Sünen-i İbn Mâce Hadis Kitabı

2685-) - “... (Abdurrahman) bin Muhayrîz'den Şöyle demiştir: Hırsızın elini (kestirdikten sonra) boynuna takmanın hükmünü Fadâla bin Ubeyd (el-Ensârî) (radıyallahü anh) 'a sordum. Fadâla : Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (hırsızlık eden) bir adamın elini kestirdi sonra adamın boynuna taktırdı, diye cevap verdi. "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Had (cezâ)lar Kitabı
Konu: Hırsızın Elini Kestikten Sonra Boynuna Takmak Bâbı
2686-) - “... Sa'lebe el-Ensârî (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir: bin Semûre bin Habîb bin Abd-i Şems (radıyallahü anh), Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına gelerek: Resûlallah! Falanın oğullarına ait bir deveyi çaldım. (Cezamı vermekle) beni (günahtan) temizle, dedi. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (Amr'ın dediği) kabileye adam göndererek soruşturdu. Adamlar: Gerçekten bir devemizi bulamadık, dediler. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in emriyle Amr'in eli kesildi. demiştir ki: Amr'ın eli (kesilip) yere düştüğü zaman ben ona bakıyordum, kendisi şöyle söylüyordu: (Ey hırsızlık eden el) Beni senden temizleyen Allah'a hamd olsun. Sen cesedimi cehennem ateşine sokmak istedin. "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Had (cezâ)lar Kitabı
Konu: Suçunu İtiraf Eden Hırsız In Hükmünü Beyân Eden Hadîs Bâbı
2687-) - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; . Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: hırsızlık ettiği zaman onu neşş (yirmi dirhem, yani yarı fiyatla) da olsa satınız. )

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Had (cezâ)lar Kitabı
Konu: Hırsızlık Eden Kölenin Hükmünün Beyânı Bâbı
2688-) - “... (Abdullah) bin Abbâs (radıyallahü anhümâ)’dan; Şöyle demiştir : malının humus (beşte bir) hissesinden olan kölelerden biri, humus malından bir şey çaldı. Durum Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e arz edildi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onun elini kestirmedi ve: Azze ve Celle'nin malıdır, bâzısı bâzısını çalmıştır, ) buyurdu. "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Had (cezâ)lar Kitabı
Konu: Hırsızlık Eden Kölenin Hükmünün Beyânı Bâbı
2689-) - “... Câbir bin Abdillah (radıyallahü anhümâ)'dan rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: hâin (kendisine mal emânet edilen) in, ne müntehib (malı gasbedenin ne de muhtelis (el çabukluğuyla, his ettirmeden mal aşıran) in eli kesilir. ) (Yani hiçbirisinin eli kesilmez. ) " ". . . Abdurrahman bin Avf (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den işittim, buyurdu ki : (el çabukluğuyla, hissettirmeden mal aşıran) kimseye el kesme (cezası) yoktur. ) "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Had (cezâ)lar Kitabı
Konu: Hâin Emânet Edilen Mala Hiyânet Eden, Müntehib Malı Gasbeden Ve Muhtelis El Çabukluğuyla Ve His Ettirmeden Malı Aşıran Kimselerin Ellerinin Kesilip Kesilmiyeceğîne Dâîr
2691-) - “... Râfi bin Hadîc. (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: ağacı üzerindeki meyveyi ne de keser (denilen hurma göbeğini çalması hâlin) de hırsızın elini kesmek yoktur. ) "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Had (cezâ)lar Kitabı
Konu: Ağacı Üzerindeki Meyve Ve Hurma Göbeği Nîn Çalınması Hâlinde Hırsızın Eli Kesilmez
2692-) - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir : ağacı üzerindeki meyveyi ne de keser (denilen hurma göbeğini çalması hâlin) de hırsızın elini kesmek yoktur. ) "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Had (cezâ)lar Kitabı
Konu: Ağacı Üzerindeki Meyve Ve Hurma Göbeği Nîn Çalınması Hâlinde Hırsızın Eli Kesilmez
2693-) - “... Safvân (bin Ümeyye) (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre bir kere : Mescid-i Nebevî'de ridâsını (abasını) başına yastık edip uyumuş ve ridâsı başının altından alınmış. Sonra Safvân hırsızını yakalayıp Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e götürmüş. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de (suçu sübut bulan) hırsızın elinin kesilmesini emretmiştir. Bunun üzerine Safvân: Resûlallah! Ben bunu (yani elinin kesilmesini) istemedim. Ridâm ona sadaka olsun, deyince Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Safvân'a: bana getirmeden önce (bu işi) yapmalıydın) buyurdu (ve hırsızın elini kestirdi). "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Had (cezâ)lar Kitabı
Konu: Bir Malı Muhafaza Edildiği Yerden Çalan Kimse Nin Hükmünün Beyânı Bâbı
2694-) ... Amr bin Şuayb'ın dedesi (Abdullah bin Amr bin el-As (radıyallahü anhüm)'den rivâyet edildiğine göre: bir adam meyveler (i çalmanın) hükmünü Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e sordu. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : üzerinde ve) kapçıkları içinde iken alınıp götürülen (çalınan) meyvelerin değeri ve bununla beraber bir katı (hırsıza ödettirilir. ) Harmandan olan meyve kalkan bahâsına ulaşınca bu değerdeki meyveyi çalmak (olayın) da hırsızın elini kesmek (cezası) vardır. Kişi (fakir ve muhtaç olduğu halde) meyveden yiyer ve (bundan bir şey) alıp götürmezse ona bir şey lâzım gelmez. ) buyurdu. Adam : (yani meradan çalınan) koyun (hakkında ne buyurursun) Yâ Resûlallah? diye sordu. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : bahası, bununla beraber bahasının bir katı ve ceza (yani tazir cezası) var. Ağılda olan (koyunu çalmak) ta da hırsızın aldığı koyunun değeri kalkanın bahası kadar olunca el kesme cezası vardır. ) buyurdu. "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Had (cezâ)lar Kitabı
Konu: Bir Malı Muhafaza Edildiği Yerden Çalan Kimse Nin Hükmünün Beyânı Bâbı
2695-) - “... Ebû Ümeyye (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine hırsız Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in huzuruna getirildi. Hırsız suçunu sıhhatli bir şekilde itiraf etti. Fakat çalınan eşya onun beraberinde, yanında bulunmamıştı. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (kendisine hitaben) : çaldığını zannetmiyorum), buyurdu. Hırsız : Bilâkis (ben çaldım), dedi. Sonra Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) (tekrar) : çaldığını sanmıyorum. ) buyurdu. Hırsız. - Bilâkis (ben çaldım), dedi. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem)’in emriyle onun eli kesildi. Sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (hırsıza) : ki; (Ben Allah'tan mağfiret dilerim ve Ona dönüş yaparım) buyurdu. Hırsız: dedi. Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) de iki kez: (Allahım onun tevbesini kabul eyle) diye duâ etti. "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Had (cezâ)lar Kitabı
Konu: Hırsıza Telkinde Bulunmak Bâbı
2696-) - “... Vâil (bin Hucr el-Hadramî) (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir : (sallallahü aleyhi ve sellem) hayatta iken bir kadın (zinaya) zorlandı. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) had cezasını kadından defetti ve kadınla zina eden adama had (recmetme) cezasını verdi. Râvî, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kadına bir mehir (hakkını) kıldığını anlatmadı. "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Had (cezâ)lar Kitabı
Konu: Suç İşlemeye Zorlanan Kimse
2697-) - “... (Abdullah) bin Abbâs (radıyallahü anhüma)'dan rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: cezaları mescidlerde infaz edilmez. )

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Had (cezâ)lar Kitabı
Konu: Had Cezaları Mescidlerde İnfaz Etmenin Yasaklığı
2698-) - “... Amr bin Şuayb’ın dedesi (Abdullah bin Amr bin el-Âs) (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre:Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) had cezasını mescidlerde infaz etmeyi yasaklamıştır. "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Had (cezâ)lar Kitabı
Konu: Had Cezaları Mescidlerde İnfaz Etmenin Yasaklığı
2699-) - “... Ebû Bürde bin Nîyâr (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyururdu: (koyduğu) had cezalarından başka hiç bir cezada, kimseye on değnekten fazla vurulamaz. )

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Had (cezâ)lar Kitabı
Konu: Tazîr Tedîb
2700-) - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir : kamçıdan fazla tezîr cezası vermeyiniz. )

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Had (cezâ)lar Kitabı
Konu: Tazîr Tedîb
2701-) - “... Ubâde bin Sâmıt (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir : herhangi birisinin (işlediği suçtan dolayı) başına had gelmekle cezasını dünyada çekerse o ceza onun (günahının) kefaretidir. Şayet (işlediği suçun) cezâsını dünyada çekmezse artık (âhirette) onun işi Allah'a kalır)

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Had (cezâ)lar Kitabı
Konu: Had Cezası İşlenen Suça Kefarettir,bâbı
2702-) - “... Ali (bin Ebî Tâlib) (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir : dünyada (küfürden başka) bir günah işler de (had veya tazîr) cezası infaz edilirse Allah, kuluna azabını çiftleştirmekten çok daha âdildir. (Yani âhirette ikinci kez tazib etmez. ) Ve kim dünyada bir günah işler de Allah onun o günahını (insanların gözlerinden) örterse Allah bağışladığı bir şey (den dolayı cezalandırmayla dönüş yapmaktan pak, çok kerem ve afıv sahibidir. )

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Had (cezâ)lar Kitabı
Konu: Had Cezası İşlenen Suça Kefarettir,bâbı
2703-) - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Sa'd bin Ubâde (bin Deylem) el-Ensârî (radıyallahü anh) : Resûlallah! Adam karısının yanında (yabancı) bir erkek bulur, onu öldürebilir mi? diye sordu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) : (öldüremez), ) buyurdu. Sa'd: Hak dini ikram eden Allah'a and olsun ki (adam kıskançlığı dolayısıyla) bilâkis öldürür, dedi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (orada bulunanlara hitaben) : (olan Sa'd) in söylediği sözü işitiniz, ) buyurdu. "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Had (cezâ)lar Kitabı
Konu: Adam Karısının Yanında Yabancı Bir Erkek Bulur
2704-) - “... Seleme bin el-Muhabbık (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir : cezalan âyeti inince kıskanç bir adam olan Ebû Sabit Sa'd bin Ubâde'ye: bakalım, sen karının beraberinde (yabancı) bir erkek bulmuş olursan ne yapmış olursun? diye soruldu. Sa'd karımı ve erkeği kılıçla vurup tepelemiş olurum. Ben gidip dört erkek şahidi getirinceye kadar bekler (miy)im? O zamana kadar adam işini bitirip gider. Veya: Ben (karım ile falan erkeği zina hâlinde) şöyle böyle gördüm, diyeceğim. Siz de kazif cezası olarak beni (seksen değnek) döveceksiniz ve ebedî olarak hiç bir şâhidliğimi kabul etmiyeceksiniz. (Yani bunu yapmam, ikisini de derhal öldürürüm. ) diye cevap verdi. demiştir ki: Bu konuşma, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e anlatıldı. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) : olarak kılıç kâfidir) buyurdu. Daha sonra: (Hayır. Sarhoşun ve kıskancın bu işte biribirini takip etmelerinden korkarım. ) buyurdu. Abdillah, yani İbn-i Mâcete dedi ki: Ben Ebû Zur'a'yi şöyle söylerken işittim: Bu, Ali bin Muhammed et-Tanâfisî'nin hadîsidir. Ben bu hadîsi kendisinden dinlemeyi kaçırdım. "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Had (cezâ)lar Kitabı
Konu: Adam Karısının Yanında Yabancı Bir Erkek Bulur
2705-) - “... el-Berâ bin Âzib (radıyallahü anh)’den: Şöyle demiştir: (râvî Hüşeym kendi rivâyetinde onun isminin el-Haris bin Amr olduğunu belirtmiştir. ) bana uğradı. (Bu seferinde) ona Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir sancak tahsis etmiş idi. Ben dayıma: Nereye gitmek istiyorsun? diye (yolculuğunun nedenini) sordum. Dayım şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) beni babasın (ın ölümün) den sonra onun karısıyla (yani üvey anasıyla) evlenen bir adama gönderdi ve onun boynunu (kılıçla) vurmamı emretti. "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Had (cezâ)lar Kitabı
Konu: Babasının Ölümünden Sonra Karısıyla Evlenen Kimse
2706-) - “... Kurre( bin Eyâs bin Hilâl) (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir : (sallallahü aleyhi ve sellem) beni, babasının (ölümünden sonra) karısıyla evlenen bir adamın boynunu vurmak ve malını müsadere etmek üzere ona gönderdi. "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Had (cezâ)lar Kitabı
Konu: Babasının Ölümünden Sonra Karısıyla Evlenen Kimse
2707-) - “... (Abdullah) bin Abbâs (radıyallahü anhüma)’dan rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: babasından başkasına intisap eder (yani onun evlâdı olduğunu iddia eder) ise veya kendisini âzadlayan kimselerden başkasının âzadlısı olduğunu söylerse Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların laneti onun üzerine olsun (veya onun üzerindedir. ))

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Had (cezâ)lar Kitabı
Konu: Babasından Başkasına Neseb İddia Eden Yâni Babam Budur, Diyen Kişi Ve Kendisini Âzadlayanlardan Başkasının Âzadlısı Olduğunu Söyleyen Kimse
2708-) - “... Ebû Osman (Abdurrahman bin Müll) en-Nehdi (radıyallahü anh)’den: Şöyle demiştir: Sa'd (bin Ebî Vakkas) ve Ebû Bekre (Nüfey' bin el-Hars bin Kelede) (radıyallahü anhümâ)'dan (ayrı ayrı) işittim. Her biri şöyle dedi: Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) : kim babasından başkasına — babası olmadığını bile bile — neseb iddia ederse (yani onun evlâdı olduğunu iddia ederse) o kimseye cennet haramdır (yasaktır). )

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Had (cezâ)lar Kitabı
Konu: Babasından Başkasına Neseb İddia Eden Yâni Babam Budur, Diyen Kişi Ve Kendisini Âzadlayanlardan Başkasının Âzadlısı Olduğunu Söyleyen Kimse
2709-) - “... Abdullah bin Amr (bin el-As) (radıyallahü anhüma)’dan rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: babasından başkasına neseb iddia ederse o kimse cennet kokusunu almayacaktır. Halbuki cennet kokusu beşyüz senelik mesafede şüphesiz bulunur. )

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Had (cezâ)lar Kitabı
Konu: Babasından Başkasına Neseb İddia Eden Yâni Babam Budur, Diyen Kişi Ve Kendisini Âzadlayanlardan Başkasının Âzadlısı Olduğunu Söyleyen Kimse
2710-) - “... El-Eş'as bin Kays (radıyallahü anh)'den; Şöyle demiştir: kendi elçileri içinde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanına vardım. Elçiler beni kendilerinden üstün görürlerdi. Resûlallah! Siz bizden değil misiniz? dedim. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : en-Nadır bin Kinâne oğullarıyız. Biz anamızı iffetsizlikle itham etmeyiz ve babalarımıza nisbetimizi red etmeyiz (veya biz babalarımızın sülâlesine intisab etmeyi bırakıp analarımızın sülâlesine intisab etmeyiz), buyurdu. ) demiştir ki: Bundan sonra el-Eş'as bin Kays şöyle derdi: Kureyş kabilesinden her hangi bir adamın en-Nadr bin Kinâne (sülâlesin) den olmadığını iddia eden kim bana getirilirse onu (kazif cezası olarak) had ederim (seksen değnek döverim). "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Had (cezâ)lar Kitabı
Konu: Bir Adamı Kabilesinden Nefiy Eden Yâni Onlardan Değildir Diyen Kimse
2711-) - “... Safvân bin Ümeyye (bin Halef) (radıyallahü anh)’den: Şöyle demiştir: kere) biz Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanında idik. (Bu arada) Amr bin Mürre geldi ve : Resûlallah! Allah şüphesiz benim kaderimde musibet yazmıştır. Çünkü ben elimle tef çalmaktan başka hiç bir yolla rızıklanmamı sanmıyorum. Bu nedenle hayâsızlık durumu olmaksızın şarkıcılık etmem için bana izin ver, dedi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (ona) : izin vermem, (sana) ikram yok ve hoşnutluk da yoktur. Yalan söyledin, ey Allah'ın düşmanı Allah şüphesiz sana helâl ve güzel rızık edilme imkânını vermiştir. Ama sen Allah Azze ve Celle’nin sana helâl kıldığı, rızık yerine Allah'ın sana haram kıldığı rızkı tercih ettin. Eğer bu yasaklama hükmünü daha önce sana iletmiş olsaydım şimdi sana (hak ettiğin) cezayı verirdim. Kalk benim yanımdan ve Allah'a tevbe et. Bilmiş ol ki, bu yasağı duyduktan sonra (bu işi) yaparsan seni fena bir şekilde dövdüreceğim, ibret olarak senin başını (usturayla) traş ettireceğim, seni aile ferdlerinden uzaklaştırıp sürgün edeceğim ve senin (yağmaladığın malını) ganimet olarak Medine gençlerine helâl kılacağım) buyurdu. demiştir ki: Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bu buyruğundan sonra Amr (bin Mürre) öyle kötü ve rezil bir durumda kalktı ki bunun derecesini ancak Allah bilir. Amr defolup gidince Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: âsilerdir. Bunlardan kim tevbe etmeden ölürse Allah Azze ve Celle onu kıyamet günü dünyada olduğu gibi muhannes, çıplak ve insanlara karşı bir ince yaprakla olsun örtünmez vaziyette haşredecektir, ayağa kalktıkça yere yıkılacaktır. )

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Had (cezâ)lar Kitabı
Konu: Muhannesler = Kadınlaşan Erkekler Bâbı
2712-) - “... (Peygamber'in zevcelerinden) Ümmü Seleme (radıyallahü anha)'dan rivâyet edildiğine göre : muhasarası esnasında) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onun yanına girdi. O esnada —Ümmü Seleme'nin kardeşi Abdullah bin Ebî Ümeyye ve kölesi muhannes orda idiler. — Muhannes'in Abdullah bin Ebî Ümeyye'ye şöyle söylediğini işitti. Allah yarın Tâif'in fethini nasîb etse sana öyle (genç) bir kadın göstereceğim (yani senin için yakalıyacağım) ki dört büklümle karşılar ve sekiz büklümle arkaya döner. üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): (Ey mü'minler) bu (muhannes) herifleri evlerinizden çıkarınız. ) buyurdu. "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Had (cezâ)lar Kitabı
Konu: Muhannesler = Kadınlaşan Erkekler Bâbı
2713-) ... Abdullah (bin Mes'ûd) (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: günü insanlar arasında verilen ilk hüküm kan dâvaları hakkındadır. ) ". . . Abdullah (bin Mes'ûd) (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir : ile öldürülen her insanın kamdım günahı)ndan bir pay Âdem (Peygamber)'in ilk oğlu (Kabil hesabı) na olur. Çünkü adam öldürme çığırını ilk açan odur. (Kardeşi Hâbil'i öldürdü). )

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Diyet-kısas Kitabı
Konu: Bir Müslümanı Zulmen Öldürmenin Ağır Vebal Olduğunu Beyân Eden Hadîsler Bâbı
2715-) - “... Abdullah (bin Mes'ûd) (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir : günü insanlar arasında verilen ilk hüküm kan dâvâları hakkındadır. )

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Diyet-kısas Kitabı
Konu: Bir Müslümanı Zulmen Öldürmenin Ağır Vebal Olduğunu Beyân Eden Hadîsler Bâbı
2716-) - “... Ukbe bin Âmir el-Cühenî (radıyallahü anh)'den rivâyeti edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: Allah'a ortak koşmayarak ve haram bir kana bulaşmamış olarak O'na kavuşursa (Yani bu durumda ölürse) cennete girecektir.) "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Diyet-kısas Kitabı
Konu: Bir Müslümanı Zulmen Öldürmenin Ağır Vebal Olduğunu Beyân Eden Hadîsler Bâbı
2717-) - “... el-Berâ bin Âzib (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: dünyanın yok olması Allah katında, haksız yere bir mü'mini öldürmekten daha ehvendir. )

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Diyet-kısas Kitabı
Konu: Bir Müslümanı Zulmen Öldürmenin Ağır Vebal Olduğunu Beyân Eden Hadîsler Bâbı
2718-) - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûllulah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: bir mü'min'i öldürmeye yarım kelime ile (olsun) yardım ederse alnında "Allah'ın rahmetinden ümitsizdir. " ibaresi yazılı olduğu halde o kimse Allah Azze ve Celle'nin huzuruna çıkacaktır.) "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Diyet-kısas Kitabı
Konu: Bir Müslümanı Zulmen Öldürmenin Ağır Vebal Olduğunu Beyân Eden Hadîsler Bâbı
2720-) - “... Ebû Saîd-i Hudrî (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir: mü'minler) dikkat ediniz Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in (mübârek) ağzından işittiğim (şu) şeyi size haber vereceğim hadîsi kulaklarım işitti ve kalbim hıfzetti: oğullarından) bir adam doksan dokuz insan öldürdükten sonra tevbe etmek istedi. Yer yüzünün en bilgin adamını soruşturdu. Bunun üzerine kendisine (rahip) bir kimse gösterildi. O da kalkıp ona gitti ve: Ben doksan dokuz insan Öldürdüm. Acaba benim için tevbe (den yararlanma ihtimâli) var mı? diye sordu. (Râhib) adam: Doksan dokuz insan (ın katlin) den sonra (mi? Yani yararlanman ihtimâli yoktur), diye cevâb verdi. Râvi demiştir ki, katil (bu olumsuz cevab üzerine) kılıcını kınından çekip rahibi (de) öldürdü ve böylece öldürdüğü insan sayısını bununla yüze çıkardı. Sonra (yine) tevbe etme arzusu belirdi. Bunun üzerine yer yüzünün en bilgin adamım soruşturdu. Kendisine bir (âlim) adam gösterildi. (Bu kere) ona giderek; yüz insan öldürdüm, acaba benim için tevbe (den istifâde etmem ihtimâli) var mı? diye sordu. Adam : olsun sana! Kim senin ile tevbe arasına girebilir (tevbeden yararlanamazsın diyebilir)? Oturduğun (Kefre isimli) kötü köyden çıkıp iyi olan falan köye (Nasra köyüne) git ve orada Rabbine ibâdet et, dedi. Bunun üzerine (tevbekâr) katil, tavsiye edilen iyi köye gitmek üzere yola çıktı ve yolda eceli geldi. Rahmet melekleri ile azab melekleri onun hakkında münâkaşa etmeye başladılar : Şeytân! Bu adama ben herkesten fazla yakınım, çünkü hiç bir an bana isyan etmedi (dâima bana uydu) dedi. Rahmet melekleri de: Bu adam tevbe ederek yola çıktı, dediler. ) ... (Râvi) Hammâm demiştir ki: Humeyd et-Tavil, Bekr bin Abdillah aracılığıyla Ebû Râfi (radıyallahü anh)’den bana rivâyet ettiğine göre Ebû Râfi' şöyle demiştir: (Rahmet melekleri ile azab meleklerinin ihtilâfa düşmeleri üzerine) Allah Azze ve Celle (ihtilâfın halli için) bir melek gönderdi. Melekler ihtilâfın halli için buna baş vurup döndüler. Hakem olan melek: Bakınız. İki köy (yani ölünün çıktığı kötü köy ile gitmek istediği iyi köy) den hangisi ölünün bulunduğu yere daha yakın ise ölüyü o köy halkının hükmüne tabi tutunuz, diye hüküm verdi. ... (Râvi) Katâde demiştir ki: El-Hâsan (el-Basrî) bize şu hadîsi rivâyet etti: Bu adama (yolun yarısında) Ölüm erişince, adam kendini (iyi köye doğru) itti ve böylece iyi köye yaklaştı ve kötü köyü kendisinden uzaklaştırdı. Melekler de kendisini iyi köy halkının hükmüne tabi tuttular (yani iyi insanlardan saydılar). ... Müellifimiz demiştir ki: Ebü'l-Abbâs bin Abdillah bin İsmail el-Bağdadî (de) Affân aracılığıyla Hammâm'dan naklen bu hadîsin benzerini bize rivâyet etti. "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Diyet-kısas Kitabı
Konu: Bir Mümîni Kasden Ve Bile Bile Öldüren Kimse İçin Tevbe Kabulü Var Mı?
2724-) - “... Ebû Şürayh el-Huzâî (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir : öldürülmesi veya bir uzvunun kesilmesi musibeti başına gelen (mirasçı durumundaki) kimse (şu) üç şeyden birisini seçmekte serbesttir. Eğer dördüncü bir şey isterse manî olunuz. (Üç şey) : Katili öldürmesi veya onu afıv etmesi ya da diyet (tazminat) alması (dır. ) Kim bunlardan birisini yaptıktan sonra (diğer bir şeye) dönüş ederse şüphesiz o kimseye, içinde ebedî olarak kalacağı ve ibka edileceği cehennem ateşi vardır. )

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Diyet-kısas Kitabı
Konu: Bir Yakını Öldürülen Mirasçı Durumundaki Kimse Üç Şeyden Birisini Seçmekte Serbesttir
2725-) - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: yakını öldürülen (mirasçı durumundaki) kimse, katili öldürmek veya fidye (tazminat) almaktan uygun gördüğünü seçmeye yetkilidir. )

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Diyet-kısas Kitabı
Konu: Bir Yakını Öldürülen Mirasçı Durumundaki Kimse Üç Şeyden Birisini Seçmekte Serbesttir
2726-) - “... Zeyd bin (Sa'd bin) Dumayra (radıyallahü anhüm)’den; Şöyle demiştir : (Sa'd) ve amcam bana (şu) hadisi anlattılar. —İkisi de Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in beraberinde Huneyn savaşına katılmışlar idi. — İkisi dediler ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bize öğle namazını kıldırdı. Sonra bir ağacın altında oturdu. Hındıf kabilesi başkanı el-Akra' bin Habis O'nun huzuruna çıkarak (katil durumundaki) Muhallim bin Cessâme'nin kanını (yani öldürülmemesini) savunmaya başladı. Uyeyne bin Hısn da ayağa kalkarak (maktul) Âmir bin el-Edbat'ın kanını (yani katili olan Muhallim'in öldürülmesini) taleb etmeye başladı. (Maktul) Âmir el-Eşca' kabilesinden idi. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) maktulün adamlarına: (=kan bahasını) kabul ediyor (mu) sunuz?) buyurdu. Adamlar (bundan) imtina ettiler (ve katili öldürmek istediler. ) Sonra Benî Leys kabilesinden Mükeytil denilen bir adam ayağa kalkarak : Resûlallah Allah'a yemin ederim ki, ben İslâmiyet'in ilk günlerinde öldürülen bu maktul (un kan durumun) u ancak (şöyle olan) bir koyun sürüsü (nün hâli) ne benzetirim. Sürü su içmeye gelir de (baş kısmı) taşlanıp kovalanır, taşlanmayanı da (korkup) kaçar, (yani ibret için katil öldürülmelidir), dedi. Sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (maktulün velîlerine) : elli (deve) bu yolculuğumuzda (peşin), elli (deve) de (Medîne-i Münevvere'ye) döndüğümüz zaman (diyet olarak verilsin)) buyurdu. Onlar da diyeti kabul ettiler. " ..... Amr bin Şuayb'ın dedesi (Abdullah bin Amr bin el-As) (radıyallahü anhüm)'den rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir : (bir mü'mini) kasden öldürürse o kimse maktulün velîlerine teslim edilir. Maktulün velîleri dilerlerse onu öldürürler, dilerlerse diyet (kan bahası) alırlar. Bu da otuz (aded) hikka (dört yaşına giren dişi deve), otuz aded cezaa (beş yaşına basan dişi deve) ve kırk aded halıfa (hâmile deve) dir. Bu diyet, kasden öldürme tazminatıdır. Maktulün velîleri ile ne (meblâğ) üzerine sulh yapılırsa bu (meblâğ) onların hakkıdır. Bu da diyetin ağırlaştırılmış olanıdır.) "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Diyet-kısas Kitabı
Konu: Katil Kasden Öldürülür De Maktulün Mirasçıları Diyete Razı Olurlar, Bâbı
2728-) - “... Abdullah bin Amr (bin el-Âs) (radıyallahü anhümâ)’dan rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: öldürmeye benzeyen hatâen (yanlışlıkla) öldürme olayının maktulü, kamçı ve sopa ile öldürülen kimsedir. (Bunun diyeti), kırk tanesi hâmile olan yüz devedir. ) ... Müellifimiz bu hadisin bir mislini ikinci bir senedle de Abdullah bin Amr'den merfû olarak rivâyet etmiştir. " ..... (Abdullah) bin Ömer (radıyallahü anhümâ)'dan; Şöyle demiştir : (sallallahü aleyhi ve sellem) Mekke fetih günü Kabe merdiveni üzerinde ayağa kalkarak Allah'a hamd ve sena ettikten sonra şöyle buyurdu; (Mekke'nin fethine dâir) va'dini yerine getiren, kuluna — Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'e— yardım eden ve düşman topluluklarını yenilgiye yalnızca uğratan Allah'a mahsustur. Bilmiş olunuz ki: (Kasden işlenene benzeyen) hatâen öldürme olayı maktulü, kamçı ve sopa ile öldürülen kimsedir. Bunun diyeti yüz devedir. Develerin kırk tanesi karınlarında yavruları bulunan halifa (hâmile) develerdir. Bilmiş olunuz ki : Câhiliyet devrinde iftihar vesilesi edilen her şey ve bütün kan dâvaları şu iki ayağımın altındadır, (yani bâtıldır, düşmüştür). Ancak olagelen Kâ'be sidânesi (hizmet ve bakımı) ve hacı sıkayesi (sulaması) bu hükmün dışındadır. Bilmiş olunuz ki: Bu iki işi evvelce olduğu gibi ellerinde bulunanlara vermeyi onaylıyorum. )

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Diyet-kısas Kitabı
Konu: Şibh-i Amd Yâni Kasıtlı Gibi Olan Öldürme Diyeti, Muğallaza Yâni Ağırlaştırmış Tır, Bâbı
2731-) - “... (Abdullah) bin Abbâs (radıyallahü anhümâ)’dan rivâyet edildiğine göre : (sallallahü aleyhi ve sellem), öldürme diyetini on iki bin (dirhem gümüş) kıldı. "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Diyet-kısas Kitabı
Konu: Şibh-i Amd Yâni Kasıtlı Gibi Olan Öldürme Diyeti, Muğallaza Yâni Ağırlaştırmış Tır, Bâbı
2732-) - “... Amr bin Şuayb'ın dedesi (Abdullah bin Amr bin el-Âs) (radıyallahü anhüm)'den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) : hatâen (= yanlışlıkla) öldürülürse onun develerden diyeti otuz bint-i Madhâd (iki yaşına giren dişi deve), otuz bint-i Lebûn (üç yaşına giren dişi deve), otuz hıkka (dört yaşına basan dişi deve) ve. on ibn-i Lebûn (üç yaşına giren erkek deve)dir,) buyurmuştur. (sallallahü aleyhi ve sellem), köylülerin ödeyeceği bu diyet için dört yüz dinar (altın) veya buna denk gümüş kıymet takdir ederdi. Deve sahiplerinin ödeyeceği bu diyet için de kıymet takdir ederdi. Develer pahalanınca, (deve sahiplerinin ödeyeceği) diyetin bedelini de artırırdı ve develerin fiatı düşünce diyetin bedelini de eksiltirdi. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem), (deve sahiplerinin ödeyeceği bu nevî diyetin kıymetini) zamanın (rayiç) durumuna göre ayarlardı. Böylece bu nevî diyetin kıymeti Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hayatta olduğu dönemde, dört yüz dinar (altın) ile sekiz yüz dinar (altın) arasındaki meblâğlara veya bunun (yani sekiz yüz dinarın) gümüşten dengi olan sekiz bin dirheme ulaştı. (sallallahü aleyhi ve sellem) sığır sürüsü sahipleri tarafından diyeti sığırdan ödenecek maktulün diyetinin iki yüz sığır olduğuna ve koyun sürüsü sahipleri tarafından diyeti koyundan ödenecek maktulün diyetinin iki bin koyun olduğuna hükmetti. "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Diyet-kısas Kitabı
Konu: Bîr Mümînî Hatâen Yanlışlıkla Öldürme Diyeti
2733-) - “... Abdullah bin Mes'üd (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: (yanlışlıkla) öldürme diyetinde yirmi hıkka (beş yaşına giren dişi deve), yirmi cezaa (dört yaşına giren dişi deve), yirmi bint-i mahad (iki yaşına giren dişi deve), yirmi bint-i Lebûn (üç yaşına giren dişi deve) ve yirmi ibn-i mahad (iki yaşına giren erkek deve lâzım)dır. )

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Diyet-kısas Kitabı
Konu: Bîr Mümînî Hatâen Yanlışlıkla Öldürme Diyeti
2734-) - “... (Abdullah) bin Abbâs (radıyallahü anhümâ)'dan; Şöyle demiştir : (sallallahü aleyhi ve sellem) öldürme diyetini on iki bin (dirhem gümüş) kıldı. İbn-i Abbâs dedi ki: Allahü teâlâ’nın:(Allah ve Resulü bol nimetinden onları zenginleştirdi de öç almaya kalktılar, ) Tevbe: 74 buyruğu, bunun hakkındadır. İbn-i Abbâs dedi ki: Âyette sözü edilenler diyet almakla (zenginleştiler. )

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Diyet-kısas Kitabı
Konu: Bîr Mümînî Hatâen Yanlışlıkla Öldürme Diyeti
2735-) - “... El-Muğîre bin Şu'be (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir : (sallallahü aleyhi ve sellem) diyetin (katilin) âkilesi tarafından ödenmesine hükmetti. " ..... El-Mıkdâm eş-Şâmî (bin Madîkerib) (radıyallahü anh)’den. rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir : olamayan (müslüman)ın mirasçısı benim. (Yani malını beytü’l-mala korum). Onun diyetini öderim ve ona mirasçı olurum. Dayı, mirasçısı olmayan (yeğenin) in mîrasçısıdır. Onun yerine diyet öder ve onun mirasını alır. )

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Diyet-kısas Kitabı
Konu: Diyet, Âkile Katilin Yakınları Üzerine Vâcibdir. Eğer Âkile Yok İse Diyet Beytül-mal Devlet Hazînesi İçinden Ödenmesi Lâzımıdır, Bâbı
2738-) - “... Câriye (bin Zafar) ( (radıyallahü anh)'den : adam başka bir adamın alt koluna kılıç vurup mafsal olmayan bir yerden kesip kopardı. Kolu koparılan adam Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e müracaatla, kolunu kesenden hakkını almasını istedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kolu kesilene diyet ödemeyi emretti. Adam : Yâ Resûlallah ben kısas istiyorum (yani kolumu kesen hasmımın kolunun kesilmesini istiyorum), dedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (adama) : al. Allah diyeti sana mübarek eylesin, ) buyurdu ve onun için hasmının kısas edilmesine hükmetmedi. "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Diyet-kısas Kitabı
Konu: Hakkında Kısas Misilleme Olmayan Yaralamalar
2739-) - “... El-Abbâs bin Abdilmuttalib (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir : me'mûne (beyin zarına ulaşan yara) da, ne câife (bedenin iç kısmına ulaşan yara) da ne de münakkıla (kemiği kırıp yerinden kaydıran yara) da kısas (yani misilleme) vardır. (Yani başkasını böyle yaralayan kimseye ceza olarak misilleme yapılmaz. )

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Diyet-kısas Kitabı
Konu: Hakkında Kısas Misilleme Olmayan Yaralamalar
2740-) - “... Âîşe (radıyallahü anhâ)'dan; Şöyle demiştir: (sallallahü aleyhi ve sellem) Ebû Cehm bin Huzeyfe (radıyallahü anh)'i zekât tahsildarı olarak (taşraya) gönderdi. Bir adam zekâtı hakkında Ebû Cehm ile münâkaşa ediyor. Bunun üzerine Ebû Cehm onu dövüp başını kırıyor. Sonra adamın yakınları Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelerek : Yâ Resûlallah! Kısas (yani misilleme istiyoruz), dediler. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (onlara) : (Size şu kadar (mal verilsin), buyurdu. Adamlar razı olmadılar. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : (Ödenecek tazminat mikdarını artırarak) size şu kadar (mal verilsin) buyurdu. Adamlar razı oldular. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (adamlara) : (Ben (öğleden sonra) halka hitabede bulunacağım ve sizin razı olduğunuzu onlara bildireceğim, ) buyurdu. Adamlar: Evet, dediler. Buna binâen Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (cemaata) bir konuşma yaptı ve (bu arada) : Leysîler kısas talebinde bulunmak üzere bana baş vurdular. Ben onlara (kısas yerine) şu kadar (tazminat) teklif ettim, ) buyurdu. (Sonra onlara. dönüp) : Razı oldunuz mu?) dedi. Adamlar; dediler. Bunun üzerine muhacirler onları menetmek istediler. Fakat Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) muhacirlerin vazgeçmelerini emretti. Muhacirler de vazgeçtiler. Sonra Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) onları çağırdı ve kendilerine verilecek mal miktarını artırdı. Sonra (onlara) ; (Razı oldunuz mu?) buyurdu. Adamlar: Evet, deyince. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : (Ben halka konuşma yapacağım ve sizin razı olduğunuzu onlara haber vereceğim, ) buyurdu. Adamlar; Peki, dediler. Sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) halka konuşma yaptı. Sonra (adamlara) : (Razı oldunuz mu?) buyurdu. Adamlar da: Evet, dediler. Mâceh dedi ki: Ben, Muhammed bin Yahya'dan şu sözleri işittim : Bu hadîsi yalnız Ma'mer rivâyet etti. Kendisinden başka kimselerin bunu rivâyet ettiklerini bilmiyorum. "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Diyet-kısas Kitabı
Konu: Başkasını Yaralayan Kişi Kısas Misilleme Olması Cezası Yerine Fidye Tazminat Verir
2741-) - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre; Şöyle demiştir : (sallallahü aleyhi ve sellem) cenin (in tazminatı) hakkında bir ğurre ile hükmetti. Ğurre, köle veya câriyedir. Aleyhinde (yani ğurre ödemesine) hüküm verilen adam (kafiyeli, seci'lî cümlelerle : Yâ Resûlallah) Henüz içmeyen, yemeyen, bağırmayan, doğarken ses vermeyen cenîn için diyet verecek miyiz. Halbuki bunun misli hederdir (öcü alınmaz)? dedi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) : bu adam (kafiyeli cümleler sıralayarak) bir şâirin sözü ile hükmediyor. Cenîn (in diyeti) bir ğurredir; Bir köle veya bir câriye) buyurdu. "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Diyet-kısas Kitabı
Konu: Ceninin Diyeti Bâbı
2742-) - “... El-Misver bin Mahrama (radıyallahü anh)’den: Şöyle demiştir : bin el-Hattâb (radıyallahü anh), kadının karnından darbe yemekle ölü cenîn düşürmesi (tazminatı) hakkında sahâbîlere danıştı. Bunun üzerine el-Müğîre bin Şu'be (radıyallahü anh) : Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in bunun hakkında bir ğurre (yani) bir köle veya bir câriye (tazminat) ile hükmettiğine şahid oldum, dedi. Ömer (el-Müğîre'ye) : beraber (bu hükme) şâhidlik edecek bir sahâbî getir, dedi. Sonra Muhammed bin Mesleme (radıyallahü anh) de el-Müğîre ile beraber (bu hükme) şâhid olduğunu söyledi. " . "..... Ömer bin el-Hattâb (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bu meselede, yani cenin (in diyeti) hakkındaki hükmünü sahâbîlere sordu. Bunun üzerine Hami bin Mâlik bin en-Nâbiğa ayağa kalkarak : Ben iki karımın arasında idim. Bunlardan birisi diğerini bir çadır direğiyle dövüp öldürdü ve ceninini (yani karnındaki bebeğini) de öldürdü. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) cenîn (in tazminatı) hakkında ğurre olan bir kölenin ödenmesine ve öldürülen kadına karşılık katile kadının öldürülmesine hükmetti. "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Diyet-kısas Kitabı
Konu: Ceninin Diyeti Bâbı
2744-) - “... Saîd bin el-Müseyyeb'den rivâyet edildiğine göre: Ömer (bin el-Hattâb) (radıyallahü anh) : âkile'nin (yani maktulün baba tarafından olan yakınlarının) hakkıdır ve kadın (öldürülen) kocasının diyeti (kan bahası) ndan hiç bir şeye vâris olmaz, diyordu. Nihayet ed-Dahhâk bin Süfyân (radıyallahü anh) : (sallallahü aleyhi ve sellem)’in, Eşyem ed-Dıbâbi'nin karısını kocasının diyetine mirasçı kıldığını Ömer'e yazdı. (Bunun üzerine Ömer görüşünden dönüş yaptı. )

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Diyet-kısas Kitabı
Konu: Diyete Vâris Olmak Bâbı
2745-) - “... Ubâde bin es-Sâmıt (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre : (sallallahü aleyhi ve sellem), Hami bin Mâlik el-Hüaselî el-Lihyânî'yi kuması tarafından öldürülen karısına mirasçı kıldı. "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Diyet-kısas Kitabı
Konu: Diyete Vâris Olmak Bâbı
2746-) - “... Amr bin Şuayb'in dedesi (Abdullah bin Amr bin el-Âs) (radıyallahü anhüma)'den rivâyet edildiğine göre:Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) iki kitâb (yani Tevrat ve İncil) ehlinin diyetinin müslümanların diyetinin yarısı olduğuna hükmetmiştir. İki kitâb ehli, yahüdîler ve hıristiyanlardır. "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Diyet-kısas Kitabı
Konu: Kâfirîn Diyeti Kan Bahası