Sünen-i Dârimî Hadis Kitabı
1503-)
Bize Ebu'n-Nu'mân haber verip (dedi ki), bize Mu'temir b. Süleyman, Burd'den rivâyet etti (ki, O şöyle demiş): Bana Süleyman b. Mûsa, Mekhûl'den, (O) Kesîr b. Murre el-Hadramî'den, (O) Kays el-Cüzâmi'den, (O) Nu'aym b. Hemmâr el-Ğatafâni'den, (O da) Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) rivâyet etti ki; O şöyle buyurdu: "Yüce Allah buyurdu ki: Ademoğlu! Benim (rızam) için günün başında dört rekât kıl, ben de, o (günün) sonundaki (endişelere, belâlara ve ihtiyaçlarına karşı) sana kâfi geleyim, "
Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Günün Başında Dört Rekât Namaz Kılmak Hakkında
1504-)
Bize Ebu'l-Velid et-Tayâlisî haber verip (dedi ki), bize Şu'be rivâyet edip dedi ki, Amr b. Murre bana haber verip dedi ki, ben İbn Ebî Leyla'yı şöyle derken işittim: Bize, Ümmü Hani'den başka hiç kimse, Hazret-i Peygamber'i (sallallahü aleyhi ve sellem) kuşluk namazı kılarken gördüğünü haber vermedi. Şöyle ki; O anlattı ki, (Hazret-i Peygamber) Mekke'nin fethedildiği gün kendi evinde gusül yapmış, sonra sekiz rekât namaz kılmıştı. (Ümmü Hâni' sözünün devamında) şöyle dedi: Ben (Hazret-i Peygamberin), ondan daha kısa namaz kıldığını görmedim. Bununla beraber O, (bu namazında) rükû' ve secdeleri tam yapıyordu.
Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Kuşluk Namazı
1505-)
Bize Ubeydullah b. Abdilmecîd haber verip (dedi ki), bize Malik, Ebu'n-Nadr'dan rivâyet etti ki; Akü b. EM Tâlib'in âzâdlısı Ebû Murre O'na haber vermiş ki, O (yani Ebû Murre), Ümmü Hâni' bint Ebî Tâlib'i işitmiş, O rivâyet ediyormuş ki; (Mekke'nin) fethedildiği yıl Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yanına gitmiş ve O'nu, kızı Fatıma kendisini bir kumaşla perdelemiş olduğu bir halde gusül yaparken bulmuş. (Ümmü Hâni') sözüne şöyle devam etmiş: Ben de O'na selâm vermiştim. Bu, bir kuşluk vakti idi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); "Kim bu kadın?" buyurmuştu. "Ben Ümmü Hâni'im" demiştim. Nihayet guslünü bitirince kalkmış, tek bir kumaşa bürünmüş olarak sekiz rekât namaz kılmıştı. Sonra (namazı bitirince) dönmüş, ben de; "Ya Resûlüllah, demiştim, anamın oğlu (Ali b. Ebî Tâlib), benim kendisine emân verdiğim bir adamı, yani Hübeyre'nin oğlu falanı öldüreceğini söyledi, (siz ne buyurursunuz?)" Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştu: "Senin eman verdiğin kimseye, muhakkak ki biz de emân verdik, Ümmü Hâni'."
Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Kuşluk Namazı
1506-)
Bize Süleyman b. Harb rivâyet edip (dedi ki), bize Şu'be, Abbâs el-Cureyrî, Ebû Osman'dan, (O da) Ebû Hureyre'den (naklen) rivâyet etti ki; O şöyle dedi: Dostum (Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ) bana, ölünceye kadar bırakmayacağım şu üç şeyi tavsiye etti: "Uyumadan önce vitr (namazıkılmak); her aydan üç gün oruç tutmak; kuşlukta iki rekât (namaz kılmak). "
Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Kuşluk Namazı
1507-)
Bize Muhammed b. Yûsuf rivâyet edip (dedi ki), bize el-Evzâ'î, ez-Zührî'den, (O) Urve'den, (O da) Hazret-i Âişe'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kuşluk nafile namazını ne yolculukta ne de mukîmlikte kılmadı.
Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Bu Kuşluk Namazındaki Mekrûhluk Hakkında Gelen Haberler
1508-)
Bize Sadaka İbnu’l-Fadl rivâyet edip (dedi ki), bize Muâz b. Muâz rivâyet edip (dedi ki), bize Şu'be, el-Fudayl b. Fedâle'den, (O da) Abdurrahman b. Ebî Bekre'den (naklen) rivâyet etti ki; babası, kuşluk namazı kılan bazı insanlar gördü de şöyle dedi: İyi bilin ki, bunlar, ne Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem), ne de hiç bir Ashabının kılmadıkları bir namaz kılıyorlar.
Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Bu Kuşluk Namazındaki Mekrûhluk Hakkında Gelen Haberler
1509-)
Bize Vehb b. Cerîr haber verip (dedi ki), bize Hişâm ed-Destüvâî, el-Kasım b. Avf’dan, (O da) Zeyd b. Erkam'dan (naklen) rivâyet etti ki; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (bir defasında) onların yanına, güneşin doğuşundan sonra namaz kılarlarken çıkmıştı da, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştu: "Evvâbûn namazı, yavru develerin ayakları kumların hararetinden yandığı vakitte (kılınır)."
Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Evvâbûn Namazı Hakkında
1510-)
Bize Abdullah b. Muhammed b. Ebî Şeybe haber verip (dedi ki), bize Vekî’ ve Ğunder, Şu'be'den, (O) Ya'lâ b. Atâ'dan, (O) Ali el-Ezdi'den, (O da) İbn Ömer'den (naklen) rivâyet ettiler ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Gece ve gündüzün (nafile) namazları ikişer ikişer (kılınır)". Onların (yani Vekî' ile Gunder'in) biri ise, (rivâyetinde) "... iki rekât, iki rekât olarak (kılınır)"
Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Gece Ve Gündüzün Nafile Namazları İkişer İkişer Kılınır
1511-)
Bize Hâlid b. Mahled haber verip (dedi ki), bize Malik, Nâfi'den, (O da) İbn Ömer'den (naklen) rivâyet etti ki; O şöyle dedi: Bir adam Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) gece namazını sordu. O da şöyle buyurdu: "(Gece namazı) ikişer ikişerdir. Nihayet biriniz sabah (namazının vaktinin girmesinden) korktuğu zaman, kılmış olduğu (rekâtları) tekleyeeck olan tek bir rekât namaz kılsın."
Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Gece Namazı Hakkında
1512-)
Bize Sa'id b. Amir, Avf’dan, (O) Zürâre b. Evfa'dan, (O da) Abdullah b. Selâm'dan (naklen) haber verdi ki; O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Medine'ye geldiğinde halk O'nu gözlemeye çıkmış ve (gelişini uzaktan görünce); "Allah'ın elçisi geldi! Allah'ın elçisi geldi!" demişlerdi. Ben de, (karşılamaya) çıkanlarla beraber çıkmıştım. Derken yüzünü gördüğüm zaman anlamıştım ki, O'nun yüzü, hiç yalancı yüzü değildir. Sonra O'ndan duyduğum ilk şey, şöyle buyurması oldu: "Ey insanlar! Selamı yayın, yemek yedirin, yakınlarla alâkayı devam ettirin ve insanlar uyurken geceleyin namaz kılın ki, Cennet'e selâmetle giresiniz!"
Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Gece Namazının Fazileti
1513-)
Bize Muhammed b. Kesîr, el-Evzâ'î'den, (O) Harun b. Riyâb'dan, (O da) el-Ahnef b. Kays'tan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: (Bir gün) Dımeşk camiine girdim. Bir de ne görsem, bir adam çokça rükû ve secde ediyor. (Kendi kendime) dedim ki; dışarı çikmayayım da şu (adam), namazdan çift rekâtta mı, yoksa tek rekâtta mı ayrıldığını bilecek mi, bakayım. Nihayet (namazını) bitirince; "ey Allah'ın kulu! (Namazdan) çift rekâtta mı yoksa tek rekâtta mı ayrıldığını biliyor musun?" dedim de o, şu karşılığı verdi: "Ben bilmiyorsam, şüphe yok ki, Allah bilir!" Sonra da şöyle dedi: Muhakkak ki ben dostum Ebu'l-Kasım'ı (sallallahü aleyhi ve sellem), şöyle buyururken işitmiştim: "Allah için bir secde yapan hiçbir kul yoktur ki, Allah bu (secde) sebebiyle onu bir derece yükseltmiş ve bu (secde) sebebiyle ondan bir günâhım indirmiş olmasın!" (Bunun üzerine) ben; "Allah sana merhamet etsin, sen kimsin?" dedim. "Ben, Ebû Zerr’im" dedi. (El-Ahnef) dedi ki; o zaman (O'nun şahsiyeti karşısında) nefsim bana küçük ve önemsiz göründü.
Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Allah İçin Bir Secde Yapan Kimsenin Fazileti
1514-)
Bize Ebû Nuaym rivâyet edip (dedi ki), bize Seleme b. Recâ' rivâyet edip (dedi ki), bize Şa'sâ' rivâyet edip dedi ki; İbn Ebî Evfa'nın, iki rekât namaz kıldığını gördüm. O, (namazdan sonra ise) şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), (Mekke'nin) fethi ile -veya Ebû Cehl'in öldürülüşü ile- müjdelendiğinde, iki rekât olarak kuşluk namazı kılmıştı.
Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Şükür Secdesi
1515-)
Bize Amr b. Avn haber verip (dedi ki), bize İshak el-Ezrak, Serik'ten, (O) Husayn'dan, (O) eş-Şa'bi'den, (O da) Kays b. Sa'd'dan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: El-Hîre'ye gelmiş ve (oradaki mecûsîleri) kendi mecûsî başkanlarına secde ederken görmüştüm. Bundan dolayı (Medine'ye dönünce); "ya Resûlüllah, sana secde etsek mi?" demiştim de, O şöyle buyurmuştu: "Bir kimseye (secde edilmesini) emretseydim, Allah'ın (kadınlar) üzerine yüklediği (koca) hakkı sebebiyle, kadınlara, kocalarına secde etmelerini emrederdim!"
Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Bir Mahlûka Secde Edilmesinden Men’
1516-)
Bize Muhammed b. Yezîd el-Hızâmî haber verip (dedi ki), bize Habbân b. Ali, Salih b. Habbân'dan, (O) Ebû Bureyde'den, (O da) babasından (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: (Bir gün) bir bedevî Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) gelip şöyle dedi: "Ya Resûlüllah! Bana izin ver de sana secde edeyim!" (Bunun üzerine Hazret-i Peygamber) şöyle buyurdu: "Birine, bir (mahlûka) secde etmesini emredecek olsaydım, kadına, kocasına secde etmesini emrederdim!"
Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Bir Mahlûka Secde Edilmesinden Men’
1517-)
Bize Ebu'l-Velîd et-Tayâlisî haber verip (dedi ki), bize Şu'be, Ebû İshak'tan, (O) el-Esved'den, (O da) Abdullah b.. Bu hadis bu ravisi sebebiyle çok zaif ("metruk") bir hadistir. Mes'ûd'dan (naklen) rivâyet etti ki; Rasûhıüah (sallallahü aleyhi ve sellem) Necm (Sûresini) okudu da, onda (sûreyi bitirince) secde yaptı. Bunun üzerine herkes secde yaptı. Sadece bir ihtiyar (secde etmeyerek) bir avuç çakıl taşı alıp bunu alnına kaldırdı ve "bu, bana yeter!" dedi.
Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Necm Sûresinde Secde Etmek
1518-)
Bize Abdullah b. Salih rivâyet edip (dedi ki), bana el-Leys rivâyet edip (dedi ki), bana Halid -yani İbn Yezîd-, Sa'id'den -yani İbn Ebî Hilâl'den-, (O) Iyâz b. Abdillah b. Sa'd'dan, (O da) Ebû Sa'îd el-Hudri'den (naklen) rivâyet etti ki; O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir gün bize hutbe irad buyurdu ve Sâd (Sûresini) okudu. Secde (âyetini) geçince de inip secde etti. O'nunla beraber biz de secde ettik. Bu (sûreyi) bir kere daha okudu. Secde (âyetine) ulaştığında biz secde etmek için hazırlandık. Bizim (hazırlandığımızı) görünce şöyle buyurdu: "Bu (secde âyeti) sadece bir Peygamberin tevbesidir. Fakat ben, sizin secde etmeye hazırlandığınızı gördüm. (Bunun için secde edelim)." Sonra da inip secde etti. O'nunla beraber bizde secde ettik.
Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Sâd Sûresinde Secde Etmek
1519-)
Bize Amr b. Zürâre haber verip (dedi ki), bize İsmail -ki O, İbn Uleyye'dir- rivâyet edip (dedi ki), bize Eyyûb, İkrime'den, (O da) İbn Abbâs'tan (naklen) rivâyet etti ki; O, Sâd (Süresindeki secde âyetinde) secde etme hakkında şöyle dedi; "Bu (secde), Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) onda secde ettiğini gördüğüm halde, (yapılması) kesin şekilde emredilen secdelerden değildir. "
Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Sâd Sûresinde Secde Etmek
1520-)
Bize Yezîd b. Harun haber verip (dedi ki), bize Muhammed b. Amr, Ebû Seleme'den, şöyle dediğini rivâyet etti: Ebû Hureyre'yi, İze's-Semâ'u'n-Şakkat (Sûresinde) secde ederken gördüm. Bu (secde edişi) sebebiyle O'na; "kendisinde secde edilmeyen bir sûrede secde ediyorsun" denildi de O, şu karşılığı verdi: Şüphe yok ki, ben Resûlüllah'ı (sallallahü aleyhi ve sellem), onda secde ederken gördüm.
Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Semâun-şakkat Sûresinde Secde Etmek
1521-)
Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize el-Evzâ'î, Yahya'dan, (O da) Ebû Seleme'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Ebû Hureyre'yi, İze's-Semâ'u'n-Şakkat (Sûresinde) secde ederken gördüm de; "Ebû Hureyre! İze's-Semâ'u'n-Şakkat (Sûresinde) secde etmene ne dersin?" dedim. O da şöyle cevap verdi: Şayet Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) onda secde ettiğini görmeseydim, secde etmezdim.
Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Semâun-şakkat Sûresinde Secde Etmek
1522-)
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe haber verip (dedi ki), bize Süfyân, Yahya b. Sa'id'den, (O) Ebû Bekr b. Muhammed b. Amr b. Hazm'dan, (O) Ömer b. Abdilaziz'den, (O) Ebû Bekr b. Abdirrahman İbni’l-Hâris b. Hişâm'dan, (O da) Ebû Hureyre'den (naklen) rivâyet etti ki; Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), İze's-Semâ'u'n-Şakkat (Sûresinde) secde etti.
Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Semâun-şakkat Sûresinde Secde Etmek
1523-)
Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Süfyân, Eyyûb b. Mûsa'dan, (O) Atâ’ b. Minâ'dan, (O da) Ebû Hureyre'den (naklen) rivâyet etti ki; O şöyle dedi: Biz, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber İze's-Semâ'u'n-Şakkat ve İkra' Bi'smi Rabbike (Sûrelerinde) secde ettik.
Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: İkra Bîsmi Rabbike Sûresinde Secde Etmek
1524-)
Bize Ubeydullah b. Mûsa, İbn Ebî Zi'b'den, (O) Yezîd b. Abdillah b. Kuseyt'ten, (O) Atâ' b. Yesâr'dan, (O da) Zeyd b. Sâbit'ten (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem), en-Necm (Sûresini) okumuştum da O, onda secde etmemişti.
Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Secde Âyetini İşitip De Secde Etmeyen Kimse Hakkında
1525-)
Bize Yezîd b. Harun, İbn Ebî Zi'b'den, (O) ez-Zührî'den, (O) Urve'den, (O da) Hazret-i Âişe'den (radıyallahü anha) (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yatsı ile sabah arasında, her iki rekâtta bir selâm vermek, (son) bir (rekâtla) da vitir kılmak üzere onbir rekât namaz kılar ve nafile namazında, başını (secdeden) kaldırmasından önce birinizin elli âyet okuyacağı kadar (uzun) secde ederdi. Nihayet müezzin (sabah namazına) ilk çağrıyı, (yani sabah ezanını) bitirince kısa iki rekât namaz kılar, sonra, müezzin kendisini (çağırmaya) gelinceye kadar yan üstü yatar, (o gelince) de onunla beraber (namaza) çıkardı.
Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Resûlüllahın Sallallahü Aleyhi Ve Selem Gece Namazının Şekli
1526-)
Bize Yezîd b. Harun ve Vehb b. Cerîr rivâyet edip dediler ki; bize Hişâm Yahya'dan, (O da) Ebû Seleme'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Hazret-i Âişe'ye, Resûlüllah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem) gece namazını sordum da, O şöyle dedi: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (gecede) onüç rekât namaz kılardı. (Şöyle ki; önce) sekiz rekât namaz kılar sonra (üç veya bir rekât) vitir kılar, ardından oturarak iki rekât namaz kılar, (bu namazında) rükû' etmek istediğinde ayağa kalkıp rükû ederdi. O, sabah namazının ezanıyla kameti arasında da iki rekât namaz kılardı.
Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Resûlüllahın Sallallahü Aleyhi Ve Selem Gece Namazının Şekli
1527-)
Bize İshak b. İbrahim rivâyet edip (dedi ki), bize Muâz b. Hişâm rivâyet edip (dedi ki), bana babam, Katâde'den, (O) Zürâre b. Evfa'dan, (O da) Sa'd b. Hişâm'dan (naklen) rivâyet etti ki; O, karısını boşamış ve bir kısım gayr-ı menkûlünü satıp silâh ve ata yatırmak için Medine'ye gelmişti. Derken Ensârdan bir toplulukla karşılaşmış (ve onlara bu niyetini açmış,) bunun üzerine onlar şöyle demişlerdi: Bizden altı kişi, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında bunu (yapmak) istemişti de O, onları (bundan) menetmiş ve "Sizin için bende (uyulacak) bir örnek yok mudur?" buyurmuştu. Bundan sonra O, Basra'ya gelmişti. O, bize anlattı ki; (orada) Abdullah b. Abbâs'la karşılaşmış ve O'na vitir (namazını) sormuş, O da; "sana, Resûlüllah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem) vitir (namazını) insanların en iyi bilenini haber vereyim mi?" demiş, ben de; "evet, (söyleyin)" demiştim. O; "(bunu en iyi bilen), mü'minlerin annesi Âişe'dir. Binaenaleyh (bunu) O'na gidip sor, sonra bana dön ve sana anlattığı şeyleri bana anlat!" demişti. Bunun üzerine ben Hakîm b. Efleh'e gelmiş ve O'na; "birlikte mü'minlerin annesi Âişe'ye gidelim" demiştim. O, "doğrusu ben O'na gelmem. ben (O'nu), şu iki grubun (yani Hazret-i Ali (radıyallahü anh) ile Hazret-i Muâviye gruplarının anlaşmazlıklarına katılmaktan) menetmiştim de O, gitmekte ısrar etmişti" karşılığını vermişti. Ben; "Allah aşkına geleceksin!" demiştim ve birlikte (Hazret-i Âişe'nin) yanına gelip selâm vermiştik. O, Hakîm'in sesini tanımıştı. Bu sebeple, (benim için); "bu kim?" demişti. Ben; "Hişâm’ın oğlu Sa'd'ım!" demiştim. "Hişâm kim?" demişti. "Âmir'in oğlu Hişâm!" demiştim. O, sözüne şöyle devam etmişti. "O, ne iyi bir kişi idi. Uhud Savaşında şehid edilmişti!" Ben; "bize, Resûlüllah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem) ahlâkından bahsedin!" demiştim. O; "Kur'an'ı okumuyor musun?" demişti. "Evet, (okuyorum.)" demiştim. "İşte o (Kur'an), Resûlüllah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem) ahlâkıdır" cevabını vermişti. Bunun üzerine ben, kalkmak ve Allah'a kavuşuncaya kadar (artık) hiç kimseye bir şey sormamak istemiştim. Fakat (gece) kalkışı (meselesi) aklıma gelmişti. Bu sebeple demiştim ki; "bize, Resûlüllah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem) (gece) kalkışından, (yani geceyi ihyasından, gece namazından) bahsedin!" O; "yâ Eyyühe'l-Müzemmilu = Ey örtüsüne bürünen" (Sûresini) okumuyor musun?" demişti, "evet, (okuyorum)" demiştim. O; "işte (bu Sûrenin başında emredilenler), Resûlüllah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem) (gece) kalkışında (yaptığı şeylerdi). Bu Sûrenin baş tarafı indirilmişti de, Resûlüllah ve Ashabı, kalkıp, ayakları şişinceye kadar (namaz kılmışlardı). (Bu sûrenin) sonu ise, on iki ay gökte tutulmuştu. indirilmiş ve böylece, gece kalkıp (namaz kılmak), farz iken nafile olmuştu" karşılığını vermişti. Bunun üzerine ben, kalkmak ve Allah'a kavuşuncaya kadar (artık) hiç kimseye bir şey sormamak istemiştim. Ancak vitir (namazı) aklıma gelmiş ve "bize, Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) vitir (namazından) bahsedin" demiştim. O da şöyle cevap vermişti: "Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) uyuduğu zaman misvağını benim yanıma kordu. Sonra Allah O'nu, uyandırmayı dilediği vakit uyandırır, O da; sadece sekizinci (rekâtında) oturup Allah'a hamd, Rabb'ine dua etmek, sonra, selâm vermiyerek ayağa kalkmak, nihayet dokuzuncu (rekâtında) oturup Allah'a hamd ile Rabb'ine dua etmek ve bize işittirecek şekilde bir selâm vermek üzere dokuz rekât namaz kılardı. (Hazret-i Peygamber) bundan sonra, oturarak iki rekât (daha) namaz kılardı. İşte, yavrucuğum, bu onbir rekât (eder). (Hazret-i Peygamber) yaşlanıp et tutunca (yani kilo alınca); sadece altıncı (rekâtında) oturup Allah'a hamd ile Rabb'ine dua etmek, sonra da bir selâm vermek üzere yedi rekât namaz kılmaya (başlamıştı). O, bundan sonra, oturarak iki rekât daha namaz kılıyordu. İşte, yavrucuğum, bu da dokuz (rekât eder). Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) uyku veya bir hastalık ağır basıp (da bu gece namazını kılamadığı) zaman ise, O, gündüz oniki rekât namaz kılardı. (Ayrıca) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir âdet edindiğinde, ona devam etmeyi severdi. (Diğer taraftan) Allah'ın Peygamber'i (sallallahü aleyhi ve sellem) hiçbir gece, sabahlayıncaya kadar namaz kılmamış. Kur'an'ın tamamını da bir gecede hiç okumamış, Ramazan dışında hiçbir ayı da tamamen oruçla geçirmemiştir." b. Hişam sözüne devamla dedi ki); ben de İbn Abbâs'a gelip (Hazret-i Âişe'nin verdiği cevapları) O'na anlatmıştım. O da şöyle demişti: "Sana doğru söyledi. Şunu bil ki, ben O'nun huzuruna girer (onunla konuşur) olsaydım, O'nunla karşı karşıya güzelce konuşur, (bu haberi doğrudan doğruya O'ndan alırdım)." Bunun üzerine ben; "şunu bil ki, ben de, senin, O'nun huzuruna girmediğini, (O'nunla konuşmadığını) bilseydim, (bunu) sana anlatmazdım!" demiştim..
Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Resûlüllahın Sallallahü Aleyhi Ve Selem Gece Namazının Şekli
1528-)
Bize Zeyd b. Avf haber verip (dedi ki), bize Ebû Avâne, Abdulmelik b. Umeyr'den, (O) Muhammed İbnu'l-Munteşir'den, (O) Humeyd b. Abdirrahman'dan, (O da) Ebû Hureyre'den (naklen) rivâyet etti ki; Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Farzlardan sonra en faziletli namaz, gecenin son üçte birinde (kılınan) namazdır. "
Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Hangi Gece Namazı Daha Faziletlidir?
1529-)
Bize Ubeydullah b. Salih haber verip (dedi ki), bana Yûnus, İbn Şihâb'dan rivâyet etti (ki, O şöyle demiş): Bana es-Sâ'ib b. Yezîd ve Ubeydullah b. Abdillah haber verdiler ki, Abdurrahman b. Abd şöyle demiş: Ömer İbnız'l-Hattâb'ı, şöyle derken işittim: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Kim mu'tâd ibâdetini, (namaz kılıp Kur'an okumasını) veya bundan bir şeyi uyuya kalıp (yapmaz) da, sonra bunu sabah namazı ile öğle namazı arasında okuyup (namaz kılarsa), (bu, onun hakkında) sanki onu geceleyin okuyup (namaz kılmış) gibi yazılır."
Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Kişi Geceki Mutâd İbâdetini, Uyuyakalıp Yapamadığı Zaman?
1530-)
Bize Yezîd b. Harun haber verip (dedi ki), bize Muhammed b. Amr, Ebû Seleme'den, (O da) Ebû Hureyre'den (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Yüce Allah her gece, gecenin son yarısında veya gecenin son üçte birinde dünya semâsına, (alt göğe) iner ve tan yeri ağarıncaya, yahut ibadet eden kimse, sabah namazını bitirip kalkıncaya kadar şöyle buyurur: "Bana dua eden kimdir, ona icabet edeyim! Benden (bir şey) isteyen kimdir, (bunu) ona vereyim! Benden bağış dileyen kimdir, onu bağışlayayım!'"
Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Allah Dünya Semâsına Alt Göğe İner
1531-)
Bize el-Hakem b. Nâfi’, Şu'ayb b. Ebî Hamza'dan, (O da) ez-Zührî'den rivâyet etti (ki, o şöyle demiş); Bana, Ebû Hureyre'nin talebe-arkadaşları olan Ebû Seleme b. Abdirrahman ile Ebû Abdillah el-Eğarr rivâyet ettiler ki; Ebû Hureyre onlara haber vermiş ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuş: "İsmi yüce olan Rabbimiz her gece, gecenin son üçtebiri kaldığı zaman dünya semâsına, (alt göğe) iner ve, fecre kadar şöyle buyurur: "Kim bana dua eder, ona icabet edeyim! Kim benden bağış diler, onu bağışlayayım! Kim benden (bir şey) ister, (bunu) ona vereyim!"
Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Allah Dünya Semâsına Alt Göğe İner
1532-)
Bize Haccâc b. Mînhâl haber verip (dedi ki), bize Hammâd b. Seleme rivâyet edip (dedi ki), bize Amr b. Dinar Nâfi’ b. Cübeyr b. Mut'ım'den, (O da) babasından (naklen) rivâyet etti ki; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Yüce Allah her gece dünya semâsına, (alt göğe) iner ve, şöyle buyurur: "(Bir şey) isteyen var mı, (bunu) ona vereyim! Bağış dileyen var mı, onu bağışlayayım!"
Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Allah Dünya Semâsına Alt Göğe İner
1533-)
Bize Ebu'l-Muğire haber verip (dedi ki), bize el-Evzâ'î rivâyet edip (dedi ki), bize Yahya b. Ebî Kesîr, Hilâl b. Ebî Meymûne'den, (O) Atâ’ b. Yesâr'dan, (O da) Rifâ'a b. Arâbe el-Cüheni'den (naklen) rivâyet etti ki, o şöyle dedi: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Gecenin yarısı veya üçtebiri geçince Allah dünya semâsına, (alt göğe) iner, sonra, tan yeri ağarıncaya kadar şöyle buyurur: "Kullarımı benden başkasına sor(dur)mayacağım” Benden (bir şey) isteyen kimdir, (bunu) ona vereyim! Benden bağış dileyen kimdir, onu bağışlayayım! Bana dua eden kimdir, ona icabet edeyim!"
Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Allah Dünya Semâsına Alt Göğe İner
1534-)
Bize Vehb b. Cerîr rivâyet edip (dedi ki), bize Hişâm, Yahya b. Hilâl b. Ebî Meymûne'den, (O da) Atâ' b. Yesâr'dan (naklen) rivâyet etti ki; Rifâ'a ona haber vermiş ki, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onun (yani bir önceki hadisin) benzerini (buyurmuş).
Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Allah Dünya Semâsına Alt Göğe İner
1535-)
Bize Muhammed b. Humeyd haber verip (dedi ki), bize İbrahim b. Muhtar, Muhammed b. İshâk'dan, (O) amcası Abdurrahman b. Yesâr'dan, (O) Ubeydullah b. Ebî Râfi'den, (O) babasından, (O da) Hazret-i Ali'den (naklen) rivâyet etti ki, o; "Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Gecenin üçte biri veya gece yarısı olunca..." dedi ve (önceki hadislerdeki gibi Allah'ın) inişini zikretti.
Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Allah Dünya Semâsına Alt Göğe İner
1536-)
Bize Muhammed b. Yahya haber verip (dedi ki), bize Ya'kûb b. İbrahim rivâyet edip (dedi ki), bize babam, İbn İshâk'dan rivâyet etti (ki, o şöyle demiş): Bana Sa'id b. Ebî Sa'id el-Makburî, Ümmü Sabiyye'nin âzâdlısı Atâ'dan, (O da) Ebû Hureyre'den (naklen) rivâyet etti ki, o şöyle demiş: Resûlüllah'ı (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyururken işittim: "Ümmetimi güçlüğe düşürmek (korkusu) olmasaydı onlara, her namaz kılacaklarında misvak kullanmayı, (diş fırçalamayı) emreder ve, yatsı namazının (vaktini) gecenin üçtebirine kadar geciktirirdim. Çünkü, gerçek şu ki, gecenin ilk üçtebiri geçince Allah dünya semâsına, (alt göğe) iner ve tanyeri ağarıncaya kadar orada kalmaya devam eder. (Bu esnada) bir sözcü şöyle der: "(Bir şey) isteyen kimse yok mu, (ona bu isteği) verilecek! Dua eden kimse yok mu, ona icabet edilecek! Şifa dileyen bir hasta yok mu, ona şifa verilse! Bağış dileyen bir günahkar yok mu, o bağışlansa!"
Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Allah Dünya Semâsına Alt Göğe İner
1537-)
Bize Muhammed haber verip (dedi ki), bize Ya'kûb rivâyet edip (dedi ki), bana babam, İbn İshâk'tan rivâyet etti (ki, O şöyle demiş): Bana amcam Abdurrahman b. Yesâr, Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) âzâdlısı Ebû Râfî'in oğlu Ubeydullah'tan, (O) babasından, (O da) Hazret-i Ali b. Ebî Tâlib'den, (O da) Resûlüllah'tan (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen), Ebû Hureyre'nin rivâyet ettiği (bir önceki) Hadisin aynısını rivâyet etti.
Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Allah Dünya Semâsına Alt Göğe İner
1538-)
Bize Yahya b. Hassan rivâyet edip (dedi ki), bize Süfyân -ki O, İbn Uyeyne'dir-, Süleymânu'l-Ahvel'den, (O) Tâvûs'tan, (O da) İbn Abbâs'tan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) geceleyin teheccüde kalktığı zaman (yaptığı duada) şöyle derdi: "Ya Allah! Hamd sana mahsûstur. Sen göklerin, yerin ve bunların içindekilerin Nurusun. Hamd sana mahsûstur. Sen göklerin, yerin ve bunların içindekilerin devamlı yöneteni ve koruyanısın. Hamd sana mahsustur. Sen göklerin, yerin ve bunların içindekilerin sahibisin. Sen hakkın ta kendisisin. Sözün, haktan ibarettir. Vadin de serâpâ haktır. Sana kavuşmak ve Cennet haktır, Cehennem haktır. (Öldükten sonra) dirilmek haktır, Peygamberler haktır. Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) haktır. Ya Allah! Sadece sana bağlandım, yalnız sana inandım, ancak sana güvendim, sadece sana yöneldim, yalnız senin yardımın sayesinde (düşmanlarla) mücâdele ettim, sadece senin hükmüne başvurdum. Artık önce yaptığım, sonra yaparım sandığım, açıktan yaptığım, gizlice işlediğim (günâhlarımı) bana bağışla! Öne alan ancak sensin, sonraya bırakan da yalnız sensin. Senden başka hiçbir ilah yoktur. Her türlü güç ve kuvvet de ancak seninledir"
Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Teheccüd Esnasında Yapılacak Dua
1539-)
Bize Sa'id b. Amir, Şu'be'den, (O) Mansûr'dan, (O) İbrahim'den, (O) Abdurrahman b. Yezîd'den, (O) Ebû Mes'ûd'dan, (O da) Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle buyurdu: "Kim bir gecede Bakara Sûresinin son iki âyetini okursa, bunlar (o gece, kötülüklere karşı) ona yeterler."
Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Bakara Sûresinin Sonundaki İki Âyeti Okuyan Kimse
1540-)
Bize Yezîd b. Harun haber verip (dedi ki), bize Muhammed b. Amr, Ebu Seleme'den, (O da) Ebû Hureyre'den (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Allah hiçbir şeyi, (Allah'ın Kitab'ını) okuma ile teğanni yapan, -yani onu yüksek sesle okuyan- bir peygamberi dinlemesi gibi dinlememiştir."
Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Kuranı Güzel Okumaya Çalışmak Kuran İle Teğannî
1541-)
Bize Ebû Nuaym haber verip (dedi ki), bize İbn Uyeyne, ez-Zührî'den (naklen) rivâyet etti. İbn Uyeyne dedi ki; O (ez-Zühri) zannediyorum ki, Urve'den, (O da) Hazret-i Âişe'den (naklen) rivâyet etmiş). (Hazret-i Âişe) demiş ki; Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Ebû Mûsa'yı, (Kur'an) okurken işitmiş, bunun üzerine şöyle buyurmuştu: "Hakikaten buna Dâvûd ailesinin nağmelerinden, (yani güzel ve ahenkli okuyuşundan) verilmiş."
Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Kuranı Güzel Okumaya Çalışmak Kuran İle Teğannî
1542-)
Bize Muhammed b. Ahmed b. Ebî Halef haber verip (dedi ki), bize Süfyân, Amr -yani İbn Dinar'dan, (O) İbn Ebî Muleyke'den, (O) Ubeydullah b. Ebî Nehik'ten, (O da) Sa'd'dan (naklen) rivâyet etti ki, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Kur'an'ı güzel okumaya çalışmayan, (Kur'an ile teğannî yapmayan) bizden değildir.,"
Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Kuranı Güzel Okumaya Çalışmak Kuran İle Teğannî
1543-)
Bize Muhammed b. Ahmed haber verip (dedi ki), bize Süfyân, ez-Zührî'den, (O) Ebû Seleme'den, (O) Ebû Hureyre'den, (O da) Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) rivâyet etti ki; O şöyle buyurdu: "Allah hiçbir şeyi, (Allah'ın Kitab'ını) okuma ile teğannî yapan bir Peygamber'i dinlemesi gibi dinlememiştir.,"
Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Kuranı Güzel Okumaya Çalışmak Kuran İle Teğannî
1544-)
Bize Bişr b. Ömer ez-Zehrânî haber verip (dedi ki), bize Şu'be, Hubeyb b. Abdirrahman'dan, (O) Hafs b. Âsım'dan, (O da) Ebû Sa'id İbnu'l-Muallâ'dan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (bir gün mescidde namaz kılıyorken) bana rastlamış (ve beni çağırmıştı. Ben de, namazda olduğum için çağırışına hemen icabet edememiş, yanına namazdan sonra gitmiştim). O zaman O şöyle buyurmuştu: "Allah; "Ey iman edenler! Sizi çağırdığı zaman Allah'a ve O Resûl'e icabet edin!" buyurmadı mı?" (Hazret-i Peygamber) sonra; "Mescidden çıkmamdan önce sana, Kuranın en büyük Sûresi olan bir sûreyi öğreteyim mi?" buyurmuş, nihayet (mescidden) çıkmak istediğinde de, şöyle buyurmuştu: "(Kuranın en büyük sûresi), el-Hamdü li'llahi Rabbi'l-âlemin, (yani Fatiha süresidir). (Kuranda) size verildiği (bildirilen) es-seb'u'l-mesâni (- namazın her rekâtında tekrarlanan yedi âyet) ve Kuranın (özetip de bu (Sûredir) ."
Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Kuran Fatiha Sûresi, İşte Seb-i Mesânî Odur
1545-)
Bize Muhammed İbnu'l-Minhâl haber verip (dedi ki), bize Yezîd b. Zurey’ rivâyet edip (dedi ki), bize Şu'be, Katâde'den, (O) Ebu’l-Alâ’ Yezîd b. Abdillah'tan, (O da) Abdullah b. Amr'dan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Kur’an’ı üç (günden) az (bir zaman)da okuyup (bitiren) kimse (onu) hakkıyla anlayamaz."
Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Kur’an Kaç Günde Hatmedilir Meselesi Hakkında
1546-)
Bize Yezîd b. Harun haber verip (dedi ki), bize Hişâm, Yahya'dan, (O) Ebû Selemeden, (O) Ebû Hureyre'den, (O da) Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle buyurdu: "Ezana başlanıldığında şeytan, ezanı işitmemek için, osurarak arkasını dönüp gider. Ezan bitirilince döner, gelir. Sonra kamet getirildiğinde (o yine) arkasını dönüp gider. Kamet bitirilince de, (namaz kılarken) kişi ile nefsi arasına vesveselerini sokmak için döner gelir ve (daha önce kişinin) hatırına gelmeyen şeyler için; "şunu şunu hatırla!" deyip (bunları ona hatırlatır). öyle ki adam, kaç (rekât) kıldığını bilemez hale gelir. İşte biriniz kaç (rekât) kıldığını bilmediğinde, otururken iki secde yapsın! "
Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Adam Üç Rekât Mı, Yoksa Dört Rekât Mı Kıldığını Bilmez İse?
1547-)
Bize Ahmed b. Abdillah haber verip (dedi ki), bize Abdulaziz -ki O, İbn Ebî Seleme el-Mâcişûn'dur- rivâyet edip (dedi ki), bize Zeyd b. Eşlem, Atâ' b. Yesâr'dan, (O da) Ebû Sa'id el-Hudrî'den (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Bir kimse kaç (rekât) kıldığını; üç (rekât) mı kıldığını yoksa dört (rekât) mı kıldığını bilmediği vakit, kalkıp bir rekât namaz kılsın, bundan sonra da iki secde yapsın. Neticede o, beş (rekât) kılmış olursa, (bu iki secde, namazını altı rekâte çıkararak) onun için namazını çift (rekâtlı) yapar. Şayet dört rekât kılmış olursa, (böylece namazını tam kılmış olacağı için, bu iki secde, namazını bozmaya çalışan) şeytanın (burnunu) yere sürtme olur!" Ebu Muhammed (ed-Dârimi) dedi ki, "bu (Hadisin zahiri delâletini) kabul ediyorum."
Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Adam Üç Rekât Mı, Yoksa Dört Rekât Mı Kıldığını Bilmez İse?
1548-)
Bize Yezîd b. Harun haber verip (dedi ki), bize İbn Avn, Muhammed'den, (O da) Ebû Hureyre'den (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (bir gün) öğle ve ikindi namazlarından birini kıldırmıştı da, iki rekât kıldırıp, sonra selâm vermiş ve kalkıp, mescidde enlemesine duran bir kütüğün yanına dikelmiş, elini de üzerine koymuş -Yezîd dedi ki; İbn Avn (bunu taklit ederek) bize gösterdi-, avuçlarının birini de diğerinin arkasına koyup üstteki parmaklarını alttakilerin arasına sokmuştu. O, (kütüğün yanına) sanki kızgınmış gibi dikelmişti. (Ebû Hureyre) dedi ki; bunun üzerine aceleci bazı insanlar dışarı çıkmış ve "Namaz kısaltıldı, namaz kısaltıldı!" demeye başlamışlardı. O cemaatın içinde Ebû Bekr ve Ömer de vardı, fakat bir şey söylememişlerdi. Cemaatın içinde, Zü’l-Yedeyn isimli elleri uzun bir adam vardı, O; "ya Resûlüllah, demişti, sen namazı unutup (da mı noksan kıldın), yoksa o kısaltıldı mı?" (Hazret-i Peygamber) de; "(Bana göre) unutmadım, namaz da kısaltılmadı!" buyurmuş, sonra (cemaate (hitaben); "böyle mi (olmuş?)" diye sormuştu. Onlar; "evet, (öyle oldu)" demişlerdi. (Bunun üzerine Hazret-i Peygamber dönüp, (cemaatle) geri kalan (rekâtları) tamamlamış, sonra da selâm vermiş, (ardından) tekbîr alıp uzun bir secde yapmış, sonra başını (secdeden) kaldırmış, sonra (tekrar) tekbir almış ve (önce) yaptığı secde gibi secde yapmış, sonra başını) (secdeden) kaldırmış ve (namazdan) ayrılmıştı.
Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Ziyâde Eklemeden Dolayı Yapılan Sehiv Secdesi
1549-)
Bize Abdullah b. Salih haber verip (dedi ki), bize el-Leys rivâyet edip (dedi ki), bana Yûnus, İbn Şihâb'dan rivâyet etti (ki, O şöyle demiş): Bana İbnu'l-Müseyyeb, Ebû Seleme b. Abdirrahman, Ebû Bekr b. Abdirrahman ve Ubeydullah b. Abdillah, Ebû Hureyre'den (naklen) haber verdiler ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (bir gün) öğle veya ikindi namazını kıldırmıştı da, bunların birinde iki rekâtta selâm vermişti. Bunun üzerine Zü'ş-Şimâleyn b. Abdillah b. Amr b. Nadla el-Huzâ'î -ki O, Zühreoğulları'nın halifi (sözleşmelisi)dir- O'na; "namaz kısaltıldı mı, yoksa unutup (da mı noksan kıldın), ya Resûlüllah?" diye sormuş, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de; "(bana göre) unutmadım. (Namaz) da kısaltılmadı" buyurmuştu. O zaman Zü'ş-Şimâleyn; "bunun biri olmuştur, ya Resûlüllah!" demişti. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) halka dönmüş ve "Zü’l-Yedeyn doğru mu söyledi?" buyurmuştu. Onlar: "evet, ya Resûlüllah" demiş, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de kalkıp (cemaatle) namazı tamamlamıştı. Şihâb dedi ki); onlardan hiçbiri bana, Resûlüllah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem) bu namazda, otururken iki secde yaptığım rivâyet etmedi. Bu, öyle zannediliyor ki, -Allah daha iyi bilir ya!- cemaatın (durumu) Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem), kesin olarak bildirmiş olmasından, neticede O'nun da kesin bir kanaate varmış olmasından dolayıdır.
Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Ziyâde Eklemeden Dolayı Yapılan Sehiv Secdesi
1550-)
Bize Sa'id b. Amir, Şu'be'den, (O) el-Hakem'den, (O) İbrahim'den, (O) Alkame'den, (O) Abdullah'tan, (O da) Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) rivâyet etti ki, O (yani Hazret-i Peygamber bir defasında) öğle (namazını) beş (rekât) kıldırmıştı da, (böyle kıldırdığı) O'na söylenmiş, O da iki secde yapmıştı.'
Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Ziyâde Eklemeden Dolayı Yapılan Sehiv Secdesi
1551-)
Bize Ubeydullah b. Abdilmecîd haber verip (dedi ki), bize Malik, İbn Şihâb'dan, (O) Abdurrahman b. Hürmüz el-A'rec'den, (O da) İbn Buhayne'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (bir gün) bize iki rekât namaz kıldırmış, sonra, (teşehhüde) oturmayarak ayağa kalkmış, cemâat de ayağa kalkmıştı. Nihayet namazı bitirdiğinde biz, selâm vermesini beklemiştik. O ise, selâm vermeden önce oturduğu halde iki secde yapmış, sonra selam vermişti.
Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Namazda Bir Noksanlık Olduğu Zaman
1552-)
Bize Muhammed ibnu'l Fadl haber verip (dedi ki), bize Hammâd b. Seleme, Yahya b. Sa'id'den, (O) Abdurrahman el-A'rec'den, (O da) Malik İbn Buhayne'den (naklen) rivâyet etti ki; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (bir defasında) öğlenin veya ikindinin iki rekâtında (oturmayarak) ayağa kalkmış ve (oturmak için geri) de dönmemişti. Nihayet namazını bitirmiş, sonra yanılma secdelerini yapmış, daha sonra da selâm vermişti.
Kaynak: Sünen-i Dârimî, Namaz Kitabı
Konu: Namazda Bir Noksanlık Olduğu Zaman