İmam Malik Muvatta Hadis Kitabı

2660-) Ebû Eyyûb el-Ensari (radıyallahü anh)'den; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Hiç bir müslümana, din kardeşini üç günden fazla terkedip küs durması helâl olmaz. Onlar karşılaştıklarında biri yüzünü bir tarafa, diğeri de diğer tarafa çevirir. Onların en hayırlısı, önce selam vererek barışandır» buyurdu. Müslim,

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Güzel Ahlâk Kitabı
Konu: Küs Durmama İle İlgili Hadisler
2661-) Enes b. Malik (radıyallahü anh)'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Birbirinize buğzetmeyiniz, birbirinize hased etmeyiniz ve birbirinize sırt çevirmeyiniz. Ey Allah'ın kulları, birbirinizle kardeş olunuz. Hiç bir müslümana, din kardeşini üç günden fazla terkedip küs durması helâl olmaz.» buyurdu. Buhârî, Edeb, 78/62; Müslim, Bir, 45/7, no:23. Mâlik der ki: Hadiste geçen "tedâbir", müslüman kardeşinden yüzçevirmek demektir. Ondan yüzçevirmenle olur.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Güzel Ahlâk Kitabı
Konu: Küs Durmama İle İlgili Hadisler
2662-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: «Sû-i zandan (müslümana yersiz töhmetten) sakınınız. Zira sû-i zan, sözlerin en yalanıdır. Birbirinizin gizli hal ve kusurunu araştırmayın. Kötülükte yarışmayın, birbirinizi kıskanmayın, birbirinize buğzetmeyin, birbirinize arka çevirmeyin. Ey Allah'ın kulları, kardeş olunuz.» Buhârî, Edeb, 78/58; Müslim, Bir, 45/9, no:28.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Güzel Ahlâk Kitabı
Konu: Küs Durmama İle İlgili Hadisler
2663-) Ebû Müslim oğlu Ata Abdullah el-Horasânî'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Musafaha ediniz (tokalaşınız), aranızdaki kin gider. Birbirinize hediye veriniz ki, sevişirsiniz ve aranızdaki düşmanlık gider» buyurdu. İbn Abdilber der ki: Bu hadis çeşitli yollarla muttasıldır ve hepsi de basendir

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Güzel Ahlâk Kitabı
Konu: Küs Durmama İle İlgili Hadisler
2664-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'dan: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: «Cennetin kapıları, pazartesi ve perşembe günü açılır. Allah'a hiç bir şeyi eş koşmayan her müslüman kul affedilir. Ancak kendisiyle (din) kardeşi arasında düşmanlık olan affedilmez. Bu iki kişiyi anlaşıncaya kadar bekletiniz, barışıncaya kadar bekletiniz, denilir.» Müslim, Bîr, 45/11, no:34.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Güzel Ahlâk Kitabı
Konu: Küs Durmama İle İlgili Hadisler
2665-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) şöyle dedi: «İnsanların amelleri her hafta iki defa, pazartesi ve perşembe günü Allah'a arzedilir. Her mü'min kul affedilir. Ancak (din) kardeşiyle arasında düşmanlık olan affedilmez. Bu iki kişiyi düşmanlıklarından dönünceye kadar bırakınız; bu iki kişiyi düşmanlıklarından dönüp barışıncaya kadar bekletiniz denilir.» Müslim, Bir, 45/11, no:36.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Güzel Ahlâk Kitabı
Konu: Küs Durmama İle İlgili Hadisler
2666-) Cabir b. Abdullah el-Ensârî (radıyallahü anh) şunları anlattı: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile Benî Enmâr gazvesine çıktık. Ben bir ağacın altında konaklamıştım. O sırada Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) geldi: Ya Resûlallah, gölgeye buyur!» dedim. O da geldi. (Erzak koyduğumuz) çuvalımıza bakıp (yiyecek) bir şey aradım. Orada küçük bir acur buldum. Doğrayıp Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e sunduğumda: Bunu nereden aldınız?» buyurdu. Medine'den getirdik, Ya Resûlallah!» dedim. O sırada yanımızda hayvanlarımızı otlatmaya gitmesi için hazırladığımız bir arkadaşımız vardı. Onun hazırlığını yaptım. Üzerinde eskimiş iki hırkasıyle hayvanları gütmeye gitti. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona bakıp: Bu adamın bunlardan başka elbiseleri yok mu?» dedi. Ben: Var, heybede yedek elbiseleri var, Ya Resûlallah!» dedim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): O halde onu çağır, ona söyle iyi elbiselerini giysin» buyurdu. Ben de onu çağırdım. Elbiselerini giydi, sonra dönüp gitti. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): boynuna vurasıcaya ne oluyor (da yeni elbisesi varken eskileri giyiyor). Bu kendisi için daha hayırlı değil midir?» dedi. Hayvan otlatmaya giden adam bunu işitip: Ya Resûlallah! Allah yoluna cihadda da mı?» deyince, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): da (yeni elbiselerini giymesi güzeldir)!» buyurdu. O zat savaşta şehid düştü.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Giyim-kuşam Kitabı
Konu: Süslenme Maksadıyla Elbise Giyme
2667-) İmâm-ı Mâlik'e Rivâyet edildiğine göre, Ömer b. Hattab (radıyallahü anh) şöyle dedi: «Şüphesiz ben beyaz elbiseli hafız’a (Kur'an okuyana) bakmayı seviyorum.»

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Giyim-kuşam Kitabı
Konu: Süslenme Maksadıyla Elbise Giyme
2668-) İbni Sirin'den: Ömer b. Hattab (radıyallahü anh) şöyle dedi: «Allah size bol verince siz de kendinize iyi bakınız (temiz giyiniz). Herkes giyimine önem versin.» Bu, Buhari'nin, Hammad b. Zeyd - Eyyub - Muhammed b. Şîrîn - Ebu Hureyre senediyle gelen hadisin bir bölümüdür: Buharî, Salat, 8/9. Her müslümanın, avret mahallerini örtecek, vücudunu sıcak ve soğuktan koruyacak şekilde elbise giymesi farzdır. Müslüman her konuda olduğu gibi elbise giymede de orta yolu tutmalıdır. Elbisesi ne son derece kötü, âdi ve ne de son derece lüks olmayıp ikisi arasında olmalıdır. Çünkü Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Giyimde sadelik imandandır» buyurmuştur. Allahu Teâlâ'nın kendisine vermiş olduğu nimeti belirtmek için, çok güzel elbise giymesi de müstehabdır. Çünkü Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem): «Allahü Teâlâ sana lütuf ve ihsanda bulunduğu gibi, sen de kendi nefsine lütuf ve iyilikte bulun», «Allahü Teâlâ vermiş olduğu nimetinin belirtisini kulunun üzerinde görmeyi sever» buyurmuştur. Bilhassa Cuma ve bayramlar gibi önemli günlerde ve toplantılarda güzel ve temiz elbiseler giyilmelidir. Yüce Allah, Araf sûresinin 31 ve 32'nci âyetlerinde şöyle buyurmuştur: «Ey Adem oğulları! Her mescide güzel elbiselerinizi giyinerek gidin, yiyin, için, fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez. De ki: Allah'ın kulları için yarattığı zineti, temiz ve hoş rızıkları kim haram etmiş? De ki: O (onlar), dünya hayatında iman edenler içindir. Kıyamet günü ise yalnız onlara mahsustur.» Aynı sûrenin 26'ncı âyet-i kerimesinde ise şöyle buyurulur: Âdem oğulları! Size avret mahallerinizi örten ve sizi süsleyen elbise indirdik. Takva elbisesi ise daha hayırlıdır.» Şu halde, elbise giymekten maksat, sadece vücudu örtmek değildir. Aynı zamanda vücuda yakışması gerekir. Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'ın Rivâyet ettiği bir hadisde güzel giyinen bir sahabi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın huzuruna gelerek: Resûlallah! Ben güzelliğe aşık biriyim. Bana gördüğün güzellik verilmiştir. Ayakkabılarımın bağının güzelliğinde bile kimsenin beni geçmesini istemiyorum, bu kibir midir?» deyince, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): « Hayır bu, kibir değildir. Kibir benlikten dolayı hakkı inkâr etmek ve insanları küçük göstermektir.» buyurdu. Ebû Davud, K. el-Libas, B. macâe fü-Kibri.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Giyim-kuşam Kitabı
Konu: Süslenme Maksadıyla Elbise Giyme
2669-) Nafi'den: «Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh) kırmızı toprak ve zaferanla boyanmış elbise giyerdi.»

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Giyim-kuşam Kitabı
Konu: Boyalı Elbise Giyme Ve Altın Ziynet Takma
2670-) Yahya der ki, İmâm-ı Mâlik'in şöyle dediğini işittim: «Erkek çocukların altın takmalarını mekruh görüyorum. Buhârî, Libas, 77/45; Müslim, Libas, 37/11, no:51. bana Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in altın yüzük takınmayı yasakladığı Rivâyet edildi. Bu sebeple ben erkeklerin, büyüklerinin olduğu gibi küçüklerinin de altın takmalarını kerih görüyorum.»

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Giyim-kuşam Kitabı
Konu: Boyalı Elbise Giyme Ve Altın Ziynet Takma
2671-) İmâm-ı Mâlik der ki: Erkeklerin evlerde ve dışarıda kırmızı renkli kumaştan yorgan yüzü (yatak çarşafı) ve elbise yapmalarını haram görüyorum. Fakat bana göre diğer renkler daha iyidir.» İmâm-ı Mâlik, kırmızı renk elbise ve çarşafı hoş görmüyor. Psikologlar da renk üzerinde araştırmalarında şu neticeye varmışlardır: Kırmızı renge çok bakmak insanı asabileştirîr. Onun için asabî mizaçlı ve sinir hastaları kırmızı renklerden, yatak odalarını kırmızıya boyamakdan ve kırmızı abajur kullanmaktan kaçınmalıdırlar

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Giyim-kuşam Kitabı
Konu: Boyalı Elbise Giyme Ve Altın Ziynet Takma
2672-) Urve, Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem)'in zevcesi Hazret-i Aişe (radıyallahü anh)'ın giydiği ipek ve yün karışımı çizgili elbisesini Abdullah b. Zübeyr'e giydirdiğini Rivâyet etti.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Giyim-kuşam Kitabı
Konu: İpek Elbise Giyilmesi
2673-) Ebû Alkame oğlu Alkame'nin anası şöyle anlattı: «Abdurrahman’ın kızı Hafsa (saçlarını gösteren) ince bir baş örtüsüyle Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem)'in hanımı Hazret-i Aişe (radıyallahü anh)'ın yanına girince, ince baş örtüsünü yırtıp Hafsa'ya kalın bir baş örtüsü giydirdi.»

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Giyim-kuşam Kitabı
Konu: Kadınların Giymesi Mekruh Olan Elbiseler
2674-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'dan: «Vücudlarını gösteren ince elbiseler giyinip salınarak yürüyen kadınlar cennete giremezler ve kokusunu da alamazlar. Halbuki cennetin kokusu beşyüz senelik mesafeden alınır.» Yahya'nın ve Abdullah b. Nafı dışındaki Malik'in ravileri bu şekilde mevkuf Rivâyet ederler. cerir - Süheyl b. Ebî Salih -babası-Ebu Hureyre senediyle Rivâyet edilir: Müslim, Libas, 37/34, no: 125.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Giyim-kuşam Kitabı
Konu: Kadınların Giymesi Mekruh Olan Elbiseler
2675-) İbn Şihab'dan: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir gece kalkıp ufuklara bakarak: «Bu gece nice hazineler açıldı, ne kadar fitneler meydana geldi. Dünyada nice giyinik kadınlar var ki ahirette çıplaktırlar. Hanımları namaza kaldırınız» buyurdu. Mürseldir. Buharî'de (İlm, 3/40), Ma'mer - Zührî- Hind bintu el-Haris -Ummu Seleme yoluyla mevsuldür.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Giyim-kuşam Kitabı
Konu: Kadınların Giymesi Mekruh Olan Elbiseler
2676-) Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh)'dan; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Kibirlenerek elbisesini yerde sürükleyen kimseye Allahü Teâlâ kıyamet gününde bakmaz (acıyıp bağışlamaz)» buyurdu.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Giyim-kuşam Kitabı
Konu: Erkeğin Elbisesini Uzatıp Sarkıtması
2677-) Ebû Hüreyre'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Teâlâ kıyamet gününde eteklerini büyüklenerek yerde sürükleyen kimseye (rahmet gözüyle) bakmaz.» buyurdu. Buhârî, Libas, 77/5.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Giyim-kuşam Kitabı
Konu: Erkeğin Elbisesini Uzatıp Sarkıtması
2678-) Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh)'dan: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Teâlâ kıyamet gününde büyüklük taslayarak eteğini yerde sürükleyen kimseye (rahmet gözüyle) bakmaz.)» buyurdu. Buhârî, Libas, 77/1; Müslim, Libas, 37/9, no:42.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Giyim-kuşam Kitabı
Konu: Erkeğin Elbisesini Uzatıp Sarkıtması
2679-) Alâ, babası Abdurrahman'dan şunları Rivâyet etti: Ebû Said el-Hudri'ye etekleri ne kadar uzatmalı diye sorduğumda: Sana bildiğim doğru cevabı vereceğim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):'ı şöyle derken işittim: «Mü'min erkeğin etekleri bacaklarının yarısına kadar inmelidir. Topuklarına kadar uzanınca da ona günah yoktur. Topuklardan aşağıda olan şey cehennemdedir. Allahü Teâlâ kıyamet gününde eteğini büyüklük taslayarak yerde sürükleyen kimseye (rahmet gözüyle) bakmaz.» buyurdu. Ebu Davud, Libas, 31/27; Müslim, Libas, 32/7. göre erkeklerin eteklerinin veya pantolonlarının yere kadar uzatılması mekruhtur. Hele bu hal kibrinden dolayı ise haramdır. Zira eteklerin fazla uzaması hem israf, hem temizliğe aykırı ve hem de normal harekete mani olur.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Giyim-kuşam Kitabı
Konu: Erkeğin Elbisesini Uzatıp Sarkıtması
2680-) Ebû Ubeyde kızı Safiyye şunları anlattı: efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem)'in zevcesi Ümmü Seleme (radıyallahü anha) elbiseden (izar'dan) söz edilince: Ya Resûlallah! Kadın elbisesini ne kadar uzatacak?» dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Bir karış fazla uzatır.» buyurdu. Ümmü Seleme (radıyallahü anha): O zaman (kadın yürürken) bacakları gözükür» dedi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Öyleyse bir zira (yaklaşık 50 cm) uzatır, daha fazlasına lüzum yok» buyurdu. Ebu Davud, Libas, 31/37. hadislerde erkeklerin giydikleri elbisenin boylarından kısa olması tavsiye edilmişti. Bu hadisde ise kadınların elbisesinin uzun olması söyleniyor. Zira kadınların durumu erkeklerden ayrıdır. Erkeklerde avret mahalli diz kapağı ile göbek arasıdır. Burasını kapatmak farzdır. Gerisi örf ve adetlere göre değişebilir. Kadınların ise vücudlarının tamamı avret mahallidir, örtülmesi gerekir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında o zamanın adet ve ekonomi durumu icabı bazı kadınlar yalınayak gezerlerdi. Bu yüzden yürürken ayaklarının açılmaması için eteklerinin uzatılması emredilmiştir. Günümüzde ise durum değişiktir. Kadınların giydiği kapalı ayakkabı ve çorap ayaklarını kapattığı için eteklerin yerde sürünmesi gerekmez.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Giyim-kuşam Kitabı
Konu: Kadının Elbisesini Uzatması
2681-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Sizden biri tek ayakkabı ile yürümesin, ya ikisini birden giysin veya her ikisini de çıkarsın, yalınayak gezsin» buyurdu. Buhârî, Libas, 77/40; Müslim, Libas, 37/19, no:68.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Giyim-kuşam Kitabı
Konu: Ayakkabı Giymek
2682-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Sizden biri ayakkabı giyerken önce sağ ayağını giysin, çıkarırken de önce sol ayakkabısını çıkarsın. Sağ ayakkabı ilk giyilen ve sol ayakkabı ilk çıkarılan olsun» buyurdu. Buhârî, Libas, 77/39.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Giyim-kuşam Kitabı
Konu: Ayakkabı Giymek
2683-) Süheyl'in babası Malik, Ka'b el-Ahbar'dan naklen şöyle Rivâyet etti: Bir adam ayakkabılarını çıkartınca Ka'b el-Ahbar: Ayakkabılarını niçin çıkarttın? Galiba: «(Ey Musa!) Haydi pabuçlarını çıkar, Çünki sen mukaddes vadide, Tuva'dasın (Turi Sinadasın)» Tâhâ, 12 ayetini yorumladın.» deyip sonra adama: Musa'nın pabuçları ne idi biliyor musun?» dedi. Mâlik der ki: Adamın ne cevap verdiğini bilmiyorum. «Musa (aleyhisselâm)'ın pabuçları eşek derisindendi» dedi.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Giyim-kuşam Kitabı
Konu: Ayakkabı Giymek
2684-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) iki çeşit elbise giyme ile iki çeşit satışı yasakladı. (Bunlar) münabeze ve mülamese yoluyla satışla, kilot giymeksizin bir entari giyip dizlerini dikerek oturup avret mahallerinin gözükmesi ve vücudunun bir tarafını kapatıp diğer tarafım açık bırakan elbise giymesidir.» Buhârî, Libas, 77/21. ve mülamese cahiliye devri alış veriş şekillerindendi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu tür alış verişleri yasaklamıştır. Müşterinin alacağı şeye dürülü olarak veya karanlıkta dokununca onu mutlaka alması gerekirdi. Artık malı görünce geri verme hakkı kalmazdı. ise, satılan şeyi satıcı müşterinin üzerine atıyor, bununla müşteri razı olmasa da satış kesin leşi yordu.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Giyim-kuşam Kitabı
Konu: Elbise Giymek
2685-) Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh)'den: Babam Ömer b. Hattab mescidin kapısında satılık ipek kumaştan kaftan görünce: Resûlallah! Bu kaftanı alsan da cuma günleri ve yanına elçiler geldiği zaman giysen.» dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'da: ancak ahiretten nasibi olmayan giyer» buyurdu. Daha sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e ipek kaftanlardan gelince, Ömer b. Hattab (radıyallahü anh)'e ondan bir kaftan verdi. Hazret-i Ömer (radıyallahü anh)'da: Ya Resûlallah! Onu bana mı verdin? Halbuki sen Utarid'in Utarid, Temim oğulları elçisi ile Medine'ye gelip müslüman olmuş biridir ki hadisi şerifin baş tarafında zikredilen ipekli kaftanı mescidin kapısına satmaya getiren kişidir. elbisesi hakkında neler söylemiştin» deyince Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Onu sana giyinen için vermedim.» buyurdu. Ömer de (radıyallahü anh) bu elbiseyi Mekke'deki müşrik kardeşine verdi. Buhârî, Cum'a, 11/7; Müslim, Libas, 37/2, no:6; Şeybanî, 870.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Giyim-kuşam Kitabı
Konu: Elbise Giymek
2686-) Enes b. Malik der ki: Ömer b. Hattab (radıyallahü anh) Halife iken onu Medine'de gördüm, elbisesinin iki omuzu arasındaki yırtığına birbirine tutturulmuş üç yama dikmişti.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Giyim-kuşam Kitabı
Konu: Elbise Giymek
2687-) Enes b. Malik, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın vasıflarını anlatarak der ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın boyu ne fazla uzun, ne de fazla kısa idi. Teninin rengi, ne çok (kireç) beyaz, ne de fazla esmerdi. Saçları ne (Habeşlilerin saçı gibi) çok kıvırcıklı, ne de çok düzdü. Kırk yaşını doldurunca Allah O'nu Peygamber olarak gönderdi. On sene Mekke'de, on sene de Medine'de ikamet etti. Saçındaki ve sakalındaki ak kıllar yirmiye ulaşmadan ve altmış yaşını tamamlayınca Allah (celle celâlüh), Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ruhunu aldı. Buharî, Menakı, 61/23; Müslim, Fedail, 43/31, no:113; çoğunluğunun görüşüne göre, Peygamber Efendimiz altmış üç yaşında vefat etmiştir. Zira diğer sahih hadislerde bu şekilde ifadeler mevcuttur

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Hazret-i Peygamber'in Nitelikleri
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Efendimizin Vasıfları
2688-) Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh)'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: «Bu gece (rüyamda) Ka'be'de idim. Orada bir esmer adam gördüm. Sanki gördüğüm, esmer adamların en güzeli idi. Omuzlarına sarkan saçları vardı. Sanki bu saçlar gördüğüm omuzlara sarkmış saçların en güzeli idi. Taramış olduğu saçlarından su damlıyordu. İki adama ve iki adamın omuzlarına dayanarak Ka'be'yi tavaf ediyordu. Bu kim?» diye sordum. Bu Meryem'in oğlu İsa» diye cevap verildi. aniden saçları (zenci saçı gibi) çok kıvırcıklı ve (salkımdaki üzüm tanesi gibi) sağ gözü dışarı fırlamış bir adamla karşılaştım. Bu kim?» diye sordum. Bana: Mesih Deccal'dır» diye cevap verildi.» Buhârî, Libas, 77/68; Müslim, İman, 1/73, no:273.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Hazret-i Peygamber'in Nitelikleri
Konu: Meryem Oğlu İsa Aleyhisselâm Ve Deccalın Vasıfları
2689-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'den: (Resûlüllah şöyle) buyurdu: «İnsanî (fıtraten) beş özellik vardır: Tırnaklan kesmek, bıyığı kısaltmak, koltuk altındaki kılları yolmak, edep yerini tıraş etmek ve sünnet olmak.» Bunlar yaratılışın icabı olup önceki peygamberler tarafından yapılagelmiştir. Bütün Muvatta ravilerince mevkuftur. İbn Abdilber der ki: Malik'ten sahihtir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Hazret-i Peygamber'in Nitelikleri
Konu: İnsanî Güzel Adetler
2690-) Said b. Müseyyeb (radıyallahü anh) der ki: ilk misafir kabul eden, ilk sünnet olan, ilk bıyık kesen ve ilk saçında ak gören insan İbrahim (aleyhisselâm)'dır. Saçının ağardığını görünce şöyle dedi: Allah'ım! Bu, neye alamettir?» Yüce Allah: « Kemal işareti, ya İbrahim.» buyurdu. O da: « Kemalimi artır, ya Rabbi.» diye dua etti. Sahîhayn'da Zührî - Saîd b. el-Museyyeb - Ebu Hureyre yoluyla yer alır: Buharî, Libas, 77/63; Müslim, Taharet, 2/16, no:49.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Hazret-i Peygamber'in Nitelikleri
Konu: İnsanî Güzel Adetler
2691-) İmâm-ı Mâlik der ki: Bıyık, dudağı çevreleyen et görününceye kadar kısaltılır. Bir müslüman, bıyığın diğer yerlerini kesmeyerek kendi haline bırakır. Şeybanî, 980.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Hazret-i Peygamber'in Nitelikleri
Konu: İnsanî Güzel Adetler
2692-) Cabir b. Abdullah es-Selemi (radıyallahü anh)'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), bir kişinin sol elle yemek yemesini veya (bir ayağı yalın, diğer ayağına) bir tek ayakkabı giyerek yürümesini, bir omuzu kapatan, diğer omuzu açık bırakan ve kolunu çıkartacak yeri olmayan bir elbise giymesini ve uylukları üzerine ayaklarını dikerek oturup üzerine bir parça elbise örtmesini yasak etti. Müslim, Libas, 37/20, no:70. yemek, su içmek, ayakkabı giymek, mest giymek, pantalon giymek, ceket giymek, başı tıraş etmek ve taramak, bıyık kesmek, koltuk altı kıllarını yolmak, misvak kullanmak, sürme çekmek, tırnak kesmek, abdest almak ve gusletmek, teyemmüm etmek, camiye girmek, heladan çıkmak, sadaka vermek gibi süslenmeyi ve temizliği ifade eden şeylere sağ taraftan başlamak müstehabdır. Bunların karşıtlarını yaparken de soldan başlamak müstehabdır. tek ayakkabı ile yürümenin yasak edilmesi, ağırbaşlılığa muhalif oluşundan ve ayağın birisi kısa, ayakkabı giyilen bacak uzun olacağından yürümede güçlük meydana gelmesindendir. Böyle yapmamak müstehabtır. Omuza atılan ve elleri çıkaracak bir yeri bulunmayan elbise giymek, ihtiyacı gidermeye engel olacağından mekruh, şayet avret yeri görülecek olursa haram olur. Çömelerek bacaklar üzerine atılan elbiseyi giymek, avret yerlerinin görülmesine sebeb olacağından haramdır

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Hazret-i Peygamber'in Nitelikleri
Konu: Sol Elle Yemenin Caiz Olmayışı
2693-) Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh)'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: Sizden biri yemek yediğinde sağ eliyle yesin, bir şey içerken sağ eliyle içsin. Çünki şeytan sol eliyle yer ve sol eliyle içer. Müslim, Eşribe, 36/13, no: 105; Şeybanî, 883.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Hazret-i Peygamber'in Nitelikleri
Konu: Sol Elle Yemenin Caiz Olmayışı
2694-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu; «İnsanları dolaşıp kendisine bir-iki lokma veya bir-iki hurma verilen bu gezgin, yoksul sayılmaz.» ki: Gerçek yoksul kim Ya Resûlallah?» (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle cevap verdi: Gerçek yoksul, ihtiyacını karşılayacak kadar geliri olmayan ve insanlar onu tanımadığı için kendisine sadaka verilmeyen ve kalkıp insanlardan dilenmeyen kimsedir.» Buhârî, Zekât, 24/53; Müslim, Zekât, 12/34, no:101.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Hazret-i Peygamber'in Nitelikleri
Konu: Yoksullar
2695-) İbn Büceyd el-Ensarî el-Harisî, nenesinden Rivâyet etti: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: «Kızartılmış koyun ve sığır tırnağı bile olsa yoksula veriniz.» Nesaî, Zekât, 23/70. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), azlıktan kinaye yapmış, az da olsa yoksula bir-şey vermenin iyi olacağını ve onu boş çevirmenin hoş bir hareket olmadığım ifade buyurmuştur.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Hazret-i Peygamber'in Nitelikleri
Konu: Yoksullar
2696-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: Müslüman, bir midesini doyurmak için yer. Kâfir ise yedi bağırsağını doldurmak için yer.10

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Hazret-i Peygamber'in Nitelikleri
Konu: Kâfirin Çok Yiyerek Karnını Şişirmesi
2697-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a bir kâfir, misafir oldu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onun için bir koyun (getirip sağılmasını) emretti. Koyun sağıldı; kâfir misafir, onun sütünü içti. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) başka bir koyunun sağılmasını emretti. Misafir onun sütünü de içti. Sonra başka bir koyunun. Böylece yedi koyunun sütünü içti. Sonra sabah oldu ve kâfir müslüman oldu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) da onun için bir koyun (sağılarak sütünün getirilmesini) emretti. O koyunun sütünü içti. Sonra ikinci bir koyunun (sütünün) getirilmesini) emretti. Bu koyunun sütünü bitiremedi. Bu münasebetle Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: «Mü'min bir midesini doyurmak için içer. Kafir yedi bağırsağını doldurmak için içer.» Müslim, Eşribe, 36/34, no:86

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Hazret-i Peygamber'in Nitelikleri
Konu: Kâfirin Çok Yiyerek Karnını Şişirmesi
2698-) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın hanımı Ümmü Seleme (radıyallahü anha)'den: Allah'ın Resulü şöyle buyurdu: «Gümüş kaptan meşrubat içen, cehennem ateşini lıkır lıkır karnına doldurmuş olur». Buhârî, Eşribe, 74/28; Müslim, Libas, 37/1, no:1; Şeybanî, 882.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Hazret-i Peygamber'in Nitelikleri
Konu: Gümüş Kaptan İçmek Ve İçilecek Şeye Üflemek
2699-) Ebû el-Müsenna el-Cüheni der ki: Ben Mervan b. Hakem'in yanında idim. Mervanın yarana Ebû Said el-Hudri girince, Mervan O'na: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın içeceğe üfürmeyi yasak ettiğini duydun mu?» diye sordu. Said ona şöyle cevap verdi Evet. Bir adam Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a: «Ya Resûlallah, ben bir nefeste içemiyorum» deyince Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona: «Bardağı ağzından uzaklaştır, sonra nefes al.» buyurdu. dedi ki: «(Bardağın) içinde çöp benzeri bir şey görürsem (ne yapayım)?» Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Onu akıt» buyurdu. Tirmizî, Eşribe, 24/15.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Hazret-i Peygamber'in Nitelikleri
Konu: Gümüş Kaptan İçmek Ve İçilecek Şeye Üflemek
2700-) İmâm-ı Mâlik'e şöyle Rivâyet olundu; Ömer b. el-Hattab, Ali b. Ebî Talib ve Osman b. Affan ayakta iken (su) içerlerdi. Şeybanî, 881

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Hazret-i Peygamber'in Nitelikleri
Konu: Ayakta Su İçmek
2701-) İbn Şihab'tan: Mü'minlerin annesi Hazret-i Aişe ve Sa'd b. Ebî Vakkas, insanın ayakta su içmesinde bir mahzur görmüyorlardı.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Hazret-i Peygamber'in Nitelikleri
Konu: Ayakta Su İçmek
2702-) Ebû Ca'fer el-Kârî der ki: Abdullah b. Ömer'i ayakta (su) içerken gördüm. Şeybani, 880.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Hazret-i Peygamber'in Nitelikleri
Konu: Ayakta Su İçmek
2703-) Amir b. Abdullah'dan: Babası Abdullah b. ez-Zübeyr ayakta (su) içerdi.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Hazret-i Peygamber'in Nitelikleri
Konu: Ayakta Su İçmek
2704-) Enes b. Malik (radıyallahü anh)'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a içine kuyu suyu karıştırılmış süt getirildi. Sağında bir bedevi, solunda Ebû Bekir oturuyordu. Sütü (önce kendisi), içti sonra bedeviye verdi ve şöyle buyurdu: Sağınıza verin, sağdan devam edin.» Buhârî, Eşribe, 74/81; Müslim, Eşribe, 36/17, no:124; Şeybanî, 884. hadis, içecek şeyleri ikram ederken dahi sağdan başlamanın sünnet olduğunu gösterir. Burada Resûlüllah, bundan sonraki hadiste olduğu gibi, Hazret-i Ebû Bekir, bedeviden fazilet bakımından daha üstün olduğu halde önce Hazret-i Ebû Bekir'in içmesi için bedeviden izin istememiştir. Zira bedeviler inanç yönünden daha zayıf ve henüz imanı tam olgunlaşmamış olması dolayısıyla bu hareket bedevi üzerinde olumsuz bir etki meydana getirebilirdi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu ince noktayı hesaba katmış olmalıdır. Bu hadiste sütün içine su karıştırılması, onu ya soğutmak ya da herkesin içmesini temin etmek için onu çoğaltmak maksadıyla yapılmıştır. Yoksa süt satıcılarının süte su katmaları caizmiş gibi bir hüküm ifade etmez. Bu katiyetle haramdır. Faziletli dururken suyun fazilet bakımından daha aşağıda bulunan bir kişiye verilmesi, sağdan başlamanın ehemmiyyetini ortaya koyması bakımından son derece önemlidir.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Hazret-i Peygamber'in Nitelikleri
Konu: Süt, Su Ve Benzeri İçecekleri İçtikten Sonra Sağdakine Vermek
2705-) Sehl b. Sa’d el-Ensarî (radıyallahü anh)'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a bir içecek getirildi ve onu içti. Sağında bir çocuk, solunda da yaşlı kişiler bulunuyordu. Resûlüllah çocuğa: yaşlı kişilere önce vermeme izin verir inisin?» diye sordu. da: Hayır! Yallah (izin veremem) Ya Resûlallah! İçeceğin senden bana verilmesi hakkımı kimseye vermem,» deyince Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) da içeceği onun eline verdi. Buharî, Eşribe, 74/19; Müslim, Eşribe, 36/17, no:127. söz konusu olan çocuk İbn Abbas'dır. Yaşlılar da onun yakınlarıdır. İbn Abbas, izin istendiği zaman olumsuz bir tesir altında kalmayacağına güvendiği için, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ondan izin istemiştir. O da izin vermemiş, hakkını almıştır ki bu noktada Peygamber Efendimizin eşine rastlanmayan üstün ahlakı ve kurallara bağlılığı ortaya çıkıyor. Çocuktur deyip onun hakkına bir vecibe olmadığı halde riayet ederek ondan izin isteme nezaketini gösteriyor ve izin vermeyince de ona karşı olumsuz bir davranış göstermeden haklıya hakkını teslim ediyor. Bu hadis, ayrıca sağda bir kişi dururken ondan izin almadan başkasına verilemeyeceğini ve izin istemenin bir mahzuru olmadığını da gösterir. Ayrıca, dini bir menfaat ve uhrevî bir fazilet varsa, izin istemeyi terketmek lâzım geldiğini de ifade eder.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Hazret-i Peygamber'in Nitelikleri
Konu: Süt, Su Ve Benzeri İçecekleri İçtikten Sonra Sağdakine Vermek
2706-) Enes b. Malik der ki: Ebû Talha, Ümmü Süleym'e şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in sesinin çok zayıf çıktığını işittim. Bundan onun aç olduğu anlamını çıkarıyorum. Yanında yiyecek bir şey var mı?» Süleym: Evet» diye cevap verdi. üzerine arpa ekmeğinden parçalar çıkardı. Sonra kendi baş örtüsünü alarak bir tarafıyla ekmeği sardı, ekmeği kolumun altına gizledi ve baş örtüsünün bir kısmını da benim üzerime gömlek gibi örttü. Sonra beni Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a gönderdi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a Ümmü Süleym'in gönderdiği ekmeği götürdüm. O'nu ashabıyla birlikte mescitte otururken buldum ve yanlarına dikildim. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Seni Ebû Talha mı gönderdi?» diye sordu. Ben de: Evet» diye cevap verdim. için mi?» diye sorunca: Evet» diye cevap verdim. üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yanındaki ashabına: diye emir buyurdu. Ashabıyla Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), aralarında da ben, Ebû Talha'nın yanına gelinceye kadar yürüdük. Ben Ebû Talha'ya (durumu) haber verince, Ebû Talha: Ümmü Süleym. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ashabını getirdi. Yanımızda onlara yetecek kadar yiyecek yok (ne yapacağız?)» dedi. Süleym: Allah ve Rasûlu iyi bilir.» cevabını verdi. Talha, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i karşılamaya gitti. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), beraberinde Ebû Talha ile geldi ve eve girdiler. (sallallahü aleyhi ve sellem): Yanında olanı getir, Ya Ümmü Süleym!» deyince Ümmü Süleym de o ekmeği getirdi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ekmeğin doğranmasını emretti ve ekmek doğrandı. Ümmü Süleym ekmeğin üzerine, içinde yağ ve bal bulunan tulumu sıkarak ekmeğe katık yaptı. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Allah (celle celâlüh)'ın söylemesini istediği sözleri söyleyerek dua etti. Sonra şöyle dedi: On kişinin girmesine izin ver.» bunun üzerine Ebû Talha, on kişiye izin verdi. Onlar doyuncaya kadar (o yemekten yediler), sonra çıktılar. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): On kişiye daha izin ver» diye emretti. Talha on kişiye müsaade etti. Onlar da doyuncaya kadar yediler ve çıktılar. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): On kişiye müsaade et» buyurdu. Ebû Talha, o on kişiye de müsaade etti, onlar da doyuncaya kadar yediler ve çıktılar. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): On kişiye daha izin ver» buyurdu. O da on kişiye daha izin verdi, onlar da doyuncaya kadar yediler ve çıktılar. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), cemaatın hepsi yiyip doyuncaya kadar.«Onar kişi içeri al» buyurdu. Cemaat, yetmiş ya da seksen kişi kadardı. Buhârî, Et'ıme, 70/11; Müslim, Eşribe, 36/20, no: 142. hadisi şeriften çıkaracağımız sonuçlar şunlardır: Peygamberlerin açlık ve benzeri meşakkatlarla imtihan edilmeleri, bu meşakkatlara sabredip sevab ve derecelerinin artması içindir. Başa gelen bazı zorluklara katlanmasını bilip onları hemen dışarı vurmamak ve gizlemek lâzımdır. Ebû Talha'nın yaptığı gibi, sahabenin Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimize gereken ihtimam ve titizliği göstermeleri gerekmektedir. Bu hadis, gönderilen kişinin derecesi yüksek ve gönderilen hediyye az da olsa, hediye göndermenin müstehab olduğunu gösterir. hadis, yemek yediren kişinin misafirlerini karşılamasının ve onların arasında yürümesinin müstehab olduğunu da gösterir. Bir de «Allah ve Resulü iyi bilir» diyerek evindeki yemeğin azlığına bakmadan, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimizin ashabıyla beraber gelmesini hoş karşılayan ve orada bir hikmetin olduğunu farkeden Ümmü Süleym'in ince anlayış sahibi bir kadın olduğunu ifade eder. Sanki burada Ebû Talha'ya şöyle demek istemiştir: «Sen üzülme şayet Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kalabalık bir cemaatı getirmekte bir maksat olmasa idi, bu kadar çok cemaatı getirmezdi.»

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Hazret-i Peygamber'in Nitelikleri
Konu: İçme İle İlgili Diğer Hadisler
2707-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): şöyle buyurdu: «İki kişinin yiyeceği, üç kişiye; üç kişinin yiyeceği de dört kişiye yeter.» Buhârî Et'ıme, 70/11; Müslim, Eşribe, 36/33, no:178.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Hazret-i Peygamber'in Nitelikleri
Konu: İçme İle İlgili Diğer Hadisler
2708-) Cabir b. Abdurrahman (radıyallahü anh)'dan: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: «Kapıyı kilitleyin, su tulumlarının ağzını bağlayın, kanlarınızın ağzını kapatın, yatarken lambayı söndürün. Çünkü şeytan kilitli kapıyı açamaz, ipi çözemez kapalı kapları açamaz. Fare insanların evlerini çok çabuk yakar.» Müslim, Eşribe, 36/12, no:96; Şeybani, 957. hadiste, bazı şer kuvvetlerin pençesinden kurtulmak için, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize kurtuluş sebeplerini beyan buyuruyor ve bizi uyarıyor. Gelebilecek bir zararın tedbirini daha önceden almamızı istiyor. Maddi ve manevi bütün şer güçlerden sakınmamız lâzım geldiğini tavsiye ediyor.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Hazret-i Peygamber'in Nitelikleri
Konu: İçme İle İlgili Diğer Hadisler
2709-) Ebû Şüreyh el-Ka'bî (radıyallahü anh)'den; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: «Allah'a ve ahiret gününe inanan kişi, ya hayır konuşsun ya da sussun. Kim Allah (celle celâlüh)'a ve ahiret gününe inanmış ise, komşusuna iyi davransın. Kim Allah (celle celâlüh)'a ve ahiret gününe inanmış ise, misafirine ikram etsin. Bir gün bir gece ona gereken önemi vererek misafir olarak ağırlar. Üç gün ise normal olarak yediklerinden yedirmek suretiyle misafir eder. Üç gün sonra vermiş olduğu şeyler sadaka olur. Misafirin ev sahibini sıkıntıya düşürecek kadar uzun süre kalması helal olmaz.» Buhârî, Edeb, 78/31; Müslim, Lukata, 31/3, no:14.

Kaynak: İmam Malik Muvatta, Hazret-i Peygamber'in Nitelikleri
Konu: İçme İle İlgili Diğer Hadisler