İmam Malik Muvatta Hadis Kitabı

1751-) Zefîf adında bir adam dedi ki: İbn Abbas'a azil (meselesi) soruldu. Bunun üzerine cariyesini çağırdı ve: Onlara söyle» dedi. Cariye de utanır gibi olunca: Yapabilirsin» (kendisinin de azil yaptığını kasdederek) «ben de yapıyorum» dedi.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Talak (boşama/boşanma) Kitabı
Konu: Azil[56]
1752-) İmâm-ı Mâlik der ki: Kişi ancak hür hanımının iznini alarak azil yapabilir. İzinsiz olarak cariyesiyle münasebetinde azil yapmasında bir mahzur yoktur. Başkalarının cariyesi ile evli kimse, ancak onların izniyle azil yapabilir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Talak (boşama/boşanma) Kitabı
Konu: Azil[56]
1753-) Ebû Seleme'nin kızı Zeynep'den Humeyd b. Nafî'e şu üç hadisi haber verdim (ve) dedim ki: Babası, Ebû Süfyan b. Harb öldüğünde, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın hanımı Ümmü Habibe'nin yanına girdim. Ümmü Habibe içinde Sufre ve haluk denen ya da içinde başka kokular bulunan kutuyu istedi ve onu cariyeye sürdü (sonra yüzlerine sürdü). Sonra vallahi, benim kokuya ihtiyacım yok, ancak Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı şöyle derken duydum: «Allah (celle celâlüh)’a ve kıyamet gününe inanan bir kadına, bir kişinin ölümünden dolayı üç geceden fazla süslenmemesi helâl olmaz. Şu kadar var ki, kocasının ölümünden dolayı kadın dört ay, on gün süslenmeyi terkeder.»

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Talak (boşama/boşanma) Kitabı
Konu: Kocası Ölen Kadının Bir Süre Süslenmemesi
1754-) Zeynep der ki: Sonra erkek kardeşi öldüğünde Peygamberimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) hanımı Cahş'ın kızı Âişe (radıyallahü anha)'in yanına girdim. Kokusunu istedi ve ondan süründü. Sonra benim kokuya ihtiyacım yok, fakat ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı, şöyle derken işittim: (celle celâlüh)'a ve kıyamet gününe inanan bir kadına, bir ölüden dolayı üç günden fazla süslenmeyi terketmesi helâl olmaz, ancak kocasının ölümünden dolayı dört ay on gün süslenemez,»

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Talak (boşama/boşanma) Kitabı
Konu: Kocası Ölen Kadının Bir Süre Süslenmemesi
1755-) Zeynep der ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın hanımı olan annem Ümmü Seleme'yi şöyle derken işittim: Bir kadın Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a gelerek: «Kızımın kocası öldü, gözlerinden rahatsız, sürme çekebilir mi?» dedi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) iki ya da üç defa «hayır» buyurdu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hepsinde «hayır» dedikten sonra «iddet süresi dört ay on gün (devam eder), sizden biri cahiliye devrinde sene başına kadar deve veya koyun pisliği atardı» buyurdu. oğlu Humeyd der ki: Âişe (radıyallahü anha)'e «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in «sene başına kadar deve veya koyun pisliği atardı» sözündeki maksadı nedir? dedim. Âişe (radıyallahü anha) de dedi ki: Kocası ölünce kadın kötü bir eve girer ve en kötü elbisesini giyer, kocasının ölümü üzerinden bir sene geçinceye kadar koku ve benzeri bir şey sürünmez, yıkanmaz ve tırnaklarını kesmezdi. Sonra o zamanki adet üzere eşek, koyun ve kuş cinsinden bir hayvan getirilir, ona dokunur ve yıkanırdı. Temizlenir, tırnaklan dokunduğu şeyi öldürecek kadar uzamış olurdu. Sonra çıkar, ona bir tezek verilir, o da tezeği atardı. Böylece iddeti bitmiş olurdu. Koku ve benzeri şeyler kullanabilirdi. Buhârî, Talâk, 68/46; Müslim, Talâk, 18/9, no: 58.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Talak (boşama/boşanma) Kitabı
Konu: Kocası Ölen Kadının Bir Süre Süslenmemesi
1756-) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın hanımları Aişe ve Hafsa'dan: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) «Allah'a ve ahiret gününe inanan bir kadın kocasından başka hiç kimsenin ölümünden sonra üç günden fazla yas tutmaz» buyurdu. Müslim, Talâk, 18/9, no: 63; Şeybanî, 590.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Talak (boşama/boşanma) Kitabı
Konu: Kocası Ölen Kadının Bir Süre Süslenmemesi
1757-) Kocasının ölümünden dolayı süslenmeyen ve gözlerinden ileri derecede rahatsız olan kadına Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hanımı Ümmü Seleme dedi ki: Geceleri sürme çek, gündüzleri sürmeyi sil.»

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Talak (boşama/boşanma) Kitabı
Konu: Kocası Ölen Kadının Bir Süre Süslenmemesi
1758-) Salim b. Abdullah ile Süleyman b. Yesar, kocası ölen kadın hakkında: «Gözünün ağrımasından korkarsa, kokusu dahi olsa tedavi için gözüne ilâç sürer veya sürme çekebilir.»

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Talak (boşama/boşanma) Kitabı
Konu: Kocası Ölen Kadının Bir Süre Süslenmemesi
1759-) İmâm-ı Mâlik der ki: Zaruret varsa (caiz olmayan şey mubah olur) Allah'ın dini kolaydır.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Talak (boşama/boşanma) Kitabı
Konu: Kocası Ölen Kadının Bir Süre Süslenmemesi
1760-) Nafî'den: Ebû Ubeyd'in kızı Safîyye, kocası Abdullah b. Ömer'in ölümünden dolayı yas tutarken gözlerinden rahatsız oldu, sürme çekmedimi gözleri çapaklanırdı. Şeybanî, 589

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Talak (boşama/boşanma) Kitabı
Konu: Kocası Ölen Kadının Bir Süre Süslenmemesi
1761-) İmâm-ı Mâlik der ki: Kocası ölen bir kadın iddet zamanında kokusu olmayan yağ ve benzeri şeyleri sürünebilir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Talak (boşama/boşanma) Kitabı
Konu: Kocası Ölen Kadının Bir Süre Süslenmemesi
1762-) İmâm-ı Mâlik der ki: Yüzük, halhal ve diğer ziynetleri takınamaz, güzel, açık renk ve desenli elbiseler giyemez. Başını sadece temizlik kasdıyla sidir ve boyası olmayan benzeri şeylerle yıkar ve tarar.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Talak (boşama/boşanma) Kitabı
Konu: Kocası Ölen Kadının Bir Süre Süslenmemesi
1763-) Malik'e şöyle Rivâyet edildi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) babasının ölümünden dolayı süslenmeyi terkeden Ümmü Seleme'nin yanına girdi. Gözlerine acı bir ilâç olan sabir sürmüştü. «Bu ne? Ya Ummü Seleme!» diye sordu. Sabir, Ya Resûlallah!» diye cevap verdi. (sallallahü aleyhi ve sellem) da «Onu gece sür, gündüz sil» buyurdu. Ebu Davud, Talâk, 13/44; Nesaî, Talâk, 27/16.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Talak (boşama/boşanma) Kitabı
Konu: Kocası Ölen Kadının Bir Süre Süslenmemesi
1764-) İmâm-ı Mâlik der ki: Henüz buluğa ermemiş, kocası ölen kız da buluğa ermiş kadın gibi süslenmeyi terk eder.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Talak (boşama/boşanma) Kitabı
Konu: Kocası Ölen Kadının Bir Süre Süslenmemesi
1765-) İmâm-ı Mâlik der ki: Kocası ölen cariye de iki ay beş gün olan iddeti süresince süslenmez.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Talak (boşama/boşanma) Kitabı
Konu: Kocası Ölen Kadının Bir Süre Süslenmemesi
1766-) İmâm-ı Mâlik der ki: Efendisi ölen Ümmü Veled ile cariye süslenebilirler. Süslenmeyi terketmek sadece nikâhla bağı olan kadınlara gerekir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Talak (boşama/boşanma) Kitabı
Konu: Kocası Ölen Kadının Bir Süre Süslenmemesi
1767-) Resûlüllah’ın hanımı Ümmü Seleme: «Kocasına yas tutan kadın başını zeytin yağı ve (sabun yerine kullanılan) sidr ile yıkar» derdi.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Talak (boşama/boşanma) Kitabı
Konu: Kocası Ölen Kadının Bir Süre Süslenmemesi
1768-) Abdurrahman’ın kızı Amre şöyle Rivâyet etmiştir: Bana mü'minlerin annesi Aişe (radıyallahü anh) dedi ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yanımda idi. Ben Hafsa'nın evine girmek için izin isteyen bir adamın sesini işittim ve: Ey Allah'ın elçisi şu adam evinize girmek için izin istiyor» dedim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): O adamın, Hafsa'nın süt amcası falan olduğunu sanıyorum» dedi. Ben: Ya Resûlallah süt amcam falan sağ olsaydı benim yanıma serbest girebilir miydi?» dedim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Evet girebilirdi, çünkü nesebin haram kıldığı her şeyi emme de haram kılar» Buhârî, Şehâdât, 52/7; Müslim, Radâ, 17/1, no:1. buyurdu. Evlenmeyi haram kılan engellerden biri de süt emmedir. Bu, Kur'an ve sünnetle sabittir. Kur'an'da kendileriyle evlenilmeleri haram kılınanlar sayılırken: «...Sizi emziren süt analarınız ve süt hemşirelerinizle evlenmeniz haram kılındı.» (Nisa: 23) buyurulur. Konu ile ilgili hadisler de bu bölümde görülecektir

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Süt Emme Kitabı
Konu: Çocuğun Emmesi
1769-) Hazret-i Aişe (radıyallahü anh) der ki: Süt amcam gelerek yanıma girmek için izin istedi. Ben de Resûlüllah'a soruncaya kadar ona izin vermekten çekindim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gelince bunu sordum. O da: O senin amcandır, yanına girmesine izin ver» dedi. Ya Resûlallah beni kadın emzirdi, erkek emzirmedi» deyince: O senin amcandır, yanına girsin» buyurdu. Aişe: «Bu hâdise, örtünme âyeti indikten sonra oldu» dedi. Hazret-i Aişe der ki: «Doğum (neseb) dolasısiyle haram olan şey, emme sebebiyle de haram olur.» Buhârî, Nikâh, 67/117; Müslim, Radâ, 17/2, no: 7; Şeybanî, 617.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Süt Emme Kitabı
Konu: Çocuğun Emmesi
1770-) Urve b. Zübeyr, Hazret-i Aişe'nin şöyle dediğini Rivâyet etti: Örtünme âyeti indikten sonra süt amcam Ebû Kuays'in erkek kardeşi Eflâh gelerek yanıma (odama) girmek için izin istedi. Ben izin vermekten kaçındım. Resûlüllah gelince yaptığım şeyi kendisine haber verdim. Bunun üzerine süt amcam Eflâh’ın yanıma girmesine izin vermemi emretti. Buhârî, Nikâh, 67/22; Müslim, Râdâ, 17/2, no:3.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Süt Emme Kitabı
Konu: Çocuğun Emmesi
1771-) Abdullah b. Abbas: «Çocuk iki yaşını bitirinceye kadar bir defa da emse (nikâhı) haram kılar» derdi.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Süt Emme Kitabı
Konu: Çocuğun Emmesi
1772-) Abdullah b. Abbas'a: Bir adamın iki karısı vardı. Bunlardan biri, bir erkek çocuğu, diğeri de bir kızı emzirdi. Şimdi bu delikanlı, kızla evlenebilir mi?» diye sorulduğunda: Hayır evlenemezler. Çünkü o iki kadının sütünün meydana gelmesine sebep olan erkek birdir» diye cevap vermiştir. Tirmizî, 10-Radâ, 2

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Süt Emme Kitabı
Konu: Çocuğun Emmesi
1773-) Abdullah b. Ömer: «Büyüğün emmesi muteber değildir. Ancak küçüklükte emzirilen muteberdir» derdi. Şeybanî, 615.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Süt Emme Kitabı
Konu: Çocuğun Emmesi
1774-) Abdullah b. Ömer'in oğlu Salim der ki: Mü'minlerin annesi Aişe (radıyallahü anh) beni memede iken, kız kardeşi Ebû Bekir'in kızı Ümmü Gülsüm'ün yanına gönderip ona: «Bu çocuğu on defa emzir de büyüyünce yanıma girebilsin» demişti. Ama Ümmü Gülsüm beni ancak üç defa emzirdikten sonra hastalandı. Bir daha emzirmedi. Ümmü Gülsüm beni on defa emzirmediği için, Hazret-i Aişe'nin yanına (mahrem'i olmadan) girmedim. Şeybanî, 623. kısım fukaha evlenmeyi ancak on defa emme haram kılar demiştir. Şafiî ise, beş defa emme nikâhı haram kılar demiştir. Hanife ile İmâm-ı Mâlik, emmenin miktarını tahdid etmemişler, azı ve çoğu, hatta bir defa da emse haram kılar demişlerdir. (İbn Rüşd, Bidâyetü'l-Müctehid, c.2, s.38) Ahmed b. Hanbelin meşhur görüşü de, Hanefilerinki gibidir. (Bezlü'l-Mechud, c.10, s. 43)

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Süt Emme Kitabı
Konu: Çocuğun Emmesi
1775-) Hazret-i Ömer'in kızı Mü'minlerin annesi Hafsa emme çağında bulunan Abdullah b. Sa'd'ın oğlu Asımı, büyüdüğünde kendi yanına girebilmesi için kız kardeşi Fatıma'ya on defa emzirmek üzere gönderdi. O da emzirdi. Asım büyüdüğünde Hafsa’nın yanına serbestçe girerdi. (Çünkü Hafsa, Asım’ın süt teyzesi olmuştur.) Şeybanî, 624.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Süt Emme Kitabı
Konu: Çocuğun Emmesi
1776-) Abdurrahman, babası Kasım'dan Rivâyet eder: Hazret-i Aişe'nin yanına kız kardeşlerinin süt oğulları ile erkek kardeşlerinin kızlarının süt oğulları girerdi. Ama erkek kardeşlerinin hanımlarının emzirdiği erkekler girmezdi. Şeybanî, 618.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Süt Emme Kitabı
Konu: Çocuğun Emmesi
1777-) İbrahim b. Ukbe der ki: Said b. Müseyyeb'den emmenin hükmünü sorduğumda Saîd: «iki sene zarfında meydana gelen emme, bir damla da olsa nikâhı haram kılar. Ama iki seneden sonraki emme çocuğun yediği yemek hükmündedir. (Nikâhı haram kılmaz)» dedi. Sonra Urve b. Zübeyr'e sordum o da aynen Saîd b. Müseyyeb'in söylediğini tekrarladı. Şeybanî, 620.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Süt Emme Kitabı
Konu: Çocuğun Emmesi
1778-) Yahya b. Saîd der ki; Saîd b. Müseyyeb'in şöyle dediğini işittim: «Ancak beşikteki (emme çağındaki) çocuğun emmesi, et ve kan yapan yani çocuğa gıda olan Çocuk bir defa da emse gıda olur. Buna göre, çocuğun bir defa emmesi de nikâhı haram kılar, diyenlerin görüşü yerindedir. emme muteberdir.» Şeybanî, 628. (Yoksa büyüğün emmesi muteber değildir.)

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Süt Emme Kitabı
Konu: Çocuğun Emmesi
1779-) İbn Şihâb şöyle derdi: Emmenin azı da, çoğu da haram kılar. Emmenin haram kılışı, süt baba tarafına da geçer.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Süt Emme Kitabı
Konu: Çocuğun Emmesi
1780-) İmâm-ı Mâlik der ki: İki sene içerisinde olan emmenin azı da çoğu da nikâhı haram kılar. İki seneden sonraki emmeye gelince, bunun ne azı ne de çoğu hiç bir şeyi haram kılmaz. O ancak yemek hükmündedir. (Yemek nasıl haram kılmazsa bu da öyledir). Nikâhı haram kılan emme müddeti İmâm-ı Mâlik, İmam Şâfıî ve Hanefilerden İmam Muhammed ve Ebû Yusuf’a göre iki sene, Ebû Hanifeye göre ise iki buçuk sene (otuz ay) dır. (İbn Rüşd, Bidayetü'l-Müctehid c.2 s.31; Meydanı, el-Lübâb fî Şerh'il-Kitâb c. 3, s. 31).

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Süt Emme Kitabı
Konu: Çocuğun Emmesi
1781-) İbn Şihab'a büyüğün emmesinin hükmü sorulunca, bu hususta, Urve b. Zübeyr bana şunları haber verdi dedi: «Resûlüllah'ın ashabından Bedir muharebesinde bulunan Ebû Huzeyfe b. Utbe b. Rabia, Resûlüllah'ın Zeyd b. Harise'yi oğulluk edindiği gibi, azadlısı Salim'i oğulluk edinip evlendirdi. Onu oğlu gibi görüyordu. Kardeşi Velidin kızı Fatıma ile evlendirdi. Fatıma Kureyş'in en güzide genç kızlarından olup ilk hicret edenlerdendi. Allahü teâlâ, Zeyd b. Harise hakkında: «Onları (oğulluklarınızı) babalarının adiyle çağırın. Bu, Allah indinde daha doğrudur. Eğer babalarını bilmiyorsanız onlar dinde kardeşleriniz ve dostlarınızdır.» Ahzâb:5. âyetini indirince bu oğulluklar babalarına verildi. Babaları bilinmiyorsa, velilerine verildi. O sırada Ebû Huzeyfe'nin hanımı Amir b. Lüey kabilesine mensup olan Süheyl kızı Sehle Resûlüllah'a gelerek: Ey Allah'ın Peygamberi, Biz Sâlim'i çocuğumuz gibi görüyorduk. Yanımıza serbestçe girip çıkıyordu. Benim başım açık oluyor. Evimizde yalnız bir oda var. Salim hakkında ne buyurursun? Yanımızda kalabilir mi?» deyince, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Onu beş defa emzir süt oğlun olur.» (Yanına girip çıkması caiz olur.) buyurdu. Sehle dediği gibi yaptı. Böylece Salimi süt oğul sayardı. Hazret-i Aişe de yanına girmesini arzu ettiği kimseye bu hükmü uygulardı. Kız kardeşi Ümmü Gülsüm ve erkek kardeşlerinin kızlarına, yanına almasını arzu ettiği erkekleri emzirmelerini emrederdi. Ama Peygamber Efendimiz'in (sallallahü aleyhi ve sellem) diğer hanımları bu emme ile hiç kimseyi yanlarına kabul etmezlerdi ve: «Hayır, Allah'a yemin ederiz ki Resûlüllah'ın Sehle'ye emri sadece Sâlim'in emmesine mahsus bir ruhsattır. (Başkalarının bu hükmü uygulamaları doğru olmaz.) Hayır, Allah'a yemin ederiz ki, bu emme ile hiç bir kimse yanımıza giremez.» derlerdi. İbn Abdilber der ki: Bu, müsnede (yani mevsul türüne) giren bir hadistir. Çünkü Urve, Hazret-i Aişe'yle ve Rasûlullah’ın diğer eşleriyle görüşmüştür. Müslim, 17 - Radâ, 7; no: 26-28, 29-31; Şeybanî, 627. Sehle'nin Sâlim'i emzirmesi, memesinden süt sağıp Sâlim'e içirmesi ile olmuştur. Yoksa yabancı bir erkeğin yabancı bir kadının memesini emmesi şöyle dursun, dokunması, hatta bakması bile caiz değildir. Bu hadisle, Hazret-i Aişe'nin amel ettiğini, Resûlüllah'ın diğer hanımlarının amel etmediklerini, bunu Resûlüllah'ın Sâlim'e mahsus bir hükmü kabul ettiklerini görüyoruz. Emme müddetinin Maliki ve Şâfıîlerle Hanefılerden imameyne göre iki sene, Ebû Hanife'ye göre ise otuz ay olduğunu daha önce kaydetmiştik.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Süt Emme Kitabı
Konu: Emme Çağından Sonraki Süt Emme
1782-) Abdullah b. Dinar der ki: Bir adam büyüğün emmesinin hükmünü sormak üzere Abdullah b. Ömer'e geldi. (Medine'deki) Dar'ul-Kaza'da ben de onun yanında idim. Abdullah soruyu dinleyince şu fetvayı nakletti: «Bir adam babam Ömer b. Hattab'a gelerek: Benim bir cariyem vardı. Onunla cinsî münasebette bulunuyordum. Karım (buna mani olmak için gitti), onu emzirdi. Daha sonra cariyenin yanına girmek istediğimde karım: Sakın ona yaklaşma, ben o cariyeyi emzirdim, dedi. (Şimdi benim ne yapmam gerekir?)» deyince Hazret-i Ömer: «Karını tedip et, cariyene de yaklaş. Çünkü nikâhı haram kılan emme küçüğün emmesidir.» diye fetva verdi. Şeybanî, 626.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Süt Emme Kitabı
Konu: Emme Çağından Sonraki Süt Emme
1783-) Yahya b. Saîd'den: Bir adam Ebû Musa el-Eşarî'ye: « Ben hanımımın memesini emdim, karnıma süt gitti (bunun hükmü nedir?)» diye sordu. Ebû Musa: Bana göre o kadın sana haram olmuştur.» deyince Abdullah b. Mes'ud: Adama nasıl fetva verdiğine dikkat et» dedi. Ebû Musa: « Bu hususda sen ne dersin?» deyince, İbn Mes'ud: «Emme ancak iki sene içerisinde olur» dedi. Bunun üzerine Ebû Musa: Bu büyük alim aranızda iken, bana bir şey sormayınız.» dedi. Ömer der ki: Munkatı bir hadistir, ama çeşitli yollarla muttasıldır.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Süt Emme Kitabı
Konu: Emme Çağından Sonraki Süt Emme
1784-) Mü’minlerin annesi Hazret-i Aişe’den: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Doğumla (neseb) haram olan kimseler, emme ile de haram olur buyurdu. Tirmizi ,Rada, 10/1;Şeybani, 617

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Süt Emme Kitabı
Konu: Emme İle İlgili Hükümleri İhtiva Eden Başka Hadisler
1785-) Hazret-i Aişe derki Vehb’in kızı Cüdame, Rasûlüllah’dan şunları işittiğini bana haber verdi: Emzikli kadınlarla cinsi birleşmeyi yasaklamayı arzu ettim. Ama Rumlarla Farsların bunu yaptıklarını ve çocuklarına zarar vermediğini hatırladım (da vaz geçtim). Müslim, Nikah, 16/23,no:140-142.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Süt Emme Kitabı
Konu: Emme İle İlgili Hükümleri İhtiva Eden Başka Hadisler
1786-) Hazret-i Âişe şunları Rivâyet etmiştir: «Kur'an'da indirilenler içerisinde nikâhı haram kılan malum on emme vardı. Sonra bu beş malum emme ile neshedildi. (Kendilerine nesih haberi ulaşmayan bir kısım insanlar tarafından) bunlar, Kur'an'dan olmak üzere okunurken Resûlüllah vefat etti.» Müslim, Radâ, 17/6, no: 24; Şeybanî, 625. der ki: On emmenin, beş emme ile nesh edilmesi çok gecikti. Hatta Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) vefat edince, kendilerine nesih haberi ulaşmayanlar, bunu Kur'an'dan olmak üzere okuyorlardı. Kendilerine nesih haberi ulaşınca, bunu okumayı terkettiler Hemen belirtelim ki nesih üç çeşittir: Hükmü de tilaveti de terkedilen, «On emme» gibi Tilaveti terkedilip hükmü bakî bırakılan «beş emme». Bu hükmü ulemadan bazıları kabul etmiştir. Cumhura göre bir defa da emmek nikâhı haram kılar, «Zina eden yaşlı erkek ve kadını recmedin» hükmü de bu tür bir nesihtir. Hükmü neshedilip tilaveti bırakılan âyetler gibi. Bunun misali Kur'an'da çoktur. (Tekmiletü'l-Menhel c.3, s.201,202). Mâlik der ki: Bu hadisle amel edilmemektedir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Süt Emme Kitabı
Konu: Emme İle İlgili Hükümleri İhtiva Eden Başka Hadisler
1787-) Amr b. Şuayb babası vasıtasıyla dedesinden naklediyor: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kaparo ile alış verişi yasakladı.» demiştir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Pey Kaparo Vermek
1788-) İmâm-ı Mâlik der ki; Allahü a’lem kaparo ile alış-veriş şöyle olurdu.» Kaparo, birinin köle veya cariye satın alıp ya da hayvan kiralayıp sonra mal sahibine yani malı satan veya kiraya verene: «Bu satın aldığım malı almak veya kiraladığım hayvana binmek üzere sana bir dirhem —veya daha az ya da daha çok— vereceğim. Şayet malı alır yahut hayvanı kiralarsam verdiğim kaparoyu alacağımdan düşersin ve hayvanı yahut malı almaktan yahut hayvanı kiralamaktan vaz geçersem kaparo senin olsun» demesidir ki bu batıldır.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Pey Kaparo Vermek
1789-) İmâm-ı Mâlik der ki: Bizdeki uygulamaya göre, Natıkalı, güzel konuşan, ticari kabiliyeti olan, ileri görüşlü ve bilgin bir köleyi aynı seviyede olmayan iki yahut daha fazla köle karşılığında vadeli satın almak caizdir. Aralarındaki fark bilinmeyecek kadar azsa (faiz olma ihtimalinden dolayı) bir köleyi vadeli olarak birden fazla köleye alıp satmak caiz değildir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Pey Kaparo Vermek
1790-) İmâm-ı Mâlik der ki: Bedelini peşin ödeyerek satın aldığın bir şeyi teslim almadan başka birine satabilirsin.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Pey Kaparo Vermek
1791-) İmâm-ı Mâlik der ki: Hamile bir cariye satılınca karnındaki cenini akid dışı tutup istisna etmek doğru değildir. Zira bu meçhul olup aldatmacalı bir satıştır: Ceninin erkek mi, dişi mi, güzel mi, çirkin mi, tamam mı, noksan mı, diri mi, ölü mü olacağı bilinemez. Bunlar ise cariyenin değerini düşürür.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Pey Kaparo Vermek
1792-) İmâm-ı Mâlik der ki: Biri veresiye yüz dinara köle veya cariye satın alıp sonra satıcı pişman olarak müşteriye, pazarlığı bozması için peşin veya ileride fazladan on dinar vermeyi ve yüz dinar borcunu silmesi teklif etse caizdir. Ama müşteri pişman olup, pazarlığı bozması için satıcıya, peşin veya vadeli olarak köle ya da cariyeyi satın aldığı vadeden daha ileri bir vadede ödemek üzere bunların fiatından fazla on dinar vermeyi teklif etse, bu doğru değildir, İmâm-ı Mâlik bunu kerih görmüştür. Çünkü bu durumda sanki satıcı bir sene vadeli olan yüz dinarını zamanı gelmeden önce bir cariye ve on dinar karşılığında peşin ya da bir seneden fazla vadeli olarak satmış olur. Vadeli olarak altının altın karşılığında satılması da bu hükme dahildir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Pey Kaparo Vermek
1793-) İmâm-ı Mâlik der ki: Biri, bir adama veresiye yüz dinara cariye satıp sonra aynı cariyeyi sattığı kimseden daha ileri bir tarihte ödemek üzere daha pahalı bir fiata satın alsa bu doğru değildir. Bunun sebebi ise, belirli bir vade ile sattığı cariyeyi, ondan daha uzun bir vade ile geri almasıdır. Zira otuz dinara bir ay vade ile sattığı cariyeyi, altmış dinara altı ay veya bir sene vade ile geri alınca bu, bir vade ile otuz dinara sattığı malının bir sene veya altı ay vade ile altmış dinara geri kendisine dönmesi gibi olur. Bu ise caiz değildir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Pey Kaparo Vermek
1794-) Ömer b. Hattab: «Kim malı olan bir köleyi satarsa bu mal satana aittir. Ancak müşteri (köleyi alırken) malını da şart koşarsa, o zaman müşterinin olur» der. Buharî, Şurb, 42/17; Müslim, Buyu, 21/15, no: 80; Şeybanî, 793.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Kölenin Malı
1795-) İmâm-ı Mâlik der ki: Bizde ittifak edilen görüş şudur: Müşteri, satıcı ile kölenin malını da almak üzere anlaşırsa caizdir. Bu mal kölenin yanındaki para veya alacak yahud da eşya olsun, miktarı bilinsin veya bilinmesin, hatta isterse kölenin malı kendi fiatının üstünde olsun, kölenin bedeli peşin, vadeli veya eşya olsun farketmez. Çünkü kölenin malında efendisinin ödemesi gereken bir zekât borcu yoktur. cariyesi olursa müşterinin ona sahip olmasıyla, cariye ile cinsî münasebette bulunması da helâl olur. hürriyetine kavuşur veya mükatep olursa, malı da kendisine ait olur. Köle iflas ederse borçlular kölenin malını alabilirler. Kölenin borcundan efendisi hiç bir şekilde mesul tutulmaz.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Kölenin Malı
1796-) Abdullah b. Ebî Bekir b. Muhammed b. Hazm Rivâyet ederek der ki: «Osman oğlu Ebân ve İsmail oğlu Hişam hutbelerinde köle ve cariyenin satın alındığı andan itibaren üç gün içerisindeki sorumlulukları ile sene içerisindeki sorumluluklarından bahsederlerdi.»

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Satılan Kölede Zuhur Eden Haller
1797-) İmâm-ı Mâlik der ki: Köle ve cariye 'nin başına gelecek musibetin sorumluluğu satıldığı andan itibaren üç gün içerisinde satıcıya aittir. (Müşterinin reddetme hakkı vardır.) Bir de bir sene boyunca devam eden sorumluluk vardır. Bu görüş Medine fakihleri ile Said b. Müseyyeb ve Zühri'nin görüşüdür, İmâm-ı Mâlik de bu görüşü benimsemiştir. Ahmed b. Hanbel, hadis zayıftır, diyerek bunu kabul etmemiştir. İmam Şafii de satıcının üç günlük ve bir senelik sorumluluğu diye bir şey kabul etmez (Sehârenfûrî, Bezlül-Mechûd, c.15, s.183). Bunlar: delilik, cüzzam ve baras (alaca) hastalığıdır. Bir sene tamam olursa, satıcı her türlü sorumluluktan kurtulur.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Satılan Kölede Zuhur Eden Haller
1798-) İmâm-ı Mâlik der ki: Kim kendisine miras yoluyla intikal eden veya başka bir köle veya cariyeyi beraet şartıyla (yani bunlarda olan ya da olacak hiç bir ayıp ve kusurdan dolayı sorumluluk kabul etmeme şartıyla) satarsa, o zaman hiç bir ayıptan sorumlu olmaz. Ancak bildiği bir ayıp var da onu gizlemişse, o zaman sorumlu olur. Beraeti kendisine bir fayda vermez. Satış akdi bozulur, köle kendisine iade edilir. Bu sorumluluk, bize göre ancak köle satımında vardır.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Satılan Kölede Zuhur Eden Haller
1799-) Salim b. Abdullah'dan: Abdullah b. Ömer bir kölesini beraet şartıyla sekizyüz dirheme sattı. Müşteri, Abdullah b. Ömer'e: Köle hastalıklı, bunu bana söylemedin» dedi. Bunun üzerine anlaşamıyarak Osman b. Affan'ın huzurunda muhakeme oldular. Müşteri: Abdullah bana hastalıklı bir köle sattı, hastalığını söylemedi» dedi. Abdullah da: Ben köleyi beraet yoluyla sattım» deyince, Osman b. Affan, Abdullah'a, köleyi sattığında hastalığını bilmediğine dair yemin teklif etti. Abdullah yemin etmekten kaçındı. Köleyi geri aldı. Köle yanında iyileşince, onu binbeşyüz dirheme sattı. Şeybanî, 774. göre alım satım akdinde müşteri için hıyar-ı ayıp (kusurlu malı kabul veya red) hakkı vardır. Yani müşteri satın aldığı bir malda satıcıda iken var olduğu tesbit edilen bir noksan ve kusur görürse pazarlığı bozup malı eski sahibine iade etme hakkına sahiptir. Ancak bir mal beraet yoluyle alınıp satılmışsa, yani satıcı bu malın hiç bir ayıp ve kusurundan dolayı sorumluluk kabul etmem diye satarsa, ya da müşteri malı her türü noksanı ile kabul ediyorum derse, artık pazarlık kesinleştikten sonra aldığı malı geri veremez. (Bk. Mecelle: Mad. 337, 342, 343)

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Kölede Kusur
1800-) İmâm-ı Mâlik der ki: Bizdeki ittifaka göre, her kim bir cariye satın alır da cariye hamile kalır veya köle alır da azad ederse ya da yanında giderilmesi mümkün olmayan bir kusur peyda olursa, bu kusurun malın alındığında mevcut olduğu ya delil yoluyle veya satıcı ve diğerlerinin ikrarıyla sabit olursa; bunların satın alındığı gün itibariyle hasta ve sıhhatli hallerindeki değerleri ayrı ayrı takdir edilir, aradaki fark müşteriye verilir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Alış - Veriş Kitabı
Konu: Kölede Kusur