Sünen-i Dârimî Hadis Kitabı

1953-) Bize Ebu Asım, el-Muemmel ve Ebu Nuaym, Eymen b. Nabil'den, (O da) Kudâme b. Abdillah b. Ammar el-Kilabi'den (naklen) haber verdiler ki, O şöyle demiş: Ben Resûlüllah'ı (sallallahü aleyhi ve sellem), cemreleri, kırmızıya mail kumral bir deve üzerinde atarken görmüştüm. Orada ne vurma, ne itme-kakma, ne "çekil, çekil!" (gibi sözler) vardı.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Hac Menasıkı Kitabı
Konu: Cemreleri Taşları, Binek Üzerinden Atmak Hakkında
1954-) Bize Zekeriyya b. Abde haber verip (dedi ki), bize Ubeydullah b. Amr, Abdulkerim'den -ki O, el-Cezeri'dir-, (O) Saîd b. Cübeyr'den, (O) İbn Abbas'tan, (O da) el-Fadl'dan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: (Veda Haccı'nda) Resûlüllah’ın terkisindeydim. O, cemreyi atıncaya kadar telbiye getirmeye devam etmişti.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Hac Menasıkı Kitabı
Konu: Cemreleri Taşları, Binek Üzerinden Atmak Hakkında
1955-) Bize Osman b. Ömer haber verip (dedi ki), bize Yunus, ez-Zühri'den (naklen) haber verdi ki; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) o mescide, yani Mina Mescidi'ne yakın olan Cemre'yi attığı zaman ona her bir taşta tekbir getirerek yedi taş atarmış. Sonra (bu Cemre'nin) önüne gelir ve kıbleye dönmüş bir halde ellerini kaldırarak dururmuş. O, bu duruşu uzatırmış. Ardından ikinci Cemre'ye gelip ona da, her bir taş attığında tekbir getirerek yedi taş atar, sonra dönüp gidermiş. Sonra vadi (kenarına) yakın olan sol tarafa iner, (ayakta durup) ellerini kaldırarak dua edermiş. Sonra Akabe'nin yanındaki Cemreye gelip ona da, her bir taş attığında tekbir getirerek yedi taş atarmış. Peşinden, yanında durmayarak dönüp gidermiş. Ez-Zühri demiştir ki; "Ben, Salim b. Abdillah'ı, bu Hadisi, babasından, (O da) Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) rivâyet ederken işittim." (Ez-Zühri, sözünün devamında) şöyle demiştir: "İbn Ömer de bunu yaparmış, (yani cemreleri böylece atarmış)."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Hac Menasıkı Kitabı
Konu: Taşları Vadinin İçinden Atmak Ve Her Taş Atmada Tekbir Getirmek
1956-) Bize Ebu Nuaym haber verip (dedi ki), bize Abdulaziz -ki O, el-Mâcişûn'dur-, Abdurrahman'dan -ki O, İbnu'l-Kasım'dir-, (O) el-Kasım'dan, (O da) Hazret-i Âişe'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte aklımızdan sadece hac yapmayı geçirerek yola çıkmıştık. Derken Şerif denilen yere geldiğimizde ben hayız olmuştum. Sonra kurban kesme, (yani bayramın 1.) günü olduğunda temizlenmiştim. O zaman Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) beni göndermiş, ben de ifada tavan yapmıştım. Sonra bir sığır eti getirilmişti. Ben; "nedir bu?" demiştim. Onlar da: "Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), hanımlarının yerine sığır kurban kesti" cevabını vermişlerdi.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Hac Menasıkı Kitabı
Konu: Sığır, Kurbanlık Devenin Yerine Geçer
1957-) Bize Ali b. Abdillah el-Medini haber verip (dedi ki), bize Hişam b. Yusuf rivâyet edip (dedi ki), bize İbn Cüreyc rivâyet edip (dedi ki), bana Abdulhamid b. Cübeyr, Safiyye bint Şeybe'den haber verdi (ki, O şöyle demiş): Bana Ümmü Osman bint Ebi Süfyan haber verdi ki, İbn Abbas şöyle demiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Kadınların (saçlarını) tıraş etmeleri gerekmez. Kadınların, (saçlarını) sadece kısaltmaları gerekir!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Hac Menasıkı Kitabı
Konu: Kadınların, Saçlarını Tıraş Etmeleri Gerekmez Diyen Kimseler
1958-) Bize Muhammed b. Yusuf haber verip (dedi ki), bize Süfyan, Abdullah'tan, (O) Nafi'den, (O) İbn Ömer'den, (O da) Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) rivâyet etti ki, O; "Allah (saçlarını) tıraş edenlere merhamet etsin!" buyurdu. "Kısaltanlara da!" denildi. (Hazret-i Peygamber yine); "Allah (saçlarını) tıraş edenlere merhamet etsin!" buyurdu. O, dördüncüsü (defada) "Kısaltanlara da (merhamet etsin!)" buyurdu.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Hac Menasıkı Kitabı
Konu: Tıraş Etmenin Kısaltmaya Üstünlüğü
1959-) Bize Ebu Nuaym haber verip (dedi ki), bize Abdulaziz -ki O, İbn Ebi Seleme el-Mâcişûn'dur-, ez-Zühri'den, (O) İsa b. Talha'dan, (O da) Abdullah b. Amr'dan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: (Veda Haccı'nda) Resûlüllah'ı (sallallahü aleyhi ve sellem) (Akabe) Cemresi'nin yanında, kendisine (bazı şeyler) sorulurken görmüştüm. Derken bir adam; "ya Resûlüllah, (cemreyi) atmadan kurban kestim, (ne buyurursunuz?)" demiş, (Hazret-i Peygamber de); "(Cemreni) at Hiçbir mahzuru yoktur!" buyurmuştu. Bir diğeri; "Ya Resûlüllah, kurban kesmeden önce tıraş oldum, (ne buyurursunuz?)" demiş, (Hazret-i Peygamber yine); "Kurbanını kes. Hiçbir mahzuru yoktur!" buyurmuştu. (Abdullah b. Amr, sözünün devamında) şöyle dedi: Böylece (o gün Hazret-i Peygamber'e, sırasından) ne öne alınan, ne de sonraya bırakılan hiçbir şey sorulmamıştı ki, O; "Yap! Hiçbir muhzuru yoktur!" buyurmuş olmasın.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Hac Menasıkı Kitabı
Konu: Hac İbadetlerinde Bir Şeyi Bir Şeyden Öne Alan Kimseler Hakkında
1960-) Bize Musedded haber verip (dedi ki), bize Yahya rivâyet edip (dedi ki), bize Malik b. Enes rivâyet edip (dedi ki), bize ez-Zühri, İsa b. Ta İha'dan, (O da) Abdullah b. Amr'dan (naklen) rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Veda Haccı'nda halkın (meselelerini dinlemeye) durmuş. Derken bir adam O'na; "ya Resûlüllah", demiş, "(kurban) kesmemden önce tıraş oldum, (ne buyurursunuz?)" "(Hazret-i Peygamber); "Hiçbir mahzuru yoktur!" buyurmuş. (Başka bîr adam); "bilmedim, (cemreyi) atmamdan önce (kurban) kestim, (ne buyurursunuz?) demiş. (Hazret-i Peygamber yine); "Hiçbir mahzuru yoktur!" buyurmuş. Böylece (o gün Hazret-i Peygamber'e, sırasından) önceye veya sonraya alınan hiçbir şey sorulmamış ki, O; "Hiçbir mahzuru yoktur!" buyurmuş olmasın. Abdullah (ed-Dârimî) dedi ki: "Ben bu (Hadisin zahirinin delalet ettiği) görüşü kabulleniyorum. Kûfeliler ise işi sıkı tutuyorlar."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Hac Menasıkı Kitabı
Konu: Hac İbadetlerinde Bir Şeyi Bir Şeyden Öne Alan Kimseler Hakkında
1961-) Bize Abdulvehhab b. Saîd haber verip (dedi ki), bize Şuayb b. İshak, Hişam b. Urve'den, (O) babasından, (O da) Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) hedy'lerinin çobanı Naciye el-Eslemi'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem), (kesilme yerlerine ulaşmadan) telef olacak olan hedy'leri ne yapacağımı sormuştum da, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştu: "Telef olacak olan (yani telef olacağı anlaşılan) her kurbanlık deveyi kes, sonra (kurbanlık alameti olarak boynuna takılan) pabucu kanının içine at, sonra da onu halkla başbaşa bırak da (etini alıp) yesinler!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Hac Menasıkı Kitabı
Konu: Mekkede Kurban Edilmek Üzere Gönderilen Deve Veya Sığır Telef Olacağı Zaman Sünnete Uygun Olarak Yapılacak Şey
1962-) Bize Muhammed b. Saîd haber verip (dedi ki), bize Hafs b. Ğıyâs, Hişam b. Urve'den, (O) babasından, (O da) Naciye'den (naklen) onun, (yani bir önceki Hadisin) benzerini rivâyet etti.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Hac Menasıkı Kitabı
Konu: Mekkede Kurban Edilmek Üzere Gönderilen Deve Veya Sığır Telef Olacağı Zaman Sünnete Uygun Olarak Yapılacak Şey
1963-) Bize Ya'lâ b. Ubeyd ve Ebu Nuaym haber verip dediler ki, bize el-A'meş, İbrahim'den, (O) el-Esved'den, (O da) Hazret-i Âişe'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: "Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir defasında, Harem'de kurban edilmek üzere koyun göndermişti."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Hac Menasıkı Kitabı
Konu: Haremde Kesilecek Kurbanlarda Koyun Yeterli Olur Diyen Kimseler
1964-) Bize Ebu'l-Velid et-Tayâlisî haber verip (dedi ki), bize Şu'be, Katâde'den rivâyet etti ki, O şöyle demiş: Ben Ebu Hasan'ı, İbn Abbas'tan (naklen) rivâyet ederken işittim ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (Veda Haccı'na giderken) öğle namazını Zu’l-Huleyfe'de kılmış, sonra kurbanlık bir deve (getirilmesini) istemiş. (Getirilince) de, hörgücünün sağ tarafından bir çizik çizmiş, sonra (parmağıyla sıkıp) oradan kan çıkarmış, (ve böylece onu işaretlemiş). (Hazret-i Peygamber) onun boynuna iki pabuç da takmış. Ardından binek devesi getirilmiş. Üstüne oturup da (deve) el-Beydan'ın üzerine çıkınca ise, hac niyetiyle telbiye getirmiş.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Hac Menasıkı Kitabı
Konu: Kurbanlık Hayvana Bir Belirti Koymanın Nasıl Yapılacağı Hakkında
1965-) Bize Ebu'n-Nadr Haşini İbnu'l-Kasım haber verip (dedi ki), bize Şu'be rivâyet edip dedi ki, Katâde bana haber verip dedi ki, ben Enes'i, Resûlüllah'tan (sallallahü aleyhi ve sellem) anlatırken işittim ki, (Hazret-i Peygamber) bir "bedene" süren bir adam görmüş (ve adama); "Ona bin!" buyurmuş. (Adam); "şüphesiz o, bedenedir" demiş. (Hazret-i Peygamber tekrar), "Ona bin!" buyurmuş. (Adam yine); "şüphesiz o, bedenedir" demiş. (Hazret-i Peygamber tekrar); "Yazıklar olsun sana, ona bin!" buyurmuş.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Hac Menasıkı Kitabı
Konu: Bedeneye Binilmesi Hakkında
1966-) Bize Muhammed b. Yusuf haber verip (dedi ki), bize Süfyan, Yunus b. Ubeyd'den, (O) Ziyad b. Cübeyr'den, (O da) İbn Ömer'den (naklen) rivâyet etti ki, O, bir adamın, bir bedeneyi, (kurban etmek için) yere çöktürdüğünü görmüş de, bunun üzerine şöyle demiş: "Onu salıver, (kalksın da), Hazret-i Muhammed'in (sallallahü aleyhi ve sellem) Sünnetine uyarak, (onu, bir bacağı) bağlı, (geri kalan üç ayağının üzerinde) ayakta olduğu halde (boğazla!)"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Hac Menasıkı Kitabı
Konu: Mekkede Kurban Edilmek Üzere Gönderilen Develerin Ayakta Oldukları Halde Boğazlanmaları Hakkında
1967-) Bize İshak b. İbrahim haber verip dedi ki, bana Ebu Kurre -ki O, Mûsa b. Tarık'tır-, benim kıraatim yoluyla İbn Cüreyc'den haber vermiş ki, O şöyle demiş: Bana Abdullah b. Osman b. Huseyn, Ebu'z-Zübeyr'den, (O da) Cabir b. Abdillah'tan (naklen) rivâyet etti ki, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), el-Cirâne Umresi'nden döndüğünde Ebu Bekr'i Hac (Emiri olarak) göndermiş, biz de O'nunla beraber gelmiştik. Nihayet el-Arc denilen yere geldiğimizde (bizi) sabah namazına çağırmıştı. Sonra, (namaza başlama) tekbiri almaya yöneldiği zaman, arkasında bir deve böğürtüsü işitmiş, bunun üzerine tekbir almayı bırakıp şöyle demişti: "Bu, Resûlüllah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem) devesinin, yani el-Ced'a'nın böğürtüsü! Muhakkak ki Resûlüllah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem) hac yapma hakkındaki kanaati değişti. Belki (gelen) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'dir de, biz O'nunla namaz kılarız." Bir de ne görelim, (devenin) üzerinde Ali var. zaman Ebu Bekr;"(Hac) emiri misin, yoksa elçi misin?" diye sormuş, O da şu cevabı vermişti: "Hayır. (Ben), Resûlüllah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem), haccın durak yerlerinde insanlara okumak üzere Berâe (Tevbe) Sûresinin başından 30 küsur ayetle gönderdiği bir elçiyim!" Derken Mekke'ye gelmiştik. Sonra Terviye (gününden) bir önceki gün olunca Ebu Bekr kalkıp halka bir konuşma yapmış ve onlara hac ibadetlerinden bahsetmişti. O, (konuşmasını) bitirince Ali kalkmış ve halka, Berâe (Sûresinin baş tarafından 30 küsur ayeti) bitirinceye kadar okumuştu. Sonra kurban bayramının birinci günü gelmiş, biz de akın akın (Mekke'ye) dönmüştük. Ebu Bekr (Mekke'ye) döndüğünde (yine) halka bir konuşma yapmış ve onlara "ifâda" (ziyaret tavaflarından), kurban kesmelerinden ve (diğer) hac ibadetlerinden bahsetmişti. O, (konuşmasını) bitirince Ali (yine) kalkmış ve halka, Berâe'nin (sözkonusu ayetlerini) sonuna kadar okumuştu. Daha sonra "Nefr-i Evvel: Birinci Ayrılma" (yani bayramın üçüncü) günü olduğunda Ebu Bekr (yine) kalkıp halka bir konuşma yapmış ve onlara, nasıl ayrılacaklarını, (cemreleri) nasıl atacaklarını anlatmış, böylece onlara hac ibadetlerini öğretmişti. O, (konuşmasını) bitirince Ali (yine) kalkmış ve halka, Berâe'nin (sözkonusu ayetlerini) bitirinceye kadar okumuştu.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Hac Menasıkı Kitabı
Konu: Hac Mevsiminin Hutbesi Hakkında
1968-) Bize Ebu Hatim Eşhel b. Hatim haber verip (dedi ki), bize İbn Avn, Muhammed'den, (O) Abdurrahman b. Ebi Bekre'den, (O da) babasından (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: O gün (yani kurban bayramının birinci günü) olduğunda Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), erkek deve mi, dişi deve mi olduğunu bilemediğim bir devenin üzerine oturdu. Bir insan da (devenin) hıtâmını=yularını -veya O, "zimâmını=yularını" demişti-, tutmuştu. Derken (Hazret-i Peygamber); "(Bu gün), hangi gün?" buyurdu. (Ebu Bekre) dedi ki, "o zaman biz, O'nun, bu (güne) isminden başka bir isim vereceğini zannettiğimiz için sustuk." Bunun üzerine; "(Bu gün) yevm-i nahr, (yani kurban bayramının birinci günü) değil mi?" buyurdu. Biz; "evet" dedik. Sonra; "Bu (ay), hangi aydır?" buyurdu. (Ebu Bekre) dedi ki; "biz (yine) O'nun, bu (aya) isminden başka bir isim vereceğini zannetiğimizden sustuk." O da; "(Bu ay) Zilhicce değil mi?" buyurdu. Biz; "evet" dedik. (Hazret-i Peygamber, sonra); "Bu (şehir), hangi şehirdir?" buyurdu. (Ebu Bekre) dedi ki; "biz (yine) O'nun, bu (şehre) isminden başka bir isim vereceğini zannederek sustuk." O da; "(Bu şehir), Belde-i (Tayyibe-i Mekke) değil mi?" buyurdu. Biz; "evet" dedik. (Hazret-i Peygamber de) sözüne şöyle devam etti: "İşte, muhakkak ki aranızda kanlarınız, mallarınız ve ırzlarınız; bu ayınızda, bu şehrinizde, bu gününüze hürmet edildiği gibi hürmete lâyıktırlar, (haramdırlar). Dikkat edin! Burada hazır bulunan, (duyduklarını, gördüklerini) hazır bulunmayana ulaştırsın! Çünkü burada kazır bulunan kimse, belki, (duyduklarını, gördüklerini) kendisinden daha anlayışlı, daha iyi koruyucu olan kimseye ulaştırır!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Hac Menasıkı Kitabı
Konu: Kurban Bayramının Birinci Günündeki Hutbe Hakkında
1969-) Bize Ya'lâ haber verip (dedi ki), bize el-A'meş, İbrahim'den, (O) El-Esved'den, (O da) Hazret-i Âişe'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: (Hac esnasında) Safiyye hayız olmuştu. Sonra nefr-i (sani, yani bayramın 4. günü) gelip (de hâlâ temizlenemeyince), kendilerine ait bir dil ile; "Hay boğazına acı saplanasıca! Hay kökü kesilesice!" diyerek (hayıflandı). Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); "Sen bayramın birinci günü (ziyaret) tavafı yapmamış miydin?" buyurdu. O; "Evet, (yapmıştık)" dedi. (Hazret-i Peygamber de); "Öyleyse (bineğine) bin!" buyurdu.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Hac Menasıkı Kitabı
Konu: Kadın Ziyaret Tavafından Sonra Hayız Olabilir?
1970-) Bize Sehl b. Hammâd, Şu'be'den, (O) el-Hakem'den, (O) İbrahim'den, (O) el-Esved'den, (O da) Hazret-i Âişe'den (naklen) onun, (yani bir önceki Hadisin) benzerini rivâyet etti.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Hac Menasıkı Kitabı
Konu: Kadın Ziyaret Tavafından Sonra Hayız Olabilir?
1971-) Bize Muhammed b. Yezid el-Bezzar haber verip (dedi ki), bize Süfyan b. Uyeyne, Ebu İshak'tan, (O da) Zeyd b. Yusey'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: (Hacca giderken, arkadan bize ulaştığında) Ali'ye; "ne ile, (hangi emirlerle) gönderildin?" diye sorduk. O da şu cevabı verdi: "(Şu) dört şeyle gönderildim: Cennet'e sadece inanmış olan nefis girecektir; Kabe'yi hiçbir çıplak tavaf etmeyecektir; müslümanlar ve kâfirler hacda, bu yıllarından sonra bir araya gelmeyeceklerdir. Kiminle Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) arasında (süresi belli) bir antlaşma varsa, onun antlaşması (bitiş) müddetine kadar (geçerlidir). Kimin (böyle) bir antlaşması yoksa, onun (serbest) dolaşma müddeti) dört aydır. -Yani bayramın birinci gününden sonra onlara Zilhicce ayından 20 gün mühlet verin ve onları dört aydan (yani Rebiulahir'in onundan) sonra da (bulduğunuz yerde) öldürün!-"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Hac Menasıkı Kitabı
Konu: Kabeyi Hiçbir Çıplak Tavaf Etmeyecek
1972-) Bize Ubeydullah b. Abdilmecid es-Sakafi rivâyet edip (dedi ki), bize Şu'be rivâyet edip (dedi ki), bana Ebu Kaza'a haber verip (dedi ki), Muhacir'i şöyle derken işittim: Cabir b. Abdillah'a Kabe'ye (veda edilmesi) esnasında ellerin kaldırılması sorulmuştu da O şöyle demişti: "Bunu sadece yahudiler yaparlardı. Biz Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte hac yapmıştık da, bu (el kaldırma işini) yapmamıştık."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Hac Menasıkı Kitabı
Konu: Hacı Kâbe’ye Veda Ettiğinde Ellerini Kaldırmaz
1973-) Bize Ebu'l-Velid ile Haccac haber verip dediler ki, bize Şu'be rivâyet edip (dedi ki), bana Ali b. Müdrik haber verip dedi ki, Ebu Zur'a'yı, Cerir b. Abdillah'tan (naklen) rivâyet ederken İşittim ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Veda Haccı'nda halkın susturulmasını istemiş, sonra şöyle buyurmuş: "Benden sora, birbirinin boynunu vuran kâfirler haline dönmeyin (veya, " birbirinin boynunu vuran kâfirler gibi olmayın!)"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Hac Menasıkı Kitabı
Konu: Müslümanın Canının Haramlığı Hakkında
1974-) Bize Ca'fer b. Avn haber verip dedi ki, bize İsmail b. Ebi Halid rivâyet edip dedi ki; ibn Ebi Evfa'yı şöyle derken işittim: "Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Safa ile Merve arasında, biz kendisini, Mekke müşriklerinden birinin O'na bir taş ulaştırmasından (veya "atmasından") koruduğumuz bir halde sa'y etmişti."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Hac Menasıkı Kitabı
Konu: Safa İle Merve Arasında Say Etmek Hakkında
1975-) Bize Sehl b. Hammâd haber verip (dedi ki), bize Şu'be, el-Hakem'den, (O) Ali b. Hüseyin'den, (O da) Meryan ibnu'l-Hakem'den (naklen) rivâyet etti ki, O (yani Mervan), Hazret-i Ali ile Hazret-i Osman'a Mekke ile Medine arasında tanık olmuştu. O sırada Hazret-i Osman (halkı) "mut'a" (haccından) menediyordu. Hazret-i Ali bunu görünce ikisi (yani hac ve umre) için birden niyet edip telbiye getirmiş ve "Hac ve Umre'ye birlikte niyetle lebbeyk!" demişti. Bunun üzerine (Hazret-i Osman); "Beni, bunu menederken görüyorsun. Sen yine onu yapıyorsun?" demiş, (Hazret-i Ali) de şöyle cevap vermişti: "Resûlüllah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem) Sünnetini, insanlardan birinin sözüyle terkedecek değilim!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Hac Menasıkı Kitabı
Konu: Kıran Haccı Hakkında
1976-) Bize Yezid b. Harun haber verip (dedi ki), bize Humeyd, Enes'ten rivâyet etti ki, O, Hazret-i Peygamber’i (sallallahü aleyhi ve sellem); "Umre ve hac niyetiyle Lebbeyk!" buyururken işitmişti.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Hac Menasıkı Kitabı
Konu: Kıran Haccı Hakkında
1977-) Bize Saîd b. Amir, Habib ibnu'ş-Şehid'den, (O) Bekr b. Abdillah'tan, (O da) Enes'ten (naklen) haber verdi ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), o ikisine (yani umre ve hacca) birden niyet edip telbiye getirmişti. (Bekr b. Abdillah dedi ki): Sonra İbn Ömer'le karşılaştım ve O'na, Enes'in (bu) sözünü haber verdim de O; "(Hazret-i Peygamber) sadece hacca niyet edip telbiye getirmişti!" dedi. Bunun üzerine Enes'in yanına dönüp O'na, İbn Ömer'in sözünü haber verdim. O da şu karşılığı verdi: "Bizi çocuktan başka bir şey saymıyorlar!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Hac Menasıkı Kitabı
Konu: Kıran Haccı Hakkında
1978-) Bize Âmr b. Avn rivâyet edip (dedi ki), bize Süfyan b. Uyeyne, Ebu'z-Zübeyr'den, (O) Abdullah b. Babah'tan, (O da) Cübeyr b. Mut’im'den (naklen) rivâyet etti ki, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuş: "Abd-i Menafoğulları! Eğer size bu (devlet idaresi) işinden (bir görev) verilirse, gece veya gündüz, istediği saatte tavaf yapan veya namaz kılan hiç kimseyi (bunlardan) men etmeyin!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Hac Menasıkı Kitabı
Konu: Namaz Vaktinin Dışında Tavaf Yapmak
1979-) Bize Mussedded rivâyet edip (dedi ki), bize Yahya b. Saîd rivâyet edip (dedi ki), bize Ubeydullah rivâyet edip (dedi ki), bana Nafî, İbn Ömer'den (naklen) haber verdi ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (Veda Haccı'nı yapmak üzere Mekke'ye giderken) Zu Tuva'da gecelemiş, nihayet sabah olmuş, sonra Mekke'ye girmişti. İbn Ömer de bunu (böyle) yapardı.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Hac Menasıkı Kitabı
Konu: Kabeye Gündüz Girmek Hakkında
1980-) Bize Abdullah b. Saîd haber verip (dedi ki), bize Ukbe b. Halici, Ubeydullah'tan rivâyet etti (ki, O şöyle demiş): Bana Nafi', İbn Ömer'den (naklen) rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Mekke'ye, üst dağ yolundan girer, (oradan) alt dağ yolundan çıkarmış.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Hac Menasıkı Kitabı
Konu: Hacı Mekkeye Hangi Yoldan Girer?
1981-) Bize Abdullah b. Saîd haber verip (dedi ki), bize Ukbe b. Halid, Ubeydullah'tan, (O) Nafi'den, (O da) İbn Ömer'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: "Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ayağını (devesinin) üzengisine sokunca ve devesi tam doğrulunca Zu’l-Huleyfe Mescidi'nden yüksek sesle telbiye getirmeye (başlamıştı)."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Hac Menasıkı Kitabı
Konu: Hac Yapacak Olan Kimse Ne Zaman Yüksek Sesle Telbiye Getirmeye Başlar?
1982-) Bize Osman b. Muhammed b. Ebi Şeybe ve Muhammed b. Ahmed b. Ebi Halef haber verip dediler ki, bize Süfyân, Eyyub b. Mûsa'dan, (O) Nubeyh b. Vehb'den, (O) Ebân b. Osman'dan, (O da) babasından (naklen) rivâyet etti ki, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ihramlı hakkında şöyle buyurdu: "(İhramlı) gözlerinden rahatsız olduğunda onlara sabır otu özsuyu süre(bili)r"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Hac Menasıkı Kitabı
Konu: İhramlı, Gözlerinden Rahatsız Olduğunda Ne Yapar?
1983-) Bize Haşim ibnu'l-Kasım haber verip (dedi ki), bize Şu'be, Amr b. Dinar'dan rivâyet etti ki, O şöyle demiş: Ben İbn Ömer'i, şöyle derken işittim: "Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (Veda Haccında) gelip Kabeyi tavaf etmiş ve Makam-ı (İbrahim'in) yanında iki rekât namaz kılmış, sonra da Safa'ya dönmüştü." Şu'be demiş ki; bana Eyyub da, Amr b. Dinar'dan, (O da) İbn Ömer'den (naklen) rivâyet etti ki, O; "Sünnet olan budur!" demiştir.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Hac Menasıkı Kitabı
Konu: Kişi Tavaftan Sonra Nerede Namaz Kılar?
1984-) Bize Muhammed b. Yusuf, İbn Uyeyne'den, (O) Süleyman el-Ahve'den, (O) Tâvûs'tan, (O da) İbn Abbas'tan (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: (Eskiden) halk, (haccin sonunda hemen) etrafa dağılırlardı. Bunun için Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştu: "Hiçkimse, son işi Kabe'ye (Veda Tavafı yapmak) olmadıkça sakın ayrılmasın!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Hac Menasıkı Kitabı
Konu: Veda Tavafı Hakkında
1985-) Bize Müslim b. İbrahim haber verip (dedi ki), bize Vuheyb rivâyet edip (dedi ki), bize İbn Tâvâs, babasından, (O da) İbn Abbas'tan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: "Hayızlı kadının, ifâda (ziyaret) tavan yaptığında, (veda tavafı yapmadan Mekke'den) ayrılmasına izin ("ruhsat") verildi." (Tâvûs, aynı senede göre) sözüne şöyle devam etmiştir: Önceki sene İbn Ömer'i; "(hayızlı kadın, veda tavafı yapmadan) ayrılmaz!" (derken) işitmiştim. Sonra O'nu, şöyle derken işittim: "O ayrılır." Çünkü Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara izin ("ruhsat" vermiştir!)

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Hac Menasıkı Kitabı
Konu: Veda Tavafı Hakkında
1986-) Bize Abdullah b. Salih, şöyle diyerek haber verdi: Bana el-Leys rivâyet edip (dedi ki), bana Ukayl, İbn Şihâb'dan rivâyet etti ki, O şöyle demiş: Bana Tâvûs el-Ye mâni haber verdi ki, O; Abdullah b. Ömer'i, kendisine; kadınların, bayramın birinci günü ifâda (ziyaret) tavafını yaptıkları halde (daha sonra) hayız olduklarında (Mekke'den) ayrılmadan önce Kabe'ye (veda) tavafi yapmalarına engel olunması (meselesi) sorulurken işitmiş de O, (buna cevap olarak) şöyle demiş: "Muhakkak ki Âişe, (bu konuda) kadınlara tanınan bir kolaylıktan ("ruhsaf'tan) bahsederdi." Bu (soru-cevap Hadisesi), Abdullah b. Ömer'in ölümünden bir yıl önce olmuştu.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Hac Menasıkı Kitabı
Konu: Veda Tavafı Hakkında
1987-) Bize Ya'lâ haber verip (dedi ki), bize İsmail -yani İbn Ebi Halid-, Amir'den, (O da) Mesrûk'tan (naklen) rivâyet etti ki; O, Hazret-i Âişe'ye (şöyle) demiş: "Mü'minlerin annesi! Doğrusu bazı insanlar hedy'ini bir adamla (Mekke'ye) gönderiyor ve "şu şu yere ulaştığında onun boynuna (kurbanlık alâmeti olarak) bir gerdanlık tak" diyor, (adam) bu yere ulaştığında da o, hacılar ihamdan çıkıncaya kadar "ihramlı" olarak kalıyor, (buna ne buyurursunuz?)" (Mesrûk) sözüne şöyle devam etmiş: O zaman ben O'nun, perde arkasından el çırpışını duydum. Sonra şöyle dedi: "Andolsun ki ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) İçin, (hedy'lerine takacağı) gerdanlıklar bükerdim. Sonra o hedylerini Kabe'ye gönderirdi. (Fakat) kendisine, hacılar dönünceye kadar, adama hanımından helâl olan şeylerden hiçbiri haram olmazdı!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Hac Menasıkı Kitabı
Konu: Beldesinde Mukîm Olduğu Halde Hedyini Mekkeye Gönderen Kimse Hakkında
1988-) Bize el-Hakem b. Nafi' haber verip (dedi ki), bize Şuayb, ez-Zühri'den haber verdi ki, O şöyle demiş: Bana Urve ibnu'z-Zübeyr ile Amra bint Abdirrahman haber verdiler ki, Hazret-i Âişe şöyle dedi: "Ben Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) hedylerinin (kurbanlık alâmeti olan) gerdanlıklarını bükerdim de, O, hedylerini gerdanlıkları takılmış olarak gönderir, kendisi ise Medine'de kalır ve hedy'leri (Mekke'de) kesilinceye kadar hiçbir şeyden uzaklaşmazdı."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Hac Menasıkı Kitabı
Konu: Beldesinde Mukîm Olduğu Halde Hedyini Mekkeye Gönderen Kimse Hakkında
1989-) Bize İshak haber verip (dedi ki), bize Veki rivâyet edip (dedi ki), bize İsrail, İbrahim b. Muhacir'den, (O) Yusuf b. Mahek'ten, (O) kendisini hayırla yadettiği annesi Museyke'den, (O da) Hazret-i Âişe'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: "Ya Resûlüllah, senin için Mina'da, seni gölgelendirecek bir bina yapalım mı?" demiştim de, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştu: "Hayır. Mina, (oraya) önce varanların deve çökertme yeridir!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Hac Menasıkı Kitabı
Konu: Minada Bina Yapmanın Mekruhluğu
1990-) Bize Abdullah b. Halid haber verip (dedi ki), bize Malik b. Enes, İbn Şihâb'dan, (O da) Enes b. Malik'ten (naklen) rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Mekke'ye fetih yılı, başında miğfer olduğu halde girmişti. Sonra onu (başından) çıkardığında bir adam yanına gelip; "ya Resûlüllah! Bakın, şu İbn Hatal! Kabe'nin örtülerine tutunmuş. (Onu ne yapalım?)" demiş, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de; "Onu öldürün!" buyurmuştu. b. Halid demiştir ki; Malik'ten kıraat yoluyla ise, O'nun şöyle dediği nakledildi: İbn Şihâb dedi ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) o gün ihramlı da değilmiş.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Hac Menasıkı Kitabı
Konu: Mekkeye Ne Hac, Ne De Umre İhramı Olmaksızın Girmek Hakkında
1991-) Bize İsmail b. Ebân haber verip (dedi ki), bize Muaviye b. Ammar ed-Duhni, Ebu'z-Zübeyr'den, (O da) Cabir'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Mekke'yi fethettiğinde oraya, başında siyah biı sarık var iken, ihramsız olarak girmişti. İsmail dedi ki, (Muaviye) bu (Hadisi), babasıyla birlikte olan Ebu'z-Zübeyr'den işitmişti.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Hac Menasıkı Kitabı
Konu: Mekkeye Ne Hac, Ne De Umre İhramı Olmaksızın Girmek Hakkında
1992-) Bize Musedded rivâyet edip (dedi ki), bize Yahya, İbn Cüreyc'den rivâyet etti ki, O şöyle demiş: Bana el-Hasan b. Müslim ile Abdulkerim el-Cezeri haber verdiler ki, Mücahid onlara haber vermiş ki, Abdurrahman b. Ebi Leyla kendisine haber vermiş ki, Hazret-i Ali O'na haber vermiş ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisine, O'nun kurbanlık develerinin ("bedene'lerinin) başında durmasını ve "bedene"lerinden, kasaplıkları için hiçbir şey vermeyerek onların tamamını; etlerini, derilerini, çullarını dağıtmasını emretmişti.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Hac Menasıkı Kitabı
Konu: Kasaba, Kurbanlardan Hiçbir Şey Verilmez
1993-) Bize Ebu Nuaym haber verip (dedi ki), bize Cerir b. Hazım rivâyet edip dedi ki, Abdullah b. Ubeyd b. Umeyr'i, Abdurrahman b. Ebi Amir'den, (O da) Cabir'den (naklen anlatırken) işittim ki, (Cabir) şöyle demiş: Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) sırtlan sorulmuştu da O; "(Sırtlan) bir av hayvanıdır, îhramlı kimse onu avladığında, onun için bir koç (kurban etmesi gerekir)" demişti.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Hac Menasıkı Kitabı
Konu: Sırtlan Avlamanın Cezası Hakkında
1994-) Bize Ebu Asım, İbn Cüreyc'den, (O) Abdullah b. Ubeyd b. Umeyr'den, (O da) Abdurrahman b. Abdillah b. Ebi Ammar'dan (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: Cabir b. Abdillah'a; "sırtlan (etini) yiyebilir miyim?" diye sordum. "Evet" dedi. "O, av hayvanı mıdır?" dedim. "Evet" dedi. "Bunu Resûlüllah'tan (sallallahü aleyhi ve sellem) mı duydun?" dedim. "Evet" dedi. Ebu Muhammed (ed-Darimi'ye); "sırtlan hakkında ne dersin, onun (etini) yer misin?" denildi. O da; "ben onun (etini) yemeği kerih görüyorum" dedi.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Hac Menasıkı Kitabı
Konu: Sırtlan Avlamanın Cezası Hakkında
1995-) Bize Abdullah b. Saîd haber verip (dedi ki), bize Ebu Usame, Ubeydullah'tan, (O) Nafi'den, (O da) İbn Ömer'den (naklen) rivâyet etti ki; el-Abbas b. Abdilmuttalib, (hacılara zemzem) suyu dağıtma işinden dolayı Mina geceleri Mekke'de gecelemesi için Resûlüllah'tan (sallallahü aleyhi ve sellem) izin istemiş, (Hazret-i Peygamber) de O'na izin vermişti.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Hac Menasıkı Kitabı
Konu: Mina Gecelerinde Bir Sebepten Dolayı Mekkede Geceleyen Kimse Hakkında
1996-) Bize Saîd ibnu'l-Muğîre, İsa b. Yunus'tan, (O da) Ubeydullah b. Ömer'den (naklen) onun, (yani bir önceki Hadisin) benzerini rivâyet etti.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Hac Menasıkı Kitabı
Konu: Mina Gecelerinde Bir Sebepten Dolayı Mekkede Geceleyen Kimse Hakkında
1997-) Bize Saîd b. Amir, Şu'be'den, (O) Katâde'den, (O da) Enes'ten (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) alaca renkli, güzel boynuzlu iki koçu, besmele çekerek ve tekbir getirerek kurban kesmişti. Andolsun ki, ben O'nu, bu (iki koçu), ayağını yan taraflarının üzerine koyarak eliyle keserken görmüştüm. (Şube demiştir ki, ben Katâde'ye); "bunu (Enes'ten) sen işittin mi?" dedim. O da; "evet" dedi.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kurbanlar Kitabı
Konu: Kurbanda Sünnet Olan
1998-) Bize Ahmed b. Halid haber verip (dedi ki), bize Muhammed b. İshak, Yezid b. Ebi Habib'den, (O) Ebu Ayyâş'tan, (O da) Cabir b. Abdillah'tan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bayram günü iki koç kurban kesmişti de, bunları (kıbleye) doğru çevirdiğinde şöyle buyurmuştu: "Şüphesiz ben, Hakk'a yönelerek yüzümü, gökleri ve yeri yaratmış olan (Allah'a) çevirdim ve ben, (O'na) ortak koşanlardan değilim. Şüphesiz benim namazım, ibadetlerimi hayatım, ve ölümüm, alemlerin Rabb'i olan Allah içindir. Onun hiçbir ortağı yoktur. Ben bununla emrolundum ve ben müslümanların ilkiyim. Allahım! Şüphesiz bu, Muhammed ve ümmeti için senden ve sanadır!" (Hazret-i Peygamber) sonra Allah'ın adını anmış, (besmele çekmiş), tekbir getirmiş ve (onları) kesmişti.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kurbanlar Kitabı
Konu: Kurbanda Sünnet Olan
1999-) Bize Abdullah b. Salih haber verip (dedi ki), bana el-Leys rivâyet edip (dedi ki), bana Halid -yani İbn Yezid- rivâyet edip (dedi ki), bana Saîd -yani ibn Ebi Hilâl-, Âmr b. Müslim'den rivâyet etti (ki, O şöyle demiş): Bana İbnu'l-Müseyyeb haber verdi ki, Hazret-i Ümmü Seleme, Resûlüllah'tan (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) kendisine haber vermiş ki, (Resûlüllah) (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuş: "Kim kurban kesmek isterse, Zilhicce ayının ilk on gününde ne tırnaklarını kessin, ne de saçlarından-kıllarından birşey tıraş etsin!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kurbanlar Kitabı
Konu: İ Peygamberin Sallallahü Aleyhi Ve Selem, Kurbanın Vacip Olmadığına Delil Gösterilen Hadisleri
2000-) Bize Muhammed b. Ahmed haber verip (dedi ki), bize Süfyan rivâyet edip (dedi ki), bana Abdurrahman b. Humeyd, Saîd ibnu'l-Müseyyeb'den, (O) Hazret-i Ümmü Seleme'den, (O da) Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle buyurdu: "(Zilhicce ayının ilk) on günü girdiği ve biriniz kurban kesmek istediği zaman, ne saçlarından-kıllarından, ne de tırnaklarından hiçbir şeye dokunmasın!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kurbanlar Kitabı
Konu: İ Peygamberin Sallallahü Aleyhi Ve Selem, Kurbanın Vacip Olmadığına Delil Gösterilen Hadisleri
2001-) Bize Halid b. Mahled haber verip (dedi ki), bize Malik, Amr ibnu'l-Haris'ten, (O) Ubeyd b. Feyruz'dan, (O da) el-Bera' b. Azib'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem), kaçınılacak kurbanlıklar sorulmuş, O da şöyle buyurmuştu: "Körlüğü açıkça belli olan tek gözü kör (kurbanlık); topallığı açıkça belli olan topal (kurbanlık); hastalığı açıkça belli olan hasta (kurbanlık); (zayıflıktan dolayı) kemiklerinde ilik kalmamış olan zayıf (kurbanlık)."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kurbanlar Kitabı
Konu: Kurbanlarda Caiz Olmayan Şeyler
2002-) Bize Saîd b. Amir, Şu'be'den, (O) Süleyman b. Abdirrahman'dan, (O da) Ubeyd b. Feyruz'dan naklen şöyle rivâyet etti: El-Bera'ya, Resûlüllah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem) (kesilmelerini) menettiği kurbanlıkları sordum da O, şöyle cevap verdi: "Dört (çeşit kurbanlık, kurban olarak) yeterli olmaz. Körlüğü açıkça belli olan tek gözü kör (kurbanlık); topallığı açıkça belli olan topal (kurbanlık); hastalığı belli olan hasta (kurbanlık); zayıflıktan (dolayı) kemiklerinde ilik kalmamış olan zayıf -veya ayağı kırık-(kurbanlık)." (Ubeyd) sözüne şöyle devam etmiştir: (Sonra el-Bera'ya dedim ki; "peki, ben (kurbanlık hayvanın) dişlerinde bir eksikliğin, kulaklarında bir noksanlığın, boynuzlarında bir nokanlığın olmasından hoşlanmıyorum, (buna ne dersiniz?)" O şöyle cevap verdi: "Öyleyse hoşlanmadığını bırak, fakat onu hiçkimseye haram kılma!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kurbanlar Kitabı
Konu: Kurbanlarda Caiz Olmayan Şeyler