İmam Malik Muvatta Hadis Kitabı

2458-) İmâm-ı Mâlik der ki: Bizdeki ittifaka göre, kölelerden kim bir şeyi kendi aleyhine itiraf ederse, bu itirafından dolayı kendisine bedenî had ve ceza uygulanır. Çünkü kendi aleyhine itirafı caizdir. Mâlik der ki: Ama efendisine zarar verecek bir şey itiraf ederse bu caiz değildir. (Efendisi sorumlu olmaz.)

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Hudud (şer’î Cezalar) Kitabı
Konu: El Kesmeyi Gerektirmeyen Şeyler
2459-) İmâm-ı Mâlik der ki: Bir toplulukla beraber bulunup onlara hizmet eden amele veya bir adam, onlardan bir şey çalsa elleri kesilmez. Çünkü bunların durumu hırsızın durumu gibi değil, emanete hıyanet eden kimsenin durumu gibidir. Bu gibilerin eli kesilmez.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Hudud (şer’î Cezalar) Kitabı
Konu: El Kesmeyi Gerektirmeyen Şeyler
2460-) İmâm-ı Mâlik der ki: Aldığı emaneti inkâr eden kimsenin eli kesilmez. Bu, aldığı borcu inkâr eden kimse gibidir, inkârından dolayı eli kesilmez.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Hudud (şer’î Cezalar) Kitabı
Konu: El Kesmeyi Gerektirmeyen Şeyler
2461-) İmâm-ı Mâlik der ki: Bize göre, üzerinde ittifak edilen görüş şudur: Evde çalacağı eşyaları toplayıp henüz dışarı çıkarmamış olarak yakalanan hırsızın eli kesilmez. Bu, önüne içmek için şarap koyup da henüz içmemiş, kadınla zina yapmak için bir araya gelmiş de henüz yapmamış olan kimselerin durumu gibidir. Bunlara had gerekmediği gibi, hırsızlık yaptığı evde yakalanana da gerekmez.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Hudud (şer’î Cezalar) Kitabı
Konu: El Kesmeyi Gerektirmeyen Şeyler
2462-) İmâm-ı Mâlik der ki: Değeri el kesmeyi gerektirecek miktara ulaşsın veya ulaşmasın, (sahibinin yanından) alınıp kaçırılan maldan dolayı el kesilmez.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Hudud (şer’î Cezalar) Kitabı
Konu: El Kesmeyi Gerektirmeyen Şeyler
2463-) Yezid oğlu Saib şöyle Rivâyet etti: Ömer b. Hattab (radıyallahü anh) yanımıza gelerek: «Falan kimsede içki kokusu buldum. Bunun kaynatılmış üzüm şırası olduğunu iddia ediyor. İçtiği şeyi sorup araştıracağım. Şayet sarhoş ediyorsa onu kırbaçlıyacağım» dedi. Bunu araştırdı, içki olduğunu öğrenince ona seksen kırbaç vurdu. Buhârî, Eşribe,74/10; Şeybanî, 709. Hanefi ve Şafii mezheblerine göre, kendisinde şarap kokusu bulunan kimseye içki içtiği, ya kendisinin ikrarı, ya da iki şahidin şehadetiyle sabit olmadıkça had uygulanmaz. Maliki ve Hanbeli mezheblerine göre ise had uygulanır.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, İçecekler Ve İçkiler Kitabı
Konu: Şarap İçmenin Cezası
2464-) Sevr oğlu Zeyd ed-Dîlî'den: Ömer b. Hattab kişinin içtiği şarap konusunda insanların fikrini sorunca Hazret-i Ali (radıyallahü anh): «Ona seksen kırbaç vurma görüşündeyiz. Çünkü bu adam içince sarhoş olur; sarhoş olunca da saçmalamaya başlar; saçmalayınca ise iftira eder.» Bunun üzerine Ömer (radıyallahü anh)'de şarap içenlere seksen kırbaç vurmaya başladı. Şeybanî, 710. Fakihler ve İslam bilginlerinin çoğunluğuna göre içki içmenin haddi, yani verilecek cezanın miktarı, dinimizce tayin edilmiş olup hakimin takdirine bırakılmamıştır. Fakat bu cezanın miktarında ihtilaf edilmiştir. Maliki, Hanefî ve Hanbeliler'e göre, içki içene seksen kırbaç vurulur. Konumuz olan Hazret-i Ömer'in tatbikatı ve ashab-ı kiramın buna itiraz etmeyip muvafakati bunların delilidir. Şafii'ye göre ise, kırk kırbaç vurulur. Ona göre Hazret-i Ömer (radıyallahü anh)'ın bunu seksene çıkarması devlet başkanı olması hasebiyle tazir kabilin dendir. Bazı bölgelerde içki içen çoğalınca Hazret-i Ömer cezayı ağırlaştırmak istemiştir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, İçecekler Ve İçkiler Kitabı
Konu: Şarap İçmenin Cezası
2465-) İbn Şihab'dan: Benden şarap içen köleye verilecek ceza sorulunca: «Bana Rivâyet edildiğine göre, hür kimsenin cezasının yarısı verilir. Ömer b. Hattab, Osman b. Affan ve Abdullah b. Ömer, şarap içen kölelerine, şarap içen hür kimselerin cezasının yarısı kadar kırbaç vururlardı» dedi. Şeybanî, 706.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, İçecekler Ve İçkiler Kitabı
Konu: Şarap İçmenin Cezası
2466-) Said oğlu Yahya'dan: Said b. Müseyyeb'in: «Haddin dışında her türlü suçun affedilmesini Allah sever», dediğini işittim.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, İçecekler Ve İçkiler Kitabı
Konu: Şarap İçmenin Cezası
2467-) İmâm-ı Mâlik der ki: Bize göre, sarhoş edici şarabı içene sarhoş olsa da, olmasa da had vacib olur.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, İçecekler Ve İçkiler Kitabı
Konu: Şarap İçmenin Cezası
2468-) Abdullah b. Ömer'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), gazvelerinin birinde insanlara hitabede bulundu. Ben de süratle kendisine doğru gittim. Fakat ben yanına varmadan hutbesini bitirdi. Oradakilere peygamber ne söyledi diye sorduğumda: Kabak ve ziftli kab içerisinde sıra bırakılmasını yasakladı, denildi. Müslim, Eşribe, 6/48

Kaynak: İmam Malik Muvatta, İçecekler Ve İçkiler Kitabı
Konu: İçerisinde Şıra Yapılması Yasaklanan Kaplar
2469-) Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kabak ve ziftli kab içerisinde şıra bırakılmasını yasakladı» Müslim, Kerihe, :iÜ/fi, no:31,32. Bu kaplar İçerisindeki sıra çabucak sarhoş edici hale dönüşür. Onun için yasaklanmıştır. Bu, içkinin ilk yasaklandığı zamanlarda idi. İçki 'Vın kullandıkları bu kaplara şarap kokusu sinmişti. İçine konulan şıralar çabucak şaraplaşıyordu. İleni de kaplarını kullandırmamak!;) içkiyi unutturmak işlemiştir. Bilahere içki tamamen bırakılıp kaplardan lin içki eseri gidince, kullanılmasına müsaade etmiştir. Bunun bir benzeri de mezar ziyaretidir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) putlara tapmaya alışkın bütün erkek ve kadınlara dikili taşlan, putları andıran mezar ziyaretini önce yasakladı. Putlar tamamen unutulduktan sonra mezar ziyaretini erkeklere serbest etti.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, İçecekler Ve İçkiler Kitabı
Konu: İçerisinde Şıra Yapılması Yasaklanan Kaplar
2470-) Ata b. Yesar'dan: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) koruk hurma ile olgunlaşmış taze hurmanın ve kuru hurma ile kuru üzümün aynı kabda şıra yapılmasını yasakladı.» İbn Abdilber der ki: Malik'ten bildiğim kadarıyla ihtilafsız olarak mürseldir. Buhârî ve Müslim'de İbn Cureyc -Zeyd-Atâ-Câbir senediyledir: Buhârî, Eşribe, 74/11; Müslim, Eşribe, 36/5; no:16-19.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, İçecekler Ve İçkiler Kitabı
Konu: Çeşitli Meyve Sularının Karıştırılarak Şerbet Yapılışının Mekruh Oluşu[ve Birleştirilerek Şarap Yapılması Mekruh Olan Şeyler
2471-) Ebû Katade el-Ensârî'den: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kuru hurma şırası ile kuru üzüm şırasının ve taze hurma şırası ile alacalı koruk hurma şırasının karıştırılarak içilmesini yasakladı.» Buharî, Eşribe, 74/11; Müslim, Eşribe, 36/5, no:24,25.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, İçecekler Ve İçkiler Kitabı
Konu: Çeşitli Meyve Sularının Karıştırılarak Şerbet Yapılışının Mekruh Oluşu[ve Birleştirilerek Şarap Yapılması Mekruh Olan Şeyler
2472-) İmâm-ı Mâlik der ki: Memleketimizdeki alimler de Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yasakladığı için bunu kerih görmüşlerdir. Ahmed b. Hanbel ve Şafii'lerce de çoğunluğun görüşüne göre haramdır. Ebû Hanife ve Ebû Yusuf’a göre bunu içmede bir mahzur yoktur. Bunu birleştirerek içilmesinin yasaklanması, İslamın ilk yıllarında idi, ki daha ziyade bunun sebebi geçim darlığı ve bir çeşit şıra ile yeünilip diğerlerine de yardım edilmesini teşvik idi. (Sehârenfûrî, Bezlü'l-Mechud, c. 16, s. 37).

Kaynak: İmam Malik Muvatta, İçecekler Ve İçkiler Kitabı
Konu: Çeşitli Meyve Sularının Karıştırılarak Şerbet Yapılışının Mekruh Oluşu[ve Birleştirilerek Şarap Yapılması Mekruh Olan Şeyler
2473-) Peygamberimizin zevcesi Hazret-i Aişe'den: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e bal şerbetinin hükmü sorulunca: «Sarhoş edici her içki haramdır» buyurdu. Buhârî, Eşribe, 74/4; Müslim, Eşribe, 36/7, no:67, 68; Şeybanî, 711. Bal şerbeti kabarıp sertleşerek köpüğünü atar ve sarhoş edici bir hale gelirse içilmesi haramdır. Aksi takdirde, bal şerbetinin içilmesi helal ve şifadır. Hatta bal şerbeti, soğuk içilirse ishale, ılık içilirse kabıza yararlıdır.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, İçecekler Ve İçkiler Kitabı
Konu: Şarabın Haram Kılınması
2474-) Ata b. Yesar'dan: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a dan şırasının hükmü sorulunca: «Onda hayır yoktur» dedi ve içilmesini yasakladı. . İbn Abdilber derki: İbn Vehb, Malik -Zeyd-Atâ- İbn Abbas yoluyla müsned olarak Rivâyet eder. Malik'ten müsned olarak yalnızca İbn Vehb'in Rivâyet ettiğini biliyorum. Mâlik der ki: Zeyd b. Eslem'e: « Gubeyrâ' nedir?» diye sordum da: Uskerke (Habeşlilerin darıdan yaptıkları bir çeşit şarap)» dedi. Şeybanî,712. şurubunun hükmü de, bal şurubu gibidir. Kabarıp sertleşerek köpüğünü atar ve sarhoş edici bir hale gelirse içilmesi haramdır. Aksi takdirde, içilmesi helal ve caizdir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, İçecekler Ve İçkiler Kitabı
Konu: Şarabın Haram Kılınması
2475-) Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh)'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Kim bu dünyada şarap içer de tevbe etmezse, abirette cennet şarabından mahrum olur» buyurdu Müslim, Eşribe, 36/8, no:76; Şeybanî, 715.Şarabın haram olduğunu inkâr edip helal kabul ederek içen dinden çıkar. Fakat helal saymayarak içen dinden çıkmaz. Haram fiillerden birini yapmış olduğu için büyük günah işlemiş olur. Bu büyük günahtan kurtulabilmesi için tevbe etmesi lâzımdır. Hadis-i şeriften tevbe etmeden ölenin cennet şarabından mahrum kalacağını öğreniyoruz.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, İçecekler Ve İçkiler Kitabı
Konu: Şarabın Haram Kılınması
2476-) İbni Vale el-Mısrî'den: Abdullah b. Abbas (radıyallahü anh) üzümden sıkılan şıranın hükmünü sorduğumda şunları anlattı. adam Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e içi şarap dolu bir kırba hediye edince, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Allah'ın haram kıldığını bilmiyor musun?» buyurdu. Adam: Hayır» deyince, yanında bulunan biri ona gizlice bir şey söyledi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Onunla gizlice ne konuştun?» buyurdu. Adam: Şarabı satmasını söyledim» dedi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona: İçilmesini haram kılan Allah, satılmasını da haram kıldı» buyurunca, adam şarap dolu iki kırbanın ağzını açtı, içlerindeki şarabın hepsi aktı gitti. Müslim, Musâkat, 22/12, no:68; Şeybanî, 713. şarap dediğimiz Kur'an ve hadislerde hamr olarak geçen madde; kabarıp yükselerek kesinleşip köpüğünü atan çiğ üzüm suyudur. Bunun bir takım hükümleri vardır:

Kaynak: İmam Malik Muvatta, İçecekler Ve İçkiler Kitabı
Konu: Şarabın Haram Kılınmasıyla İlgili Diğer Hadisler
2477-) Enes b. Malik (radıyallahü anh)'den: Ebû Ubeyde b. el-Cerrah'a, Ebû Talha el-Ensarî'ye ve Übey b. Ka’b'e (radıyallahü anh)'e hurma koruğu ile kuru hurmadan yapılmış içki dağıtıyordum. O sırada biri gelip: Şarap haram kılındı» deyince, Ebû Talha: Ey Enes! Kalk şu şarap testisini kır» dedi. Hemen kalktım, havanı aldım, şarap testisine vurdum. Testi param parça oldu. Buhârî, Eşribe, 74/3; Müslim, Eşribe, 36/1, no:9; Şeybanî, 716.Hadis-i şeriften sahabe-i kiramın İslamiyete; Kur'an ve sünnete ne derece bağlı olduklarını apaçık olarak öğreniyoruz. Yine Enes b. Malik'in başka Rivâyetlerinden öğrendiğimize göre, İçkinin kesin olarak haram kılındığını bildiren Maide sûresinin 90. âyeti inince, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Medine'de tellallar bağırttırarak durumu ilân etmiştir. Bunu işiten Sahabe-i Kiram, içki ne zaman ve niçin haram kılındı diye araştırmaya hiç lüzum hissetmeksizin, evlerinde bulunan içkileri hemen sokağa dökmüşlerdir. Hatta o kadar içki dökülmüştür ki Medine sokaklarından sel gibi şarap akmıştır. Bu, Ashab-ı Kiram'ın imanlarının kuvvetini; Allah ve Resulüne bağlılıklarının derecesini göstermektedir. Bu hal, bir de şuna dikkatimizi çekiyor: Bu kadar çok içki olan yerde, içki içen çok olduğu gibi içenlerin de müzmin tiryaki olduğu anlaşılır, işte içkinin haram olduğunu duyar duymaz hepsi birden hemen içkiyi bırakmaları İslama sımsıkı bağlılıklarını, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e itirazsız itaatlarını ve îmanlarının kuvvetini gösterir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, İçecekler Ve İçkiler Kitabı
Konu: Şarabın Haram Kılınmasıyla İlgili Diğer Hadisler
2478-) Lebid oğlu Mahmud el-Ensârî'den: Ömer b. Hattab, Şam'a gelince, Şam halkı oranın havasının ağırlığından ve veba hastalığından şikâyet ederek: «Bizi ancak şu içki iyileştiriyor» dediler. Ömer (radıyallahü anh): Şu bal şerbetini için» deyince, onlar: Bal bizi iyileştirmiyor» dediler, içlerinden biri de Hazret-i Ömer (radıyallahü anh)'e: Sen bu baldan sarhoş etmeyen bir şarap mı yapmamızı istiyorsun?» deyince, Hazret-i Ömer: Evet» dedi. Onlar da üçte ikisi gidip biri kalıncaya kadar bal kaynatıp Hazret-i Ömer (radıyallahü anh)'e getirdiler Ömer (radıyallahü anh) parmağını şerbete batınp çıkarınca şerbet sünmeye başladı. Bunun üzerine Ömer (radıyallahü anh): Bu kaynatılmış üzüm şırası gibidir. Develere sürülen katran gibi katılaşmış» dedi ve bunu içmelerine müsaade etti. Ubade b. Sâmit, Ömer (radıyallahü anh)'e:» Vallahu bunu sen helal kıldın» deyince, Hazret-i Ömer (radıyallahü anh): Hayır! Vallahi» dedi. (ve şöyle dua etti): «Ey Allah'ım senin bunlara haram kıldığın hiçbir şeyi ben helal kılmıyorum. Senin helal kıldığın hiçbir şeyi de bunlara haram kılmıyorum.» Şeybanî,721.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, İçecekler Ve İçkiler Kitabı
Konu: Şarabın Haram Kılınmasıyla İlgili Diğer Hadisler
2479-) Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh)'dan: Irak halkından bir grup insan bana: Ya Ebâ Abdurrahman, biz üzüm ve hurma alıp bunu şarap yaparak satıyoruz» dediler. Ben de: Size Allah'ı, meleklerini, insanları ve cinleri şahit tutuyorum ki bunu alıp satmanızı, şarap yapmanızı, içmenizi, sakalık yapmanızı size emretmiyorum. Çünkü bu şeytan işi, iğrenç bir şeyedir.»

Kaynak: İmam Malik Muvatta, İçecekler Ve İçkiler Kitabı
Konu: Şarabın Haram Kılınmasıyla İlgili Diğer Hadisler
2480-) Hazm oğlu Amr oğlu Muhammed oğlu Ebû Bekir'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in Hazm oğlu Amr'ı (Necran'a gönderirken) diyetlerle ilgili yazdığı mektupta şu bilgiler vardı: «Adam öldürmede yüz deve, burnun tamamen kesilmesinde yüz deve, beyne kadar varan baş yarmada ve karın boşluğuna kadar ulaşan yaralamada diyetin üçte biri; bir göz, bir el ve bir ayak için ellişer deve, İki göz, iki el ve iki ayak için, tam diyet, yani yüz deve verilir. Bu suçlar hataen işlenmişse diyet verilir. Kasden işlenmişse kısas gerekir. Ancak maktulun velileri, kısasdan vazgeçerlerse, kısas diyete çevrilir el ve ayaklardaki her parmak için on deve, diş için beş deve ve kemiğe kadar varan yaralamada beş deve diyet vardır.» Şeybanî, 663.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Diyetler (kanlıklar) Kitabı
Konu: Diyetler
2481-) Malike şöyle Rivâyet edildi: Ömer b. Hattab (radıyallahü anh) diyeti köylülerin durumuna göre takdir etti; altın sahibine bin dinar, gümüş sahibine ise oniki bin dirhem diyet vermeye hükmetti. Mâlik der ki: Altın sahibi Şam ve Mısır halkı, gümüş sahibi ise Irak halkıdır.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Diyetler (kanlıklar) Kitabı
Konu: Diyette Yapılacak Şey
2482-) Diyet üç veya dört sene içerisinde taksit taksit ödenir. Üç sene içerisinde ödenmesi bana göre daha iyidir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Diyetler (kanlıklar) Kitabı
Konu: Diyette Yapılacak Şey
2483-) Köy ve kasabalarda yaşayanlardan diyet olarak deve, göçebelerden de altın ve gümüş alınmaz. Yine böylece altın sahibinden gümüş, gümüş sahibinden de altın alınmaz. Şu halde diyet, üç şeyden verilebiliyor: Altın gümüş ve deve. Hanefiler'e göre de durum aynıdır. Yalnız onlara göre, gümüşün miktarı, on iki bin dirhem değil de on bin dirhemdir. İmam Muhammed'le Ebû Yusuf’a göre bunların dışında ikiyüz sığır veya ikibin koyun ya da iki yüz takım elbise de verilebilir. Bir de Hanefiler'e göre, diyeti ödeyecek kişinin malî durumuna uygun olarak, bunların herhangi birinden diyet vermek yeterlidir. Malikiler'e göre ise, deve sahibi deveden, altın sahibi altından ve gümüş sahibi de gümüşden verir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Diyetler (kanlıklar) Kitabı
Konu: Diyette Yapılacak Şey
2484-) İbn Şihab şöyle diyor: Kasden adam öldürme diyetinde ölenin velisi razı olursa, iki yaşına girmiş yirmibeş dişi deve, üç yaşına girmiş yirmibeş dişi deve, dört yaşma girmiş yirmibeş dişi ve beş yaşma girmiş yirmibeş dişi deve verilir. İmâm-ı Mâlik'e göre diyet: Hataen adam öldürme diyeti, Maktulün velileri kabul ederlerse kasden öldürme diyeti, Kasde benzeyen öldürme diyeti diye üçe ayrılır. Hanefiler'e göre, Öldürme, beş kısma ayrılır: Kasden öldürme, Kasde benzeyen öldürme, Hata yolu ile öldürme, Hata yerine geçen öldürme, Sebep olup öldürme adam öldürmede diyet gerekmez, kısas gerekir. Şayet maktulün velileri, katilin hayatını mal karşılığı anlaşarak bağışlarlarsa, anlaşılan bu mal ne ise o verilir. Bunu katilin kendi malından gecikmesiz olarak vermesi gerekir. Kasde benzeyen öldürmede, kısas gerekmeyip ağır diyet cezası gerekir. Ağır diyet develerden, şöyle olur: Yukarıdaki metinde İbn Şihab’ın da belirttiği gibi iki, üç, dört ve beş yaşlarına girmiş yirmibeşer dişi deve olmak üzere, toplam yüz deve verilir. Bunun dışındaki öldürme nevilerinde hafif diyet gerekir. Hafif diyet deveden verilirse şöyle olur: iki, üç dört ve beş yaşına girmiş yirmişer adet dişi deve ile yirmi adet iki yaşma basmış erkek devedir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Diyetler (kanlıklar) Kitabı
Konu: Ölenin Velisi Kabul Ettiğinde Kasden Adam Öldürme Diyeti Ve Delinin Cinayeti
2485-) Yahya b. Said'den: Mervan b. Hakem, Muaviye b. Ebi Süfyan'a, Kendisine bir adam öldürmüş deli birinin getirildiğini yazdı, Muaviye de ona: «Onu hapset, kısas cezası vererek öldürme. Çünkü deliye kısas gerekmez» diye cevap yazdı.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Diyetler (kanlıklar) Kitabı
Konu: Ölenin Velisi Kabul Ettiğinde Kasden Adam Öldürme Diyeti Ve Delinin Cinayeti
2486-) İmâm-ı Mâlik der ki: Büyük biri ile küçük çocuk birleşerek kasden bir adamı öldürseler büyük adam ölüme mahkûm edilir. Çocuğa ise diyetin yarısı kadar ceza verilir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Diyetler (kanlıklar) Kitabı
Konu: Ölenin Velisi Kabul Ettiğinde Kasden Adam Öldürme Diyeti Ve Delinin Cinayeti
2487-) Hür kimse ile köle beraberce bir köleyi öldürseler, köleye ölüm, hür kişiye de kölenin kıymetinin yarısı kadar bir meblağ ceza olarak verilir. Hanefi mezhebine göre, köleyi öldüren hür kimse kısasen öldürülür.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Diyetler (kanlıklar) Kitabı
Konu: Ölenin Velisi Kabul Ettiğinde Kasden Adam Öldürme Diyeti Ve Delinin Cinayeti
2488-) Malik oğlu Irak ve Yesar oğlu Süleyman'dan: Sa'd b. Leys oğullarından bir adam atını koşturdu. Cüheyne kabilesinden bir adamın parmağına bastı, yaraladı. Kan kaybından adam öldü. Mesele Hazret-i Ömer (radıyallahü anh)'e arzedilince, Ömer (radıyallahü anh) at sahibinin yakınlarına: Adamın parmağının kanamasından ölmediğine dair elli yemin eder misiniz?» deyince, onlar yemin edip günaha girmekten kaçındılar. Sonra ölenin yakınlarına: Siz kan kaybından öldüğüne yemin eder misiniz?» dedi. Onlar da yeminden çekindiler. Bunun üzerine Hazret-i Ömer (radıyallahü anh) Sa'dilerin yarım diyet vermesine hükmetti. Mâlik der ki: Tatbikat böyle değildir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Diyetler (kanlıklar) Kitabı
Konu: Kasıt Olmaksızın Hataen Adam Öldürmede Diyet
2489-) İmâm-ı Mâlik'ten: İbn Şihab, Yesar oğlu Süleyman ve Ebû Abdurrahman oğlu Rebia: «Hataen adam öldürmenin diyeti iki yaşına girmiş yirmi dişi deve, üç yaşına girmiş yirmi dişi deve ve yirmi de erkek deve ile dört yaşına basmış yirmi dişi deve ve beş yaşına basmış yirmi dişi devedir,» diyorlardı. Malik'e göre, yemin önce davacıya, sonra davalıya ettirilir. Halbuki Hazret-i Ömer, önce davalıya, sonra da davacıya yemin ettirmiştir. Kili yemin veya elli kişiye yemin ettirme meselesi İleride müstakil olarak incelenecek.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Diyetler (kanlıklar) Kitabı
Konu: Kasıt Olmaksızın Hataen Adam Öldürmede Diyet
2490-) İmâm-ı Mâlik der ki: Bizdeki ittifaka göre, çocuklar arasında kısas gerekmez. Zira onların kasden adam öldürmeleri buluğ çağına erip üzerlerine had gerekmedikçe hataen öldürme kabul edilir. Bir küçük çocuk ile bir büyük adam hür bir adamı hataen beraberce öldürseler, herbirinin asabesi (= baba tarafından olan akrabaları) ölenin yarı diyetini öder.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Diyetler (kanlıklar) Kitabı
Konu: Kasıt Olmaksızın Hataen Adam Öldürmede Diyet
2491-) İmâm-ı Mâlik der ki: Kim hataen bir adamı öldürürse, kısas yapılmaz, malından diyet ödenir. Çünkü o mal hususunda diğerleri gibidir. (Onun malına, ölünün malına yapılan muamele yapılır). Borcu ödenir, vasiyyeti yerine getirilir ve malı varsa diyeti malının üçte biri kadar olur. Diyetin kalan kısmı düşer. Bu onun için caizdir. Diyetinden başka malı yoksa onun üçte birinin verilmesi caizdir. Bu, ona bağışlandığı veya vasiyet ettiği zaman böyledir. Şeybani, 667.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Diyetler (kanlıklar) Kitabı
Konu: Kasıt Olmaksızın Hataen Adam Öldürmede Diyet
2492-) İmâm-ı Mâlik der ki: Bizdeki ittifak edilen görüş hataen yaralamada yaralı kimse iyileşip sağlığına kavuşuncaya kadar diyet ödenmez. İnsanın elinden, ayağından ve bedeninin başka bir yerinden hataen kırılan kemik iyileşip eski haline dönerse diyet gerekmez. Fakat geride bir kusur ve iz kalırsa o zaman bu kusur miktannea diyet gerekir, Mâlik der ki: Kırılan bu kemik hakkında Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in miktarını belirttiği bir diyet miktarı varsa o ödenir. Fakat kemik hakkında Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in miktarını belirttiği bir diyet yok ve bu hususta bir uygulama da geçmemişse, o zaman diyetin miktarı ictihadla tayin edilir. Mâlik der ki: Hataen bedeni yaralamada, yara iyileşir ve eski haline dönerse diyet yoktur. Fakat yarada iz ve kusur kalırsa, o zaman diyet takdir edilir. Ancak karın boşluğuna kadar ulaşacak yaralamada adam öldürme diyetinin üçte biri ödenir. Bu şekilde yaralama genellikle karın, göğüs ve sırt bölgesinden olur. Mâlik der ki: Vücuttaki kemiğin yaralanmasından dolayı diyet yoktur. Bu, etin sıyrılarak kemiğin meydana çıkması gibidir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Diyetler (kanlıklar) Kitabı
Konu: Hataen Yaralama Diyeti
2493-) İmâm-ı Mâlik der ki: Bizdeki ittifaka göre tabib sünnet yaparken tenasül uzvunu sünnet yerinden kesse diyet gerekir. Bu, diyetini akılenin (akrabanın) ödemesi gereken hatadandır. Doktorun kasıtsız olarak yapmış olduğu her hatada diyet gerekir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Diyetler (kanlıklar) Kitabı
Konu: Hataen Yaralama Diyeti
2494-) Said b. Museyyeb'den şöyle Rivâyet edildi: Diyetin üçte biri miktarına ulaşıncaya kadar kadının azalarının diyeti erkeğinki gibidir. Kadının parmağının diyeti, erkeğin parmağı, dişi, erkeğin dişi, baş ve yüzdeki kemiğe kadar işleyen yaralarda ve kemiklerde arıza yapan yaralamalarda da kadın erkek gibidir. Malikiler alt çene ve burnu yüzden saymıyorlar. Diğer üç mezhep ise yüzden sayıyor.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Diyetler (kanlıklar) Kitabı
Konu: Kadının Diyeti
2495-) İmâm-ı Mâlik, İbn Şihab'la Urve b. Zübeyr'in de kadının diyeti hakkında, Said b. Müseyyeb gibi düşündüklerini Rivâyet etmiştir. Bunlar: «Adam öldürme diyeti miktarının üçte birine kadar kadının diyeti erkeğin diyetine eşittir. Erkeğin diyetinin üçte birine ulaşınca o zaman kadının diyeti erkeğin diyetinin yarısı kadar olur.» dediler.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Diyetler (kanlıklar) Kitabı
Konu: Kadının Diyeti
2496-) İmâm-ı Mâlik der ki: Bunun izahı şöyledir: Baş ve yüzdeki kemik meydana çıkacak kadar yaralama, kemiğin kırılıp yer değiştirmesi, dimağ ve iç boşluğa kadar ulaşan yaralamalardan daha hafif yaralar ve bunlar gibi diyeti üçte bire kadar olan yaralamalarda kadının diyeti erkeğin diyetine eşittir. Fakat üçte bire ulaşırsa, o zaman kadının diyeti erkeğin diyetinin yarısı kadar olur. Hanefiler'le Şafiiler'e göre, az olsun çok olsun kadının diyeti erkeğin diyetinin yarısıdır. Bilindiği gibi, aslında islamiyet kadının hayatı ile erkeğin hayatı arasında bir ayırım gözetmemiş, kadını öldüren erkeğin öldürülmesini emretmiştir. Ancak bir takım sebeplerden dolayı diyetler hususunda bu eşitlik gözetilmemiştir. Çünkü erkekler genellikle daha ziyade üretici, ailelerinin geçimlerini temin edici ve vatanın savunucusudurlar. Bu sebeple, erkeklerin ölüm veya sakatlığı cemiyetin sinesinde daha büyük yaralar meydana getirir. İşte bu sebeple klasik dönemde diyetler hususunda farklılık gözetilmiştir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Diyetler (kanlıklar) Kitabı
Konu: Kadının Diyeti
2497-) İmâm-ı Mâlik, İbn Şihab'ın: «Karısını yaralayan adama diyet gerekip kısas yapılmayacağı hakkında tatbikat devam edegeldi» dediğini Rivâyet etmiştir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Diyetler (kanlıklar) Kitabı
Konu: Kadının Diyeti
2498-) İmâm-ı Mâlik der ki: Bu kasden değil de kişinin hataen karısına vurup yaralamasında olur. Karısına kırbaçla vurup gözünü çıkarması ve benzeri gibi. Çünkü erkeğin karısını tedip etme hakkı vardır. Kocasına karşı kanlık vazifesini yapmayan, onun meşru istek ve emirlerine uymayıp serkeşlik yapan karıyı kocasının haddi aşmaksızın dövebileceği, Nisa sûresinin 34. âyeti kerimesiyle bir kısım hadis-i şeriflerde belirtilmiştir. Yaralama ve zarar verme maksadı olmaksızın vururken yaralanırsa kısas gerekmez. Aksi takdirde gerekir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Diyetler (kanlıklar) Kitabı
Konu: Kadının Diyeti
2499-) İmâm-ı Mâlik der ki: Bir kadının asabesi (baba tarafından akrabası) ve kabilesinden olmayan kocası ve aynı kocadan çocuğu kadının işlediği cinayetin diyetini ödemesi gerekmez. Ana bir erkek kardeşleri de diyetini ödemekle sorumlu değildir. Fakat bunlar kadının mirasına daha fazla müstahakdırlar. Diyet ödeme Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanından günümüze kadar asabeye aittir. Kadının azad ettiği kölelerin durumu da böyledir. Her ne kadar bunlar kadının kabilesinden değillerse de, mirasları kadının çocuğuna aittir. Bunların cinayetinin diyeti ise, kadının kabilesine düşer.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Diyetler (kanlıklar) Kitabı
Konu: Kadının Diyeti
2500-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'den: Hüzeyl kabilesinden iki kadın (dövüştüler). Bunlardan biri diğerine bir taş atıp vurdu. O da karnındaki cenini Ana karnındaki çocuğa cenin denir. (ölü olarak) düşürdü. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), bu ceninin diyeti hakkında, bir köle veya cariye verilmesine hükmetti. Buhârî, Tıb, 76/46; Müslim, Kasame, 28/11, no:34; Şeybanî, 675.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Diyetler (kanlıklar) Kitabı
Konu: Ceninin Diyeti[14]
2501-) Said b. Müseyyeb'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) anasının karnında öldürülen ceninin diyeti olarak bir köle veya cariye verilmesine hükmedince, aleyhinde hüküm verilen kimse: Yiyip içmeyen, konuşup doğduğu zaman ses çıkarmayan ceninin diyetini nasıl öderim. Böyle hükümler batıldır» dedi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Bu adam kahinlere benziyor» buyurdu.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Diyetler (kanlıklar) Kitabı
Konu: Ceninin Diyeti[14]
2502-) Ebû Abdurrahman oğlu Rabia şöyle derdi: Ceninin diyeti elli dinar veya altıyüz dirhem takdir edilir. Hanefiler'e Malikiler, dinar (altın) takdirinde birleşiyorlar. Dirhem (Gümüş) takdirinde ise ayrılıyorlar. Hanefıler'e göre beşyüz dirhemdir. Hür müslüman kadının diyeti de, beşyüz dinar veya altıbin dirhemdir. Mâlik der ki: Hür kadına ait ceninin diyeti, kendi diyetinin onda biri kadardır. Bu onda birde, elli dinar veya altı yüz dirhemdir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Diyetler (kanlıklar) Kitabı
Konu: Ceninin Diyeti[14]
2503-) Anasının karnından sağ olarak ayrılıp da ölü olarak doğan cenine diyet gerektiğinde hiç bir kimsenin muhalefet ettiğini işitmedim.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Diyetler (kanlıklar) Kitabı
Konu: Ceninin Diyeti[14]
2504-) İmâm-ı Mâlik der ki: Sağ olarak doğup da ölen cenine tam diyet gerektiğini işittim.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Diyetler (kanlıklar) Kitabı
Konu: Ceninin Diyeti[14]
2505-) İmâm-ı Mâlik der ki: Ceninin sağ olması, doğunca ses çıkarmasıyla sabit olur. Şu halde doğunca ses çıkarıp sonra ölen ceninin diyeti tam diyettir. Cariyenin düşürdüğü ceninin diyeti anasının fiatının onda biridir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Diyetler (kanlıklar) Kitabı
Konu: Ceninin Diyeti[14]
2506-) İmâm-ı Mâlik der ki: Hamile bir kadın, bir erkek veya kadını kasden öldürse, buna doğum yapıncaya kadar kısas cezası uygulanmaz. Kasden veya hataen öldürülen kadın hamile olsa, öldüren kadının ceninine bir şey gerekmez. Şayet kadın kasden öldürülmüş ise, onu öldüren kadın kısasen öldürülür. Cenine diyet gerekmez. Şayet hataen öldürülmüşse, diyetini onu öldüren kadının akılesi öder. Cenine diyet gerekmez.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Diyetler (kanlıklar) Kitabı
Konu: Ceninin Diyeti[14]
2507-) Yahya der ki: Malik'e Yahudi ve Hıristiyan kadının karın ve benzeri yerine vurulması suretiyle düşürdüğü ceninin hükmü sorulunca: «Anasının diyetinin onda biri gerektiği kanaatindeyim» dedi.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Diyetler (kanlıklar) Kitabı
Konu: Ceninin Diyeti[14]