İmam Malik Muvatta Hadis Kitabı

1499-) Malik (radıyallahü anh) der ki: Bana Muhammed oğlu Kasım'ın ve Abdullah oğlu Salim'in, kızlarını müsaadelerini almadan evlendirdikleri Rivâyet olundu. Mâlik der ki: Bize göre bu hüküm, bakire kızların nikahı hakkındadır.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Bakire Kızın Ve Dul Kadının Evlenmeleri Hususunda Müsaadelerinin Alınması
1500-) İmâm-ı Mâlik der ki: Bakire kız, evlenip evine gidinceye ve tasarruf kudreti bilininceye kadar malında tasarruf yapamaz.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Bakire Kızın Ve Dul Kadının Evlenmeleri Hususunda Müsaadelerinin Alınması
1501-) İmâm-ı Mâlik'e Rivâyet edildiğine göre, Muhammed oğlu Kasım, Abdullah oğlu Salim ve Yesar oğlu Süleyman bakire hakkında şöyle derlerdi. Onu müsaadesini almadan babası evlendirir, bu da onun için bağlayıcı olur. Eğer kızı babasından başka bir velisi evlendirir, kız da istemezse nikâhı bozar.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Bakire Kızın Ve Dul Kadının Evlenmeleri Hususunda Müsaadelerinin Alınması
1502-) Sa'd oğlu Sehl es-Sâidî anlatıyor: Bir kadın Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in huzuruna gelerek: «Ya Resûlallah! Kendimi sana hibe ettim» dedi ve ayakta durdu bekledi. Bunun üzerine (ashabdan) biri ayağa kalkıp: Ya Resûlallah! Eğer sen almayacaksan, onu bana nikâhla» deyince Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem): Ona mehir verecek bir şeyin var mı?» dedi. Adam: « Şu üzerimdeki elbisemden başka bir şeyim yok dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Elbisem ona verirsen çıplak kalırsın. Başka birşey araştır» dedi. Adam: Bir şey bulamıyorum.» dedi. Resûlüllah: Bir demir yüzük de mi bulamazsın?» buyurdu. Adam araştırdı bir şey bulamadı. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) adama: Kur'an-ı Kerim'den bir şeyler biliyor musun?» dedi. Adam ismini söylediği sûrelerden: Falan falan sûreleri bilirim» deyince Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem): Bildiğin sûreleri kendisine öğretmen şartıyla onu sana nikahladım» buyurdu. Buhârî, Nikâh, 67/40; Müslim, Nikâh, 12/12, no: 76.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Mehir Ve Mehirsiz Evlilik Hakkındaki Rivâyetler
1503-) Ömer b. Hattab (radıyallahü anh) der ki: Bir adam, kendisinde delilik, cüzzam veya alaca hastalığı olan bir kadınla evlense ve onunla temasta bulunsa, onun mehrini tamamen vermesi gerekir, kadının velisi ise (aldatan durumda olduğu için) mehrin tamamım kocaya öder, Said b. Museyyeb'den Rivâyet edilen benzeri için bkz.  Şeybanî, 539 Mâlik der ki: Eğer ismi geçen kadını nikahlayan velisi, babası, yahut kardeşi veyahut kusurunu bilen biri olursa mehrin tamamını kocaya öder. Ama nikahlayan veli, amcasıoğlu, yahut mevlası (kendisini azat eden efendisi), yahut da kusurunu bilmeyen yakın kimselerden ise mehri ödemez, kadının kendisi mehirden aldığını iade eder, koca da bir kısmını tazminat olarak kadına bırakır.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Mehir Ve Mehirsiz Evlilik Hakkındaki Rivâyetler
1504-) Nafi’ anlatıyor: Ubeydullah b. Ömer'in kızının annesi, Zeyd b. Hattab'ın kızıdır. Abdullah b. Ömer'in oğlu ile evlenmişti. Henüz onunla gerdeğe girmeden oğlan öldü. Mehri de tayin etmemişti. Anası kızının mehrini istedi. Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh): «Ona mehr gerekmez. Eğer mehr gerekse idi elbette verirdik. Ona haksızlık etmezdik» dediyse de anası kabul etmedi. Bunun üzerine aralarında Zeyd b. Sabit (radıyallahü anh)'i hakem tayin ettiler. Zeyd b. Sabit (radıyallahü anh): Mehirin düşmediğine, kocasının mirasını almasına fetva verdi. Şeybanî, 543.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Mehir Ve Mehirsiz Evlilik Hakkındaki Rivâyetler
1505-) Ömer b. Abdulaziz, halifeliği zamanında valilerine şunu yazdı: Bir kadını evlendiren velisi, babası veya başka biri nikâh kıyarken mehir, bağış ve sair neleri şart koşmuşsa kadının malıdır. Kadın onu istediği zaman alabilir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Mehir Ve Mehirsiz Evlilik Hakkındaki Rivâyetler
1506-) İmâm-ı Mâlik, mehir hususunda kadına verilmesi belirtilen bîr bağış şart koşarak babası tarafından evlendirilen kadın hakkında der ki: Nikâh kıyarken neler şart koşulmuşsa kadınındır, isterse onu alır. Gerdeğe girmeden kendisinden ayrılan kocası, nikâh esnasında kadına neyi vermeyi şart koşmuşsa onun yarısını vermesi gerekir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Mehir Ve Mehirsiz Evlilik Hakkındaki Rivâyetler
1507-) İmâm-ı Mâlik der ki: Bir baba, malı olmayan küçük (buluğa ermemiş) oğlunu everirse, mehri babasının vermesi gerekir. Eğer çocuğun malı varsa, mehir çocuğun malından verilir. Ancak baba mehri üzerine almışsa, buluğa ermemiş çocuğun nikâhı sahihtir, babasının velayetinde olur.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Mehir Ve Mehirsiz Evlilik Hakkındaki Rivâyetler
1508-) İmâm-ı Mâlik der ki: Bakire bir kızla evlenen bir kimse —gerdekten önce— karısını boşarsa, kızın babası mehrin yarısını bağışlasa, caizdir. Kocasından mehrin yarısı düşer. Mâlik bu hükmün tahlilinde der ki: Allahü teâlâ kitabında: «... Meğerki onlar bağışlamış olsunlar.» buyurmuştur, Burada kastedilenler, kendileriyle gerdeğe girilen kadınlardır. Yine Allah: «Veya nikâh düğümü elinde olan bağışlamış olsun.» buyurur. Bu da, bakire kızın babası ve cariyenin efendisidir, İmâm-ı Mâlik der ki: Bu hususta işittiğim budur. Bize göre hüküm böyledir. Yukarıdaki âyet Bakara sûresinin 237. âyetidir. Meali şerifi şöyledir: «Mehir tayin etmiş olduğunuz kadınları, kendileriyle gerdeğe girmeden boşarsanız, o zaman tayin etmiş olduğunuz mehirlerin yarısı onlarındır. Meğer ki onlar, veya nikâh düğümünü elinde tutan (veliler) bunu bağışlamış olsunlar. Bağış takvaya daha yakındır. Kendi aranızdaki iyiliği unutmayın. Allah işlediklerinizi görür.» Mâlik'in: «.. Kendileriyle gerdeğe girilen kadınlardır...» sözü kendi anlayışına göredir. Ayetin zahiri, mealde de yazdığımız gibi kendileriyle gerdeğe girmeden boşanan kadınlardır. Alimlerin çoğu da böyle anlamıştır.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Mehir Ve Mehirsiz Evlilik Hakkındaki Rivâyetler
1509-) İmâm-ı Mâlik der ki: Yahudi veya Hıristiyanın nikâhlısı Yahudi veya Hıristiyan kadın, kendisiyle gerdeğe girilmeden müslüman olursa mehir düşer.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Mehir Ve Mehirsiz Evlilik Hakkındaki Rivâyetler
1510-) İmâm-ı Mâlik der ki: Kadının mehri çeyrek dinardan eksik olamaz. Hırsızlıkta el kesilmesini gerektiren en az meblağ da budur.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Mehir Ve Mehirsiz Evlilik Hakkındaki Rivâyetler
1511-) Hazret-i Ömer (radıyallahü anh), zifaf odasına girip başbaşa kalan eşler hakkında mehir vaciptir diye hüküm verdi. Şeybanî, 532.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Zifaf Odasında Eşlerin Başbaşa Kalması Halinde Mehrin Vacip Oluşu
1512-) Zeyd b. Sabit der ki: Bir kişi zevcesiyle zifaf odasına girip perde indirilince (kapı kapanınca) mehir farz olur.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Zifaf Odasında Eşlerin Başbaşa Kalması Halinde Mehrin Vacip Oluşu
1513-) Said b. Müseyyeb der ki: Erkek kadının evinde zifafa girince temas hususunda erkeğin sözü, erkeğin evinde zifafa girince kadının sözü muteberdir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Zifaf Odasında Eşlerin Başbaşa Kalması Halinde Mehrin Vacip Oluşu
1514-) İmâm-ı Mâlik der ki: Kadının evinde erkek zifaf odasına girse de kadın: Zevcem bana dokundu dese, erkek de ona dokunmadım dese erkeğin sözü kabul olunur. Erkeğin evinde kadın zifaf odasına girse, erkek: Ona dokunmadım dese, kadın da: Bana dokundu dese kadının sözü kabul olunur.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Zifaf Odasında Eşlerin Başbaşa Kalması Halinde Mehrin Vacip Oluşu
1515-) Abdurrahman oğlu Ebû Bekir el-Mahzumî (radıyallahü anh) den şöyle Rivâyet olundu: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Ümmü Seleme ile evlendiğinde ona: her zaman kıymetli olacaksın. İstersen senin yanında yedi gece kalayım, yedi gece de diğer zevcelerimin yanında kalayım, istersen üç gece senin yanında kaldıktan sonra öbürlerinin yanına gideyim, üç gün sonra tekrar geleyim.» deyince Ümmü Seleme: Üç gece kal» dedi. Müslim, Radâ, 17/12, no: 41-44; Şeybanî, 525. din, her şeyde adaleti ön planda tuttuğu gibi, birden fazla kadınla evlenen kimsenin de zevceleri arasında adaleti eksiksiz uygulamasını emreder. Her şeyde ümmetine örnek olan Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem), bu hususta da örnek olmuştur. Müteaddit zevceleri olan kimsenin geceleri de hanımları arasında adilâne taksim etmesi gerekir. Yalnız yeni evlendiği karısına kaynaşmaları için ilk günlerde özel hak tanımıştır. O da gelecek hadisde de belirtildiği gibi, bakire için yedi gece, dul kadın için üç gecedir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Yeni Evlenen Kimse Bakire Veya Dul Karısının Yanında Aralıksız Kaç Gün Kalmalı?
1516-) Enes b. Malik (radıyallahü anh) der ki: (Yeni evlenen kadınlara tanınan özel hak) bakire kız için yedi gece, dul kadın için üç gecedir. Buhârî, Nikâh, 67/100-101; Müslim, Radâ, 17/12, no: 45-46.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Yeni Evlenen Kimse Bakire Veya Dul Karısının Yanında Aralıksız Kaç Gün Kalmalı?
1517-) İmâm-ı Mâlik der ki: Bize göre de hüküm böyledir. Yeni evlendiği karısından başka zevcesi varsa yeni evlendiği kadının ilk günleri geçtikten sonra, geceleri aralarında eşit bir şekilde taksim eder. Yeni evlendiği karısının yanında geçirdiği ilk gecelen hesaba katmaz.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Yeni Evlenen Kimse Bakire Veya Dul Karısının Yanında Aralıksız Kaç Gün Kalmalı?
1518-) Said b. Müseyyeb'e sordular: Bir kadın evlenirken kocasına kendisini memleketinden çıkarmamayı (gurbete götürmemeyi) şart koşarsa, hüküm nedir?» Kocası isterse onu çıkarabilir» dedi.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Nikâhtan Sonra Yerine Getirilmesi Gerekmeyen Şartlar
1519-) İmâm-ı Mâlik der ki: Bize göre O şartı kocası söylediği zaman hüküm böyledir. Nikâh kıyarken karısına: Üzerine başka kadın almayacağım, cariye edinmeyeceğim, diye şart koşsa, şartını yerine getirmesi gerekmez. Ancak bu şartını talaka (boşamaya) yahut köle azat etmeye yemin ederek pekiştirirse, mezkûr şarta bağlı kalması gerekir. (Yani ancak o zaman karısının üzerine başka bir kadınla evlenemez ve cariye edinemez.)

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Nikâhtan Sonra Yerine Getirilmesi Gerekmeyen Şartlar
1520-) Abdurrahman b. Zebiyr'in oğlu Zebiyr anlatıyor: Simval oğlu Rifaa —Resûlüllah zamanında— zevcesi Vehb kızı Temime'yi üç talak ile boşadıktan sonra Temime Zebiyr oğlu Abdurrahman'la evlendi. Abdurrahman, cinsî kudretinin zayıflığından dolayı Temime ile cinsî münasebette bulunamadı. Temime'yi boşadı. Onu daha önce boşamış olan ilk kocası Rifaa Temime'yi tekrar nikahlamak istedi. Bunu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a sorduğunda Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) bu evliliğe razı olmadı ve: «Temime ikinci kocasıyla fiilen münasebette bulunmadıkça sana helâl olmaz. (Yani onunla evlenemezsin)» buyurdu. Buhârî, Libas, 87/6; Müslim, Nikâh, 16/16, no: 111-115.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Muhallil[ve Benzerinin Nikâhı
1521-) Muhammed oğlu Kasım, Hazret-i Aişe'den Rivâyet ediyor: Aişe (radıyallahü anh)'ye sordular: «Bir adam karısını bir daha alamıyacak şekilde (üç defa) boşadıktan sonra bu kadını başka bir adam nikahladı, kadına dokunmadan boşadı. İlk kocası bu kadını tekrar alabilir mi?» Aişe (radıyallahü anh): «Hayır. İkinci kocası onunla fiilen cinsî münasebette bulunmadan alamaz,» diye cevap verdi.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Muhallil[ve Benzerinin Nikâhı
1522-) İmâm-ı Mâlik'e Rivâyet edildi: Muhammed oğlu Kasım'a sordular: Bir adam karısını üç defa boşadıktan sonra kadınla başka bir adam evlendi. Fakat kadına yaklaşamadan öldü. Bu kadını ilk kocası tekrar alabilir mi? Kasım: Hayır alması caiz olmaz» diye cevap verdi.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Muhallil[ve Benzerinin Nikâhı
1523-) İmâm-ı Mâlik «Muhallil» konusunda der ki: Karısını üç talak ile boşayan kimse, yeni bir nikâh ile karşılaşmadıkça eski karısı ile evliliğini devam ettiremez. Şayet başka birisi ile evliliğinden sonra boşanan karısı ile yeniden nikâhlanırsa, karısına mehrini vermesi gerekir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Muhallil[ve Benzerinin Nikâhı
1524-) Ebû Hüreyre'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: «Bir kadın bir adamın nikâhında halasıyla ve teyzesiyle bir arada bulunamaz.» Buhari, Nikâh, 67/27; Müslim, Nikâh, 16/3, no: 33; Şeybanî, 526

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Bir Adamın Nikâhında Toplanması Caiz Olmayan Kadınlar
1525-) Said b. Müseyyeb'den: Bir kadın, halasının yahut teyzesinin üzerine nikâhlanamaz. Bir erkek de bir başkasından hamile olan cariyesiyle münasebette bulunamaz. Şeybanî,527.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Bir Adamın Nikâhında Toplanması Caiz Olmayan Kadınlar
1526-) Said oğlu Yahya Rivâyet eder: Sabit oğlu Zeyd'e sordular: Bir adam bir kadınla evlendikten sonra, yaklaşmadan onu boşadı. Bu adama boşadığı kadının anası helâl olur mu?» Zeyd (radıyallahü anh): Hayır (kayınvalidesi sayılır), asla caiz olmaz. Bu hususta hiç bir şart yoktur. Şart yalnız «Rebaib» (Üvey kızlar) hakkındadır.» dedi. Mesele şöyledir: Bir kızı nikahlamak, münasebet olmadan boşanması halinde dahi anasını nikâhlamayı haram kılar. Fakat kızın anasını nikâhlar da —münasebette bulunmadan— onu boşarsa, kızı ile (ki bir yerde adamın üvey kızı oluyor) evlenmesi caizdir. Fakat, anasıyla münasebette bulunduktan sonra boşarsa kızı ile evlenemez.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Boşanılan Kadının Annesiyle Evlenmenin Yasak Oluşu
1527-) İmâm-ı Mâlik birden fazla raviden Rivâyet eder: Abdullah b. Mes'ud Kufe'de iken ona sordular: Bir kimse nikahladığı kıza dokunmadan boşarsa onun annesiyle evlenebilir mi?» Abdullah: Evet caizdir.» diye buna müsaade etti. Sonra Medine'ye gidince meseleyi büyük sahabilere sorduğunda: Hayır caiz olmaz. Şart yalnız üvey kızları hakkındadır.» (Yani nikahladığı kadına dokunmamak şartıyla onu boşarsa kızı ile evlenebilir) diye cevap verdiler. Bunun üzerine Abdullah b. Mes'ud (radıyallahü anh) Küfeye dönünce evine gitmeden fetva verdiği adama geldi, (dokunmadan boşadığı kızın annesiyle evlenmesinin caiz olmadığını söyledi ve) karısından ayrılmasını emretti.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Boşanılan Kadının Annesiyle Evlenmenin Yasak Oluşu
1528-) İmâm-ı Mâlik der ki: Bir adam karısının anasını nikâhlasa ve onunla münasebette bulunsa, karısı kendisine haram olur. Her ikisini de bırakması gerekir. Artık ikisi de ona ebedî olarak haram olur. Eğer nikahladığı kayın validesine henüz yaklaşmamışsa, onu boşar ve karısı haram olmaz.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Boşanılan Kadının Annesiyle Evlenmenin Yasak Oluşu
1529-) İmâm-ı Mâlik der ki: Bir adam karısının anasını, yani kayın validesini nikahlayıp ona dokunsa (onunla temasta bulunsa) o kadın kendisine, babasına ve oğluna ebedî olarak haram olur. O kadının başka kızı varsa, kendisine o da haram olur, karısı da haram olur.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Boşanılan Kadının Annesiyle Evlenmenin Yasak Oluşu
1530-) İmâm-ı Mâlik der ki: Fakat bir kadına yaklaşma nikâhla değil de zina ile olmuşsa bunlardan hiç birini haram kılmaz. Zira Allahü teâlâ (nikâhlanması haram olan kadınları sayarken): Dinimizde zina büyük günahlardandır. En ağır cezayı gerektirir. Yukarıdaki meselede, cehaleti veya gafleti sebebiyle zina eden kimse, seri cezasını görüp veya tevbe edip zinaya son verdikten sonra, manen günahtan temizlenmiş sayılır. Dolayısiyle mezkûr kadının anasıyla veya kızıyla evlenmesi caiz olur. «Karılarınızın anaları da size haramdır» Nisa, 4/22. buyurmuştur. Burada nikâhla aldığınız karılarınız, anaları haram kılar, demektir, zina ile haram kılındığı zikr olunmamıştır. Dolayısıyla nikâhla helâl ve meşru yoldan olan evlilik helâl evlenme sayılır. İşittiğim budur, bizde de (Medine'de) halkın tatbikatı böyledir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Boşanılan Kadının Annesiyle Evlenmenin Yasak Oluşu
1531-) Malik der ki: Bir kimse bir kadınla zina etse de, bunun üzerine had yapılsa (şeriatın verdiği ceza tatbik edilse), o kadının kızı ile evlenebilir. Zina ettiği kadınla da o adamın oğlu evlenebilir. Zira o kadınla teması haram yoldandır. Allahü teâlâ ancak babasının meşru nikâhla yahut şüphe ile evlendiği kadını, oğluna haram kılmıştır. Allahü teâlâ: «Kadınlardan babanızın nikahladığı kadınla evlenmeyiniz.» buyuruyor. Nisa: 22.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Bir Kimse, Haram Olarak Temas Ettiği Kadının Kızıyla Evlenebilir Mi?
1532-) Malik der ki: Bir adam bir kadınla «iddetinde» (bekleme süresi içinde) helâl nikâhla evlenip onunla temas yapsa, o kadınla oğlunun evlenmesi haram olur. Çünkü babası o kadınla ceza gerektirmeyen meşru nikâhla evlenmiştir. Doğan çocuk babasına ait olur. Nikahladığı ve temas ettiği kadın ile evlenmek o adamın oğluna haram olduğu gibi, oğlan bu kadınla temasta bulunursa bu kadının kızı da bu adama haram olur.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Bir Kimse, Haram Olarak Temas Ettiği Kadının Kızıyla Evlenebilir Mi?
1533-) Abdullah b. Ömer'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) «sigar» usulü nikâhı yasakladı. Sigar: Karşılıklı mehir vermeden, iki kişinin birbirlerinin kızları ile evlenmeleridir. Buhârî, Nikâh, 67/28; Müslim, Nikâh, 16/6, no: 57; Şeybanî, 533.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Şeran Caiz Olmayan Nikâhlar
1534-) Ensardan Hıdam kızı Hansa anlatıyor: Duldum. Babam —istemediğim halde— beni birine nikahladı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gidip bunu anlatınca Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) nikâhı bozdu. Buhârî, Nikâh, 67/42; Şeybanî, 529.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Şeran Caiz Olmayan Nikâhlar
1535-) Ebu'z-Zübeyr el-Mekkî anlatıyor: Ömer b. Hattab (radıyallahü anh)’ın huzuruna bir erkek ve bir kadının şahitliği ile kıyılan bir nikâh davası getirildiğinde: «Bu gizli nikâhtır. Bu nikâhın gizli oluşu, şahidin eksikliğinden geliyor. Bilindiği gibi, şer'i nikâhta ya iki erkek, yahut bir erkek ve iki kadın şahidlik yapacaktır. Caiz kılmam. Eğer benden öncekilerden görseydim, böyle nikâhla evlenenleri «Recm» ederdim (taşa tutarak öldürürdüm)» dedi. Şeybanî,534

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Şeran Caiz Olmayan Nikâhlar
1536-) Said b. el-Müseyyeb ve Süleyman b. Yesâr'dan: Esed Kabilesinden Tuleyha, Sakif kabilesinden Rüşeyd'in nikâhlı karısı idi, onu boşadı. O da iddeti (bekleme süresi) bitmeden (başka biriyle) evlendi. Bunu duyan Hazret-i Ömer (radıyallahü anh) (iddeti bitmeden evlendiği için) Tuleyha'yı ve evlendiği kocasını kırbaçladı. Birbirinden ayırdı. Daha sonra şöyle dedi: Hangi kadın iddeti bitmeden evlenirse evlendiği kocası henüz ona yaklaşmamışsa birbirlerinden ayrılırlar. Sonra ilk kocasından bekleme süresini bitirdikten sonra bekleme süresinde evlenip ayrıldığı adam başkaları gibi kendisine evlenme teklifi yapabilir. Eğer evlendiği adamla münasebette bulunmuşsa nikâh fesh edilip (bozulup) ayrılınca, önce ilk kocasının bekleme süresini bitirir, sonra da diğer kocasından dolayı iddeti bitinceye kadar bekler, bir daha da biraraya gelmezler, (yani birbirlerine yabancı olurlar). Mâlik, Saîd b. Müseyyeb'den Rivâyetle; Aynı zamanda —temas ettiği için— bu kadına mehir vermesi gerekir, dedi.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Şeran Caiz Olmayan Nikâhlar
1537-) İmâm-ı Mâlik der ki: Bize göre, kocası ölen hür kadın, dört ay on gün bekledikten sonra henüz ölen kocasından hamile kalma şüphesi varsa, şüphesi gidinceye kadar bekler ve başkasıyla evlenemez.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Şeran Caiz Olmayan Nikâhlar
1538-) Abdullah b. Abbas ve Abdullah b. Ömer'e bir adamın hür karısının üzerine cariye almak istediği sorulunca, o ikisini bir araya getirmeyi hoş görmediler. Şer’an hür kadının üzerine cariye ile evlenmenin hoş görülmeyi sinin sebebi, o zamanlarda bütün dünyada yaygın olan köle ve cariyeliği mümkün olduğu kadar azaltmak ve yok etmektir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Bir Kimsenin Hür Karısının Üzerine Cariye Alması
1539-) Saîd b. Müseyyeb'in şöyle dediği Rivâyet edilir: Hür kadın istemeden, üzerine cariye nikahlanmaz. Eğer isterse, (geceleri taksimde) kendisine üçte iki düşer, (yani koca bir gece cariye ile, iki gece, hür karısı ile kalır.)

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Bir Kimsenin Hür Karısının Üzerine Cariye Alması
1540-) İmâm-ı Mâlik der ki: Hür kadınla evlenebilen hür bir kimsenin cariye ile evlenmesi uygun olmaz. Hatta nefsine hakim olabiliyorsa hür kadınla evlenemeyenin bile cariye ile evlenmesi doğru değildir. Çünkü Allahü teâlâ kitabında şöyle buyurmuştur: kim hür kadınlarla evlenmeye mali imkân bulamazsa, sahip olduğunuz müslüman cariyelerle evlenebilirsiniz. Bu müsaade, günaha girmek (zina etmek) korkusu olanlarınız içindir.» Nisa, 4/25.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Bir Kimsenin Hür Karısının Üzerine Cariye Alması
1541-) Zeyd b. Sabit, cariyesini üç talakla boşadıktan sonra tekrar satın alan kimse hakkında der ki: O cariye başka bir adamla evlenip boşanmadan kendisine helâl olmaz ( O cariye ile evlenemez).

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Bir Kimsenin Boşadıgı Karısına —cariye Olarak— Malik Olması
1542-) Said b. Müseyyeb ve Süleyman b. Yesar'a sordular: «Bîr adam cariyesini kölesi ile evlendirse, köle karısını boşasa, sonra da o cariyeyi efendisi kendisine hibe etse, kendisine helâl olur mu?» dediler. Onlar: «Başka biriyle evlenip boşanmadan helâl olmaz» diye cevap verdiler.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Bir Kimsenin Boşadıgı Karısına —cariye Olarak— Malik Olması
1543-) İmâm-ı Mâlik, İbn Şihab'a: «Bir adam nikâhında olan bir cariyeyi bir talakla boşadıktan sonra, satın alsa kendisine helâl olur mu?» diye sordu. O da: «Üç talakla boşamadıkça, mülkiyetine geçmesiyle kendisine helâl olur. (Onunla karı koca hayatı yaşar) Eğer üç talakla boşanuşsa, boşadığı cariye başka biriyle evlenip tekrar boşanmadan kendisine helâl olmaz» dedi.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Bir Kimsenin Boşadıgı Karısına —cariye Olarak— Malik Olması
1544-) İmâm-ı Mâlik der ki: Bir adam başka birinin cariyesini nikâhlasa ve ondan bir çocuğu olsa, sonra onu satsa, o cariye, başkasının milkinde olarak kendisinin ümmüveledi olmaz. Ancak cariyeyi satın aldıktan sonra kendisinin milkinde olarak çocuğu doğurursa o zaman cariye kendisinin ümmü veledi olur. Kişinin milkinde olan bir cariye, efendisinden bir çocuk doğurursa, «ümmü veled» ismini alır. Böyle bir cariye satılmaz, hibe edilmez. Efendisi öldükten sonra da hür olur. İslâm dininin cariyeleri hürriyete kavuşturmak için koyduğu kurallardan biri de budur.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Bir Kimsenin Boşadıgı Karısına —cariye Olarak— Malik Olması
1545-) İmâm-ı Mâlik der ki: Nikâhında iken kendisinden hamile kalan cariyeyi satın alıp çocuğu yanında doğurunca da ümmü veled sayılır.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Bir Kimsenin Boşadıgı Karısına —cariye Olarak— Malik Olması
1546-) Hazret-i Ömer'e: «Anası ile kızını cariye olarak mülkiyetine geçiren kimse bunlardan biri ile birleştikten sonra öbürüne yaklaşabilir mi?» diye sordular. O da: «İkisiyle birden birleşmeyi doğru bulmam» diye cevap verdi ve hem ana hem de kızı ile karı koca hayatı yaşamayı yasakladı.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Cariye Olarak Milkinde Olan İki Kız Kardeş Veya Anne Ve Kızı İle Temas Yasağı
1547-) Kabısa b. Züeyb Rivâyet eder: Bir adam Osman b. Affan'a (radıyallahü anh) sordu: Cariye olan iki kız kardeşle, efendisi karı koca hayatı yaşıyabilir mi?» Osman b. Affan (radıyallahü anh) şöyle cevap verdi; iki kız kardeş cariye ile karı-koca hayatı yaşamayı bir âyet helâl kıldı, başka bir âyet haram kıldı. Ben bunu caiz görmem» dedi. Hazret-i Osman (radıyallahü anh,) cariye olan iki kız kardeşle birden zevciyet hayatı yaşamayı helâl kılan âyetle «Nisa Sûresi 24.» âyeti kasdediyor. Allahü teâlâ bir önceki âyette nikâhlanması haram olan kadınları beyandan sonra bu âyette: «...Ancak cariyeleriniz müstesna...» buyuruyor. Cariyeler kayıtsız olarak mutlak söyleniyor, iki kız kardeş de olsa efendilerine helâl olur mu, olmaz mı belirtilmiyor. Haram kıldı dediği âyet de «Nisa Sûresi 23.» âyetidir. devam ederek der ki: Adam, Hazret-i Osman'ın yanından çıkınca Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) ashabından birine rastladı, aynı meseleyi ona da sorunca: Eğer benim selahiyetim olsa da bunu yapanı (iki kız kardeşle evleneni) bulsam ağır ceza veririm» diye cevap verdi. Şihab: Bu sahabinin Ali b. Ebî Talib olduğunu sanıyorum, dedi. Şeybanî, 537

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Cariye Olarak Milkinde Olan İki Kız Kardeş Veya Anne Ve Kızı İle Temas Yasağı
1548-) İmâm-ı Mâlik'e, Zübeyr b. Avvam'dan da bu görüşün benzeri Rivâyet olundu.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Nikâh Kitabı
Konu: Cariye Olarak Milkinde Olan İki Kız Kardeş Veya Anne Ve Kızı İle Temas Yasağı