İmam Malik Muvatta Hadis Kitabı

239-) Hakîm oğlu Mugire der ki: Hazret-i Ömer'in oğlu Abdullah (radıyallahü anh) iki secdede de ayaklarının altını yere yaslayıp dizlerini bükerek oturuyordu. Namazdan sonra Mugire, niçin böyle yaptığını sorunca, Abdullah: Namazda böyle oturmak sünnet değildir. Ben, ayağım rahatsız olduğu için böyle oturuyorum!» dedi.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Namaz Kitabı
Konu: Namazda Tahiyyata Oturulunca Yapılacak İşlem
240-) Abdullah b. Ömer'in oğlu Abdullah anlatır: Babam Abdullah namazda bağdaş kurup oturuyordu. Ben de öyle yaptım. — O zaman henüz gençtim.— Babam Abdullah: Öyle oturma. Namazda sünnet olan oturma, sağ ayağını dikip sol ayağın üzerine oturmaktır.» dedi. Ben de: Sen bağdaş kurup oturuyorsun» deyince: « Ayaklarım beni taşımıyor,» dedi. Buhârî," Ezan, 10/145.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Namaz Kitabı
Konu: Namazda Tahiyyata Oturulunca Yapılacak İşlem
241-) — Sa'd oğlu Yahya der ki: Muhammed oğlu Kasım bize —Tahiyyat sırasında— nasıl oturulacağını öğretti: Sağ ayağını dikti, sol ayağını yatırdı, sol uyluğunun üzerine oturdu. Ayağının üzerine oturmadı. Daha sonra; oturmayı bana, Hazret-i Ömer'in torunu Abdullah öğretti, babası Abdullah'ın da böyle oturduğunu söyledi,» dedi.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Namaz Kitabı
Konu: Namazda Tahiyyata Oturulunca Yapılacak İşlem
247-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) der ki: «Namazda başını imamdan önce kaldırıp indirenin alnı (kâkülü) şeytanın elindedir. (Yani başını kaldırıp ve indiren, şeytana uymuş olur.)

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Namaz Kitabı
Konu: Başını İmamdan Önce Kaldırmanın Hükmü
248-) İmâm-ı Mâlik der ki: Rükû ve secdede imamı beklemeden kendi kendine başını kaldıran kimse hakkında: Bu konuda sünnet olan rükû ve secdeye geri dönmesidir. O halde imamı beklemez. Bu bir hatadır. Çünkü Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «İmam, kendisine uyulması için imam kılınmıştır. Mutlaka imama uyun, ona muhalefet etmeyin,» buyurmuştur. Hüreyre der ki: « Başını imamdan önce kaldırıp indirenin kâkülü şeytanın elindedir.» Hadis, Ebu Hureyre'den Rivâyet edilir: Buhari, Ezan, 10/74; Müslim, Salât

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Namaz Kitabı
Konu: Başını İmamdan Önce Kaldırmanın Hükmü
249-) Ebu  Hüreyre şöyle anlattı: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (dört rekâtlı namazda) iki rekâtta selâm verdi, Zülyedeyn: Ya Resûlallah! Namaz mı kısaldı, yoksa unuttun mu?» dedi. Bunun üzerine cemaate dönerek: dediği doğru mu?» deyince: dediler. Bunun üzerine Resulü Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) iki rekât daha kıldıktan sonra selâm verdi, sonra tekbir alarak her zamanki secdesi gibi yahut daha uzun (sehiv için) secde yaptı, başını kaldırıp tekbir aldıktan sonra tekar secde yaptı, sonra başını kaldırdı. Buhârî, Sehv, 22/4; Müslim, Mesâcid, 5/97.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Namaz Kitabı
Konu: Dört Rekatli Namazlarda Unutarak İki Rekatte Selam Vermek
250-) Ebû Hüreyre şöyle anlattı: (sallallahü aleyhi ve sellem) ikindi namazını kılarken iki rekâtta selâm verdi. Bunun üzerine Zülyedeyn kalktı: Ya Resûlallah! Namaz mı kısaldı, yoksa unuttun da mı iki rekâtta selâm verdin?» deyince: Bunların hiç biri olmadı,» demesinin üzerine: Ya Resûlallah! Mutlaka biri olmuştur,» deyince Resulü Ekrem cemaate dönerek: doğru mu söyledi?» dedi. Ashab da: Evet» deyince Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kalktı, kalan iki rekâtı kıldı, selâm verdikten sonra oturduğu yerde iki sehiv secdesi yaptı. Müslim, Mesâcid, 5/99.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Namaz Kitabı
Konu: Dört Rekatli Namazlarda Unutarak İki Rekatte Selam Vermek
251-) Süleyman oğlu Ebû Bekir, bana şöyle Rivâyet edildi dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem) gündüz namazlarından öğle yahut ikindi namazında iki rekâtta selâm verince, Züşşimâleyn: Ya Resûlallah! Namaz mı kısaldı, yoksa unuttun mu?» der. Resulü Ekrem de: Ne namaz kısaldı, ne de unuttum» deyince Züşşimâleyn: Mutlaka bunun biri oldu, Ya Resûlallah» dedi. Bunun üzerine Resûlüllah cemaate dönerek: Zülyedeyn doğru mu söylüyor?» dedi. Onlar da: Evet, Ya Resûlallah!» deyince Resûlüllah kalan rekâtları tamamlayıp, (sehiv secdesi yaptıktan) sonra selâm verdi. İbn Abdilber der ki: Bütün raviler hadisi, Malik'ten mürsel olarak Rivâyet etmiştir. Müslim (Mesacid, 5/88), Ebu Said el-Hudri’den  mevsul olarak Rivâyet eder.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Namaz Kitabı
Konu: Dört Rekatli Namazlarda Unutarak İki Rekatte Selam Vermek
252-) Ebû Seleme b. Abdurrahman'dan da benzer şekilde Rivâyet edildi.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Namaz Kitabı
Konu: Dört Rekatli Namazlarda Unutarak İki Rekatte Selam Vermek
253-) İmâm-ı Mâlik der ki: Namazda bir şeyin eksik yapıldığı durumlarda sehiv secdesi selâmdan önce, namazda bir ziyadenin yapıldığı durumlarda selâmdan sonra yapılır.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Namaz Kitabı
Konu: Dört Rekatli Namazlarda Unutarak İki Rekatte Selam Vermek
254-) Yesâr oğlu Atâ, Resûlüllah'ın şöyle dediğini Rivâyet etti: Hanginiz namazda —üç mü, dört mü?— kaç rekât kıldığı hususunda şüphelenirse, bir rekât daha kılsın, oturarak selâm vermeden önce iki secde yapsın. Şayet son kıldığı beşinci rekât olursa, sehiv secdesi onu çift (yani altı rekât) yapar. Yok eğer dört rekât olmuş ise, sehiv secdesi (namazda vesvese vermek isteyen) şeytanı çatlatır.»

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Namaz Kitabı
Konu: Namazı Kaç Rekat Kıldığı Hususunda Şüphelenen Kimsenin Namazını Tamamlaması
255-) Hazret-i Ömer'in oğlu Abdullah derdi ki: Hanginiz namazda kaç rekât kıldığı hususunda şüphelenirse, düşünsün, kanaatinin kuvvetli olduğu şekle göre namazını kılsın. Sonra da oturuyorken iki sehiv secdesi yapsın.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Namaz Kitabı
Konu: Namazı Kaç Rekat Kıldığı Hususunda Şüphelenen Kimsenin Namazını Tamamlaması
256-) Yesâr oğlu Atâ der ki: Amr b. As'ın oğlu Abdullah'a ve Kâbül-Ahbâr'a namazı üç rekât mı, dört rekât mı kıldığı hususunda şüphelenen kimsenin ne yapması gerektiğini sordum, ikisi de: Bir rekât daha kılsın, sonra da oturuyorken iki secde daha yapsın,» dediler.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Namaz Kitabı
Konu: Namazı Kaç Rekat Kıldığı Hususunda Şüphelenen Kimsenin Namazını Tamamlaması
257-) Nâfi’ der ki: Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh)'e: «Namazda unutan kimse ne yapmalı? diye sorulduğunda: Zihnen araştırsın, kanaatinin kuvvetli olduğu şekle göre namazını kılsın!» diye cevap verdi.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Namaz Kitabı
Konu: Namazı Kaç Rekat Kıldığı Hususunda Şüphelenen Kimsenin Namazını Tamamlaması
258-) Büceyne oğlu Abdullah şunları anlattı: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize namaz kıldırırken iki rekât kılınca, tahiyyata oturmadan kalktı, cemaat de kalkü. Namazını bitirince selâm vermeden oturduğu yerde tekbir alarak sehiv secdesi yaptıktan sonra selâm verdi. Buharî, Sehv, 22/10; Müslim, Mesâcid, 5/85.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Namaz Kitabı
Konu: Selam Vermeden Yahut İkinci Rekatta Oturmadan— Kalkmak
259-) Büceyne oğlu Abdullah (radıyallahü anh) der ki; «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize öğle namazını kıldırıyordu. İki rekât kılınca oturmadan kalktı. Namazı bitirince sehiv secdesi yaptıktan sonra selâm verdi.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Namaz Kitabı
Konu: Selam Vermeden Yahut İkinci Rekatta Oturmadan— Kalkmak
260-) İmâm-ı Mâlik, namazda sehven dört rekâtı bitirdikten sonra kalkan, kıraatten sonra rükû yapıp doğrulduktan sonra namazı bitirdiğini hatırlayan kimse hakkında dedi ki: «Secde yapmadan oturur, hatta bir secde yaptıktan sonra hatırlasa bile, ikinci secdeyi yapmaz, teşehhüdü okuyup namazı bitince oturduğu yerde selâm verdikten sonra sehiv secdesi yapar.» Buharî, Sehv, 22/1; Müslim, Mesâcid, 5/87.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Namaz Kitabı
Konu: Selam Vermeden Yahut İkinci Rekatta Oturmadan— Kalkmak
261-) Âişe (radıyallahü anha) anlatıyor: Huzeyfe oğlu Ebû Cehm (radıyallahü anh), Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a işlemeli zarif bir elbise hediye etti. O elbise ile namaz kıldı, namazı bitirince: Bu elbiseyi Ebû Cehm'e geri ver, namazda gözüm nakışlarına takıldı. Neredeyse namazda huzurumu kaçıracaktı.» buyurdu. Buharî, Salât, 8/14; Müslim, Mesâcid, 5/62.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Namaz Kitabı
Konu: Namazda Meşgul Edici Bir Şeye Bakmak
262-) Urve babası Hişam'dan naklediyor: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) işlemeli zarif bir elbise giyindi. Daha sonra onu Ebû Cehm'e verdi, ından nakışsız, kalın kumaştan yapılmış elbise aldı. Ebû Cehm: Niçin değiştirdin, Ya Resûlallah!» deyince: gözüm nakışlarına takıldı buyurdu.» İbn Abdilber der ki: Bütün raviler Malik'ten mürsel olarak Rivâyet etmiştir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Namaz Kitabı
Konu: Namazda Meşgul Edici Bir Şeye Bakmak
263-) Ebû Bekir oğlu Abdullah anlatır: Ebû Talha el-Ensâri bahçesinde namaz kıldığı bir sırada karşısında bir güvercin uçtu. Hayvan, şaşırmış gibi kaçacak bir yer arıyordu. Bu hal Ebû Talha'nın hoşuna giderek bir süre gözüyle kuşu takip etti. Daha sonra kendine geldi ama, kaç rekât kıldığını bilemedi. Bunun üzerine Ebû Talha: «Bu bahçemde huzurum bozuldu,» diyerek, Resûlüllah'ın yanına geldi ve: Ya Resûlallah! Bahçem Allah için sadaka (vakıf) olsun, onu istediğin gibi kullan» dedi. İbn Abdilber der ki: Bundan başka bir yolla bu hadisin Rivâyet edildiğini bilmiyorum, munkatı bir hadistir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Namaz Kitabı
Konu: Namazda Meşgul Edici Bir Şeye Bakmak
264-) Ebû Bekir oğlu Abdullah (radıyallahü anh) Rivâyet ederek der ki: Ensardan bir adam (Ebû Talha) Medine vadilerinden «Kuffe» vadisindeki bahçesinde namaz kılıyordu. Meyvelerin olgunlaştığı bir zamandı. Ağaçlar başlarını dolduran hurma salkımlarını taşıyamıyordu. Bir ara Ebû Talha'nın gözleri ağaçlara takıldı ve meyveleri hoşuna gitti, daldı gitti. Daha sonra kendine geldi, bu sırada kaç rekât kıldığının farkında olamadı. Bunun üzerine Ebû Talha: «Bu malım huzurumu bozuyor. Beni namazda oyaladı,» dedi ve o sırada halife olan Hazret-i Osman (radıyallahü anh)'ın huzuruna gitti, ona durumu anlattı ve bu bahçem sadaka (vakıf) olsun. Onu hayır yerlere sarfet dedi. Hazret-i Osman da onu elli bin dirheme sattı. Parasını hayır yerlere harcadı. Ondan sonra o bahçeye «elli binlik» denildi.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Namaz Kitabı
Konu: Namazda Meşgul Edici Bir Şeye Bakmak
265-) Ebû Hüreyre'den Resûlüllah'ın şöyle buyurduğu Rivâyet edildi: «Sizden biri namaza durunca şeytan yanına gelir, onu şaşırtır. Kaç rekât kıldığını bilemez. Hanginiz böyle olursa, oturduğu yerde sehiv secdesi etsin.» Buhârî, Sehv, 22/7; Müslim, Mesâcid, 5/82, Ayrıca bkz. Şeybanî, 136.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Sehiv Secdesi Kitabı
Konu: Namazda Yanılınca Yapılacak İşlem
266-) İmâm-ı Mâlik'e Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın şöyle buyurduğu Rivâyet olundu: «Dinde bir hüküm koymam için bazen unuturum, yahut unutturulurum.»  İbni Abdilber der ki: Bu hadisin ne müsned ne de maktu' olarak Resulü Ekrem'den Rivâyet olunduğunu bilmiyorum. Yalnız bu yolla Rivâyet edilmiştir. Bu, Muvatta'nın dışındaki kitaplarda müsned ve mürsel olarak bulunmayan, sadece Muvatta'da bulunan bir hadistir. Mânâsı, usûle göre doğrudur.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Sehiv Secdesi Kitabı
Konu: Namazda Yanılınca Yapılacak İşlem
267-) İmâm-ı Mâlik şöyle Rivâyet eder: Bir adam Muhammed oğlu Kasım'a: Namazda yanılıyorum. Bu da bende çok oluyor» deyince Kasım: « Evhama kapılma. Namazda kararlı ol. Vesveseyi bırak-Yoksa namazı bitirinceye kadar şüphelenirsin, namazın eksik kaldı sanırsın,» dedi.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Sehiv Secdesi Kitabı
Konu: Namazda Yanılınca Yapılacak İşlem
268-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şöyle buyurduğunu Rivâyet etti: Kim cuma günü cünüplükten gusul eder gibi gusul eder, ilk saatte de (erken) namaza giderse, bir deve kurban etmiş gibi olur. İkinci saatte (biraz geç) giderse, bir inek kurban etmiş gibi olur. Üçüncü saatte giden, bir boynuzlu koç kurban etmiş gibi olur. Dördüncü saatte giden, bir tavuk sadaka etmiş gibi olur. Beşinci saatte giden, bir yumurta sadaka etmiş gibi olur. İmam minbere çıkınca, melekler gelip hutbeyi dinlerler» Buhârî, Cum'a, 11/4; Müslim, Cum'a, 7/10.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Cuma Namazı Kitabı
Konu: Cuma Günü Gusletmek
269-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) der ki: Bulûğ çağına giren herkese cuma günü cünüblükten kurtulmak için yaptığı gusül gibi gusül yapmak gerekir. Burada vacip (gerekir) tabiri, cuma günü guslûn önemini beyan içindir. Üzerinde ittifak edilen görüş, guslün sünnet oluşudur.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Cuma Namazı Kitabı
Konu: Cuma Günü Gusletmek
270-) Abdullah oğlu Salim anlatır: Cuma günü Hazret-i Ömer (radıyallahü anh) hutbe okurken ashabdan bir adam mescide girdi. Bunu gören Ömer (radıyallahü anh): Bu hangi saattir?» dedi. Adam: Ey mü'minlerin emiri, pazardan döndüm, ezanı duyunca hemen abdest alıp geldim,» deyince, Ömer (radıyallahü anh): Demek abdest alıp geldin. Halbuki Resûlüllah'ın Cuma için gusul etmeyi buyurduğunu biliyordun,» dedi. Buharî, Cum'a, 11/2; Müslim, Cum'a, 7/3. Ayrıca bkz. Şeybanî 62

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Cuma Namazı Kitabı
Konu: Cuma Günü Gusletmek
271-) Ebû Said el-Hudri (radıyallahü anh) der ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Cuma günü gusul etmek, bulûğa eren her müslümana vaciptir» buyurdu. Buharî, Ezan, 10/161; Müslim, Cum'a, 7/5.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Cuma Namazı Kitabı
Konu: Cuma Günü Gusletmek
272-) Hazret-i Ömer'in oğlu Abdullah (radıyallahü anh), Resulü Ekrem'in şöyle buyurduğunu Rivâyet etti: «Biriniz cuma namazına gelirken gusl etsin.» Buharî, Cum'a, 11/2; Müslim, Cum'a, 7/1.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Cuma Namazı Kitabı
Konu: Cuma Günü Gusletmek
273-) İmâm-ı Mâlik der ki: Bir kimse cuma sabahı, cuma guslüne niyet ederek gusül yaparsa, kâfi gelmez. Cumaya giderken tekrar gusül yapmalıdır. Çünkü Resulü Ekrem, Abdullah'ın Rivâyet ettiği hadisinde: «Cumaya gelirken gusül yapsın,» buyurmuştur. Şeybanî, 57.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Cuma Namazı Kitabı
Konu: Cuma Günü Gusletmek
274-) İmâm-ı Mâlik (başka bir görüşünde ise) der ki: Bir kimse cuma günü, erken veya geç olarak gusül ettikten sonra abdesti bozulsa, sadece abdest alması yeterlidir. O guslü yenilemesine gerek yoktur. Şeybanî, 57.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Cuma Namazı Kitabı
Konu: Cuma Günü Gusletmek
275-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) der ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Cuma günü imam hutbe okurken, yanında (konuşan) arkadaşına; «sus!» desen bile, lagv yapmış (boş konuşmuş) olursun, buyurdu.»  Buhârî, Cum'a, 11/36; Müslim, Cum'a, 7/12. Ayrıca bkz. Seybanî 230

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Cuma Namazı Kitabı
Konu: Cuma Günü İmam Hutbe Okurken Susup Hutbeyi Dinlemek
276-) Salebe b. Ebî Malik el-Kurazî anlatıyor: Hazret-i Ömer (radıyallahü anh)'in halifeliği zamanında Cuma günü Ömer hutbeye çıkıncaya kadar (sünnet) namazı kılıyorduk. Ömer minbere oturup, müezzinler ezana başlayınca oturup konuşuyorduk. Müezzinler susup Ömer hutbe okumaya kalkınca susuyorduk, bizden hiç kimse konuşmuyordu. Şihab der ki: İmam hutbeye çıkınca namaz kılınmaz, hutbeye başlayınca susulup hutbe dinlenir. Şeybanî, 227.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Cuma Namazı Kitabı
Konu: Cuma Günü İmam Hutbe Okurken Susup Hutbeyi Dinlemek
277-) Mâlik b. Ebî Amir Rivâyet eder: Osman b. Affan birçok defa hutbesinde şöyle derdi: «Cuma günü imam hutbeye başlayınca susun, hutbeyi dinleyin. Susan kimse dinlemese de, dinleyen kadar sevap kazanır. Namaza kaamet edilince safları düzeltin, omuzlarınız bir hizaya gelsin. Zira safların düzgün tutulması namazın tamamındandır.» Osman, safları düzeltmek için vazifelendirdiği şahıslar gelip safların düzeltildiğini bildirmeden tekbir almazdı. Şeybanî, 229.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Cuma Namazı Kitabı
Konu: Cuma Günü İmam Hutbe Okurken Susup Hutbeyi Dinlemek
278-) Nâfi der ki: Cuma günü imam hutbe okurken iki adam konuşuyordu. Abdullah b. Ömer bunları görünce çakıl taşı atmak suretiyle susmaları için onlara ihtarda bulundu.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Cuma Namazı Kitabı
Konu: Cuma Günü İmam Hutbe Okurken Susup Hutbeyi Dinlemek
279-) İmâm-ı Mâlik'e ulaşmıştır ki: Cuma günü imam hutbe okurken bir adam aksırır. Yanında oturan «Yerhamukellah» der ve bunun hükmünü Sâid b. el-Müseyyeb'e sorar. Sâid, hutbe okunurken caiz olmadığını söyler ve: Bir daha yapma.» der.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Cuma Namazı Kitabı
Konu: Cuma Günü İmam Hutbe Okurken Susup Hutbeyi Dinlemek
280-) İmâm-ı Mâlik, İbn Şihab'a, «Cuma günü minberden indikten sonra, namaza başlamadan önce konuşmak caiz midir?» diye sordu; İbn Şihab da; «zararı yok» dedi.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Cuma Namazı Kitabı
Konu: Cuma Günü İmam Hutbe Okurken Susup Hutbeyi Dinlemek
281-) İbn Şihab der ki: «Cuma namazının bir rekâtına yetişen kimse bir rekât de kendi kılar. Böyle yapmak sünnettir.» (Yani Resulü Ekrem böyle emretmiştir.)

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Cuma Namazı Kitabı
Konu: Cuma Namazının Bir Rekatına Yetişmek
282-) İmâm-ı Mâlik der ki: «Memleketimizde (Medine'de) ulemadan böyle gördüm. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de: «Namazın bir rek'atına yetişen kimse, namaza yetişmiş olur.» Buharî, Mevakit, 9/29; Müslim, Mesâcid, 5/161. bir rekâtına yetişen namaza yetişmiş olur.» hadisini Resulü Ekrem'den Ebû Hüreyre Rivâyet etmiştir. buyurdu.»

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Cuma Namazı Kitabı
Konu: Cuma Namazının Bir Rekatına Yetişmek
283-) İmâm-ı Mâlik der ki: Cuma günü sıkışık yerde duran kimse rükû eder de, İmam secdeden kalkıncaya kadar secde yapamazsa cemaat kalktıktan sonra secde yapar. İmam namazı bitirinceye kadar secde yapamazsa, namaza yeniden başlar ve öğle namazının farzı olarak dört rekât kılar.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Cuma Namazı Kitabı
Konu: Cuma Namazının Bir Rekatına Yetişmek
284-) İmâm-ı Mâlik der ki: Cuma günü imam hutbe okurken burnu kanayan kimse camiden çıkıp da, imam cumayı kıldırdıktan sonra dönerse, (öğle namazı olarak) dört rekâtını kılar.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Cuma Namazı Kitabı
Konu: Cuma Namazında Burnu Kanayan Kimsenin Yapacağı İşlem
285-) İmâm-ı Mâlik demiştir ki: Cuma günü imamla beraber bir rek'at kılan, sonra burnu kanayıp mescidden çıkan kimse geri geldiğinde imamın her iki rek'atı da kılmış olduğunu görürse, bu arada da konuşmamışsa sadece ikinci rekatı kılar.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Cuma Namazı Kitabı
Konu: Cuma Namazında Burnu Kanayan Kimsenin Yapacağı İşlem
286-) İmâm-ı Mâlik der ki: Cuma günü burnu kanayan yahut herhangi bir sebepten dolayı camiden çıkması gereken kimsenin dışarı çıkmak istediği takdirde imamdan izin alması gerekmez.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Cuma Namazı Kitabı
Konu: Cuma Namazında Burnu Kanayan Kimsenin Yapacağı İşlem
287-) İmâm-ı Mâlik İbni Şihab'a: «Ey mü’minler! Cuma günü namaza çağrıldığında Allah'ı zikre (Cuma namazına) koşun»  Cuma sûresi: 9 ayetini sordu. Şihab da; Ömer b. el-Hattab (radıyallahü anh) âyeti; Cuma günü namaza çağrıldığında Allah'ın zikrine (namaza) gidin, şeklinde okurdu diye cevap verdi.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Cuma Namazı Kitabı
Konu: Cuma Günü Namaza Koşma Hakkında
288-) İmâm-ı Mâlik der ki: Kur'anı Kerim'de geçen say kelimesi, mel ve fiil manasınadır. Şu âyetlerde olduğu gibi: yeryüzünde fesat çıkarmak için koşar (çalışır)...» Bakara sûresi: 205. Rabbinin azabından korkarak koşup gelen...» Abese sûresi: 8-9. koşarak döndü.» Nâziat sûresi: 22 sa'yiniz (amelleriniz ve çalışmalarınız) celidir.» Leyl sûresi: 4. Mâlik şöyle demiştir: Allahü teâlâ'nın, kitabında emrettiği sa'y kelimesi, kişinin ne ayaklarıyla koşması, ne de süratlice yürümesidir. Bu kelimeden murad, sadece amel ve 'dir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Cuma Namazı Kitabı
Konu: Cuma Günü Namaza Koşma Hakkında
289-) İmâm-ı Mâlik der ki: Seferde olan imam, Burada imamdan maksat devlet başkanıdır. Cuma namazı kılınması gereken köyde veya kasabada konaklar, hutbeyi okur ve onlara Cuma namazını kıldırırsa, o belde halkı ve diğerleri onunla beraber cumayı kılmış olurlar.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Cuma Namazı Kitabı
Konu: İmamın Devlet Başkanı Veya Kumandan Seferde Cuma Günü Bir Köye Veya Kasabaya Uğraması
290-) Malik der ki: Seferde olan imam, Cuma namazı vacip olmayan beldeye uğrar, belde halkına cuma namazını kıldırırsa, imamın da, belde halkının da ve onlarla beraber kılanların da cuma namazları sahih olmaz. Belde halkı ve diğerleri seferi olmayan imamın arkasında namazlarını kılsınlar.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Cuma Namazı Kitabı
Konu: İmamın Devlet Başkanı Veya Kumandan Seferde Cuma Günü Bir Köye Veya Kasabaya Uğraması
291-) Malik der ki: Seferde olanlara Cuma namazı farz değildir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Cuma Namazı Kitabı
Konu: İmamın Devlet Başkanı Veya Kumandan Seferde Cuma Günü Bir Köye Veya Kasabaya Uğraması
292-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Cuma gününün faziletini anlatarak buyurdular ki: «Cuma günü öyle bir an var ki müslüman bir kimse o vakitte namaz kılar, Allah'tan bir şey isterse Allah mutlaka istediği şeyi ona verir.» Resulü Ekrem eliyle o vaktin kısa bir süre olduğuna işaret etti. Buharî, Cum'a, 11/37; Müslim, Cum'a, 7/13.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Cuma Namazı Kitabı
Konu: Cuma Gününün Eşref Saati
293-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) anlatıyor: Tûr-u Sina'ya gitmiştim, orada Ka'bu'l-Ahbâr'a rastladım. Beraber oturduk, bana Tevrat'tan anlattı. Ben de ona Resûlüllah'ın hadislerini anlattım. Ona söylediğim hadislerden biri de şuydu: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdular ki: «Üzerine güneş doğan günlerin en hayırlısı Cuma günüdür. Âdem o gün yaratıldı. Cennetten o gün çıkarıldı. Tevbesi o gün kabul edildi. O gün öldü, kıyamet de o gün kopacak. Cuma günü bütün hayvanlar şafaktan güneş doğuncaya kadar acaba kıyamet kopacak mı diye korkularından kulaklarını verir dinlerler. Yalnız cinlerle insanlar bundan gafildirler. Cuma günü bir vakit vardır, müslüman bir kimse o vakitte namazda olur, Allah'tan bir dilekte bulunursa Allah mutlaka dileğini verir,» Kâb : O faziletli vakit, senede bir gündür.» deyince: Hayır, her cuma öyle bir vakit vardır.» dedim. Bunun üzerine Kâb, Tevratı okuyarak: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) doğru söylemiş,» dedi. Ebû Hüreyre devam ederek der ki: Oradan ayrıldıktan sonra Basra b. Ebi Basra el-Giffari'ye rastladım. Bana: Nereden geliyorsun?» dedi. Ben de: « Tûr'dan» dedim. Bunu duyunca: gitmeden önce sana rastlasaydım gitmezdin. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdular ki: «Üç mescitten başka yere (ziyaret maksadiyle) sefer yapılmaz: Mescidi Harama, bu mescidime ve İyliya (Kudüs) mescidine yahut Beytil Makdise.» Hüreyre der ki: Daha sonra Abdullah b. Selam'a (radıyallahü anh) rastladım, ona Kâbu'l-Ahbar'la buluştuğumu, kendisine Cuma günündeki faziletli vakti söyleyince; «O vakit senenin bir gününde olur,» dediğini anlattım. Abdullah b. Selam (radıyallahü anh): «K'âb yalan söylemiş» dedi. Ben de: Tevratı okuduktan sonra: «Evet o hayırlı vakit her cuma günü vardır,» dediğini söyledim. Abdullah b. Selam: doğru söylemiş,» dedikten sonra: O vaktin hangisi olduğunu biliyorum.» dedi. Ona: Onun hangi vakit olduğunu bana söyle, benden gizleme.» deyince Abdullah b. Selam: (radıyallahü anh): O, Cuma gününün son vaktidir,» dedi. Ben de: Nasıl Cuma gününün son vakti olur?» Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Müslüman bir kimse namaz kılarak o vakitte bulunursa...» buyurdu. «Dediğin vakitte ise namaz kılınmaz.» dedim. Bunun üzerine Abdullah b. Selam (radıyallahü anh): Resûlüllah: Oturup namazı bekleyen kimse namazı kılıncaya kadar namazda sayılır, demedi mi?» dedi. Ben de: Evet,» dedim. O işte böyledir.» dedi. Ebu Davud, Salât, 2/200;Tirmizî, Cuma, 4/2; Nesaî, Cuma, 14/45. günü içinde, duaların kabul edildiği zamana "saatu'l-icabe" denir. En kuvvetli görüşe göre, imamın minbere çıkmasından, namazın kılınmasına kadar olan süreyi kapsar.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Cuma Namazı Kitabı
Konu: Cuma Gününün Eşref Saati