennet 29. Ayrıca Bk. Tirmizî, Cehennem 1
Konu: Genel
399-) Nu’mân İbni Beşîr radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken işittim demiştir: “Şüphesiz kıyamet gününde cehennemliklerin azâbı en hafif olanı, ayaklarının altına iki kor konulup da bu sebeple beyni kaynayan kişidir. Oysa o, hiç kimsenin kendisinden daha şiddetli azâb gördüğünü zannetmez. Halbuki kendisi, cehennemliklerin azâbı en hafif olanıdır.”

Kaynak: Buhârî, Enbiyâ 1, Rikak 51; Müslim, Îmân 362-364. Ayrıca Bk. Tirmizî, Cehennem 12
Konu: Genel
400-) Semüre İbni Cündeb radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Cehennem ateşi, cehennem ehlinin bazısının topuklarına, bazısının dizlerine, bazısının kuşak yerlerine, bazısının da köprücük kemiklerine kadar çıkar.”

Kaynak: Müslim, Cennet 33
Konu: Genel