İmam Malik Muvatta Hadis Kitabı
2760-)
Yahya b. Said şöyle Rivâyet eder: Halid b. Velid (radıyallahü anh), Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e Rüyamda korkuyorum.» dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'de şunları oku buyurdu: «Allah'ın gazabından, azabından, kullarının kötülüklerinden, şeytanların vesvesesinden ve benimle beraber bulunup bana zarar vermelerinden Allah'ın noksanlıktan uzak, tam ve üstün kelimelerine sığınırım.»
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Korunma Kitabı
Konu: Kötülükten Korunmak İçin Okunacak Dualar
2761-)
Yahya b. Said'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) geceleyin götürüldüğü bir yerde ateşten bir meşaleyle kendisini arayan bir cin gördü. Nereye dönse onu arıyordu. Cebrail kendisine: Sana, okuduğun zaman ateşini söndürecek ve onu yüz üstü düşürecek bir kaç kelime öğreteyim mi?» dediğinde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Evet, Öğret» deyince Cebrail: «Şunları oku» dedi: inen azabından, yerden yükselen kötülüklerin şerrinden, Allah'ın, yerin altında ve üstünde yarattığı mahlûkların şerrinden, gece ve gündüzün fitnelerinden, gece ve gündüz meydana gelen hayırlı şeylerin dışındaki felaketlerden Allah'a ve onun noksanlıktan uzak, hiç bir iyinin ve kötünün ulaşamayacağı kelimelerine sığınırım.»
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Korunma Kitabı
Konu: Kötülükten Korunmak İçin Okunacak Dualar
2762-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) der ki: Eşlem kabilesinden bir adam: « Ben bu gece uyumadım.» dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): « Neden?» diye sorunca: Beni bir akrep soktu.» diye cevap verdi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Eğer akşamleyin: Yarattığı şeylerin şerrinden, Allah'ın noksanlıktan uzak, tam ve üstün kelimelerine sığınının, deseydin sana zarar veremezdi.» buyurdu. Müslim, Zikr, 48/16, no:55.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Korunma Kitabı
Konu: Kötülükten Korunmak İçin Okunacak Dualar
2763-)
Ka'kâ b. Hakîm'den: Ka'bül-Ahbar «Eğer söylediğim bir kaç kelime olmasaydı, yahudiler beni merkep yapacaklardı.» Burada beni ahmaklaştırarak doğru yolumdan saptıracaklardı, hiçbirşey bilmeyen ve anlamayan bir merkep gibi yapacaklardı, demek istiyor. Çünkü merkep, anlayış kıtlığı ve bilgisizlikte darbı mesel olmuştur. dedi. Kendisine: O kelimeler nedir?» diye sorulduğunda, şöyle dedi: Yaratıp çoğalttığı şeylerin şerrinden, kendisinden daha büyük bir şey olmayan Allah'a, hiçbir iyinin ve kötünün ulaşamıyacağı noksanlıktan uzak, tam ve üstün kelimelerine, Allah'ın bildiğim ve bilmediğim bütün güzel isimlerine sığınırım.» Burada iki şey düşünülebilir: Ya başkaları bilse bile kendisinin bilmediği esmai hüsnanın varlığına inanıyor, ya da esmai hüsna arasında hiç kimsenin bilmediği isimler olabileceğini kast ediyor. (Bâcî, el-Münteka, c. 7, s. 272).
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Korunma Kitabı
Konu: Kötülükten Korunmak İçin Okunacak Dualar
2764-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: «Allahü teâlâ kıyamet günü şöyle buyurur: Nerede benim rızam için birbirini sevenler? Benim gölgemden Allah'ın gölgesinden, murad, onun rahmeti, ihsanı ve himayesidir. Yahut da birçok hadislerde de belirttiği üzere arşı â'lâ'nın gölgesidir. başka hiçbir gölgenin bulunmadığı bu günde onları kendi gölgemde gölgelendireceğim.» Müslim, Bir, 45/12, no:37. onların dünyadaki iyi davranışlarının mükafatını vereceğim.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Korunma Kitabı
Konu: Allah İçin Birbirini Sevmek
2765-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'den Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şöyle buyurduğu Rivâyet edildi: «Kendi gölgesinden başka hiç bir gölgenin bulunmadığı günde (kıyamet gününde) Allah yedi kişiyi kendi gölgesinde gölgelendirir (rahmetiyle muamele eder): Âdil devlet başkanı, Allah'a ibadetle yetişen genç, Mescidden çıktığı zaman tekrar dönünceye kadar kalbi oraya bağlı olan adam, Allah yolunda sevişen, bu sevgiyle birleşen ve bu sevgiyle ayrılan iki kişi, Allahü teâlâ'yı tenha bir yerde zikredip gözlerinden yaş akıtarak ağlayan adam. Güzel ve soylu bir kadın kendisini davet ettiğinde: «Ben Allah'tan korkarım» diyen kimse Sadaka verdiğinde sağ elinin verdiğini sol eli bilmeyecek şekilde onu gizleyen kimse.»
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Korunma Kitabı
Konu: Allah İçin Birbirini Sevmek
2766-)
Ebû Hüreyre'den (radıyallahü anh) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şöyle buyurduğu Rivâyet edildi: «Allah bir kulunu sevdiği zaman, Cebraile: Ben filan kimseyi sevdim (ondan razı oldum), onu sen de sev.» buyurur. Onu Cebrail de sever, sonra gök halkına seslenerek: Allah filan kimseyi sevdi siz de seviniz.» der. Onu gök halkı da sever. Sonra onun sevgisi yeryüzünde halk arasında da yayılır.» Buhârî, Tevhîd, 97/33; Müslim, Bir, 45/48, no: 157. Yani onu tanıyan müslümanlar arasında demektir. Mâlik diyor ki: Allah bir kula buğz edince, buğz etme hususunda da böyle söylediğini zannediyorum. Yani Allah bir kişiye buğz edince Cebrail'e: filan kimseyi sevmiyorum, sen de sevme! diye emreder. Onu Cebrail de sevmez. Sonra gök halkına seslenerek: filan kimseyi sevmiyor. Onu siz de sevmeyiniz.» der. Bunun üzerine yerdeki insanlar ondan nefret ederler. (Bâcî, el-Münteka, c.7, s. 274).
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Korunma Kitabı
Konu: Allah İçin Birbirini Sevmek
2767-)
Ebû İdris el-Hâvlânî'den; Dımaşk camime (Şam Ümeyye camiine) girdim, bir de baktım ki dişleri parlak, güzel yüzlü bir genç ve etrafında insanlar toplanmış, bir şey hakkında ihtilaf edince ona müracaat ediyorlar ve onun sözünü kabul ediyorlardı. Onun kim olduğunu sorduğumda: Muaz b. Cebel» dediler. Ertesi gün erkenden (mescide) gittim. Onu bulduğumda benden daha erken gelmiş namaz kılıyordu. Namazını bitirinceye kadar onu bekledim. Sonra huzuruna gittim, selam verdim ve dedim ki: ben seni Allah rızası için seviyorum.» Vallahi mi?» dedi. dedim. Tekrar: mi?» dedi. Vallahi!» dedim Yine: mi?» dedi. dedim. Bu da gösteriyor ki, yemin o günkü Arapça'da bazan bir haberin, bir sözün tekid ve tahkik edilmesi için kullanılıyordu. üzerine abamdan tuttu, beni yanına çekti ve dedi ki: Sana müjdeler olsun: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in «Allahü teâlâ buyuruyor ki: Benim rızam için birbirini seven, benim rızam için bir arada oturan, benim rızam için birbirini ziyaret eden ve kendilerini benim rızama adayan kimselere benim muhabbetim vaciptir.» Yani gerek düşmanlara karşı cihad hususunda ve gerekse kendisine emredilen diğer hususlarda, Allah'ın rızasını gözeterek hareket edenlere, Cenab-ı Hak bol sevap ve mükafat vereceğini vad ediyor (Bâcî, Münteka, c.7, s. 275) buyurduğunu duydum. Mevkuftur. Merfu hürmüne sahiptir. Çünkü böylesi kendi fikri olarak söylenmez. Tabaranî, el-Mucemu’l-Kebir'de Abdullah b. Serahsi'den Rivâyet etmiştir. hadis sahihtir. Hakim der ki: Buhari ve Müslim'in şartlan üzeredir. İbn Abdilber der ki: Bu, sahih bir isnaddır.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Korunma Kitabı
Konu: Allah İçin Birbirini Sevmek
2768-)
İmâm-ı Mâlike Abdullah b. Abbas (radıyallahü anh)’ın şu hadisi Rivâyet edildi: İşlerde iktisatlı olmak, yumuşak davranmak, (din ve görünüş bakımından) güzel bir yol tutmak Nübüvvetin yirmi beşte biridir. Yani bunlar nebilerin ahlâkındandır. Onlara emredilen sıfatlardandır. Biz bu tecezziye (taksimata) inanırız, fakat mahiyetini bilemeyiz. Çünkü bu peygamberlik bilgilerindendir. Bunu düşünce ve istinbat yoluyla anlamak mümkün değildir
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Korunma Kitabı
Konu: Allah İçin Birbirini Sevmek
2769-)
Enes b. Malik (radıyallahü anh)'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: «Salih bir kimsenin gördüğü sadık (doğru) ve sevindirici rüya Nübüvvetin kırk altıda biridir.» Buhârî, Ta'bii, 91/2. ve benzeri hadislerde zikredilen Nebilîğîn cüzlerinden ve mahiyetinden asıl maksadın ne olduğunu ancak peygamberler bilebilir. Peygamber Efendimizin Nübüvveti yirmi üç yıl olup bunun ilk allı ayı sadık rüyalar halinde olmuştur ki hu da yirmi üç yılın kırk altıda biri eder. Nitekim Aişe (radıyallahü anh)'dan Rivâyet edilen bir hadisi şerifte Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelen ilk vahiyler sadık rüyalar halindeydi, buyurulmuştur. (Bâcî, el-Mühteka, c.7, s.276).
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Rüya Kitabı
Konu: Rüya Hakkındaki Rivâyetler
2770-)
Bu hadis, Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'den de aynı şekilde Rivâyet edilmiştir.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Rüya Kitabı
Konu: Rüya Hakkındaki Rivâyetler
2771-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sabah namazını kılıp cemaate dönünce: İçinizde bu gece rüya gören var mı?» diye sorar ve: « Benden sonra Nübüvvet kalmayacak, ancak sadık (doğru) rüyalar kalacak.» buyururdu.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Rüya Kitabı
Konu: Rüya Hakkındaki Rivâyetler
2772-)
Atâ b. Yesar'dan: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Benden sonra Nübüvvetten, müjdeleyicilerden başka bir şey kalmayacak.» buyurduğunda, oradakiler; Müjdeleyiciler nedir Ya Resûlallah?» diye sordular, o da: Salih kimsenin gördüğü, yahut da başkasının onun için gördüğü sadık (doğru) rüylardır. O rüyalar, nübüvvetin kırkaltıda biridir.» buyurdu. Mürseldir. Buhârî, Zühri -Saîd b. el-Museyyeb- Ebu Hureyre yoluyla mevsul yapmıştır. Buhârî, Ru'ya, 91/5.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Rüya Kitabı
Konu: Rüya Hakkındaki Rivâyetler
2773-)
Ebû Seleme'den: Ebû Katade b. Rib'î diyor ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in şöyle buyurduğunu duydum: «Güzel rüya Allah'tan, kötü rüya da şeytandandır. Herhangi biriniz hoşlanmadığı bir şey görürse, uyandığı zaman sol tarafına üç kere üflesin ve o kötü rüyanın şerrinden Allah'a sığınsın. Böylece o rüya, kendisine zarar veremez inşaallah» Seleme diyor ki: dağlardan daha ağır gelecek bir rüya görseydim, bu hadisi duyunca artık ona aldırış etmezdim.» Buhârî, Tıb, 76/39; Müslim, Ru'ya, 4262. Şeybanî, 921
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Rüya Kitabı
Konu: Rüya Hakkındaki Rivâyetler
2774-)
Hişam’ın babası Urve: «Dünya hayatında da, ahirette de onlar için müjdeler vardır. » Yunus, 10/64. ayeti kerimesindeki müjde hakkında: salih kimsenin gördüğü veya başkasının onun için gördüğü sadık (doğru) rüyalardır.» diyor. Bu âyeti kerimenin tefsirinde Kâdî Beydâvî de şöyle diyor: Dünya hayatındaki müjde, Kur'an ve Resûlüllah lisaniyle müttekilere verilen sevindirici haberler, onlara gösterilen salih rüyalar, onlara açılan keşifler ve son nefeste meleklerin kendilerine verdiği müjdelerdir. Ahiretteki müjde ise meleklerin kendilerini karşıhyarak vereceği kurtuluş ve saadet müjdeleridir, (el-Beydâvî, Envaru't-Tenzil ve Esraru't-Te'vîl, c.1, s.443).
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Rüya Kitabı
Konu: Rüya Hakkındaki Rivâyetler
2775-)
Ebû Musa el-Eşari (radıyallahü anh)'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: «Tavla oynayan kimse Allah'a ve Resulüne âsî olmuş olur.» Ebu Davud, Edeb, 40/56. Hakim der ki: Buhârî ve Müslim'in şartları üzere sahihtir. Zehrebî de bunu kabul etmiştir.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Rüya Kitabı
Konu: Tavla Oynamak
2776-)
Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in hanımı Aişe (radıyallahü anh)'nın evinde oturmakta olan Ehl-i beytin yanında tavla olduğu haberi kendisine ulaşınca onlara: «Eğer onu (tavlayı) çıkarmazsanız, ben sizi evimden çıkaracağım» diye haber gönderdi ve onların bu hareketini hoş karşılamadı.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Rüya Kitabı
Konu: Tavla Oynamak
2777-)
Nafi'den: Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh) ailesinden birini tavla oynarken bulduğu zaman onu döver, tavlayı da kırardı. Dövmesi terbiye için, tavlayı kırması da onda hiçbir fayda olmadığından mani olmak içindi.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Rüya Kitabı
Konu: Tavla Oynamak
2778-)
Yahya diyor ki: İmâm-ı Mâlik: «Satrançta hayır yoktur.» dedi ve onu hoş karşılamadı. O, satranç ve diğer batıl şeyleri oynamayı hoş karşılamaz ve şu ayeti okurdu: «Artık Haktan ayrıldıktan sonra sapıklıktan başka ne kalır?» Yunus 10/32
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Rüya Kitabı
Konu: Tavla Oynamak
2779-)
Zeyd b. Eslem'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: «Binekli olan yaya yürüyene selam verir. Bir topluluktan birisi selam verince diğerlerine de kâfi gelir.» Ravilerin ittifakıyla mürseldir. vermek sünnet, almak ise farzdır. Selam vermenin sünnet oluşu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in çeşitli hadisi şerifleriyle sabittir. Almanın farz oluşu da «Size biri selam verdiğinde siz onun selamını daha güzel bir şekilde alın veya onu aynen karşılayın» (Nisa: 4/86) âyeti kerimesiyle sabittir. Ebû Hüreyre'den Rivâyet edilen bir hadisi şerifle de Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: «Selamı küçük büyüğe, binekli olan yüreyene, yürüyen oturana ve az olan kalabalık olana verir.» (Bâcî, el-Münteka, c.7, s.279).
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Selâm Kitabı
Konu: Selamlaşma Şekli
2780-)
Amr b. Atâ'nın oğlu Muhammed şunları anlattı: Abdullah b. Abbas (radıyallahü anh)’ın yanında oturuyordum. Onun huzuruna Yemen halkından bir adam girdi ve: «Esselâmü aleyküm ve rahmetullahi ve berakâtuh» diye selam verdi. Sonra bir şeyler daha ilâve etti. O zamanlar gözleri âmâ olan İbn Abbas: Bu kim?» diye sordu. Oradakiler de: Bu sana gelen bir Yemenlidir.» diye onu kendisine tanıttılar. Bunun üzerine İbn Abbas dedi ki: Selam bereketle tamamlanır.» Yani «ve berakâtüh» sözü ile tamamlanır. Bundan başka bir şeyler ilâve etmeye lüzum yoktur.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Selâm Kitabı
Konu: Selamlaşma Şekli
2781-)
Yahya diyor ki: İmâm-ı Mâlik'e: Kadına selam verilir mi?» diye sorulduğunda şu cevabı verdi: kadınlara verilmesinde bir mahzur görmüyorum, ama genç kadınlara verilmesini hoş karşılamıyorum. Şeybanî, 914
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Selâm Kitabı
Konu: Selamlaşma Şekli
2782-)
Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh)'dan: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: «Yahudilerden biri size selam verdiğinde: «Essâmü aleyküm = Ölüm sizin üzerinize olsun.» der. Siz de: «Aleyke= senin üzerine olsun» diye karşılık veriniz.» Buhârî, îsti'zân, 79/22; Müslim, Selâm, 39/4, no:8
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Selâm Kitabı
Konu: Yahudi Ve Hristiyanlara Selam Vermek
2783-)
Yahya diyor ki: İmâm-ı Mâlik'e: Yahudi veya hristiyana selam veren kimse bundan dönüp selamını bozacak mı?» diye sorulduğunda: — Hayır» diye cevap verdi. Şeybanî, 911. bunu bozmakta herhangi bir fayda ve mana yoktur. Çünkü ona selâm vermek iyi bir şey ise dönmek gerekmez. Kötü birşey ise, keffareti Yahudinin elinde değildir. Zira selâm yahudinin hukukundan değil, Cenab-ı Hakk’ın hukukundan sayılır. (Bâcî, el-Münteka, c.7, s. 282).
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Selâm Kitabı
Konu: Yahudi Ve Hristiyanlara Selam Vermek
2784-)
Ebû Vâkid el-Leysî (radıyallahü anh)'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) mescidde ashabıyla otururken üç kişi geldi. İkisi Resûlüllah'a doğru yöneldi, biriside gitti. Bu iki kişi, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın meclisinde durup selam verdiler. Onlardan biri halkada bir boş yer gördü ve oraya oturdu. Diğeri de oradakilerin arkasına oturdu. Üçüncüye gelince dönüp gitti. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (sözünü) bitirince şöyle buyurdu: «Şu üç kişinin durumunu size haber vereyim. Onlardan biri Allah'a sığındı (meclise girdi), Allah da onu himayesine aldı. Diğeri çekindi (zahmet vermek istemedi), Allah da ona azab etmekten çekindi (af etti), öbürü ise (Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) meclisinden) yüz çevirdi. Allah da ondan (gazap ederek) yüz çevirdi.» (6) Buhârî, îlim, 3/8; Müslim, Selâm, 39/10, no:26.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Selâm Kitabı
Konu: Selam Hakkında Çeşitli Rivâyetler
2785-)
Enes b. Malik (radıyallahü anh)'den: Ömer b. Hattab (radıyallahü anh)'ı dinledim. adam ona selâm verdi. O da selâmını aldı. Sonra adama: « Nasılsın?» diye sorunca adam: Allah'a hamdolsun» diye karşılık verdi. Ömer (radıyallahü anh): « Senden istediğim işte budur.» dedi. Yani iyilik ve nimetleri ihsan eden Allah olduğu için, ona daima hamd etmek gerektiğini anlatmak istedi
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Selâm Kitabı
Konu: Selam Hakkında Çeşitli Rivâyetler
2786-)
Abdullah b. Ebû Talha'dan: Übey b. Kâ'b'ın oğlu Tufeyl bana Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh)'e geldiğini ve beraberce çarşıya gittiklerini haber vererek şöyle dedi: Çarşıya gittiğimizde Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh), uğradığı satıcılara, ticaret erbabına, fakirlere ve herkese mutlaka selâm verirdi. gün yine Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh)'e gittim. Kendisiyle beraber çarşıya çıkmamı istedi. Ben de ona: Çarşıda ne yapacaksın? Sen satıcıların yanında durmazsın. Bir mal sormazsın, bir şey almazsın ve çarşıdaki meclislerde de oturmazsın. Ben diyorum ki, burada bizimle otur, konuşalım.» dediğimde bana: Ey şişman! (Tufeyl büyük karınlı bir kişi idi) Biz selâm için gideceğiz, karşılaştığımız kimselere selam veririz.» dedi. Ya maksadını anlamadığı için onu azarlamak suretiyle böyle demiştir, ya da lakabı böyle olup onunla tanındığı için aynı lakapla hitap etmiştir
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Selâm Kitabı
Konu: Selam Hakkında Çeşitli Rivâyetler
2787-)
Yahya b. Said'den: Bir adam Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh)'e selâm verdi ve: Esselâmü aleyke ve rahmetullahi ve berakâtuhu vel gâdiyatü ver-raihât = Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi ve sabah akşam gidip gelenler (insanoğlunun amellerini yazmak için gelen melekler) senin üzerine olsun.» dedi. b. Ömer (radıyallahü anh) de: Bin kere de senin üzerine olsun.» dedi ve sanki bunu hoş karşılamadı. Yani senin selâmın gibi bin selâm da sana olsun dedi ve bu çeşit selâmı, «ve berekâtuh» kelimesinde bitirmeyip, daha başka ilaveler yaptığı için mekruh saydı ve hoş karşılamadı.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Selâm Kitabı
Konu: Selam Hakkında Çeşitli Rivâyetler
2788-)
İmâm-ı Mâlik'e şöyle Rivâyet edildi: İçinde kimse olmayan bîr eve girildiğinde: Esselâmü aleynâ ve alâ ibadillahis-sâlihîn = Allah'ın selamı bizim ve Allah'ın iyi kullarının üzerine olsun.» denilir. İçinde selâm verilecek kimse olmayan bir eve girildiğinde kendine ve Allah'ın iyi kullarına selâm verilir. Nitekim Allahü teâlâ şöyle buyurur: «Evlere girdiğiniz vakit Allah tarafından mübarek ve pek güzel bir sağlık (dilemiş) olmak üzere kendi kendinize selam verin.» (Nur, 24/61).
Kaynak: İmam Malik Muvatta, Selâm Kitabı
Konu: Selam Hakkında Çeşitli Rivâyetler
2789-)
Yesar oğlu Ata şunları anlatır: Bir adam Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e: Ya Resûlallah! Annemin huzuruna girmek için izin isteyecek miyim?» diye sordu. O da: Evet» buyurdu. Adam: Ben evde onunla beraber oturuyorum.» deyince Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Ondan izin iste» dedi. Adam: Ona ben hizmet ediyorum.» dediğinde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yine: Ondan izin iste, onu çıplak olarak görmek ister misin?» dedi. Adam: Hayır» dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): O halde, izin almadan yanına girme» buyurdu. Ebu Ömer der ki: Mürseldir, sahihtir. Sahih veya sâhih herhangi bir yoldan müsned olduğunu bilmiyorum Şeybanî, 9Ü2.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, İzin İsteme Kitabı
Konu: İçeri Girmek İçin İzin İstemek
2790-)
Ebû Musa el-Eşârî (radıyallahü anh)'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: « (Birinin yanına gittiğinde aralıklı) üç defa izin iste. (Üç kez kapıyı çal), izin veriliyorsa, gir, yoksa geri dön.»
Kaynak: İmam Malik Muvatta, İzin İsteme Kitabı
Konu: İçeri Girmek İçin İzin İstemek
2791-)
Ebû Abdurrahman oğlu Rebia ve diğer bazı ulemadan şöyle Rivâyet edildi: Ebû Musa el-Eşari (radıyallahü anh), Ömer b. Hattab’ın huzuruna girmek için izin istedi ve üç defa izin isteğini tekrarladı, (içerden ses gelmeyince) geri döndü. Ömer (radıyallahü anh) arkasından adam göndererek (çağırdı ve): Niçin girmedin?» diye sordu. Ebû Musa (radıyallahü anh): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in «Üç defa izin istenir. Eğer sana müsaade edilirse girersin yoksa dönersin,» buyurduğunu duydum.» dedi. Ömer (radıyallahü anh): Bunu başka kim biliyor? Eğer bana bunu bilen birisini getirmezsen, sana şöyle şöyle yaparım.» dedi Ebû Musa (radıyallahü anh) çıktı ve mesciddeki Ensar meclisi denilen bir meclise geldi ve: Ben Ömer b. Hattab (radıyallahü anh)'a Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den, izin isteme üçtür, yoksa dönersin buyurduğunu duyduğumu haber verdim. O da: Eğer bana bunu bilen başka birisini getirmezsen sana şöyle şöyle yaparım (cezalandırırım) dedi. Eğer aranızda bunu işiten varsa benimle gelsin.» deyince oradakiler aralarında gençleri olan Ebû Said el-Hudri'ye: Kalk, onunla git.» dediler. O da gidip Hazret-i Ömer'e ayni hadisi söyleyince Hazret-i Ömer (radıyallahü anh) Ebû Musa (radıyallahü anh)'ya: Ben seni itham etmiyorum. Fakat insanların Resûlüllah adına (sallallahü aleyhi ve sellem) yalan uydurmalarından korktum.» dedi. Buhârî, Buyu, 34/9; Müslim, Âdâb, 38/7, no:36 Ömer (radıyallahü anh)'in şahit istemesi de bu korkudan doğmuştur. Bu sebeple, Resûl-i Ekrem'e nispet edilen şeylerin tahkik edilmesi gerektiğine dikkati çekmiştir. Başka bir Rivâyette Übey b. Kâ'b da bu hususta şahitlik yapmış ve «Ey Hattaboğlu, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in ashabı üzerinde bir azab olma!» deyince, Hazret-i Ömer (radıyallahü anh): «Süphanellah! Ben bir şey duydum, onu tesbit etmek istedim» demiştir. (Bâcî, el-Münteka, c.7, s. 285).
Kaynak: İmam Malik Muvatta, İzin İsteme Kitabı
Konu: İçeri Girmek İçin İzin İstemek
2792-)
Abdullah b. Ebû Bekr (radıyallahü anh)'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: «Eğer biri aksırırsa ona «yerhamükellah = Allah sana rahmet eylesin, Ömür versin» diye hayır ve bereketle dua et, sonra yine aksırırsa aynını söyle. Tekrar aksırırsa yine aynen karşılık ver. Bundan sonra yine aksırırsa: Sen nezle olmuşsun = üşütmüşsün" de.» Abdullah b. Ebû Bekr (radıyallahü anh), yalnız bunun üçüncüden sonra mı, yoksa dördüncüden sonra mı olduğunu bilmiyorum, demiştir. Ebu Davud, Edeb, 40/92; Şeybanî, 954
Kaynak: İmam Malik Muvatta, İzin İsteme Kitabı
Konu: Aksırana «yerhamükellah» Demek
2793-)
Nafi'den: Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh) aksırdığı zaman ona: «Yerhamükellah» denilince «yerhamünaîlahü ve iyyaküm ve yağfiru lenâ ve leküm = Allah bize de size de rahmet eyleyip mağfiret buyursun.» derdi.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, İzin İsteme Kitabı
Konu: Aksırana «yerhamükellah» Demek
2794-)
Abdullah b. Ebû Talha'nın oğlu İshak'dan: Şifa'nın azatlı kölesi Râfi b. Ishak bana şöyle dedi: Abdullah b. Ebû Talha ile beraber Ebû Said el-Hudrî (radıyallahü anh)'yi hastalığında ziyarete gittik. Ebû Said bize dedi ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), «İçersinde heykel veya resim bulunan bir eve melekler girmez.» buyurdu. İshak, burada Ebû Said (radıyallahü anh)'in (resim ve heykelden) hangisini söylediği hususunda şüphe etti. İbn Abdilber der ki: Bu, konuyla ilgili en sahih ve senedi en güzel hadistir. Zurkanî der ki: Yani en sahih ve en güzeldir. heykel ve resmin her ikisinin birden kast edilmiş olma ihtimali bulunduğu gibi, hadisi şerifte geçen «timsal» kelimesinin başlı başına müstakil resimler, «suret» kelimesinin de başka bir şey üzerine nakış veya süsleme olarak yapılan resimler olma ihtimali de vardır. (Bâcî, el-Münteka, c.7, s. 287).
Kaynak: İmam Malik Muvatta, İzin İsteme Kitabı
Konu: Resim Ve Heykeller
2795-)
Utbe b. Mesud'un torunu Ubeydullah b. Abdullah'dan şöyle Rivâyet edildi: Ubeydullah, Ebû Talha el-Ensari'yi hastalığında ziyarete gitti. Yanına vardığında Sehl b. Huneyf de orada idi. Ebû Talha bir adam çağırdı, altındaki sergiyi çıkarttırdı. Sehl b. Huneyf kendisine: Onu neden çıkartıyorsun?» diye sordu. O da: Çünkü onda resimler var. Onlar hakkında da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in ne söylediğini biliyorsun» dedi. Sehl de: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kumaşlardaki nakış ve süslemeler hariç dememiş miydi?» deyince Ebû Talha: Evet demişti ama çıkartmak kalbime daha hoş geldi.» diye cevap verdi. Muvatta ravileri, bu hadisin isnadında ve metninde ihtilafsızdır. Şeybanî, 904
Kaynak: İmam Malik Muvatta, İzin İsteme Kitabı
Konu: Resim Ve Heykeller
2796-)
Aişe (radıyallahü anh)'dan: O, üzerinde hayvan resimleri bulunan bir küçük yastık satın aldı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onu görünce kapının önünde durdu, içeri girmedi. Hazret-i Aişe onun yüzündeki hoşnutsuzluğu anladı ve: Ya Resûlallah, (yaptığım hatadan) Allah'a ve onun Resulüne dönüyorum. Ne suç işledim ki?» diye sordu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Bu resimli yastık ne oluyor?» dedi. Hazret-i Aişe (radıyallahü anh)'da: Onu senin için aldım. Üzerine oturur ve ona yaslanırsın.» deyince Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Bu resimleri yapanlar kıyamet günü azab çekecekler. Onlara: Yaptığınız bu suretlere can veriniz, denilecek,» buyurdu. Sonra da devamla: İçerisinde resim bulunan eve melekler girmez.» buyurdu. Buhârî, Buyu, 34/40; Müslim, Libas, 37/26, no:96; Şeybanî, 903.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, İzin İsteme Kitabı
Konu: Resim Ve Heykeller
2797-)
Süleyman b. Yesar der ki: Yanında Abdullah b. Abbas (radıyallahü anh) ve Halid b. Velid (radıyallahü anh) olduğu halde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Haris'in kızı Meymune'nin evine girdi. Orada beyaz kelerler görünce: Bunlar size nereden geldi?» diye sordu. O da: Onu bana kardeşim Haris kızı Hüzeyle hediye etti.» diye cevap verince Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Abdullah b. Abbas ve Halid b. Velid'e: buyurdu. Bunun üzerine onlar da: Sen de yemez misin Ya Resûlallah?» diye sordular. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) da: Bana Allah tarafından bir melek topluluğu geliyor (meşgulüm).» dedi. Meymune (radıyallahü anh): Ya Resûlallah sana içmen için yanımızda bulunan sütten verelim mi.» deyince Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): dedi ve sütü içince şöyle buyurdu: « Bu size nereden geldi?» Meymune: Onu bana kız kardeşim Huzeyle hediye etti» diye cevap verdi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: Benden hürriyete kavuşması için izin istediğin cariyen hakkında ne dersin. Onu kız kardeşine ver ve onunla, bakmakla yükümlü olduğun kardeşine sıla-i rahimde bulun. Bu senin için daha hayırlıdır.» Mürseldir. İbn Abdilber der ki: Bukeyr b. el-Eşecc, Süleyman b. Yesar- Meymune yoluyla Rivâyet eder.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, İzin İsteme Kitabı
Konu: Keler Yemek
2798-)
Muğire'nin oğlu Halid b. Velid'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber hanımı Meymune (radıyallahü anh)'nin evine girdiğimizde içeriye kızartılmış keler getirildi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona elini uzatınca Meymune'nin evinde bulunan bazı kadınlar, şöyle dediler: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yemek istediği şeyin ne olduğunu ona bildirin.» Bunun üzerine: o kelerdir Ya Resûlallah!» denilince Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) elini çekti. Ben de: Yoksa bu haram mı Ya Resûlallah?» diye sordum. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Hayır, fakat o benim kavmimin topraklarında bulunmaz, bu yüzden onu canım çekmedi» buyurdu. Halid der ki: Onu önüme çektim ve Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in gözü önünde yedim. Buharî, Zebâih, 72/33; Müslim, Sayd, 34/7,no: 43. Bkz. Zurkanî, 44, s.193 (1278 basımı)
Kaynak: İmam Malik Muvatta, İzin İsteme Kitabı
Konu: Keler Yemek
2799-)
Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh) der ki: Bir zat Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e seslenerek şöyle sordu: Ya Resûlüllah! Keler hakkında ne buyurursun?» Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de: Onu ne yer, ne de haram ederim» buyurdu. Tirmizî, Et’ime, 23/3 (Bu, sahih-Hasen bir hadistir).
Kaynak: İmam Malik Muvatta, İzin İsteme Kitabı
Konu: Keler Yemek
2800-)
Sahabeden Süfyan b. Ebî Züheyr, mescidin kapısında yanındakilere hadis Rivâyet ederek dedi ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i şöyle derken işittim: kimse bahçesini ve hayvanlarını korumayan bir köpek edinirse, bu köpek o kişinin amelinden her gün bir kırat eksiltir.» Saib: Bunu sen Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den mi işittin?» diye sorunca, Süfyan: Mescidin Rabbine yemin ederim ki evet.» diye cevap verdi. Buharî, Hars, 41/3; Müslim, Musâkat, 22/10, no:61; Şeybanî, 892.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, İzin İsteme Kitabı
Konu: Köpeklerle İlgili Rivâyetler
2801-)
Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh)'den; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: «Av köpeği veya davar köpeği dışında köpek besleyen kimsenin amelini bu köpek her gün iki kırat eksiltir.» Buhârî, Zebaih, 72/6; Müslim, Musâkat, 22/10, no:50; Şeybanî, 893.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, İzin İsteme Kitabı
Konu: Köpeklerle İlgili Rivâyetler
2802-)
Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh)'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (başıboş) köpeklerin öldürülmesini emretti. Buhârî, Bed'u’l-Halk, 59/17; Müslim, Musâkat, 22/10, no:43.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, İzin İsteme Kitabı
Konu: Köpeklerle İlgili Rivâyetler
2803-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); «Küfrün başı doğu taraflarındadır. Büyüklük iddiası ve başkasını küçük görmek deve ve at sahiplerindedir. (Yani çölde yaşayanlardadır.) Vakar ve alçak gönüllülük koyun sahiplerindedir.» Buhârî, Bedu’l-Halk, 59/15; Müslim, İman, 1/21,no:85.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, İzin İsteme Kitabı
Konu: Koyunlar Hakkındaki Rivâyetler
2804-)
Ebû Said el-Hudri (radıyallahü anh) der ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: «Müslümanın en hayırlı malı, dağ başlarında ve vadilerde arkasında dolaştığı koyunları olacak. O dinine bağlılığı sebebiyle fitnelerden kaçar.» Buhârî, Bed'u’l-Halk, 59/15.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, İzin İsteme Kitabı
Konu: Koyunlar Hakkındaki Rivâyetler
2805-)
İbn Ömer (radıyallahü anh)'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: «Hiç bir kimse diğerinin davarını izni olmaksızın sağmasın. Sizden biri odasının kendine verilmesini ve deposunun kırılıp yiyeceğinin alınmasını ister mi? Bunun gibi davarlarının memeleri de onların yiyeceklerini depo eder. O halde, hiç bir kimse diğerinin davarını izni olmaksızın sağmasın.» Buhârî, Lukata, 45/8; Müslim, Lukata, 31/2, no:13.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, İzin İsteme Kitabı
Konu: Koyunlar Hakkındaki Rivâyetler
2806-)
İmâm-ı Mâlike şöyle Rivâyet edildi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Koyun gütmemiş hiç bir peygamber yoktur.» buyurdu. Sen de mi? Ya Resûlallah!» denilince: « Ben de» buyurdu. Bu duyma (belağ), Abdurrahman b. Avf, Cabir ve Ebu Hureyre'den mevsul olarak gelmiştir: Buhârî, îcare, 37/2
Kaynak: İmam Malik Muvatta, İzin İsteme Kitabı
Konu: Koyunlar Hakkındaki Rivâyetler
2807-)
Nafı'den: İbn Ömer'e akşam yemeği getirilir, bu arada evinde iken imamın kıraatini işitir, yemeğini yiyinceye kadar acele etmezdi.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, İzin İsteme Kitabı
Konu: Yağ İçersine Fare Düşmesi Ve Namazdan Önce Yemeğe Başlamak
2808-)
Peygamber efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem)'in zevcesi Meymune (radıyallahü anh)'dan Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e yağ içerisine düşen farenin durumu sorulunca: Fareyi ve etrafında bulunan yağı çıkartıp atınız» buyurdu. Buhârî, Zebâih, 72/34; Şeybanî, 984
Kaynak: İmam Malik Muvatta, İzin İsteme Kitabı
Konu: Yağ İçersine Fare Düşmesi Ve Namazdan Önce Yemeğe Başlamak
2809-)
Sehl b. Sa'd es-Sâidî (radıyallahü anh)'dan: (sallallahü aleyhi ve sellem): «Uğursuzluk varsa atta, kadında ve evde olur» buyurdu. Buhârî, Cihad, 56/47; Müslim, Selâm, 39/34, no:119.
Kaynak: İmam Malik Muvatta, İzin İsteme Kitabı
Konu: Uğursuzluktan Sakınmak