Sünen-i İbn Mâce Hadis Kitabı
4207-)
- “... Abdullah bin Amr (bin el-As) (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: alametlerinden ilk meydana gelecek olanı güneşin battığı yerden doğması ve Dabbe'nin kuşluk vaktinde insanlara (yerden) çıkmasıdır.) Zur'a demiştir ki:) Abdullah (bin Amr bin el-As) : Artık bu iki alametten hangisi diğerinden önce çıkarsa diğeri ona yakındır, dedi. Zur'a demiştir ki:) Abdullah (bin Amr bin el-As) : Ben (bu iki alametten) ilk çıkacak olan alametin ancak güneşin battığı yerden çıkması olduğunu sanırım, dedi. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Güneşin Battığı Yerden Doğması Bâbı
4208-)
- “... Safvan bin Assal (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: güneşin battığı yer tarafında yetmiş yıllık mesafe genişliğinde açılmış (durumda) bir kapı vardır. Güneş o kapı tarafından doğuncaya kadar o kapı tevbe (nin kabulü) için daima açık olacaktır. Güneş o kapı tarafından doğunca, daha önce iman etmiş olmayan veya imanında bir hayır kazanmış olmayan hiç bir kimseye (o günkü) imanı fayda vermeyecektir.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Güneşin Battığı Yerden Doğması Bâbı
4209-)
- “... Huzeyfe (bin el-Yeman) (radıyallahü anhüma)'dan rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: sol gözü sakattır, sağı yoktur. Beraberinde bir cennet ve bir cehennem vardır. Onun cehennemi bir cennet, cenneti de bir cehennemdir.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Deccalın Fitnesi, Meryem Oğlu İsa Aleyhisselamın İnip Meydana Çıkması Ve Yecuc İle Mecucun Çıkması
4210-)
- “... Ebû Bekr-i Sıddîk (radıyallahü anh)’den; şöyle demiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), bize Deccal’ın doğuda Hurasan denilen bir yerden çıkacağını kendisine yüzleri deri ile kaplanmış kalkanlar gibi (yuvarlak, geniş, ılmacıkları yüksek) kavimlerin tabi olacağını beyan buyurdu. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Deccalın Fitnesi, Meryem Oğlu İsa Aleyhisselamın İnip Meydana Çıkması Ve Yecuc İle Mecucun Çıkması
4211-)
- “... El-Mugire bin Şu’be (radıyallahü anh)'den; şöyle demiştir: bir kimse Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e Deccal hakkında benden daha fazla soru sormadı. (Ravi İbn-i Nümeyr kendi rivâyetinde "daha fazla soru" ifadesi yerine: "Benim sorularımdan daha çetin soru" dedi). Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) bana: hakkında ne soracaksın?) buyurdu. Ben: (yani halk veya Ehl-i Kitab) diyorlar ki : şüphesiz yiyecek ve içecek (maddeleri) yalnız Deccal'ın beraberinde bulunur, dedim. buyurdu ki: Allah nezdinde şu (anlattığı)ndan ehvendir. ) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Deccalın Fitnesi, Meryem Oğlu İsa Aleyhisselamın İnip Meydana Çıkması Ve Yecuc İle Mecucun Çıkması
4212-)
- “... Fatıma bint-i Kays (radıyallahü anha)'dan; şöyle demiştir: (sallallahü aleyhi ve sellem) bir gün (mescid'de) namaz kıldı ve (namazdan sonra) minbere çıktı. Ondan önce Cuma günü hariç hiç minbere çıkmazdı. Bu itibarla O'nun minbere çıkması cemaate çetin geldi (telaşa sebeb oldu). Artık kimisi ayakta, kimisi oturuyor idi. O, oturun diye cemaate eliyle işaret ederek şöyle buyurdu: size menfaat sağlayıcı ne (ganimet malı gibi) bir rağbet için ne de (düşmana karşı tedbir almayı gerektiren) bir korku nedeniyle burada (sizi toplayıp) oturdum. Velakin Temim-i Dari yanıma geldi ve bana öyle bir haber verdi ki o haber sevinçten ve göz aydınlığından dolayı benim öğle zamanındaki uykuma mani oldu. Ben de peygamberinizin sevincini sizin üzerinize yaymayı sevdim. Bilmiş olunuz ki: Temim-i Dari'nin bir amcası oğlu bana şu haberi iletti: (Onlar bir vapurla denize açılmış iken) rüzgar onları tanımadıkları bir adaya sığınmaya zorlamış. Onlar da vapurun kayıklarına binerek adaya çıkmışlar. Derken kirpikleri çok yoğun (veya çok uzun), siyah bir şey (hayvan) ile karşılaşmışlar ve ona = nesin? demişler. O: Cessase'yim, demiş. Onlar : (bir şeyler) anlat, demisler. Cessase: ne size bir haber verecek, ne de size (bir sey) soracak durumdayım. Velakin şu binayı gördünüz. Oraya gidiniz. Çünkü o binada sizin ona haber vermenize ve size haber vermeye çok iştiyaklı bir adam vardır, demiş. Bunun üzerine onlar binaya varıp adamın yanına girmişler. Orada şiddetli bir şekilde sıkıca bağlanmış, üzüntüsünü açığa vuran ve halinden çok şikayetçi, yaşlı bir adamla karşılaşmışlar. Adam onlara: neredensiniz? diye sormuş. Onlar . Şam'dan, demişler. Adam: Arablar ne yaptılar? diye sormuş. Onlar: Araplardan bir gurubuz. Sen neyi soruyorsun? demişler. Adam, içinizden çıkan o adam (yani Peygamber) ne yaptı? diye sormuş, Onlar: (O Peygamber) hayır işledi. Bir kavimle mücadele etti ve neticede de Allah O'nu o kavme galib kıldı. Bugün Arabların işi derli topludur. Hepsinin ilah'ı birdir, dinleri birdir, demişler. Adam : pınarı ne yaptı? diye sormuş. Onlar: bir pınardır. Halk o pınar suyu ile ekinlerini sular, arazileri için ondan su çıkarırlar, demişler. Adam : ve Beysan arasındaki hurma bahçeleri ne yaptı? diye sormuş. Onlar : yıl meyvesini verir, demişler. Adam: gölü ne yaptı? diye sormuş. Onlar: çokluğundan dolayı göl sahillerine taşıyor, demişler. Ravi demiştir ki: Adam bu haberler üzerine üç defa seslice derinden nefes alarak inledikten sonra: şu (bağlanmış olduğum) bağdan kurtulursam bu iki ayağımla basmıyacağım bir yer bırakmıyacağım, Ancak Taybe (yani Medine-i Münevvere) hariç. Çünku Taybe'ye (girebilmek için) bana Wq bir yol yoktur (oraya giremem), dedi. (sallallahü aleyhi ve sellem) (Deccal ile ilgili bu haberi naklettikten sonra) : sevincim buraya kadardır. İşte bu belde Taybe'dir. Nefsim kudret elinde olan (Allah) a yemin ederim ki: Medine'de bulunan dar ve geniş her yolun başında ve her düzlük ve dafein başında ta kıyamete dek kılıcını çekerek bekleyen birer melek bulunur,) buyurdu. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Deccalın Fitnesi, Meryem Oğlu İsa Aleyhisselamın İnip Meydana Çıkması Ve Yecuc İle Mecucun Çıkması
4213-)
- “... Nevvas bin Sem'an el-Kilabi (radıyallahü anh)’den; şöyle demiştir: (sallallahü aleyhi ve sellem) bir sabah Deccal'dan söz etti de onun hakkında alçaltma ve yükseltme yaptı, hatta biz onu (Medine-i Münevvere'nin) hurma bahçelerinin kenarında sandık. Sonra akşamleyin Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanına vardığımız zaman bizde meydana gelen o telaşı anladı ve: nedir, (telaşlısınız)?) diye sordu. Biz de: Resûlüllah! Sabahleyin Deccal'den söz ettin ve onun hakkında öyle alçaltma ve yükseltme yaptın ki biz onu hurma bahçesinin kenarında sandık, dedik. Bunun üzerine O: baskaşı sizin için beni daha çok endişelendiricidir: (Çünkü) ben içinizde iken çıkarsa sizin önünüzde onu ben yenerim, defederim ve şayet ben içinizde değil iken çıkarsa herkes kendi nefsini savunarak onu yenmeye calışır. Allah da her müslüman hakkında benim halifemdir (koruyucu ve yardımcıdır). Deccal çok kıvırcık saçlı bir gençtir. Gözü yerinde duruyor (fakat sakattır). Ben onu Abdu'l-Uzza bin Katan'a benzetir gibiyim. Sizden kim onu görürse, aleyhinde Kehf suresinin ilk ayetlerini okusun (ki fitnesinden emin olsun). O, Şam ile Irak arasında bir yoldan çıkacak ve sağda solda hızla fesad, bozgunculuk çıkaracaktır. Ey Allah'ın kulları (dinde) sebat ediniz,) buyurdu. Biz: Resûlüllah! Onun yeryüzünde kalma süresi ne kadardır? diye sorduk. O: gündür. Bir gün bir yıl gibi. Bir gün bir ay gibi. Bir gün bir Cuma (yani bir hafta) gibi- Diğer günleri sizin günleriniz gibidir, buyurdu.) Biz: Resûlüllah! Peki bir yıl gibi olan günde bize bir günün namazı kafi gelecek (mi)? dedik. O: Her gün(lük namazlar) için normal bir gün miktarını hesaplayınız,) buyurdu. Nevvas demiştir ki: Biz: yeryüzünde sür'ati ne kadardır? dedik. O: (Arkasından rüzgar esen bulut gibidir,) buyurdu ve (buyruğuna devamla) (Deccal bir kavmin yanına vararak onları (kendisini ilah olarak kabul etmeye) davet edecek. Onlar da davetine icabet ederek ona inanacaklar. Bunun üzerine Deccal buluta yağmur yağdırmasını emredecek ve bulut da yağmur yağdıracaktır. Yere bitki vermesini emredecek. Yer de bitki bitirecek ve o kavmin deve sürüsü (ile diğer sağım hayvanları) akşamleyin hörgüçleri alabildiğine uzamış (yani çok semiz), memeleri (sütün bolluğundan) son derece gelişip sarkmış ve böğürleri tamamen dolup şişmiş olarak (mer'adan) yanlarına dönecektir. Deccal daha sonra başka bir kavmin yanına vararak onları da davet edecek. Fakat o kavim onun sözünü reddedecek. O da onların yanından ayrılıp gidecek. Fakat o kavmin başına kıtlık felaketi gelecek ve ellerinde (mal olarak) hiç bir şey kalmayacaktır. Sonra Deccal bir harabeye uğrayacak ve ona: Definelerini çıkar, diye seslenip oradan ayrılacak. Harabenin defineleri de bal arılarının arı beyini izledikleri gibi hemen arkasına düşecektir. Sonra Deccal, gayet genç bir adamı (kendisine inanmaya) davet edecek de (genç davetini reddedince Deccal öfkesinden) onu kılıçla vurup ikiye bölecek, her parçayı bir okun ulaşabileceği hedef mesafesine fırlatacak (yani iki parça arasındaki mesafe bir okun atıldığı yer ile varabileceği hedef mesafesi kadar olacak). Sonra o genci çağıracak. Gene dirilip parlak yüzlü ve gülerek ona yönelecek (yani onunla alay ederek: Senin sapıklığın hakkında şu anda daha bilinçliyim, demek isteyecektir ve Deccal bir daha o gence dokunamayacaktır). Deccal ile halk bu halde iken aniden Allah Îsa (Aleyhisselam)'ı gönderecektir. Îsa (Aleyhisselam), Dımeşk'in doğusundaki beyaz minare yanına boyalı bir takım elbise içinde, ellerini iki meleğin kanatları üzerine koymuş olarak inecektir. Başını (önüne) eğdiği zaman başı (ter) damlatır ve başını havaya kaldırdığı zaman iri inciler gibi (yapılan) gümüş tanecikleri(ne benzeyen berrak ter tanecikleri) başından aşağıya doğru yuvarlanacaktır. Onun nefesinin kokusunu duyan hiç bir kafirin ölmemesi mümkün değildir. Onun nefesi de gözünün görebildiği mesafeye ulaşacaktır. Îsa (Aleyhisselam) gidip Deccal'a nihayet Lûd kapısı yanında yetişecek ve onu öldürecektir. Sonra Allah'ın peygamberi Îsa (Aleyhisselam), Allah'ın (Deccal'den) korumuş olduğu bir kavmin yanına varacak ve yüzlerini meshedecek (yani elini teberrüken yüzlerine sürecek veya onları korku ve sıkıntıdan kurtaracak) ve onlara cennetteki derecelerini anlatacaktır. Onlar bu halde iken aniden Allah, Îsa'ya: Îsa! Ben öyle bir takım kullarımı çıkardım ki onlarla savaşmaya hiç bir kimsenin gücü yetmez. Sen de kullarımı Tur'a götürüp orada toplu halde onları koru, diye vahiy indirecek ve Allah, Ye'cuc ve Me'cuc'u gönderecektir. Bunlar Allah'ın buyurduğu gibi her tepeden hızla sızacaklardır. Bu süratli öncüleri Taberiyye gölüne uğrayacak ve içindeki suyu içecekler (suyu tüketecekler). Sonra geride olanları (O göle) uğrayacaklar ve: Bu gölde muhakkak bir kere su vardı, diyecekler. Allah'ın peygamberi Îsa ve arkadaşları da (Tur dağında) mahsur kalacaklar. Hatta onlardan birine bir öküz kellesi sizden birinize bugünkü yüz altından daha makbul olacaktır. Sonra Allah’ın peygamberi Îsa (Aleyhisselam) ve arkadaşları Allah'a niyaz edecekler. Allah da Ye'cuc ve Me'cuc üzerine boyunlarına Mûsâllat olacak deve kurdu gönderecek. Ve böylece Ye'cuc ve Me'cuc bir kişinin ölmesi gibi bir arada ölmüş olacaklar. Allah'ın nebisi Îsa ve arkadaşları da (Tur dağından) inecekler de yeryüzünde onların laşelerinin kokusu ve kanları ile dolmadık bir karışlık yer bulamayacaklar. Bunun üzerine Îsa (Aleyhisselam) ve arkadaşları (yer yüzünün bunlardan temizlenmesi için) Allah Sübhanehu'ya niyaz edecekler. Allah da boyunları buht (cinsi) develerinin boyunlarına benzeyen bir takım kuşları laşeler üzerine gönderecek ve kuşlar laşeleri taşıyarak Allah'ın dilediği yere atacaklar. Sonra Allah onlara öyle bir yağmur gönderecek ki ne bir kerpiç bina ne de bir çadır (hiçbir seyi) o yağmurdan saklıyamıyacak (koruyamıyacak), yağmur böylece her tarafı yıkayıp ayna gibi parlatacaktır. Sonra yere: Ürününü bitir, bereketini de geri getir, denilecektir. İşte o gün cemaat nardan yiyecekler. O nar (tanesi) onları doyuracak ve onlar onun kabuğu altında gölgeleneceklerdir. Allah süte de öyle bereket verecek ki yeni doğum yapmış. deve kalabalık cemaate yetecek, yeni doğum yapmış inek bir kabileye yetecek ve yeni doğurmuş koyun - keçi akrabalardan oluşan cemaate yetecektir. Sonra onlar bu halde iken Allah onlara güzel bir rüzgar gönderecek, o rüzgar onları koltuk altlarından yakalayarak, müslüman olan herkesin ruhunu alacaktır. Diğer insanlar eşeklerin alenen çiftleştiği gibi herkesin gözü önünde cinsel ilişkilerde bulunup duracaklar. İşte kıyamet bunların başına kopacaktır,) buyurdu. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Deccalın Fitnesi, Meryem Oğlu İsa Aleyhisselamın İnip Meydana Çıkması Ve Yecuc İle Mecucun Çıkması
4214-)
- “... Nevvas bin Sem'an (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: Ye'cuc ve Me'cuc'un (silah olarak kullandıkları) yaylarından, oklarından ve kalkanlarından yedi yıl ateş yakacaklardır.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Deccalın Fitnesi, Meryem Oğlu İsa Aleyhisselamın İnip Meydana Çıkması Ve Yecuc İle Mecucun Çıkması
4215-)
- “... Ebû Umame el-Bahili (radıyallahü anh)'den; şöyle demiştir: (sallallahü aleyhi ve sellem) bir kere bize konuşma yaptı. Konuşmasının çoğu bize Deccal'i anlatan ve bizi kındıran buyruk teşkil etti idi. Buyruğunun bir Adem (Aleyhisselam)'ın zürriyetini yaratti^t ri yeryüzünde Deccal'in fitnesinden daha büyük bir fitne tAnildt %e Allah'ın gönderdiği her peygamber ümmetini behemehal Deccal’in fitnesinden sakındırdı. Ben peygamberlerin sonuncusuyum. Siz de ümmetlerin sonuncususunuz ve o (Deccal) çare yok siz (in döneminiz)de çıkacaktır. Eğer ben aranızda iken çıkarsa her müslüman için onu ben yenip defederim. Şayet benden sonra çıkarsa herkes kendi nefsini savunarak onu yenmeye çalışır. Allah da her müslüman hakkında benim halifemdir (koruyucu ve yardımcıdır). Şüphesiz o, Şam ile Irak arasında bir yoldan çıkacak ve sağa sola fesad (bozgunculuk) saçacaktır. Ey Allah'ın kulları! Artık (dinde) sebat ediniz. Şimdi ben onu size öyle vasıflandıracağım (tanıtacağım) ki, hiç bir peygamber onu o biçimde vasıflandırmamış (tanıtmamış)tır. O (habis) önce: Ben bir peygamberim, diyecektir. Halbuki benden sonra hiç bir peygamber yoktur. Sonra ikinci bir iddiada bulunarak: Ben Rabbinizim, diyecektir. Halbuki siz ölünceye kadar Rabbinizi göremezsiniz ve o (habis) a'ver (yani gözü sakat)dır. Halbuki Rabbiniz a’ver değildir. Deccal'in iki gözü arasında "Kafir" yazılıdır. Onu yazarlığı olan veya yazarlığı olmayan her mü'min okur. Şüphesiz, beraberinde bir cennet ve bir cehennemin bulunması da onun fitnesindendir. Ashnsini emredecek, yer de bu emir üzerine bitki bitirecektir. Nihayet o kavmin küçükbaş ve büyükbaş hayvanları o gün her zamandan fazla semiz, muazzam, böğürleri en şişkin ve memeleri sütle en dolgun olarak akşamleyin mer'adan dönecektir. Mekke ve Medine hariç, yer yüzünde Deccal'in ayak basmadığı ve hükümran olmadığı hiç bir yer kalmayacaktır. O, Mekke'ye ve Medine’ye yollarının hangisinden varmak istediğinde mutlaka melekler çıplak kılıçlarla karşısına çıkacak (geri çevirecekler)dir. Nihayet o, zurayb-i ahmer (kırmızı dağcık) yanına, bitek olmayan tuzlu, çorak arazinin bitim noktasının yanına inecektir. Sonra Medine şehri sakinleriyle beraber üç defa sallanacak, bunun üzerine (Medine'de bulunan) münafık erkek ve kadınlardan hiç kimse kalmayıp hepsi onun yanına gidecekler ve böylece demirci körüğünün demirin kirini, pasını giderip attığı gibi Medine de pisliği (yani habis insanları) dışına atacak ve o güne kurtuluş günü denecektir.) üzerine Ümmü şerik bint-i Ebi’l-Aker: Resûlüllah! Peki o gün Araplar nerde olacak? diye sordu. O: o gün azdır ve büyük çoğunluğu Beytü'l-Makdis (Kudüs)te bulunacaktır. İmamları da salih bir adam (olacak)tır. Him imamları (Mescid-i Aksa'da) öne geçip onlara sabah namazını kıldıracağı sırada sabahleyin onların üzerine Îsa bin Meryem (Aleyhisselam) inecektir. Bunun üzerine Îsa (Aleyhisselam)'ın öne geçip cemaate namaz kıldırması için imam geri geri yürümeye başlayacak. Fakat Îsa (Aleyhisselam) elini onun omuzları arasına koyarak: Öne geç de namaz kıldır. Çünkü kamet senin için getirildi, diyecektir. Bunun üzerine imamları onlara namaz kıldıracak, sonra imam namazı bitirince Îsa (Aleyhisselam) : açınız, diyecek ve kapı açılacaktır. Kapının önünde Deccal, beraberinde yetmiş bin yahudi olduğu halde bulunacaktır. Hepsi süslü kılıç kuşanmış, yeşil şallı olacaktır. Deccal, Îsa (Aleyhisselam)'a bakınca tuzun suda eridiği gibi eriyecek ve kaçmaya başlayacaktır. Îsa (Aleyhisselam) da (ona) : öyle bir darbem vardır ki sen ondan kurtulamıyacaksın, diyecek ye Lüdd'un doğu kapısı yanında yetişip onu öldürecektir. Allah yahudileri de hezimete uğratacaktır. Artık Allah'ın yarattığı yaratıklardan arkasında bir yahudinin saklanıp da Allah'ın konuşturmayacağı hiç bir şey kalmayacaktır. "Ey Allah'ın müslüman kulu! İşte bu, bir yahudidir. Gel de onu öldür" demeyen ne bir taş, ne bir ağaç, ne bir duvar ne de bir hayvan olacaktır (Yalnız garkada ağacı bu hükmün dışındadır. Çünkü bu ağaç onların ağaçlarındandır, konuşmayacaktır. ). (sallallahü aleyhi ve sellem) (konuşmasına devamla) buyurdu ki: (Ve Deccal'in günleri (devri) kırk yıldır. Bir yılı yarım yıl gibi ve bir yılı ay gibidir. Ayı da bir hafta gibidir ve kalan günleri kıvılcım gibi (hızlı gidicidir. Biriniz (o günlerde) sabahleyin Medinenin kapısı yanında olur da Medine'nin diğer kapısına akşama kadar varamaz.) Bunun üzerine O'na: Resûlüllah! O kısa günlerde nasıl namaz kılacağız? diye soruldu. O : namazı şu uzun günlerde nasıl takdir (hesap) ettiğiniz gibi o kısa günlerde de öylece takdir edersiniz. Sonra namaz kılınız,) buyurdu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (konuşmasına devamla) buyurdu ki: (Îsa bin Meryem (Aleyhisselam) benim ümmetim içinde (Muhammedi), adaletli bir hakim ve (yönetimde) adil bir imam olacak, haçı kırıp ezecek ve domuzu öldürecektir. (Zımmilerden) Cizyeyi kaldıracak ve zekatı terkedecektir. Artık ne koyun, keçi, sığır sürüsü ne de deve sürüsü üzerine zekat memuru çalıştırılmayacaktır. Düşmanlık ve kin de kaldırılacaktır. Zehirli olan her hayvanın zehri de sökülüp alınacaktır. Hatta küçük oğlan çocuğu, elini yılanın ağzına sokacak da yılan ona zarar vermeyecektir. Küçük kız çocuğu da arslanı kaçmaya zorlayacak da arslan ona zarar vermeyecektir. Kurt, koyun - keçi sürüsü içinde sürünün köpeği gibi olacaktır. Kap su ile dolduğu gibi yeryüzü barışla dolacaktır. Din birliği de olacak, artık Allah’tan başkasına tapılmayacaktır. Savaş da ağırlıklarını (silah ve malzemelerini) bırakacak. Kureyş (kabilesin)den hükümdarlığı alınacaktır. Yer yüzü gümüş sofrası gibi olup Adem (Aleyhisselam) 'ın ahdi ile bitkisini bitirecektir. Hatta bir üzüm salkımı üzerinde bir nefer (sayısı üçten ona kadar olan insan topluluğu) toplamında o salkım hepsini doyuracak ve bir nar üzerinde bir nefer toplamında o nar hepsini doyuracaktır. Öküz şu kadar (üstün değerdeki) mala tekabül edecek, at da birkaç (önemsiz) dirhemciğe tekabül edecektir.) Sahabiler: Resûlüllah! Atı ucuzlatan nedir? diye sordular. O: (Savaş icin ata ebedi olarak (yani hiç) binilmiyecektir (çünkü hiç savaş olmayacaktır), buyurdu. O'na: fiatını (bu kadar) pahalılaştıran nedir? diye soruldu. O : (Toprağın tamamı sürülecektir. Deccal'in çıkmasından evvel (kıtlığı) şiddetli üç yıl bulunur, o yıllarda insanların başına büyük bir açlık (felaketi) gelecektir. Allah birinci yıl buluta, yağmurunun üçte birisini tutmasını emredecek ve yere bitkisinin üçte birisini tutmasını (vermemesini) emredecektir. Sonra Allah ikinci yıl buluta emredecek, bulut da yağmurunun üçte ikisini hapsedecektir ve Allah yere emredecek, yer de bitkisinin üçte ikisini hapsedecektir. Sonra Allah üçüncü yıl buluta emredecek, bulut da yağmurunun tamamını hapsedecektir. Artık bir damla yağmur yağmıyacaktır. Allah yere de emredecek ve yer bitkisinin tamamını hapsedecektir. Artık yer yeşillik diye hiç bir sey bitirmiyecektir. Artık çift tırnaklı (geviş getiren) hiçbir hayvan kalmayıp hepsi helak olacak, Allah’ın (yaşamasını) dilediği hayvan hariç,) buyurdu. (Ona) : zamanda insanları yaşatan (azık) nedir? diye soruldu. O: (Tehlil (yani "La ilahe illallah"), tekbir (yani "Allahü ekber"), tesbih (yani "Sübhanallah") ve tahmid (yani "el-Hamdu lillah"). Bu zikirler, insanlara yemek yerine geçirilecektir,) buyurdu."
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Deccalın Fitnesi, Meryem Oğlu İsa Aleyhisselamın İnip Meydana Çıkması Ve Yecuc İle Mecucun Çıkması
4216-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: bin Meryem (Muhammedi) adil bir hakim ve adaletli bir imam (devlet başkanı) olarak (gökten yere) inmedikçe kıyamet kopmayacaktır. O, (indiğinde) haçı kıracak, domuzu öldürecek, cizyeyi kaldıracaktır. Mal da o kadar çoğalacaktır ki hiç bir kimse mal kabul etmeyecektir.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Deccalın Fitnesi, Meryem Oğlu İsa Aleyhisselamın İnip Meydana Çıkması Ve Yecuc İle Mecucun Çıkması
4217-)
- “... Ebû Said-i Hudri (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre ; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: ve Me'cuc (seddi) açılacak ve Allahü teâlâ'nın; "Onlar her tepeden hızla inecekler" ayetinde buyurduğu gibi onlar çıkıp yeryüzünü istila edecekler. Müslümanlar da onlar (ın saldırısın)dan dolayı yerlerini bırakıp geri çekilecekler. Hatta kalan müslümanlar şehirlerine ve karalarına (sığınmış) olacak ve mevagi (deve, sığır, koyun ve keçi) sürülerini yanlarında barındıracaklar (yani mer'aya gönderemiyecekler). Ye'cuc ve Me'cuc (öncüleri) nehire uğrayıp yatağında hiç bir şey kalmayacak şekilde suyunu içip tüketecekler. Olanların arkasında gelen geridekiler oraya uğrayacaklar ve sözcüleri: Şüphesiz bu yerde bir kere su vardı, diyecek. Onlar yeryüzüne hakim olacaklar. Sonra sözcüleri: Şu insanlar yeryüzü halkıdır, işlerini bitirdik. And olsun ki şimdi gök halkı savaşacağız, diyecek. Hatta onlardan biri harbesini (kısa mızrakını) göğe doğru fırlatacak ve harbesi kana bulanmış olarak dönecektir. Bunun üzerine onlar: Biz gök halkını da şüphesiz öldürdük, diyecekler. Onların böyle olduğu sırada Allah aniden deve kurdu sürüsüne benzer hayvanlar gönderecek ve bu hayvanlar onları boyunlarından yakalayacak ve onlar çekirge sürüsünün ölümü gibi olup birbirinin üstüne yığılıp kalacaklar. Sabahleyin müslümanlar onların ses sedasını işitmiyecekler. Bunun üzerine müslümanlar: Kim canını feda edip onların ne yaptığına bakacak? diyecekler. Bunun üzerine müslümanlardan nefsini Ye'cuc ve Me'cuc'a öldürtmeye hazırlamış durumda olan bir adam (sığındığı yerden) inecek ve Ye'cuc ile Me'cuc güruhunu ölmüş olarak bulacak. Bunun üzerine müslümanlara şöyle seslenecek: Dikkat ediniz! Sizleri müjdeliyorum. Düşmanlarınız ölmüşlerdir. Bunun üzerine müslümanlar (sığındıkları yerlerden) dışarı çıkacaklar ve küçükbaş, büyükbaş hayvanlarını salıverecekler.)
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Deccalın Fitnesi, Meryem Oğlu İsa Aleyhisselamın İnip Meydana Çıkması Ve Yecuc İle Mecucun Çıkması
4218-)
- “... Ebû Hureyre şöyle rivâyet etmiştir: (sallallahü aleyhi ve sellem), şöyle buyurdu: "Ye'cuc ve Me'cuc, (seddi) her gün kazarak nihayet güneşin ışığını (açmaya çalıştıkları gedikten) görmeye yaklaşınca, başlarında bulunan Amir i (kazı işini bırakıp) geri dönünüz de Allahü teâlâ dilerse yarın kazacaksınız, diyecek ve onlar da inşaallah diyecekler (veya başlarındaki adam onlara: inşaallah, deyiniz, diyecek). Sonra (ertesi gün) onlar seddin yanına varacaklar. Sedd onların (bir gün önce) bıraktıkları vaziyette olacak (yani açtıkları gedik olduğu gibi durmuş olacak) ve onlar seddi kazarak (ağacakları gediklerden) insanların üzerine çıkacaklar ve (vardıkları) suyu içip tüketecekler. Halk da onlardan (korunmak için) kal'alarına - sığınaklarına kapanacak. Bu kere onlar oklarını göğe atacaklar. Okları da üstü kanla dolu olarak geri gelecek. Bunun üzerine onlar : Biz yeryüzündeki halkı kahrettik (onlara üstün geldik) ve gök ehlini de yendik, diyecekler. Sonra Allah onların boyunlarına Mûsâllat olacak deve kurdlarını gönderecek ve onları bu kurdlarla öldürecektir. (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: (Canım (kudret) elinde olan (Allah) a yemin ederim ki yerdeki hayvanlar onların etleri(ni yemek sureti) ile muhakkak iyice semizlenecek ve memeleri süt ile dolacaktır.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Deccalın Fitnesi, Meryem Oğlu İsa Aleyhisselamın İnip Meydana Çıkması Ve Yecuc İle Mecucun Çıkması
4219-)
- “... Abdullah bin Mes'ud (radıyallahü anh)’den; şöyle demiştir: (sallallahü aleyhi ve sellem) geceleyin (Mi'raca) götürüldüğü zaman İbrahim, Mûsâ ve Îsa (Aleyhimüsselam)'a rastladı da kıyamet (gününün ne zaman kopacağı) hakkında müzakere ettiler. (Müzakereye) İbrahim ile başlayarak kıyamet (in ne zaman kopacağını ona sordular. Konu hakkında onun yanında bir bilgi olmadı. Sonra Mûsâ'ya sordular. Onun yanında da konu hakkında bir bilgi olmadı. Bunun üzerine söz Îsa bin Meryem'e verildi. O : Kıyametin kopmasına yakın şeyler (olaylar) hakkında bana bilgi verildi. Ama kıyametin kopması (vaktini) Allah'tan baska hiç kimse bilemez, dedikten sonra Deccal'in çıkmasını anlattı. Dedi ki : Sonra ben inip onu öldüreceğim ve bundan sonra halk memleketlerine dönecekler. Bu kere onların karşısına Ye'cuc ve Me'cuc çıkacak ve her tepeden hızla gideceklerdir. Artık Ye'cuc ve Me'cuc uğradıkları her suyu içip tüketecekler ve uğrayacakları her şeyi bozup alt üst edecekler. Bunun üzerine halk feryad ederek Allah'tan yardım dileyecekler. Ben de Allah'a dua ederek Ye'cuc ve Me'cuc'u öldürmesini dileyeceğim. (Bu dilek kabul olunacak) ve yer onların (leşlerinin) kokusu ile pis pis kokacak. Ben yine Allah'a dua edeceğim. Allah da bir su gönderecek ve o su onları taşıyıp denize atacaktır. Daha sonra dağlar ufaltılıp dağıtılacak ve yer derinin yayılıp genişletildiği gibi yayılıp genişletilecektir. İşte o durum olunca insanlara yakınlığı bakımından kıyametin, ev halkı ne zaman doğumu ile aniden karşılaşacaklarını bilmedikleri hamile kadın gibi olacağı bana bildirildi.
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Deccalın Fitnesi, Meryem Oğlu İsa Aleyhisselamın İnip Meydana Çıkması Ve Yecuc İle Mecucun Çıkması
4221-)
- “... Ebû Said-i Hudri (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre ; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: içinde el-Mehdi olacaktır. (Aranızda kalması) kısa tutulursa (kalacağı süre) yedi (yıl)dır. Kısa tutulmazsa (kalacağı süre) dokuz yıldır. Benim ümmetim o devirde öyle bir refah bulacak ki o güne dek onun mislini kesinlikle bulmamıştır. Yer, yemişini (gıda ürünlerini) verecek ve insanlardan hiç bir şey saklamıyacak (vermemezlik etmeyecektir. Mal da o gün çok birikmiş olacaktır. Adam kalkıp : Ya Mehdi! Bana (mal) ver, diyecek. Mehdi de : Al, diyecektir.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Mehdinin Çıkması Bâbı
4222-)
- “... Sevban (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: hazîneniz yanında üç kişi çatışacak. Üçü de bir halîfenin evlâdıdır. Sonra (halifelik) bunların hiç birisine olmayacaktır. Daha sonra doğu tarafından siyah bayraklar (taşıyan ordu) çıkıverecek ve hiç bir kavmin öldürmediği bir şekilde sizleri öldürecekler. demistir ki: Benim şeyhim şu anda hafızamda olmayan bir şey andı. Sonra (hadîs metnini rivâyete devamla dedi ki) O: o (ordunun başında) geleni görünce kar üstünde emeklemek suretiyle de olsa (gidip) ona bey'at ediniz. Çünkü o, Allah'ın halifesi Mehdi’dir,) buyurdu."
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Mehdinin Çıkması Bâbı
4223-)
- “... Alî (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: bizden, Ehli Beyt'tendir. Allah onu bir gecede islah eder (yani tevbesini kabul eder veya feyizler ve hikmetlerle donatır). "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Mehdinin Çıkması Bâbı
4224-)
- “... Said bin el-Müseyyeb (radıyallahü anh)'den; Şöyle demiştir: (mü'minlerin anası) Ümmü Seleme (radıyallahü anhâ)'nın yanında idik. Bir ara Mehdi hakkında müzâkere yaptık. Bunun üzerine Ümmü Seleme (radıyallahü anhâ) : Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) 'den işittim, buyurdu ki: (kızım) Fâtıma'nın veled (nesi) indendir.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Mehdinin Çıkması Bâbı
4225-)
- “... Enes bin Mâlik (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den işittim, buyurdu ki: Abdulmüttalib'in çocukları cennet halkının büyükleriyiz. Ben, Hamza, Ali, Ca'fer, Hasan Hüseyin ve Mehdi.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Mehdinin Çıkması Bâbı
4226-)
- “... Abdullah bin el-Hâris bin Cez’ ez-Zübeydî (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) : bir takım insanlar çıkacak ve Mehdi için ortam hazırlıyacaklar,) buyurdu. O, Mehdî'nin hükümdarlığını kasdeder.
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Mehdinin Çıkması Bâbı
4227-)
- “... Hassan bin Atiyye (radıyallahü anhüma)'dan; Şöyle demiştir: ve İbn-i Ebi Zekeriyyâ (bir kere) Hâlid bin Ma'dân (radıyallahü anhüm)'un yanına gittiler. Ben de onlarla beraber gittim. Hâlid bin Ma'dan, Cübeyr bin Nüfeyr (radıyallahü anh)’den bize hadis rivâyetinde bulundu. Hâlid bin Ma'dân dedi ki: Cübeyr (bir gün) bana : Bizimle beraber Zi Mıhmer (radıyallahü anh)'a gel, dedi. Zi Mıhmer, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sahâbîlerinden bir adam idi. Ben de onlarla beraber gittim. Cübeyr, Zi Mıhmer'e (Müslümanlar ile Rumlar arasında yapılacağı haber buyurulan) barış andlaşmasını sordu (hakkında bilgi istedi). Bunun üzerine Zi Mıhmer: Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den şu buyruğu işittim, dedi: sizlerle güvenceli bir barış andlaşmasını yapacaklar. Sonra siz ve onlar (başka) bir düşmanla savaşacaksınız ve zafer kazanıp, ganimet mallarını alıp (savaştan) salimen çıkacaksınız. Sonra savaştan dönüp nihayet tepeleri bulunan bir mer'aya varacaksınız. (Orada) haç ehlinden (yani hırıstiyanlardan) bir adam haçı havaya kaldırarak : Haç (yani hırıstiyanlık dini) gâlib oldu, diyecek. Müslümanlardan bir adam da kızarak kalkıp (adamın elindeki) haçı kırıp ezecektir. İşte o zaman Rumlar barış andlaşmasını bozarak şiddetli savaş - çatışma için toplanacaklar.) ...
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Melâhım Şiddetli Savaşlar Ve Çatışmalar
4229-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir : (çatışmalar - savaşlar) vuku bulduğu zaman Allah, mevâlîden öyle bîr ordu gönderecek ki atlar (ının cinsi) bakımından Arapların en kıymetlisi ve silâh yönünden onların en iyisi olup Allah, İslâm dinini onlarla te'yid (takviye) edecektir.)
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Melâhım Şiddetli Savaşlar Ve Çatışmalar
4230-)
- “... Nâfi bin Utbe bin Ebî Vakkas (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuşlar : Arap Yarımadası (halkı) ile savaşacaksınız. Allah orayı (size) fethedecektir. Sonra rumlarla savaşacaksınız. Allah onları(n memleketini) de (size) fethedecektir. Daha sonra Deccâl ile savaşacaksınız. Allah onu da (size) fethedecektir (mağlûp edecektir).) (bin Semüre) demiştir ki: Bu itibarla rumlar fethedilmedikçe Deccâl çıkmaz, "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Melâhım Şiddetli Savaşlar Ve Çatışmalar
4231-)
- “... Muâz bin Cebel (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: savaş, Kustuntiniyye fethi ve Deccâl'ın çıkması yedi ayda vuku bulur.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Melâhım Şiddetli Savaşlar Ve Çatışmalar
4232-)
- “... Abdullah bin Büsr (radıyallahü anhümâ)’dan rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: (yani büyük savaş) ve el-Medîne (yani Kostantiniyye) fethi arasında altı yıl bulunur. Deccâl da yedinci yılda çıkar.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Melâhım Şiddetli Savaşlar Ve Çatışmalar
4233-)
- “... Amr bin Avf (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: (denilen yer) de müslümanların düşmana karşı sınırda nöbet bekleyen silâhlı kuvvetlerin en düşüğü olmadıkça kıyamet kopmayacaktır.) Sonra O, (sallallahü aleyhi ve sellem) : Alî, Yâ Alî, Yâ Alî,) buyurdu. Ali de: anam sana feda olsun (Buyur), dedi Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) :demiştir. muhakkak Benü'l-Asfar (yani rumlar) ile savaşacaksınız. Sizden sonra gelenler de onlarla savaşacaktır. Nihayet Allah yolunda hiç bir kınayanın kınamasından korkmayan, seçkin müslümanlar olan Hicaz halkı onlarla savaşa çıkacaklar ve tesbih ve tekbirle Kustuntiniyye'yi fethedecekler. O güne dek mislini elde etmedikleri öyle bol ganimet mallarını elde edecekler ki kalkanlarla bölüşecekler. Gelen bir adam da (müslümanlara) : Şüphesiz Deccâl sizin memleketlerinizde çıkıverdi, diyecek. Bilmiş olunuz ki o haber yalandır. Artık o haberi tutan (yani inanan) pişmandır, terkeden (yani inanmayan) da pişmandır,) buyurdu. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Melâhım Şiddetli Savaşlar Ve Çatışmalar
4234-)
- “... Avf bin Mâlik el-Eşcai (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir : (yani rumlar) ile aranızda bir barış andlaşması olacak. Sonra onlar bu andlaşmayı tek taraflı olarak bozacaklar ve her bayrağın altında on iki bin kişilik kuvvet bulunmak üzere seksen bayrak altında size (savaş açmak için) gelecekler.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Melâhım Şiddetli Savaşlar Ve Çatışmalar
4235-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur : ayakkabıları kıl olan bir kavimle savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktır ve siz gözleri küçük bir kavimle savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktır.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Türklerle Savaşmak
4236-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: gözleri küçük, burunları kısa - yassı ve yüzleri kat kat deri ile kaplanmış kalkanlar gibi (etli) bir kavimle savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktır ve siz ayakkabıları kıl olan bir kavimle savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktır.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Türklerle Savaşmak
4237-)
- “..... Amr bin Tağlib (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre kendisi: Ben, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den şu buyruğu işittim, demiştir: yuvarlak ve geniş olan bir kavimle savaşmanız şüphesiz kıyametin alâmetlerindendir. O kavmin yüzleri kat kat deri ile kaplanmış kalkanlar gibi (kalın ve çok etli)dir. Kıl ayakkabı giyen bir kavimle savaşmanız da şüphesiz kıyametin alâmetlerindendir.)
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Türklerle Savaşmak
4238-)
- “..... Ebû Saîd-i Hudrî (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: gözleri küçük ve yüzleri geniş - yuvarlak bir kavimle savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktır. Onların gözleri çekirge gözleri gibi olup yüzleride kat kat deri ile kaplanmış kalkanlar gibidir. Kıl ayakkabılar giyerler, deriden mamul kalkanlar edinirler ve atlarını hurma ağaçlarına bağlarlar.)
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Türklerle Savaşmak
4239-)
- “..... Ebû Zerr-i Gıfârî (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre ; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: rağbet göstermemek, ondan yüz çevirmek, ne helâl şeyi haram etmekledir, ne de malı zayi etmek (atmak veya yersiz harcamak) tadır. Ve lâkin dünyaya rağbet göstermemek, senin ellerinde bulunan (nimet ve imkânlar) a Allah'ın elinde (yani hazînesinde) olan (nimet ve imkânlar) dan fazla güvenir (umutlanır) olmamandır ve başına bir musibet geldiği zaman sevabından dolayı ona gösterdiğin rağbet (ve rızan) ın, başına o musibetin faraza gelmemiş olması arzusundan fazla olmasıdır.) dediki: Ebû İdrîs el Havlani, konuşmasında : Hadisler içinde bu hadîsin durumu altın içinde som altının durumu gibidir, demiştir. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Dünyada Zühd Yâni Dünyaya Rağbet Göstermeyip Ondan Yüz Çevirme Bâbı
4240-)
- “..... Sahâbîlik şerefine kavuşan Ebû Hallâd (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: kendisine dünyaya rağbet göstermemek ve az konuşmak hasleti verilmiş olarak bir adam gördüğünüz zaman ona yaklaşınız (sözlerini dikkatle dinleyiniz). Çünkü o kimse hikmetli söz söyler (veya kalbine hikmet ilham edilir).) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Dünyada Zühd Yâni Dünyaya Rağbet Göstermeyip Ondan Yüz Çevirme Bâbı
4241-)
- “... Sehl bin Sa'd es-Sâidî (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir: adam (bir gün) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına gelerek: Resûlallah! Bana öyle bir amel (ibâdet) göster ki ben onu işlediğim zaman beni Allah sevsin ve insanlar da sevsin, dedi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (ona) : rağbet gösterme ki Allah seni sevsin ve insanların ellerinde bulunan (nimet ve imkânlar) dan yüz çevir ki onlar (da) seni sevsin,) buyurdu. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Dünyada Zühd Yâni Dünyaya Rağbet Göstermeyip Ondan Yüz Çevirme Bâbı
4242-)
- “... Ebû Vâil (Şakîk bin Seleme)nin kavminden bir adam olan Semûre bin Sehm (radıyallahü anhüma)’dan; Şöyle demiştir : Hâşim bin Utbe (radıyallahü anh), veba hastalığına yakalanmış halde iken yanına vardım. Biraz sonra Muâviye (bin Ebî Süfyân) (radıyallahü anhümâ), onun ziyaretine geldi. Ebû Hâşim bir ara ağladı. Bunun üzerine Muâviye: ağlatan şey nedir? Ey Dayım! Seni ızdıraba sokan bir acı mı, yoksa artık safası gitti (diye) dünyaya düşkünlük mü? dedi. Ebû Hâşim: Onların hiç birisi için değildir. Ve lâkin Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana bir tavsiyede bulundu, keşki o tavsiyeye uymuş olaydım (diye hayıflanıyorum). O : Ebâ Haşim!) Senin, bâzı kavimler arasında taksim edilecek (hazîneye âit) bir takım mallara yetişmen kuvvetle umulur. O mallardan sana ancak bir hizmetçi ve Allah yolunda (üstünde yolculuk edeceğin) bir binek hayvanı yeter,) buyurdu (idi). Sonra ben (o mallara) yetiştim de (o tavsiye hilâfına mal) biriktirdim. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Dünyada Zühd Yâni Dünyaya Rağbet Göstermeyip Ondan Yüz Çevirme Bâbı
4243-)
- “... Enes (radıyallahü anh)'den; Şöyle demiştir: (ı Fârisî) (radıyallahü anh) hastalandı. Sa'd (bin Ebî Vakkas) (radıyallahü anh) da onu ziyarete gitti. Baktı ki Selmân ağlıyor. Bunun üzerine Sa'd, ona: Seni ağlatan nedir? Sen Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile arkadaşlık etmek şerefine kavuşmadın mı? (Şöyle) değil mi, (böyle) değil mi? (yani şu ve bu faziletlerin var), dedi. Selmân: iki şeyden birisi için ağlamıyorum: Ben ne dünyaya bir düşkünlükten dolayı ne de âhiretten hoşlanmamaktan dolayı ağlıyorum. Ve lâkin Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana bir tavsiyede bulundu (idi) de ben kendimi o tavsiyenin sınırlarını mutlaka aşmış sanırım (yani bundan dolayı ağlıyorum), dedi. Sa'd: sana ne tavsiye buyurdu? diye sordu. Selmân: O, bana: (Binek hayvanı üstünde yolculuk edenin azığı kadar (mal) birinize yeter,) diye tavsiyede bulundu (idi). Halbuki ben kendimi o tavsiyenin sınırlarını mutlaka aşmış sanırım. Sana gelince Yâ Sa'd: Hüküm vereceğin zaman hükmünde, (hakları) taksim edeceğin zaman dağıtımında ve bir şeye niyetlendiğin zaman azminde Allah'tan kork (azabından sakın), dedi. Sabit demiştir ki: Selmân (radıyallahü anh) ‘ın (vefat ettiğinde) yanında olan yirmi küsur dirhemlik nafakadan başka bir mal bırakmadığı haberi bana ulaştı. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Dünyada Zühd Yâni Dünyaya Rağbet Göstermeyip Ondan Yüz Çevirme Bâbı
4244-)
- “... Ebân bin Osman bin Affân (radıyallahü anhümâ)'dan; Şöyle demiştir: bin Sabit (radıyallahü anh) (bir defa) gündüz yarısı (halîfe) Mervân (bin el-Hakem) 'in yanından çıktı. Ben: Mervân bu (zamansız) saatte Zeyd bin Sâbit'e mutlaka sormak istediği bir şey için ona haber gönderdi (yanına çağırttı), dedim ve (çağırılma sebebini) Zeyd bin Sâbit'e sordum. Bunun üzerine Zeyd : bize Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittiğimiz bâzı şeyler sordu. Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den şu buyruğu işittim, dedi: ki arzusu, amacı dünya olursa Allah o kimsenin aleyhine işini darmadağın eder, fakirliğini iki gözünün arasında kılar (yani dünyalığı elde etmek uğrunda sıkıntılar çeker, ihtirası da dinmez) ve dünya (nimet ve malın) dan kendisi için (kaderinde) yazılmış olan miktardan başka hiç bir şey ona gelmez. Kimin niyeti, arzusu âhiret olursa Allah o kimse için (dağınık) işini toparlar (düzenler), zenginliğini kalbine yerleştirir, dünya (nimetleri ile malı) da boyun eğerek ona (rahatlıkla) gider.) " Abdullah (bin Mes'ûd) (radıyallahü anh)'den; Şöyle demiştir: Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem)’den şu buyruğu işittim : çok arzuları tek arzu — Âhiret arzusu — hâline döndürürse, Allah onun dünyaya ait arzusu için yeterdir. Ve kim ki dünya ahvali hakkındaki arzuları dağılırsa veya arzular kendisini dağıtırsa, derelerinin hangisinde helak olduğuna Allah iltifat etmeyecektir.)
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Dünyayı Arzulamak, Gaye Ve Maksad Edinmek Bâbı
4246-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den merfû olarak (yani Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem'den naklen) rivâyet edildiğine göre Allah Subhânehu şöyle buyurur: Âdem oğlu! Bana ibâdet (kulluk) etmek için (dünya ile ilgili arzularından) feragat et ki, ben senin göğsüne (kalbine) zenginlik doldurayım ve senin fakirliğine sed çekeyim. Şayet (böyle) yapmazsan senin göğsüne (kalbine) meşguliyetler dolduracağım ve fakirliğine sed çekmiyeceğim.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Dünyayı Arzulamak, Gaye Ve Maksad Edinmek Bâbı
4247-)
- “... Benî Fihr'in kardeşi el-Müstevrid (radıyallahü anh)'den; Şöyle demiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) 'den şöyle buyururken işittim : (Âhiret (nimetleri) karşısında dünya (nimetleri) nin durumu (ve değeri) ancak birinizin (el) parmağını denizin içine koyması durumu (gibi)dir. Artık parmağın (o sudan) ne ile döneceğine bir bakıversin.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Dünya Rahatı Ve Nimetlerinin Kıymeti Nin Durumu Bâbı
4248-)
- “... Abdullah (bin Mes'ûd) (radıyallahü anh)'den; Şöyle demiştir: (sallallahü aleyhi ve sellem) bir hasır üzerinde yattı. Hasır O'nun (mübarek) derisinde iz yaptı. Bunun üzerine ben : anam sana feda olsun Yâ Resûlallah! Keşki bize haber vereydin de senin için hasır üstüne, seni on (un iz yapmasın) dan koruyacak bir şey sereydik, dedim. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) : dünya (nimetleri) ile beraber değilim. Benim dünya ile beraberliğim ancak bir ağacın altında biraz gölgelenip (dinlenip), sonra giden ve ağacı bırakan (yolcu) bir binici (nin ağaçla beraberliği) gibidir), buyurdu. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Dünya Rahatı Ve Nimetlerinin Kıymeti Nin Durumu Bâbı
4249-)
- “... Sehl bin Sa'd (radıyallahü anhümâ)'dan; Şöyle demiştir: Zü’l-Huleyfe'de Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in beraberinde idik. O, şişkinlikten ayağı havaya kalkmış murdar bir davarla ani olarak karşılaştı. Bunun üzerine O : murdar davarın sahibinin yanında kıymetsiz olduğunu görüyor musunuz (veya biliyor musunuz)? Nefsim (kudret) elinde olan (Allah) a yemin ederim ki Allah katında dünya, sahibi yanında şu davardan daha kıymetsizdir ve eğer dünya Allah katında bir sivrisinek kanadı kadar kıymetli olsaydı Allah bir kafire dünya (suların) dan bir damla (bile) hiç içirmezdi,) buyurdu. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Dünya Rahatı Ve Nimetlerinin Kıymeti Nin Durumu Bâbı
4250-)
- “... El-Müstevrid bin Şeddâd (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir : (sallallahü aleyhi ve sellem), atılmış murdar bir sahle (yani kuzu veya oğlak) üzerine vardığı zaman beraberinde bulunan kervan içinde ben (de) muhakkak vardım. El-Müstevrid demiştir ki : Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) (o ölü hayvanın başına vardıktan) sonra: murdar hayvanın sahipleri yanında kıymetsiz olduğunu görüyor (veya biliyor) musunuz?) buyurdu — veya buyurduğu gibidir —. El-Müstevrid demiştir ki (bu soru üzerine) : Resûlallah! Sahipleri onu ancak kıymetsizliğinden dolayı atmışlar, denildi. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : (kudret) elinde olan (Allah) a yemin ederim ki Allah yanında dünya, sahipleri yanında şu hayvandan daha kıymetsizdir,) buyurdu. " '..... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) 'den şunu buyururken işittim : mel'ûn (yani Allah katında kabule şayan olmaktan, O'nun iltifatından uzak) dır. Dünyadaki şeyler de mel'ündur. Ancak Allah'ı anmak, Allah'ın sevdiği (veya Allah'ı anmaya yakın, uygun) şeyler, âlim ve ilim öğrenen (in dînî ilimlerle meşguliyetleri) bu hükmün dışındadır.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Dünya Rahatı Ve Nimetlerinin Kıymeti Nin Durumu Bâbı
4252-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: (Dünya mü'minin zindanı ve kâfirin cennetidir.) " ". . . (Abdullah) bin Ömer (radıyallahü anhümâ)’dan; Şöyle demiştir : (sallallahü aleyhi ve sellem) vücûdumun bazısını (iki omuzu) tuttu ve: Abdallah! Sen dünyada (vatanından uzak) bir yabancı gibi yahut bir yoldan geçen (yolcu) gibi ol ve kendi nefsini mezarlar halkından (ölülerden) say, buyurdu.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Dünya Rahatı Ve Nimetlerinin Kıymeti Nin Durumu Bâbı
4254-)
- “... Muâz bin Cebel (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir: (sallallahü aleyhi ve sellem) (bana) : (Sana cennetin padişahların (ın sıfatların) dan haber vermiyeyim mi?) buyurdu. Ben: (haber ver), dedim. (Bunun, üzerine) O: olup (toplum nazarında) zayıf görülen, eski iki parça elbiseye bürünen, kendisine hiç değer ve iltifat gösterilmeyen ve (bir şeyin olması veya olmaması için) Allah'a yemin (veya duâ) ederse Allah onun duası (veya yemini) nin gereğini (keremiyle) yapacak (derecede Allah katında kıymetli mü'min) olan her adamdır,) buyurdu. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Toplum Tarafından Hiç Kıymet Verilmeyen, İltifat Edilmeyen Mübarek Mümînler Bâbı
4255-)
- “... Harise bin Vehb (el-Huzâî) (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir : ediniz! Ben size cennetlik olanları haber veriyorum: Zayıf olup (toplum nazarında) zayıf görülen her (mü'min) kimse. Dikkat ediniz! Ben size cehennemlik olanları (da) haber veriyorum: Katı yürekli, mal biriktirmeye çok düşkün olup hayırda harcamamak için çok cimrilik eden ve ululuk taslıyan kimseler,) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Toplum Tarafından Hiç Kıymet Verilmeyen, İltifat Edilmeyen Mübarek Mümînler Bâbı
4256-)
- “... Ebû Ümâme (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: itikadıma göre hâline insanların en çok imrenmeleri uygun olan kişi şu sıfatları taşıyan kimsedir: (Yükü ve) Hâli hafif, namazdan pay sahibi, insanlar içinde gizli kalan (pek tanınmayan) ve (toplumda) kendisine değer verilmeyip iltifat edilmeyen mü'min. Onun rızkı yetecek kadar olup buna sabretti. Ölümü de çabuk oldu, mîras olarak geriye bıraktığı mal az, (arkasında) ağlıyan kadınları da azdı.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Toplum Tarafından Hiç Kıymet Verilmeyen, İltifat Edilmeyen Mübarek Mümînler Bâbı
4257-)
- “... Ebû Ümâme el-Hârisî (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: imândandır. ) demiştir ki Bezâze kişinin üst ve başının eskiliğidir. Yani (gönül alçaklığı maksadıyla) sert ve süssüz eski elbise giymektir. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Toplum Tarafından Hiç Kıymet Verilmeyen, İltifat Edilmeyen Mübarek Mümînler Bâbı
4258-)
- “... Esma bint-i Yezîd (radıyallahü anha)'dan rivâyet edildiğine göre; Kendisi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in (sahâbîlerine) : ediniz! Ben size en hayırlı olanlarınızı bildirmiyeyim mi?) buyurduğuna, sahâbîlerin (de) : (yani bize bildir) Yâ Resûlallah, diye karşılık verdiklerine ve Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem)’in (bunun üzerine) : en hayırlılarınız o (mü'min) kimselerdir ki görüldükleri zaman Allah (Azze ve Celle) hatırlanır), buyurduğuna şâhid olmuştur. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Toplum Tarafından Hiç Kıymet Verilmeyen, İltifat Edilmeyen Mübarek Mümînler Bâbı
4259-)
- “... Sehl bin Sa'd es-Sâidî (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir: kere Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanından (zengin) bir adam geçti. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (yanında bulunanlara) : (zengin) adam hakkında ne dersiniz?) buyurdu. Orada bulunanlar: adam hakkında senin görüşüne uygun söz söyleriz. (Dış görünüşe göre ve dünyalık açısından ise) şöyle söyleriz: Bu adam insanların en şereflilerindendir. Bu adam (bir kız kadın ile) evlenmek isterse evlenilmeye, (bir şey için) şefaatçi (aracı) olursa, şefaatçiliği (aracılığı) kabul edilmeye, bir şey söylerse sözü dinlenmeye lâyık bir kimsedir, dediler. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de sustu. Bu esnada (fakir olan) başka bir adam geçti. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) : adam hakkında ne dersiniz?) diye sordu. Orada bulunanlar : Vallahi Yâ Resûlallah! Biz şöyle deriz: Bu adam, müslümanların fakirlerindendir. Bu şuna layıktır! (Bir kız-kadın ile) evlenmeye talip olursa onunla evlenilmez, (bir şey için) şefaatçi (aracı) olursa şefaatçiliği (aracılığı) kabul edilmez ve bir şey söylerse sözü dinlenmez, dediler. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) : (fakir) şüphesiz, öbür (zengin) adam gibi dünya dolusu insanlardan hayırlıdır) buyurdu. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Fakirlerin Fazileti Yâni Allah Katında Üstünlükleri
4260-)
- “... İmrân bin Husayn (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir : şüphesiz, maddî yönden bakıma muhtaç çoluk çocuk sahibi olup dilencilik ve haram kazançtan kaçan, fakir mü'min kulunu sever.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Fakirlerin Fazileti Yâni Allah Katında Üstünlükleri
4261-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: fakirleri cennete zenginlerden yarım gün (yani) beş-yüz yıl önce girerler.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Fakirlerin Allah Katındaki Makamları Bâbı