Sünen-i İbn Mâce Hadis Kitabı

4105-) - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: adam Allah'ın gazabına sebeb olan sözlerden bir kelime konuşur. O sözde bir beis, sakınca görmez. Sonra ondan dolayı cehennem ateşinin yetmiş senelik mesafeli dibine düşer. ) "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Fitne Döneminde Dili Tutmak Bâbı
4106-) - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsa hayır söylesin veya sussun (faydasız veya zararlı söz söylemesin). ) "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Fitne Döneminde Dili Tutmak Bâbı
4107-) - “... Süfyan bin Abdillah es-Sakafi (radıyallahü anh)’den; şöyle demiştir: Ya Resûlüllah! Sıkıca sarılacağım bir şeyi bana anlat (tavsiye buyur), dedim. O: Allah'tır, de ve istikametli ol (yani İslamiyetin dosdoğru yolundan sapma), ) buyurdu. Ben: Resûlüllah! Benim hakkımda en cok korktuğun şey nedir? diye sordum. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kendi (mübarek) dilini tuttu. Sonra;. buyurdu. (Yani senin hakkında en çok korktuğum şey senin dilindir). "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Fitne Döneminde Dili Tutmak Bâbı
4108-) - “... Muaz bin Cebel (radıyallahü anh)’den; şöyle demiştir: bir yolculukta Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in beraberinde idim. Bir gün yolda seyir halinde iken ben O'nun yakınında bulundum ve: Resûlüllah! Beni cennete dahil edecek ve cehennemden uzaklaştıracak bir amel (hayırlı iş)i bana bildir, diye ricada bulundum. O: cidden büyük bir şey istedin ve şüphesiz o sey, Allah'ın muvaffak kıldığı kimseye kuşkusuz kolaydır: Allah'a kulluk ederek O'na hiç bir şeyi ortak koşmazsın, namazı dosdoğru eda edersin, zekatı ödersin, Ramazan orucunu tutarsın ve Ka'be'yi hac (tavaf) edersin, ) buyurdu. Sonra: et, sana hayır kapılarını gösteriyorum: Oruç (günahlara -azaba karşı) bir kalkandır. Sadaka da suyun ateşi söndürdüğü gibi günah(ın alevin)i söndürür ve adamın gece ortasında namazı (salih mü'minlerin sembolüdür). ) buyurdu. Sonra: . . . . . . ayetini ve devamını; . . . . . . . a varıncaya kadar okudu. şöyledir: "Onlar (geceleyin namaz kılmak için) yataklarından kalkarlar, korkarak ve ümitvar olarak Rablarına yalvarırlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan hayır yoluna harcarlar. Artık işledikleri salih amellere karşılık onlar için göz aydınlığı olarak saklananı hiç kimse bilemez. " (Secde: 16, 17) sonra Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : ol ki sana işin başını, direğini ve zirvesini haber veriyorum: (O da) cihaddır.) buyurdu. Bundan sonra: anlattığımın hepsine sahib olmanın dönüm noktasını sana haber vermeyeyim mi?) buyurdu. Ben: ver, dedim, Bunun üzerine O, (mübarek) dilini eliyle tuttu ve sonra: (yani dilini) aleyhinde (bulunmaktan) menedeceksin,) buyurdu. Ben: Nebiyyallah! Biz konuştuğumuz şeylerden dolayı gerçekten sorumlu tutulur (mu)yuz? dedim. O: işten gafletine şaşarım Ya Muaz. Dillerinin bildikleri (faydasız sözleri) nden başka bir şey insanları başları aşağı cehenneme düşürür mü?) buyurdu. "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Fitne Döneminde Dili Tutmak Bâbı
4109-) - “... Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in zevcesi Ümmü Habibe (radıyallahü anha)’dan rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur : (İyiligi emretmek, fenalığı menetmek ve Allah (Azze ve Celle)’yi anmak dışında kalan Adem oğlunun konuştuğu sözler onun aleyhinde olup lehinde değildir.) "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Fitne Döneminde Dili Tutmak Bâbı
4110-) - “... İbn-i Ömer (radıyallahü anhüma)’dan: Biz emirlerimizin yanına girip bir söz söyleriz. Sonra dışarı çıktığımız zaman başkasını söyleriz denilmiş, ibn-i Ömer (radıyallahü anhüma)’da : (sallallahü aleyhi ve sellem) hayatta iken biz bunu münafıklık sayardık. "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Fitne Döneminde Dili Tutmak Bâbı
4111-) - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: (İnsanın (dini ve dünyası bakımından) ihtiyaç duymadığı şeyleri terketmesi onun müslümanlığının güzelliklerindendir. )"

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Fitne Döneminde Dili Tutmak Bâbı
4112-) - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur : için hayırlı yaşayış Allah yolunda (cihad için) sırtında uçarcasına koşturacağı atının yularından tutan (savaşa hazır bekleyen) bir adamın yaşantısıdır. O, korkulu bir düşman sesini veya düşmana saldırma çağrısını işittiği her an atının üstünde uçarcasına fırlayarak o sese doğru giderek ölmek veya öldürmek alanlarında gazi veya şehid olmak ister ve hayırlı hayat o adamın hayatıdır ki şu dağların tepelerinden bir tepenin üstünde veya şu derelerden birinin içinde küçük bir koyun sürüsü içinde bulunur. Namazını vaktinde ve usulüne uygun olarak kılar, zekatını öder ve ölünceye kadar Rabbine kulluk eder. İnsanlardan yana da iyilikten başka bir şey işlemez. ) "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Uzlet Toplumdan Uzak Durmak, İnzivaya Cekilmek
4113-) - “... Ebil Said-i Hudri (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: gün) : bir adam Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına gelerek: insanların hangisi daha faziletlidir? diye sordu. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : ve malı ile Allah yolunda savaşan (mü'min) adam, ) buyurdu. Soru sahibi: sonra kim? diye sordu. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : derelerden bir derede (yani halktan uzak bir yere geçilmiş durumda) olan insandır ki Allah (Azze ve Celle)'ye ibadet eder ve insanları şerrinden rahat bırakır (yani kimseye zarar vermez), buyurdu. "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Uzlet Toplumdan Uzak Durmak, İnzivaya Cekilmek
4114-) - “... Huzeyfe bin el-Yeman (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) : kapılarında (halkı cehenneme) çağırıcı (cehennemlik) bir gurup olacak. Kim o davetçilere icabetle o kapılara giderse davetçiler o kimseyi cehenneme atarlar (yani cehenneme girmesine sebep olurlar)), buyurdu. (Huzeyfe demiştir ki) Ben: Resûlüllah! O gurubun vasıflarını bize anlat (tarif et), dedim. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : bizim milletimizden (veya Adem oğullarından) bir zümredir, dillerimizle konusurlar), buyurdu. Ben: o fitne devri bana erişirse nasıl davranmamı emredersin? diye sordum. O: müslümanların cemaatine ve imamına (yani devlet başkanına) bağlan, (onlardan ayrılma). Müslümanların cemaati olmaz ve imamları yoksa o fırkaların hepsinden uzaklaşman bir ağacın kökünü ısırman suretiyle (meşakkatli) de olsa ölüm sana erişinceye kadar, dişlerini sıkarak fırkaların hepsinden uzak durmaya devam et,) buyurdu. "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Uzlet Toplumdan Uzak Durmak, İnzivaya Cekilmek
4115-) - “... Ebû Said-i Hudri (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: en hayırlı malının — kendi dinini fitnelerden korumak üzere — dağ başlarında ve yağış olan sahalarda güttüğü davarlardan ibaret olacağı zaman yakındır. ) "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Uzlet Toplumdan Uzak Durmak, İnzivaya Cekilmek
4116-) - “... Huzeyfe bin el-Yeman (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: takım fitneler olacak. O fitnelerin kapıları başında cehennem ateşine çağırıcı kimseler olacaktır. Bir ağacın kökünü ısırır halde ölmen onlardan birisine tabi olmandan senin için daha iyidir.) "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Uzlet Toplumdan Uzak Durmak, İnzivaya Cekilmek
4117-) - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: (Akıllı, zeki) Mü'min bir yılan deliğinden iki defa sokulmaz.)

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Uzlet Toplumdan Uzak Durmak, İnzivaya Cekilmek
4118-) - “... İbn-i Ömer (radıyallahü anhüma)'dan rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: ve zeki olan) Mü'min bir yılan deliğinden iki defa sokulmaz.)

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Uzlet Toplumdan Uzak Durmak, İnzivaya Cekilmek
4119-) - “... Numan bin Beşir (radıyallahü anhüma) minber üzerinde iki parmağıyla iki kulağını işaret ederek (yani bizzat kulaklarıyla duyduğunu belirterek) : Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den şu buyruğu işittim, dedi: olan (seyler) bellidir. Haram olan (seyler) de bellidir. Helal ile haram arasında da (helal mi, haram mı olduğunu) çok kimsenin bilmediği bir takım şüpheli şeyler vardir. Bu itibarla kim şüpheli şeylerden sakınırsa dinini (noksanlıktan) ve ırzını (yani şeref ve haysiyetini) — halkın dilinden — kurtarmış olur. Şüpheli şeylere dalan kimse de (içine girmek yasak olan beylik) koru etrafında (davarlarını) otlatıp koru içinde otlatması an meselesi olan çoban gibi harama düşer. Bilmiş olunuz ki her hükümdarın özel bir korusu vardır, Dikkat ediniz, Allah'ın (yer yüzündeki) korusu da haram ettiği şeylerdir. Haberiniz olsun, insanın vücudunda bir lokmacık et parçası vardır ki iyi olduğu zaman bütün cesed iyi olur, bozulduğu zaman da bütün cesed bozulur. Bilmiş olunuz ki o et parçası kalbtir.) "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Helal Mı Haram Mı Oldugu Şüpheli Şeylerle Karşılaştığında Durmak Sakınmak
4120-) - “... Ma'kil bin Yesâr (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: (fitne-fesad dönemin)de ibadet etmek, benim yanıma hicret etmek gibi (faziletli)dir.) "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Helal Mı Haram Mı Oldugu Şüpheli Şeylerle Karşılaştığında Durmak Sakınmak
4121-) - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: garib olarak başladı ve başladığı gibi (günün birinde) garib haline dönüşecektir. Ne mutlu o garib (mü'min)lere.) "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: İslam Garib Olarak Başladı, Bâbı
4122-) - “... Enes bin Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: şüphesiz garib (gibi) başladı ve (günün birinde) tekrar garib (gibi) olacaktır. Ne mutlu o garib (mü'min)lere.) "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: İslam Garib Olarak Başladı, Bâbı
4123-) - “... Abdullah (bin Mes'ud) (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir : şüphesiz garib olarak başladı ve (günün birinde) garib hale dönüşecektir. Ne mutlu garib (mü'min)lere.) İbn-i Mes'ud demiştir ki: Garibler kimlerdir? diye soruldu. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : (İslamiyet için) ayrılıp uzaklaşanlardır, buyurdu.) "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: İslam Garib Olarak Başladı, Bâbı
4124-) - “... Ömer bin el-Hattab (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: gün kendisi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in (Medine'deki) mescidine çıktı ve Muaz bin Cebel (radıyallahü anh)’in Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in kabri yanında oturup ağladığını gördü. Sonra (ona) : ağlatan nedir? diye sordu. Muaz (radıyallahü anh): (sallallahü aleyhi ve sellem) 'den işittiğim bir şey beni ağlatıyor. Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den şu buyruğu işittim, dedi. riyanın azı (bile) şirktir, (yani Allah'a ortak koşmaktır). Kim Allah'ın bir velisine düşmanlık ederse şüphesiz Allah ile savaşmaya çıkmış olur. Allah; itaatkar, takva sahibi ve halktan uzak duran öyle kullarını gerçekten sever ki, onlar gorülmedikleri zaman aranmazlar (yani halleri ve yerlerinin nasıl olduğu kimse tarafından soruşturulmaz). Hazır olurlarsa (meclislere ve önemli işlere) çağırılmaz ve tanınmazlar. Kalbleri hidayet ışıklarıdır. Hep tozlu ve karanlık barınaklardan (veya çözümlenmesi zor sorunların üstesinden) çıkarlar.) "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Fitnelerden Selamette Olması Umulanlar
4125-) - “... Abdullah bin Ömer (radıyallahü anhüma)’dan rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: (İnsanlar, içlerinde necib ve kullanışlı bir tane pek bulamayacağın yüz deve gibidir.) "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Fitnelerden Selamette Olması Umulanlar
4126-) - “... Ebû Hureyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: yetmiş bir fırkaya ayrıldı. Benim ümmetim de yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır.) "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Ümmetin Fırkalara Bölünmeleri
4127-) - “... Avf bin Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: yetmiş bir fırkaya ayrıldı. (Bunlardan) biri cennette ve yetmişi ateştedir. Hristiyanlar da yetmiş iki fırkaya ayrıldı. (Onlardan da) yetmiş bir fırka ateşte ve biri cennettedir. Muhammed'in canı (kudret) elinde bulunan (Allah) a yemin ederim ki. benim ümmetim muhakkak yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır. Bir fırka cennette ve yetmiş iki fırka ateştedir.) Resûlüllah! Cennette olan fırka kimlerdir? diye soruldu. O: (Sahabilerin yolunda olan cemaat,) diye cevab verdi. "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Ümmetin Fırkalara Bölünmeleri
4128-) - “... Enes bin Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: (İsrail oğulları yetmiş bir fırkaya ayrıldı. Benim ümmetim de şüphesiz, yetmiş iki fırkaya ayrılacaktıir. Bunların hepsi ateştedir. Yalnız bir fırka ateşte değildir. O da (sahabilerin yolunda olan) cemaattir. "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Ümmetin Fırkalara Bölünmeleri
4129-) - “... Ebû Hureyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: olsun ki) siz, kendinizden önceki (millet) lerin yoluna kulaşı kulaşına, arşını arşınına ve karışı karışına muhakkak tıpatıp uyacaksınız, Hatta onlar (daracık) bir keler deliğine girseler siz de muhakkak o deliğe gireceksiniz.) Ya Resûlüllah! (O milletler) yahudiler ve hristiyanlar (mı)? diye sordular. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : (Bunlar olmayınca başka kimler olur? buyurdu.) "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Ümmetin Fırkalara Bölünmeleri
4130-) - “... Ebû Said-i Hudri (radıyallahü anh)'den; şöyle demiştir: (sallallahü aleyhi ve sellem) (bir gün) kalkıp cemaate şöyle bir konuşma yaptı: Allah'a yemin ederim ki ey insanlarl Sizin için korktuğum şey ancak Allah'ın sizin için çıkaracağı dünya ziyneti (olan servet)dir. ) uzerine bir adam O'na: Resûlüllah! Hayır (yani mal nimeti) şer getirir mi? (ki endişeleniyorsun) diye sordu. Bu sorudan sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) : hayır (olan bir şey) şüphesiz ancak hayır getirir. Ama mal (mutlaka) hayır mıdır? (Bakınız) Küçük ırmağın (veya bahar yağmurunun) bitirdiği bitkilerin tümü (tıkabasa yiyen hayvanı) karın şişkinliğiyle derhal öldürür veya ölüme yaklaştırır. Fakat (zararsız) çayır yiyicisi hayvan (onu) yiyer, nihayet böğürleri dolunca (şişince) güneşlenir, sonra kolayca tersler, bevleder. Daha sonra geviş getirir (ve böylece karnındakini hazmettikten) sonra tekrar (çayırlığa) dönüp otlanır. işte (bunun gibi) meşru yolla bir mal alan kimseye o mal mübarek (bereketli) olur. Gayr-i meşru yolla bir mal alan kimsenin durumu da yiyip de doymayan obur kimsenin durumuna benzer. ) "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Mal Fitnesi
4131-) - “... Abdullah bin Amr bin el-As (radıyallahü anhüma)’dan rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir gün : (İran) ve Rum hazineleri size fethedileceği zaman sizler nasıl bir kavim olacaksınız?) diye sordu. Abdurrahman bin Avf (radıyallahü anh) : bize emrettiği gibi söyleriz (yani hamd, şükür ederek nimetlerin artmasını dileriz), dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): başka şeyler (söylersiniz - yaparsınız yahut haliniz başka türlü olur). Biribirinize (maddiyat için) rekabet edersiniz, sonra hasedleşirsiniz (çekememezlik edersiniz), sonra biribirinize sırt çevirip ayrılırsınız, sonra biribirinize kin tutarsınız. Yahut buna benzer hale düşersiniz. Daha sonra muhacirlerin zayıflarına giderek bazılarını bazılarının boyunları üzerine kumandanlar edersiniz), buyurdu.

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Mal Fitnesi
4132-) - “... Amr bin Avf —ki Amir bin Lüey oğullarının dostu olup Bedir savaşına Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in maiyyetinde katılmıştı— (radıyallahü anh)'den; şöyle demiştir: (sallallahü aleyhi ve sellem), Bahreyn (ahalisinin gayri müslimlerinin) cizyesini getirmek üzere Ebû Ubeyde bin el-Cerrah (radıyallahü anh)’ı oraya gönderdi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) savaş etmeksizin Bahreyn ahalisiyle barış akdederek başlarına el-Ala bin el-Hadrami (radıyallahü anh)'i vali tayin etmişti. Sonra Ebû Ubeyde Bahreyn'den bir mikdar cizye malını (Medine-i Münevvere'ye) getirdi. Ensar Ebû Ubeyde'nin geldiğini işittiler de Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in beraberinde sabah namazını kılmaya birden geliverdiler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namazı bitirince ayrıldı. Ensar da (o esnada) Ebû Ubeyde'ye karşı çıktılar. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onları görünce gülümsedi. Sonra: Ubeyde'nin Bahreynden bir hayli mal getirdiğini işittiğinizi sanıyorum?) buyurdu. Ensar: Ya Resûlüllah, dediler. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem): olunuz ve sizi sevindirecek nimetleri (bundan böyle de her zaman) umunuz. Vallahi (bundan sonra) size fakirlik halinin geleceğinden hiç korkmam ve lakin sizler için korktuğum şey, sizden önceki ümmetlerin önüne dünya (nimetleri) nin yayıldığı gibi sizin önünüze de yayılması ve onların biribirlerini çekemeyip dünyalığı ele geçirmek için yarıştıkları gibi sizlerin de aynı şekilde biribirinize düsmeniz ve nihayet dünyalığın onları helak ettiği gibi sizleri de helak etmesidir. ) "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Mal Fitnesi
4133-) - “... Usame bin Zeyd (radıyallahü anhüma)'dan rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: sonra erkeklere kadınlardan daha zararlı bir fitne (sebebi) bırakmıyorum. ) "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Kadınlar Fitnesi
4134-) - “... Ebû Said (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: sabah iki melek : Erkeklere kadınlardan dolayı yazıklar olsun ve kadınlara erkeklerden dolayı yazıklar olsun, diye bağırır.) "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Kadınlar Fitnesi
4135-) - “... Ebû Said(-i Hudri) (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: (sallallahü aleyhi ve sellem) ayağa kalkarak (halka) bir hitabede bulundu. Hutbesinde buyurduğu sözlerden biride şu idi : dünya (malı ve nimetleri) yeşil ve tatlı (meyve gibi çabukca çürümeye, gitmeye mahkum veya güzelliğiyle cazib)dir. Ve Allah sizleri dünyada eski ümmetlere şüphesiz halife kıldı da nasıl amel edeceğinize bakar. Dikkat ediniz de dünya (ya dalmak)dan sakınınız ve kadınlar (ın fitnesin)den korununuz.) "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Kadınlar Fitnesi
4136-) - “... Âişe (radıyallahü anha)'dan; şöyle demiştir: (sallallahü aleyhi ve sellem) (bir defa) Mescid'de otururken Muzeyne (kabilesin) den süslü, Mescid'in içinde (bile) eteğini sürüyüp böbürlenerek yürüyen bir kadın (Mescid'e) girdi. Bunun uzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu : insanlar! Kadınlarınızı Mescid(e gittiklerin) de süslü elbise giymekten ve böbürlenmekten menediniz. Çünkü israil oğulları, kadınları mescidler(e gittiklerin) de süslü elbise giyip böbürleninceye kadar lanetlenmediler.) "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Kadınlar Fitnesi
4137-) - “... Ubeyd isimli Mevli Ebi Ruhm (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre: Hureyre (radıyallahü anh), güzel koku sürünmüş olup Mescid'e gitmek isteyen bir kadına rastlamış ve : Cebbar (olan Allah)ın cariyesi! Nereye gitmek istiyorsun? diye sormuş. Kadın da: diye cevab vermiş. Ebû Hureyre (radıyallahü anh) : Ve onun için mi güzel koku süründün? deyince kadın : demiş. (Bunun uzerine) Ebû Hureyre (radıyallahü anh) : Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den şu buyruğu şüphesiz işittim, demiştir : hangi bir kadın güzel koku süründükten sonra mescid'e (gitmek üzere evinden) çıkarsa (o kokuyu giderici) boy abdesti alıncaya kadar hiç bir namazı kabul olunmaz.) "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Kadınlar Fitnesi
4138-) - “... Abdullah bin Ömer (radıyallahü anhüma)’dan rivâyet edildiğine göre: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (kadın cemaatine) : kadınlar topluluğu! Sadaka veriniz ve çok istiğfar ediniz (yani günahlarınızın bağışlanmasını çok isteyiniz). Çünkü ben sizlerin cehennem halkının çoğunluğunu teşkil ettiğinizi gördüm,) buyurdu. Bu-nun uzerine kadın cemaatinden aklı başinda biri : günahımız var ki cehennemliklerin çoğunluğu biz kadınlarız Ya Resûlüllah? diye sordu. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : (şuna buna) çok lanet eder ve kocanıza karşı nankörlük (yani nimetlerini inkar) edersiniz. Akıl ve dini noksan olanlardan hiç birinin akıllı bir kimseye sizin kadar galebe çaldığını görmedim,) buyurdu. Kadın : Resûlüllah! Akıl ve din noksanlığı nedir? diye sordu. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : noksanlığına gelince: İki kadının şahidliği bir erkeğin şahidliğine denktir. İşte bu (denklik hükmü), aklın noksanlığındandır. Kadın (hayız nedeniyle) günlerce namaz kılmaz ve Ramazan ayında (hayız süresince) oruç tutmaz. İşte bu da dinin noksanlığındandır (yani noksanlığıdır. ) "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Kadınlar Fitnesi
4139-) - “... Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyet edildiğine göre kendisi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den şu buyruğu işitmiştir: (halkı hidayete) davet edip de çağrınıza icabet (veya sizin dua edip de kabul) edilmeme durumu olmadan önce (insanlara) iyi şeyleri emrediniz ve fena şeyleri men ediniz.) "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Marufu Yani Dinen İyi Olarak Tanınan Şeyleri Emretmek Ve Münkeri Yani Dinen Fena Sayılan Şeyleri Menetmek Bâbı
4140-) - “... Ebû Bekir (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre (bir gün) Allah'a hamd ve sena ettikten sonra şöyle demiştir: Ey insanlar! Siz; iman edenler! Siz kendinize düşene bakınız. Hidayet yolunda olduğunuz zaman sapıtan kimse size zarar veremez. " (Maide 105) ayetini okuyorsunuz (ve hükmünün genelliğini sanarak iyiliği emretmeyi ve fenalığı menetmeyi bırakıyorsunuz). Halbuki biz Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den şu buyruğu muhakkak işittik: insanlar kötü bir şeyi görüp de menetmedikleri zaman Allah'ın onlara umumi bir ceza vermesi çabuklaşır (veya yakınlaşır).) Ebû Üsame bu hadisi başka bir defa rivâyet ederken Ebû Bekir (radıyallahü anh)'ın "Halbuki biz Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den şu buyruğu muhakkak işittik" biçimindeki sözü yerine onun: "Çünkü ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den şu buyruğu muhakkak işittim" dediğini nakletmistir. "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Marufu Yani Dinen İyi Olarak Tanınan Şeyleri Emretmek Ve Münkeri Yani Dinen Fena Sayılan Şeyleri Menetmek Bâbı
4141-) - “... Ebû Ubeyde (bin Abdullah bin Mes'ud) (radıyallahü anh)'dan rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle demiştir: oğulları içine (din bakımından) eksiklik girince adam (din) kardeşini günah üzerinde görür ve onu o günahtan menederdi. Sonra ertesi gün olunca (günahkar), kardeşinin (bir gün önce) işlediğini gördüğü günah; adamı o (günahkar) kardeşiyle beraber yemek yemesine, beraber içmesine ve onunla sıkı fıkı olmasına mani olmazdı. Bunun sonucunda Allah onların bazılarının kalblerini diğer bazılarının kalblerine karıştırdı (yani günah işleyenleri ile onlara arkadaşlık edenlerin tümünün kalblerini kararttı) ve onlar hakkında Kur'an (ayetleri) indi.) Sonra Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) (onlar hakkinda inen şu ayetleri okuyarak) buyurdu ki: oğullarından kafir olanlar Dâvûd'un ve Meryem oğlu Îsa’nın diliyle lanetlendiler. Bu, günah işlemeleri ve aşırı gitmelerindendir. " (78) yaptıkları fenalıklardan birbirlerini alıkoymazlardı. Yapmakta oldukları cidden ne kötü şey idi. " (79) onların çoğunun (Mekke'deki) kafirleri (putperestleri) dost edindiklerini görürsün. Nefislerinin kendileri için önlerine sürdüğü şeyler en kötüdür. Allah onlara gazab etti ve onlar azab içinde devamlı kalıcılardır. " (80) onlar Allah'a, Peygamber'e ve O'na indirilen Kur'an'a inanmış olsalardı, kafirleri dost edinmezlerdi. Fakat onların çoğu imandan çıkmış kimselerdir. " (Maide 78 - 81) Ebû Ubeyde demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (bunu buyururken) bir tarafa yaslanmış durumda idi. Sonra doğrulup oturdu ve : müslümanlar) zalimin kollarından tutup onu (batıldan) hakka eğdirmedikçe hayır (azabtan kurtulamaz veya mazur sayılamazsınız), buyurdu. ...

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Marufu Yani Dinen İyi Olarak Tanınan Şeyleri Emretmek Ve Münkeri Yani Dinen Fena Sayılan Şeyleri Menetmek Bâbı
4143-) - “... Eba Said-i Hudri (radıyallahü anh)’dee rivâyet: (sallallahü aleyhi ve sellem) kalkıp bir hutbe irad etmiş ve hutbesinde buyurduğu buyruklardan biri de: olunuz ki sakın halkın korkusu herhangi bir adamı hakkı bildiği zaman onu söylemekten kesinlikle alıkoymasın,) buyruğuydu. demiştir ki sonra Ebû Said-i Hudri (radıyallahü anh) ağladı ve şöyle dedi: Allah'a yemin ederim ki biz muhakkak bazı şeyleri gördük de korktuk (söylemedik)."

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Marufu Yani Dinen İyi Olarak Tanınan Şeyleri Emretmek Ve Münkeri Yani Dinen Fena Sayılan Şeyleri Menetmek Bâbı
4144-) - “. Ebû Said (radıyallahü anh)’den; şöyle demiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) : biriniz kendi nefsini küçümsemesin,) buyurdu. Sahabiler: kendi nefsini küçümsemesi nasıl olur? diye sordular. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem): öyle bir şey görür ki onunla ilgili söz söylemesi Allah'ın onun üzerinde bir hakkıdır. Fakat o konuda bir şey söylemez (yani insanlardan korkarak susmakla nefsini küçümsemiş olur). Sonra kıyamet günü Allah (Azze ve Celle) ona: şöyle ve böyle olan şey hakkında söz söylemekten seni meneden ne idi? diye soracaktır. O da : insanlar korkusu, diye cevab verecek ve Allah: Sen (insanlardan değil) öncelikle benden korkmalıydın, buyuracaktır.) "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Marufu Yani Dinen İyi Olarak Tanınan Şeyleri Emretmek Ve Münkeri Yani Dinen Fena Sayılan Şeyleri Menetmek Bâbı
4145-) - “. Cerir (bin Abdillah el-Beceli) (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: bir kavim yoktur ki içlerinde günah işlenir, onlar günah işleyenlerden daha güçlü, (fenalıktan) caydırıcı üstünlüğe sahip olduğu halde (günahları) engellemez de Allah onların tümünü cezalandırmaz (yani Allah suçluları ve onlara mani olmayanların tümünü cezalandırır). "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Marufu Yani Dinen İyi Olarak Tanınan Şeyleri Emretmek Ve Münkeri Yani Dinen Fena Sayılan Şeyleri Menetmek Bâbı
4146-) - “. Cabir (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: muhacirleri (yani Habeşistan'a hicret edenler) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanına döndükleri zaman Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) (onlara) : memleketinde gördüğünüz acayip şeyleri bana anlatmaz mısınız?) buyurdu. Muhacirlerden bir gurup gene : Ya Resûlüllah! (Bir gün) biz oturuyorduk. O esnada onların rahibelerinin yaşlılarından biri başında büyük bir su testisini taşıyarak yanımızdan geçti. Biraz sonra onların gençlerinden birisinin yanından geçti. Genç de ellerinden birisini kadının iki omuzu arasına koyup onu itti. Kadın da dizleri üstüne düştü ve testisi kırıldı. Sonra kadın kalkınca gence dönüp baktı ve: Ya zalim! Allah'ın kürsüya koyup önceki ve sonrakileri (yani bütün insanları) topladığı ve eller ile ayakların sahiblerinin işlemiş oldukları şeyleri anlattıkları zaman (Yani kıyamet günü büyük mahkeme kurulduğunda) sen (ne suç işlediğini) bileceksin, yarın Allah'ın huzurunda benim durumum ile senin durumunun nasıl olacağını bileceksin, dedi. demiştir ki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (o sırada) şöyle buyurur(du): doğru söylemiş, kadın doğru söylemiştir. Allah, zayıflının hakkı güçlüsünden alınmayan bir ümmeti nasıl takdis eder (pisliklerden ve günahlardan arındırır) ?) "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Marufu Yani Dinen İyi Olarak Tanınan Şeyleri Emretmek Ve Münkeri Yani Dinen Fena Sayılan Şeyleri Menetmek Bâbı
4147-) - “. Ebû Said-i Hudri (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: en faziletlisi zalim bir devlet başkanı yanında (iyiliği emredici veya kötülüğü menedici) hak bir söz söylemektir.) "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Marufu Yani Dinen İyi Olarak Tanınan Şeyleri Emretmek Ve Münkeri Yani Dinen Fena Sayılan Şeyleri Menetmek Bâbı
4148-) - “. Ebû Ümame (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: birinci cemre yanında bir adam Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e karşı çıkıverdi ve : Resûlüllah! Hangi cihad (türü) daha faziletlidir? dedi. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) sorusunu cevablamadı. Sonra Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) ikinci cemreye taş atınca adam O'na (aynı şeyi) sordu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (gene) susup cevablamadı. Daha sonra Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) Akabe cemresinin taşlarını atınca (binitine) binmek için ayağını üzengiye koydu. (Bu arada) : soran nerdedir?) buyurdu. Adam: Ya Resûlüllah, dedi. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : faziletli cihad) zalim bir hükümdar yanında (iyiliği emredici veya kötülüğü menedici) hak bir söz söylemektir,) buyurdu."

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Marufu Yani Dinen İyi Olarak Tanınan Şeyleri Emretmek Ve Münkeri Yani Dinen Fena Sayılan Şeyleri Menetmek Bâbı
4149-) - “. Ebû Said-i Hudri (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: (bin el-Hakem Medine-i Münevvere valisi iken) bir bayram günü minberi (namazgaha) çıkarttı. Sonra bayram namazından önce hutbe okumaya başladı. Bunun üzerine bir adam: Mervan! Sen sünnete muhalefet ettin. Bugün minberi (Mescidden namazgaha) çıkarttın. Halbuki minber (bayram namazı için mescidden namazgaha) çıkartılmazdı ve sen bayram namazından önce hutbeye başladın. Halbuki hutbe bayram namazından önce okunmazdı (yani namazdan sonra okunurdu), dedi. Bunun uzerine Ebû Said(-i Hudri) (radıyallahü anh) : adam kendisine düşen görevi ifa etti. (Çünkü) ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den işittim, buyurdu ki: bir münkeri (dine aykırı bir şeyi) görüp de onu eliyle degiştirmeye muktedir ise eliyle değiştirsin. Eğer gücü (buna) yetmezse dili ile değiştirsin. (Buna da) gücü yetmezse kalbiyle değiştirsin ve kalb ile değiştirmek iman (meyvesin)in en zayıfıdır.) "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Marufu Yani Dinen İyi Olarak Tanınan Şeyleri Emretmek Ve Münkeri Yani Dinen Fena Sayılan Şeyleri Menetmek Bâbı
4150-) - “. Ebû Ümeyye es-Şabani (radıyallahü anh)’den; şöyle demiştir: Ebû Sa'lebe el-Huşeni (radıyallahü anh)'ın yanına giderek: şu ayet (in manası) hakkında ne dersin? diye sordum. O: Hangi ayet? deyince ben: iman edenler! Siz kendinize düşene bakınız. Hidayet yolunda oldugunuz zaman sapıtan kimse size zarar veremez. " (Maide 105) ayeti, dedim. Ebû Sa'lebe el-Huşeni dedi ki: bu ayet (in manasın)ı (konudan) haberdar bir kişiye sordun. (Çünkü) ben bunu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e sordum. Buyurdular ki: iyi şeyleri birbirinize emrediniz ve fena şeylerden birbirinizi menediniz. Hatta (Ey müslüman!) Sen (insanların çoğunda) itâat edilen cimrilik, uyulan nefsi arzular, (din işlerine) tercih edilen dünyalık ve her görüş sahibinin (şer'i delilleri değil de) kendi görüşünü beğendiğini gördüğün ve gücünün yetmediği bir durumu gördüğün zaman artık sen kendi nefsine düşene bak (yani o zaman iyiliği emretmek ve kötülüğü menetmek sorumluluğu senden kalkar). Çünkü şüphesiz sabır günleri arkamızdan gelecek. O günlerde sabır, bir ateş parçasını avuçta tutmak misli (çetin)dir. O günlerde iyi amel işleyene (başka zamanda) beheri o amelin mislini işleyen elli adamın sevabı kadar sevab vardır.) "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Allahü Teâlânın Ey İman Edenler! Siz Kendinize Düşene Bakınız. Maide Buyruğu, Bâbı
4151-) - “. Enes bin Mâlik- (radıyallahü anh)'den; şöyle demiştir: (sallallahü aleyhi ve sellem)'e: Resûlüllah! İyi şeyleri emretme ve fena şeyleri menetme görevini ne zaman bırakırız? denildi. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem): önceki ümmetlerde ortaya çıkan şey içinizde de ortaya çıktığı zaman,) buyurdu. Biz : Resûlüllah! Bizden önceki ümmetlerde ortaya çıkan şey nedir? diye sorduk. O (sallallahü aleyhi ve sellem) .- (yaşça) küçük (ve tecrübesiz) olanlarınızda olur. Zina-fuhuş (yaygınlaşarak) büyük yaşta olanlarınızda (bile) olur ve ilim rezaletiniz (karektersiz, aşağılık olanlarınız)da olur,) buyurdu. Zeyd demiştir ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) "ve ilim rezaletinizde olur" buyruğunun manasinin aciklamasi, "ilmin fasık olan kimselerde olduğu zaman" şeklindedir."

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Allahü Teâlânın Ey İman Edenler! Siz Kendinize Düşene Bakınız. Maide Buyruğu, Bâbı
4152-) - “. Huzeyfe (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) : kişiye nefsini küçük düşürmesi uygun (CÂİZ) degildir,) buyurdu. Sahabiler: küçük düşürmesi nasıl olur? diye sordular. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : yetmediği bir belanın peşine düşer,) buyurdu."

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Allahü Teâlânın Ey İman Edenler! Siz Kendinize Düşene Bakınız. Maide Buyruğu, Bâbı
4153-) - “... Ebû Said-i Hudri (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den şu buyruğu işitmiştir: kıyamet günü kulu şüphesiz sorguya çeker. Hatta: Dine aykırı durumu gördüğünde karşı olup gidermekten seni alıkoyan şey nedir? diye soracaktır. Sonra Allah bir kula (savunma) delilini telkin (ve lütuf) buyurduğu zaman kul (kendini savunmak üzere) şöyle der: Rabbi! Ben senin merhametini (müsamahanı) umdum ve insanlardan korktum (yani dine aykırı durum karşısında susmayı bu nedenle tercih ettim). "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Allahü Teâlânın Ey İman Edenler! Siz Kendinize Düşene Bakınız. Maide Buyruğu, Bâbı
4154-) - “... Ebû Mûsâ (el-Eş'ari) (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) : Allah zalime bir süre mehil verir (derhal cezalandırmaz). Sonra onu yakalayınca artık bir daha salıvermez,) buyurdu ve bunun arkasında: "Memleketlerin halkı zulüm ederken senin Rabbin onları yakalayınca yakalaması işte böyle (elemli, çok acıklı) olur. " (Hud 102) ayetini okudu. "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Günahların Çeşitli Cezaları Bâbı
4155-) - “... Abdullah bin Ömer (radıyallahü anhuma)'dan; şöyle demiştir: (sallallahü aleyhi ve sellem) bize yönelerek şöyle buyurdu: muhacirler cemaatı! Beş şey vardır ki onlarla mübtela olacağınız zaman (hiç bir hayır kalmaz). Ben sizlerin o şeyler (dönemin)e erişmenizden Allah'a sığınırım (O şeyler şunlardır) : milletin içinde zina - fuhuş ortaya çıkıp nihayet o millet bu suçu aleni olarak işlediğinde, mutlaka içlerinde taun hastalığı ve onlardan önce gelip geçmiş milletlerde vuku bulmamış hastalıklar yayılır. ve tartıyı eksik yapan her millet mutlaka kıtlık, geçim sıkıntısı ve başlarındaki hükümdarın zulmü ile cezalandırılırlar. zekatını vermekten imtina eden her millet mutlaka yağmurdan menedilir (kuraklık cezasıyla cezalandırılır) ve hayvanlar olmasa onlara yağmur yağdırılmaz. ahdini ve Resulünün ahdini (yani düşmanla yaptıkları andlaşmayı) bozan her milletin başına mutlaka Allah kendilerinden olmayan düşmanı Mûsâllat eder ve düşman o milletin elindekinin bazısını alır. imamları (yani devlet adamları) Allah'ın Kitabı ile amel etmeyip Allah'ın indirdiği hükümlerden işlerine geleni seçtikçe (yani diğer hükümleri uygulamadıkça) Allah onların azabını kendi aralarında kılar (yani; iç fitne, fesad ve anarşi gibi azablarla tazib eder). "

Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Günahların Çeşitli Cezaları Bâbı