Sünen-i Dârimî Hadis Kitabı

2553-) Bize Affân haber verip (dedi ki), bize Yahya b. Saîd el-Kattân rivâyet edip (dedi ki), bize, Küfe ahalisinden bir adam olan İbrahim b. Meymûn rivâyet edip (dedi ki), bana Saîd b. Semûre b. Cündeb, babası Semûre'den, (O da) Ebu Ubeyde ibnu'l-Cerrah'tan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) son konuştuğu şeyler arasında şöyle buyurmuştu: "Hicaz'ın ve Necran ahalisinin yahudilerini Arap Yarımadası'ndan çıkarın!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Siyer Kitabı
Konu: Müşrikleri Arap Yarımadasından Çıkarmak Hakkında
2554-) Bize Ebu Asım, Hayve b. Şureyh'ten haber verdi (ki, O şöyle demiş): Bana Rebia b. Yezid rivâyet edip (dedi ki), bana Ebu İdris rivâyet edip (dedi ki), bana Ebu Sa'lebe rivâyet edip dedi ki; ben Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) gelip; "Ya Resûlüllah, muhakkak ki, biz ehl-i kitabın (yaşadığı) yerdeyiz. Şimdi onların kaplarında yemek yiyelim mi?" dedim de Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Eğer söylediğin gibi bir yerde isen, başka bir çare bulamamanız hariç, onların kaplarında yemek yeme! Başka bir çare bulamazsanız onları yıkayın, sonra içlerinde yemek yiyin!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Siyer Kitabı
Konu: Müşriklerin Kabında Birşey Yiyip İçmek Hakkında
2555-) Bize Abdullah b. Mesleme rivâyet edip (dedi ki), bize Süleyman -ki O, İbnu'l-Muğire'dir-, Humeyd'den, (O da) Abdullah b. Muğaffel'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Hayber savaşında yukarıdan bir dağarcık iç yağı atılmıştı. (Abdullah, sözüne devamla) dedi ki; ben de gelip onu kendime almıştım. (Abdullah) sözüne şöyle devam etti: Sonra, bundan bugün hiç kimseye birşey vermeyeceğim, demiş, ardından da etrafıma bakmıştım. Bir de ne görsem, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana gülümsüyor! Abdullah (ed-Dârimî); "Humeyd'in, Abdullah'tan (Hadis) işitmiş olmasını ümid ederim" dedi.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Siyer Kitabı
Konu: Ganimetin Dağıtılmasından Önce Ondan Yemek Hakkında
2556-) Bize Muhammed b. Yusuf, İbn Uyeyne'den, (O) Amr'dan, (O da) Becâle'den (naklen) haber verdi ki, O (yani Amr) şöyle dedi: Ben O'nu (yani Becâle'yi) şöyle derken işittim: Hazret-i Ömer mecûsilerden cizye kabul etmiyordu. Nihayet Abdurrahman b. Avf şahidlik etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Hecer mecûsilerinden cizye kabul etmişti. Ondan sonra Hazret-i Ömer de mecûsilerden cizye kabul etmeye başladı.)

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Siyer Kitabı
Konu: Mecusilerden Cizye Almak Hakkında
2557-) Bize Ubeydullah b. Abdilmecid haber verip (dedi ki), bize Mâlik, Ebu'n-Nadr'dan (naklen) rivâyet etti ki; Âkil b. Ebi Talib'in azadlısı Ebu Murre O'na haber vermiş ki, O (yani Ebu Murre) Ümmü Hâni' bin Ebi Talib'i işitmiş ki, O rivâyet ediyormuş ki, (Mekke'nin) fethedildiği yıl Resûlüllah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yanına gitmiş. Derken şöyle demiş: "Ya Resûlüllah! Anamın oğlu (Ali b. Abi Talib), benim kendisine emân verdiğim bir adamı, yani Hübeyre'nin oğlu falanı öldüreceğini söyledi, (siz ne buyurursunuz.)" Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuş: "Senin emân verdiğin kimseye muhakkak ki biz de emân verdik, Ümmü Hâni'!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Siyer Kitabı
Konu: Müslümanlar Adına En Aşağıdakileri Bile Emân Verebilir
2558-) Bize Abdullah b. Saîd haber verip (dedi ki), bize Ebu Bekr b. Ayyaş, Asım'dan, (O) Ebu Vâil'den, (O da) İbn Mi'yer es-Sa'di'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: (Birgün) akşam üzeri bir atımı gövdeli bitkilerin (yapraklarından) otlatmaya çıktım. Derken Hanifeoğulları'nın mescidlerinden bir mescide uğradım da onları, Müseylime'nin Allah'ın resûlü olduğuna şehadet ederken işittim. Hemen Abdullah b. Mes'ud'un yanına dönüp (bunu) O'na haber verdim. O da onlara güvenlik görevlilerini gönderdi. Bunlar da onları alıp getirdiler. O zaman bu topluluk tevbe edip görüşlerinden vazgeçti, (Abdullah) da onları serbest bıraktı. (Sadece) içlerinden, Abdullah b. Nuvaha isimli bir adamı öne geçirip boynunu vurdurttu. Bunun üzerine (oradakiler) O'nar "bu topluluğu bıraktın, bunu ise öldürdün?" dediler. O da şöyle cevap verdi: Ben gerçekten (birgün) Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yanında oturuyordum, bu ve bir adam Müseylime'nin yanından elçi olarak çıkagelmişlerdi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de onlara; "Benim, Allah'ın Resûlü olduğuma şehadet ediyor musunuz?" buyurmuştu. Onlar da O'na; "biz Müseyleme'nin, Allah'ın resûlü olduğuna şehadet ediyoruz!" demişlerdi. Bunun üzerine Resûlüllah şöyle buyurmuştu: "Ben Allah'a ve Resûllerine iman ettim. Şayet ben elçileri öldüren biri olsaydım, sizi öldürürdüm!" (Abdullah b. Mesud sözüne şöyle devam etti): "İşte ben onu bundan dolayı öldürdüm!" (Sonra) O, onların mescidine dair emir verdi de o yıkıldı.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Siyer Kitabı
Konu: Elçileri Öldürme Yasağı Hakkında
2559-) Bize Abdullah b. Yezid haber verip (dedi ki), bize Uyeyne b. Abdirrahman b. Cevşen el-Gatafani, babasından, (O da) Ebu Bekre'den (naklen) rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Kim andlaşma yapılmış bir kimseyi ("müâhed"i, "zimmi"yi) haksız yere öldürürse, Allah ona Cennet'i haram kılar!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Siyer Kitabı
Konu: Andlaşma Yapılmış Kimseyi Öldürme Yasağı Hakkında
2560-) Bize Ebu Nuaym haber verip (dedi ki), bize Hammâd b. Zeyd, Eyyûb'dan, (O) Ebu Kılâbe'den, (O) Ebu'l-Muhelleb'den, (O da) İmran b. Husayn'dan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Azba' (isimli deve) Ukayloğullarından bir adamın idi. Derken (bu adam) esir edilip Azba’ alındı. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona, (esaret altında) bağlı iken uğradı da o şöyle dedi: "Ya Muhammed! Ne diye beni yakalıyorsunuz, hacıların (kafilelerini) geride bırakan (Azba'yı) alıyorsunuz? Halbuki ben müslüman oldum!" O zaman Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); "Sen bunu, kendi işine sahip iken (yani esir edilmeden önce) söyleseydin tamamen kurtulurdun!" buyurdu. Ardından Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sözüne şöyle devam etti: "Seni müttefiklerin (olan Sakîf kabilesinin) suçundan dolayı yakalıyoruz!" Sakîf kabilesi (Hazret-i Peygamberle yaptıkları andlaşmayı bozmuş ve) Resûlüllah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem) Ashabından iki adamı esir etmişlerdi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (sozkonusu esirin yanına), üzerinde saçaklı bir keçe bulunan bir eşek üzerinde gelmişti. Sonra (bu esir); 'Ya Muhammed! Ben gerçekten açım, beni yedir; ben hakikaten susamışım, bana su ver!" dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de; "Bunlar senin ihtiyacın, (onlar hemen görülecektir!)" buyurdu. bu adam (müslümanlardan) iki adama karşılık serbest bırakıldı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de Azba'yı, kendi binmesi için -başka bir râvi; "kendi payına karşılık" demiştir- alıkoydu. Bu (deve) hacıların (kafilelerini) geçip onları geride bırakan (süratli develerden) idi. Daha sonra müşrikler Medine'nin hayvan sürüsüne baskın yapıp, içlerinde Azba' olduğu halde onları götürdüler, müslümanlardan bir kadını da esir ettiler. Onlar konakladıklarında develerini (çadırlarının) etrafında... -Ebu Muhammed (ed-Dârimî); "O (burada, hatırlayamadığım) bir kelime söylemişti" demiştir-. Derken gece olunca, onlar iyice uykuya daldırılmışlarken bu kadın kalkmış, (develerin yanına gelmiş). Fakat ellerini üzerine koyduğu her deve böğürmeye başlamış. Sonunda Azba'nın yanına gelmiş. Böylece Resûlüllah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem) itaatkâr ve tecrübeli devesinin yanına gelmiş ve ona binmiş. Sonra Medine tarafına yönelmiş ve eğer Allah kendisini kurtarırsa onu mutlaka kurban edeceğini adamış. (İmran) sözüne şöyle devam etti: o, Medine'ye gelince devesi tanındı ve; "(Bakın), Resûlüllah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem) devesi!" dendi. Sonra da onu Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) getirdiler. Kadın adağını bildirdi. O zaman Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Ona karşılığını ne kötü verdin. Eğer Allah kendisini kurtarırsa onu mutlaka kurban edecek! Şunu iyi bilin ki, ne Allah'a isyan hususunda, ne de insanoğlunun sahip olmadığı şeyler hususunda adanılan adağı yerine getirmek yoktur!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Siyer Kitabı
Konu: Düşmanlar Müslümanların Malından Birşey Ele Geçirince Ne Yapılır?
2561-) Bize Bişr b. Sabit haber verip (dedi ki), bize Şu'be, el-Muğire'den, (O) eş-Şabi'den, (O) Muharrer b. Ebi Hüreyre'den, (O da) babasından (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Hazret-i Ali'yi (H. 9. yılın hac mevsiminde bazı hükümleri ilan etmek göreviyle Mekke'ye) gönderdiğinde ben O'nunla beraberdim. O, sesi boğuklaşıncaya kadar şu dört şeyi bağırarak söylemişti: "İyi bilin, gerçek şu ki, Cennet'e sadece mü'min kimse girecektir. Bu yıldan sonra hiçbir müşrik kesinlikle haccetmeyecektir. Hiçbir çıplak kimse Ka'be'yi tavaf etmeyecektir. Kiminle Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) arasında bir andlaşma varsa, (onun andlaşması müddetine kadar geçerlidir. Müddeti olmayan andlaşmanın) süresi ise dört aya kadardır. Dört (ay) geçince, artık şüphe yok ki, Allah ve Resûlü müşriklerden uzaktır."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Siyer Kitabı
Konu: Müşriklerle Yapılan Andlaşmayı Yerine Getirme Hakkında
2562-) Bize Muhammed b. Yusuf, İsrail'den rivâyet etti (ki, O şöyle demiş): Bize Ebu İshak, el-Bera' b. Azib'den, O'nun şöyle dediğini rivâyet etti: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (H. 6. yılın) Zilkade ayında umre yapmak (için gitmiş), fakat Mekkeliler O'nu Mekke'ye girmeye bırakmamışlardı. Sonunda onlarla (gelecek yıl gelip Mekke'de) üç gün kalmak üzere andlaşma yapmıştı. (Kâtipler); "bu, üzerinde Allah'ın Resûlü Muhammed'in andlaşma yaptığı şeydir" diye yazdıklarında onlar; "biz bunu kabul etmiyoruz. Biz bilseydik ki, sen Allah'ın Resûlüsün, sana hiçbir şeyi engellemezdik. Fakat sen (bize göre sadece) Abdullah'ın oğlu Muhammed'sin!" demişler, (Hazret-i Peygamber) de; "Ben Allah'ın Resûlüyüm, ben Abdullah'ın da oğluyum!" buyurmuş, sonra da Ali'ye; "Allah'ın Resûlü Muhammed (ifadesini) sil!" diye emretmişti. O; "hayır, vallahi, bunu asla silmem!" demiş, bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), güzel yazamadığı halde, (üzerine andlaşmanın yazıldığı) sayfayı almış ve "Allah'ın Resûlü" yerine ("Abdullah'ın oğlu Muhammed" yazmıştı. Neticede andlaşma şöyle olmuştu): "Bu, üzerinde Abdullah'ın oğlu Muhammed'in; Mekke'ye, kınındaki kılıç dışında hiçbir silah sokmayacağına, (Mekke) ahalisinden kendisine uymak isteyecek hiç kimseyi (oradan) çıkarmayacağına, kendi Ashabından orada kalmak isteyecek hiç kimseye ise engel olmayacağına dair andlaşma yaptığı şeydir." Daha sonra (ertesi yıl Hazret-i Peygamber ve Ashabı) Mekke'ye girip de (üç günlük) süre geçtiğinde (Mekke müşrikleri) Ali'ye gelip; "arkadaşına söyle, yanımızdan çıksın. Artık süre geçmiştir!" demişlerdi.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Siyer Kitabı
Konu: İ Peygamberin Hudeybiye Günü Barış Yapması
2563-) Bize Abdullah b. Saîd haber verip (dedi ki), bize Ebu Halid, el-Haccac'dan, (O) el-Hakem'den, (O) Miksem'den, (O da) İbn Abbas'tan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) Taif’ten iki köle (kaçıp) gelmiş, O da onları hürriyetlerine kavuşturmuştu. Bunların biri Ebu Bekre'dir.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Siyer Kitabı
Konu: Müşriklerin, Müslümanlar Tarafına Kaçan Köleleri Hakkında
2564-) Bize Ahmed b. Abdillah rivâyet edip (dedi ki), bize Leys b. Sa'd, Ebu'z-Zübeyr'den, (O da) Cabir b. Abdillah'tan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Ahzab (Hendek) savaşında Sa'd b. Muaz'a (ok) atılmış ve bununla kolundaki atardamarı kesilmişti. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onu ateşle dağlamış, ama eli şişmiş ve (yaranın açılmasıyla akan kan) O'nu halsiz düşürmüştü. (Hazret-i Peygamber) onu tekrar dağlamış, fakat eli yine şişmişti. (Sa'd) bunu görünce; "Allah'ım! Gözümü Kurayzaoğulları'nın (cezalandınlışını görmekle) sevindirmedikçe canımı çıkarma!" demiş, bunun üzerine damarı tutulmuş ve artık bir damla (kan) bile damlatmamıştı. Nihayet onlar Sa'd’ın hükmüne razı olmuşlar, bu sebeple Sa'd bu (hakemliğe) gönderilmiş, O da (gidip) erkeklerinin öldürülmesine, müslümanların kendilerinden yararlanmaları için kadınlarının ve çocuklarının sağ bırakılmasına hükmetmişti. O zaman Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); "Haklarında Allah'ın hükmüne isabet ettin!" buyurmuştu. Onlar dörtyüz kişi idiler. Öldürülmeleri bitirilince (Sad'ın) damarı yarılmış ve (Sa'd) ölmüştü.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Siyer Kitabı
Konu: Kurayza Ahalisinin Sad B. Muazın Hükmüne Razı Olmaları
2565-) Bize Abdullah b. Salih haber verip (dedi ki), bana el-Leys rivâyet edip (dedi ki) bana Ukayl, İbn Şihâb'dan rivâyet etti (ki, O şöyle demiş): Bana Ebu Seleme b. Abdirrahman haber verdi ki, Abdullah b. Adiyy b. Hamra ez-Zühri şöyle dedi: Ben Resûlüllah'ı (sallallahü aleyhi ve sellem), bineğinin üzerinde olduğu halde el-Hazvera'da dururken gördüm. O (Mekke'ye hitaben) şöyle buyuruyordu: "Vallahi şüphesiz sen Allah'ın arzının en hayırlısı ve Allah'ın arzının Allah'a en sevimli olanısın. Şayet ben, (Allah'tan gelen emirle) senden çıkarılmamış olsaydım, (senden) çıkmazdım."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Siyer Kitabı
Konu: I Peygamberin Mekkeden Çıkarılması
2566-) Bize Saîd ibnu'r-Rebi' rivâyet edip (dedi ki), bize Şu'be, Süleyman'dan, (O da) Mücahid'den (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: Hazret-i Âişe dedi ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Ölülere sövmeyin! Çünkü onlar önden gönderdikleri şeylere (amellerine) ulaşmışlardır!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Siyer Kitabı
Konu: Ölülere Sövme Yasağı Hakkında
2567-) Bize Ubeydullah b. Mûsa, İsrail'den, (O) Mansur'dan, (O) Mücahid'den, (O) Tâvûs'tan, (O da) İbni Abbas'tan (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: Mekke'nin fethedildiği gün Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Bu fetihten sonra (Medine'ye) hicret etmek yoktur! Fakat cihad ve (iyi bir) niyetle (herhangi bir yere göç etmek) vardır. Savaşa çıkmanız istendiğinde ise savaşa çıkın!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Siyer Kitabı
Konu: Mekkenin Fethinden Sonra Hicret Etmek Yoktur
2568-) Bize el-Hakem b. Nafi', Hariz b. Osman'dan, (O) İbn Ebi Avf’tan -ki O, Abdurrahman'dır-, (O da) İbn Ebi Hind el-Beceli'den -ki bu, selef-i (salihinden) idi-, (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Muaviye'nin yanında, O tahtının üzerinde oturuyorken hicret etme konusunu görüştüler de O (yani Muaviye) şöyle dedi: Ben Hazret-i Peygamber'i (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyururken işittim: "Tevbe (imkânı) kesilmedikçe hicret kesilmeyecektir! -(Bunu) üç (kere buyurmuştu).- Tevbe (imkânı) ise, güneş batış yerinden doğuncaya kadar kesilmeyecektir."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Siyer Kitabı
Konu: Şüphesiz Hicret Kesilmeyecektir
2569-) Bize Yezid b. Harun haber verip (dedi ki), bize Muhammed b. Amr, Ebu Seleme'den, (O da) Ebu Hüreyre'den (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Hicretin (fazileti) olmasaydı Ensar'dan bir kişi olmak (isterdim!)."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Siyer Kitabı
Konu: Hicret Olmasaydı Ensardan Bir Kişi Olurdum
2570-) Bize Haccâc b. Mihhâl haber verip (dedi ki), bize Hammâd b. Seleme, Yahya b. Saîd'den, (O) Saîd b. Yesâr'dan, (O da) Ebu Hüreyre'den (naklen) rivâyet etti ki, Nebiyyullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "On kişinin başkanı hiç kimse yoktur ki, Kıyamet günü (hesap yerine, ortaya çıkacak) hakikat ister onu serbest bıraksın, ister hapsetsin, elleri boynuna bağlanmış olarak getirilmiş olmasın!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Siyer Kitabı
Konu: Başkan Olma Hususunda Sert Davranma
2571-) Bize Ebu'l-Velid haber verip (dedi ki), bize Şu'be rivâyet edip (dedi ki), bana Amr haber verip dedi ki; ben Abdullah ibnu'l-Haris'i, Ebu Kesir'den (naklen) rivâyet ederken işittim, O demiş ki, ben Abdullah b. Amr'ı, Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) rivâyet ederken işittim ki, O şöyle buyurmuş: "Haksızlık etmekten sakının! Çünkü haksızlık etmek, Kıyamet günü karanlıklara, (zorluk ve işkencelere sebep olur)."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Siyer Kitabı
Konu: Haksızlık Etme Yasağı Hakkında
2572-) Bize el-Hakem b. Nafi' haber verip (dedi ki), bize Şuayb, ez-Zühri'den haber verdi (ki, O şöyle demiş): Bana Saîd ibnu'l-Müseyyeb haber verdi ki, Ebu Hureyre şöyle demiş: Gerçekten Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Şüphe yok ki, Allah bu dini günahkâr adamla da güçlendirir!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Siyer Kitabı
Konu: Allah, Bu Dini Günahkârla Da Güçlendirir
2573-) Bize Ebu'l-Muğire haber verip (dedi ki), bize Safvân rivâyet edip (dedi ki), bana Ezher b. Abdillah el-Harazi, Ebu Amir Abdullah b. Luhayy el-Hevzeni'den, (O da) Muaviye b. Ebi Süfyan'dan (naklen) rivâyet etti ki; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (birgün) içimizde ayağa kalkıp şöyle buyurdu: "Şunu iyi bilin, muhakkak ki sizden önceki ehl-i kitab yetmiş iki dini topluluğa ayrıldılar. Şüphesiz bu ümmet ise yetmiş üç (dini topluluğa) ayrılacaktır. (Bunlardan) yetmiş ikisi Cehennem'de, biri Cennet'te olacaktır!" Abdullah (ed-Dârimî) dedi ki: "(Ezher b. Abdillah'ın mensup olduğu) el-Heraz, Yemen ahalisinden bir kabiledir."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Siyer Kitabı
Konu: Bu Ümmetin Fırkalara Ayrılması Hakkında
2574-) Bize Haccâc b. Minhâl rivâyet edip (dedi ki), bize Hammâd b. Zeyd, el-Ca'd Ebu Osman'dan rivâyet etti (ki, O şöyle demiş): Bize Ebu Reca’ el-Utaridi rivâyet edip şöyle dedi: Ben İbn Abbas'ı, Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) rivâyet ederken işittim ki, O şöyle buyurmuş: "Kim başkanından hoşlanmadığı bir şey görürse sabretsin! Çünkü gerçek şu ki, cemaatten bir karış ayrılan ve öylece ölen hiç kimse yoktur ki, cahiliye ölümü gibi ölmüş olmasın!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Siyer Kitabı
Konu: İtaat Etmenin Ve Cemaate Bağlılığın Gerekliliği Hakkında
2575-) Bize Ebu'l Velid haber verip (dedi ki), bize İkrime b. Ammâr rivâyet edip (dedi ki), bize İyâs b. Seleme, babasından, (O da) Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle buyurdu: "-Kim bize karşı silah çekerse bizden değildir!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Siyer Kitabı
Konu: Kim Bize Karşı Silah Taşırsa Bizden Değildir
2576-) Bize el-Hakem b. Nafî’, Şuayb b. Ebi Hamza'dan, (O da) ez-Zühri'den (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: Muhammed b. Cübeyr b. Mut'im, Muaviye'den rivâyet ediyordu ki, O; kendisi, Kureyş'ten bir elçi heyeti içinde yanındayken şöyle demiş: Ben gerçekten Resûlüllah'ı (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyururken işittim: "Muhakkak ki bu (devlet başkanlığ) işi, dini ayakta tuttukları sürece, kendileriyle düşmanlaşacak herkesi Allah'ın yüzü koyun (Cehennem'e) düşüreceği Kureyş'te (olacaktır!)"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Siyer Kitabı
Konu: Başkanlık Kureyşte Olacaktır
2577-) Bize Muhammed b. Yusuf, Süfyan'dan, (O) Sa'd b. İbrahim'den, (O) Abdurrahman b. Hürmüz el-A'rec'den, (O da) Ebu Hüreyre'den (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Kureyş, Ensar, Muzeyne, Cuheyne, Eşlem, Ğıfar ve Eşca'; bunların Allah ve Resûlunden başka dostları yoktur!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Siyer Kitabı
Konu: Kureyşin Üstünlüğü Hakkında
2578-) Bize Haccâc b. Mihhâl rivâyet edip (dedi ki), bize Hammâd b. Seleme, Ali b. Zeyd'den, (O) Ab dur rahman b. Ebi Bekre'den, (O da) babasından (naklen) rivâyet etti ki, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Ne dersiniz, eğer Eşlem ve Gıfar, iki müttefik olan Esed ve Gatafan'dan daha hayırlı iseler, bunların kaybettiklerine inanır mısınız?" (Sahabe-i Kiram) "evet!" dediler. (Hazret-i Peygamber de); "İşte onlar gerçekten bunlardan daha hayırlıdır!" buyurdu. (Daha sonra Hazret-i Peygamber), sesini yükselterek; "Peki ne dersiniz, eğer Muzeyne ve Cuheytie, Temim ve Amir b. Sa'sa'a'dan daha hayırlı iseler, bunların kaybettiklerine inanır mısınız?" buyurdu. (Sahabe-i Kiram yine); "evet!" dediler. (Hazret-i Peygamber de); "İşte onlar gerçekten bunlardan daha hayırlıdır" buyurdu.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Siyer Kitabı
Konu: Kureyşin Üstünlüğü Hakkında
2579-) Bize Abdullah b. Mesleme rivâyet edip (dedi ki), bize Süleyman -ki O, İbnu'l-Muğire'dir-, Humeyd b. Hilâl'den, (O) Abdullah ibnu's-Samit'ten, (O da) Ebu Zerr'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Allah Ğıfar'ı bağışlasın! Allah Eslem'e ise barışıklık ve huzur versin!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Siyer Kitabı
Konu: Eşlem Ve Ğıfarın Üstünlüğü
2580-) Bize el-Hakem ibnu'l-Mübarek haber verip (dedi ki), bize Abdulaziz, Mûsa b. Ukbe'den, O Abdullah b. Dinar'dan, (O da) ibn. Ömer'den naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Allah Ğıfar'ı bağışlasın! Allah Eslem'e ise barışıklık ve huzur versin! Usayye ise Allah Resûlü'ne başkaldırmıştır!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Siyer Kitabı
Konu: Eşlem Ve Ğıfarın Üstünlüğü
2581-) Bize Ebu Nuaym haber verip (dedi ki), bize Şerik, Simâk'tan, (O) İkrime'den, (O da) İbn Abbas'tan (naklen) -...Şerik'e denilmiş ki, "(O da) Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) mi?" O da; "evet!" demiş-, rivâyet etti ki, (O şöyle buyurmuş): "İslam'da (haksız ve geçersiz) andlaşma yapmak yoktur! Cahiliyyede yapılmış olan (haklı ve geçerli) andlaşmanın ise İslam sadece sağlamlığını ve ciddiyetini artırır!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Siyer Kitabı
Konu: İslamda Haksız Ve Geçersiz Andlaşma Yapmak Yoktur!
2582-) Bize Ebu Nuaym haber verip (dedi ki), bize Şu'be rivâyet edip şöyle dedi: Ben Muaviye b. Kurreye; "Enes zikreder miydi ki; Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), en-Numan b. Mukarrin'e; "Bir topluluğun kızkardeşlerinin oğlu, onlardandır" buyurmuştu?" diye sordum; O da; "evet!" dedi.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Siyer Kitabı
Konu: Bir Topluluğun Azadlısı Mevlâsı Ve Kızkardeşlerînin Oğlu Onlardandır
2583-) Bize Saîd ibnu'l-Muğîre rivâyet edip (dedi ki), bize İsa b. Yunus, Kesir b. Abdillah'tan, (O) babasından), (O da) dedesinden (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Bir topluluğun azâdlısı ("mevlâ"sı) onlardandır. Bir topluluğun andlaşmalısı ("halif'i) onlardandır. Bir topluluğun kızkardeşlerinin oğlu da onlardandır!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Siyer Kitabı
Konu: Bir Topluluğun Azadlısı Mevlâsı Ve Kızkardeşlerînin Oğlu Onlardandır
2584-) Bize Müslim b. İbrahim rivâyet edip (dedi ki), bize Hişam ed-Destuvâî rivâyet edip (dedi ki), bize Katâde, Şehr b. Havşeb'den, (O) Abdurrahman b. Ganm'dan, (O da) Amr b. Harice'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Ben Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) devesinin yanındaydım da O'nu şöyle buyururken işitmiştim: "Kim babasını ve kendisini âzâd etmiş olan efendilerini bile bile terkederek babasından başkasına neseb iddia ederse veya kendisini, âzâd edenleri olan efendilerinden başkasına ait gösterirse, Allah'ın, Meleklerin ve bütün insanların laneti onun üzerine olsun! Ondan ne tevbe, ne de fidye kabul olunur!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Siyer Kitabı
Konu: Kendisini, Âzâd Edenleri Olan Efendilerinden Başkasına Ait Gösteren Kimse Hakkında
2585-) Bize Saîd b. Amir, Şu'be'den, (O) Asım'dan, (O) Ebu Osman'dan, (O da) Sa'd ile Ebu Bekre'den (naklen) haber verdi ki, onlar rivâyet etmişler ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuş: "Kim babasından başkasına, onun kendi babası olduğunu bildiği halde neseb iddia ederse, ona Cennet haram olur!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Siyer Kitabı
Konu: Kendisini, Âzâd Edenleri Olan Efendilerinden Başkasına Ait Gösteren Kimse Hakkında
2586-) Bize Ebu Nuaym haber verip (dedi ki), bize Zekeriyya, eş-Şa'bi'den, O'nun şöyle dediğini rivâyet etti: Ben en-Nu'man b. Beşir'i işittim, şöyle diyordu: Ben Resûlüllah'ı (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyururken işittim: "Helâl bellidir, haram da bellidir. Bu ikisinin arasında ise, halktan birçok kimsenin, (helâl mı, haram mı olduğunu) bilmediği şüpheli şeyler vardır. Artık kim şüpheli şeylerden sakınırsa, o dinini ve ırzını kurtarmış olur. Kim de şüpheli şeylerin içine düşerse, haramın içine düşmüş olur. Tıpkı, (içine girilmesi yasaklanmış) bir koruluğun çevresinde hayvan otlatan çoban gibi!... Bu (çobanın, hayvanlarıyla, yasaklanmış koruluğun) içine girmesi muhtemeldir. Muhakkak ki, her hükümdarın, (içine girilmesini yasaklamış olduğu) bir koruluğu vardır. Şüphe yok ki, Allah'ın koruluğu da yasakladığı şeylerdir. İyi bilin ki, vücudda bir et parçası vardır. O iyi olduğunda bütün vücud iyi olur. O bozuk olduğunda bütün vücud bozulmuş olur. İyi bilin ki, bu (et parçası) kalbdir!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Alışveriş Kitabı
Konu: Helal Bellidir, Haramda Bellidir! Hadisi Hakkında
2587-) Bize Saîd b. Âmir haber verip (dedi ki), bize Şu'be, Yezid b. Ebi Meryem'den, (O da) Ebu'l-Havra’ es-Sa'di'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Ben el-Hasan b. Ali'ye, "Resûlüllah'tan (sallallahü aleyhi ve sellem) aklında ne kalmış?" dedim, O da şöyle cevap verdi: Bir adam Ona, ne olduğunu bilmediğim bir mesele sormuştu da O şöyle buyurmuştu: "Sen, seni şüpheye düşüren şeyleri bırak, şüpheye düşürmeyen şeylere bak!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Alışveriş Kitabı
Konu: Seni Şüpheye Düşüren Şeyleri Bırak, Şüpheye Düşürmeyen Şeylere Bak! Hadisi
2588-) Bize Süleyman b. Harb rivâyet edip (dedi ki), bize Hammâd b. Seleme, ez-Zehrani Abdusselam'dan, (O) Eyyûb b. Abdillah b. Mikrez el-Fihri'den, (O da) Vâbısa b. Ma'bed el-Esedi'den (naklen) rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Vâbısa'ya; "Sen sevab ve günahı sormaya mı geldin?" buyurmuştu. (Vâbısa) sözüne devamla dedi ki, ben de; "evet!" demiştim. (Vâbısa) sözüne şöyle devam etti: Bunun üzerine O, parmaklarını birleştirip onlarla göğsüne vurmuş ve üç defa; "Sen fetvayı kendinden iste, sen fetvayı kalbinden iste, Ey Vâbısa!" buyurmuş, (sonra da sözüne şöyle devam etmişti): "İyi ve sevap, canın kendisiyle sükûn, kalbin kendisiyle huzur bulduğu şeydir. Kötü ve günah ise, insanlar sana fetva verseler de, onlar sana (farklı) açıklamada bulunsalar da, insanın içine oturan, insanın gönlünde gidip gelen şeydir!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Alışveriş Kitabı
Konu: Seni Şüpheye Düşüren Şeyleri Bırak, Şüpheye Düşürmeyen Şeylere Bak! Hadisi
2589-) Bize Haccâc b. Minhâl rivâyet edip (dedi ki), bize Hammâd b. Seleme rivâyet edip (dedi ki), bize Ali b. Zeyd, Ebu Hurre er-Rekaşi'den, (O da) amcasından (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: Ben "teşrik günleri"nin orta gününde Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) devesinin yularını tutuyor, halkı Ondan mene diyordum. Derken O, (yapmakta olduğu konuşmasında) şöyle buyurmuştu: "İyi bilin ki, cahiliyye dönemindeki her faiz kesinlikle kaldırılmıştır! Dikkat edin! Şüphesiz Allah hükmetmiştir ki, kaldırılacak ilk faiz de Abbas b. Abdilmuttalib'in faizidir. Ana paralarınız sizindir. (Böylece) ne haksızlık etmiş, ne de haksızlığa uğramış olursunuz!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Alışveriş Kitabı
Konu: Cahiliyye Döneminde Olan Faiz Riba Hakkında
2590-) Bize Ebu Nuaym haber verip (dedi ki), bize Süfyan, Ebu Kays'tan, (O) Huzeyl'den, (O da) Abdullah'tan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) faiz yiyenle yedirene lanet okumuştu.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Alışveriş Kitabı
Konu: Faiz Yiyenle Yedirene Lanet Okumak Hakkında
2591-) Bize Ahmed b. Abdillah b. Yunus rivâyet edip (dedi ki), bize İbn Ebi Zi'b, Saîd el-Makburi'den, (O da) Ebu Hüreyre'den (naklen) rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Andolsun ki, mutlaka bir zaman gelecek, kişi malı hangi yolla, helâl bir yolla mı, haram bir yolla mı aldığına aldırış etmeyecektir!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Alışveriş Kitabı
Konu: Faiz Yeme Hususunda Sert Davranma Hakkında
2592-) Bize Kabîsa haber verip (dedi ki), bize Süfyan, Mansur'dan, (O) İbrahim'den, (O) Umare b. Umeyr'den, (O) halasından, (O da) Hazret-i Âişe'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Şüphe yok ki, kişinin en haklı olarak yediği şey, kazancının en temizinden olan şeydir. Şüphesiz çocuğu da onun kazancının en temizindendir!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Alışveriş Kitabı
Konu: Çalışıp Kazanmak Ve Kişinin Eliyle İş Yapması Hakkında
2593-) Bize Ebu Nuaym haber verip (dedi ki), bize Süfyan, Abdullah'tan -ki O, İbn Osman b. Huseym'dir-, (O) İsmail b. Rifâa'dan, (O) babasından, (O da) dedesinden (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (birgün) el-Baki'a doğru çıkmıştı da (alış-veriş yapan tüccarı görünce); "Ey tüccar topluluğu!" buyurmuştu. Nihayet onlar başlarını çevirip bakınca da sözüne şöyle devam etmişti: "Ticaretle uğraşan kimseler ("tüccar") Kıyamet günü günahkârlar ("fuccâr") olarak hasredileceklerdir. Ancak Allah'tan korkanlar, yeminlerinde ve sair sözlerinde doğru söyleyenler hariç!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Alışveriş Kitabı
Konu: Ticaretle Uğraşan Kimseler Hakkında
2594-) Bize Kabîsa haber verip (dedi ki), bize Süfyan, Ebu Hamza'dan, (O) el-Hasan'dan, (O) Ebu Saîd'den, (O da) Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) haber verdi ki, O şöyle buyurmuş: "Doğru, güvenilir tacir; Peygamberler, sıddikler ve şehidlerle beraber olacaktır!" Abdullah (ed-Dârimî); "el-Hasan'ın Ebu Saîd'den (Hadis) işitmiş olup olmadığına dair hiçbir bilgim yoktur" demiştir. O şöyle de demiştir: "(Seneddeki) bu Ebu Hamza, İbrahim'in talebe-arkadaşıdır ve O, Meyimin el-A'ver'dir."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Alışveriş Kitabı
Konu: Doğru Tacir Hakkında
2595-) Bize Ya'lâ b. Ubeyd rivâyet edip (dedi ki), bize İsmail b. Kays, Cerir b. Abdillah'tan rivâyet etti ki, O şöyle demiş: "Ben Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem), namazı dosdoğru (ve devamlı) kılmak, zekatı vermek ve her müslümanın iyiliğini istemek üzere biat etmiştim!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Alışveriş Kitabı
Konu: İyilikseverlik Hakkında
2596-) Bize Muhammed ibnu's-Salt rivâyet edip (dedi ki),bize Ebu Âkil Yahya ibnu'l-Mutevekkil rivâyet edip dedi ki, bana el-Kasım b. Abdillah, Salim'den, (O da) İbn Ömer'den (naklen) haber verdi ki; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (birgün) Medine pazarında bir yiyeceğe rastlamıştı da güzelliği hoşuna gitmişti. Bu sebeple Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) elini içine sokmuş, ancak (içinden) dıştaki gibi olmayan bir şey çıkarmıştı. Bunun üzerine O, yiyecek sahibine hoşnudsuzluğunu ifade etmiş, sonra şöyle buyurmuştu: "Müslümanlar arasında aldatma yoktur! Bizi aldatan, bizden değildir!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Alışveriş Kitabı
Konu: Aldatma Yasağı Hakkında
2597-) Bize Saîd ibnu'r-Rebi' rivâyet edip (dedi ki), bize Şu'be, Süleyman'dan, O'nun şöyle dediğini rivâyet etti: Ben Ebu Vâil'i, Abdullah'tan, (O da) Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen rivâyet ederken) işittim ki, O şöyle buyurmuş: "Sözünde durmayan herkesin Kıyamet günü bir sancağı olacak ve "bu, falanın vefasızlığının (alâmetidir)" denilecek."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Alışveriş Kitabı
Konu: Sözünde Durmama Hakkında
2598-) Bize Ahmed b. Halid rivâyet edip (dedi ki), bize Muhammed b. İshak, Muhammed b. İbrahim'den, (O) Saîd ibnu'l-Müseyyeb'den, (O da) Ma'mer b. Abdillah b. Nafi b. Nadle el-Adevi'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Ben Resûlüllah'ı (sallallahü aleyhi ve sellem) iki defa; "Ancak günahkâr kimse ihtikâr yapar!" buyururken işitmiştim.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Alışveriş Kitabı
Konu: İhtikâr Yasağı Hakkında
2599-) Bize Muhammed b. Yusuf, İsrail'den, (O) Ali b. Sahm'den, (O) Ali b. Zeyd b. Cud'an'dan, (O) Saîd İbnu'l-Müseyyeb'den, (O) Hazret-i Ömer'den, (O da) Hazret-i Peygamberden (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) haber verdi ki, O şöyle buyurmuş: "(Satmak için bir yerden mal) getiren rızıklanır, ihtikâr eden ise lanetlenir!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Alışveriş Kitabı
Konu: İhtikâr Yasağı Hakkında
2600-) Bize Amr b. Avn, Asım'dan haber verdi (ki, O şöyle âemiş): Bize Hammâd b. Seleme, Humeyd, Sabit ve Katâde'den, (onlar da) Enes'ten (naklen) haber verdiler ki, O şöyle dedi: Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında fiyatlar artmıştı da halk; "Ya Resûlüllah, fiyatlar arttı. Bu sebeple sen bizim için fiyat belirle!" demişlerdi. O zaman Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştu: "Şüphe yok ki, yaratan, dürüp yayan, (daraltıp genişleten, pahalılığı-ucuzluğu meydana getiren), rızık veren ve fiyat belirleyen Allah'tır! Ben ise Rabb'ime, sizden hiç kimsenin, kendisine bir kan veya bir mal (meselesi) sebebiyle yapmış olduğum bir haksızlıktan dolayı peşime düşmemiş olduğu bir halde kavuşmayı ümid ederim!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Alışveriş Kitabı
Konu: Müslümanların Malları İçin Fiyat Belirleme Yasağı Hakkında
2601-) Bize Ahmed b. Yûnus rivâyet edip (dedi ki), bize Zuheyr rivâyet edip (dedi ki), bize Mansur ibnu'l-Mu'temir, Rib'iy b. Hıraş'tan rivâyet etti ki, Huzeyfe onlara rivâyet edip şöyle demiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuş: "Melekler sizden öncekilerden bir adamın ruhunu almışlar ve "herhangi bir iyilik işlemiş miydin?" demişler. O da; "hayır" demiş. Onlar; "hatırlamaya çalış" demişler. O zaman O şöyle demiş: Ben insanlarla borç verip alırdım da genç adamlarıma, darda olana süre tanımalarını, zengin olandan (borcu alırken bazı noksanlarına) göz yummalarını emrederdim!" (Hazret-i Peygamber, sözüne devamla) şöyle buyurmuş: "(Bunun üzerine) Allah, (meleklerine); "Siz de onun (kusurlarına) göz yumun!" buyurmuş. "

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Alışveriş Kitabı
Konu: Kolaylık Gösterme Hakkında
2602-) Bize Sâid b. Amir, Saîd'den, (O) Katâde'den, (O) Salih Ebu'l-Halil'den, (O) Abdullah ibnu'l-Haris'ten, (O da) Hakim b. Hizam'dan (naklen) haber verdi ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Satıcı ile alıcı birbirlerinden ayrılmadıkları sürece (yaptıkları alışveriş işlemini bozmakta) muhayyerdirler. Onlar eğer doğru söyler ve (gerekli) açıklamalarda bulunurlarsa, alışverişleri bereketlendirilir. Eğer yalan söyler ve (eşya ile paranın kusurları gibi, açıklanması gereken şeyleri) gizlerlerse, alışverişlerinin bereketi yok edilir."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Alışveriş Kitabı
Konu: Satıcı İle Alıcı Birbirlerinden Ayrılmadıkları Sürece Muhayyerdirler Hadisi Hakkında