Sünen-i Dârimî Hadis Kitabı

3404-) Bize Ca'fer b. Abdillah b. Avn rivâyet edip (dedi ki), Abdillah b. Utbe'den, (O) babasından, (O da) Abdullah'tan (naklen rivâyet etti ki, O şöyle dedi: "Kur'an'ı, (ortalıktan) kaldırılmasından önce çok okuyun!" (O zaman yanındakiler); "bu mushaflar (ortalıktan) kaldırılabilir. Ama insanların hafızalarında olan nasıl (kaldırılabilir?)" diye sordular; O da şöyle cevap verdi: "O, bir gece alınıp götürülür de insanlar ona muhtaç olarak sabahlar, "Lâ İlahe İllallah" sözünü unutur ve cahiliyenin söz ve şiirlerine dalarlar! Bu, (Kıyamet'in kopacağına dair, onlara) söylenilen sözün gerçekleşeceği zamanda olacaktır!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kur’an’ın Üstünlükleri Kitabı
Konu: Hatırdan Hiç Çıkarmayarak Kuran’ı Koruyup Gözetmek Hakkında
3405-) Bize el-Muallâ b. Esed rivâyet edip (dedi ki), bize Sellâm -yani İbn Ebi Muti’- rivâyet edip şöyle dedi: Katâde şöyle derdi: "Kalplerinizi onunla mâmur hale getirin. Evlerinizi onunla şenlikli kılın!" sözüne devamla) dedi ki: Ben onun, Kur'an'ı kastettiğini zannediyorum.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kur’an’ın Üstünlükleri Kitabı
Konu: Hatırdan Hiç Çıkarmayarak Kuran’ı Koruyup Gözetmek Hakkında
3406-) Bize Amr b. Asım rivâyet edip (dedi ki), bize Hammâd b. Seleme, Asım'dan, (O) Zirr'den, (O da) İbn Mes'ûd'dan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: "Andolsun ki, Kur'an bir gece alınıp götürülecek ve ne bir mushafta, ne de bir kimsenin kalbinde hiçbir ayet bırakılmayacak ki, o (ortadan) kaldırılmış, (göğe yükseltilmiş olmasın)!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kur’an’ın Üstünlükleri Kitabı
Konu: Hatırdan Hiç Çıkarmayarak Kuran’ı Koruyup Gözetmek Hakkında
3407-) Bize Muhammed b. Kesir, Abdullah b. Vâkıd'dan, (O da) Katâde'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: "Kur'an'ı okuyup üzerinde düşünen herkes onun yanından mutlaka bir fazlalık veya bir noksanlıkla kalkar!" (Katâde) sonra şu ayeti okumuştu: "Biz Kur'an'dan, mü’minlere şifa ve rahmet olan şeyler indiriyoruz. O, zâlimlerin ise sadece kaybını artırır!'

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kur’an’ın Üstünlükleri Kitabı
Konu: Hatırdan Hiç Çıkarmayarak Kuran’ı Koruyup Gözetmek Hakkında
3408-) Bize Mervan b. Muhammed rivâyet edip (dedi ki), bize Rifde el-Ğassânî rivâyet edip (dedi ki), bize Sabit b. Aclan el-Ensari rivâyet edip şöyle dedi: (Önceleri) denilirdi ki; şüphesiz Allah, yeryüzünün ahalisine gerçekten azab etmek ister de çocuklara "Hikmet'in öğretilişini işitince bu (azabı) onlardan geri çevirir!" Mervan sözüne devamla dedi ki: O, "Hikmetle Kur'an'ı kastediyor.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kur’an’ın Üstünlükleri Kitabı
Konu: Hatırdan Hiç Çıkarmayarak Kuran’ı Koruyup Gözetmek Hakkında
3409-) Bize Muhammed İbnu'l-Mübarek haber verip (dedi ki), bize Sadaka b. Halid, İbn Câbir'den rivâyet etti ki, O şöyle demiş: Bize, künyesi Ebû Amr olan bir ihtiyar, Muaz b. Cebel'den rivâyet etti ki, O şöyle demiş: "Kur'an, bazı toplulukların gönüllerinde, elbisenin eskimesi gibi eskiyecektir. Sonra onlar onu okumaya üşüşecekler, (ama) onun için ne bir arzu, ne bir lezzet bulamayacaklar. Onlar, kalpleri kurt kalbi gibi olduğu halde koyun postuna bürünecekler. İşleri, içine hiçbir endişe karışmayan ümitten ibarettir. Onlar, tenbellik eder, işlerini yapmazlarsa; "yakında yetişir, yaparım" derler. Kötülük yaparlarsa; "biz bağışlanacağız, hakikaten biz Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmuyoruz" derler."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kur’an’ın Üstünlükleri Kitabı
Konu: Hatırdan Hiç Çıkarmayarak Kuran’ı Koruyup Gözetmek Hakkında
3410-) Bize Ubeydullah b. Abdilmecid, Şu'be'den, (O da) Mansur'dan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle demiş: Ben Ebû Vail'i, Abdullah'tan, (O da) Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen anlatırken) işitim ki, O şöyle buyurmuş: "Sizden biri için; "şu şu ayeti unuttum" demesi ne kötüdür! (Hayır, o unutmamış), bilâkis ona unutturulmuştur! (Binaenalayh), Kur'an'ı aklınızda tutmaya çalışın. Çünkü o, insanların hafızalarından, develerin iplerinden kurtulup kaçmalarından daha hızlı kaçıp gider!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kur’an’ın Üstünlükleri Kitabı
Konu: Hatırdan Hiç Çıkarmayarak Kuran’ı Koruyup Gözetmek Hakkında
3411-) Bize Vehb b. Cerir rivâyet edip (dedi ki), bize Mûsa -yani İbn Uleyy- rivâyet edip şöyle dedi: Ben babamın şöyle dediğini işittim: Ben Ukbe b. Amir'i şöyle derken işittim: Allah'ın Kitab'ını öğrenin, onu hatırınızdan hiç çıkarmayarak koruyup gözetin, onunla (diğer kitaplardan) müstağni olun, ona sarılın! Zira canım elinde olan (Allah'a) yemin olsun ki -veya, "Muhammed'in canı elinde olan (Allah'a) yemin olsun ki"-, o, çiftleşme dönemindeki dişi develerin iplerinden (çabucak kurtulup kaçmalarından) daha çabuk kaçıp gider!

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kur’an’ın Üstünlükleri Kitabı
Konu: Hatırdan Hiç Çıkarmayarak Kuran’ı Koruyup Gözetmek Hakkında
3412-) Bize Abdullah b. Salih rivâyet edip dedi ki, bana Mûsa, babasından, (O da) Ukbe b. Âmir'den (naklen) rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuş: "Allah'ın Kitab'ını öğrenin, onu hatırınızdan hiç çıkarmayarak koruyup gözetin, ona sarılın, onunla (diğer kitaplardan) müstağni olun! Zira canım elinde olan (Allah'a) yemin olsun ki, o, çiftleşme dönemindeki dişi develerin ipinden (çabucak kurtulup kaçmalarından) daha çabuk kaçıp gider!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kur’an’ın Üstünlükleri Kitabı
Konu: Hatırdan Hiç Çıkarmayarak Kuran’ı Koruyup Gözetmek Hakkında
3413-) Bize Süleyman b. Harb rivâyet edip (dedi ki), bize Hammâd b. Zeyd, Eyyûb'dan, (O da) İbn Ebi Muleyke'den (naklen) rivâyet etti ki; İkrime b. Ebi Cehl, Kur'an'ı yüzüne kor ve "Rabb'imin Kitab'ı, Rabb'imin Kitabı!" derdi.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kur’an’ın Üstünlükleri Kitabı
Konu: Hatırdan Hiç Çıkarmayarak Kuran’ı Koruyup Gözetmek Hakkında
3414-) Bize Müslim b. İbrahim rivâyet edip (dedi ki), bize Hemmâm rivâyet edip (dedi ki), bize Sabit rivâyet edip şöyle dedi: Abdurrahman b. Ebi Leyla sabah namazını kılınca, güneş doğuncaya kadar Kur’an okurdu. (Hemmâm, sözüne devamla) dedi ki; "bunu Sabit de yapardı."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kur’an’ın Üstünlükleri Kitabı
Konu: Hatırdan Hiç Çıkarmayarak Kuran’ı Koruyup Gözetmek Hakkında
3415-) Bize Muhammed b. Abdillah er-Rekaşi, Yezid b. Zürey'den, (O) Saîd'den, (O da) Katâde'den (naklen) haber verdi ki; O, "İman etmiş olanlara gelince, onlar bilirler ki O, Rabb'lerinden (gelen) bir hakikattir!" ayeti hakkında; "yani bilirler ki o, Rahman’ın sözüdür" açıklamasını yaptı.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kur’an’ın Üstünlükleri Kitabı
Konu: Kuran Allahın Sözüdür
3416-) Bize Abdullah b. Salih, Muaviye b. Salih'ten, (O) Ebû Bekir b. Ebi Meryem'den, (O da) Atıyye'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuş: "Allah katında, kendi sözünden daha büyük hiçbir söz yoktur! Kullar da Allah'a, kendi sözünden daha sevimli hiçbir sözle karşılık vermemişlerdir!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kur’an’ın Üstünlükleri Kitabı
Konu: Kuran Allahın Sözüdür
3417-) Bize Muhammed b. Yusuf, İsrail'den rivâyet etti ki, O şöyle demiş: Bize Osman İbnu'l-Muğîre es-Sekafî, Salim b. Ebi'l-Ca'd'dan, (O da) Câbir b. Abdillah'tan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hac zamanı vakfe yerinde (yani Arafat'ta) kendisini halka gösterir ve şöyle derdi: "Beni kabilesine götürecek bir kimse var mı? Çünkü Kureyşoğulları benim, Rabb'imin sözünü tebliğ etmeme engel oldular!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kur’an’ın Üstünlükleri Kitabı
Konu: Kuran Allahın Sözüdür
3418-) Bize İshak rivâyet edip (dedi ki), bize Cerir, Leys'ten, (O) Seleme b. Küheyl'den, (O da) Ebu'z-Za'ra'dan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle demiş: Ömer İbnu'l-Hattab dedi ki: "Şüphe yok ki bu Kur'an, Allah'ın sözüdür. Binaenaleyh, (nefislerinizin) arzularına bağlandığınız şeyler sizi asla aldatmasın!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kur’an’ın Üstünlükleri Kitabı
Konu: Kuran Allahın Sözüdür
3419-) Bize İsmail b. İbrahim et-Tercümânî haber verip (dedi ki), bize Muhammed İbnu’l-Hasan el-Hemdânî, Amr b. Kays'tan, (O) Atıyye'den, (O da) Ebû Saîd el-Hudri'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "(Yüce Allah buyuruyor ki): Her kimi, (ihtiyaçlarını) benden istemesinden, Kur'an okuması ve beni zikretmesi alıkorsa, ben ona, (ihtiyaçlarını benden) isteyenlerin en üstün sevabını veririm!" Allah'ın sözünün diğer sözlere üstünlüğü ise, Allah'ın, yarattıklarına üstünlüğü gibidir."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kur’an’ın Üstünlükleri Kitabı
Konu: Allah Tealanın Sözünün Diğer Sözlere Üstünlüğü
3420-) Bize Süleyman b. Harb rivâyet edip (dedi ki), bize Hammâd b. Seleme, Eş'as el-Huddani'den, (O da) Şehr b. Havşeb'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuş: "Allah'ın sözünün yarattıklarının (sözüne) üstünlüğü; Allah'ın, yarattıklarına üstünlüğü gibidir!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kur’an’ın Üstünlükleri Kitabı
Konu: Allah Tealanın Sözünün Diğer Sözlere Üstünlüğü
3421-) Bize Abdullah b. Salih rivâyet edip (dedi ki), bize Yahya b. Eyyûb, Ubeydullah b. Ebi Ca'fer'den, (O da) Mısır'ın hocalarından bir adamdan (naklen) rivâyet etti ki, o O'na Abdullah b. Amr'dan, (O da) Resûlüllah'tan (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) rivâyet etmiş ki, O şöyle buyurmuş: "Kur'an Allah'a; göklerden, yerden ve bunların içindekilerden daha sevimlidir!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kur’an’ın Üstünlükleri Kitabı
Konu: Allah Tealanın Sözünün Diğer Sözlere Üstünlüğü
3422-) Bize Ebu'n-Nu'man rivâyet edip (dedi ki), bize Harun el-A'ver, Ebû Imran el-Cevni'den, (O da) Cundub'dan (naklen) rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuş: "Kur'an'ı, üzerinde uyuştuğunuz sürece okuyun. Onda ihtilâfa düştüğünüzde ise kalkın (dağıtın)!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kur’an’ın Üstünlükleri Kitabı
Konu: Kuranda İhtilafa Düştüğünüzde Kalkın Dağılın!
3423-) Bize Yezid b. Hârûn haber verip (dedi ki), bize Hemmâm rivâyet edip (dedi ki), bize Ebû İmran el-Cevni, Cundub b. Abdillah'tan rivâyet etti ki, O şöyle demiş: "Kur'an'ı üzerinde kalpleriniz birleştiği sürece okuyun. Onda ihtilafa düştüğünüzde ise kalkın, (onu okumayı bırakın)!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kur’an’ın Üstünlükleri Kitabı
Konu: Kuranda İhtilafa Düştüğünüzde Kalkın Dağılın!
3424-) Bize Ebû Ğassân Malik b. İsmail rivâyet edip (dedi ki), bize Ebû Kudâme rivâyet edip (dedi ki), bize Ebû İmran el-Cevni, Cundub'dan rivâyet etti ki, O şöyle demiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Şöyle buyurdu: "Kur'an üzerinde kalpleriniz birleştiği sürece okuyun. Onda ihtilâfa düştüğünüzde ise kalkın, (onu okumayı bırakın)!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kur’an’ın Üstünlükleri Kitabı
Konu: Kuranda İhtilafa Düştüğünüzde Kalkın Dağılın!
3425-) Bize Ebû Nuaym rivâyet edip (dedi ki), bize Fıtr, Ebû İshak'tan, (O) el-Haris'ten, (O da) Hazret-i Ali'den -Allah O'ndan razı olsun- (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: "Bazı insanlara (olgun) iman verilir, Kur'an'ı (okuma-anlama kabiliyeti) verilmez. Onların bazısına ise Kur'an'ı (okuma-anlama kabiliyeti) verilir, (olgun) iman verilmez. Onların bazısına da hem Kur'an'ı (okuma-anlama kabiliyeti), hem (de olgun) iman verilir. Bazılarına ise Kur'an'ı (okuma, anlama kabiliyeti) de, (olgun) iman da verilmez!" (Hazret-i Ali) sonra bunları bir misâlle açıklayıp şöyle dedi: "Kendisine (olgun) iman verilen, ama Kur'an'ı (okuma-anlama kabiliyeti) verilmeyen kimseye gelince, onun durumu kuru hurmanın durumu gibidir. Tatlıdır, ama hiç kokusu yoktur! Kendisine Kur'an'ı (okuma-anlama kabiliyeti) verilen, (ancak olgun) iman verilmeyen kimsenin durumu ise, kokusu güzel, tadı acı olan mersin ağacının (meyvesinin) durumu gibidir. Kendisine hem Kur'an'ı (okuma-anlama kabiliyeti), hem de (olgun) iman verilen kimseye gelince, (onun durumu da) kokusu güzel, tatlı olan turunç (meyvesinin) durumu gibidir. Kendisine Kur'an'ı (okuma-anlama kabiliyeti) de, (olgun) iman da verilmeyen kimsenin (durumu) ise, tadı acı olan, hiç kokusu da bulunmayan Ebucehil karpuzunun durumu gibidir!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kur’an’ın Üstünlükleri Kitabı
Konu: Kuran Okuyan Müminin Durumu
3426-) Bize Ebu'n-Nu'man rivâyet edip (dedi ki), bize Ebû Avâne, Katâde'den, (O) Enes b. Malik'ten, (O) Ebû Mûsa el-Eş'ari'den, (O da) Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle buyurdu: "Kur'an okuyan müminin durumu turunç (meyvesinin) durumu gibidir. Onun tadı güzel, kokusu güzeldir. Kur'an okumayan müminin durumu ise kuru hurma gibidir. Onun tadı tatlıdır, ama hiç kokusu yoktur. Kur'an okuyan münâfıkın durumu da fesleğen gibidir. Onun kokusu güzel, ama tadı acıdır. Kur'an okumayan münâfıkın durumu ise Ebucehil karpuzu gibidir. Onun kokusu yoktur, tadı da acıdır!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kur’an’ın Üstünlükleri Kitabı
Konu: Kuran Okuyan Müminin Durumu
3427-) Bize Ubeydullah, İsrail'den, (O) Ebû İshak'tan, (O) el-Hâris'ten, (O da) Hazret-i Ali'den (naklen) haber verdi ki, O şöyle demiş: "Kendisine (olgun) iman verilen, ama Kur'an'ı (okuma-anlama kabiliyeti) verilmeyen kimsenin durumu, kuru hurmanın durumu gibidir. Onun tadı güzeldir, ama hiç kokusu yoktur. Kendisine Kur'an'ı (okuma-anlama kabiliyeti) verilen, ama (olgun) iman verilmeyen kimsenin durumu ise şu güzel kokulu bitkinin (yani mersin ağacının meyvesinin) durumu gibidir. Onun kokusu güzel, ama tadı acıdır. Kendisine hem Kur'an'ı (okuma-anlama kabiliyeti), hem (de olgun) iman verilen kimsenin durumu da turunç (meyvesinin) durumu gibidir. Onun kokusu da güzeldir, tadı da güzeldir. Kendisine (olgun) iman da, Kur'an'ı (okuma-anlama kabiliyeti) de verilmeyen kimsenin durumu ise, Ebucehil karpuzunun durumu gibidir. Onun kokusu da kötüdür, tadı da kötüdür!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kur’an’ın Üstünlükleri Kitabı
Konu: Kuran Okuyan Müminin Durumu
3428-) Bize el-Hakem b. Nâfi’, Şuayb b. Ebi Hamza'dan, (O da) ez-Zühri'den (naklen) haber verdi ki, O şöyle demiş: Bana Amir b. Vasile rivâyet etti ki, Nâfi’ b. Abdilharis -ki, Hazret-i Ömer O'nu Mekke ahalisine vali tayin etmişti-, Usfân'da Hazret-i Ömer İbnu'l-Hattab'la karşılaşmış ve O'na selâm vermiş. Hazret-i Ömer de (selâmım aldıktan sonra); "Vadi'nin (yani Mekke'nin) ahalisinin başına yerine kimi bıraktın?" diye sormuş: Nafi' de; "onların başına İbn Ebzâ'yı bıraktım" cevabını vermiş. Hazret-i Ömer; "İbn Ebzâ da kim?" demiş. O; "azadlılarımızdan birisi" demiş. Hazret-i Ömer; "şimdi onların başına, yerine bir azadlı bıraktın!" demiş. O; "yâ Emire'l-Müminin, o gerçekten Allah'ın Kitab'ını okuyup anlayan, onunla amel eden, dinin hükümlerini bilen biridir!" demiş. O zaman Hazret-i Ömer şöyle demiş: Şunu iyi bil ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Şüphesiz Allah bu Kitab’la bazı toplulukları yükseltir, bazılarını alçaltır!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kur’an’ın Üstünlükleri Kitabı
Konu: Şüphesiz Allah, Bu Kuran İle Bazı Toplulukları Yükseltir, Bazılarını Alçaltır
3429-) Bize Ebu'l-Muğîre rivâyet edip (dedi ki), bize Abde, Halid b. Ma'dan'dan rivâyet etti ki, O şöyle demiş: "Şüphesiz Kur'an okuyana bir sevap, onu dikkatle dinleyene ise iki sevap vardır."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kur’an’ın Üstünlükleri Kitabı
Konu: Kuranı Dikkatle Dinlemenin Fazileti
3430-) Bize Rezin b. Abdillah b. Humeyd, Abdurrezzak'tan, (O) İbn Cureyc'den, (O) Atâ'dan, (O da) İbn Abbas'tan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle demiş: "Kim Allah'ın Kitab'ından bir ayete kulak verirse, o onun için (doğru yola iletici) bir ışık olur!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kur’an’ın Üstünlükleri Kitabı
Konu: Kuranı Dikkatle Dinlemenin Fazileti
3431-) Bize Müslim b. İbrahim haber verip (dedi ki), bize Hişam ile Hemmâm rivâyet edip şöyle dediler: Bize Katâde, Zürâre b. Ebi Evfâdan, (O) Sa'd b. Hişam'dan, (O) Hazret-i Âişe'den, (O da) Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle buyurdu: "Şüphe yok ki; Kur'an'ı, onda beceriklilik kazanarak okuyan kimse (fazilet bakımından) şerefli, itaatkâr (vahiy) elçisi meleklerle beraberdir! Onu, kendisine zor geldiği halde okuyan kimseye ise iki sevap (yani okuma sevabı ile zorluğa katlanma sevabı) vardır!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kur’an’ın Üstünlükleri Kitabı
Konu: Zor Geldiği Halde Kuran Okuyan Kimsenin Fazileti
3432-) Bize Mervan b. Muhammed rivâyet edip (dedi ki), bize Saîd -ki O, İbn Abdilaziz'dir-, İsmail b. Ubeydillah'tan, (O da) Vehb ez-Zimari'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle demiş: "Allah kime Kur'an'ı (okuma-anlama imkânı) verir de o onu gece-gündüz (okumaya-anlamaya) devam eder, ondaki (hükümleri) uygular ve itaat üzere ölürse, Allah onu Kıyamet günü safirler ve hâkimlerle birlikte diriltir." Saîd demiş ki, "safirler", melekler; "hâkimler" ise, Peygamberlerdir. (Vehb, sözünün devamında) şöyle demiş: "Kur'an kendisinden ansızın sıyrılıp kaçmak istediği halde bırakmayarak onu (okuyup anlamaya ve gereğiyle amel etmeye) düşkün olan kimseye ise sevabı iki kat verilir. O kendisinden kaçıp kurtulmak istediği halde ona düşkün olan ve itaat üzere ölen kimse de (Cennetliklerin), mertebeleri yüce kimselerindendir. Onlar diğer insanlardan, kartalların diğer kuşlardan üstün kılınmaları ile sulak yeşil çayırlığın çevresindeki yerlerden üstün tutulması gibi, üstün kılınmışlardır!" Kıyamet günü olunca; "Benim kitabımı okuyanlar nerede? Onları, otlayan hayvanların peşinden gitmek oy alamamıştı!" denilip (böyle olana) ebedilik ve bol nimet verilecektir. (Bu kimsenin) ana-babası itaat üzere ölmüş idiyseler, onların başlarına hükümdar tacı konulacak da onlar; "yâ Rabb'i, bunu (bize) amellerimiz ulaştırmamıştır" diyecekler. (Yüce Allah) da; "Hayır, (amelleriniz ulaştırmıştır). Gerçekten oğlunuz Kitab'ımı okurdu!" buyuracaktır.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kur’an’ın Üstünlükleri Kitabı
Konu: Zor Geldiği Halde Kuran Okuyan Kimsenin Fazileti
3433-) Bize Kabîsa haber verip (dedi ki), bize Süfyân, Abdulmelik b. Umeyr'den haber verdi ki, O şöyle demiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuş: "-Fatiha Sûresinde her hastalığın şifası vardır!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kur’an’ın Üstünlükleri Kitabı
Konu: Fatiha Sûresinin Fazileti
3434-) Bize Bişr b. Ömer ez-Zehrânî rivâyet edip (dedi ki), bize Şu'be, Hubeyb b. Abdirrahman'dan, (O) Hafs b. Asım'dan, (O da) Ebû Saîd İbnu'l-Mualla el-Ensari'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (birgün mescidde namaz kılıyorken) bana rastlamış (ve beni çağırmıştı. Ben de, namazda olduğum için çağrısına hemen icabet edememiş, yanına namazdan sonra gitmiştim). O zaman O şöyle buyurmuştu: "Allah Azze ve Celle; "Ey iman edenler! Sizi çağırdığı zaman Allah'a ve Resûl'e icabet edin!" Enfal Sûresi, 24 buyurmadı mı?" (Hazret-i Peygamber sonra da); "Mescidden çıkmamdan önce sana, Kur'an'daki en büyük Sûreyi öğreteyim mi?" buyurmuş, nihayet (mescidden) çıkmak istediğinde de şöyle buyurmuştu: "(Kur'an'daki en büyük Sûre), Elhamdü lillahi Rabbi'l-âlemin (Sûresi, yani Fatiha Süresidir). (Kur'an'da) size verildiği (bildirilen) es-seb'u'l-mesani (-namazın her rekâtında tekrarlanan yedi ayet) ve Kur'an’ın (özeti)de bu (Sûredir)."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kur’an’ın Üstünlükleri Kitabı
Konu: Fatiha Sûresinin Fazileti
3435-) Bize Muhammed b. Saîd rivâyet edip (dedi ki), bize Ebû Usâme, Abdulhamid b. Ca'fer'den, (O) el-Alâ b. Abdirrahman'dan, (O) babasından, (O) Ebû Hüreyre'den, (O da) Ubeyy b. Ka'b'dan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Fatiha Sûresi, işte es-seb'u'l-mesani odur!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kur’an’ın Üstünlükleri Kitabı
Konu: Fatiha Sûresinin Fazileti
3436-) Bize Nuaym b. Hammâd rivâyet edip (dedi ki), bize Abdulaziz b. Muhammed, el-Alâ b. Abdirrahman'dan, (O) babasından, (O da) Ebû Hüreyre'den (naklen) rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuş: "Ne Tevrat'ta, ne de İncil, Zebur ve Kur'an'da onun -yani Kur'an’ın Anası (Fatiha'nın)-benzeri indirilmemiştir! Şüphesiz o, bana verilen "seb' mine'l-mesani" ve şu büyük Kur'an'ın (özeti)dir."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kur’an’ın Üstünlükleri Kitabı
Konu: Fatiha Sûresinin Fazileti
3437-) Bize Ebû Ali el-Hanefi haber verip (dedi ki), bana İbn Ebi Zi'b, el-Makburi'den, (O da) Ebû Hüreyre'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Elhamdülillah (Sûresi, yani Fatiha Sûresi), Kur'an'ın Anası, (Levh-i Mahfuz'dahi) Kitab'ın Anası ve es-Seb'u'l-Mesani'dir!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kur’an’ın Üstünlükleri Kitabı
Konu: Fatiha Sûresinin Fazileti
3438-) Bize Ebû Nuaym haber verip (dedi ki), bize Fıtr, Ebû İshak'tan, (O) Ebu'l-Ahvas'tan, (O da) Abdullah'tan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: "İçinde Bakara Sûresinin okunduğu hiçbir ev yoktur ki, şeytan, (zor durumda kalması sebebiyle) yellenerek ondan çıkmış olmasın!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kur’an’ın Üstünlükleri Kitabı
Konu: Bakara Suresinin Fazileti Hakkında
3439-) Bize Ebu'l-Muğîre rivâyet edip (dedi ki), bize Abde, Halid b. Ma'dan'dan rivâyet etti ki, O şöyle demiş: "Bakara Sûresinin öğretilmesi-öğrenilmesi bereket, terkedilmesi ise büyük üzüntü (sebebidir). Bâtıl şeylerle uğraşanlar, onu (öğrenip öğretmeye, devamlı okumaya) güç yetiremezler. O, Kur'an'ın, (ana konu ve esaslarını içeren) şerhidir."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kur’an’ın Üstünlükleri Kitabı
Konu: Bakara Suresinin Fazileti Hakkında
3440-) Bize Amr b. Asım rivâyet edip (dedi ki), bize Hammâd b. Seleme, Asım'dan, (O) Ebu'l-Ahvas'tan, (O da) Abdullah'tan rivâyet etti ki, O şöyle dedi: "Her şeyin bir zirvesi vardır. Kur'an'ın zirvesi ise şüphesiz Bakara Süresidir. Her şeyin de gerçekten bir özü vardır. Kur'an’ın özü ise şüphesiz mufassal (Sûrelerdir)." Ebû" Muhammed (ed-Dârimî) dedi ki: (Hadiste geçen) "lubâb: öz" kelimesi, "halis, öz" demektir.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kur’an’ın Üstünlükleri Kitabı
Konu: Bakara Suresinin Fazileti Hakkında
3441-) Bize İsmail b. Ebân, Muhammed b. Talha'dan, (O) Zübeyd'den, (O da) Abdurrahman İbnu’l-Esved'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: "Kim Bakara Sûresini okursa, ona bundan dolayı Cennet te bir tâc giydirilir!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kur’an’ın Üstünlükleri Kitabı
Konu: Bakara Suresinin Fazileti Hakkında
3442-) Bize Ebû Nuaym rivâyet edip (dedi ki), bize Şu'be, Seleme b. Küheyl'den, (O da) Ebu'l-Ahvas'tan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Abdullah dedi ki: "Şüphesiz, şeytan bir evde Bakara Sûresinin okunduğunu duyunca oradan çıkar!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kur’an’ın Üstünlükleri Kitabı
Konu: Bakara Suresinin Fazileti Hakkında
3443-) Bize Ebu'l-Muğîre rivâyet edip (dedi ki), bize Safvân rivâyet edip (dedi ki), bana Eyfa' b. Abd el-Kelâî rivâyet edip şöyle dedi: Bir adam; "yâ Resûlüllah, Kur'an Sûrelerinin en büyüğü hangisidir?" diye sormuş, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de, "Kulhuve'llahu Ehad (Sûresi!)" buyurumuş. "Peki, Kur'an'daki en büyük âyet hangisidir?" diye sormuş, O da "Kürsî ayeti (yani Allahu lâ ilahe illâ huve'l-hayyu'l-kayyûm)!" buyurmuş. "Peki, yâ Nebiyyullah, sana ve ümmetine hangi ayetin (sevabının) ulaşmasını arzu edersin?" diye sormuş, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de, "Bakara Sûresinin son ayetinin!... Çünkü o, Allah'ın arşının altından, rahmet hazinelerindendir. Allah onu bu ümmete vermiştir. O ayet, dünya ve âhiret iyiliklerinden hiçbir iyilik birakmamıştır ki, onu içermiş olmasın buyurmuştur."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kur’an’ın Üstünlükleri Kitabı
Konu: Bakara Sûresinin Baş Tarafı İle Kürsî Ayetinin Fazileti
3444-) Bize Ebû Nuaym rivâyet edip (dedi ki), bize Ebû Asım es-Sekafî rivâyet edip (dedi ki), bize eş-Şa'bi rivâyet edip şöyle dedi: Abdullah b. Mes'ûd demiş ki; Hazret-i Muhammed'in (sallallahü aleyhi ve sellem) Ashabından bir adam dimilerden bir adamla karşılaşmış ve onunla güreşmiş. Derken insan, cinnîyi yere atıp yenmiş. O zaman insan, cinnîye şöyle demiş: "Doğrusu ben seni gerçekten zayıf ve çelimsiz görüyorum. Küçücük kolların sanki köpeğin küçücük kolları gibi! Siz bütün cinnîler mi böylesiniz, yoksa onların arasından sen mi böylesin?" Cinnî şöyle cevap vermiş: "Hayır, vallahi (bütün cinnîler böyle değil)! Doğrusu ben onlar arasında gerçekten güçlü kuvvetliyim. Fakat sen benimle ikinci defa güreş. Eğer beni yere atıp yenersen, sana, kendine fayda verecek birşey öğretirim!" İnsan; "peki" demiş (ve tekrar güreşmişler. İnsan yine yenmiş. O zaman cinnî); "Allahu lâ ilahe illâ huve'l-hayyu'l-kayyum" ayetini okuyabiliyor musun?" demiş. O da; "evet" demiş. Bunun üzerine cinnî şöyle demiş: "Öyleyse sen onu hiçbir evde okumazsın ki, şeytan (zor durumda kalması sebebiyle) eşek yellenmesi gibi oradan çıkmış, sonra da sabah oluncaya kadar oraya girememiş olmasın!" Ebû Muhammed (ed-Dârimî) dedi ki: "Ed-dâil: zayıf ince"; "eş-şâhit: çelimsiz, zayıf; "ed-dalî: güçlü kuvvetli, kaburgaları sağlam kimse"; "el-habec: yellenme, koku, yel" demektir.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kur’an’ın Üstünlükleri Kitabı
Konu: Bakara Sûresinin Baş Tarafı İle Kürsî Ayetinin Fazileti
3445-) Bize Ca'fer b. Avn rivâyet edip (dedi ki), bize Ebu'l-Umeys, eş-Şa'bi'den haber verdi ki, O şöyle demiş: Abdullah demiş ki: "Kim bir gecede Bakara Sûresinden on ayet; yani baş tarafından dört ayet, Kürsî ayetini, ondan sonraki iki ayeti ve başı "li'llâhi mâfi's-semâvât" olan son üç ayetini okursa, o eve o gece sabah oluncaya kadar hiçbir şeytan girmez!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kur’an’ın Üstünlükleri Kitabı
Konu: Bakara Sûresinin Baş Tarafı İle Kürsî Ayetinin Fazileti
3446-) Bize Amr b. Asım haber verip (dedi ki), bize Hammâd, Asım'dan, (O) eş-Şa'bi'den, (O da) İbn Mes'ûd'dan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle demiş: "Kim Bakara Sûresinin baş tarafından dört ayet, Kürsî ayetini, Kürsî ayetinden sonraki iki ayeti ve Bakara Sûresinin sonundan üç ayet okursa, o gün ona da, ailesine de ne bir şeytan, ne de hoşlanmayacağı birşey yaklaşmaz! Bu ayetler, aklı başından gitmiş hiçbir kimsenin üzerine okunmaz ki, o iyileşmiş olmasın!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kur’an’ın Üstünlükleri Kitabı
Konu: Bakara Sûresinin Baş Tarafı İle Kürsî Ayetinin Fazileti
3447-) Bize Saîd b. Âmir, Şu'be'den, (O) Ebû İshak'tan, (O da) Hazret-i Ali'den işiten kimseden rivâyet etti (ki, Hazret-i Ali şöyle demiş): "Akıllı olan birinin, Bakara Sûresinin sonundaki o ayetleri, onlar, Arş’ın altındaki bir hazineden oldukları halde, okumadan uyuyacağım zannetmem!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kur’an’ın Üstünlükleri Kitabı
Konu: Bakara Sûresinin Baş Tarafı İle Kürsî Ayetinin Fazileti
3448-) Bize İshak b. İsa, Ebu'l-Ahvas'tan, (O) Ebû Sinan'dan, (O da) el-Muğîre b. Subey'den -ki O, Abdullah'ın talebe-arkadaşlarındandı-, (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle demiş: "Kim uyuyacağı sırada Bakara Sûresinden on ayet okursa, Kur'an'ı unutmaz. (Bu on ayet şunlardır): Başından dört ayet, Kürsî ayeti, bundan sonraki iki ayet ve sonundan üç ayet." İshak dedi ki: ("...Kur'an'ı unutmaz"dan maksat), "ezberlediklerini unutmaz" demektir. Ebû Muhammed (ed-Dârimî) de dedi ki: Bazıları (el-Muğîre b. Subey yerine) el-Muğîre b. Sumey der.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kur’an’ın Üstünlükleri Kitabı
Konu: Bakara Sûresinin Baş Tarafı İle Kürsî Ayetinin Fazileti
3449-) Bize İshak b. İsa, Ebû Muaviye'den -ki O, Muhammed b. Hâzim'dir-, (O) Abdurrahman b. Ebi Bekr el-Muleyki'den, (O) Ebû Seleme'den, (O da) Ebû Hüreyre'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle demiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Kim Kürsî ayetini ve Ha-Mim'in, (yani Mü'min Sûresinin) baş tarafını "...dönüş de ancak O'nadır!" sözüne kadar okursa, o, akşama varıncaya kadar hoşlanmayacağı birşey görmez. Kim bunları akşama vardığında okursa, o da sabahlayıncaya kadar hoşlanmayacağı birşey görmez."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kur’an’ın Üstünlükleri Kitabı
Konu: Bakara Sûresinin Baş Tarafı İle Kürsî Ayetinin Fazileti
3450-) Bize Affân rivâyet edip (dedi ki), bize Hammâd b. Seleme rivâyet edip (dedi ki), bize Eş'as b. Abdirrahman ec-Cermi, Ebû Kılâbe'den, (O) Ebu'l-Eş'as es-San'ani'den, (O da) en-Nu'man b. Beşir'den (naklen) haber verdi ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuş: "Şüphesiz Allah, gökleri ve yeri yaratmasından iki bin yıl önce bir kitap yazmıştı. İşte bundan, kendileriyle Bakara Sûresini sona erdirdiği iki ayet indirdi. Bunların bir evde üç gün okunması, sonra da oraya şeytanın yaklaşması, olacak iş değil!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kur’an’ın Üstünlükleri Kitabı
Konu: Bakara Sûresinin Baş Tarafı İle Kürsî Ayetinin Fazileti
3451-) Bize Saîd b. Âmir, Şu'be'den, (O) Mansûr'dan, (O) İbrahim'den, (O) Abdurrahman b. Yezid'den, (O) Ebû Mes'ûd'dan, (O da) Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle buyurdu: "-Kim (bir gecede) Bakara Sûresinin son iki ayetini okursa, bunlar (o gece, kötülüklere karşı veya geceyi ihya olarak, yahut sevap olarak) ona yeterler. "

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kur’an’ın Üstünlükleri Kitabı
Konu: Bakara Sûresinin Baş Tarafı İle Kürsî Ayetinin Fazileti
3452-) Bize Ebû Asım rivâyet edip (dedi ki), bize Ubeydullah b. Ebi Ziyad, Şehr b. Havşeb'den, (O da) Esma bint Yezid'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Allah'ın en büyük ismi şu iki ayette, yani; "Allahu la İlahe illâ Huve'l-Hayyu'l-Kayyum: Allah ki, kendisinden başka hiçbir ilâh yoktur. Diridir, (her an yaratıklarını) Gözetip Durandır!" ve 'Ve İlâhuküm İlâhım Vâhid. (La İlahe İllâ Huve'r-Rahmanu'r-Rahim): İlâhınız bir tek ilâhtır. (Rahman ve Rahim olan O'ndan başka hiçbir ilâh yoktur!)' Bakara Sûresi, ayetlerindedir. "

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kur’an’ın Üstünlükleri Kitabı
Konu: Bakara Sûresinin Baş Tarafı İle Kürsî Ayetinin Fazileti
3453-) ...

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Kur’an’ın Üstünlükleri Kitabı
Konu: Bakara Sûresinin Baş Tarafı İle Kürsî Ayetinin Fazileti