Sünen-i Tirmizî Hadis Kitabı
372-)
Imrân b. Husayn (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e oturarak namaz kılan kimsenin namazı hakkında sordum şöyle buyurdular. Ayakta kılmak daha kıymetli ve değerlidir. Oturarak namaz kılana ayakta kılanın yarısı kadar sevap vardır, yatarak kılana ise oturarak kılanın yarısı kadar sevap vardır.” (Nesâî, Kıyam-ül leyl: 20; İbn Mâce, İkame: 141) Bu konuda Abdullah b. Amr, Enes, Sâib ve İbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiştir. Imrân b. Husayn hadisi hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Oturarak Namaz Kılmanın Sevâbı Ayakta Kılmanın Yarısı Kadardır
373-)
Imrân b. Husayn (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e hastanın nasıl namaz kılacağını sordum şöyle buyurdular: “Ayakta kıl gücün yetmezse oturarak kıl buna da gücün yetmezse yan üstü yatarak kıl.” (Nesâî, Kıyam-ül leyl: 20; İbn Mâce, İkame: 141) hadisi bu şekilde Hennâd; Vekî, İbrahim b. Tahman, Hüseyin el Muallim’den rivâyet etmiştir. Hüseyin b. Muallim’den İbrahim b. Tahman’ın rivâyetine benzer bir rivâyet eden kimseyi bilmiyoruz. Ebû Usame ve daha başka kimseler Hüseyin el Muallim’den, Îsa b. Yunus’un rivâyetine benzer şekilde hadis rivâyet etmişlerdir. kısım ilim adamlarına göre bu hadisten anlaşılması gereken farz namaz değil nafile namazlardır. b. Beşşâr, İbn ebî Adiyy, Eş’as b. Abdülmelik ve Hasan’dan rivâyete göre, şöyle demişlerdir: “Kişi isterse nafile namazlarını ayakta, oturarak ve yan üstü yatarak kılabilir.” İlim adamları hastanın namazı hakkında değişik görüşler ortaya koymuşlardır. Bir kısmı gücü yetmezse oturarak kılabilir demekte diğer bir kısmı da yan üstü yatarak kılabilir derler. Diğer bir kısmı ise sırt üstü yatarak ayaklarını kıbleye çevirerek kılar demektedirler. Sûfyân es Sevrî (371. hadis hakkında) Bu hüküm özrü olmayan kimsenin nafile namazı içindir, hastalık ve başka bir özrü olan kimse oturarak namazını kılar ve ayakta kılan gibi sevap alır. Bazı hadislerde Sûfyân es Sevrî’nin sözü gibi rivâyetlerde vardır.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Oturarak Namaz Kılmanın Sevâbı Ayakta Kılmanın Yarısı Kadardır
374-)
Peygamberimizin hanımlarından Hafsa (radıyallahü anha)’dan rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in vefatından bir yıl öncesine kadar nafile namazlarını oturarak kıldığını görmedim. Fakat bu süreden sonra nafile namazlarını oturarak kılar okuduğu sûreyi tertil üzere okur bu şekilde o okuduğu sûre kendisinden daha uzun sûrelerden daha uzun olurdu.” (Müslim, Salat-ül Müsafirin: 16; Nesâî, Kıyam-ül leyl: 19) konuda Ümmü Seleme, Enes b. Mâlik’den de hadis rivâyet edilmiştir. Hafsa hadisi hasen sahihtir. (sallallahü aleyhi ve sellem)’den şöyle de rivâyet edilmiştir: “Geceleyin oturarak namaz kılar, okumasının bitmesine otuz kırk âyet kalınca ayağa kalkar kalan okumasını ayakta tamamlar sonra rükû’a giderdi. İkinci rek’atta da aynı şekilde yapardı.” Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den şöyle de rivâyet edilmiştir: “Oturarak namaz kıldığı zaman, kıraat, rükû’ ve secdeleri oturduğu halde yapar, ayakta namaz kıldığında ise rükû’ ve secdeleri ayakta iken yapardı.” ve İshâk diyorlar ki: Her iki hadisle de amel edilmiştir, iki hadiste sahih olup ikisiyle de amel edilmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Nafile Namazlar Oturarak Kılınabilir
375-)
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyet edildiğine göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) oturarak namaz kılar oturarak okur okumasının bitmesine otuz kırk âyet kalınca ayağa kalkar, kalan okumasını ayakta tamamlar sonra rükû’ ve secdeleri yapar ikinci rek’atı da aynı şekilde kılardı.” (Müslim, Salat-ül Müsafirin: 16; Nesâî, Kıyam-ül leyl: 19) Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Nafile Namazlar Oturarak Kılınabilir
376-)
Abdullah b. Şakîk (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Âişe (radıyallahü anha)’ya Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in nafile namazından sormuştum. Dedi ki: “Bazen uzun gecelerde ayakta bazı uzun gecelerde ise oturarak kılardı ayakta kıldığı zaman rükû’ ve secdeleri ayakta olduğu halde yapar oturarak kıldığında ise oturduğu halde rükû’ ve secdelerini yapardı.” (Müslim, Salat-ül Müsafirin: 16; Nesâî, Kıyam-ül leyl: 19) Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Nafile Namazlar Oturarak Kılınabilir
377-)
Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Vallahi ben namaz kıldırırken bir çocuğun ağlamasını işitirim de annesinin rahatsız olmaması için okumayı kısaltırım.” (Buhârî, Ezan: 65; Müslim, Salat: 37) Bu konuda Ebû Katâde, Ebû Saîd ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Enes hadisi hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Namaz Kılarken Çocuk Ağlaması Duyunca Namazı Kısaltırdı
378-)
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyet edildiğine göre Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur. “Hayız görecek yaşa gelen kadının namazı ancak başörtüsü ile kabul edilir.” (Ebû Dâvûd, Salat: 84, İbn Mâce, Tahara: 132) Bu konuda Abdullah b. Amr’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Hadiste geçen “Haiz” kelimesi hayız görme yaşına gelmiş yani Akıl baliğ olmuş demektir. Âişe hadisi hasendir. adamları bu hadisle amel ederek; “Kadın akıl baliğ olduktan sonra saçından bir parça görülebilecek şekilde namaz kılarsa namazı kabul edilmez” demektedirler. diyor ki: Kadının vücudundan bir tarafı açık olursa namaz caiz olmaz. Şâfii yine diyor ki: Kadın el, yüz ve ayaklarının sırtı dışında hiçbir tarafı açık bırakılmaksızın namaz kılmalıdır.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Akıl Baliğ Olan Kadının Başörtüsüz Namazı Kabul Olmaz
379-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namazda elbiseyi bağlamaksızın dikkat çekecek, avret yerlerini belirtecek şekilde bırakıvermeyi yasaklamıştır.” Ebû Dâvûd, Salat: 85) Bu konuda Ebû Cuhayfe’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadisi Atâ’nın, Ebû Hüreyre’den merfu olarak rivâyet ettiğini ancak Isl b. Sûfyân’ın rivâyetiyle bilmekteyiz. Namazda sarkıtma konusunda ilim adamları değişik görüşler ortaya koymuşlar olup, bir kısmı Yahudiler böyle yaparlar diyerek hoş karşılamamışlardır. Bir kısmı ise tek kat elbisesi olan kişinin yapmaması gerektiğini söylemişlerdir. Gömlek üzerinde ikinci bir elbisenin sarkıtılmasında bir sakınca yoktur diyerek Ahmed b. Hanbel görüşünü belirtmiştir. İbn’ül Mübarek ise namazda her türlü sarkıtmayı hoş karşılamamıştır.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Namazda Elbisenin Uygunsuz Dikkat Çekecek Şekilde Baştan Ayağa Sarkıtarak Giyilmesi Hoş Değildir
380-)
Ebû Zerr (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Biriniz namaza başladığında Allah’ın rahmeti ona yönelir. Bu nedenle secde yerindeki çakıllarla meşgul olmakla kendisini meşgul etmesin.” (İbn Mâce, İkame: 62; Nesâî, Sehv: 7) Bu konuda Muaykîb, Ali b. ebî Tâlib, Huzeyfe ve Câbir b. Abdillah’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Zerr hadisi hasendir. (sallallahü aleyhi ve sellem)’den “Namazda çakıl taşlarını düzlemeyi hoş karşılamadığına ve “Mutlaka yapacaksan bir defa yap” şeklinde de hadis rivâyet edilmiştir. Böylece tek sefer yapmaya müsaade etmiş gibi görünüyor. İlim adamları da böylece amel ederler.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Namazda Secdedeki Çakıl Taşlarının Düzeltilmesinin Hoş Olmadığı
381-)
Muaykîb’den rivâyet edildiğinde göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den namazda iken çakıl taşlarının düzeltilebilmesi konusunu sordum şöyle buyurdular: “Mutlaka yapman gerekiyorsa bir defa yap.” (Nesâî, Sehv: 7) Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Namazda Secdedeki Çakıl Taşlarının Düzeltilmesinin Hoş Olmadığı
382-)
Ümmü Seleme (radıyallahü anha)’dan rivâyet edilmiştir. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Eflah denilen bir kimsenin secde anında üflediğini gördü ve dedi ki: “Ey Eflah yüzünü topraklandırdın veya hoş bir iş yapmadın.” (Müsned: 25360) b. Menî’ diyor ki: Abbâd b. Avvam namazda üfürmeyi hoş karşılamayıp şöyle der: “Eğer namazda üfürürse bu yaptığı onun namazını iptal etmez biz böyle düşünürüz.”
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Secde Durumunda Üflemenin Hoş Olmayışı
383-)
Ebû Hamza (radıyallahü anh)’den bu senedle yaklaşık olarak geçen hadisin bir benzeri rivâyet edilmiş olup şu ilave vardır: “Rebah denilen bizden bir kişi.” (Müsned: 6878) Ümmü Seleme’nin bu hadisinin isnadı pek sağlam değildir. Bazı ilim adamları, Meymun ve Ebû Hamza’nın hadis rivâyeti yönünden zayıf olduğunu söylemişlerdir. Namazda üfleme konusunda ilim adamları değişik görüşler ortaya koymuşlardır. Bir kısmı namazda üfüren kimse namazını yeniden kılar demektedirler ki Sûfyân es Sevrî ve Küfeliler bunlardandır. Bir kısmı ise namazda üfürmeyi hoş karşılamazlar ve namazın bozulmadığına kanaat getirmişlerdir. Ahmed ve İshâk’ta bu görüşte olanlar arasındadır.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Secde Durumunda Üflemenin Hoş Olmayışı
384-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) elleri böğüre (bele) dayamak suretiyle namaz kılmayı yasakladı.” (Nesâî, İftitah: 12; Dârimî, Salat: 138) Bu konuda İbn Ömer (radıyallahü anh)’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir. ilim adamları namazda namaz da elleri bele dayamanın hoş olmadığını söylemişlerdir. Bir kısım ilim adamı ise elleri bele dayamak suretiyle yürümeyi hoş görmemişlerdir. İhtisar: namazda eli bele dayamak suretiyle durmaktır. Şeytanın yürürken elini beline dayamak suretiyle yürüdüğü rivâyet edilmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Namazda Elleri Bel Üzerine Dayamak Şeklinde Durmanın Yasak Oluşu
385-)
Ebû Rafi’ (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Ebû Rafi’ bir gün Hasan b. Ali namaz kılarken onun yanına gelmişti saçını topuz yaparak ensesinde toplamıştı onları çözdü, Hasan buna öfkelendi, Ebû Rafi’ dedi ki: Kızma namazına devam et; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittim “o şeytanın oturacağı yerdir” buyurmuştu. (Dârimî, Salat: 105) Bu konuda Ümmü Seleme ve Abdullah’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Rafi’ hadisi hasendir. adamları namazda saçları topuz yapmanın hoş olmadığını söylemişlerdir. Imrân b. Mûsâ Mekkeli ve Kureyşli olup Eyyûb b. Mûsâ’nın kardeşidir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Namazda Saçı Arka Tarafa Topuz Yapmanın Yasaklılığı
386-)
Fadl b. Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Namaz ikişer rek’attır her iki rek’atta bir oturum vardır. Allah’a sevgi ve saygıdan dolayı gönül huzuru, tevazu, yalvarma, aciz ve zayıf görünme vardır. Ellerin içini yüzüne doğru çevirip kaldırarak Ya Rabbi! Ya rabbi! Diye dua edersin kim böyle yapmazsa onun namazı şöyle böyledir.” (Müsned: 16868) İbn’ül Mübarek’den başkası bu hadisin sonunda şöyle demişlerdir: “Her kim bu şekilde yapmazsa o namaz noksandır.” Muhammed b. İsmail’den işittim dedi ki: Şu’be bu hadisi Abdurabbih b. Saîd’den rivâyet eder ve bazı yerlerde hata etmiştir. Mesela Enes b. ebî Enes’den diyor halbuki o, Imrân b. Imrân b. ebî Enes’tir. Abdullah b. el Hâris’den diyor halbuki o Abdullah b. Nafi’ b. el Amya’nın Rabia b. Hâris’den rivâyetidir. Aynı şekilde Şu’be, Abdullah b. Hâris’den, Muttalib’den ve Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den diyor oysa o Rabia b. Hâris b. Abdulmuttalib, Fadl b. Abbâs ve Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den olacaktır. Muhammed diyor ki: Leys b. Sa’d’ın hadisi Şu’be’nin hadisinden daha sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Namazda Allah’a Sevgi Ve Saygıdan Dolayı Gönül Huzuru
387-)
Ka’b b. Ucre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Biriniz güzelce abdest alıp namaz kılmak için mescide çıkarsa parmaklarını birbirine kenetlemesin çünkü o namazda gibidir.” (Ebû Dâvûd, Salat: 50) Ka’b b. Ucre’nin hadisini İbn Aclan’dan pek çok kimse Leys’in hadisi gibi rivâyet ettiler. Şerik, Muhammed b. Aclan’dan, babasından Ebû Hüreyre’den bu hadisin benzerini rivâyet etmiştir. Şüreyk’in hadisi pek meşhur sayılmaz.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Mescidde Parmakları Birbirine Kenetlemek Hoş Değildir
388-)
Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e hangi namaz daha değerli ve kıymetlidir diye soruldu da “Kunutu uzun olanıdır” diye cevap verdi. (Kunut pek çok manalara gelmekle birlikte bu hadiste kıyam yani ayakta duruş anlamında kullanılmıştır.) (İbn Mâce, İkame: 200; Nesâî, İftitah: 61) Bu konuda Abdullah b. Hubşî ve Enes’den de hadis rivâyet edilmiştir. Câbir hadisi hasen sahihtir. Yine bu hadis değişik şekillerde Câbir’den tekrar rivâyet edilmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Namazda Ayakta Duruşu Uzatmanın Değer Ve Kıymeti
389-)
Madan b. Talha el Yağmerî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in azatlısı Sevbân’ı gördüm ve ona dedim ki: “Beni Cennete koyacak ve onunla faydalanacağım bir amel göster.” Biraz sustu ve bana dönerek şöyle dedi: “Secdeleri artırmaya devam et Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittim buyurdu ki; Herhangi bir kul Allah için bir secde yaparsa Allah onun makamını bir derece yükseltir, bir hatasını da silip affeder. (İbn Mâce, İkame: 201)
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Secde Ve Rükû’ Ları Çoğaltmanın Değer Ve Kıymeti
390-)
Ma’dan b. Talha (radıyallahü anh)’den rivâyet edilmiştir: Ebû’d Derdâ’yı gördüm Sevbân’a sorduğum şeyi ona da sordum dedi ki: “Secdelere devam et” Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittim, “Herhangi bir kul Allah için bir secde yaparsa Allah onun makamını bir derece yükseltir, bir hata ve günahını da silip affeder.” (İbn Mâce, İkame: 201) b. Talha el Yağmeri’ye, İbn ebî Talha’da denilir. Bu konuda Ebû Hüreyre, Ebû Ümâme ve Fatıma’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Rükû’ ve secdelerin fazlalaştırılmasıyla ilgili Sevbân ve Ebû’d Derdâ hadisleri hasen sahihtir. İlim adamları bu konuda değişik görüşler ortaya koymuşlar. Bir kısmı: Namazda ayakta duruşu uzatmak rükû’ ve secdeleri uzatmaktan daha hayırlıdır derken, Bir kısmı da: Rükû’ ve secdelerin çokluğu ayakta durmanın uzunluğundan daha hayırlıdır. b. Hanbel diyor ki: Bu konuda iki hadis rivâyet edilmiş olup hiçbir hüküm içermemektedir. İshâk şöyle diyor: Gündüz namazlarında rükû’ ve secdenin çokluğu gece namazlarında ise ayakta durmanın uzunluğu değerli ve kıymetlidir. Fakat bir kimse gece Kur’ân’dan bir miktar okumayı adet edinmiş ise bu durumda rükû’ ve secdeleri çoğaltmak bana daha sevimlidir, çünkü hem okuyacağı Kur’ân-ı bitirmiş hem de secde ve rûku’sunu çoğaltmış olur. İshâk’ın böyle söylemesinin sebebi Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in gece namazının uzunluğunu anlatmak istemesindendir. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in gündüz namazlarına gelince; gece namazları gibi gündüz namazlarında da ayakta duruşu aynen gece namazı gibi uzun idi.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Secde Ve Rükû’ Ları Çoğaltmanın Değer Ve Kıymeti
391-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namazda iki siyah şey (yılan ve akrep)’in öldürülmesini emretti.” (Nesâî, Sehv: 12; Dârimî, Salat: 178) Bu konuda İbn Abbâs ve Ebû Rafî’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir. Sahabe ve tabiin dönemi ilim adamlarından bir kısmı bu hadisle amel ederler. Ahmed ve İshâk bunlardandır. Bazı ilim adamları ise namazda yılan ve akrep öldürmeyi hoş karşılamazlar. diyor ki: “Namaz başlı başına bir meşguliyettir.” Dolayısıyla böyle şeyler namazda yapılmaz, fakat birinci görüş daha doğrudur.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Namazda Yılan Ve Akrep Öldürülebilir Mi?
392-)
Abdullah ibn Buhayne (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir gün öğle namazında ikinci rek’atta oturacağı yerde ayağa kalktı namazı bitirince, her bir secde için tekbîr getirerek selam vermezden önce iki secde yaptı, cemaat de aynı şekilde oturmanın unutulmasından dolayı iki secde yaptılar.” (Nesâî, Sehv: 76; İbn Mâce, İkame: 135) Bu konuda Abdurrahman b. Avf’dan da hadis rivâyet edilmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Unutma Secdelerinin Selamdan Önce Yapılması
393-)
Muhammed b. Beşşâr’dan aktarıldığına göre Abdû’l A’lâ ve Ebû Dâvûd şöyle demişlerdir. Hişâm, Yahya b. ebî Kesir ve Muhammed b. İbrahim’den bize bildirildiğine göre Ebû Hüreyre ve Abdullah ibn Sâib “Unutma secdelerini selamdan önce yaparlardı.” Buhayne hadisi hasen sahihtir. Bazı ilim adamları bu hadise göre uygulama yapmışlardır. Tüm unutma secdeleri selamdan önce yapılır. Bu hadis bu uygulamanın dışındaki hadislerin hükmünü kaldırmıştır. Çünkü Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in son tatbikatı bu hadis üzeredir. ve İshâk’da derler ki: Kişi ikinci rek’atta oturmaksızın kalkıverirse Buhayne hadisine göre selamdan önce iki secde yapması yeterlidir. b. Buhayne, Abdullah b. Mâlik’tir ve Buhayne’nin oğludur, babasının ismi Mâlik annesinin ismi ise Buhaynedir. b. Mansur, Ali b. Abdullah el Medenî’den bize bu şekilde haber vermiştir. İlim adamları unutma secdelerinin selamdan önce mi? sonra mı? olduğu konusunda değişik görüşler ortaya koydular bir kısmı selamdan sonra yapılacağını söylerler. Sûfyân es Sevrî ve Küfeliler bunlardandır. Bir kısmı ise selamdan önce yapılacağı görüşünde olup, pek çok fıkıhçılar ve Medîneliler bu görüşte olup Yahya b. Saîd, Rabia, Şâfii ve başka kimseler bunlardandır. kısmı da unutma secdeleri namazda fazlalık yapılmışsa selamdan sonra, eksiklik yapılmışsa selamdan yapılmalıdır derler. Mâlik b. Enes gibi. diyor ki: Unutma secdeleri konusunda bize gelen her hadis kendi yapılış şekliyle değer bulur. Buhayne hadisinde oturulması gereken yerde kalkıldığı için secdeler selamdan önce yapılır. Diğer rivâyette: Öğle namazını beş rek’at kılmış ve secdeleri selamdan sonra yapmıştı. rivâyette: Öğle ve ikindi namazlarında iki rek’atta selam vermişse yine secdeleri selamdan sonra yapmıştı. Dolayısıyla yapılan hata ve fazlalaştırma durumuna göre hepsi kendi konusunda yapıldığı şekliyle değerlendirilip uygulanır. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) tarafından örneği gösterilmeyen her olayda secdeler selamdan önce yapılmalıdır. İshâk’da aynen Ahmed’in dediği gibi demekte ve şu ilaveyi yapmaktadır. “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) tarafından örneği gösterilmeyen her yanılmada yanılmanın sebebi namazda fazlalık ise selamdan sonra, eksiklik ise selamdan önce iki secde yapılmalıdır.”
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Unutma Secdelerinin Selamdan Önce Yapılması
394-)
Abdullah b. Mes’ûd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre; “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir sefer öğle namazını unutarak beş rek’at olarak kıldı da kendisine namaz mı artırıldı? Denildi, o da selam verilmiş durumda olduğu için selamdan sonra iki secde yaptı.” (Nesâî, Sehv: 75; İbn Mâce, İkame: 135) hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Selamdan Ve Konuşmalardan Sonra Unutma Secdesi
395-)
Yine Abdullah (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) konuştuktan ve selam verdikten sonra iki secde yapmıştı.” (Nesâî, Sehv: 76; İbn Mâce, İkame: 135) konuda Muaviye b. ebî Sûfyân, Abdullah b. Cafer ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Selamdan Ve Konuşmalardan Sonra Unutma Secdesi
396-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) selamdan sonra iki secde yapmıştı.” (Nesâî, Sehv: 76; İbn Mâce, İkame: 135) Bu hadis hasen sahihtir. ve başkaları da İbn Sirin’den bu hadisi rivâyet etmişlerdir. Bazı ilim adamları bu hadisle amel ederek şöyle derler: Kişi öğle namazını dördüncü rek’atta oturmaksızın beş rek’at olarak kılsa namazı caizdir, iki secde yapar namazı tamam olmuş olur. Şâfii, Ahmed ve İshâk’ın görüşü de böyledir. kısım ilim adamları ise: Öğle namazını dördüncü rek’atta tahiyyat okuyacak kadar oturmaksızın beş rek’at olarak kılsa namazı bozulmuş sayılır. Sûfyân es Sevrî ve bazı Küfeliler bu görüştedirler.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Selamdan Ve Konuşmalardan Sonra Unutma Secdesi
397-)
Imrân b. Husayn (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) cemaate namaz kıldırdı ve yanıldı sonra iki secde yaparak oturdu ve tekrar selam verdi.” (Nesâî, Sehv: 76; İbn Mâce, İkame: 136) Bu hadis hasen sahih ve garibtir. konuda Muhammed b. Sirin, Ebû Kılâbe’nin amcası olan Ebû Mühelleb’den bu hadisten başka hadiste rivâyet etmiştir. bu hadisi Hâlid el Hazza’dan Ebû Kılâbe’den ve Ebû Mühelleb’den rivâyet etmiştir. Ebû Mühelleb’in adı Abdurrahman b. Amr’dır. Muaviye b. Amr da denilir. es Sekafî, Hüşeym ve başkaları bu hadisi Hâlid el Hazza’dan ve Ebû Kılâbe’den uzunca rivâyet etmektedirler ki, bu Imrân b. Husayn’ın hadisidir. “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir seferinde ikindi namazında üçüncü rek’atta selam verdi. Hırbak isimli biri dördüncü rek’ata kalktı.” Unutma secdesinde oturma var mıdır yok mudur konusunda alimler ayrı görüşler ortaya koymuşlardır. Bir kısmı iki secdeden sonra oturur ve selam verir demişlerdir. Bir kısmı da oturma ve selam yoktur selamdan önce secdeleri yaptığı için derler. Ahmed ve İshâk bunlardandır ve şöyle derler: “Selamdan önce iki secdeyi yaparsa oturmak gerekmez.”
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Unutma Secdelerinden Sonra Oturup Tekrar Selam Vermek
398-)
Iyâd b. Hilâl (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ebû Saîd’e sordum: “Kiminiz namaz kılıyor nasıl kıldığını bilmiyor” dedi. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şöyle dediğini bize haber verdi: “Biriniz namaz kılar ve nasıl kıldığını bilmezse oturduğu yerde iki secde yapsın.” (Nesâî, Sehv: 27) Bu konuda Osman, İbn Mes’ûd, Âişe ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Saîd hadisi hasendir. Bu hadis Ebû Saîd vasıtasıyla değişik şekillerde de rivâyet edilmiştir. (sallallahü aleyhi ve sellem)’den şu şekilde de rivâyet edilmiştir: “Bir mi? iki mi? diye şüpheye düşerseniz bir kabul edin, iki mi? üç mü? diye şüpheye düşerseniz iki kabul edin ve selam vermeden önce iki secde yapıverin.” Hadisçiler bu hadise göre amel ederler. Bazı ilim adamları da “Namazın da şüpheye düşen kaç rek’at kıldığını bilemeyen namazını yeniden kılsın.” Demektedirler.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Fazla Ve Eksik Kıldığında Şüphe Eden İki Secde Yapar
399-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Şeytan namaz kılarken size gelir ve ne kadar kıldığını bilmeyesiniz diye kafanızı karıştırır ve siz de ne kadar kıldığınızı bilmezsiniz. Kim böyle bir şey hissederse oturduğu halde iki secde yapsın.” (Nesâî, Sehv: 27) Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Fazla Ve Eksik Kıldığında Şüphe Eden İki Secde Yapar
400-)
Abdurrahman b. Avf (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittim şöyle diyordu; “Sizden biriniz namazda yanılır veya unutursa iki rek’at mı? Tek rek’at mı? Kıldığını bilemezse bir rek’at kabul ederek namazına devam etsin. İki mi? Üç mü? Kıldığını bilemez ise iki kabul ederek namazına devam etsin. Üç mü? Dört mü? Kıldığını bilemez ise üç kabul ederek namazına devam etsin ve selam vermeden önce iki secde yapsın.” (Nesâî, Sehv: 25) Bu hadis hasen garib sahihtir. bu hadis Abdurrahman b. Avf yoluyla değişik bir biçimde de rivâyet edilmiştir. Zührî bu hadisi Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe’den, İbn Abbâs’tan, Abdurrahman b. Avf’tan da rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Fazla Ve Eksik Kıldığında Şüphe Eden İki Secde Yapar
401-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edilmiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir gün dört rek’atlı namazı iki rek’at kılarak namazdan ayrıldı. Zülyedeyn isimli bir kimse: “Namaz mı kısaldı yoksa unuttun mu? Ey Allah’ın Rasûlü!” dedi. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Zülyedeyn doğru mu söylüyor” dedi. Cemaatte: “Evet” dediler. “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de kalktı ve son iki rek’atı kıldırdı ve selam verdi, sonra tekbîr alarak normal secdeleri gibi veya daha uzun bir secde daha yaptı. Sonra tekbir alarak doğruldu tekrar normal secdesi gibi veya uzun bir secde daha yaptı.” (Nesâî, Sehv: 22; İbn Mâce, İkame: 134) Bu konuda Imrân b. Husayn, İbn Ömer, Zülyedeyn’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir. Bu hadis hakkında alimler değişik görüşler ortaya koymuşlardır. Küfelilerden bir kısmı: “Unutarak, bilmeyerek veya hangi şekilde olursa olsun konuşan kimse namazını tekrar eder.” Bu hadisin namazda konuşmanın haram kılınışından önce olduğunu ileri sürerler. Şâfii, bu hadisi sahih olarak kabul eder ve der ki: Bu hadis Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den; “Unutarak yiyen içen oruçlunun orucunu kaza etmeyeceği yiyip içtiği şeylerin Allah’ın bir rızkı olduğunu açıklayan hadisten daha sahihtir.” Şâfii diyor ki: Ebû Hüreyre hadisiyle oruçlunun bilerek ve unutarak yeme ve içmesi arasında ayırım yapmışlardır. Ahmed: Ebû Hüreyre’nin bu hadisi hakkında: imâm namazının tamam olduğunu tahmin ederek namazı ile ilgili bir konuda konuşur ve namazının eksik olduğunu öğrenirse namazını tamamlar. Her kim namazının noksan olduğunu bildiği halde imâma arkasından konuşursa o kimsenin namazını yeniden kılması gerekir diyor ve şöyle delil getiriyor. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında farzlar artırılır ve eksiltilebilirdi. Zülyedeyn de bundan dolayı konuşmuştur. Bugün ise böyle değildir, Zülyedeyn’in konuştuğu gibi kimse o anlamda konuşmaz çünkü farzlar ne artırılır nede eksiltilir. Ahmed’de yaklaşık olarak böyle demiştir. İshâk’ta bu konuda Ahmed’in dediği gibi demektedir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Dört Rek’atlı Namazların İki Rek’atında Selam Verilirse Ne Yapılır?
402-)
Ebû Mesleme (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Enes b. Mâlik’e sordum; “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ayakkabıları ile namaz kılarmıydı?” “Evet” cevabını verdiler. (Nesâî, Kıble: 24; Dârimî, Salat: 103) Bu konuda Abdullah b. Mes’ûd, Abdullah b. ebî Habibe, Abdullah b. Amr, Amr b. Hureys, Şeddâd b. Evs, Evs es Sekafî, Ebû Hüreyre ve Şeybe oğullarından A’ta’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Enes hadisi hasen sahihtir. İlim adamları bu hadisle amel ederler.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Ayakkabılarla Namaz Kılınabilir Mi?
403-)
Berâ b. Âzib (radıyallahü anh)’den rivâyet edilmiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sabah namazlarında kunut yapardı.” (Müslim, Mesacid: 54; Dârimî, Salat: 216) Bu konuda Ali, Enes, Ebû Hüreyre, İbn Abbâs, Hufaf b. İyma b. Rahdete el Gıfârî’den de hadis rivâyet edilmiştir. Berâ hadisi hasen sahihtir. namazında kunut hakkında ilim adamları ayrı görüşler ileri sürmüşlerdir. Bir kısmı sabah namazında kunut yapılması gereğini kabul etmişlerdir. Mâlik ve Şâfii bunlardandır. Ahmed ve İshâk şöyle diyorlar: Sabah namazında ancak Müslümanların başına gelen bir felaket anında kunut yapılabilir. Bir sıkıntı ve felaket anında imâm İslam ordularına dua edebilir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Kunut Kafir Ve Zalimlere Beddua Namazlarda Nasıl Yapılır?
404-)
Ebû Mâlik el Eşcaî (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Babama “Ey babacığım” dedim. “Sen Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in, Ebû Bekir’in, Ömer’in, Osman’ın ve Küfe’de beş yıl kadar Ali’nin arkasında namaz kıldın onlar namazlarında kunut yaparlar mıydı? Dedi ki: “Ey oğulcağızım bu iş sonradan çıkmadır.” (İbn Mâce, İkame: 145: Nesâî, İftitah 120) Bu hadis hasen sahihtir. çok ilim adamları bu hadisle amel ederler. es Sevrî der ki: Sabah namazında kunut yapılsa da yapılmasa da hoştur. Ben yapılmamasını tercih ederim. Mübarek: Sabah namazında kunut yapılmaması taraftarıdır. Ebû Mâlik el Eşcaî’nin ismi Sa’d b. Tarık b. Eşyem’dir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Kunutun Yapılmadığı Zamanlarda Olur Mu?
405-)
Ebû Avâne (radıyallahü anh)’yoluyla Ebû Mâlik el Eşcaî bu hadisi bize bu manada rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Kunutun Yapılmadığı Zamanlarda Olur Mu?
406-)
Muâz b. Rıfaa (radıyallahü anh)’ın babasından rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in arkasında namaz kıldım, aksırdım arkasından da: “Elhamdü lillahi hamden kesîran tayyiben mübareken fihi mübareken aleyhî kema yuhibbû rabbuna ve yerza (Rabbimizin razı olduğu ve sevdiği şekilde tüm bereketleriyle eksiksiz övgüler Allah’adır)” dedim. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namazı kılıp bitirince: “Namazda konuşan kimdi?” Buyurdu, kimse ses çıkarmadı, ikinci seferde aynı şekilde sordu, yine kimseden ses çıkmadı, üçüncü sefer sorunca; Rifâa b. Rafî b. Afrâ: “Benim Ya Rasûlüllah!” dedi. “Nasıl demiştin?” buyurdu, bende dediğimi aynen tekrar ettim. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdular ki: “Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki otuzdan fazla melek o söylediğin sözü Allah’ın huzuruna çıkarabilmek için harekete geçtiler.” (Nesâî, İftitah: 36; Ebû Dâvûd, Salat: 166) konuda Enes, Vâil b. Hucr, Âmir b. Rabia’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Rifâa hadisi hasen sahihtir. Bir kısım ilim adamlarına göre bu hadisteki hüküm nafile namazlar hakkındadır. Tabiinden pek çok kişi şöyle demektedirler: “Bir kimse farz namazda aksırsa içinden sadece hamdeder, bundan fazla söylenecek sözlere cevaz vermemişlerdir.”
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Namazda Aksıran Kimseye Dua Edilir Mi?
407-)
Zeyd b. Erkâm (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: “Namazda Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in arkasında konuşurduk. Bir kimse yanındaki kimseyle konuşurdu. “Allah’ın huzurunda içten bir bağlılıkla durun.” Bakara 238. âyet inince konuşma yasaklandı, susmakla emrolunduk. (Ebû Dâvûd, Salat: 123; Nesâî, Sehv: 20) Bu konuda İbn Mes’ûd ve Muaviye b. Hakem’den de hadis rivâyet edilmiştir. Zeyd b. Erkâm’ın hadisi hasen sahihtir. adamlarının çoğu bu hadisle amel ederler ve şöyle derler: “Bir kimse namazda bile bile veya unutarak konuşursa namazını tekrar kılar.” Sûfyân es Sevrî, İbn’ül Mübarek ve Küfeliler bunlardandır. Kimi alimlerde şöyle derler. “Namazda bile bile konuşursa namazını tekrar kılar unutarak konuşursa namazı caizdir.” Şâfii bunlardandır.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Namazda Konuşulabilir Mi?
408-)
Esmâ b. Hakem el Fezarî (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Ali (radıyallahü anh)’den şöyle dediğini işittim: “Ben Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den bir hadis işittiğimde Allah o hadisten beni dilediği şekilde faydalandırırdı. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından bir kişi bana hadis aktarınca ona yemin verdirirdim. Şayet yemin ederse o hadisi kabul ederdim. Bir seferinde Ebû Bekir bana bir hadis aktardı Ebû Bekir doğru insandı, şöyle demişti. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittim şöyle buyurmuştur. Bir kimse bir günah işler sonra kalkar abdest alır namaz kılar sonra Allah’tan bağışlanmasını isterse Allah onu mutlaka affeder sonra Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), 3 Âl-i İmrân 135. ayetini sonuna kadar okudu şöyle ki: “…ve onlar utanç verici bir iş yaptıklarında veya varlık sebeplerine aykırı bir davranışta bulunduklarında Allah’ı hatırlar ve günahlarının affı için yalvarırlar. Zaten Allah’tan başka kim günahları affedebilir. Onlar işledikleri günah ve hatalı işlerde de bilerek ısrar etmezler.” (İbn Mâce, İkame: 138) Bu konuda İbn Mes’ûd, Ebû’d Derdâ, Enes, Ebû Ümâme, Muâz, Vâsile, Ka’b b. Amr ismi verilen Ebûl Yeser’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ali hadisi hasen sahihtir. Bu hadisi bu şekliyle sadece Osman b. Muğîre’nin rivâyetiyle bilmekteyiz. ve diğerleri bu hadisi Ebû Avâne yoluyla benzer şekilde rivâyet etmişlerdir. Sûfyân es Sevrî ve Mıs’ar da bu hadisi mevkuf olarak rivâyet etmişlerdir. Yine Mıs’ar’dan merfu olarak bir rivâyet şekli de vardır. Esmâ b. Hakem’in bu hadisten başka merfu olarak rivâyet ettiği bir hadis bilmiyoruz.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Tevbe Edildikten Sonra Namaz Kılınır Mı?
409-)
Rabi’ b. Sebre (radıyallahü anh), babasından ve dedesinden rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Çocuklarınıza yedi yaşına geldiklerinde namazı öğretin, on yaşlarına geldiklerinde kılmazlar ise dövmek suretiyle namaz kılmalarını sağlayın.” (Dârimî, Salat: 141) Bu konuda Abdullah b. Amr’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Sebre hadisi hasen sahihtir. İlim adamları bu hadisle amel ederler Ahmed ve İshâk gibi; ve şöyle derler: “On yaşından sonra geçirdiği namazları yeniden kılması gerekir.” Sebre; Ma’bed el Cühenî’nin oğludur. Kendisine Avsece’nin oğludur da denilir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Çocuğa Hangi Yaşta Namaz Kılması Emredilir?
410-)
Abdullah b. Amr (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Namazın son oturuşunda selam vermeden önce kişinin abdesti bozulursa namazı geçerlidir.” (Ebû Dâvûd, Salat: 187) Bu hadisin isnadı pek sağlam değildir. Hadisçiler karışıklığa düşmüşlerdir. Bir kısım ilim adamları: “Tahiyyatı okuyacak kadar oturan kimsenin abdesti bozulursa namazı tamam olur” demektedirler. Bir kısmı da: “Tahiyyat okumadan ve selam vermeden abdesti bozulursa namazını yeniden kılması gerekir.” demektedirler ki, Şâfii, bunlardandır. diyor ki: Tahiyyat okumadan selam verirse namazı caizdir. Çünkü Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) “namazın bitmesi selamdır” demektedir. Tahiyyat okumak selam vermekten daha hafiftir çünkü Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) iki rek’atta kalkmış tahiyyat okumaksızın namazına devam etmiştir. b. İbrahim: “Tahiyyat okursa selam vermese bile namazı caizdir” demekte ve Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in İbn Mes’ûd’a, teşehhüdü öğrettiği şu hadisini delil getirmektedir; “Tahiyyatı okuyup bitirdiğinde gerekeni yapmış olursun” Abdurrahman b. Ziyâd b. En’um, İfrikî’dir. Bazı hadisçiler bu kimseyi zayıf kabul ederler. Yahya b. Saîd el Kattan ve Ahmed b. Hanbel bunlardandır.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Namazın Son Oturuşunda Abdesti Bozulanın Durumu
411-)
Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Bir yolculukta Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraberdik yağmura tutulduk, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) “Dileyen namazını kendi konutunda kılsın.” (cemaate geleceğim diye ıslanmasın)” (Ebû Dâvûd, Salat: 206; Dârimî, Salat: 55) Bu konuda İbn Ömer, Semure, Ebûl Melih’in babasından ve Abdurrahman b. Semure’den de hadis rivâyet edilmiştir. Câbir hadisi hasen sahihtir. adamları yağmur ve çamur gibi sıkıntılı anlarda cuma ve cemaate gidilmemesine ruhsat vermişler olup; Ahmed ve İshâk bunlardandır. Ebû Züra’dan şöyle dediğini işittim: Affân b. Müslim, Amr b. Ali’den sadece bir hadis rivâyet etmiştir. Züra’ diyor ki: Basra’da şu üç kişiden hafızası daha kuvvetli olan kimseyi görmedik: Ali el Medînî, İbn Şazekûnî ve Amr b. Ali. Melih’in adı Âmir’dir. Kendisine Zeyd b. Üsâme b. Umeyr el Hüzelî’de denir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Çok Yağışlı Günlerde Namazın Konutlarda Kılınması
412-)
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Fakir kimseler, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek; Ya Rasûlüllah! Dediler. “Zenginler de bizim gibi namaz kılıyorlar bizim gibi oruç tutuyorlar, imkanları olduğu için köleleri hürriyetlerine kavuşturuyorlar bol bol sadaka veriyorlar.” Bunun üzerine Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdular ki: “Her namazı kıldığınızda otuz üç kere sübhanallah, Otuz üç kere elhamdülillah, otuz dört kere Allahûekber, on kere de lailahe illallah derseniz sizi sevapta geçen zenginlere yetişmiş olursunuz ve sizden sonrakiler de bunları yapmadıkları sürece sizi geçemezler.” (Nesâî, Sehv: 91) Bu konuda Ka’b b. Ucre, Enes, Abdullah b. Amr, Zeyd b. Sabit, Ebû’d Derdâ, İbn Ömer ve Ebû Zerr’den de hadis rivâyet edilmiştir. İbn Abbâs hadisi hasen garibtir. Yine bu konuda Ebû Hüreyre ve Muğîre’den de hadis rivâyet edilmiştir. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şöyle söylediği de rivâyet edilmiştir. İki özellik vardır ki onları yapan mutlaka Cennete girecektir. “Her namazın arkasında on sefer sübhanallah, on sefer elhamdülillah, on sefer Allahüekber, diyen kimse ile uyuyacağı zaman otuz üç kere sübhanallah, otuz üç kere elhamdülillah, otuz dört kere de Allahuekber diyen kimse.”
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Namazlardan Sonra Tesbih Çekmek
413-)
Ya’la b. Mürre (radıyallahü anh)’in babasından ve dedesinden aktardığına göre: “Bir yolculukta Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber idiler. Dar bir geçide geldiklerinde namaz vakti girmişti, üstlerinden yağmur durmaksızın yağıyor altlarında da su yükseliyordu, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) devesinin üzerinde ezan okudu kamet getirdi, devesiyle öne geçerek onlara namaz kıldırdı. Namazı imâ (hareketle) kıldırıyordu secdeleri rükû’ dan biraz daha eğilerek yapıyordu.” (İbn Mâce, İkame: 35) Bu hadis garibtir. Ömer b. Rimah el Belhî tek başına rivâyet etmiştir. Bu hadisinden başka rivâyeti olmadığı için tanınmaz, ilim adamlarından pek çok kimse bu hadisi ondan aktarmışlardır. Aynı şekilde Enes b. Mâlik’den de yağmurlu ve çamurlu zamanlarda binit üzerinde namaz kıldığı da rivâyet edilmiştir. İlim adamları bu hadisle amel etmişlerdir. Ahmed ve İshâk bunlardandır.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Yağmur Ve Çamurlu Zamanlarda Binit Üzerinde Namaz Kılınır Mı?
414-)
Muğîre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ayakları şişinceye kadar namaz kılardı. Kendisine şöyle denildi: “Geçmiş ve gelecek günahlarınız bağışlandığı halde niçin kendini zorlayarak böyle namaz kılıyorsun?” Buyurdular ki: “Allah’a çok şükreden bir kul olmayayım mı?” (İbn Mâce, İkame: 184) konuda Ebû Hüreyre ve Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir. Muğîre b. Şu’be’nin hadisi hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Vücuda Zarar Verecek Şekilde Namaz Kılmak
415-)
Hureys b. Kabîsa (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Medîne’ye geldiğimde şöyle dua etmiştim: “Allah’ım oturup sohbet edebileceğim bir arkadaş nasib et.” Ebû Hüreyre’nin yanına sokulup Allah’tan hayırlı, sohbet edebileceğim bir kimse nasib etmesini dilemiştim. Şimdi senden Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittiğin bir hadisi bana aktar ki Allah onunla beni faydalandırsın dedim. Bunun üzerine Ebû Hüreyre şöyle dedi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işitmiştim şöyle buyurmuştu: “Kıyamet gününde kulun işlediği amellerinden ilk olarak hesap vereceği şey namazdır, namazı tam ve düzgün olursa başardı ve kurtuldu gitti, namazı bozuk olursa tamamen zarardadır. Eğer hesabı görülen kimsenin farz namazlarında eksiği varsa Allah şöyle diyecek: “Kulumun nafile namazlarına bakın ve farzdan eksiğini nafilerle tamamlayın. Böylece diğer amellerin hesabı da bu şekilde görülür.” (Nesâî, Salat: 9; İbn Mâce, İkame: 202) konuda Temim ed Dârî’den de hadis rivâyet edilmiştir. Yine bu hadis Ebû Hüreyre’den başka şekilde de rivâyet edilmiştir. Hasan’ın arkadaşlarından bazıları Hasan’dan Kabîsa b. Hureys’den başka bir hadis daha rivâyet edilmiştir ki meşhur olan rivâyet Kabîsa b. Hureys b. Kabise değil “Kabîsa b. Hureys” rivâyetidir. b. Hakîm’den de Ebû Hüreyre yoluyla benzeri bir hadis rivâyet edilmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Kıyamette İlk Hesap Namazla Başlayacaktır
416-)
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Her kim bir günde kılınması gereken on iki rek’at sünnet namaza devam ederse Allah o kimseye Cennet’te bir köşk yapar. Öğleden önce dört rek’at, sonra iki rek’at, akşamnamazından sonra iki rek’at, yatsıdan sonra iki rek’at, sabah namazından önce iki rek’at.” (İbn Mâce, İkame: 100; Dârimî, Salat: 144) Bu konuda Ümmü Habibe, Ebû Hüreyre, Ebû Mûsâ ve İbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiştir. Aişenin hadisi bu şekliyle garibtir. Muğıre b. Ziyâd’ın hafızası yönünde bazı hadisçiler söz etmişlerdir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Bir Gün Ve Gecede Farzların Dışında On İki Rek’at Sünnet Kılınır
417-)
Ümmü Habibe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Her kim bir gün ve gecede farzların dışında kılınması gereken on iki rek’at sünneti kılarsa Allah’ta o kimseye Cennet’te bir köşk yapar. Dört rek’at öğleden önce, iki rek’at öğleden sonra, akşamdan önce iki rek’at, yatsıdan sonra iki rek’at, sabah namazından önce iki rek’at.” (İbn Mâce, İkame: 100) Bu konuda Anbese’nin, Ümmü Habibe’den rivâyet ettiği hadis hasen sahihtir. Bu hadis Anbese’den değişik şekillerde de rivâyet edilmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Bir Gün Ve Gecede Farzların Dışında On İki Rek’at Sünnet Kılınır
418-)
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Sabah namazının iki rek’atından elde edilecek sevap dünya ve içindeki her şeyden daha hayırlıdır.” (Dârimî, Salat: 136) konuda Ali, İbn Ömer, İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Âişe hadisi hasen sahihtir. Ahmed b. Hanbel, Salih b. Abdullah et Tirmizî’den, Âişe’nin bu hadisini rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: İki Rek’atlık Sabah Namazının Değeri Ve Kıymeti
419-)
İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i bir ay boyunca gözetledim sabah namazının sünnetinde Kafirun ve İhlas sûrelerini okuyordu.” (Müslim, Salat-ül Müsafirin: 14; Ebû Dâvûd, Salat-ı Tatavvu: 2) Bu konuda İbn Mes’ûd, Enes, Ebû Hüreyre, İbn Abbâs, Hafsa ve Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir. İbn Ömer hadisi hasendir. Ebû İshâk’tan, Sevrî’nin rivâyet ettiği hadisi ancak halk arasında İsrail hadisi diye bilinen Ebû Ahmed’in rivâyetiyle bilmekteyiz. Ebû Ahmed aynı şekilde İsrail’den bu hadisi rivâyet etmiştir. Ebû Ahmed ez-Zübeyrî güvenilir bir kimse olup hafızdır. Bündar’dan şöyle dediğini işittim: “Ebû Ahmed ez-Zübeyrî’den hafızası daha güzel bir kimseyi görmedim.” Ebû Ahmed’in adı: Muhammed b. Abdullah b. Zübeyr el Kûfî el Esedî’dir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Sabah Namazının Sünnetinin Hafif Kılınması Ve Ne Okunduğu
420-)
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sabah namazının iki rek’at sünnetini kıldıktan sonra bir ihtiyacı olursa benimle konuşurdu, ihtiyacı yoksa farz namazı kılmak üzere mescide çıkardı.” (Dârimî, Salat: 147) Bu hadis hasen sahihtir. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve sonraki dönemlerin ilim adamlarından bir kısmı sabah namazının vaktinin girişinden farzı kılıncaya kadarki zaman içerisinde zaruri olan konuşma ve Allah’ı zikirden başka lüzumsuz konuşmaları hoş karşılamazlardı. Ahmed ve İshâk bunlardandır.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Sabah Namazının Farzıyla Sünneti Arasında Konuşulur Mu?
421-)
İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Sabah namazının vakti girdikten sonra sadece iki rek’at sünnet kılınır.” (Dârimî, Salat: 146; İbn Mâce, İkame: 101) hadisten anlaşılması gereken şudur: Sabah namazının vakti girdikten sonra sadece sabah namazının iki rek’at sünneti kılınabilir. Bu konuda Abdullah b. Amr ve Hafsa’dan da hadis rivâyet edilmiştir. İbn Ömer (radıyallahü anh)’in bu hadisi garibtir. Bu hadis sadece Kudame b. Mûsâ’nın rivâyetiyle bilmekteyiz. Kendisinden, bazı kimseler hadis rivâyet etmişlerdir. adamları bu konuda ittifak ederek şöyle demişlerdir: “Sabah namazının vakti girdikten sonra sabahın ilk sünnetinden başka namaz kılmak hoş değildir.”
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Sabah Namazının Vakti Girdikten Sonra Sadece İki Rek’at Sünnet Kılınır