Genel ile İlgili Hadisler
132-)
Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Büyük günahlardan kaçınılması halinde, beş vakit namaz, iki cuma ve iki ramazan, aralarında (işlenecek küçük) günahlara kefârettir.”
Kaynak: Müslim, Tahâret16
Konu: Genel
133-)
Ebû Hureyre radıyallanu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
“Allah Teâlâ’nın hataları bağışlamasına ve dereceleri yükseltmesine vesile olan iyilik ve hayırları size açıklayayım mı?” diye sordu.
Ashâb-ı kirâm:
- Evet, (açıkla) ey Allah’ın Resûlü! dediler. Hz. Peygamber:
- “Meşakkatli de olsa abdesti tam almak, mescidlere doğru adımları çoğaltmak, namazdan sonra gelecek namazı beklemek... İşte sizin ribâtınız (hudut gözcülüğünüz)” buyurdu.
Kaynak: Müslim, Tahâret 41. Ayrıca Bk. Tirmizî, Tahâret 39; Nesâî, Tahâret 180; İbni Mâce, Tahâret 49, Mesâcid 14, Cihâd 41
Konu: Genel
133-)
îbni Abbas (r.a.) rivayetle Peygamberimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuştur: İyice bildiklerinizin dışında benden söz nakletme konusunda Allah'tan korkun. Kim ki, bile bile benim söylemediğim bir sözü söyledi diye benim adıma yalan konuşursa Cehennemdeki yerine hazırlansın. Kim ki, Kur'ân hakkında kendi şahsî görüşüyle söz söylese Cehennemdeki yerine hazırlansın.
Kaynak: Tirmizi, Fiten: 70, Edep:13; Müsned, 1:65,70.
Konu: Genel
134-)
Muaz bin Cebel (r.a.) rivayet ediyor ki, Resûl-ü Ekrem (a.s.m.) şöyle buyuruyor: Dünyadan sakınınız. Kadınlardan da sakınınız. Çünkü şeytan hücum etmek için dâima pusuda bekler. Şeytanın takva sahiplerini avlamak için kadınlardan daha sağlam ağı yoktur..
Kaynak: Deylemi’nin müsnedü’l-firdevs’inden.
Konu: Genel
134-)
Ebû Mûsâ el-Eş’arî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Kim iki serinlik namazını kılarsa, cennete girmiş demektir.”
Kaynak: Buhârî, Mevâkîtü’s-salât 26; Müslim, Mesâcid 215.
Konu: Genel
135-)
Ebû Mûsâ el-Eş’arî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Bir kimse hastalanması veya (cihad ve hayır için) yola çıkması sebebiyle, yapageldiği nâfile ibadetlerini ifâ edemezse, ona evinde sıhhatli iken yaptığı amellerin sevabı yazılır.”
Kaynak: Buhârî, Cihâd 134.
Konu: Genel
136-)
Câbir İbni Abdullah radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Her meşrû ve güzel iş sadakadır.”
Kaynak: Buhârî, Edeb 33; Müslim, Zekât 53. ayrıca Bk. ebû Dâvûd, edeb 60; Tirmizî, Birr 45
Konu: Genel
136-)
Câbir (r.a.) rivayet ediyor ki, Resûl-ü Ekrem (a.s.m.) şöyle buyuruyor; Zulümden sakınınız. Çünkü zulüm Kıyamet Gününde karanlıklardır. Cimrilikten sakınınız. Çünkü cimrilik sizden öncekileri helak etmiş, birbirlerinin kanını dökmeye, hak ve hukuklarını çiğnemeyi helâl görmeye sevk etmiştir.
Kaynak: Müslim, Birr: 56; Müsned 2:2,136.
Konu: Genel
137-)
Câbir İbni Abdullah radıyallahu anh’den rivâyet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Herhangi bir müslümanın diktiği ağaçtan yenen şey onun için sadakadır. Çalınan şey de sadakadır; eksiltilen de onun için sadakadır.” Müslim, Müsâkât 7
Müslim’in bir başka rivâyetinde (Müsâkât 10) şöyle buyurulur:
“Müslüman bir kişi bir ağaç diker de ondan insan, hayvan veya kuş yerse, bu yenen şey kıyamet gününe kadar o müslüman için sadaka olur.”
Yine Müslim’in bir rivâyetinde de (Müsâkât 9, 12) şöyle buyurulmaktadır:
“Bir müslüman bir ağaç diker veya ekin eker de ondan bir insan veya kurt-kuş yerse, bu o müslüman için sadaka olur.”
Kaynak: Buhârî (hars 1, Edeb 27) Ve Müslim Bu Son Hadisi Enes İbni Mâlik’ten Rivâyet Etmişlerdir.
Konu: Genel
138-)
Câbir İbni Abdullah radıyallahu anh şöyle dedi:
Selime oğulları oymağı Mescid-i Nebevî’nin yakınına taşınmak istediler. Durum, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e ulaşınca onlara:
- “Duyduğuma göre mescidin yakınına göçetmek istiyormuşsunuz, (öyle mi?)” diye sordu. Onlar:
- Evet, ey Allah’ın Resûlü, buna gerçekten niyet ettik, dediler.
Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:
- Ey Selime oğulları! Yerinizde kalın ki, adımlarınız(ın sevabı) yazılsın. Yerinizde kalın ki, adımlarınız(ın sevabı) yazılsın!” buyurdu. Müslim, Mesâcid 280. Ayrıca bk. Tirmizî, Tefsîru sûre (36), 1
Bir başka rivayette (Müslim, Mesâcid 279) Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem “Her adım karşılığında size bir derece vardır” buyurmuştur.
Kaynak: Buhârî Bu Hadisi Enes İbni Mâlik’ten Bu Mânaya Gelecek Şekilde Rivâyet Etmiştir (bk. Ezân 33; Medîne 11).
Konu: Genel
139-)
Muaz bin Cebel (r.a.) rivayet ediyor ki; Lanete sebep olan üç şeyden sakınınız. Bunlar: Su başlarına, insanların gelip geçtiği yol üzerine ve dinlendikleri gölgelere büyük ab-dest yapmaktır.
Kaynak: Ebû Davud, Tahare: 14; Ibni Mâce, Tahare: 21
Konu: Genel
139-)
Ebü’l-Münzir Übey İbni Kâ’b radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir adam vardı -ki ben mescide ondan daha uzak(ta oturan) bir başkasını tanımıyorum-. Bu kişi cemaatle namazı hiç kaçırmazdı. Kendisine:
- Bir eşek alsan da hava karanlık ve sıcak olduğunda ona binsen! dediler (veya ben dedim).
Adam şöyle cevap verdi:
- Evimin, mescidin yanıbaşında olması beni hiç de memnun etmez. Çünkü ben mescide gidiş ve evime dönüşümün adıma (ecir olarak) yazılmasını diliyorum.
Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de ona;
- “Bunların hepsinin sevabını Allah, senin için derleyip topladı” buyurdu. Müslim, Mesâcid 278
Aynı hadisin bir başka rivayetinde Hz. Peygamber:
Kaynak: - “allah’tan Beklediğin, Sana Verilmiştir” Buyurdu.
Konu: Genel
140-)
Ebû Muhammed Abdullah İbni Amr İbni’l-Âs radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Kırk sevap vardır ki bunların en üstünü, birisine sağması için ödünç olarak sütlü bir keçi vermektir. Kim, sevabını umarak ve hakkındaki vaadlere inanarak bu kırk hayırdan birini işlerse, Allah onu, bu sebeple cennete koyar.”
Kaynak: Buhârî, Hibe 35. Ayrıca Bk, Ebû Dâvûd, Zekât 42
Konu: Genel
141-)
Ebû Hüreyre'den (r.a.) rivayetle: Aslandan sakındığınız gibi cüzzamlıdan sakınınız.
Kaynak: Buhari’nin tarih’inden.
Konu: Genel
141-)
Adî İbni Hâtim radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre “Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinledim” demiştir:
“Yarım hurma ile de olsa, cehennemden korunmaya bakın!”
Buhârî, Edeb 34, Zekât 10, Rikak 51, Tevhîd 36; Müslim, Zekât 66-70. Ayrıca bk. Tirmizî, Kıyâmet 1, Zühd 37; Nesâî, Zekât 63-64; İbni Mâce, Mukaddime 13, Zekât 28
Buhârî (Zekât 10, Rikak 31, Tevhid 36) ve Müslim’in (Zekât 97) Adî İbni Hâtim’den bir başka rivayetlerinde, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
Kaynak: “allah, Sizin Her Biriniz İle Tercümansız Konuşacaktır. Kişi Sağ Tarafına Bakacak, Âhirete Gönderdiklerinden Başka Bir Şey Göremeyecektir. Soluna Bakacak, Âhirete Gönderdiklerinden Başka Bir Şey Göremeyecektir. Önüne Bakacak, Karşısında Cehennemden Başka Bir Şey Göremeyecektir. O Halde Artık Bir Hurmanın Yarısı İle De Olsa, Kendinizi Cehennem Ateşinden Koruyun. Bunu Da Bulamayan, Güzel Bir Söz İle Kendisini Korusun.”
Konu: Genel
142-)
Enes İbni Mâlik radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Allah Teâlâ, yemek yedikten veya bir şey içtikten sonra kendisine hamdeden kuldan hoşnut olur.”
Kaynak: Müslim, Zikir 89. Ayrıca Bk, Tirmizî, Et’ime 18
Konu: Genel
143-)
Ebû Mûsâ (el-Eş’arî) radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebi sallallahu aleyhi ve sellem (bir keresinde):
- “Sadaka vermek her müslümanın görevidir” buyurdu.
- Sadaka verecek bir şey bulamazsa? dediler.
- “Amelelik yapar, hem kendisine faydalı olur, hem de tasadduk eder” buyurdu.
- Buna gücü yetmez (veya iş bulamaz) ise? dediler.
- “Darda kalana, ihtiyaç sahibine yardım eder” buyurdu.
- Buna da gücü yetmezse? dediler.
- “İyilik yapmayı tavsiye eder” buyurdu.
- Bunu da yapamazsa? dediler.
- “Kötülük yapmaktan uzak durur. Bu da onun için sadakadır” buyurdu.
Kaynak: Buhârî, Zekât 30, Edeb 33; Müslim, Zekât 55
Konu: Genel
144-)
Âişe radıyallahu anhâ’nın bildirdiğine göre, bir kadınla birlikte otururlarken, yanlarına Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem girdi ve:
- “Bu kadın kim?” diye sordu. Âişe validemiz:
- Bu filan hanımdır, dedikten sonra, onun çok namaz kıldığından bahsetti. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem:
- “Bütün bunları sayıp dökmeyi bırak; gücünüzün yettiği nisbette ibadet etmeniz size yeter. Allah’a yemin ederim ki, siz bıkıp usanmadıkça, Allah bıkıp usanmaz” buyurdu.
Resûl-i Ekrem’in en çok sevdiği ibadet, sâhibinin devamlı yaptığı idi.
Kaynak: Buhârî, Îmân 32, Teheccüd 18; Müslim, Müsâfirîn 221. Ayrıca Bk. Nesâî, Kıyâmü’l-leyl 17; Îmân 29
Konu: Genel
144-)
Adiyy bin Hatem (r.a.) rivayet ediyor ki, Resûl-ü Ekrem (a.s.m.) şöyle buyuruyor: Cehennem ateşinden yarım hurmayla da olsa korununuz. Eğer onu bulamazsanız hoş bir sözle bunu yapınız.
Kaynak: Buhari, Zekât: 10; Menâkıb: 25; Müslim, Zekât: 68;neseî, Zekât 63; Darimî, Zekât: 24; müsned 4:256,257.
Konu: Genel
145-)
Enes ibni Mâlik radıyallahu anh şöyle dedi:
Peygamber Efendimizin nâfile ibadetlerini öğrenmek üzere, sahâbeden üç kişilik bir grup, Peygamber hanımlarının evlerine geldiler. Kendilerine Efendimiz’in ibadetleri bildirilince, onlar bunu azımsadılar ve
- Allah’ın Resûlü nerede biz neredeyiz? Onun geçmişteki ve gelecekteki günahları bağışlanmıştır, dediler. İçlerinden biri:
- Ben ömrümün sonuna kadar, bütün gece uyumaksızın namaz kılacağım, dedi. Bir diğeri:
- Ben de hayatım boyunca gündüzleri oruç tutacağım ve oruçsuz gün geçirmeyeceğim, dedi. Üçüncü sahâbî de:
- Ben de sağ olduğum sürece kadınlardan uzak kalacak, asla evlenmeyeceğim, diye söz verdi. Bir müddet sonra Peygamberimiz onların yanına geldi ve kendilerine şunları söyledi:
- “Şöyle şöyle diyen sizler misiniz? Sizi uyarıyorum! Allah’a yemin ederim ki, ben sizin Allah’tan en çok korkanınız ve O’na en saygılı olanınızım. Fakat ben bazan oruç tutuyor, bazan tutmuyorum. Gece hem namaz kılıyor, hem de uyuyorum. Kadınlarla da evleniyorum. Benim sünnetimden yüz çeviren kimse benden değildir.”
Kaynak: Buhârî, Nikâh 1; Müslim, Nikâh 5. Ayrıca Bk. Nesâî, Nikâh 4
Konu: Genel
146-)
Ibni Abbas (r.a.) rivayet ediyor: Hamamdan sakının. Oraya giren örtünsün.
Kaynak: Taberani’nin kebir’i, Hakim’in Müstedrek’i, ve Beyhaki’nin Şi’bü’l-iman’ından.
Konu: Genel
146-)
Abdullah İbni Mes’ûd radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Söz ve davranışlarında ileri gidip haddi aşanlar helâk oldular.”
Kaynak: Resûl-i Ekrem Bu Sözü Üç Defa Tekrarladı. müslim, İlim 7. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Sünnet 5
Konu: Genel
147-)
Amr bin Avf rivayet ediyor: Alimin hatasından sakının. Onun hatasından dönmesini bekleyin[121]. İlim sahibi olmayan pekçok insan, güvendikleri bir ilim sahibini taklit edegel-mişlerdir. Ki bu normaldir. Fakat kişi âlim de olsa. insan olması îcabı bilerek veya bilmeyerek hatâ yapabilir. Bu hatâ bir hususta yanlış hüküm vermek olabileceği gibi, yanlış bir davranış da olabilir. Âlimin bilerek veya bilmeyerek yanlış bir hüküm vermesi veya yanlış bir davranışta bulunması, ümmet için son derece tehlikelidir. Onun yanlış bir sözü veya davranışı pekçok insanı yanlış yola sevk eder. İşte Peygamberimiz yukarıdaki hadiste Müslümanları dikkatli olmaya çağırıyor ve âlim de olsa, hiç kimseyi körü körüne taklid etmemek gerektiği ikazını yapryor. Sözlerini ve davranışlarını mihenge vurmak gerektiğine dikkat çekiyor. Bediüzzaman Hazretleri de hiçbir sözü, söyleyene hüsn-ü zan ederek hemen kabul etmemek gerektiğini söylüyor ve şöyle diyor: "Her söylenen sözün kafbe girmesine yol vermeyiniz. İşte size söylediğim sözler hayâlin elinde kalsın; mihenge vurunuz. Eğer altın çıktı ise kalbde sakla-yıntz, bakır çıktı ise çok gıybeti üstüne ve bedduayı arkasına takınız, bana reddediniz, gönderiniz."
Kaynak: Münâzarât, S. 48, 49.
Konu: Genel
147-)
Ebû Hureyre radıyallanu anh’dan rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Din kolaylıktır. Dini aşmak isteyen kimse, ona yenik düşer. O halde, orta yolu tutunuz, en iyiyi yapmaya çalışınız, o zaman size müjdeler olsun; günün başlangıcından, sonundan ve bir miktar da geceden faydalanınız.” Buhârî, Îmân 29. Ayrıca bk. Nesâî, Îmân 28
Buhârî’nin bir başka rivayeti şöyledir:
“Orta yolu tutunuz, amellerinizi mükemmelleştirmeye ve Allah’a yakın olmaya gayret ediniz. Sabahleyin, öğle ile akşam arası çalışınız. Bir parça da geceden faydalanınız. Aman acelesiz gidin, telaşsız gidin ki, menzilinize, varacağınız hedefe ulaşasınız.”
Kaynak: Buhârî, Rikâk 18
Konu: Genel
148-)
Enes radıyallahu anh şöyle dedi:
Nebî sallallahu aleyhi ve sellem mescide girmişti. İki direk arasına uzatılmış bir ip gözüne ilişti:
– “Bu ip nedir?” diye sorunca, sahâbîler:
– Bu, Zeynep Binti Cahş’a ait bir iptir. Namazda ayakta durmaktan yorulunca ona tutunuyor, dediler. Bunun üzerine Peygamberimiz:
– “Onu hemen çözünüz. Sizden biriniz canlı ve istekli olunca nâfile namaz kılsın, yorgunluk ve gevşeklik hissettiği zaman ise yatıp uyusun” buyurdu.
Kaynak: Buhârî, Teheccüd 18; Müslim, Müsâfirîn 219. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Tatavvu’ 18; Nesâî, Kıyâmü’l-leyl 17; İbni Mâce, İkâme 184
Konu: Genel
149-)
Âişe radıyallahu anhâ’ dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Sizden biriniz namaz kılarken uyku hali bastırırsa, kendisinden bu hal gidinceye kadar yatsın. Çünkü uykulu vaziyette namaz kılan kimse, belki de bilmeyerek, istiğfar edip Allah’tan bağışlanma dileyeceğim derken kendine söver, beddua eder.”
Kaynak: Buhârî, Vüdû 53; Müslim, Müsâfirîn 222. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Tatavvu’ 18; Tirmizî, Mevâkît 146; Nesâî, Tahâret 116; İbni Mâce, İkâme 184
Konu: Genel
149-)
îbni Ömer (r.a.) rivayet ediyor ki, Resûl-ü Ekrem (a.s.m.) şöyle buyuruyor: Mazlumun bedduasından sakının. Çünkü o kıvılcım gibi semâya yükselir.
Kaynak: Hakim’in müstedrek’inden
Konu: Genel
150-)
Enes (r.a.) Resûlullahın (a.s.m.) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: Kâfir de olsa mazlumun duasından sakının. Çünkü onunla Allah arasında perde yoktur.
Kaynak: Müsned, 1:233 Ve Ebû Ya'ıa'dan
Konu: Genel
150-)
Ebû Abdullah Câbir İbni Semüre rayıdallahu anhümâ şöyle dedi:
“Namazlarımı Nebi sallallahu aleyhi ve sellemle birlikte kılardım. Onun namazı da, hutbesi de normal uzunlukta idi.”
Kaynak: Müslim, Cum’a 41-42. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Salât 223; Tirmizî, Cum’a 12; Nesâî, Cum’a 35; İbni Mâce, İkâme 85
Konu: Genel
151-)
Ebû Cühayfe Vehb İbni Abdullah radıyallahu anh şöyle dedi:
Nebî sallallahu aleyhi ve sellem, Selmân ile Ebü’d-Derdâ’yı kardeş yapmıştı. Bu sebeple Selmân, Ebü’d-Derdâ’yı ziyaret ederdi. Bir ziyaret esnasında onun hanımı Ümmü’d-Derdâ’yı oldukça eskimiş elbiseler içinde gördü. Ona:
- Bu halin ne? diye sorunca, kadın:
- Kardeşin Ebü’d-Derdâ dünya malı ve zevklerine önem vermez, dedi. O esnada Ebü’d-Derdâ eve geldi ve hazırlattığı yemeği Selmân’a ikram edip:
- Buyurun, yemeğinizi yiyin, ben oruçluyum, dedi. Selmân:
- Sen yemedikçe ben de yemem, diye karşılık verdi. Bunun üzerine Ebü’d-Derdâ sofraya oturup yemek yedi. Gece olunca Ebü’d-Derdâ teheccüd namazı kılmaya hazırlandı. Selmân ona:
- Uyu dedi. Ebü’d-Derdâ uyudu, bir müddet sonra tekrar kalkmaya davrandı. Selmân yine:
- Uyu, diyerek onu kaldırmadı. Gecenin sonlarına doğru Selmân:
- Şimdi kalk, dedi ve her ikisi birlikte namaz kıldılar. Sonra Selmân, Ebü’d-Derdâ’ya şöyle dedi:
- Senin üzerinde Rabbinin hakkı vardır, nefsinin hakkı vardır, ailenin hakkı vardır. Hak sahiplerinin her birine haklarını ver.
Sonra Ebü’d-Derdâ, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’ e gidip olup biteni anlattı. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem:
– “Selmân doğru söylemiş” buyurdu.
Kaynak: Buhârî, Savm 51, Edeb 86.
Konu: Genel
152-)
Ebû Muhammed Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e benim şöyle dediğim haber verilmiş:
Allah’a yemin ederim ki, yaşadığım sürece gündüzleri muhakkak oruç tutup, geceleri de ibâdet ve tâatle uyanık geçireceğim. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bana:
– “Bunları söyleyen sen misin?” diye sordu. Ben de kendisine:
– Anam babam sana feda olsun, ya Resûlallah! Evet, ben böyle söylemiştim, dedim. Buyurdular ki:
– “Sen buna güç yetiremezsin. Hem oruç tut, hem iftar et; hem uykunu al, hem ibadet et; her aydan üç gün oruç tut; çünkü her iyiliğe on misli ecir ve sevap vardır. Bu ise bütün zamanını oruçlu geçirmek gibidir.” Bunun üzerine ben:
– Bunun daha çoğunu yapmaya gücüm yeter, dedim. Peygamber Efendimiz:
– “O halde bir gün oruç tut, iki gün tutma” buyurdu. Ben:
- Ama ben bundan daha fazlasını yapabilirim, deyince Resûl-i Ekrem:
– “Öyleyse bir gün oruç tut, bir gün tutma; bu Dâvûd aleyhisselâm’ın orucu olup, oruçların en ölçülü olanıdır” buyurdular.
Bir başka rivayette: “Bu, oruçların en faziletlisidir” şeklindedir. Ben:
- Bundan daha faziletlisine de gücüm yeter, dedim. Peygamberimiz:
– “Bundan daha faziletlisi yoktur” buyurdu.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in tavsiye etmiş olduğu, ayda üç gün orucu kabul etmem, bana ehlimden ve malımdan daha sevimli olacakmış.
Bir rivayete göre:
“Senin gündüzleri oruçlu, geceleri uyanık geçirdiğin bana haber verilmedi mi sanıyorsun?” buyurmuştu. Ben de:
– Elbette haber verilmiştir, yâ Resûlallah! dedim. Bunun üzerine:
– “Böyle yapma, bazı kere oruç tut, bazan tutma; gece hem uyu, hem de teheccüde kalk. Şüphesiz senin üzerinde vücudunun hakkı vardır, iki gözünün hakkı vardır, hanımının hakkı vardır, ziyaretçilerinin hakkı vardır. Şüphesiz her aydan üç gün oruç tutman sana yeter. Çünkü senin için her iyiliğin on misli karşılığı vardır; bu da bütün zamanının oruçlu olması demektir.” Abdullah der ki:
– Ben artırdıkça iş aleyhime döndü. Sonra ben:
– Yâ Resûlallah! Ben kendimde güç ve kuvvet buluyorum, dedim. Buyurdular ki:
– “O halde Allah’ın Nebisi Dâvûd’un orucunu tut, daha fazlasını yapma.”
– Dâvûd orucu nedir? diye sordum.
– “Senenin yarısını oruçlu geçirmektir” buyurdu.
Abdullah yaşlandıktan sonra:
– Keşke Allah’ın Resûlü’nün ruhsatını kabul etmiş olsaydım, der dururdu.
Bir başka rivayet şöyledir:
– “Senin bütün günleri oruçlu geçirdiğinden ve her gece Kur’an’ı okuduğundan haberdar olmadığımı mı sanıyorsun?” Bunun üzerine ben:
– Elbette haberdarsındır, yâ Resûlallah! Fakat ben bununla sadece hayra ulaşmayı diliyorum, dedim. Peygamber Efendimiz:
– “Allah’ın Nebîsi Dâvûd’un orucunu tut, çünkü o insanların en çok ibadet edeni idi. Ayda bir defa da Kur’an’ı hatmet” buyurdu.
Ben ise:
- Ya Resûlallah! Benim bundan daha fazlasına gücüm yeter, dedim. Peygamberimiz:
– “O halde yirmi günde bir hatmet” buyurdu. Ben yine:
– Ya Resûlallah! Bundan daha fazlasını yapabilirim, dedim. O:
– “Öyleyse on günde bir hatmet” buyurdu. Ben tekrar:
– Bundan daha fazlasına gücüm yeter, yâ Nebîyyallah! diye ısrar edince:
– “Şu halde yedi günde bir hatim yap, artık bunun üzerine artırma” buyurdular. Ben artırdıkça, aleyhime artırıldı. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem bana dedi ki:
– “Şüphesiz ki sen bilmiyorsun, belki ömrün uzun olur?”
Abdullah İbni Amr der ki:
– Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’ in bana söylediği hale döndüm. İhtiyarlayınca, onun ruhsatını kabul etmiş olmayı çok arzu ettim.
Bir başka rivayette ise şöyledir:
“Senin çocuklarının da senin üzerinde hakları vardır.”
Bir diğer rivayette:
“Bütün zamanını oruçlu geçirenin orucu yoktur.” Bu sözünü üç defa tekrarladı.
Bir diğer rivayette:
“Allah’a en sevimli olan oruç, Dâvûd aleyhisselâm’ın orucudur. Allah’a en sevimli namaz da Dâvûd aleyhisselâm’ın namazıdır. Dâvûd aleyhisselâm gecenin yarısını uyuyarak geçirir, sonra üçte birinde namaz için kalkar, altıda birinde yine uyurdu. Bir gün oruç tutar, bir gün tutmazdı. Düşmanla karşılaştığında kaçmazdı.”
Başka bir rivayet de şu şekildedir:
Abdullah şöyle demiştir:
Babam beni soyca üstün bir hanımla evlendirdi. Zaman zaman gelininin yanına gelir gider, ona beni sorarmış. O da dermiş ki:
- O ne iyi erkektir, evine geldiğimden beri yatağıma ayak basmadı, ne halde olduğumu da araştırmadı.
Vaziyet böyle devam edip gidince, babam durumu Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e anlatmış, Peygamberimiz:
– “Onu benimle görüştür” buyurmuş. Daha sonra ben Resûl-i Ekrem ile karşılaştım. Bana:
– “Nasıl oruç tutuyorsun?” diye sordu. Ben de:
– Her gün, dedim. Sonra:
– “Nasıl hatim yapıyorsun?” dedi. Ben:
– Her gece, diye cevap verdim.
Abdullah İbni Amr daha önce geçen konuşmalarının benzerini anlattı. O, geceleyin rahat etmek için, okuduğu Kur’an’ın yedide birini, gündüz aile fertlerinden birine okuyup dinletirdi. Güçlü ve kuvvetli olmak istediğinde, bir kaç gün oruç tutmazdı. Sonra oruç tutmadığı günleri sayar, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e verdiği sözden caymış olmamak için, tutamadığı günler kadar orucu kazâ ederdi.
Kaynak: Buhârî, Savm 55, 56, 57, Teheccüd 7, Enbiyâ 37, Nikâh 89; Müslim, Sıyâm 181-193
Konu: Genel
153-)
İbni Amr'dan (r.a.) rivayetle Peygamberimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuştur: Resûlullah (a.a.m.) (meclislerin baş köşesini kastederek) "Şu boğazlama yerlerinden sakının" buyurdu.
Kaynak: Taberani’nin kebir’i Ve Beyhaki’nin sünen’inden
Konu: Genel
153-)
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in kâtiplerinden Ebû Rib’î Hanzala İbni Rebî‘ el-Üseydî şöyle demiştir:
Ebû Bekir benimle karşılaştı ve bana:
- Nasılsın, ey Hanzala? diye sordu. Ben de:
- Hanzala münafık oldu, dedim. Ebû Bekir:
- Sübhânellah, sen ne diyorsun? dedi. Ben cevaben dedim ki:
- Bizler, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in yanında bulunuyoruz. Bize cennet ve cehennemden bahsediyor, sanki gözlerimizle görüyormuşuz gibi oluyoruz. Onun huzurundan ayrılıp çoluk çocuğumuzun yanına ve işlerimizin başına dönünce, çok şeyi unutuyoruz.
Ebû Bekir radıyallahu anh dedi ki:
- Allah’a yemin ederim ki, biz de benzeri şeylerle karşı karşıyayız. Ben ve Ebû Bekir birlikte yola düştük ve Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’ in huzuruna girdik. Ben:
- Ya Resûlallah! Hanzala münafık oldu, dedim. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem :
– “Bu ne demek?” dedi. Ben:
- Ya Resûlallah! Senin yanında bulunuyoruz, bize cennet ve cehennemden bahsediyorsun; sanki onları gözümüzle görüyor gibi oluyoruz. Senin huzurundan çıkıp da çoluk çocuğumuzun yanına ve işimizin başına dönünce, çoğunu unutuyoruz, dedim. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem :
- “Nefsimi gücü ve kudretiyle elinde bulunduran Allah’a yemin ederim ki, şayet siz, benim yanımda bulunduğunuz hâl üzere devam edip zikir üzere olabilseydiniz, yataklarınızda ve yollarınızda melekler sizinle musafaha ederlerdi. Fakat ey Hanzala, bir saatinizi ibadete, bir saatinizi de dünya işlerinize ayırınız” buyurdu ve bu sözünü üç defa tekrarladı.
Kaynak: Müslim, Tevbe 12-13. Ayrıca Bk. Tirmizî, Kıyâmet 59
Konu: Genel
154-)
Abdullah İbni Abbas radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
Nebî sallallahu aleyhi ve sellem insanlara hitap ederken, ayakta duran bir adam gördü ve onun kim olduğunu sordu. Ashâb:
- O, Ebu İsrâîl’dir. Güneşte durmayı, oturmamayı, gölgelenmemeyi, konuşmamayı ve sürekli oruç tutmayı adamıştır, dediler. Bunun üzerine Nebî sallallahu aleyhi ve sellem:
– “Ona söyleyiniz! Konuşsun, gölgelensin, otursun ve orucunu tamamlasın” buyurdular.
Kaynak: Buhârî, Eymân 31. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Eymân 19
Konu: Genel
155-)
Ömer İbni Hattâb radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Bir kimse, geceleri okuduğu zikir ve duasını okumadan veya tamamlayamadan uyur da, sonra onu sabah namazı ile öğle namazı arasında okursa, gece okumuş gibi sevap kazanır.”
Kaynak: Müslim, Müsâfirîn 142. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Tatavvu’ 19; Tirmizî, Cum’a 56; Nesâî, Kıyâmü’l-leyl 65; İbni Mâce, İkâme 177
Konu: Genel
156-)
Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bana şöyle dedi:
Kaynak: “ey Abdullah! Filan Kimse Gibi Olma, Çünkü O Gece İbadetine Devam Ederken, Sonra Geceleri İbadet Etmeyi Terketti.” buhârî, Teheccüd 19; Müslim, Sıyâm 185
Konu: Genel
156-)
Enes (r.a.) rivayet ediyor: Namazda ilk safı tamamlayınız. Sonra ikincisini. Bir eksiklik kalırsa en son safta kalsın.
Kaynak: Ebû Davud, Salât: 93; Neseî, İmame: 3; Müsned,3:132,215.
Konu: Genel
157-)
Hz. Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, ağrı, sancı veya benzer bir sebeple gece namazını geçirirse, bir sonraki günün gündüzünde on iki rek’at namaz kılardı.
Kaynak: Müslim, Müsafirîn 140
Konu: Genel
157-)
Hâlid bin Velid'den (r.a.) rivayetle: Abdestinizi tam alınız. Ateşte yanan topukların vay haline.
Kaynak: İbni Mâce, Taharet: 53; Müsned, 3:205.
Konu: Genel
158-)
Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivâyet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Herhangi bir konuyu size emredip yasaklamadığım sürece, siz de beni kendi halime bırakınız. Sizden önceki ümmetleri çok sual sormaları ve peygamberlerine karşı münakaşaya dalmaları helâk etti. Size herhangi bir şeyi yasakladığım zaman ondan kesinlikle sakınınız, bir şeyi emrettiğimde de onu, gücünüz yettiği ölçüde yerine getiriniz.”
Kaynak: Buhârî, İ’tisâm 2; Müslim, Hac 412, Fezâil 130-131. Ayrıca Bk. Tirmizî, İlim 17; Nesâî, Hac 1; İbni Mâce, Mukaddime
Konu: Genel
159-)
Ali (r.a.) rivayet ediyor ki: Sıratta en sağlam yürüyeniniz, Ehl-i Beytimi ve Ashabımı en çok sevenlerdir.
Kaynak: İbni adiyy’in El-kamil’i Ve deylemi’nin Müsnedü’l-firdevs’inden
Konu: Genel
159-)
Ebû Necih İrbâz İbni Sâriye radıyallahu anh şöyle dedi:
“Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize çok tesirli bir öğüt verdi. Bu öğütten dolayı kalpler ürperdi, gözler yaşardı. Bizler:
- Ey Allah’ın Resûlü! Bu öğüt, sanki ayrılmak üzere olan birinin öğüdüne benziyor, bari bize bir tavsiyede bulun, dedik. Bunun üzerine:
– “Size, Allah’a çok saygı duymanızı, başınıza bir Habeşli köle bile emir olsa, onu dinleyip itaat etmenizi tavsiye ederim. Benden sonra sağ kalıp uzunca bir hayat sürenler pek çok ihtilaflar görecekler. O zaman sizin üzerinize gerekli olan, benim sünnetime ve doğru yolda olan Hulefâ-yi Râşidîn’in sünnetine sarılmanızdır. Bu sünnetlere sımsıkı sarılınız. Sonradan ortaya çıkarılmış bid’atlardan şiddetle kaçınınız. Çünkü her bid’at dalâlettir, sapıklıktır” buyurdular.
Kaynak: Ebû Dâvûd, Sünnet 5; Tirmizi, İlim 16. Ayrıca Bk. İbni Mâce, Mukaddime 6
Konu: Genel
160-)
Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivâyet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
“İstemeyenler dışında, ümmetimin tamamı cennete girer” buyurdu. Bunun üzerine:
- Ey Allah’ın elçisi, cennete girmeyi kim istemez ki? denildi. Peygamber Efendimiz:
– “Bana itaat edenler cennete girer, bana karşı gelenler cenneti istememiş demektir” buyurdu.
Kaynak: Buhârî, İ’tisâm 2
Konu: Genel
161-)
Ebû Müslim (veya Ebû İyâs) Seleme İbni Amr İbni Ekvâ radıyallahu anh’ın naklettiğine göre, bir adam Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem’ in yanında sol eliyle yemek yedi. Peygamber Efendimiz adama:
– “Sağ elinle ye” buyurdu. Adam:
– Bir türlü yapamıyorum, dedi. Bunun üzerine Peygamberimiz:
– “Yapamaz ol” diye beddua etti.
Çünkü adamın Resûl-i Ekrem’i dinlememesi, kibrinden dolayı idi. Bu beddua üzerine, adam elini ağzına götüremez oldu.
Kaynak: Müslim, Eşribe 107. Ayrıca Bk. Buhârî, Et’ime 2; Ebû Dâvûd, Et’ime 19; Tirmizî, Et’ime 47; İbni Mâce, Et’ime 8
Konu: Genel
162-)
Enes'den (r.a.) rivayetle Peygamberimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuştur: İki kişi vardır ki, Kıyamet Günü Allah onlara rahmet nazarıyla bakmaz; akrabalarıyla ilgiyi kesen kimse ve kötü komşu.
Kaynak: Deylemi’nin müsnedü’l-firdevs’inden
Konu: Genel
162-)
Ebû Abdullah Nu’mân İbni Beşîr radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Ya saflarınızı düzeltirsiniz, ya da Allah Teâlâ sizin aranıza düşmanlık, buğz ve kalblerinize ihtilâf koyar da birbirinizden yüz çevirirsiniz.”
Buhârî, Ezân 71; Müslim, Salât 127. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 93; Tirmizî, Mevâkît 53; İbn Mace, İkâme 50
Müslim’in bir başka rivâyeti şöyledir:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem sanki okları düzeltir gibi saflarımızı düzeltirdi. Bizim buna alıştığımızı görünceye kadar böyle yapmaya devam etti. Kendisi bir gün namaza çıktı ve namaz kıldıracağı yerde durdu. Tam tekbir almak üzere iken göğsü saf hizasından dışarı çıkmış bir adam gördü. Bunun üzerine şöyle buyurdu:
Kaynak: “ey Allah’ın Kulları! Ya Saflarınızı Düzeltirsiniz, Ya Da Allah Teâlâ Sizin Aranıza Düşmanlık, Buğz Ve Kalblerinize İhtilâf Koyar Da Birbirinize Yüz Çevirirsiniz.” müslim, Salât 128
Konu: Genel
163-)
Ebû Mûsâ radıyallahu anh şöyle dedi:
Medine’de bir ev, geceleyin ev halkı ile birlikte yanmıştı. Durum Peygamber Efendimiz’e haber verilince:
– “Ateş size düşmandır. Uyuyacağınız zaman onu söndürünüz” buyurdular.
Kaynak: Buhârî, İsti’zan 49 ; Müslim, Eşribe 101. Ayrıca Bk. İbni Mâce, Edeb, 46
Konu: Genel
164-)
Ebû Mûsâ el-Eş’arî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Allah’ın benimle göndermiş olduğu hidâyet ve ilim, yeryüzüne yağan bol yağmura benzer. Yağmurun yağdığı yerin bir bölümü verimli bir topraktır: Yağmur suyunu emer, bol çayır ve ot bitirir. Bir kısmı da suyu emmeyip üstünde tutan çorak bir yerdir. Allah burada biriken sudan insanları faydalandırır. Hem kendileri içer, hem de hayvanlarını sular ve ziraatlarını o su sayesinde yaparlar. Yağmurun yağdığı bir yer daha vardır ki, düz ve hiçbir bitki bitmeyen kaypak arazidir. Ne su tutar, ne de ot bitirir. İşte bu, Allah’ın dininde anlayışlı olan ve Allah’ın benimle gönderdiği hidâyet ve ilim kendisine fayda veren, onu hem öğrenen hem öğreten kimse ile, buna başını kaldırıp kulak vermeyen, Allah’ın benimle gönderdiği hidâyeti kabul etmeyen kimsenin benzeridir.”
Kaynak: Buhârî, İlim 20; Müslim, Fezâil 15
Konu: Genel
165-)
Ebû Hüreyre (r.a.) Resûlullah'tan (a.s.m.) rivayet ediyor: İnsanlarda iki huy vardır ki, kâfirlerin vasıflarındandır: Birisi, insanları nesebleri sebebiyle kötülemek, diğeri, Ölü üzerine bağırarak ağlamaktır.
Kaynak: Müslim, İman: 121 Ve Müsned, 2:377,415.
Konu: Genel
165-)
Câbir radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Benim ve sizin durumunuz, ateş yakıp da, ateşine cırcır böcekleri ve pervaneler düşmeye başlayınca, onlara engel olmaya çalışan adamın durumuna benzer. Ben sizi ateşten korumak için kuşaklarınızdan tutuyorum, siz ise benim elimden kurtulmaya, ateşe girmeye çalışıyorsunuz.”
Kaynak: Müslim, Fezâil 19. Ayrıca Bk. Buhârî, Rikâk 26; Tirmizî, Edeb 82
Konu: Genel