Sünen-i İbn Mâce Hadis Kitabı
2811-)
- “... Büsr bin Cahhâş el-Kureşî (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir : (sallallahü aleyhi ve sellem) (bir kere) eline (hafifçe) tükürdü. Sonra şehâdet parmağını (tükürük damlası üzerine) bırakıp şöyle buyurdu: (Azze ve Celle) buyuruyor ki: (Ey) Âdem oğlu seni şunun misli olan (bir damla menliden yarattığım halde beni nasıl âciz (zan) edersin (de malından sadaka ödemezsin)? Sonra ruhun şuraya (ve Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) boğazına işaret etti) ulaştığı zaman sen: Sadaka veririm, dersin. Halbuki sadaka verme zamanı nerede? (Yani bu fırsatı kaçırdın). )
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Vasiyetler Kitabı
Konu: Hayatta İyi Yollarda Mal Harcamayıp Ölüm Yaklaşınca Savurganlık Etmenin Yasaklığı Bâbı
2812-)
- “... Amir'in babası Sa'd (bin Ebî Vakkas) (radıyallahü anhüma)'dan; Şöyle demiştir : Mekke'nin fetih yılı (Mekke'de) ölüme yaklaştığım derecede hastalandım. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hastalığım dolayısıyla bana uğradı. Ben de : Allah'ın Resulü şüphesiz benim çok malım var ve bir kızımdan başka mirasçım yoktur. Ben malımın üçte ikisini sadaka olarak vasiyyet edebilir miyim? diye sordum. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : ) buyurdu. Ben: (vasiyyet olabilir mi)? dedim. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) (yine) ; ) buyurdu. Ben : üçte biri (olabilir mi) diye sordum. Resül-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : bir (kâfidir), üçte bir de çoktur. (Çünkü) senin mirasçılarını zengin bırakman, onları halka ellerini açıp dilenecek derecede fakir bırakmadan hayırlıdır, ) buyurdu. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Vasiyetler Kitabı
Konu: Malın Üçte Biriyle Vasîyyet Etmek Bâbı
2813-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir : Allah (hayır) amellerinizi artırmak için mallarınızın üçte birini vefatınız zamanında size tasadduk etti (sadaka - vasiyyet etme yetkisini verdi. )
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Vasiyetler Kitabı
Konu: Malın Üçte Biriyle Vasîyyet Etmek Bâbı
2814-)
- “... (Abdullah) bin Ömer (radıyallahü anhümâ)’dan rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir : teâlâ buyurdu ki) Ey Âdem oğlu hiç birisi senin (hakkın) olmayan (ve merhametimle sana verdiğim) iki şey var: Seni (günahlardan) temizlemek ve arındırmak için, gırtlağını tuttuğum (canını alacağım) zaman malından sana bir pay (vasiyyet için) verdim ve ecel (ömür) ünün bitiminden sonra kullarımın senin üzerine (kıldıkları) cenaze namazı. )
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Vasiyetler Kitabı
Konu: Malın Üçte Biriyle Vasîyyet Etmek Bâbı
2815-)
- “... (Abdullah) bin Abbâs (radıyallahü anhümâ)'dan; Şöyle demiştir : (vasiyyetlerini) mallarının üçte birinden dörtte birine indirmelerini arzularım. Çünkü Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ; (yani malın üçte biri vasiyyet için) büyüktür veya çoktur, ) buyurdu. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Vasiyetler Kitabı
Konu: Malın Üçte Biriyle Vasîyyet Etmek Bâbı
2816-)
- “... Amr bin Hârice (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: (sallallahü aleyhi ve sellem) (Kusvâ isimli binek) devesi üzerinde hutbe irâd buyurdu. (Bu esnada) binek devesi geviş getiriyordu ve ağzının köpüğü benim iki omuzumun arasında akıyordu. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) (hutbesinde) buyurdu ki : şüphesiz her mirasçıya mirastan olan nasibini taklim (ve tâyin) buyurdu. Artık hiç bir mirasçıya vasiyyet CÂİZ değildir. Çocuk döşek (sahibin) e aittir. Zina eden (erkeğ)e de mahrumiyet vardır. Kim babasından başka bir kimsenin oğlu olduğunu iddia eder veya kendisini âzadlayanlardan başkasının âzadlısı olduğunu söylerse Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların laneti o kimsenin üzerine olsun (veya onun üzerindedir. ) O kimseden ne tevbe ne de fidye (râvi dedi ki: veya Peygamber! ne fidye ne de tevbe buyurdu) kabul olunur.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Vasiyetler Kitabı
Konu: Hiç Bir Mirasçıya Vasiyyet Yoktur, Bâbı
2817-)
- “... Ebû Ümâme el-Bâhili (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir: Veda Haccı yılı Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i hutbesinde şöyle buyururken işittim : her hak sahibine (mirastan) hakkını şüphesiz vermiştir. Artık mirasçıya vasiyyet yoktur. )
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Vasiyetler Kitabı
Konu: Hiç Bir Mirasçıya Vasiyyet Yoktur, Bâbı
2818-)
- “... Enes bin Mâlik (radıyallahü anh)'den; Şöyle demiştir: Veda Haccı yılı hutbe irâd ederken) ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in (kusvâ isimli) devesinin (boynunun) altında idim. Devesinin ağzının köpüğü benim üstüme (dökülüp) akıyordu. (Hutbesinde) Resül-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem)'den şu buyruğu işittim: şüphesiz her hak sahibine (mirastan) hakkını vermiştir. Bilmiş olunuz ki hiç bir vârise vasiyyet yoktur. )
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Vasiyetler Kitabı
Konu: Hiç Bir Mirasçıya Vasiyyet Yoktur, Bâbı
2819-)
- “... Alî (bin Ebî Tâlib) (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), vasiyyet (in infazın) dan önce (ölüye ait) borcun ödenmesine hükmetti. Siz; vasiyyetten veya borçtan artakalanının..... ) âyetini de okuyorsunuz. Ve Resûl-i Ekrem (Aleyhi's-salâtü ve's-selâm) ana baba bir erkek kardeşlerin birbirlerine mirasçı olduklarına, fakat (bunların beraberinde bulunan) yalnız baba bir erkek kardeşlerinin mirasçı . olmadıklarına da hükmetti. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Vasiyetler Kitabı
Konu: Ölüye Âit Borç Vasiyyetinden Önce Ödenmeli Dir, Bâbı
2820-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir: adam Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e : Babam öldü. Mal da bırakmıştır. Ve vasiyyet etmemiştir. Onun yerine benim sadaka vermem günahlarına keffâret olur mu? diye sordu. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : (Evet. ) buyurdu. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Vasiyetler Kitabı
Konu: Vasiyyet Etmemiş Halde Ölen Kimse Yerine Sadaka Verilir Mi? Bâbı
2821-)
- “... Âişe (radıyallahü anha)'dan; Şöyle demiştir: adam Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelerek : Resûlallah!) Annem aniden öldü. Vasiyyet de etmemişti. annem konuşabilseydi sadaka (verilmesini vasiyyet) ederdi. Şimdi ben onun adına sadaka verirsem ona da bana da sevap olur mu? diye sordu. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : (olur), ) buyurdu. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Vasiyetler Kitabı
Konu: Vasiyyet Etmemiş Halde Ölen Kimse Yerine Sadaka Verilir Mi? Bâbı
2822-)
- “... Amr bin Şuayb'in dedesi (Abdullah bin Amr bin el-Âs) (radıyallahü anhüma)'den; Şöyle demiştir : adam Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek: (Geçimime vesile olacak) hiç bir şey bulamıyorum ve malım (da) yoktur. Malı bulunan bir yetimim vardır, dedi. Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) (adama) : (İsraf etmeyerek ve bir sermaye edinmeyerek yetiminin malından ye, ) buyurdu. Amr'in dedesi dedi ki: ve Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şunu da buyurduğunu zannediyorum: (Ve sen malını yetiminin malıyla koruma. )
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Vasiyetler Kitabı
Konu: Allahın; Ve Yetimin Velîlerinden Kim Fakir İse Yetimin Malından Mâruf Veçhiyle Yesin- Kavlinin Beyânı Bâbı
2823-)
- “... Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir : Ebâ Hüreyre, Ferâiz (ilmin)i öğreniniz ve öğretiniz. Çünkü ilmin yarısıdır ve bu ilim unutulur. Ümmetimden çekilip çıkarılacak ilk şey bu ilimdir. )
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Ferâiz Kitabı
Konu: Ferâiz İlmini Öğretmeye Teşvik Bâbı
2824-)
- “... Câbir bin Abdillah (radıyallahü anhümâ)’dan; Şöyle demiştir: Hazreç kabilesinden) Sa'd bin er-Rabi (radıyallahü anh)’ın karısı (kocası) Sa'd'ın iki kızını Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına getirerek: Resûlallah! Bunlar Sa'd'ın kızlarıdır. Sa'd, seninle beraber katıldığı Uhud (savaşı) günü şehîd edildi. Bu kızların amcası, Sa'd'ın bıraktığı malın hepsini aldı (yani kızlara hiç bir şey bırakmadı). kadın (genellikle) ancak malına tamaen nikahlanır (Yani malı. olmayan kadınlara pek rağbet edilmez). . Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (bu müracaata cevap vermeyip) sustu. Nihâyet mîras'a âit; . . . . . . âyeti indirildi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Sa'd bin er-Rabi’in erkek kardeşini çağırttı ve: malının üçte ikisini onun iki kızına ver. Karısına da sekizde birini ver. Sen de kalanı al, ) buyurdu.
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Ferâiz Kitabı
Konu: Evlâdın Mîras Hisseleri Bâbı
2825-)
- “... el-Hüzeyl bin Sürahbîl (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir : adam (Küfe valisi) Ebû Mûsâ el-Eş'arî ile (Küfe kadısı) Selmân bin Rebîa el-Bâhilî (radıyallahü anhümâ)'nın yanlarına gelerek, ölen kimsenin bir kızına, bir oğlunun kızına ve ana baba bir tek kız kardeşine ait miras hisselerini sordu. Ebû Mûsâ ile Selmân : kızına terekenin yarısı vardır. Kalan (yarısı) da ölünün kız kardeşinedir. (Böylece ölünün oğlunun kızına bir şey yoktur), dediler. (Ebû Mûsâ, soru sahibine:) Sen (Abdullah) bin Mes'ûd'a da git (Ona da sor) O da (kanaatımca) bizim fetvamıza uygun cevap verecektir, dedi. Bunun üzerine adam Abdullah bin Mes'ûd (radıyallahü anh)'a giderek meseleyi ona sordu ve Ebû Mûsâ ile Selmân'in söyledikleri sözleri ona anlattı. Abdullah ; Ben onların verdikleri fetvaya uygun cevap verdiğim zaman delâlete gitmiş olurum ve hidâyet üzerinde onlardan olmam. Ve lâkin ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in hükmü ile hükmedeceğim. (O da şudur:) ölünün kızına terekenin yarısı var. Ölünün oğlunun kızına, terekenin üçte ikisini tamamlamak üzere altıda bir var. Kalan üçte biride ölünün kızkardeşinedir. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Ferâiz Kitabı
Konu: Evlâdın Mîras Hisseleri Bâbı
2826-)
- “... Ma'kil bin Yesâr el-Müzenî (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir: (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittim ki (mirascılar) içinde bir ced (baba babası)nın bulunduğu bir ferâiz meselesi O'na arz edilmiş ve O, cedd'e üçte bir veya altıda bir hisse vermiştir (buna hükmetmiştir). "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Ferâiz Kitabı
Konu: Ced Babanın Babasın İn Miras Hisseleri Bâbı
2827-)
- “... Ma'kil bin Yesâr (radıyallahü anh)’dan; Şöyle demiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), bizde olan bir cedd’in mirası hakkında altıda bir hisse ile hükmetti. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Ferâiz Kitabı
Konu: Ced Babanın Babasın İn Miras Hisseleri Bâbı
2828-)
- “... Kabîsa bin Züeyb (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir: cedde (Yani ölünün anne annesi) Ebû Bekir es-Sıddîk (radıyallahü anh)'a müracaat ederek mîrasçılık hakkını sormuş, Ebû Bekir de kendisine: kitabında senin (nıîrasçılık hakkın) için bir şey yoktur. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in sünnetinde (hadîsinde) senin (mirasçılık hakkın) için bir şeyin bulunduğunu da bilmiyorum. Bu itibarla ben (durumu) sahâbilere soruncaya kadar sen git, diye cevap vermiş ve sonra (durumu) sahâbilere sormuştur. (Soruşturma neticesinde) el-Müğîre bin Şu'be (radıyallahü anh) : Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona (yani sahîh neneye) altıda bir hisse verirken ben O'nun huzurunda bulundum, demiş. Bunun üzerine Ebû Bekir (radıyallahü anh) el-Müğîre'ye: Senin beraberinde başka şâhid, var mı? diye sorunca Muhammed bin Mesleme el-Ensâri (radıyallahü anh) ayağa kalkarak, el-Müğîre bin Şu'be'nin dediğinin mislini söylemiş. Sonra Ebû Bekir o neneye altıda bir miras hissesinin verilmesine hükmetmiştir. sonra baba tarafından olan diğer nene (yani ölünün baba annesi) Ömer (radıyallahü anh)’a başvurarak mîrasçılık hakkını sormuştur. Ömer de kendisine : kitabında senin (mirasçılık hakkın) için bir şey yoktur. (Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ve Ebû Bekir (radıyallahü anh) devirlerinde) neneye altıda bir miras hissesine dâir verilen hüküm ancak senden başkası (yani diğer nene) için idi. Ben miras paylarına bir şey ilâve edici de değilim. Ve lâkin (sahîh) nenenin miras hissesi o südüstür (altıda bir nisbetindeki paydır). Artık bu hissede ikiniz içtima ederseniz bu hisse ikiniz arasındadır (eşit bölüşürsünüz) . İkinizden hangisi tek başına bu hisseye mirasçı olursa (yani diğeriniz yok ise) bu hisse onadır, demiştir. " ". , , (Abdullah) bin Abbâs (radıyallahü anhümâ)'dan; Şöyle demiştir : (sallallahü aleyhi ve sellem) (sahih) neneyi altıda bir hisseye mirasçı kıldı. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Ferâiz Kitabı
Konu: Cedde Yâni Baba Anne Ve Anne Annenin Mirası Bâbı
2830-)
- “... Ma'dân bin Ebî Talha el-Ya'mürî (radıyallahü anhüm)’den: Şöyle demiştir: bin el-Hattâb (radıyallahü anh) Cuma günü hutbe okumak üzere ayağa kalktı veya Cuma günü onlara hutbe okudu. Allah'a hamd ve sena ettikten sonra şöyle dedi: yemin ederim ki ben şüphesiz kelâle işinden daha önemli hiç bir şeyi kendimden;, sonraya bırakmıyorum. (Yani arkama bırakacağım en önemli mesele kelâle meselesidir). Ben (Kelâle meselesini) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e şüphesiz sordum. Bana karşı bu meselede sert davrandığı kadar hiç bir meselede böyle sert davranmadı. Hattâ (bu meseleyi sorduğum zaman) benim yanıma veya göğsüme mübarek parmağıyla dürttü. Sonra: Ömer! Nisa sûresinin sonunda inen yaz mevsimi âyeti (176. âyet) sana kâfidir. ) buyurdu. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Ferâiz Kitabı
Konu: Kelâle Bâbı
2831-)
- “... Ömer bin el-Hattâb (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir: mesele vardır ki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onları (açıklamış olsaydı O'nun) açıklaması bana dünyadan ve dünyadaki bütün şeylerden daha sevimli (olacak)tı: Kelâle, faiz ve hilâfet. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Ferâiz Kitabı
Konu: Kelâle Bâbı
2832-)
- “... Câbir bin Abdillah (radıyallahü anhümâ)'dan; Şöyle demiştir: Ben (bir ara) hastalandım. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ve Ebû Bekir (radıyallahü anh) birlikte yaya olarak beni hastalığım nedeniyle ziyarete gelmişler. Ben bu esnada baygın imişim. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) abdest almış sonra abdest suyundan bir mikdarmı benim üzerime serpmiş. (Ben hemen ayıldım) ve; Resûlallah! Nasıl yapayım? Malım hakkında nasıl hükmedeyim? dedim. Nihayet Nisa sûresinin sonundaki miras âyeti indi. (Kelâle mirasına dâir Nisa sûresinin); ayeti
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Ferâiz Kitabı
Konu: Kelâle Bâbı
2833-)
- “... Üsâme bin Zeyd (radıyallahü anhümâ), Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den rivâyet ettiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) efendimiz: kâfire mirasçı olamaz ve kâfir de müslümana vâris olamaz) buyurmuştur. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Ferâiz Kitabı
Konu: Müslümanların Müslüman Olmayanlara Mirasçı Olmaları Hükmünün Beyânı
2834-)
- “... Üsâme bin Zeyd (radıyallahü anhümâ)'dan rivâyet edildiğine göre kendisi : Resûlallah! Mekke'deki evine mi ineceksin? diye sormuş. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : (Mekke'de) bize evden, meskenden bir şey mi bıraktı?) diye cevâb vermiştir. Akil ve (kardeşi) Tâlib, (babaları) Ebû Tâlib'e vâris olmuşlardı. (Ebû Tâlib'in diğer oğulları) Ca'fer ve Alî (radıyallahü anhümâ) hiç bir şeye mirasçı olmamışlardı. Çünkü (Ebû Tâlib öldüğünde) bunlar müslüman idiler. Akil ile Tâlib ise kâfir idiler. (radıyallahü anh) bunun için diyordu ki: Mü'min, kâfire mirasçı olamaz. ... Üsâme (radıyallahü anh) da şöyle demiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: kâfire mirasçı olamaz. Kâfir de müslümana mirasçı olamaz. ) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Ferâiz Kitabı
Konu: Müslümanların Müslüman Olmayanlara Mirasçı Olmaları Hükmünün Beyânı
2836-)
- “... Amr bin Şuayb'ın dedesi (Abdullah bin Amr bin el-Âs) (radıyallahü anhüm)'den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur ; milletin insanları biribirine mirasçı olamazlar.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Ferâiz Kitabı
Konu: Müslümanların Müslüman Olmayanlara Mirasçı Olmaları Hükmünün Beyânı
2837-)
- “... Amr bin Şuayb'ın dedesi (Abdullah bin Amr bin el-Âs) (radıyallahü anhüm)'den; Şöyle demiştir: bin Huzeyfe bin Saîd bin Sehm, Ma'mer'in kızı Ümmü Vâil el-Cümehiyye ile evlendi ve ondan üç erkek çocuğu oldu. Sonra çocukların annesi öldü. Oğlan çocuklar, annelerinin bir evine ve annelerinin âzadlılarının velâ hakkına mirasçı oldular. Daha sonra Amr bin el-Âs (radıyallahü anh) bu çocukları Şam'a götürdü. Çocuklar Amvâs vebâsında öldüler. Onların asabesi durumundaki Amr (bin el-Âs) onlara mirasçı oldu. Sonra Ma'mer'in oğulları gelip (halife) Ömer (bin el-Hattâb) (radıyallahü anh)'a müracaat ederek kız kardeşlerinîn velâ hakkı konusunda Amr'a dâvâcı oldular. Bunun üzerine Ömer (radıyallahü anh) : Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittiğim hadîsle aranızda hükmedeceğim. Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) 'den şöyle buyururken işittim, dedi: (çocuk) ve vâlid (baba veya annen) in elde ettikleri mîras hakkı, o (çocuğun veya babası ile annesi) nin olan asabesinindir. ) dedi ki: Ömer (radıyallahü anh), (bu hadîse dayanarak) Ümmü Vâil'in velâ hakkının bize ait olduğuna hükmetti ve bizim için bu hükme dâir bir yazı verdi. Bu yazıda Abdurrahman bin Avf, Zeyd bin Sabit ve diğer bir zâtın şâhidliği de vardı. Nihayet bin Mervân halîfe olduğu süre içinde Ümmü Vâil'in bir âzadlısı vefat etti ve iki bin dinar mâras bıraktı da (Ömer tarafından verilen) bu hükmün değiştirildiği haberi bana ulaştı. Ma'mer'in oğulları, yani Ümmü Vâil'in erkek kardeşleri bu kere (velâ hakkı için) Hişâm bin İsmail'e müracaatla (bize) dâvâcı oldular. Hişâm da bizi (halife) Abdülmelik'e havale etti. Biz de Ömer (radıyallahü anh)'in yazılı hükmünü Abdülmelik'e götürdük. Abdülmelik: gerçekten bu hükmün şüphe götürmez hüküm nevinden olduğu görüşünde idim. Medine-i Münevvere halkının durumunun bu hükümde tereddüd edebilecek dereceye ulaştığını sanmıyordum, dedi. Abdülmelik (de) Ümmü Vâil'in velâ hakkının bize âit olduğuna hükmetti. Biz bu ana kadar bu hakkımıza devam edegeldik. " - . . Âişe (radıyallahü anha)'dan; Şöyle demiştir : (sallallahü aleyhi ve sellem)'in bir âzadlı kölesi bir hurma ağacından düşüp vefat etti. Geriye bir mikdar mal bıraktı. Ne çocuğu ne de başkaca yakını vardı. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) : mirasını, köylülerinden bir adama veriniz) buyurdu. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Ferâiz Kitabı
Konu: Vela Köle Veya Cariyeyi Azadlamadan Doğan Hak Sebebiyle Azadlanan Kimseye Mîrasçı Olma Bâbı
2839-)
- “... (Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in amcası) Hamza (radıyallahü anh)'ın kızı (ki Muhammed bin Ebî Leylâ'nın dediğine göre; Abdullah bin Şeddâd'ın ana bir kız kardeşidir) (radıyallahü anha)'dan; Şöyle demiştir : bir âzadlı kölem vefat etti ve geriye bir kız bıraktı. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onun malını benim ile kızı arasında taksim etti. Malının yarısını bana, yarısını da onun kızına hükmetti. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Ferâiz Kitabı
Konu: Vela Köle Veya Cariyeyi Azadlamadan Doğan Hak Sebebiyle Azadlanan Kimseye Mîrasçı Olma Bâbı
2840-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (Katil (öldürdüğü kimseye) mirasçı olamaz,) buyurmuştur. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Ferâiz Kitabı
Konu: Katilin Öldürdüğü Yakınına Mirasçı Olması
2841-)
- “... Abdullah bin Amr (bin el-As) (radıyallahü anhümâ)’dan; Şöyle demiştir : (sallallahü aleyhi ve sellem) Mekke'nin fetih günü ayağa kalkarak şöyle buyurdu. kocasının diyeti (kan bahası) ndan ve malından miras alır ve erkek de karısının diyetinden ve malından miras alır. Bunlardan birisi arkadaşını (yani eşini) öldürmedikçe, (hüküm budur. ) Karı ve kocadan birisi arkadaşını (eşini) kasden öldürdüğü zaman, diyetinden ve malından hiç bir şeye vâris olamaz. Eğer bunlardan birisi arkadaşını yanlışlıkla öldürürse onun malından mîras alır. Fakat diyetinden mîras alamaz.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Ferâiz Kitabı
Konu: Katilin Öldürdüğü Yakınına Mirasçı Olması
2842-)
- “... Ebû Ümâme (Es'ad) bin Sehl bin Huneyf (radıyallahü anh) 'den rivâyet edildiğine göre : adam (başka) bir adama bir ok atarak öldürdü. Öldürülen adamın bir dayıdan başka mirasçısı da yoktu. Ebû Ubeyde bin el-Cerrâh (radıyallahü anh) bu adamın miras işini (halîfe) Ömer (radıyallahü anh)’a yazılı olarak sordu. Ömer (radıyallahü anh), Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur, diye Ebü Ubeyde'ye yazılı cevab verdi: ve Resulü, hiç bir mirasçısı bulunmayan (müslüman)ın mirasçısıdır. Dayı da hiç mirasçısı bulunmayan (yeğenin) in mîrasçısıdır. )
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Ferâiz Kitabı
Konu: Zevil-arhâm Denilen Akrabaların Mîrasçılık Bâbı
2843-)
- “... Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in sahabelerinden olup Şâm halkından olan Mikdâm Ebû Kerîme (bin Madîkerib) (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir : (ölüp de) bir mal bırakırsa o mal onun mirasçılarınadır.) kim (ölüp de) bir ağırlık (yani yardıma muhtaç çoluk çocuk ve borç) bırakırsa o ağırlık (işini yüklenmek) bize aittir, (veya: O ağırlık Allah'a ve Resulüne aittir, buyurmuştur). Ve ben hiç bir mirasçısı bulunmayanın mîrasçısıyım. Onun yerine diyet veririm ve onun mirasını alırım. Dayı da hiç bir mirasçısı bulunmayanın mîrasçısıdir. Onun yerine diyet öder ve ona mirasçı olur. )
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Ferâiz Kitabı
Konu: Zevil-arhâm Denilen Akrabaların Mîrasçılık Bâbı
2844-)
- “... Alî bin Ebî Tâlib (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir: (sallallahü aleyhi ve sellem), ana baba bir kardeşlerin biribirlerine mirasçı olduklarına, (bunlarla beraber bulunan) yalnız baba bir kardeşlerinin (bunlara) mirasçı olmadıklarına hükmetti. Adam, baba ve anne bir kardeşine mirasçı olur. Fakat o kardeşin (yalnız) baba bir kardeşleri mirasçı olmazlar. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Ferâiz Kitabı
Konu: Asabe İsmi Verilen Kimselerin Mîrasçılığı Bâbı
2845-)
- “... (Abdullah) bin Abbâs (radıyallahü anhümâ)’dan rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: malını belirli hisse sahipleri arasında taksim ediniz. Hisselerden artakalanı (ölüye) en yakın erkeğe veriniz. )
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Ferâiz Kitabı
Konu: Asabe İsmi Verilen Kimselerin Mîrasçılığı Bâbı
2846-)
- “... (Abdullah) bin Abbâs (radıyallahü anhümâ)’dan: Şöyle demiştir : (sallallahü aleyhi ve sellem) hayatta iken bir adam Öldü ve geriye hiç bir mirasçı bırakmadı. Fakat âzadlamış olduğu bir köle vardı. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) adamın mirasını o âzadlanmış köleye verdi. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Ferâiz Kitabı
Konu: Hiç Bir Mirasçısı Bulunmayan Ölünün Malının Kime Verileceğine Dâir
2847-)
- “... Vasile bin el-Eska' (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: (şu) üç (çeşit) mirası toplar (alır) ; Âzadlısı, yolda (terk edilmiş olarak) bulup yetiştirdiği bebek ve üzerine, kocasıyla liânlaştığı çocuğu (onun mirasları) . )
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Ferâiz Kitabı
Konu: Kadın Üç Çeşit Miras Toplar
2848-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir: âyeti (Nûr sûresinin 6 - 9. âyetleri) indiği zaman Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu : kadın (doğurduğu gayri meşru çocuğun kocasından olduğunu ve meşruluğunu iddia etmek suretiyle) bir aileden olmayan bir kişiyi onlara ilhak eder (katar) sa o kadının Allah (in dini veya rahmeti) ile ilgisi yoktur ve Allah onu cennetine sokmayacaktır. Hangi erkek de çocuğunu tanıdığı (yani kendisinden olduğunu bildiği) halde inkâr eder (yani kendisinden olmadığını iddia eder) ise Allah kıyamet günü onu (rahmetinden veya cemâlini görmekten) mahrum edecek ve şâhidler (yani mahşerdekiler)in huzurunda rezîl edecektir. )
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Ferâiz Kitabı
Konu: Çocuğunun Kendisinden Olmadığını İddia Edenin
2849-)
- “... Amr bin Şuayb’ın dedesi (Abdullah bin Amr bin el-As) (radıyallahü anhüm)’den rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur : bilmediği bir nesebi iddia etmesi veya iç yüzü mechül olsa bile bir nesebi reddetmesi (soy nimetine) bir nankörlüktür. )
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Ferâiz Kitabı
Konu: Çocuğunun Kendisinden Olmadığını İddia Edenin
2851-)
- “... Amr bin Şuayb'in dedesi (Abdullah bin Amr bin el-As) (radıyallahü anhüm)'den rivâyet edildiğine göre: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur : edildiği babasının ölümünden sonra ilhak edilmesi istenen çocuk, babası olduğu söylenen adamın ölümünden sonra mirasçılarının ilhak iddiasında bulundukları kimsedir. ) Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) (bu konuda) şöyle hükmetti: cinsel ilişkide bulunduğu zaman mâliki bulunduğu bir cariyeden doğma kimse, onun adamın çocuğu olduğunu iddia eden (mirasçılar) a katılmış olur. Fakat ilhak iddiasından önce (adamın mirasçıları arasında) taksim edilmiş olan miras malından o kimseye bir şey yoktur. Henüz taksim edilmemiş mirastan yetiştiği mikdardan hissesi kendisinedir. Nisbet edildiği babası (hayatta iken) onu inkâr etmiş (yani çocuğu olmadığım söylemiş) olduğu zaman, artık (mirasçılar ilhak iddiasında bulunsa bile) o kimse mirasçılara katılmaz (ve adamın çocuğu sayılamaz). Eğer çocuk, adamın (cinsel ilişkide bulunduğu zaman) mâlik olmadığı bir cariyeden veya zina ettiği hür bir kadından olsa, (adamın mirasçıları ilhak iddiasında bulunsa bile) çocuk adamın evlâdından sayılamaz ve çocuğa mirasçı olunamaz. Kendisine nisbet edilen adam, çocuğun kendisinden olduğunu iddia etse bile hüküm böyledir. Çünkü o, bir zina çocuğudur, hür veya câriye olan annesinin mirasçılarına katılır. ) Muhammed bin Eâşid demiştir ki: Hadisteki "İlhaktan önce taksim edilen miras" sözü ile İslâm'dan önce, câhiliyet devrinde mirasçılar arasında taksim edilmiş olan mal kasdedilmiştir. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Ferâiz Kitabı
Konu: Çocuğun Kendisine Âit Olduğunu İddia Etmek
2852-)
- “... (Abdullah) bin Ömer (radıyallahü anhümâ)'dan; Şöyle demiştir : (sallallahü aleyhi ve sellem), velâ (yani âzadlayanın, âzadlanana mirasçı olma hakkı) nın satılmasını ve hibe edilmesini yasaklamıştır. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Ferâiz Kitabı
Konu: Velâ Yânî Azadlayanın Azadlanana Mirasçı Olma Hakkı Nın Satılmasının Ve Hibe Edilmesinin Yasaklanması
2853-)
- “... (Abdullah) bin Ömer (radıyallahü anhüma)'dan: Şöyle demiştir : (sallallahü aleyhi ve sellem) velâ'nın satılmasını ve hibe edilmesini yasaklamıştır. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Ferâiz Kitabı
Konu: Velâ Yânî Azadlayanın Azadlanana Mirasçı Olma Hakkı Nın Satılmasının Ve Hibe Edilmesinin Yasaklanması
2854-)
- “... Abdullah bin Ömer (radıyallahü anhümâ)'dan rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: , - devrinde taksim edilmiş olan miras malı, câhiliyet devrindeki taksim şekli üzerinde (geçerli) dir. İslâmiyet'in yetiştiği miras malı da İslâmiyet'in taksim şekli üzerinde (geçerli)dir. )
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Ferâiz Kitabı
Konu: Mirasların Taksim Nevîleri
2855-)
- “... Câbir (bin Abdillah) (radıyallahü anhümâ)’dan rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: (doğduğunda) istihlâl edince (bağırınca veya hayat belirtisi gösterince) cenaze namazı kılınır ve mirasçı olur. )
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Ferâiz Kitabı
Konu: Bebek Doğduğunda İstihlal Edince Bağırınca Mirasçı Olur
2856-)
- “... Câbir bin Abdillah ve el-Misver bin Mahrama (radıyallahü anhüm)'den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir : (doğduğunda) bağırarak istihlâl etmedikçe (ses çıkarmadıkça) mirasçı olmaz. ) demiştir ki: Bebeğin istihlâl'ı, ağlaması, bağırması veya aksırmasidır. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Ferâiz Kitabı
Konu: Bebek Doğduğunda İstihlal Edince Bağırınca Mirasçı Olur
2857-)
- “... Temini ed-Dârî (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir: (bir defa) : Yâ Resûlallah! (Müslüman) adamın elleri üzerine müslümanlığı kabul eden Ehl-i Kitâb'tan olan adam hakkındaki sünnet (=şer'i hüküm) nedir? diye sordum. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdular ki: adam, müslümanlığı kabul edene, hayatında ve ölümünde herkesten evlâ (fazla yakın)dır. )
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Ferâiz Kitabı
Konu: Kâfir Adam Müslüman Adamın Elleri Üzerine Müslüman Olur
2858-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)- şöyle" buyurdu, demiştir : kendi yolunda (cihâd'a) çıkan (müslüman) kimseye (Benim yolumda cihâd, bana imân ve peygamberlerimi tasdikten başka bir neden onu (evinden) çıkarmıyor) diye (büyük ikram ve çok sevâb) hazırlamıştır. (Allah) "O kimseyi cennete dâhil etmek veya elde ettiği sevâb veya ganimete nail olarak, çıktığı evine (selâmetle) geri getirmek benim kefaletim altındadır) (diye taahhüdde bulundu. ) Sonra Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) (sözüne devamla) : (kudret) elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki müslümanlara güçlük çıkarmam (endişesi) olmasaydı, Allah yolunda (cihâda) çıkan hiç bir seriyye (yani savaş müfrezesine katılmak)dan katiyen geri kalmazdım. Ve lâkin ben bir bolluk bulamıyorum ki onları (binit hayvanlarına) bindireyim. Onlar da bir bolluk bulamıyorlar ki (binici olarak) beni tâkib edebilsinler. Ben (savaşa gittik)den sonra (savaştan) geri kalmalarına da gönülleri razı olmaz. Muhammed'in nefsi (kudret) elinde olan (Allah)a yemin ederim ki Allah yolunda savaşıp öldürülmeyi, sonra (dirilerek) savaşıp katlolunmayı, sonra (tekrar dirilerek) savaşıp öldürülmeyi arzularım) buyurdu. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Allah Yolunda Cihâd Etmenin Fazîleti Bâbı
2859-)
- “... Ebû Said-i Hudrî (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: yolunda cihâd eden (müslüman) kimse, Allah'ın (şu) garantisi altındadır: Allah ya onu mağfiretine ve rahmetine katar veya onu sevâb ve ganimetle (evine selâmetle) geri döndürür. Allah yolunda cihâd eden (müslüman) kimse, (evine) dönünceye kadar durumu, (bu sürece) -gevşeklik etmeksizin (gündüzleri) oruçlu ve (geceleyin) ibâdete devamlı kimsenin durumu gibidir. )
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Allah Yolunda Cihâd Etmenin Fazîleti Bâbı
2860-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir : veya akşamleyin herhangi bir vakitte Allah yolunda (cihâd için) bir kere yürüyüş, dünyadan ve dünyadaki şeylerin hepsinden hayırlıdır. ) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Allah Azze Ve Celle Yolunda Sabahleyin Veya Akşamleyin Cihâd İçin Yürüyüş Yapma Faziletinin Beyânı
2861-)
- “... Sehl bin Sa'd es-Sâidî (radıyallahü anhümâ)’dan rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir : veya akşamleyin herhangi bir vakitte Allah yolunda (cihâd için) bir kere yürüyüş, dünyadan ve dünyadaki şeylerin hepsinden hayırlıdır. ) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Allah Azze Ve Celle Yolunda Sabahleyin Veya Akşamleyin Cihâd İçin Yürüyüş Yapma Faziletinin Beyânı
2862-)
- “... Enes bin Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: veya akşamleyin herhangi bir vakitte Allah yolunda (cihâd için) bir kere yürüyüş, şüphesiz dünyadan ve dünyadaki şeylerin hepsinden hayırlıdır.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Allah Azze Ve Celle Yolunda Sabahleyin Veya Akşamleyin Cihâd İçin Yürüyüş Yapma Faziletinin Beyânı
2863-)
- “... Ömer bin el-Hattâb (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i şöyle buyururken işittim: Allah yolunda savaşan bir gaziyi mükemmel bir biçimde teçhizatlandırırsa, o gâzî ölünceye veya (savaştan) dönünceye kadar (kazandığı) sevabın bir misli onu teçhizatlandıran kimseye olur. ) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Bir Gaziyi Savaşa Gidecek Müslümanı Techizatlandıranın Sevabının Beyânı
2864-)
- “... Zeyd bin Hâlid el-Cühenî (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: Allah yolunda savaşan bir gaziyi teczihatlandırırsa, o gazinin sevabından hiç bir şey eksiltmeksizin sevabının bir misli o kimseye olur. )
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Bir Gaziyi Savaşa Gidecek Müslümanı Techizatlandıranın Sevabının Beyânı