Sünen-i İbn Mâce Hadis Kitabı
4367-)
- “... Ömer bin el-Hattâb (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre kendisi: Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i şöyle buyururken işittim, demiştir: (yani kişilerin kendi iradeleriyle işlediği şeylerin değeri) ancak niyetlere göredir ve herkese ancak niyet ettiği şey vardır. kimin (küfür diyarından İslâm memleketine) hicreti (nden niyet ve gayesi) Allah ve Resûl'üne yönelik olursa o kimsenin hicreti (gerçekten) Allah'a ve Resûl'ünedir. Kimin hicreti elde edeceği dünyalık veya evleneceği bir kadın için olursa o kimsenin hicreti (sevaba yönelik olmayıp) göç etmesine sebep olan (dünyalık veya kadın) adır.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Niyyet Bâbı
4368-)
- “... Ebû Kebşe el-Enmârî (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: ümmetin durumu, şu dört kişinin durumu gibidir : (Birincisi), Allah'ın mal ve (dinî) ilim verdiği bir adamdır. Bu adam, malı (nı harcama) hakkında ilmiyle amel ederek (yani dinî bilgisinin ışığında hareketle) onu hakkı (olan zekât, sadaka ve ikram) uğrunda harcar. (İkincisi), Allah'ın (dinî) ilim verip de mal vermediği adamdır. Bu da (Kalbinde) : Eğer şu malın misli benim olsaydı, ben (de) şu adamın işlediğinin mislini işlerdim, der. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) : iki adam (asıl) sevabta eşittir, buyurduktan sonra ve (üçüncüsü) Allah'ın mal verip de (dînî) ilim vermediği adamdır. Bu adam, malında şuursuzca hareket ederek hakkının dışında (yani nefsi arzuları uğrunda) harcar ve (dördüncüsü), Allah'ın ne (dinî) ilim ne de mal verdiği adamdır. Bu da: Eğer bu malın misli benim olsaydı, ben (de) bu adamın malında yaptığı şeylerin mislini yapardım (yani nefsi arzularım yolunda harcardım), der. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: iki adam (asıl) günahta eşittir.) ... (İbn-i Mâcete demiş ki) bu hadisin mislini ..... senediyle İshâk bin Mervezî ve bir mislini ..... senediyle Muhammed bin İsmail bin Semûre bize rivâyet etti. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Niyyet Bâbı
4370-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: (ölürken taşıdıkları) niyetleri üzerine diriltilirler.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Niyyet Bâbı
4371-)
- “... Câbir (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: (ölürken taşıdıkları) niyetler üzerine haşrolunurlar.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Niyyet Bâbı
4372-)
- “... Abdullah bin Mes'ûd (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: (sallallahü aleyhi ve sellem) (sahâbiler için toprak -kum üzerine değnekle) kare biçiminde bir şekil, o şeklin ortasına bir çizgi, ortadaki çizginin yanına doğru çizgiler ve kare biçimindeki o şeklin dışında bir çizgi çizdi. Sonra (sahâbilere) : ne olduğunu bilir misiniz?) buyurdu. Sahâbîler: ve Resulü en iyi bilendir, dediler. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : (karenin içindeki) orta çizgidir. O çizginin yanına doğru olan çizgiler, insana arız olan (hastalık, açlık vesâir) musibetler - afetlerdir. Bu arızalar her yerden onu (zehirli yılan - akrep gibi) sokup ısırmaya yönelir. Şayet bu musibet - âfet ona isabet etmez (yakalıyamaz) ise bu musibet - âfet ona isabet eder (yakalayıp sokar). Kare biçimindeki şekil de onu çevreleyen eceldir. Karenin dışındaki çizgi de emeldir,) buyurdu.
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Emel Yâni Uzun Ömür Ve Bol Mal Gibi Nefsin Hoşlandığı Şeyleri Ummak Ve Ecel Bâbı
4373-)
- “... Enes bin Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (bir yere işâret ederek): Âdem oğludur (yani insandır). Bu da ecelidir, ensesi yanındadır,) buyurdu ve elini, ecel yeri (olarak gösterdiği nokta) nın ilerisine doğru açarak; insanın emeli oradadır,) buyurdu. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Emel Yâni Uzun Ömür Ve Bol Mal Gibi Nefsin Hoşlandığı Şeyleri Ummak Ve Ecel Bâbı
4374-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: kişinin kalbi iki hasleti sevmek hususunda gençtir (yani kuvvetli ve şendir) : (O hasletler) yaşama sevgisi ve mal çokluğu sevgisi (dir).) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Emel Yâni Uzun Ömür Ve Bol Mal Gibi Nefsin Hoşlandığı Şeyleri Ummak Ve Ecel Bâbı
4375-)
- “... Enes (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir : yaşlanır. Fakat on (un ahlâkın) dan iki haslet gençleşir (yani kuvvetlenip gelişir) : Mal (biriktirme ve çoğaltma) üzerine ihtiras ve ömür (uzunluğu) üzerine ihtiras.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Emel Yâni Uzun Ömür Ve Bol Mal Gibi Nefsin Hoşlandığı Şeyleri Ummak Ve Ecel Bâbı
4376-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: iki dere dolusu malı olsa bunlarla beraber bir üçüncüsünü ister. Âdemoğiunun (ihtiraslı) nefsini topraktan başka hiçbir şey dolduramaz. Allah tevbe edenin tevbesini kabul eder.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Emel Yâni Uzun Ömür Ve Bol Mal Gibi Nefsin Hoşlandığı Şeyleri Ummak Ve Ecel Bâbı
4377-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: ömürleri altmış (yaş) ile yetmiş (yaş) arasıdır ve bu yaşı geçenleri çok azdır.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Emel Yâni Uzun Ömür Ve Bol Mal Gibi Nefsin Hoşlandığı Şeyleri Ummak Ve Ecel Bâbı
4378-)
- “... (Mü'minlerin anası) Ümmü Seleme (radıyallahü anha)’dan: Şöyle demiştir: (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ruhunu (atıp) götüren (Rabb'im)e yemin ederim ki O, ömrünün son zamanlarında (farz olanı hâriç) namaz(lar)ının çoğu(nu) oturarak (kılıyor) idi. O'na en sevimli amel de az bile olsa (mümin) kulun devamlı işlediği sâlih amel (yani ibâdet) idi. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Amel Yânî İbâdete Devam Etmek Bâbı
4379-)
- “... Âişe (radıyallahü anha)’dan; Şöyle demiştir: gün) bir kadın yanımda bulunuyordu. Biraz sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) odama girdi ve (Bu kadın kimdir?) diye sordu. Ben de: (Geceleyin) hiç uyumaz, dedim (Âişe kadının kıldığı namazları anlatmaya başladı). Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) : (Devamlı) yapabileceğiniz ameller (yani nafile ibâdetler) ile meşgul olunuz. Çünkü Allah'a yemin ederim ki, siz (ibâdetten) usanıncaya kadar Allah size ihsanını kesmez,) buyurdu. Âişe demiştir ki: Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem)’e en sevimli din (yani ibâdet), sahibinin devamlı ifâ ettiği (ibâdet) idi. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Amel Yânî İbâdete Devam Etmek Bâbı
4380-)
- “... Hanzala el-Kâtib et-Temîmî el-Üseyyidî (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanında bulunuyorduk. Bize cennet ve cehennemi öyle hatırlattı ki biz (cennet ve cehennemi) gözle görüyor gibi olduk. Sonra ben kalkıp ailemin ve çocuğumun yanına gittim ve (o hâli unutup) güldüm, eğlendim. Hanzala dedi ki: Biraz sonra (kendimi toparlayıp Resül-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanında iken) içinde olduğumuz hali hatırladım. Hemen (evden) çıktım ve Ebû Bekir (radıyallahü anh)'a rastladım . Ona: (içine düştüğüm gafleti anlatarak) münafık oldum, münafık oldum, dedim, Ebû Bekir: Muhakkak biz onu (yani aile ferdlerimizle eğlenip gülme işini) işliyoruz, dedi. Sonra Hanzala gidip bu hâli Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e anlattı. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : Hanzala! (Benim yanımda olmadığınız zaman) benim yanımda olduğunuz gibi olsaydınız melekler yataklarınız üstünde (veya yollarınız üzerinde) sizlerle tokalaşacaktı. Yâ Hanzala! Bir saat şöyle, bir saat böyle,) buyurdu. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Amel Yânî İbâdete Devam Etmek Bâbı
4381-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: (yani farz olmayan ibâdet) den (devamlı yapmaya) gücünüzün yettiği miktarı yükleniniz. Çünkü amelin en hayırlısı az bile olsa en çok devam ettirilenidir.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Amel Yânî İbâdete Devam Etmek Bâbı
4382-)
- “... Câbir bin Abdillah (radıyallahü anhüma)'dan; Şöyle demiştir: (sallallahü aleyhi ve sellem), bir taş üstünde namaz kılan bir adamın yanından geçip Mekke'nin kenarına vardı. (Orada) uzun bir süre kaldıktan sonra geri döndü ve taş üstünde namaz kılan adama aynı durumda namaz kılarken rastladı. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) ayağa kalkarak iki elini birleştirdi ve üç kere : insanlar! Mutedil davranın (yani ifrat ve tefritten sakının),) buyurdu. (Sonra buyruğuna şöyle devam etti) : (Çünkü şüphesiz, siz (ibâdetten) usanıncaya kadar Allah size ihsanını kesmez.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Amel Yânî İbâdete Devam Etmek Bâbı
4383-)
- “... Abdullah (bin Mes'ûd) (radıyallahü anh)'den; Şöyle demiştir: Yâ Resûlallah! Câhiliyet devrinde (yani müslüman olmazdan önce) işlemiş olduğumuz günahlardan dolayı cezalandırılır mıyız? diye sorduk. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) : müslümanlıkta güzel hareket ederse câhiliyet devrinde (yani müslüman olmazdan önce) olan (günahların) dan dolayı cezalandırılmaz. Kim (müslüman olduktan sonra) kötü hareket ederse hem (müslüman olmazdan) önceki hem (müslüman olduktan) sonraki (günahları) ile muaheze edilir (yani sorumlu tutulur),) buyurdu. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Günahları Hatırlamak Bâbı
4384-)
- “... Âişe (radıyallahü anha)'dan; Şöyle demiştir: (sallallahü aleyhi ve sellem) bana: Âişe (Günah sayılan) amellerin küçümsenenlerinden (de) sakın. Çünkü şüphesiz, onlar için (de) Allah (tarafın) dan bir araştırıcı (melek) vardır,) buyurdu. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Günahları Hatırlamak Bâbı
4385-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre; Reeûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: günah işlediği zaman kalbinde siyah bir iz olur. Sonra o kişi tevbe edip (nefsini o günahtan) çekip çıkarır ve (Allah'tan) mağfiret dilerse kalbi (o iz pasından) cilalanıp temizlenir. Eğer mü’min günahı fazlalaştırırca kalbindeki siyah iz (ve leke) fazlalaşır. İşte Allah'ın, Kitâb'ında; (onların sandıkları gibi değil). Onların kazandıkları günahlar, kalblerini paslandırıp karartmıştır" (Mutaffıfin, 14) âyetinde buyurduğu rân budur.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Günahları Hatırlamak Bâbı
4386-)
- “... Sevbân (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur : birtakım kimseleri bilirim ki onlar kıyamet günü Tihâme dağları emsali (çok) ve bembeyaz (yani tertemiz) sevaplar getirirler de Allah (Azze ve Celle) o sevabları saçılmış toz eder (yani mahveder, kabul etmez). Sevbân (radıyallahü anh) : Resûlallah! Bilmiyerek onlardan olmamamız için bize onların sıfatlarını söyle ve bize onların durumunu açıkla, dedi. Resül-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : olunuz ki onlar sizin (din) kardeşleriniz ve sizin cinsinizden (bir takım insanlar) dır. Sizin aldığınız gibi onlar geceden (ibâdet nasibini) de alırlar. Ve lâkin onlar, Allah'ın yasak kıldığı şeylerle tenha yerde başbaşa kaldıkları zaman o yasakların sınırlarını çiğnerler,) buyurdu. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Günahları Hatırlamak Bâbı
4387-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e: cennete dâhil eden (yani cennete girmesine sebep olan) amellerin en çoğu hangisidir? diye soruldu. O (yani Allah korkusu) ve huy güzelliğidir,) buyurdu. Ve O'na: cehenneme sokan günahların en çoğu hangisidir? diye soruldu. O : iki organ : Ağız ve tenasül uzvu,) buyurdu. '
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Günahları Hatırlamak Bâbı
4388-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur : (Azze ve Celle) birinizin tevbe etmesine o kimsenin kayıp hayvanını bulunca duyduğu sevinçten muhakkak daha çok sevinir (yani razı olur).) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Tevbeyi Hatırlamak Bâbı
4389-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur; göğe ulaşacak kadar günah işleyip de sonra (onlardan) tevbe etmiş olsanız, Allah tevbenizi kabul eder.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Tevbeyi Hatırlamak Bâbı
4390-)
- “... Ebû Saîd (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: kulunun tevbesine şu adamın sevinmesinden daha çok sevinir (yani razı olur) ki (yolculuk hâlinde olan) o adam bir susuz çölde binit devesini kaybeder. Bunun üzerine adamcağız yitik devesini aramaya koyulur. Nihayet o arayış, adamı cidden yorup âciz bırakınca (susuzluk ve sıcaktan dolayı olduğu yerde ölmek üzere başını yere koyup) elbisesini başına çekip örtünür. İşte kendisi o halde olduğu sırada devesini kaybettiği yerde aniden hayvanının ayak sesini duyar. Bunun üzerine yüzüne çektiği örtüyü açar ve hemen binit hayvanı ile karşılaşır.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Tevbeyi Hatırlamak Bâbı
4391-)
- “... Abdullah (bin Mes'ûd) (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: tevbe eden kimse, hiç günahı olmayan kimse gibidir.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Tevbeyi Hatırlamak Bâbı
4392-)
- “... Enes (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: oğullarının hepsi çok günah işler. Çok günah işleyenlerin en hayırlısı çokça tevbe edenlerdir.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Tevbeyi Hatırlamak Bâbı
4393-)
- “... (Abdullah) bin Ma'kil (bin Mukrin) (radıyallahü anhümâ)’dan; Şöyle demiştir: babam (Ma'kil) ile beraber Abdullah (bin Mes'ûd) (radıyallahü anh)’ın yanına girdik de ben onu (yani İbn-i Mes'ûd'u) şöyle söylerken işittim: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) : pişmanlık duymak, bir tevbedir,) buyurdu. Bunun üzerine babam (Ma'kil), Abdullah (İbn-i Mes'ûd)a: pişmanlık duymak bir tevbedir) hadîsini Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den sen işittin (mi)? dedi. Abdullah (İbn-i Mes'ûd) : diye cevap verdi.
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Tevbeyi Hatırlamak Bâbı
4394-)
- “... Abdullah bin Amr (bin el-As) (radıyallahü anhüma)'dan rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: (Azze ve Celle), kulun tevbesini ruhu boğazına gelmedikçe muhakkak kabul eder.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Tevbeyi Hatırlamak Bâbı
4395-)
- “... (Abdullah) bin Mes'ûd (radıyallahü anh)'den; Şöyle demiştir: adam Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına gelerek (helâl olamayan) bir kadından bir öpücük aldığını anlattı ve bu günahın keffâretini sormaya başladı. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) ise ona bir şey söylemedi. Sonra Allah (Azze ve Celle) : namazı gündüzün iki tarafında, geceden de gündüze yakın saatlarda dosdoğru kıl. Şüphesiz, iyilikler kötülükleri giderir. Bu, iyi düşünüp öğütlenenler için bir nasihattir.) (Hûd, 114) âyetini indirdi. Bunun üzerine adam: Resûlallah! Bu âyet(in hükmü) yalnız benim için midir? diye sordu. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : âyet (in hükmü) benim ümmetimden onunla amel edenler için. (umûmi) dir,) buyurdu. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Tevbeyi Hatırlamak Bâbı
4396-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: adam kendine israf etti (yani aşırı derecede günahlar işledi). Sonra ölüm döşeğine düşünce oğullarına vasiyet ederek: Ben öldüğüm zaman cesedimi yakınız, sonra ufaltıp kül hâline getiriniz ve beni (m külümü) rüzgâra ve denize saçınız. Çünkü Allah'a yemin ederim ki, eğer Rabb'ım bana kadir olursa hiç kimseye vermediği bir azabı bana muhakkak verecektir, dedi. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: da adama öyle yaptılar (yani vasiyyetini yerine getirdiler). Bunun üzerine (Allah) yere : (geri) ver, buyurdu. Adamda o anda kalkıverdi ve Allah ona: bu yaptığına sürükleyen nedir? dedi. Adam: haşyetin (veya senin mahâfetin) —Yani senden olan korkum. Yâ Rabbi! dedi. Allah da onu bu sebebten dolayı
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Tevbeyi Hatırlamak Bâbı
4397-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: kadın bağladığı (hapsettiği) bir kedi sebebiyle cehenneme girdi. Çünkü ne kendisi kediye (bir şey) yedirdi, ne de yerin haşerâtından yesin diye salıverdi ve nihayet kedi (açlıktan) öldü.) verici bu ve bundan önceki hadîsi Ma'mer'e rivâyet eden) Zührî demiş ki: (İbret verici bu iki hadîsi birlikte rivâyet etmem) herhangi bir adamın (kulluk görevini ihmal edip ilâhî rahmete) dar yanmaması ve hiç bir kimsenin (ilâhi rahmetten) ümidini kesmemesi içindir. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Tevbeyi Hatırlamak Bâbı
4398-)
- “... Ebû Zerr(-i Gifârî) (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir : Tebâreke ve Teâlâ buyurur ki: Ey kullarım! Benim koruduğum (ermiş kimseler) hâriç hepiniz günah işleyebilirsiniz. Bu itibarla benden mağfiret dileyiniz ki sizi bağışlıyayım. Sizden kim bağışlamaya gücümün yettiğini bilir de kudretimle benden mağfiret dilerse o kimseyi bağışlarım. Hidâyete erdirdiğim kimseler hâriç, hepiniz dalâlettesiniz. Onun için benden hidâyet dileyiniz, sizi hidâyete erdireyim. Zengin ettiğim kimseler hâriç hepiniz fakirsiniz. Bu itibarla benden (rızık) isteyiniz, sizi rızıklandırayım. Eğer hayatta olanınız, ölmüş olanınız, önce gelenleriniz, sonra gelenleriniz, yaş olanınız ve kuru olanınız (yani bütün kullar) toplanıp da kullarımdan en çok takva sahibi kulumun kalbi üzerinde (yani hepsinin kalbi onun kalbi gibi) olsa, benim mülkümde (yani hükümranlığım ve saltanatımda) bir sivrisinek kanadı (kadar bir şey) artmaz. Şayet onlar (yani tüm kullar) toplanıp da kullarımdan en sapık - şerir kulumun kalbi üzerinde (yani hepisinin kalbi onun kalbi gibi) olsa benim mülkümden bir sivrisinek kanadı (kadar bir şey) eksilmez. Eğer hayatta olanınız, ölmüş olanınız, önce gelenleriniz, sonra gelenleriniz, yaş olanınız ve kuru olanınız (yani bütün kullar) toplanıp da her biri hatırından geçen bütün ihtiyaç ve isteklerini (benden) dilerse, onların bütün dileklerini yerine getirmem, benim mülkümden ancak birinizin deniz kenarından geçip de bir dikiş iğnesini denize sokup çıkarması ile deniz suyunu eksilttiği kadar eksiltir, (yani bu misalde nasıl deniz suyu hiç eksilmiyorsa kulların bütün isteklerini yerine getirmekle ilâhi hazineden hiç bir şey eksilmez). Benim mülkümden hiç bir şeyin eksilmemesi sebebi şudur: Şüphesiz ben çok cömerdim, keremim boldur. Bağış yapmam bir söz söylemek (ten ibaret) tir (yani çalışmayı, didinmeyi gerektirmez). Ben bir şeyi dilediğim zaman sâdece ona "Ol" derim. O da hemen olur.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Tevbeyi Hatırlamak Bâbı
4399-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (ve zevkleri kesen (ona son veren) i çokça hatırlayınız,) buyurdu, demiştir. Yani ölümü (çokça hatırlayınız). "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Ölümü Hatırlamak Ve Ona Hazırlanmak Bâbı
4400-)
- “... (Abdullah) bin Ömer (radıyallahü anhümâ)’dan; Şöyle demiştir ; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in beraberinde idim. Ensâr'dan bir adam Ona geldi ve Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e selâm verdikten sonra: Resûlallah! Mü'minlerin hangisi daha faziletlidir? diye sordu. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : bakımından en güzel olanı, buyurdu.) Adam: Peki, mü'minlerin hangisi daha akıllı - şuurludur? diye sordu. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : en çok hatırlayanı ve ölümden sonraki (hayatı) için en güzel şekilde hazırlananı. İşte onlar en akıllı - şuurlu olanlardır,) buyurdu. " ". . . Ebû Ya'lâ Şeddud bin Evs (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: - şuurlu adam o kimsedir ki nefsini (Allah'a karşı) köleleştirir (veya hesaba çeker) ve ölümden sonraki (hayat) için (iyi) amel işler. (Nefsini yenmekten) Âciz adam da o kimsedir ki nefsini arzusuna uydurur (yani nefsini haramdan alıkoymaz). Sonra Allah'tan (mağfiret) temenni eder.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Ölümü Hatırlamak Ve Ona Hazırlanmak Bâbı
4402-)
- “... Enes (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir: (sallallahü aleyhi ve sellem) ölüm döşeğinde olan bir gencin yanına girdi ve ona: kendini nasıl buluyorsun?) diye sordu. Genç : Allah (ın afvın)ı umarım Yâ Resûlallah! Ve günahlarımdan korkarım, dedi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: vakitte (yani ölüm döşeğinde) her hangi bir (mü'min) kulun kalbinde bağışlanma umudu ve günah korkusu birleşince mutlaka Allah o kuluna dilediği (mağfireti) ni verir ve onu korktuğu (azabı)ndan emin kılar.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Ölümü Hatırlamak Ve Ona Hazırlanmak Bâbı
4403-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur : döşeğinde olan kimsenin yanında melekler hazır bulunur. Kişi dindar olunca melekler: Ey güzel cesedde olan güzel nefis (rûh)! Övülerek (cesedden) çık ve rahmet, güzellik ve öfkeli olmayan Rabb(a kavuşmak) ile müjdelen, derler. Artık can çıkıncaya kadar devamlı ona böyle söylenir. Sonra o ruh göğe yükseltilir ve gök (kapısı) onun için açılır. Sonra, bu kimdir? diye sorulur. Onu götüren melekler: Falancadır, derler. Bu kere (Gökte görevli melekler) tarafından: Güzel nefse merhaba, güzel cesedde idi. Övgüye lâyık olarak gir ve rahmet, güzellik ve öfkeli olmayan Rabb(a kavuşmak) ile müjdelen, denilir. Sonra Allah (Azze ve Celle) nin (hükümlerinin açıklanıp melekler tarafından alınmakta) olduğu göğe götürülünceye kadar ona devamlı olarak böyle söylenir. (Ölüm döşeğinde) kötü adam olduğu zaman (görevli) melek: Çık ey pis cesedde olan pis nefis. Yerilmiş olarak çık ve kaynar su, cehennem halkının irini ve bunların misli çeşitli başka azab ile müjdelen, der. O habis nefis (cesedden) çıkıncaya kadar ona devamlı olarak böyle (tehdidler) söylenir. Sonra o nefis (yani ruh), göğe çıkarılır. Fakat gök (kapısı) ona açılmaz ve: Bu kimdir? denilir. Falancadır, diye cevab verilir. Bunun üzerine: Habis nefse merhaba olmaz, o pis nefis pis cesedde idi. Kınanmış olarak geri dön. Çünkü sana göğün kapıları kesinlikle açılmıyacaktır, denilir ve bunun üzerine o ruh gökten (yere) gönderilir ve sonra cesedin bulunduğu mezara varır.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Ölümü Hatırlamak Ve Ona Hazırlanmak Bâbı
4404-)
- “... Abdullah bin Mes'ûd (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: eceli bir yerde olduğu zaman ihtiyaç - iş onu oraya sıçratır (yani o yere zamanında gitmesine vesile oluverir). Sonra kalan ömrünün sonuna varınca, Allah sübhânehû onun ruhunu (orada) alır. Kıyamet günü de o yer: Ey Rabb'ım! İşte bu, bana emanet ettiğin (cesed)dir, der.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Ölümü Hatırlamak Ve Ona Hazırlanmak Bâbı
4405-)
- “... Âişe (radıyallahü anha)'dan; Şöyle demiştir: (sallallahü aleyhi ve sellem) : kim Allah'a kavuşmayı severse, Allah (da) ona kavuşmayı sever. Her kim de Allah'a kavuşmaktan hoşlanmazsa Allah (da) ona kavuşmaktan hoşlanmaz,) buyurdu. Bunun üzerine O'na: Resûlallah! Allah'a kavuşmaktan hoşlanmamak. Ölüme kavuşmaktan hoşlanmamak dolayısıyladır ve hiç birimiz ölümden hoşlanmayız (ne buyurulur?) denildi. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: (öyle değil). Bu (yani Allah'a kavuşmayı sevmek veya sevmemek) ancak kişinin öleceği anda olur. Ölüm döşeğinde kişi Allah'ın rahmet ve mağfiretiyle müjdelendiği zaman Allah'a kavuşmayı sever. Allah da ona kavuşmayı sever. Ölüm döşeğinde kişi Allah'ın azabı ile müjdelenince (yani tehdid edilince) Allah'a kavuşmak istemez. Allah da ona kavuşmaktan hoşlanmaz.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Ölümü Hatırlamak Ve Ona Hazırlanmak Bâbı
4406-)
- “... Enes (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: herhangi biriniz, başına gelen zarardan dolayı ölmeyi temenni edemez (etmesin). Eğer mutlaka ölümü temenni etmek zorunda kalırsa şöyle desin ) Yaşamak benim için hayırlı olduğu sûrece beni yaşat ve ölüm benim için hayırlı olduğu zaman beni öldür.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Ölümü Hatırlamak Ve Ona Hazırlanmak Bâbı
4407-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: kemik hâriç insan (cesedin) den çürümeyen hiç bir şey yoktur. O (çürümeyen kemik) de kuyruk sokumudur ve kıyamet günü cesedin yaratılışı o kemikten kurulur.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Mezar Ve Cesedin Çürümesi Hakkında Gelen Hadisler Bâbı
4408-)
- “... Hâni' Mevlâ Osman (bin Affân) (radıyallahü anhüma)’dan; Şöyle demiştir: bin Affân (radıyallahü anh), bir mezar başında durduğu zaman sakalını (göz yaşlarıyla) ıslatıncaya kadar ağlardı. Bu sebeple kendisine: Sen cenneti ve cehennemi anıyorsun, ağlamıyorsun da bundan (yani kabir korkusundan) dolayı ağlıyorsun? denildi. Osman (radıyallahü anh), dedi ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) : mezar, âhiret konaklarının ilkidir. Eğer ölü on (un azabın) dan kurtulursa ondan sonraki (konaklar) ondan kolay olur. ölü on (un azabın) dan kurtulmazsa ondan sonraki (konaklar) ondan şiddetli olur,) buyurdu. Osman dedi ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle de buyurdu . kadar korkunç hiç bir fecî manzara görmedim.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Mezar Ve Cesedin Çürümesi Hakkında Gelen Hadisler Bâbı
4409-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: mezara konulur. Salih (yani kulluk görevini yapan mü'min) kişi kabrinde endişesiz ve korkusuz oturtulur. Sonra ona : hangi dinde idin? diye sorulur. O: Ben îslâm dininde idim, diye cevab verir. Sonra ona : Şu adam nedir? diye (Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) hakkındaki itikadı ve kanaati) sorulur. O da : (sallallahü aleyhi ve sellem) Allah'ın Resulüdür. O, bize Allah katından apaçık âyetler getirdi. Biz de O'nu doğruladık, diye cevab verir. Daha sonra bu (mü'min) ölüye : Allah'ı gördün mü? diye sorulur. O da : bir kimse Allah'ı (dünyada) görmeye lâyık değildir, diye cevab verir. Bu soru ve cevablardan sonra onun için ateş tarafına bir pencere açılır. Ölü ona bakarak ateş alevlerinin (şiddetli hararet ve sıkışıklıktan) birbirini kırıp yenmeye çalıştığını görür. Sonra ona: Allah'ın seni koruduğu ateşe bak, denilir. Sonra onun için cennet tarafına bir pencere açılır. O da bu defa cennetin süsüne ve nimetlerine bakar ve kendisine : İşte bu güzel yer senin makamındır, denildikten sonra: Sen (dünyada) samimi imân üzerinde idin, bu sağlam imân üzerine öldün ve (kıyamet günü) inşâallah imân üzerine dirileceksin, denilir. kişi de dehşet ve korku içinde mezarında oturtulur ve kendisine: hangi dinde idin? diye sorulur. Kendisi: diye cevab verir. Sonra ona: adam nedir? diye (Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) hakkındaki itikad ve kanaati) sorulur. O da: (onun hakkında) bir söz (yani peygamber olduğunu) söylüyordu. Ben de o sözü söyledim, der. Bunun üzerine onun için cennet tarafına bir pencere açılır. O da cennetin süsüne ve içindeki (nimet) lere bakar. Sonra kendisine: senden geri çevirdiği (yani kötülüğünden dolayı sana nasib etmediği) cennete bak, denilir. Daha sonra onun için ateş tarafına bir pencere açılır. Bu kere ateşe alevlerinin bazısı bâzısını kırıp yenmeye çalıştığı halde bakar ve bunun üzerine ona: İşte bu, senin yerindir. (İslâm'a inanmak bakımından) şüphe üzerinde (yaşadı) idin, şüphe üzerine öldün ve inşâallah Teâlâ (kıyamet günü) şüphe üzerine diriltilirsin, denilir.)
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Mezar Ve Cesedin Çürümesi Hakkında Gelen Hadisler Bâbı
4410-)
- “... El-Berâ' bin Azib (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: imân edenleri sabit kavil (yani şehâdet kelimesi) ile metanetli kılar" (âyeti) kabir azabı (yani sorgusu) hakkında indi. Ölüye (kabirde) : Senin Rabbin kim? diye sorulur. O da: Rabbim Allah'tır ve Peygamberim Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'dir, diye cevab verir. İşte mü'min ölünün böyle (metanetle) cevâbı, Allah (Azze ve Celle) 'nin: imân edenleri sabit kavil (yani şehâdet kelimesi) ile dünya hayatında ve âhirette (yani kabirde) metanetli kılar" mealindeki âyeti (nin canlı bir ifâdesi) dir. " (İbrahim, 27)
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Mezar Ve Cesedin Çürümesi Hakkında Gelen Hadisler Bâbı
4411-)
- “... İbn-i Ömer (radıyallahü anhümâ)’dan rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur : öldüğü zaman varacağı yer sabah akşam kendisine gösterilir. Ölü cennet ehlinden ise cennetliklerin makamlarından bir makam kendisine gösterilir. Şayet ölü cehennemliklerden ise cehennem ehlinin hücrelerinden biri kendisine gösterilir. (Her) ölüye: İşte kıyamet günü diriltilinceye kadar senin durağın buradır (veya: îşte kıyamet günü diriltilinceye kadar yerin sana gösterilecektir), denilir.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Mezar Ve Cesedin Çürümesi Hakkında Gelen Hadisler Bâbı
4412-)
- “... Ka'b (bin Mâlik) el-Ensârî (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: ruhu, kendisinin dirileceği (kıyamet) gün(ü) cesedine geri dönüneceye kadar cennet ağaçlarında rızıklanan bir kuştur.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Mezar Ve Cesedin Çürümesi Hakkında Gelen Hadisler Bâbı
4413-)
- “... Câbir (bin Abdillah) (radıyallahü anhüma)’dan rivâyet edildiğine göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: ölü, kabre girdiği zaman güneş, batmak üzere bulunduğu şekilde (ona) temsil edilir (yani sanki akşam namazı vakti gelmiş gibi bir görüntü ona gösterilir). Bunun üzerine ölü oturup ellerini gözlerine sürer ve: Beni bırakınız namaz kılayım, der.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Mezar Ve Cesedin Çürümesi Hakkında Gelen Hadisler Bâbı
4414-)
- “... Ebü Saîd (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: iki sahibinin ellerinde (lifleyecekleri) iki boynuz bulunur. Ne zaman (üflemekle) emrolunacaklarını dikkatle gözleyip düşünürler.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Bas Yâni Ölümden Sonra Dirîlme Hakkında Gelen Hadîsler Bâbı
4415-)
- “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'den: Şöyle demiştir; bir adam, Medine (i Münevvere) çarşısında Musâ'yı insanlar üzerine seçip tercih eden (Rabb'im)e yemin ederim diye yemin etti. Bunun üzerine Ensâr'dan bir adam (yahûdi kişiye) İçimizde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bulunduğu halde sen bu sözü (nasıl) söylersin? diyerek elini kaldırıp ona bir tokat attı. Sonra o olay Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e anlatıldı. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: (Azze ve Celle) "Ve Sûr'a üflenir, bunun üzerine Allah'ın dilediği kimseler hâriç, göklerde olanlar ve yerde olanlar çarpılıp yıkılırlar. Sonra Sûr'a bir daha üflenir. Bu defa onlar (kabirlerinden hemen kalkarak bakınıp dururlar." (Zümer, 68), buyurmuştur. Ben başını kaldıranların ilki olurum. O anda ben Arş'ın ayaklarından birisini tutan Mûsâ ile karşılaşırım. Artık bilmem o, başını benden önce mi kaldırdı, yoksa o, Allah (Azze ve Celle)'nin çarpılıp yıkılmaktan müstesna (ve muaf) tuttuğu kimselerden mi oldu. Kim de : Ben Yûnus bin Mettâ'dan daha hayırlıyım (üstünüm), derse şüphesiz yalan söylemiş olur.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Bas Yâni Ölümden Sonra Dirîlme Hakkında Gelen Hadîsler Bâbı
4416-)
- “... Abdullah bin Ömer (radıyallahü anhümâ)’dan rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) minber üstünde şöyle buyururken işittim, demiştir: (olan Allah kıyamet günü) mülkü olan gökleri ve yerleri eline (şöyle) alır.) (Râvi Abdullah bin Ömer dedi ki: Ve Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) böyle buyururken avucunu kapadı sonra da açıp kapatmaya başladı). (sallallahü aleyhi ve sellem) sözlerine devamla şöyle buyurdu): Allah buyurur ki: Cebbar benim, Melik benim. Hani (dünyadaki) cebbarlar nerede? Mütekebbirler nerede?) Abdullah bin Ömer dedi ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu konuşmasını yaparken sağına ve soluna eğiliyordu. Hattâ baktım minber altından (yukarısına kadar) öyle sallanıyor ki ben kendi kendime artık minber Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber düşecek mi? diyor (ve endişeleniyor) dum. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Bas Yâni Ölümden Sonra Dirîlme Hakkında Gelen Hadîsler Bâbı
4417-)
- “... Âişe (radıyallahü anha)'dan; Şöyle demiştir: Yâ Resûlallah! Kıyamet günü insanlar nasıl haşredilecekler? diye sordum. O : ve çıplak olarak (haşredilecekler),) buyurdu. Beni Kadınlar da (çıplak mı olacaklar)? dedim. O: (Kadınlar da (çıplak olacaklar),) buyurdu. Ben: Ya Resûlüllah! Peki haya edilmez mi? diye sordum. O: (Ya Âişe! Haşr işi çok şiddetli olup insanların birbirlerine bakmaları hatırlarına bile gelmez (yani herkes sorgu ve azab korkusundan kendi derdiyle meşguldür, başkasının hâlinden habersizdir).) buyurdu. "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Bas Yâni Ölümden Sonra Dirîlme Hakkında Gelen Hadîsler Bâbı
4418-)
- “... Ebû Mûsâ el-Eş'arî (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: günü insanlar üç defa Allah'a arzolunacaklar (yani huzurda sorguya çekilecekler). İki arz (yani sunuş) mücâdele ve mazeretlerden ibarettir. Üçüncü sunuşa gelince (insanların işledikleri amellerin yazılı olduğu) defterler o zaman ellere uçacaklar (yani hızla verilecektir). Artık (defteri) kimisi sağ eliyle tutacak ve kimisi sol eliyle tutacaktır.) "
Kaynak: Sünen-i İbn Mâce, Zühd Kitabı
Konu: Bas Yâni Ölümden Sonra Dirîlme Hakkında Gelen Hadîsler Bâbı