İmam Malik Muvatta Hadis Kitabı

1549-) İmâm-ı Mâlik der ki: Bir adam yanındaki cariyesi ile temas ettikten sonra aynı cariyenin kardeşi ile de temas etmek istese helâl olmaz. Ancak cariyesini —azad ederek, yahut mukâtebe akdi yaparak Mukâtebe akdi, bir kimsenin, cariyesi veya kölesi ile belirli bir meblağ ödedikten sonra hür olması üzerine anlaşmasıdır. yahut kölesi ile veya başka biri ile evlendirerek—kendine haram kılarsa, o zaman cariyesinin kız kardeşi ile temas edebilir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Cariye Olarak Milkinde Olan İki Kız Kardeş Veya Anne Ve Kızı İle Temas Yasağı
1550-) İmâm-ı Mâlik'e şöyle Rivâyet olundu: Ömer b. Hattab (radıyallahü anh) oğluna bir cariye hibe etti ve kendisine: «Ona dokunma. Avret mahalline baktım, (sana helâl olmaz)» dedi.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Bir Kimsenin, Babasının Cariyesi İle Temas Etmesinin Caiz Olmayışı
1551-) Malik (radıyallahü anh), Abdurrahman b. el-Mücebber'den Rivâyet eder: Salim b. Abdullah oğluna bir cariye hibe eder ve ona der ki: «Ona yaklaşma. Çünkü onunla temas etmek istedim. Fakat vücudunu gördükten sonra vaz geçtim. Yani, ben mahrem yerini gördüm, senin ona yaklaşman caiz olmaz demektir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Bir Kimsenin, Babasının Cariyesi İle Temas Etmesinin Caiz Olmayışı
1552-) Esved oğlu Ebû Nehşel, Sa'id oğlu Yahya'ya şöyle anlattı: «Muhammed oğlu Kâsım'a: Ay ışığında cariyemi çıplak (mahrem yerlerini) gördüm. Hemen ona, bir erkeğin karısına yaklaştığı gibi yaklaştım. Bunun üzerine cariyem: «Bana yaklaşma, âdet halindeyim (hayz görüyorum)» dedi. Ben de hemen kalkıp ondan uzaklaştım. Şimdi onu oğluma hibe etsem onunla cinsî münasebette bulunabilir mi?» dedim. O da (onun mahrem yerlerim gördüğüm için) onu oğluma vermeme müsaade etmedi. Kâsım'ın müsaade etmeyişinin sebebi babanın, mahrem yerlerini gördüğü bir kadınla oğlunun evlenmesinin caiz olmamasıdır. Bu yüzden bir kadının; kayın babasının yanında örtünmeden açık durması caiz ise de, ona mahrem yerlerini (vücudunu) gösteremez.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Bir Kimsenin, Babasının Cariyesi İle Temas Etmesinin Caiz Olmayışı
1553-) Mervan oğlu Abdulmelik arkadaşına bir cariye hibe eder. Bir süre sonra arkadaşına: Cariyeden ne haber?» der. O da: Onu oğluma hibe etmek istiyorum. Onunla karı koca hayatı yaşıyacak» deyince, Abdulmelik: Mervan (babam) senden daha muttaki imiş. Oğluna (bana) bir cariye hibe etti, sonra da, ona cariyenin bacaklarını açık olarak gördüğünü ve ona yaklaşmamasını tenbih etti» dedi.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Bir Kimsenin, Babasının Cariyesi İle Temas Etmesinin Caiz Olmayışı
1554-) İmâm-ı Mâlik der ki: Yahudi ve hıristiyan cariye ile evlenmek caiz değildir. İmâm-ı Mâlik'e göre ehli kitaptan bir cariye ile —yukarıdaki hadiste görüldüğü gibi— nikâh akdi ile evlenilmesi caiz değildir. Bir sözünde ise «nikâhla evlenmesi caiz olmayan ehli kitap (Yahudi ve Hıristiyan), kendi cariyesi olması bakımından onunla cinsî münasebette bulunabilir» der. Aradaki fark şudur: Gayri müslim cariyeden olan çocuk hür ölür; çünkü doğan çocuğun babası müslüman olduğu için çocuk ona tabidir. Bir kâfire köle olmak ihtimali olmaz. Aynı cariye ile nikâh akdi ile birleşirse, doğan çocuk köle olur, babasına tabi olarak da müslüman olur. Böyle olunca, bir müslüman kölenin kâfirin eline düşme ihtimali belirir. Doğan bir çocuk, nesepde babasına tâbi, köle ve cariyelikte anasına tâbi, dinde de, hangisinin dini üstünse ona tâbidir. Çünkü Allahü teâlâ Kur'an-ı Kerimde  şöyle buyurur: «Mü'min kadınların hür olanlarıyla, sizden evvel kitab verilen ümmetlerin (yahudilerin ve hristiyanların) hür kadınları (...) size helâldir.» Mâide Sûresi, 24. Bu âyette yahudi ve hıristiyan hür kadınlarla evlenmeyi helâl etmiş, «Hür mü'min kadınlarla evlenmeye gücünüz yetmezse, mü’min cariyelerinizle evlenin» Nisa Sûresi, 25. âyetinde ise, müslüman cariyelerle evlenmeye müsaade etmiş ve fakat yahudi ve hıristiyan cariyelerle evlenmeye müsaade etmemiştir. Bu âyeti kerimeyi İmam Şafii' de, İmâm-ı Mâlik gibi anlayarak (yani Yahudiliği ve Hıristiyanlığı şirkten sayarak) gayri müslim cariyelerle evlenmek (münasebette bulunmak) caiz değildir demiştir. Hanife ise cariye hususundaki hükmün umumi oluşunu esas olarak, aşağıdaki hadise de dayanarak —müslümanı tercih etmekle beraber— gayri müslim cariyelerle de evlenmek caizdir demiştir: İbn Abbas'tan şöyle Rivâyet olundu: bu ümmete hükümleri geniş bıraktığı içindir ki, Yahudi veya Nasrani de olsa cariyelerle evlenmek caizdir.» (Ebussuud Tefsiri, c.1, s.333)

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Yahudi Ve Hıristiyan Cariyeleri Nikahlamak Yasağı
1556-) İmâm-ı Mâlik der ki: Kişinin Yahudi ve Hıristiyan cariyesi kendisine helâldir. Onunla karı koca hayatı yaşayabilir. Fakat Mecûsi cariyesi helâl olmaz. Nikâh yoluyla hürleriyle cinsî münasebetin caiz olduğu din mensuplarının cariyeleriyle cinsî münasebet (nikâh değil) caizdir. Nikâh yoluyla hürleriyle cinsî münasebetin caiz olmadığı din mensuplarının cariyeleriyle cinsî münasebeti de caiz değildir. (Zürkarî, III/196).

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Yahudi Ve Hıristiyan Cariyeleri Nikahlamak Yasağı
1557-) Saîd b. el-Müseyyeb der ki: muhsana olanlar, kocası olan evli kadınlardır. Bunlarla da evlenmek caiz değildir. Evlenince nikâh batıldır, zina sayılır. Zinayı ise Allah haram kılmıştır.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: İhsan Evlilik
1558-) İbn Şihab ve Kasım b. Muhammed derler ki: Hür kimsenin nikahlayıp da temas ettiği cariye artık muhsana sayılır.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: İhsan Evlilik
1559-) İmâm-ı Mâlik der ki: Kendisine yetiştiğim âlimlerin hepsine göre, cariye ile evlenen hür kimse muhsan sayılır. Evli kadına muhsana, evli erkeğe muhsan denilir. Bunların her ikisi de zina yaparsa —şer'an— recim (ölüm) cezasına çarptırılırlar.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: İhsan Evlilik
1560-) Köle ile evlenen hür kadın da muhsana sayılır.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: İhsan Evlilik
1561-) İmâm-ı Mâlik der ki: Hür bir kadın kölesi ile evlenirse o köle muhsan sayılamaz. Ancak nikâhında iken kölesini azad eder, kölesi de azad edildikten sonra onunla münasebette bulunursa o zaman muhsan sayılır. Azad etmeden önce köle, hanımından ayrılırsa muhsan sayılmaz. Kendisini azad ettikten sonra hanımı ile evlenir, onunla temas ederse o zaman muhsan sayılır.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: İhsan Evlilik
1562-) Bir cariye, hür efendisi ile evlenir, azad edilmeden boşanırsa muhsana sayılmaz. Azad edildikten sonra evlenip, kocası ile münasebette bulununca muhsana sayılır. Çünkü bir cariye hür bir kimse ile evlenir, kocası onu azad eder ve azad ettikten sonra onunla münasebette bulunursa muhsana olur.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: İhsan Evlilik
1563-) İmâm-ı Mâlik der ki: Hür bir müslüman hür bir yahudi veya Hıristiyan yahut müslüman cariye, ile nikâh kıyıp, onlardan biriyle münasebette bulunduğunda muhsan olur.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: İhsan Evlilik
1564-) Ali (radıyallahü anh)'den Rivâyet olundu: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Hayber savaşı günü Muta' nikâhını ve ehlî merkep etinin yenilmesini yasakladı. Buhari, 64- Megazî, 38; Müslim, 16-Nikâh, 2; no: 29-32. Önceleri —zaruret ve ihtiyaç gereği— ehli merkep eti  helâldi, sonra yasaklandı. Vahşi eşeğin eti helâl kılındı

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Muta’ Nikâhı[41]
1565-) Zübeyr oğlu Urve anlatıyor: kızı Havle, Hazret-i Ömer'in huzuruna girerek: Ümeyye oğlu Rebîa bir kadınla Muta' usulü birleşti, kadın hamile kaldı» deyince, Hazret-i Ömer kızdı, hırkasını sürükleyerek çıkarken şöyle söyledi: Bu müt'adir. Önceden hükmü bana bırakılsa idi, bunu yapanları recm ederdim. (Taşlayarak öldürürdüm.)»

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Muta’ Nikâhı[41]
1566-) Ebû Abdurrahman oğlu Rebîa': «Köle dört kadına kadar alabilir» der. Mâlik der ki: Bu hususta duyduğumun en güzeli budur.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Kölelerin Evlenmesi
1567-) İmâm-ı Mâlik der ki: «(Köle hususunda) Kölenin durumu Muhallil» Muhallil, kocasından üç talakla boşanan kadını, —kocası ile tekrar evlenmesi caiz olsun diye—boşamak şartıyla nikahlayan kimsedir. Bu tür evlenmeye, «tahlil» denir. Resûlüllah bu niyetle evlenen erkeğe ve kadına lanet etmiştir. üç talakla boşanan bir kadın, başka biriyle evlenip boşanmadan eski kocasıyla evlenemez. Fakat yeni koca bu kadınla gerçekten sürekli karısı olması niyetiyle evlenmelidir. Herhangi bir sebeple kendi isteğiyle karısını boşarsa, bu kadın tekrar eski kocası ile evlenebilir. İkinci koca kadının eski kocasıyla evlenebilmesi için nikahlayıp tekrar boşamak üzere anlaşmalı evlenirse, bu adama «muhallil» denir ki, Resûlüllah gibi değildir. Efendisi izin verirse nikâhı sahihdir. İzin vermezse sahih değildir. Karısından boşatılır. Muhallil ise niyeti ile evlenmiş ise mutlaka boşatılır.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Kölelerin Evlenmesi
1568-) İmâm-ı Mâlik der ki: Bir kadının kocası köle olarak mülkiyetine girerse yahut bir adamın karısı cariye olarak mülkiyetine geçerse, boşama olmaksızın bu mülkiyet hükümsüzdür. Yeni bir nikâhla birleştiklerinde birbirinden —hadiseler yüzünden istemeyerek— ayrılmaları boşanma sayılmaz. Boşadıktan sonra köle veya cariye olarak mülkiyetine geçerse, bu mülkiyet hüküm ifade eder. Yani kadının boşandığı kocası kendisinin kölesi ve adamın boşadığı karısı da cariyesi olur.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Kölelerin Evlenmesi
1569-) İmâm-ı Mâlik der ki: Bir kadın köle olan kocasını mülkiyetine geçirdikten sonra azat ederse onun iddetinde (ayrıldıktan sonra bekleme süresinde) sayılır. Ancak yeni bir nikâhla birleşebilirler.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Kölelerin Evlenmesi
1570-) İbn Şihab'dan şöyle Rivâyet olundu: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in zamanında kocaları henüz kâfir olan bazı kadınlar hicret etmeksizin müslüman olmuşlardır. Onlardan biri de Mugıyra oğlu Velid'in kızıdır ki Ümeyye oğlu Safvan’ın karısı idi. Mekke'nin fethi günü müslüman oldu. Kocası Safvan İslama girmedi ve kaçtı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Safvan'a, amcası Ümeyy oğlu Vehb'i —güven altında olduğuna işaret olmak üzere hırkasını vererek— peşinden gönderdi ve islâm'a davet etti. Vehb'e şöyle talimat verdi. Safvan razı olursa İslâm'ı kabul edecek, gelmek istemezse ona iki ay müddet tanınmıştır. elinde hırka ile Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanına gelince cemaat arasında: Ya Muhammed! İşte şu Umeyr oğlu Vehb, hırkanı bana getirerek beni çağırdığım, razı olursam İslama gireceğimi, olmazsam bana iki ay süre tanıyacağını söyledi» deyince Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem): Ey Ebû Vehb! Bineğinden inebilirsin.» buyurdu. Safvan: Hayır. Bana kararını açıklamadan vallahi inmem» deyince Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Sana dört ay süre tanıdım» buyurdu. üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Hevâzin kabilesini İslâma davet etmek üzere Huneyn'e hareket etti. Orada Safvan'a haber göndererek emanet olmak üzere silah ve bazı malzeme getirmesini söyledi. Safvan gelince: Bunları kendi rızamla mı vereceğim, yoksa zorla mı alacaksın?» dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'da: rızanla» buyurunca, yanındaki silah ve malzemeyi verdi. sonra Safvan —kendisi kâfir, karısı müslüman olarak— Resûlüllah ile birlikte Huneyn ve Taif savaşlarına katıldı. Müslüman oluncaya kadar da Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) karısını ondan ayırmadı. İslam'a girdikten sonra eski nikâhlarıyla hayatlarını sürdürdüler. İbn Abdilber der ki: Sahih bir yoldan muttasıl olduğunu bilmiyorum. Bu, siyer bilginlerince bilinen bir hadistir. İbn Şihab, bu bilginlerin imamıdır. Bu hadisin şöhreti, isnadından daha güçlüdür. Ayrıca bkz, Müslim, 43- Fedâil, 14, no: 59. Ekrem'in kâfir olan Safvan'ın müslüman karısını ayırmayışı o günün durumuna göre idi. Hem de Safvan’ın islam'a gireceğine inanıyordu. Yoksa İslâm dininin kesin hükmü, bir müslüman kadın, — dini ne olursa olsun— müslüman olmayan bir adamın karısı olamaz, şeklindedir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Karısı Kendisinden Önce Müslüman Olan Müşrikin Nikâhı
1571-) İbn Şihab der ki: Safvan, karısının müslüman oluşundan bir ay kadar sonra İslam'a girmiştir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Karısı Kendisinden Önce Müslüman Olan Müşrikin Nikâhı
1572-) İbn Şihab der ki: Kocası küffar memleketinde kâfir olarak kalan bir kadın, Allah ve Resulü uğrunda hicret edip müslüman olunca kocasından kesin olarak ayrılıyordu. Ancak kocası —iddeti bitmeden— müslüman olarak hicret eder gelirse ayrılık olmuyordu.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Karısı Kendisinden Önce Müslüman Olan Müşrikin Nikâhı
1573-) İbn Şihab der ki: Haris b. Hişam’ın kızı ümmü Hakîm, Ebû Cehil oğlu İkrime'nin karısı idi, Mekke'nin fethi günü müslüman oldu. Kocası Ikrime müslüman olmada, kaçtı Yemen'e gitti. Peşinden karısı Ümmü Hakîm, Yemen'e kadar giderek onu İslama davet etti. O da İslamı kabul etti. Fetih senesi Medine'ye geldiler. Huzura girdiğinde Resûlüllah onu görünce sevinerek kalktı, onu karşıladı. Ikrime de Resûlüllah'a biat etti. (Ömrünün sonuna kadar din uğrunda mücadele ve cihad yapacağına söz verdi.) Bundan sonra karısıyla eski nikâhlarıyla yaşadılar.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Karısı Kendisinden Önce Müslüman Olan Müşrikin Nikâhı
1574-) İmâm-ı Mâlik der ki: Koca müslüman olur, karısı kâfir kalırsa karısı islam'a çağrılır, kabul etmezse nikâhları bozulur. Çünkü Allahü teâlâ: kadınları nikâhınızda tutmayın» (Mumtahine, 60/10) buyurmuştur. Şeybanî, 602. kâfir demek hiç bir semavi dini kabul etmeyen, yani ehli kitap olmayan demektir. Yoksa müslüman bir erkeğin Yahudi veya Hıristiyan bir kadınla evlenmesi caizdir. Yine karı koca Hıristiyan olur veya Yahudi koca müslüman olur, karısı kendi dininde kalmak isterse nikâhları bozulmaz, evlilik hayatları devam eder.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Karısı Kendisinden Önce Müslüman Olan Müşrikin Nikâhı
1575-) Enes b. Malik (radıyallahü anh) anlatıyor: Abdurrahman b. Avf (radıyallahü anh) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in huzuruna geldi, üzerinde evlilik belirtisi vardı. Resûl-i Ekrem sorunca evlendiğini söyledi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ne kadar mehir verdiğini sordu, o da: Bir hurma çekirdeği ağırlığında altın verdim» dedi. Bunun üzerine Hazret-i Peygamber: Bir koyun da olsa kes, düğün yap» buyurdu. Buhârî, Nikâh, 67/54; Müslim, Nikâh, 16/12, no: 79-83.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Düğün İle İlgili Hükümler
1576-) Said oğlu Yahya'dan şöyle Rivâyet edildi: « Bana nakledildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) düğüne gelenlere et ve ekmek yedirirdi. İbn Mace (Nikâh, 9/24), mevsul olarak Rivâyet eder.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Düğün İle İlgili Hükümler
1577-) Abdullah b. Ömer, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in şöyle dediğini Rivâyet etti: biriniz düğüne davet edilirse, gitsin.» Buharî, Nikâh, 67/71; Müslim, Nikâh, 16/15, no: 96.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Düğün İle İlgili Hükümler
1578-) Ebû Hüreyre'nin şöyle dediği Rivâyet olundu: En kötü sofra fakirlerin çağırılmayıp sadece zenginlerin davet edildiği düğün yemeğidir. Kim davet edilir de gitmezse, Allah'a ve Resulüne âsi olmuş olur.» Buharî, Nikâh, 67/72; Müslim, Nikâh, 16/15, no: 107

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Düğün İle İlgili Hükümler
1579-) Enes b. Malik anlatıyor: terzi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı, hazırladığı bir yemeğe davet etti. Ben de beraber gittim. Ev sahibi arpa ekmeği ve kabak çorbası çıkardı. Yerken Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in çorbadaki kabaklan topladığını gördüm. O günden sonra kabağı sevmeye başladım. Buhârî, Et'ımi, 70/4; Müslim, Eşribe, 36/21, no: 144.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Düğün İle İlgili Hükümler
1580-) Eşlem oğlu Zeyd'den Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şöyle dediği Rivâyet olundu: Sizden biriniz bir kadınla evlenir veya bir cariye satın alırsa, perçeminden (kakülünden) tutsun. Uğurlu ve bereketli olması için dua etsin. Deve satın alınca da elini hörgücüne koysun, şeytanın şerrinden (devenin tekme ve ısırmasından) Allah'a sığınsın.»

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Nikâhla İlgili Diğer Hadisler
1581-) Ebû Zübeyr el-Mekkî der ki: adam birinin kız kardeşini istedi. Kardeşi de bacısının zina ettiğini söyledi. Bunu işiten Hazret-i Ömer (radıyallahü anh) neden unutulmuş hadiseyi söyledin diye kızın kardeşini dövdü (veya neredeyse dövmek üzereydi).

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Nikâhla İlgili Diğer Hadisler
1582-) Rebia b. Ebi Abdurrahman'dan şöyle Rivâyet edildi: Muhammed oğlu Kasım ve Zübeyr oğlu Urve şöyle derlerdi: Dört karısı olan bir adam zevcelerinden birini boşasa, istediği takdirde evlenebilir. Onun iddetinin bitmesini beklemesi gerekmez.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Nikâhla İlgili Diğer Hadisler
1583-) Kasım b. Muhammed ile Urve b. Zübeyr yukardaki fetvayı, Medine'ye geldiği sene Abdülmelik oğlu Velid hakkında vermişlerdi. Şu kadar var ki, Muhammed oğlu Kasım: «Velîd karısını muhtelif meclislerde boşadı» dedi.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Nikâhla İlgili Diğer Hadisler
1584-) Said b. Müseyyeb der ki: Üç şeyle oynanmaz, şaka yapılmaz: Nikâh, talak ve köle âzad etmek. (Bunlarda çok ciddi olmak gerekir.) Ebu Davud, Talak, 13/9; Tirmizi, Talâk, 11/9; İbn Mace, Talâk, 10/13.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Nikâhla İlgili Diğer Hadisler
1585-) Hadîc oğlu Râfi anlatıyor: Ensardan (Medine'li) Mesleme oğlu Muhammed’in kızıyla evlendim. Yaşlanınca üzerine genç bir kızla evlendim. Genç karıma daha fazla önem veriyordum, ilk karım ayrılmak istedi, onu bir talak ile boşadım. İddeti bitmek üzereyken onunla tekrar birleştim. Sonra yine genç karıma yakınlık gösterince tekrar ayrılmak istedi, onu bir talak daha boşadım. İddeti bitmeden onunla tekrar birleştim. Daha sonra genç karıma yakınlık ve iltifatım devam edince yine boşanmak istedi. Bunun üzerine ona: Ne diyorsun? iyi düşün. Bir talak kaldı. (Seni tekrar boşarsam bir daha birleşemeyiz.) Genç hanımdan daha az iltifat görerek yaşamaya razıysan evliliğimiz devam etsin. Buna razı olmazsan bir daha birleşmemek üzere seni üçüncü kez boşayacağım» dedim. O da: Ben bu hale razıyım, evliliğimiz devam etsin» dedi, ben de onu bir daha bırakmadım. Bu hale razı olduğunu söyleyince ben de bunda bir vebal görmedim. Şeybanî, 586.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Nikâhla İlgili Diğer Hadisler
1586-) Malik, şunları Rivâyet etti: Bir kişi Abdullah b. Abbas'a: «Ben kanını yüz talak ile boşadım. Hakkımdaki görüşün nedir?» deyince İbn Abbas ona: Kadın senden üç talak ile boş oldu. (Geri kalan) doksanyedi talakla da Allah'ın âyetlerini alaya almış oldun» dedi.  islâm'da kocanın karısını en fazla üç talakla boşama yetkisi vardır. Bunun üstünde söylenen sözlerin bir değeri yoktur.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Talak (boşama/boşanma) Kitabı
Konu: Talakı Bainle Boşama[1]
1587-) İmâm-ı Mâlik'ten Rivâyet olundu: Bir adam Abdullah b. Mes'ud'a gelerek: Karımı sekiz talak boşadım» deyince İbn Mes'ud: « Sana nasıl fetva verildi?» diye sordu. O da: Karın üç talakla boş olmuş denildi» diye cevap verdi. İbn Mes'ud devamla şöyle dedi: Doğru söylemişler, kim Allah'ın emrine uygun olarak boşarsa Allah (bu boşamanın hükmünü) açıklamıştır. Bir kimse de kendi aleyhine gevezelik yaparsa, bu hatası kendine aittir. Kendi aleyhinize mugalata yapıp da bizi uğraştırmayın. Hüküm, onların dediği gibidir. (Karın senden üç talak ile boştur)».

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Talak (boşama/boşanma) Kitabı
Konu: Talakı Bainle Boşama[1]
1588-) Ebû Bekir b. Hazm şöyle demiştin Ömer b. Abdülaziz bana: (kesinlikle) sözü (Talak-ı bain) hakkında âlimler ne hüküm veriyor?» diye sorunca, ben ona şöyle cevap verdim: b. Osman elbetteyi bir talak sayıyor.» Bunun üzerine Ömer b. Abdülaziz: talak (Boşama hakkı) bin tane olsa, elbette kelimesi hepsini içine alır. Elbette sözünü kullanan, son sözü söylemiş olur. (Yani karısı üç talak ile boş olur).» dedi.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Talak (boşama/boşanma) Kitabı
Konu: Talakı Bainle Boşama[1]
1589-) İbn Şihab'dan Rivâyet edildi: Mervan b. Hakem, Elbette kaydıyla karısını boşayanın karısının üç talak boş olduğuna hükmederdi. Mâlik der ki: Üç talak hakkında duyduklarımın en uygunu budur.  Hanefi mezhebine göre, bu sözle şayet üç talaka niyet etmemişse bain talak vaki olur. Şafiî mezhebine göre ric'î talak vaki olur.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Talak (boşama/boşanma) Kitabı
Konu: Talakı Bainle Boşama[1]
1590-) İmâm-ı Mâlik'e şöyle Rivâyet olundu: Irak'tan, Ömer b. Hattab'a bir adamın karısına (boşama kasdiyle) «ipin boynunda» dediğini yazdılar. Bunun üzerine Ömer b. Hattab da (Irak'taki) valisine: Ona hac mevsiminde benimle Mekke'de görüşmesini söyle diye yazdı. Hazret-i Ömer, Beytullahı tavaf ederken ismi geçen adam, Hazret-i Ömer'le karşılaşıp, selâm verince, Hazret-i Ömer: Kimsin?» diye sordu. O da cevaben: gelmesini emrettiğin kişiyim», deyince Hazret-i Ömer: Şu Kabe'nin Rabbı hakkı için sana soruyorum, karına «ipin boynunda» derken niyetin neydi?» Buradan başka bir yerde bana yemin verseydin gerçeği söylemezdim. Bu sözümle karımı boşamayı kasdettim» deyince Hazret-i Ömer: Hüküm, istediğin gibi olmuştur, (yani karın senden boştur)» dedi.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Talak (boşama/boşanma) Kitabı
Konu: Erkeğin, Boşama Niyetiyle Karısına Serbestsin, Kurtuldun Gibi Sözleri
1591-) İmâm-ı Mâlik'e şöyle Rivâyet olundu: Ali b. Ebî Talib, karısına «sen bana haramsın» diyen bir kişi hakkında: Karısı üç talakla boştur» Hanefi mezhebine göre, bain talak vaki olur. diye fetva verirdi. Mâlik der ki: Üç talak konusunda işittiğimin en uygunu budur.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Talak (boşama/boşanma) Kitabı
Konu: Erkeğin, Boşama Niyetiyle Karısına Serbestsin, Kurtuldun Gibi Sözleri
1592-) Nafî'den Rivâyet edildi, Abdullah b. Ömer der ki: (Bir kimsenin karısını boşama niyetiyle): «Sen serbestsin veya ben senden kurtuldum» demesi üç talak sayılır.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Talak (boşama/boşanma) Kitabı
Konu: Erkeğin, Boşama Niyetiyle Karısına Serbestsin, Kurtuldun Gibi Sözleri
1593-) Muhammed'in oğlu Kasım'dan Rivâyet edildi: Bir ailenin kızıyla adamın biri evliydi. Adam, karısının ailesine «alın kızınızı ne yaparsanız yapın» dedi. Bunun üzerine fakihler, o kadının bir talak ile boş olduğuna hükmettiler. Şeybanî, 600

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Talak (boşama/boşanma) Kitabı
Konu: Erkeğin, Boşama Niyetiyle Karısına Serbestsin, Kurtuldun Gibi Sözleri
1594-) İbn Şihab, Karısına: «Sen benden, ben de senden kurtuldum» diyen bir adam hakkında, der ki: kadın üç talak ile boştur. Tıpkı elbette ile boş olan kadın gibi.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Talak (boşama/boşanma) Kitabı
Konu: Erkeğin, Boşama Niyetiyle Karısına Serbestsin, Kurtuldun Gibi Sözleri
1595-) İmâm-ı Mâlik der ki: Bir adam, «Sen serbestsin» veya «sen kurtuldun» ya da «sen kesin olarak boşsun» derse, bu üç talak sayılır. (Nikâhtan sonra) karısına yaklaşmadan yukardaki sözleri söyleyen kimse hakkında, bir veya üç talaktan hangisine niyyetlendi ise o kadar talak vaki olur. Adam «bir tane kasdettim» derse yemin ettirilir, o şahıs, karısına taliplilerden biri olur. Zira kocasıyla temasta bulunmuş bir kadını, kocasından ancak üç talak kesin olarak ayırır. Böylece kadın kocasından kurtulur ve serbest olur. Kocasıyla temas etmemiş bir kadın hakkında bu işi bir talak görür. Mâlik der ki: Bu konuda işittiğimin en uygunu Şihab'ın sözüdür.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Talak (boşama/boşanma) Kitabı
Konu: Erkeğin, Boşama Niyetiyle Karısına Serbestsin, Kurtuldun Gibi Sözleri
1596-) İmâm-ı Mâlik'e şöyle Rivâyet edildi: Bir adam, Abdullah b. Ömer'e gelerek: Ya Eba Abdurrahman, boşama yetkisini karıma verdim. O da kendisini boşadı. Bu konuda görüşün nedir?» dedi. b. Ömer: Görüşüm karının dediği gibi (yani boştur)» deyince, adam: Yapma, ya Eba Abdurrahman» dedi. Ömer: Ben mi yapıyorum? Onu sen yaptın», karşılığını verdi.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Talak (boşama/boşanma) Kitabı
Konu: Boşama Yetkisini Kadına Vermek Suretiyle Boşanma
1597-) Nafî'den: Abdullah b. Ömer şöyle derdi: karısına boşama yetkisini verirse hüküm, karının verdiği hükümdür» (yani kendisini boşarsa boş olur, boşamaz ise boş olmaz). Yalnız (koca karısına) mani olur. yalnız bir talakla boşama yetkisini vermeyi kasdettim.» derse, yemin eder, (ric'î talak vaki olur), iddeti içerisinde karısına döner.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Talak (boşama/boşanma) Kitabı
Konu: Boşama Yetkisini Kadına Vermek Suretiyle Boşanma
1599-) Abdurrahman b. Kasım babasından Rivâyet etti: Sakîf kabilesinden bir adamın boşama yetkisini karısına vermesi üzerine karısı, ona: Sen talaksın (boşsun)» dedi ve adam sustu. Sonra tekrar: « Sen talaksın» dedi. Kocası: Ağzında taş (söyleyeceğin bir olay) mı var?», dedi. Kadın tekrar: Sen talaksın» deyince, kocası (tekrar): Ağzında taş mı var?» dedi. Bunun üzerine davalarım görmesi için Mervan b. Hakem'e gittiler. Mervan adama, karısına yalnız bir talakla boşama yetkisi verdiği hakkında, yemin ettirdi ve karısını ona verdi. der ki: hüküm (babam) Kasım'ın hoşuna giderdi» ve bu konuda işittiklerinin en uygunu olduğu görüşündeydi. Mâlik der ki: konuda işittiklerimin en uygunu ve en hoşuma gideni budur.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Talak (boşama/boşanma) Kitabı
Konu: Boşama Yetkisini Kadına Vermekle Bir Talak Hakkını Kullanma
1600-) Hazret-i Aişe der ki: «Ebû Bekir'in oğlu (kardeşim) Abdurrahman'a Ebû Ümeyye kızı Kureybe'yi (ailesinden) istedim. Onlar da verdiler. Sonra Abdurrahman'a sitem ederek: Biz, Onun değil, Hazret-i Aişe'nin hatırı için verdik» dediler. Bunun üzerine Hazret-i Aişe Abdurrahman'a (haber) göndererek durumu bildirince Abdurrahman da boşama yetkisini (hanımı) Kureybe'ye verdi. Kureybe, kocasını tercih etti. Bu olay talak sayılmadı.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Talak (boşama/boşanma) Kitabı
Konu: Kadına Boşama Yetkisini Vermek, Boş Olmasını Gerektirmez