Sünen-i İbn Mâce Hadis Kitabı

2570-) - “... İyâs bin Abd (Ebû Avf) el-Müzenî (radıyallahü anh) bâzı insanların su sattığını görünce (onlara) şöyle dediği rivâyet olunmuştur: satmayınız. Çünkü ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den (ihtiyaç fazlası) suyun satılmasını yasakladığını işittim. "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Rehinler Kitabı
Konu: Su Satmaktan Nehiy Bâbı
2571-) - “... Câbir (bin Abdillah) (radıyallahü anhümâ)’dan: Şöyle demiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) suyun fazlasını satmayı yasakladı. "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Rehinler Kitabı
Konu: Su Satmaktan Nehiy Bâbı
2573-) - “... Âişe (radıyallahü anhâ)’dan rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir : artan su (başkasından) esirgenemez ve kuyunun (ihtiyaçtan) artan suyu (kimseden) esirgenemez. )

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Rehinler Kitabı
Konu: İhtiyaçtan Artan Suyu Başkalarının Hayvanlarından Esirgemek Yüzünden Bunların Meradan Yararlanmalarına Engel Olmanın Yasaklığı Bâbı
2574-) - “... Abdullah bin Zübeyr (radıyallahü anhümâ)'dan; Şöyle demiştir: Ensâr'dan bir adam Harre mevkiindeki hurmalıkları suladıkları su yollarından ve su nöbetinden dolayı Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) katında Zübeyr (bin el-Avvam)'ı şikâyet etti. (Bu arklardan geçen su önce Zübeyr'in hurmalıklarına uğruyordu. Sonra şikâyetçinin tarlasına varıyordu. Bir defa Zübeyr hurmalığını sulamak üzere suyu tuttuğu sıralarda) Ensârî (Zübeyr'e) : serbest bırak ki (bize) geçsin, demişti. Fakat Zübeyr kendi hurmalığını sulamadan suyu bırakmak ve nöbetini ona vermekten imtina etmişti. Sonra taraflar Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in huzurunda muhakeme oldular. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (Zübeyr'e) : Zübeyr! (Hurmalığını) sula, sonra suyu komşuna salıver) buyurdu. Bunun üzerine Ensârî hiddetlendi ve . Resûlallah! Zübeyr halan oğlu olduğu için mi? dedi. (Onu tarafgirlikle itham etmek istedi. Bu sözünden üzülen) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in mübarek yüzünün rengi değişti. (Çünkü müşteki O'nu tarafgirlikle itham etmek suretiyle saygısızlıkta bulunmuştu. ) Sonra Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : Zübeyr! (Hurmalığını) sula, sonra suyu hurma ağaçlarının köklerine —veya duvara— erişinceye kadar hapset (Su hakkını tam kullan)) buyurdu. demiştir ki: (Bu olayı anlatan) Zübeyr (radıyallahü anh) ; Vallahi öyle sanıyorum ki şu âyet bu olay hakkında indi: dedi. (Resûlüm)! Rabbına and olsun ki onlar (yani mü'miniz diyenler) aralarında çıkan anlaşmazlıkta seni hakem yapıp sonra verdiğin hükümden nefislerinde hiç bir güçlük duymayarak tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça îman etmiş olmazlar.) " (Nisa: 65)

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Rehinler Kitabı
Konu: Derelerde Akan Sulardan Şirb Yânî Ziraatı Sulamak İçin Sudan Yararlanma Nöbeti Ve Suyu Ekinde - Bahçede Tutma Miktarı Bâbı
2575-) - “... Sa'lebe bin Ebî Mâlik (radıyallahü anh)’den: Şöyle demiştir: (sallallahü aleyhi ve sellem) Mehzûr (isimli dere) suyu (ile arazilerin sulanması sırası) hakkında şöyle hükmetti: (Arazisi) yukarda olan kimse (arazisi) aşağıda olan kimsenin üstündedir (yani öncelik hakkına sâhibtir. ) Yukardaki kimse (arazisini) su ayak topuklarına varıncaya kadar sular. Sonra suyu kendisinden aşağıda olana salıverir. "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Rehinler Kitabı
Konu: Derelerde Akan Sulardan Şirb Yânî Ziraatı Sulamak İçin Sudan Yararlanma Nöbeti Ve Suyu Ekinde - Bahçede Tutma Miktarı Bâbı
2576-) - “... Amr bin Şuayb'in dedesi (Abdullah bin Amr bin el-Âs) (radıyallahü anhüma)’den rivâyet edildiğine göre: (sallallahü aleyhi ve sellem) Mehzûr (isimli dere) suyu hakkında (arazisi olan) kişinin suyu, ayak topuklarına varıncaya kadar hapsetmesi ve suyu bundan sonra salıvermesiyle hükmetti. "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Rehinler Kitabı
Konu: Derelerde Akan Sulardan Şirb Yânî Ziraatı Sulamak İçin Sudan Yararlanma Nöbeti Ve Suyu Ekinde - Bahçede Tutma Miktarı Bâbı
2577-) - “... Ubâde bin es-Sâmit (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre : (sallallahü aleyhi ve sellem) hurmalıkların akar sudan sulanması hakkında şöyle hükmetti: En yukardaki (hurmalık), sonra yukardaki (hurmalık) aşağıdaki (hurmalık) dan önce sulanır ve su, ayak topuklarına varıncaya kadar (üstteki hurmalıkta) bırakılır. Sonra su bunun arkasında gelen aşağıdaki (hurma bahçesi) ne salıverilir. Bahçeler bitinceye veya su tükeninceye kadar böyle (yapılır). "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Rehinler Kitabı
Konu: Derelerde Akan Sulardan Şirb Yânî Ziraatı Sulamak İçin Sudan Yararlanma Nöbeti Ve Suyu Ekinde - Bahçede Tutma Miktarı Bâbı
2578-) - “... Kesîr bin Abdillah bin Amr bin Avf el-Müzenî'nin dedesi (Amr bin Avf el-Müzenî) (radıyallahü anhüm)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: sulama gününde (diğer hayvanlardan) önce sulanır. )

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Rehinler Kitabı
Konu: Su Taksimi Bâbı
2579-) - “... (Abdullah) bin Abbâs (radıyallahü anhüma)’dan rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir : devrinde taksim edilmiş olan her şey, taksim edildiği şekil üzerine (geçerli) dir. İslâmiyet devrinde taksim edilen her şey de İslâmiyet'in taksim (hükümler) i üzerine (geçerli) dir. ) "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Rehinler Kitabı
Konu: Su Taksimi Bâbı
2580-) - “... Abdullah bin Muğaffel (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: (mevât —sahipsiz— bir arazide) bir kuyu kazarsa kendi mâşiyesî (koyun, keçi, sığır ve deve sürüsü) için yatak olmak üzere (kuyu çevresinden) kırk arşınlık saha) onun (hakkı)dır. )

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Rehinler Kitabı
Konu: Sâhibsiz Arazide Kazılan Kuyunun Harim’i Bâbı
2581-) - “... Ebû Saîd-z Hudrî (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: harîmi (ondan su çekmek işinde kullanılan) ipinin uzunluğu (kadar çevresindeki yerdir. )

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Rehinler Kitabı
Konu: Sâhibsiz Arazide Kazılan Kuyunun Harim’i Bâbı
2582-) - “... Ubâde bin es-Sâmit (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir: bahçesi (yakın) ında (ki sahipsiz arazide başka bir) adamın bir, iki, üç tane hurma ağacı bulunup, sonra (bahçe sahipleri ile adam) bu ağaçların hakları hususunda ihtilâfa düştüler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bunun hakkında şöyle hüküm verdi: bulunduğu araziden beher ağacın boyu kadar olan çevresi o ağacın harimidir. "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Rehinler Kitabı
Konu: Ağaçların Harîmi Nîn Beyânı Bâbı
2583-) - “... (Abdullah) bin Ömer (radıyallahü anhümâ)’dan rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: (Hurma ağacının harımi onun dallarının uzunluğu (kadar) dır.) "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Rehinler Kitabı
Konu: Ağaçların Harîmi Nîn Beyânı Bâbı
2584-) - “... Saîd bin Hureys (radıyallahü anh)’den. Şöyle demiştir: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den işittim, buyurdu ki : bir ev veya akar satıp da bedelini bunun misline koymaz (yatırmaz) ise o kimse, (aldığı) bedelin kendisine mübarek olmamasına müstahak olur. ) " ...

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Rehinler Kitabı
Konu: Bir Taşınmaz Malı Satıp Da Bedelini O Malın Misline Yâni Bîr Taşınmaz Mala Koymayan Yâni Satın Alınmasında Kullanmayan Kimsenin Durumunun Beyânı
2586-) - “... Huzeyfe bin el-Yemân (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: bir ev satıp da bedelini onun misline koymaz (yatırmaz) ise ev (in bedeli) o kimse için mübarek olmaz.) "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Rehinler Kitabı
Konu: Bir Taşınmaz Malı Satıp Da Bedelini O Malın Misline Yâni Bîr Taşınmaz Mala Koymayan Yâni Satın Alınmasında Kullanmayan Kimsenin Durumunun Beyânı
2587-) - “... Câbir (bin Abdillah) (radıyallahü anhümâ)'dan rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir ; bahçesi veya arazisi, arsası olan bir kimse bunu (satın almayı) ortağına teklif etmedikçe (başkasına) satamaz. )

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Şuf’a Kitabı
Konu: Kim Ribâ Ev, Arsa, Tarla, Bahçe Satarsa Satmadan Önce Ortağına Bildirsin, Bâbı
2588-) - “... (Abdullah) bin Abbâs (radıyallahü anhümâ)’dan rivâyet edildiğine göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: arazisi, arsası olup da satmak isteyen bir kimse bunu (satın almayı) komşusuna teklif etsin. )

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Şuf’a Kitabı
Konu: Kim Ribâ Ev, Arsa, Tarla, Bahçe Satarsa Satmadan Önce Ortağına Bildirsin, Bâbı
2589-) - “... Câbir (bin Abdîllah) (radıyallahü anhümâ)’dan rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir : akarın yolu bir olduğu zaman (birisinin sahibi olan) komşu hazır olmasa bile komşusunun (akarının) şuf'a'sına en fazla hak sahibidir. Komşunun şuf'a hakkı (nı kullanması müşteri tarafından) beklenir. )

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Şuf’a Kitabı
Konu: Komşuluk Sebebiyle Olan Şufa
2590-) - “... Ebû Râfi’ (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur : (şuf'a açısından), sekabine (yani bitişiğindeki akara) öncelikle hak sahibidir, )

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Şuf’a Kitabı
Konu: Komşuluk Sebebiyle Olan Şufa
2591-) - “... Şerîd bin Süveyd (radıyallahü anh)’den: Yâ Resûlallah! Bir arazi (var) dır. Onda hiç kimsenin hissesi yoktur. Ancak komşuluk (hakkı) vardır (yani bunda şuf'a hakkı var mı?) dedim. O: sekabine (yani bitişiğindeki akara) öncelikle hak sahibidir, ) buyurdu. "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Şuf’a Kitabı
Konu: Komşuluk Sebebiyle Olan Şufa
2592-) - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'den; Şöyle demiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (ortaklar arasında) taksim edilmemiş (taşınmaz) mal hakkında şuf'a ile hükmetti. (Taşınmaz mal taksim edilip her hisseye âid) sınırlar belli olunca artık şuf'a (hakkı) olmaz. ... (Râvî) Ebû Âsim demiştir ki: Saîd bin el-Müseyyeb(in Ebû Hüreyre'den rivâyeti) mürseldir. Ebû Seleme'nin Ebû Hüreyre'den rivâyeti de muttasıldır. "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Şuf’a Kitabı
Konu: Ortak Akar Taksim Edîlîp Sınırlar Tâyin Edilince Artık Şufa Hakkı Olmaz
2594-) - “... Ebû Râfi' (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: (şuf'a açısından) sekabine (yani bitişiğindeki taşınmaz mala) ne ise (yani o mal az olsun çok olsun) öncelikle hak sahibidir. )

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Şuf’a Kitabı
Konu: Ortak Akar Taksim Edîlîp Sınırlar Tâyin Edilince Artık Şufa Hakkı Olmaz
2595-) - “... Câbir bin Abdillah (radıyallahü anhümâ)’dan; Şöyle demiştir: (sallallahü aleyhi ve sellem) şuf'a hakkını yalnız taksim edilmemiş (taşınmaz) bütün mallara koydu. (Taksim edilerek her hisseye âid) sınırlar konulup yollar tâyin ve ayırt edilince artık şuf'a (hakkı) yoktur. "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Şuf’a Kitabı
Konu: Ortak Akar Taksim Edîlîp Sınırlar Tâyin Edilince Artık Şufa Hakkı Olmaz
2596-) - “... (Abdullah) bin Ömer (radıyallahü anhümâ)’dan rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: (hakkı) devenin bağlı bulunduğu ipi çözmek gibidir. )

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Şuf’a Kitabı
Konu: Şufa Hakkını Talep Etme
2597-) - “... (Abdullah) bin Ömer (radıyallahü anhümâ)’dan rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: ortak diğer bir ortaktan önce (üçüncü bir ortağın hissesini şufa yoluyla) satın aldığı zaman, diğer ortağın hisseyi satın alan ortak aleyhinde bir şufa hakkı yoktur. Erginlik çağına varmamış ortak ve gâib yani hazır bulunmayan ortak için de şufa hakkı yoktur.) "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Şuf’a Kitabı
Konu: Şufa Hakkını Talep Etme
2598-) - “... Abdullah bin eş-Şıhhîr (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir; dâllesi (yitik hayvanı veya yitik her nevi malı) ateş alevidir. )

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Lukata Kitabı
Konu: Develer, Sığırlar Ve Koyunlar İle Keçiler Dâllesi Yitiği
2599-) - “... El-Münzir bin Cerîr (bin Abdullah el-Becelî) (radıyallahü anhüma)’dan; Şöyle demiştir: el-Bevâzîc'te babam (Cerir bin Abdullah) ile beraberdim. (Babamın) sığır sürüsü akşama doğru (meradan) geldi. Babam, (sürü içinde) yabancı bir sığır gördü ve : Bu nedir? diye sordu. Ordakiler: Sığır sürüsüne iltihak eden bir sığırdır, diye cevab verdiler. El-Münzir demiştir ki; Bunun üzerine babam emretti. O sığır sürüden çıkarılıp gözlerden kayboluncaya kadar kovalandı. Sonra babam şöyle dedi: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i şöyle buyururken işittim: (yani yitik hayvanı) ancak sapık bir kimse kendi malına karıştırır. )

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Lukata Kitabı
Konu: Develer, Sığırlar Ve Koyunlar İle Keçiler Dâllesi Yitiği
2600-) - “... Zeyd bin Hâlid el-Cühenî (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre : kere Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e yitik deve hükmü soruldu. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) hiddetlendi, yanakları kırmızılaştı ve cevaben ; 3&ti& ne? Onun beraberinde (uzak yolculuğa dayanan) ayaklar ve (karnında) su tulumu vardır. Sahibi ona rastlayıncaya kadar o (hayvan kendi kendine) suya varır ve safî uzun ot yer) buyurdu. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem)'e koyun - keçi yitiğinin hükmü de soruldu. Buna cevaben: al. Çünkü o (hayvancağız) şüphesiz ya sanadır ya senin kardeşinedir ya da kurtundur) buyurdu. Resül-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem)’e lukata'nın hükmü de soruldu. Bunun üzerine Resûlüllah şöyle buyurdu : dağarcığını ve ağız bağını iyice tanı ve lukatayı bir yıl ilân et. Eğer (bir kimse tarafından) kanıtlayıcı bir şekilde vasıfları anlatılırsa (ona ver). Böylece vasıfları anlatılmazsa (yani sahibi çıkmazsa) onu kendi malına kat.) "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Lukata Kitabı
Konu: Develer, Sığırlar Ve Koyunlar İle Keçiler Dâllesi Yitiği
2601-) - “... Iyâz bin Himâr (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre- Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle demiştir: bir lukata (yitik mal) bulursa âdil bir veya iki şâhid tutsun. Sonra bulduğu malı değiştirmesin ve (yitik mal bulduğunu) gizlemesin. Eğer lukata'nın sahibi gelirse öncelikle buna âid sahibidir, sahibi gelmezse (yani çıkmazsa) . . . . . . . . ". . , Süveyd bin Gafele (radıyallahü anh)’den: Şöyle demiştir: kere ben Zeyd bin Sûhân ve Selmân bin Rebîa (radıyallahü anhümâ) ile beraber (savaşa) çıktım. Nihayet hm el-Uzeyb’de olduğumuz zaman ben yitik bir kamçıya yerde bulup aldım. Zeyd ve Selmân bana: Onu at, dediler, Ben (atmaktan) îmtinâ ettim. Sonra Medîne-i Münevvere'ye vardığımız zaman ben Übey bin. Kâ'b (radıyallahü anh)'ın yanına varıp durumu ona anlattım. Übey şöyle dedi : isabet ettin, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hayatta iken ben yerde yüz dinar bulup aldım ve tmrmn Mi^Tnü*?** Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem)'e satfdM**^ O: yıl (halkın. toplandığı yerlerde) ilan et) buyurdu. Ben de onu bir yıl ilân ettim. Fakat onu bilen hiç kimseye rastlamadım. Sonra Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem)'e sordum. O: yıl daha) ilân et) buyurdu. Ben de bir yıl daha ilan ettim. Fakat onu bilen kimseyi bulamadım (Durumu tekrar arz edince) Resûl-i Ekrem şöyle buyurdu : (para)nın kesesini, ağız bağını ve sayısını hıfset (belle). Sonra bir yıl (daha) ilân et. Eğer bunu bilen bir kimse gelir (de sayısını, kesesini ve ağız bağını doğru tarif eder) se keseyi ona ver. Bunu bilen kimse gelmezse bu senin malının (bir kazanç) yolu gibidir, (Yani sana âiddir. )) " ', , . Zeyd bin Hâlid el-Cühenî (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: lukata (yitik mal) hükmü Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e soruldu. Resûl-i Ekrem şöyle buyurdu; ( bir yıl ilân et Eğer (sahibi olduğu bildirilecek bir şekilde) evsâfı anlatılırsa bunu ver. Şayet (anılan şekilde) evsâfı anlatılmazsa bunun ifâsını (kapağını, ağız bağını) ve vıâsını (kah, torba, dağarcık, kese ve hurç gibi içinde bulunduğu zarfını) hıfzet (belle). Sonra bunu ye. Daha sonra sahibi (kanıtlayıcı bilgi ile) gelirse bunu ona öde. ) "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Lukata Kitabı
Konu: Lukata Bâbı
2604-) - “... El-Mıkdâd bin Amr (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre : bir gün büyük abdestini bozmak için el-Bakî mezarlığı dolaylarına gitti. Halk (o dönemde az ve kuru yemek yedikleri için) iki üç günde ancak bir defa büyük abdest bozmaya gider ve deve kığısı gibi büyük abdest yapardı. Sonra kendisi bir harabeye girdi ve büyük abdestini yapmak için oturmuş iken baktı ki erkek büyük bir fare yerdeki bir delikten bir dinar çıkardı. Fare o deliğe girip bir dinar daha çıkardı. Sonra böylece on yedi adet dinar çıkardı. Daha sonra kırmızı bir bez parçasının kenarını delikten çıkardı. dedi ki: Sonra ben o bez parçasını çektim. Onun (yani bezin) içinde de bir dinar buldum. On sekiz adet dinar tamamlandı. Ben bunlarla (harabeden) çıktım ve bunları Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in huzuruna getirip durumu O'na arz ettim. Sonra: Bunların sadakasını (yani humus—beşte bir— hakkını) al. Yâ Resûlallah, dedim. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) (bana): (Bunları götür. Bunda sadaka (humus) yoktur. Allah bunu sana mübarek eylesin) buyurdu. Sonra : (Bunları elinle delikten çıkarmış olabilir (mi)sin?) buyurdu. Ben: Sana hak (din) ile ikramda bulunan (Allah)'a yemin ederim ki hayır (Elimi deliğe sokmadım), dedim. demiştir ki: Mikdâd ölünceye kadar bu dinarların sonu gelmedi. (Yani bitmedi. )

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Lukata Kitabı
Konu: Farenin Deliklerden Çıkardığı Malı Alıp Götürmenin Hükmüne Âit Bâb
2605-) - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu demiştir: (yani definede) humus vardır. ) "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Lukata Kitabı
Konu: Bir Rikâza Defineye Rastlayan Kimseye Âit
2606-) - “... (Abdullah) bin Abbâs (radıyallahü anhümâ)'dan rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: (yani defîne'de) humus vardır. )

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Lukata Kitabı
Konu: Bir Rikâza Defineye Rastlayan Kimseye Âit
2607-) - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur : önceki (ümmet) lerde bir akar (ev) alan bir adam vardı. (Satın aldığı) akarda içi altın dolu bir cürre (küp veya testi) buldu. Bunun üzerine (satıcıya) : Ben senden toprak aldım, senden altın almadım, dedi. (Satıcı) adam da (alıcıya) : Şüphesiz ben sana bu toprağı, içindeki ile beraber sattım, dedi. Sonra satıcı ile alıcı (üçüncü) bir adama baş vurup muhakeme oldular. Kendisine baş vurulan adam, (bunlara) : Sizin oğlunuz ve kızınız var mı? diye sordu. Bunlardan birisi (alıcı) : Benim bir oğlum var, dedi. Diğeri (satici) dâ: Benim bir kızım var, dedi. Kendisine müracaat edilen adam: Şu halde oğlana kızı nikâh ediniz. Oğlan ile kız bu altından kendilerine harcasınlar ve sadaka versinler, diye hükmetti. ) "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Lukata Kitabı
Konu: Bir Rikâza Defineye Rastlayan Kimseye Âit
2608-) - “... Câbir (bin Abdillah) (radıyallahü anhümâ)'dan rivâyet edildiğine göre : (sallallahü aleyhi ve sellem) müdebber (Yani âzadlanması sahibinin ölümüne talik edilen) köleyi sattı. "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Itık (yâni Köle Ve Cariyeyi ...
Konu: Müdebber Âzadlanması Sâhibinin Ölümüne Bağlanan Köle Bâbı
2609-) - “... Câbir bin Abdîllah (radıyallahü anhümâ)'dan; Şöyle demiştir: (Ebû Mezkûr isimli) bir adam (Ben öldükden sonra sen âzadlısın diye) tedbîr akdi suretiyle (Yâkub isminde) bir köleyi âzadladı. Adamın bu köleden başka malı da yoktu. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (âzadlanması sahibinin ölümüne talik edilen) bu köleyi (sahibi hayatta iken) sattı. Benî Adî kabilesinden İbnü'n-Nehhâm (Nuaym) isminde bir adam bu köleyi satın aldı. (Resûl-i Ekrem kölenin bedelini sahibine verdi. )

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Itık (yâni Köle Ve Cariyeyi ...
Konu: Müdebber Âzadlanması Sâhibinin Ölümüne Bağlanan Köle Bâbı
2610-) - “... (Abdullah) bin Ömer (radıyallahü anhüma)’dan rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: (yani âzadlanması sahibinin ölümüne bağlanan) köle sülüs (yani sahibinin terekesinin üçte birin) den (olmak üzere geçerli) dir.) "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Itık (yâni Köle Ve Cariyeyi ...
Konu: Müdebber Âzadlanması Sâhibinin Ölümüne Bağlanan Köle Bâbı
2611-) - “... (Abdullah) bin Abbâs (radıyallahü anhümâ)’dan rivâyet edildiğine göre: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir : bir adamın cariyesi kendisinden olma çocuk doğurursa o câriye o adamın ölümünden sonra âzadlanmış olur. ) "(Abdullah) bin Abbâs (radıyallahü anhüma)’dan: Şöyle demiştir ; (sallallahü aleyhi ve sellem)'in huzurunda (oğlu) İbrahim'in anası (ve Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem)'in cariyesi olan Mâriye) (radıyallahü anhâ)'dan söz edildi. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) ; oğlu (İbrahim) âzadladı) buyurdu. "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Itık (yâni Köle Ve Cariyeyi ...
Konu: Ümmehâtül-evlâd Yâni Sahibinden Çocuğu Olan Cariyeler Bâbı
2613-) - “... Câbir bin Abdillah (radıyallahü anhüma)'dan; Şöyle demiştir : (sallallahü aleyhi ve sellem) aramızda, hayatta iken biz, çocuklarımızın anaları olan cariyelerimizi satardık. Bunda bir sakınca görmezdik. "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Itık (yâni Köle Ve Cariyeyi ...
Konu: Ümmehâtül-evlâd Yâni Sahibinden Çocuğu Olan Cariyeler Bâbı
2615-) - “... Amr bin Şuayb'ın dedesi (Abdullah bin Amr bin el-Âs) (radıyallahü anhüma)'dan rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir : hangi bir köle ile yüz okka üzerine kitabet akdi yapılır ve İle bunun hepsini ödeyip de yalnız on okka ödememiş ise köleliği devam eder. )

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Itık (yâni Köle Ve Cariyeyi ...
Konu: Mükâteb Köle Bâbı
2616-) - “... (Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in zevcelerinden) Ümmü Seleme (radıyallahü anhâ)'dan rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (kendisine hitaben) şöyle buyurmuştur : (kadınlar) dan birisinin mükâteb bir kölesi olup kölenin ödeyeceği meblâğı (para - malı) olduğu zaman artık kölenin sahibesi (kadın) ondan saklansın (Yani köle onun odasına girmesin. )

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Itık (yâni Köle Ve Cariyeyi ...
Konu: Mükâteb Köle Bâbı
2617-) - “... Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in zevcesi Âişe (radıyallahü anhâ)’dan rivâyet edildiğine göre : (radıyallahü anhâ), dokuz okka (yani 360 dirhem) ödemek üzere âzadlanması için efendileriyle kitabet akdini yapan mükâtebe bir câriye iken O'na (yani Âişe'ye) geldi (Bu meblâğın ödenmesi hususunda ondan yardım diledi. ) Âişe, Berîre'ye: Eğer efendilerin arzu ederlerse, velâ hakkı (yani sen öldüğün zaman veraset hakkı) bana ait olmak üzere defaten onlara öderim (Yani bu meblâğla seni onlardan satınalırım ve sonra seni âzadlarım), dedi. Râvî demiştir ki : Berire efendilerinin yanına giderek durumu onlara anlattı. Fakat onlar (bu teklifi) kabul etmediler, meğer ki Âişe, Berire'nin velâ hakkını kendilerine şart koşa. Sonra Âişe, bu durumu Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e arz etti. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), (Âişe'ye) : (yani Berireyi onlardan satın al ve sonra âzadla. Çünkü velâ hakkı âzadlayanadır. Onların koştukları şart geçersizdir. ) buyurdu. Râvî demiştir ki: Sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kalktı ve (Mescide gidip) halka karşı bir hutbe irâd buyurdu. Allah'a hamd ve sena ettikten sonra şöyle buyurdu : takım adamlara ne oluyor ki, onlar Allah'ın kitabında (Yani hükmünde) olmayan bir takım şartları şart koşuyorlar. Allah'ın kitabında olmayan (ve ona aykırı olan) her şart, yüz adet şart olsa bile o bâtıldır (geçersizdir). Hak olan, Allah'ın kitabıdır ve kuvvetli olan Allah'ın şartıdır. Velâ hakkı da (köleyi - cariyeyi) âzadlayana aittir. )

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Itık (yâni Köle Ve Cariyeyi ...
Konu: Mükâteb Köle Bâbı
2618-) - “... Ka’b bin Mürre (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir : Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittim buyurdu ki : kim, müslüman bir köleyi âzadlarsa o köle o kimsenin (cehennem) ateş(in)den kurtuluşu (na vesile) olur. Âzadlayanın her kemiği âzadlananın her kemiği yerine geçer. Ve (müslümanlardan) kim, müslüman iki cariyeyi âzadlarsa o iki câriye o kimsenin (cehennem) ateş(in) den kurtuluşu (na vesile) olur. Âzadlayanın her kemiği âzadlanan iki kadının iki kemiği yerine geçer. ) . Ebû Zat (radıyallahü anh)’den. Şöyle demiştir : (bir kere Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem)’e ; Yâ Resûlallah kölelerin ve cariyelerin hangisini âzadlamak) daha faziletli (hayırlı)dır? diye sordum. Buyurdular ki: yanında en nefis (rağbetli) ve pahası en yüksek olan) dır.

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Itık (yâni Köle Ve Cariyeyi ...
Konu: Köle Ve Câriye Âzadlama Faziletinin Beyânı
2620-) - “... Semûre bin Cündüb (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: mahremi olan bir yakınına mâlik olursa o yakın (köle - câriye) hürdür. )

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Itık (yâni Köle Ve Cariyeyi ...
Konu: Kim Mahremi Olan Bir Yakınına Mâlik Olursa O Yakın Köle - Cariye Hürdür, Bâbı
2621-) - “... (Abdullah) bin Ömer (radıyallahü anhümâ)’dan rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: mahremi olan bir yakınına mâlik olursa o yakın (köle - câriye) hürdür. )

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Itık (yâni Köle Ve Cariyeyi ...
Konu: Kim Mahremi Olan Bir Yakınına Mâlik Olursa O Yakın Köle - Cariye Hürdür, Bâbı
2622-) - “... Sefine Ebû Abdirrahmân (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir : (sallallahü aleyhi ve sellem)'in zevcelerinden) Ümmü Seleme (radıyallahü anhâ) beni âzadladı ve Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e yaşadığı sürece hizmet etmemi şart koştu. "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Itık (yâni Köle Ve Cariyeyi ...
Konu: Bir Köleyi Âzadlayıp Bir Hizmette Bulunmasını Şart Koşanın Bâbı
2623-) - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir : bir memlûk (yani köle) deki hissesini âzadlarsa, (memlûkün kalan hissesine yetecek kadar) o kimsenin malı olduğu takdir de kendi malından onu (kölelikten) kurtarması vâcibtir. Şayet malı yoksa köleye (kalan hissesinin) değerini kazanması için gücü dahilindeki işlerde çalışma teklifi yapılır.) "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Itık (yâni Köle Ve Cariyeyi ...
Konu: Bir Kölede Bulunan Hissesini Âzadlayan Kimse Ye Âit Gelen Hadîsler
2624-) - “... (Abdullah) bin Ömer (radıyallahü anhüma)’dan rivâyet edildiğine gorc; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir; bir köledeki hissesini âzadlar ve kölenin (kalan) hissesine yetecek kadar malı var ise onun adına, kölenin kalan sehmi için adaletli bir kıymet takdir edilir ve o kimse, ortaklarının hisseleri (nin kıymet)ini verir. Köle de onun adına âzadlanır. Şayet o kimsenin, ortaklarının hisselerini karşılıyacak kadar malı yok ise köleden azadladığı hisseyi âzadlamış olur. )

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Itık (yâni Köle Ve Cariyeyi ...
Konu: Bir Kölede Bulunan Hissesini Âzadlayan Kimse Ye Âit Gelen Hadîsler
2625-) - “... (Abdullab) bin Ömer (radıyallahü anhüma)’dan rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: kölenin malı varken onu âzadlarsa kölenin malı o kimseyedir. Meğer ki efendi (kölesine) malını vere de böylece mal onun ola. ) ki efendi kölenin malını istisna ede (Yani kölenin malım köleye bağışlaya) ifâdesini rivâyet etmiştir. ". . (Abdullah) İbn-i Mes'ûd'un âzadlısı Umeyr (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre Abdullah (İbn-i Mes'ûd) kendisine: Umeyr! Şüphesiz beni seni kolay bir âzadlama ile âzadladin. (Çünkü) ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i: bir adam bir köleyi âzadlar da o (köle)nin (elinde bulunan) malına değinmezse o mal o (köle) nindir) buyururken işittim. Artık bana söyle, senin (elinde bulunan) malın ne (kadar)dır. " ... Müellif bu hadîsin kısmen değişik ikinci bir senedle de kendisine intikal ettiğini belirtir. "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Itık (yâni Köle Ve Cariyeyi ...
Konu: Kölenin Malı Varken Onu Âzadlayanın Bâbı
2629-) - “... Âişe (radıyallahü anhâ)'dan rivâyet edildiğine göre: - koca durumunda olan bir kölesi ve bir cariyesi vardı. Kendisi: Resûlallah ben bunları âzadlamak istiyorum, dedi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) : ikisini âzadlayacak isen kadından önce erkeği âzadla) buyurdu. "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Itık (yâni Köle Ve Cariyeyi ...
Konu: Bir Erkeği Ve Karısını Âzadlamak İsteyen Kişi Önce Erkeği Âzadlasın, Bâbı
2630-) - “... Ebû Ümâme (Es'ad) bin Sehl bin Huneyf (radıyallahü anh)’dan; Şöyle demiştir : Osman bin Affân (radıyallahü anh) (fitneciler yüzünden evine kapandığı günlerde) bir ara onlara yukardan baktı ve onların (kendisini) öldürmekten söz etmekte olduklarını işitti. Sonra (bize) şöyle söyledi: şüphesiz beni ölümle tehdîd ediyorlar. Niçin beni öldürüyorlar? Halbuki ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den: üç (suç)dan başka (suçlar)dan dolayı hiçbir müslümanın kanı (nı akıtmak) helâl olmaz: Sahih bir nikâh ile cinsel ilişkide bulunmuş olduğu halde zina edip recmedilen adam, haksız olarak bir insanı katleden adam ve müslüman olduktan sonra dinden çıkan adam (öldürülürler. ) ) buyururken işittim. Allah'a yemin ederim ki, ben ne câhîliyet devrinde ne de İslâmiyet döneminde zina ettim. Müslüman hiç bir kimseyi de öldürmedim ve müslüman olduğum andan bu ana kadar dinden çıkmadım. "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Had (cezâ)lar Kitabı
Konu: Üç Suç Dışındaki Huylardan Dolayı Hiç Bir Müslümanın Kanını Akıtmak Helâl Olmaz