İmam Malik Muvatta Hadis Kitabı

1449-) Muhammed b. İbrahim b. Haris et-Teymi'den: Babamdan bir serçe bile olsa akika kesilmesinin müstehap olduğunu duymuştum.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Akika Kitabı
Konu: Akikada Yapılan İşler
1450-) İmâm-ı Mâlik'ten: Duyduğuma göre Ali b. Ebî Talib'in oğulları Hasan ile Hüseyin'e akika kurbanı kesilmişti.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Akika Kitabı
Konu: Akikada Yapılan İşler
1451-) Hişam b. Urve'de: Babam Urve b. Zübeyr, akîka olarak kız ve erkek çocuklar için ayrı ayrı birer koyun keserdi. Şeybanî, 660.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Akika Kitabı
Konu: Akikada Yapılan İşler
1452-) İmâm-ı Mâlik'ten: Akika konusunda biz Medineliler arasındaki ittifak şöyledir: akika kurbanı kesecek kimse kız ve erkek için ayrı ayrı birer koyun keser. Akika vacip değil, müstehaptır. İnsanlar öteden beri yapagelmiştir. Akika yapılan hayvan da hedy ve kurban gibi olduğundan bu hayvanın da zayıf, kör, sakat ve hasta olmaması gerekir. Etinden satılmaz, derisi de satılmaz, kemikleri kırılır. Cahiliye devrinde akika kurbanlarının kemikleri etlerinden tamamen ayrılır, bu kemikler asla kırılmazdı, islâm bunun yersiz olduğunu belirtmek için bu kemiklerin de kırılabileceğini bildirmiştir. sahibi yiyebilir, ondan tasadduk da edebilir. Ancak hayvanın kanından çocuğa bir şey sürülmez. Ebu Davud, Edâhî, 16/21; Nesaî, Akika, 40/4.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Akika Kitabı
Konu: Akikada Yapılan İşler
1453-) İmâm-ı Mâlik der ki: Bizce üzerinde ittifak edilen ve beldemizde kendilerine yetiştiğim âlimlerin uyguladıkları mirastaki belirli haklar konusundaki hüküm şöyledir: ve baba ölüp erkek ve kız çocuklar bırakmışlarsa erkeğe, iki kızın hissesi kadar hisse verilir. Kız çocuklar, iki veya daha fazla olur (erkek kardeşleri de yok)sa terekenin üçte ikisini alırlar. Kız çocuk bir tane ise terekenin yarısını alır. Çocuklar içerisinde erkek çocuk olup bunlarla mirasa ortak belirli hissesi olanlardan biri varsa, önce bunların hisseleri verilir. Bu işlemden sonra kalan mal çocuklar arasında hisseleri oranında taksim edilir. çocuğu yoksa erkek çocuklarının çocukları, kendi çocukları yerindedir. Oğlunun erkek çocukları, ölünün erkek çocukları, kız çocukları da, kız çocukları gibidir. Aralarında (terekeden hak alma bakımından) fark yoktur. Aynen onlar gibi vâris olurlar ve başkasını mirastan mahrum ederler. çocukları içerisinde erkek çocuğu varken oğlunun çocukları da bulunsa, oğlunun çocuklarından hiç biri mirastan hak alamaz. Şayet ölünün erkek çocuğu yoksa, kız çocukları da iki ve daha fazla iseler, bu kızlarla birlikte oğlunun kızları vâris olamazlar. Ancak oğlunun kızlarının içerisinde bir erkek varsa o zaman vâris olurlar. Kızlarla ölene uzaklığı aynı veya kızlardan ölüye daha uzak olan bu erkek çocuk, şayet mal kalmış ise bu artan mala kendi hizasındaki ve daha yukardaki kızların vâris olmalarını sağlar. Artan bu malı aralarında erkeğe iki kız hissesi verilmek suretiyle taksim ederler. Artan mal yoksa oğulun çocukları hiç mal alamazlar. sadece bir kızından başka çocuğu yoksa, bu kız terekenin yarısını alır. Bu takdirde, ölüye aynı uzaklıkta olan bir veya daha çok oğulun kızları, terekenin altıda birini alırlar. Oğulun kızlariyle birlikte bir de erkek çocuğu varsa ve ölüye uzaklık dereceleri aynı ise, oğulun belli (altıda bir) hisseleri olmaz. Belli hissesi olanlar hisselerini aldıktan sonra mal kalmış ise, erkeğe iki kızın hissesini vermek suretiyle, bu malı o erkek ve o erkeğin hizasında veya daha yukardaki kızlarla birlikte taksim ederler. Daha uzak derecelerde olan kızların mirastan hakları yoktur. Eğer terekeden bir şey kalmamışsa ötekiler de bir şey alamazlar. Yüce Allah'ın kitabındaki şu buyruk, bu hükme esas teşkil etmektedir; durumu hakkında Allah size şöyle emrediyor: Erkeğe iki kızın hissesi kadar verilir. Eğer kızlar ikiden çok iseler, onlar terekenin üçte ikisini alırlar. Şayet tek ise yarı alır.» Nisa, 13.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Feraiz (miras) Kitabı
Konu: Çocukların Mirastaki Payları
1454-) İmâm-ı Mâlik der ki: Ölü bir kadının kocasından veya başkasından olma çocukları veya oğlunun çocukları yoksa, terekesinin yarı hissesi kocasınındır. Erkek veya kız kendisi veya oğlu çocuk bırakmışsa, kocası terekesinin dörtte birini alır. Bu hükümler, yaptığı vasiyetler yerine getirildikten ve borçları ödendikten sonra yerine getirilir. bir kocanın çocuğu veya oğlunun çocuğu yoksa, karısı terikesinin dörtte bir hissesini alır. Kocanın veya oğlunun erkek veya kız çocukları varsa karısı terekenin sekizde birini alır. Karısına bu haklar, kocasının yaptığı vasiyetler yerine getirildikten ve borçları ödendikten sonra verilir. Çünkü Yüce Allah, kitabında şöyle buyurmuştur: çocukları yoksa geriye bıraktıklarının yarısı sizindir. Bunlar yaptıkları vasiyetler yerine getirildikten ve borçları ödendikten sonradır. Sizin çocuklarınız yoksa bıraktıklarınızın dörtte biri karılarınızındır. Şayet çocuklarınız varsa terekenin sekizde biri onların olur. Bu da yaptığınız vasiyet yerine getirildikten ve borçlar ödendikten sonradır.» Nisa, 11.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Feraiz (miras) Kitabı
Konu: Kocaya Karısından, Kadına Kocasından Düşen Miras
1455-) İmâm-ı Mâlik der ki: Bu konuda bizce ittifak edilen ve beldemizde (Medine'de) kendilerine yetiştiğim âlimlerin uyguladıkları hüküm şudur: kız veya oğulun erkek çocukları veya oğlunun erkek çocukları varsa, babanın terekedeki hakkı altıda bir olarak takdir edilir. Artan mal varsa, altıda bir ile artan mal da babanın olur. Artan mal altıda bir veya daha fazla değilse babaya belirli hak olarak altıda bir verilir. kız veya oğul, erkek olsun kız olsun çocuk veya oğlunun çocuklarını veya ana baba bir veya ana bir baba bir, iki ve daha fazla erkek veya kız kardeş bırakmışlarsa annelerine bu ölü çocuklarından altıda bir miras verilir. kendi veya oğlunun çocuğunu, iki ve ikiden fazla kardeş bırakmamışsa aşağıdaki iki hal müstesna anne terekenin üçte birini alır:

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Feraiz (miras) Kitabı
Konu: Anne Ve Babaya Çocuklarından Düşen Miras
1456-) İmâm-ı Mâlik der ki: Bu konuda bizce ittifak edilen hüküm şöyledir: Ana bir kardeşler, kız olsun erkek olsun ölünün ve oğullarının çocuklarıyla mirasa konamazlar. Baba ve babanın babası dede ile de mirasçı olamazlar. Bunun dışındaki hallerde vâris olurlar. Erkek ya da kız olsun bir tane ana bir kardeşe (terekeden miras olarak) altıda bir hisse verilir. İki ana bir kardeş olması halinde her biri altıda bir alırlar. Şayet ikiden fazla olurlarsa terekenin üçte birinde ortak olurlar. Bunu erkeğe iki kız hissesi vermeksizin aralarında eşit olarak paylaşırlar. yüce Allah şöyle buyurmuştur: Eğer miras bırakan erkek ya da kadın, çocuğu ve babası olmayan kişiler olur da onun erkek veya kızkardeşi bulunursa, bunlardan her birine altıda bir düşer. Eğer onlar ikiden çok iseler zarara uğratılmaksızın üçte birde ortak olurlar...» Nisa, 12 konuda erkekle kız arasında bir fark yoktur, aynı hisseyi alırlar.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Feraiz (miras) Kitabı
Konu: Ana Bir Kardeşlerin Mirastaki Payları
1457-) İmâm-ı Mâlik der ki: Bu konuda bizce ittifak edilen hüküm şöyledir: Ana baba bir erkek kardeşler, ölünün ve oğlunun erkek çocuklariyle ve ölüye bitişik baba ile terekeden hiç bir hisseye vâris olamazlar. Ölünün hayatta dedesi (babasının babası) yoksa, kızlarla ve oğlunun kızlarıyla artan mala erkek kardeşler asabe sıfatıyla vâris olurlar. Önce belirli hisseleri olanlara hakları verilir. Bu işlemden sonra artan mal olursa bu mal, ana baba bir erkek kardeşlerin olar. Bunu aralarında Allah'ın kitabına uygun şekilde taksim ederler. Erkek kardeşlerle birlikte kız kardeşler de bulunursa erkeğe, iki kız hissesi kadar hisse verilir. Belirli hisse sahiplen hisselerini aldıktan sonra mal kalmazsa, kardeşlere hiç mal verilmez. Mâlik der ki; Ölünün babası, babasının babası (dede), erkek ya da kız kendinin ve oğlunun çocukları yoksa, anne baba bir kız kardeşe tek başına olması halinde terekenin yarısı verilir. Ana baba bir kız kardeşler, iki ve daha fazla olurlarsa, kendilerine üçte iki verilir. Bunlarla birlikte bir erkek kardeşleri varsa, bir tane ya da çok olsunlar hiç biri belirli hisse alamazlar. kendileriyle mirasa iştirak edenlerden belirli hissesi olanlara hisseleri verilir. Bu işlemden sonra mal artarsa, bu mal ana baba bir kardeşler arasında erkeğe, iki kız hissesi olmak üzere paylaştırılır. Buradan sadece bir hal hariçtir. Bu halde onlara hiç mirastan pay verilmez ve ana bir kardeşlere, aldıkları üçte bir hissede ortak olurlar. Bu meselenin tasviri şu şekildedir: kadın ölmüş ve geride kocasını, anasını, ana bir kardeşlerini ve ana baba bir kardeşlerini bırakmıştır. Terekenin yarısı kocasının, altıda biri annesinin, üçte biri de ana bir kardeşlerinin olur. Bu işlemden sonra mal artmıyacağından ana baba bir kardeşler ana bir kardeşlerin bu üçte bir hisselerinde ortak olurlar. Bu malı aralarında erkeğe, iki kız hissesi vermek suretiyle taksim ederler. Zira hepsi de ölünün ana bir kardeşidirler. Sadece anneleri aracılığıyla vâris olmuşlardır. Yüce Allah, kitabında şöyle buyurur: Eğer miras bırakan erkek ya da kadın, çocuğu ve babası olmayan kişiler olur da onun erkek veya kızkardeşi bulunursa, bunlardan her birine altıda bir düşer. Eğer onlar ikiden fazla iseler, zarara uğratılmaksızın üçte birde ortak olurlar...» Nisa, 12. bu ayeti kerimeden dolayı, üçte bir hissede ortak olurlar. Zira hepsi de ölünün ana bir kardeşidirler.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Feraiz (miras) Kitabı
Konu: Ana Baba Bir Erkek Kardeşlerin Mirastaki Payları
1458-) İmâm-ı Mâlik der ki: Bu konuda bizce üzerinde ittifak edilen hüküm şöyledir: Baba bir kardeşlerle birlikte ana baba bir kardeşler bulunmadığı takdirde, bunların mirastaki payları ana baba bir kardeşlerin mirası gibi olup aralarında hiç bir fark yoktur. Erkekleri erkeklerine, kadınları kadınlarına benzerler. Şu kadar var ki, ana baba bir erkek kardeşlerin ortak oldukları, ana bir kardeşlerin üçte bir hissesine, bunlarla birlikte baba bir kardeşler ortak olamazlar. Zira baba bir kardeşler, onları biraraya getiren ananın çocukları değildirler. Mâlik der ki: Ana baba bir kardeşlerle baba bir kardeşler birlikte bulunurlarsa, ana baba bir kardeşlerin içerisinde erkek varsa, baba bir kardeşlerden hiçbiri vâris olamazlar. Ana baba bir çocuklar bir veya daha fazla iseler ve birlilıte erkek de bulunmuyorsa, ana baba bir kız kardeşe terekenin yarı hissesi verilir. Baba bir kız kardeşlere de altıda bir hisse verilir. Bu işlem, üçte ikiyi tamamlamak içindir. Baba bir kardeşlerle birlikte erkek kardeş bulunursa, belirli hisseye sahip olamazlar. Önce belirli hisseye sahip olanlardan başlayarak bunların hakları verilir. Bu işlemden sonra artan mal olursa erkeğe, iki kız hissesi olmak üzere baba bir kardeşler arasında pay edilir. Şayet mal kalmazsa onlara hiç bir hak verilmez. baba bir kız kardeşler, iki veya daha çok iseler bunlara terekenin üçte ikisi verilir. Bunlarla birlikte baba bir kız kardeşler vâris olamazlar. Şu kadar var ki, bunlarla birlikte baba bir erkek kardeş varsa, o zaman vâris olurlar. Bu takdirde mirasta ortak oldukları belirli hak sahiplerinden önce başlanır ve hisseleri verilir. Bu işlemden sonra mal artarsa erkeğe, iki kız hissesi olmak üzere bu malı baba bir kardeşler aralarında taksim ederler. Şayet hiç mal kalmazsa, hiç hak alamazlar. bir çocuklar, ana baba bir ve baba bir çocuklarla bulunduklarında bir kişi ise altıda bir, iki ve daha fazla iseler erkeğe, bir kız hissesi olmak üzere üçte bir hisse verilir. Erkek burada bir kız mesabesindedir. Bundan dolayı payları eşittir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Feraiz (miras) Kitabı
Konu: Baba Bir Kardeşlerin Mirastaki Payları
1459-) Yahya b. Said'e Rivâyet edildiğine göre Ebû Süfyan oğlu Muaviye, Zeyd b. Sabit'e mektup yazarak dedenin mirasdaki payını sordu. Zeyd b. Sabit de ona şöyle cevap yazdı: yazdığın mektupta benden dedenin mirasını soruyorsun. En doğrusunu Allah bilir. Bu mesele, Halifelere kadar hakkında hüküm verilmemiş bir meseledir. Senden önce iki halifenin yanında bulundum. Onlar bir erkek kardeşle bulunursa dedeye terekenin yarısını, iki erkek kardeşle bulunursa üçte birini veriyorlardı. Kardeşler daha fazla olurlarsa, dedenin üçte bir hissesini azaltmıyorlardı.»

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Feraiz (miras) Kitabı
Konu: Dedenin Mirastaki Payı
1460-) Züeyb oğlu Kabîsa'dan şöyle Rivâyet edildi: b. el-Hattab, dedeye bugün müslümanların vermekte olduğu hisseyi verirdi. Hanefi Mezhebi de bu görüşü alır. için bkz. Şeybanî, 722. (Dede, genel olarak baba gibi hisse alır. Ama baba sağken, payı düşer.)

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Feraiz (miras) Kitabı
Konu: Dedenin Mirastaki Payı
1461-) Süleyman b. Yesar der ki: b. el-Hattab, Osman b. Affan ve Zeyd b. Sabit, ölünün kardeşleriyle birlikte bulunan dedeye üçte bir hisse verirlerdi.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Feraiz (miras) Kitabı
Konu: Dedenin Mirastaki Payı
1462-) İmâm-ı Mâlik der ki: Bu konuda bizce ittifak edilen ve beldemizde (Medine'de) kendilerine yetiştiğim âlimlerin uyguladıkları hüküm şöyledir: Dede (babanın babası) ölüye bitişik baba ile vâris olamaz. Ölünün erkek çocuklarıyla, oğlunun... oğluyla bulunduğunda dedeye altıda bir hisse verilir. Ölünün kendisinden sonra hayatta kalan anne veya baba bir kardeşi yoksa, bu hallerde de altıda bir hisse alır. Önce mirasta ortak olduğu belirli hisse sahiplerine hakları verilir. Artan mal altıda bir ve daha fazla ise, dedeye altıda bir hisse verilir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Feraiz (miras) Kitabı
Konu: Dedenin Mirastaki Payı
1463-) İmâm-ı Mâlik der ki: Dede ve ana baba bir kardeşlere belirli hissesi olan bir kişi mirasta iştirak halinde olsa, Önce müşterek mirasçılardan belirli hissesi olanlara haklan verilir. Bu işlerden sonra dede ve kardeşlere bir şey kalmışsa bakılır. Dedeye ve kardeşlere kalan malın üçte birini vermek veya dedeyi kardeşlerden biri kabul etmek suretiyle onlardan birine verilen malın aynını dedeye vermek, ya, da dedeye terekenin tamamının altıda birini vermek şekillerinden hangisi dedenin lehine ise dedeye o verilir. Bundan sonra arta kalan mal, erkeğe iki kızın hissesi kadar vermek suretiyle ana baba bir kardeşler arasında taksim edilir. Bu şekilde taksim edilmeyen bir hal vardır, o da şudur: kadın ölür ve kendinden sonra hayatta kocası, anası, ana baba bir kız kardeşi ve dedesi vardır. Kocası terekenin yarısını, anası üçte birini, dedesi altıda birini ve ana baba bir kız kardeş yarı hissesini alır. Sonra dedenin altıda bir hissesi ile kız kardeşin aldığı terekenin yan hissesi toplanır ve üçe bölünür, erkeğe, iki kız hissesi verilmesi esasına göre bunun üçte ikisi dedenin, üçte biri de kız kardeşin olur.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Feraiz (miras) Kitabı
Konu: Dedenin Mirastaki Payı
1464-) İmâm-ı Mâlik der ki: Baba bir kardeşler dede ile birlikte ana baba bir kardeşlere mirasta ortak olarak bulunmuyorlarsa, bunların mirası ana baba bir kardeşlerin mirası gibi olup aralarında bir fark yoktur. Erkekleri erkeklerine, kadınları kadınlarına benzerler. Ana baba bir kardeşlerle baba bir kardeşler birlikte bulunuyorlarsa ana baba bir kardeşler, dedenin baba bir kardeşlerle eşit şekilde hisse almalarını sağlarlar ve onların hisselerinden dedenin daha fazla miras almasına da engel teşkil ederler. Ana bir kardeşlerle dedenin eşit şekilde miras almasına etkileri olmaz. Çünkü dedeyle birlikte sadece ana bir kardeşler mirasta ortak olsalar, bunlar dedeyle birlikte vâris olamazlar. Malın tamamı dedenin olur. hissesi verildikten sonra kalan mal, baba bir kardeşlerin değil ana baba bir kardeşlerin olur. Baba bir kardeşler, ana baba bir kardeşlerle hiç bir hisseye vâris olamazlar. Şu kadar var ki, ana baba bir kardeş sadece bir kadın ise, bu kadın dedenin, baba bir kardeşlerin hisseleri kadar hisse almasını sağlar. Kadına ve baba bir kardeşlere mal artarsa terekenin tamamından belirli hissesi olan yan hisseyi tamamlayıncaya kadar bu mal o kadına verilir, baba bir kardeşlerine verilmez. Şayet bu mal terekenin yarısından fazla ise, bu fazlalık erkeğe, iki kız hissesi verilmesi esasına göre baba bir kardeşler arasında bölüştürülür. Terekenin yarısından fazla mal arta kalmış değilse, baba bir kardeşler hiç bir hak alamazlar.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Feraiz (miras) Kitabı
Konu: Dedenin Mirastaki Payı
1465-) Züeyb oğlu Kabîsa (radıyallahü anh) der ki: nine (ananın anası) alacağı mirası sormak amacıyla Ebû Bekir es-Sıddîk (radıyallahü anh)'a geldi. Ebû Bekir (radıyallahü anh) ona şöyle cevap verdi: Senin hakkında Allah'ın kitabında hiçbir hüküm bulunmamaktadır. Resûlüllah’ın sünnetinde de herhangi bir şey olup olmadığını bilmiyorum. Sen evine dön. Ben bu meseleyi müslümanlara sorayım da, öyle sana cevap vereyim.» Bekir müslümanlara sorunca, Mugîre b. Şu'be ona şöyle dedi: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın yanında bulundum, nineye altıda bir verdi.» Bekir: başkaları var mıydı?» diye sorunca Muhammed b. Mesleme el-Ensarî de kalkarak Muğire'ninkine benzer bir konuşma yaptı. Bunun üzerine Ebû Bekir es-Sıddık da nineye bunu uyguladı. Sonra öbür nine (babanın annesi) mirasını sormak maksadiyle Hazret-i Ömer'e geldi. Bunun üzerine Ömer (radıyallahü anh) ona şöyle dedi: Senin hakkında Allah'ın kitabında bir hüküm bulunmamaktadır. Şimdiye kadar verilmiş olan hükümler içerisinde de senin meselen yok. Bana gelince ben feraize (miras paylarına) kendimden birşey ilave edecek değilim. Fakat bu miras, annenin annesine verilen şu altıda bir olması gerekir. Her ikiniz birlikte vâris olduğunuzda, bu altıda bir hisseyi taksim edersiniz. Hanginiz yalnız başına vâris oluyorsa, bu altıda birin tamamını alır. Ebu Davud, Ferâid, 18/5; Tirmizî, Ferâid, 27/10; İbn Mace, Ferâid, 23/4. Ayrıca bkz. Şeybanî, 723. Hanefi Mezhebi de bu görüşe dayanır.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Feraiz (miras) Kitabı
Konu: Ninenin Mirastaki Payı
1466-) Muhammed oğlu Kasım der ki: nine mirasları konusunda Ebû Bekir es-Sıddîka baş vurduklarında, Ebû Bekir altıda bir hisseyi annenin annesine vermek isteyince ensardan bir zat ona şöyle dedi: Dikkat et. Senin mirastan mahrum etmek istediğin nine ölmüş, miras bırakan sağ kalmış olsaydı nineye vâris olacaktı.» söz üzerine Hazret-i Ebû Bekir, altıda bir hisseyi iki nine arasında taksim etti.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Feraiz (miras) Kitabı
Konu: Ninenin Mirastaki Payı
1467-) Saîd oğlu Abdirabbihi der ki: Bekir b. Abdurrahman, yalnız iki nineye (ananın anası ve babanın anası) mirastan hisse verirdi.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Feraiz (miras) Kitabı
Konu: Ninenin Mirastaki Payı
1468-) İmâm-ı Mâlik der ki: Bizdeki ittifak edilen uygulama şöyledir: Nine (ananın annesi) anneyi' beraber bulunduğunda mirastan hak alamaz. Bu halin dışında vâris olur ve kendisine altıda bir verilir. Babanın annesi olan nine, anne ve babayla vâris olamaz. Bu halin dışında bu nineye altıda bir hisse verilir. İki nine (anne anne, baba anne) beraberce bulunuyorlarsa ve ölünün bunlardan başka anne ve babası yoksa bu halde İmâm-ı Mâlik der ki: Duyduğuma göre bu iki nineden anne anne ölüye daha yakın olursa altıda bir alır. Bu haktan baba anne yararlanamaz. Ninelerden baba anne ölüye daha yakınsa veya ölüye yakınlıkta aynı derecede iseler, altıda biri aralarında yarı yarıya taksim ederler.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Feraiz (miras) Kitabı
Konu: Ninenin Mirastaki Payı
1469-) İmâm-ı Mâlik der ki: İki nine (anne anne ve baba anne)nin dışında diğer nineler mirastan hak alamazlar. Zira bana Rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) nineyi (anneanne) vâris yaptı. Sonra konuyu Ebû Bekir araştırdı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in onu vâris yaptığı sabit olunca da derhal bunu nineye uyguladı. Sonra diğer nine (baba anne) Ömer b. el-Hattab'a gelip miras isteyince Ömer ona şöyle söyledi: Ben feraize (miras paylarına) bir şey ekleyemem. İkiniz birlikte altıda biri aranızda taksim edersiniz. Hanginiz yalnız başına kalmış ve kendisine mirasta ortak olacak diğer nine yoksa, altıda birin tamamı onun olur.»

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Feraiz (miras) Kitabı
Konu: Ninenin Mirastaki Payı
1470-) İmâm-ı Mâlik şöyle devam etti: İslâmın başlangıcından bugüne kadar bu iki nineden başka nineleri vâris yapmış birini hatırlamıyorum.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Feraiz (miras) Kitabı
Konu: Ninenin Mirastaki Payı
1471-) Zeyd b. Eşlem der ki: b. el-Hattab, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a kelale'nin (mirasçısız ölenin) mirasını sordu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de şöyle cevap verdi: Sana bu konuda, yazın indirilen Nisa sûresinin son ayeti yeterlidir.» Müslim, Ferâid, 23/9.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Feraiz (miras) Kitabı
Konu: Kelalenin[bıraktığı Mirasın Paylaştırılması
1472-) İmâm-ı Mâlik der ki: Bu konuda bizce ittifak edilen ve beldemizde (Medine'de) kendilerine yetiştiğim âlimlerin uyguladıkları hüküm şudur: Mirasçı kalan çocuğu ve babası olmayan kişiye «kelale» denir. ikiye ayrılır: ana bir kardeşlerin sadece babası ve çocuğu olmadığında vâris olup başka hallerde vâris olamadıkları kelaledir. Bu kelaleden Yüce Allah, Nisa sûresinin başlarında indirdiği ayeti kerimede şöyle bahsetmektedir: Eğer miras bırakan erkek ya da kadın, çocuğu olmayan kişiler olur da onun erkek veya kız kardeşi bulunursa bunlardan her birine altıda bir düşer, eğer onlar ikiden fazla iseler üçte birde ortak olurlar...» Nisa, 12. asabe olduğu kelaledir ki Yüce Allah bu konuda Nisa sûresinin son âyetinde şöyle buyurmuştur: fetva isterler, de ki: Size kelale hakkındaki fetvayı Allah veriyor. Çocuğu olmayıp bir kız kardeşi olan bir kişi ölürse, terekenin yarısı kız kardeşinindir. Kız kardeşinin çocuğu yoksa, kendisi ona tamamen vâris olur. Kez kardeşler iki ise, terekenin üçte ikisi onlarındır. Onlar erkek, kadın karışık kardeşlerse, erkeğe iki kadın hissesi kadar pay verilir. Doğru yoldan saparsınız diye Allah size açıklama yapıyor. Allah her şeyi hakkıyla bilir.» Nisa, 176. Mâlik der ki: Burada söz konusu olan Kelalede kardeşler asabe olurlar. Çocuk bulunmayınca kardeşler kelaleye dede ile birlikte vâris olurlar. Dede de kardeşlerle birlikte vâris olur. Zira miras kardeşlerden çok dedenin hakkıdır. Çünkü dede ölünün erkek çocuklarıyla altıda bir hisseye vâris olurken, kardeşler herhangi bir hisseye vâris olamazlar. erkek çocuğuyla altıda bir hisseyi alan dede, nasıl olur da kardeşlerden biri gibi olamaz? Ana bir kardeşler, ana baba bir kardeşlerle beraber üçte bir alırken, dede onlarla birlikte neden üçte bir hisseyi alamasın? Zira dede, anne bir kardeşleri mirastan düşürür ve bulunduğu mevki onların miras almalarına engel olur. Bu sebeple, dedenin ana bir kardeşlerin aldığını almaya daha çok hakkı vardır. Çünkü ana bir kardeşler, dede yüzünden mirastan düşüyorlar. Şayet bu söz konusu üçte biri dede almamış olsaydı, ana bir kardeşler alırlardı. Bu sebepten dede, yalnız baba bir kardeşlere dönemiyecek olan malı almıştır. Halbuki ana bir kardeşlerin bu üçte biri almaya baba bir kardeşlerden daha çok hakları vardır. Dedenin de aynı hakkı almaya ana bir kardeşlerden daha çok hakkı vardır.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Feraiz (miras) Kitabı
Konu: Kelalenin[bıraktığı Mirasın Paylaştırılması
1473-) İbn Mirsâ (radıyallahü anh) der ki: Ömer b. el-Hattab (radıyallahü anh)'ın yanında oturuyordum. Öğle namazını kılınca şöyle dedi: Ya Yerfa! Şu yazıyı getir.» Hazret-i Ömer, bu sözü hala hakkında yazmış olduğu yazı için söyledi: Biz de halanın mirası hakkında soru soruyor ve öğrenmek istiyorduk. Yerfa yazıyı Hazret-i Ömer'e getirince içinde su bulunan bir testi (veya bir bardak) istedi ve bu yazıyı bu suyla sildi, sonra şöyle dedi: Senin vâris olmana Allah razı olsaydı vâris olduğunu belirtirdi. Evet, Allah senin vâris olmana razı olsaydı, hiç kuşkusuz vâris olduğunu belirtirdi.»

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Feraiz (miras) Kitabı
Konu: Halanın Mirası Ve Mirastaki Payı
1474-) Ebû Bekir b. Hazm der ki: Ömer b. el-Hattab: durumu hayrete değer. Zira vâris olmadığı halde kendisine vâris olunuyor.» derdi. Şeybanî, 724.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Feraiz (miras) Kitabı
Konu: Halanın Mirası Ve Mirastaki Payı
1475-) İmâm-ı Mâlik der ki: Bu konuda bizce üzerinde ittifak edilen ve beldemizde (Medine'de) kendilerine yetiştiğim âlimlerin uyguladıkları hüküm şöyledir: baba bir erkek kardeşin, baba bir erkek kardeşten; baba bir erkek kardeşin, ana baba bir erkek kardeşin oğullarından; ana baba bir erkek kardeşin oğullarının, baba bir erkek kardeşin oğullarından; baba bir erkek kardeşin oğullarının, ana baba bir erkek kardeşin oğlunun oğullarından, baba bir erkek kardeşin oğlunun oğullarının, ana baba bir amca (babanın kardeşi)dan; ana baba bir amcanın, baba bir amcadan; baba bir amcanın, ana baba bir amca oğullarından; ve baba bir amca oğullarının, ana baba bir babanın amcasından (babanın babasının kardeşi) mirastan hak alma hususunda öncelik hakları vardır.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Feraiz (miras) Kitabı
Konu: Mirasta Öncelik Hakkı Doğuran Sebepler
1476-) İmâm-ı Mâlik der ki: Sana sorulacak olan tüm asabenin mirastaki hakları şu şekildedir: ile asabelerinden öncelik hakkı olma ihtimali olan kişiler arasındaki irtibatı değerlendir. Asabelerden biri ölüyü babaya bağlayıp bundan başka bağlayan yoksa, mirasını ölüye en yakın babaya bağlıyana ver. Daha uzak babalara bağlıyanlara verme. Şayet asabelerin hepsi ölüyü bir babaya bağlıyor ve bu baba da onların hepsini topluyorsa, neseb bakımından en yakın olanlarına bak. En yakın olan asabe baba bir oğul ise, mirası ona ver. Uzaktan ana baba bir oğullar olsa bile onlara verme. Asabeler yakınlıkta eşit olup babalardan birine bağlı olarak bulsan, öyle ki hepsi de ölünün nesebine bağlıdırlar ve hepsi birlikte bir babanın oğulları veya bir ana babanın çocukları olsalar, mirası aralarında eşit olarak paylaşır. Şayet bir kısmının babası, ölünün babasının ana baba bir kardeşi, diğerleri de ölünün babasının yalnız baba bir kardeşi ise, miras ölünün baba bir kardeşinin oğullarının değil ana baba bir kardeşinin oğullarınındır. ıra yüce Allah şöyle buyurur: Allahın kitabına göre birbirlerine daha yakındırlar. Allah her şeyi hakkıyla bilendir.»

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Feraiz (miras) Kitabı
Konu: Mirasta Öncelik Hakkı Doğuran Sebepler
1477-) İmâm-ı Mâlik der ki: Dede (babanın babası)nın ana baba bir kardeş oğullarından ve ana baba bir amca (babanın kardeşi)dan miras almakta öncelik hakkı vardır. baba bir erkek kardeşin oğlunun, azatlı kölelerin velâsını alma hususunda öncelik hakkı vardır.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Feraiz (miras) Kitabı
Konu: Mirasta Öncelik Hakkı Doğuran Sebepler
1478-) İmâm-ı Mâlik der ki: Bu konuda bizce ittifak edilen ve beldemizde (Medine'de) kendilerine yetiştiğim âlimlerin uyguladıkları hüküm şöyledir: bir kardeşin oğlu, dede (ananın babası), ana bir amca (babanın erkek kardeşi), dayı, nine (annenin annesi), ana baba bir erkek kardeşin kızı, hala, teyze ve doğum yönünden akrabalığıyla mirastan pay alamazlar. Mâlik der ki: Bu bölümde ismi geçenlerden ölüye nesebi en uzak olan bir kadın, doğum yönünden yakın akrabasıyla hiç bir miras paylaşamaz. İsmi zikredilmiş kadınlardan başka hiç bir kadın vâris olamaz. Yüce Allah kitabında şu kadınların adlarını zikretmiştir: annelerine düşecek mirasını, babalarından kızlara düşecek miraslarını, karıya kocasından düşecek mirasını, ana baba bir kız kardeşlerin mirasını, baba bir kız kardeşlerin miraslarını ve ana bir kız kardeşlerin miraslarını. Nine, hakkındaki Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in hadisiyle vâris olmuştur. bizzat kendi azat ettiği kişilere vâris olur. Zira Yüce Allah şöyle buyurmuştur: kardeşleriniz ve azatlılarınız.» Ahzâb,33/5.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Feraiz (miras) Kitabı
Konu: Mirastan Pay Alamayanlar
1479-) Üsame b. Zeyd (radıyallahü anh) der ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kâfire vâris olamaz» buyurdu. Müslim, Ferâid, 3/1. Ayrıca bkz. Şeybanî, 728.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Feraiz (miras) Kitabı
Konu: Farklı Dinlerde Olanların Mirasları
1480-) Ali b. Ebî Talib, İbn Şihab'a şöyle haber verdi: Talib'e sadece Akıl ve Talib vâris oldular. Ben vâris olmadım. Ali (radıyallahü anh) şöyle dedi: dolayı Şı'b denilen evdeki hissemizi almadık.» Şeybanî, 729.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Feraiz (miras) Kitabı
Konu: Farklı Dinlerde Olanların Mirasları
1481-) Muhammed b. el-Eş'as, Süleyman b. Yesar'a şöyle Rivâyet etti: (veya hrıstiyan) halam öldü. Ben de bu durumu Ömer b. el-Hattab'a anlatarak şöyle dedim: Ona kim vâris olacak?» Ömer (radıyallahü anh) şöyle cevap verdi: Ona kendi dininden olanlar vâris olur.» Osman b. Affan'a gelerek konuyu ona da sorunca, o da bana şöyle cevap verdi: Ömer b. Hattab'ın sana söylediğini unuttuğumu mu sanıyorsun? Ona kendi dininden olanlar vâris olurlar.»

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Feraiz (miras) Kitabı
Konu: Farklı Dinlerde Olanların Mirasları
1482-) İsmail b. Ebî Hakem der ki: b. Abdülaziz'in azat ettiği bir hıristiyan öldü. Ömer b. Abdülaziz malım hazineye koymamı bana emretti.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Feraiz (miras) Kitabı
Konu: Farklı Dinlerde Olanların Mirasları
1483-) Said b. Müseyyeb der ki: b. el-Hattab, Arap olmayan bir kişiyi vâris yapmaktar çekinir ve sadece Arap ülkesinde doğmuş olanları vâris yapardı.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Feraiz (miras) Kitabı
Konu: Farklı Dinlerde Olanların Mirasları
1484-) İmâm-ı Mâlik der ki: Bir gece kadın düşman ülkesinden gelip de Arap topraklarında çocuk doğursa, doğurduğu onun çocuğu olup, kadın öldüğünde çocuğu ona, çocuk öldüğünde o, çocuğuna vâris olurlar.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Feraiz (miras) Kitabı
Konu: Farklı Dinlerde Olanların Mirasları
1485-) İmâm-ı Mâlik der ki: Bu konuda bizce ittifak edilen ve beldenizde (Medine'de) kendilerine ulaştığım âlimlerin uyguladıkları hüküm şöyledir: kâfire hısımlık, azat ve akrabalık bağlarıyle vâris olamaz ve mirasından hiç bir kimseyi düşüremez. Bunun gibi tek başına olduğu zaman vâris olamıyan herkes, başka birini mirastan mahrum edemez.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Feraiz (miras) Kitabı
Konu: Farklı Dinlerde Olanların Mirasları
1486-) Rabîa b. Ebî Abdirrahman'ın âlimlerin çoğundan Rivâyet ettiğine göre Cemel, Sıffîn ve Harre savaşlarında öldürülenler birbirlerine vâris olamadılar. Sonra Kudeyd savaşı oldu, onlar da birbirlerine vâris olamadılar. Şu kadar var ki akrabasından önce öldüğü bilinenlerin aralarında veraset geçerli olur.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Feraiz (miras) Kitabı
Konu: Öldürme Ve Başka Sebeplerle Durumu Belli Olmayanlar:
1487-) İmâm-ı Mâlik der ki: ihtilaf edilmeyen ve beldemizin (Medine'nin) tüm âlimlerince kesin olan hüküm şudur: boğulma veya öldürülmek ya da ölümün diğer çeşitleriyle ölen ve birbirinin vârisi olan herkes hakkında da uygulanan hüküm böyledir. Hangisinin önce öldüğü bilinmediği zaman katiyen biri diğerine vâris olamaz. Mirasları öteki vârislerinin olur. Hayatta kalan vârisleri bunların her birine vâris olabilirler.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Feraiz (miras) Kitabı
Konu: Öldürme Ve Başka Sebeplerle Durumu Belli Olmayanlar:
1488-) İmâm-ı Mâlik der ki: Hangisinin önce öldüğü belli olmayan bir kişinin diğer bir kişiye vâris olması doğru olmaz. Hangisinin önce öldüğü ilmen ve şahitlerle kesinleşirse birbirlerine vâris olurlar. Zira bir köle ve efendisi -ki bu köleyi efendisinin babası azat etmiştir- ölünce efendisinin çocukları «onun vârisi babamızdır» derler, azatlı kölenin önce öldüğü bilinmiyor ve şahitlik de edilmiyorsa bu çocukların o köleye vâris olma hakları yoktur. Ona sadece hayatta kalan en yakın akrabaları vâris olurlar.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Feraiz (miras) Kitabı
Konu: Öldürme Ve Başka Sebeplerle Durumu Belli Olmayanlar:
1489-) İmâm-ı Mâlik der ki: Aşağıdaki mesele de buna benzer: baba bir, iki kardeş ölmüştür. Birinin çocuğu var, diğerinin çocuğu yoktur. Her ikisinin de baba bir erkek kardeşleri vardır. Bunlardan hangisinin önce öldüğü de bilinmemektedir. Çocuğu olmayan kardeşin mirası, baba bir kardeşinin olur. Ana baba bir kardeşinin çocuklarının mirastan hiç hakları yoktur.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Feraiz (miras) Kitabı
Konu: Öldürme Ve Başka Sebeplerle Durumu Belli Olmayanlar:
1490-) İmâm-ı Mâlik der ki: Yukarıdakilere benzeyen bir başka mesele de şudur: ve erkek kardeşinin oğlu veya erkek kardeşinin kızıyla amcası ölmüş olup hangisinin önce öldüğü bilinmemektedir. Bu durumda amca, erkek kardeşin kızına; erkek kardeşin oğlu halaya vâris olamazlar.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Feraiz (miras) Kitabı
Konu: Öldürme Ve Başka Sebeplerle Durumu Belli Olmayanlar:
1491-) İmâm-ı Mâlik'e şöyle Rivâyet edildi: b. Zübeyr, anne ve babası mülâane yoluyla boşanmış Mülâane; kocanın, karısının hamile kaldığı veya doğurduğu çocuğun başkasının nesebinden geldiğini öne sürerek açtığı dava sonunda, karısından boşanmasıdır. çocuk ile zinadan doğma çocukların mirası hakkında şöyle derdi: çocuklar öldüklerinde anneleri azatlı cariye idiyseler, anneleri ile anne bir kardeşler, Yüce Allah'ın kitabında belirlediği haklarına vâris olurlar. Geri kalan mala da, annesini azat eden efendileri vâris olurlar. Şayet anneleri hürse anneleri haklarını, ana bir kardeşleri de haklarını alırlar. Geri kalan da müslümanların (hazinenin) olur.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Feraiz (miras) Kitabı
Konu: Ana Ve Babası Mülâane Yoluyla Boşanmış Çocuk İle Zinadan Doğma Çocuğun Mirası
1492-) İmâm-ı Mâlik der ki-.Bana Süleyman b. Yesar'dan da buna benzer bir Rivâyet yapıldı ve beldemizde (Medine'de) kendilerine yetiştiğini alimlerin uygulamaları da böyle idi.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Feraiz (miras) Kitabı
Konu: Ana Ve Babası Mülâane Yoluyla Boşanmış Çocuk İle Zinadan Doğma Çocuğun Mirası
1493-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) «Hiçbiriniz, (müslüman) kardeşinin evlilik teklif ettiği kadına evlilik teklif etmez» Buhari, Nikâh, 67/45; Şafiî, Risale, no: 847; Şeybanî, 528. buyurdu.  Evlilik teklif etmez demek, evlilik teklif etmesin demektir. Resulü Ekrem'in tabiri daha nazik, daha beliğdir. Yani: Siz mü'minler yasak olan şeyleri yapmayın demeye lüzum kalmadan, zaten yapmazsınız demektir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Kız İstemek
1494-) Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh) den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Hiç biriniz, (müslüman) kardeşinin evlilik teklif ettiği kadını istemez» buyurdu.  Buharî, Nikâh, 67/45; Şafiî, Risale, 48.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Kız İstemek
1495-) İmâm-ı Mâlik (radıyallahü anh) der ki: —Allahu a'lem— Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in «Hiç biriniz, kardeşinin evlilik teklif ettiği kadını istemez» sözünün izahı şöyle olsa gerek: Bir adam bir kadına evlenme teklif eder, o da ona meyleder, belirli bir mehir üzerinde anlaşırlar ve karşılıklı rıza gösterirler, artık kadın kendisini ona bağlar. İşte peygamberimiz o zaman bu kadına başka bir adamın evlenme teklif etmesini yasaklamıştır, Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisine evlenme teklif edilip de rıza göstermeyen ve aralarında hiçbir anlaşma olmayan kadına hiçbiriniz talip olmayın, demek istememiştir. Yoksa insanlar arasında huzursuzluk çıkardı.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Kız İstemek
1496-) Abdurrahman b. Kasım, babasından Rivâyeten Allahü teâlânın (kocası ölen ve bekleme müddetinde olan kadınlar hakkında) «(Bu müddeti bekleyen) kadınlara kinaye ile hissettirmenizde veya onları almak için içinizde bir arzu beslemenizde günah yoktur. Allah sizin onları anacağınızı biliyor. Lâkin onlara gizli vaadlerde bulunmayın. Ancak onlara meşru ve örfe uygun şeyler söyleyin» Bakara, 2/235. kavli şerifinin tefsirinde der ki: Böyle bir kadınla evlenmek isteyen kimse ona ölen kocasının vefatından sonra bekleme müddetinde iken «Benim yanımda sen çok kıymetlisin. Gerçekten sana yakınlık duyuyorum. Allah sana mal ve bol rızık verecek» gibi sözler söyleyebilir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Kız İstemek
1497-) Abdullah b. Abbas (radıyallahü anh) dan: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (Evlenme hususunda): «Dul kadının rıza ve müsaadesi, velisinden daha önemlidir. Bakire kızların da müsaadesi alınır, onların sükûtu müsaade sayılır» buyurdu. Müslim, Nikâh, 16/8, no: 66; Şeybanî, 540.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Bakire Kızın Ve Dul Kadının Evlenmeleri Hususunda Müsaadelerinin Alınması
1498-) Ömer b. Hattab (radıyallahü anh) der ki: Kadınlar, velisinin veya ailesinden söz sahibinin veyahut Sultan'ın (mülki amirin) müsaadesi olmadan evlenemez. Şeybanî, 542

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Bakire Kızın Ve Dul Kadının Evlenmeleri Hususunda Müsaadelerinin Alınması