Sünen-i Tirmizî Hadis Kitabı

662-) Yine Fatıma b. Kays (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Mallarda Zekâttan başka da ödenmesi gereken haklar vardır.” (İbn Mâce, Zekât: 3; Ebû Dâvûd, Zekât: 32) Bu hadisin senedi pek sağlam değildir. Ebû Hamza, Meymun el A’ver’in hadis konusunda zayıf olduğu kaydedilmiştir. Beyan ve İsmail b. Sâlim, Şa’bi’den bu hadisi aynı sözlerle rivâyet etmiş olup bu daha sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Zekât Bölümleri
Konu: Her Türlü Malda Zekâtın Dışında Bazı Haklar Da Vardır
663-) Saîd b. Yesâr (radıyallahü anh)’in Ebû Hüreyre’den işittiğine göre Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Kim helal kazancından bir sadaka verirse ki - Allah helal maldan verilen sadakadan başkasını asla kabul etmez- Allah o sadakayı sağ eliyle kabul eder, bir hurma değerinde olsa bile o sadakayı sizden birinizin atının yavrusunu veya sütten kesilmiş deve yavrusunu büyüttüğü gibi büyütür. O hurma değerindeki sadakanın sevâbı dağdan daha büyük olur.” (Buhârî, Zekât: 6; Müslim, Zekât: 19) Bu konuda Adiyy b. Hatîm, Enes, Âişe, Abdullah b. ebî Evfâ, Hârise b. Vehb, Abdurrahman b. Avf ve Büreyde’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Zekât Bölümleri
Konu: Zekât Vermenin Değer Ve Kıymeti
664-) Kâsım b. Muhammed (radıyallahü anh)’in, Ebû Hüreyre’den işittiğine göre Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Allah sadakayı kabul eder, sağ eliyle alır ve onu sizin atınızın yavrusunu büyüttüğü gibi büyütür, öyle ki bir lokma büyüklüğünde bir sadakanın sevâbı bile uhud dağı kadar oluverir. Allah’ın kitabında bunun ölçüsü şudur: “Bilmiyorlar mı ki, kulların tevbesini kabul eden Allah’tır. Sadakaları da alıp kabul eden O’dur. ve iyi bilin ki, tevbeleri çok kabul eden ve kullarına acıyan da O’dur.” (9 Tevbe: 104) “Allah faizli kazançları bereketten mahrum eder, ama karşılıksız yardımlar olan, sadakaları kat kat artırarak bereketlendirir. Allah kendisinden gelen gerçekleri örtbas edenleri ve günahkarların hiçbirini sevmez.” (2 Bakara: 276) (Buhârî, Zekât: 6; Müslim, Zekât: 19) Bu hadis hasen sahihtir. Âişe’den benzeri bir hadis daha rivâyet edilmiştir. Pek çok ilim adamı bu hadis ve benzeri rivâyetler ve belirlemelerle Allah’ın her gece dünya semasına inişi hakkında ki meselede şöyle diyorlar: “Bu tür rivâyetler sabittir bunlara inanılmalı vehme kapılarak nasıl olabilir? Denmemelidir.” şekilde Mâlik, Sûfyân b. Uyeyne, Abdullah b. Mübarek bu çeşit hadisler hakkında diyorlar ki: “Bu tür hadisleri “nasıl” sız olarak kabul edip inanın, Ehli Sünnet vel cemaat ilim adamlarının görüşü böyledir. mezhebi bu tür rivâyetleri reddederek bu “benzetme” olur demektedir. Kitabı’nın pek çok yerinde Yed (El), Sem’ (Kulak) ve Basar (Göz) tabirlerini zikrediyor. Cehmiyye ise bu âyetleri ilim adamlarının tefsirine aykırı yorumlayarak diyorlar ki: “Allah, Adem’i eliyle yaratmamıştır. Burada “el” kelimesi güç ve kuvvet anlamındadır.” b. İbrahim şöyle diyor: “Teşbih” (benzetme) şöyle söylenirse olur: El gibi el, ele benzeyen el; Kulak gibi kulak, kulağa benzeyen kulak. buyurduğu gibi “Yed (El)” “Sem (Kulak)” “Basar (Göz)” denir de nitelik ve özelliği araştırılmaz ise ve kulak gibi kulağa benzer denilmezse bu teşbih olmaz ve Allah’ın kitabındaki şu ayete benzemiş olur: “…Ama hiçbir yönde ve şekilde hiçbir şey Allah’ın benzeri olamaz…” (42 Şûrâ 11)

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Zekât Bölümleri
Konu: Zekât Vermenin Değer Ve Kıymeti
665-) Enes (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Ramazan orucundan sonra hangi oruç daha değerli ve kıymetlidir diye soruldu. Buyurdular ki: “Ramazan’ın büyüklüğü için tutulan şaban ayındaki oruç.” Sonra hangi sadaka değerli ve kıymetlidir? Dendi. Buyurdular ki: “Ramazanda verilen sadakadır.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu hadis garibtir. Sadaka b. Mûsâ, hadisçiler yanında pek sağlam biri değildir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Zekât Bölümleri
Konu: Zekât Vermenin Değer Ve Kıymeti
666-) Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Sadaka vermek Rabbinin isyan edenlere karşı gazabını söndürür ve kötü ölümü de önler.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu hadis bu şekliyle garibtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Zekât Bölümleri
Konu: Zekât Vermenin Değer Ve Kıymeti
667-) Ümmü Büceyd (radıyallahü anha), Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e biat eden kadınlardandır. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e şöyle demiştir: “Yoksul kimse kapıma gelip dikilir ve ben de ona verecek bir şey bulamaz isem ne yapmalıyım? Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) o kadına şöyle buyurdu: “Ona verecek bir şey bulamaz isen bile, değersiz ve az görülen yanmış bir koyun tırnağı bile olsa onun eline sıkıştırıver.” (Ebû Dâvûd, Zekât: 33; Nesâî, Zekât: 80) Bu konuda Ali, Hüseyin b. Ali, Ebû Hüreyre ve Ebû Umâme’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Ümmü Büceyd hadisi hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Zekât Bölümleri
Konu: Dilencilere Ne Yapılması Gerektiği
668-) Saffân b. Ümeyye (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) insanlardan en çok buğzettiğim bir kimse iken Huneyn günü ganimet mallarından bana verdi de verdi insanlardan en çok sevdiğim kimse oldu.” (Müslim, Zekât: 46; Nesâî, Zekât: 79) Hasen b. Ali, bu veya benzeri bir hadisi bana aktarmıştır. Bu konuda Ebû Saîd’den de hadis rivâyet edilmiştir. Safvân hadisini Ma’mer ve başkaları Zührî ve Saîd b. Müseyyeb’den rivâyet ederek: “Saffan b. Ümeyye dedi ki: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana verdi…” rivâyeti sanki daha sahih ve uygundur. Senedinde Saîd b. Müseyyeb bulunduğu için. adamları bu konuda değişik görüşler ileri sürerler. Bir kısmı Müellefei Kulûb denilen kimselere Zekâttan bir pay verilmemesi kanaatinde olup şöyle demektedirler: “Müellefei Kulûb, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında bulunan bir kısım insanlardı ki Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onların kalplerini İslam’a ısındırmak için verirdi, onlarda Müslüman olmuşlardı. Bugün bu anlamdaki kişilere verilmemelidir derler. Sûfyân es Sevrî, Küfeliler ve başkaları bu görüşü paylaşırlar. Ahmed ve İshâk bunlardandır. ilim adamları da: “Bugün de aynı konumda kimseler bulunabilir, devlet başkanının onların kalbini İslam’a ısındırmak için bir şeyler vermesi caizdir. Şâfii de bu görüştedir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Zekât Bölümleri
Konu: Kalpleri İslama Isındırılmak İstenenlere Zekât Vermek
669-) Büreyde (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanında oturuyordum bir kadın geldi ve: “Ey Allah’ın Rasûlû ben anneme sadaka olarak bir cariye vermiştim. Annem de öldü ne yapmam gerekir?” diye sordu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de şöyle buyurdular: “Sevâbın sana yazılmış olup miras hukuku da o cariyeyi sana geri çevirmiştir.” Kadın: “Ey Allah’ın Rasûlû annemin bir aylık tutamadığı oruç borcu vardı onun yerine o oruçları tutabilir miyim?” Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdular ki: “Onun yerine oruçlarını tut.” Kadın: “Annem Hac yapmamıştır onun yerine hac yapabilir miyim? Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurular ki: “Evet onun yerine hac yap.” (Müslim, Sıyam: 27; Ebû Dâvûd, Zekât: 31) Bu hadis hasen sahihtir. Bu hadis sadece Büreyde’nin bu rivâyetiyle bilinmektedir. Abdullah b. Atâ hadisçiler yanında güvenilir bir kimsedir. İlim adamlarının çoğunluğu bu hadisle amel ederler ve derler ki: Bir kimse bir sadaka verir de o sadakası ona miras olarak dönerse o sadakası ona helaldir. Bir kısım ilim adamları ise: “Sadaka Allah için verilmiş bir şeydir, miras olarak kişiye dönerse onu alıp benzeri bir yere harcaması gerekir.” Sûfyân es Sevrî ve Züheyr bu hadisi Abdullah b. Atâ’dan rivâyet etmişlerdir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Zekât Bölümleri
Konu: Zekâtı Veren Kimsenin Sonunda Zekâta Varis Olması
670-) Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyet edilmiştir. Ömer Allah yolunda savaşmak için bir kimseye atını vermişti. Sonra o atın satılmakta olduğunu görünce onu satın almak istedi. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Sadakanı satın alarak bir daha ona geri dönme” buyurdular. (Buhârî, Zekât, 60) Bu hadis hasen sahihtir. İlim adamlarının çoğunluğu bu hadise göre amel ederler.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Zekât Bölümleri
Konu: Bir Kimsenin Sadaka Olarak Verdiği Şey Satılığa Çıkarsa Satın Almasın
671-) İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: “Bir adam Ey Allah’ın Rasûlü, annem öldü onun adına sadaka versem ona faydası olur mu? Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Evet” buyurdu. Adam da: Benim bir hurma bahçem var onu annem için sadaka verdim.” (Nesâî, Vesaya: 8; Müslim, Zekât: 15) Bu hadis hasendir. İlim adamları da bu hadisle amel etmekte olup, şöyle derler: “Ölüye sadaka ve duadan başka bir şey ulaşmaz.” Bazıları da bu hadisi Amr b. Dinar’dan, İkrime’den, mürsel olarak rivâyet etmişlerdir. geçen “Benim bir Mahrefem var” sözü hurma bahçem var demektir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Zekât Bölümleri
Konu: Ölen Kimse Adına Hayır Sadaka Yapılabilir Mi?
672-) Ebû Umâme el Bâhilî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Veda Haccı esnasındaki hutbesinde işitmiştir, şöyle diyordu: “Bir kadın kocasının malından izni olmadan hiçbir şey infak etmesin.” Denildi ki: Ey Allah’ın Rasûlü yiyecek de mi? infak etmesin? Buyurdular ki: “O da mallarımızın değerlilerindendir.” (Ebû Dâvûd, Zekât: 44) konuda Sad b. ebî Vakkâs, Esma binti ebî Bekir, Ebû Hüreyre, Abdullah b. Amr ve Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Umâme hadisi hasendir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Zekât Bölümleri
Konu: Kadın Kocasının Malından İstediği Gibi Harcayamaz
673-) Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Bir kadın kocasının malından tasaddukta bulunursa kendisi bundan dolayı sevap kazanır. Kocasıda aynı şekilde sevap kazanır, o malı muhafaza eden görevli içinde yine aynı sevap vardır. Onlardan hiçbirinin sevâbı diğer kimseden eksik olmaz. Biri kazancından diğeri de infak ettiğinden dolayı sevap kazanırlar.” (Buhârî, Zekât: 17; Müslim, Zekât: 25) Bu hadis hasendir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Zekât Bölümleri
Konu: Kadın Kocasının Malından İstediği Gibi Harcayamaz
674-) Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Kadın kocasının malından saçıp savurmadan iyi niyetle bir şey verdiğinde o kadına iyi niyetinden dolayı erkeğine verilecek kadar sevap verilir. O malı muhafaza eden kimse için de yine aynı sevap yazılır.” (Buhârî, Zekât: 27) Bu hadis hasen sahihtir. Amr b. Mürre’nin, Ebû Vâil’den rivâyet ettiği hadisten daha sahihtir. Amr b. Mürre rivâyetinde “Mesrûk” u zikretmiyor.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Zekât Bölümleri
Konu: Kadın Kocasının Malından İstediği Gibi Harcayamaz
675-) Ebû Saîd el Hudrî (radıyallahü anh)’den rivâyet edilmiştir. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), aramızda iken Fıtır sadakasını (Fitre)’yi buğdaydan bir sa’, arpadan bir sa’, hurma ve kuru üzümden de yine bir sa’, keş (kalitesiz peynirden) de yine bir sa’ olarak verirdik. Muaviye Medîne’ye gelinceye kadar böylece vermeye devam ettik, Muaviye Medine’ye gelince bir konuşma yaptı, konuşmasında şu hususta yer almıştı; “Ben Şam buğdayından iki müddün bir sa’ kuru hurmaya denk olduğu kanaatindeyim” dedi. İnsanlar da onun görüşüyle amel ettiler. Saîd demiştir ki: “Ben önceden nasıl veriyorsam aynı şekilde vermeye devam ediyorum.” (Buhârî, Fıtr: 1; Müslim, Zekât: 4) hadis hasen sahihtir. Bir kısım ilim adamları bu hadise göre amal ederler ve her şeyden bir sa’ verilmesi görüşündedirler. Şâfii, Ahmed ve İshâk bunlardandır. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sahabesinden ve diğer dönemlerden bazı ilim adamları ise buğdaydan başka her şeyden bir sa’ verilmesi görüşünde olup, buğdaydan yarım sa’ vermenin yeterli olacağı kanaatindedirler. Sûfyân es Sevrî, İbn’ül Mübarek ve Küfeliler “Buğdaydan yarım sa’ verilmesi yeterlidir” derler.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Zekât Bölümleri
Konu: Fitre Nasıl Ve Kimler İçin Verilir?
676-) Amr b. Şuayb (radıyallahü anh)’ın babasından ve dedesinden rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Mekke sokaklarında ilan etmesi için bir kimseyi gönderdi ve “Dikkat edin Fitre vermek erkek, kadın, hür, köle, küçük büyük her Müslüman’a gereklidir. Buğdaydan iki müdd, diğer yiyeceklerden bir sa’ verilmelidir.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu hadis hasen garibtir. b. Harun bu hadisi İbn Cüreyc’den rivâyet etmiş: Abbâs b. Minae ve Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den diyerek hadisin bir bölümünü aktarmıştır. ve Amr b. Harun da bu hadisi bize aktarmıştır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Zekât Bölümleri
Konu: Fitre Nasıl Ve Kimler İçin Verilir?
677-) İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Fıtır sadakasını (Fitre vermeyi) erkek kadın, hür köle herkes için, hurmadan bir sa’, arpadan bir sa’ olarak farz kılmıştı.” İbn Ömer diyor ki: “Sonra insanlar buğdaydan yarım sa’ vermeye başladılar.” (Buhârî, Fıtr: 1; Müslim, Zekât: 4) Bu hadis hasen sahihtir. konuda Ebû Saîd, İbn Abbâs, Hâris b. Abdurrahman b. Zübab’ın dedesi, Sa’lebe b. ebî Suayr ve Abdullah b. Amr’dan da hadis rivâyet edilmiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Zekât Bölümleri
Konu: Fitre Nasıl Ve Kimler İçin Verilir?
678-) Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Ramazanda verilmesi gereken Fitre’yi, hurmadan bir sa’ arpadan bir sa’ olarak hür, köle, erkek ve kadın Müslümanlar için farz kıldı.” (Buhârî, Fıtır: 1; Müslim, Zekât: 4) İbn Ömer hadisi hasen sahihtir. Mâlik bu hadisi Nafi’, İbn Ömer ve Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den Eyyûb’un rivâyet ettiği gibi rivâyet ederek, “Müslümanlardan” ilavesini pek çok kimse Nafi’den bu hadisi rivâyet etmiş olup “Müslümanlardan” sözcüğünü ilave etmemişlerdir. İlim adamları bu konuda değişik görüşler ortaya koymuş olup, Bir kısmı: “Bir kimsenin Müslüman olmayan köleleri olsa onlar için Fıtır sadakası=Fitre vermesi gerekmez” demektedirler. Mâlik, Şâfii ve Ahmed bu görüştedirler. kısmı da: “Müslüman olmasalar da onlar için Fitre vermesi gerekir.” derler. Sevrî, İbn’ül Mübarek ve İshâk bunlardandır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Zekât Bölümleri
Konu: Fitre Nasıl Ve Kimler İçin Verilir?
679-) Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Ramazan bayramı günü bayram namazına çıkmadan önce Fitre’nin verilmesini emretmiştir.” (Buhârî, Fıtır Sadakası: 7;Müslim, Zekât: 5) Bu hadis hasen garibtir. ilim adamları bu hadise göre uygulamayı hoş karşılamışlar ve: “Bayram namazına çıkmadan Fitre’nin verilmesini gerekli görmüşlerdir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Zekât Bölümleri
Konu: Fitrenin Bayram Namazından Önce Verilmesi Gereği
680-) Ali (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: “İbn Abbâs, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e Zekât’ın vaktinden önce verilmesini sordu da Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu konuda ona izin verdi.” (Ebû Dâvûd, Zekât: 22; İbn Mâce, Zekât: 7)

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Zekât Bölümleri
Konu: Zekât Vaktinden Öncede Verilebilir
681-) Ali (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Ömer’e şöyle demiştir: “Biz Abbâs’ın Zekâtını bir yıl öncesinden ve o yıl içerisinde alırdık.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu konuda İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Zekâtın vaktinden önce ödenmesi hadisinin İsrail’in, Haccac b. Dinar’dan rivâyeti olduğunu ancak bu yönüyle bilmekteyiz. İsmail b. Zekeriyya’nın, Haccac’tan rivâyeti bence İsrail’in, Haccac b. Dinar’ın rivâyetinden daha sahihtir. aynı hadis Hakem b. Uteybe’den mürsel olarak rivâyet edilmiştir. İlim adamları vakti gelmeden Zekâtın verilmesi hakkında değişik görüşler ortaya koymuşlar olup bir kısmı vaktinden önce ödenmemesi görüşündedir. Sûfyân es Sevrî bu görüşte olup; “Bana göre vaktinden önce ödenmesi hoş değildir” demektedir. adamlarının çoğunluğu ise: “Vakti gelmeden verilen Zekât, Zekât yerine geçer.” Şâfii Ahmed ve İshâk bunlardandır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Zekât Bölümleri
Konu: Zekât Vaktinden Öncede Verilebilir
682-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edilmiştir. Demiştir ki: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittim şöyle diyordu: “Sizden birinizin sabahleyin ormana giderek sırtında odun getirmesi ve onun parasını harcaması ve insanlara muhtaçlıktan kurtulması, versin vermesin bir kimseden istemekten daha hayırlıdır. Çünkü yüksekteki veren el alttaki alan elden daha hayırlıdır. Harcamaya, geçimini üstlendiğin kimselerden başla.” (Ebû Dâvûd, Zekât: 27; Müslim, Zekât: 35) Bu konuda Hakîm b. Hızâm, Ebû Saîd el Hudrî, Zübeyr b. Avvam, Atıyye es Sa’dî, Abdullah b. Mes’ûd, Mes’ûd b. Amr, İbn Abbâs, Sevbân, Ziyâd b. Hâris es Sudaî, Enes, Hubşî b. Cünade, Kabîsa b. Muhârik, Semure ve İbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Hüreyre hadisi hasen sahih garibtir. Bu hadisin garib oluşu Beyan’ın, Kays’tan rivâyeti sebebiyledir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Zekât Bölümleri
Konu: Dilenciliğin Yasaklanması
683-) Semure b. Cündüp (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu; “Dilenmek yüzü tırmalatmak demektir. İnsan dilendiği için yüzünü tırmalatır. Fakat gerçekten muhtaç birinin istemesi veya devlet yetkilisinden bir şeyler istenmesi bunun dışındadır.” (Ebû Dâvûd, Zekât: 26; Müslim, Zekât: 35) Bu hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Zekât Bölümleri
Konu: Dilenciliğin Yasaklanması
684-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Ramazan ayının ilk gecesi girince şeytanlar ve cinlerin şerli olanları zincire vurulur, Cehennem kapıları kapatılır ve hiçbiri açılmaz. Cennetin kapıları açılır hiçbiri kapanmaz ve bir seslenen şöyle haykırır: “Ey hayır isteyen, ibadet ve kulluğa gel, Ey şer dileyen günahlarından vazgeç Allah’ın ateşten koruduğu kimseler vardır ve Ramazan boyunca bu iş her gece yapılır.” (Müslim, Sıyam: 1; İbn Mâce, Sıyam: 2) Bu konuda Abdurrahman b. Avf, İbn Mes’ûd ve Selman dan da hadis rivâyet edilmiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Ramazan Ayının Değer Ve Kıymeti
685-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Her kim gerçekten inanarak ve sevâbını Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutar gecesini de ibadetle geçirirse geçmiş günahları affedilir. Her kim de inanarak ve sevâbını Allah’tan bekleyerek Kadir gecesini değerlendirirse geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhârî, Terâvîh: 1; Müslim, Sıyam: 40) Ebû Bekir, Ayyaş’ın, Ebû Hüreyre’den rivâyet ettiği hadis garibtir. bu hadisin Ebû Bekir b. Ayyaş’ın Ameş’den, Ebû Salih’den, Ebû Hüreyre’nin rivâyeti olduğunu sadece Ebû Bekr’in kendi rivâyetinden bilmekteyiz.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Ramazan Ayının Değer Ve Kıymeti
686-) Muhammed b. İsmail’e bu hadisi sordum şöyle dedi: Hasen b. Rabi, Ebû’l Ahvas yoluyla A’meş’den naklederek Mûcâhid’in şöyle dediğini bize haber verdi: “Ramazan ayının ilk gecesi olunca…” diyerek hadisi aktarmıştır. diyor ki: Bu hadis bence Ebû Bekir b. Ayyaş’ın rivâyetinden daha sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Ramazan Ayının Değer Ve Kıymeti
687-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Ramazan ayını bir gün veya iki gün önceden oruçla karşılamayın. Ancak o, bir iki günlük oruç devamlı tutmakta olduğunuz oruca rastlarsa tutulabilir. Ayı görerek oruç tutun ve onu görerek bayram yapın. Eğer hava bulutluysa Ramazan otuz sayın ve sonra bayram yapın.” (Müslim, Sıyam: 3; İbn Mâce, Sıyam: 5) Bu konuda Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından da hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir. İlim adamları bu hadisle amel ederler ve birkaç gün önceden Ramazanı karşılamayı, Aya bakarak başlayıp boşlama, hükmüne güvensizlik olacağı için hoş karşılamazlar ve kişinin alışık olduğu bir oruca rastlarsa sakıncası yoktur, derler.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Ramazan Orucunu Birkaç Gün Önceden Oruç Tutarak Karşılamak
688-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Ramazan ayını birgün veya iki gün öncesinde oruçla karşılamayın. Ancak kişinin tutmayı alışkanlık haline getirdiği oruç o güne rastlarsa onu tutsun.” (Müslim: Sıyam: 3; İbn Mâce, Sıyam: 5) Bu hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Ramazan Orucunu Birkaç Gün Önceden Oruç Tutarak Karşılamak
689-) Sıla b. Züfer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ammâr b. Yâsir’in yanındaydık kızartılmış bir koyun getirildi ve yeyin dedi. Cemaatten bazı kimseler; “Ben oruçluyum diyerek kenara çekildiler” bunun üzerine, Ammâr dedi ki: “Şek günü denilen Ramazan’dan bir önceki gün oruç tutan kimse Ebûl Kâsım (sallallahü aleyhi ve sellem)’e isyan etmiş olur.” (Müslim, Sıyam: 37; İbn Mâce, Sıyam: 3) konuda Ebû Hüreyre ve Enes’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ammâr hadisi hasen sahihtir. Sahabe ve tabiin dönemi ilim adamlarından pek çoğu bu hadisle amel ederler. Sûfyân es Sevrî, Mâlik b. Enes, Abdullah b. Mübarek, Şâfii, Ahmed ve İshâk bunlardan olup “Şek günü” oruç tutulmasını hoş görmezler ve çoğunluk şek günü oruç tutar sonradan o günün Ramazan’dan olduğu ortaya çıkarsa tutmadıkları o gün yerine bir gün oruç tutmaları gerekir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Ramazan’dan Bir Gün Önce Oruç Tutulması Gereği
690-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Ramazan ayının girişini bilebilmek için önceki ay olan Şaban hilâlini de sayıp bilin.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Hureyre bu hadisi bu şekliyle sadece Muaviye’nin rivâyetinden bilmekteyiz. Sahih olan Muhammed b. Amr, Ebû Seleme ve Ebû Hüreyre’den rivâyet edilen ve “Ramazan ayına bir ve iki gün kala oruç tutmayın” hadisidir. Aynı şekilde Yahya b. ebî Kesir, Ebû Seleme, Ebû Hüreyre’den de Muhammed b. Amr el Leysî’nin hadisinin bir benzeri rivâyet edilmiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Ramazan’ın Girişini Bilebilmek İçin Şaban Hilâlini De Saymak
691-) İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Ramazan’dan birkaç gün önce oruç tutmaya başlamayın, hilâli gözetleyerek oruca başlayın hilali görerek bayram yapın. Hilâli görmenize bulut engel olursa orucunuzu otuza tamamlayın.” (Müslim, Sıyam: 2; İbn Mâce, Sıyam: 7) konuda Ebû Hüreyre, Ebû Bekre ve İbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiştir. İbn Abbâs hadisi hasen sahih olup değişik şekillerde de rivâyet edilmiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Ayı Görerek Oruca Başlayıp Diğer Ayı Görerek Bayram Yapmak
692-) İbn Mes’ûd (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber Ramazan ayı orucunu yirmi dokuz gün tuttuğumuz otuz gün tutmamızdan daha çoktu.” (Müslim, Sıyam: 4; İbn Mâce, Sıyam: 8) Bu konuda; Ömer, Ebû Hüreyre, Âişe, Sa’d b. Ebî Vakkâs, İbn Abbâs, İbn Ömer, Enes, Câbir, Ümmü Seleme, Ebû Bekre’den de “Bir ay yirmi dokuz gündür” şeklinde rivâyetleri de vardır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Kamerî Aylar Yirmi Dokuz Da Çekebilir
693-) Enes (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), bir ay hanımlarına yaklaşmamaya yemin etmişti ayrı bir odada yirmi dokuz gün bekledi sonra oradan indi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e bir ay diye yemin etmemiş miydin? Diye soruldu da; bir ay yirmi dokuz gündür buyurdular.” (Müslim, Sıyam: 4; İbn Mâce, Sıyam: 8)

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Kamerî Aylar Yirmi Dokuz Da Çekebilir
694-) İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre, bir bedevi Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek: “Ben hilâli gördüm” dedi. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Allah’tan başka ilah olmadığını ve Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)’in de Allah’ın elçisi olduğunu kabul ediyor musun? Buyurdu bedevî “Evet” dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de; Bilâl’e emrederek: “Müslümanlara yarın oruç tutmalarını bildir” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Savm: 14; Nesâî, Sıyam: 8)

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Müslüman Bir Kimsenin Tek Başına Hilâli Görmesiyle Oruç Tutulabilir
695-) Ebû Küreyb, Huseyn el Cu’fî, Zaide ve Simak’den de benzeri bir şekilde hadis rivâyet edilmiştir. İbn Abbâs hadisinin rivâyetinde değişiklikler vardır. Sûfyân es Sevrî ve diğerleri Simak ve İkrime’den aktardı diyerek mürsel olarak rivâyet ederler. Çünkü Simak’ın arkadaşlarının çoğu Simak’tan ve İkrime’den mürsel olarak rivâyet ediyorlar. adamlarının çoğunluğu bu hadisle amel etmişler olup “Müslüman tek kişinin şâhidliği ile oruç tutulur” İbn Mübarek, Şâfii, Ahmed ve Küfeliler bu görüştedirler. İshâk diyor ki: “Ancak iki kişinin şâhidliği ile oruç tutulur.” Oruç açmada iki kişinin şâhidliği konusunda bir ihtilaf yoktur.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Müslüman Bir Kimsenin Tek Başına Hilâli Görmesiyle Oruç Tutulabilir
696-) Ebû Bekre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur; “Ramazan ve Zilhicce ayları otuz günden eksik olmaz.” (Buhârî, Savm: 12; Müslim, Sıyam: 7) Ebû Bekre hadisi hasendir. Bu hadis Abdurrahman b. ebî Bekre’den mürsel olarak ta rivâyet edilmiştir. diyor ki: “İki bayram ayı eksilmez” hadisinin manası şu demektir. Ramazan ve zilhicce ayları bir yıl içerisinde ikisi birden eksik gelmez biri eksik gelirse diğeri tamam olur. diyor ki: “Eksilmez” şu demektir: Yirmi dokuz çekse bile sevap bakımından eksik olmayıp tamdır. İshâk’ın görüşüne göre bir yıl içerisinde bu iki ay otuz günden eksik olabilir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: İki Bayram Ayı Ramazan Ve Zilhicce Otuzdan Eksik Olmaz
697-) Küreyb (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Ümmü’l Fadl binti Hârise’yi, Muaviye Şam’a göndermişti. Şöyle diyor: Şam’a geldim Ümmü’l Fadl’ın isteğini yerine getirdim. Ben Şam’da iken Ramazan hilâli görülmüştü. Cuma gecesi hilâli gördük ayın sonlarında Medîne’ye geldim, İbn Abbâs bazı şeyler sordu ve hilâli ne zaman gördünüz dedi. Cuma gecesi gördük dedim. Cuma gecesi sen mi gördün dedi. Şam’lılar görüp oruç tuttular Muaviye’de oruç tuttu dedim. Bunun üzerine biz Cumartesi gecesi gördük dedi. Böylece otuz günü tamamlayıncaya kadar veya hilâli görünceye kadar oruçlu kalacağız. Dedi. O zaman ben Muaviye’nin oruç tutması ve hilâli görmesini yeterli görmüyor musun? Dedim, hayır dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize böylece emretti. (Müslim, Sıyam: 5; Ebû Dâvûd, Savm: 9) İbn Abbâs hadisi hasen sahih garibtir. İlim adamları bu hadise göre amel ederler ve “Her bölge halkının hilâli görmeleri kendilerini ilgilendirir” derler.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Her Bölge Halkının Hilâli Görmeleri Kendilerini İlgilendirir
698-) Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Hurma bulabilen hurma ile orucunu açsın hurma bulamayan da su ile iftar etsin. Çünkü su temizdir.” (Ebû Dâvûd, Sıyam: 21; İbn Mâce, Sıyam: 25) Bu konuda Selman b. Âmir’den de hadis rivâyet edilmiştir. Enes hadisini; Saîd b. Âmir’den başkasının Şu’be’den bu şekilde rivâyet ettiğini bilmiyoruz. Bu rivâyet pek sağlam değildir. Abdulaziz b. Suheyb’in, Enes’den rivâyeti hakkında elimizde bir belge yoktur. arkadaşları bu hadisi; Şu’be, Âsım el Ahvel, Hafsa binti Sirin, Rebab, Selman b. Âmir yoluyla rivâyet ediyor ki bu rivâyet Saîd b. Âmir’in rivâyetinden daha sahihtir. Aynı şekilde Şu’be’den, Âsım’dan, Hafsa binti Sirîn’den, Selman’dan (Şu’be, Rebab’tan demedi) rivâyet edilmiştir. olan rivâyet: Sûfyân es Sevrî’nin, İbn Uyeyne ve başkalarından, Âsım el Ahvel’den, Hafsa binti Sirîn’den, Rebab’tan ve Selman b. Âmir’in rivâyetidir. Avn diyor ki: Ümmür Raîh binti Suley’, Selman b. Âmir’den diyor “er Rebab” Ümmür Raih’in kendisidir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Oruç Nelerle Açılmalı?
699-) Selman b. Âmir ed Dabbî (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Sizden biriniz orucunu açacağında hurma ile açsın.” İbn Uyeyne şu ilaveyi yapmıştır: “Çünkü o hurma bereketlidir. Hurma bulamayan su ile iftar etsin çünkü su temizdir.” (Ebû Dâvûd, Sıyam: 21; İbn Mâce, Sıyam: 25) Bu hadis hasen garibtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Oruç Nelerle Açılmalı?
700-) Enes (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) orucunu namazdan önce birkaç yaş hurma ile, yaş hurma bulamadığı hallerde kuru hurma ile onu da bulamaz ise birkaç yudum su ile iftar ederdi.” (Ebû Dâvûd, Savm: 21; İbn Mâce, Sıyam: 25) Bu hadis hasen garibtir. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kış günlerinde hurma ile, yaz günlerinde ise su ile orucunu açtığına dair rivâyetler vardır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Oruç Nelerle Açılmalı?
701-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Ramazan: Oruca başladığınız gün; Bayram: Orucu bitirdiğiniz gün; Kurban bayramı da: Kurban kestiğiniz gündür.” (Ebû Dâvûd, Sıyam: 5) Bu hadis hasen garibtir. Bazı ilim adamları bu hadisi tefsir ederek şöyle demiştir: Oruç ve bayram halkın çoğunluğu ile yapılmalıdır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Ramazan: Oruca Başlanan, Bayram: Oruç Boşlanan; Kurban: Kurban Kesilen Gündür
702-) Ömer b. Hattâb (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Gece gelip gündüz gidince ve güneş kaybolunca orucunu açarsın.” (Müslim, Sıyam: 10) Bu konuda İbn ebî Evfâ ve Ebû Saîd’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ömer hadisi hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Gündüz Bitip Gece Başlayınca Oruçlu Orucunu Açar
703-) Sehl b. Sa’d (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Müslümanlar vakti girince iftar etmeye acele davrandıkları sürece daima hayırla beraberdirler.” (Müslim, Sıyam: 9; İbn Mâce, Sıyam: 24) Bu konuda Ebû Hüreyre, İbn Abbâs, Âişe ve Enes b. Mâlik’den de hadis rivâyet edilmiştir. Sehl b. Sa’d’ın hadisi hasen sahihtir. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve sonraki dönem ilim adamları bu hadisle amel ederek iftarda acele etmeyi müstehab görürler. Şâfii, Ahmed ve İshâk bunlardandır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: İftar Açmakta Acele Etmek
704-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Allah buyurdu ki: “Kullarımın bana en sevimli gelenleri oruçlarını açmakta acele edenlerdir.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.)

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: İftar Açmakta Acele Etmek
705-) Abdullah b. Abdurrahman (radıyallahü anh), Ebû Âsım, Ebûl Muğîre ve Evzâî’den naklederek bu hadisin benzerini aktarmıştır. Bu hadis hasen garibtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: İftar Açmakta Acele Etmek
706-) Ebû Atıyye (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ben ve Mesrûk, Âişe’nin yanına girdik ve: “Ey Mü’min’lerin annesi dedik, Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından iki adam var ki birisi hem iftarı acele ediyor hem de namazları acele kılıyor diğeri ise iftarı da namazı da geciktiriyor dedik. Âişe; Bunlardan hangisi namazda ve iftarda acele ediyor diye sordu. Biz de Abdullah b. Mes’ûd’tur. Cevabını verdik. Âişe (radıyallahü anha) ise; “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de işte böyle yapardı” dedi. Diğer kimse ise “Ebû Mûsâ’dır.” (Müslim, Sıyam: 9; İbn Mâce, Sıyam: 24) Bu hadis hasen sahihtir. Ebû Atıyye’nin adı Mâlik b. Ebû Âmir el Hemdanî’dir. Onun Mâlik b. Âmir el Hemdanî olduğu da söylenmektedir. Bu ikinci rivâyet daha sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: İftar Açmakta Acele Etmek
707-) Zeyd b. Sabit (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber sahur yemeğini yedik ve sabah namazını kılmaya kalktık, Enes diyor ki: Bu süre yani sahurla sabah namazı arası ne kadardır dedim. Zeyd elli âyet kadardır dedi.” (Müslim, Sıyam: 9; İbn Mâce, Sıyam: 23)

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Sahur Yemeğinin Geciktirilmesi
708-) Hennâd Vekî’ ve Hişâm’dan bu hadisin benzerini rivâyet etmiş ve “Elli âyet okuyacak kadar” demiştir. Bu konuda Huzeyfe’den de hadis rivâyet edilmiştir. Zeyd b. Sabit hadisi hasen sahihtir. Şâfii, Ahmed ve İshâk bu hadise uyarlar ve sahuru geciktirmek gerekir derler.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Sahur Yemeğinin Geciktirilmesi
709-) Talk b. Ali (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Yeyiniz içiniz, yukarıya doğru yükselerek parlayan yalancı fecr sizi rahatsız etmesin yiyip içmenize engel olmasın. Kırmızılık ortalığı kaplayıncaya kadar yani gerçek fecr çıkıncaya kadar yiyip içiniz.” (Ebû Dâvûd, Sıyam: 17; Müslim, Sıyam: 8) Bu konuda Adiyy b. Hatîm, Ebû Zerr, ve Semure’den de hadis rivâyet edilmiştir. Talk b. Ali hadisi bu şekliyle hasen garibtir. İlim adamları bu hadisle amel ederler. Fecri sadık kadar (Gerçek fecr) denilen kırmızılık ortalığı kaplayıncaya kadar yemek içmek serbesttir. Tüm ilim adamları bu şekilde amel etmişlerdir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Yalancı Fecr Ve Gerçek Fecr Hangisidir?
710-) Semure b. Cündüp (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Ne Bilâl’in okuduğu ezan nede yukarı doğru yükselerek parlayan yalancı fecr sizin sahur yemeği yemenize engel olmasın. Fakat gerçek fecr denilen ortalığın kırmızılıkla kaplanması yeme ve içmenize engel olabilir.” (Müslim, Sıyam: 8; Ebû Dâvûd, Savm: 17) Bu hadis hasendir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Yalancı Fecr Ve Gerçek Fecr Hangisidir?
711-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Bir kimse yalan söylemeyi ve yalanla iş görmeyi bırakmazsa, o kimsenin yemesini içmesini terk etmesine Allah’ın ihtiyacı yoktur.” (Müslim, Sıyam: 29; İbn Mâce, Sıyam: 21) konuda Enes (radıyallahü anh)’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Oruçlunun Özellikle Oruçluyken Gıybet Etmemesi Gerekir