Genel ile İlgili Hadisler
1522-)
Ebû Hureyre radıyallahu anh, "Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu" demiştir:
"Allah kimi, iki çenesi ve iki budu arasındakinin şerrinden korursa, o kişi cennete girer."
Kaynak: Tirmizî, Zühd 61
Konu: Genel
1523-)
Ukbe İbni Âmir radıyallahu anh şöyle dedi:
- Ey Allah'ın Resûlü! Kurtuluş (sebebi) nedir? dedim.
- "Aleyhine olacak sözlerden dilini tut, evinde kalmayı yeğle, kendi günahın için pişmanlık duyarak göz yaşı dök!" buyurdu.
Kaynak: Tirmizî, Zühd 61
Konu: Genel
1523-)
Ebû Hüreyre'den (r.a.) rivayetle: Allah'ım, Senden sevdiğin amellerde başarıyı, Sana samimî tevekkül etmeyi ve hüsn-i zan beslemeyi diliyorum.
Kaynak: Ebû Nuaym'm H/jye'sinden.
Konu: Genel
1524-)
Ebû Said el-Hudrî radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"İnsan sabahlayınca, bütün organları dil'e baş vurur ve (âdeta ona) şöyle derler: Bizim haklarımızı korumakta Allah'dan kork. Biz ancak senin söyleyeceklerinle ceza görürüz. Biz, sana bağlıyız. Eğer sen doğru olursan, biz de doğru oluruz. Eğer sen eğrilir, yoldan çıkarsan biz de sana uyar, senin gibi oluruz."
Kaynak: Tirmizî, Zühd 61
Konu: Genel
1524-)
Ali (r.a.) rivayet ediyor: Allah'ım, kulaklarımı zikrine aç. Taatmı, Resulüne itaati ve kitabınla amel etmeyi bana nasib et.
Kaynak: Taberânî'nin Eı/safından,
Konu: Genel
1525-)
Muâz İbni Cebel radıyallahu anh şöyle dedi:
- Ya Resûlallah! Beni cennete girdirecek, cehennemden uzaklaştıracak bir iş (amel) söyle bana, dedim.
- "Çok büyük bir şey istiyorsun. Ancak bu, Allah'ın kolay kıldığı kişi için pek kolaydır: Hiçbir şeyi ortak koşmadan yalnızca Allah'a kulluk edersin. Namazı dosdoğru kılarsın. Zekâtı verirsin. Ramazan orucunu tutarsın. Gücün yeter, imkân bulabilirsen haccedersin" buyurdu. Sonra sözüne devamla:
"Şimdi sana hayır kapılarını haber vereyim mi?: Oruç kalkandır. Sadaka, suyun ateşi söndürmesi gibi günahın azâbını söndürür. Kişinin gece yarısı kıldığı namaz da günahı söndürür" buyurdu.
Bundan sonra Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem "Korkuyla ve umutla Rablerine kulluk ettikleri için vücutları yataklarından uzak kalır ve kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda harcarlar. Yaptıklarına karşılık olarak, onlar için ne mutluluklar saklandığını hiç kimse bilemez" [Secde sûresi (32), 16, 17] âyetini okudu.
Daha sonra Resûl-i Ekrem şöyle buyurdu:
- "Sana bütün işlerin başını, ana direğini ve doruk noktasını bildireyim mi?" Ben:
- Evet, bildiriniz Ya Resûlallah! dedim.
- "İşin başı İslâm, direği namaz, doruğu cihaddır" buyurdu.
Sonra:
- "Sana bütün bunların kıvamının kendisine bağlı olduğu şeyi (can damarını) bildireyim mi?" dedi.
Ben:
- Evet, bildir Ya Resûlallah! dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber dilini tuttu ve:
- "Şunu koru! buyurdu. Ben:
- Ya Resûlallah! Biz konuştuklarımızdan da sorgulanacak mıyız? dedim.
- "Annen yokluğuna yansın ey Muaz! İnsanları yüzüstü cehenneme sürükleyen, ancak dillerinin ürettikleridir!" buyurdu.
Kaynak: Tirmizî, Îmân 8. Ayrıca Bk. İbni Mâce, Fiten 12
Konu: Genel
1525-)
Ebû Hüreyre'den (r.a.) rivayetle: Allah'ım, Senden îman içerisinde bir sıhhat, güzel ahlâk içerisinde bir îman, neticesinin kurtuluş olacağı bir başarı, Senden gelecek bir rahmet, afiyet, bağışlanma ve hoşnutluk diliyorum.
Kaynak: Taberânî'nin Evsafı Ve Hâkim'in Müstedrefânden.
Konu: Genel
1526-)
Ebû Hureyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
- "Gıybet nedir, bilir misiniz?"
- Allah ve Resûlü daha iyi bilir, dediler. Hz. Peygamber:
- "Gıybet, din kardeşini hoşlanmadığı bir şey ile anmandır" buyurdu.
- Söylenen ayıp eğer o kardeşimde varsa, ne dersiniz?" diye soruldu.
- "Eğer söylediğin şey onda varsa gıybet ettin; yoksa, o zaman ona iftira ettin demektir," buyurdu.
Kaynak: Müslim, Birr 70. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Edeb 35; Tirmizî, Birr 23
Konu: Genel
1526-)
Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor: Allah'ım, beni, Seni görüyormuşumcasına Şenden korkan kıl. Takvanla beni mes'ud eyle. Sana itaatsızlıkla beni talihsiz eyleme. İki hükmünden en hayırlısını benim için tercih et. Benim için takdir ettiğini mübarek kıl. Öyle ki, geciktirdiğin şeyin acele gelmesini, acele getirdiğinin de gecikmesini istemeyeyim. Zenginliğimi gönlüme koy. Kulağım ve gözümden beni faydalandır. Onları son ânıma kadar benden alma. Bana zulmedene karşı bana yardım et. Ondan hakkımı aldığını bana göster ve beni bununla sevindir.
Kaynak: Taberâni'nin Evsafından.
Konu: Genel
1527-)
Ebû Bekir radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, Vedâ haccında Mina'da kurban kesme gününde îrad ettiği hutbesinde şöyle buyurdu:
"Bu gününüz, bu ayınız ve bu beldeniz saygı değer ve dokunulmaz olduğu gibi (aranızda) kanlarınız, canlarınız ve namusunuz da saygı değer ve dokunulmazdır. Tebliğ ettim mi?"
Kaynak: Buhârî, İlim 9, 37, Hac 132, Tevhîd 24; Müslim, Hac 147, Kasâme 29,30.
Konu: Genel
1528-)
Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:
-Ey Allah'ın Resûlü! Safiyye'nin şöyle şöyle oluşu sana yeter, dedim. -Ravilerden biri, bu sözle Hz. Âişe'nin, onun kısa boylu oluşunu kastettiğini söylüyor-. Bunun üzerine Hz. Peygamber:
- "Ey Âişe! Öyle bir söz söyledin ki, eğer o söz denize karışsa idi onun suyunu bozardı" buyurdu.
Âişe dedi ki, ben bir başka gün de kendisine bir insanın durumunu takliden hikâye etmiştim. Bunun üzerine de Hz. Peygamber:
- "Bana dünyanın en kıymetli şeylerini verseler, ben yine de bir insanı hoşlanmayacağı bir şekilde taklid edip anmayı kesinlikle istemem" buyurdu.
Kaynak: Ebû Dâvûd, Edeb 35; Tirmizî, Kıyâmet 51
Konu: Genel
1529-)
Enes radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Mi'raca çıkarıldığımda ben bakırdan tırnaklarla yüzlerini ve göğüslerini tırmalayan bir topluluğun yanından geçtim.
- Ey Cebrâil! Bunlar kimlerdir? diye sordum."
- Bunlar, (gıybet etmek suretiyle) insanların etlerini yiyenler ve onların şeref ve namuslarıyla oynayanlardır, cevabını verdi.
Kaynak: Ebû Dâvûd, Edeb 35
Konu: Genel
1530-)
Ebû Hureyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Her müslümanın öteki müslümana kanı, ırzı (namusu) ve malı haramdır!"
Kaynak: Müslim, Birr 32. Ayrıca Bk. Tirmizî, Birr 18
Konu: Genel
1531-)
İbni Ömer (r.a.) rivayet ediyor: Allah'ım, kudretinle bana afiyet ver. Beni rahmetine daldır. Ömrümü ibâdetlerin içerisinde geçir, onu en hayırlı amelimle noktala ve bunun mükâfatını Cennet eyle.
Kaynak: İbni Asakifğen
Konu: Genel
1531-)
Ebû'd-Derdâ radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Kim, (din) kardeşinin ırz ve namusunu onu gıybet edene karşı savunursa, Allah da kıyamet günü o kimseyi cehennemden korur."
Kaynak: Tirmizî, Birr 20
Konu: Genel
1532-)
îbni Ömer (r.a.) rivayet ediyor: Aliah'ım, beni ilimle zengin kıl, hilimle süsle, takva ile beni şereflendir ve afiyetle beni güzelleştir.
Kaynak: İbnünneccafdan
Konu: Genel
1532-)
İtbân İbni Mâlik radıyallahu anh'den "Allah'ın Rahmetini Ümit Etmek" bahsinde geçen uzun hadisinde rivayet edildiğine göre şöyle dedi:
(Bizim evde) Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kalkıp namaz kıldırdı. (Namazdan sonra otururken) cemaattan biri:
- Mâlik İbni Duhşûm, nerede? dedi. Bir başkası:
- O Allah ve Resûlünü sevmeyen bir münâfıktır, dedi.
Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
- "Öyle deme! Görmüyor musun o, Allah'ın rızasını dileyerek Lâ ilâhe illallah diyor. Rızasını umarak Lâ ilâhe illallah diyen kimseyi Allah, cehenneme haram kılmıştır" buyurdu.
Kaynak: Buhârî, Salât 45, 46, Ezân 4, 5, 153, 154, Teheccüd 25, 33, 36, Meğâzî, 12, 13, Et'ime 15, Rikak 6, İstitâbetü'l-mürteddîn 9; Müslim, Îmân 54, 55, Mesâcid 263, 264, 265, Fezâilü's-sahâbe 178. Ayrıca Bkz. Nesâî, İmâme 10, 46, Sehv 73; İbni Mâce, Mesâcid 8
Konu: Genel
1533-)
Kâ'b İbni Mâlik radıyallahu anh'den tövbe mâcerasına dair "Tevbe" bahsinde geçen uzunca hadisinde rivayet edildiğine göre şöyle dedi: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Tebük'te ashâbı arasında otururken:
- "Kâ'b İbni Mâlik ne yaptı?" diye sormuş. Benî Selime'den bir adam:
- Ya Resûlallah! Elbiselerine ve sağına soluna bakıp gururlanması onu Medine'de alıkoydu, demiş. Bunun üzerine Muâz İbni Cebel ona:
- Ne kötü söyledin! diye çıkışmış, sonra da Peygamber aleyhisselâm'a dönerek:
- Yâ Resûlallah! Biz onun hakkında hep iyi şeyler biliyoruz, demişti. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ise, hiçbir şey söylememiş, sükût etmişti.
Kaynak: Buhârî, Meğâzî 79; Müslim, Tevbe 53. Ayrıca Bk. Tirmizî, Tefsiru Sûre (9)
Konu: Genel
1533-)
İbni Mes'ûd'dan (r.a.) rivayetle: Allah'ım, Senden fazl ve rahmetini istiyorum. Şüphesiz bunlar sadece Senin elindedir.
Kaynak: Taberânî'nin Keb/rlnden
Konu: Genel
1534-)
Âişe radıyallahu anhâ'dan rivayet edildiğine göre bir adam Hz. Peygamber'in yanına girmek için izin istedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber:
- "Kabilesinin kötü adamıdır ama, izin verin ona" buyurdu.
Kaynak: Buhârî, Edeb 38, 48; Müslim, Birr 73. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Edeb 5
Konu: Genel
1535-)
Âişe radıyallahu anhâ'dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Falan ve falanın dinimizden birşey bildiklerini sanmam."
Kaynak: Buhârî, Edeb 59
Konu: Genel
1535-)
Saîd el-Makberî Peygamber Efendimizin (a.s.m.) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor: Allah'ım, gözleri üzerimde, kalbi beni gözetleyen, bir iyiliğimi gördüğünde Ört bas edip, bir kötülüğümü gördüğünde ise bunu etrafa yayan hilekâr dosttan Sana sığınırım.
Kaynak: İbnûnneccaföan.
Konu: Genel
1536-)
Fâtıma Binti Kays radıyallahu anhâ şöyle dedi:
Nebî sallallahu aleyhi ve sellem'e geldim ve:
- Ebü'l-Cehm ve Muâviye İbni Ebû Süfyân beni istiyorlar (ne dersiniz) dedim. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
- "Muâviye malı olmayan fakirin biridir. Ebü'l-Cehm ise, sopasını omuzundan indirmez" buyurdu.
Müslim, Talâk 36. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Talâk 39; Tirmizî, Nikâh 38; Nesâî, Nikâh 22
Kaynak: Müslim’in Bir Rivâyetinde “ebu’l-cehm, Kadınları Çokca Döven Biridir” ifadesi Bulunmaktadır.
Konu: Genel
1536-)
Ebû Ümâme'den (r.a.) rivayetle Resûl-ü Ekrem Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuşlardır: Allah'ım, günah ve hatalarımın tamamını bağışla. Allah'ım beni yücelt. Yaralarımı sar. Bana güzel amel ve huyların yolunu göster. Şüphesiz Senden başka bunların yolunu gösteren, Senden başka bunların kötü olanlarını insandan çeviren kimse yoktur.
Kaynak: Taberânî'nin Keb/rinden.
Konu: Genel
1537-)
Ammar bin Yâsir (r.a.) rivayet ediyor: Allah'ım, gayba dâir ilmin ve bütün yaratıklar üzerindeki kudretinle hayatı benim için hayırlı bildiğin sürece beni yaşat. Ölümü benim için hayırlı bildiğinde de canımı al. Allah'ım, gizlide de, açıkta da Senden korkmayı diliyorum. Hoşnutken de, öfkeli iken de ihlâsh söz söylemeyi Senden diliyorum. Fakirlikte de, zenginlikte de iktisatlı olmayı Senden diliyorum. Senden tükenmeyen bir nimet diliyorum. Senden bitmeyen bir sevinç diliyorum. Kazana rızayı Senden istiyorum. Senden ölümden sonra rahat bir hayat diliyorum. Cemâline bakma lezzetini; ziyan verici bir zarara ve şaşırtıcı bir fitneye uğramadan Sana kavuşma aşkını Senden diliyorum. Allah'ım, bizi îman süsüyle süsle. Bizi kendileri hidâyette olup başkalarına da hidâyet yollarını gösterenler eyle.
Kaynak: Buhari, Merza: 19; Daavat: 29; Müslim, Zikir: 10; Ebû Davud, Cenâiz: 9; Nesei, Sehv: 26.
Konu: Genel
1537-)
Zeyd İbni Erkam radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in maiyyetinde bir sefere çıkmıştık. Müslümanlar büyük bir yokluk ve sıkıntı içindeydi. Asker arasında bulunan Abdullah İbni Übey, yandaşlarına:
- Allah'ın elçisinin çevresindekilere sakın bir şey vermeyin ki, onu terketsinler. Eğer Medine'ye dönersek, güçlü olanlar güçsüzleri oradan mutlaka çıkarıp atacaktır, dedi.
Ben de gidip bu olayı Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e haber verdim. Peygamber aleyhisselâm Abdullah'a adam gönderip durumu soruşturdu. O böyle bir söz söylemediğine dair yemin üstüne yemin etti. Bunun üzerine sahâbîlerden bazıları "Zeyd, Hz. Peygamber'e yalan söyledi" dediler. Allah Teâlâ, benim doğru söylediğimi tasdik eden "Münâfıklar sana geldikleri zaman..." diye başlayan Münâfıkûn sûresi'ni Nebî sallallahu aleyhi ve selleme indirinceye kadar, onların bu sözlerinden dolayı son derece üzüldüm. Daha sonra, Hz. Peygamber kendilerine istiğfar etmek için onları davet etti, fakat onlar buna da yanaşmadılar.
Kaynak: Buhârî, Tefsîru Sûre (63),1; Müslim, Sıfâtü'l-münâfıkîn 1. Ayrıca Bk. Tirmizî, Tefsîru Sûre (63)
Konu: Genel
1538-)
Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:
Ebû Süfyân'ın hanımı Hind, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem'e:
- Ey Allah'ın Resûlü! Ebû Süfyân çok cimri bir adam. Onun haberi olmadan benim aldığım dışında bana ve çocuğuma yetecek derecede bir şey vermiyor. (Benim bu yaptığım doğru mu? ) dedi. Hz. Peygamber de:
- "Örfe göre kendine ve çocuğuna yetecek kadar al!" buyurdu.
Kaynak: Buhârî, Büyû' 95, Nafakât 4, Menâkıbü'l-ensâr 23; Müslim, Akdiye 7,8,9. Ayrıca Bk. Nesâî, Kuzât 31; İbni Mâce, Cihâd 13
Konu: Genel
1538-)
Âişe (r.a.) Peygamber Efendimizin (a.s.m.) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor: Ey Cebrail, Mikâil ve israfil'in Rabbi olan Allah'ım, Cehennemin hararetinden ve kabir azabından Sana sığınıyorum.
Kaynak: Nesei, Istiâze: 56.
Konu: Genel
1539-)
Huzeyfe radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Koğuculuk yapan cennete giremez."
Kaynak: Buhârî, Edeb 49, 50; Müslim, Îmân 168, 169, 170. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Edeb 33; Tirmizî, Birr 79
Konu: Genel
1539-)
İbni Amr (r.a.) rivayet ediyor: Allah'ım, borç altında ezilmekten, düşmanın galip gelmesinden ve düşmanlarımın bana gülmesinden Sana sığınırım.
Kaynak: Nesef, İstiâze:24,31,32.
Konu: Genel
1540-)
İbni Abbâs radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem yanından geçmekte olduğu iki mezar hakkında şöyle buyurdu:
- "Bu ikisi, kendilerince büyük olmayan birer günahtan dolayı azâb görüyorlar. Evet, aslında (günahları) büyüktür. Biri koğuculuk yapardı. Diğeri ise, idrarından sakınmaz, iyice temizlenmezdi."
Kaynak: Buhârî, Vudû 55, 56, Cenâiz 82, Edeb 49. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Tahâret
Konu: Genel
1541-)
İbni Mes'ud radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
- "Size el-adh kelimesinin ne demek olduğunu söyleyeyim mi? O, insanların arasını bozmak için laf taşımak demektir."
Kaynak: Müslim, Birr 102
Konu: Genel
1541-)
Ebu'l-Yüsr'den (r.a.) rivayetle Resûl-ü Ekrem Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuşlardır: Allah'ım, yüksek bir yerden düşmekten, yıkık altında kalmaktan, boğulmaktan ve yanmaktan Sana sığınırım. Ölüm ânında şeytanın sırtımı yere getirmesinden Sana sığınıyorum. Senin yolunda mücâdele ederken sırtımı dönüp kaçarak ölmekten Sana sığınıyorum. Yılan ve akreb gibi bir hayvanın ısırmasıyla ölmekten sana sığınıyorum.
Kaynak: Neseî, Isîiâze: 61.
Konu: Genel
1542-)
İbni Mes'ûd radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Ashâbımdan hiç kimse, bir diğeri hakkında hoşlanmayacağım bir şeyi bana ulaştırmasın. Zira ben, gönül huzuru ile sizin yanınıza çıkmak istiyorum."
Kaynak: Ebû Dâvûd, Edeb 28; Tirmizî, Menâkıb 63
Konu: Genel
1543-)
Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor: Allah'ım, âlimlere uyulmadığı, ağır başlı kimselerden haya edilmediği, insanların dilleri güzel sözler ettiği halde kalbleri hayvan kalbi gibi olan bir zamana erişmeyeyim.
Kaynak: Müsned, 5:340.
Konu: Genel
1543-)
Ebû Hureyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Siz insanları madenler (gibi cins cins) bulursunuz. Onların Câhiliye döneminde hayırlı ve değerli olanları, şayet dini hükümleri iyice hazmederlerse İslâmiyet devrinde de hayırlıdırlar. Siz yine en hayırlı kişileri, yöneticilik işinden hiç hoşlanmayanlar olarak bulursunuz. Siz, en kötü kişileri de iki yüzlüler olarak bulursunuz ki onlar, birilerine bir yüzle diğerlerine bir başka yüzle gider gelirler."
Kaynak: Buhârî, Menâkıb 1; Müslim, Fezâilü's-sahâbe 199
Konu: Genel
1544-)
Muhammed İbni Zeyd'den nakledildiğine göre bazı kişiler, dedesi Abdullah İbni Ömer radıyallahu anhümâ'ya gelip:
- Biz idarecilerimizin yanına girer ve onlara karşı, oradan çıktığımız zaman söylediklerimizin tam tersi sözler söyleriz, dediler. Bunun üzerine Abdullah İbni Ömer:
- Bu sizin yaptığınızı biz, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem zamanında iki yüzlülük sayardık, cevabını verdi.
Kaynak: Buhârî, Ahkâm 27
Konu: Genel
1544-)
Ali'den (r.a.) rivayetle: Allah'ım, benden sonra gelip hadislerimi ve Sünnetimi başkalarına nakleden ve onları insanlara öğreten halifelerime merhamet eyle.
Kaynak: Taberânpnin Evsafından.
Konu: Genel
1545-)
Abdullah İbni Mes'ûd radıyallâhu anh''den rivâyet edildiğine göre Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
- "Şüphesiz ki sözde ve işte doğruluk hayra ve üstün iyiliğe yöneltir. İyilik de cennete iletir. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk (doğrucu) diye kaydedilir. Yalancılık yoldan çıkmaya (fucûr) sürükler. Fucûr da cehenneme götürür. Kişi yalancılığı meslek edinince Allah katında çok yalancı (kezzâb) diye yazılır".
Kaynak: Buhâri, Edeb 69; Müslim, Birr 103-105.
Konu: Genel
1545-)
Sa'd bin Ebî Vakkas (r.a.) rivayet ediyor: Allah'ım, kadınların fitnesinden ve kabir azabından Sana sığınırım.
Kaynak: Harâiti'nin /w/â/ından.
Konu: Genel
1546-)
Ebû Hüreyre'den (r.a.) rivayetle Peygamber Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuşlardır: Allah'ım, fakirlikten, yokluktan, zilletten Sana sığınırım. Zulmet mekten ve zulme uğramaktan Sana sığınırım.
Kaynak: Wese/,istiâze:14
Konu: Genel
1546-)
Abdullah İbni Amr İbni'l-Âs radıyallahu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Dört huy vardır ki bunlar kimde bulunursa o kişi tam münâfık olur. Kimde de bu huylardan biri bulunursa, onu terkedinceye kadar o kişide münâfıklıktan bir sıfat bulunmuş olur:
Kendisine bir şey emânet edildiği zaman ona ihanet eder.
Konuştuğunda yalan söyler.
Söz verince sözünden döner.
Düşmanlıkta haddi aşar, haksızlık yapar."
Kaynak: Buhârî, Îmân 24, Mezâlim 17, Cizye 17; Müslim, Îmân 106. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Sünnet 15; Tirmizî, Îmân 14; Nesâî, Îmân 20
Konu: Genel
1547-)
Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor: Allah'ım, açlıktan Sana sığınırım. Şüphesiz o kötü arkadaştır. Hıyanetten Sana sığınırım. Şüphesiz o kötü bir sırdaştır.
Kaynak: Ebû Davud, Vitir: 32; Neseî, İstiâze: 19,20; İbnimâce, Erime: 53.
Konu: Genel
1547-)
İbni Abbâs radıyallahu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Kim görmediği bir rüyayı gördüm deyip anlatırsa, âhirette yerine getirmesi mümkün olmayan bir işe, iki arpa tanesini birbirine düğümleme cezasına çarptırılır.
Kim, bir topluluğun duyulmasını istemedikleri bir sözü öğrenmeye çalışır (kulak hırsızlığı yapar)sa, kıyamet günü kulaklarına eritilmiş kurşun dökülür.
Kim de herhangi bir canlının resim (ve heykelini) yaparsa, o da kıyamette, yapamayacağı halde, "haydi buna can ver " diye zorlanarak azâb edilir."
Kaynak: Buhârî, Ta'bîr 45. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Edeb 88; Tirmizî, Rüyâ 8; İbni Mâce, Rüyâ 8
Konu: Genel
1548-)
İbni Ömer radıyallahu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"En büyük yalan, görmediği düşü gördüm diye kişinin gözlerine iftira etmesidir."
Kaynak: Buhârî, Ta'bîr 45
Konu: Genel
1548-)
Ebû Hüreyre'den (r.a.) rivayetle: Allah'ım, tefrikadan, iki yüzlülükten ve kötü ahlâktan sana sığınırım.
Kaynak: Ebû Davud, Vrtir: 32; Neseî, Fstiâze, 21.
Konu: Genel
1549-)
Semüre İbni Cündeb radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, ashâbına:
- "Düş göreniniz var mı?" diye sorup, "gördüm" diyenin düşünü, Allah'ın dilediği şekilde yorumlardı. Bir sabah bize şöyle buyurdu:
- "Bu gece düşümde bana iki kişi gelerek "haydi yürü, gidiyoruz" dediler. Ben de onlarla beraber gittim. Yanı üzerine yatmış bir adamın yanına vardık. Elinde bir kaya parçası bulunan bir başka adam, onun başı ucunda ayakta duruyor, elindeki kayayı, yanı üzerine yatmış olan adamın tepesine indiriyor, başını yarıyordu. Taş yuvarlanıp gidiyor, adam taşı arkasından koşup alıyor, o geri gelinceye kadar ötekinin başı iyileşiyor, eski haline geliyordu. Adam, önce yaptığını aynen tekrarlayıp duruyordu. Ben yanımdakilere:
- “Sübhânellah! Bu nedir?” dedim.
-Yürü, yürü hele dediler. Yürüdük. Derken sırt üstü yatmış bir adamın yanına vardık. Başucunda da, elinde demir çengel bulunan bir başkası duruyordu. Bu adam, yatan kişinin bir tarafına geçip elindeki çengelle avurdunu, burnunu ve gözünü ta ensesine kadar yarıyor sonra öbür tarafına geçip orasını da aynı şekilde parçalıyordu. Bir tarafını yarıncaya kadar önceki yardığı taraf eski haline geliyor adam da sürekli aynı şekilde parçalamaya devam ediyordu. Ben:
- “Sübhânellah! Bunlar ne ? dedim.
- Yürü, yürü hele! dediler. Yürüdük. Fırın gibi bir yapıya vardık. (Râvi diyor ki, sanıyorum Peygamber Efendimiz sözlerine şöyle devam etti:) Orada ne söylenildiği anlaşılamayan çığlıklar, feryadlar birbirine karışıyordu. O yapının içinde çıplak bir sürü erkek ve kadınların bulunduğunu anladık. Altlarından alevler geldikçe, onlar çığlık atıyor, feryat koparıyorlardı. Ben:
- Bunlara ne oluyor? dedim.
- Yürü, yürü hele! dediler.Yürüdük. Nihayet bir nehire vardık. (Ravi, herhalde "kan kırmızısı bir nehir" buyurdu, diyor.) Nehrin içinde yüzen bir adam, kıyısında da yanına birçok taş yığmış bir başka adam.. Nehirde yüzen kişi, yüzeceği kadar yüzdükten sonra kıyıya geliyor ve ağzını açıyordu. Kıyıdaki adam da onun ağzına bir taş koyuyor, yüzen kişi dönüp yüzmesine devam ediyor, sonra dönüp yine kenara geliyor, ağzını açıyor öteki de ağzına bir taş daha atıyor, o da dönüp gidiyordu. Ben, yanımdaki iki kişiye:
- "Bu ikisinin hali nedir böyle? dedim.
- Yürü, yürü hele! dediler. Yürüdük. Çirkin -gördüğünüz adamların en çirkini de diyebilirsiniz- bir adamın yanına vardık. Adam, sürekli ateş yakıyor ve ateşin etrafında dolanıp duruyordu. Ben:
- "Bu adam neci?" dedim.
- Yürü, yürü hele! dediler. Yürüdük; içinde baharın tüm çiçek çeşitlerinin bulunduğu geniş yemyeşil bir bahçeye vardık. Bahçenin ortasında gayet uzun boylu bir adam vardı. O kadar ki, göğe uzanan başını nerede ise göremeyecektim. Adamın etrafında, hayatımda hiç görmediğim kadar çok çocuk bulunuyordu. Ben:
- "Bu adam ve bu çocuklar kim, (ne yapıyorlar)?" dedim.
- Yürü, yürü hele! dediler. Yürüdük, Gide gide büyük bir ağaçlığa vardık ki ben onun gibi güzel ve geniş bir ağaçlık görmüş değilim. Beni götürenler, "Gir oraya!" dediler. Birlikte girdik ve bir tuğlası altın bir tuğlası gümüşten örülmüş bir şehirle karşılaştık. Şehrin kapısına varıp açılmasını istedik. Kapı açıldı, biz de girdik. Bizi, vücutlarının yarısı bugüne kadar gördüklerinizin en güzeli, diğer tarafı bugüne kadar gördüklerinizin en çirkini birtakım adamlar karşıladı. Yanımdaki iki kişi onlara:
- Gidip şu nehre girin! dediler. Bir de ne göreyim, suyu süt gibi, bembeyaz, enine doğru akan bir nehir. Adamlar gidip nehre girdiler sonra çıkıp yanımıza geldiler. Çirkinlikleri tamamen gitmiş, hepsi de son derece güzelleşmişlerdi.
Resûl-i Ekrem sallalahu aleyhi ve sellem sözlerine şöyle devam etti:
Beni götüren iki kişi bana:
- Burası adn cennetidir, şurası da senin konağındır, dediler. Başımı kaldırıp baktım, bir de ne göreyim; beyaz buluta benzeyen bir köşk.
- İşte burası senindir, dediler. Ben o iki kişiye:
- "Allah size büyük hayırlar ihsan etsin, bırakınız da beni oraya gireyim," dedim.
- Hayır, şimdi değil! Sen oraya daha sonra gireceksin, dediler. Bunun üzerine ben:
- "Bu gece boyunca hayret verici çok şey gördüm. Gördüklerimin anlamı nedir?" dedim. Onlar:
- Anlatalım, dediler ve anlattılar:
- "İlk önce yanına vardığın kafası taşla yarılan adam var ya, o, Kur'an'ı öğrendiği halde terkeden ve farz namaz vaktini uyku ile geçiren kimsedir.
Avurdu, burnu ve gözleri demir çengelle yarılan adam, evinden çıkıp etrafa yalanlar yayan kişidir.
Fırın içindeki çıplak erkek ve kadınlar ise, zina eden erkek ve kadınlardır.
Nehirde yüzüp yüzüp de taş yutan adam, faiz yiyen kişidir.
Yanındaki ateşi sürekli yakıp, etrafında dolaşıp duran çirkin görünüşlü kişi, cehennemin görevlisi Mâlik'tir.
Bahçedeki uzun boylu adam, İbrahim aleyhisselâm'dır. Etrafındaki çocuklar da İslam fıtratı üzere ölen küçük yavrulardır."
Berkânî'nin rivayetinde, "fıtrat üzere doğan" kaydı bulunmaktadır.
Müslümanlardan biri:
- Ey Allah'ın elçisi! Müşrik çocukları da bunlara dahil mi? diye sordu. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
- "Müşriklerin çocukları da dahildir" buyurdu.
Vücutlarının yarısı güzel, yarısı çirkin olan adamlara gelince bunlar, güzel işleri kötü işlere karıştıran kimselerdir. (Ancak) Allah onları bağışlamıştır."
Buhârî, Ta'bîr 48
Buhârî'nin bir başka rivayetinde Efendimiz'in "Bu gece bana iki adam gelip beni kutsal bir yere çıkardılar" buyurduğu ve sonra oraya nasıl çıktığını şöyle anlattığı bildirilmektedir:
"Biz, üstü dar, altı geniş ve alt kısmında ateş yanan fırına benzer bir deliğin yanına vardık. Alevler yükseldikçe insanlar da yükseliyor, neredeyse delikten çıkacak hale geliyorlar, alevler sakinleşince dibe iniyorlardı."
Bu rivayette ,"Orada çıplak erkekler ve kadınlar bir arada bulunuyorlardı" ifadesi de bulunmaktadır.
Yine bu rivayette kesin bir ifade ile "Nihayet kandan bir nehire ulaştık" denilmektedir. "Nehrin ortasında ayakta duran bir adam, nehrin kenarında da önünde bir yığın taş bulunan bir başka adam vardı. Nehirdeki adam çıkmak isteyince, kıyıdaki onun ağzına bir taş atıyor ve onu yerine geri çeviriyordu. Çıkmak için kenara her gelişinde aynı şeyi yapıyor ağzına bir taş atıyor, o da geri dönüyordu."
Yine aynı rivayette şu ifadeler bulunmaktadır:
"O iki kişi beni ağaca çıkardılar ve beni, daha güzelini hiç görmediğim bir eve soktular. İçinde yaşlı ve genç insanlar vardı."
"Şu ağzının parçalandığını gördüğün adam var ya, o yalancının biriydi. Sürekli yalan söylerdi. Onun yalanları ufukları kaplıyordu. İşte o yalancı adam, kıyamet gününe kadar böyle azâb olunacaktır."
"Bir de şu başının ezildiğini gördüğün adam var ya, ona da Allah Kur'an'ı öğretmişti, o geceleri hep uyku ile geçirip Kur'an okumamış, gündüz de Kur'an'la amel etmemiştir. Ona da kıyamet gününe kadar böyle azâb edilir."
"Girdiğin birinci ev, mü'minlerin; şu ev ise, şehidlerin evidir. Ben Cebrâil'im, bu da Mikâil'dir. Kaldır başını! dedi. Başımı kaldırdım bir de ne göreyim, üstümde buluta benzer bir şey duruyor. Burası da senin konağındır" dediler. Ben:
- Bırakın beni, oraya gireyim, dedim.
- "Hayır, sen henüz ömrünü tamamlamadın. Onu tamamlayınca konağına gireceksin" dediler.
Kaynak: Buhârî, Cenâiz 93
Konu: Genel
1550-)
Ümmü Külsûm radıyallahu anhâ’dan Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu işittiği nakledilmiştir:
"İnsanların arasını düzeltmek maksadıyla birinden ötekine uygun sözler taşıyan (veya hayırlı konuşan) yalancı sayılmaz."
Buhârî, Sulh 2; Müslim, Birr 101. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 50; Tirmizî, Birr 26
Müslim'in rivayetinde (Birr 101) şu ifadeler yer almaktadır:
Ümmü Külsûm şöyle dedi:
"Ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in, şu üç hal dışında, halkın yalan söylemesine ruhsat verdiğini hatırlamıyorum:
Harbte,
Kişilerin arasını düzeltmekte,
Kaynak: (aile Dirliğini Sağlamak İçin) Kocanın Hanımına, Hanımın Kocasına Söylediği Sözlerde."
Konu: Genel
1551-)
Ebû Hureyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
"Her duyduğunu nakletmesi kişiye yalan olarak yeter. "
Kaynak: Müslim, Mukaddime 5
Konu: Genel
1552-)
Semüre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Yalan olduğunu zannettiği bir hadisi benden nakleden kimse yalancılardan biridir."
Kaynak: Müslim, Mukaddime, Rakamsız (ı,9); Ayrıca Bk. Tirmizî, İlim 9
Konu: Genel