Genel ile İlgili Hadisler
196-)
Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh’ den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Cihadın en faziletlisi, zâlim sultanın karşısında hakkı ve adaleti söylemektir.”
Kaynak: Ebû Dâvûd, Melâhim 17; Tirmizî, Fiten 13. Ayrıca Bk. Nesâî, Bey’at 37; İbni Mâce, Fiten 20
Konu: Genel
197-)
Ebû Abdullah Târık İbni Şihâb el-Becelî el-Ahmesî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem ayağını özengiye koymuş vaziyette iken, bir adam:
– Hangi cihad daha faziletlidir, diye sordu? Peygamberimiz:
– “Zâlim sultan katında söylenen hak söz” buyurdular.
Kaynak: Nesâî, Bey’at 37. Ayrıca: ebû Dâvûd, Melâhim 17; Tirmizî, Fiten 13. Ayrıca Bk. Nesâî, Bey’at 37; İbni Mâce, Fiten 20
Konu: Genel
197-)
Aişe'den (r.a.) rivayetle: Allah katında amellerin en sevimlisi az da olsa devamlı olanıdır.
Kaynak: Buhari, İman: 33; Müsned 6:124.
Konu: Genel
198-)
İbni Mes’ûd radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“İsrailoğulları arasında dinden sapma, ilk defa şöyle başladı:
Bir adam bir başka adama rastlar ve:
Bana baksana! Allah’dan kork ve yapmakta olduğun şeyi terket. Çünkü bu sana helâl değildir, derdi. Ertesi gün, aynı işi yaparken o adamla tekrar karşılaşır ve kendisini yaptığı kötü işten nehyetmediği gibi, onunla yiyip içmekten ve birlikte olmaktan da çekinmezdi. Onlar böyle yapınca Allah Teâlâ kalblerini birbirine benzetti. Sonra Resûl-i Ekrem şu âyeti okudu:
“İsrâiloğullarından kâfir olanlar Dâvud’un ve Meryem oğlu İsâ’nın diliyle lânetlenmişlerdir. Bunun sebebi, baş kaldırmaları ve aşırı gitmeleriydi. Birbirlerinin yaptıkları fenalıklara mani olmuyorlardı. Yapmakta oldukları ne kötü idi! Onlardan çoğunun inkâr edenleri dost edindiklerini görürsün. Nefislerinin onlara âhiret hayatı için hazırladığı şeyler ne kötüdür! Allah onlara gazab etmiştir, onlar azab içinde temelli kalacaklardır. Eğer Allah’a Peygamber’e ve ona indirilen Kur’an’a inanmış olsalardı, onları dost edinmezlerdi, fakat onların çoğu yoldan çıkmış kimselerdir” [Mâide sûresi (5), 77-81].
Hz. Peygamber bu âyetleri okuduktan sonra şöyle buyurdu:
“Hayır, Allah’a yemin ederim ki, ya iyiliği emreder, kötülükten nehyeder, zâlimin elini tutup zulmüne mani olur, onu hakka döndürür ve hak üzerinde tutarsınız; ya da Allah Teâlâ kalblerinizi birbirine benzetir, sonra da İsrâiloğullarına lânet ettiği gibi size de lânet eder.”
Ebû Dâvûd, Melâhim 17; Tirmizî, Tefsîru sûre (5), 6, 7
Yukarıdaki tercüme Ebû Dâvûd’un metnine aittir. Tirmizî’nin metninin tercümesi ise şöyledir:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“İsrâiloğulları günahlara daldıklarında, âlimleri onları nehyettiyse de onlar işledikleri günahları terketmediler. Bu defa âlimleri de onlarla birlikte oturdular, beraberce yediler, içtiler. Bunun üzerine Allah Teâlâ da onların kalblerini birbirine benzetti. Dâvûd ve Meryem oğlu İsâ’nın diliyle onlara lânet etti. Bu onların isyan etmeleri ve haddi aşmaları sebebiyle idi.”
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem yaslandığı yerden doğrulup oturarak:
Kaynak: “hayır! Canımı Gücü Ve Kudretiyle Elinde Tutan Allah’a Yemin Ederim Ki, Onları Hakka Boyun Eğdirinceye Kadar Bu Böyle Devam Edecektir” buyurdular.
Konu: Genel
199-)
Ebû Bekir es-Sıddîk radıyallahu anh şöyle dedi:
Ey insanlar! Şüphesiz siz şu âyeti okuyorsunuz:
“Ey inananlar! Siz kendinize bakın, doğru yolda iseniz sapıtan kimse size zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah’adır. İşlemekte olduklarınızı size haber verecektir” [Mâide sûresi (5), 105]. Oysa ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken işittim:
“Şüphesiz ki insanlar zâlimi görüp de onun zulmüne engel olmazlarsa, Allah’ın kendi katından göndereceği bir azabı hepsine umumileştirmesi yakındır.”
Kaynak: Ebû Dâvûd, Melâhim 17; Tirmizî, Fiten 8; Tefsîru Sûre (5), 17. Ayrıca Bk. İbni Mâce, Fiten 20
Konu: Genel
200-)
Ebû Zeyd Üsâme İbni Zeyd İbni Hârise radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’ i şöyle buyururken işittim:
“Kıyamet günü bir adam getirilir ve cehennem ateşine atılır. Bağırsakları karnından dışarı çıkar ve onlarla birlikte değirmen döndüren merkeb gibi döner durur. Cehennem halkı onun yanına toplanırlar ve derler ki:
– Ey filân! Sana ne oldu? Sen iyiliği emredip kötülükten nehyetmez miydin? O kişi de:
– Evet, iyiliği emrederdim, fakat kendim yapmazdım, münkerden nehyederdim, fakat kendim yapardım, der.”
Kaynak: Buhârî, Bed’ül-halk 10; Müslim, Zühd 51
Konu: Genel
200-)
îbni Abbas (r.a.) rivayet ediyor: Farzları yerine getirdikten sonra, Allah'ın en çok sevdiği amel bir Müslümanı sevindirmektir.
Kaynak: Taberani’nin kebir’inden.
Konu: Genel
201-)
Ebû Hureyre radıyallahu anh’ den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Münafığın alâmeti üçtür: Konuşunca yalan söyler, söz verince sözünden cayar, kendisine bir şey emanet edildiğinde hıyanet eder.”
Buhârî, Îmân 24; Müslim, Îmân 107-108. Ayrıca bk. Buhârî, Şehâdât 28, Vesâyâ 8, Mezâlim 17, Cizye 17, Edeb 69; Tirmizî, Îmân 14
Kaynak: Bir Rivayette: “oruç Tutsa, Namaz Kılsa Ve Kendini Mümin Zannetse Bile” buyurulur (müslim Îmân 109).
Konu: Genel
201-)
Ebû Cüheyfe rivayet ediyor: Allah katında amellerin en sevimlisi dili muhafaza etmektir.
Kaynak: Beyhaki’nin şi’bü’l-iman’ından.
Konu: Genel
202-)
Ebû Zer'den (r.a.) rivayetle: Allah'ın ençok sevdiği amel, Allah için sevmek ve Allah için düşmanlık beslemektir.
Kaynak: Ebû Dâvud, Sünnet 2.
Konu: Genel
202-)
Huzeyfe İbni’l-Yemân radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize iki olayı haber verdi. Bunlardan birini gördüm, diğerini de bekliyorum. Hz. Peygamber bize şunları söyledi:
“Şüphesiz ki emanet, insanların kalblerinin ta derinliklerine kök salıp yerleşti. Sonra Kur’an indi. Bu sayede insanlar Kur’an’dan ve sünnetten emaneti öğrendiler.” Sonra Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize emanetin kalkmasından bahsetti ve şöyle dedi:
“İnsan bir kere uyur ve kalbinden emanet çekilip alınır, ondan belli belirsiz bir iz kalır. Sonra bir kere daha uyur, yine kalbinden emanet alınır; bu defa da ayağının üzerinde yuvarladığın korun bıraktığı iz gibi bir eseri kalır. Sen onu içinde hiçbir şey olmadığı halde kabarık görürsün.” Daha sonra Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem eline çakıl taşları alarak ayağının üzerinde yuvarladı. Sözlerine de şöyle devam etti:
“Neticede insan o hale gelir ki, insanlar alış-veriş yaparlar da, neredeyse emaneti yerine getirecek bir kişi bile kalmaz. Hatta şöyle denilir:
“Filan oğulları arasında emin bir adam varmış.” Bir başka kişi hakkında da: “Ne kadar cesur, ne kadar zarif, ne kadar akıllı bir kişi” denilir. Oysa kalbinde hardal tanesi kadar bile iman yoktur.”
Şüphesiz ki bir zamanlar, sizin hanginizle alış-veriş yapacağıma aldırmazdım. Çünkü alış-veriş yaptığım kişi müslümansa, dini kendisini benim hakkımı vermeye yöneltirdi. Şayet hıristiyan veya yahudi ise, valisi benim hakkımı vermeye onu sevkederdi. Fakat bugün sizden sadece belli birkaç kişiyle alış-veriş yapıyorum.
Kaynak: Buhârî, Rikak 35, Fiten 13; Müslim, Îmân 230. Ayrıca Bk. Tirmizî, Fiten 17; İbn Mâce, Fiten 27
Konu: Genel
203-)
Üsâme (r.a.) rivayet ediyor: Ehl-i Beytimden bana en sevgili olan Fâtıma'dır.
Kaynak: Tirmizi Ve Hakim’in müstedrek’inden.
Konu: Genel
203-)
Huzeyfe ve Ebû Hureyre radıyallahu anhümâ’ dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Şanı yüce ve üstün olan Allah, insanları bir araya toplar. Mü’minler ayağa kalkarlar ve cennet kendilerine yaklaştırılır. Âdem aleyhisselâm’a gelirler ve derler ki:
- Ey babamız! Bize cennetin açılmasını iste! Âdem der ki:
- Sizi cennetten çıkaran, babanızın hatasından başka ne ki? Ben bu işin ehli değilim. Siz, Allah’ın dostu olan oğlum İbrahim’e gidiniz. Bunun üzerine İbrahim’e giderler, o da:
- Ben bu işin ehli değilim. Ben geriden geriye, uzaktan halîl idim. Siz, Allah Teâlâ’nın kendisiyle konuştuğu Mûsâ’ya gidiniz der. Onlar Mûsâ’ya giderler. Mûsâ kendilerine:
- Ben bu işin ehli değilim. Siz Allah’ın kelimesi ve ruhu olan İsâ’ya gidiniz, der. İsâ’ya geldiklerinde:
- Ben bu işin ehli değilim, diye karşılık verir. Bunun üzerine onlar, Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’e giderler. O da hemen ayağa kalkar ve kendisine şefaat için izin verilir. Emanet ve rahim (akrabalık bağı) gönderilir ve bu ikisi sıratın sağ ve solunda dururlar. Sizin ilk kafileniz şimşek gibi geçer. Ben:
– Annem babam feda olsun, şimşek gibi geçmek nedir? dedim. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
–“Şimşeği görmediniz mi? Göz açıp yumacak kadar bir zamanda geçip gidiverir!” buyurdu. Sonrakiler rüzgâr gibi, kuş gibi, koşucular gibi geçerler. Onları amelleri böyle süratli geçirir. Peygamberiniz sırat üzerinde durup şöyle der:
–“Ey Rabbim! Selâmete çıkar, selâmete çıkar.”
Neticede, kulların amelleri kendilerini sırattan geçirmede âciz kalır. O kadar ki, yürümeye gücü yetmeyen bir adam oturağı üzerinde sürünerek gelir. Sıratın iki tarafında emrolunduklarını yakalamakla memur asılı çengeller vardır. Bazıları yaralanmış vaziyette kurtulur, bazıları da cehenneme yuvarlanır.”
Ebu Hureyre’nin nefsi elinde olan Allah’a yemin ederim ki, cehennemin dibi yetmiş yıllık mesafe kadar derinliktedir.
Kaynak: Müslim, Îmân 329
Konu: Genel
204-)
Ebû Hubeyb Abdullah ibni Zübeyr radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
Cemel vak’ası gününde, (muharebe) durunca (babam) Zübeyr beni çağırdı. Ben de hemen ayağa kalkıp yanına vardım, dedi ki:
- Ey oğulcuğum! Bugün öldürülenler ya zâlim veya mazlumdur. Bana gelince, bugün mazlum olarak öldürüleceğim kanaatindeyim. En büyük düşüncelerimden biri, elbetteki borçlarımdır. Ne dersin, borçlarımızı ödedikten sonra malımızdan geriye birşey kalır mı? Sonra şöyle devam etti:
- Ey oğulcuğum! Malımı sat, borcumu öde. Malının kalanı olursa üçte birini vasiyet etti. Vasiyet ettiğinin üçte birinin de Abdullah’ın çocukları olan torunlarına verilmesini istedi ve:
- Borçları ödedikten sonra malımızdan birşey kalırsa, üçte biri senin oğullarına aittir, dedi.
Hişâm diyor ki:
- Abdullah’ın çocukları, Zübeyr’in Hubeyb ve Abbâd gibi bazı çocuklarının akranı idiler. O gün onun dokuz oğlu ile dokuz kızı bulunuyordu.
Abdullah der ki:
- Borcunu bana vasiyet edip duruyor ve:
- Ey oğulcuğum! Şayet borcumdan bir kısmını ödemekten aciz kalırsan, Mevlâm’dan yardım dile, diyordu. Allah’a yemin ederim ki, ben ne demek istediğini tam anlayamadım ve:
- Babacığım, Mevlân kim? dedim. O:
- Mevlâm, Allah! dedi.
- Allah’a yemin ederim ki, onun borcunu ödemekte sıkıntıya düştükçe:
– Ey Zübeyr’in Mevlâsı! Onun borcunu öde, derdim. Hemen ödeyiverirdi.
Zübeyr’in oğlu Abdullah sözüne devamla der ki:
Zübeyr, altın ve gümüş bırakmadan öldürüldü. Sadece bir bölümü Gâbe’de bulunan arazi bıraktı. Bir de on biri Medine’de, ikisi Basra’da, biri Kûfe’de ve biri de Mısır’da evler bıraktı. Abdullah sözüne şöyle devam etti:
Babamın üzerindeki borçlar şöyle olmuştu: Bir kimse kendisine gelir, ona bir emanet bırakmak ister, babam Zübeyr ise:
- Hayır, emanet olmaz, fakat borç olarak bırak. Çünkü ben onun zayi olmasından korkarım, derdi.
Zübeyr hayatı boyunca ne bir valilik, ne harac toplama memurluğu, ne de başka bir idârî görevde bulunmadı. Sadece Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem veya Ebû Bekir, Ömer ve Osman ile birlikte cihada iştirak etti.
Abdullah diyor ki:
Babamın üzerindeki borçları hesapladım, iki milyon iki yüzbin rakamını buldum.
Hakîm İbni Hizâm, Abdullah İbni Zübeyr ile karşılaştı ve:
- Ey kardeşimin oğlu! Kardeşimin borcu ne kadar? diye sordu. Borcu gizledim ve:
- Yüzbin, dedim. Bunun üzerine Hâkim:
- Allah’a yemin ederim ki, malınızın buna yeteceği kanaatinde değilim, dedi. Abdullah:
- İki milyon iki yüzbine ne dersin? deyince, Hâkim:
- Buna güç yetirebileceğinizi zannetmiyorum. Borçtan ödeme yapmakta âciz kalacak olursanız benden yardım isteyin, dedi. Abdullah diyor ki:
Zübeyr, Gâbe mevkiindeki araziyi yüz yetmişbine satın almıştı, Abdullah orayı bir milyon altı yüzbine sattı. Sonra kalktı ve:
- Kimin Zübeyr’de alacağı varsa, Gâbe’de bize gelsin! diye ilan etti. Bunun üzerine Zübeyr’den dörtyüz bin alacaklı olan Abdullah İbni Ca’fer, Zübeyr’in oğlu Abdullah’a geldi ve:
- Dilerseniz alacağımdan vazgeçip bağışlayayım, dedi. Abdullah:
- Hayır, dedi. Bunun üzerine Abdullah İbni Ca’fer:
- Şayet borcunuzdan bir bölümünü te’hir etmek isterseniz, benim alacağımı geri bırakabilirsiniz, dedi. Zübeyr’in oğlu Abdullah:
- Hayır, bunu da istemiyoruz deyince, Abdullah İbni Ca’fer:
- O halde bana araziden bir parça ayırın, dedi. Abdullah İbni Zübeyr de:
- Şuradan şuraya kadar olan arazi senin olsun, dedi.
Abdullah, kalan araziden bir bölümünü de sattı. Babası Zübeyr’in kalan borçlarını ödeyip bitirdi. Araziden dört buçuk sehim de arttı. Abdullah kalkıp Muâviye’nin huzuruna gitti. Orada Amr İbn Osman, Münzir İbni Zübeyr ve İbni Zem’a da vardı. Muâviye, Abdullah İbni Zübeyr’e:
- Gâbe’ye ne kadar değer biçildi? diye sordu. Abdullah:
- Her sehim için yüzbin, dedi. Muâviye:
- Bunlardan ne kadarı kaldı? dedi. Bunun üzerine Münzir İbni Zübeyr:
- Ben ondan bir sehimi yüzbine aldım dedi. Amr İbni Osman :
- Bir sehimini de ben yüzbine aldım dedi. İbni Zem’a:
- Bir sehimini de ben yüzbine aldım, dedi. Muâviye:
- Şimde geriye ne kadar kaldı? diye sordu. Abdullah İbni Zübeyr:
- Bir buçuk sehim, dedi. Muâviye:
- Kalan bir buçuk sehimi de ben yüz ellibine satın aldım, dedi. Abdullah İbni Ca’fer, kendi hissesini Muâviye’ye altı yüzbine sattı.
Abdullah İbni Zübeyr, babasının borçlarını ödeyip bitirince, Zübeyr’in diğer çocukları, Abdullah’a:
- Mirasımızı aramızda taksim et, dediler. Abdullah:
- Allah’a yemin ederim ki, dört sene süreyle hac mevsiminde:
Kimin Zübeyr’de alacağı varsa bize gelsin, borcunu ödeyelim, diye ilan etmedikçe, Zübeyr’in mirasını paylaştırmayacağım, dedi. Dört sene boyunca bu şekilde ilan etti. Dört sene geçince, mirası taksim etti ve (babası Zübeyr’in vasiyeti olan) üçte birini ayırdı. Zübeyr’in dört karısı vardı. Onlardan her birine bir milyon ikiyüzbin düştü. Buna göre Zübeyr’in bütün malı elli milyon iki yüzbin tutmaktadır.
Kaynak: Buhârî, Farzü’l-humus 13
Konu: Genel
204-)
Enes'den (r.a.) rivayetle: Ehl-i Beytim içerisinde en çok sevdiğim Hasan ile Hüseyin'dir.
Kaynak: Tirmizi’den.
Konu: Genel
205-)
Enes (r.a.) rivayet ediyor: İnsanlardan en çok sevdiğim Âişe, erkeklerden de onun babasıdır.
Kaynak: Müslim, Fezâilü's-sahabe: 8; İbni Mâce, Mukaddime 101;tirmizi, Menakıb: 14.
Konu: Genel
205-)
Câbir radıyallahu anh’ den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Zulümden sakınıp kaçınınız. Çünkü zulüm, kıyamet gününde zâlime zifiri karanlık olacaktır. Cimrilikten de sakınınız. Çünkü cimrilik sizden önceki ümmetleri helâk etmiş, onları birbirlerinin haksız yere kanlarını dökmeye, haramlarını helâl saymaya sevketmiştir.”
Kaynak: Müslim, Birr 56
Konu: Genel
206-)
îbni Ömer'den (r.a.) rivayetle: Allah'ın en çok sevdiği isimler Abdullah ve Abdurrahman'dır.
Kaynak: Buhari Edeb: 106; Müslim, Edeb: 2; İbni Mâce, Edeb:30; Timizi, Edeb: 64; Dârimî, İsti'zâr, 20; Müsned, 2:24,128.
Konu: Genel
206-)
Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Kıyamet gününde, haklar sahiplerine mutlaka verilecektir. Hatta boynuzsuz koyun için, boynuzlu koyundan kısas alınacaktır.”
Kaynak: Müslim, Birr 60. Ayrıca Bk. Tirmizî, Kıyâmet 2
Konu: Genel
207-)
İbni Ömer radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem aramızda iken Vedâ haccı’ndan söz ediyorduk, ama Vedâ haccı’nın ne olduğunu bilmiyorduk. Nihayet, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Allah’a hamd ve senada bulundu, sonra da deccâldan bahsederek onun hakkında uzunca bilgi verdi. Şunları söyledi:
“Allah Teâlâ’nın gönderdiği her peygamber, ümmetini deccâl konusunda uyarmıştır. Nuh ve ondan sonraki peygamberler, ümmetlerini bu konuda uyarıp sakındırdılar. Şüphesiz ki o sizin aranızda çıkarsa, onun durumu ve hali size gizli kalmaz. Rabbinizin tek gözü kör olmadığı size gizli kalan, bilmediğiniz bir şey değildir. Deccalin ise, sağ gözü kör olup, sanki salkımından dışarı fırlamış yaş bir üzüm tanesi gibidir. Uyanık olunuz! Allah Teâlâ birbirinizin kanlarını ve mallarını, şu ayınızda bugününüzü haram kıldığı gibi, birbirinize haram kılmıştır. Dikkat ediniz, sizlere tebliğ ettim mi?”
Ashâb-ı kirâm:
- Evet tebliğ ettin, dediler. Peygamberimiz:
–“Allahım! Şahit ol” diye üç defa tekrarladı. Sonra da:
Kaynak: “size Yazık Olur, Bakınız, Sakın Benden Sonra Birbirinizin Boynunu Vurup Da Küffara Dönmeyiniz” buyurdular. buhârî, Meğâzî 77. Bir Bölümü İçin Bk. Müslim, Îmân 274, Fiten 100
Konu: Genel
208-)
Hz. Âişe radıyallahu anhâ’ dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Kim bir karış mikdarı bir yere haksız olarak zulümle sahip olursa, o yerin yedi katı boynuna geçirilir.”
Kaynak: Buhârî, Mezâlim 13, Bed’ül-halk 2; Müslim, Müsâkât 139-142. Ayrıca Bk. Tirmizî, Diyât 21
Konu: Genel
209-)
Ebû Mûsâ el-Eş’arî radıyallahu anh’ den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Hiç şüphesiz Allah zâlime mühlet verir. Onu yakalayınca da kaçmasına fırsat vermez.” Sonra şu âyet-i kerîmeyi okudu:
“Rabbin, zâlim bir kasaba halkını yakalarken işte böyle yakalar. O’nun yakalaması gerçekten çok acı ve çetindir.” [Hûd sûresi (11), 102].
Kaynak: Buhârî, Tefsîru Sûre (11); Müslim, Birr 61. Ayrıca Bk. Tirmizî Tefsîru Sûre (11); İbni Mâce, Fiten 22
Konu: Genel
210-)
Muâz radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem beni (yönetici olarak Yemen’e) gönderdi ve şunları söyledi:
“Sen kitap ehli olan bir topluma gidiyorsun, Onları, Allah’dan başka ilah olmadığına ve benim Allah’ın Resûlü olduğuma şahitlik etmeye dâvet et. Eğer onlar, bu dâvete uyup itaat ederlerse, Allah’ın kendilerine her bir gün ve gecede beş vakit namazı kesin olarak farz kıldığını bildir. Şayet buna da itaat ederlerse, Allah Teâlâ’nın, zenginlerinden alınıp fakirlerine verilmek üzere, kendilerine zekâtı mutlak surette farz kıldığını bildir. Buna da itaat edip uydukları takdirde, onların mallarının en gözde ve kıymetli olanlarını almaktan sakın. Mazlumun bedduasını almaktan da son derece çekin, çünkü onun bedduası ile Allah arasında bir perde yoktur.”
Kaynak: Buhârî, Zekât 41, 63, Meğâzî 60, Tevhîd 1; Müslim, Îmân 29, 31. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Zekât 5; Tirmizî, Zekât 6; Nesâî, Zekât 46; İbni Mâce, Zekât 1
Konu: Genel
211-)
Ebû Humeyd Abdurrahman İbni Sa’d es-Sâidî radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, Ezd kabilesinden İbni Lütbiyye denilen bir adamı zekât toplamak üzere görevlendirmişti. Bu zât vazifesini yapıp Resûlullah’ın huzuruna gelince:
Şu mallar sizindir, şunlar da bana hediye edilenlerdir, dedi. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem minberde ayağa kalkdı ve Allah’a hamd ü senâdan sonra şöyle buyurdu:
“Size söyleyeceğime gelince: Allah Teâlâ’nın benim idareme verdiği işlerden birine sizlerden birini görevli tayin ediyorum, sonra da o kişi dönüp geliyor ve bana diyor ki:
Şunlar size ait olanlardır; şunlar da bana hediye edilenler.
Eğer o kişi sözünde doğru ise, babasının veya anasının evinde otursaydı da kendisine hediyesi gelseydi ya! Allah’a yemin ederim ki, sizden biriniz haksız olarak bir şey alırsa, kıyamet gününde o aldığı şeyi yüklenmiş vaziyette Allah’ın huzuruna çıkar. Ben sizden herhangi birinizin, Allah’ın huzuruna böğüren bir deve veya bir inek yahut da meleyen bir koyun yüklenmiş vaziyette mi çıkacağınızı kesinlikle bilemem.”
Sonra Resûlullah koltuklarının altının beyazı görülecek kadar ellerini yukarıya kaldırıp:
“Allahım! Tebliğ ettim mi?” buyurdu.
Kaynak: Buhârî, Hiyel 15, Zekât 3, Hibe 17, Cihâd 189, Eymân 3, Ahkâm 24; Müslim, İmâre 26-27. Ayrıca Bk. Ebû Davûd, İmâre 11; Nesâî, Zekât 6
Konu: Genel
211-)
Mesûr bin Mahreme ve Mervan birlikte rivayet ediyor: Benim en çok sevdiğim söz, en doğru olanıdır.
Kaynak: Buhari, Vekâle: 7; Itk: 13; Hibe: 24; Hums: 15;megazi, 54; Ebûdâvud, Cihad: 121.
Konu: Genel
212-)
Ebû Hureyre radıyallahu anh’ den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
Kaynak: “kimin Üzerinde Din Kardeşinin Irzı, Namusu Veya Malıyla İlgili Bir Zulüm Varsa Altın Ve Gümüşün Bulunmayacağı Kıyamet Günü Gelmeden Önce O Kimseyle Helalleşsin. Yoksa Kendisinin Sâlih Amelleri Varsa, Yaptığı Zulüm Mikdarınca Sevaplarından Alınır, (hak Sahibine Verilir.) Şâyet İyilikleri Yoksa, Kendisine Zulüm Yaptığı Kardeşinin Günahlarından Alınarak Onun Üzerine Yükletilir.” buhârî, Mezâlim 10, Rikak 48
Konu: Genel
213-)
Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallahu anhümâ’ dan rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Müslüman, dilinden ve elinden müslümanların zarar görmediği kimsedir. Muhâcir ise, Allah’ın yasakladığı şeylerden uzak duran kimsedir.”
Kaynak: Buhârî, Îmân 4-5, Rikâk 26; Müslim, Îmân 64-65. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Cihâd 2; Tirmizî, Kıyâmet 52, Îmân 12; Nesâî, Îmân 8, 9, 11
Konu: Genel
214-)
Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallahu anhüma şöyle dedi:
Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in seferde bazı yükleme hizmetlerini gören ve kendisine Kirkire denilen bir adam vardı. Adam öldü. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
“O cehennemdedir” buyurdu.
Sahâbe gelip adamın evindeki eşyalarına baktılar; ganimet malından çaldığı bir abâ buldular.
Kaynak: Buhârî, Cihâd 190. Ayrıca Bk. İbni Mâce, Cihâd 34
Konu: Genel
215-)
Ebû Bekre Nüfey’ İbni Hâris radıyallahu anh’ den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Zaman, Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü şekliyle dönmektedir. Bir yıl on iki aydır. Bunlardan dördü haram olan aydır. Üçü birbiri ardınca gelen, zilkade, zilhicce ve muharremdir. Biri ise cemaziyelâhir ile şâbân arasında bulunan ve Mudar kabilesinin daha çok değer verdiği receb ayıdır.” Peygamberimiz:
- “Bu hangi aydır?” diye sordu. Biz:
- Allah ve Resûlü daha iyi bilir, dedik. Bunun üzerine Hz. Peygamber sustu. O kadar ki, biz aya başka bir ad vereceğini zannettik.
-“Bu ay zilhicce değil mi?” dedi, biz:
- Evet, dedik.
- “Bu hangi beldedir?” diye sordu, biz:
- Allah ve Resulü daha iyi bilir, dedik. Bunun üzerine Hz. Peygamber bir süre sustu. Biz, bu şehre başka bir ad vereceğini zannettik:
- “Burası Belde-i Haram (Mekke) değil mi?” dedi, biz:
- Evet, dedik.
- “Bu hangi gün?” diye sordu, biz:
- Allah ve Resûlü daha iyi bilir, dedik. Bir müddet sustu. Öyle ki biz o güne başka bir ad vereceğini zannettik.
- “Bugün kurban günü değil mi?” dedi, biz:
- Evet, diye cevap verdik. Sonra Resulullah sözlerine şöyle devam etti:
“Şüphesiz ki, sizin kanlarınız, mallarınız, ırz ve namusunuz, şeref ve haysiyetiniz, şu gününüzün, şu beldenizin ve şu ayınızın haram olduğu gibi, birbirinize haram kılınmıştır. Rabbinize kavuşacaksınız ve o size amellerinizi soracak. Sakın benden sonra birbirinizin boynunu vurarak kâfirlere dönmeyiniz. Dikkat ediniz! Burada bulunanlar bulunmayanlara sözlerimi ulaştırsın. Umulur ki, sözlerim kendilerine ulaştırılan bazı kimseler, sözümü işiten bazı kimselerden daha iyi anlayıp koruyabilirler.” Hz. Peygamber, sonra:
- “Dikkat edin, tebliğ ettim mi?” diye sordu, biz:
- Evet, diye cevap verdik. Resûl-i Ekrem:
Kaynak: - “allahım! Şahit Ol” buyurdular. buhârî, Hac 132; Müslim, Kasâme 29
Konu: Genel
215-)
Semûre bin Cündeb'den (r.a.) rivayetle: Allah'ın en çok sevdiği sözler şu dört cümledir: "Sübhanallah [Allah'ı bütün noksan sıfatlardan tenzih ederiz,]" "Elhamdülillah [Ezelden ebede her türlü hamd ve övgü, şükür ve minnet Allah'a mahsustur,]" "Lâ ilahe illallah [Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur,] "Allahü ekber [Allah en büyüktür]." Bunlardan hangisini önce söylenirse fark etmez.
Kaynak: İbni Mâce, Edeb: 56; Müsned, 5:10,11, 20, 21.
Konu: Genel
216-)
Ebû Ümâme İyâs İbni Sa’lebe el-Hârisî radıyallahu anh’ den rivayet edildiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Yemin ederek bir müslümanın hakkını alan kimseye, Allah cehennemi vâcip kılar, cenneti de haram eder.”
Bir adam dedi ki:
- Ya Resûlallah! Şayet o küçük ve değersiz bir şey ise?
Bunun üzerine Peygamberimiz:
“Misvak ağacından bir dal bile olsa böyledir” buyurdu.
Kaynak: Müslim, Îmân 218. Ayrıca Bk. Nesâî, Kudât 30; İbni Mâce, Ahkâm 8
Konu: Genel
217-)
Adî İbni Amîre radıyallahu anh şöyle dedi:
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’ in şöyle buyurduğunu duydum:
“Mal tahsili için memur tayin ettiğimiz bir kimse, bizden bir iğneyi veya ondan daha küçük bir şeyi gizlese, bu hıyanet olur ve o şeyi kıyamet günü getirir.”
Bunun üzerine ensardan siyah tenli bir adam ayağa kalktı, -ben sanki onu görüyor gibiyim-:
– Ya Resûlallah! Benden görevlendirmeni geri al, dedi.
Peygamberimiz:
– “Sana ne oldu?” buyurdu. Adam:
– Senin söylediklerini işittim, dedi. Peygamber efendimiz:
– “Ben o sözü şimdi de söylüyorum: Sizden kimi mâlî bir göreve tayin edersek, o malın azını da çoğunu da getirsin. O maldan kendisine verileni alır, yasaklanandan ise vazgeçer.”
Kaynak: Müslim, İmâre 30. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Akdiye 5
Konu: Genel
218-)
Üsâme bin Şerik rivayet ediyor: Allah'ın en çok sevdiği kimse ahlâkı en güzel olandır.
Kaynak: Taberani’nin kebir’inden.
Konu: Genel
218-)
Ömer İbni Hattâb radıyallahu anh şöyle dedi:
Hayber Gazvesi günü idi. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in ashabından bir grup geldi ve:
– Falanca şehittir, falanca da şehittir, dediler.
Sonra bir adamın yanından geçtiler:
– Falanca kimse de şehittir, dediler. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem:
– “Hayır, ben onu, ganimetten çaldığı bir hırka -veya bir abâ- içinde cehennemde gördüm”
Kaynak: Buyurdu. müslim, Îmân 182. Ayrıca Bk. Dârimî, Siyer 48
Konu: Genel
219-)
Ebû Katâde Hâris İbni Rib’î radıyallahu anh’ den rivayet edildiğine göre, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ashâbın arasında ayağa kalkarak, onlara, Allah yolunda cihadın ve Allah’a imanın amellerin en üstünü olduğundan bahsetti. Ashâbdan bir kişi ayağa kalkarak:
- Ya Resûlallah! Eğer ben Allah yolunda öldürülürsem, bu şehitlik benim günahlarıma keffâret olur mu, ne dersiniz? diye sordu. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
“Evet, eğer sabrederek, karşılığını sadece Allah’tan umarak, cepheden kaçmaksızın Allah yolunda öldürülürsen, günahlarına keffâret olur” buyurdu.
Sonra Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem :
– “Nasıl demiştin?” diye sordu. Adam:
- Eğer ben Allah yolunda öldürülürsem, bu şehitlik benim günahlarıma keffâret olur mu, ne dersiniz? demiştim.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
– “Evet, eğer sen sabrederek, ecrini sadece Allah’tan bekleyerek ve cepheden kaçmaksızın, Allah yolunda öldürülürsen, günahlarına keffâret olur. Ancak borçların bunun dışındadır. Bunu bana Cibrîl söyledi”buyurdu.
Kaynak: Müslim, İmâre 117
Konu: Genel
220-)
Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
“Müflis kimdir, biliyor musunuz?” diye sordu. Ashâb:
- Bizim aramızda müflis, parası va malı olmayan kimsedir, dediler. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
“Şüphesiz ki ümmetimin müflisi, kıyamet günü namaz, oruç ve zekât sevabıyla gelip, fakat şuna sövüp, buna zina isnâd ve iftirası yapıp, şunun malını yiyip, bunun kanını döküp, şunu dövüp, bu sebeple iyiliklerinin sevabı şuna buna verilen ve üzerindeki kul hakları bitmeden sevapları biterse, hak sahiplerinin günahları kendisine yükletilip sonra da cehenneme atılan kimsedir” buyurdular.
Kaynak: Müslim, Birr 59. Ayrıca Bk. Tirmizî, Kıyâmet 2
Konu: Genel
221-)
Ümmü Seleme radıyallau anhâ’ dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Ben sadece bir beşerim. Sizler bana yargılanmak üzere geliyorsunuz. Belki sizin biriniz, delilini getirmekte diğerinizden daha becerikli ve daha üstün anlatımlı olabilir. Ben de dinlediğime göre o kimsenin lehinde hüküm veririm. Kimin lehine kardeşinin hakkını alıp hüküm vermişsem, ona cehennemden bir parça ayırmış olurum.”
Kaynak: Buhârî, Şehâdât 27, Hıyel 10, Ahkâm 20; Müslim, Akdiye 4. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Akdiye 7, Edeb 87; Tirmizî, Ahkâm, 11,18; Nesâî, Kudât 12,33; İbni Mâce, Ahkâm 5
Konu: Genel
221-)
İbni Abbas (r.a.) rivayet ediyor: Sizin Allah'a en sevimli olanınız, az yiyip içen ve bedence hafif olanı nızdır.
Kaynak: Deylemi’nin müsnedü’l-firdevs’inden
Konu: Genel
222-)
İbni Ömer radıyallahu anhümâ’ dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Haram kan dökmediği müddetçe mü’min, Allah’ın rahmetini ummaya devam eder.”
Kaynak: Buhârî, Diyât 1
Konu: Genel
222-)
Yezid bin Üseyd rivayet ediyor: Kendin için istediğini insanlar için de iste.
Kaynak: Hakim’in müstedrek’i, Taberani’nin Kebir’i ebu Yala’nın Müsned ve Beyhaki’nin Şi’bü’l-iman’ından
Konu: Genel
223-)
Hamza’nın eşi Havle Binti Sâmir el-Ensârîye radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’ in şöyle buyurduğunu işittim:
“Şüphesiz ki, haksız olarak Allah’ın malını kullanan kimseler, kıyamet gününde cehennemi hak ederler.”
Kaynak: Buhârî, Hums 7
Konu: Genel
223-)
Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor: Sevdiğini Ölçülü sev; bir gün gelir sevmediğin biri olabilir. Sevmediğini de ölçülü olarak sevme; bir gün gelir dostun olabilir.
Kaynak: Tirmizî, Birr: 60.
Konu: Genel
224-)
İbni Abbas'tan (r.a.) rivayetle: Size verdiği nimetlerin çokluğu sebebiyle Allah'ı sevin. Allah uğruna sevgi sebebiyle beni sevin. Ben kendilerini sevdiğim için de Ehl-i Beytimi sevin.
Kaynak: Tirmizi,menakıb:31.
Konu: Genel
224-)
Ebû Mûsâ el-Eş’arî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Mü’minin mü’mine karşı durumu, bir parçası diğer parçasını sımsıkı kenetleyip tutan binalar gibidir.”
Hz. Peygamber bunu açıklamak için, iki elinin parmaklarını birbiri arasına geçirerek kenetledi.
Kaynak: Buhârî, Salât 88, Mezâlim 5; Müslim, Birr 65. Ayrıca Bk. Tirmizî, Birr 18; Nesâî, Zekât 67
Konu: Genel
225-)
Ebû Mûsâ radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Yanında ok varken mescidlerimize veya çarşı-pazarımıza uğrayan kimse, müslümanlardan herhangi birine onlardan bir zarar gelmemesi için, okunun ucunun demirlerini eliyle tutsun.”
Kaynak: Buhârî, Salât 66, Fiten 7; Müslim, Birr 120-124. Ayrıca Bk. Ebû Dâvûd, Cihâd 65; Nesâî, Mesâcid 26; İbn Mâce, Edeb 51
Konu: Genel
225-)
İbni Abbas (r.a.) rivayet ediyor: Şu üç şey sebebiyle Arapları sevin: 1. Ben Arap olduğum için. 2. Kur'ân Arapça olduğu için. 3. Cennette Arapça konuşulacağı için.
Kaynak: Taberani’nin kebir’i Hakim’in Müstedrek’i ve Beyhaki’nin Şi’bü’l-iman’ından.
Konu: Genel
226-)
Numân İbni Beşir radıyallahu anhümâ’ dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
Kaynak: “mü’minler Birbirlerini Sevmekte, Birbirlerine Acımakta Ve Birbirlerini Korumakta Bir Vücuda Benzerler. Vücudun Bir Uzvu Hasta Olduğu Zaman, Diğer Uzuvlar Da Bu Sebeple Uykusuzluğa Ve Ateşli Hastalığa Tutulurlar.” buhârî, Edeb 27; Müslim, Birr 66
Konu: Genel
227-)
Ebû Hureyre radıyallahu anh şöyle dedi:
Nebî sallallahu aleyhi ve sellem, Ali radıyallahu anh’in oğlu Hasan’ı öpmüştü. O sırada Akra İbni Hâbis de Peygamberimiz’in yanında bulunuyordu. Akra:
Benim on tane çocuğum var, onlardan hiç birini öpmedim, dedi. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ona hayretle bakıp:
“Merhamet etmeyen kimseye merhamet olunmaz” buyurdular.
Kaynak: Buhârî, edeb 18; müslim, Fezâil 65. ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 145;tirmizî, Birr 12
Konu: Genel
227-)
Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor: Fakirleri sevin ve onlarla oturup kalkın. Kendi kusurunu bilmen, seni başkalarının kusurunu araştırmaktan alıkoysun.
Kaynak: Hakim’in müstedrek’inden.
Konu: Genel
228-)
Hz. Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:
Çölde yaşayan bedevîlerden bir grup Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’ in huzuruna geldiler ve:
- Siz çocuklarınızı öpüyor musunuz? diye sordular. Peygamberimiz:
– “Evet” buyurdu. Onlar:
- Fakat biz, Allah’a yemin ederiz ki, onları öpmüyoruz, dediler. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
Kaynak: – “allah Sizin Kalblerinizden Merhamet Duygusunu Çıkarıp Almışsa, Ben Ne Yapabilirim Ki!” buyurdu. buhârî, Edeb 18; Müslim, Fezâil 164. Ayrıca Bk. İbni Mâce, Edeb 3
Konu: Genel