Sünen-i Dârimî Hadis Kitabı

301-) Bize el -Hasan b. Arafe haber verip (dedi ki) bize en -Nadr b. İsmail el -Beeeli, Mis'ar'dan, (o da) Sa'd b. İbrahim'den (naklen) rivâyet etti (ki Sa'd) şöyle dedi: Kendisine, "Medinelilerin en fakîhi kimdir?" diye soruldu. O da; "Rabbinden en fazla korkanları, (en muttakileri)" cevabını verdi.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: İlim, Haşyetten, Allah Korkusu Ve Saygısından İbarettir Diyen Kimse
302-) Bize el -Hasan b. Arafe haber verip (dedi ki) bize el -Hüseyn b. Ali, Leys b. Ebi Süleym'den, (o da) Mücâhid'den (naklen) rivâyet etti (ki Mücâhid) şöyle dedi: "Fakîh dediğin, Allah'dan korkandır ancak!'.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: İlim, Haşyetten, Allah Korkusu Ve Saygısından İbarettir Diyen Kimse
303-) Bize İsmail b. Ebân, Ya'kûb el -Kummî'den haber verdi (ki, o şöyle demiş). Bana Leys b. Ebi Süleym, Yahya'dan -ki O İbn Abbâd'dır. -, (o da) Ali b. Ebi Tâlib'den (kerremellahu vecheh, naklen) rivâyet etti (ki Hazret-i Ali) şöyle dedi: "Gerçek fakih, insanları Allah'ın rahmetinden ümitsizliğe düşürmeyen; onlara, Allah'a isyan hususlarında kolaylık tanımayan; onları, Allah'ın azabından emin kılmayan; Kur'an'ı, onu istemeyip başkasına meylederek terketmeyen kimsedir. Durum şu ki; kendisinde ilim olmayan ibadette kendisinde anlama olmayan ilimde, kendisinde düşünme olmayan okumada hiçbir hayır yoktur."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: İlim, Haşyetten, Allah Korkusu Ve Saygısından İbarettir Diyen Kimse
304-) Bize el -Hasan b. Arafe rivâyet edip (dedi ki) bize İsmail b. İbrahim, Leys'den, (o da) Yahya b. Abbâd'dan (naklen) rivâyet etti (ki Abbâd) şöyle dedi: Ali (kerremellahu vecheh) dedi ki; Gerçek fakîh, insanları ne Allah'ın rahmetinden ümitsizliğe düşürür, ne onları Allah'ın azabından emin kılar, ne de onlara Allah'a isyan hususlarında kolaylık tanır, (o bunların hiçbirini yapmaz). Durum şu ki; kendisinde ilim olmayan ibadette hiçbir hayır yoktur, kendisinde anlama olmayan ilimde hiçbir hayır yoktur, kendisinde düşünme olmayan okumada hiçbir hayır yoktur.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: İlim, Haşyetten, Allah Korkusu Ve Saygısından İbarettir Diyen Kimse
305-) Bize Ebu'n -Nu'man haber verip (dedi ki) bize Hammâd b. Zeyd, Yezîd b. Hâzim'den rivâyet etti (ki, o şöyle demiş) Bana amcam Cerir b. Zeyd rivâyet etti ki o Tübey'i, Ka'b'dan, şöyle dediğini rivâyet ederken işitti: Şüphe yok ki ben (eski dinkitaplarında) bir topluluğun vasıflarını, (tanıtımını) şöyle buluyorum: Onlar uygulamaksızın, (amel etmeksizin) öğrenmeye, ibadet yapmaksızın fakih olmaya çalışırlar. Ahiret ameline mukabil dünyalık peşine düşer, kalbleri sabır özsuyundan daha acı olduğu halde koyun postuna bürünürler. Onlar, şu halde, benim (merhametime) mi aldanıyorlar, yoksa beni aldatmaya mı çalışıyorlar? Ben zatıma yemin ettim ki onlara, kesinlikle, sabırlı -ağırbaşlı insanı bile şaşkın bırakacak bir imtihan hazırlayacağım!

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: İlim, Haşyetten, Allah Korkusu Ve Saygısından İbarettir Diyen Kimse
306-) Bize Bişr ibnu'l -Hakem haber verip (dedi ki) bize Abdulâziz b. Abdissamed el -Ammi rivâyet edip (dedi ki) bize Ebû İmrân el -Cevni, Herim b. Hayyân'dan rivâyet etti ki, o (yani Herim); "Fâsık (günahkar, yoldan çıkmış) alimden sakının!" demiş ve (bu söz) Ömer İbnu'l -Hattab'a (radıyallahu anh) ulaşmıştı. Bunun üzerine at, (o (yani Hazret-i Ömer), bundan, (böyle olmakdan korkarak) ona; "Fâsık âlim ne (demektir?)" diye yazmış. Herim de ona şöyle cevap yazmış: "Ya Emire'l -Mü'minin! Vallahi ben o (sözle), başka bir şey değil, sadece hayır kasdettim. (Mânâsı da şu): Bir önder -alim olur, ilimle konuşur ama isyan ve itaatsizlik yapar. Böylece halkın karıştırmasına sebep olur. Onlar da sapıtırlar."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: İlim, Haşyetten, Allah Korkusu Ve Saygısından İbarettir Diyen Kimse
307-) Bize Said İbnu'l -Muğire haber verip (dedi ki) bize el -velid b. Müslim, Muhammed b. Mutarrif ve Abdulaziz b. İsmail b. Ubeydillah b. Ebi'l -Muhâcir'den, (o da) Abdullah b. Mesûd'dan (naklen) rivâyet etti (ki, Abdullah) şöyle dedi: dinini üstün tutmak, dinine saygı göstermek isterse ne hükümdarın huzuruna girsin, ne (nâmahrem) kadınlarla başbaşa kalsın, nede arzularına uyan (bidatçılarla) münâkaşa etsin!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: İlim, Haşyetten, Allah Korkusu Ve Saygısından İbarettir Diyen Kimse
308-) Bize Sa'îd b. Amir, İsmail b. İbrahim'den, (o da) Yûnus'dan (naklen) haber verdi (ki, Yûnus) şöyle dedi: Meymûn b. Mihrân (bir mektubunda) bana şöyle yazdı: "Din konusunda münâkaşa ve tartışmadan sakın! Ne alimle, ne de cahille tartışma! Alime gelince o ilmini senden saklar ve (artık) ne yaptığına aldırış etmez. Cahile gelince o da, sana itaat etmeyerek seni kızdırır, üzer.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: İlim, Haşyetten, Allah Korkusu Ve Saygısından İbarettir Diyen Kimse
309-) Bize Ebu'l -Muğire haber verip (dedi ki) bize el -Evzâ'î, Yahya b. Ebî Kesîr'den, onun şöyle dediğini rivâyet etti: Süleyman b. Dâvûd -aleyhisselâm - oğluna şöyle dedi: Çekişmeyi bırak. Çünkü onun faydası azdır. (Üstelik) o, kardeşler arasında düşmanlığı körükler, tahrik eder.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: İlim, Haşyetten, Allah Korkusu Ve Saygısından İbarettir Diyen Kimse
310-) Bize Yahya b. Hassan haber verip (dedi ki) bize Abdullah b. İdris, İsmail b. Ebî Hakim'den, şöyle dediğini rivâyet etti: Ömer b. Abdilaziz'i, şöyle derken işittim: "Kim dinini münâkaşalara hedef kılarsa çok (kanaat) değiştirir."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: İlim, Haşyetten, Allah Korkusu Ve Saygısından İbarettir Diyen Kimse
311-) Bize Mervân b. Muhammed haber verip (dedi ki) bana Sa'îd b. Abdilaziz rivâyet edip dedi ki, Ömer b. Abdilaziz (bir mektubunda) Medinelilere şöyle yazdı: Vakıa şu ki, kim ilimsiz ibâdet etmeye kalkarsa bozacağı şeyler, düzelteceği şeylerden daha çok olur. Kim de dinini münâkaşaya hedef kılarsa (kanaatlerinin) değişmesi çok olur.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: İlim, Haşyetten, Allah Korkusu Ve Saygısından İbarettir Diyen Kimse
312-) Bize Muhammed b. Yûsuf, Süfyân'dan, (o) Ca'fer b. Burkandan, (o da) Ömer b. Abdilaziz'den (naklen) haber verdi (ki Ca'fer) şöyle dedi: Bir adam ona (yani Ömer'e) bidatlerden bir şey sordu. O da şöyle cevap verdi: "Bedevinin, (köylünün ve, mahalle mektebindeki çocuğun dinine sarıl! Bunun dışındakilerden ise yüz çevir." Ebû Muhammed (ed -Dârimi, bir önceki haberde geçen); "(Kanaatlerinin) değişmesi çok olur "un mânası, "Bir görüşten (diğer) bir görü -şe geçer" demektir, dedi.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: İlim, Haşyetten, Allah Korkusu Ve Saygısından İbarettir Diyen Kimse
313-) Bize Muhammed b. Kesir, el -Evzâ'î'den, onun şöyle dediğini haber verdi. Ömer b. Abdilaziz şöyle demiş: Bir topluluğun, bir işi, umûmdan ayrı olarak aralarında fısıldaştıklarını gördüğün zaman, (bil ki) onlar sapıklık kurmaktadırlar.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Nefsin Arzularından Uzaklaşma Hakkında
314-) Bize İbrahim b. İshak, İbnu’l -Mübârek'den, (o da) el -Evzâ'î'den (naklen) haber verdi (ki el -Evzâ'î) şöyle demiş: (Şeytanların başkanı olan) İblis dostlarına; "Ademoğullarına hangi şeyden sokulursunuz?" demiş. Onlar da; "Her şeyden!" demişler. Bunun üzerine; "Peki onlara istiğfar yönünden sokuluyor musunuz?" demiş. "Ne yazık (ki hayır!) Bu, tevhide birleştirilmiş, (onunla birlikte yapılan) bir şeydir" demişler. O; "(Şu halde) içlerine, kendisinden Allah'a istiğfarda bulunmayacakları bir şey muhakkak yayacağım!" demiş ve içlerine (nefis) heva ve heveslerini (yani bid'atleri) yaymış.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Nefsin Arzularından Uzaklaşma Hakkında
315-) Bize İbrahim b. İshak, el -Muharibi'den, (o) el -A'meş' -den, (o da) Mücâhid'den (naklen) haber verdi (ki Mücâhid) şöyle dedi: (Allah'ın) şu iki ni'metinden hangisi; beni İslâm'a hidayet etmiş olması mı, yoksa beni (nefsin) şu arzularından (yani bidatlerden) korumuş olması mı, (hangisi) benim için daha büyüktür, bilmiyorum!

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Nefsin Arzularından Uzaklaşma Hakkında
316-) Bize Mûsa b. Hâlid haber verip (dedi ki) bize İsa b. Yûnus, el -A'meş'den, (o) Müslim el -Aver'den, (o da) Habbe b. Cuveyn'den (naklen) rivâyet etti (ki Habbe) şöyle dedi: Ali (radıyallahu anh'ı şöyle derken) işittim -veya (Habbe) şöyle dedi: Ali (radıyallahu anh) dedi ki-; "Bir adam bütün ömrünü oruçla geçirse, ömrünün tamamını (namaz vb. ibâdetlerle) ihya etse, sonra da Rükn ile Makam arasında öldürülse şüphe yok ki Allah (yine de) onu kıyamet gününde, hidayet üzere olduklarına kani olduğu kimselerle haşreder.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Nefsin Arzularından Uzaklaşma Hakkında
317-) Bize Abd b. Humeyd haber verip (dedi ki) bize Hârûn -ki o İbnu'l -Muğîre'dir - Şu'ayb'dan, (o) Seleme b. Küheyl'den, (o da) Ebû Sâdık'dan (naklen) haber verdi (ki Ebû Sâdık) şöyle dedi: Selmân dedi ki; "Bir adam başını hacer-i esved'in üzerine koysa ve gündüzünü sâim (oruçla), gecesini kâim (ibâdetle) geçirse (yine de) Allah onu kıyamet gününde heva ve hevesiyle (yani bid'atıyle) birlikte diriltir.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Nefsin Arzularından Uzaklaşma Hakkında
318-) Bize Muhammed İbnu's -Salt haber verip (dedi ki) bize Mansûr -ki o İbnu Ebi'l -Esved'dir -, el -Hâris b. Haşire'd en, (o) Ebû Sâdık el -Ezdî'den, (o da) Rebi'a b. Naciz'den (naklen) rivâyet etti (ki Rebî'a) şöyle dedi: Ali (kerremellahu vecheh) dedi ki; "İnsanların içinde kuşlar arasındaki arı gibi olunuz. Gerçek şu ki, kuşlardan hiçbiri yoktur ki onu zayıf görmüş, (küçümsemiş) olmasın. Şayet kuşlar onun içindeki bereketi bilselerdi bunu ona yapmazlardı. Halka dilleriniz ve bedenlerinizle karışınız, onlardan amelleriniz ve kalblerimzle ise ayrılınız. Çünkü kişinin eline geçecek olan, kazanmış olduğu şeydir ve o, kıyamet gününde sevdiği kimse(ler) ile beraber olacaktır.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Nefsin Arzularından Uzaklaşma Hakkında
319-) Bize el -velid b. Şucâ' haber verip (dedi ki) bana Bakıyye, el -Evzâ'î'den, (o da) ez -Zühri'den (naklen) rivâyet etti (ki ez -Zühri) şöyle dedi: "Güzel görüş, (kanaat, inanç), alimin ne iyi yardımcısıdır."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Nefsin Arzularından Uzaklaşma Hakkında
320-) Bize Ahmed b. Abdillah haber verip (dedi ki) bize Zaide, el -A'meş'den, (o) Müslim'den, (o da) Mesrûk'dan (naklen) rivâyet etti (ki Mesrûk) şöyle dedi: Kişiye ilim olarak, Allah'dan haşyet etmesi (korkması) kâfidir. Kişiye cahillik olarak da ilmini beğenmesi kâfidir." (Müslim) dedi ki, Mesrûk (bir defasında da) şöyle dedi: "Kişiye, tek başına kalıp günâhlarını düşüneceği ve neticede Allah'dan bağış dileyeceği bazı oturum yer ve zamanlarının olması yaraşır."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Nefsin Arzularından Uzaklaşma Hakkında
321-) Bize Muhammed b. Ahmed b. Ebi Halef haber verip (dedi ki) bana Ma'n Mu'âviye b. Sâlih'den, (o) el -Alâ’ İbnu'l -Hâris'den, (o) Mekhûl’den, (o da) Vasile İbnu'l -Eskadan (naklen) rivâyet etti (ki Vasile) şöyle dedi: "Size hadisi manâsıyla rivâyet ettiğimiz zaman bu size yeter."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Râvî Mânâyı Doğru Verdiği Zaman Mânâ İle Hadis Rivâyetine İzin Verenler
322-) Bize Asım b. Yûsuf haber verip (dedi ki) bize Fudayl b. Iyâd, Hişâm'dan (o da) İbn Sirin'den (naklen) rivâyet etti ki o (yani İbn-i Sîrin) hadis rivâyet ettiği zaman (kelime ve cümlelerde) takdim -tehir yapmazdı. Hasan (Basri) ise hadis rivâyet ettiği zaman takdim -tehir yapardı.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Râvî Mânâyı Doğru Verdiği Zaman Mânâ İle Hadis Rivâyetine İzin Verenler
323-) Bize Müslim b. İbrahim haber verip (dedi ki) bize Cerir b. Hâzim haber verip dedi ki; Hasan (Basri) hadisi, esası aynı (ama) ifadesi değişik olarak rivâyet ederdi.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Râvî Mânâyı Doğru Verdiği Zaman Mânâ İle Hadis Rivâyetine İzin Verenler
324-) Bize Muhammed b. Ahmed haber verip (dedi ki) bize Süfyân, Muhammed b. Sûka'dan, (o da) Muhammed b. Ali İbni'l -Hüseyn'den (naklen) rivâyet etti ki (Muhammed) şöyle dedi: Ubeyd b. Umeyr, Abdullah b. Ömer'e rivâyet edip dedi ki; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Münâfıkın durumu, iki ağıl -veya iki davar sürüsü - arasındaki koyun gibidir." Bunun üzerine İbn Ömer; "Hayır, (Öyle değil! Resûlüllah) ancak şöyle şöyle buyurdu" dedi. (Muhammed b. Ali) dedi ki; İbn Ömer, Hazret-i Peygamber'i (sallallahü aleyhi ve sellem) işittiği zaman ne ona ilâve yapar, ne onu noksanlaştırır, ne onu aşar, ne de onu eksik yapardı, (işittiği gibi rivâyet eder ve aynen uygulardı).

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Râvî Mânâyı Doğru Verdiği Zaman Mânâ İle Hadis Rivâyetine İzin Verenler
325-) Bize Abdullah b. Sa'id haber verip (dedi ki) bize İbn Uleyye, İbn Avn'dan, onun şöyle dediğini rivâyet etti: eş -Şa'bî, en -Neha'î ve el -Hasan (el -Basri) hadisi bir defa böyle bir defa şöyle rivâyet ederlerdi. Bunu Muhammed b. Sirin'e bildirdim. O da şöyle dedi: "Bil ki onlar şayet onu, işittikleri gibi rivâyet etselerdi, kendileri için daha hayırlı olurdu."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Râvî Mânâyı Doğru Verdiği Zaman Mânâ İle Hadis Rivâyetine İzin Verenler
326-) Bize Muhammed İbnu’l -Alâ' haber verip (dedi ki) bize Assam, el -A'meşden, (o) Umâre b. Umeyr'den, (o da) Ebû Ma'mer'den (naklen) rivâyet etti (ki Ebû Ma'mer) şöyle dedi: Şüphesiz ben hadisi hatalı olarak işitirim de işittiğime uyarak hatalı rivâyet ederim.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Râvî Mânâyı Doğru Verdiği Zaman Mânâ İle Hadis Rivâyetine İzin Verenler
327-) Bize Bişr İbnu'l -Hakem haber verip (dedi ki) bize Süfyân, İbrahim b. Meysere'den, (onun) şöyle dediğini rivâyet etti: Mücâhid rü'yada Tâvûs'u şöyle görmüş: Sanki o, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Kabe'nin kapısında iken, Kabe'nin içinde başına örtü örtmüş bir halde namaz kılıyor. Bunun üzerine (Hazret-i Peygamber) ona; "Allah'ın kulu! Baş örtünü aç ve okumanı açığa çıkar," buyurmuştur. (İbrahim) dedi ki; sanki o (yani Tâvûs) bunu ilme yormuş, bu sebeple de hadis rivâyetinde açılmış, (hadis rivâyetini çoğaltmıştı).

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: İlmin Ve Alimin Üstünlüğü Hakkında
328-) Bize Abdullah b. Muhammed haber verip (dedi ki) bize İbn Yemân, İbn Sevbân'dan, (o) babasından, (o) Abdullah b. Damra'dan, (o da) Kâ'bdan (naklen) rivâyet etti (ki Ka'b) şöyle dedi: Dünya (rahmetten) kovuîmuştur. İçindekiler de, bir hayır öğrenen veya öğreten hariç, (rahmetten) kovulmuşlardır.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: İlmin Ve Alimin Üstünlüğü Hakkında
329-) Bize Muhammed b. Kesir, el -Evzâ'î'den, (o) Bahîr'den, (o da) Hâlid b. Madan'dan (naklen) haber verdi (ki Hâlid) şöyle dedi: İnsanlar (ya) alim, (ya) öğrencidir. Bunların arasındakiler, hayırsız ahmaklardır

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: İlmin Ve Alimin Üstünlüğü Hakkında
330-) Bize Bişr İbnu'l -Hakem haber verip (dedi ki) bize Abdullah b. Recâ', Hişâm'dan, (o da) el -Hasan'dan (naklen) rivâyet etti (ki el -Hasan) şöyle dedi: Derlerdi ki; alimin ölümü İslâm'da (açılmış) bir gediktir. Gece ve gündüz birbiri ardınca geldiği sürece onu hiçbir şey kapatamaz.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: İlmin Ve Alimin Üstünlüğü Hakkında
331-) Bize Yûsuf b. Mûsa haber verip (dedi ki) bize İbrahim b. Mûsa rivâyet edip (dedi ki) bize Muhammed İbnu'l -Hasan es -San'ânî haber verip (dedi ki) bize Münzir -ki o İbnu'n -Nu'mân'dır -, Vehb b. Münebbih'den, onun şöyle dediğini rivâyet etti: İçinde ilim tartışılan bir meclis, bana, onun mikdarında (nafile) namazdan daha sevimlidir. Belki (meclistekilerden) biri bir kelime işitir de ondan, bir yıl veya kalan ömrü boyunca faydalanır.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: İlmin Ve Alimin Üstünlüğü Hakkında
332-) Bize Ya'kûb b. İbrahim haber verip (dedi ki) bize vekî' haber verip dedi ki Süfyân şöyle dedi: Allah'ın hayır dilediği kimse için ilim öğrenimi ve onun ezberinden, (muhafazasından) daha üstün hiçbir amel bilmiyorum.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: İlmin Ve Alimin Üstünlüğü Hakkında
333-) (vekî) dedi ki; el -Hasan b. Salih de şöyle demişti: insanlar, dünyaları konusunda yemeye ve içmeye muhtaç oldukları gibi dinleri konusunda da bu ilme muhtaçdırlar.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: İlmin Ve Alimin Üstünlüğü Hakkında
334-) Bize Ebû Nu'aym ve Ca'fer b. Avn haber verip (dediler ki) bize Mis'ar, Amr b. Murre'den, (o da) Salim b. Ebi'l -Ca'd'dan (naklen) rivâyet etti (ki Salim) şöyle dedi: Ebu'd -Derdâ' dedi ki; İlim alınıp yok edilmeden önce (onu) öğreniniz. Zira ilmin yokedilmesi, alimlerin yokedilmesi, (ölmesi ile olacakdır). Alim ve öğrenci de sevâbda eşittirler.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: İlmin Ve Alimin Üstünlüğü Hakkında
335-) Bize Hârûn b. Muâviye, Hafs b. Ğıyâs'dan, (o) Ebû Abdillah el -Horâsânî'den (o da) ed -Dahhâk'dan (naklen) haber verdi (ki ed -Dahhâk); "Fakat öğretmekde ve okunup okutmakda olduğunuz kitab sayesinde Rabb'a has kullar olun!" (mealindeki âyetin tefsirinde) şöyle dedi: Kur'an'ı okuyan herkese, fakih olması bir borçtur.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: İlmin Ve Alimin Üstünlüğü Hakkında
336-) Bize Hârûn b. Muâviye, Hafs'dan, (o) Eş'as b. Sevvâr’dan, (o da) el -Hasan'dan (naklen) haber verdi (ki el -Hasan) "Rabbaniler ve hahamların onları... menetmeleri gerekmez miydi?" (mealindeki âyette geçen "rabbaniler ve hahamları) "Hakimler, alimler" diye tefsir etmiştir.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: İlmin Ve Alimin Üstünlüğü Hakkında
337-) Bize Muhammed b. Uyeyne, Ebû İshak el -Fezâri'den, (o) Atâ’ İbnu's -Sâib'den, (o da) Sa'îd b. Cübeyr'den (naklen) haber verdi (ki Sa'îd); "Rabb'a has kullar (rabbaniler) olsun" (mealindeki ayette geçen "rabbâniler"i) "Alimler, fakihler" diye tefsir etmiştir.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: İlmin Ve Alimin Üstünlüğü Hakkında
338-) Bize Abdullah b. Sa'îd haber verip dedi ki, Süfyân b. Uyeyne'yi şöyle derken işittim: "İlim için; ezberleme, uygulama, dinleme, susma ve yayma (faaliyetleri) kasdedilir, (hedef alınır)".

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: İlmin Ve Alimin Üstünlüğü Hakkında
339-) (ed -Dârimi) dedi ki; bana Ahmed b. Muhammed Ebû Abdillah da, Süfyân b. Uyeyne'den, onun şöyle dediğini haber verdi: İnsanların en cahili, bildiğini bırakıp (uygulamayan), insanların en alimi de bildiğiyle amel eden, insanların en üstünü ise Allah'a karşı en huşûlu olan kimsedir.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: İlmin Ve Alimin Üstünlüğü Hakkında
340-) Bize Abdullah b. Ca'fer er -Rakkî, Ubeydullah b. Amr'dan, (o) Zeyd'den -ki o İbn Ebi Uneyse'dir. -, (o) Yesâr'dan, (o da) el -Hasan'dan (naklen) haber verdi (ki el -Hasan) şöyle dedi: İki haris doymaz: İlme düşkün olan ondan doymaz, dünyaya düşkün olan ondan doymaz. İşte kaygusu, kederi ve tasası âhiret olan kimsenin, Allah kazancına elverir ve zenginliğini kalbine kor, (ona gönül zenginliği verir). Kaygusu, kederi ve tasası dünya olan kimsenin de, Allah kazancını, (ahiretini akla getiremeyecek şekilde) çoğaltır ve fakirliğini iki gözünün arasına kor, (onu aç gözlü yapar). Artık o ancak fakir olarak sabahlar ve fakir olarak akşamlar.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: İlmin Ve Alimin Üstünlüğü Hakkında
341-) Bize Ca'fer b. Avn haber verip (dedi ki) bize Ebû Umeys, Avn'dan, onun şöyle dediğini haber verdi: Abdullah dedi ki; "İki haris doymaz: İlim sahibi ve dünya sahibi. Bunlar eşit de olmazlar. (Şöyleki) ilim sahibinin Allah'dan hoşnudluğu artar. Dünya sahibi ise sonuna kadar taşkınlığa devam eder. Abdullah sonra şu âyeti okudu: "Hayır! İnsan muhakkak azar, Kendini ihtiyaçdan vareste gördü diye. " (Dârimi) dedi ki, başkası da (Abdullah'ın şu âyeti okuduğunu) söyledi: "Allah'dan kulları içinde ancak alimler korkar. "

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: İlmin Ve Alimin Üstünlüğü Hakkında
342-) Bize Muhammed b. Humeyd haber verip (dedi ki) bize İbrahim b. Muhtar rivâyet edip (dedi ki) bize Anbese İbnu’l -Ezher, Simâk b. Harb'den, (o) İkrime'den, (o da) İbn Abbâs'dan (naklen) rivâyet etti (ki İbn Abbâs); "Allah'dan, kulları içinde ancak alimler korkar" (mealindeki âyetin tefsirinde) şöyle dedi: Kim Allah'dan korkarsa o alimdir!

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: İlmin Ve Alimin Üstünlüğü Hakkında
343-) Bize İsmail b. Ebân haber verip (dedi ki) bize Abdullah b. İdris, Leys'den, (o) Tâvûs'dan, (o da) İbn Abbâs'dan (naklen) rivâyet etti (ki İbn Abbâs) şöyle dedi: İki haris doymaz: İlmin peşine düşen, dünyanın peşine düşen!.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: İlmin Ve Alimin Üstünlüğü Hakkında
344-) Bize Mervân b. Muhammed haber verip (dedi ki) bize Yezîd b. Rebî'a es -San'ânî rivâyet edip (dedi ki) bize Rebi'a b. Yezîd rivâyet edip dedi ki, ben Vasile İbnu'l -Eska'ı şöyle derken işittim: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Kim ilmin peşine düşer ve onu elde ederse, onun iki pay sevabı olur. Şayet onu elde edemezse onun bir sevabı olur. "

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: İlmin Ve Alimin Üstünlüğü Hakkında
345-) Bize Abdullah b. Muhammed b. Ebî Şeybe haber verip (dedi ki) bize Mervân b. Muâviye, Avn'dan, (o da) İbn Abbâs el -Ammî'den (naklen) rivâyet etti (ki İbn Abbâs el -Ammî) şöyle dedi: Bana ulaştı ki Peygamber Dâvûd aleyhisselam duasında şöyle dermiş: Seni tenzih ederim, Allahım! Rabbim sensin. Arşının üstüne yükseldin ve korkunu, göklerde ve yerde olanların üzerine koydun. Bu sebeple, mahlûkatından sana mevki bakımından en yakın olan, onların senden en çok korkanıdır. Senden korkmayanın bilgisi ne? Senin emrine itaat etmeyenin hikmeti ne?

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: İlmin Ve Alimin Üstünlüğü Hakkında
346-) Bize el -Mualla b. Esed haber verip (dedi ki) bize Sellâm b. Ebî Muti' rivâyet edip dedi ki, ben Ebu'l -Hezhâz'ı, ed -Dahhâk'dan, onun şöyle dediğini rivâyet ederken işittim: Abdullah b. Mes'ûd şöyle dedi: Alim yahut öğrenci ol! Bunların dışındakilerde hiçbir hayır yoktur.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: İlmin Ve Alimin Üstünlüğü Hakkında
347-) Bize el -Hakem İbnu’l-Mübarek haber verip (dedi ki) bize el -velid b. Müslim haber verip (dedi ki) bize el -velid b. Süleyman, Ali b. Yezîd'den, (o) el -Kâsım Ebû Abdirrahman'dan, (o) Ebu Umâme'den, (o da) Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) haber verdi (ki Hazret-i Peygamber) şöyle buyurdu: "Yakında öyle fitneler olacak ki, Allah'ın ilimle ihya ettiği, (ilimle diri tuttuğu) kimseler hariç, kişi o (fitnelerde) sabaha mü'min olarak girecek, akşama ise kâfir olarak varacak!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: İlmin Ve Alimin Üstünlüğü Hakkında
348-) Bize Ebu'l -Muğire haber verip (dedi ki) bize el -Evzâ'î rivâyet edip (dedi ki), bana Hârûn b. Riyâb, Abdullah b. Mes'ûd'dan rivâyet etti ki o (yani Abdullah) şöyle derdi: Alim ya da öğrenci ol! Bunların arasında olma! Çünkü bunların arasında olan cahildir. Melekler ise, sabahleyin ilim aramaya giden kimseye, yapacağı şeyden hoşnud olduklarından, kanatlarını yayarlar.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: İlmin Ve Alimin Üstünlüğü Hakkında
349-) Bize Ebu'l -Muğire haber verip (dedi ki) bize el -Evzâ'î, el -Hasan'dan, onun şöyle dediğini rivâyet etti: Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem), İsrailoğulları içindeki, biri alim olan, farz namazı kıldıkdan sonra oturup halka hayrı öğreten, diğeri gündüzü oruçla, geceyi namazla geçiren iki adamın hangisinin daha üstün olduğu sorulmuş. (Bunun üzerine) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Şu, farz namazı kıldıkdan sonra oturup halka hayrı öğreten alimin, gündüzü oruçlu, gecesi namazlı abide üstünlüğü, benim, sizin (mertebece) en aşağıda olan adamınıza üstünlüğüm gibidir."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: İlmin Ve Alimin Üstünlüğü Hakkında
350-) Bize el -Hasan İbnu'r -Rebi; Abdullah b. Ubeydillah'dan, (o) el -Hasan b. Zekvân'dan, (o da) İbn Sîrin'den (naklen) haber verdi (ki İbn Sîrin) şöyle dedi; (Bir gün) camiye girdim. Gördüm ki, caminin bir tarafında Humeyd b. Abdirrahman ilimden bahsederken, (öbür tarafında) Sümeyr b. Abdirrahman (va'z türünden bir şeyler) anlatıyor. Hangisinin yanına oturayım, diye tereddüt ettim. Derken beni uyku bastı, (uyukladım). (Rü'yamda) bana biri gelip şöyle dedi: yanına oturacağında tereddüt mü ettin? Dilersen, Cebrail'in, Humeyd b. Abdirrahman'ın yanındaki yerini sana gösteririm."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: İlmin Ve Alimin Üstünlüğü Hakkında