Sünen-i Dârimî Hadis Kitabı

2453-) Bize Muhammed b. Yusuf, Süfyan'dan, (O) Ebu Hâzim'den, (O da) Sehl b. Sad'dan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Andolsun ki, Allah yolunda sabahleyin bir kere yürüyüş ile Allah yolunda akşamleyin bir kere yürüyüş, dünya ve içindeki şeylerden daha hayırlıdır!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Cihâd Kitabı
Konu: Allah Azze Ve Celle Yolunda Bir Sabah Yürüyüşü İle Bir Akşam Yürüyüşü
2454-) Bize Haccâc b. Minhâl haber verip (dedi ki), bize Hammâd b. Seleme, Sehl b. Ebi Salih'ten, (O) en-Numan b. Ebi Ayyâş'tan, (O) Ebû Saîd el-Hudri’den, (O da) Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle buyurdu: "Allah'ın rızasını gözeterek Allah yolunda bir gün oruç tutan hiçbir kul yoktur ki, Allah onun yüzü ile (Cehennem) ateşinin arasını yetmiş yıllık (mesafe kadar) uzaklaştırmış olmasın!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Cihâd Kitabı
Konu: Allah Azze Ve Celle Yolunda Bir Gün Oruç Tutan Kimse
2455-) Bize el-Kasım b. Kesir haber verip dedi ki, ben Abdurrahman b. Şureyh'i, Ebu's-Sabbah Muhammed b. Sumeyr'den, (O) Ebu Ali el-Hemdani'den, (O da) Ebu Reyhâne'den (naklen) rivâyet ederken işittim ki; O (yani Ebu Reyhâne), Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber bir savaştaymış. Derken bir gece O'nu şöyle buyururken işitmiş: "(Cehennem) ateşi Allah yolunda uykusuz kalan göze haram kılınmıştır. (Cehennem) ateşi Allah korkusundan yaş boşanan göze de haram kılınmıştır!" (Ebu Reyhâne) demiş ki, O üçüncüsünü de buyurmuştu ama, ben onu unuttum. Ebu Şureyh sözüne şöyle devam etti: Ben bir kimseden bu (üçüncüsünün) şöyle olduğunu işittim: "(Cehennem) ateşi, Allah'ın (bakılmasını) yasak kıldığı şeylerden sakınılan göze -veya Allah Azze ve Celle yolunda çıkarılan göze- haram kılınmıştır!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Cihâd Kitabı
Konu: Bekçilik Yaparak Allah Yolunda Uykusuz Kalan Kimse Hakkında
2456-) Bize el-Hakem ibnu'l-Mubarek haber verip (dedi ki), bize ed-Derâverdi, Salih b. Muhammed b. Zâide'den, O'nun şöyle dediğini haber verdi: Ben Ömer b. Abdilaziz'i, Ukbe b. Âmir el-Cuhenî'den, (O da) Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen anlatırken) işittim ki, O şöyle buyurmuş: "Allah bekçilerin bekçisine (yani askerlerin nöbetçisine) merhamet etsin!" Abdullah (ed-Dârimî) dedi ki; "Ömer b. Abdulaziz, Ukbe b. Âmirle karşılaşmamıştı!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Cihâd Kitabı
Konu: Bekçilik Yaparak Allah Yolunda Uykusuz Kalan Kimse Hakkında
2457-) Bize Abdullah b. Ömer rivâyet edip (dedi ki), bize Cerir, el-A'meş'ten, (O) Ebû Amr eş-Şeybâni'den, (O da) Ebû Mes'ûd el-Ensâri'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: (Bir gün) bir adam yularlı dişi bir deve getirip; "bu, Allah yolunda (bağışlanmıştır)" dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de; "Sana onun karşılığında Kıyamet günü, hepsi de yularlı olan yediyüz dişi deve verilecektir!" buyurdu.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Cihâd Kitabı
Konu: Allah Azze Ve Celle Yolunda Harcama Yapmanın Fazileti Hakkında
2458-) Bize Osman b. Ömer haber verip (dedi ki), bize Hişâm, el-Hasen'den, (O da) Sa'saa b. Muâviye'den (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: Ebû Zerr'e, kedisine ait bir deveyi, boynunda bir kırba olduğu halde sürüyorken -veya yediyorken- rastladım ve "Ebû Zerr! (Ne) malın var, malın (ne)?" dedim. O da "amelim var!" cevabını verdi. Ben tekrar; "(ne) malın var, malın ne" dedim, O da yine; "amelim var!" karşılığını verdi. O zaman ben; "bana Resûlüllah'tan (sallallahü aleyhi ve sellem) işittiğin bir Hadis rivâyet et!" dedim. O da şöyle dedi: Resûlüllah'ı, (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyururken işittim: "Allah yolunda bir çift mal harcayan hiçbir müslüman yoktur ki, Cennet'in kapıcıları ona koşup (onu Cennet'e kendi kapılarından girmeye çağırmış) olmasınlar."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Cihâd Kitabı
Konu: Allah Azze Ve Celle Yolunda Malından Bir Çift Şey Harcayan Kimse
2459-) Bize Abdullah b. Yezid el-Mukri haber verip (dedi ki), bize Saîd b. Ebi Eyyub rivâyet edip (dedi ki), bana Yezid b. Ebi Habib, Ebu’l-Hayr Mersed b. Abdillah'tan, (O da) Ukbe b. Amir'den (naklen) rivâyet etti ki; O şu Ayeti, yani; "Siz de o (düşmanlara) karşı gücünüzün yettiği kadar kuvvet hazırlayın" ayetini okumuş ve "Dikkat edin! Şüphesiz bu kuvvet, (ok) atmaktır!" (demiş).

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Cihâd Kitabı
Konu: Silah Almanın Fazileti Ve Bununla İlgili Emir Hakkında
2460-) Bize Vehb b. Cerir haber verip (dedi ki), bize Hişâm, Yahya'dan, (O) Ebû Sellâm'dan, (O) Abdullah b. Zeyd el-Ezrak'tan, (O da) Ukbe b. Amir'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Şüphe yok ki, Allah Azze ve Celle tek okla üç kişiyi; yani, yapımında hayır niyet eden ustasını, onu (ihtiyacı olana) yardım olarak vereni (veya onu, atacak olan kimseye uzatanı) ve onu atanı Cennet'e sokar!" Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle de buyurdu: "Atmayı ve binmeyi (öğrenin). Şüphesiz atmayı (öğrenmeniz) bana, binmeyi (öğrenmenizden) daha sevimli gelir." O şöyle de buyurdu: "Erkeğin kendisiyle meşgul olup oynadığı her şey boştur, sadece erkeğin yayını atması, atını eğitmesi ve hanımıyla oynaması hariç! Çünkü bunlar hak şeylerdendirler, (sevap kazandırırlar)." O şöyle de buyurdu: "Atmayı öğrendikten sonra onu bırakan kimse, onu kendisine öğretene nankörlük etmiş olur,"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Cihâd Kitabı
Konu: Silah Almanın Fazileti Ve Bununla İlgili Emir Hakkında
2461-) Bize Muhammed b. Abdillah er-Rekaşi haber verip (dedi ki), bize Yezid b. Zurey' rivâyet edip (dedi ki), bize Muhammed b. İshak rivâyet edip (dedi ki), bana amcam Mûsa b. Yesar, Ebu Hüreyre'den, O'nun şöyle dediğini rivâyet etti: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Allah yolunda yaralanan hiçbir yaralı yoktur ki, Allah onu Kıyamet günü, yarası; kokusu misk kokusu, rengi kan rengi olduğu halde kanıyorken diriltmiş olmasın!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Cihâd Kitabı
Konu: Allah Yolunda Herhangi Bir Şekilde Yaralanan Kimsenin Fazileti Hakkında
2462-) Bize el-Kasım b. Kesir haber verip dedi ki, ben Abdurrahman b. Şureyh'i rivâyet ederken işittim ki; O, Sehl b. Ebi Umâme b. Sehl b. Huneyfi, babasından, (O da) dedesinden (naklen) rivâyet ederken işitmiş ki, O şöyle demiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gerçekten şöyle buyurdu: "Kim samimi bir kalple Allah'tan şehidlik isterse, Allah onu, döşeğinde ölse de, şehidlerin derecelerine ulaştırır!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Cihâd Kitabı
Konu: Allahtan Şehidlik İsteyen Kimse Hakkında
2463-) Bize Muhammed b. Yezid er-Rifai haber verip (dedi ki), Safvan b. İsa, İbit Aclân'dan, (O) el-Ka'ka' b. Hakim'den, (O) Ebu Salih'ten, (O da) Ebu Hüreyre'den, (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "-Şehid, öldürülme acısını ancak birinizin çimdikleme acısını hissetmesi gibi hisseder!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Cihâd Kitabı
Konu: Şehidin Fazileti Hakkında
2464-) Bize Ebu Ali el-Hanefi haber verip (dedi ki), bize Şu'be, Katâde'den, (O da) Enes'ten (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Ölüp de Cennet'e girdikten sonra sizin yanınıza, bu dünya ile içindeki şeyler kendisinin olarak geri dönmeyi arzu edecek hiç kimse yoktur, şehid hariç. Çünkü o, göreceği sevabdan dolayı arzu edcek ki, şu şu kadar kere (dünyaya geri dönüp tekrar) öldürülsün!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Cihâd Kitabı
Konu: Şehidin Bu Dünyaya Dönmeyi Temenni Etmesi
2465-) Bize Saîd b. Âmir, Şu'be'den, (O) Süleyman'dan, (O) Abdullah b. Murre'den, (O da) Mesrûk'tan (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: Biz Abdullah'a şehidlerin ruhlarını sorduk. -Zaten Abdullah olmasaydı bize (bunu) hiç kimse haber veremezdi-. O da şöyle dedi: Şehidlerin ruhları, Kıyamet günü Allah katında birtakım yeşil kuşların kursaklarındadır. Onların, Arşa asılı kandilleri vardır, hangi Cennet'te, nerede isterlerse orada dolaşır, sonra kandillerine geri dönerler. Derken Rabb'leri onlara yukarıdan bakar ve "Bir ihtiyacınız var mı? Birşey istiyor musunuz?" buyurur. Onlar da; "Hayır! Sadece dünyaya dönüp bir kere daha öldürülmemiz hariç!" derler.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Cihâd Kitabı
Konu: Şehidin Bu Dünyaya Dönmeyi Temenni Etmesi
2466-) Bize Muhammed ibnu'l-Mubarek haber verip (dedi ki), bize Muaviye b. Yahya -ki (Muhammed), O'nun es-Sadefi olduğunu söylemiştir-, rivâyet edip (dedi ki), bize Safvan b. Amr, Ebu'l-Musenna el-Ümlüki'den, (O da) Utbe b. Abd es-Sülemi'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "(Savaşta) öldürülenler üç çeşittir: Canıyla, malıyla Allah yolunda cihad eden mü’min. O düşmanla karşılaştığında savaşır, nihayet öldürülür!" Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bunun hakkında sözüne şöyle devam etti: "İşte bu denemiş şehid, Allah'ın arşının altındaki çadırındadır! Peygamberler ona sadece Peygamberlik derecesiyle üstün gelirler. (Öldürülenlerin ikinci çeşidi) iyi bir işle diğer bir kötüsünü birbirine karıştıran mü'mindir. O, canıyla malıyla Allah yolunda cihad etmiş, düşmanla karşılaştığında öldürülünceye kadar savaşmıştır." Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bunun hakkında sözüne şöyle devam etti: "Günahlarını ve hatalarını silip süpüren bir yıkama ve temizleme! Muhakkak ki, kılıç hataları çok silip süpürücüdür! Bu kimse, Cennet'in kapılarının hangisinden isterse oradan Cennet'e girdirilir. (Öldürülenlerin üçüncü çeşidi) canıyla, malıyla cihad eden münafıktır. O da düşmanla karşılaştığında öldürülünceye kadar savaşmıştır. Ama bu kimse (Cehennem) ateşindedir! Zira kılıç münafıklığı silemez!" Abdullah (ed-Dârimî) dedi ki: "Elbise için, yıkandığında "musmisa=yıkandı ve temizlendi" denilir."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Cihâd Kitabı
Konu: Allah Yolunda Öldürülenlerin Durumu
2467-) Bize Ubeydullah b. Abdilmecid haber verip (dedi ki), bize İbn Ebi Zi'b, el-Makburi'den, (O) Abdullah b. Ebi Katâde'den, (O da) babasından (naklen) rivâyet etti ki; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (birgün) kalkıp bir konuşma yapmış. Allah'a hamd-ü senada bulunmuş, sonra cihadı sözkonusu etmiş ve farz-ı (ayn) ibadetler hariç, ondan daha faziletli hiçbir şey bırakmamış. O zaman bir adam kalkıp; "yâ Resûlüllah, Allah yolunda öldürülen kimse hakkında ne buyurursun, bu (öldürülüşü) onun günahlarını bağışlatır mı?" demiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de şöyle buyurmuş: "Evet. Sabrederek, sadece Allah'ın rızasını umarak, (düşmana) doğru giderek, (ondan) geri çekilmeyerek (savaşıp) öldürüldüğünde, (öldürülüşü onun günahlarına keffâret olur), sadece borç hariç. Çünkü o, bana Cibril'in söylediği gibi, ondan dolayı hesaba çekilecektir!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Cihâd Kitabı
Konu: Allah Yolunda Sabrederek Ve Sadece Allah Rızasını Umarak Savaşan Kimse Hakkında
2468-) Bize Yezid b. Harun haber verip (dedi ki), bize Süleyman -ki O, et-Teymi'dir-, Ebu Osman'dan, (O) Âmir b. Malik'ten (O) Safvan b. Umeyye'den, (O da) Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) haber verdi ki, O şöyle buyurdu: "Veba (hastalığından ölmek) şehidliktir. Suda boğulmak (suretiyle ölmek) şehidliktir. Savaşta (öldürülmek) şehidliktir. Karın (hastalıklarından ölmek) şehidliktir. Lohusa (iken ölmek) şehidliktir."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Cihâd Kitabı
Konu: Şehid Sayılan Kimseler
2469-) Bize Ubeydullah b. Mûsa, İsrail'den, (O) Mansur'dan, (O) Ebu Bekr b. Hafs'dan, (O) Şurahbil ibnu's-Simt’ten, (O da) Ubâde ibnu's-Samit'ten (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Allah yolunda öldürülmek şehidliktir. Veba (hastalığından ölmek) şehidliktir. Karın (hastalıklarından ölmek) şehidliktir. Hamile iken (karnındaki) bebeği kendisini öldüren kadın şehiddir"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Cihâd Kitabı
Konu: Şehid Sayılan Kimseler
2470-) Bize Ya'lâ haber verip (dedi ki), bize İsmail, Kays'tan, (O da) Sa'd b. Ebi Vakkas'tan (naklen) rivâyet eti ki, O şöyle dedi: "Biz Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte savaşırdık da, o zaman bizim şu (dikenli ağacın) meyvesi ile asma yaprağından başka yiyeceğimiz olmazdı. Bu sebeple içimizden biri koyunun dışkı çıkarması gibi, birbirine bulaşmayan dışkı çıkarırdı. Şimdi Esedoğulları beni, (namazı güzel kıldıramadığımı iddia ederek) ayıplar oldu. O halde ben gerçekten zarar etmişim, amelim de boşa gitmiş!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Cihâd Kitabı
Konu: İ Peygambere Savaşlarında İsabet Eden Zorluklar
2471-) Bize el-Haccâc b. Minhâl haber verip (dedi ki), bize Hammâd b. Seleme rivâyet edip (dedi ki), bize Cebele b. Atıyye, Yahya ibnu'l-Velid'den, (O da) Ubade ibnu's-Samit'ten (naklen) rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Kim Allah yolunda, savaşında sadece bir deve ipi (elde etmeyi, yani dünyevi bir menfaat sağlamayı) niyet ederek savaşırsa, ona niyet ettiği şey verilir!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Cihâd Kitabı
Konu: Kim Birşey Niyet Ederek Savaşırsa, Ona Niyet Ettiği Şey Verilir
2472-) Bize Nuaym b. Hammâd haber verip (dedi ki), bize Bakıyye ibnu'l-Velid, Bakîr b. Saîd'den, (O) Halid b. Ma'dan'dan, (O) Ebu Bahriyye'den, (O da) Muaz b. Cebel'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Savaş iki çeşittir: Allah rızasını isteyerek savaşan, başkana itaat eden, kıymetli olan (malını veya canını Allah yolunda) sarfeden, ortağa (arkadaşa) kolaylık gösteren, bozgunculuktan ve haksızlıktan uzak duran kimseye gelince; onun uykusu ile uyanıklığının hepsi sevaptır. Övünmek, gösteriş ve şöhret için savaşan, başkana isyan eden, yeryüzünde bozgunculuk yapan kimseye gelince ise, o, (Ahirette kendisine) yetecek kadar (sevapla) geri dönmez, (savaştan eli boş döner.)"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Cihâd Kitabı
Konu: Savaşmak İki Çeşittir.
2473-) Bize el-Hakem ibnu'l-Mübarek haber verip (dedi ki), bize el-Velid b. Müslim rivâyet edip (dedi ki), bize Yahya ibnu'l-Haris, el-Kasım b. Abdirrahman'dan, (O da) Ebu Umâme'den (naklen) rivâyet etti ki, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Ne savaşmış, ne bir savaşçıya ihtiyacı olan şeyleri vermiş, ne de bir gazinin ailesinin (işlerinde) onun yerini hayırla tutmuş olmayan kimseye Allah Kıyamet gününden önce bir musibet ulaştırır!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Cihâd Kitabı
Konu: Savaşmamışken Ölen Kimse Hakkında
2474-) Bize Ya'lâ haber verip (dedi ki), bize Abdulmelik, Atâ'dan, (O) Zeyd b. Halid el-Cuheni'den, (O da) Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle buyurdu: "Kim Allah yolunda savaşan bir kimseye ihtiyacı olan şeyleri verir ve ailesinin (işlerinde) onun yerini tutarsa, Allah ona o (savaşçının) sevabının aynısını yazar. Bununla beraber o, savaşçının sevabından da hiçbir şey eksiltmez!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Cihâd Kitabı
Konu: Bir Savaşçıya İhtiyacı Olan Şeyleri Veren Kimsenin Fazileti Hakkında
2475-) Bize Ebu'l-Velid haber verip (dedi ki), bize Şu'be rivâyet edip dedi ki, bize Ebu İshak rivâyet edip dedi ki, ben el-Berâ'yı şöyle derken işittim: Şu Ayet, yani "Mü'minlerden oturup (cihada gitmeyenler) ile Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler bir olmazlar!" ayeti indiğinde, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Zeyd'i çağırdı. O da bir kürek kemiği getirip onu yazdı. İbn Ümm-i Mektum ise bir özrünü (âmâlığını) dile getirdi. Bunun üzerine Ayet; "Özür sahibi olmayan mü'minlerden oturup (cihada gitmeyenler) ile mallarıyla ve canlarıyla Allah yolunda cihad edenler bir olmazlar!" (şeklinde) indi.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Cihâd Kitabı
Konu: Cihaddan Geri Kalmada Mazeret
2476-) Bize Süleyman b. Harb haber verip (dedi ki), bize Hammâd b. Zeyd, Yahya b. Saîd'den, (O) Muhammed b. Yahya b. Habban'dan, (O da) Enes b. Malik'ten (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Bana Ümm-ü Haram bint Milhan anlattı ki, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) birgün O'nun evinde öğle uykusuna yatmış ve derken gülerek uyanmıştı. Ben de; "yâ Resûlüllah, seni ne güldürdü?" demiştim. Şöyle buyurmuştu: bir topluluğu şu denizin üstündeki (gemilere), tahtlar üzerindeki hükümdarlar gibi binmiş, (cihada gidiyorlarken) gördüm!" Ben; "yâ Resûlüllah, Allah'a, beni onlardan kılması için dua edin" demiştim. O da; "Sen onlardansın!" buyurmuştu. Sonra yine uyumuş ve derken gülerek uyanmıştı. Ben de; "yâ Resûlüllah, seni ne güldürdü?" demiştim. Şöyle buyurmuştu: bir topluluğu, şu denizin üstündeki (gemilere), tahtlar üzerindeki hükümdarlar gibi binmiş, (cihada gidiyorlarken) gördüm!". Ben; "yâ Resûlüllah, Allah'a beni onlardan kılması için dua edin" demiştim. O da; "Sen öncekilerdensin!" buyurmuştu. (Enes, sözüne devamle) dedi ki, sonra Ubâde ibnu's-Samît O'nunla evlenmişti. Derken O deniz savaşına çıkmış, O'nu da beraberinde götürmüştü. (Sahile) geldiklerinde binmesi için O'na bir katır yaklaştırılmıştı da, (katır) O'nu yere atıp boynunu kırmış, O da ölmüştü.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Cihâd Kitabı
Konu: Deniz Savaşının Fazileti Hakkında
2477-) Bize Asım b. Yusuf haber verip (dedi ki), bize Ebu İshak el-Fezari, Hişam'dan, (O) Hafsa'dan, (O da) Ümmü Atıyye'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: "Ben Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte bazı savaşlara katıldım. (O savaşlarda) yaralıları -veya yaralıyı- tedavi ediyor, (askerlere) yemek yapıyor ve eşyalarına göz-kulak oluyordum."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Cihâd Kitabı
Konu: Kadınların Erkeklerle Beraber Savaşması Hakkında
2478-) Bize Ebu Nuaym haber verip (dedi ki), bize Abdulvahid b. Eymen rivâyet edip dedi ki, bana İbn Ebi Muleyke, el-Kasım b. Muhammed'den, (O da) Hazret-i Âişe'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (bir yolculuğa) çıkacağı zaman hanımları arasında kura çekerdi. Bir defasında kura Âişe ile Hafsa'ya çıkmıştı da ikisi (Hazret-i Peygamber) ile birlikte (yolculuğa) çıkmışlardı.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Cihâd Kitabı
Konu: İ Peygamberin Bazı Hanımlarıyla Birlikte Savaşa Çıkması Hakkında
2479-) Bize Ebu'l-Velid haber verip (dedi ki), biez Leys b. Sa'd rivâyet edip (dedi ki), bize Ebu Akil Zühre b. Ma'bed, Hazret-i Osman'ın azadlısı Ebu Salih'ten rivâyet etti ki, O şöyle demiş: Ben Osman'ı minber üzerinde şöyle derken işittim: Doğrusu ben, Resûlüllah'tan (sallallahü aleyhi ve sellem) duymuş olduğum bir Hadisi, yanımdan ayrılıp gitmenizi istemediğim için sizden saklamıştım. Sonra bana, herkesin kendisi için uygun bulduğunu seçmesi için onu size rivâyet etmem uygun göründü. Ben gerçekten Resûlüllah'ı (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyururken işitmiştim: "Allah yolunda düşmana karşı bir gün nöbet beklemek, onun dışındaki yerlerde bin gün (nöbet beklemekten) daha hayırlıdır!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Cihâd Kitabı
Konu: Düşman Sınırında Bir Gün Bir Gece Nöbet Bekleyen Kimsenin Fazileti Hakkında
2480-) Bize Abdullah b. Yezid haber verip (dedi ki), bize İbn Lehia, Mişrah'tan, O'nun şöyle dediğini rivâyet etti: Ukbe b. Amir'i şöyle derken işittim: Resûlüllah'ı (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle derken işittim: "Her ölünün amel (defteri) mühürlenip (kapatılır). Sadece Allah rızası için düşman sınırında nöbet bekleyen hariç. Çünkü onun ameli, öldükten sonra diriltilinceye kadar çoğaltılır!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Cihâd Kitabı
Konu: Düşman Sınırında Nöbet Beklerken Ölen Kimsenin Fazileti Hakkında
2481-) Bize Ya'lâ haber verip (dedi ki), bize Zekeriya, Âmir'den, (O da) Urve el-Bariki'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "(Allah yolunda tutulan) atların perçemlerinde Kıyamet gününe kadar hayır, yani sevap ve ganimet düğümlüdür!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Cihâd Kitabı
Konu: Allah Yolunda Tutulan, Kullanılan Atların Fazileti Hakkında
2482-) Bize Saîd ibnu'r-Rebi' haber verip (dedi ki), bize Şu'be, Husayn ile Abdullah b. Ebi's-Sefer'den, (onlar da) Urve el-Bariki'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "(Allah yolunda tutulan) atların perçemlerinde Kıyamet gününe kadar hayır, yani sevap ve ganimet düğümlüdür!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Cihâd Kitabı
Konu: Allah Yolunda Tutulan, Kullanılan Atların Fazileti Hakkında
2483-) Bize Ahmed b. Abdirrahman ed-Dımeşki haber verip (dedi ki), bize el-Velid rivâyet edip (dedi ki), bana İbn Lehia, Yezid b. Ebi Habib'den, (O) Uleyy b. Rebah'tan, (O da) Ebu Katâde el-Ensari'den (naklen) rivâyet etti ki; bir adam; "yâ Resûlüllah, ben gerçekten bir at satın almak istiyorum; hangisini alayım?" demiş, (Hazret-i Peygamber de) şöyle buyurmuştu: "Üst dudağı beyaz, (üç ayağı) sekili, sağ ön ayağı sekişiz olan siyah bir at veya, bu şekilde nişanlı olan yelesi ve kuyruğu siyah, dor bir at satın al ki, (savaşta) ganimet alasın ve kurtulasın (veya alışverişinde "kazançlı çıkasın", savaşta da "kurtulasın"!)"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Cihâd Kitabı
Konu: Müstehab Ve Mekruh Olan Atlar
2484-) Bize Halid b. Mahled rivâyet edip (dedi ki), bize Malik, Nafi'den, (O da) İbn Ömer'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yarışa hazırlanılmış atlar arasında Hafya'dan Seniyye'ye, yarışa hazırlanılmamış olanlar arasındaysa Seniyye'den Zureykoğulları Mescidi'ne kadar yarış yaptırırdı. İbn Ömer de bu (hazırlanılmamış atlarla) yarış yapanlar arasındaydı.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Cihâd Kitabı
Konu: Öne Geçme Yarışı Hakkında
2485-) Bize Affân haber verip (dedi ki), bize Saîd b. Zeyd haber verip (dedi ki), bana ez-Zübeyr ibnu'l-Hırrît, Ebu Lebid'den, O'nun şöyle dediğini rivâyet etti; El-Haccac zamanında, el-Hakem b. Eyyub Basra (emiri) iken atlar koşturulmuştu. Biz de ödüllü yarış (yerine) gelmiştik. (Ebu Lebid sözüne devamla) şöyle dedi:) Derken atlar gelince demiştik ki; "Enes b. Malik'e doğru gitsek de O'na sorsak, acaba Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında ödüllü at yarışı yaparlar mıydı?" (Ebu Lebid) sözüne şöyle devam etti: Bunun üzerine biz, ez-Zaviye'deki köşkünde iken O'nun yanına gitmiş ve O'na sorup demiştik ki; "Ebu Hamza! Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında ödüllü at yarışı yapar mıydınız? Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ödüllü at yarışı yaptırır mıydı?" O şöyle cevap vermişti: "Evet! Vallahi O, gerçekten Sebha isimli bir at üzerine yarış ödülü koymuştu da (bu at) halkı geçmiş, O da buna sevinmiş, bundan hoşlanmıştı." Abdullah (ed-Dârimî) şöyle dedi: "İnheşşehu=Ona sevindi", Vcebehu=Ondan hoşlandı" demektir.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Cihâd Kitabı
Konu: Ödüllü At Yarışları Hakkında
2486-) Bize Amr b. Asım haber verip (dedi ki), bize Hammâd b. Seleme rivâyet edip (dedi ki), bize Humeyd, Enes'ten (naklen) rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Müşriklere karşı mallarınızla, canlarınızla ve dillerinizle cihad edin!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Cihâd Kitabı
Konu: Müşriklere Karşi Dil Ve El İle Cîhad Etmek Hakkında
2487-) Bize Ca'fer b. Avn haber verip (dedi ki), bize İsmail b. Ebi Halid, Kays b. Ebi Hazim'den, (O da) el-Muğire b. Şu'beden (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Ümmetimden bir topluluk (muhalif) insanlara üstün gelmeye devam edecektir. Nihayet onlar galip iken Allah'ın, (Kıyamet veya mü'minlerin ruhlarının kabzolunması) emri gelecektir!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Cihâd Kitabı
Konu: Bu Ümmetten Bîr Topluluk Hak Uğrunda Savaşmaya Devam Edecektir
2488-) Bize Ebu Bekir b. Beşşâr haber verip (dedi ki), biz Ebu Davud et-Tayâlisî rivâyet edip (dedi ki), bize Heramâm, Katâde'den, (O) Adullah b. Bureyde'den, (O) Süleyman ibnu'r-Rebi'den, (O da) Hazret-i Ömer ibnu'l-Hattab'dan (naklen) rivâyet etti. (Süleyman) dedi ki, ben O'nu (yani Hazret-i Ömer'i) şöyle derken işittim: Resûlüllah şöyle buyurdu: "Ümmetimden bazı insanlar hak uğrunda üstün gelmeye devam edeceklerdir!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Cihâd Kitabı
Konu: Bu Ümmetten Bîr Topluluk Hak Uğrunda Savaşmaya Devam Edecektir
2489-) Bize Abdullah b. Mesieme b. Ka'neb haber verip (dedi ki), bize Süleyman -ki O, İbnu’l-Muğire'dir-, Humeyd b. Hilâl'den, (O) Abdullah ibnu's-Samit'ten, (O da) Ebu Zerr'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Muhakkak ki, benden sonra ümmetimden, Kur'anı, boğazlarından öteye geçmeyerek okuyacak bir topluluk olacak. Bunlar, okun vurulan avdan çıkması gibi dinden çıkacak, sonra da ona bir daha geri dönmeyecektir! Bunlar bütün yaratıkların en kötüleridirler!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Cihâd Kitabı
Konu: Haricilerle Savaş Hakkında
2490-) Süleyman demiş ki; Humeyd şöyle dedi: Abdullah dedi ki; sonra ben el-Hakem b. Amr el-Gıfari'nin kardeşi Rafi'e rastladım ve bu Hadisi rivâyet ettim, Rafi' de şöyle dedi: Ben de bunu Resûlüllah'tan (sallallahü aleyhi ve sellem) işitmiştim,

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Cihâd Kitabı
Konu: Haricilerle Savaş Hakkında
2491-) Bize Saîd b. Âmir, Şu'be'den, (O) Ya'lâ b. Atâ'dan, (O) Umare b. Hadid'den, (O da) Sahr el-Gamidi'den (naklen) rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Allah'ım, ümmetime sabahın erken vaktindeki çıkışlarında bereket ver!" Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir askeri birlik gönderdiğinde de onu günün başında gönderirdi. (Umâre) dedi ki; "bu adam (yani Sahr) ticaretle uğraşan biri idi. O da hizmetçilerini (işe) günün başında gönderirdi. Bu sebeple malı çoğalmıştı."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Siyer Kitabı
Konu: Ümmetime Sabahın Erken Vaktindeki Çıkışlarında Bereket Ver!
2492-) Bize Osman b. Ömer rivâyet edip (dedi ki), bize Yunus, ez-Zühri'den, (O) Abdurrahman b. Ka'b'dan, (O da) babasından (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: "Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir yolculuğa çıkmak istediğinde (yola) perşembe gününün dışında az çıkardı."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Siyer Kitabı
Konu: Yolculuğa Perşembe Günü Çıkmak Hakkında
2493-) Bize Abdullah b. Yezid rivâyet edip (dedi ki), bize Hayve ve İbn Lehia rivâyet edip dediler ki, bize Şurahbil b. Şerîk rivâyet etti ki; O, Ebu Abdirrahman el-Hubuli'yi, Abdullah b. Amr İbni'l-As'tan, (O da) Resûlüllah'tan (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) rivâyet ederken işitmiş ki, O şöyle buyurmuş: "Arkadaşların Allah katında en hayırlısı arkadaşına en hayırlı olanları; komşuların Allah katında en hayırlısı ise komşusuna en hayırlı olanlarıdır."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Siyer Kitabı
Konu: Güzel Arkadaşlık Yapmak Hakkında
2494-) Bize Muhammed ibnu's-Salt rivâyet edip (dedi ki), bize Hıbban b. Ali, Yunus ile Ukayl'dan, (onlar) İbn Şihâb'dan, (O) Ubeydullah b. Abdillah'tan, (O da) İbn Abbas'tan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Arkadaşların en hayırlısı dört kişi olanları, orduların en hayırlısı dört bin kişi olanları, küçük askeri birliklerin en hayırlısı ise dörtyüz kişi olanlarıdır. (Bir ordunun asker sayısı da) oniki bine ulaştığında, onlar sabredip (şehid oluncaya kadar savaşacaklarına dair Allah'a verdikleri söze) sadık kaldıkları sürece, (sayılarının) azlığından dolayı yenilmezler!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Siyer Kitabı
Konu: Arkadaşların, Küçük Askeri Birliklerin Ve Orduların En Hayırlıları Hakkında
2495-) Bize Muhammed b. Yusuf, Süfyan'dan, (O) Alkâme b. Mersed'den, (O) Süleyman b. Bureyde'den, (O da) babasından (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir adamı bir askeri birliğin başına komutan yaptığında ona, özel olarak kendisi hakkında Allah'tan korkmayı, beraberindeki müslümanlara da iyi davranmayı tavsiye eder ve şöyle buyururdu: "Allah'ın adıyla ve Allah yolunda savaşın! Allah'ı inkar edenlerle vuruşun! Savaşın ama, ne sözünüzde durmamazlik edin, ne hainlik edin; ne burun, kulak gibi bir uzvu keserek veya göz oyarak işkence yapın, ne de çocuk öldürün!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Siyer Kitabı
Konu: Devlet Başkanının Askeri Birliklere Tavsiyede Bulunması
2496-) Bize Abdullah b. Yezid haber verip (dedi ki), bize Abdurrahman b. Ziyad, Abdullah b. Yezid'den, (O da) Adullah b. Amr'dan (naklen) rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Düşmanla karşılaşmayı arzu etmeyin ve Allah'tan sağlık isteyin. O (düşmanlarla) karşılaştığınızdaysa dayanın ve Allah'ı çok anın! Sonra şayet onlar gürültü patırtı eder, bağırıp çağırırlarsa, siz susun (ve onlar size yaklaştıklarında Allah'a sığınıp üzerlerine hücum edin!)"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Siyer Kitabı
Konu: Düşmanla Karşılaşmayı Arzu Etmeyin
2497-) Bize Haccâc b. Minhâl haber verip (dedi ki), bize Hammâd, Sabiften, (O) Abdurrahman b. Ebi Leyla'dan, (O da) Suheyb'den (naklen) rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Huneyn (savaşı) günlerinde şöyle dua ediyordu: "Allah'ım, (düşmana) senin (yardımın) ile karşı duruyorum, senin (yardımın) ile hamle yapıyorum, (düşmanla) senin (yardımın) ile savaşıyorum".

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Siyer Kitabı
Konu: Savaşın Başında Ve Savaş Esnasında Dua Etmek Hakkında
2498-) Bize Muhammed b. Yusuf, Süfyan'dan, (O) Alkame b. Mersed'den, (O) Süleyman b. Bureyde'den, (O da) babasından (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir adamı bir askeri birliğin başına komutan yaptığında ona şunları tavsiye ederdi: "Müşrik düşmanlarınla karşılaştığında onları şu üç yoldan (veya -üç husustan-) birine çağır ve hangisinde sana icabet ederlerse, onlardan (onu) kabul et ve onlardan el çek. Şöyle ki, onları müslüman olmaya çağır, eğer sana icabet ederlerse onlardan (bunu) kabul et ve onlardan el çek. Sonra onları yurtlarından, muhacirlerin yurduna geçmeye çağır ve onlara, eğer (bunu) yaparlarsa muhacirlerin lehine olan şeylerin kendilerinin de lehine olacağını, muhacirlerin üzerindeki yükümlülüklerin kendilerinin üzerine de olacağını bildir. Eğer razı olmazlarsa onlara bildir ki, onlar müslümanların bedevileri gibi olurlar, haklarında Allah'ın, müslümanlar üzerinde geçerli olan hükmü geçerli olur ve müslümanlarla birlikte cihad etmeleri hariç, onlara savaşmaksızın elde edilen ganimet (fey) ile savaşarak elde edilen ganimetten hiçbir pay yoktur! Onlar müslümanlığa girmeye razı olmazlarsa, onlardan cizye vermelerini iste. Eğer (bunu) yaparlarsa onlardan kabul et ve onlardan el çek. Onlar (cizye vermeye de) razı olmazlarsa, Allah'tan yardım iste ve onlarla savaş! Eğer bir kale ahalisini kuşatırsan, onlar da senden kendilerine Allah'ın güvencesi ("zimmet'i) ile Peygamber'inin güvencesini vermeni isterlerse, onlara ne Allah'ın güvencesini, ne de Peygamber'inin güvencesini ver! Fakat onlara kendi güvencen ile babanın güvencesini ve arkadaşlarının güvencesini ver. Çünkü kendi güvencenizle babalarınızın güvencesini yerine getiremezseniz bu size, Allah'ın güvencesi ile Resûlünün güvencesini yerine getirmemenizden daha kolay gelir! Bir kaleyi kuşatırsan, onlar da senden, Allah'ın hükmüne tabi tutulmalarını isterlerse, sen onları Allah'ın hükmüne tabi tutma. Fakat sen onları kendi hükmüne tabi tut. Zira sen onlar hakkında Allah'ın hükmüne isabet ediyor musun yoksa etmiyor musun, bilemezsin! Ardından sen onlar hakkında dilediğini hükmet!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Siyer Kitabı
Konu: Savaştan Önce Müslüman Olmaya Çağırma Hakkında
2499-) Alkame demiş ki; sonra ben bu (Hadisi) Mukatil b. Hayyan'a rivâyet ettim de O şöyle dedi: "Bana Müslim b. Heysam, en-Nu'man b. Mukarrin'den, (O da) Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) bunun, (yani bir önceki Hadisin) aynısını rivâyet etti."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Siyer Kitabı
Konu: Savaştan Önce Müslüman Olmaya Çağırma Hakkında
2500-) Bize Ubeydullah b. Mûsa, Süfyân'dan, (O) İbn Ebi Necih'ten, (O) babasından, (O da) İbn Abbas'tan (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: "Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hiçbir toplulukla, onları (müslüman olmaya) davet etmedikçe savaşmamıştı."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Siyer Kitabı
Konu: Savaştan Önce Müslüman Olmaya Çağırma Hakkında
2501-) Bize Haccâc b. Min hâl rivâyet edip (dedi ki), bize Hammad b. Seleme, Sabit'ten, (O da) Enes'ten (naklen) rivâyet etti ki; Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) sabah namazı sırasında baskın yapar, (baskın yapmadan önce de ezan okunup okunmayacağına) kulak verirdi. Eğer bir ezan işitirse (baskından; vazgeçer, bir ezan işitmezse baskın yapardı.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Siyer Kitabı
Konu: Düşmana Baskın Yapmak
2502-) Bize Haşim ibnu'l-Kasım haber verip (dedi ki), bize Şu'be, en-Nu'man b. Salim'den, O'nun şöyle dediğini rivâyet etti: Evs b. Ebi Evs'i, şöyle derken işittim: Ben Sakîf heyeti içinde Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) gelmiştim. (Evs sözüne devamla) dedi ki; ben bir ara çadırın altındaydım. Onun içinde Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) başka herkes uyumuştu. Derken bir adam O'nun yanına geldi ve O'na gizlice birşey söyledi. O da; "Git de onu öldür!" buyurdu. Sonra; "O, Allah'tan başka hiçbir ilâh olmadığına şahidlik etmiyor mu?" buyurdu. -Şu'be; Ben; "... ve Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğuna (şahidlik etmiyor mu?" kısmını buyurup buyurmadığında) şüphe ediyorum, demiştir-. (Gelen adam); "evet, şahitlik ediyor!" cevabını verdi. (O zaman Hazret-i Peygamber) şöyle buyurdu: "Ben insanlarla, "Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur!" deyinceye kadar savaşmakla emrolundum. Onlar bunu dediklerinde kanları ve malları -bunların (din tarafından konulan) hakları hariç- bana haram olur ve (sözlerinde, işlerinde samimi olup olmadıklarına dair) hesapları Allah'a kalır!" sonra şöyle dedi: "Ebu Mesudu öldüren bu (adamdır)." O sözüne şöyle devam etti: "O, Taifteki en iyi insanı öldürmedikçe de ölmemişti!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Siyer Kitabı
Konu: İ Peygamberin; İnsanlarla, Allahtan Başka Hiçbir İlah Yoktur! Deyinceye Kadar Savaşmakla Emrolundum Sözü Üzerine Savaşmak Hakkında