Sünen-i İbn Mâce Hadis Kitabı
4054-)
- “... Hareşe bin el-Hürr (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir Medine-i Münevvere'ye gittim ve Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) 'in Mescidinde bir gurup şeyh (yani yaşça veya ilimce büyük olan) in yanına oturdum. Sonra yaşlı bir zât bir asaya (bastona) dayanarak geldi. Yanlarında oturduğum cemâat: Kim cennet ehlinden bir adama bakmakla sevinmek isterse bu (gelen) zata baksın, dediler. Bu zât bir sütunun arkasında durup iki rek'at namaz kıldı. Sonra ben kalkıp onun yanına vardım ve ona: Cemaatın bâzısı (senin hakkında) şöyle şöyle söyledi, dedim. Bu yaşlı zât: Hamd Allah'adır. Cennet Allah'ındır, dilediğini ona dâhil eder. (Cemaatın benim hakkımda söylediği sözün sebebine gelince) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hayatta iken ben bir rü'ya gördüm. Rü'yamda şunu gördüm: Sanki bir adam bana gelerek: Yürü, dedi. Ben de onunla beraber gittim. Beni büyük bir yola götürdü. Sonra sol tarafımda kalan bir yol bana gösterildi. Ben de o yola gitmek istedim. Fakat adam: Sen bu yolun halkından değilsin, dedi. Daha sonra sağımdaki bir yol bana gösterildi. Ben de o yola girdim. Nihayet kaygan bir dağa vardım. Adam elimi tutup beni (yukarıya doğru) fırlattı. Ben o anda dağın zirvesinde oldum. Fakat (kaygan dağın tepesinde) durup tutunamadım. O esnada tepesinde altından bir kulp bulunan demirden bir direk göründü. Adam (tekrar) elimden tutup beni fırlattı. Nihayet ben o kulpu tuttum. Adam: (Kulpa) sarıldın mı? dedi. Ben de: Evet dedim. Sonra adam ayağı ile direğe vurup devirdi. Ben de kulpa sarılı kaldım. zât (sözüne devamla) dedi ki: Ben ru'yamı Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e anlattım. Buyurdu ki : hayırlı bir rü'ya gördün. (Karşına ilk çıkan) büyük yol mahşerdir. (Sonra) senin sol tarafında gösterilen yol, cehennem halkının yoludur. Sen o yolun ehlinden değilsin. (Sonra) senin sağ tarafında gösterilen yol cennet ehlinin yoludur. Kaygan dağa gelince o, şehîdlerin makamıdır. (Sen şehid olmak suretiyle bu mertebeye erişmeyeceksin) . Tuttuğun kulp ise İslâm kulpudur. Bu itibarla sen ölünceye kadar bu kulpa sarılmaya devam et.) ben bundan dolayı cennet ehlinden olmayı umarım (yani kesin bilgi ise ancak Allah katındadır.) demiştir ki) Sonra bu yaşlı zâtın Abdullah bin Selâm olduğunu öğrendim."
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Rü'ya Tâbiri (yorumlanması)
Konu: Rü’ya Tâbiri Yorumlamak Bâbı
4055-)
- “... Ebû Mûsâ (el-Eş'arî) (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: rü'yada Mekke'den hurma bahçeleri bulunan bir memlekete hicret ettiğimi gördüm. O yerin Yemâme veya Hecer olduğunu sandım. Fakat o yerin Medine, Yesrib olduğu görüldü. O rü'yamda bir kılıcı salladığımı ve kılıcın ağzının kesildiğini de gördüm. Sonra bunun Uhud (savaşı) günü şehîd edilen mü'minler olduğu görüldü. (O rü'yada şunu da gördüm:) Sonra kılıcımı (tekrar) salladım ve kılıç en güzel hâle dönüştü. Bunun da Allahın lütfettiği fetih ve mü'minlerin toplanması olduğu görüldü. O rü'yamda (boğazlanmış) sığırlar ve "Allah (ın ettiği işte) hayır (var) dır" (cümlesini) de gördüm. Sonra (boğazlanmış) sığırların Uhud (savaşı) günü (şehid edilen) mü'minler gurubu olduğu görüldü ve (rü'yada görülen) hayrın da Allah'ın bundan sonra verdiği hayır(lı zaferler) ve Allah'ın bize Bedir (savaşı) günü lütfettiği sadakat (cihaddaki sabır, metanet) sevabı olduğu
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Rü'ya Tâbiri (yorumlanması)
Konu: Rü’ya Tâbiri Yorumlamak Bâbı
4056-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: bîr defa rü'yamda iki kolumda altından (mamul) iki bilezik gördüm. (Bunlar bana ağır geldi) Sonra bileziklere üfledim (ikisi de hemen uçup gitti). Sonra ben bu bilezikleri şu iki kezzâb (çok yalancı, sahte peygamber) Müseyleme ve el-Ansi ile yorumladım. ) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Rü'ya Tâbiri (yorumlanması)
Konu: Rü’ya Tâbiri Yorumlamak Bâbı
4057-)
- “... Ümmü’l-Fadl (Lübâbe bint-i el-Hâris) (radıyallahü anhüma)’dan rivâyet edildiğine göre kendisi: Resûlüllah! Ben rü'yamda gördüm ki; sanki senin uzuvlarından bir uzuv (organ) benim evimde idi, dedi. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) de (ona) : hayır gördün. (Kızım) Fâtime bir oğlan çocuğu doğurur. Sen de onu emzirirsin), buyurdu. Sonra Fâtime, Hasan veya Hüseyin (radıyallahü anhüm) ü doğurdu. Ümmü’l-Fadl da (bebeği) Kusem'in sütü ile onu emzirdi. Ümmü’l-Fadl (sözüne devamla) demiştir ki : gün ben onu Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanına götürerek kucağına koydum. Bebek de (O'nun kucağında iken) bevletti. Bundan dolayı bebeğin omuzuna vurdum. Bunun Üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (bana) : oğlumu incittin. Allah sana rahmet eylesin), buyurdu. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Rü'ya Tâbiri (yorumlanması)
Konu: Rü’ya Tâbiri Yorumlamak Bâbı
4058-)
- “... Abdullah bin Ömer (radıyallahü anhümâ)’dan rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: siyah ve başı (nın saçı) dağınık bir kadının Medine'den çıkarak nihayet Mehyea'ya —ki, el-Cuhfe'dir — yerleştiğini gördüm. Sonra ben rü'yamda gördüğüm kadını Medine vebası ile yorumladım. Bu hastalık da oraya nakledildi. ) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Rü'ya Tâbiri (yorumlanması)
Konu: Rü’ya Tâbiri Yorumlamak Bâbı
4059-)
- “... Talha bin Ubeydillah (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir: (kabilesin) den iki adam Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanına geldiler. İkisinin müslümanlığı kabul etmeleri beraber olmuştu. Bunlardan birisinin (İslâmiyet uğrundaki) çalışma ve gayreti diğerininkinden fazla ve daha kuvvetli idi. Bunlardan çok çalışkan olanı savaşa gidip şehid edildi. Diğeri ondan sonra bir yıl daha yaşadı. Sonra o da vefat etti. demiştir ki: Ben uyurken rü'yamda cennetin kapısı yanında olduğum sırada bu iki adamla karşılaştım. Sonra cennetten bir zat çıktı ve bu iki adamdan sonradan vefat edene (cennete girmesi için) izin verdi. Bir süre sonra (görevli olan) aynı zât (tekrar dışarı) çıktı ve şehid olan adama (cennete girmesi için) izin verdi. Daha sonra (görevli) zât bana döndü ve : Sen geri dön. Çünkü senin cennete girmen zamanı henüz gelmedi, dedi. sabahleyin bu rü'yasını halka anlattı. Herkes şehîd olan adamın diğerinden sonra cennete girmesine şaştı. Nihayet bu haber Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e ulaştı ve halk O'na bu rü'ya olayını arzettiler. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : olayın neyine şaşıyorsunuz?) buyurdu. Sahâbîler: Yâ Resûlallah! Bu (yani önce ölüp sonradan cennete giren adam) arkadaşından daha gayretli, daha çalışkan idi. Sonra şehîd edildi. Halbuki şu diğeri (yani arkadaşı) ondan önce cennete girdi, dediler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) : önce giren adam, şehid edilen adamdan sonra bir yıl daha yaşamadı mı?) diye sordu. Sahâbîler : Evet yaşadı, dediler. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : Ramazan ayına erişip oruç tuttu, bir yılda şu kadar namaz, şu kadar secde etti, değil mi?) buyurdu. Sahâbîler: Evet doğrudur, dediler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) : halde ikisinin arasında bulunan mesafe gök ile yer arasındaki mesafeden daha uzaktır), buyurdu. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Rü'ya Tâbiri (yorumlanması)
Konu: Rü’ya Tâbiri Yorumlamak Bâbı
4060-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: (rü'yada) ğul (— boyuna takılan lala — yi görmek) den lanmam ve kayd (—ayağa takılan pranga — yi görmek)! severim. Kayd (yani pranga) dinde sebat etmektir. )
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Rü'ya Tâbiri (yorumlanması)
Konu: Rü’ya Tâbiri Yorumlamak Bâbı
4061-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir : ilahe illallah (yani Allah'tan başka hak ilâh yoktur) deyinceye kadar insanlarla savaşmak ile emrolundum. Onlar bunu (yani Tevhîd kelimesini) söyleyince Tevhîd kelimesinin hakkı (olan cezalar) müstesna, canlarını ve mallarını benden korumuş olurlar. (îmânda samimî olup olmadıklarının) hesabı da Allah Azze ve Celle'ye aittir.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Lâ İlahe İllallah Diyen Kimseye Dokunmamak Yânî Öldürmemek
4062-)
- “... Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: ilahe illallah) deyinceye kadar insanlarla savaşmak ile emrolundum. Onlar "Lâ ilahe illallah" deyince Tevhîd kelimesinin hakkı (olan cezalar) müstesna, kanlarını ve mallarını korumuş olurlar. (îmânda samimî olup olmadıklarının) hesabı da Allah'a aittir. ) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Lâ İlahe İllallah Diyen Kimseye Dokunmamak Yânî Öldürmemek
4063-)
- “... Evs (bin Ebî Evs Huzeyfe es-Sakafî) (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir: (bir gün) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanında oturuyorduk. O, bize olup biteni anlatarak vaaz ediyordu. O sıralarda O'na bir adam gelerek O'nunla gizli konuştu. Sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) : adamı götürüp öldürünüz), buyurdu. Adam geri gidince Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona seslenerek : Allah'tan başka ilâh olmadığına şehâdet eder misin?) diye sordu. Adam (da) : dedi. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) (bunun üzerine) : ve adamı serbest bırakınız. Çünkü "La ilahe illallah" deyinceye kadar insanlarla savaşmak ile emrolundum. Onlar bunu İşleyince (yani Tevhid kelimesini getirince) kanları ve malları bana haram olur, ) buyurdu. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Lâ İlahe İllallah Diyen Kimseye Dokunmamak Yânî Öldürmemek
4064-)
- “... İmrân bin Husayn (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir: bin el-Ezrak (ki haricîlerin Ezrakîler kolunun başıdır) ve arkadaşları gelerek: helak oldun (dinden çıktın) Yâ İmrân, dediler, İmrân: Ben helak olmadım (küfre gitmedim), diye cevab verdi. Onlar : Bilâkis (müslümanlıktan çıktın), dediler. îmrân: Beni helak eden (dinden çıkaran) şey nedir? diye sordu. Onlar : (Bir fitne (yani Allah'a ortak koşmak) kalmayıp din tamamen Allah'ın (dini olan İslâmiyet) olana kadar onlarla (yani müşriklerle) savaşınız) buyurmuştur. (Yani sen ise bizim safımızda yer alıp haricî olmayanlarla savaşmadın), dediler. İmrân: müşrikleri bertaraf edinceye kadar savaştık ve din tamamiyle Allah'ın oldu (yani Hicaz müşriklerden tamamen temizlendi), Dilerseniz size Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den işittiğim bir hadîsi rivâyet edeyim, dedi. Onlar: hadîsi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den sen (mi) işittin? diye sordular. İmrân: (ben işittim). Şu olaya şâhid oldum, dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), müşriklere müslümanlardan bir askerî kuvvet gönderdi. Giden müslüman askerler müşriklere rastlayınca onlarla şiddetli bir savaş yaptılar. Neticede müşrikler mağlûp olarak sutlarını müslüman askerlere verdiler (yani savaşta kırılıp saf dışı edildiler). Sonra benim yakınlarımdan bir adam müşriklerden bîr adama mızrakla hücum ederek yanına varınca müşrik adam: "Eşhedü enlâ ilahe illallah = Allah'tan başka hak ilâh olmadığına şehâdet ederim. " Ben şüphesiz müslümanım, dedi. Fakat (buna rağmen) yakınım olan adam mızrakla vurup onu öldürdü. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanına geldi ve : Resûlallah! Ben helak oldum (yani büyük bir günah işledim), dedi. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) bir veya iki defa: (günah) nedir?) buyurdu. Adam da yaptığı işi O'na arzetti. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) adama : şehâdet getirip müslüman olduğunu söylediğine rağmen samimiyetine inanmadın) O halde karnını yarıp da kalbindekini bilmeliydin?) buyurdu. Adam Yâ Resûlallah! Karnını yarsaydım kalbindekini bilmiş olur (mu) idim? deyince Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : halde sen ne onun konuştuğu sözünü kabul ettin, ne de kalbindekini bilirsin,) buyurdu. dedi ki: Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) adam hakkında bir şey söylemedi. Adam da az bir zaman yaşadı. Nihayet öldü. Biz onu defnettik. Ertesi günü sabahı cesedi yer yüzünde görüldü. Halk: Bir düşman bunun cesedini toprağın altından çıkarmış olabilir, dedi. Biz onu (tekrar) defnettik. Sonra gençlerimize mezarı başında nöbet beklemelerini emrettik. Ertesi günü sabahı cesed (yine) yer yüzünde oldu. Bu kere biz: Gençlerimiz uyumuş (bu arada cesed düşman tarafından çıkarılmış) olabilir, dedik ve (tekrar) defnettikten sonra bu defa biz kendimiz onun nöbetini tuttuk. Yine ertesi günü sabahı cesed yer yüzünde oldu. Artık (toprağa gömmekten vazgeçip) cesedi o dağlar arasındaki yollardan birisine attık. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Lâ İlahe İllallah Diyen Kimseye Dokunmamak Yânî Öldürmemek
4065-)
- “... İmrân bin el-Husayn (radıyallahü anh) : Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bizi bir askeri müfrezede (savaşa) gönderdi. Sonra (savaşın bitiminde) müslümanlardan bir adam müşriklerden bir adama hücum etti, diyerek yukardaki hadîsi anlattı ve bu rivâyette şunu da ilâveten söyledi: cenazeyi defnettikten) sonra yer cesedi dışarı attı. Bunun üzerine durum Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e arzedildi. O da şöyle buyurdu : o adamdan daha şer kimseyi de şüphesiz kabul eder. Lakin Allah, — Lâ ilahe illallah — kelimesinin hürmetinin ta'zîmini size göstermeyi sevdi.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Lâ İlahe İllallah Diyen Kimseye Dokunmamak Yânî Öldürmemek
4066-)
- “... Ebû Saîd (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Veda haccında şöyle buyurdu, demiştir: insanlar!) Bilmiş olunuz ki şüphesiz günlerin en mukaddesi şu (bayram) gününüzdür. Bilmiş olunuz ki ve ayların en mukaddesi şu (Zilhicce) ayınızdır. Bilmiş olunuz ki şehirlerin en mukaddesi şu (Mekke) şehrinizdir. Bilmiş olunuz ki şu (Zilhicce) ayınızda, şu (Mekke) şehrinizde şu (bayram) gününüz nasıl mukaddes (yani bayram günü Mekke'de (günah işlemek nasıl ağır biçimde haram) ise şüphesiz kanlarınız ve mallarınız da size haramdır (yani birbirinizin kanını akıtmanız ve haksız yere birbirinizin malını yemeniz de her zaman ve her yerde şiddetle haramdır). Bilmiş olunuz ki, ben (Allah'ın hükümlerini) tebliğ ettim mi?) Orada bulunanlar: dediler. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) (de) ; (Allahım şâhid ol), buyurdu.
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Müminin Kanı Ve Malının Haramlığı Bâbı
4067-)
- “... Abdullah bin Amr (bin el-Âs) (radıyallahü anh)'den; Şöyle demiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in Ka'be'yi tavaf ettiğini ye (tavaf esnasında) şöyle söylediğini gördüm ((Ey Ka'be!) Sen ne güzelsin ve senin kokun ne güzeldir. Senin azametine ve senin kutsallığının azametine hayranım. Muhammed'in canı (kudret) elinde olan (Allah) a yemin ederim ki, mü'minin hürmeti Allah katında senin hürmetinden şüphesiz daha azametlidir. Mü'minin malının, kanının ve onun hakkında ancak iyi zan beslemek kutsallığı (seninkinden üstündür). ) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Müminin Kanı Ve Malının Haramlığı Bâbı
4068-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: her şeyi müslümana haramdır. Kanı, malı ve ırzı. ) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Müminin Kanı Ve Malının Haramlığı Bâbı
4069-)
- “... Fadâle bin Ubeyd (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur : o kimsedir ki, insanlar malları ve canları bakımından ondan (yani şerrinden) emindirler. Muhacir de hatâları ve günahları terk eden kimsedir. ) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Müminin Kanı Ve Malının Haramlığı Bâbı
4070-)
- “... Câbir bin Abdillah (radıyallahü anhümâ)’dan rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: apaçık bir şekilde bir malı gasbederse (veya cebir kullanarak yağmalarsa) o kimse bizden değildir. ) " "Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: eden kişi zina ettiği zaman mü'min olarak zina etmez, içki içen kişi de içki içtiği zaman mümin olarak içki içmez. Hırsız da çaldığı vakit mü'min olarak çalmaz. Başkasına âit bir malı insanların gözleri önünde orla alan kişi de bunu alenen gasbettiği (veyâ cebir kullanarak yağmaladığı) zaman mü'min olarak bu suçu işlemez. ) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Başkasına Âit Bir Malı Zorla Ve Alenen Almanın Yasaklığı Bâbı
4072-)
- “... İmrân bin Husayn (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: bir malı aleni olarak ve zorla alırsa o kimse bizden değildir.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Başkasına Âit Bir Malı Zorla Ve Alenen Almanın Yasaklığı Bâbı
4073-)
- “... Sa’lebe bin el-Hakem (radıyallahü anh)'den; şöyle demiştir: düşmanın bir koyun sürüsüne rastlayıp yağmaladik. Sonra (boğazladığımız koyun etlerini pişirmek üzere) tencerelerimizi diktik (ateşe koyduk). Sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) tencerelerin yanına uğradı ve O'nun emriyle tencereler devrildi (yani etler döküldü). Sonra şöyle buyurdu: yağmalanan mal helal değildir. ) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Başkasına Âit Bir Malı Zorla Ve Alenen Almanın Yasaklığı Bâbı
4074-)
- “... (Abdullah) bin Mes'ud (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: (Müslümanı sövmek fusuk (haram)dir. Onunla çarpışmak da küfür)
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Müslümanı Sövüp Saymak Fasıklıktır Ve Onunla Çarpışmak Küfürdür, Bâbı
4075-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: sövmek fasıklıktır. Onunla çarpışmak da küfürdür.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Müslümanı Sövüp Saymak Fasıklıktır Ve Onunla Çarpışmak Küfürdür, Bâbı
4076-)
- “... Sa'd (bin Ebi’l-Vakkas) (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: sövmek fasıklıktır. Onunla çarpışmak da küfürdür.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Müslümanı Sövüp Saymak Fasıklıktır Ve Onunla Çarpışmak Küfürdür, Bâbı
4077-)
- “... Cerir bin Abdillah (el-Beceli) (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: (sallallahü aleyhi ve sellem) Veda haccında (kendisine) : sustur (da dinlesinler), ) diye emretti. (Halk sustuktan) sonra şöyle buyurdu: sonra biribirinizin boyunlarını vurarak kafirler olmayınız. ) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Benden Sonra Biribirinizin Boyunlarını Vurarak Kafirler Gibi Olmayınız
4078-)
- “... İbn-i Ömer (radıyallahü anhüm)’dan rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: size (yahut vay halinize), Benden sonra biribirinizin boyunlarına vurarak kafirler olmayınız. ) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Benden Sonra Biribirinizin Boyunlarını Vurarak Kafirler Gibi Olmayınız
4079-)
- “... Sunabih el-Ahmesi (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: olunuz ki ben kevser havuzu üzerinde şüphesiz öncünüz (yani ihtiyaçlarınızı önceden hazırlayıcı) olacağım ve ben diğer ümmetlere karşı çokluğunuzla övüneceğim. Onun için benden sonra sakın biribirinizi öldürmeyiniz (çarpışmayınız). ) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Benden Sonra Biribirinizin Boyunlarını Vurarak Kafirler Gibi Olmayınız
4080-)
- “... Ebû Bekr-i Sıddîk (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir : sabah namazını kılarsa o kimse Allah'ın güvencesindedir. Artık Allah'ın bu güvencesini ihlal etmeyiniz. Bu itibarla kim böyle olan bir kimseyi (şer'i hüküm olmaksızın) öldürürse Allah öldüren kişiyi sorguya çekip neticede baş aşağı cehenneme atar. ) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Müslümanlar In Hakları Allah Azze Ve Cellenin Güvencesindedir, Bâbı
4081-)
- “... Semure bin Cundeb (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: sabah namazını kılarsa o kimse Allah (Azze ve Celle) 'nin güvencesindedir. ) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Müslümanlar In Hakları Allah Azze Ve Cellenin Güvencesindedir, Bâbı
4082-)
- “... Ebû Hureyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir : kişi Allah (Azze ve Celle) katında bazı meleklerinden üstündür. ) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Müslümanlar In Hakları Allah Azze Ve Cellenin Güvencesindedir, Bâbı
4083-)
- “... Ebû Hureyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: kim bir soy sop davasına (halkı) teşvik ederek veya bir soy sop davası için öfkelenerek hak veya batıl olduğu bilinmez bir gaye ile körü körüne açılan bayrak altında (yani toplanan bir topluluk içinde) savaşırsa, o kimsenin öldürülüşü bir cahiliyet öldürülüşüdür. ) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Kişinin Kendi Kavmini Kavmiyetcilik Duygusuyla Körü Körüne Savunup Onlar İçin Öfkelenmesi Bâbı
4084-)
- “... Fuseyle'nin babası (Vasile bin el-Eska') (radıyallahü anhüma)'dan; şöyle demiştir: Ya Resûlüllah! Adamın kendi kavmini sevmesi taassubtan (bir çesit sajrclir) mı? diye Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e sordum. O: Ve lakin adamın kendi kavmine zulumde yardım etmesi taassubtan (bir nevi)dir), buyurdu. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Kişinin Kendi Kavmini Kavmiyetcilik Duygusuyla Körü Körüne Savunup Onlar İçin Öfkelenmesi Bâbı
4085-)
- “... Enes bin Mâlik (radıyallahü anh)’den; şöyle demiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den şu buyruğu işittim! ümmetim dalalet üzerinde şüphesiz toplanmaz (birleşmez). Bu itibarla siz (ümmetim arasında) bir ihtilaf gördüğünüz zaman büyük müslüman topluluğundan ayrılmayınız.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: İslamın Büyük Topluluğundan Ayrılmama
4086-)
- “... Muaz bin Cebel (radıyallahü anh)’den şöyle demiştir: (sallallahü aleyhi ve sellem) bir gün bir namaz kıldı da namazı uzattı. Sonra namazı bitirince: Ya Resûlüllah! Bugün namazı uzattınız, dedik (veya dediler). Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : bir ümit ve bir korku namazı kıldım. Ben (namazda) Allah (Azze ve Celle)'den ümmetim için üç şey istedim. Allah iki şeyi verdi ve bir tanesini bana reddetti (onu vermedi). Ben ümmetime başkalarından (yani kafirlerden) bir düşman Mûsâllat etmemesini (yani ümmetin mahvedilmemesini) istedim. Allah bunu bana verdi. Ümmetimi suda boğmak suretiyle helak etmemesini istedim. Bunu da bana verdi. Ümmetimin savaşının kendi aralarında kılmamasını da istedim. Fakat Allah bu isteğimi reddetti.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Olacak Fitneler
4087-)
- “... Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in azadlı kölesi Sevban (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur : benim için o derece dürülüp toplatıldı ki ben onun şark taraflarını ve garp taraflarını gördüm. Bana sarı (veya kırmızı) ve beyaz (yani altın ve gümüş) hazineleri de verildi ve bana: Senin (ümmetinin) mülkü senin için dürülüp toplatılan alanlara kadar (genişliyecek)dir, denildi. Ben, Allah Azze ve Celle'den (su) üç şeyi (veya şunları üç defa) istedim: Allah'ım ümmetimin başına tümünü helak edecek bir açlık felaketini Mûsâllat etmemesini ve ümmetimi fırka fırka yapıp (biribiriyle savaşmak ve iç harple) bazasına bazısının azabını tattırmamasını da istedim. (Bu isteklere karşı Allah tarafından) bana: Ben bir hükum verdiğim zaman artık o hükmün infaz edilmemesine mahal yoktur ve ben, senin ümmetin başına onları (tümüyle) helak edecek bir açlık felaketini Mûsâllat etmeyeceğim ve dünyanın çevresi arasında bulunan (kafir düşmanlar)ı ümmetin aleyhinde toplamayacağım ki ümmetinin bazısı diğer bazısını yok etsin ve biribirini öldürsün, buyuruldu. Ümmetimin içine kılıç konulduğu (yani iç savaş olduğu) zaman artık kıyamet gününe kadar kılıç onlardan kaldırılmayacak (yani iç savaş son bulmayacak)tır. Şüphesiz ümmetim için korktuğum şeylerden birisi de sapıtıcı (yani bid'atlere, günahlara çağırıcı) imamlar (yani devlet adamlarıdır. Ümmetimden bazı kabileler putlara tapacak ve ümmetimden bazı kabileler de müşriklere iltihak edecektir. Kıyamete yakın zamanlarda otuza yakın çok yalancı deccal muhakkak olacak. Deccalların hepsi peygamber olduğunu söyleyecektir. (Halbuki peygamberlerin sonuncusu benim ve benden sonra peygamber yoktur). Allah (Azze ve Celle)’nin emri (ki bütün mü'minlerin toptan vefat etme belirtisi olan bir rüzgardır) gelinceye kadar ümmetimden bir zümre daima hak (yol) üzerinde kalıp ilahi yardıma mazhar olacak muhalifleri onlara zarar veremeyecektir.) dedi ki: Ebû Abdillah (ibn-i Maceh) bu hadisin rivâyetini bitirince: Bu, ne kadar dehşetli bir hadistir, dedi.
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Olacak Fitneler
4088-)
- “... (Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in zevcelerinden) Zeyneb bint-i Cahş (radıyallahü anha)'dan rivâyet edildiğine göre: defa Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) uykusundan uyanarak (telaştan) yüzü kızarmış vaziyette: ilahe illallah, vuku bulmasi yaklaşan bir şer (fitne)den dolayı vay Araplann haline. Bu gün Ye'cuc ve Me'cuc'un seddinden şöyle bir delik açıldı, buyurdu ve şehadet parmağının ucunu baş parmağının ortasındaki mafsal ile birleştirerek (açılan deliğin büyüklüğünü göstermek üzere) halka yaptı. ) (radıyallahü anha) demiştir ki: Ben Ya Resûlüllah! İçimizde salih (yani Allah'a itaatkar, iyi ve temiz mü'min)ler bulunduğu halde biz helak olur muyuz? diye sordum. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : , ) fuhuş, günah ve fasıklık çoğaldığı zaman (helak olursunuz)) diye cevab verdi. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Olacak Fitneler
4089-)
- “... Ebû Ümame (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: takım fitneler olacaktır. Adam o fitnelerde mü'min olarak sabahlayacak ve kafir olarak akşamlayacaktır. Ancak Allah'ın ilim ile (kalbini) ihya ettiği kimseler (bu tehlikeden) müstesnadir. ) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Olacak Fitneler
4090-)
- “... Huzeyfe (bin el-Yeman) (radıyallahü anhüma)’dan; şöyle demiştir: (bir gün halife) Ömer (bin el-Hattab) (radıyallahü anh)'ın yanında oturuyorduk. Ömer (orada bulunan sahabilere) : Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in fitne hakkındaki hadisini hafizasında iyice tutuyor? diye sordu. Huzeyfe demişki, bu soru üzerine: (iyi bellemişim), dedim. Ömer (radıyallahü anh) : cidden (hadis bellemeye) cüretkarsın, dedi. (Sonra) Hadis nasıldır? diye sordu. Huzeyfe : Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den: ailesi, evladı ve komşusu yüzünden maruz kaldığı fitneye (günaha); namaz, oruç, sadaka, iyi şeyleri emretmek ve kötü şeyleri menetmek keffaret olur,) buyruğu işittim, dedi. Bunun üzerine (radıyallahü anh) : sormak) istediğim bu (fitne hadisi) değil. Ben ancak denizin dalgalanması gibi dalgalanan fitne (hakkındaki hadisi) kasdediyorum, dedi. Bunun üzerine Huzeyfe (radıyallahü anh) : Mü'minlerin Emiri! O fitne ile senin ne ilişiğin var? şüphesiz seninle o fitne arasında kilitli bir kapı vardır, dedi. Ömer (radıyallahü anh) : kapı kırılacak mı, yoksa açılacak mı? diye sordu. Huzeyfe (radıyallahü anh) : kırılacak, diye cevab verdi. Ömer (radıyallahü anh) : Kırılan kapı (açılan kapıya nazaran) hiç kilitlenemez, dedi. demiştir ki : Biz Huzeyfe'ye : kapının kim olduğunu biliyor muydu? diye sorduk. Huzeyfe (radıyallahü anh) : yarından önce bu gecenin geleceğini bildiği gibi (biliyordu). Ben ona hile yalan yanlış olmayan bir hadis rivâyet ettim, dedi. demiştir ki:) Biz bunun üzerine kapının kim olduğunu Huzeyfe’ye sormaya cesaret edemedik de Mesruk'a: Sen Huzeyfe'ye sor, dedik. Mesruk ona sordu. O da: (Kapı) Ömer'dir, dedi. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Olacak Fitneler
4091-)
- “... Abdurrahman bin Abd-i Rabbi'l-Ka'be (radıyallahü anh)’den; şöyle demiştir: gün Abdullah bin Amr bin el-As (radıyallahü anhüma) Ka’be'nin gölgesinde oturmuş, başında da halk toplanmış iken ben onun yanına vardım. Abdullah'dan (bu esnada) şunu işittim: Biz bir yolculukta Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in beraberinde idik. O, bir ara bir konakta konakladı. Bunun uzerine kimimiz kendi çadırını kuruyor, kimimiz ok atışı yapıyor ve kimimiz otlanan hayvanı ile meşgul oluyordu. Bu sırada Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem)’in çağırıcısı "Haydin namaza" diye çağrıda bulundu. Biz de hemen toplandık. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ayağa kalkarak bize şu hitabede bulundu: önceki her peygamber üzerine kendi ümmeti için hayır bildiği şeyleri onlara göstermesi ve şer bildiği şeylere karşı uyarıp korkutması şüphesiz bir hak, görev oldu. Sizin bu ümmetinizin afiyeti (yani dine zarar veren şeylerden selamette bulunması) evvelinde kılındı. Bu ümmetinizin son kısmının başına bela ve hoşlanmayacağınız bir takım işler muhakkak gelecektir. Sonra öyle fitneler gelecek ki bazısı diğer bazısını hafifletecek (yani sonra gelen fitne bir önceki fitneden daha şiddetli olacağından öncekini hafif bırakacaktır). Artık mü'min kul, (bir fitne geldiğinde) : işte beni helak eden fitne budur, der. Bir süre sonra o fitne geçer. Bunun arkasında başka bir fitne gelir ve mü'min kul: işte beni helak edici fitne budur, der. Sonra o fitne de açılıp gider. Artik kim cehennem ateşinden uzaklastırılması ve cennete girdirilmesi kendisini sevindiriyorsa Allah'a ve ahiret gününe iman eder halde iken ölümü gelsin ve insanlara, kendisine yapmalarını arzuladığı şeyleri yapsın. Kim bir devlet başkanına bey'at edip ona elini vermiş (yani seçmiş) ve samimiyetle bağlanmış ise artık olanca gücüyle ona itâat etsin. Şayet bundan sonra başka bir devlet başkanı çıkıp gelir de birincisi ile nizaa kalkışırsa (yani isyan çıkarmak isterse) sonradan gelenin boynunu vurunuz.) bin Abd-i Rabbi'l-Ka'be demiştir ki: Bunun üzerine ben başımı topluluğun arasından ileri sokarak (yani Abdullah (radıyallahü anh)'ın yakınına sokularak) : Allah aşkına sana soruyorum, bu hadisi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den sen kendin işittin (mi)? dedim. Abdurrahman demiştir ki: Bunun üzerine Abdullah (radıyallahü anh), eliyle kulaklarına işaret ederek: Bunu kulaklarım işitti, kalbim de belledi, iyice ezberledi, dedi. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Olacak Fitneler
4092-)
- “... Abdullah bin Amr (bin el-As) (radıyallahü anhüma)'dan rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): elekten geçirilerek iyilerin gittiği, kötülerin kaldığı, ahidlere sadakat ve emanetlere riayetlerinin bozulduğu, ihtilafa düştükleri (Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) ellerinin parmaklarını biribirine geçirerek) ve şöyle oldukları bir yakın gelecekte haliniz nasıl olacak?) buyurdu. Sahabiler: Resûlüllah! Anlattığın durum olunca biz nasıl edelim? diye sordular. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : olduğunu) bildiğinizi tutarsınız. (Hak olduğunu) kabul etmediğinizi bırakırsınız. Kendinize ait şeylere (yani şahsınızı ve aile ferdlerinizi ilgilendiren işlere) yönelirsiniz ve başkalarınızın işini terk edersiniz), buyurdu. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Fitne Döneminde Sabır Ve Teenniyle Hareket Etmek
4093-)
- “... Ebi Zerr-i Gifari (radıyallahü anh)’den; şöyle demiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (bir gun): Eba Zerr! Evin (yani kabrin) köle kadar pahalanacak derecede çok insanın ölüm vukuatı ile halin nasıl olacak?). buyurdu. Ben: ve Resulunün benim için seçtikleri hal (veya Ebû Zerr dedi ki: Allah ve Resulu en iyi bilendir)" olur, dedim. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : çalış,) buyurdu. (Sonra) Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : Eba Zer!) Mescidine gelip de (açlıktan) yatağına dönmeye gücün yetmeyecek ve (açlıktan) yatağından kalkıp da mescidine gitmeye takatin kalmıyacak derecede insanların başına gelecek açlık ile halin nasıl olacak?) buyurdu. Ebû Zer demiştir ki: Ben: Allah ve Resulü en iyi bilendir (veya Allah ve Resulünün benim için seçtiği hal olur), diye cevab verdim. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : dönemde) iffetli olmaya devam et (yani dilenmekten veya helal olmayan kazançtan kaçın)) buyurduktan sonra: Eba Zer!) Hicaretü'z-Zeyt (denilen yer) kan altında kalacak derecede insanlann başına gelecek öldürme (fitnesi) nde halin nasıl olacak?) buyurdu. Ben: ve Resulunun benim için seçtiği hal olur, dedim. Sonra Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : olduğun kimselere (yani kabilene veya bey'at ettiğin halifeye) iltihak et, ) buyurdu. Ben : Resûlüllah! Kılıcımı alıp da bunu yapanları kılıcımla vurmayayım mı? diye sordum. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : zaman sen bunu yapanlar(ın günahın)a ortak olursun. Ve lakin kendi evine gir (kapan) ) buyurdu. Ben: Resûlüllah! Peki eğer benim evime girilirse? diye sordum. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : kılıcın parıltısının seni mağlup etmesinden korkarsan rida (belden yukarı giyilen elbise)nin kenarını yüzüne at (yani yüzünü ört) ki saldırgan kişi kendi günahı ve seni (öldürmen)in günahı ile dönsün ve böylece cehenem halkından olsun, ) buyurdu. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Fitne Döneminde Sabır Ve Teenniyle Hareket Etmek
4094-)
- “... Ebû Mûsâ (el-Eş'ari) (radıyallahü anh)’den; şöyle demiştir; (sallallahü aleyhi ve sellem) bize : (Kıyamete yakın dönemde şüphesiz bir here olur, ) buyurdu. Ebû Mûsâ demiştir ki: Ben : Resûlüllah! Here nedir? diye sordum. O : ) buyurdu. Bunun üzerine bazı müslümanlar: Resûlüllah! Biz şu anda tek bir yılda müşriklerden şu kadarını öldürürüz, dediler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu söze cevaben: müşrikleri (yani Allah'a ortak koşanlar) öldürmek değildir. Lakin bazımız bazımızı öldürecek, hatta adam komşusunu, amcasının oğlunu ve akrabasını öldürecektir, ) buyurdu. Sonra orada bulunanlann bazısı: gün akıllarımız beraberimizde (yani başımızda) olduğu halde mi (biribirimizi öldüreceğiz)? diye sordu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) : O zaman (daki halk)ın çoğunun akılları alınacak ve akılsız bir takım adi insanlar o dönemin adamları olacaktır, ) buyurdu. el-Eş'ari (radıyallahü anh) dedi ki: Allah'a yemin ederim ben o vaziyetin bana ve sizlere yetişeceğini (yani o günleri göreceğinizi) cidden kuvvetle sanırım. Allah'a and olsun ki o vaziyet bize ulaşırsa Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem)'in bize tavsiyesine göre ona girdiğimiz gibi (suç işlemeden) çıkmamızdan başka hiçbir çıkar yol ne benim için ne de sizler için vardır. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Fitne Döneminde Sabır Ve Teenniyle Hareket Etmek
4095-)
- “... Udeyse bint-i Uhban (bin Sayfi el-Gifari) (radıyallahü anhüma)'dan; şöyle demiştir: bin Ebi Talib (radıyallahü anh) buraya, Basra'ya gelince babamın yanına girdi ve (babama) : Eba Muslim! şu kavim aleyhinde bana yardım etmez misin (yani bana tarafdar olarak savaşa katılmaz mısın) ? diye sordu. Babam: olurum, dedi. Ravi demiştir ki: Sonra Udeyse'nin babası bir cariyesini çağırarak: Ya cariye kılıcımı çıkart, dedi. Ravi demiştir ki: Cariye de gidip kılıcı çıkarıp getirdi. Udeyse'nin babası kılıçtan bir karış mikdarını kınından çekti. Bir de bakıldı ki kılıç ağaçtandır. Sonra Udeyse'nin babası (Ali bin Ebi Talib'e) : dostum ve senin amcan oğlu (Muhammed) (sallallahü aleyhi ve sellem) müslümanlar arasında fitne olacağı zamana dair bana tavsiyede bulundu. Onun için ben ağaçtan bir kılıç edinmekteyim. Eğer dilersen ben seninle beraber (savaşa bu kılıçla) çıkarım, dedi. Ali bin Ebi Talib (radıyallahü anh) : ve senin kılıcına ihtiyacım yoktur, dedi. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Fitne Döneminde Sabır Ve Teenniyle Hareket Etmek
4096-)
- “... Ebû Mûsâ el-Eş'ari (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: yakın dönemde karanlık gecenin (zifri) karanlık bölümleri gibi (karanlık) müthiş fitneler olacaktır. O fitnelerde adam mü'min olarak sabahlayıp kafir olarak akşamlayacak ve mü'min olarak akşamlayıp kafir olarak sabahlayacaktır. O fitneler (dönemin)de (bir şeye karışmayıp) oturan kişi, ayakta durandan hayırlıdır. Fitnelerde ayakta duran da yürüyenden hayırlıdır ve fitnelerde yürüyen kişi de hızlı gidenden hayırlıdır. Bu itibarla (o döneme yetişirseniz) ok yaylarınızı kırınız, yay kirişlerinizi paramparça ediniz ve kılıçlarınızı taşa vurunuz (ki kırılsın veya körelsin). Eğer biriniz(in bulunduğu yer)e girilir (ve öldürülmek istenir) ise o, Adem (Aleyhisselam)'ın (Habil ve Kabil isimli) iki oğlunun hayırlısı (olan Habil) gibi olsun (yani katil değil de maktul olmayı tercih etsin). ) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Fitne Döneminde Sabır Ve Teenniyle Hareket Etmek
4097-)
- “... Muhammed bin Mesleme (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): (Muhakkak fitne, gruplaşma ve ihtilaf olacaktır. Böyle olduğu zaman sen kılıcını Uhud dağına götür ve parçalanıncaya kadar (taşlara) vur. Sonra haksız yere öldürülünceye veya normal ölünceye kadar evinde otur, ) buyurmustur. bin Mesleme demiştir ki:) Sonra bu vaziyet oldu ve ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in buyurduğu şeyi yaptım. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Fitne Döneminde Sabır Ve Teenniyle Hareket Etmek
4098-)
- “... Enes bin Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmustur: karşılaşıp çarpışan iki müslüman yoktur ki katili de maktulu de cehennemlik olmasın.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: İki Müslüman Kılıçlarıyla Biribiriyle Çarpıştıkları Zaman, Bâbı
4099-)
- “... Ebû Mûsâ (el-Eş'ari) (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) : müslüman kılıçlarıyla karşılaşıp çarpıştıkları zaman öldüren de öldürülen de cehennemdedir, ) buyurdu. Sahabiler: Resûlüllah! şu katildir (anladık), ama maktulün günahı nedir? diye sordular. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : da (carpıştığı) arkadaşını öldürmek istedi, ) buyurdu. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: İki Müslüman Kılıçlarıyla Biribiriyle Çarpıştıkları Zaman, Bâbı
4100-)
- “... Ebû Bekre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: (İki müslüman silahla biribirine hücum ettiği zaman ikisi de cehennemin kenarındadır. Bunlardan birisi arkadaşını öldürünce ikisi de cehenneme girerler. ) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: İki Müslüman Kılıçlarıyla Biribiriyle Çarpıştıkları Zaman, Bâbı
4101-)
- “... Ebû Ümame (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: katında kıyamet günü yeri kötü olan insanlardan birisi başkasının dünyasını almakla kendi ahiret (saadet)ini gideren kuldur.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: İki Müslüman Kılıçlarıyla Biribiriyle Çarpıştıkları Zaman, Bâbı
4102-)
- “... Abdullah bin Amr (bin el-As) (radıyallahü anhüma)’dan rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: kaplayan bir fitne olacaktır. Öldürülenleri cehennemdedir. O fitnede dil, kılıç darbesinden daha şiddetlidir. ) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Fitne Döneminde Dili Tutmak Bâbı
4103-)
- “... İbn-i Ömer (radıyallahü anhüma)’dan rivâyet edildiğine göre; (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: uzak durun. Çünkü şüphesiz, fitnelerde dil (tesir bakımından) kılıç darbesi mislidir. ) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Fitne Döneminde Dili Tutmak Bâbı
4104-)
- “... Alkame bin Vakkas (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: bir adam (bir gün) kendisine uğramış ve Alkame ona : senin (bana) bir yakınlığın var. Gerçekten senin (benim üzerimde) bir hakkın da vardır. Ben senin şu emirler (sınıfı) yanına girdiğini ve onların yanında Allah'ın dilediği kadar (yani bol bol) konuştuğunu görüyorum. Halbuki ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in arkadaşı Bilal bin el-Haris el-Müzeni (radıyallahü anh)'den şu hadisi işittim: (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: (Şüphesiz biriniz Allah'ın hoşnud olduğu (güzel) sözlerden bir sözü ulaştığı yüce mertebeye ulaşacağını sanmayarak söyleyiverir. Allah (Azze ve Celle) de o söze karşılık o kimse için kıyamete kadar rızasını yazar (lütuf eder). Şüphesiz biriniz de Allah'ın gazabına sebeb olan (fena) kelimelerden bir lafı, ulaştığı (büyük vebal) derecesine ulaşacağını sanmayarak söyleyiverir. Allah (Azze ve Celle) de o lafa karşılık o kimse aleyhine huzuruna çıkacağı zamana kadar gazabını yazar. ) (adama) : Artık vay haline (Devlet adamlarıyla görüştüğünde) ne söylediğine ve ne konuştuğuna bak, iyi düşün. Çünkü nice sözler var ki Bilal bin el-Haris (radıyallahü anh)’den işittiğim hadis, beni o sözleri söylemekten (cidden) menetti, dedi. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Fitneler Kitabı
Konu: Fitne Döneminde Dili Tutmak Bâbı