İmam Malik Muvatta Hadis Kitabı
494-)
Hişâm b. Urve babasından naklediyor: O Ramazan bayramı günü bayram namazına gitmeden önce yemek yerdi. Enes'ten merfu olarak gelmiştir. Buhârî, îdeyn, 13/4.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Bayramlar Kitabı
Konu: Ramazanca Bayram Günü Namazdan Önce Bir Şeyler Yemek
495-)
Saîd b. Müseyyeb'den: Ramazan bayramı günü müslümanların namaza gitmeden önce yemek yemeleri emredilirdi. Mâlik bu Rivâyetle ilgili olarak der ki: «Kurban bayramı günü için halkın bu şekilde davranması gerekmez.»
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Bayramlar Kitabı
Konu: Ramazanca Bayram Günü Namazdan Önce Bir Şeyler Yemek
496-)
Utbe b. Mes'ud'un torunu Ubeydullah b. Abdullah naklediyor: Ömer b. Hattab, Ebû Vakid el-Leysî'ye Hazret-i Peygamberin Ramazan ve Kurban bayramı namazlarında neleri okuduğunu sordu. O da: «Kâf ve’l-Kur'anil-Mecid ile îkterebetissaatü venşak-kal kamer (ayetleriyle başlayan) sureleri okurdu.» cevabını verdi. Şeybanî, 236.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Bayramlar Kitabı
Konu: Bayram Namazlarında Tekbir Getirilmesi Ve Kuran Okunması
497-)
Abdullah b. Ömer'in azatlısı Nafi'den: Ebû Hüreyre ile beraber Kurban ve Ramazan bayramlarında bulundum. İlk rekâtta Fatiha ve zammı sûreden önce yedi tane tekbir aldı, son rekâtta ise yine Fatiha ve zammı sûreden önce beş tekbir aldı. Âişe'den merfu olarak gelmiştir. Ebu Davud, Salât, 2/242 Mâlik bu Rivâyetle ilgili olarak der ki: Bize göre de bayram namazı tekbirleri bu kadardır.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Bayramlar Kitabı
Konu: Bayram Namazlarında Tekbir Getirilmesi Ve Kuran Okunması
498-)
Yine İmâm-ı Mâlik, bayram namazının kılınışına yetişemiyen bir kimse için şöyle diyor: Ne camide ne de evinde bayram namazını tek başına kılması lazım değildir, şayet kılarsa bir mahzur yoktur. İlk rekâtın başında yedi, ikinci rekâtın başında kıraattan önce beş tekbir daha alır. Hanefî Mezhebine göre, bayram namazlarında tekbirler, ilk rekatte üç, ikincide üç olmak üzere, toplam altı tanedir.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Bayramlar Kitabı
Konu: Bayram Namazlarında Tekbir Getirilmesi Ve Kuran Okunması
499-)
Nafi'den: Abdullah b. Ömer, Ramazan bayramı günü bayram namazından önce ve sonra başka namaz kılmazdı.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Bayramlar Kitabı
Konu: Bayram Namazlarından Önce Ve Sonra Başka Namaz Kılevmayışı:
500-)
İmâm-ı Mâlik naklediyor: Duyduğuma göre Said b. Müseyyeb bayram namazına sabah namazını kıldıktan sonra güneş doğmadan önce gidermiş. İbn Abbas'tan manaca merfu olarak gelmiştir
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Bayramlar Kitabı
Konu: Bayram Namazlarından Önce Ve Sonra Başka Namaz Kılevmayışı:
501-)
Abdurrahman b. Kasım'dan: Babam Kasım, bayram günü bayram namazına gitmeden önce dört rekât namaz kılardı. Şeyban,,235
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Bayramlar Kitabı
Konu: Bayram Namazlarından Önce Ve Sonra Başka Namaz Kılmaya Müsaade Edildiği Haller
502-)
Hişam b. Urve babasından naklediyor: Babam, Ramazan bayramı günü namazdan önce mescidde namaz kılardı
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Bayramlar Kitabı
Konu: Bayram Namazlarından Önce Ve Sonra Başka Namaz Kılmaya Müsaade Edildiği Haller
503-)
İmâm-ı Mâlik'den: Ramazan ve Kurban bayramları ile ilgili ihtilafsız bir geleneğimiz vardır ki o da imam, bayram namazı vaktinden önce evinden çıkar, namazgaha geldiği zaman ise bayram namazının vakti gelmiş olur. Ülkemizdeki uygulama, bundan farklıdır. Sabah namazından sonra, bayram namazının vakti girinceye kadar Kur'an okunarak veya vaaz edilerek, camide beklenir. Daha sonra bayram namazı kılınır, bayram hutbesi dinlenir, dua edilerek, bayramlaşmaya çıkılır.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Bayramlar Kitabı
Konu: Bayram Günü İmamın Namaz Vaktine Kadar Mescide Gelmesi Ve Cemaatin De Hutbeyi Dinlemeden Ayrılmaması
504-)
Yahya'nın Rivâyetine göre İmâm-ı Mâlik'e: «imama uyarak bayram namazını kılan bir kimsenin hutbeyi dinlemeden camiden çıkması doğru mudur?» diye sorulduğunda o: «Hayır, imam hutbeyi bitirmeden cemaatin ayrılması doğru değildir.» diye cevap verdi.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Bayramlar Kitabı
Konu: Bayram Günü İmamın Namaz Vaktine Kadar Mescide Gelmesi Ve Cemaatin De Hutbeyi Dinlemeden Ayrılmaması
505-)
Salih b. Havvat, Zâtü'r-rikâ' Gazvesinde Resûlüllah'la (sallallahü aleyhi ve sellem) beraber korku namazı kılan bir zattan naklen anlatıyor: Önce bir grup gelip Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) ardında saf yaptı, diğer grup ise düşman karşısında kaldı. Saf yapanlara peygamberimiz bir rekât kıldırdıktan sonra kendisi kıyamda bekledi, safta bulunanlar kendi kendilerine namazlarını tamamlayıp ayrıldılar. Bu defa düşman karşısında bekleyen grup geldi, peygamberimizin ardında saf yaptı, namazlarını bitirenler ise düşman karşısına gittiler. İkinci gruba da kalan bir rekâtı kıldırdıktan sonra tehiyyatta, oturdu. Cemaat kılmadıkları rekâtı tamamladıktan sonra hep beraber selam verdiler. Buharî, Megazî, 64/31; Müslim, Salâtu'l-Musafırîn, 6/310; Şafiî, Risale, no: 509, 677. namazı; savaş vb. olağanüstü durumlarda düşmandan korunma görevi aksatılmadan, bu bölümde anlatıldığı üzere, özel bir şekilde kılınır
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Korku Namazı Kitabı
Konu: Korku Namazı
506-)
Sehl b. Ebi Hasme anlatıyor: Korku namazı şöyle kılınır: İmam öne geçer, bir grup cemaat arkasına saf olur, diğer bir grup da düşman karşısında bekler. İmam bu gruba bir rekât kıldırdıktan sonra ikinci rekâta kalkar. Arkasındaki cemaat kalan rekâtları kendi kendilerine tamamlayıncaya kadar kıyamda bekler. Cemaat namazı tamamlayıp selam verince saftan ayrılırlar. İmam hâlâ kıyamda bekler. Bu sefer düşman karşısında bekleyenler imamın ardına gelip saf olur, namazlarını bitirenler de düşman karşısına giderler. İmamın arkasına saf yapan bu ikinci grup tekbirlerini alırlar. İmam onlara da bir rekât kıldırdıktan sonra selam verir. Cemaat ise kılmadıkları rekâtları tamamlayarak selam verirler. Buharî, Megazî, 64/31; Müslim, Salâtu'l-Musafırîn, 6/310; Şafiî, Risale, no: 509, 677. namazı; savaş vb. olağanüstü durumlarda düşmandan korunma görevi aksatılmadan, bu bölümde anlatıldığı üzere, özel bir şekilde kılınır
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Korku Namazı Kitabı
Konu: Korku Namazı
507-)
Nâfi’ anlatıyor: Abdullah b. Ömer'e korku namazının nasıl kılındığı sorulduğunda şöyle anlattı: İmam öne geçerek ikiye ayrılan gruptan birine bir rekât kıldırır. Diğer grup düşman karşısında bekler. Birinci grup bir rekât kıldıktan sonra selam vermeden düşman karşısında bekleyenlerle yer değişirler. İkinci grup da imamla beraber bir rekât kıldıktan sonra, imam iki rekâtlı namazı bitirir. Bu defa her iki grup da ayrı ayrı gelerek birer rekât daha kılarlar. imamdan sonra kıldıkları bu rekâtla ikişer rekât kılmış olurlar. Şayet düşman tehlikesi çok büyükse ayakta, binek üzerinde kıbleye dönerek veya dönmeden kılarlar. İmâm-ı Mâlik, Nâfi'nin bu Rivâyetle ilgili olarak şöyle dediğini nakletmiştir: «Abdullah b. Ömer'in naklettiği korku namazının bu şeklini Hazret-i Peygamber'den gördüğünden eminim,» Buharî, Tefsir, 65/2/44. Ayrıca bkz. Şeybanî, 290.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Korku Namazı Kitabı
Konu: Korku Namazı
508-)
Saîd b. Müseyyeb'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Hendek savaşında ikindi ve öğle namazlarını güneş batmayınca kılmadı. Mâlik, Kasım b. Muhammed'in Salih b. Havvat'tan naklen Rivâyet ettiği korku namazı ile ilgili olarak «Duyduğum en güzel tarif edilmiş korku namazıdır.» demektedir.» Cabir'den manaca merfu olarak gelmiştir. Mevakîtu's-Salât, 9/36; Müslim, Meaâcid, 5/209. Bu namazlar, savaş dolayısıyla kazaya kalmış, hemen o gece kılınmıştır.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Korku Namazı Kitabı
Konu: Korku Namazı
509-)
Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) hanımı Hazret-i Âişe anlatıyor: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında güneş tutulmuştu. Peygamberimiz hemen halka namaz kıldırdı. Namazın ilk rekâtında kıyamı uzattı. Sonra rukûa vardı ve rükûyu da bir hayli uzattı. Sonra başını kaldırıp kıyamı yine uzattı. Fakat bu ikinci kıyam birinci kıyamdan kısa idi. Sonra tekrar rukûa vardı ve rukûu uzattı. Bu rükû; evvelki rukûdan kısa idi. Rukûdan başını kaldırdıktan sonra secdeye vardı. Secdeden sonra, diğer rekâtı da öncekiler gibi yaparak namazı bitirdi. Bu sırada güneş de açılmıştı. Cemaate bir konuşma yaparak Allah'a hamdü senadan sonra şöyle buyurdu: «Güneş ve Ay, Allah'ın varlığının ve kudretinin delillerindendir. Ne kimsenin doğumu ne de kimsenin ölümü ile tutulmazlar. Tutulduklarını gördüğünüz zaman Allah'a dua ediniz, onu büyükleyip tasdik ediniz.» Daha sonra şöyle devam etti. «Muhammed ümmeti! Allah'a yemin ederim ki hiç kimse köle ya da cariyesinin zina etmesini Allah'tan daha çok kıskanmaz. Ey Muhammed ümmeti! Allah'a yemin ederim ki benim bildiklerimi bilmiş olsaydınız az güler, çok ağlardınız » Buhârî, Kusûf, 16/3; Müslim, Kusûf, 10/1.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Küsuf (güneş Tutulması)
Konu: Küsuf Namazının Kılınış Şekli
510-)
Abdullah b. Abbas anlatıyor: Güneş tutulmuştu, bunu gören Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namaza durdu, onunla beraber oradakiler de durdular. Namazda kıyamı Bakara sûresini okuyacak kadar uzattı, rükûyu da aynı şekilde uzattı. Sonra başını kaldırıp kıyamı yine çok uzattı fakat birincisi kadar değildi sonra rükûa vardı. Rükûda da uzun kaldı, fakat o da birinci rükû kadar uzun değildi. Daha sonra secde ederek (ikinci rekâta) kalktı. Kıyamı uzun sürdü. Fakat birinci kıyamdan kısa idi. Sonra rükûa vardı. Rükûu da uzun sürdü. Fakat birinci rükûdan kısa idi. Sonra birinci kıyamdan daha kısa olarak kıyamda bulundu. Sonra uzunca bir rükû yaptı. Bu, birinci rükûdan kısa idi. Sonra secde etti. Selam verdiği zaman güneş açılmıştı, şöyle buyurdu: «Güneş ve Ay, Allahü teâlâ'nın kuvvet ve kudretinin delillerinden iki tanesidir. Tutulmaları ne bir kimsenin ölümü yüzündendir, ne de bir kimsenin doğumu sebebiyledir. Onun için tutulduklarını gördüğünüz zaman Allah'ı zikrediniz.» Güneş tutulması (küsûf) namazı; iki rekattır ve cemaatle kılınır. Kıraat gizli yapılır, hutbesi yoktur. Evde tek başına da kılınabilir. Ay tutulması (küsûf) namazı ise; yine iki rekattir, ama tekbaşına kılınır. Şiddetli havalarda da benzeri şekilde iki rekat namaz kılınabilir. üzerine cemaat: Resûlallah! Senin yerinde bir şeyi tutar gibi yaptığını, sonra da çekindiğini gördük — ne oldu?—» diye sordu. Peygamberimiz şu cevabı verdi: Cenneti gördüm, ondan salkım almaya çalıştım. Eğer tutup alsaydım dünya durduğu müddetçe ondan yerdiniz. Cehennemi de gördüm, bugün gördüğüm korkunç manzara kadarını daha görmemiştim. Cehennemdekilerin ekserisi kadınlardı.» Niçin Ya Resûlallah?» diye sorulduğu zaman: Nankörlüklerinden dolayı!» buyurdu. Allah'a mı nankörlük ediyorlar?» dendiği zaman: karşı nankörlüklerinden ve onların iyiliklerini inkârlarından dolayı. Birine ömür boyu iyilik yapsan, senden tek bir kötülük görse, hiç iyilik mi gördüm zaten, der.» buyurdu. Buhârî, kusûf, 16/9; Müslim, Salâtu'l-Kusûf, 10/17.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Küsuf (güneş Tutulması)
Konu: Küsuf Namazının Kılınış Şekli
511-)
Hazret-i Âişe anlatıyor: Bir yahudi kadın gelerek: Allah seni kabir azabından korusun!» diye dua ederek bir şeyler istedi. Bunun üzerine ben Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem): Kabirde azap mı var?» diye sordum. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hemen kabir azabından Allah'a sığındığını söyledi... Günlerden bir sabah bineğe binmişti ki güneş tutuldu. Gittiği yerden kuşluk vakti döndü. Dönünce (hanımlarının kaldığı) odaların arkasına (mescide) uğrayarak namaz kıldı, gören müslümanlar da arkasında namaza durdular. Namazda kıyam ve rükûyu bir hayli uzattı. Rükûdan başını kaldırınca yine kıyamı uzattı, fakat bu, birinci kıyamdan kısa idi. Sonra yine rükûa vardı. Fakat bu, ilk rükûdan kısa idi. Rükûdan başını kaldırdıktan sonra secdeye vardı. İkinci rekâta kalktığı zaman yine uzattı, fakat birinci rekât kadar uzun değildi. Sonra rükûa vardı. Onu da uzattı. Fakat ilk rükûdan kısa idi. Başını kaldırdı. İlk kıyamdan kısa olarak kıyamda bulundu. Sonra yine Rukûa vardı. Birinci rükûdan biraz kısa olarak rükûda bulundu. Sonra başını kaldırıp secdeye vardı. Namazı bitirince Allahü teâlâ'nın söylemesini emrettiği şeyleri söylüyordu. Cemaate kabir azabından Allah'a sığınmalarım emretti. Buhârî, Kusûf, 16/7; Müslim, Salâtu'l-Kusûf, 10/8.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Küsuf (güneş Tutulması)
Konu: Küsuf Namazının Kılınış Şekli
512-)
Hazret-i Ebû Bekir es-Sıddîk'in kızı Esma anlatıyor: Güneş tutulduğu zaman peygamberimizin hanımı Hazret-i Aişe'ye gitmiştim. Bir de baktım ki herkes namaz kılıyor, o da kılıyordu! Bunlara ne oldu?» dedim. Hazret-i Âişe eliyle göğü işaret ederek: Suphanallah!» dedi. (Allah'ın kudretini gösteren) bir işaret mi?» dedim. Başıyla «evet» anlamında bir işaret yaptı. Kalktığında güneş açılmıştı. Ben başımdan su dökmeye başlamıştım. Resûlüllah, Allah'a hamdü senadan sonra şöyle buyurdu: gördüğümü, daha önce hiç görmemiştim! Cenneti ve cehennemi gördüm. Bana vahyedildiğine göre sizler kabirde Deccalin imtihanı gibi imtihan edileceksiniz: Siz getirilir 'bu adam hakkında neler biliyorsun?' diye sorulursunuz. Getirilen eğer mü'minse 'o, Allah'ın Resulü Muhammed'dir, bize apaçık deliller ve hidayet getirdi biz de ona uyup iman ettik, ona tabi olduk' der. Bunun üzerine kendisine: 'Rahatça uyu, biz zaten senin mü'min olduğunu biliyorduk' denir. Getirilen kimse şayet münafıksa bu soruya: 'Bilmiyorum, halk onun hakkında bir şeyler söyler, ben de onlar gibi derdim' cevabını verir.» Buharî, Vudû, 4/37; Müslim, Salâtu'l-Kusûf, 10/11.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Küsuf (güneş Tutulması)
Konu: Küsuf Namazıyla İlgili Diğer Rivâyetler
513-)
Abdullah b. Zeyd el-Mâzinî anlatıyor: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namazgaha çıkarak yağmur yağması için dua etti. Kıbleye döndüğü zaman cübbesini ters çevirmişti. Buhârî, Istiska, 15/4; Müslim, Salâtu'l-İstiska, 9/1.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Yağmur Duası Kitabı
Konu: Yağmur Duasında Yapılacak İşler
514-)
İmâm-ı Mâlik'e yağmur duasında kılınan namazın kaç rekât olduğu sorulmuştu: «İki rekâttır.» dedi ve şunları da ilâve etti: hutbeden önce iki rekât namaz kıldırır, sonra da ayağa kalkarak cübbesini ters çevirir ve kıbleye karşı dönerek dua etmeye başlar. Namazda sesli okur, cüppesini ters çevirdiği zaman sağ taraf sola, sol taraf sağa gelir. Cemaat de aynı şeyi yapar. Daha sonra da yüzleri kıbleye dönük olarak otururlar.» Şeybanî, 294. Mezhebine göre, yağmur duası namazı, tıpkı cuma gibi kılınır, iki rekattır, namazdan sonra hutbe okunur. Daha sonra yağmur için dua edilir.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Yağmur Duası Kitabı
Konu: Yağmur Duasında Yapılacak İşler
515-)
Amr b. Şuayb'dan: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), yağmur duasına çıktığı zaman şöyle dua ederdi: «Allah'ım, kullarına ve hayvanlara yağmur ver. Rahmetini etrafa saç, ölü topraklarını dirilt.» İbn Abdilber der ki: "Malik, bu şekilde Yahya -Amr senediyle mürsel olarak Rivâyet etmiştir." Yahya-Amr b. Şuayb -babası- dedesi senediyle müsned olarak Rivâyet etmiştir. Sevrî de bunlardandır. Ebu Davud, Salâtu'l-İstiska, 3/2.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Yağmur Duası Kitabı
Konu: Yağmur Duasıyla İlgili Diğer Rivâyetler
516-)
Enes b. Malik anlatıyor: Adamın biri Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) gelerek: Ya Resûlallah! Hayvanlar oralarda açlıktan mahvoluyorlar, yollardan kuş uçmaz kervan geçmez oldu. Dua edin de artık yağmur yağsın!» diye ricada bulundu. Bunun üzerine peygamberimiz dua etti, öteki cumaya kadar yağmur yağdı. Ertesi cuma tekrar bir adam gelerek Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem): Ya Resûlallah! Yağmurdan evler yıkıldı, yollar yürünmez hale geldi, hayvanlar otluğa gidemedikleri için açlıktan helak oluyorlar!» dedi. Bu durum üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Allahım, yağmuru dağların, tepelerin üzerlerine, vadilerin içlerine ve ormanlık yerlere şevket» diye dua etti. Yağmur, elbisenin üstten çıkarılışı gibi derhal Medine'den çekildi, gitti. Buharî, Istiska, 15/6; Müslim, Salâtu’l-İstiska, 9/8.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Yağmur Duası Kitabı
Konu: Yağmur Duasıyla İlgili Diğer Rivâyetler
517-)
İmâm-ı Mâlik'e «yağmur duası namazına yetişemeyip hutbeye yetişen ve bu namazı kılmak isteyen kimsenin namazı evinde mi, yoksa mescidde mi kılması gerektiği» soruldu. İmâm-ı Mâlik: istediği yerde kılabileceği gibi, istemezse kılmayabilir de» cevabını verdi.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Yağmur Duası Kitabı
Konu: Yağmur Duasıyla İlgili Diğer Rivâyetler
518-)
Zeyd b. Halid el-Cühenî anlatıyor: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Hudeybiye'de yağmurun akabinde gökte bir kısım işaretler varken bize sabah namazını kıldırdı. Namazdan sonra cemaate dönerek: Rabbiniz ne dedi, biliyor musunuz?» diye sordu. Cemaat: Allah ve Resulü daha iyi bilir!» diye mukabelede bulununca Cenab-ı Allah'ın şöyle buyurduğunu nakletti: «Kullarımdan bir kısmı bana iman ederek, bir kısmı da beni inkâr ederek sabahladılar. Allah'ın lütuf ve rahmetiyle bize yağmur yağdı diyenler, bana inanan ve yıldızların kudretini inkâr edenlerdir. Falan falan yıldız bize yağmur yağdırdı diyenler ise, beni inkâr edip yıldıza inananlardır.» Buhârî, Ezan, 10/156; Müslim, îman, 1/125.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Yağmur Duası Kitabı
Konu: Yıldızlardan Yağmur İstenmesi
519-)
İmâm-ı Mâlik'ten; Duyduğuma göre 'Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyururmuş: «Deniz tarafından bulut belirir de Şam tarafına doğru yol alırsa yağmuru çok bol olur.»
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Yağmur Duası Kitabı
Konu: Yıldızlardan Yağmur İstenmesi
520-)
Ebû Hüreyre anlatıyor: Sabahleyin kalktığımızda yağmur yağmışsa «Rabbimiz bize yağmur göndermiş» der ve şu ayeti okurdum: «Allah’ın insanlara göndereceği yağmuru durduracak hiç bir kuvvet yoktur. Yağdırmayacaksa hiç bir kuvvet onu yağdıramaz. O mutlak galip ve hakimdir.» Fâtır, 35/2.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Yağmur Duası Kitabı
Konu: Yıldızlardan Yağmur İstenmesi
521-)
Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) arkadaşı Ebû Eyyüb el-Ensari Mısır'da iken şöyle derdi: «İnanın ki şu helaları ne yapacağımı bilmiyorum! Çünkü Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştu: «Sizden biri büyük veya küçük su dökmeye gittiği zaman önünü veya arkasını kıbleye karşı döndürmesin.» Buharî, Vudû, 4/11; Müslim, Taharet, 2/59
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Kıble Kitabı
Konu: Helada Kıble Tarafına Dönülmemesi
522-)
Nafi’, Ensardan bir adamdan naklediyor: Resûlüllah, (sallallahü aleyhi ve sellem) büyük ya da küçük su dökerken kıbleye karşı dönmeyi yasaklamıştır.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Kıble Kitabı
Konu: Helada Kıble Tarafına Dönülmemesi
523-)
Abdullah b. Ömer'den: Diyorlar ki: «def-i hacete oturduğunuz zaman kıbleye ve Beytülmakdise karşı dönmeyiniz.» Ben bir defasında evimin damına çıkmıştım, Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) iki kerpiç üzerine çıktığım ve Beytülmakdis'e karşı da dönmüş olarak def-i hacet yaptığını gördüm. sonra: «Her halde sen de uylukları üzerine yatarak namaz kılanlardansın.» dedi. Ben de: «Vallahi bilemiyorum.» diye karşılık verdim. Mâlik, uylukları üzerine yatarak namaz kılmayı, secdeye varıldığı zaman dizler yerde iken vücudu uyluklardan ayırmadan tamamen yere ve uyluklar üzerine yapıştırmak şeklinde tarif etmiştir. Buhârî, Vudû, 4/12; Müslim, Taharet, 2/61; Şafiî, Risale, no: 812. Ayrıca bkz. Şeybanî, 277.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Kıble Kitabı
Konu: Büyük Ya Da Küçük Su Dökerken Kıbleye Dönmekte Mahzur Olmayan Haller
524-)
Abdullah b. Ömer'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kıble tarafındaki duvarda tükürük görmüştü, hemen onu kazıdı. Sonra da cemaate dönerek: Namaz kılarken kıble tarafına tükürmeyiniz. Çünkü namaz kılarken Allahü teâlâ'nın huzurunda sayılırsınız.» buyurdu. Buhârî, Salât, 8/33; Müslim, Mesacid, 5/50, Ayrıca bkz. Şeybanî, 281
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Kıble Kitabı
Konu: Kıble Tarafına Tükürülmesi
525-)
Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in zevcesi Hazret-i Âişe'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kıble tarafındaki duvarda tükürük (balgam) görmüştü, onu hemen kazıdı. Buhârî, Salât, 8/33; Müslim, Mesacid, 5/52
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Kıble Kitabı
Konu: Kıble Tarafına Tükürülmesi
526-)
Abdullah b. Ömer anlatıyor: Halk sabah namazında Küba mescidinde iken biri gelerek: Bu gece Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) bir ayet gelmiş, bundan sonra Kâbe'ye dönmesi emredilmiş, siz de oraya yönelin dedi. O sırada Şam'a (Kudüs'e) yönelmişlerdir. Bunun üzerine hemen yönlerini Kabe'ye doğru döndüler. Buharî, Salât, 8/32; Müslim, Mesâcid, 5/13; Şafiî, Risale, no: 365, Ayrıcabkz. Şeybanî, 283.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Kıble Kitabı
Konu: Kıbleyle İlgili Çeşitli Rivâyetler
527-)
Saîd b. Müseyyeb'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Medine'ye hicret ettikten sonra altı ay kadar namazı Beytü'l-Makdis'e (Kudüs'e) doğru dönerek kıldı. Daha sonra Bedir harbinden iki ay kadar önce kıble Kâ'beye çevrildi. et-Temhîd'de denir ki: Muvatta'da mürseldir. el-Bera hadisiyle manaca müsned gelmiştir. Salât, 8/31; Müslim, Mesâcid, 6/12; Şafiî, Risale, no: 366.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Kıble Kitabı
Konu: Kıbleyle İlgili Çeşitli Rivâyetler
528-)
Ömer b. Hattab'dan: «Yüzünü Beytullah'a karşı dönmek şartıyla doğu ile batı arası hep kıbledir.»
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Kıble Kitabı
Konu: Kıbleyle İlgili Çeşitli Rivâyetler
529-)
Ebû Hüreyre'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: «Benim bu mescidimde kılınan bir rekât namaz, Mescid-i Haram hariç diğer bütün mescitlerde kılınan bin rekât namazdan daha efdaldir.» Buharî, Salatfî Mescidi Mekke ve’l-Medîne, 20/1; Müslim, Hacc, 15/505
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Kıble Kitabı
Konu: Nebevinin Kutsiyeti
530-)
Ebu Hüreyre'den veya İbn Abdilber der ki: "Muvatta ravileri, bu şekilde ravi adım şüpheli olarak Rivâyet etmişlerdir." (Salât fî Mescidi Mekke ve’l-medîne, 20/5) ve Müslim Hacc, 15/502); Ebu Hüreyre'den Rivâyet etmişlerdir. Saîd el-Hudrî'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: «Evimle minberim arası cennet bahçelerinden bir bahçedir. Minberim ise Havz'ımın üzerindedir.» Abdullah b. Zeyd el-Mâzini'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: «Evimle minberimin arası, cennet bahçelerinden bir bahçedir,» Buharî, Salât fî Mescidi Mekke ve’l-Medîne, 20/5; Müslim, Hacc, 15/501
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Kıble Kitabı
Konu: Nebevinin Kutsiyeti
532-)
Abdullah b. Ömer'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: «Allah'ın cariyelerinin, (yani kadınların) Allah'ın mescitlerine gitmelerine engel olmayınız.» Buharî, Cum'a, 11/13; Müslim, Salât, 4/136
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Kıble Kitabı
Konu: Kadınların Camiye Namaza Gidebilmesi
533-)
Büsr b. Saîd'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: «Bir kadın yatsı namazına giderken güzel kokular sürünmesin.» Bu, mürseldir. Abdullah'ın karısı Âişe (radıyallahü anha, mevsul yapmıştır. Müslim, Salât, 4/142
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Kıble Kitabı
Konu: Kadınların Camiye Namaza Gidebilmesi
534-)
Amr b. Nüfeyl'in Zeyd'den olan torunu Ömer b. Hattab'ın hanımı Âtike'den: Ömer b. Hattab'dan mescide gitmek için izin istedim. Hiç cevap vermeden sustu. Ben kendi kendime: «Vallahi gitme deyinceye kadar gideceğim.» dedim. O da «gitme» demedi.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Kıble Kitabı
Konu: Kadınların Camiye Namaza Gidebilmesi
535-)
Abdurrahman'ın kızı Amre'den: Hazret-i Peygamber'in hanımı Hazret-i Âişe: Eğer Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kadınların güzel kokular sürünüp mescide gittiklerini bilse İsrailoğulları kadınlarının mescide gitmekten men olundukları gibi o da onlara engel olurdu, dedi. râvisi Yahya b. Saîd der ki: Amre'ye; İsrâil oğulları kadınları mescidlerden menedilmişler midir?» diye sordum. Evet.» dedi. Buhârî, Ezan, 10/163; Müslim, Salât, 4/144.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Kıble Kitabı
Konu: Kadınların Camiye Namaza Gidebilmesi
536-)
Abdullah b. Ebî Bekir b. Hazm'den: Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) Amr b. Hazm'a yazdığı mektupta şöyle denilmekte idi: «Kur'ân-ı Kerim'e temiz olanların dışında hiç kimse el süremez.» İbn Abdilber der ki: "Bu hadisin mürsel oluşunda, Malik'ten ihtilaf yoktur, tyi bir yolla müsned olarak da Rivâyet edilmiştir. Bu mektup, siyer bilginlerince meşhurdur, ilim ehlince isnaddan uzak bir şöhretle bilinmektedir."
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Kur'an-ı Kerîm Kitabı
Konu: I Kerime El Süren Kimsenin Abdestli Olması
537-)
İmâm-ı Mâlik konu ile ilgili olarak şöyle der: Abdesti olmayan kimse ne kabından ne de başka bir şeyi eline kılıf yaparak mushafa dokunamaz. Çünkü abdestsiz olarak Kur'an'a dokunması halinde onu kirletme ihtimali vardır. Şayet abdestsiz olarak Kur'an'a el sürmek caiz olsaydı mushafin dışına geçirilen başka bir kap vasıtasıyla ona dokunmak hoş karşılanabilirdi. Fakat Kur'ân-ı Kerim'e hürmet ve tazim için abdestsiz olanın ona el sürmesi hoş karşılanmamıştır.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Kur'an-ı Kerîm Kitabı
Konu: I Kerime El Süren Kimsenin Abdestli Olması
538-)
İmâm-ı Mâlik başka bir sözünde şöyle der: «Kur'ân-ı Kerim'e sadece abdesti olanlar dokunabilir.» (Vakıa: 56/79) ayet-i kerime -'Âbese ve tevalla' süresindeki Cenab-ı Allah'ın şu sözlerinin tefi durumundadır: «Dikkat et Kur'an âyetleri birer öğüttür; dileyenler onları kabul eder, Kur'ân kutsal kılınmış, yüceltilmiş, temiz sahifeler üzerinedir, İyi kimseler, saygıger elçilerin eliyle yazılmıştır,» (Abese, 80/11-16) şeybani 297
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Kur'an-ı Kerîm Kitabı
Konu: I Kerime El Süren Kimsenin Abdestli Olması
539-)
Muhammed b. Sîrîn'den: Ömer b. Hattab, Kur'an okuyan bir topluluğun arasında bulunuyordu. Bu arada def-i hacet için oradan ayrıldı sonra dönüp geldi, tekrar Kur'an okumaya başladı. Bunun üzerine adamın biri: emîri! Abdestin olmadığı halde Kur'an okuyorsun!» dedi. Hazret-i Ömer: Sana bu fetvayı kim verdi? Müseyleme mi?» cevabını verdi.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Kur'an-ı Kerîm Kitabı
Konu: Abdestsiz Olarak Da Kuran Okunabilmesi
540-)
Ömer b. Hattab'dan: Kur’an-ı Kerim'den geceleri okumayı âdet edindiği kısmı bir gece okuyamayan onu sabah namazı ile öğle namazı arasındaki vakitte okursa, hem alışkanlığını bozmamış, hem de geceleri Kur'an okuma âdetini zamanında yerine getirmiş sayılır. Müslim, Salâtul-Musafirîn, 6/142. Ayrıca bkz. Şeybanî, 168
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Kur'an-ı Kerîm Kitabı
Konu: Kuran’ın Hiziplere Ayrılarak Okunmasıyla İlgili Rivâyetler
541-)
Yahya b. Saîd'den: Ben ve Habban'ın torunu Muhammed b. Yahya oturuyorduk. Muhammed adamın birini çağırarak: Babandan duyduğunu bana da söyle:» dedi. «Babam şunları anlattı!» diyerek babasının anlattıklarını nakletti: b. Sabit'e gittim. Ona Kur'an-ı Kerim'in bir haftada hatmedilmesi konusunda ne düşündüğünü, sordum. Zeyd: İyi olur.' dedi ve ilave etti: 'Fakat bana kalırsa onbeş veya on günde bir hatim yapmak daha iyidir.' 'Niçin dersen', dedi hemen ben 'niçin', diye sordum. Zeyd şu cevabı verdi: «Her âyet üzerinde iyice düşünebilmek ve âyet sonlarında gereği kadar durabilmek için.»
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Kur'an-ı Kerîm Kitabı
Konu: Kuran’ın Hiziplere Ayrılarak Okunmasıyla İlgili Rivâyetler
542-)
Ömer b. Hattab'dan: Hızam’ın torunu Hişam b. Hakîm'in Furkan sûresini Resûlüllah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem) bana öğrettiği ve benim okuduğum gibi okumadığını gördüm. Neredeyse bu yüzden ona çıkışacaktım. Namazdan çıkıncaya kadar bekledim. Sonra cübbesinden tutarak onu Hazret-i Peygambere kadar götürdüm. Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem): Ya Resûlallah! Bu zat Furkan sûresini senin bize okuduğun gibi okumuyor.» dedim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Onu bırak!» dedi ve Hişam'a: bakayım Hişam!» buyurdu. Hişam bildiği gibi okudu. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Böyle nazil oldu.» buyurdu. Daha sonra bana: « Sen de oku!» dedi. Okudum. de nazil oldu. Bu Kur'an yedi harf üzerine nazil oldu. Onun için kolayınıza gelen şekilde okuyunuz.» buyurdu. Buhârî, Husûmât, 44/4; Müslim, Salatul-Musafırîn, 6/271; Şafiî, Risale, no: 752
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Kur'an-ı Kerîm Kitabı
Konu: I Kerimle İlgili Diğer Rivâyetler
543-)
Abdullah b. Ömer'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: öğrenen kimse bağlı devenin sahibi gibidir. Eğer devesine göz kulak olursa ona sahip olur, şayet onu serbest bırakırsa devesi çeker gider.»
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Kur'an-ı Kerîm Kitabı
Konu: I Kerimle İlgili Diğer Rivâyetler
544-)
Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in eşi Hazret-i Aişe'den: Haris b. Hişam, Hazret-i Peygamber'e kendisine vahyin nasıl geldiğini sordu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) da: ...Bazen çan sesi şeklinde gelir. Bana en zor geleni de budur. Ses kesildiği zaman ben vahyedilen şeyi iyice anlamış olurdum. Bazen de melek insan şekline bürünerek bana vahyi getirir; bu durumda melek, (Cebrail) benimle konuşur ve ben söylediklerini iyice öğrenirdim.» cevabını verdi. bir gecede Hazret-i Peygamber'e vahiy geldiğini gördüm. Vahyi alma durumundan kurtulunca baktım ki alın damarı çatlamış gibi ter akıyordu. Buhârî, Bedu’l-Vahy, 1/2; Müslim, Fedâil, 43/87.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Kur'an-ı Kerîm Kitabı
Konu: I Kerimle İlgili Diğer Rivâyetler