Sünen-i İbn Mâce Hadis Kitabı
3562-)
- “... Üsâme bin Şerîk (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e: Şu işi yapmakta bize bir günah var mı? Falan şeyde bize bir günah var mı? diye soru sormalarına şâhid oldum. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de onlara: Allah'ın kulları, Allah (sizin sorduğunuz şeyleri işleyen kimselerden) günahı kaldırmıştır (yani günah işlemiş sayılmaz). Ancak (din) kardeşinin ırzı (yani şeref ve haysiyeti) nden bir şey kırpan kimse bu hükmün dışındadır. İşte haram olan budur) buyurdu. Bedeviler (bu kere) : Resûlallah! Tedavi olmamamızda bize bir günah var mı? diye sordular. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : olunuz, ey Allah'ın kulları. Çünkü doğrusu Allah yaşlılıktan başka yarattığı her hastalıkla beraber bir deva (ilâç) da yaratmıştır) buyurdu. Adamlar: Resûlallah! Kula verilen (hasletler) in en hayırlısı nedir? dediler. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : (Güzel huy) buyurdu. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Tıp Kitabı
Konu: Allah Verdiği Her Hastalık İçin Bir İlâç Vermiştir, Bâbı
3563-)
- “... Ebû Hızâme (es-Sa'dî) (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir: gün) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e (bir adam tarafından) : için kullandığımız ilâçlar, şifâ isteğiyle okunan dualar ve (düşmanlardan) korunmak için kullandığımız (kalkan gibi) koruyucu şeyler hakkında ne buyurursun. Bunlar Allah'ın kaderinden bir şeyi geri çevirir mi? diye soruldu. Resül-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : (da) Allah'ın kaderi (cümlesi) ndendir) buyurdu. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Tıp Kitabı
Konu: Allah Verdiği Her Hastalık İçin Bir İlâç Vermiştir, Bâbı
3564-)
- “... Abdullah (bin Mes'ûd) (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: verdiği her hastalık için bir ilâç (da) vermiştir. ) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Tıp Kitabı
Konu: Allah Verdiği Her Hastalık İçin Bir İlâç Vermiştir, Bâbı
3565-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: verdiği her hastalık için bir ilâç (da) vermiştir. ) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Tıp Kitabı
Konu: Allah Verdiği Her Hastalık İçin Bir İlâç Vermiştir, Bâbı
3566-)
- “... İbn-i Abbâs (radıyallahü anhüma)’dan rivâyet edildiğine göre: gün Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) hasta bir adamı ziyaret ederek ona: iştihan var?) diye sordu. Adam da: Bir buğday ekmeğini çok arzularım, dedi. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) : yanında bir buğday ekmeği varsa (din) kardeşine göndersin) buyurdu. Bilâhare Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): hastası bir şey yemeyi çok arzuladığı zaman hastasına (ondan) yedirsin) buyurdu. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Tıp Kitabı
Konu: Hasta Bir Şey Yemek Veya İçmek İster, Bâbı
3567-)
- “... Enes bin Mâlik (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre: gün) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir hastanın yanına ziyaret maksadıyla girdi. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) (hastaya) : şeye iştihan var mı. çörek yemek ister misin?) diye sordu. Hasta : dedi. Bunun üzerine hasta için çörek istediler. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Tıp Kitabı
Konu: Hasta Bir Şey Yemek Veya İçmek İster, Bâbı
3568-)
- “... Ümmü'l-Münzir bint-i Kays el-Ensâriyye (radıyallahü anhâ)'dan; Şöyle demiştir : (sallallahü aleyhi ve sellem) (bir gün) beraberinde Ali bin Ebi Tâlib (radıyallahü anh) olduğu halde biz (im evimizle girdi. Ali (radıyallahü anh) bir hastalıktan yeni iyileşmişti. (Olgunlaşsın diye evin bir tarafına) asılmış koruk hurma salkımlarımız vardı. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ondan yiyiyordu. Ali (radıyallahü anh) de yemek üzere (ondan) eline aldı. Fakat Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) : (Sakın. Yâ Ali! Sen hastalıktan yeni iyileştin) buyurdu. Ümmü’l-Münzir demiştir ki: Sonra ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) için şalgam yaprağı ve arpadan bir yemek yaptım. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) : (Yâ Ali! Bu yemekten al. Çünkü bu yemek şüphesiz senin için daha yararlıdır) buyurdu. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Tıp Kitabı
Konu: Hımye Perhiz Vermek Bâbı
3569-)
- “... Suhayb (bin Sinân-i Rûmî) (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir : (bir gün) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanına vardım. Önünde ekmek ve hurma vardı. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (bana) ; ve ye) buyurdu. Ben de hurmadan yemeye başladım. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (bana) : göz hastalığı bulunduğu halde hurma yiyiyorsun) buyurdu. Suhayb demiştir ki: Ben : Diğer bir kenardan çiğniyorum, dedim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de gülümsedi. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Tıp Kitabı
Konu: Hımye Perhiz Vermek Bâbı
3570-)
- “... Ukbe bin Âmir el-Cühenî (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: yemeğe ve içmeğe zorlamayınız. Çünkü Allah şüphesiz onları yedirir ve içirir. )
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Tıp Kitabı
Konu: Hastayı Yemeğe Zorlamayınız
3571-)
- “... Âişe (radıyallahü anhâ)'dan; Şöyle demiştir: (sallallahü aleyhi ve sellem), ev halkından birisi sıtma hastalığına tutulduğu zaman hasa (yani muhallebiye benzeyen bulamaç) emrederdi. Âişe demiştir ki ve Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyururdu. bu yemek, kederli kimsenin kalbini muhakkak güçlendirir (veya midesini güçlendirir) ve siz (kadınlar) dan biri yüzündeki kiri su ile giderdiği gibi hastanın kalbinden elemi giderir (veya hastanın midesini temizler). ) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Tıp Kitabı
Konu: Telbîne Muhallebiye Benzeyen Bîr Nevi Bulamaç Bâbı
3572-)
- “... Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyet edildiğine göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) : olup hoşlanılmayan telbîne'ye (yani hasâ'yı yemeğe) devam ediniz) buyurmuştur. Âişe (radıyallahü anhâ) (sözlerine devamla) : Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), ev halkından birisi hasta olduğu zaman iki tarafından biri bitinceye, yani iyileşinceye veya ölünceye kadar telbine çömleği devamlı ateş üstünde olurdu, demiştir. .
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Tıp Kitabı
Konu: Telbîne Muhallebiye Benzeyen Bîr Nevi Bulamaç Bâbı
3573-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre kendisi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den şu buyruğu işitmiştir : kara tane (yani çörek otun) da sâm'dan başka her hastalıktan şifâ vardır. ) ölümdür. Habbetü's-Sevdâ (=: Kara tane) ve şûniz (= Çörek otu) dur. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Tıp Kitabı
Konu: Kara Tane Çörek Otu Bâbı
3574-)
- “... Abdullah (İbn-i Ömer) (radıyallahü anhümâ)’dan rivâyet edildiğine göre; Resûllulah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Habbetü's-Sevdâ (çörek otunu kullanma) ya devam ediniz. Çünkü şüphesiz onda ölümden başka her hastalıktan şifâ vardır. ) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Tıp Kitabı
Konu: Kara Tane Çörek Otu Bâbı
3575-)
- “... Hâlid bin Sa'd (Mevlâ Ebî Mes'ûd el-Bedrî el-Ensârî) (radıyallahü anhümâ)’dan; Şöyle demiştir : bir yolculuğa çıktık. Beraberimizde Ğâlib bin Ebcer (radıyallahü anh) de vardı. Ğâlib yolda hastalandı. Nihayet Medîne-i Münevvere'ye vardık. Onun hastalığı devam ediyordu. İbn-i Ebî Atik (radıyallahü anhümâ) onu ziyarete geldi ve bize şöyle dedi: şu Habbetü's-Sevdâyı (kullanmayı) tavsiye ediyorum. Ondan beş veya yedi tane alıp (iyice) ufaltınız. Sonra onu birkaç damla zeytin yağı içinde hastanın burnuna bu taraftan ve şu taraftan damlatınız. Çünkü Âişe (radıyallahü anhâ), Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den şu hadisi işittiğini kendilerine anlatmıştır: şu Habbetü's Sevda (çörek otu) her hastalıktan şifâdır. Meğer ki sam (hastalığı) ola. ) Sam nedir? dedim. — Sam, ölümdür, dedi.
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Tıp Kitabı
Konu: Kara Tane Çörek Otu Bâbı
3576-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: her ay üç (gün) sabahleyin bal yalarsa o kimsenin başına büyük belâ gelmez. ) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Tıp Kitabı
Konu: Bal Bâbı
3577-)
- “... Câbîr bin Abdillah (radıyallahü anhüma)'dan; Şöyle demiştir: (sallallahü aleyhi ve sellem)'e biraz bal hediye edildi. O da aramızda birer lokma taksim etti. Ben kendi lokmamı aldım. Sonra: Yâ Resûlallah! Bir lokma fazla isterim? dedim. O (da) : buyurdu. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Tıp Kitabı
Konu: Bal Bâbı
3578-)
- “... Abdullah (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: şifalı iki şeye devam ediniz (yani devamlı kullanınız) : Bal ve Kur'ân. ) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Tıp Kitabı
Konu: Bal Bâbı
3579-)
- “... Ebû Sâid(-i Hudrî) ve Câbir (radıyallahü anhümâ)’dan rivâyet edildiğine göre bu iki sahâbî Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in şöyle buyurduğunu söylemişlerdir: kudret helvası (gibi külfetsiz nimetler nevinden bir rızık)dır. Suyu da göz (hastalığınla şifadır. Acve (denilen (Medine-i Münevvere) hurması cennet (meyvelerin) dendir ve delilik (hastalığın)a şifâdır.) ...
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Tıp Kitabı
Konu: Mantar Ve Medine-i Münevverenîn Acve Hurması Bâbı
3581-)
- “... Said bin Zeyd bin Amr bin Nüfeyi (radıyallahü anh)'den rîvâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur : Allah'ın İsrâîl oğullarına indirdiği nimetten bir nevidir. Suyu da göz (hastalığın)a şifâdır. ) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Tıp Kitabı
Konu: Mantar Ve Medine-i Münevverenîn Acve Hurması Bâbı
3582-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir: (bir gün) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanında konuşuyorduk. Bu arada mantardan söz ettik. Oradakiler : Mantar (çiçek hastalığına tutulan çocukların vücûdunda görülen tanecikler gibi) toprak (hastalığı) çiçeğidir, dediler. Bu söz, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e intikâl ettirildi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) : kudret helvası (gibi külfetsiz nimetler) nevinden bir rızıktır. Acve (denilen Medîne-i Münevvere) hurması da cennet (meyvelerin) dendir ve zehirlenme hastalığına şifâdır) buyurdu. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Tıp Kitabı
Konu: Mantar Ve Medine-i Münevverenîn Acve Hurması Bâbı
3583-)
- “... Râfi bin Amr el-Müzenî (radıyallahü anh)'den; Şöyle demiştir; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den şu buyruğu işittim: (denilen Medine-i Münevvere) hurması ve sahra (ismi verilen Mescid-i Aksâ'daki büyük taş) cennet'tendir. ) Abdurrahmân demiştir ki: Ben sahra kelimesini şeyhimin ağzından belledim. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Tıp Kitabı
Konu: Mantar Ve Medine-i Münevverenîn Acve Hurması Bâbı
3584-)
- “... Ebû Übey bin Ümm-i Haram (radıyallahü anhümâ)’dan; Şöyle demiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den şu buyruğu işittim: ve sennût (yani tereyağı tulumuna konulan bal veya dereotu) yemeye devam ediniz. Çünkü bu iki şeyde sâm'dan başka her hastalıktan şüphesiz şifâ vardır.) Yâ Resûlallah! Sâm nedir? denildi. O: buyurdu. Amr demiştir ki: Râvî İbn-i Ebi Able sennût'un dereotu olduğunu söylemiş ve diğer bâzı âlimler: Bilâkis, sennût tereyağı tulumunda olan baldır. Şâir'in şu beytindeki sennût anılan bal manasınadır : Onlar tereyağı tutumundaki bal ile tereyağı olup aralarında hıyanet hiç yoktur. (Yani o topluluk tatlı bir birlik ve beraberlik içinde sadakatla birbirine karışmış bir bütün halindedir) ve onlar komşularına hiyle edilmeye de mâni olurlar. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Tıp Kitabı
Konu: Sinameki Ve Tereyağı Tulumuna Konulan Bal Veya Dereotu Bâbı
3585-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir: defa) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) erken namaza kalktı. Ben de (O'na uyarak) erken kalktım ve (biraz) namaz kıldıktan sonra oturdum. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bana dönüp baktı ve (Farsça) : (Karnın mı ağırıyor?) buyurdu. Ben: Evet. Yâ Resûlallah, dedim. Resûl-i Ekrem (bana hitaben) : (Kalk namaz kıl, çünkü şüphesiz, namazda şifâ var) buyurdu. ... Ebü'l-Hasan bin el-Kattân ..... senediyle bunun mislini bize rivâyet etti ve onun rivâyetinde Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in Farsça olarak buyurduğu; . . . . . . . cümlesinin mânâsının (Yani sen karnından (mı) rahatsızsın) olduğu ilâvesi vardır. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Tıp Kitabı
Konu: Namaz Şifâdır
3587-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: (sallallahü aleyhi ve sellem) habîs ilâç, yani zehir kullanmayı yasaklamıştır. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Tıp Kitabı
Konu: Habîs Pis İlâç Kullanmanın Yasaklığı Bâbı
3588-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: bir zehir içer (yani yutar)ak kendini öldürürse o kimse cehennem ateşi içinde ebedi kalarak dâima o zehiri yutmakla meşgul olacaktır. ) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Tıp Kitabı
Konu: Habîs Pis İlâç Kullanmanın Yasaklığı Bâbı
3589-)
- “... Esma bînt-i Umeys (radıyallahü anhâ)’dan; Şöyle demiştir: (sallallahü aleyhi ve sellem), bana: (Sen ishal olmak için hangi ilâcı kullanırdın?) buyurdu. Ben: Şübrüm (denilen bitki), dedim. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : (O, şiddetli ishal yapar) buyurdu. Sonra ben ishal için sinameki kullandım. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : herhangi bir şey ölüme şifâ olsaydı sinameki olurdu, sinameki ölüme şifâ olacaktı) buyurdu. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Tıp Kitabı
Konu: Müshîl İlâcı Bâbı
3590-)
- “... Ümmü Kays bint-i Mıhsan (radıyallahü anhâ)'dan; Şöyle demiştir : (denilen boğaz hastalığı) nedeniyle boğazına parmağını sokmak suretiyle bademciğinin iltihabını almış olduğum bir oğlan çocuğumla beraber Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına girdim. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) : çocuklarınızın boğazına parmağınızı sokmak suretiyle bademciğini böylece sıkarak iltihabını almaya çalışıyorsunuz. Ud-i Hindi (denilen topalak bitkisini) kullanmaya devam ediniz. Udi Hindide yedi türlü şifâ vardır. Uzre (denilen boğaz hastalığı) için bu ilâç buruna çekilir. Zatü’l-Cenb için de (su ile) hastaya içirilir) buyurdu. ... Ahmed bin Amr bin es-Serh el-Mısri de ..... senediyle Ümmü Kaya bint-i Mıhsan yoluyla Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den bunun mislini bize rivâyet etti. Yûnus demiştir kmanasınadır. (Yani parmağımı çocuğun boğazına) sokup bademciğini sıktım. ) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Tıp Kitabı
Konu: Uzre Denilen Bademciklerin İltihaplanması Tedavisi Ve Ğamz Denilen Çocuğun Boğazına Parmak Sokmak Suretiyle Bademciklerinin İltihabını Almak İşinin Yasaklığı Bâbı
3592-)
- “... Enes bin Mâlik (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den şunu işittim: (Nesâ sinirinin şifâsı arabî bir koyunun kuyruğudur. Bu kuyruk eritilip üç parçaya bölünür, sonra her gün sabahleyin aç karnına bir parça içilir. ) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Tıp Kitabı
Konu: Nesâ Denilen Ve Oturak Hizasından Topuğa Uzanan Bir Sinirin İlâcı Bâbı
3593-)
- “... Sehl bin Sa'd es-Sâidî (radıyallahü anhüma)’dan; Şöyle demiştir ; (savaşı) günü Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yaralandı, retaâiye (denilen) dişi kırıldı ve başındaki miğfer kırıldı. Bunun üzerine Fâtime (radıyallahü anhâ), kanını yıkıyordu. Ali (radıyallahü anh) da kalkanla su döküyordu. Nihayet Fâtime (radıyallahü anhâ), kanın su ile (dinmeyip bilâkis) fazlalaştığını görünce, bir hasır parçasını alıp yaktı ve kül hâline gelince yaraya koydu ve böylece kan kesildi. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Tıp Kitabı
Konu: Yarayı Tedavi Etmek Bâbı
3594-)
- “... Sehl bin Sa'd es-Sâidî (radıyallahü anhüma)’den: Şöyle demiştir : olsun ki) Ben Uhud (savaşı) günü kimin Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in mübarek yüzünü yaraladığını ve kimin Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in mübarek yüzündeki yaranın kanını durdurup tedavi ettiğini, kimin kalkanda su taşıdığını ve yaranın ne ile tedavi edilmek suretiyle kanın durduğunu şüphesiz bilirim. Sehl demiştir ki: su taşıyan zât, Ali (bin Ebi Tâlib (radıyallahü anh) idi. Yarayı tedavi eden de (Peygamber'in kızı) Fâtime (radıyallahü anhâ) idi. Kan durmayınca Fâtime (radıyallahü anhâ), kanı durdurmak için eski bir hasır parçasını yakıp külünü yaranın üzerine koydu. Yaranın kanaması böylece durdu. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Tıp Kitabı
Konu: Yarayı Tedavi Etmek Bâbı
3595-)
- “... Amr bin Şuayb'ın dedesi (Abdullah bin Amr bin el-Âs) (radıyallahü anhüm)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: önce tabiblik (yani sağlıklı tedavi) bilgisi olmadığı halde tedavi işine girişen (ve hastaya zarar veren) kimse zamındır (yani diyetle mükelleftir) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Tıp Kitabı
Konu: Tabiblik Yâni Sağlıklı Tedavi Bilgisi Olmadığı Halde Buna Girişen Kimse Hakkında Gelen Hadîs Bâbı
3596-)
- “... Zeyd bin Erkam (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir: (sallallahü aleyhi ve sellem) zatülcenb hastalığının tedavisi için vers (yani Yemen za'feranı bitkisini), kust(ki topalak denilen bitki) ve zeytinyağını (birbirine karıştırıp) hastanın ağzına vermeyi övmüştür. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Tıp Kitabı
Konu: Zâtülcenb Hastalığının İlâcı Bâbı
3597-)
- “... Ümmü Kays bint-i Mıhsan (radıyallahü anhâ)’dan rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: Hindî'yi kullanmaya devam ediniz (râvî demiştir ki Ud-i Hindi ile küst'ü, yani topalak dediğimiz bitkiyi kasdetmiştir). Çünkü Ud-i Hindi'de şüphesiz yedi şifâ vardır. Zatülcenb (yani bu hastalıktan şifâ) onlardan biridir. )
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Tıp Kitabı
Konu: Zâtülcenb Hastalığının İlâcı Bâbı
3598-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: (Bir kere) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in huzurunda humma (hastalığın)dan söz edildi, bir adam hummaya sövdü. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (adama) : sövme. Çünkü ateş, demirin pasını - kirini giderdiği gibi humma (hastalığı) da günahları giderir) buyurdu. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Tıp Kitabı
Konu: Humma Hastalığı Bâbı
3599-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: defa) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), beraberinde Ebû Hüreyre bulunduğu halde humma (hastalığı) hararetinin şiddetinden dolayı (yatan) bir hastayı ziyaret etti ve Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (hastaya) : müjde olsun. Çünkü Allahü teâlâ buyuruyor ki: Humma (hastalığı) benim ateşimdir. Ben onu mü'min kuluma dünyada Mûsâllat ediyorum ki, o kulumun âhiretteki ateşten payı (dünyada çektiği humma ateşi) olsun) buyurdu. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Tıp Kitabı
Konu: Humma Hastalığı Bâbı
3600-)
- “... Âişe (radıyallahü anhâ)’dan rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: (hastalığı) cehennem hararetinin şiddetinden (bir parça) dır. Siz onu su ile soğutunuz. ) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Tıp Kitabı
Konu: Humma Hastalığı Ateşi Cehennemin Hararetinden Bir Parça Dir, Siz Onu Su İle Soğutunuz, Bâbı
3601-)
- “... İbn-i Ömer (radıyallahü anhüma)’dan rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: humma (hastalığı) şiddeti, cehennem hararetinin şiddetinden (bir parça) dır. Siz onu su ile soğutunuz. ) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Tıp Kitabı
Konu: Humma Hastalığı Ateşi Cehennemin Hararetinden Bir Parça Dir, Siz Onu Su İle Soğutunuz, Bâbı
3602-)
- “... Râfi bin Hadîc (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den : (Humma (hastalığı) cehennemin hararetinin şiddetinden (bir parça) dır. Siz onu su ile soğutunuz) buyruğunu işittim. Sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Aramâr'ın (hasta olan) bir oğlunun yanına girdi ve: hastanın hastalığını gider, şifâ ver. Ey insanların Rabbi, ey insanların ilâhı) diye duâ etti. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Tıp Kitabı
Konu: Humma Hastalığı Ateşi Cehennemin Hararetinden Bir Parça Dir, Siz Onu Su İle Soğutunuz, Bâbı
3603-)
- “... Ebû Bekr-i Sıddîk'ın kızı Esma (radıyallahü anhüma)’dan rivâyet edildiğine göre: (hastalığı) hararetinin şiddetinden ıstıraplı olan kadın kendisine götürülüyordu. Kendisi de su isteyip hastanın yakasına (yani yakası ile vücûdu arasına) dökerdi ve şöyle derdi: (sallallahü aleyhi ve sellem) : (Humma (hastalığı) hararetini su ile soğutunuz) buyurdu ve : (hastalığı) hararetinin şiddeti, cehennemin hararetinin şiddetinden (bir parça) dır) buyurdu. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Tıp Kitabı
Konu: Humma Hastalığı Ateşi Cehennemin Hararetinden Bir Parça Dir, Siz Onu Su İle Soğutunuz, Bâbı
3604-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: (hastalığı) cehennemin körüklerinden bir körüktür. Siz onu soğuk su ile kendinizden uzaklaştırınız. ) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Tıp Kitabı
Konu: Humma Hastalığı Ateşi Cehennemin Hararetinden Bir Parça Dir, Siz Onu Su İle Soğutunuz, Bâbı
3605-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: tedavi olduğunuz şeylerden herhangi birisinde hayır (yani yarar) varsa o da hacamettir. ) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Tıp Kitabı
Konu: Hacametle Tedavi Olmak Bâbı
3606-)
- “... İbn-i Abbâs (radıyallahü anhümâ)'dan rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Haram 'dan Mescid-i Aksâ'ya) götürüldüğüm gece (yani Mi'raç gecesi) meleklerden karşılaştığım her büyük cemâatin hepsi bana şöyle söylüyordu: Yâ Muhammed, hacamet olmaya devam et. ) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Tıp Kitabı
Konu: Hacametle Tedavi Olmak Bâbı
3607-)
- “... İbn-i Abbâs (radıyallahü anhüma)'dan rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir : eden kişi Allah'ın ne iyi kuludur. Kanı giderir, sırtı hafifletir ve gözü aydınlatır) " Enes bin Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Haramdan Mescid-i Aksâ'ya) götürüldüğüm gece (yani Mi'râc gecesi) yanlarından geçtiğim göz doyurucu kalabalık her cemâat bana şöyle diyordu : Yâ Muhammed! Ümmetine hacâmet olmayı emret. ) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Tıp Kitabı
Konu: Hacametle Tedavi Olmak Bâbı
3609-)
- “... Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in zevcesi Ümmü Seleme (radıyallahü anhâ)'dan rivâyet edildiğine göre: hacâmet olmak için Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den izin istemiş ve Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), ona hacâmet etmeyi, Ebû Tayba (Nâfi) (radıyallahü anh)'a emretmiştir. râvi demiştir ki, Ebû Tayba'nın Ümmü Seleme'nin ya süt kardeşi veya henüz erginlik çağına varmamış çocuk olduğunu sanırım. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Tıp Kitabı
Konu: Hacametle Tedavi Olmak Bâbı
3610-)
- “... Abdullah bin Buhayne (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre : (sallallahü aleyhi ve sellem) (Veda Hacc'ında) Lahy-i Cemel (denilen yer) de ihrâmlı iken başının ortasından hacâmet ettirdi. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Tıp Kitabı
Konu: İnsan Vücûdundan Hacâmet Olunan Yer
3611-)
- “... Alî (bin Ebî Tâlib) (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre: (Aleyhisselâm), Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e (boynun iki tarafında bulunan ve) Ahdaayn (denilen iki damarın) hizasına ve iki omuzun arasına hacâmet ettirme emrini indirdi. " ". . Enes (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: (sallallahü aleyhi ve sellem) ahdaayn (denilen iki damarın hizasın) da ve omuzları arasında hacâmet oldu. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Tıp Kitabı
Konu: İnsan Vücûdundan Hacâmet Olunan Yer
3613-)
- “... Ebû Kebşe el-Ensârî (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: (sallallahü aleyhi ve sellem) başına ve iki omuzu arasına hacâmet ettiriyor ve şöyle buyuruyordu: vücûdundan şu (bozuk) kanları akıtıp dökerse (hastalıklardan) herhangi bir şey için başka bir şeyle tedavi olmaması ona zarar vermez. ) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Tıp Kitabı
Konu: İnsan Vücûdundan Hacâmet Olunan Yer
3614-)
- “... Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (bir defa) atından bir hurma dalı üzerine düşerek ayağı çıkmıştır. Veki demiştir ki: Yani Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir incinmeden dolayı ayağının üstüne hacâmet ettirmiştir. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Tıp Kitabı
Konu: İnsan Vücûdundan Hacâmet Olunan Yer
3615-)
- “... Enes bin Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: hacâmet olmak isterse (kameri ayın) on yedi veya ondokuz ya da yirmi birinci gününü araştırıp seçsin ve kan fazlalaşmak suretiyle herhangi birinize galebe çalıp onu öldürmesin. ) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Tıp Kitabı
Konu: Hangi Günlerde Hacâmet Olmak Uygundur. Bâbı
3616-)
- “... İbn-i Ömer (radıyallahü anhüma)’dan; şöyle demiştir: Nâfi, kanım fazlalaşmak suretiyle bana galebe çaldı. Bu nedenle sen benim için bir hacâmetçi ara. Gücün yeterse yararlı ve bu işi iyi beceren bir hacâmetçi seç. Bulacağın kişi ne çok yaşlı ne de küçük yaşta bir çocuk olsun. (Hacâmet olmak istememin sebebi şudur:) Çünkü ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den şu buyruğu işittim: olmak aç karnına daha faydalıdır. Hacâmet olmak aklı artırır, hıfzetme (belleme) gücünü artırır, hafız olanın da hıfzetme kabiliyetini kuvvetlendirir. Artık kim hacâmet olmak isterse Allah'ın (mübarek) ismini anarak Perşembe günü (hacâmet) olsun. Cuma günü, Cumartesi günü ve Pazar günü hacâmet olmaktan sakınınız. Pazartesi ve Salı günü de hacâmet olunuz. Çarşamba günü hacâmet olmaktan sakınınız. Çünkü Çarşamba günü, Eyyüb (Aleyhisselâm)’ın başına belanın geldiği gündür ve ne cüzzâm (hastalığı) ne de baras (hastalığı) Çarşamba günü veya Çarşamba gecesi dışında kalan hiç bir gün veya gecede meydana gelmez. ) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Tıp Kitabı
Konu: Hangi Günlerde Hacâmet Olmak Uygundur. Bâbı