İmam Malik Muvatta Hadis Kitabı

1801-) İmâm-ı Mâlik der ki: Bizdeki ittifaka göre, biri bir köle satın alır da bunda iadeyi gerektirecek bir kusur görür, bu sırada kendi yanında da birbaşka kusur meydana gelirse bakılır: Eğer kendi yanında meydana gelen kusur elinin kesilmesi ve bir gözünü kaybetmesi gibi önemli ise, müşteri iki şey arasında muhayyer kılınır: Ya satanın yanındayken meydana gelen kusur bedeli takdir edilerek ödeyeceği miktardan düşülür, yahut da kendi yanında meydana gelen kusurun bedelini ödeyerek köleyi geri verir. yanında ölürse geri iadesi mümkün olmadığı için birinci şekli kabul etmek mecburiyetinde kalır. Mesela köle yüz dinara alınmış, ama kusurlu olarak seksen dinar takdir edilirse, müşteriden yirmi dinar eksik alır.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Kölede Kusur
1802-) İmâm-ı Mâlik der ki: Bulunduğu bir kusurdan dolayı cariyeyi eski sahibine iade eden kimse eğer cariye ile münasebette bulunmuşsa bakılır: Cariye bakire ise, değerindeki eksilme farkını satana öder. Bakire değilse bir şey gerekmez.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Kölede Kusur
1803-) İmâm-ı Mâlik der ki: Biri kendisine miras yoluyla veya başka yollarla intikal eden köle, cariye veya hayvanı çıkacak kusurlardan sorumlu olmamak üzere satarsa, bunlardaki hiç bir kusurdan sorumlu tutulmaz. Ancak satarken bildiği bir kusur var da onu gizlemişse, o zaman sorumlu olur. Sattığı şey kendisine iade edilir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Kölede Kusur
1804-) İmâm-ı Mâlik der ki: İki cariye mukabilinde bir cariye satılır da sonra bu iki cariyeden birinde akdi bozacak bir kusur meydana gelirse, önce iki cariyenin bedeli olan tek cariyenin kıymeti satın alındığı gün itibariyle takdir edilir, sonra da kusur nazarı dikkate alınmadan o iki cariyenin fiatlan biçilir, ikiye bölünür, böylece her bir cariyenin fiatı belli olmuş olur. Daha sonra, kusurlu cariyeye bakılır, kusuru dolayısıyla bedelinden eksilen —az olsun, çok olsun— müşterinin vereceğinden düşülür.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Kölede Kusur
1805-) İmâm-ı Mâlik der ki: Bir adam bir köle satın alıp da çok veya az bir ücretle çalıştırdıktan sonra iadeyi gerektiren bir kusur bulursa, köleyi sahibine iade eder, kölenin bu müddetteki kazancı müşterinin olur. Memleketimizdeki çoğunluk bu görüştedir. Yine bir adam bir köle satın alsa, köle müşteriye kendi patının kat kat üstünde bir bina yapsa, sonra müşteri köleyi vâkıf olduğu bir kusurdan dolayı satana geri verse, bu çalışmasına mukabil satana bir şey verilmez. Başkasının işinde ücretle çalıştırması durumu da böyledir, ücreti müşteride kalır. Çünkü onun köleyi koruma mesuliyeti vardır. İşte bize göre hüküm budur.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Kölede Kusur
1806-) İmâm-ı Mâlik der ki: Bizdeki ittifaka göre, bir akidle bir grup köle satın alan kimse, kölelerden birinin çalınmış olduğunu veya bunlardan birinde bir kusurun varlığını farkederse bakılır: Eğer çalınan veya kendisinde kusur bulunan, kölelerin gözdesi veya en pahalısı ise ya da diğer köleleri bunun için satın almışsa, akid temelden bozulur. Bütün köleler geri verilir. Eğer çalınan veya kendişinde kusur bulunan köle, kölelerin en iyisi değil veya müşteri bunun için o köleleri almamış, bilir kişilere göre de o kölelerin en iyisi değilse, o zaman kusurlu köle geri verilir veya çalınanın kıymeti hesap edilerek geri alınır.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Kölede Kusur
1807-) Ubeydullah b. Abdullah'dan: Abdullah b. Mesud, Sakîf kabilesinden olan hanımı Zeynep'den bir cariye satın aldı. Zeynep ona; Şayet bu cariyeyi satarsan sattığın fiata bana vereceksin,» diye şart koştu. Abdullah b. Mesud da bunun hükmünü Ömer b. Hattab'a sordu. Hazret-i Ömer (radıyallahü anh): «Cariyede herhangi bir kimsenin şartı olduğu müddetçe, ona yaklaşma» dedi. Şeybanî,790

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Şartla Satılan Carîye
1808-) Abdullah b. Ömer şöyle derdi: «Kişi ancak istediği anda satabileceği, bağışlıyabileceği, yanında alıkoyabileceği ve istediği şeyi yapabileceği cariye ile birleşebilir.» Şeybanî, 791

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Şartla Satılan Carîye
1809-) İmâm-ı Mâlik der ki: Satmamak, bağışlamamak ve bunlara benzer bir takım şartlarla cariye satın alan kimsenin onunla cinsî münasebette bulunması caiz değildir. Zira bu adam cariyeyi satmaya ve bağışlamaya malik değildir. Buna malik olmayınca, cariyedeki mülkiyet hakkı tam değildir. Çünkü kendi cariyesinde başkası tarafından istisna yapılmıştır. (Serbest tasarrufu kısıtlanmıştır.) Bu şart varken, cariyeye yaklaşması caiz değildir. Böyle şartla satış da mekruhtur.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Şartla Satılan Carîye
1810-) İbn Şihab'dan: «Amir oğlu Abdullah, Osman b. Affan'a Basra'dan satın aldığı evli bir cariyeyi hediye etti. Osman (radıyallahü anh) da: Kocası kendisinden ayrılıncaya kadar, bu cariyeye yaklaşmam» deyince İbn Amir kocasını razı etti. O da karısını boşadı. Şeybanî, 795.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Evli Bir Cariyeye Efendisinin Yaklaşmasının Haram Oluşu
1811-) Ebû Seleme'nin Rivâyet ettiğine göre, babası Abdurrahman b. Avf bir cariye satın aldı. Kocası bulunduğunu anlayınca geri verdi. Şeybanî, 794.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Evli Bir Cariyeye Efendisinin Yaklaşmasının Haram Oluşu
1812-) Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh)'den: Resûlüllah şöyle buyurdu: «Her kim dişi çiçeklerine erkek çiçeği aşılanmış bir hurmalık satarsa, bunun meyvesi satana aittir. Fakat meyvesi müşteriye ait olmak üzere satılmışsa meyve müşterinin olur.» Buhârî, Buyu, 34/90; Müslim, Buyu, 21/15, no: 77; Şeybanî, 792, 793.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Ağacı Satılan Meyvenin Durumu
1813-) İbn Ömer'den: «Resûlüllah olgunlaşması belirinceye kadar, ağaç üzerindeki meyvenin alım satımını alıcıya da satıcıya da yasakladı.» Buharî, 34 - Buyu, 85; Müslim, 21- Buyu, 13, no: 49; Şeybanî, 759. Hanefilere göre, ağaç üzerinde tamamen beliren meyveyi, yenecek kıvama ister gelsin, isterse gelmesin satmak şahindir. Meyve ve sebzelerin bir kısmı belirmiş olup bir kısmı belirmemiş ise, belirenlere tabi kılarak, bunları da satmak sahihtir. (Bk. Mecelle, Mad. 206-207).

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Ağaçtaki Meyvenin Olgunlaşmadan Önce Satışının Yasak Oluşu
1814-) Enes b. Malik şöyle Rivâyet etti: Resûlüllah dalındaki hurmanın satışını olgunluk belirtileri görülünceye kadar yasakladı. Kendisine: Ya Resûlallah olgunluk belirtisi nasıl olur?» diye sorulunca: Kızarınca» cevabını verdi ve (devamla): «Söyleyin bakalım, Allah bu meyveyi helak ederse (ağaçtaki meyve afete uğrarsa) herhangi biriniz, mü'min kardeşinizin parasını, ne karşılığında alacak?» Buharî, Zekât, 24/58, Buyu, 34/87; Müslim, Musâkat, 22/3, no: 15.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Ağaçtaki Meyvenin Olgunlaşmadan Önce Satışının Yasak Oluşu
1815-) Abdurrahman’ın kızı Amre (radıyallahü anh)'den: «Resûlüllah afetten kurtuluncaya kadar (olgunlaşıncaya kadar) meyve satışını yasakladı.» Bu hadis mürseldir, İbn Abdilber onu mevsul yapmıştır.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Ağaçtaki Meyvenin Olgunlaşmadan Önce Satışının Yasak Oluşu
1816-) İmâm-ı Mâlik der ki: Olgunlaşmadan önce yapılan satış, belirsiz satıştır. Şeybanî,76Û.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Ağaçtaki Meyvenin Olgunlaşmadan Önce Satışının Yasak Oluşu
1817-) Hârice b. Zeyd der ki: «Babam Zeyd b. Sabit ağaçtaki meyvesini Süreyya yıldızı doğuncaya kadar satmazdı.»

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Ağaçtaki Meyvenin Olgunlaşmadan Önce Satışının Yasak Oluşu
1818-) İmâm-ı Mâlik der ki: Karpuz, kavun, hıyar, havuç olgunlaşmaya başlayınca, bize göre satışı helâl ve caizdir. Sonra çıkan mahsulün hepsi arkası kesilip tükeninceye kadar müşteriye aittir. Bunun için belirli bir vakit de tayin edilmez. Çünkü bunun vakti, insanlar arasında bilinmektedir. Bazen afet vuku bulup sebzeleri derlenme vaktinden önce yok eder. Meydana gelen afet, sebzenin üçte birini veya daha fazlasını helak ederse, o zaman bu miktarı mal sahibine ödeyeceği paradan düşer.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Ağaçtaki Meyvenin Olgunlaşmadan Önce Satışının Yasak Oluşu
1819-) Zeyd b. Sabit demiştir ki: «Resûlüllah, Ariyye Sahibinin ağaçtaki toplayacağı meyvelerini tahmin ederek satmasına müsaade etti» Buhârî, Buyu, 34/82; Müslim, Buyu, 21/14, No: 60; Şafiî, Risale, no: 908; Şeybanî, 757. Hurmanın meyvesini bağışlamaktır. Nitekim hurma sahibi Arapların, hurması olmayan fakirlere hurma ağacının meyvesini bağışladıkları bilinmektedir, İmâm-ı Mâlik'e göre, ariyye alış verişi şöyledir: Bir kimse hurmalığındaki hurmalardan bir kısmını başkasına bağışlar, sonra bu adamın bahçesine girip çıkmasından rahatsız olunca bunu, kuru hurma mukabilinde geri satın alır. (San'anî, Sübülü's-Selâm, c.3, s. 45). Hanefîler de ariyyeyi İmâm-ı Mâlik gibi izah etmektedirler. (Sehârenfûrî, Bezlü'l-Mechud, c.15, s. 25). Ulemaya göre, ariyye alış verişi caizdir. Ama bunun şeklinde ihtilaf edilmiştir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Ariyye Beyi İle İlgili Hadisler
1820-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'den: «Resûlüllah beş ölçek veya daha az ariyyelerin satışına müsaade etti.» Buhârî, Buyu, 34/83; Müslim, Buyu, 21/14, no: 71; Şeybanî, 758. Davud, beş ölçek mi, daha az mı olduğu hususunda şüpheye düştü.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Ariyye Beyi İle İlgili Hadisler
1821-) İmâm-ı Mâlik der ki: Ağaçtaki yaş hurma, dikkatle tahmin edilerek kuru hurma ile satılır. Buna ruhsat verilmiştir. Çünkü bu tevliye (aldığı fîata satma), satış akdini bozma ve aldığı mala başkasını da ortak etme durumu gibi sayılmıştır. Bunlardan başka, satış akdi içerisinde mutâla edilseydi o zaman hiç bir kimse, kimseyi aldığı yiyecek maddelerine, elde edinceye kadar ortak edemez, akdi fezhedemez, müşteri satın aldığı şeyi eline geçirmeden başkasına aldığı fıata kârsız satamazdı.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Ariyye Beyi İle İlgili Hadisler
1822-) Abdurrahman'ın kızı Amre'den: Resûlüllah zamanında bir adam bir bahçe meyveyi satın aldı, bakımını yaptı. Meyve noksan çıkınca, bahçe sahibinden ya fiatı düşürmesini, ya da akdi bozmasını istedi. Mal sahibi de bunu yapmıyacağına yemin edince, müşterinin anası Resûlüllah'a giderek durumu anlattı. Resûlüllah da: işlemeyeceğine yemin mi etti?» dedi. Bunu işiten bahçe sahibi, Resûlüllah'a gelerek: Ya Resûlallah, onun olsun, bir şey istemiyorum» dedi. Bu hadis mürseldir; Buhârî ve Müslim mevsul olarak Rivâyet etmişlerdir: Buhârî, 53- Sulh, 10; Müslim, 22- Musâkat, 4; no: 19.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Satılan Meyve Ve Hububatı Afetin Helak Etmesi
1823-) İmâm-ı Mâlik'e, Ömer b. Abdülaziz'in afet sebebiyle eksilen meyvelerin bedelini müşterinin borcundan düşürdüğü Rivâyet edildi. İmâm-ı Mâlik der ki: Bizde de hüküm böyledir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Satılan Meyve Ve Hububatı Afetin Helak Etmesi
1824-) İmâm-ı Mâlik der ki: Müşteriden indirilmesini gerektiren miktar üçte birini ve daha fazlasını yok eden afettir. Bundan aşağı zayiat muteber değildir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Satılan Meyve Ve Hububatı Afetin Helak Etmesi
1825-) Abdurrahman oğlu Rabia'dan «Kasım b. Muhammed, bahçesindeki ağaçların meyvesini satar, (kendisi için) belirli ağaçları satış dışı bırakırdı.» Şeybanî, 764

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Meyve Satışında İstisna
1826-) Ebû Bekir oğlu Abdullah'dan: «Dedem Muhammed b. Amr b. Hazm, Efrak mavkiinde bulunan bahçesindeki hurmayı dört bin dirheme sattı. Bundan sekiz yüz dirhemlik hurmayı satış dışı bıraktı.» Şeybanî, 762.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Meyve Satışında İstisna
1827-) Muhammed b. Abdurrahman b. Harise der ki: «Annem Abdurrahman'ın kızı Amre, ağaçtaki meyvelerini satar ve bir kısım ağaçlan kendisi için satış dışı bırakırdı.» Şeybanî, 763.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Meyve Satışında İstisna
1828-) İmâm-ı Mâlik der ki: Bizde ittifak edilen görüş şudur: Kişi bahçesindeki hurmayı satarsa, bunun üçte birine kadar olan miktarını satış dışı bırakabilir. Bundan fazlasını bırakamaz.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Meyve Satışında İstisna
1829-) İmâm-ı Mâlik der ki: Bahçesindeki hurmayı satıp bundan seçip adedini belirteceği bir ya da bir kaç ağaç hurmayı kendisi için alıkoymasında bir sakınca görmüyorum. Zira bu adam bahçesinden belirli ağaçlan kendisi için ayırmış, gerisini satmış olur.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Meyve Satışında İstisna
1830-) Atâ b. Yesâr'dan: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Hurma hurma ile eşit olarak (misli misline) satılır» buyuranca, kendisine: Ya Resûlallah, senin Hayber'deki zekât memurun bir ölçek hurmayı iki ölçek hurma karşılığında alıyor» denildi. Bunun üzerine Resûlüllah: Onu bana çağırın» buyurdu. Çağırdılar, huzura gelince Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): İki ölçek hurma karşılığında bir ölçek hurma mı, alıyorsun?» dedi. Memur: Ya Resûlallah, bana iyi cins hurmayı kötü cins hurmayla değişirken eşit olarak vermiyorlar» deyince, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): O halde kötü cins hurmayı para ile sat, sonra bu para ile iyi cinsini al.» buyurdu. Hadis, mürseldir. İbn Abdilber derki: Davud b. Kays onu, Zeyd b. Atâ ile Ebû Saîd el-Hudrî'den mevsul yapmıştır. aynı cinsten farklı kalitelerdeki meyveler birbirleriyle değiştirilince miktarlarının eşit olması gerektiğini öğreniyoruz. Fazlalık faiz olur. Hanefılerin görüşü de böyledir. (Bk. Meydanı, el-Lübab, c. 2, s. 38).

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Hurma Satışının Caiz Olmayan Türü
1831-) Ebû Said el-Hudrî ve Ebû Hureyre'den: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) birini Hayber'e zekât memuru tayin etti. Memur kaliteli hurmalarla dönünce Resûlüllah: Hayber'in bütün hurmaları böyle mi?» diye sordu. Memur da: Hayır vallahi Ya Resûlallah, biz topladığımız kalitesiz zekât hurmalarının iki ölçeğini bir ölçek kaliteli hurma ile ve üç ölçeğini iki ölçeği ile değiştiriyoruz,» deyince Resûlüllah: yapma. Kalitesiz hurmayı para ile satarak yerine kalitelisini al» buyurdu. Buhârî, Buyu, 34/89; Müslim, Musakat, 22/18, no: 95.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Hurma Satışının Caiz Olmayan Türü
1832-) Zeyd Ebû Ayyaş'dan: «Ben Sa'd b. Ebî Vakkas'a süit Süit: Buğday ile arpa arasında hububat türünden bir şeydir. Arpa kadar kapçığı yoktur. karşılığında arpanın (satın alınmasının hükmünü) sordum». Sa'd: Ölçekte hangisi daha çoktur?» dedi. Ben: Arpa» deyince, Sa'd beni bundan men etti ve dedi ki: Resûlüllah'ı (sallallahü aleyhi ve sellem) işittim, Kendisine yaş hurma karşılığında kuru hurma satın alınmasının hükmü sorulduğunda; «Yaş hurma kuruyunca noksanlaşır mı?» buyurmuş, onlar da evet noksanlaşır deyince buna müsaade etmemişti.  Ebu Davud, 22- Buyu, 18; Tirmizî, 12- Buyu, 14; Nesaî, 44- Buyu, 36; İbn Mâce, 12- Ticârât, 53; Şarî, Risale, no: 907; Şeybanî, 765. Arpanın süit karşılığı satılması, ya peşin, ya da vadeli olur. Peşin olursa Hanefilere göre, birbiriyle farklı değiştirilmesi caizdir. Zira cinsler ayrılır. Cinsler ayrı olunca faizin kapsamına girmez. Vade ile olursa, o zaman caiz değildir. Kuru hurma mukabilinde yaş hurma alınmasına gelince, mesele Hanefilerce ihtilaflıdır. Ebû Hanifeye göre caiz, Ebû Yusuf, Muhammed ve diğer mezhep imamlarına göre caiz değildir. (Sehâranfûrî, Bezlül-Mechud, c.15, s. 19-20)

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Hurma Satışının Caiz Olmayan Türü
1835-) Said b. Müseyyeb'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Müzâbene ve Muhâkaleyi yasakladı. Müzâbene: Kuru hurma vererek ağaçtaki yaş hurmayı almak, Münâkale ise yerdeki buğday karşılığında başaktaki buğdayı almak ve buğday vererek arazi kiralamaktır. Şeybanî, 779.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Müzabene Ve Muhâkale
1836-) İbn Şihab der ki: Said b. Müseyyeb'e altın ve gümüş ile arazi kiralamanın hükmünü sordum da, bunda bir sakınca yoktur, dedi.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Müzabene Ve Muhâkale
1837-) İmâm-ı Mâlik der ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) müzâbeneyi yasakladı. Müzâbene: Ölçüsü tartışı ve sayısı bilinmeyen şeylerin şu kadar gelir diye tahminen satılmasıdır. Bu şöyle olur: Ölçüsü bilinmeyen bir ölçek buğday, hurma ve bunlara benzer diğer yiyecek maddeleri, veya yine miktarları bilinmeyen yonca, aspur, pamuk, keten, ipek ve bunlara benzer satılık eşyası olan kimseye biri: «Şu malı ölç veya ölçtür, yahut da tart veya say. Eğer bu, şu kadar ölçekten veya bu kadar kilogramdan ya da şu kadar sayıdan az gelirse üzerini tamamlayacağım. Şayet fazla gelirse üzeri benim olsun» der. Bu satış değildir. Aldatmaca ve kumardır. Çünkü cebinden bir şey vererek mal satın almamıştır. Sadece belirttiği miktardan az gelirse üzerine tamamlamayı, fazla gelirse kendisine verilmesini ifade etmiştir. Bu ne karşılıklı satış ve ne de gönül hoşluğuyla bağışlama olmayıp kumara benzemektedir. Buna benzer diğer şeylerin hükmü de aynıdır.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Müzabene Ve Muhâkale
1838-) İmâm-ı Mâlik der ki: Şunlar da bu hükme girer: Biri kumaş sahibine der ki: Kumaşın şu kadar gelir. Noksan gelirse ben tamamlayacağım, fazla gelirse benim olsun. Veya kumaşından şu ölçülerde şu kadar gömlek çıkar. Bundan az çıkarsa noksanını ben ödeyeceğim, fazla gelirse benim olsun. Veya biri, sığır ve deve derileri bulunan kimseye şöyle der: Bu derileri kesip şu adama göre yüz çift ayakkabı çıkaracağım. Noksan gelirse ben tamamlıyacağım. Fazla gelirse benimdir. Yine biri, yanında meyve bulunan kimseye şu meyveleri sık, şu kadar ölçekten az gelirse ben tamamlıyacağım. Fazla gelirse benimdir der. biri gazel, çekirdek, pamuk, keten, yonca ve aspur gibi şeylerden birine sahip olana dese ki: Ben senin şu miktar gazelini aynı şekilde silkelenerek dökülecek eşit miktarda gazel karşılığında veya şu kadar ölçek çekirdeğini benzeri çekirdekle satın alacağım. —Aspur, pamuk, keten ve yoncada da durum aynıdır.— Bütün bunlar belirttiğimiz müzâbeneye girer ki caiz değildir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Müzabene Ve Muhâkale
1839-) İmâm-ı Mâlik der ki: Kim belirli ağaç veya belirli bahçedeki hurmayı ya da belirli koyunun memesindeki sütü satın alırsa bu caizdir. Peşin alınmışsa parasını verir, malı alır. Bu tuluktaki yağa benzer. Müşterinin, tuluk içerisindeki yağdan ölçek hesabıyla bir veya iki dinarlık alması caizdir. Pazarlıktan sonra tuluk delinip yağ dökülürse pazarlık bozulur.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Meyve Satışları İle İlgili Diğer Hadisler
1840-) Süt ve hurma gibi şeylerin her gün sağıldıkça veya toplandıkça teslim almak üzere satın alınmasında bir sakınca yoktur. Pazarlık yapılan miktar teslim alınmadan mal tükenirse satıcı, ya müşterinin kalan parasını geri verir ya da müşteri kalan para ile üzerinde anlaşacakları başka bir şey alır. Bu aldığı şeyi teslim almadan ayrılması mekruhtur. Çünkü o zaman alacağını mahiyeti bilinmeyen bir alacak karşılığında bırakmış olur. Bu da hoş görülmeyerek yasaklanmıştır. Bu tür pazarlıkta vade olması da mekruhtur. Ancak alacağı şeyin vasfı ve zamanı belirtilirse caizdir. Bu takdirde satıcı tayin edilen malı zamanında teslim etmekle yükümlüdür. Bu gibi hallerde, muayyen bahçe ve koyunun mevcud olmayan meyvesi veya sütü, bilinmeyen şeyin satışı olduğu için taahhüt edilmez.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Meyve Satışları İle İlgili Diğer Hadisler
1841-) İmâm-ı Mâlik'e içerisinde çeşitli kalitelerde hurma bulunan bir bahçe hurmayı seçeceği bir kaç ağacı pazarlık dışı bırakmak üzere satan kimsenin durumu sorulduğunda, İmâm-ı Mâlik der ki: Bu caiz değildir.. Çünkü bu durumda müşteri onbeş ölçek yemiş veren hurma ağacını mal sahibine bırakmış, yerine on ölçek yemiş veren ağacı almış olabilir. Zira satıcı, önceden tayin edilmediği için çok hurma veren ağacı kendine seçer. Bu da anlaşmazlığa yol açar. Şayet onbeş ölçek vereni alıp da on ölçek vereni terketse, o zaman bir cins hurmayı diğer cinsiyle fazla olarak almış olur. Bu, aynen önünde çeşitli cins hurmalardan onbeş, on, oniki ölçek hurma yığınları bulunan birine müşterinin gelip istediği hurma yığınını satın almak üzere bir dinar vermesi gibidir. Bu ise caiz değildir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Meyve Satışları İle İlgili Diğer Hadisler
1842-) İmâm-ı Mâlik'e bir müşteri bahçe sahibine peşin para vererek daldaki yaş hurmalardan belirli miktarda satın alsa, sonra bunlardan bir kısmı teslim alınmadan helak olsa, durum ne olur, diye sorulunca İmâm-ı Mâlik şu cevabı verdi: Müşteri bunun hesabını yaparak kalan parasını mal sahibinden geri alır. Mesela, üçte iki dinarlık yaş hurma almışsa o zaman kalan üçte bir dinarım geri alır. Eğer dörtte üç dinarlık hurma almışsa kalan dörtte bir dinarını geri alır. Yahut da mal sahibiyle anlaşarak kalan parası yerine, ya kuru hurma ya da başka bir şey alır. Bu durumda müşteri aldığı şeyi teslim almadan ayrılmamalıdır.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Meyve Satışları İle İlgili Diğer Hadisler
1843-) İmâm-ı Mâlik der ki: Bu, bir adamın diğerine yük devesini veya evini kiraya vermesi yahut terzi, veya marangoz ya da amele olan kölesini çalıştırılmak üzere ücretle verip bunların kira ve ücretini peşin aldıktan sonra istenilen iş tamamlanmadan bunların başına ölüm veya başka bir felaketin gelmesi gibidir. O zaman mal sahibi kiracıya veya köleyi çalıştırana hesab ederek arta kalan hakkını verir. Eğer hakkının yarısını almış ise, geri kalan yarısını da öder. Bundan daha az veya fazla ise yine geri kalanı hesaplayarak kalanını verir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Meyve Satışları İle İlgili Diğer Hadisler
1844-) İmâm-ı Mâlik der ki: Üzerinde akit yaptığı köle, deve, ev ve yaş hurmayı teslim almadan parasını peşin ödemesi doğru değildir. İmâm-ı Mâlik der ki: Mekruh olan akdin izahı şöyledir: Biri diğerine: «Daha hac mevsimi gelmeden şu devene binerek hacca gitmek üzere sana peşin para öderim,» der. Hac mevsimi gelip deveyi teslim almadan devenin başına ölüm veya başka türlü bir felaket gelirse mal sahibi parasını geri iade eder. Köle ve evde de durum böyledir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Meyve Satışları İle İlgili Diğer Hadisler
1845-) İmâm-ı Mâlik der ki: Caiz olanla olmayan arasındaki fark, teslim almaktır. Kiraladığı şeyi teslim alan aldanmaktan ve kerahetten kurtulmuş ve üzerinde anlaştıkları muayyen şeyi almış olur. Bunun örneği bir kimsenin köle veya cariye satın alıp parasını peşin vererek teslim almasıdır. Bunların başına bir sene içerisinde sorumluluğu gerektiren hallerden biri gelirse, o zaman parasını mal sahibinden alır. Bunda bir mahzur yoktur. Çünkü köle satışında adet böyledir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Meyve Satışları İle İlgili Diğer Hadisler
1846-) İmâm-ı Mâlik der ki: İlerde teslim almak üzere köle veya yük devesini kiralarsa, doğru olmayan bir hareket yapmış olur. Zira ne akid zamanında teslim almış ve ne de kiraladığı şeyin vasıflarını ve teslim zamanını tayin etmiştir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Meyve Satışları İle İlgili Diğer Hadisler
1848-) İmâm-ı Mâlik der ki: Yaş veya kuru meyve satın alan kimse, bunları teslim almadan satamaz. Bir de bu yaş meyvelerle kuru meyveler, peşin olarak alınabilir. Bunlardan kuruyup saklanabilen kuru meyvedir. Aynı cinsten kuru meyve biribiri karşılığında peşin olarak misli misline alınıp satılır. Ama ayrı cinsten iseler, peşin olmak kaydıyla bire iki satmada (ölçeklerinin değişik olmasında) bir beis yoktur. Vadeli uygun değildir. Bu meyvelerden kavun, karpuz, salatalık, havuç, turunç, muz, nar vb. gibi kurutulup bekletilemeyenler peşin olarak ikili birli mübadele yapılabilir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Meyve Satışı
1849-) Yahya b. Said şöyle dedi: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Sa'd b. Ebî Vakkas ile Sa'd b. Ubade'ye Hayber ganimetinden kendi hisselerine düşen altın veya gümüş kaplan satmalarını emretti. Onlar da her üç dinar ağırlığındaki kabı sikke halinde dört dinara (4.009 gr. altın) veya dört dinar ağırlığındaki her kabı sikke halinde üç dinara sattıklarında Resûlüllah: «Alış verişinize faiz girdi» deyince aldıklarını iade ettiler. Mürseldir. İbn Vehb, Leys b. Sa'd - Amr b. el-Hâris - Yahya b. Saîd, Abdullah b. Ebî Seleme senediyle Rivâyet eder.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Külçe Ve Sikke Halindeki Altını Gümüşle Değişmek
1850-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'den: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Aralarında fazlalık olmaksızın altın altınla, gümüş ve gümüşle eşit olarak değiştirilir» buyurdu. Altın veya gümüş, aynı cinsi ile alınıp satıldığında, peşin ve misli misline olmalıdır. Vade veya fazla alıp vermek faize girer. Musâkat, 22/150 no: 85; Şafiî, Risale, no: 759; Şeybanî, 816.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Külçe Ve Sikke Halindeki Altını Gümüşle Değişmek
1851-) Ebû Said el-Hudri (radıyallahü anh)'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Altını altınla ancak eşit olarak satınız. Bunlardan bir kısmını diğerine karşı fazla saymayınız. Gümüşü de gümüşle ancak eşit olarak satınız. Bunlardan bir kısmını diğerine karşı fazla saymayınız. Bir de bunlardan birini peşin, diğerini veresiye satmayınız» buyurdu. Buhârî, 34- Buyu, 78; Müslim, 22- Musâkat, 14, no: 75; Şafiî, Risale, no: 758; Şeybanî, 815.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Külçe Ve Sikke Halindeki Altını Gümüşle Değişmek
1852-) Mücahid der ki: Abdullah b. Ömer'in yanında idim. Ona bir kuyumcu geldi, ve: «Ey Abdullah! Ben altını işliyor, sonra kendi ağırlığından daha fazlasiyle satıyorum. Böylece elimin emeğini alıyorum» deyince Abdullah bunu yasakladı. Abdulah mescide veya bineceği hayvanın yanına gelinceye kadar, kuyumcu aynı soruyu tekrar ediyor, o da bunu yasaklıyordu. Nihayet Abdullah şöyle dedi: «Altın altınla, gümüş de gümüşle aralarında fazlalık olmaksızın satılır. Bu peygamberin bize emridir. Biz de size böyle emrediyoruz.» Şafiî, Risale, no: 860. altın bilezik ve sair kullanılmış süs eşyaları, yenisiyle değiştirilerek fark verilmektedir. Bu faize girer. Faizden kurtulmak için kullanılan zinet parayla satılır, sonra yenisi alınır.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Külçe Ve Sikke Halindeki Altını Gümüşle Değişmek
1853-) Osman b. Affan der ki: Resûlüllah bana şöyle buyurdu: «Bir dinarı iki dinara, bir dirhemi de iki dirheme satmayınız.» Müslim Musâkat, 22/14, no: 78, İbn Vehb Mahreme b. Bukeyr- Süleyman b. Yesar tarikıyla Rivâyet eder. paraya dinar, gümüş paraya da dirhem denirdi. Birbirine eşit ölçülerde trampa edilirdi, biri fazla olunca faiz doğar

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Külçe Ve Sikke Halindeki Altını Gümüşle Değişmek