Genel ile İlgili Hadisler
563-)
Ebû Hüreyre'den (r.a.) rivayetle: Kalbinize başkasındaki bir nimete karşı hased duygusu gelirse, o duyguya uyarak haddi aşmayın. Kalbinize gelen sû-i zânnı gerçekmiş gibi kabul etmeyin. Uğursuz gördüğünüz bir şeyi yapmaktan çekinmeyin ve Allah'a tevekkül edin.
Kaynak: İbn Adiyy’in El-kâmil’inden.
Konu: Genel
563-)
Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
Sahrada yolculuk yapmakta olan adamın biri, yolculuk esnâsında, bulut içinden “falanın bahçesini sula!” diye bir ses duydu. Bunun üzerine o bulut, kara taşlık bir yere saptı ve oraya suyunu boşalttı. Adam derelerden birinin o suyun tamamını topladığını hayretle gördü ve suyu takip etti. Bir de baktı ki, adamın biri bahçesinde elindeki kürekle suyu oraya buraya çevirip bahçesini suluyor. Ona:
- Ey Allahın kulu! Adın nedir? diye sordu.
Adam, daha önce buluttan duyduğu ismi söyledi, peşinden de:
- Ey Allahın kulu! Adımı niçin soruyorsun? dedi. O da:
- Ben şu suyu yağdıran buluttan, “senin adını vererek falanın bahçesini sula!” diye bir ses duymuştum da onun için soruyorum. Sen ne yapıyorsun ki bu lutfa mazhar oluyorsun? dedi. Bahçe sahibi:
Kaynak: - Madem Ki Merak Ediyorsun Söyliyeyim; “ben Bu Bahçenin Ürününü Hesap Ederim; Üçte Birini Sadaka Olarak Dağıtırım, Üçte Birini Çoluk-çocuğumla Birlikte Yerim, Üçte Birini De Tohumluk Olarak Ayırırım” Dedi.
Konu: Genel
564-)
Şeddad bin Evs'den (r.a.) rivayetle: Vefatı esnasında yanında bulunduğunuz kimsenin gözlerini kapatın. Çünkü göz ruhu takip eder. Arkasından hayır söyleyin. Çünkü melekler aile fertlerinin söylediklerine âmin der.
Kaynak: İbnimâce, Cenâiz: 6; Müsned 4:12
Konu: Genel
564-)
Câbir İbni Abdullah radıyallahu anh’den rivâyet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Zulüm yapmaktan sakının. Çünkü zulüm kıyamet gününde zâlime zifirî karanlık olacaktır. Cimrilikten de sakının. Zira cimrilik sizden önce yaşayan insanları, birbirini boğazlamaya ve dokunulmaz haklarını çiğnemeye götürmek suretiyle perişan etmiştir.”
Kaynak: müslim, Birr 56
Konu: Genel
565-)
Ebû Hureyre radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e gelerek:
- Ben açım, dedi.
Allah’ın Resûlü hanımlarından birine haber salarak yiyecek bir şey göndermesini istedi. O da:
- Seni peygamber olarak gönderen Allah’a yemin ederim ki, evde sudan başka bir şey yok, dedi.
Hz. Peygamber bir başka hanımından yiyecek bir şeyler istedi. O da aynı cevabı verdi. Daha sonra Resûl-i Ekrem’in öteki hanımları da: Seni peygamber olarak gönderene yemin ederim ki, evde sudan başka bir şey yok, diye haber gönderince, Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem ashâbına dönerek:
- “Bu gece bu şahsı kim misafir etmek ister?” diye sordu.
Ensardan biri:
- Ben misafir ederim, yâ Resûlallah, diyerek o yoksulu alıp evine götürdü. Eve varınca karısına: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in misafirini ağırla, dedi.
Bir başka rivayete göre karısına:
- Evde yiyecek bir şey var mı? diye sordu.
Hanımı:
- Hayır, sadece çocuklarımın yiyeceği kadar bir şey var, dedi.
Sahâbî:
- Öyleyse çocukları oyala. Sofraya gelmek isterlerse onları uyut. Misafirimiz içeri girince de lambayı söndür. Sofrada biz de yiyormuş gibi yapalım, dedi.
Sofraya oturdular. Misafir karnını doyurdu; onlar da aç yattılar.
Sabahleyin o sahâbî Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in yanına gitti. Onu gören Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
- “Bu gece misafirinize yaptıklarınızdan Allah Teâlâ memnun oldu.”
Kaynak: Buhârî, Menâkıbü’l-ensâr 10, Tefsîru Sûre (59), 6; Müslim, Eşribe 172
Konu: Genel
565-)
Atnr bin As (r.a.) Peygamber Efendimizin (a.s.m.) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor: Hâkim hüküm verirken hakkı bulmada gayret gösterir de doğruyu bulursa iki sevap kazanır. Gayretine rağmen hatâ ederse bir sevap kazanır.
Kaynak: Buharî, Llisam: 21; Müslim, Akdıye: 15, Em Davud,akdıye: 2; Neşet, Ahkâm: 2; İbnimâce, Ahkam: 3; Müsned
Konu: Genel
566-)
Enes'den (r.a.) rivayetle: Bir konuda hüküm verdiğinizde âdil davranın. Bir canlıyı öldürdüğünüzde güzel davranın. Şüphesiz Allah ihsan sahibidir, iyilik ve ihsan sahiplerini sever.
Kaynak: Taberani’nin evsaf’ından.
Konu: Genel
566-)
Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“İki kişinin yiyeceği üç kişiye, üç kişinin yiyeceği de dört kişiye yeter.”
Buhârî, Et’ıme 11; Müslim, Eşribe 178. Ayrıca bk. Tirmizî, Et’ıme 21
Müslim’in Câbir İbni Abdullah’tan rivayet ettiği bir hadise göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Bir kişinin yiyeceği iki kişiye, iki kişinin yiyeceği dört kişiye, dört kişinin yiyeceği ise sekiz kişiye yeter.”
Kaynak: Müslim, Eşribe 179-181. Ayrıca Bk. Tirmizî, Et’ıme 21; İbni Mâce, Et’ıme 2
Konu: Genel
567-)
Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir defasında Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile bir seferde bulunuyorduk. Bu sırada devesine binmiş bir adam çıkageldi. Bir şeyler umarak sağa sola bakınmaya başladı.
Bunun üzerine Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem:
“Yanında ihtiyacından fazla binek hayvanı olanlar, olmayanlara versinler. Fazla azığı olanlar, azığı olmayanlara versinler” buyurdu.
Hz. Peygamber daha birçok mal çeşidi saydı. İşte o zaman kimsenin ihtiyacından fazla bir şey bulundurmaya hakkı olmadığını anladık.
Kaynak: Müslim, Lukata 18. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Zekât 32
Konu: Genel
568-)
Sehl İbni Sa’d radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir kadın dokuduğu kumaşı (bürdeyi) Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e getirip verdi ve:
- Bunu giyesin diye kendi ellerimle dokudum, dedi.
Böyle bir kumaşa ihtiyacı olan Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onu aldı, izâr olarak (belden aşağısına) giyinip yanımıza geldi.
Bunu gören falanca, Hz. Peygamber’e:
- Ne kadar da güzelmiş! Bunu ver de ben giyineyim, dedi.
Resûl-i Ekrem:
- Peki, dedi. Orada biraz oturduktan sonra evine döndü. Kumaşı katlayıp o adama gönderdi.
Ashâb-ı kirâm o sahâbîye:
- Hiç de iyi yapmadın. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem öyle bir kumaşa ihtiyacı olduğu için onu giyinmişti. Üstelik sen, Hz. Peygamber’in, kendisinden bir şey isteyeni geri çevirmediğini bile bile o kumaşı istedin, dediler.
O şahıs şunları söyledi:
- Vallahi ben o kumaşı giyinmek için değil, kendime kefen yapmak için istedim.
Hadisin râvisi Sehl İbni Sa’d’ın dediğine göre o kumaş bu zâtın kefeni oldu.
Kaynak: Buhârî, Cenâiz 28, Büyû’ 31, Libâs 18, Edeb 39. Ayrıca Bk. Nesâî, Zînet 97; İbni Mâce, Libâs 1
Konu: Genel
569-)
Ebû Mûsâ el-Eş’arî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Eş’arîler, gazâda azıkları tükenmeye yüz tuttuğu veya Medine’de ailelerinin yiyeceği azaldığı zaman, yanlarında ne varsa getirip bir yaygıya dökerler. Sonra bunu bir kapla aralarında eşit olarak paylaşırlar. İşte bu sebeple Eş’arîler bendendir, ben de onlardanım.”
Kaynak: Buhârî, Şirket 1; Müslim, Fezâilü’s-sahâbe 167
Konu: Genel
569-)
Ebû Hûreyre (r.a.) rivayet ediyor: Kul Allah'tan korkarsa Allah da herşeye onun korkusunu verir. Kul Allah'tan korkmazsa Allah da onun kalbine herşeye karşı korku verir.
Kaynak: Ukayli’nin zuafa’sından.
Konu: Genel
570-)
Bir kul Kur'ân'ı hatmederse altmış bin melek onun için duâ eder.
Kaynak: Deylemfnln Mûsnedü'l-firdevs"
Konu: Genel
570-)
Sehl İbni Sa’d radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e içecek bir şey getirdiler. O da içti. Bu sırada sağ tarafında bir çocuk, sol tarafında yaşlılar oturuyordu.
Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem çocuğa dönerek:
- “Bunu yaşlılara verebilir miyim?” diye sordu.
Çocuk:
- Hayır, vallahi olmaz yâ Resûlallah! Senden kazanacağım hayrı kimseye bağışlayamam, dedi.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de kabı çocuğun eline verdi.
Kaynak: Buhârî, Şirb Ve’l-müsâkât 1, 10, Mezâlim 12, Hibe 22, 23; Eşribe, 19; Müslim, Eşribe 127
Konu: Genel
571-)
Ebû Ümâme (r.a.) rivayet ediyor: Biriniz Kur'ân'ı hatmettiğinde şöyle duâ etsin: "Allah'ım, kabrimde yalnız kaldığımda korku ve yalnızlığımı gider."
Kaynak: Deylemi’nin müsnedü’l-firdevs’inden.
Konu: Genel
571-)
Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Bir gün Eyyûb peygamber çıplak yıkanırken, üzerine altın çekirgeler düşmeye başladı. Eyyûb da onları toplayıp elbisesine doldurdu.
Bunun üzerine Cenâb-ı Mevlâ:
- Eyyûb! Ben seni bu gördüklerine dönüp bakmayacak kadar zengin kılmadım mı? diye seslendi.
Eyyûb da:
- Evet, izzetine yemin ederim ki, beni çok zengin kıldın. Fakat ben senin lutfettiğin berekete doyamam, dedi.”
Kaynak: Buhârî, Gusül 20, Enbiyâ 20, Tevhîd 35. Ayrıca Bk. Nesâî, Gusül 7e
Konu: Genel
572-)
Abdullah İbni Mes’ûd radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Yalnız şu iki kimseye gıpta edilmelidir:
Biri, Allah’ın kendisine verdiği malı hak yolunda harcayıp tüketen kimse, diğeri, Allah’ın kendisine verdiği ilimle yerli yerince hükmeden ve onu başkalarına öğreten kimse.”
Kaynak: Buhârî, İlim 15, Zekât 5, Ahkâm 3, İ’tisâm 13; Müslim, Müsâfirîn 268. Ayrıca Bk. İbni Mâce, Zühd 22
Konu: Genel
572-)
Zeyd bin Erkam 'dan (r.a.) rivayetle: Biriniz bir yolculuğa çıktığında din kardeşlerine veda etsin. Çünkü Allah onların kendisi için yapacakları duayı mübarek kılar.
Kaynak: Deylemi’nin müsnedü’l-firdevs’inden.
Konu: Genel
573-)
Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor: Üç kişi yolculuğa çıktığında içlerinden birini başkan seçsinler.
Kaynak: Ebu Davud:cihad:80.
Konu: Genel
573-)
İbni Ömer radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Yalnız şu iki kişiye gıpta edilmelidir:
Biri, Allah’ın kendisine verdiği Kur’ân ile gece gündüz meşgul olan kimse, diğeri, Allah’ın kendisine verdiği malı gece gündüz harcayan kimse.”
Kaynak: Buhârî, Temennî 5, Tevhîd 45; Müslim, Müsâfirîn 266, 267. Ayrıca Bk. İbni Mâce, Zühd 22
Konu: Genel
574-)
Ebû Hureyre radıyallahu anh şöyle dedi:
Mekke’den Medine’ye hicret eden müslümanların fakirleri Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e gelerek:
- Varlıklı müslümanlar cennetin yüksek derecelerini ve ebedî nimetleri alıp götürdüler, dediler.
O zaman Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem:
- “Hayrola! Onlar ne yaptılar ki?” diye sordu.
Fakir muhâcirler:
- Bizim kıldığımız namazı onlar da kılıyorlar. Tuttuğumuz oruçları onlar da tutuyorlar. Üstelik onlar sadaka veriyorlar, biz veremiyoruz. Köle âzâd ediyorlar, biz edemiyoruz, dediler.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem onlara:
- “Sizden önde gidenlere yetişebileceğiniz, sizden sonra gelenleri geçebileceğiniz, sizin yaptığınızı yapanlar dışında herkesten üstün olacağınız bir şeyi haber vereyim mi?” diye sordu.
- Evet, söyle yâ Resûlallah! dediler.
Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
- “Her farz namazın peşinden otuz üçer defa sübhânallah, Allâhü ekber, elhamdülillah dersiniz.”
Birkaç gün sonra fakir muhâcirler Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e tekrar gelerek:
- Zengin kardeşlerimiz bizim yaptığımız tesbihleri duymuşlar. Aynını onlar da yapıyorlar, dediler.
Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
- “Ne yapalım! Artık bu Allah’ın bir lutfudur; Allah lutfunu dilediğine verir.”
Kaynak: Buhârî, Ezân 155; Daavât 18; Müslim, Mesâcid 142. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Vitir 24
Konu: Genel
574-)
Tavus rivayet ediyor: Biriniz tuvalete girdiğinde şöyle desin: "Bana eziyet veren şeyleri benden gideren, faydalı şeyleri de bırakan Allah'a hamd olsun."
Kaynak: Darekutni’nin sünen’inden.
Konu: Genel
575-)
İbni Ömer radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem omuzumu tutarak şöyle buyurdu:
“Dünyada tıpkı bir garip hatta bir yolcu gibi davran!”
İbni Ömer radıyallahu anhümâ şöyle derdi:
Akşamı ettiğinde, sabahı bekleme!
Sabaha çıktığında, akşamı bekleme!
Sağlıklı günlerinde, hastalanacağın vakit için; hayatın boyunca da öleceğin zaman için tedbir al!
Kaynak: Buhârî, Rikak 3. Ayrıca Bk. Tirmizî, Zühd 25; İbni Mâce, Zühd 3
Konu: Genel
576-)
İbni Ömer radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Vasiyet etmeye değer bir şeyi bulunan müslümanın, vasiyeti yanında yazılı olmadan iki gece geçirmesi doğru değildir.”
Buhârî, Vesâyâ 1; Müslim, Vasiyyet 1, 4. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Vesâyâ 1; Tirmizî, Vesâyâ 3; Nesâî, Vesâyâ 1; İbni Mâce, Vesâyâ 2
Müslim’in bir rivayetinde: “üç gece geçirmesi” şeklindedir.
İbni Ömer radıyallahu anhümâ dedi ki:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in bu sözünü duyduğumdan beri, yanımda vasiyetim olmadan bir gece bile geçirmedim.
Kaynak: Müslim, Vasiyyet 4
Konu: Genel
576-)
Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor: Evinden çıktığında iki rekât namaz kıl ki kötü bir çıkıştan seni korusun. Evine girdiğinde de iki rekât namaz kıl ki, kötü bir girişten seni korusun.
Kaynak: Beyhaki’nin şi’bü’l-iman’ından
Konu: Genel
577-)
Vahşi bin Harb rivayet ediyor: Geceleyin evinizden çıktığınızda kapılarınızı kapatın.
Kaynak: Taberani’nin kebir’i Nden.
Konu: Genel
577-)
Enes radıyallahu anh şöyle dedi:
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem yere birtakım çizgiler çizdi. Sonra da çizgileri göstererek şöyle buyurdu:
“Bunlar insanın istek ve arzuları, şu da onun ecelidir. İnsan hayal içinde yaşayıp giderken bir de bakar ki, en yakın ölüm çizgisi karşısına gelivermiş.”
Kaynak: Buhârî, Rikak 4
Konu: Genel
578-)
Ebû Hümeyd es-Sâidî rivayet ediyor: Biriniz bir kadınla evlenmek istediğinde, gayesi sadece evlenmek olması şartıyla ona bakmasında hiçbir sakınca yoktur, îsterse evlenmek istediği kimsenin bundan haberi olmasın.
Kaynak: İbni Mâce, Nikâh: 9; Müsned, 3:393; 4:393
Konu: Genel
578-)
İbni Mes’ûd radıyallahu anh şöyle dedi:
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem yere bir dörtgen çizdi. Dörtgenin ortasına, onu bir kenarından keserek dışarı çıkan bir çizgi çekti. Ortadaki bu çizginin iki yanından ona doğru birtakım küçük çizgiler daha çizdi. Sonra çizgileri göstererek şöyle buyurdu:
“Şu insan, şu da onu kuşatan (veya “kuşatmış olan”) ecelidir. Dörtgeni keserek dışarı çıkan, insanın arzularıdır. Ortadaki çizgiye yönelik küçük çizgiler, dert ve ıstıraplardır. İnsan bu dertlerin birinden kurtulsa, öteki gelip çarpar. Şundan kurtulsa, beriki gelip yakalar.”
Kaynak: Buhârî, Rikak 4. Ayrıca Bk. Tirmizî, Kıyamet 22; İbni Mâce, Zühd 27
Konu: Genel
579-)
Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Yedi şey gelip çatmadan iyi işler yapmaya bakın. Yoksa siz insana görevlerini unutturan fakirlikten, azdıran zenginlikten, halsiz bırakan hastalıktan, bunaklaştıran ihtiyarlıktan, ansızın yakalayan ölümden, gelmesi beklenen şeylerin en fenası deccâlden, belâsı daha büyük ve daha acı olan kıyametten başka bir şey mi gözlüyorsunuz?”
Kaynak: Tirmizî, Zühd 3
Konu: Genel
580-)
Âişe'den (r.a.) rivayet etmiştir: Biriniz bir kadınla evlenmek istediğinde saçım siyaha boyuyorsa bunu ona haber versin.
Kaynak: Deylemi’nin müsnedü’l-firdevs’inden.
Konu: Genel
580-)
Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Zevkleri bıçak gibi keseni -ölümü- çok hatırlayın!”
Kaynak: Tirmizî, Zühd 4. Ayrıca Bk. Nesâî, Cenâiz 3; İbni Mâce, Zühd 31
Konu: Genel
581-)
Übey İbni Kâ’b radıyallahu şöyle dedi:
Gecenin üçte biri geçince, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem uyanıp kalktı ve şöyle buyurdu:
“İnsanlar! Allah’ı zikredin! Yeri yerinden oynatan birinci sûr üflenecek. Arkasından ikincisi gelecek. Ölüm bütün şiddetiyle gelip çatacak. Ölüm bütün şiddetiyle gelip çatacak.”
Übey diyor ki, Hz. Peygamber’e:
- Yâ Resûlallah! Ben sana çok salavât-i şerîfe getiriyorum. Acaba bunu ne kadar yapmam gerekir? diye sordum.
- “Dilediğin kadar”, buyurdu.
- Dualarımın dörtte birini salavât-i şerîfeye ayırsam uygun olur mu? diye sordum.
- “Dilediğin kadarını ayır. Ama daha fazla zaman ayırırsan senin için iyi olur”, buyurdu.
- Öyleyse duamın yarısını salavât-i şerîfeye ayırayım, dedim.
- “Dilediğin kadar yap. Ama daha fazla zaman ayırırsan senin için hayırlı olur”, buyurdu.
Ben yine:
- Şu halde üçte ikisi yeter mi? diye sordum.
- “İstediğin kadar. Ama artırırsan senin için hayırlı olur”, buyurdu.
- Öyleyse duaya ayırdığım zamanın hepsinde sana salavât-ı şerîfe getirsem nasıl olur? deyince:
- “O takdirde Allah bütün sıkıntılarını giderir ve günahlarını bağışlar” buyurdu.
Kaynak: Tirmizî, Kıyamet 23
Konu: Genel
582-)
Ebû Hümeyd (r.a.) rivayet ediyor: Biriniz camiye girince Peygambere salâvat getirsin ve şöyle desin: "Allah'ım! Bana rahmetinin kapılarını aç." Çıkınca da Resûlullaha salât ve selâm getirsin ve şöyle desin: "Allah'ım, Senden fazi ve ihsanını diliyorum."
Kaynak: Tirmizî, Salât: 117; Fbnimâce, Mesackj: 13; Müsned,6:282,283.
Konu: Genel
582-)
Büreyde radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Kabirleri ziyaret etmenizi yasaklamıştım. Ama artık ziyaret edebilirsiniz.”
Müslim, Cenâiz 106, Edâhî 37. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Cenâiz 77; Tirmizî, Cenâiz 60; Nesâî, Cenâiz 100
Başka bir rivayete göre şöyle buyurdu:
“Kabirleri ziyaret etmek isteyen ziyaret etsin. Çünkü kabir ziyareti bize âhireti hatırlatır”
Kaynak: Tirmizî, Cenâiz 60; Ebû Dâvûd, Cenâiz 77
Konu: Genel
583-)
Hz. Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Âişe’nin yanında kaldığı gecelerin sonuna doğru Bakî mezarlığına giderek şöyle derdi:
“Selâm size, ey mü’minler diyârı! Başınıza geleceği söylenen şeylerle nihâyet karşılaştınız. Şimdilik ileri bir tarihe bırakıldınız. İnşallah yakında biz de aranıza katılacağız.
Allahım! Bakîü’l-garkad mezarlığında yatanları bağışla!”
Kaynak: Müslim, Cenâiz 102. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Cenâiz 79; Nesâî, Cenâiz 103; İbni Mâce, Cenâiz 36, Zühd 36
Konu: Genel
584-)
Büreyde radıyallahu anh şöyle dedi:
Hz. Peygamber ashâb-ı kirâma, kabristana gittikleri zaman şöyle demelerini öğretirdi:
“Selâm size, ey bu diyârın mü’min ve müslim halkı! İnşallah yakında biz de aranıza katılacağız. Allah’ın bizi de sizi de bağışlamasını dilerim.”
Kaynak: Müslim, Cenâiz 104. Ayrıca Bk. Nesâî, Cenâiz 103; İbni Mâce, Cenâiz 36
Konu: Genel
585-)
İbni Abbas radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Medine’de bazı kabirlere uğradı. Yüzünü onlara dönerek şöyle buyurdu:
“Selâm size, ey bu kabirlerde yatanlar! Allah bizi de sizi de bağışlasın. Siz bizden önce gittiniz. Biz peşinizden geleceğiz.”
Kaynak: Tirmizî, Cenâiz 59
Konu: Genel
586-)
Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Hiçbiriniz ölmeyi istemesin. Zira ölmeyi isteyen kimse eğer iyi biriyse, belki daha çok hayır ve iyilik yapar. Şayet kötü biriyse, olabilir ki, tövbe edip Allah’ın rızâsını kazanmaya çalışır.”
Buhârî, Temennî 6; Müslim, Zikir 10. Ayrıca bk. Nesâî, Cenâiz 1; İbni Mâce, Zühd 31
Müslim’in Ebû Hureyre radıyallahu anh’den bir başka rivayetine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Hiçbiriniz ölmeyi istemesin. Ölüm kendiliğinden gelmeden önce de öleyim diye dua etmesin. İnsan ölünce hiçbir iyilik yapamaz. Mü’minin hayatta kalması iyiliklerini çoğaltır.”
Kaynak: Müslim, Zikir 13. Ayrıca Bk. Nesâî, Cenâiz 1
Konu: Genel
587-)
Enes radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Başa gelen bir sıkıntı sebebiyle hiçbiriniz ölmeyi istemesin. Eğer ölümü istemek zorunda kalırsa şöyle desin:
Allahım! Yaşamak benim için hayırlı olduğu sürece hayat ver. Ölmek benim için daha hayırlı olduğu zaman canımı al!”
Kaynak: Buhârî, Merdâ 19, Daavât 30; Müslim, Zikir 10. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Cenâiz 9; Nesâî, Cenâiz 1,2; İbni Mâce, Zühd 31
Konu: Genel
588-)
Ebû Ümâme (r.a.) rivayet ediyor; Biriniz Müslüman kardeşine gittiğinde yanından ayrılıncaya kadar o kendisinin âmiri durumundadır.
Kaynak: İbni adiyy’in El-kamil’inden.
Konu: Genel
588-)
Kays İbni Ebû Hâzim şöyle dedi:
Habbâb İbnü’l-Eret’i hastalığından dolayı ziyaret etmek için yanına gittik. Vücudunu yedi yerden dağlamıştı.
Habbâb dedi ki:
Eski dostlarımız dünyaya kapılmadan göçüp gittiler. Biz ise o kadar çok mala sahip olduk ki, koyacak yer bulamayıp toprağa gömdük. Şayet Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ölmek için dua etmeyi yasaklamasaydı, Allah’tan canımı almasını isterdim.
(Râvi Kays İbni Ebû Hâzim diyor ki:)
Bir başka zaman Habbâb’ın yanına gittiğimizde duvar örüyordu. Bize şunları söyledi:
Müslüman, Allah için harcadığı her şeyden sevap kazanır. Yalnız şu çamura verdiklerinden eline bir şey geçmez.
Kaynak: Buhârî, Merdâ 19, Daavât 30, Rikâk 7, Temennî 6; Müslim, Zikir 12. Ayrıca Bk. Tirmizî, Kıyâmet 40, Nesâî, Cenâiz 2
Konu: Genel
589-)
Nu’mân İbni Beşîr radıyallahu anhümâ Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinledim, dedi:
“Helâl olan şeyler belli, haram olan şeyler bellidir. Bu ikisinin arasında, halkın birçoğunun helâl mi, haram mı olduğunu bilmediği şüpheli konular vardır.
Şüpheli konulardan sakınanlar, dinini ve ırzını korumuş olur. Şüpheli konulardan sakınmayanlar ise gitgide harama dalar. Tıpkı sürüsünü başkasına ait bir arâzinin etrafında otlatan çoban gibi ki, onun bu arâziye girme tehlikesi vardır.
Dikkat edin! Her padişahın girilmesi yasak bir arâzisi vardır. Unutmayın ki, Allah’ın yasak arâzisi de haram kıldığı şeylerdir.
Şunu iyi bilin ki, insan vücudunda küçücük bir et parçası vardır. Eğer bu et parçası iyi olursa, bütün vücut iyi olur. Eğer o bozulursa, bütün vücut bozulur. İşte bu et parçası kalbdir.”
Kaynak: Buhârî, Îmân 39, Büyû’ 2; Müslim, Müsâkat 107, 108. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Büyû’ 3; Tirmizî, Büyû’ 1; Nesâî, Büyû’ 2, Kudât 11; İbni Mâce, Fiten 14
Konu: Genel
589-)
Enes'den (r.a.) rivayetle Resûl-ü Ekrem Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyurmaktadır: Misafir, bir topluluğa geldiğinde rızkıyla beraber gelir. Ayrıldığında da o topluluğun günahlarını bağışlatmış olarak ayrılır.
Kaynak: Deylemi’nin müsnedü’l-firdevs’inden.
Konu: Genel
590-)
Enes radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre:
Peygamber aleyhisselâm yolda bir hurma buldu ve:
“Bu hurmanın sadaka olması ihtimâlinden korkmasaydım, onu yerdim” buyurdu.
Kaynak: Buhârî, Büyû’ 4, Lukata 6; Müslim, Zekât 164-166. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Zekât 29
Konu: Genel
591-)
Nevvâs İbni Sem’ân radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber aleyhisselâm şöyle buyurdu:
“İyilik güzel ahlâktan ibarettir. Günah ise kalbini tırmalayıp durduğu halde insanların bilmesini istemediğin şeydir.”
Kaynak: Müslim, Birr 14, 15. Ayrıca Bk. Tirmizî, Zühd 52
Konu: Genel
592-)
Vâbisa İbni Ma’bed radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzûruna varmıştım. Bana:
- “İyiliğin ne olduğunu sormaya mı geldin?” buyurdu.
- Evet, dedim.
O zaman şunları söyledi:
- “Kalbine danış.
İyilik, nefsin uygun gördüğü ve yapılmasını kalbin onayladığı şeydir.
Günah ise içini tırmalayan ve başkaları sana yap diye nice nice fetvâlar verse bile içinde şüphe ve tereddüt uyandıran şeydir.”
Kaynak: Ahmed B. Hanbel, müsned, ıv, 227-228; Dârimî, Büyû’ 2
Konu: Genel
592-)
Ebû Hüreyre (r.a.) Peygamber Efendimizin (a.s.m.) şöyle buyurduğunu rivayet ediyort Ramazan ayı girdiğinde Cennet kapıları açılır, Cehennem kapıları kapanır, şeytanlar zincire vurulur.
Kaynak: Buhari, Savm: 5; Bed'ü'l-halk; 11; Müslim, Siyam: 2;neseî, Siyam: 4,5; Müsned, 2:281,401; 3:236.
Konu: Genel
593-)
Ebû Sirva’a Ukbe İbni Hâris radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, kendisi Ebû İhâb İbni Azîz’in kızı ile evlenmişti. Bu olay üzerine bir kadın çıka geldi ve:
- Ben Ukbe’yi de, evlendiği kadını da emzirmiştim, dedi.
Ukbe o kadına:
- Beni emzirdiğini bilmiyorum. Üstelik bunu bana hiç söylemedin, dedi. Sonra da bineğine atlayıp Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e danışmak üzere Medine’ye gitti. Oraya varır varmaz meseleyi Peygamber aleyhisselâm’a açtı.
Allah’ın Resûlü:
- “Mâdemki böyle deniyor; o kadınla nasıl evli kalabilirsin?” buyurunca, Ukbe ile karısı ayrıldı ve kadın bir başkasıyla evlendi.
Kaynak: Buhârî, İlim 26, Büyû’ 3, Şehâdât 4, 13, 14, Nikâh 23. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Akdiye 18; Tirmizî, Radâ’ 4
Konu: Genel
593-)
Ebû Saîd rivayet ediyor: Bir hastayı ziyaret ettiğinizde, daha çok yaşayacağını söyleyin. Çünkü bu birşey değiştirmez, fakat hastanın gönlünü hoş tutar. Varlıklar dünyasında en değerli şey insan hayatıdır. Hizmetlerin en üstünü de insan hayatına, onu korumaya, maddî ve manevî hastalıklardan kurtarmaya yönelik hizmetlerdir. Doktorlar hastanın sağlığa kavuşması için uğraştıkları gibi ziyaretçilere düşen en büyük görev de hastaya moral ve ümit vermektir. Ölecek olsa bile hastaya bu mora! verilmelidir. Büyük İslâm âlimi Bedİözzaman "Meyus ve ümitsiz bir hastaya manevî bir teselli, bin ilaçtan daha ziyade nâfidir [faydalıdır]."[99] diyor. Doktorların da en önemli vazifesi bu olduğunu, olması gerektiğini tıp otoriteleri söylüyorlar. Ünlü doktor Ebû Bekir er-Razî bu konuda şunları söylüyor: "Bir doktor şifâ ümidi vermelidir. Eğer netice alınacağından emin değilse, ruhun bulucu gücüne kulak vermiş gibi, doktor da henüz ölüm vukua gelmeden hastanın cesaretini arttırmak, ona yaşama kudreti telkin etmelidir." Doktorlar Sultanı İbni Sina da şöyle diyor; 'Tedavinin en iyi yollarından, en tesirli olanlarından biri, hastanın aklî ve ruhî güçlerini arttırmak, ona hastalıklarla daha iyi mücadele edebilmesi için cesaret vermek, hastanın çevresini sevimli ve hoşa gider hâle getirmek, sevdiği insanlarla bir araya getirmektir."
Kaynak: Müslüman İlim Öncüleri Ans., S. 106.
Konu: Genel