Sünen-i Dârimî Hadis Kitabı

101-) Bize Süleyman b. Harb haber verip (dedi ki) bize Hammâd b. Zeyd, Eyyûb'dan, (o da) Ebû Kılâbe'den (naklen), şöyle dediğini rivâyet etti: Bid'atın taraftarları sapıklığın taraftarlarıdır. Onların varacağı yeri de, başka değil, ancak Cehennem görüyorum. Onları şöyle bir dene (bak! Göreceksin ki), onlardan, bir görüş benimseyip veya bir söz söyleyip de durumu kılıçdan (yani öldürülme cezasından) başka bir sonuca varan hiç kimse yoktur. (Ebû Kılâbe) sonra (şu âyetleri) okudu; "İçlerinden kimi de Allah'a (şöyle) söz vermişdi..." "İçlerinden sadakalar (ın taksimi) hususunda seni ayıplayacaklar da var. " "İçlerinde öyle kimseler vardır ki peygambere eza eder, (onu incitirler.)" İşte onların görüşleri (birbiriyle) uyuşmadı, (ama) onlar kararsızlık ve yalanlamada birleştiler. Bunların da görüşleri uyuşmadı, (ama) kılıçta (yani öldürülmeyi hakketmede) birleştiler. Bunların varacağı yeri cehennemden başka görmüyorum. Hammâd dedi ki; Eyyûb bu hadisi (rivâyet) sırasında veya önceki (hadisi rivâyet) sırasında Ebâ Kılabe'yi kasdederek şöyle demişti: "Vallahi, o, akıl sahibi, derin kavrayışlı alimlerdendi."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Sünnete Uyma
102-) Bize Amr b. Avn, Hâlid b. Abdillah'dan, (o) Atâ'dan, (o) Amir'den, (o da) İbn Mes'ûd ve Huzeyfe'den (naklen) haber verdi ki, o ikisi (yani ibn Mes'ûd ve Huzeyfe) oturuyorlardı. Derken bir adam geldi ve onlara bir şey sordu. Bunun üzerine İbn Mes'ûd, Huzeyfe'ye; "Bana bunu hangi şey için soruyorlar, dersin?" diye sordu. Şöyle cevap verdi: "Onu bilecek, sonra da terkedip (yapmayacaklar!)". O zaman İbn Mes'ûd (soran adama) dönüp şöyle dedi: "Bize Allah'ın Kitabı (Kur'an-ı Kerim'den) bildiğimiz bir şey veya Allah'ın Peygamberi'nden (gelen bildiğimiz) bir sünnet sorarsanız bunu size bildiririz. (Ama) sizin, sonradan çıkardığınız şeylere (cevap vermeye) bizim gücümüz yetmez.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Kitap Ve Sünnette Olmayan Şey Hakkında Cevap Vermekten Sakınmak
103-) Bize Ebu Nuaym haber verip (dedi ki) bize el -Mes'ûdi, Abdulmelik b. Meysere'den, (o da) en -Nezzâl b. Sebre'den (naklen) haber verdi (ki en -Nezzâl) şöyle dedi: Abdullah Kûfe'de hiçbir konuşma yapmamıştır ki onda hazır bulunmuş olmayayım. Bir gün kendisine, hanımını sekiz talâkla boşayan bir adam(ın durumu) ve buna benzer şeyler sorulduğunda şöyle dediğini işittim, "O, dediği gibidir." ardından şöyle dedi: "Şüphe yok ki Allah Kitâb'ını indirmiş, açıklamasını yapmıştır. Binaenaleyh kim işi (açıklamaya uygun) tarafından yaparsa zaten o (işin hükmü) kendisine açıklanmıştır. Kim de (açıklamaya) aykırı hareket ederse, vallahi biz sizin aykırı hareketlerinize cevap vermeye) güç yetiremeyiz.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Kitap Ve Sünnette Olmayan Şey Hakkında Cevap Vermekten Sakınmak
104-) Bize Ebu'l -velîd et -Tayâlisî haber verip (dedi ki) bize Şu'be rivâyet edip (dedi ki) bana Abdulmelik b. Meysere haber verip şöyle dedi: Ben en -Nezzâl b. Sebre'nin şöyle dediğini işittim: Abdullah'ın yanında bulunuyordum. Bir haram kılma konusunda ona bir erkekle bir kadın geldi. Neticede (onlara) şöyle dedi: "Allah (dinini) açıklamıştır. Binaenaleyh kim işi (açıklamaya uygun) tarafından yaparsa zaten o (işin hükmü) açıklanmıştır. Kim de (açıklamaya) aykırı hareket ederse, valahi biz sizin aykırı hareketinize güç yetiremeyiz.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Kitap Ve Sünnette Olmayan Şey Hakkında Cevap Vermekten Sakınmak
105-) Bize Abdullah b. Saîd haber verip (dedi ki) bize Hafs, Eş'as'dan (o da) İbn Sirin'den (naklen) rivâyet etti ki o (yani ibn Sîrin) kendi görüşüyle hüküm vermez, sadece duymuş olduğu şeyi söylerdi.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Kitap Ve Sünnette Olmayan Şey Hakkında Cevap Vermekten Sakınmak
106-) Bize Abdullah b. Sa'îd haber verip (dedi ki) bize Ali b. Assâm'ın babası Assam, el -A'meş'den, onun şöyle dediğini rivâyet etti: İbrahim'i, bir şey hakkında kendi görüşüyle hüküm verirken hiç duymadım.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Kitap Ve Sünnette Olmayan Şey Hakkında Cevap Vermekten Sakınmak
107-) Bize Ebu'n -Nu'mân haber verip (dedi ki) bize Ebû Avâne, Katâde'den, onun şöyle dediğini rivâyet etti: "Otuz seneden beri kendi görüşümle hüküm vermedim." Ebû Hilâl demiş ki; (o) "Kırk seneden beri..." (demişti).

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Kitap Ve Sünnette Olmayan Şey Hakkında Cevap Vermekten Sakınmak
108-) Bize Mahled b. Mâlik rivâyet edip (dedi ki) bize Hakkâm b. Selm, Ebû Hayseme'den, (o da) Abdulaziz b. Refî'den (naklen) rivâyet etti (ki Abdulaziz) şöyle dedi: Ataya bir şey sorulmuş, o (da) "Bilmiyorum" demişti. Ona; "O konuda kendi görüşünü söylemez misin?" dendi. (Bunun üzerine) o şöyle cevap verdi: "Yer yüzünde benim görüşümün din edinilmesinden, Allah'dan haya ederim."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Kitap Ve Sünnette Olmayan Şey Hakkında Cevap Vermekten Sakınmak
109-) Bize İsmail b. Ebân haber verip (dedi ki) bana Hatim -ki o İbn İsmail'dir - İsa'dan, (o da) eş -Şa'bî'den (naklen) haber verdi (ki eş -Şa'bî) şöyle dedi. Kendisine bir adam gelip bir şey sormuş, o da; "O konuda İbn Mes'ûd şöyle şöyle derdi" demiş. (Soran adam) "Sen kendi görüşünü bana bildir" demiş. Bunun üzerine (eş -Şa'bî) şöyle demiş: "Şuna şaşmaz mısınız? Ona İbn Mesûd'dan haber verdim. O ise bana kendi görüşümü soruyor! Benim dinim, nazarımda bundan (yani onun hakkında kendi görüşümle bir şey söylemekden) daha üstün ve değerlidir. Vallahi, bir şarkı söylemem, bana, sana görüşümü haber vermemden daha sevimli gelir.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Kitap Ve Sünnette Olmayan Şey Hakkında Cevap Vermekten Sakınmak
110-) Bize İsmail b. Ebân haber verip (dedi ki) bize Hatim -ki o İbn İsmail'dir. - İsa'dan, (o da) eş -Şa'bî'den (naklen) rivâyet etti (ki eş -Şa'bî) şöyle dedi: "Kıyas yapmakdan sakının! Nefsim elinde olan (Allah'a) yemîn olsun ki şayet siz kıyas yapmayı kabul ederseniz kesinlikle haramı helâl, helâli haram yaparsınız. Fakat (en iyisi), Muhammed'in (sallallahü aleyhi ve sellem) ashabından, (ilmi) tesbit edip korumuş olan kimselerden size ulaşan şeylerle amel ediniz."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Kitap Ve Sünnette Olmayan Şey Hakkında Cevap Vermekten Sakınmak
111-) Bize Saîd b. Amir, İbn Avn'dan, (o) Muhammed b. Sîrîn'den, (o da) Alkame'den (naklen) haber verdi (ki Alkame) şöyle dedi: Bir adam Abdullah'a gelip, önceki gece karısını sekiz talakla boşadığını söyledi. (Abdullah) "Tek sözle mi?" dedi. (Adam) "Tek sözle" dedi. (Abdullah) "Bundan dolayı, (daha önce danıştığın kimseler) karını senden (bâin talâkla) ayırmak istiyorlar (değil mi?)" dedi. (Adam) "Evet" dedi. (Alkame) dedi ki; yine ona bir adam gelip karısını yüz talâkla boşadığını söyledi. (Abdullah) "Tek sözle mi?" dedi. (Adam) "Tek sözle" dedi. (Abdullah) "Bundan dolayı (daha önce danıştığın kimseler) karını senden (bâin talâkla ayırmak istiyorlar (değil mi?)" dedi. (Adam) "Evet" dedi. Bunun üzerine Abdullah şöyle dedi: "Kim Allah'ın emrettiği gibi boşarsa şüphe yok ki Allah talâkı (boşamayı) açıklamıştır. Kim de kendisine karşı (işini) karıştırırsa biz de karıştırmasını ona havale ederiz. Vallahi (işi) kendinize karşı karıştırıp da (karıştırmanızın mesuliyetini) biz yüklenecek değiliz. O (boşama işi) dediğiniz gibidir."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Kitap Ve Sünnette Olmayan Şey Hakkında Cevap Vermekten Sakınmak
112-) Bize Süleyman b. Harb haber verip (dedi ki) bize Hammâd b. Zeyd, Yahya b. Sa'îd'den, (o da) el -Kâsım'dan (naklen) rivâyet etti (ki el -Kâsım) şöyle dedi: "Kişinin, Allah'ın üzerindeki hakkını bildikten sonra cahil olarak yaşaması, kendisi için, bilmediği şeyi söylemesinden daha hayırlıdır.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Kitap Ve Sünnette Olmayan Şey Hakkında Cevap Vermekten Sakınmak
113-) Bize Süleyman b. Harb haber verip (dedi ki) bize Hammâd b. Zeyd, Eyyûb'dan, onun şöyle dediğini rivâyet etti: el -Kâsım'a (bir şey) sorulduğunu işitmiştim (de) o şöyle cevap vermişti: "Biz, vallahi, sorduğunuz her şeyi bilmiyoruz. Bilseydik ne (bunu) sizden saklardık, ne de (bunu) sizden saklamamız bize helâl olurdu;.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Kitap Ve Sünnette Olmayan Şey Hakkında Cevap Vermekten Sakınmak
114-) Bize Sa'îd b. Amir, İbn Avn'dan, onun şöyle dediğini haber verdi: el -Kâsım'a, ismini verdiği bir şey sorulmuştu da o şöyle demişti: "Ben meşverete mecbur değilim. (Zaten) ben bundan anlamam, (bu konuda yetkili değilim)."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Kitap Ve Sünnette Olmayan Şey Hakkında Cevap Vermekten Sakınmak
115-) Bize Muhammed b. Kesîr, Süfyân b. Uyeyne'deh, (o da) Yahya'dan (naklen) haber verdi (ki Yahya) şöyle dedi: el -Kâsım'a dedim ki; "Sana, (hakkında) sende (bilgi) bulunmayan şeyin sorulması bana ne zor gelir! Halbuki deden bir devlet başkanı -önder bir alim idi." Şöyle cevap verdi: "Allah katında ve Allah'dan gerçeği kavrayanların katında bundan daha zoru, ilimsiz fetva vermem veya sıka (güvenilir) olmayan kimseden rivâyette bulunmamdır."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Kitap Ve Sünnette Olmayan Şey Hakkında Cevap Vermekten Sakınmak
116-) Bize Amr b. Avn haber verip (dedi ki) bize Hüseyin, el -Avvâm'dan, (o da) el -Museyyeb b. Râfi'den (naklen) haber verdi (ki el -Museyyeb) şöyle dedi: "(Sâhabe-i Kiram), başlarına, hakkında, Resûlüllah'dan (sallallahü aleyhi ve sellem) nakledilen bir haberin bulunmadığı bir mesele geldiğinde, bunun için toplanır ve ortak görüşe varırlardı. Artık hak onların vardıkları görüştedir. Artık hak onların vardıkları görüştedir.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Kitap Ve Sünnette Olmayan Şey Hakkında Cevap Vermekten Sakınmak
117-) Bize Abdullah haber verip (dedi ki) bize Yezîd, el -Avvâm'dan (naklen) bunu (yani bir önceki hadisi) haber verdi.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Kitap Ve Sünnette Olmayan Şey Hakkında Cevap Vermekten Sakınmak
118-) Bize Yahya b. Hassan ve Muhammed İbnu'l -Mübârek haber verip dedi ki, bize Yahya b. Hamza rivâyet edip (dedi ki) bize Ebû Seleme el -Hımsî rivâyet etti ki, ona vehb b. Amr el -Cumehî rivâyet etmiş ki Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Belânın (hükmünde), başınıza gelmesinden önce acele etmeyiniz. Çünkü şayet siz onun (hükmünde), başınıza gelmesinden önce acele etmezseniz, başlarına bu geldiğinde, müslümanların içinde, konuştuğu zaman doğruya ulaştırılacak ve (sözü) isabetli kılınacak olanlar devamlı bulunacaktır. Şayet siz onun (hükmünde) acele ederseniz, arzularınız sizi ihtilâfa düşürür de sonra, -önüne, sağına, soluna işaret ederek - şöyle şöyle (yollar) tutarsınız. "

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Kitap Ve Sünnette Olmayan Şey Hakkında Cevap Vermekten Sakınmak
119-) Bize Muhammed İbnu'l -Mübârek haber verip (dedi ki) bize Yahya b. Hamza rivâyet edip (dedi ki) bana Ebû Seleme rivâyet etti ki; Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) ilerde ortaya çıkacak, ne Kur'an ve ne de Sünnet'te (hükmü) bulunmayan işler (konusunda ne yapılacağı) sorulmuş, o da şöyle buyurmuştur: "O konuda müminlerin âbitleri düşünüp (karar verir)."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Kitap Ve Sünnette Olmayan Şey Hakkında Cevap Vermekten Sakınmak
120-) Bize Ahmed b. Abdillah haber verip (dedi ki) bize Muâz b. Muâz, İbn Avn'dan, onun şöyle dediğini rivâyet etti: el -Kâsım dedi ki; "Şüphe yok ki siz, bizim (önceden) sormadığımız şeyleri soruyor, (önceden) araştırmadığımız şeyleri araştırıyorsunuz. (Hatta) ne olduklarını bilmediğim şeyler soruyorsunuz. Şayet bilseydik, onları sizden saklamamız bile helâl olmazdı.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Kitap Ve Sünnette Olmayan Şey Hakkında Cevap Vermekten Sakınmak
121-) Bize Abdullah b. Salih haber verip (dedi ki) bana el -Leys rivâyet edip (dedi ki) bana Yezîd -ki o İbn Ebî Habîb'dir -, Amr İbnul -Eşca'dan (naklen) rivâyet etti ki Ömer İbnu'l -Hattâb şöyle dedi: Durum şu ki bazı insanlar çıkacak, size karşı Kur'an'ı (değişik şekillerde anlaşılabilecek olan) "benzer âyetler"i (şubuhâtı) ile mücâdele edecekler. O halde onların yakasına sünnetlerle sarılın. Çünkü sünnetleri bilenler Allah'ın Kitâbı'nı daha iyi bilirler.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Kitap Ve Sünnette Olmayan Şey Hakkında Cevap Vermekten Sakınmak
122-) Bize Muhammed b. Uyeyne haber verip (dedi ki) bize Ali -ki o İbn Mushir'dir -, Hişâm'dan -ki o İbn Urve'dir -, (o) Muhammed b. Abdirrahman b. Nevfel'den, (o da) Urve İbnu'z -Zübeyr'den (naklen) rivâyet etti (ki Urve) şöyle dedi: İsrailoğullarının durumu, bir şey olmaksızın mutedil olmaya (normal seyrine) devam etti. Nihayet içlerinde, (muhtelif) milletlerin esirlerinin çocukları yani îsrailoğullarının başkalarından esir aldığı kadınların çocukları olan melezler büyüdü ve onların içinde, (kendi) görüşleriyle hüküm verdiler. Böylece onları sapıttılar."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Kitap Ve Sünnette Olmayan Şey Hakkında Cevap Vermekten Sakınmak
123-) Bize Müslim b. İbrahim haber verip (dedi ki) bize Hammâd b. Zeyd el -Mankırî rivâyet edip (dedi ki) bana babam rivâyet edip şöyle dedi: Bir gün bir adam İbn Ömer'e geldi ve ona, ne olduğunu anlamadığım bir şey sordu. Bunun üzerine İbn Ömer ona şöyle dedi: (Henüz) meydana gelmemiş olan şeyi sorma. Çünkü ben, Ömer İbnu'l -Hattâb'ı, meydana gelmemiş olan şeyin (hükmünü) soranlara lanet ederken işitmiştim."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Fetva Vermekden Hoşlanmama
124-) Bize el -Hakem b. Nâfî' haber verip (dedi ki) bize Şuayb, ez -Zühri'den, onun şöyle dediğini haber verdi: Bize ulaştı ki, Zeyd b. Sabit el -Ensâri'ye, bir işin (hükmü) sorulduğunda o; "Bu, meydana geldi mi?" dermiş. (Soranlar) "Evet" derlerse, o konuda bildiği ve rivâyet ettiği şeyi anlatırmış. Şayet: "Meydana gelmedi " derlerse; "O halde meydana gelinceye kadar onu bırakınız!" dermiş.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Fetva Vermekden Hoşlanmama
125-) Bize İshak b. İbrahim haber verip (dedi ki) bize Ebu'l -Hâşim el -Mahzûmî haber verip (dedi ki) bize Vuheyb rivâyet edip (dedi ki) bize Dâvûd, Amirden, onun şöyle dediğini rivâyet etti: Ammâr b. Yâsir'e bir mesele soruldu. O da; "Bu henüz meydana geldi mi?" diye sordu. (Soranlar) "Hayır" dediler. (Ammâr o zaman) şöyle dedi: "(O halde) meydana gelinceye kadar bizi (rahat) bırakın! Sonra meydana geldiğinde sizin için onu (halletme) zahmetine gireriz."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Fetva Vermekden Hoşlanmama
126-) Bize Muhammed b. Ahmed haber verip (dedi ki) bize Süfyân, Amr'dan, (o da) Tâvûs'dan (naklen) rivâyet etti (ki Tâvûs) şöyle dedi: Ömer, minberin üzerinde şöyle demişti: "(Henüz) meydana gelmemiş olan şeyi soran adamı (vallahi) Allah adına sıkıştıracağım. Zira Allah meydana gelmiş olan şeyi açıklamıştır."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Fetva Vermekden Hoşlanmama
127-) Bize Abdullah b. Muhammed b. Ebî Şeybe haber verip (dedi ki) bize Ebû Fudayl, Atâ'dan (o) Sa'îd'den, (o da) İbn Abbâs'dan (naklen) rivâyet etti (ki İbn Abbâs) şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem) ashabı kadar hayırlı olan hiçbir topluluk görmedim. (Hazret-i Peygamber vefat edinceye kadar ona, hepsi Kur'an'da bulunan sadece onüç mesele sormuşlardı. "Sana haram olan o ayı sorarlar " ve "Sana kadınların ay halini de sorarlar" âyetleri bunlardandır. (İbn Abbâs, sözünün devamında) şöyle dedi: "Onlar, başkasını değil, sadece kendilerine fayda verecek şeyleri sorarlardı. "

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Fetva Vermekden Hoşlanmama
128-) Bize Osman b. Ömer rivâyet edip (dedi ki) bize ibn Avn, Umeyr b. İshak'dan, onun şöyle dediğini haber verdi: Muhakkak ki Resûlüllah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem) ashabından kavuştuklarım, kavuşamadıklarımdan daha çoktur. Ne davranış bakımından onlar kadar yumuşak, (kolaylaştırıcı), ne de onlar kadar az sert (az katı) hiçbir topluluk görmedim.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Fetva Vermekden Hoşlanmama
129-) Bana el -Abbâs b. Süfyân, Zeyd b. Hubâb'dan haber verdi (ki, o şöyle dedi: ) Bana Recâ' b. Ebî Seleme haber verip (dedi ki, Ubâde b. Nusey el -Kindî'den duydum, ona; kendisinin akrabaları (mahremleri) olmayan bir toplulukla beraberken ölen kadının (durumu) soruldu, o da şöyle cevap verdi: Ben öyle topluluklara ulaştım ki onlar ne sizin gösterdiğiniz aşırılığı (katılığı) gösteriyor, ne de sizin meseleleriniz (gibilerini) soruyorlardı.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Fetva Vermekden Hoşlanmama
130-) Bize el -Abbâs b. Süfyân haber verip (dedi ki) bize Zeyd b. Hubâb haber verip (dedi ki) bana Recâ' b. Ebî Seleme haber verip (dedi ki) bana Hâlid b. Hazım, Hişâm b. Müslim el-Kureşî'den, onun şöyle dediğini rivâyet etti: Mercu'd -Dibâc'da İbn Muhayriz'le beraberdim. Derken (bir ara) onun yalnız (kaldığını) gördüm ve kendisine bir mesele sordum. Bunun üzerine o bana şöyle dedi: "Bu meseleleri ne yapacaksın?" Dedim ki; "Bu meseleler olmasaydı, şüphe yok ki ilim (yok olup) giderdi." Şöyle karşılık verdi: "İlim giderdi, deme. Muhakkakki Kur'an okunduğu sürece ilim (yok olup) gitmeyecekdir. Fakat sen, "Fıkıh gider" deseydin (bu, belki daha isabetli olurdu)."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Fetva Vermekden Hoşlanmama
131-) Bize Süleyman b. Harb haber verip (dedi ki bize Hammâd b. Seleme, Dâvûd'dan, (o da) eş -Şa'bî'den (naklen) rivâyet etti ki, Ömer şöyle dedi: "Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz bilmiyoruz, belki biz size, sizin için helâl olmayan bazı şeyler emrediyoruz, belki de biz size, sizin için helâl olan bazı şeyleri haram kılıyoruz. Muhakkakki Kur'an'ın son indirilen âyeti faiz (ribâ) âyetidir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onu bize açıklamadan vefat etmişti. Binaenaleyh sizi şüpheye düşüren şeyleri bırakıp şüpheye düşürmeyen şeylere bakın."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Fetva Vermekden Hoşlanmama
132-) Bize Selm b. Cinâde haber verip (dedi ki) bize İdrîs, amcasından, onun şöyle dediğini rivâyet etti: İbrahim'in yanından çıkmıştım. Karşıma Hammâd çıktı ve bana sekiz mesele konusu verdi. Ben de (bunları) ona, (yani İbrahim'e gidip) sordum. O da dördüne cevap verdi, dördünü cevapsız bıraktı.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Fetva Vermekden Korkan, Aşırılığa Gitmeyi, Bidat İşlemeyi Kerih Gören Kimseler
133-) Bize Kabîsa haber verip (dedi ki) bize Süfyân, Abdulmelik b. Ebcer'den, (o da) Zübeyd'den (naklen) haber verdi (ki Zübeyd) şöyle dedi: İbrahim'e hiç bir şey sormamışımdır kî (bundan dolayı) yüzünde hoşnutsuzluk görmüş olmayayım.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Fetva Vermekden Korkan, Aşırılığa Gitmeyi, Bidat İşlemeyi Kerih Gören Kimseler
134-) Bize Muhammed b. Ahmed haber verip (dedi ki) bize İshak b. Mansûr, Ömer b. Zâ'ide'den, onun şöyle dediğini rivâyet etti: "Kendisine bir şey sorulduğu zaman eş -Şa'bî'den daha çok; "Bu konuda bilgim yok" diyen hiç kimse görmedim".

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Fetva Vermekden Korkan, Aşırılığa Gitmeyi, Bidat İşlemeyi Kerih Gören Kimseler
135-) Bize Ebû Asım İbn Avn'dan haber verip dedi ki; Ben onu (yani İbn Avn'ı), şöyle diyerek anlatırken işittim: "eş -Şa'bî'ye bir şey (bir mesele) geldiği zaman çekinir, İbrahim ise söyler, söyler, söylerdi." Ebû Asım dedi ki; bu konuda eş -Şa'bî, İbn Avn'ın nazarında, İbrahim'den daha iyi bir durumdaydı.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Fetva Vermekden Korkan, Aşırılığa Gitmeyi, Bidat İşlemeyi Kerih Gören Kimseler
136-) Bize Abdullah b. Saîd haber verip (dedi ki) bize Ahmed b. Beşîr haber verip (dedi ki) bize Şu'be, Ca'fer b. İyâs'dan, onun şöyle dediğini rivâyet etti; Sa'îd b. Cübeyr'e dedim ki; "Sana ne oluyor da talâk konusunda hiçbir şey söylemiyorsun?". Şöyle cevap verdi: "Ondan hiçbir şey yoktur ki onu (benden öncekilere) sormuş olmayayım. Fakat (yine de) bir haramı helâl veya bir helali haram yapmayı kerîh görüyor, (bundan korkuyorum)".

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Fetva Vermekden Korkan, Aşırılığa Gitmeyi, Bidat İşlemeyi Kerih Gören Kimseler
137-) Bize Ebû Nuaym haber verip (dedi ki) bize Süfyân, Atâ İbnu's -Sâ'ib'den, onun şöyle dediğini rivâyet etti: Abdurrahman b. Ebî Leyla'yı, şöyle derken işittim: "Şu camide yüzyirmi ensara kavuştum. Onlardan hadis rivâyet eden hiç kimse yoktu ki, bu rivâyet (görevini) (din) kardeşinin kendisinden almasını arzu etmiş olmasın. (Onlardan birine de) bir fetva sorulmazdı ki, fetva verme (görev ve mesuliyetini), (din) kardeşinin kendisinden almasını arzu etmiş olmasın! "

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Fetva Vermekden Korkan, Aşırılığa Gitmeyi, Bidat İşlemeyi Kerih Gören Kimseler
138-) Bize Yûsuf b. Ya'kûb es -Saffâr rivâyet edip (dedi ki) bize Ebû Bekr, Dâvûd'dan, onun şöyle dediğini rivâyet etti: eş -Şa'bî'ye; "Size bir şey sorulduğunda nasıl yapardınız?" diye sordum. Şöyle cevap verdi: "Tam bilene düştün! (Şöyle yapılırdı). Adama (bir şey) sorulduğu zaman, o arkadaşına; "Şunlara fetva ver!" derdi. Bu durum, (her sorulan kimse, meseleyi yanındakine havale ederek) ilk (sorulan kimseye) dönünceye kadar devam ederdi."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Fetva Vermekden Korkan, Aşırılığa Gitmeyi, Bidat İşlemeyi Kerih Gören Kimseler
139-) Bize Ahmed İbnu'l -Haccac haber verip (dedi ki; Süfyân'ı, İbnu'l -Munkedir'den, onun şöyle dediğini (rivâyet ederken) işittim: "Şüphe yok ki alim Allah ile kulları arasına girer. Bianenaleyh o kendisine çıkış yolu arasın!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Fetva Vermekden Korkan, Aşırılığa Gitmeyi, Bidat İşlemeyi Kerih Gören Kimseler
140-) Bize Muhammed b. Kudame haber verip (dedi ki) bize Ebû Usâme, Mis'ar'dan, onun şöyle dediğini rivâyet etti: Ma'n b. Abdirrahman bana bir kitap çıkardı ve, benim için Allah'a yeminetti ki o, babasının (el) yazısıyla (yazıl)mıştır. Bir de gördük ki içinde şöyle yazılı: "Abdullah şöyle dedi: Kendisinden başka hiçbir tanrı olmayan (Allah'a) yemin olsun ki, aşırılığa kaçanlara karşı Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kadar çetin (sert) hiç kimse görmedim. (Ondan sonra) onlara karşı Ebû Bekir kadar çetin hiç kimse görmedim. Ben Ömer'in ise, hiç şüphe yok ki, onlara karşı veya onları daha çok korkutucu olduğunu görüyorum."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Fetva Vermekden Korkan, Aşırılığa Gitmeyi, Bidat İşlemeyi Kerih Gören Kimseler
141-) Bize Ebû Nuaym haber verip (dedi ki) bize Zem'a b. Salih, Osman b. Hâzır el -Ezdî'den, onun şöyle dediğini rivâyet etti: İbn Abbâs’ın huzuruna girip; "Bana tavsiyede bulunun" dedim. Şöyle karşılık verdi: "Peki! Allah'dan korkmalı, doğru yol (istikâmet) üzere olmalısın. (Sünnete) uy, bid'at işleme!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Fetva Vermekden Korkan, Aşırılığa Gitmeyi, Bidat İşlemeyi Kerih Gören Kimseler
142-) Bize Mahled b. Hâlid b. Mâlik haber verip (dedi ki) bize en -Nadr b. Şumeyyil, İbn Avn'dan, (o da) İbn Şîrînden (naklen) haber verdi (ki İbn Sîrin) şöyle dedi: (Sahabe ve diğer ilk müslümanlar) sünnet üzere olanın (doğru) yol üzere olduğu görüşünde idiler.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Fetva Vermekden Korkan, Aşırılığa Gitmeyi, Bidat İşlemeyi Kerih Gören Kimseler
143-) Bize Yûsuf b. Mûsa haber verip (dedi ki) bize Ezher, İbn Avn'dan, (o da) İbn Sîrin'den (naklen) rivâyet etti (ki ibn Sîrin) şöyle dedi: (Kişi) sünnet üzere olduğu sürece (doğru) yol üzerindedir.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Fetva Vermekden Korkan, Aşırılığa Gitmeyi, Bidat İşlemeyi Kerih Gören Kimseler
144-) Bize Ebu'l -Muğire haber verip (dedi ki) bize el -Evzâ'î, Yahya b. Ebî Kesirden, (o da) Ebu Kılâbe'den (naklen) rivâyet etti (ki Ebû Kılâbe) şöyle dedi: Abdullah b. Mes'ûd dedi ki: Dürülüp ortadan kaldırılmadan önce ilmi öğreniniz. Onun durulup ortadan kaldırılması, ehlinin (Ölüp) gitmesidir. Dikkat edin! Aşırılığa kaçmaktan, didik didik etmekten, bidatlardan sakının! "Eski"ye (yani Kur'an'a) yapışın!.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Fetva Vermekden Korkan, Aşırılığa Gitmeyi, Bidat İşlemeyi Kerih Gören Kimseler
145-) Bize Süleyman b. Harb ve Ebu'n -Nu'man, Hammâd b. Zeyd'den, (o da) Eyyûb'dan, (o da) Ebû Kılâbe'den (naklen) rivâyet etti (ki Ebu Kılâbe) şöyle dedi: Abdullah b. Mes'ûd dedi ki; "Dürülüp ortadan kaldırılmadan önce ilme yapışın. Onun dürülüp ortadan kaldırılması, ona sahip olanların giderilip (yok edilmeleridir). İlme yapışın! Çünkü hiçbiriniz ona ne zaman ihtiyaç duyacağını -veya yanındaki (ilme ne zaman) ihtiyaç duyacağını, (duyulacağını) - bilemez. Siz yakında, sizi Allah'ın Kitabı'na (uymaya, ona başvurmaya) davet ettiklerini iddia edecek olan bazı topluluklar bulacaksınız. Halbuki kendileri onu sırtlarının arkasına atmışlardır, (onu uygulamamaktadırlar). Binaenaleyh ilme yapışın. Bid'at işlemekden sakının, aşırılığa kaçmaktan sakının, didik didik etmekten sakının. "Eski"ye (yani Kur'an'a) yapışm.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Fetva Vermekden Korkan, Aşırılığa Gitmeyi, Bidat İşlemeyi Kerih Gören Kimseler
146-) Bize Ebu'n -Nu'mân haber verip (dedi ki) bize Hammâd b. Zeyd rivâyet edip (dedi ki) bize Yezîd b. Hâzim, Süleyman b. Yesâr'dan (naklen) rivâyet etti ki, Sabîğ isminde bir adam Medine'ye geldi ve, Kur'an’ın müteşâbih (âyetlerini) sormaya başladı. Bunun üzerine Ömer (radıyallahü anh) ona, (yanına gelmesi için haber) gönderdi. Onun için de hurma sapları hazırlamıştı. (Gelince ona) "Kimsin?" dedi. "Ben, Allah'ın kulu Sabîğ'im." dedi. O zaman Hazret-i Ömer, o saplardan bir sap aldı ve, "Ben, Allah'ın kulu Ömer'im!" diyerek onu dövdü. Başı kanayıncaya kadar ona darbeler vurdu. Sonunda (adam) şöyle dedi: "Ya Emîrel mü'minîn! Yeter! Önceleri kafamda bulmakta olduğum (kötü düşünceler) yok olup gitti."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Fetva Vermekden Korkan, Aşırılığa Gitmeyi, Bidat İşlemeyi Kerih Gören Kimseler
147-) Bize Ebu'l -velîd et -Tayâlisi haber verip (dedi ki) bize Hammâd b. Seleme ve Yezîd b. İbrahim, Abdullah b. Ebî Muleyke'den, (o) el -Kâsım'dan, (o da) Hazret-i Âişe'den (naklen) rivâyet etti (ki Hazret-i Âişe) şöyle dedi: "(Bir gün) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); "Sana Kitab'ı indiren odur. Ondan bir kısım âyetler muhkemdir ki bunlar Kitab'ın anası (temeli)dir. Diğer bir kısmı da müteşâbihlerdir" âyetini okudu sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Onun müteşâbih olanına uyanları gördüğünüz zaman onlardan sakının!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Fetva Vermekden Korkan, Aşırılığa Gitmeyi, Bidat İşlemeyi Kerih Gören Kimseler
148-) Bize Abdullah b. Muhammed haber verip (dedi ki) bize Hafs, el -A'meş'den, (o da) Şakîk'den (naklen) rivâyet etti (ki Şakîk) şöyle dedi: Abdullah'a bir şey sorulmuştu da o şöyle karşılık vermişti: Şüphe yok ki ben, Allah'ın sana haram kıldığı bir şeyi sana helâl kılmayı veya, Allah'ın helâl kıldığını sana haram kılmayı muhakkak kerih görürüm, (bundan endişe ederim).

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Fetva Vermekden Korkan, Aşırılığa Gitmeyi, Bidat İşlemeyi Kerih Gören Kimseler
149-) Bize Muhammed b. Uyeyne, Ebû İshak el -Fezârî'den, (o) İbn Avn'dan, (o) İbn Sîrin'den, (o da) Humeyd b. Abdirrahman'dan (naklen) haber verdi (ki Humeyd) şöyle dedi: "(Bilmediği bir şeyi bana soran kimseyi) cehaleti ile geri çevirmem, bana, bilmediğim şeyi onun için zorla yapmaya kalkışmamdan daha sevimlidir."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Fetva Vermekden Korkan, Aşırılığa Gitmeyi, Bidat İşlemeyi Kerih Gören Kimseler
150-) Bize Abdullah b. Salih haber verip (dedi ki) bana el -Leys rivâyet edip (dedi ki) bana İbn Aclân, Abdullah'ın âzâdlısı Nâfi'den (naklen) haber verdi ki Sabîğ el -Irâkî, müslüman şehir ve grupların içinde Kur'an'dan bazı şeyler sormağa başlamış ve nihayet Mısır'a gelmişti. Bunun üzerine Amr İbnu'l -As onu, Ömer İbnu'l -Hattâb'a gönderdi. (Amr’ın, beraberinde Sabîğ'i göndermiş olduğu) elçi, mektubu kendisine getirdiğinde onu okuyunca (Hazret-i Ömer); "Nerede bu adam?" dedi, (Elçi) "Kaldığım yerde!" dedi. Ömer; "İyi bak, gitmiş (kaçmış) olmasın. Yoksa onun yüzünden benden, canını yakıcı ceza yersin!" dedi. Sonra (elçi) onu ona (yani Hazret-i Ömer'e) getirdi. de şöyle dedi: "Bidat arıyorsun ha!" Ömer, yaş hurma dalları (getirmeye adam) salmıştı. (Hurma dalları getirilince) bunlarla onu öyle dövdü ki sırtını yara-bere içinde bıraktı. Sonra onu serbest bıraktı. Nihayet iyileşti. Bunun üzerine ona aynısını yaptı. Sonra serbest bıraktı. Sonunda (yine) iyileşti. O da, (tekrar) aynısını yapmak için onu çağırdı. (Nâfi’) dedi ki; bunun üzerine Sabîğ; "Eğer beni öldürmek istiyorsan beni güzelce öldür. (Yok) eğer beni, (kötü düşüncelerimden kurtarıp) tedâvî etmeyi istiyorsan, vallahi ben iyileştim" dedi. (Ömer) de, onun memleketine gitmesine müsâade etti. Ebû Mûsa el -Eş'arî'ye de; "Müslümanlardan hiç kimse onunla oturup konuşmasın!" diye yazdı. Bu, adama zor geldi (ve halini düzeltti). Sonunda Ebû Mûsa, Ömer'e; "O, güzelce tövbe etti." diye yazdı. Ömer de (ona), onunla oturup konuşmaları için halka izin vermesini, yazdı.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Mukaddime
Konu: Fetva Vermekden Korkan, Aşırılığa Gitmeyi, Bidat İşlemeyi Kerih Gören Kimseler