Sünen-i İbn Mâce Hadis Kitabı
2866-)
- “... Ali bin Ebi Tâlib, Ebü'd-Derdâ, Ebû Hüreyre, Ebû Ümâme el-Bâhilî, Abdullah bin Ömer, Abdullah bin Amr, Câbir bin Abdillâh ve İmrân bin el-Husayn (radıyallahü anhüm)'den rivâyet edildiğine göre bu zâtların hepsi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den : evinde oturup (yani savaşa katılmayıp) da Allah yolun (da savaşanlarla bir nafaka (mâlî yardım) gönderirse ona beher dirhem karşılığında yediyüz dirhem (sevabı) vardır. Kim de Allah yolunda bizzat savaşır ve bu uğurda mal harcarsa ona beher dirhem karşılığında yediyüz bin dirhem (sevabı) vardır) buyurduğunu sonra; Ve Allah dilediğine kat kat (sevâb) verir..... ) âyetini okuduğunu rivâyet etmişlerdir. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Allah Teâlâ Yolunda Mal Harcamanın Fazileti Nin Beyânı
2867-)
- “... Ebû Ümâme (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur : savaşmaz, veya bir gaziyi techizatlandırmaz, ya da savaşa giden bir askerin çoluk çocuğuna namusluca bakıp (işlerini görmekle) yerini tutmaz ise Allah sübhâne kıyamet gününden önce onun başına ansızın bir felâket getirir. )
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Cihâdı Bırakmak Hakkındaki Tehdid Bâbı
2868-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: Allah yolunda (cihâdla ilgili) bir eseri (ameli) bulunmadığı halde Allah'a kavuşur (yani ölür)se, o kimse (kıyamet günü) bir eksiği olduğu halde Allah'ın huzuruna çıkar. )
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Cihâdı Bırakmak Hakkındaki Tehdid Bâbı
2870-)
- “... Câbir (bin Abdillah) (radıyallahü anhümâ)'dan rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: bir takım erkekler var ki, geçtiğiniz her derede ve yürüyüş yaptığınız her yolda şüphesiz onlar (bu savaşa âit) sevâbta sizlere ortak oldular, (Çünkü hastalık ve güçsüzlük gibi meşru) mazeret, onları (savaşa katılmaktan) alıkoydu. ) Ebû Abdillah bin Mâcete dedi ki: (Hadîs'in metni ya böyledir) veya Resül-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem)'in buyurduğu gibidir. Ben bu hadîsin metnini aynen yazdım. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Mazeret Kendisini Cihâddan Alıkoyan Kimse Hakkında Gelen Hadisler
2872-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur : Allah yolunda ribât (yani serhadde veya önemli bir yerde düşmana karşı beklemek)te iken ölürse, dünyada işlemiş olduğu iyi amelinin sevabı (ölümünden sonra da) üzerine akıtılır (yani ameline devam ediyormuş gibi sevabı devam ettirilir), rızkı da ona akıtılır (yani ölümünden sonra da rızıklanir), imtihan ediciler (kabir meleklerin)den emin olur ve Allah onu kıyamet günü korkudan emin olarak diriltir. )
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Allah Yolunda Rıbat Sınır Ve Önemli Mevkilerde Düşmana Karşı Bekleme Fazileti Nin Beyânı
2873-)
- “... Übey bin Kâ'b (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur : avreti (yani düşmanların sızmasından korkulan tehlikeli mevzi veya serhaddi)nin arkasında, Ramazan ayı dışında sırf Allah rızâsı ve sevabı için Allah yolunda bir günlük ribât, ecir yönünden şüphesiz yüz yılın orucundan ve gecesini tâatla ihya etmekden daha muazzamdır. Müslümanların avreti arkasında, Ramazan ayında sevabı Allah'tan bekleyerek, Allah yolunda bir günlük ribât, Allah katında ve sevâb açısından (Zannımca buyurdu ki) bin yılın ibâdetinden, orucundan ve gecelerini taatla ihya etmekten şüphesiz daha üstün ve daha muazzamdır. Eğer Allah o kimseyi selâmetle çoluk çocuğuna geri getirirse, bin yılın günahı onun aleyhinde yazılmayacak, ona hayratı yazılacaktır ve ribât sevabı kıyamete kadar onun için akıtılacaktır (yani kıyamete kadar bu yerde nöbet beklemiş gibi sevaba nail olacaktır. )
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Allah Yolunda Rıbat Sınır Ve Önemli Mevkilerde Düşmana Karşı Bekleme Fazileti Nin Beyânı
2874-)
- “... Ukbe bin Âmir el-Cüheni (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: askerlerin nöbetini tutan kimseye rahmet eylesin (veya eylemiştir). )
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Allah Yolunda Nöbet Beklemenin Ve Tekbir Getirmenin Fazileti
2875-)
- “... Enes bin Mâlik (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir: , Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i şöyle buyururken işittim. yolunda bir gece nöbet tutmak, adamın kendi çoluk çocuğu içinde (yani ikâmet ettiği yerde) bin yıl (nafile) oruç tutmasından ve gece ibâdetinden (sevabça) üstündür. (Anılan) yıl üçyüz altmış gündür. Gün de bin yıl gibidir. )
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Allah Yolunda Nöbet Beklemenin Ve Tekbir Getirmenin Fazileti
2876-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: (sallallahü aleyhi ve sellem) (yolculuğa çıkmak istediğini söyleyen) bir adama: Allah'tan korkmayı ve her yüksek yerde tekbîr getirmeyi tavsiye ederim) buyurdu. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Allah Yolunda Nöbet Beklemenin Ve Tekbir Getirmenin Fazileti
2877-)
- “... Enes bin Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; (bir kere) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den söz edildiğinde kendisi şöyle demiştir : insanların en güzeli idi, insanların en cömerdi idi ve insanların en cesûrü idi. Bir gece Medîne-i Münevvere halkı bir düşman baskını korkusuyla sesin geldiği tarafa doğru gittiler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Ebû Talha'nın çıplak, eğersiz bir atı üstünde, boynunda kılıç bulunduğu vaziyette ve herkesten önce sesin olduğu yere varmış olarak (geri dönüp geldiğinde) onlara (yani sesin olduğu yere gitmekte olan Medînelilere) rastladı ve onları geri çevirip: insanlar korkutulmayacaksınız, ) buyuruyordu. Sonra at için de: onu bir derya (gibi akıcı) bulduk) veya (o, bir derya (gibi akıcı) dır) buyurdu. Hammâd demiştir ki: Sabit veya başkası bana bu hadîsi rivâyet ederek dedi ki: O, Ebû Talha'nın bir atı idi. Ağır gidişli olduğu söyleniyordu. Fakat o günden sonra önüne hiç geçilmedi. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Nefir Kâfirlerle Savaşmaya Gîden Topluluk İçinde Cihada Çıkmak
2878-)
- “... İbn-i Abbâs (radıyallahü anhümâ)’dan rivâyet edildiğine göre ; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: cihâda çıkmanız (devlet yetkililerince) istendiği zaman cihâda çıkınız.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Nefir Kâfirlerle Savaşmaya Gîden Topluluk İçinde Cihada Çıkmak
2879-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: yolundaki bir toz ve cehennem dumanı müslüman bir kulun içinde toplanmaz. )
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Nefir Kâfirlerle Savaşmaya Gîden Topluluk İçinde Cihada Çıkmak
2880-)
- “... Enes bin Mâlik (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: öğle ile akşam arasındaki zaman içinde Allah yolunda (cihad için) bir yürüyüş yaparsa, (o yürüyüş dolayısıyla) kendisine konan tozun misli kıyamet günü ona misk olur. )
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Nefir Kâfirlerle Savaşmaya Gîden Topluluk İçinde Cihada Çıkmak
2881-)
- “... Enes bin Mâlik'in teyzesi Ümmü Haram bint-i Milhân (radıyallahü anhümâ)’dan; Şöyle demiştir: (sallallahü aleyhi ve sellem) bir gün benim yakınımda uyudu. Sonra gülümsiyerek uyandı. Ben: Resûlallah! Seni ne güldürdü? diye sordum. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : bana ümmetimden bir grup şu deniz üstünde padişahların tahtlarına kuruldukları gibi vapurlara binerek (Allah yolunda savaşa) gittikleri durumda bana gösterildi (de ona güldüm) buyurdu. Ümmü Haram: Resûlallah!) Benim de o deniz gazilerinden olmaklığım için Allah'a duâ et, diye ricada bulundu. Enes demiştir ki: Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) onun için duâ etti. Sonra Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) tekrar uyudu. Bir süre sonra yine gülümsiyerek uyandı. Ümmü Haram da (ilk) sözünün mislini söyledi. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) de birinci cevâbının mislini ona söyledi. Ümmü Haram da: Resûlallah!) Beni o gazilerden eylemesi için Allah'a duâ et, dedi. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) (ona) : (Sen birincilerdensin) buyurdu. demiştir ki: Hakikaten Ümmü Haram, kocası Ubâde bin es-Sâmıt ile beraber Muâviye bin Ebî Süfyân'ın kumandasında (ve Şâm valiliği zamanında) müslümanların düzenledikleri ilk deniz savaşına katıldılar. Müslümanlar savaşlarından (zaferle) dönüp (denizden) Şâm (toprakların) a çıkınca Ümmü Haram binsin diye kendisine bir hayvan (katır) yaklaştırıldı. (Ümmü Haram bineceği esnada) hayvan onu (yere) düşürdü ve o böylece şehid oldu. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Deniz Savaşı Fazileti Nin Beyânı
2882-)
- “... Ebü'd-Derdâ (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre, ; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir (Bir deniz savaşı (sevab bakımından) on kara savaşının mislidir. Ve deniz (savaşın) da başı dönen (gazi), yüce Allah yolunda (savaşta) kanı içinde kıvranan kimse gibidir. )
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Deniz Savaşı Fazileti Nin Beyânı
2883-)
- “... Ebi Ümâme (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i şöyle buyururken işittim: (savaşı) şehidi (sevab bakımından) iki kara (savaşı) şehidinin mislidir. Ve deniz (savaşın)da başı dönen (gazi), kara (savaşın) da kanı içinde kıvranan kimse gibidir. Denizin iki dalgası arasındaki mesafe (yi kateden gazi) de Allah'a ibâdet (yolun) da dünyayı (bir baştan bir başa) kateden kimse gibidir. Şüphesiz Allah (Azze ve Celle), ruhları almak görevini ölüm meleğine — Azrail'e — vermiştir. Ancak deniz şehidini bu hükmün dışında tutmuştur. Çünkü deniz şehidlerinin ruhlarını bizzat Allah alır. Ve Allah, kara şehidinin bütün günahlarını bağışlar, yalnız borç (unu ödememe) günahını bağışlamaz. Deniz şehidinin de tüm günahlarını ve borç (unu ödememe) günahını bağışlar. )
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Deniz Savaşı Fazileti Nin Beyânı
2884-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir : dünya (nın ömrün) den yalnız bir gün (bile) kalsa, benim ehli beytim'den bir adam Deylem dağına ve Kostantiniyye'ye (İstanbul) a mâlik oluncaya (yani fethedinceye) kadar Allah (Azze ve Celle) o günü uzatacaktır. )
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Deylem Bölgesinin Fethedileceğini Bildirmek Ve Kazvinin Fazileti Nin Beyânı
2885-)
- “... Enes bin Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir : etrafını fethetmek siz (müslümanlara) nasib kılınacak ve Kazvîn denilen belde siz (müslümanlar) a fethedilecektir. Kim o beldede kırk gün veya kırk gece rıbât eder (yani düşmana karşı bekler) ise o kimse için cennet'te, üstünde yeşil bir zeberced taşı bulunan altından mamul bîr sütun üzerine kurulu ve kırmızı yakut taşlarından yapılan bir kubbe (köşk) vardır. O kubbenin altından mamul yetmiş bin kapı kanadı bulunur. Beher kapı kanadının başında Hurü’l-İyn denilen bir zevce vardır. )
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Deylem Bölgesinin Fethedileceğini Bildirmek Ve Kazvinin Fazileti Nin Beyânı
2886-)
- “... Muâviye bin Câhime es-Selemî (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanına gelerek: Yâ Resûlallah! Allah rızâsını ve âhiret mutluluğunu dileyerek seninle beraber cihâda cidden niyetlenmişimdir.(Yani cihâda çıkmama müsaade et) dedim. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : (Bağışlanasın. Annen hayatta mıdır?) buyurdu. Ben: Evet, dedim. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : (Geriye dön de annene itâat, iyilik et) buyurdu. Sonra ben Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem)’e diğer taraftan giderek: Yâ Resûlallah! Ben Allah'ın rızâsını ve âhiret mutluluğunu dileyerek seninle beraber cihâd etmeye cidden niyetlenmişimdir, (yani cihâd'a çıkmama müsade et) dedim. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : (Bağışlanasın. Annen hayatta mı?) diye sordu. Ben: Evet, Yâ Resûlallah, dedim. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : (O halde sen annenin yanına geri dön ve ona itâat et) buyurdu. Sonra ben Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem)'in önüne çıkıp : Yâ Resûlallah! Ben Allah'ın rızâsını ve âhiret mutluluğunu dileyerek seninle beraber savaşa çıkmaya gerçekten niyetlendi idim, demiş. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) ; (Vah sana, vah sana. Annen hayatta mı?) diye sordu. Ben: Evet. Yâ Resûlallah, dedim. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : (Allah seni yarlığasın. Sen annenin ayağına sarıl. Çünkü cennet oradadır) buyurdu. ... Muâviye bin Câhime es-Selemî (radıyallahü anhümâ)'dar yapılan (diğer bir) rivâyete göre Câhime, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına gitmiş ve bunun mislini anlatmıştır. Abdillah İbn-i Mâcete dedi ki: Bu Câhime, Huneyn (savaşı) günü Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i ayıplayan Abbâs bin Mirdas es-Selemî'nin oğlu olan Câhime'dir. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Baba Ve Anası Hayatta Olduğu Halde Savaşa Giden Adam
2888-)
- “... Abdullah bin Amr (bin el-Âs) (radıyallahü anhüma)'dan rivâyet edildiğine göre bir adam Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına gelerek: Resûlallah! Ben Allah'ın rızâsını ve âhiret mutluluğunu dileyerek seninle cihâda gitmek niyetiyle geldim. Ve (and olsun ki) Babam ve annem (gelişim nedeniyle) ağlamakta oldukları halde ben geldim, dedi. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : (O halde sen onların yanına geri git de onları ağlattığın gibi güldür) buyurdu. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Baba Ve Anası Hayatta Olduğu Halde Savaşa Giden Adam
2889-)
- “... Ebû Mûsâ (el-Eş'arî) (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: (sallallahü aleyhi ve sellem)'e, kahramanlık için savaşan adam, hamiyyet (yani taassub ve yakınlarını desteklemek) niyetiyle savaşan adam ve gösteriş amacıyla savaşan adamın durumu (hakkında ne buyurulur? diye) soruldu. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) : yalnız tevhîd kelimesinin izzeti, yücelmesi için cihâd ederse ancak o kimsenin cihâdı Allah yolundadır) buyurdu. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Cihâdda Niyet Bâbı
2890-)
- “... Acemlerden bir âzadlı olan Ebû Ukbe (radıyallahü anh)'den; Şöyle demiştir: Uhud (savaşı) günü Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in beraberinde savaşa katıldım. (Savaşta) müşriklerden bir adamı vurdum ve :Bu darbeyi benden al, ben fârisî gencim, dedim. Sonra bu olay Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e ulaştı. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) bana: sen: Bu darbeyi benden al, ben ensârî gencim, demedin buyurdu.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Cihâdda Niyet Bâbı
2891-)
- “... Abdullah bin Amr (bin el-Âs) (radıyallahü anhümâ)’dan; Şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i şöyle buyururken işittim: yolunda savaşıp da ganimetle (ve sağlıkla) dönen her gâzî grubu (âhiret) ecrinin üçte ikisini dünyada almış olurlar. Eğer hiç ganimet elde edemezlerse (âhiret) ecirleri tam olur.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Cihâdda Niyet Bâbı
2892-)
- “... Urve el-Bârıkî (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir : atın alnına dökülen saçlarında kıyamet gününe kadar düğümlüdür, (Hayır, kıyamette sevab ve dünyada ganimettir. )
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Allah Yolunda Savaş İçin At Bağlayıp Hazırlamak
2893-)
- “... Abdullah bin Ömer (radıyallahü anhümâ)’dan rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: alnına dökülen saçlarında kıyamet gününe kadar hayır düğümlüdür. )
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Allah Yolunda Savaş İçin At Bağlayıp Hazırlamak
2894-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: alnına dökülen saçlarında kıyamet gününe kadar hayır vardır veya düğümlüdür (Râvî Süheyl: Bunda ben tereddüd ediyorum, demiştir. ) At, (sahiplerinin durumlarına göre) üç nevidir: Şöyle ki, at bâzı kimseler için sırf sevabtır, bâzı kimseler için de (fakirliğe karşı) bir perdedir. Bâzılarının da boynunda bir vebaldir. At, kendisi için sırf sevab olan kişi, o kimsedir ki, atı Allah yolunda (cihad için) edinir ve (savaşa) hazırlar. Artık at karnına dâhil ettiği her (yiyecek ve içecek) şeye karşılık sahibi için bir sevab yazılır. Sahibi onu bol otlu geniş bir sahada otlatırsa, atın yediği her şeye karşılık onun için bir ecir yazılır. Ve sahibi onu akar bir nehirden suvarırsa, atın karnına dâhil ettiği beher su damlasına karşılık onun için bir ecir olur. (Hattâ, atın idrarlarında ve gübrelerinde olan sevabı da anlattı. ) Ve eğer at şahlanarak (ön ayaklarını kaldırıp) neş'e ile bir veya iki tur koşsa, attığı beher adım karşılığında sahibi için bir ecir yazılır. At kendisi için (fakirliğe karşı) bir perde olan kişi, o adamdır ki, (geçimini sağlamakla) şerefini, iffetini korumak ve güzel rızık yemek maksadıyla at edinir ve atların sırtlarına ve karınlarına âit hakkını onların darlık ve genişlik (zamanların) da unutmaz. At kendisinin boynunda bir vebal olan kimseye gelince, bu da o kimsedir ki, böbürlenmek, taşkınlık etmek, kibirlenmek ve halka karşı riyakârlık için at edinir. İşte, boynunda atın vebal olduğu adam böyle olan kimsedir. ) . . Ebû Katâde el-Ensârî (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle. buyurmuştur : en hayırlısı, yağız, alnında ufacık beyaz nişan bulunan, ayaklarında beyazlık olan, burnu ve üst dudağı beyaz ve sağ ön ayağı mutlak (nişansız) attır. Eğer yağız olmazsa, bu alâmetli doru at (da hayırlıdır. )
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Allah Yolunda Savaş İçin At Bağlayıp Hazırlamak
2896-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir: (sallallahü aleyhi ve sellem). atın şikâl (yani ayağındaki çapraz seki) den hoşlanmazdı. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Allah Yolunda Savaş İçin At Bağlayıp Hazırlamak
2897-)
- “... Temîm ed-Dârî (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre kendisi; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den şöyle buyururken işittim, demiştir : Allah yolunda (savaşmak için) bir at (edinip) bağlar, sonra onu kendi eliyle yemlerse, beher yem tanesine karşılık o kimse için bir hasene (sevab) olur. )
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Allah Yolunda Savaş İçin At Bağlayıp Hazırlamak
2898-)
- “... Muâz bin Cebel (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; kendisi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den şu hadîsi işitmiştir : bir adam Allah Azze ve Celle yolunda bir dişi devenin iki sağımı arasındaki süre kadar savaşırsa o kimse için cennet (Allah'ın ikramıyla girmesi) vâcib olur. )
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Allah Sübhânehu Ve Teâlâ Yolunda Savaşma Nın Faziletinin Beyânı
2899-)
- “... Enes bin Mâlik (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir: bir savaşta hazır bulundum. Abdullah bin Revaha (radıyallahü anh) (kâfirlerle savaşırken) şöyle dedi: nefsim! Seni uyarıyorum. Ben, seni cennet (e girmeye sebep olan savaş) tan hoşlanmaz olarak görüyorum. Allah'a yemin ederim ki, sen ya itaatkâr (uysal) olarak (savaşmak suretiyle) muhakkak cennete gireceksin ya da şüphesiz buna zorlanacaksın. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Allah Sübhânehu Ve Teâlâ Yolunda Savaşma Nın Faziletinin Beyânı
2900-)
- “... Amr bin Abese (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir: (bir kere) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanına vararak; Yâ Resûlallah! Cihâdın hangisi efdal (üstün) dür? diye sordum. Buyurdular ki: (Kanı dökülen ve iyi cins atı yaralanan mücâhid (in cihâdı en üstün cihaddır). )
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Allah Sübhânehu Ve Teâlâ Yolunda Savaşma Nın Faziletinin Beyânı
2901-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir : yolunda yaralanan her yaralı — Allah kendi (rızâsı) uğrunda yaralanan kişiyi herkesten ziyâde bilendir ya — kıyamet gününde, yarası yaralandığı günkü vaziyette (kan fışkırıyor gibi görünüyor halde) gelir: Rengi kan rengi, fakat kokusu misk kokusu. )
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Allah Sübhânehu Ve Teâlâ Yolunda Savaşma Nın Faziletinin Beyânı
2902-)
- “... Abdullah bin Ebî Evfâ (radıyallahü anhümâ)’dan; Şöyle demiştir : (sallallahü aleyhi ve sellem) (Hendek savaşı günü) Ahzâb (yani düşmanlar) aleyhine dua ederek şöyle buyurdu: Kur'an'ı gönderen, düşmanlarla hesabı hızlı olan Allah! (Medine önünde toplanan) Ahzâbı (yani şu Arap kabilelerini) sen dağıt. Allahım! Onların topluluklarını sen hezimete uğrat ve irâdelerini sen sars (ki yerlerinde tutunamasınlar). )
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Allah Sübhânehu Ve Teâlâ Yolunda Savaşma Nın Faziletinin Beyânı
2903-)
- “... Sehl bin Huneyf (bin vâhib) (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur : şehîd olarak ölmeyi Allah'tan içtenlikle dilerse, yatağı üzerinde (yani şehîd olmaksızın) bile ölse Allah onu şehîdlerin makamlarına ulaştırır. )
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Allah Sübhânehu Ve Teâlâ Yolunda Savaşma Nın Faziletinin Beyânı
2904-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in huzurunda şehîdlerden söz edildi. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: şehidin kanından kurumadan önce (hurilerden) iki karısı bitkisiz, geniş bir arazide (emzikli) yavrularını gaybeden (sonra aniden bulan) iki süt anne gibi ve her birinin elinde dünyadan ve dünyadaki bütün şeylerden hayırlı birer kat cennet elbisesi bulunduğu halde hızla ona koşuşurlar. )
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Allah Yolunda Savaşıp Şehîd Olmanın Fazileti
2905-)
- “... El-Mıkdâm bin Madîkerib (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur : katında, şehîd için altı haslet vardır: Dökülen ilk kanı ile beraber günahları bağışlanır, cennetteki mevkii kendisine gösterilir, kabir azabından korunur, en büyük korkudan emin olur, îman hüllesi (elbisesi) kendisine giydirilir, Hurü’l-îyn ile evlendirilir ve akrabalarından yetmiş (müslüman) insan hakkında şefaat etmesi kabul olunur. ) Câbir bîn Abdillah (radıyallahü anhümâ)’dan; Şöyle demiştir: Abdullah bin Amr bin Haram (radıyallahü anh), Uhud (savaşı) günü şehîd edilince Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (bana) : (Yâ Câbir! Allah Azze ve Celle'nin babana söylediği sözü sana haber vermiyeyim mi?) diye sordu. Ben: Evet, (bildir) dedim. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: (Allah, hicâb (perde) ardından olmaksızın (şehidlerden) hiç kimse ile katiyen konuşmamıştır. Ve (lâkin) babanla perdesiz ve doğrudan doğruya (elçisiz olarak) konuştu ve ona: Ey (sevgili) kulum! Benden ikram iste, sana vereyim, buyurdu. Baban (da) : Yâ Rabbim! (Arzum şudur : Beni diriltirsin (dünyaya geri gönderirsin), ben de ikinci defa senin uğrunda şehîd edilirim, dedi. Allah (da) : İnsanların dünya'ya hiç dönmeyecekleri hükmü şüphesiz benim tarafımdan önceden verilmiştir, buyurdu. Baban: Yâ Rabbî! O halde (bizim durumumuzu) arkamda kalanlara ulaştır (bildir), dedi. Bunun üzerine Allah (Azze ve Celle) :âyetini(n tamamım) indirdi. )
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Allah Yolunda Savaşıp Şehîd Olmanın Fazileti
2907-)
- “... Mesrûk (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre Allah'ın; âyetinin mânâsı hakkında (sorulan bir soru üzerine) Abdullah (bin Mes'ûrî) (radıyallahü anh) şöyle demiştir: olunuz ki şüphesiz biz bunu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e sorduk. Bunun üzerine (Resûl-i Ekrem) (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: ruhları yeşil kuşlar gibidir, hangi cennette dilerlerse orada rıziklanırlar. Sonra Arş'a asılı kandillere dönerler. Onlar bu durumda iken senin Rabb'in ansızın onlara bir bakışla bakar ve onlara: (Başkaca) dilediğinizi benden isteyiniz, buyurur. Onlar: Ey Rabb'ımız! Hangi cennette istersek orada rızıklandığımız halde senden ne isteyeceğiz? diye (hiç bir ihtiyaçlarının olmadığını beyânla) cevab verirler. (Allah dileklerini üç kez sorar) Onlar (bir şey) istemedikçe bırakılmayacaklarını (yani mutlaka bir dilekte bulunmalarının istendiğini) görünce: (Ey Rabb'ımız!) Senin yolunda (bir kez daha) şehîd edilmemiz için senden ruhlarımızı cesedlerimize iade edip dünyaya gönderilmemizi istiyoruz derler. Allah onların bundan başka hiç bir şey istemediklerini görünce, onlara artık bir şey sorulmaz. )
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Allah Yolunda Savaşıp Şehîd Olmanın Fazileti
2908-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: öldürülme (acısın) dan, ancak sizden birisinin çimdiklenmeden bulduğu acı gibi bir şey bulur. )
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Allah Yolunda Savaşıp Şehîd Olmanın Fazileti
2909-)
- “... Câbir bin Atik (bin Kays) (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre : (bir ara) hastalandı. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de kendisini hastalığı dolayısıyla ziyaret etti. Bu esnada kendisinin aile ferdlerinden biri: Biz onun vefatının Allah yolunda şehid edilmek suretiyle olmasını cidden umuyorduk, dedi. Bu söz üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) : (O zaman (yani sandığınız gibi şehidlik ancak cihadda öldürülmekten ibaret olunca) ümmetimin şehidleri şüphesiz azdır. Allah yolunda öldürülmek şehîdliktir. Veba hastalığıyla ölen şehîddir, cümu ile (yani hâmile iken) ölen kadın şehîddir ve suda boğulan, ateşte yanarak ölen ve mecnûb (yani zâtü’l-cenb hastalığıyla) ölen kimseler de şehîddirler. ) buyurdu. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Sevab Bakımından Şehîdlik Hükmünde Olması Umulan Ölüm Çeşitleri
2910-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (sahâbîlerine) : (Şehîd hakkında siz kendi aranızda ne dersiniz?) diye sordu. Onlar: (Şehidlik) Allah yolunda öldürülmektir, dediler. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) : (O zaman benim ümmetimin şehîdleri cidden azdır. Kim Allah yolunda (cihadda) katledilirse, o kimse şehîddir. Kim Allah yolunda ölürse o kimse şehîddir. Karın hastalığıyla ölen kimse şehîddir ve veba hastalığıyla ölen kimse şehîddir, ) buyurdu. ... Süheyl dedi ki: Ubeydullah bin Mıksem, Ebû Salih'ten bana rivâyet etti ve rivâyetinde; "Suda boğulan da şehîddir" ilâvesinde bulundu. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Sevab Bakımından Şehîdlik Hükmünde Olması Umulan Ölüm Çeşitleri
2912-)
- “... Enes bin Mâlik (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre: (sallallahü aleyhi ve sellem) fetih günü, başında miğfer olduğu halde Mekke'ye girdi. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Silâh Bâbı
2913-)
- “... Sâib bin Yezîd (radıyallahü anh) Tealâ, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Uhud (savaşı) günü iki zırh (elbise) almış, bana öyle geliyor ki bunları üst üste giymiştir. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Silâh Bâbı
2914-)
- “... Süleyman bin Habîb (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir: (bir gün Humus'ta) Ebû Ümâme (radıyallahü anh)'ın yanına girdik. Kendisi, kılıçlarımızda gümüşten bir parça süs görünce kızdı ve: olsun ki) kılıçlarının süsü altından ve gümüşten olmayıp kalay, demir ve sırım olan bir cemâat (ki Peygamber (Aleyhi's-salâtü ve's-selâm) 'in sahâbîleridir) bir çok fetihleri başardılar, dedi. el-Kattân dedi ki: El-Alâbî, (bir nevî) sinirdir. " (Abdullah) bin Abbâs (radıyallahü anh)’dan rivâyet edildiğine göre: (sallallahü aleyhi ve sellem) Zü’l-Fakar (isimli) kılıcını Bedir (savaşı) günü ganimet hissesinden fazla olarak almıştır. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Silâh Bâbı
2916-)
- “... Ali bin Ebî Tâlib (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir: bin Şu'be (radıyallahü anh), Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber savaşa gittiği zaman beraberinde bir mızrak taşıyordu ve savaştan döndüğü zaman başkası onun için taşısın diye mızrakını yere atıyordu. Sonra Ali (bin Ebi Tâlib bir gün) kendisine dedi ki: bu durumu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e muhakkak anlatacağım. (Sonra Ali anlatınca) Resûl-i Ekrem: Müğîre öyle) yapma. Çünkü sen (öyle) yaparsan yere attığın mızrak, yitik mal olarak kaldırılmaz) buyurdu. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Silâh Bâbı
2917-)
- “... Ali (bin Ebî Tâlib). (radıyallahü anh)'den; Şöyle demiştir: gün) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in elinde bir arabî yay vardı. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) (bu arada) bir adamın elinde fârisî bir yay gördü ve adama: (elindeki yay) nedir? Onu atıver), buyurdu ve (mübarek elindeki yaya işaretle) (Sizler bunu, bunun benzerlerini ve mızraklar edininiz. Çünkü Allah şüphesiz bunlarla sizler için dini geliştirir ve sizleri beldelerde yerleştirir. )
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Silâh Bâbı
2919-)
- “... Amr bin Abese (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den şöyle buyururken işittim: (Allah yolunda savaşırken) düşmana bir ok atar da oku düşmana ulaşırsa (hedefe) isabet etsin veya etmesin o ok(un sevabı) bir köle (yi âzadlama) sevâbına eşittir. )
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Allah Yolunda Ok Atmak Bâbı
2920-)
- “... Ukbe bin Âmir el-Cühenî (radıyallahü anh)’den Şöyle demiştir : (sallallahü aleyhi ve sellem); de düşmanlarınıza karşı gücünüzün yettiği kuvveti hazırlayınız) âyetini minber üzerinde okurken üç kez: biliniz ki (bu devirde) kuvvet de ok atmaktır) buyurdu. Bunu kulağımla işittim. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Allah Yolunda Ok Atmak Bâbı
2921-)
- “... Ukbe bin Âmir el-Cühenî (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir : Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den işittim, şöyle buyurdu: ok atıcılığı öğrenip de sonra terkederse bana isyan etmiş olur. )
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Allah Yolunda Ok Atmak Bâbı
2922-)
- “... (Abdullah) bin Abbâs (radıyallahü anhüma)’dan; Şöyle demiştir : (sallallahü aleyhi ve sellem) (bir kere Eşlem kabilesinden) ok atan bir cemâatin yanına uğradı da: İsmail oğulları ok atmaya devam ediniz. Çünkü babanız (İsmail Peygamber) de (mehâretli) bir ok atıcı idi) buyurdu. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Allah Yolunda Ok Atmak Bâbı
2923-)
- “... El-Hâris bin Hassan (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir: Medîne-i Münevvere'ye geldim. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i minber üzerinde ayakta iken gördüm. Bilâl da O'nun önünde ayakta idi, bir kılıç kuşanmıştı. Bir de siyah bir bayrak gördüm ve bu (bayraklı adam) kimdir? diye sordum. Dediler ki: Bu, Amr bin el-Âs'dır, bir savaştan geldi. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Cihâd Kitabı
Konu: Büyük Bayraklar Ve Küçük Bayraklar Bâbı