Sünen-i Dârimî Hadis Kitabı

1353-) Bize Muhammed b. Yûsuf, İsrail'den, (O) Ebû İshâk'tan, (O da) Mus'ab'dan (naklen) senediyle onun, (yani bir önceki hadisin) benzerini rivâyet etti.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Rukûdaki Hareket Şekli
1354-) Bize Ebû'l-Velîd haber verip (dedi ki), bize Hemmâm rivâyet edip (dedi ki), bize Atâ' İbnu's-Sâ'ib, Salim el-Berrâd'dan -(Atâ') dedi ki, O, nazarımda benim kendimden daha güvenilir biri idi-, şöyle dediğini rivâyet etti: Ebû Mes'ûdel-Ensârî (bir gün) bize şöyle dedi: "Size, Resûlüllah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem) kıldırdığı namaz gibi namaz kıldırayım mı?" (Salim) dedi ki, bunun üzerine O, tekbir getirdi, rukû'a gitti ve ellerini dizlerinin üzerine koydu, parmaklarının arasını açtı, öyle ki (vücûdunun) her şeyi (yerine) yerleşti, (karar ve sükûnet buldu).

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Rukûdaki Hareket Şekli
1355-) Bize Abdullah b. Yezîd el-Mukrî haber verip (dedi ki), bize Mûsa b. Eyyûb rivâyet edip (dedi ki), bana amcam İyâs b. Âmir rivâyet edip dedi ki, Ukbe b. Amir'i, şöyle derken işittim. "O halde büyük Rabbinin adıyla teşbih et" âyeti indiği zaman, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize; "Bunu rükûlarınıza toyun, (yani rükûda Sübhane Rabbiye’l-Azîm deyin)" buyurmuştu.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Rükûda Denilecek Şeyler
1356-) Bize Sa'id b. Amir, Şu'be'den, (O) Süleyman'dan, (O) el-Mustevrid'den, (O) Sıla b. Züfer'den, (O da) Huzeyfe'den (naklen) haber verdi ki, O, bir gece Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte namaz kılmıştı. (Hazret-i Peygamber) rükûunda "Sübhane Rabbiye’l-Azîm: Büyük Rabbimi teşbih ederim", secdelerinde "Sübhane Rabbiye’l-A'lâ: Yüce Rabbimi teşbih ederim." dermiş. O, hiçbir rahmet âyetine gelmezmiş ki, onda durup, (onu Yüce Allah'tan) istemiş olmasın. Hiçbir azâb âyetine de gelmezmiş ki, (ondan Allah'a) sığınmış olmasın.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Rükûda Denilecek Şeyler
1357-) Bize İshak b. İbrahim haber verip (dedi ki), bize Ebû Amir el-Akadî rivâyet edip (dedi ki), bize Fuleyh b. Süleyman, Abbâs b. Sehl'den, şöyle dediğini rivâyet etti: Muhammed b. Mesleme, Ebû Useyd, Ebû Humeyd ve Sehl b. Sa'd (bir gün) toplanmış ve Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) namazını konuşmuşlardı. Ebû Humeyd şöyle demişti: Ben, Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) namazını sizin en iyi bileninizim. Gerçekten Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (bir gün) kalktı, tekbir getirdi ve ellerini kaldırdı. Sonra, rüku’ için tekbir getirdiğinde ellerini (yine) kaldırdı. Sonra rukû'a gitti ve ellerini dizlerinin üzerine koydu. Sanki O, onları avuçlamıştı. Ellerini yay kirişi gibi gerdi ve onları yan taraflarından ayırdı. O, (rukû'da) başını ne aşağı eğmiş, ne yukarı kaldırmıştı.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Rükûda Kolların Yanlardan Ayrılması
1358-) Bize Hâlid b. Mahled haber verip (dedi ki), bize Malik, İbn Şihâb'dan, (O) Sâlim'den, (O da) babasından (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) namaza başladığı zaman ellerini omuzlarının hizasına kaldırırdı. Rukû'a gittiğinde de bunun aynısını yapardı. Başını rukûdan kaldırdığı zaman da, bunun aynısını yapar ve "Semia'llahu Limen Hamiden, Allahumme Rabbena ve Leke’l-Hamd" derdi. O, bunu secdelerde yapmazdı.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Başı Rukûdan Kaldırdıktan Sonra Söylenecek Söz
1359-) Bize Osman b. Ömer haber verip (dedi ki), bize Malik b. Enes, ez-Zühri'den, (O) Sâlim'den, (O) İbn Ömer'den, (O da) Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) onun, (yani bir önceki hadisin) aynısını haber verdi. Şu kadar var ki, O (yani Osman b. Ömer, rivâyetinde Hazret-i Peygamber'in) "Rabbena Ve Leke’l-Hamd" (dediğini) söyledi.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Başı Rukûdan Kaldırdıktan Sonra Söylenecek Söz
1360-) Bize Ubeydullah b. Abdilmecid haber verip (dedi ki), bize Malik, İbn Şihâb'dan, (O) Enes'ten, (O da) Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle buyurdu: "İmam "Semia'llahu Limen Hamideh" dediğinde ise, siz "Rabbena Ve Leke'l-Hamd" deyin."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Başı Rukûdan Kaldırdıktan Sonra Söylenecek Söz
1361-) Bize Yezîd b. Hârûn haber verip (dedi kî), bize Muhammed b. Amr, Ebû Seleme'den, (O da) Ebû Hureyre'den (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "İmam ancak kendisine uyulması için imam yapılmıştır. Binaenaleyh o tekbir getirdiği zaman tekbir getirin, rüku’a gittiği zaman rüku’a gidin, secdeye gittiği zaman secdeye gidin. "Semia'llahu Limen Hamideh" dediği zaman ise, siz "Allahumme Rabbena Leke'l-Hamd" deyin. O, ayakta namaz kıldığı zaman, siz de ayakta namaz kılın, o, oturarak namaz kıldığı zaman, sizin tümünüz de oturarak namaz kılın."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Başı Rukûdan Kaldırdıktan Sonra Söylenecek Söz
1362-) Bize Sa'id b. Amir, Sa'id b. Ebî Arûbe’den, (O) Katâde'den, (O) Yûnus b. Cübeyr'den, (O) Hıttân b. Abdillah er-Rekâşî'den, (O da) Ebû Mûsa'dan (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: Muhakkak ki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (bir gün) bize hutbe irad buyurup namazımızı öğretti, Sünnetimizi açıkladı. (Ebû Mûsa) dedi ki, (bu hutbede) O'nun şöyle buyurduğunu zannediyorum: "Namaza kamet getirildiği zaman birinizsize imam olsun da, o tekbir getirdiğinde siz de tekbir getirin. O, "Ğayri'l-Mağdûbi Aleyhim Ve Le'd-Dâllin" dediğinde siz "Amin!" deyin ki, Allah sizin duanıza karşılık versin. O tekbir getirip rukûa gittiğinde, siz de tekbir getirip rüku’a gidin. Çünkü imam sizden önce rukû'a gider, sizden önce (başını rüku’dan) kaldırır." Hazret-i Nebiyyullah (sözünün burasında) şöyle buyurdu: "(İmamın) bu, (sizden önce rukudan doğrulusu), buna (yani sizden önce rukû'a gidişine) mukabildir, (binaenaleyh sizin ve onun rukûları eşit olur). O, "Semia'llahu Limen Hamideh" dediğinde ise, siz, 'Allahumme Rabbena Leke'l-Hamd" deyin -veya, (sadece) "Rabbena Leke'l-Hamd" (deyin) buyurdu- Çünkü Allah, Peygamberinin dilinden, "Allah, kendisine hamdedenin hamdini kabul eder" buyurmuştur."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Başı Rukûdan Kaldırdıktan Sonra Söylenecek Söz
1363-) Bize Mervân b. Muhammed haber verip (dedi ki), bize Said b. Abdilaziz, Atıyye b. Kays'tan, (O) Kaza'a'dan, (O da) Ebû Sa'id el-Hudri'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) başını rukudan kaldırınca şöyle derdi: "Rabbimizi Gökler dolusu kadar, yer dolusu kadar ve artık dilediğin şey dolusu kadar hamd olsun sana, ey övgü ve ululuğa lâyık olan! Bir kulun -ki, hepimiz sana kuluz.- söylemesine en uygun söz şudur: Allahım! Verdiğine engel olup (vermemezlik edecek) hiç kimse yoktur. Engel olup (vermediğini) verecek hiç kimse de yoktur."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Başı Rukûdan Kaldırdıktan Sonra Söylenecek Söz
1364-) Bize Yahya b. Hassan haber verip (dedi ki), bize Abdulaziz b. Ebî Seleme, amcası el-Mâcişûn'dan, (O) el-A'rec'den, (O) Ubeydullah b. Ebî Rafi'den, (O da) Hazret-i Ali b. Ebî Tâlib'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) başını rüku’dan kaldırdığında şöyle derdi: "Allah, kendisine hamdedenin hamdini kabul eder. Rabbimiz! Göklerle yer dolusu, (göklerle yerin) aralarının dolusu ve artık dilediğin şey dolusu hamd olsun." Abdullah (ed-Dârimi'ye); "bu (hadisin zahiren delâlet ettiği mânâyı) kabul eder misin?" dendi, O da; "hayır" dedi. O'na; "bunu farz (namazda) söyler misin?" de denildi, O da; "belki?" dedi. O, "bunların hepsi güzeldir" de dedi.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Başı Rukûdan Kaldırdıktan Sonra Söylenecek Söz
1365-) Bize Ebu'l-Velîd et-Tayâlisî haber verip (dedi ki), bize el-Leys b. Sa'id, Muhammed b. Aclân'dan, (O) Muhammed b. Yahya b. Hıbbân'dan, (O) İbn Muhayrîz'den, (O da) Muâviye'den (naklen) rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Doğrusu ben yaşlandım. Binaenaleyh ne rükû'a, ne secdeye benden önce gitmeyin. Çünkü ben, rüku’a gittiğimde sizden ne kadar önce gidersem, doğrulduğumda siz (o kadar geç doğrularak) bana ulaşırsınız. Secdeye gittiğimde de sizden ne kadar önce gidersem, doğrulduğumda siz (o kadar geç doğrularak) bana ulaşırsınız, (böylece rükû' ve secdelerimiz eşit olmuş."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Rukûa Ve Secdeye İmamlardan Önce Gitmenin Yasaklanması
1366-) Bize Hâşim İbnu’l-Kâsım rivâyet edip (dedi ki), bize Şu'be, Muhammed b. Ziyâd'dan, şöyle dediğini rivâyet etti: Ebû Hureye'yi şöyle derken işittim: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Sizden biri, başını imamdan önce kaldırdığında, Allah'ın, onun başını eşek başı -veya suratını eşek suratı- yapmasından korkmuyor mu? -Veya sizden biri... korkmaz mı?"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Rukûa Ve Secdeye İmamlardan Önce Gitmenin Yasaklanması
1367-) Bize Ebu'l-Velîd et-Tayâlisî haber verip (dedi ki), bize Zâ'ide rivâyet edip (dedi ki), bize el-Muhtâr b. Fulful, Enes b. Mâlik'ten (radıyallahü anh) (naklen) rivâyet etti ki, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onları namaza teşvik etmiş ve onlara imam olduğu zaman rukûya ve secdeye kendisinden önce gitmelerini, namazdan ayrılmasından önce (namazdan) ayrılmalarını menetmiş ve şöyle buyurmuştu: "Muhakkak ki ben sizi arkamdan ve önümden görürüm."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Rukûa Ve Secdeye İmamlardan Önce Gitmenin Yasaklanması
1368-) Bize Ebu'n-Nadr Hâşim İbnu'l-Kasım haber verip (dedi ki), bize Şube, Amr b. Dinar'dan rivâyet etti ki, O şöyle demiş: Ben Tâvûs'u, İbn Abbâs'tan şöyle rivâyet ederken işittim. (İbn Abbâs) demiş ki, Peygamberimizi yedi kemik üzerine secde yapması emredildi. O'na, (namazda) ne saç, ne elbise toplamaması da emredildi. Şu'be dedi ki, O bunu bana başka bir kere de şöyle rivâyet etti: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Ben, secde yapmakla ve ne saç, ne de elbise toplamamakla emrolundum,,"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Yedi Kemik Üzerine Secde Yapma Ve Secdede Nasıl Hareket Edileceği?
1369-) Bize Müslim b. İbrahim ve Yahya b. Hassan haber verip dediler ki, bize Vuheyb rivâyet edip dedi ki, bize İbn Tâvûs, babasından, (O da) Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle buyurmuş: "Bana yedi kemik, yani alın -Vuheyb dedi ki, (bunu söylerken) eliyle burnuna işaret etmişti.-, eller, dizler ve ayakların uçları üzerine secde etmem ve ne elbisenin, ne de saçların toplanılmaması emrolundu."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Yedi Kemik Üzerine Secde Yapma Ve Secdede Nasıl Hareket Edileceği?
1370-) Bize Yezîd b. Hârûn haber verip (dedi ki), bize Şerik, Asım b. Küleyb'den, (O) babasından, (O da) Vâ'il b. Hucr'dan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah'ı (sallallahü aleyhi ve sellem) gördüm, secdeye gittiği zaman dizlerini ellerinden önce (yere) kordu, (secdeden) kalkdığı zaman ise ellerini dizlerinden önce kaldırırdı.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Secde Yapmak İstediğinde İnsandan Yere Varacak İlk Şey
1371-) Bize Yahya b. Hassan haber verip (dedi ki), bize Abdulaziz b. Muhammed, Muhammed b. Abdillah İbni'l-Hasan'dan, (O) Ebu'z-Zinâd'dan, (O) el-A'rec'den, (O da) Ebû Hureyre'den (naklen) rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Biriniz namaz kıldığı zaman, (yere) devenin çökmesi gibi çökmesin, ellerini dizlerinden önce (yere) koysun." Abdullah (ed-Dârimi ye) dendi ki, "(bu hadisler hakkında) ne dersin?" O da; "hepsi iyidir!" diye cevap verdi. O (ayrıca) şöyle dedi: "Kûfe'liler, birinci (hadisi) tercih ederler."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Secde Yapmak İstediğinde İnsandan Yere Varacak İlk Şey
1372-) Bize Hâşim İbnu'l-Kâsım ve Sa'îd İbnu'r-Rebî’ haber verip dediler ki, bize Şu'be, Katâde'den rivâyet etti ki, O şöyle demiş: Ben Enes b. Mâlik'i şöyle derken işittim: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Rükûda ölçülü durunuz ve hiç biriniz kollarını, köpeğin yayması gibi (yere) yaymasın!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Secdede Kolları Yere Yaymanın Ve Karganın Gagalaması Gibi Çabuk Rükû Ve Secde Yapmanın Yasaklanması
1373-) Bize Ebû Asım, Abdulhamîd b. Ca'fer'den, (O) babasından, (O) Temîm b. Mahmûd'dan, (O da) Abdurrahman b. Şibl el-Ensâri'den (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (secdede kolları) yırtıcı hayvanların (kollarını yaymaları gibi yere) yaymaktan, karganın gagalaması (gibi çabuk rükû' ve secde yapmaktan) ve kişinin (camideki bir yeri), devenin (bir yere alışıp devamlı orayı kendisine çökme) yeri edinmesi gibi, kendine yer etmesinden menetti.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Secdede Kolları Yere Yaymanın Ve Karganın Gagalaması Gibi Çabuk Rükû Ve Secde Yapmanın Yasaklanması
1374-) Bize Ebû Nuaym haber verip (dedi ki), bize Züheyr, el-Alâ' ibnu'l-Müseyyeb'den, (O) Amr b. Murre'den, (O) Talha b. Yezîd el-Ensârî'den, (O da) Huzeyfe'den (naklen) rivâyet etti ki, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) iki secde arasında; "Rabbi'ğfir Lî: Ya Rabbi, beni bağışla!" derdi. üzerine Abdullah (ed-Dârimi'ye); "Sen bunu söylüyor musun?" denildi. O da; "Bazan söylerim, bazan susar, (söylemem) karşılığını verdi.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: İki Secde Arasında Söz Söylemek
1375-) Bize Muhammed b. Ahmed haber verip (dedi ki), bize İbn Uyeyne, Süleyman b. Sühaym'dan, (O) İbrahim b. Abdillah b. Ma'bed'den, (O) babasından, (O da) İbn Abbâs'tan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (son hastalığında evi ile cami arasındaki) perdeyi, cemaat Ebû Bekr'in arkasında saf bağlamış bir halde iken açtı ve şöyle buyurdu: "Ey cemaat! Durum şu ki, Peygamberlik müjdecilerinden sadece, müslümanın gördüğü veya ona gösterilen salih rü'ya kalmıştır. İyi bilin ki, ben, rukûda iken veya secdede iken (Kur'an) okumaktan menedildim. Şu halde siz rükûda Rabbinizi ta'zîm edin, secdede ise çok dua yapmaya gayret gösterin. Zira (secde halinde iken yapacağınız duanın) sizden kabul olunması umulur."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Rükû’ Ve Secdede Kuran Okumanın Yasaklanması
1376-) Bize Yahya b. Hassan haber verip (dedi ki), bize Süfyân b. Uyeyne ve İsmail b. Ca'fer, Süleyman b. Sühaym'dan, (O) İbrahim b. Abdillah b. Ma'bed b. Abbâs'tan, (O) babasından, (O da) İbn Abbâs'tan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Muhakkak ki ben, rukûda iken veya secdede iken (Kur'an) okumaktan menedildim. Şu halde rukûda Rabb'ı tazim edin, secdede ise çok dua yapmaya gayret gösterin. Zira (secde halinde iken yapacağınız duanın) sizden kabul olunması umulur."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Rükû’ Ve Secdede Kuran Okumanın Yasaklanması
1377-) Bize Ya'lâ b. Ubeyd haber verip (dedi ki), bize el-A'meş, Umâre'den -ki O, İbn Umeyr'dir-, (O) Ebû Ma'mer'den, (O da) Ebû Mes'ûd'dan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Kişinin, rükû ve secdede belini doğrultmamış olduğu namaz, yeterli (sahih) olmaz."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Rükû Ve Secdeyi Tam Yapmayan Kimse Hakkında
1378-) Bize el-Hakem b. Mûsa haber verip (dedi ki), bize el-Velîd b. Müslim, el-Evzâ'î'den, (O) Yahya b. Kesîr'den, (O) Abdullah b. Ebî Katâde'den, (O da) babasından (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: "İnsanların hırsızlıkta en kötüsü, namazından çalan kimsedir." (Sahâbe-i Kiram); "ya Resûlüllah, dediler, namazından nasıl çalar ki?" Şöyle buyurdu: "O, ne rukûunu, ne secdesini tam olarak yapmaz."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Rükû Ve Secdeyi Tam Yapmayan Kimse Hakkında
1379-) Bize Ebu'l-Velîd et-Tayâlisî haber verip (dedi ki), bize Hemmâm rivâyet edip (dedi ki), bize İshak b. Abdillah, Ali b. Yahya b. Hallâd'dan, (O) babasından, (O da) amcası Rifâ'a b. Râfi'den -Râfi'in oğulları Rifâ'a ve Mâlik, Bedir savaşına katılanlardan iki kardeş idiler- (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Bir ara biz, Resûlüllah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem) etrafında oturuyorduk -veya, biz etrafında iken Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) oturuyordu. (Hemmâm, şüphe etmiştir.)- Derken bir adam içeri girdi ve kıbleye dönüp namaz kıldı. Namazı bitirince gelip Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) ve topluluğa selâm verdi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de; "(Allah'ın selâmı) senin de üzerine olsun. (Ama) dön ve namazını (yeniden) kıl. Çünkü sen namazı (tam) kılmadın" buyurdu. Bunun üzerine adam döndü ve namazı (yeniden) kıldı. ise, (Hazret-i Peygamber'in), neyini kusurlu bulduğunu anlamayarak onun namazını gözetlemeye koyulduk. O namazı bitirince (yine) gelip Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) ve topluluğa selâm verdi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de; "(Allah'ın selâmı) senin de üzerine olsun. (Ama) dön ve namazını (yeniden) kıl. Çünkü sen namazı (tam) kılmadın." buyurdu. -Hemmâm dedi ki, artık bilmiyorum, ona bunu iki defa mı, yoksa üç defa mı emretmişti?-. (O zaman) adam şöyle dedi: "Elimden geleni yaptım. Artık namazımın neyini kusurlu bulduğunu bilemiyorum!". Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Şu muhakkak ki, hiçbirinizin namazı, şöyle yapmadıkça tamam olmaz: Abdesti, kendisine Allah -Azze ve Celle- emrettiği gibi tam alır; yani yüzünü ve dirseklere kadar ellerini yıkar, başına mesheder, ayaklarını topuklara kadar (yıkar), sonra Allah'ı büyükler (tekbir getirir), O'na hamdeder, Kurandan, Allah'ın kendisine izin verdiği, (müyesser kıldığı kadar bir miktar) okur, sonra tekbir getirip rüku’a gider ve eklem yerleri sükûna erip kendilerini bırakıncaya kadar avuçlarını dizlerinin üzerine kor, "Semiallahu Limen Hamideh" deyip dikelerek belini tamamen doğrultup her kemik yerini alıncaya kadar doğrulur, sonra tekbîr getirip secdeye gider ve eklem yerleri sükûna erip kendilerini bırakıncaya kadar yüzünü -Hemmâm dedi ki, belki de "alnını..." buyurmuştu- yere yerleştirir, sonra tekbîr getirip oturağının üzerine oturarak doğrulur ve belini tamamen doğrultur." İşte (Hazret-i Peygamber) namazı bu şekilde dört rekât tarif etti ve sözünü şöyle tamamladı: "Hiçbirinizin namazı bunları yapmadıkça tamam olmaz"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Rükû Ve Secdeyi Tam Yapmayan Kimse Hakkında
1380-) Bize Ebû Nuaym haber verip (dedi ki), bize Ca'fer b. Burkan rivâyet edip (dedi ki), bize Yezîd İbnu'l-Asamm, Hazret-i Meymûne bintu'l-Hâris'ten, şöyle dediğini rivâyet etti: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) secde ettiği zaman (kollarını) öyle ayırırdı ki, arkasında olan kimse onun koltuk altlarının aydınlığını (yani beyazlığını) görürdü.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Secdede Karnın Ve Kolların Ayrılması
1381-) Bize Yahya b. Hassan haber verip (dedi ki), bize Süfyân b. Uyeyne ve İsmail b. Zekeriyyâ, Ubeydullah b. Abdillah İbni'l-Assamm'dan, (O) amcası Yezîd İbnu'l-Assam'dan, (O da) Hazret-i Meymûne'den (naklen) rivâyet ettiler ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) secde ettiği zaman (karnını kasıklarından, dirseklerini kaldırarak yanlarından) öyle ayırırdı ki, şayet bir kuzu, altından geçmek isteseydi geçebilirdi.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Secdede Karnın Ve Kolların Ayrılması
1382-) Bize İshak b. İbrahim rivâyet edip (dedi ki), bize Mervân rivâyet edip (dedi ki), bize Ubeydullah b. Abdillah İbni'l-Asamm, Yezîd İbnu'l-Asamm'dan, (O da) Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) hanımı Hazret-i Meymûne'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) secde ettiği zaman kollarını (yanlarından) öyle uzaklaştırırdı ki -yani dirseklerini yerden kaldırarak öyle açardı ki-, arkasından koltuk altlarının aydınlığı (yani beyazlığı) görülürdü. O, oturduğu zaman ise sol uyluğunun üzerine dayanıp otururdu.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Secdede Karnın Ve Kolların Ayrılması
1383-) Bize Said İbnu'r-Rebî' haber verip (dedi ki), bize Şube, el-Hakem'den, (O da) İbn Ebî Leylâ'dan (naklen) rivâyet etti (ki, O şöyle demiş): Bana el-Berâ' rivâyet etti ki, Resûlüllah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem), rükû ettiği vakit rükû'u, başını rüku’dan kaldırdığında (dikelişi = kavmesi), secdesi ve sedeler arasındaki (oturuşu) hemen hemen birbirine eşit idi.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: İ Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Selem; Başını Kaldırdıktan Sonra Ne Kadar Beklerdi?
1384-) Bize Amr b. Avn haber verip (dedi ki), bize Ebu Avâne, Hilâl b. Humeyd el-Vezzân'dan, (O) Abdurrahman b. Ebî Leylâ'dan, (O da) el-Berâ'dan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah’ı (sallallahü aleyhi ve sellem) namazında gözetledim de, kıyamını, rükû'unu, rükudan sonra doğrulusunu ardından secdesini, sonra iki secde arasındaki oturuşunu, sonra (tekrar) secdesini ve selâm vermekle kalkıp gitmek arasındaki oturuşunu hemen hemen birbirine eşit buldum.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: İ Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Selem; Başını Kaldırdıktan Sonra Ne Kadar Beklerdi?
1385-) Bize Abdullah b. Salih haber verip (dedi ki), bana el-Leys b. Sa'd rivâyet edip (dedi ki), bana Ukayl, İbn Şihâbdan rivâyet etti (ki, O şöyle demiş): Bana Abbâd b. Ziyâd, Urve İbnul-Muğîre ile Hamza İbnu'l-Muğîre'den (naklen) haber verdi ki, onlar, el-Muğîre b. Şu'be'den duymuşlar, O anlatıyormuş ki, (Resûlüllah, Tebûk seferinde bir sabah vakti kazâ-i hacete çıkmış, el-Muğîre de O'na abdest suyu götürmüştü. Kazâ-i hacetinden sonra da el-Muğire'nin döktüğü su ile abdest almıştı. Daha sonra) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) dönüp gelmiş, el-Muğîre b. Şu'be de O'nunla beraber gelmiş ve cemaatı, namaza, yani sabah namazına başlamış bir halde bulmuşlardı. Onlar, kendilerine namazı kıldırması için Abdurrahman b. Avfı öne geçirmişler, Abdurrahman b. Avf da, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gelmeden önce onlara sabah namazından bir rekat kıldırmıştı. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gelmiş ve cemaatle beraber, Abdurrahman’ın arkasında ikinci rekâtta saf tutmuştu. Abdurrahman (namazı bitirip) selâm verince, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kalkmış ve (kavuşamamış olduğu ilk rekâtı) kılmıştı. Cemaat ise bundan dolayı korkuya kapılmış ve çokça teşbih getirmiş, (Sübhanellah, demişlerdi). Nihayet Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namazını bitirince ("kaza edince") cemaate; "Doğru yaptınız -veya, güzel yaptınız-" buyurmuştu.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Namazın Bir Kısmında Cemaate Kavuşamamış Olan Kimse Mesbûk Hakkındaki Sünnet
1386-) Bize Müsedded haber verip (dedi ki), bize Yezîd b. Zürey’ rivâyet edip (dedi ki), bize Humeyd et-Tavîl rivâyet edip (dedi ki), bize Bekr b. Abdillah el-Muzenî, Hamza İbnu'l-Muğîre'den, (O da) babasından (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Sonra biz topluluğun yanına vardık. Onlar namazakalkmışlardı. Kendilerine Abdurrahman b. Avf namaz kıldırıyordu ve rukûa gitmişlerdi. (Abdurrahman), Hazret-i Peygamberin (sallallahü aleyhi ve sellem) (geldiğini) hissedince geri çekilmeye kalkışmıştı da, (Hazret-i Peygamber) eliyle ona (devam et, diye) işaret etmiş, O da onlara namazı kıldırmıştı. O (namazı bitirip) selâm verince, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ayağa kalkmıştı. Ben de kalkmıştım ve kavuşamamış olduğumuz rekâtı kılmıştık. Ebû Muhammed (ed-Dârimi) dedi ki; "ben, (imama sonradan kavuşup da onunla kılmamamış olan rekâtların) kaza edilmesi, (kılınması) konusunda, Kûfelilerin, (mesbûkun) namazdan kaçırdığı (rekâtların) kaza sayılması" şeklindeki görüşlerini kabulleniyorum.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Namazın Bir Kısmında Cemaate Kavuşamamış Olan Kimse Mesbûk Hakkındaki Sünnet
1387-) Bize Affân haber verip (dedi ki), bize Bişr ibnu'l-Mufaddal rivâyet edip (dedi ki), bize Ğâlib el-Kattân, Bekr b. Abdillah'tan, (O da) Enes'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Biz Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber şiddetli sıcakta namaz kılardık da, birimiz (sıcaklıktan dolayı) alnını yere koyamadığında elbisesini yayar ve onun üzerinde namaz kılardı.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Bez Üzerine Sıcakta Ve Soğukta Secde Etmeye Müsâade
1388-) Bize Ebu'l-Velîd et-Tayâlisî haber verip (dedi ki), bize İbn Uyeyne, İbn Aclân'dan, (O) Amir b. Abdillah İbni'z-Zübeyr'den, (O da) babasından (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Ben Hazret-i Peygamberi (sallallahü aleyhi ve sellem) namazda şöyle dua ederken gördüm (Ebu'l-Velîd dedi ki): İbni Uyeyne ("şöyle" derken) parmağı ile işaret etmişti. (Darimi de dedi ki): Ebu'l-Velîd ise ("şöyle" derken) şehâdet parmağı ile işaret etti.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Teşehhüdde İşaret Etmek
1389-) Bize Süleyman b. Harb haber verip (dedi ki), bize Hammâd b. Seleme, Eyyûb'dan, (O) Nâfi'den, (O da) İbn Ömer'den (naklen) rivâyet etti ki, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) namazın sonunda oturduğu zaman sol elini sol dizinin üstüne kor, sağ elini sağ dizinin üstüne kor ve parmağını (yukarı) dikerdi.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Teşehhüdde İşaret Etmek
1390-) Bize Ya’lâ rivâyet edip (dedi ki), bize el-A'meş, Şakîk'ten, (O da) Abdullah'tan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Biz Resûlüllah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem) arkasında namaz kıldığımızda; "Selâm, kullarından önce Allah'ın üzerine olsun! Selâm, Cebrail'in üzerine olsun! Selâm, Mîkâîl'in üzerine olsun! Selâm, İsrafil'in üzerine olsun! Selâm, falanın, falanın üzerine olsun!" derdik. (Abdullah) dedi ki, derken (bir gün) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (bunu duymuş) ve bize doğru dönüp şöyle buyurmuştu: "Hiç şüphesiz yüce Allah selâmın tâ kendisidir. Binaenaleyh, namazda oturduğunuz zaman şöyle deyiniz: Ettehıyyâtü Lillahi Vessalevâtü Vettayyibât. Esselâmu Aleyke Eyyühen-Nebiyyu Ve Rahmetullahi Ve Berekâtüh. Esselâmu Aleynâ ve Ala İbâdillahis'Sâlihin. -Çünkü siz bunu söylediğinizde bu, gökte ve yerdeki her iyi kula isabet eder-. Eşhedu en Lâ İlahe İllallah. Ve Eşhedu Enne Muhammeden Abduhu ve Rasûlüh.) (Namaz kılan kimse) bundan sonra dilediği (duayı) seçsin, (okusun)."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Teşehhüd Hakkında
1391-) Bize Ebû Nuaym haber verip (dedi ki), bize Züheyr, el-Hasan b. Hurr'den rivâyet etti (ki, O şöyle demiş): Bana el-Kâsım b. Muhaymire rivâyet edip dedi ki, Alkame elimden tutup bana rivâyet etti ki, Abdullah O'nun elinden tutmuş, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de (vaktiyle) Abdullah'ın elinden tutmuş ve O'na namazda (okunacak) şu teşehhüdü öğretmiş: "Ettehıyyâtü Lillallahi Vessalevâtü Vettayyibât. Esselâmu Aleyke Eyyühen-Nebiyyu Ve Rahmetullahi Ve Berekâtüh. Esselâmu Aleynâ Ve Alâ İbâdillahis-Sâlihin. -Züheyr dedi ki, zannediyorum O (bundan sonra) şöyle de buyurmuş-: Eşhedu en Lâ ilahe İllallah Ve Erme Muhammeden Abduhu Ve Resûlüh. -O (yani Züheyr) bu iki cümlede şüpheye düşmüştür-. Bunu yaptığın -veya yerine getirdiğin- zaman, artık namazını bitirdin, demektir. (Bundan sonra) kalkıp (gitmek) istersen kalk (git), oturmak istersen otur."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Teşehhüd Hakkında
1392-) Biz Ebu'l-Velîd et-Tayâlisî haber verip (dedi ki), bize Şu'be rivâyet edip dedi ki, el-Hakem bana rivâyet edip dedi ki, İbn Ebî Leylâ'yı, şöyle derken işittim: Bana Kâ'b b. Ücra rastlamış ve şöyle demişti: Sana bir hediye vereyim mi? Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (bir gün) yanımıza çıkagelmişti. Biz de; Bu hadisi Taberâni de el-Mu'cemu'l-Evsaf mda rivâyet etmiş ve, "Bunu yaptığın..." ile devamındaki son iki cümlenin Abdullah b. Mes'ûd'un kendi sözleri olduğunu açıklamıştır "Sana nasıl selâm verileceğini öğrendik. Peki sana nasıl salevât getireceğiz?" diye sormuştuk. O da şöyle buyurmuştu: "Şöyle deyin: Allahumme Salli Alâ Muhammedin ve Alâ Âli Muhammedin Kemâ Salleyte' Alâ İbrâhime İnneke Hamîdun Mecîd. Ve Bârik alâ Muhammedin ve Alâ Âli Muhammedin Kemâ Bârekte Alâ İbrâhime İnneke Hamîdun Mecîd: Allahım! Muhammed'e ve Muhammed'in âline salât et, İbrahim'in âline salât ettiğin gibi. Şüphe yok ki, sen Hamîd, Mecîdsin (bütün hamdler, bütün azamet ve şerefler sana mahsustur). Muhammed'e ve Muhammed'in âline feyiz ve bereket ihsan eyle, İbrahim'in âline feyiz ve bereket ihsan ettiğin gibi. Şüphe yok ki, sen hamîd, mecîdsin."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: İ Peygambere Sallallahü Aleyhi Ve Selem Salât Getirmek
1393-) Bize Ubeydullah b. Abdilmecîd haber-Verip (dedi ki), bize Malik, Ömer İbnu'l-Hattâb'ın âzâdlısı Nu'aym el-Mucmir'den rivâyet etti ki, Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında kendisine namaza çağrı ("ezan") rü'yası gösterilmiş olan Abdullah b. Zeyd el-Ensârî'nin oğlu Muhammed, O'na (yani Nu'aym'a) haber vermiş ki, Ebû Mes'ûd el-Ensârî şöyle demiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (bir gün) yanımıza gelmiş ve bizimle beraber Sa'd b. Ubâde'nin meclisinde oturmuştu. Derken Beşîr b. Sa'd -ki O, Ebu'n-Nu'mân b. Beşîr'dir- O'na; "Allah bize, sana salât getirmemizi emretti, ya Resûlüllah. Peki sana nasıl salât getireceğiz?" diye sormuştu. (Ebû Mes'ûd) dedi ki, bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) o kadar sustu ki, biz, keşke O (bunu) O'na sormasaydı diye temenni etmiştik. Sonunda (Resûlüllah) şöyle buyurmuştu: "Şöyle deyin: Allahumme Salli Alâ Muhammedin ve Alâ Ali Muhammedin Kemâ Salleyte Alâ İbrâhime. Ve Bârik Alâ Muhammedin ve Alâ Âli Muhammedin Kemâ Bârekte. Alâ ibrâhime Fil'âlemin. Inneke Hamîdun Mecîd. Selâm getirme ise bildiğiniz (veya "size öğretildiği") gibidir."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: İ Peygambere Sallallahü Aleyhi Ve Selem Salât Getirmek
1394-) Bize Ebu'l-Muğire haber verip (dedi ki), bize el-Evzâ'î, Hassân'dan, (O da) Muhammed b. Ebî Âişe'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Ebû Hureyre'yi şöyle derken işittim: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Sizden biri teşehhüdü bitirince dört şeyden, yani Cehennem azabından, kabir azabından, hayatın ve ölümün fitnesinden ve mesîh deccâlin şerrinden Allah'a sığınsın!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Teşehhüdden Sonra Dua Etmek
1395-) Bize Muhammed b. Kesîr, el-Evzâ'î'den (naklen) onun, (yani bir önceki 1388. hadisin) benzerini rivâyet etti.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Teşehhüdden Sonra Dua Etmek
1396-) Bize Halid b. Mahled rivâyet edip (dedi ki), bize Abdullah b. Ca'fer, İsmail b. Muhammed b. Sa'd'dan, (O) Amir b. Sa'd'dan, (O da) babasından (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), (önce sağ) yanağının beyazlığı (arkadan) görülecek kadar sağına selâm verirdi, sonra (sol) yanağının beyazlığı görülecek kadar soluna selâm verirdi.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Namazın Sonunda Selâm Vermek
1397-) Bize Musedded rivâyet edip (dedi ki), bize Yahya, Şu'be'den, (O) el-Hakem ve Mansûr'dan, (onlar) Mücâhid'den (O da) Ebû Ma'mer'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Mekke'de bir adamın arkasında namaz kılmıştım da o, iki selam vermişti. Sonra ben bunu Abdullah'a anlatmıştım da O şöyle demişti: "Bunu nereden elde etmiş, (nereden öğrenmiş?)" El-Hakem ise (rivâyetinde şunu da) söylemiştir: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bunu yapardı.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Namazın Sonunda Selâm Vermek
1398-) Bize Yezîd b. Harun haber verip (dedi ki), bize Asım, Ebu'l-Velîd'den -ki O Abdullah İbnu'l-Harisdir-, (O da) Hazret-i Âişe'den (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) namazdan sonra ancak "Allahumme Ente's-Selâmu ve Minke's-Selâm Tebârekte Yâ Ze’l-Celâli ve’l-İkrâm" diyecek kadar otururdu.,"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Selâmdan Sonra Söylenilecek Söz
1399-) Bize Ebu'l-Muğire haber verip (dedi ki), bize el-Evza'î, Şeddâd Ebû Ammâr'dan, (O) Ebû Esma' er-Rahabî'den, (O da) Sevbân'dan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namazından çıkmak istediği zaman üç defa Allah'tan istiğfarda bulunur, sonra şöyle derdi: "Allahumme Ente's-Selâmu ve Minke's-Selâm Tebârekte Yâ Ze’l-Celâli ve'l-ikram."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Selâmdan Sonra Söylenilecek Söz
1400-) Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Süfyân, Abdulmelik b. Umeyr'den, (O da) el-Muğire b. Şu'be'nin kâtibi Verrâd'dan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: El-Muğire b. Şu'be bana, Muâviye'ye (gönderdiği) bir mektupta yazdırdı ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) her farz namazın ardında şöyle derdi: "Lâ ilahe İllallahu Vahdehu Lâ Şerike Leh. Lehu'l-Mulkü ve Lehu'l-Hamdu ve Hüve Alâ Külli Şey'in Kadir. Allahumme Lâ Mani'a Lima A'tayte ve Lâ Mu'tıye Lima Mena'te ve Lâ Yenfa'u Ze’l-Ceddi Minke'l-Ceddu = Tek olan Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur. O'nun hiçbir ortağı da yoktur. Mülk O'nundur, hamd O'na mahsustur. O her şeye hakkıyle kadirdir. Allahım! Senin verdiğine engel olup (vermemezlik edecek) hiç kimse yoktur. Senin engel olup (vermediğini) verecek hiç kimse de yoktur. (Dünyevî) varlık sahibine varlığı, senin katında fayda vermeyecektir, (onu, ancak senin rahmetin kurtaracaktır)."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Selâmdan Sonra Söylenilecek Söz
1401-) Bize Ebu'l-Velîd et-Tayâlisî haber verip (dedi ki), bize Şu'be, el-A'meş'ten, (O) Umâre'den, (O) el-Esved'den, (O da) Abdullah'tan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Hiçbiriniz, (namazdan) sadece sağından ayrılmasının, üzerine bir vecibe olduğuna inanarak, şeytana namazından bir pay ayırmasın! Andolsun ki ben, Resûlüllah'ı (sallallahü aleyhi ve sellem), (namazdan) sol tarafından ayrılırken çok gördüm.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Kişi Namazdan Hangi Yanından Ayrılır
1402-) Bize Ubeydullah b. Mûsa, İsrâ'il'den, (O da) es-Süddî'den (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: Enes'i şöyle derken işittim: Resûlüllah'ı (sallallahü aleyhi ve sellem) (namazdan) sağ tarafından ayrılırken gördüm.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Kişi Namazdan Hangi Yanından Ayrılır