İmam Malik Muvatta Hadis Kitabı
846-)
Ramazan orucunu veya kendisine farz olmuş bir orucu tutarken sehven ya da unutarak bir şeyler yiyip içse o günün kazası gerekir.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Oruç Kitabı
Konu: Orucun Kazasını Veya Kefaretini Gerektiren Haller
847-)
Humeyd b. Kays el-Mekkî'den: Mücahit, Beytullah'ı tavaf ederken ben de yanında idim. Biri kendisine gelerek: Kefaret oruçları peş peşe mi, yoksa aralıklı olarak mı tutulacak?» diye sordu. Bunun üzerine ben hemen: Evet, isterse aralıklarla tutabilir.» diye cevap verdim. Mücahit ise: Hayır, kesintisiz olarak tutar. Çünkü Übey b. Kab kıraatında, peşpeşe üç gün, denilmektedir.» diye itiraz etti.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Oruç Kitabı
Konu: Orucun Kazasını Veya Kefaretini Gerektiren Haller
848-)
İmâm-ı Mâlik'ten: Bana kalırsa Cenabı Allah'ın Kur'anda tayin ettiğinin «peşpeşe tutulur» olmasıdır.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Oruç Kitabı
Konu: Orucun Kazasını Veya Kefaretini Gerektiren Haller
849-)
İmâm-ı Mâlik'e şöyle bir soru soruldu: «Kadının biri Ramazanda sabahleyin oruçlu olarak kalktı. Ay hali olmadığı halde birden bire saf bir kan boşandı. Tekrar gelir diye akşama kadar bekledi, fakat gelmedi. Ertesi gün tekrar yine bir kan daha geldi, fakat bu seferki ilk gününkinden azdı. Daha sonra bu kan aybaşı günlerinden önce kesildi. Bu durumdaki kadın namazını, orucunu ne yapar? İmâm-ı Mâlik şu cevabı verdi: «Bu hayız kanıdır. Görünce hemen orucunu bozsun, sonradan kaza eder. Kan kesilince gusletsin ve orucunu tutsun.»
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Oruç Kitabı
Konu: Orucun Kazasını Veya Kefaretini Gerektiren Haller
850-)
Ramazanın son günlerinde müslüman olan bir kimsenin sadece müslüman olduğu günlerdeki orucu mu, yoksa o Ramazanın tamamını mı tutacağı soruldu. Mâlik: «Geçenleri kaza etmez, müslüman olduğu günden itibaren başlar. Bana kalırsa da en güzeli müslüman olduğu günü kaza etmesidir.»
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Oruç Kitabı
Konu: Orucun Kazasını Veya Kefaretini Gerektiren Haller
851-)
İbn Şihab'tan: Hazret-i Aişe ve Hafsa sabahleyin oruçlu olarak kalktılar. Kendilerine yemek getirilmişti, onu yiyerek oruçlarını bozdular. Bu sırada yanlarına Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) geldi. Hazret-i Hafsa hemen Hazret-i Aişe'den önce söze başlayarak (tam babasının kızıydı): Resûlallah! Aişe ile ben sahurda nafile oruç tutmaya niyet etmiştik, fakat bize birinin yiyecek hediye getirdiğini görünce orucumuzu bozduk!» dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Öyleyse, yerine başka bir gün kaza tutarsınız,» buyurdu. İbn Abdilber der ki: "Malik'ten sadece mürsel olarak sahihtir." olarak da Rivâyet edilir: Ebu Davud, Savm, 14/73; Tirmizî, Savm, 6/13
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Oruç Kitabı
Konu: Nafile Orucun Kazası
852-)
İmâm-ı Mâlik'ten: Unutarak veya sehven (yanlışlıkla) yiyip içmek suretiyle nafile orucunu bozan kimseye kaza lâzım gelmez. Fakat nasıl olsa orucum bozuldu diye yemeye içmeye devam etmemeli, o gün akşama kadar orucu tamamlamalıdır. Nafile oruç tutan kimsenin başına orucunu bozmaya mecbur edecek bir hal gelse, ona da kaza lâzım gelmez. Ancak bu durumdaki kimsenin asıl maksadı orucunu bozmak olmamalıdır. Orucunu bozuş sebebi başına gelen özür olmalıdır. Nafile olarak kılınan namaz da böyledir. Şayet namazda elinde olmayan bir sebepten abdesti bozulsa ve tekrar abdest almak imkânsız olsa o namazın kazası gerekmez.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Oruç Kitabı
Konu: Nafile Orucun Kazası
853-)
İmâm-ı Mâlik'ten: Namaz, oruç, hac ve bunlara benzer faydalı ibadetleri nafile olarak tamamlama imkânına sahip olmadıkça bu ibadetleri yapmaya kalkışmamalıdır. Meselâ, bir namaza başlayıp iftitah tekbirini alınca iki rekât kılmalıdır. Oruca başlayınca o gün akşama kadar tutmalıdır. İhrama girince tavafını tamamlamalı, tavafa başlayınca da yedi şavt yapmalıdır. Başlanılan bir ibadeti terk etmeden bitirmesi gerekir. Ancak, insanoğlunun başına gelebilecek hastalıklar ve ibadetinin devamına mani olan mazeretlerden dolayı bırakabilir. Bundan dolayı Cenabı Allah, Kur'an-ı Kerim'inde: gecelerinde beyaz iplik siyah iplikten ayırt edilinceye yani şafak atıncaya kadar yiyin için.» buyurmaktadır. O halde başladığı orucu tamamlaması vaciptir. başka bir ayeti kerimede: «Allah için başladığınız hac ve umreyi tamamlayın» Bakara, 2/196. denilmektedir. Çünkü üzerine farz olan haccını ifa eden bir müslümanın başladığı başka bir nafile haccı sonraya bırakması, ihramdan çıkarak yoldan dönmesi doğru değildir. Nafile ibadete başlayan herkes, farz ibadeti tamamladığı gibi onu da bitirmeden bırakmamalıdır.» Duyduklarımın en güzeli budur. Şeybanî,363
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Oruç Kitabı
Konu: Nafile Orucun Kazası
854-)
İmâm-ı Mâlik'ten: Duyduğuma göre Enes b. Malik oruç tutamayacak kadar yaşlandığı zaman fidye verirdi. (Tutamadığı her gün için bir fakiri doyururdu.)
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Oruç Kitabı
Konu: Bir Mazeretten Dolayı Ramazan Orucunu Tutamayanın Fidye Ödemesi
855-)
İmâm-ı Mâlik'ten; Bana kalırsa, tutamadığı oruçlar yerine fidye vermesi icabetmez, iyileşince tutar. Şayet fidye vermesi gerekirse hergün için bir fakire bir Müdd-i Nebi (bir müd, yarım kilo'dur) miktarında yiyecek verir.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Oruç Kitabı
Konu: Bir Mazeretten Dolayı Ramazan Orucunu Tutamayanın Fidye Ödemesi
856-)
İmâm-ı Mâlik'ten: Abdullah b. Ömer'e bir hamile kadın, oruç tutmasından dolayı karnındaki çocuğa bir zarar gelebileceğinden korkarsa ne yapar?» diye soruldu. Abdullah: Oruç tutmaz, tutmadığı her gün için bir fakire bir müd buğday verir.» cevabını verdi.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Oruç Kitabı
Konu: Bir Mazeretten Dolayı Ramazan Orucunu Tutamayanın Fidye Ödemesi
857-)
İmâm-ı Mâlik der ki: Cenab-ı Allah'ın ayeti kerimedeki: «Sizden biri hastalanır veya bir yolculuğa çıkarsa tutmadığı günleri kaza eder» emrine dayanarak, ana karnındaki çocuk için duyulan korkunun da bir nevi hastalık olduğunu ve bu sebeple hamile kadının tutmadığı oruçları kaza etmesi gerektiğini savunurlar.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Oruç Kitabı
Konu: Bir Mazeretten Dolayı Ramazan Orucunu Tutamayanın Fidye Ödemesi
858-)
Abdurrahman'ın babası Kasım'dan: Her kim kazaya kalan Ramazan orucunu sıhhatine kavuştuğu ve ertesi yılki Ramazan da geldiği halde hâlâ kaza edememişse, kazaya kalan her oruç için bir fakire bir müd buğday verir, ayrıca oruçlarını da kaza eder.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Oruç Kitabı
Konu: Bir Mazeretten Dolayı Ramazan Orucunu Tutamayanın Fidye Ödemesi
859-)
İmâm-ı Mâlik'den; Said b. Cübeyr'in buna benzer bir fetvasını duymuştum.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Oruç Kitabı
Konu: Bir Mazeretten Dolayı Ramazan Orucunu Tutamayanın Fidye Ödemesi
860-)
Rasûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) hanımı Hazret-i Aişe'den: Eğer Ramazanda oruç tutamazsam, kalan orucumun kazasını ertesi sene Şa'ban ayında tutabilirdim. Buhârî, Savm, 30/40; Müslim, Sıyâm, 13/151.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Oruç Kitabı
Konu: Orucun Kazasıyle İlgili Bir Rivâyet
861-)
İmâm-ı Mâlik'ten: Duyduğuma göre Şabanın son günü (yevm-i şek) oruç tutmayı âlimler yasakladılar. Şayet bir kimse o gün hilâli görmeden Ramazan orucuna niyet ederse ve sonra da sözüne güvenilir biri gelir, o gün gerçekten Ramazan olduğunu söylerse -oruca başlayan hilâli görmediği için- o günü kaza eder. Alimler yevm-i sekte nafile oruç tutmasında bir sakınca görmediler. Mâlik der ki: bize, göre böyledir. Medine uleması da aynı kanaattedir.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Oruç Kitabı
Konu: Şekde Tutulan Orucun Hükmü
862-)
Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) hanımı Hazret-i Aişe'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), hiç oruçsuz gün geçirmiyor diyemiyeceğimiz kadar oruç tutar, devamlı oruç tutuyor demiyeceğimiz kadar da oruçsuz gün geçirirdi. Ramazan ayından başka hiçbir ayın tamamını oruçlu geçirdiğini görmedim. Şaban ayında tuttuğundan daha fazla da hiçbir ayda oruç tuttuğunu görmedim. Buhârî, Savm, 30/52; Müslim, Sıyâm, 13/175.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Oruç Kitabı
Konu: Oruçla İlgili Muhtelif Rivâyetler
863-)
Ebû Hüreyre den Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: kalkandır, onun için oruçlu, fena bir söz söylemesin, cahillik yapmasın. Şayet birisi ona elle veya sözle sataşırsa ben oruçluyum! Ben oruçluyum! desin.» Buhârî", Savm, 30/2; Müslim, Sıyâm, 13/1163
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Oruç Kitabı
Konu: Oruçla İlgili Muhtelif Rivâyetler
864-)
Ebû Hüreyre naklediyor: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: «Kuvvet ve iradesiyle yaşadığım Allah'a yemin ederim ki, oruçlunun ağız kokusu Allah indinde miskten daha güzeldir. Bunun için Cenab-ı Allah (kudsî hadiste) şöyle buyurur: «Kulum yemesini, içmesini ve her türlü arzusunu benim için terk ediyor. Oruç ise benim rızam içindir, onun mükâfatını ancak ben veririm. Yapılan her iyiliğin mükâfatı on katından yedi yüz katına kadardır, fakat oruç benim içindir, onun mükâfatını sadece ben verebilirim.» Buhârî, Savm, 30/2; Müslim, Sıyâm, 13/163.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Oruç Kitabı
Konu: Oruçla İlgili Muhtelif Rivâyetler
865-)
Ebû Hüreyre'den: Ramazan ayı geldiği zaman Cennetin kapılan açılır, cehenneminkiler kapanır, şeytanlar da bağlanır. Burada hadis, mevkuf olarak yer almıştır. Mevsûl olarak da Rivâyet edilmiştir: Buhârî, Savm, 30/5; Müslim, Sıyâm, 13/1.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Oruç Kitabı
Konu: Oruçla İlgili Muhtelif Rivâyetler
866-)
İmâm-ı Mâlikten: Alimlerden duyduğuma göre; Ramazanda oruçlunun gündüzün herhangi bir saatinde misvak kullanmasını mekruh bulmamışlardır. Yine ehl-i ilimden birinin bunu mekruh gördüğünü veya yasakladığını da işitmedim.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Oruç Kitabı
Konu: Oruçla İlgili Muhtelif Rivâyetler
867-)
İmâm-ı Mâlik'ten: Ramazan bayramından sonra altı gün oruç tutan hiçbir âlim ve fakih görmedim. Ashaptan hiçbirinden de bu konuda bir Rivâyet bana gelmedi. Ancak âlimler, bazı cahillerin bu altı günü Ramazana dahil etmelerinden ve bir bid'at uydurmalarından korkarak bunu mekruh bulmuşlardır. Şayet âlimler bu konuda ruhsat vermiş olsalardı, onların da bayramdan sonra altı gün oruç tuttuklarını görürlerdi.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Oruç Kitabı
Konu: Oruçla İlgili Muhtelif Rivâyetler
868-)
İmâm-ı Mâlik'ten: Hiçbir âlimin, fakihin ve kendilerine uyulanların cuma günü oruç tutmayı yasak ettiğini görmedim. Cuma günü oruç tutmak iyidir. Ben bazı âlimlerin tuttuğunu gördüm. Öyleki onlar o gün oruç tutmak için âdeta beklerlerdi.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Oruç Kitabı
Konu: Oruçla İlgili Muhtelif Rivâyetler
869-)
Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) hanımı Hazret-i Âişe'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) itikâfa girdiği zaman pencereden başını bana uzatır, ben de yıkar ve tarardım. İtikâfta bulunduğu yerden sadece büyük ve küçük abdest için çıkardı. Buharî, itikâf, 33/3; Müslim, Hayd, 3/6. Ayrıca bkz. Şeybanî, 377. Hanefi Mezhebi, itikafın yapılışı konusunda, bu hadisi delil alır.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, İtikaf Kitabı
Konu: İtikâfın Niteliği
870-)
Abdurrahman'ın kızı Amre'den: Hazret-i Aişe itikâfa girdiği zaman bir yerde durmadan, yürüyüp giderken hastaların halini sorardı.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, İtikaf Kitabı
Konu: İtikâfın Niteliği
871-)
İmâm-ı Mâlik'den: İtikâfa giren kimse herhangi bir iş için dışarı çıkmaz, hiç kimseye yardım etmez. Sadece büyük ve küçük abdest için dışarı çıkabilir. Şayet birinin işi için dışarı çıkması gerekseydi, hasta ziyareti için, cenaze namazı için ve cenaze merasimi için çıkması daha uygun olurdu, fakat bunlar için bile çıkamaz.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, İtikaf Kitabı
Konu: İtikâfın Niteliği
872-)
Îtikafa girenin hasta ziyareti, cenaze namazına gitmek gibi itikâflının yapmayacağı işlerden kaçınmadıkça itikâfı olmaz. Bulunduğu yerden sadece def-i hacet için dışarı çıkmasında bir mahzur yoktur.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, İtikaf Kitabı
Konu: İtikâfın Niteliği
873-)
İmâm-ı Mâlik'ten: İbn Şihab'a, Îtikâfta bulunan kimse def-i hacet için tavan altına girebilir mi?» diye sordum. Evet, bir mahzur yok!» cevabını verdi.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, İtikaf Kitabı
Konu: İtikâfın Niteliği
874-)
Biz Medineliler arasında da bu konuda bir ihtilâf yoktur. Mâlik'ten: Cuma namazı kılınan her mescitte itikâfa girilir. Cuma namazı kılınmayan mescitlerde itikâfa ğirmenir mekruh oluşu zannedersem itikâflının cuma namazı için başka bir mescide çıkmak zorunda olması veya cumayı terketmesi dolayısıyladır. İtikâfta olan kimsenin başka mescide cuma namazına gitmesi vacip olmaz. Ben cuma namazı kılınmayan mescitte itikâfa girilmesinde mahzur göremiyorum. Çünkü Allahü teâlâ: «Siz mescitlerde itikâfta iken...» Bakara,2/187, buyurarak, bütün mescitlerdi itikâfa girileceğine işaret etmiş, itikâf için özel mescit tayin etmemiştir. Mâlik der ki: Bu ayetten de anlaşılıyor ki, cuma namaz, kılınmayan mescitlerde itikâf caiz olur, çünkü onun cuma kılınar bir mescide gitmesi üzerine vacib değildir. Mâlik der ki: İtikâfa giren bulunduğu yerden başka bir yerde yatamaz. Ancak çadırı mescidin avlusunda ise orada yatabilir. İtikâfa girenin geceleri kalmak için kendine bir yer yapabileceğini söyleyen hiç kimse duymadım. İtikâfa giren sadece mescitte ya da mescidin avlusunda kalabilir. İtikâfa girenin geceleri mescitten başka, yerde yatamıyacağına dair delillerden bir tanesi de Hazret-i Aişe'nin şu Rivâyetidir: «Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) itikâfa girdiği zaman eve sadece büyük ve küçük abdest için girerdi.»
Kaynak: İmam Malik Muvatta, İtikaf Kitabı
Konu: İtikâfın Niteliği
875-)
İmâm-ı Mâlik der ki: Mescidin damında ve minarede itikâfa girilmez.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, İtikaf Kitabı
Konu: İtikâfın Niteliği
876-)
Îtikâfa girme vaktiyle ilgili olarak İmâm-ı Mâlik şöyle der: İtikâfa girecek olan kimse, itikâfa gireceği günün gecesi orada olmak için güneş batmadan önce itikâf yerinde hazır bulunmalıdır.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, İtikaf Kitabı
Konu: İtikâfın Niteliği
877-)
İtikâfa giren başkalarının ilgileneceği ticaret ve benzeri işlerle ilgilenmez, sadece itikâfla meşgul olur. İtikâfta bulunanın bazı önemli işleri, ailevi işleri ve bazı alış - veriş konularında emirler vermesi, kendisini fazlaca meşgul etmeden ilgilenmesi caizdir. Bütün bu işler, yapacak olanı fazla meşgul etmeyecek kadar az olursa ilgilenmekte bir mahzur yoktur.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, İtikaf Kitabı
Konu: İtikâfın Niteliği
878-)
İmâm-ı Mâlik der ki: Alimlerden hiç kimsenin itikâfta bazı şartlar ileri sürdüğünü duymadım. İtikâf da, namaz, oruç, hac ve benzeri ibadetler gibi ibadetlerden biridir. Herkim bu ibadetlerden birini yapacak olursa sünnete uygun olarak yapar. Bu konuda müslümanların yapmadıkları bir şey uydurmak, olmayan bir şart koymak ve bidatlar icat etmek caiz değildir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) itikâfa girmiştir, müslümanlar itikâfın nasıl olduğunu bilmektedirler.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, İtikaf Kitabı
Konu: İtikâfın Niteliği
879-)
İmâm-ı Mâlik der ki: İtikâf ve muahede aynı şeydir. İtikâf köylü için de, kentli için de aynıdır, Şeybanî, 379
Kaynak: İmam Malik Muvatta, İtikaf Kitabı
Konu: İtikâfın Niteliği
880-)
Kasım b. Muhammed ve Abdullah b. Ömer'in azatlısı Nafi' naklediyorlar: Allahü teâlâ'nın şu ayeti kerimesine göre oruçsuz itikâf olmaz: «(Ramazan gecelerinde) fecir vaktinde ak iplik kara iplikten ayırt edilinceye kadar yiyip için. Sonra akşama kadar da orucu tamamlayın. Mescitlerinizde itikâfta bulunduğunuz zaman zevcelerinize yaklaşmayın...» Bakara, 2/187 burada itikâf oruçla beraber zikredilmiştir. Mâlik de şöyle der: Bize göre de hüküm böyledir. Yani oruçsuz itikâf olmaz.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, İtikaf Kitabı
Konu: Oruçsuz İtikâfa Girilmesi
881-)
Ebû Bekir b. Abdurrahman'ın azatlısı Sümeyy'den; Ebu Bekr b. Abdurrahman itikâfa girmişti, def-i hacet için Halit b. Velid'in kapısı yanındaki kapalı bir odada tavan arasına giderdi. Cemaatle beraber bayram namazını kılmadan eve dönmezdi.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, İtikaf Kitabı
Konu: İtikâfa Giren Kimsenin Bayram Namazına Gidebilmesi
882-)
İmâm-ı Mâlik'den: Bazı âlimlerin Ramazanın son on gününde itikâfa girdiklerini gördüm. Onlar, cemaatle beraber bayram namazını kılmadan evlerine dönmezlerdi. bu Rivâyetler, yaşamış, göçmüş faziletli kimselerden ulaştı. Bu konuda duyduklarımın en güzelleri de bunlardır.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, İtikaf Kitabı
Konu: İtikâfa Giren Kimsenin Bayram Namazına Gidebilmesi
883-)
Hazret-i Aişe'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) itikâfa girmek istemişti. Itikâfa gireceği yere varınca baktı ki Hazret-i Aişe'nin, Hafsa'nın ve Âişe (radıyallahü anha)'in çadırları orada kurulu. Onları görünce sordu. Kendisine: Aişe'nin, Hafsa'nın ve Âişe (radıyallahü anha)'in çadırları!» dendi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu; İyilik mi yaptık sanıyorsunuz?» sonra da itikâfa girmeden döndü gitti. Bunun yerine Şevval ayında on gün itikâf yaptı. Buharî, itikâf, 33/7; Müslim, İtikâf, 14/6.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, İtikaf Kitabı
Konu: İtirafın Kazası
884-)
İmâm-ı Mâlik'e: Ramazanın son on gününde itikâfa giren bir adam, bir- -iki gün sonra hastalansa, bu yüzden itikâftan çıksa, iyileştiği zaman tekrar itikâfa girmesi gerekir mi? Girmesi kendisine farz olur mu, farz olursa hangi ayda girmelidir?» diye soruldu, İmâm-ı Mâlik: zaman ertesi sene Ramazanda veya başka bir ayda kendisine farz olmuş olan bu itikâfı kaza eder. Benim, duyduğuma göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir Ramazanda itikâfa girmek istemiş, fakat sonradan da girmemişti. Bilâhare Ramazandan sonra Şevval ayında on gün itikâfa girdi.» cevabını verdi. Bu, daha ünce sahih olarak Rivâyet ettiği hadistir. Böylesinden ve benzerlerinden, "belaga" ifadesini, sahih hadis için kullandığı anlaşılır.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, İtikaf Kitabı
Konu: İtirafın Kazası
885-)
Ramazanda nafile itikâfa girenle, itikâf borcu olan kimseler yapılıp yapılmayacak şeyler konusunda aynı hükümlere tâbidir. Bana ulaşan Rivâyetlere göre Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yaptığı bütün itikâflar nafile idi.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, İtikaf Kitabı
Konu: İtirafın Kazası
886-)
İmâm-ı Mâlik'ten: İtikâfa giren bir kadın sonradan hayız görmeye başlasa, itikâftan çıkıp evine döner. Bilâhare hangi saatte temizlenirse tekrar mescide itikâf mahallerine gelerek kaldığı yerden devam eder. Kendisine iki ay aralıksız oruç farz olan kadın da aynı şekilde hayız olursa temizlenince kaldığı yerden orucuna devam eder, geciktirmez.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, İtikaf Kitabı
Konu: İtirafın Kazası
887-)
İbn Şihab'dan: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) itikâfla iken sadece büyük ve küçük abdest için dışarı çıkardı. Burada, mürsel olarak yer almıştır. Oysa daha önce, mevsûl olarak Rivâyet etmiştir.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, İtikaf Kitabı
Konu: İtirafın Kazası
888-)
İmâm-ı Mâlik der ki: İtikâfta bulunan kimse ne ana-babasının, ne de bir başkasının cenazesine katılabilir.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, İtikaf Kitabı
Konu: İtirafın Kazası
889-)
İmâm-ı Mâlik'ten: İtikâfta bulunanın cinsi münasebette bulunmadıkça nikâh akdi yapmasında bir mahzur yoktur.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, İtikaf Kitabı
Konu: İtirafta Bulunanın Nikâhı
890-)
Kadın da aynı şekilde cinsi münasebet sözkonusu olmadıkça nikâhlanabilir.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, İtikaf Kitabı
Konu: İtirafta Bulunanın Nikâhı
891-)
İtikâfta bulunanın geceleri hanımıyla yapması haram olan şeyler gündüzleri de haramdır.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, İtikaf Kitabı
Konu: İtirafta Bulunanın Nikâhı
892-)
İtikâfta bulunan kadın ve erkeğin cinsi münasebet olmadıkça nikâhlanmalarını mekruh gören kimseyi görmedik. Münasebet olursa nikâh caiz olmaz. Oruçlunun nikâhlanması da mekruh değildir. Ancak itikâfta bulunan birinin nikâhı ile ihramda bulunan bir kimsenin nikâhları arasında fark vardır. İhramlı yer, içer, hasta ziyaret eder ve cenazeye katılabilir. Fakat koku kullanamaz. İtikâfta bulunan ise yağlanabilir, güzel koku sürünebilir, kadın olsun erkek olsun saçlarını kısaltabilirler, fakat cenazeye katılamaz, cenaze namazı kılamaz ve hasta ziyareti yapamazlar. İhramlının, itikâfa girenin ve oruçlunun evlenmesi hususunda sünnet bu şekilde olmuştur.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, İtikaf Kitabı
Konu: İtirafta Bulunanın Nikâhı
893-)
Ebû Saîd el-Hudrî'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), bir sene Ramazanın ikinci on gününde itikâfa girdi. Ramazanın yirmibirinci gecesi olunca sabahleyin itikâftan çıktı. Şöyle buyurdu: «Kim benimle itikâfa girerse son on günde girsin. Çünkü ben bu sırada Kadir gecesini gördüm, fakat sonradan unutturuldu. O sabah kendimi yanlarımdan su akarken çamurlar içine secde yapar buldum. Onun için Kadir gecesini Ramazanın son on gününde ve tek gecelerde arayın.» Saîd bu olayla ilgili olarak şunları naklediyor: O gece yağmur yağmış, onun için mescidin asması (damı) akmıştı... Bizzat gözlerimle Ramazanın yirmibirinci sabahı Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) alnında, burnunda yaşlık ve çamur izleriyle döndüğünü gördüm. Buhârî, İtikâf, 33/1; Müslim, Sıyâm, 13/213. Ayrıca bkz. Şeybanî, 378.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, İtikaf Kitabı
Konu: Kadir Gecesi
894-)
Hişam'ın babası Urve'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: «Kadir gecesini Ramazanın son on gecesinde arayınız.» Aişe'den mevsul olarak Rivâyet edilmiştir: Buhârî, Leyletu’l-Kadr, 32/3; Müslim, Sıyâm, 13/219.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, İtikaf Kitabı
Konu: Kadir Gecesi
895-)
Abdullah b. Ömer'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: «Kadir gecesini Ramazanın son yedi gecesinde arayın.» Müslim, Siyam, 13/206.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, İtikaf Kitabı
Konu: Kadir Gecesi