Riyâzu's Sâlihîn Hadis Kitabı
752-)
Câbir İbni Abdullah radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Herhangi birinizin lokması yere düştüğü zaman, onu alıp bulaşan şeyi temizledikten sonra yesin. Lokmasını şeytana bırakmasın. Parmaklarını yalamadıkça da elini beze silmesin. Zira yemeğinin neresinde bereket bulunduğunu bilemez.”
Kaynak: Müslim, Eşribe 136. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Et`ime 49; Tirmizî, Et`ime 11
Konu: Genel
753-)
Câbir radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Şüphesiz şeytan sizden birinizin her yaptığı işte hazır olur. Hatta yemek yerken bile yanında bulunur. Birinizin lokması yere düştüğünde onu alsın, üzerine yapışan şeyleri temizledikten sonra yesin; onu şeytana bırakmasın. Yemeğini bitirince parmaklarını yalasın; çünkü o yemeğinin neresinde bereket bulunduğunu bilemez.”
Kaynak: Müslim, Eşribe 133-135. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Et`ime 49; Tirmizî, 10, 11; İbni Mâce, Et`ime 9
Konu: Genel
754-)
Enes radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem yemek yediği zaman üç parmağını da yalar ve şöyle buyururdu:
“Herhangi birinizin lokması yere düştüğü zaman onu alsın; üzerine yapışan şeyleri temizledikten sonra da yesin; onu şeytana bırakmasın.”
Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem bize tabağın sıyırılmasını emrederek:
“Çünkü yemeğin neresinde bereket olduğunu bilemezsiniz” derdi.
Kaynak: Müslim, Eşribe 136. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Et`ime 49; Tirmizî, Et`ime 11
Konu: Genel
755-)
Saîd İbni Hâris, Câbir İbni Abdullah’a:
- Ateşte pişen bir şey yedikten sonra abdest almak gerekir mi? diye sordu. O da:
- Hayır, gerekmez. Biz Peygamber aleyhisselâm zamanında ateşte pişen bir yemeği pek az görürdük. Onu yediğimiz zaman da, elimizi silecek bez olmadığından avuçlarımıza, bileklerimize ve ayaklarımıza silerdik. Yemekten sonra da abdest almadan namaz kılardık, diye cevap verdi.
Kaynak: Buhârî, Et`ime 53. Ayrıca Bk. İbni Mâce, Et`ime 15
Konu: Genel
756-)
Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“İki kişilik yemek üç kişiye, üç kişilik yemek de dört kişiye yeter.”
Kaynak: Buhârî, Et`ime 11; Müslim, Eşribe 179-181. Ayrıca Bk. Tirmizî, Et`ime 21; İbni Mâce, Et`ime 2
Konu: Genel
757-)
Câbir İbni Abdullah radıyallahu anh şöyle dedi:
Ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i:
“Bir kişinin yiyeceği iki kişiye, iki kişinin yiyeceği dört kişiye, dört kişinin yiyeceği de sekiz kişiye yeter” buyururken işittim.
Kaynak: Müslim, Eşribe 179–181. Ayrıca Bk. Tirmizî, Et`ime 21; İbni Mâce, Et`ime 2
Konu: Genel
758-)
Enes radıyallahu anh’ın söylediğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem suyu ve diğer meşrûbâtı üç nefeste içerdi.
Kaynak: Buhârî, Eşribe 26; Müslim, Eşribe 123. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Eşribe 19; Tirmizî, Eşribe, 13; İbni Mâce, Eşribe 18
Konu: Genel
759-)
İbni Abbas radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Deve gibi bir nefeste içmeyin. İki, üç nefeste için. Bir şey içeceğiniz zaman besmele çekin; içtikten sonra da elhamdü lillah deyin.”
Kaynak: Tirmizî, Eşribe 13
Konu: Genel
760-)
Ebû Katâde radıyallahu anh’ın söylediğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem kabın içine solumayı yasakladı.
Kaynak: Buhârî, Vudû’ 19; Müslim, Tahâret 65, Eşribe 121. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Eşribe 20; Tirmizî, Eşribe 15, 16; Nesâî, Tahâret 42
Konu: Genel
761-)
Enes radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e, içine su katılmış süt getirildi. O sırada Peygamber aleyhisselâm’ın sağında bir bedevî, solunda da Ebû Bekir radıyallahu anhoturuyordu. Sütten içtikten sonra onu bedevîye verdi ve:
“Herkes sağındakine versin!” buyurdu.
Kaynak: Buhârî, Eşribe 14, 18; Müslim, Eşribe 124. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Eşribe 19; Tirmizî, Eşribe 19; İbni Mâce, Eşribe 22
Konu: Genel
762-)
Sehl İbni Sa`d radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e içecek bir şey getirdiler. O da içti. Bu sırada sağ tarafında bir çocuk, sol tarafında yaşlılar oturuyordu.
Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem çocuğa dönerek:
- “Bunu yaşlılara verebilir miyim?” diye sordu.
Çocuk:
- Hayır, vallahi olmaz, Yâ Resûlallah! Senden kazanacağım hayrı kimseye bağışlayamam, dedi.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de kabı çocuğun eline verdi.
Kaynak: Buhârî, Şirb Ve’l-müsâkât 1, 10, Mezâlim 12, Hibe 22, 23; Eşribe, 19; Müslim, Eşribe 127
Konu: Genel
763-)
Ebû Saîd radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ağzı kırık su tulumlarından su içmeyi yasakladı.
Kaynak: Buhârî, Eşribe 23; Müslim, Eşribe 110, 111. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Eşribe 15; Tirmizî, Eşribe 17; İbni Mâce, Eşribe 19
Konu: Genel
764-)
Ebû Hureyre radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem su tulumu yahut kırbanın ağzından su içmeyi yasakladı.
Buhârî, Eşribe 24; Müslim, Müsâkât 136 (Buhârî’deki rivayetin benzeri). Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Eşribe 14; Nesâî, Dahâyâ 44; İbni Mâce, Eşribe 20
Kaynak: 765 Numaralı Hadisle Birlikte Açıklanacaktır.
Konu: Genel
765-)
Hassân İbni Sâbit’in kız kardeşi Ümmü Sâbit Kebşe Binti Sâbit radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem evime geldi. Duvara asılı duran kırbanın ağzından ayakta su içti. Ben de hemen kalkıp kırbanın ağzını kestim.
Kaynak: Tirmizî, Eşribe 18
Konu: Genel
766-)
Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem içilecek şeylere üflemeyi yasaklamıştı.
Bunun üzerine bir adam:
- Kaba çerçöp düştüğünü görürsem ne yapayım? deyince:
- “Kaba düşen şeyi dök!” buyurdu.
Bu defa adam:
- Bir nefeste içince suya kanmıyorum, dedi.
Resûl-i Ekrem de:
- “O takdirde su kabını ağzından çek!” buyurdu.
Kaynak: Tirmizî, Eşribe 15.
Konu: Genel
767-)
İbni Abbas radıyallahu anhümâ’nın rivayetine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem kabın içine solumayı veya kaba üflemeyi yasakladı.
Kaynak: Tirmizî, Eşribe 15. Ayrıca Bk. 760 Numaralı Hadisin Kaynakları
Konu: Genel
768-)
İbni Abbas radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e zemzem verdim. Onu ayakta içti.
Kaynak: Buhârî, Hac 76, Eşribe 76; Müslim, Eşribe 117-119. Ayrıca Bk. Nesâî, Menâsik 166; İbni Mâce, Eşribe 21
Konu: Genel
769-)
Nezzâl İbni Sebre radıyallahu anh şöyle dedi:
Ali radıyallahu anh Bâbü’r-rahbe’ye geldi ve ayakta su içti. Sonra da:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in benim içtiğimi gördüğünüz gibi su içtiğini gördüm, dedi.
Kaynak: Buhârî, Eşribe 16.
Konu: Genel
770-)
İbni Ömer radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
Biz Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in zamanında, yürürken bir şey yer, ayakta iken de su içerdik.
Kaynak: Tirmizî, Eşribe 12. Ayrıca Bk. İbni Mâce, Et`ime 25
Konu: Genel
771-)
Amr İbni Şuayb’ın babasından onun da dedesinden rivayet ettiğine göre, dedesi (Abdullah İbni Amr İbni Âs) şöyle dedi:
Ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in ayaktayken de otururken de su içtiğini gördüm.
Kaynak: Tirmizî, Eşribe 12. Ayrıca Bk. Nesâî, Sehv 100
Konu: Genel
772-)
Enes radıyallahu anh’ın rivayetine göre Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem bir kimsenin ayakta su içmesini yasaklamıştır.
Râvi Katâde şöyle dedi:
- Biz Enes’e, ya ayakta yemek nasıldır? diye sorduk. Enes:
- Ayakta yemek daha beter (veya kötüdür), dedi.
Müslim, Eşribe 113. Ayrıca bk. Tirmizî Eşribe 11
Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem “Ayakta su içmeyi yasaklamıştır” ifadesi, Müslim’in bir başka rivayetinde “Ayakta su içmekten men etmiştir” (zecere) şeklinde geçmektedir.
Kaynak: Müslim, Eşribe 112, 114
Konu: Genel
773-)
Ebû Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Hiçbiriniz ayakta su içmesin. Unutarak içen de kussun!”
Kaynak: Müslim, Eşribe 116
Konu: Genel
774-)
Ebû Katâde’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Halka su dağıtan kimse, suyu en sonra içer.”
Kaynak: Tirmizî, Eşribe 20. Ayrıca Bk. Müslim, Mesâcid 311; Ebû Dâvûd, Eşribe 19; İbni Mâce, Eşribe 26
Konu: Genel
775-)
Enes radıyallahu anh şöyle dedi:
- Namaz vakti girince evi yakın olanlar evlerine gittiler. Bazıları da oldukları yerde kaldılar. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e taştan yapılma bir kap getirdiler. İçine Resûl-i Ekrem’in eli sığmayacak kadar dar olan bu kaptan orada bulunanların hepsi abdest aldı.
Bazıları Enes’e:
- Orada kaç kişi vardınız, diye sorunca, Enes:
- Seksen kişiden fazlaydık, dedi.
Buhârî, Vudû’ 32, 45, Menâkıb 25; Müslim, Fezâil 5
Buhârî ve Müslim’in diğer bir rivayeti de şöyledir:
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir su kabı istedi. İçinde birazcık su bulunan, fakat derin olmayan geniş bir kap getirdiler. Resûl-i Ekrem elini suya soktu.
Enes şöyle dedi:
Resûl-i Ekrem’in parmaklarının arasından kaynayan suya bakmaya başladım. O sudan, yetmiş, seksen kadar adam abdest aldı.
Kaynak: Buhârî, Vudû’ 46; Müslim, Fezâil 4. Ayrıca Bk. Nesâî, Tahâret 61; Tirmizî, Menâkıb 6
Konu: Genel
776-)
Abdullah İbni Zeyd radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem bize geldi. Kendisine bakır bir kap içinde su getirdik, abdest aldı.
Kaynak: Buhârî, Vudû’ 45. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Tahâret 47; İbni Mâce, Tahâret 61
Konu: Genel
777-)
Câbir İbni Abdullah radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir sahâbîsi ile beraber ensârdan birinin yanına gitti ve şöyle buyurdu:
“Bu gece kırbada soğumuş suyun varsa getir; yoksa eğilip dereden içeriz.”
Kaynak: Buhârî, Eşribe 14, 20. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Eşribe 18; İbni Mâce, Eşribe 25
Konu: Genel
778-)
Huzeyfe radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem bize hâlis ipek ve atlas kumaştan elbise giymeyi, altın ve gümüş kaplarla su içmeyi yasakladı ve şöyle buyurdu:
“Bunlar dünyada kâfirlerin, âhirette de sizin olacaktır.”
Kaynak: Buhârî, Eşribe 28, Libâs 27; Müslim, Libâs 3, 4. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Eşribe 17; Tirmizî, Eşribe 10; İbni Mâce, Eşribe 17
Konu: Genel
779-)
Ümmü Seleme radıyallahu anhâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Gümüş kaplarla su içen kimse, karnına cehennem ateşi doldurmuş olur.”
Buhârî, Eşribe 28; Müslim, Libâs 1. Ayrıca bk. İbni Mâce, Eşribe 17
Müslim’in bir rivayetine göre:
“Gümüş ve altın kaplardan yiyip içen kimse” buyurdu (Libâs 1).
Yine Müslim’in bir rivayetine göre:
Kaynak: “altın Veya Gümüş Kapla Su İçen Kimse, Karnına Cehennem Ateşi Doldurmuş Olur” buyurdu (eşribe 2).
Konu: Genel
780-)
İbni Abbâs radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Beyaz renk elbiseler giyiniz; çünkü elbiselerinizin hayırlısı beyaz olanlardır. Ölülerinizi de beyaz kefene sarınız.”
Kaynak: Ebû Dâvûd, Tıb 14, Libâs 1;tirmizî, Cenâiz 18, Edeb 46. Ayrıca Bk. Nesâî, Ce Nâiz 38, Zînet 97; İbni Mâce, Cenâiz 12, Libâs 5
Konu: Genel
781-)
Semüre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Beyaz renk elbise giyiniz. Çünkü beyaz daha temiz ve daha hoş görünümlüdür. Ölülerinizi de beyaz kefene sarınız.”
Kaynak: Nesâî, Cenâiz 38, Zînet 97; Hâkim, müstedrek ıv,185. Ayrıca Bk.tirmizî, Edeb 46; İbni Mâce, Libâs 5
Konu: Genel
782-)
Berâ İbni Âzib radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem orta boylu idi. Ben onu kırmızı bir elbise içinde gördüm; hayatımda Resûl-i Ekrem’den daha güzel hiçbir şey görmedim.
Kaynak: Buhârî, Menâkıb 23, Libâs 35; Müslim, Fezâil 91. Ayrıca Bk. Nesâî, Zînet 59
Konu: Genel
783-)
Ebû Cuhayfe Vehb İbni Abdullah radıyallahu anh şöyle dedi:
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’i Mekke’de Ebtah denilen yerde deriden yapılmış kırmızı çadırında gördüm. Bilâl, elinde Resûl-i Ekrem’in abdest aldığı su kabı ile çadırdan çıktı. Sahâbîlerden bazısı o su ile vücudunu ıslatıyor, bazısı da avuçla alıyorlardı. O esnada Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem üzerinde kırmızı bir elbise ile dışarı çıktı. Bembeyaz baldırları hâlâ gözümün önündedir. Sonra abdest aldı; Bilâl ezan okudu; ben de şuraya ve şuraya, yani sağa ve sola dönerken, Bilâl’in ağzını takip etmeye başladım: Hayye ‘ale’s-salâh, hayye ‘ale’l-felâh diyordu. Sonra Resûl-i Ekrem’in önüne sütre olarak ucu sivri demirli bir asâ dikildi. Peygamberimiz öne geçip namaz kıldırdı. Sütrenin önünden köpek ve eşek geçiyordu da onların geçmesine engel olunmuyordu.
Kaynak: Buhârî, Salât 17; Müslim, Salât 249. Ayrıca Bk. Buhârî, Vüdû 40, Libâs 42; Ebû Dâvûd, Salât 34
Konu: Genel
784-)
Ebû Rimse Rifâa et-Temîmî radıyallahu anh şöyle demiştir:
Ben, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i üzerinde iki yeşil elbise ile gördüm.
Kaynak: Ebû Dâvûd, Libâs 19; Tirmizî, Edeb 48
Konu: Genel
785-)
Câbir radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, Mekke’nin feth edildiği gün başında siyah bir sarıkla Mekke’ye girdi.
Kaynak: Müslim, Hac 451. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Libâs 21; Tirmizî, Libâs 11; Nesâî, Menâsik 107, Zînet 109; İbni Mâce, Libâs 14
Konu: Genel
786-)
Ebû Saîd Amr İbni Hureys radıyallahu anh şöyle der:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in başında siyah bir sarık, sarığın iki ucunu omuzları arasına sarkıtmış hâli hâlâ gözümün önündedir.
Müslim’in bir başka rivayeti şöyledir:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem başında siyah bir sarık olduğu halde halka hutbe okudu.
Kaynak: Müslim, Hac 452-453. Ayrıca Bk. 785 No’lu Hadisin Kaynakları.
Konu: Genel
787-)
Âişe radıyallahu anhâ’dan rivayet edildiğine göre şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, pamuktan mâmül üç parça beyaz Sehûliyye bezi ile kefenlendi. Bu üç parça arasında gömlek ve sarık yoktu.
Kaynak: Buhârî, Cenâiz 19, 24; Müslim, Cenâiz 45. Ayrıca Bk. Nesâî, Cenâiz 39
Konu: Genel
788-)
Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir sabah, üzerinde deve semerlerinin resimleri bulunan siyah kıldan dokunmuş desenli bir elbise olduğu halde evden dışarı çıktı.
Kaynak: Müslim, Libâs 36. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Libâs 5; Tirmizî, Edeb 49
Konu: Genel
789-)
Mugîre İbni Şu’‘be radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir gece Nebî sallallahu aleyhi ve sellem ile yolculukta idim. Bana:
“– Yanında su var mı?” dedi. Ben:
– Evet, diye cevap verdim. Bunun üzerine devesinden inip yürüdü ve gecenin karanlığında gözden kayboldu. Sonra geldi. Ben tulumdan eline su döktüm; yüzünü yıkadı. Üzerinde yünden yapılmış bir cübbe vardı. Kollarını yeninden çıkaramadı da cübbenin altından çıkarmak suretiyle yıkadı ve başını meshetti. Ben mestlerini çıkarmak için elimi uzattım:
“– Onları bırak çünkü ben mestlerimi abdestli iken giydim” buyurdu ve üzerlerine meshetti.
Bir başka rivayette: “Üzerinde yenleri dar bir Şam cübbesi vardı” denilir (Nesâî, Tahâret 66) .
Başka bir rivayette ise: Bu olay Tebük Gazvesi’nde idi, denilmiştir (Nesâî, Tahâret 63).
Kaynak: Buhârî, Salât 7, Libâs 11, Rikak L4; Müslim, Tahâret 77. Ayrıca Bk. Nesâî, Tahâret 66
Konu: Genel
790-)
Ümmü Seleme radıyallahu anhâ şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in en sevdiği elbise gömlek idi.
Kaynak: Ebû Dâvûd, Libâs 3; Tirmizî, Libâs 27
Konu: Genel
791-)
Esmâ Binti Yezîd el-Ensâriye radıyallahu anhâ şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in gömleğinin kolu bileğine kadardı.
Kaynak: ebû Dâvûd, Libâs 3; Tirmizî, Libâs 27
Konu: Genel
792-)
İbni Ömer radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Allah Taâlâ kibirlenip büyüklük taslayarak elbisesinin eteğini yerde sürüyen kimsenin kıyamet gününde yüzüne bakmaz.” Bunun üzerine Ebû Bekir:
– Yâ Resûlallah! Dikkat etmediğimde benim de elbisemin eteği yerde sürünüyor, dedi. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
– “Şüphesiz sen bunu büyüklük taslamak için yapmıyorsun” buyurdular.
Kaynak: Buhârî, Libâs 2, Fezâilü’s-sahâbe 5; Müslim, Libâs 43-44. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Libâs 25
Konu: Genel
793-)
Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Allah, büyüklük taslayarak elbisesinin eteklerini yerde sürüyen kimsenin kıyamet gününde yüzüne bakmaz.”
Kaynak: Buhârî, Libâs 1, 5; Müslim, Libâs 43 (ayrıca Bk. 617 Numaralı Hadisin Kaynakları)
Konu: Genel
794-)
Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Elbisenin topuklardan aşağı olan kısmı ateştedir.”
Kaynak: buhârî, Libâs 4. Ayrıca Bk. Ebû Dâvud, Libâs 27
Konu: Genel
795-)
Ebû Zer radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Üç sınıf insan vardır ki, Allah Teâlâ kıyamet gününde onlarla konuşmaz, onların yüzüne bakmaz ve kendilerini temize de çıkarmaz. Onlar için can yakıcı bir azâb vardır.”
Hadisin râvisi diyor ki:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bu sözünü üç defa tekrarladı. Bunun üzerine Ebû Zer :
– Ziyana uğradılar ve zarar ettiler; onlar kimlerdir yâ Resûlallah? dedi. Resûl-i Ekrem şöyle buyurdu:
“Elbisesinin eteğini yerde sürüyen, yaptığı iyiliği başa kakan ve ticaret malını yalan yere yeminle satmaya çalışan kimsedir.”
Müslim’in bir başka rivayetinde: “Kaftanını sürüyen” denilmiştir. (Aynı numaralı hadisin, aynı yerde bir başka tarikidir)
Kaynak: Müslim, Îmân L71. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Libâs 25; Nesâî, Büyû 5
Konu: Genel
796-)
İbni Ömer radıyallahu anhümâ’dan rivâyet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Uzatılabilecek elbiseler, izar, gömlek ve sarıktır. Kim bunlardan birini büyüklük taslayıp çalım satmak için uzatırsa, Allah Teâlâ kıyamet gününde o kimseye bakmaz.”
Kaynak: Ebû Dâvûd, Libâs 27; Nesâî, Zînet 104. Ayrıca Bk. İbni Mâce, Libâs 9
Konu: Genel
797-)
Ebû Cürey Câbir İbni Süleym radıyallahu anh şöyle dedi:
Fikirlerine insanların başvurduğu bir zat gördüm; onun her söylediğini kabul edip yerine getiriyorlardı.
– Bu zat kimdir? diye sordum.
– Allah’ın Resûlü sallallahu aleyhi ve sellemdir, dediler. Ben iki defa:
– Aleyke’s-selâm yâ Resûlallah=Sana selâm olsun ey Allah’ın Resûlü, dedim. Resûl-i Ekrem:
“– Aleyke’s-selâm deme; aleyke’s-selâm, ölülere verilen selâmdır. es-Selâmü aleyke=selâm sana olsun, de” buyurdu. Ben:
– Sen Allah’ın Resûlü müsün? diye sordum. Resûl-i Ekrem:
“– Ben, sana bir sıkıntı ve darlık geldiği zaman dua ettiğinde senden o sıkıntı ve darlığı gideren, sana bir kıtlık yılı isâbet ettiğinde dua edince senin için mahsul bitiren, çölde veya sahrada deven kaybolduğu zaman dua edince deveni sana geri getiren O Allah’ın Resûlüyüm” buyurdu. Bunun üzerine ben:
– Bana tavsiyede bulunsanız, dedim. Hz. Peygamber:
“– Hiç kimseye sövme” buyurdu. Ben de ondan sonra ne hür ne köle hiçbir kimseye, ne deve ne koyun hiçbir hayvana sövmedim. Sonra tavsiyesine şöyle devam etti: “Hiçbir iyiliği küçük görme; kardeşinle güler yüzlü bir vaziyette konuş; çünkü bu da bir iyiliktir. Elbisenin eteklerini dizinin aşağı tarafına kadar kaldır. Eğer bundan hoşlanmazsan topuklarına kadar indir. Fakat elbiseni yerde sürünecek kadar uzatma, çünkü bu kibirden ve kendini beğenmekten ileri gelir; Allah kibirlenip kendini beğenenleri sevmez. Eğer bir kimse sana söver veya sende bulunduğunu bildiği bir şey sebebiyle seni ayıplarsa, sen o kişi hakkında bildiğin şeyler sebebiyle onu ayıplama. Onun bu davranışının vebâli kendine aittir.”
Kaynak: Ebû Dâvud, Libâs 24; Tirmizî, İsti’zân 27 (tirmizî’nin Rivayeti Muhtasardır)
Konu: Genel
798-)
Ebû Hureyre radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir adam, elbisesinin eteklerini yerde sürüyerek namaz kılıyordu. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ona:
– “Git abdest al!” buyurdu. O da gidip abdest alıp geldi. Hz.Peygamber ona tekrar:
– “Git abdest al!” diye emretti. Bunun üzerine orada bulunanlardan bir kişi:
– Yâ Resûlallah! Niçin ona abdest almasını emrettiniz de sonra sustunuz? diye sordu. Resûl-i Ekrem de:
– “O, elbisesini yerde sürüyerek namaz kılıyordu. Şüphesiz ki Allah, elbisesinin eteğini yerde sürüyen kimsenin namazını kabul etmez” buyurdular.
Kaynak: Ebû Dâvûd, Libâs 25. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Salât 83; Ahmed İbni Hanbel, müsned, V, 379
Konu: Genel
799-)
Kays İbni Bişr et-Tağlibî şöyle demiştir:
Bana, Ebü’d-Derdâ’nın arkadaşı olan babam haber verdi ve şöyle dedi:
Dımaşk’da, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in ashâbından İbnü’l-Hanzaliyye denilen bir zat vardı. Bu adam yalnız başına yaşayan ve insanlarla çok az görüşen bir kimse idi. Hep namaz kılar, namazdan ayrılıp çoluk çocuğunun yanına giderken de tekbir ve tesbih ile meşgul olurdu. Biz Ebü’d-Derdâ’nın yanında otururken bu zat yanımıza uğradı. Ebü’d-Derdâ ona:
– Bize fayda sağlayacak, sana zararı dokunmayacak bir söz söyle dedi. İbnü’l- Hanzaliyye de şunları söyledi:
– Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir seriyye göndermiş, bir süre sonra seriyyeye katılanlar seferden dönmüşlerdi. Onların içinden bir asker gelip Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in oturduğu yere oturdu; yanındaki adama şöyle dedi:
– Düşmanla karşılaştığımız zaman bizi bir görmeliydin; filân kimse düşmana saldırdı, mızrağını sapladı ve:
– Al benden sana! Ben Gıfarlı delikanlıyım, dedi. Sen onun bu sözünü nasıl buluyorsun? diye sordu. Öbür adam:
– Benim kanaatim, o adamın bütün sevabının boşa gittiğidir, diye cevap verdi. Bu sözü işiten bir başkası:
– Bunda bir sakınca görmüyorum, dedi. Bunun üzerine ikisi münakaşa ettiler. Neticede olup biteni Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem duydu ve:
“Sübhânellah! Bu kişinin sevap kazanmasında ve övülmesinde bir sakınca yoktur!” buyurdu. Ben Ebü’d-Derdâ’nın buna sevindiğini ve başını kaldırıp adama:
– Sen bunu Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den bizzat kendin işittin mi? diye sorduğunu gördüm. Adam:
– Evet, bizzat işittim, dedi. Ebü’d-Derdâ adama aynı soruyu tekrar edip duruyordu. Hatta ben kendi kendime: Dizlerinin üzerine çökecek, diyordum. Babam sözlerine şöyle devam etti:
– İbnü’l-Hanzaliyye, başka bir gün yine yanımıza uğramıştı. Ebü’d-Derdâ bu defa ona:
– Bize fayda sağlayacak, sana zararı dokunmayacak bir söz söyle, dedi. O da şunu söyledi:
– Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize şöyle buyurdu:
“Cihad için hazır tuttuğu atı yedirip içirip ona güzelce bakan kimse, sadaka vermek için elini açıp hiç kapatmayan kişi gibidir.”
Bu zat, başka bir gün bize yine uğramıştı. Ebü’d-Derdâ yine ona:
– Bize fayda sağlayacak, sana zararı dokunmayacak bir söz söyle dedi. Bunun üzerine İbnü’l-Hanzaliyye şunları söyledi:
– Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Hüreym el-Üseydî ne iyi adamdır! Keşke zülüfleri ile elbisesinin eteklerini uzatmasaydı.” Resûl-i Ekrem’in bu sözü Hüreym’e ulaşınca, hemen eline bir ustura alıp zülüflerini kulak memesi hizasından kesti; elbisesinin eteğini de baldırlarını örtecek şekilde kısalttı. İbnü’l-Hanzaliyye bir gün yine bize uğramıştı. Ebü’d-Derdâ kendisine:
– Bize fayda sağlayacak, sana da zararı olmayacak bir söz lutfetseniz, dedi. O da şu cevabı verdi:
– Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’ i şöyle buyururken işittim:
“Sizler kardeşlerinizin yanına varacaksınız; binek hayvanlarınızı düzene koyun, elbiselerinize çeki düzen veriniz ki, insanlar arasında yüzdeki güzellik timsali ben gibi olunuz. Çünkü Allah çirkin görünüşü ve kötü sözü sevmez.”
Kaynak: Ebû Dâvûd, Libâs 25. Ayrıca Bk. Ahmed İbni Hanbel, müsned, Iv, 179-180
Konu: Genel
800-)
Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Bir müslümanın güzelce giyinmesi, elbisesinin eteklerinin, baldırlarını örtecek şekilde olmasıyladır. Elbisesini topuklarına kadar uzatmasında bir günah yoktur. Topuklardan aşağıda olan kısım ise ateştedir. Allah, büyüklük taslayarak elbisesinin eteğini yerde sürüyen kimsenin yüzüne bakmaz.”
Kaynak: Ebû Dâvud, Libâs 26. Ayrıca Bk. İbn Mâce, Libâs 8; muvatta, Libâs 12
Konu: Genel
801-)
İbni Ömer radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
Elbisemin etekleri topuklarımdan aşağı sarkmış vaziyette Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in huzuruna uğramıştım. Resûl-i Ekrem:
“Abdullah, elbisenin eteklerini yukarıya kaldır!” buyurdular. Ben de hemen kaldırdım. Sonra:
“Biraz daha kaldır!” buyurdu, ben biraz daha kaldırdım. Ondan sonra elbisemin Resûl-i Ekrem’in tasvip ettiği şekilde olmasına daima dikkat etmişimdir. Topluluktan biri:
– Nereye kadar kaldırmıştın? diye sordu. İbni Ömer:
– Baldırlarımın yarısına kadar kaldırmıştım, diye cevap verdi.
Kaynak: Müslim, Libâs 47
Konu: Genel