Sünen-i Dârimî Hadis Kitabı

1653-) Bize Yahya b. Hassan haber verip (dedi ki), bize Şube İbnu'l-Esamm rivâyet edip (dedi ki), bize Abdullah b. Bureyde, babasından (naklen) rivâyet etti ki; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), fıtır (ramazan) bayramında (evden) çıkmasından önce (bir şeyler) yerdi. Kurban bayramı günü olduğunda ise, dönüp kurbanının (etinden) yiyinceye kadar (hiçbir şey) yemezdi.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Bayram Günü Evden Çıkıştan Önce Bir Şey Yemek Hakkında
1654-) Bize Amr b. Avn rivâyet edip (dedi ki), bize Hüşeym, Muhammed b. İshak'tan (O) Hafs b. Ubeydillahtan, (O) Enes'ten, (O da) Hazret-i Peygamber’den (sallallahü aleyhi ve sellem) onun, (yani bir önceki Hadisin) benzerini rivâyet etti.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Bayram Günü Evden Çıkıştan Önce Bir Şey Yemek Hakkında
1655-) Bize Ya'lâ haber verip (dedi ki), bize Abdulmelik, Atâ'dan, (O da) Cabir'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Bir bayram namazında Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber namazda bulunmuştum da O, hutbeden önce ilkin, ezansız ve kametsiz olarak (bayram) namazını kıldırmıştı.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: İki Bayram Namazını Ezansız Ve Kametsiz Kılma İle Bu Namazların Hutbeden Önce Kılınması
1656-) Bize Muhammed b. Yûsuf rivâyet edip (dedi ki), bana İbn Uyeyne rivâyet edip (dedi ki), bana Eyyûb es-Sahtiyâni rivâyet edip dedi ki; ben Atâ'yı şöyle derken işittim: "Ben İbn Abbâs'ı şöyle derken işittim: Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) şahidim ki O, bayram günü hutbeden önce ilkin bayram namazını kıldırmış, sonra hutbe irâd buyurmuştu. Akabinde kadınlara (hutbesini) işittiremediğini zannedip onların yanına gelmiş, onlara öğüt verip nasihatta bulunmuş ve sadaka vermelerini emretmişti. Bilâl de (verilecek sadakaları toplamak üzere) eteğini tutmuştu. Bunun üzerine kadınlar altın veya gümüş halkalar, bir şeyler getirmeye, sonra da bunları Bilâl'in eteğine atmaya başlamışlardı."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: İki Bayram Namazını Ezansız Ve Kametsiz Kılma İle Bu Namazların Hutbeden Önce Kılınması
1657-) Bize Ebû Asım, ibn Cureyc'den haber verdi (ki, O şöyle demiş): Bize el-Hasan b. Müslim, Tâvûs'tan, (O da) İbn Abbâs'tan (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: Hazret-i Peygambere (sallallahü aleyhi ve sellem), Ebû Bekr'e, Ömer'e ve Osman'a, bayramda hutbeden önce (bayram) namazını kılarken şahit oldum.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: İki Bayram Namazını Ezansız Ve Kametsiz Kılma İle Bu Namazların Hutbeden Önce Kılınması
1658-) Bize Ebu'l-Velîd et-Tayâlisi haber verip (dedi ki), bize Şu'be rivâyet edip (dedi ki), bana Adiyy b. Sabit rivâyet edip dedi ki, Sa'id b. Cübeyr'i, İbn Abbâs'tan (naklen) rivâyet ederken işittim ki; Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), fitır (Ramazan bayramı) günü (namaz yerine) çıkmış ve iki rekât namaz kıldırmıştı. O, bu (namazdan) önce de, ondan sonra da (başka bir) namaz kılmamıştı.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Bayram Namazından Önce De Sonra Da Başka Bir Namaz Kılınmaz
1659-) Bize Ahmed İbnu’l-Haccâc, (Hazret-i Peygamber'in müezzinlerinden) Müezzin Sa'd'ın torunu Abdurrahman b. Sa'd b. Ammâr'dan, (O) Abdullah b. Muhammed b. Ammâr'dan, (O) babasından, (O da) dedesinden (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) iki bayramda ilk (rekâtta) yedi, diğerinde beş (defa) tekbir alır ve hutbeden önce ilkin (bayram) namazı kıldırırdı.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: İki Bayramdaki Tekbirlerin Sayısı
1660-) Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Süfyân, İbrahim b. Muhammed el-Munteşir'den, (O) babasından, (O) Habîb b. Sâlim'den, (O da) en-Nu'mân b. Beşîr'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) iki bayram (namazı) ile cuma namazında Sebbihi'sme Rabbike’l-A'la (Ala Sûresini) Hel Etâke Hadisu'l-Ğâşiyeh (Ğâşiye Sûresini) okurdu. Bazan bayramla cuma birleşirdi de O (yine) bu iki (sûreyi) okurdu.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: İki Bayramda Kıraat
1661-) Bize Ebû Nuaym haber verip (dedi ki), bize Seleme -yani ibn Nubeyt- rivâyet edip (dedi ki), bana babam veya Nuaym b. Ebî Hind, Ebû Kılâbe'den rivâyet etti ki, O şöyle demiş: Babam ve amcamla birlikte hac yapmıştım. Bir ara babam bana demişti ki; "şu (zâtı), hutbe okumakta olan, kızıl develi (kimseyi) görüyorsun ya, O, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'dir.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Yük Ve Binit Devesi Üzerinde Hutbe Okumak
1662-) Bize İbrahim b. Mûsa haber verip (dedi ki), bize Abdulaziz b. Abdissamed, Hişâm'dan, (O) Hafsa'dan, (O da) Ümmü Atıyye'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: (Hazret-i Peygamber) -babam O'na kurban olsun!- bize, fıtır (ramazan bayramı) günü ile kurban (bayramı) günü, genç kızlarla kadınları (bayram yerine) çıkarmamızı emretmişti. Hayızlı kadınlara gelince, onlar (namaz) safından uzak dururlar, (ama, bu gibi) hayır (toplantısına) ve müslümanların duasına katılırlar. (Hişâm) dedi ki, (Ümmü Atıyye, sözünün burasında şöyle demiş: O zaman ben); "ya Resûlüllah, dedim, peki onlardan birinin cilbâbı (yani dışarı çıkarken üzerine alacağı, örtüneceği bir şeyi) yoksa?" buyurdu ki; "(Din) kardeşi, cilbâblarından (birini, ödünç olarak) ona giydirir!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Kadınların İki Bayramda Bayram Yerine Çıkması
1663-) Bize Ya'la b. Ubeyd haber verip (dedi ki), bize Abdulmelik, Atâ'dan, (O da) Cabir'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Bir bayram günü Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber (bayram) namazında bulunmuştum da O, hutbeden önce ilkin (bayram) namazını kıldırmış, sonra Bilâl'e dayanarak kalkıp kadınların (bulunduğu yere) gelmiş ve onlara nasihatta bulunmuş, öğüt vermiş ve Allah'a (Celle Celaluhu) karşı takva üzere olmalarını emretmiş, (sonra da); "Sadaka verin!" buyurup, Cehennemin durumundan (kadınları ilgilendiren) bir şey zikretmişti. Bunun üzerine yoksul kadınlardan karamtak yanaklı bir kadın ayağa kalkıp; "niçin, ya Resûlüllah?" demişti de O, şöyle buyurmuştu: "Çünkü siz, (halinizden) şikâyeti ve lanet okumayı çokça yapıyor, kocaya da nankörlükte bulunuyorsunuz!" O zaman (kadınlar), mücevheratlarından, küpelerinden ve yüzüklerinden alıp, sadaka olarak vermek üzere Bilâl'in eteğine atmaya başlamışlardı,

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Bayram Günü Sadaka Vermeye Teşvik
1664-) Bize Ebu'l-Velîd haber verip (dedi ki), bize Şu'be, Adiyy b. Sâbit'ten, (O) Said b. Cübeyr'den, (O) İbn Abbâs'tan, (O da) Hazret-i Peygamber’den (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) bunun, (yani bir önceki hadisin) benzerini rivâyet etti.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Bayram Günü Sadaka Vermeye Teşvik
1665-) Bize Ubeydullah b. Mûsa, İsrai'lden, (O) Osman ibnu'l-Muğire'den, (O da) İyâs b. Ebî Remle'den (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: Muâviye'nin, Zeyd b. Erkam'a; "Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte bir günde birleşen iki bayramda (yani cuma gününe tesadüf eden bir bayramda) bulundun mu?" diye soruşuna şahit oldum. O; "evet, (bulunmuştum)" cevabını verdi. (Bunun üzerine Muâviye); "peki, O (yani Hazret-i Peygamber) nasıl yapmıştı?" dedi. O da dedi ki; "(Hazret-i Peygamber) bayram namazını kılmış, sonra cuma (namazı) hakkında kolaylık tanıyıp, "(Cuma) namazını kılmak isteyen kılsın!" buyurmuştu.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: İki Bayram Bir Günde Birleştiği Vakit?
1666-) Bize Muhammed İbnu's-Salt haber verip (dedi ki), bize Fuleyh, Said İbnu'l-Hâris'ten, (O da) Ebû Hureyre'den (naklen) rivâyet etti ki; Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bayrama çıktığı vakit, (oradan, gittiği yoldan) başka bir yolla geri dönerdi.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Bayramda Namazgahtan, Oraya Gittiği Yoldan Başkasından Geri Dönmek
1667-) Bize Ebû Asım, Zekeriyyâ b. İshak'tan, (O) Yahya b. Abdillah b. Sayfî'den, (O) Ebu Ma'bed'den, (O da) İbn Abbâs'tan (naklen) rivâyet etti ki; Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), Muâz'ı, görevli olarak Yemen'e gönderdiği vakit (O'na) şöyle buyurmuştu: "Sen kitab ehli olan bir topluluğa gidiyorsun. Bu sebeple onları (önce), Allah'tan başka hiçbir ilah olmadığına ve Muhammed'in, Allah'ın elçisi olduğuna şehâdet etmeye çağır. Şayet onlar sana bu konuda itaat edip (bunu kabul ederlerse) onlara bildir ki, Allah, üzerlerine her gün ve gecede beş namaz farz kılmıştır. Onlar bu konuda da sana itaat ederlerse, onlara bildir ki, Allah, malları hakkında üzerlerine, zenginlerinden alınıp fakirlerine verilen bir sadaka ("zekât") farz kılmıştır. Onlar bu konuda da sana itaat ederlerse, (zekât olarak) mallarının değerlilerini (almaktan) sakın! (Bir de haksızlık yapıp) mazlumun bedduasını (almaktan) sakın. Zira gerçek şu ki, Allah'ın huzurunda onun için hiçbir perde yoktur, (o, kabul edilir)."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Zekât Kitabı
Konu: Zekâtın Fazileti Hakkında
1668-) Bize Hâşim İbnu'l-Kasim haber verip (dedi ki), bize Şu'be, Muhammed b. Ziyâd'dan, şöyle dediğini rivâyet etti: Ebû Hureyre'yi, Hazret-i Peygamber’den (sallallahü aleyhi ve sellem) rivâyet ederken işittim ki, O şöyle buyurmuş: "Yoksul "miskin"; bir-iki lokmanın, bir-iki parçanın, bir-iki hurmanın geri çevirdiği kimse değildir. Fakat (asıl) yoksul, kendisini (başkasına) muhtaçlıktan kurtaracak bir zenginliği olmayan, (bununla beraber), rahatsız ederek halktan (bir şey) dilenmekten de utanan -veya, "rahatsız ederek halktan (bir şey) dilenmeyen"- kimsedir."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Zekât Kitabı
Konu: Kendisine Zekât Verilecek Olan Yoksul
1669-) Bize Ya'la b. Ubeyd haber verip (dedi ki), bize Abdulmelik, Ebu'z-Zübeyr'den, (O da) Cabir'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "(Hayvanlarının) hakkını ödemeyen hiçbir deve, sığır ve koyun sahibi yoktur ki, O, Kıyamet günü bu (hayvanların çiğneyip süsmesi) için dümdüz bir ovada oturtulmuş ve onu, tırnaklı (hayvan) tırnağıyla çiğnemiş, boynuzlu (hayvan) boynuzuyla süsmüş olmasın! O gün onların içinde boynuzsuz da bulunmayacaktır, boynuzu kırık da!" "Ya Resûlüllah, dediler, peki onların hakkı nedir?" buyurdu ki; "Döllük olanlarının dölleme için ödünç verilmesi, kovalarının ödünç verilmesi, bu (hayvanların, ihtiyaç sahibine, sütlerinden, yünlerinden ve iş güçlerinden faydalanması için bir müddet) ödünç verilmesi, su başlarında sağılıp (sütlerinden, oradaki fakirlere, yolculara ikram edilmesi). (Bir de) onlar, Allah yolunda (bineği olmayanlara) binek olarak verilir (ki, bu da onların haklarındandır)."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Zekât Kitabı
Konu: Deve, Sığır Ve Koyunların Zekâtını Vermeyenler
1670-) Bize Bişr İbnu'l-Hakem rivâyet edip (dedi ki), bize Abdurrezzâk rivâyet edip (dedi ki), bize İbn Cureyc haber verip dedi ki; bana Ebu'z-Zübeyr haber verdi ki, O, Cabir b. Abdillah'ı şöyle derken işitmiş: Ben Resûlüllah'ı (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyururken işittim: "(Hayvanlarındaki) hakkı yerine getirmeyen hiçbir deve sahibi yoktur ki, (onun develeri) Kıyamet günü, (dünyada) olduklarından daha çok olarak gelmiş; kendisi de, onların, ayakları ve tabanları ile üzerinde sıçrayıp oynayarak (çiğnemeleri) için dümdüz bir ovada oturtulmuş olmasın! (Hayvanlarındaki) hakkı yerine getirmeyen hiçbir sığır sahibi de yoktur ki, (sığırları) Kıyamet günü, (dünyada) olduklarından daha çok olarak gelmiş; kendisi de, onların, boynuzlarıyla süserek, ayaklarıyla çiğneyerek (süsüp çiğnemeleri) için dümdüz bir ovada oturtulmuş olmasın! (Hayvanlarındaki) hakkı yerine getirmeyen hiçbir koyun sahibi de yoktur ki, (koyunları) Kıyamet günü, (dünyada) olduklarından daha çok olarak gelmiş; kendisi de, onların, boynuzlarıyla süserek, ayaklarıyla çiğneyerek (süsüp çiğnemeleri) için dümdüz bir ovada oturtulmuş olmasın! Bunların içinde boynuzsuz da bulunmayacaktır, boynuzu kırılmış olan da! (Bir de servetindeki) hakkı yerine getirmeyen hiçbir servet (altın ve gümüş) sahibi yoktur ki, serveti Kıyamet günü, ağzını açıp peşine takılan, son derece zehirli bir erkek yılan olarak gelmiş olmasın! (Bu yılan) onun yanına geldiğinde o, ondan kaçacak. (Yılan) da ona; "saklayıp (hakkını vermediğin) servetini al!" diye bağıracak. O; "benim ona ihtiyacım yok" diyecek. Neticede, ondan kurtuluş olmadığını görünce elini onun ağzına sokacak, o da, erkek hayvanın (yemini) kıtır kıtır yemesi gibi onun (elini) kıtır kıtır yiyecek."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Zekât Kitabı
Konu: Deve, Sığır Ve Koyunların Zekâtını Vermeyenler
1671-) (İbn Cureyc) dedi ki; Ebu'z-Zübeyr, şöyle de dedi: Ubeyd b. Umeyr'i, bu sözü söylerken işitmiştim. Sonra (bunu) Cabir b. Abdillah'a sordum. O da, Ubeyd b. Umeyr'in sözünün aynısını söyledi. (İbn Cureyc) dedi ki; Ebu'z-Zübeyr şöyle de dedi: Ben Ubeyd b. Umeyri, şöyle derken işittim: Bir adam: "Ya Resûlüllah, develerin hakkı nedir?" demiş. O da şöyle buyurmuş: "Su başlarında sağılıp (sütlerinden, oradaki fakirlere, yolculara ikram edilmesi), kovalarının ödünç verilmesi, döllük olanlarının (dölleme için) ödünç verilmesi, onların, (ihtiyaç sahibine, sütlerinden yünlerinden ve iş güçlerinden yararlanması için bir müddet) ödünç verilmeleri ve Allah yolunda (bineği olmayanlara) binek olarak verilmeleri! "

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Zekât Kitabı
Konu: Deve, Sığır Ve Koyunların Zekâtını Vermeyenler
1672-) Bize el-Hasan İbnu'r-Rebî’ haber verip (dedi ki), bize Ebu'l-Ahvas, el-A'meş'ten, (O) el-Ma'rûr b. Suveyd'den, (O) Ebû Zerr'den, (O da) Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) bu (yani bir önceki) Hadisin bir kısmını rivâyet etti.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Zekât Kitabı
Konu: Deve, Sığır Ve Koyunların Zekâtını Vermeyenler
1673-) Bize el-Hakem İbnu'l-Mübarek haber verip (dedi ki), bize Abbâd b. Avvâm ile İbrahim b. Sadaka, Süfyân b. Huseyn'den, (O) ez-Zühri'den, (O) Sâlim'den, (O da) İbn Ömer'den) (naklen) rivâyet ettiler ki; Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) sadaka (zekât miktarlarını) yazdırmıştı. (Buna göre) koyunlarda otlama ile yetişen her kırk koyunda, yüzyirmi (koyuna) kadar bir koyun (zekâtı) vardır. Daha fazla olduklarında onlarda ikiyüz (koyuna) kadar iki koyun (zekâtı) vardır. (Bundan) daha fazla olduklarında onlarda, üçyüz (koyuna) kadar üç koyun (zekâtı) vardır. Bir koyun daha fazla olduğunda bunlarda (yine), dörtyüz (koyuna) varıncaya kadar sadece üç koyun (zekât verilmesi) gerekir. Dörtyüz koyuna ulaştıklarında ise her yüz (koyunda) bir koyun (zekâtı) vardır. Zekâtta ne çok yaşlı, ne kusurlu, ne de ayıplı (koyun) alınmaz.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Zekât Kitabı
Konu: Koyunların Zekâtı Hakkında
1674-) Bize el-Hakem b. Mûsa haber verip (dedi ki), bize Yahya b. Hamza, Süleyman b. Davûd el-Havlâni'den, (O) ez-Zühri'den, (O) Ebû Bekr b. Muhammed b. Amr b. Hazm'dan, (O) babasından, (O da) dedesinden (naklen) rivâyet etti ki; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Yemenlilere, Amr b. Hazm'la şunu yazdırıp (göndermiş): "Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla. Peygamber Muhammed'den, Şurahbîl b. Abdikülâl, el-Hâris b. Abdikülâl ve Nuaym b. Abdikülâl'e... Kırk koyunda, yüzyirmiye ulaşıncaya kadar bir koyun (zekâtı) vardır. Yüryizmi (koyundan) bir (koyun) fazla olduklarında, onlarda, ikiyüze ulaşıncaya kadar iki koyun (zekâtı) vardır. (Bundan) bir tane daha fazla olduklarında, onlarda, üçyüze ulaşıncaya kadar üç (koyun zekâtı) vardır. Daha da fazla olanlarda, her yüz koyunda bir koyun (zekâtı) var."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Zekât Kitabı
Konu: Koyunların Zekâtı Hakkında
1675-) Bize Bişr İbnu'l-Hakem rivâyet edip (dedi ki), bize Abdurrezzâk rivâyet edip (dedi ki), bize Ma'mer, Abdullah b. Ebî Bekr b. Muhammed b. Amr b. Hazm'dan, (O) babasından, (O da) dedesinden (naklen) haber verdi ki; "Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onun için bir mektup yazdırdı..." (Ma'mer) daha sonra onun, (yani bir önceki hadisin) benzerini zikretti

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Zekât Kitabı
Konu: Koyunların Zekâtı Hakkında
1676-) Bize Ya'lâ b. Ubeyd rivâyet edip (dedi ki), bize el-A'meş, Şakîk'ten, (O da) Mesrûk'tan, (bize) el-A'meş (ayrıca) İbrahim'den (naklen) rivâyet etti ki, onlar (yani Mesrûk ve İbrahim) şöyle dediler: Muâz dedi ki; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) beni Yemen'e görevli olarak göndermiş ve bana, her kırk sığırdan, üç yaşma girmiş bir dişi dana "musinne" ve her otuzdan, bir yaşını bitirmiş erkek veya dişi bir buzağı "tebî' veya tebî'a" almamı emretmişti.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Zekât Kitabı
Konu: Sığırların Zekâtı
1677-) Bize Asım b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Ebû Bekr b. Ayyaş, Asım'dan, (O) Ebû Vâil'den, (O) Mesrûk'tan, (O da) Muâz'dan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) beni Yemen'e görevli olarak göndermiş ve sığırlardan, otuz taneden bir yıllık bir buzağı "tebi' havli", kırk taneden ise, üç yaşma girmiş bir dana "musinne" almamı emretmişti.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Zekât Kitabı
Konu: Sığırların Zekâtı
1678-) Bize Ahmed b. Yûnus, Ebû Bekr b. Ayyâş'tan (naklen) onun, (yani bir önceki Hadisin) benzerini rivâyet etti.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Zekât Kitabı
Konu: Sığırların Zekâtı
1679-) Bize el-Hakem İbnu'l-Mübârek haber verip (dedi ki), bize Abbâd İbnu'l-Avvâm ile İbrahim b. Sadaka, Süfyân b. Huseyn'den, (O) ez-Zühri'den, (O da) İbn Ömer'den (naklen) rivâyet ettiler ki, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) sadaka (zekât miktarlarını ihtiva eden yazılar) yazdırmış, (fakat bunlar), Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) vefat etmeden zekât toplayıcılarına gönderilememişti. Vefat edince onları Ebû Bekir almış ve (Hazret-i Peygamberin) ardından onlarla amel etmişti. Bekir de vefat edince onları Ömer almış ve (Hazret-i Peygamberle Ebû Bekir'in) ardından onlarla amel etmişti. Ömer ise, onlar kılıcına -veya vasiyyet (mektubuna)- bağlı bulunuyorken öldürülmüştü. (Bu zekât yazılarına göre) develerin zekâtında her beş devede, yirmibeş deveye kadar bir koyun (zekâtı) vardı. (Develer) yirmibeşe ulaştıklarında, bunlarda, otuzbeş deveye kadar, bir yaşını doldurmuş, iki yaşına girmiş bir dişi deve "bint-i mahâd" (zekâtı) vardır. Şayet "bint-i mahâd" yoksa, iki yaşını doldurmuş üç yaşına girmiş bir erkek deve "ibn-i lebûn" (zekât olarak verilir). (Develer) daha fazla olduklarında bunlarda, kırkbeş (deveye) kadar, iki yaşını doldurmuş, üç yaşına girmiş bir dişi deve "bint-i lebûn" (zekâtı) vardır. (Develer) daha fazla olduklarında bunlarda, altmış (deveye) kadar, üç yaşını doldurmuş dört yaşına girmiş bir dişi deve "hıkka" (zekâtı) vardır. (Develer) daha fazla olduklarında bunlarda, yetmişbeş (deveye) kadar, dört yaşını doldurmuş beş yaşına girmiş bir dişi deve "ceze'a" (zekâtı) vardır. (Develer) daha fazla olduklarında bunlarda, doksan (deveye) kadar iki "bint-i lebûn" (zekâtı) vardır. (Develer) daha da fazla olduklarında bunlarda her elli (devede) bir "hıkka" ve her kırk (devede) bir "bint-i lebûn" (zekâtı) vardır.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Zekât Kitabı
Konu: Develerin Zekâtı
1680-) Bize Muhammed b. Uyeyne, Ebû İshak el-Fezarî'den, (O) Süfyân b. Huseyn’den, (O) ez-Zührî'den, (O) Sâlim'den, (O) İbn Ömer'den, (O da) Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) onun, (yani bir önceki Hadisin) benzerini rivâyet etti.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Zekât Kitabı
Konu: Develerin Zekâtı
1681-) Bize el-Hakem b. Mûsa haber verip (dedi ki), bize Yahya b. Hamza, Süleyman b. Dâvûd el-Havlânî'den rivâyet etti (ki, O şöyle demiş): Bana ez-Zührî, Ebû Bekr b. Muhammed b. Amr b. Hazm'dan, (O) babasından, (O da) dedesinden (naklen) rivâyet etti ki; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Şurahbîl b. Abdikülâl, el-Hâris b. Abdikülâl ve Nuaym b. Abdikülâl'e, Amr b. Hazm'la yazıp (göndermiş) ki; her beş ûkıyye gümüşte beş dirhem (zekât) vardır. Daha fazla olanlarda her kırk dirhemde bir dirhem (zekât) vardır. Beş ûkıyyeden az (gümüşte) ise hiçbir şey yoktur, (hiç zekât gerekmez).

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Zekât Kitabı
Konu: Gümüşlerin Zekâtı Hakkında
1682-) Bize el-Muallâ b. Esed haber verip (dedi ki), bize Ebû Avâne, Ebû İshak'tan, (O) Asını b. Damra'dan, (O da) Hazret-i Ali'den (naklen) rivâyet etti ki; O, sözün Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) ait olduğunu belirterek şöyle dedi: "Atların ve kölelerin zekâtını (size) bağışladım. Her kırk dirhemden bir dirhem olmak üzere gümüşlerin zekâtını getirin. Yüzdoksan (dirhemde), ikiyüz (dirheme) ulaşıncaya kadar ise hiçbir şey yoktur, (hiç zekât gerekmez)."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Zekât Kitabı
Konu: Gümüşlerin Zekâtı Hakkında
1683-) Bize el-Esved b. Amir haber verip (dedi ki), bize Şerîk, Osman es-Sakafî'den, (O) Ebû Leylâ'dan -ki O, el-Kindî'dir-, (O da) Süveyd b. Ğafele'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Bize Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) zekât toplayıcısı gelmişti de ben, elinden tutup ahidnâmesinde şunu okumuştum: "Zekât korkusuyla, ayrı olanlar birleştirilmez, toplu olanlar ise ayrılmaz!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Zekât Kitabı
Konu: Toplu Olanları Ayırmaktan, Ayrı Olanları Birleştirmekten Men
1684-) Bize Ebû Asım, Zekeriyyâ'dan, (O) Yahya b. Abdillah b. Sayfî'den, (O) ibn Abbâs’ın âzâdlısı Ebû Ma'bed'den, (O da) İbn Abbâs'tan (naklen) haber verdi ki, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), Muâz'ı, görevli olarak Yemene gönderdiğinde (O'na); "(Zekât olarak) onların mallarının değerlilerini (almaktan) sakın!" buyurmuştu.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Zekât Kitabı
Konu: Zekâtı, Halkın Mallarının Değerlilerinden Almaktan Men’
1685-) Bize Hâşim İbnu'l-Kasım rivâyet edip (dedi ki), bize Şu'be rivâyet edip dedi ki, Abdullah b. Dinar bana haber verip dedi ki, ben Süleyman b. Yesâr'ı, Irak b. Mâlik'ten, (O) Ebû Hureyre'den, (O da) Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) şöyle rivâyet ederken işittim: "Müslümanın atından da, kölesinden de zekât gerekmez,,"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Zekât Kitabı
Konu: Hayvanlardan, Kendisinde Zekât Verilmesi Gerekmeyenler
1686-) Bize Ubeydullah b. Mûsa, Süfyân'dan, (O) Amr b. Yahya'dan, (O) babasından, (O) Ebû Saîd el-Hudrî'den, (O da) Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle buyurdu: "Beş veskden az (ziraî ürünlerde) zekât yoktur. Beş ûkıyyeden az (gümüşte) de zekât yoktur. Beş deveden azında da zekât yoktur." Ebû Muhammed (ed-Dârimi) dedi ki: "Vesk", altmış "sâ'"dır. "Sâ’" ise, Hicazlıların görüşüne göre ikibuçuk menâ (menn, batman), Iraklıların görüşüne göre dört menâdır.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Zekât Kitabı
Konu: Hububat, Gümüş Ve Altından, Kendisinde Zekât Verilmesi Gerekmeyenler
1687-) Bize Muhammed b. Yûsuf, Süfyân'dan, (O) İsmail b. Ümeyye'den, (O) Muhammed b. Yahya b. Habbân'dan, (O) Yahya b. Umâre'den, (O da) Ebû Said el-Hudri'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Beş vesk'den az hububatta da, hurmada da zekât yoktur. Beş ûkıyyeden az (gümüşte) de zekât yoktur. Beş deveden azında da zekât yoktur.,"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Zekât Kitabı
Konu: Hububat, Gümüş Ve Altından, Kendisinde Zekât Verilmesi Gerekmeyenler
1688-) Bize el-Hakem b. Mûsa haber verip (dedi ki), bize Yahya b. Hamza, Süleyman b. Dâvûd el-Havlâni'den rivâyet etti (ki, O şöyle demiş): Bana ez-Zührî, Ebû Bekr b. Muhammed b. Amr b. Hazm'dan, (O) babasından, (O da) dedesinden (naklen) rivâyet etti ki; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Şurahbîl b. Abdikülâl, el-Hâris b. Abdikülâl ve Nuaym b. Abdikülâl'e, Amr b. Hazm'la yazıp (göndermiş) ki; her beş ûkıyye gümüşte beş dirhem (zekât) vardır. Daha fazla olanlarda her kırk dirhemde bir dirhem (zekât) vardır. Beş ûkıyyeden az (gümüşte) ise hiçbir şey yoktur, (hiç zekât gerekmez).

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Zekât Kitabı
Konu: Hububat, Gümüş Ve Altından, Kendisinde Zekât Verilmesi Gerekmeyenler
1689-) Bize Sa'id b. Mansûr haber verip (dedi ki), bize İsmail b. Zekeriyyâ, el-Haccâc b. Dinar'dan, (O) el-Hakem b. Uteybe'den, (O) Huceyye b. Adiyy'den, (O da) Hazret-i Ali'den (naklen) rivâyet etti ki; el-Abbâs, Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem), zekâtını, verilmesi (henüz) gerekmeden önce erkenden vermeyi sormuştu da (Hazret-i Peygamber O'na) bu hususta izin vermişti. Ebû Muhammed (ed-Dârimi) dedi ki, "bu (Hadisin zahirinin delâlet ettiği görüşü) benimsiyor ve zekâtın vaktinden önce verilmesinde bir mahzur görmüyorum."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Zekât Kitabı
Konu: Zekatı Vaktinden Önce Vermek Hakkında
1690-) Bize Muhammed İbnu't-Tufeyl haber verip (dedi ki), bize Şerîk, Ebû Hamza'dan, (O) Amir'den, (O da) Fâtıma bint Kays'tan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah'ı (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyururken işittim: "Muhakkak ki, mallarınızda zekâttan başka (verilmesi gereken) bir hak vardır"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Zekât Kitabı
Konu: Bir Malda Zekâtın Dışında Verilmesi Gereken Sey
1691-) Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize israil rivâyet edip (dedi ki), bize Ebu'l-Cuveyriye el-Cermî rivâyet etti ki, Ma'n b. Yezîd O'na rivâyet edip şöyle demiş: Ben, babam ve dedem, Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) biat etmiştik. (Resûlüllah) benim için dünürlük de yapıp beni evlendirmişti. Ben O'na bir dâva da götürmüştüm. (Şöyle ki), babam Yezîd, zekât (veya sadaka) olarak vermek üzere bir kaç dinar (altın para) çıkarmış ve (bunları muhtaçlara vermesi için) mescidde bir adamın yanına bırakmış. Derken ben mescide gitmişim. (Bu adam da beni, daha önce zekât ve sadaka verdiklerinden biri zannetmiş ve onları bana vermişti). Ben de onları, (babamın zekâtı veya sadakası olduklarını bilmeden) almış ve babama getirip (göstermiştim) O zaman o; "vallahi, onları sana (vermeyi) istememiştim!" demiş (ve onları almaya kalkmıştı). Bunun üzerine onu Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) dâva etmiştim de O şöyle buyurmuştu: "Niyet ettiğin şeyin (sevabı) sana (verilecektir), ey Yezîd! Aldığın (para) da senindir, ey Ma'n!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Zekât Kitabı
Konu: Bir Zengine Sadaka Ve Zekât Veren Kimse Hakkında
1692-) Bize Muhammed b. Yûsuf ve Ebû Nuaym, Süfyân'dan, (O) Sa'd b. İbrahim'den, (O) Reyhan b. Yezîd'den, (O da) Abdullah b. Amr'dan (naklen) haber verdiler ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Zekat ne zengine, ne de güçlü kuvvetli, azası sağlam kimseye helâl olmaz." Ebu Muhammed (ed-Dârimi) dedi ki; "(Hazret-i Peygamber,. Hadisteki "zî mirre" kelimesiyle) kuvvetliyi kastediyor."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Zekât Kitabı
Konu: Sadaka Ve Zekât Almak Kendilerine Helâl Olan Kimseler
1693-) Bize Yezîd b. Harun haber verip (dedi ki), bize Şerîk, Hakim b. Cübeyr'den (O) Muhammed b. Abdirrahman b. Yezîd'den, (O) babasından, (O da) Abdullah'tan (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Zengin olduğu halde dilenen kimse Kıyamet günü, yüzünde (bu dilenciliğiyle döktüğü yüz suyunun meydana getirdiği) tırmık veya ısırık yahut sıyrık izleri olduğu halde gelecektir." (Bunun üzerine) "ya Resûlüllah, dendi, (dilenmeyi yasak kılan) zenginliğin (ölçüsü) nedir?" Şöyle buyurdu: "Elli dirhem (140 gr. gümüş) veya bunun değerinde altın."

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Zekât Kitabı
Konu: Sadaka Ve Zekât Almak Kendilerine Helâl Olan Kimseler
1694-) Bize Ebû Asım ve Muhammed b. Yûsuf, Süfyân'dan, (O) Hakim b. Cübeyr'den, (O) Muhammed b. Abdirrahman'dan, (O) babasından, (O) Abdullah'tan, (O da) Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) onun, (yani bir önceki Hadisin) benzerini rivâyet etti.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Zekât Kitabı
Konu: Sadaka Ve Zekât Almak Kendilerine Helâl Olan Kimseler
1695-) Bize Hâşim İbnu'l-Kâsım haber verip (dedi ki), bize Şu'be rivâyet edip (dedi ki), bana Muhammed b. Ziyâd haber verip dedi ki; ben Ebû Hureyre'nin şöyle dediğini işittim: (Bir gün) el-Hasan, zekât hurmalarından bir hurma alıp ağzına koymuştu da, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) hemen; "Hı, hı! At onu. Bilmiyor musun ki, biz zekât ve sadaka (malı) yemeyiz!" buyurmuştu.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Zekât Kitabı
Konu: İ Peygambere Sallallahü Aleyhi Ve Selem, Ne De Ehl-i Beytine Helâl Olmaz
1696-) Bize el-Esved b. Amû haber verip (dedi ki), bize Züheyr, Abdullah b. İsa'dan, (C) İsa'dan, (O) Abdurrahman b. Ebî Leylâ'dan, (O da) Ebû Leylâ'dan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: (Bir gün) Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) yanındaydım. El-Hasan b. Ali de O'nun yanındaydı. Derken (el-Hasan) zekât hurmalarından bir hurma almıştı da, (Hazret-i Peygamber) hemen onu O'ndan çekip almış ve şöyle buyurmuştu: "Bilmiyor musun ki, bize zekât ve sadaka helâl değildir!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Zekât Kitabı
Konu: İ Peygambere Sallallahü Aleyhi Ve Selem, Ne De Ehl-i Beytine Helâl Olmaz
1697-) Bize Said b. Mansûr haber verip (dedi ki), bize Süfyân b. Uyeyne, Amr b. Dinar'dan, (O) Vehb b. Münebbih'ten, (O) kardeşinden, (O da) Muâviye'den (naklen) rivâyet etti ki" O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Bana (bir şey) isteme hususunda ısrar etmeyin!. Çünkü, Allah'a yemin ederim ki, bir kimse benden bir şey ister, ben de bunu ona istemiyerek verirsem, ona bu (verdiğim şeyde) asla hayır ve bereket verilmez,"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Zekât Kitabı
Konu: Zengin Olduğu Halde Dilenen Kimseye Sert Davranma
1698-) Bize Muhammed b. Abdillah er-Rekaşî haber verip (dedi ki), bize Yezîd -ki O, İbn Zurey'dir- rivâyet edip (dedi ki), bize Said, Katâde'den, (O) Salim b. Ebil-Ca'd'dan, (O) Ma'dân b. Ebî Talha'dan, (O da) Resûlüllah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem) âzâdlısı Sevbân'dan (naklen) haber verdi ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Kim muhtaç olmadığı halde halktan bir şey dilenirse, bu, yüzünde bir leke olur!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Zekât Kitabı
Konu: Zengin Olduğu Halde Dilenen Kimseye Sert Davranma
1699-) Bize el-Hakem İbnu'l-Mubârek haber verip (dedi ki), bize Mâlik, İbn Şihâb'dan, (O) Atâ’ b. Yezîd el-Leysî'den, (O da) Ebû Sa'id el-Hudrî'den (naklen) rivâyet etti ki; (bir gün) Ensârdan (yani Medme'li müslüm anlardan) bazı insanlar, Resûlüllah'tan (bir şey istediler. O da onlara verdi. Sonra yine istediler, O da onlara verdi. Nihayet yanındaki şeyler tükenince şöyle buyurdu: "Yanımda olan bir malı sizden saklayacak değilim. (Ancak) kim iffetli olmak isterse, Allah ona iffet ihsan eder. Kim aza kanaat edip (halktan bir şey istemezse), Allah onu zengin kılar. Kim sabırlı olmaya çalışırsa, Allah ona sabır bahşeder. Hiç kimseye de sabırdan daha hayırlı ve daha geniş bir bağış verilmemiştir. "

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Zekât Kitabı
Konu: İsteyicilikten Sakınıp Uzak Durmak Hakkında
1700-) Bize Abdullah b. Salih haber verip dedi ki, bana el-Leys rivâyet edip (dedi ki), bana Yûnus, ibn Şihâb'dan, (O da) Salim'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Abdullah dedi ki ben Ömer İbnu'l-Hattâb'ı, şöyle derken işittim: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana zaman zaman bağışta bulunurdu da ben; "onu, ona benden daha muhtaç olana verin" derdim. (Nihayet bir defasında bana yine bir mal vermiş, bende aynı sözü söylemiştim). Bunun üzerine şöyle buyurmuştu: "Onu al! Allah'ın sana bu maldan, üzerine düşmediğin ve de istemediğin halde ihsan ettiğini, işte onu al! Böyle olmayanın ise ardına kendini düşürme!"

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Zekât Kitabı
Konu: Hediyeyi Geri Çevirmekten Men
1701-) Bize el-Hakem b. Nâfi', Şuayb b. Ebî Hamza'dan, (O da) ez-Zührî'den haber verdi (ki, O şöyle demiş): Bana es-Sâib b. Yezîd rivâyet etti ki, Huveytıb b. Abdil'uzza O'na haber vermiş ki, Abdullah İbnu's-Sa'dî kendisine, Ömer'den (naklen) onun, (yani bir önceki Hadisin) benzerini haber vermiştir.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Zekât Kitabı
Konu: Hediyeyi Geri Çevirmekten Men
1702-) Bize Ebu'l-Velîd haber verip (dedi ki), bize el-Leys, Bukeyr'den, (O) Busr b. Said'den, (O da) İbnu's-Sa'dî’den (naklen rivâyet etti ki; O, "Ömer, beni âmil (yani zekât toplayıcısı) tayin etmişti..." dedi ve ona (yani 1693. Hadise) benzer (bir Hadis) zikretti.

Kaynak: Sünen-i Dârimî, Zekât Kitabı
Konu: Hediyeyi Geri Çevirmekten Men