İmam Malik Muvatta Hadis Kitabı
696-)
İmâm-ı Mâlik'ten: Bir adamın ticaret yapmak üzere bir miktar malı varsa ve bu mal adama hiçbir gelir sağlamıyorsa zekâtını vermesi gerekir. Onun için yılın bir ayını tayin ederek ticaret eşyalarının bir tesbitini yapar, malının ne kadarının nisaba ulaşıp ne kadarının ulaşmadığının hesabını çıkarır. Şayet mallarının tamamının toplamı nisap miktarına ulaşıyorsa zekâtını verir.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Zekât Kitabı
Konu: Ticari Emtianın Zekatı
697-)
İmâm-ı Mâlik der ki; Malı piyasaya sunup ticaret yapan ve yapmayan müslümanlar eşittir. İş yapabilsin yapamasın, ticaret yapan her müslüman senede bir defa zekât verir.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Zekât Kitabı
Konu: Ticari Emtianın Zekatı
698-)
Abdullah b. Dinar anlatıyor: Abdullah b. Ömer'e: ne olduğunun sorulduğunu işittim. Şu cevabı verdi: O, zekâtı verilmeden stok edilen maldır.» Şeybanî, 341
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Zekât Kitabı
Konu: Servet Stoku Yapmanın Kötülüğü
699-)
Ebû Hüreyre'den: Kim yanında zekâtını vermediği bir mal bırakırsa kıyamet günü o mal gözlerinin üstünde iki korkunç siyah beneği olan ve zehirinin çokluğundan kaşı beyazlaşmış bir ejderha haline getirilir, sahibini kovalayarak yakalar ve: «İşte ben senin zekâtını vermeden stok (iddihar, yığın) ettiğin servetinim!» der. Şeybanî, 342
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Zekât Kitabı
Konu: Servet Stoku Yapmanın Kötülüğü
700-)
İmâm-ı Mâlik, Ömer b. Hattab’ın zekâtla ilgili bir fermanını (yazısını) okudu. Ferman şöyle idi: Rahman ve Rahim olan Allah'ın ismiyle! Zekâtla ilgilidir: yirmi dörde kadar olan develerin her beşte biri için zekât olarak bir koyun verilir. Sayıları otuz beşe kadar olan develer için zekât olarak iki yaşına girmiş bir deve yavrusu verilir. İki yaşında bir deve bulunmazsa yerine üç yaşında erkek bir deve verilebilir. Otuz beşten kırkbeşe kadar olan develer için zekât olarak üç yaşma girmiş dişi bir deve verilir. Kırkbeşten altmışa kadar olan develer için zekât olarak dört yaşında güçlü kuvvetli bir deve verilir. Altmış deveden yetmişbeş deveye kadar beş yaşma girmiş bir deve zekât verilir. Yetmişbeşten doksana kadar olan develer için zekât olarak üç yaşma girmiş iki deve verilir, Doksan deveden yüz yirmi deveye kadar olan develer için dördüne girmiş güçlü kuvvetli iki deve verilir. Yüzyirmiden sonra her kırk deve için üç yaşına girmiş bir dişi deve, her elli devede dört yaşında bir deve verilir. otlayan koyun sürüleri kırka ulaşırsa kırktan yüzyirmiye kadar zekât olarak bir koyun verilir. Yüzyirmiden itibaren ikiyüze kadar olan miktar için iki koyun zekât verilir. İkiyüzden üçyüze kadar olanlar için üç koyun zekât verilir. yaşlılar kusurlular zekât memuru istemedikçe zekât olarak alınmazlar. Zekât vermekten korkulduğu için ayrı cinsler toplanmamalı, aynı cinsler de ayrılmamalıdır. Hayvanlarını karıştıran iki ortak, toplam hayvanlardan zekât alındıktan sonra malları oranında ödeşirler. Gümüşün miktarı ikiyüz dirheme ulaşınca kırkta bir üzerinden zekâtı alınır.» Ebu Davud, Zekât, 9/5; Tirmizî, Zekât, 5/4 (hasen görmüştür).
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Zekât Kitabı
Konu: Büyük Ve Küçük Baş Hayvanların Zekâtı
701-)
Tavus el-Yemânî anlatıyor: Muaz b. Cebel el-Ensarî, otuz tane sığırdan iki yaşında, kırk tanede üçdort yaşlarında büyük baş hayvanı zekât olarak aldı. Kendisine daha az sayıda hayvan getirilince bunlardan zekât almadı ve «Bu konuda Resûlüllah'tan bir şey duymadım. Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) sorayım» diyerek yola çıktı. Ancak ne yazık ki, Muaz gelmeden Hazret-i Peygamber vefat etmişti.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Zekât Kitabı
Konu: Sığırların Zekâtı
702-)
İmâm-ı Mâlik der ki: İki çobanın güttüğü veya muhtelif beldelerde çeşitli çobanların güttüğü bir adama ait koyunların zekâtıyle ilgili duyduğum en güzel hüküm, bütün bu koyunların miktarı tesbit edilerek zekâtlarının verilmesidir. Çeşitli şahıslarda altın ve gümüş alacağı olan mükellef de böyle yapar. Herkeste ne kadar alacağı varsa bunların toplamının zekâtlarını verir.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Zekât Kitabı
Konu: Sığırların Zekâtı
703-)
İmâm-ı Mâlik, koyun ve keçi karışımının zekâtıyla ilgili olarak da şöyle der: Koyun ve keçisi olan adam bunların sayılarını toplar, şayet her ikisinin toplamı zekât nisabını dolduruyorsa zekâtını verir. Bu takdirde nisabın tesbiti hepsinin koyun gibi sayılmasıyla mümkün olur. Bunun ölçüsü de Hazret-i Ömer'in belirttiği gibi şudur: Otlaklarda yayılarak beslenen koyun sürüsünün sayısı kırka varınca bir tanesi zekât olarak verilir.»
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Zekât Kitabı
Konu: Sığırların Zekâtı
704-)
İmâm-ı Mâlik der ki: Koyun, keçi karışımında koyunların sayısı fazla ise mal sahibinin koyundan zekât vermesi icap eder. Zekât memuru da kendisine zekât olarak koyun vermesi gereken bu adamdan koyun alır. Şayet keçi koyundan fazla ise keçiden alınır. Koyunla keçinin sayısı eşitse zekât memuru dilediğinden alır.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Zekât Kitabı
Konu: Sığırların Zekâtı
705-)
Arap develeriyle uzun boyunlu develer de aynıdır. Her ikisinden de varsa toplamlarının zekât nisabına ulaşıp ulaşmadığına bakılır ve hepsi de aynı cins deveymiş gibi hüküm verilir. Şayet Arap develeri uzun boyunlu develerden sayıca fazla ise zekât olarak bir tane Arap devesi verilir. Uzun boyunlu develerin sayısı fazla ise zekâtı onlardan verilir. Her ikisinin de sayıları eşitse zekât memuru istediğinden alır.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Zekât Kitabı
Konu: Sığırların Zekâtı
706-)
İmâm-ı Mâlik der ki: Sığır ile mandaların karışımlarında da zekât bu şekilde tesbit edilir. Her ikisinin toplamı sığır nisabına ulaşırsa zekât verilir. Sığırların sayısı mandalardan fazla ise bir tane sığır zekât olarak verilir. Mandaların sayısı fazla ise ondan verilir. Şayet her ikisinin de sayıları denkse memur istediğinden alır. Her iki cins de ayrı ayrı nisaba malik olmuşsa her ikisinden de zekât alır.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Zekât Kitabı
Konu: Sığırların Zekâtı
707-)
İmâm-ı Mâlik şöyle der: Sonradan deve, koyun ve sığır kazanan bir kimse bunları edindikten tam bir sene sonra zekâtlarını verir. Ancak daha önceden elinde nisap miktarına ulaşmış aynı cins hayvanların bulunmaması şarttır. Bu hayvanlar da nisap (zekât) miktarı devede beşte bir, sığırda, otuzda bir, koyunda ise kırkta birdir. Elinde beş deve, otuz sığır ve kırk tane de koyunu olan bir adam sonradan satın alma, hibe veya miras yoluyla biraz daha deve, sığır ve koyun elde etse, sonradan hibe, miras veya satın almayla kazandığı malların üzerinden verirken onların da zekâtlarını verir. Şayet sonradan kazandığı bu hayvanların zekâtını önceki sahibi bir gün evvel vermiş bile olsa, sonraki sahibi tekrar kendisine düşen zekâtını vermek mecburiyetindedir. şuna benzer: Adam elindeki gümüşünün zekâtını veriyor, sonra da zekâtını verdiği bu gümüşle başka bir adamdan eşya satın alıyor. Bu eşyayı sattığı zaman tekrar bunun zekâtını vermesi lâzımdır. Her ne kadar ilk sahibi dün, ikinci sahibi de aynı malın bugün zekâtını vermiş oluyorsa da, bu böyledir.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Zekât Kitabı
Konu: Sığırların Zekâtı
708-)
İmâm-ı Mâlik der ki: Zekât nisabına ulaşmayacak miktarda elinde koyunu bulunan adam nisaba ulaşacak kadar çok sayıda koyun satın alsa, ya da bu kadar koyuna varis olsa, bu durumda satın alarak veya miras yoluyla elde ettiği koyunların üzerinden bir sene geçmedikçe bunlara zekât düşmez. Şu misalde de durum aynıdır: Adamın elinde sayılan nisaba ulaşmayacak kadar deve, koyun ve sığır var. Bunların hiçbir cinsi de tek başına nisaba ulaşmıyor. Her biri ayrı ayrı nisabı doldurmadıkça bunlara zekât düşmez.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Zekât Kitabı
Konu: Sığırların Zekâtı
709-)
İmâm-ı Mâlik der ki: Adamın sayılan zekât nisabını dolduran deve, sığır ve koyunu var. Sonradan bunlara biraz daha deve, sığır ve koyun katıyor, bu durumda eskiden elinde olan mallarının zekâtını verirken, sonradan kattıklarınınkini de vermek zorundadır. zikredilen meselelerle ilgili olarak İmâm-ı Mâlik şöyle der: «Bu konularda duyduğum en güzel hükümler bunlardır.»
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Zekât Kitabı
Konu: Sığırların Zekâtı
710-)
İstenen zekâtın bulunmamasıyla ilgili olarak İmâm-ı Mâlik şöyle der: Şayet iki yaşında bir deve zekât olarak vermek icap ediyor da böylesi bulunmuyorsa, yerine üç yaşında erkek bir deve verilebilir. Üç yaşında dişi bir deve, yahut dört yaşında bir deve, veyahut beş yaşında bir deve zekât vermek icap ediyor bu da bulunmuyorsa verecek olanın başkasından satın alıp vermesi lâzımdı Değerinin verilmesini ben şahsen uygun bulmam.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Zekât Kitabı
Konu: Sığırların Zekâtı
711-)
İmâm-ı Mâlik der ki: Tarlaları sulamak için nehir ve kuyuda su taşıyan develer, kuyudan su çeken koşu öküzlerine ayrı ayrı zekât farz olunca hepsinden ayrı ayrı alınır. Şeybani, 340
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Zekât Kitabı
Konu: Sığırların Zekâtı
712-)
İmâm-ı Mâlik'ten: Aynı çobanın güttüğü, bir tek erkeği bulunan, bir ağılda barınan, bir kaynaktan sulanan hayvanlar iki kişiye ait iseler ve herkes malını ayrı ayrı tanıyabiliyorsa, bu kişilere karıştıran denir. Şayet sahipleri mallarını tanımıyorlarsa bu takdirde karıştıran değil, ortak sayılırlar. Mâlik der ki: Malları karışık halde (bir arada) bulunan müslümanların her birinin maları ayrı ayrı zekâta (nisaba) baliğ olmadıkça bunlara zekât düşmez. Meselâ: Malları karışık olan iki kişiden birinin kırk koyunu varsa, bunun zekâtını verir, kırktan aşağı sayıda koyunu olana ise zekât düşmez. Her birine ayrı ayrı zekât farz olursa, her ikisi toplam mal üzerinden zekâtlarını verirler. Meselâ, birinin bin veya daha az koyunu, diğerinin de kırk veya daha fazla koyunu olsa ve bunlar bir arada karışık olarak bulunsalar bin koyunu olan o aranda, kırk koyunu olan da o aranda, toplam verdikleri zekâtı malları oranında hesap ederek ödeşirler.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Zekât Kitabı
Konu: Ortak Ve Karışık Malların Zekâtı
713-)
İmâm-ı Mâlik der ki: Koyunların karışık halde bulunmaları ile doğan zekât hükmü develerinkinde de aynıdır. Her bir ortağın devesi ayrı ayrı zekâta ulaşıyorsa, toplam mal üzerinden zekâtları verilir. Çünkü Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: «Beş deveden az sayıdaki develere zekât düşmez.» b. Hattab da şöyle buyurmuştur: «Otlaklarda sürüler halinde yayılarak beslenen koyunların zekâtı kırkta birdir.»
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Zekât Kitabı
Konu: Ortak Ve Karışık Malların Zekâtı
714-)
İmâm-ı Mâlik; «Hazret-i Ömer'in "Ayrı ayrı malları olan kişiler zekât verme korkusundan mallarını toplayamazlar. Toplu olanlar da ayrılamazlar" sözünü şöyle açıklıyor. Her birinin kırkar tane koyunu olan üç kişiyi varsaysak, bu durumda üçüne de ayrı ayrı bir koyun zekât vermek farz olur. Zekât memuru geldiği zaman üçünün koyunlarını toplayıp bunların toplamları üzerinden bir koyun zekât alırsa toplanmaması gerekenler toplanmış olur ve üç koyun alacağı yerde bir koyun almış olur. Bu yasaklanmıştır. «Zekâtı hesaplanırken ayrılmayıp üstüste toplanması gerekenle» ilgili olarak da şöyle der: Malları karışık bulunan iki kişiden her birinin yüzbirer tane koyunu olsa, bu durumda bunlar mallarının toplamından üç tane koyun zekât olarak vermelidirler. Zekât memuru gelince koyunlarını ayırırlarsa o zaman herbirinin bir koyun zekât vermesi gerekir. Bu da yasaklanmıştır. Bu yüzden şöyle denmiştir. «Fazla zekât vermekten korktuğunuz için ayrı ayrı düşünülüp ona göre zekâtı tesbit edilecekleri toplayarak, üstüste toplanarak zekâtı tesbit edilecekleri de ayrı ayrı toplayarak zekâttan kaçmayınız.» Mâlik der ki: Bu konuda benim duyduğum hüküm budur.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Zekât Kitabı
Konu: Ortak Ve Karışık Malların Zekâtı
715-)
Süfyan b. Abdullah anlatıyor: Ömer b. Hattab beni zekât memuru tayin etmişti. Ben oğlak ve kuzuları da nisaba dahil ediyordum. Bunun üzerine: Oğlak ve kuzuları da sayıyorsun, fakat zekât olarak onlardan almıyorsun!» diye itirazda bulundular. Hazret-i Ömer'in huzuruna gelince, olanları anlattım. Hazret-i Ömer: Evet, çobanların kucaklarında taşıdıkları oğlak ve kuzular nisap miktarına dahildir, fakat sen onları zekât olarak alma Onların mallarından etlik için besleneni, yavrusu olanı, yüklü olanı ve erkek hayvanlarını da alma, bir ve iki yaşında olanları al. Yavrularla en iyileri arasında adalete uygun olan da budur.» dedi. Mâlik der ki: Sahle, yeni doğan kuzu ve oğlaktır; rubbâ, yeni doğum yapıp yavrusunu büyüten hayvandır; mâhıd, hâmile hayvandır; eküle ise, yemek için beslenen etlik koyundur.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Zekât Kitabı
Konu: Oğlak Ve Kuzuların Zekâta Tâbi Oluşu:
716-)
İmâm-ı Mâlik der ki: Bir adamın elinde nisabı doldurmayacak miktarda koyun olsa, zekât memuru gelmeden bir gün önce bunlar kuzulasa ve kuzularla beraber nisaba ulaşsa bu koyunların zekâtını vermesi gerekir. kuzularıyla beraber nisabı tamamlıyorsa zekât düşer, çünkü kuzular da -malın kân gibi- koyunlardan sayılır. Ancak şu durum müstesnadır: Adamın elinde nisap miktarına ulaşmayacak kadar mal olsa ve satın alma, hibe veya miras yoluyla bunu nisaba ulaştırsa bu durumda bu mal için zekât vermek gerekmez. Ticaret malı da böyledir. Şayet para olarak değeri nisaba ulaşmıyor, bunu sattığı zaman elde ettiği kârla nisaba ulaşıyorsa, kârı anaparaya ekliyerek ikisine birlikte zekât vermesi gerekir. Bu kâr (nisabı tamamlayan fazlalık) satış dışında bir gelir veya miras yoluyla elde edilmiş ise kazanıldığı veya varis olunduğu günden itibaren üzerinden bir sene geçmesi gerekir. Mâlik der ki: Koyunun kuzusu ondan sayılır, tıpkı kazancın da asıl maldan sayıldığı gibi. Ancak bir açıdan farklılık gösterir. Şöyle ki: Adamın elinde nisap miktarına ulaşan altın veya gümüşü var. Sonradan buna biraz daim ilave ediyor: Bir kimse önce elinde olan altın ve gümüşün zekâtını verir. Sonradan elde ettiğinin de zekâtını üzerinden bir sene geçtikten sonra verir. Yine bir adamın her biri ayrı ayrı sayıca nisaba ulaşmış koyun, sığır ve devesi olsa, daha sonra da bunlara biraz daha koyun, sığır ve deve katsa elindeki malların zekâtını verirken, bunların zekâtını da birlikte verir. Mâlik bu mesele ile ilgili olarak: «İşte duyduğum en güzel hüküm budur.» der.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Zekât Kitabı
Konu: Oğlak Ve Kuzuların Zekâta Tâbi Oluşu:
717-)
İmâm-ı Mâlik'ten: Biz Medineliler arasındaki geleneğe göre, yüz devesi olan ve kendisine zekât farz olan birine henüz zekât memuru gelmeden ikinci bir zekât daha farz olmuş olsa ve zekât memuru gelince baksa ki adamın sadece beş devesi kalmış. Bu durumda: Mâlik der ki: Zekât memuru, mal sahibinin vermesi gereken geçmiş iki seneye ait zekâtı, mevcut bu beş deve üzerinden hesab ederek her seneye bir tane olmak üzere iki koyun alır. Çünkü zekât memurunun görevi, zekât alındığı gün mevcut olan malın zekâtını almaktır. Şayet mal sahibinin geçmiş senelere ait birden daha çok zekât borcu varsa memurun sadece onun elinde mevcut olan mal üzerinden zekât alması gerekir. Ölmesi ya da geçmiş senelere ait bir çok zekât borcu olması sebebiyle malı nisab miktarının altına düşen kişiden malının tamamı ölünceye veya asgari nisab miktarından aşağı düşünceye kadar hiç zekât, alınmaz. bu durumda ona zekât farz değildir. Ölenlerden veya geçmiş senelerden kalan borçlarını tazmin etmesi de gerekmez.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Zekât Kitabı
Konu: Biriken İki Senelik Zekâtın Ödenmesi
718-)
Hazret-i Aişe anlatıyor: Ömer b. Hattab'a zekât olarak alınmış bir koyun sürüsü getirildi. İçlerinde memesine süt birikmiş iri memeli bir koyun gördü. Bu koyun nedir?» diye sordu. Zekât olarak alınmış bir koyundur.» diye cevap verdiler. Hazret-i Ömer: Bunu sahibi rızasıyla vermemiştir. Müslümanları bu şekilde zorlamayın! Mallarının en iyisini ve sağmak için ayırdıklarını zekât olarak almayın» buyurdu.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Zekât Kitabı
Konu: Zekât Tahsilinde Mükellefin Zora Sokulmasının Yasaklığı
719-)
Muhammed b. Yahya b. Habban anlatıyor: Eşca' kabilesinden iki kişi anlatmıştı: Muhammed b. Mesleme el-Ensarî zekât memuru olarak kendilerine gelmiş ve mal sahiplerine: Bana mallarınızın zekâtını getirin!» demişti, işe yarar ne getirdilerse hepsini alıp kabul etmişti.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Zekât Kitabı
Konu: Zekât Tahsilinde Mükellefin Zora Sokulmasının Yasaklığı
720-)
İmâm-ı Mâlik'den: Biz Medinelilere ve memleketimizde kendilerine yetiştiğim alimlerin tatbikatına göre zekât konusunda müslümanlara güçlük çıkarılmaz, ne verirlerse alınır.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Zekât Kitabı
Konu: Zekât Tahsilinde Mükellefin Zora Sokulmasının Yasaklığı
721-)
Atâ b. Yesar, Resûlüllah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu naklediyor: «Zenginlerin zekât alması helâl değildir. Ancak şu beş grup insan bunun dışındadır: Allah yolunda savaşanlar, zekât toplamakla görevli memurlar, borçlular, zekâtı verilen eşyayı parası ile satın alanlar, bir düşkünün kendisine verilen zekâtı hediye ettiği zengin komşusu.»
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Zekât Kitabı
Konu: Zekâtın Tahsili Ve Harcanışı
722-)
İmâm-ı Mâlik'ten: Biz Medine'illere göre toplanan zekât ancak Valinin takdirine göre taksim edilir. Bakılır: Zekat verilebilen sınıflar içerisinde hangi sınıf daha muhtaç ve sayısı daha fazla ise miktarını Valinin takdir ettiği oranda tercihan o sınıfa verilir. Bir, iki veya senelerce sonra bu sınıf bırakılıp muhtaç ve sayıca daha fazla bir başka sınıfa geçilebilir. Tanıdığım alimlerin böyle yaptığına şahit oldum. memurunun topladığı zekâttan alacağı belli bir hissesi yoktur, vali ona ne takdir ederse onu alır.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Zekât Kitabı
Konu: Zekâtın Tahsili Ve Harcanışı
723-)
İmâm-ı Mâlik'ten: Ebu Bekr es-Sıddık: «Şayet Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e zekât olarak verdikleri bir devenin yularını dahi bana vermezlerse bundan dolayı onlarla savaşırım.» dedi. "Belaga" tabiriyle nakledilen bu eseri (Rivâyet), Buhârî (Zekât, 24/1) ve Müslim (İman, 8/32), Zührî yoluyla Rivâyet ederler.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Zekât Kitabı
Konu: Zekâtın Tahsilinde Zor Kullanılması
724-)
Zeyd b. Eşlem anlatıyor; Ömer b. Hattab’ın içtiği süt hoşuna gitmişti. Sütü kendisine ikram edene: Bu süt nereden geldi?» diye sordu. Adam: Bir su kenarına varmıştım, bir de baktım ki zekât hayvanları! Onları suluyorlardı. Benim için de süt sağdılar. Ben de onu kabıma koydum, bu süt işte odur.» diye cevap verince hemen Ömer b. Hattab elini boğazına sokup içtiği sütü kusarak çıkardı.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Zekât Kitabı
Konu: Zekâtın Tahsilinde Zor Kullanılması
725-)
İmâm-ı Mâlik'den: Bize göre Aziz ve Celil olan Allah'ın koyduğu zekâtlardan birini almaya müslümanların gücü yetmezse, onu alıncaya kadar savaşmaları gerekir.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Zekât Kitabı
Konu: Zekâtın Tahsilinde Zor Kullanılması
726-)
İmâm-ı Mâlik'den: Duyduğuma göre bir vali Ömer b. Abdülaziz'e bir yazı yazarak: «Adamın biri malının zekâtını vermiyor.» demişti. Bunun üzerine Ömer kendisine: «Onu bırak, müslümanlardan zekât alırken ondan alma.» diye cevap gönderdi. Adam bunu duyunca gücüne gitmiş ve öğünden sonra da zekâtını vermiş. Vali durumu Ömer'e (radıyallahü anh) tekrar arzedince bu sefer Ömer b. Abdülaziz: «Öyleyse onun da zekâtını al» buyurmuştu.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Zekât Kitabı
Konu: Zekâtın Tahsilinde Zor Kullanılması
727-)
Büsr b. Said Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu naklediyor: «Yağmurla, kaynakla ve tarladan çıkan bir suyla sulanan araziden elde edilen mahsulün zekâtı onda bir; âletle taşman suyla sulanan arazinin zekâtı ise yirmide birdir.» Buhârî (Zekât, 24/55), İbn Ömer'den mevsûl olarak Rivâyet eder. Müslim (Zekât, 12/7) ise, Câbir b. Abdillah'tan aynı manada nakleder.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Zekât Kitabı
Konu: Üzüm Ve Hurmanın Zekâtında Tahmin
728-)
İbn Şihab ez-Zührî der ki: Düşük kaliteli hurmalar sahibine bırakılır. Bunlar zekât olarak alınmaz. Mâlik der ki: Aynı şekilde koyunların kuzuları da sahibine bırakılır, zekât olarak alınmazlar. Yüksek kaliteli veya düşük kaliteli olduğu için zekât olarak alınmıyan meyveler de vardır. Zekât olarak alınanlar normal kalitede olanlardır.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Zekât Kitabı
Konu: Üzüm Ve Hurmanın Zekâtında Tahmin
729-)
İmâm-ı Mâlik der ki: Bizim ittifakımıza göre, hurma ve üzümün dışında kalan meyveler henüz dalında iken miktarı tahmin edilmez. Hurma ve üzümün meyveleri belirdikten ve satışı helal olduktan sonra tahmin edilir. Çünkü hurma ve üzüm yaş ve kuru olarak yendiğinden insanlara kolaylık olsun ve hiç kimseye sıkıntı vermesin diye miktarı tahmin edilir. Sonra diledikleri gibi yesinler diye serbest bırakılırlar. Tahmin edilen üzerinden de zekâtını verirler.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Zekât Kitabı
Konu: Üzüm Ve Hurmanın Zekâtında Tahmin
730-)
İmâm-ı Mâlik der ki: Yaş olarak yenmiyen ve yalnız hasattan sonra yenilebilen bütün hububatın tahmin edilerek miktarı tesbit edilmez. Bunları sahipleri biçer, döver, savurur ve tanesinden ayırırlar. Bu takdirde (ki bunlar sahiplerine emanettir) nisap miktarına ulaşırsa zekâtını verirler.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Zekât Kitabı
Konu: Üzüm Ve Hurmanın Zekâtında Tahmin
731-)
İmâm-ı Mâlik der ki: Yine ittifak ettiğimize göre, hurma daha dalda iken gelişip satışı helal olduğu zaman miktarı tahmin edilir ve toplanırken bu miktar üzerinden zekâtı hurma olarak alınır. Miktarı tahmin edildikten sonra henüz daha toplanmadan meyve bir âfete maruz kalır ve bundan bütün meyveler etkilenirse onların zekât vermesi gerekmez. Şayet Hazret-i Peygamber'in ölçüsü ile beş vesak (üçyüz sa) ve daha fazla âfetten etkilenmiyen meyve kalmış ise bunun zekâtı alınır. Afetten etkilenenlerin zekâtı yoktur. Üzümde de aynı işlem yapılır.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Zekât Kitabı
Konu: Üzüm Ve Hurmanın Zekâtında Tahmin
732-)
Bir kişinin çeşitli yerlerde malları olsa ya da çeşitli mallara ortak olsa, bunlar ayrı ayrı nisaba ulaşmıyor, toplandığı zaman nisabı dolduruyorsa hepsini toplar ve zekâtını verir.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Zekât Kitabı
Konu: Üzüm Ve Hurmanın Zekâtında Tahmin
733-)
İmâm-ı Mâlik'den: İbn Şihab'a zeytinin zekâtını sordum. «Onda bir oranında zekâtı var.» dedi. Hanefi Mezhebinde, imameyne göre beş vesk (yaklaşık 650 kg.) ve daha fazlasında, Ebu Hanife'ye göre her miktarda öşür ödenir.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Zekât Kitabı
Konu: Hububat Ve Zeytinin Zekâtı
734-)
İmâm-ı Mâlik'ten: Yağı çıkarılan zeytinin miktarı üçyüz sâ'a (bir sa’ 2.176 gr.dır.) ulaşırsa onda bir üzerinden zekâtı verilir. Üçyüz sâ'a ulaşmazsa zekât düşmez.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Zekât Kitabı
Konu: Hububat Ve Zeytinin Zekâtı
735-)
Zeytin de hurma gibidir. Yağmur suyu, kaynak suyu ve tarladan çıkan suyla sulanırsa zekâtı onda birden, taşıma su ile sulanıyorsa yirmide birden alınır. Zeytin toplanmadan gelir tahmini yapılmaz,
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Zekât Kitabı
Konu: Hububat Ve Zeytinin Zekâtı
736-)
İmâm-ı Mâlik der ki: Halkın ambarlarda toplayıp yediği tahıllarla ilgili biz Medine'liler arasındaki gelenek şöyledir: Yağmurla, kaynakla ve tarlada çıkan suyla sulanan arazinin geliri üçyüz sâ'a ulaşıyorsa bundan onda bir, emek sarfederek taşınan suyla sulanan arazinin geliri de 300 sâ'a ulaşıyorsa bundan da yirmide bir zekât alınır. Gelir yükseldikçe alınan zekât miktarı da o ölçüde artar.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Zekât Kitabı
Konu: Hububat Ve Zeytinin Zekâtı
737-)
İmâm-ı Mâlik der ki: Kendilerinden zekât alınan, taneleri çıkarıldıktan sonra yemek yapılarak yenen tahıllar şunlardır: Buğday, arpa, kabuksuz arpa, mısır, darı, pirinç, mercimek, cülban (burçak), lobya, cülcülân (susam) vs.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Zekât Kitabı
Konu: Hububat Ve Zeytinin Zekâtı
738-)
İmâm-ı Mâlik'e: Zeytinden ihtiyaçlar için harcadıktan sonra mı, yoksa harcamadan mı öşür verilir?» diye soruldu. İmâm-ı Mâlik şu cevabı verdi: «Öşrün ihtiyaçlarla bir alâkası yoktur, ancak yemek konusunda aşçıya sorulduğu gibi mal sahibine sorulur, söylediklerine inanılır. Zeytini 300 sa' veya daha fazla gelmişse çıkardığı yağdan onda bir alınır, yağı 300 sa'dan aşağı gelmişse bundan da zekât alınmaz.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Zekât Kitabı
Konu: Hububat Ve Zeytinin Zekâtı
739-)
İmâm-ı Mâlik der ki: Olgunlaşmaya başlayınca tarladaki mahsulünü satan bir adam o malın zekâtını da verir. Satın alan vermez.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Zekât Kitabı
Konu: Hububat Ve Zeytinin Zekâtı
740-)
Tarladaki ürün henüz daha olgunlaşmadan ve suya ihtiyacı varken satılmaz.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Zekât Kitabı
Konu: Hububat Ve Zeytinin Zekâtı
741-)
İmâm-ı Mâlik: «Hasat günü hakkını veriniz,» Enâm 141, ayeti kerimesinden kastedilen, zekâttır. Bunu söyleyenleri duydum...» demektedir.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Zekât Kitabı
Konu: Hububat Ve Zeytinin Zekâtı
742-)
İmâm-ı Mâlik der ki: Bir kimse henüz ürünleri olgunlaşmaya başlamadan bahçesinin tamamını veya ekili arazisini satarsa zekâtını satın alan verir. Şayet ürün iyice olgunlaşınca satarsa zekâtını satan verir, ancak satın alana zekâtını vermeyi şart koşarsa durum değişir. Şeybanî, 345.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Zekât Kitabı
Konu: Hububat Ve Zeytinin Zekâtı
743-)
İmâm-ı Mâlik'den: Adamın dört vesk (240 sa'; bir sâ’ 2.176 gr.) hurması, dört vest (240 sa') üzümü, dört vesk (240 sa') buğdayı ve dört vesk (240 sa') da baklagili olsa, bunlar üstüste toplanmaz ve nisaba ulaşmadıkları için zekât ödenmez. Hepsi ayrı ayrı beş vesk'e (300 er sa'a) ulaşırlar ise zekâtları verilir. Çünkü Peygamber efendimiz: « 5 vesk'ten (300 sa') az olan hurmaya zekât düşmez.» buyurmuştur.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Zekât Kitabı
Konu: Zekât Düşmeyen Ziraî Ürünler
744-)
Yukarıda ismi geçen yiyeceklerden her biri ayrı ayrı beş vesk'i (300 sal) doldursalardı zekât düşerdi, bu durumda düşmez. Şöyleki: şayet cinsleri farklı farklı hurmalar üstüste toplanır da nisaba ulaşırsa zekâtı verilir.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Zekât Kitabı
Konu: Zekât Düşmeyen Ziraî Ürünler
745-)
Buğday da böyledir. Arpa, kabuksuz arpa, ak buğday, sarı buğday bunların hepsi aynı cinstir. Bunlardan beş vesk (300 sa') buğday elde eden kimse zekât ödenebilecek nisaba malik sayılır, zekât öder. Nisabı bulmazsa, ödenmez.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Zekât Kitabı
Konu: Zekât Düşmeyen Ziraî Ürünler