Sünen-i Tirmizî Hadis Kitabı

2614-) Enes (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Kıyamet günü ademoğlu bir kuzu gibi getirilerek Allah’ın huzurunda durdurulur ve Allah ona şöyle der: Sana dünyada mal mülk hizmetçi ve her şeyi verdim sen onları ne yaptın? O kişi şöyle cevap verecek: Biriktirdim artırdım ve olduğundan fazla şekilde bıraktım beni dünyaya geri çevir onların hepsini sana getireyim.” şöyle buyuracak: Dünyada iken benim rızamı kazanmak için önceden gönderdiğin birşeyler varsa onları göster bakalım o kişi de diyecek ki: Biriktirdim artırdım ve olduğundan fazla bıraktım. Beni geri dünyaya çevir de onların hepsini sana getireyim. Böylece bu kulu hayır adına bir şey yapmadığı görülür ve Cehenneme götürülür.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Pek çok kişi bu hadisi Hasan’dan, Enes’in sözü olarak rivâyet edip Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e isnad etmemişlerdir. İsmail b. Müslim hadis konusunda hafızası yönünden zayıf kabul edilmiştir. bu konuda Ebû Hüreyre ve Ebû Saîd el Hudrî’den de hadis rivâyet edilmiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kıyametin Özellikleri Ve...
Konu: Allah’ın Verdiği Şeyler Ne Yapılmalı Ki Kazançlı Çıkılsın?
2615-) Ebû Saîd ve Ebû Hüreyre (radıyallahü anhüma)’dan rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Kıyamet günü bir kul Allah’ın huzuruna getirilir ve Allah ona şöyle buyurur: Sana göz, kulak, mal ve evlat vermedik mi? hayvanlar ve ekinler vermedik mi? belli yerlerde yetkili olmana ve para kazanmana fırsat tanımadık mı? Bugün benimle bu şekilde buluşacağını da biliyordun değil mi? O kimse hayır Ya Rabbi diyecek Allah’ta şöyle buyuracak: Önceden sen beni ve bugünleri unuttuğun gibi bugün de ben seni unutacağım.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu hadis sahih garibtir. “Bugün de ben seni unutacağım…” sözü: “Bugün de ben seni azaba terk edeceğim” manasında tefsir edilmiştir. Bazı ilim adamları Araf sûresi 51. ayeti olan “… Biz de onları bugün unutacağız” sözünü; “Bugün onları azaba terk edeceğiz” şeklinde tefsir etmişlerdir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kıyametin Özellikleri Ve...
Konu: Allah’ın Verdiği Şeyler Ne Yapılmalı Ki Kazançlı Çıkılsın?
2616-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Zilzal sûresi 4. ayeti olan: “İşte o gün yeryüzü tüm haberlerini ortaya dökecektir.” Ayetini okudu ve yeryüzünün haberleri nedir? Bilir misiniz? Buyurdu. Ashab: Allah ve Rasûlü daha iyi bilir dediler. Buyurdu ki: “Yeryüzünün haberleri erkek ve kadın her kimse hakkında yeryüzünde yaptıkları hoş iş konusunda falan kişi falan gün ve saatte falan yerde şöyle yaptı demesidir işte haber budur.” (Müsned: 8512) Bu hadis hasen garibtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kıyametin Özellikleri Ve...
Konu: Yeryüzü Ve Organlar Da Konuşacak Mı?
2617-) Abdullah b. Amr b. As (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir bedevî Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek sûr nedir? Diye sordu; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de: “Kendisiyle kıyametin haber verileceği üflenmek suretiyle ses çıkaran bir alettir” buyurdular. (Müsned: 10614) Bu hadis hasen olup pek çok kimse Süleyman et Teymî’den rivâyet etmişlerdir. Ancak bu şekliyle bilmekteyiz.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kıyametin Özellikleri Ve...
Konu: Sûr Nasıl Bir Şeydir?
2618-) Ebû Saîd (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Sûr’a üfürecek kişi sûr’u eline almış üfleme emri gelir gelmez hemen üflemek üzere izin beklerken ben bu dünyada nasıl zevk içerisinde yaşayabilirim? Bu söz ashaba ağır gelmiş olacak ki Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), onlara şöyle buyurdu: “Daima Allah’a güveniyoruz en güzel vekil odur sadece Allah’a güveniriz” deyiniz. (Ebû Dâvûd, Sünnet: 17) Bu hadis hasen olup başka şekillerde Atıyye’den, Ebû Saîd’den buna benzer şekilde rivâyet edilmiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kıyametin Özellikleri Ve...
Konu: Sûr Nasıl Bir Şeydir?
2619-) Muğîre b. Şu’be (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Sırat üzerinde müminin parolası selâmet ve kurtuluş nasip et” olmalıdır. (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Muğîre b. Şu’be hadisi olarak bu hadis garibtir. Bu hadisi sadece Abdurrahman b. İshâk’ın rivâyetiyle bilmekteyiz. Bu konuda Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kıyametin Özellikleri Ve...
Konu: Kıyamet Günü Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem, Nerede Aranmalı?
2620-) Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyet edilmiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den kıyamet gününde bana şefaat etmesini istedim şefaat ederim buyurdu. Ey Allah’ın Rasûlü! dedim seni nerde arıyayım? Buyurdular ki: İlk olarak sırat üzerinde ara, Enes: Sizi sırat üzerinde bulamaz isem, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Amellerin tartılacağı alet olan mizan denilen terazinin yanında ara buyurdu. Enes, terazinin yanında sizi bulamaz isem? Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): O zaman Kevser havuzunun yanında ara beni buyurarak ben mutlaka bu üç yerden birinde bulunurum dedi.” (Müsned: 12360) Bu hadis hasen garibtir bu şekliyle bilmekteyiz.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kıyametin Özellikleri Ve...
Konu: Kıyamet Günü Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem, Nerede Aranmalı?
2621-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e et getirildi ve ön but kısmı takdim edildi çünkü o etin bu kısmından hoşlanırdı. Etten bir parça ısırdı ve şöyle buyurdu: “Kıyamet günü insanların en saygıdeğeri ben olacağım bunun niçin böyle olacağını biliyor musunuz? Dinleyin! Anlatayım; Allah bütün insanları öncekileriyle ve sonrakileriyle hepsini büyük ve düz bir alanda toplayacak ve söyleyeceği her söz tüm insanlığa duyurulacak gözler bu manzaralara şâhid olacak, güneş kendilerine o kadar yaklaştırılacak ki sıkıntı ve keder güç yetiremeyecek, çekilmez hale gelecek ve insanlar birbirlerine; Başınıza gelenleri görmüyor musunuz? Rabbiniz yanında size şefaat edebilecek birine bakmıyor musunuz? İnsanlar birbirlerine, Adem’e müracaat ediniz deyip ona gelecekler ve şöyle konuşacaklar: Sen tüm insanların babasısın, Allah seni eliyle yarattı ruhundan üfürdü ve meleklere secde etmelerini emretti, onlar da sana secde ettiler. Rabbinin yanında bize şefaat et. Ne durumda olduğumuzu görüyorsun, görüyorsun ki halimizi! Adem onlara şöyle diyecek: “Rabbim bugün o derece gazablanmış ki, bu güne kadar bu şekilde gazablanmamış ve bundan sonra da böylesine gazablanmayacaktır. Cennet’te bir ağaca yaklaşma demişti de ben hata edip o ağacın meyvesinden yemiştim. Ben kendi derdime düşmüşüm! Başka birine gidin; Nuh'a gelecekler ve diyecekler ki: “Ey Nuh! Yeryüzüne gönderilen peygamberlerin ilk olanlarındansın. “Allah, seni çok şükreden kul” olarak vasıflandırmıştır. Rabbinin yanında bize şefaat et! Ne halde olduğumuzu görüyor ve ne duruma geldiğimizi biliyorsun!” Nuh (aleyhis-selâm) onlara şöyle cevap verecek: “Rabbim bugün o derece gazablanmış ki, bugüne kadar bu şekilde hiç gazablanmamış bundan sonra da böylesine gazablanmayacaktır. Ben de kavmime beddua edip Allah’a karşı bir suç işlemiştim bu yüzden benim derdim bana yeter siz başkasına gidin, İbrahim'e gidiniz! Sonra İbrahim’e gelirler ve şöyle derler: Ey İbrahim! Sen Allah'ın Peygamberi ve yeryüzü halkı içerisinde O'nun tek dostusun. Rabbin yanında bizim için şefaat ediver! Ne halde olduğumuzu görüyorsun? İbrahim şöyle der: “Rabbim bugün o derece gazablanmış ki, bugüne kadar bu şekilde hiç gazablanmamış bundan sonra da bu şekilde gazablanmayacaktır. Ben hayatım boyunca üç yerde yalan söylemiştim Ebû Hayyan’ın rivâyetinde bu, yalan söylediği üç yer sayılır) Dolayısıyla benim derdim bana yeter siz başkasına gidin, Mûsâ'ya gidin! Sonra insanlar Mûsâ'ya gelirler ve şöyle derler: Ey Mûsâ! “Sen Allah'ın Rasûlüsün Allah sana, kitap vererek ve seninle konuşarak seni insanlardan üstün kılmıştır. Rabbin yanında bize şefaat et! Durumuzu görmüyor musun! Mûsâ’da şöyle diyecek: “Rabbim bugün çook şiddetli derecede gazablanmış ki, bugüne kadar bu şekilde hiç gazablanmamış bundan sonra da bu şekilde gazablanmayacaktır. Ben de bir zamanlar bana emredilmemesine rağmen bir adam öldürmüştüm o şuç bana yeter. Dolayısıyla benim derdim bana yeter siz başkasına gidin, Îsa'ya gidin! Sonra Îsa'ya gelirler ve şöyle derler, “Sen Allah'ın rasûlü ve Meryem'e ilka ettiği kelimesi ve Ruhundan üfürdüğü kimsesin. Beşikte insanlarla konuşan sensin, Rabbinin yanında bize şefaat et! Durumumuzu görüyorsun! Îsa şöyle diyecek: “Rabbim bugün o derece gazablanmış ki, bugüne kadar bu şekilde hiç gazablanmamış bundan sonra da bu şekilde gazablanmayacaktır. Îsa, kendi için işlediği bir günah zikretmemiştir. Benim de kendi derdim bana yeter siz başkasına gidin, Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gidin! Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelecekler ve şöyle diyecekler Ey Muhammed! Sen, Allah'ın Rasûlü, peygamberlerin sonuncususun. Geçmiş ve gelecek bütün günahları bağışlanan sensin. Rabbin yanında bize şefaat et! Durumumuzu görüyorsun! Bende hemen hareket edip arşın altına gelir ve Rabbime secdeye kapanırım. Sonra Allah, o anda benden önce kimseye nasip etmediği hamd ve övgülerden öyle şeyler bana ilham edecektir. Sonra “Ya Muhammed!” denilecek, “kaldır başını secdeden; iste isteğin yerine getirilecektir. Şefaat et şefaatin de kabul edilecektir. Başımı kaldıracağım ve “Ya Rabbi, ümmetim! Ya Rabbi, ümmetim! Ya Rabbi, ümmetim!” diyeceğim. Allah, Ya Muhammed! diyecek, ümmetinden hesaplaşması olmayanları, Cennet kapılarının sağından girdir bu girecek kimseler diğer tüm kapılardan da girebilirler. Sonra Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle devam etti: Canımı kudret elinde tutan Allah’a yemin olsun ki Cennet kapılarından iki kanadın arası Mekke ile Hecer veya Mekke ile Busra arası kadardır.” (Buhârî, Ehadisül Enbiya: 23; Müslim, İman: 72) konuda Ebû Bekir es Sıddîk, Enes, Ukbe b. Âmir ve Ebû Saîd’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahihtir. Ebû Hayyan et Teymî’nin ismi Yahya b. Saîd b. Hayyan olup Küfelidir ve güvenilir bir kimsedir. Ebû Zür’a b. Amr b. Cerir’in ismi ise Herîm’dir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kıyametin Özellikleri Ve...
Konu: Kıyamette Şefaat Nasıl Olacaktır?
2622-) Enes (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Şefaatim, ümmetimden büyük günah işleyenleredir.” (İbn Mâce, Zühd: 37; Ebû Dâvûd, Edeb: 21) Bu hadis bu şekliyle hasen sahih garibtir. konuda Câbir’den de hadis rivâyet edilmiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kıyametin Özellikleri Ve...
Konu: Peygamberimizin Şefaati Kimleredir?
2623-) Câbir b. Abdullah (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Şefaatimden ümmetimden büyük günah işleyen kimseleredir.” b. Ali diyor ki: Câbir bana şöyle dedi: Ey Muhammed büyük günah işlemeyen kimsenin şefaate ne ihtiyacı vardır? (İbn Mâce, Zühd: 37; Ebû Dâvûd, Edeb: 21) Bu hadis Cafer b. Muhammed rivâyeti olarak garibtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kıyametin Özellikleri Ve...
Konu: Peygamberimizin Şefaati Kimleredir?
2624-) Ebû Umame (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittim şöyle diyordu: “Rabbim bana ümmetimden yetmiş bin kişiyi hesap ve azab görmeden Cennete koyacağını vaad etti, aynı zamanda her bin kişiyle birlikte yetmiş bin kişi ve Rabbinin isteyeceği kadarın üç misliyi de vaad etti.” (İbn Mâce, Zühd: 34; Dârimî, Rıkak: 86) Bu hadis hasen garibtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kıyametin Özellikleri Ve...
Konu: Cennete Bu Ümmetten Kaç Kişi Girecektir?
2625-) Abdullah b. Şakîk (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Bir gurup insanla birlikte Kudüs’te idim onlardan bir kimse şöyle dedi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şöyle söylediğini işittim: Ümmetimden bir adamın şefaatiyle Temimoğullarından daha çok kişi Cennete girecektir. Denildi ki: Ey Allah’ın Rasûlü! Sizin şefaatinizden başka mı? Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), benim şefaatimden başka buyurdu. Hadisi rivâyet eden zat kalkınca bu kimdir? Diye sordum Dediler ki bu İbn eb’îl Ced’a’dır.” (İbn Mâce, Zühd: 34; Dârimî, Rıkak: 86) Bu hadis hasen sahih garibtir. Ced’a’nın adı Abdullah’tır bu hadisi Sadece o rivâyet etmiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kıyametin Özellikleri Ve...
Konu: Cennete Bu Ümmetten Kaç Kişi Girecektir?
2626-) Hasan-ı Basrî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Osman b. Afvân; kıyamet günü Rabia ve Mudar kabileleri sayısı kadar insana şefaat edecektir.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.)

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kıyametin Özellikleri Ve...
Konu: Cennete Bu Ümmetten Kaç Kişi Girecektir?
2627-) Ebû Saîd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Ümmetim içinde büyük guruplara şefaat edecek kimse vardır. Bir kabile kadar insan gurubuna şefaat edecek kimse vardır. Belli bir guruba şefaat edecek kimseler de vardır. Kimi de bir kişiye şefaat edecektir ve bu şefaat edilenler Cennete gireceklerdir.” (Müsned: 10721) Bu hadis hasendir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kıyametin Özellikleri Ve...
Konu: Cennete Bu Ümmetten Kaç Kişi Girecektir?
2628-) Avf b. Mâlik el Eşcaî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Rabbimin katından bir melek bana geldi ve beni ümmetimin yarısını Cennete sokmak ileşefaat yetkisi arasında serbest bıraktı da ben şefaat etmeyi seçtim. Bu şefaat de Allah’a ortak koşmadan ölenleredir.” (İbn Mâce, Zühd: 38) hadis Ebû’l Melih’den ve Peygamber ashabından başka bir kimseden rivâyet edilmiş olup “Avf b. Mâlik’den” denmemiştir. Bu hadis buradakinden uzuncadır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kıyametin Özellikleri Ve...
Konu: Şefaat Allah’a Ortak Koşmadan Ölen Kimseleredir
2629-) Kuteybe Ebû Avâne vasıtasıyla Katâde’den, Ebû’l Melih’den, Avf b. Mâlik’den bu hadisin bir benzerini bize aktarmışlardır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kıyametin Özellikleri Ve...
Konu: Şefaat Allah’a Ortak Koşmadan Ölen Kimseleredir
2630-) Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Benim havuzumun çevresinde gökteki yıldızlar sayısınca ibrikler vardır.” (Buhârî, Rıkak: 94; İbn Mâce, Zühd: 38) Bu hadis bu şekliyle hasen sahih garibtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kıyametin Özellikleri Ve...
Konu: Kevser Havuzunun İbrikleri Var Mıdır?
2631-) Semure (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Her Peygamberin kıyamet gününde bir havuzu vardır ve Peygamberler su içmeye gelenlerin fazlalığıyla birbirine karşı övünürler. Ben; içmeye geleni, en çok olacak Peygamber olacağımı ümid ediyorum.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu hadis garibtir. Eş’as b. Abdulmelik bu hadisi Hasan vasıtasıyla mürsel olarak rivâyet etmiş senedinde “Semure”yi zikretmemiştir ki bu rivâyet daha sağlamdır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kıyametin Özellikleri Ve...
Konu: Kevser Havuzunun İbrikleri Var Mıdır?
2632-) Ebû Sellam el Hubşî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ömer bin Abdülaziz bana haber göndermişti; posta beygirine bindirilerek yanına vardım, girince Ey Müminlerin emiri dedim posta beygiriyle gelmem pek zahmetli oldu. Bunun üzerine Ömer b. Abdülaziz dedi ki: “Sana zahmet etmek istemezdim. Fakat Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in havuz hakkında Sevbân’dan rivâyeti bana ulaştı da bir de bizzat senin ağzından dinleyim istedim.” Ebû Sellam şöyle dedi: “Sevbân, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den şu şekilde aktardı. Benim havuzum, Aden'den, Belka Ammanı'na ulaşacak kadar büyüktür. Suyu, sütten daha beyaz, baldan daha tatlıdır. Kadehleri, gökteki yıldızların sayısı kadardır. Her kim ondan bir yudum içerse bir daha ebediyyen susamaz. Havuza ilk gelecek insanlar; muhâcirlerin fakirlerinden olup başları, saçları dağınık, elbiseleri kirli, konfor içinde yaşayan kadınlarla evlenemeyen, kendilerine kapıların ve imkanların açılmadığı kimselerdir.” Ömer b. Abdülaziz dedi ki: “Fakat ben, konfor içinde yaşayan kadınlarla da evlendim ve her türlü kapılar da bana açıldı. Abdülmelik'in kızı Fatıma ile evlenmiş durumdayım ben saçlarım dağılmadan başımı yıkamam, vücuduma değen elbisemi de kirlenmeden yıkamam.” (İbn Mâce, Zühd: 39; Ebû Dâvûd, Edeb: 21) Bu hadis bu şekliyle garib’tir. hadis, aynı şekilde Ma'dan b. Ebî Talha'dan, Sevbân'dan da rivâyet edilmiştir. Ebû Sellam El Habeşî'nin ismi Memtûr'dur. Şamlıdır ve güvenilen bir kimsedir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kıyametin Özellikleri Ve...
Konu: Kevser Havuzunun Ölçüleri Ve Suyunun Özellikleri
2633-) Ebû Zerr (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: “Ey Allah’ın Rasûlü! Havuzun kapları nasıldır?” dedim. Buyurdu ki: “Canımı kudret elinde tutan Allah’a yemin olsun ki; havuzun kapları, karanlık ve bulutsuz bir gecede gökyüzünde görülen ufaklı yıldızlarının sayısından daha çoktur ve Cennet kaplarındandır. Ondan bir yudum içen bir daha susuzluk nedir bilmeyecektir. Havuzun eni, boyu kadardır büyüklüğü Amman ile Eyle arası kadardır. Suyu, sütten daha beyaz ve tadı da baldan daha tatlıdır.” (İbn Mâce, Zühd: 39; Ebû Dâvûd, Edeb: 21) Bu hadis hasen sahih garib’tir. konuda Huzeyfe b. el Yemân, Abdullah b. Amr, Ebû Berze el Eslemi, İbn Ömer, Hârise b. Vehb, Müstevrid b. Şeddâd’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Benim, havuzumun, büyüklüğü; Küfe ile Hacer-ül Esved arasındaki mesafe kadardır.”

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kıyametin Özellikleri Ve...
Konu: Kevser Havuzunun Ölçüleri Ve Suyunun Özellikleri
2634-) İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Mîrâc’a çıkarıldığında beraberinde büyük toplumlar bulunan bir ve birkaç peygambere, yine beraberinde birer cemaat bulunan bir ve birkaç peygambere, beraberinde hiç kimse bulunmayan bir ve birkaç peygambere uğramıştı ki, sonunda çok büyük bir kalabalığa uğradım ve bunlar kimlerdir? diye sordum. “Mûsâ ve kavmi!” dediler. Fakat başını kaldır ve bak! Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: “Şu yandan ve bu yandan tamamen ufku kaplamış bir kalabalık gözüme ilişti, işte bunlar senin ümmetindir denildi. ve bunlardan başka yetmişbin kişi hesapsız bir şekilde cennete girecektir” denildi. Bu sözleri söyleyince Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), hanımlarından birinin odasına girdi bunların kimler olduğunu kimse sormamıştı. Kendisi de bir tefsirde bulunmadı. Sonra Asbab: Kendi aralarında onlar biziz! dediler. Bir kısmı da onlar; fıtrat üzerine doğan ve Müslüman olarak ölenlerdir! Dediler. Bu arada Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) çıktı ve şöyle buyurdu: “Onlar tedavi olarak dağlanmayan, kulak hırsızlığı yapmayan, Uğursuzluk inancına sahip olmayan ve Allah’a her zaman ve her yerde güvenip dayanan kimselerdir” Ukkaşe b. Mıhsan ayağa kalktı ve “Ey Allah’ın Rasûlü!” dedi, ben onlardan mıyım? Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) “evet!” buyurdu. Sonra bir başkası kalktı ve “ben de onlardan mıyım?” deyince; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), “Ukkaşe seni geçti!” buyurdu. (Buhârî, Tıp: 11; Müslim, İman: 23) Bu hadis hasen sahihtir. konuda İbn Mes’ûd ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kıyametin Özellikleri Ve...
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Ümmetinin Çok Oluşu
2635-) Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında kulluk ve ibadet olarak yapıp ettiğiniz hiçbirşeyi bugün üzerinde görüp tanıyamıyorum.” Ravi diyorki: “Ya namazlarımız hakkında ne dersin?” Enes dedi ki: “Bildiğiniz gibi namazlarınızda da aynı şekilde o dönemin hassasiyeti yok ve kalmamıştır.” (Müsned: 11539) Bu hadis bu şekliyle Ebû Imrân el Cevnî rivâyeti olarak hasen garibtir. Enes’den değişik şekillerde de rivâyet edilmiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kıyametin Özellikleri Ve...
Konu: Bedbaht Kimsenin Özellikleri Nelerdir?
2636-) Esma binti Umeys el Has'amiyye (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittim şöyle diyordu: “Hayal kurup üstünlük taslayan ve yüce Allah'ı unutan kul ne bedbahttır. Zorbalık edip haklara tecavüz eden ve yüce kudret ve kuvvet sahibini unutan ne bedbahttır! Gaflete dalarak gülüp oynayan ve kabirleri ve toprak altında çürümeyi unutan kul ne bedbahtır! Azıp, taşkınlık gösteren doğum, ölüm ve ölümden sonrayı unutan kul ne bedbahttır! Dini dünyaya alet eden kul ne bedbahttır. Dine şüpheler karıştıran kul ne bedbahttır! Hırs ve tamah tarafından kumanda edilen kul ne bedbaht kuldur! Arzu ve isteklerinin kendisini saptırdığı kul ne bedbahtır! Açgözlülüğün hor ve zelil ettiği kul ne bedbaht kuldur!” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu hadis garibtir ancak bu şekliyle bilmekteyiz ve senedi de sağlam değildir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kıyametin Özellikleri Ve...
Konu: Bedbaht Kimsenin Özellikleri Nelerdir?
2637-) Ebû Saîd el Hudrî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Bir mü’min, aç bir mü’mini doyurursa Allah o kimseyi Cennet meyveleriyle doyuracaktır, Yine bir mü’min, susuz kalan bir mü’mine bir şeyler içirip susuzluğunu giderirse Allah kıyamette en güzel meşrubattan olan “Rahık-ı Mahtûm”dan içirecektir. Yine bir mü’min, elbiseye ihtiyacı olan bir mü’mini giydirirse Allah’ta ona Cennetin yemyeşil elbiselerinden giydirecektir.” (Ebû Dâvûd, Zekât: 32) Bu hadis garibtir. Bu hadis Atıyye’den ve Ebû Saîd el Hudrî’den mevkuf olarak ta rivâyet edilmiş olup bu rivâyet daha sağlam ve makbuldür.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kıyametin Özellikleri Ve...
Konu: Dünyada Yedirip İçirip Giydirene Ahirette Ne Yapılacaktır?
2638-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Kim Allah’ın azabından korkup sakınırsa cenneti elde etmek için hemen yola koyulur. Kim de yola koyulursa arzusuna kavuşur. Ama dikkat edin! Allah’ın ticaret için ortaya koyduğu malı çok pahalıdır. Dikkat edin! Allah’ın ticaret eşyası ise cennettir.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu hadis hasen garibtir. Ebûn Nadr hadisi olarak bilmekteyiz.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kıyametin Özellikleri Ve...
Konu: Dünyada Yedirip İçirip Giydirene Ahirette Ne Yapılacaktır?
2639-) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından Atiye es Sa’dî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Kul, haram olabilecek şeye düşmekten uzak durarak sakıncalı olmayan şeyi bile terk etmedikçe takvalı kişilerden olmak durumuna yükselemez.” (İbn Mâce, Zühd: 24) Bu hadis garibtir. Sadece bu şekliyle bilmekteyiz.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kıyametin Özellikleri Ve...
Konu: Takva Allah’a Karşı Sorumluluk Bilinci Nedir?
2640-) Hanzale el Üseydî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Ey Ashabım sizler her zaman benim yanımda olduğunuz haldeki gibi iman üzere olabilseydiniz melekler sizleri kanatlarıyla gölgelendirirlerdi.” (İbn Mâce, Zühd: 28; Müslim, Tevbe: 3) Bu hadis, bu şekliyle hasen garibtir. Bu hadis Hanzala el Üseydî tarafından değişik şekillerde de rivâyet edilmiştir. Bu konuda Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kıyametin Özellikleri Ve...
Konu: Melekler Mü’minleri Hangi Halde Kanatlarıyla Gölgelendirir?
2641-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle demiştir: “Her varlığın bir şiddetli ve sert olduğu bir yönü olduğu gibi bu şiddet ve sertliğin gevşeme zamanı da vardır. Bir kimse sert olduğu zaman da bile orta yolu tercih edip yakınlaştırıcı biçimde hareket ederse ondan yana ümitliyim. Eğer parmakla gösterilecek duruma gelirse gösteriş için yaptığından dolayı onun bu hareketini hesaba katmayın.” (Müslim, Fiten: 24; İbn Mâce, Zühd: 21) Bu hadis bu şekliyle hasen sahih garibtir. b. Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Bir kişinin, din veya dünya konusunda parmakla gösterilecek duruma gelmesi kötülük bakımından kendisine yeter. Ancak Allah'ın koruduğu kişiler bundan müstesnadır.”

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kıyametin Özellikleri Ve...
Konu: Şöhret Ve Zirvede Mi Olmak Gerekir?
2642-) Abdullah b. Mes’ûd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize bir dörtgen şekli çizdi, bu şeklin ortasına bir çizgi çizdi ve bu çizgiyi dörtgenin dışına uzattı ve bu dörtgenin içindeki o çizgiye değişik çizikler çizerek şöyle buyurdu: “Şu ortadaki çizgi insan oğlu ve ömrüdür. Bu çizgiyi dört taraftan kuşatan dörtgen onun ecelidir. Şu küçük çizgiler ise hayatı boyunca o kimsenin başına gelecek sıkıntılar ve imtihanlarıdır birinden kurtulsa bir diğeri gelip onu bulacaktır. Dörtgenin dışındaki çizgi ise kişinin ümid ve hayalleridir.” (İbn Mâce, Zühd: 27; Buhârî, Rıkak: 4) Bu hadis sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kıyametin Özellikleri Ve...
Konu: Ecel Ümid Ve Hayaller
2643-) Enes (radıyallahü anh)’den rivâyete göre; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “İnsanoğlu ihtiyarlar, fakat onun iki özelliği gençleşir: Mal hırsı ve uzun yaşama hırsı.” (Müslim, Zekât: 38; Dârimî, Rıkak: 62) Bu hadis sahih'tir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kıyametin Özellikleri Ve...
Konu: Ecel Ümid Ve Hayaller
2644-) Abdullah b. Şıhhîr (radıyallahü anh)’den rivâyete göre Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Ademoğlu, çevresini kuşatan doksandokuz bela ve musibetle temsil edildi. Bunlardan birini veya hepsini atlatmış olsa bile ihtiyarlık onu bulur.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu hadis hasen sahih garibtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kıyametin Özellikleri Ve...
Konu: Ecel Ümid Ve Hayaller
2645-) Übey b. Ka'b (radıyallahü anh)’den rivâyete göre; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), gecenin üçte ikisi geçince kalkar ve şöyle derdi: “Ey insanlar! Kalkın Allah'ın büyüklüğünü ve size verdiği imkanları düşünüp gereğini yerine getirin. Râcife (bütün canlılara ölüm getirecek olan ilk sûra üfürülmenin) zamanı geldi, bunun hemen ardından da Radife (bütün canlıları diriltecek olan üfleniş) gelecektir. Ölüm, her türlü şiddet ve sancılarıyla mutlaka gelecektir; ölüm, mutlaka herkesi bulacaktır.” Übeyy diyor ki: “Ey Allah’ın Rasûlü! ben sana çok dua edip salevat getiriyorum; dualarımın ne kadarını sana ayırayım?” Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “dilediğin kadar!” buyurdu. Dualarımın “dörtte birini mi?” dedim; “dilediğin kadarını!” buyurdu, “şayet artırırsan senin için daha hayırlıdır!” buyurdu. Bende “yarısını ayırayım mı? diye sordum; “dilediğin kadarını!” buyurdu, “şayet artırırsan senin için daha hayırlıdır!” Ben de “üçte ikisini mi?” dedim; “dilediğin kadarını!” buyurdu, “şayet artırırsan senin için daha hayırlıdır!” buyurdu. Ben de o halde “bütün dualarımı senin için yapacağım” dedim. Bunun üzerine buyurdular ki: “Sıkıntıların giderilecek ve günahların affedilecektir.” (Müsned: 20289) Bu hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kıyametin Özellikleri Ve...
Konu: Allah Ve Peygamber Hiç Hatırdan Çıkarılmamalıdır
2646-) Abdullah b. Mes’ûd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Allah’tan gereği biçimde haya edin!” Bunun üzerine “Ey Allah’ın Peygamberi!” dedik, “Zaten; hayalı davranıyoruz Elhamdülillah!” Buyurdu ki: “O sizin anladığınız utanma hissi değildir! Allah’tan gereği biçimde haya etmek demek; baş ve başta bulunan organlarla, karın ve karının içersine aldığı organları her türlü günah ve haramlardan korumak, ölümü ve toprak altında çürümeyi daima hatırlamaktır. Ahireti isteyen dünyanın süsünü bırakır. Kim bu şekilde davranırsa Allah’tan gereği biçimde haya etmiş olur.” (Müsned: 3489) Bu hadis garibtir. Bu hadisi sadece, Ebân b. İshâk’ın Sabbah b. Muhammed’den rivâyetiyle bilmekteyiz.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kıyametin Özellikleri Ve...
Konu: Allah İçin Gereği Biçimde Haya Etmek Ne Demektir?
2647-) Şeddâd b. Evs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Gerçekten zeki ve akıllı kişi, nefsinin kötü arzularına hâkim olup ölümden sonrası için çalışandır. Aciz kişi ise, nefsinin her türlü arzu ve isteklerine uyarak hayatını devam ettirip, Allah’tan her şeyi ve Cenneti isteyen kişidir.” (İbn Mâce, Zühd: 31) Bu hadis hasen'dir. Hadiste geçen: “Nefsine hâkim olmak” demek, kıyamet gününde hesaba çekilmeden önce dünyada iken kendisini hesaba çekip hayatını ayarlayan kimsedir. Ömer b. Hattâb’ın şöyle dediği rivâyet edilmiştir: “Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekin, büyük hesap günü için kendinizi donatın! Çünkü kıyamet gününde hesap, ancak dünyada iken kendisini hesaba çekenler için kolay olacaktır.” b. Mihran’ın da şöyle dediği rivâyet edilir: “Bir kul, ortağına yemesi nereden, giymesi nereden? diye hesap sorduğu gibi kendi nefsine de hesap sormadıkça mütteki yani Allah’a karşı sorumluluk bilinci taşımış olamaz.”

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kıyametin Özellikleri Ve...
Konu: Gerçek Akıllı Kimse Kimdir?
2648-) Ebû Saîd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), namazgaha girdi ve bazı insanların dişleri görünecek derecede gülüştüklerini gördü ve şöyle buyurdu: “Ne var ki sizler ölümü çok sık hatırlamış olsaydınız şu gördüğüm vaziyette olmazdınız.” Öyleyse tüm lezzetleri yok edip kesen, ölümü çok hatırlayın. Kabir, hergün şöyle diyerek konuşur: “Ben yalnızlık eviyim, ben tek kişilik evim, ben toprak eviyim, ben kurtçukların eviyim!” Mü’min kul toprağa defnedildiğinde kabir ona şöyle diyecektir: “Merhaba, hoş geldin! Üzerimde yürüyenlerin en sevgilisi olduğuna göre bugün benim himayem altına girdin sana ne yapacağımı göreceksin!” Sonra o kabir, o kimse için gözünün görebildiği kadar genişleyecek ve Cennete doğru bir kapı açılacaktır. İsyancı ve kafir bir kul da kabre konulduğunda kabir ona şöyle diyecektir: “Sana rahat ve huzur yok, sen hoş vaziyette gelmedin bana, üzerimde yürüyenlerin en sevimsizi ve kızdığım biri olarak bana gelmiş durumdasın ve sana ne yapacağımı göreceksin.” Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle devam etti: “Sonra kabir o kimseyi o derece sıkıştırır ki, kaburgaları birbirine geçer.” Ebû Saîd dedi ki: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), parmaklarıyla bu durumu göstererek parmaklarını iç içe soktu ve şöyle buyurdu: “Sonra o kimseye yetmiş tane yılan Mûsâllat edilir ki, o yılanlardan biri toprağa üflese, o toprak dünya durdukça hiç bir şey bitirmez. Bu yılanlar onu, hesaba çekilinceye kadar, sokar ve ısırırlar, paramparça ederler. Ebû Saîd şöyle dedi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), şöyle buyurdu: “Kabir, ya Cennet bahçelerinden bir bahçe veya Cehennem çukurlarından bir çukurdur.” (İbn Mâce, Zühd: 31) Bu hadis garib olup sadece bu şekliyle bilmekteyiz.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kıyametin Özellikleri Ve...
Konu: Kabir, İçerisindekilerle Nasıl Konuşacaktır?
2649-) Ömer b. Hattâb (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına girdim, kuru hasırın üzerine yaslanmış vaziyette buldum. Yan tarafında hasırın izini gördüm.” (Buhârî, Mezâlim: 77; Müslim, Talak: 17) Bu hadis hasen sahihtir, bu hadis buradakinden uzuncadır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kıyametin Özellikleri Ve...
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Vücuduna Hasır İz Yapmış Mıydı?
2650-) Amr b. Avf (radıyallahü anh) (ki bu beni Âmir b. Lüey’in yetkilisi ve Bedir savaşına Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte katılan kimsedir) (radıyallahü anh)’ın haber verdiğine göre Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Ubeyde b. Cerrâh'ı, Bahreyn'e göndermişti o da oradan bir miktar mal ile geldi. Ensâr, Ebû Ubeyde'nin gelişini işitip sabah namazını Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte sabah namazını kılmağa geldiler. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), namazı bitince kalktı ve Ensâr da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in önüne durdular. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), bu durumu görünce gülümsedi ve şöyle buyurdu: “Sizler, Ebû Ubeyde'nin bir şeylerle geldiğini işittiniz?” Ensâr, “Evet, ondan dolayı geldik Ey Allah’ın Rasûlü!” dediler. “Müjdeler size sizi sevindirecek bir haberi bekleyin!” buyurdu ve şöyle devam etti: “Allah'a yemin olsun ki sizin için fakirlikten korkmuyorum, sizin için korktuğum şey; dünya malının sizden öncekilere yayılıp serildiği gibi size de açılması ve dünyalık yarışına girerek, öncekileri dünyanın helak ettiği gibi sizi de helak etmesidir.” (Buhârî, Cizye: 24; Müslim, Zühd: 61) Bu hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kıyametin Özellikleri Ve...
Konu: Bu Ümmetin Felaketi Mal Ve Dünya Sevgisinde Midir?
2651-) Hakîm b. Hızâm (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den dünyalık istedim, bana verdi sonra yine istedim, yine bana verdi; sonra yine istedim, yine verdi ve sonra şöyle buyurdu: “Ey Hakîm! Dünya malı tatlı ve yemyeşildir. Her kim bu dünyalığı tok gözlü olarak alır ve elde ederse kendisi için hayırlı ve bereketli kılınır. Kim de aç gözlü olarak alırsa kendisi için bereketli olmaz yiyip te doymayan kimse gibi olur. Veren el, alan elden daima hayırlıdır.” diyor ki: “Ey Allah’ın Rasûlü!” dedim, “Seni hak ile gönderen Allah’a yemin ederim ki dünyadan ayrılıncaya kadar kimseden bir şey istemeyeceğim.” Sonra Ebû Bekir (radıyallahü anh), Halife olduğunda Hakîm'i bahşiş vermek için çağırırdı fakat Hakîm uzak durdu ve hiçbir şey kabul etmedi. Bunun üzerine Ömer şöyle dedi: “Ey Müslümanlar topluluğu! Ben sizleri şâhid tutarım ki ganimetten kendi payını ona sunuyorum, fakat o bunu almaya yaklaşmıyor.” Hakîm, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den sonra ve kendisi vefat edinceye kadar halktan kimsenin malından bir şey istemedi. (Buhârî, Rıkak: 16; Müslim, Zekât: 43) Bu hadis sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kıyametin Özellikleri Ve...
Konu: Tok Gözlü Olana Herşey Bereketli Mi Kılınır?
2652-) Abdurrahman b. Avf (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında sıkıntılı günler geçirdik, sabrettik. Sonra bolluk günlere kavuştuk fakat tahammül gösteremedik ve dünyaya kapıldık.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu hadis hasendir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kıyametin Özellikleri Ve...
Konu: Kimin Kaygısı Ahiret Olursa Kalben Zengin Olur Mu?
2653-) Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Kimin kaygısı ahiret olursa Allah onun zenginliğini kalbinde kılar, iki yakasını bir araya getirir ve dünya ona boyun eğerek gelir. Her kimin kaygısı da dünya olursa Allah, onun fakirliğini iki gözü arasında kılar ve iki yakası bir araya gelmez perişan olur zaten kendisine de takdir edilen şey gelir fazlası gelmez.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.)

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kıyametin Özellikleri Ve...
Konu: Kimin Kaygısı Ahiret Olursa Kalben Zengin Olur Mu?
2654-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: Allah şöyle buyurur: “Ey Ademoğlu her durumda kendini bana ibadete ver ki; gönlünü zenginlikle doldurup ihtiyacını gidereyim fakat böyle yapmaz isen ellerini meşguliyetle doldurur ihtiyaçlarını da kapatmam.” (İbn Mâce, Zühd: 28) Bu hadis hasen garibtir. Ebû Hâlid el Vâlibî'nin ismi Hürmüz'dür.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kıyametin Özellikleri Ve...
Konu: Kimin Kaygısı Ahiret Olursa Kalben Zengin Olur Mu?
2655-) Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) vefat ettiğinde yanımızda bir miktar arpa vardı ondan bir süre Allah’ın dilediği miktar yedik, sonra cariyeye arpayı ölçüver bakayım dedim. Bunun üzerine arpa çok geçmeden tükendi. Âişe şöyle devam etti: “Biz arpayı ölçmeden bırakmış olsaydık ondan daha uzun süre yiyecektik.” (Buhârî, Humus: 3; Müslim, Zühd: 1) Bu hadişs sahihtir.Hadiste geçen “Şatr” kelimesinin manası “bir miktar” demektir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kıyametin Özellikleri Ve...
Konu: Evimizdeki Gıda Maddelerini Ölçüp Saymamalı Mıyız?
2656-) Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Evimizin kapısında üzeri nakışlı ve süslü bir perdemiz vardı. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bunu gördü ve şöyle buyurdu: “Kaldır onu! Çünkü bana dünyayı hatırlatıyor.” Âişe sözünü şöyle sürdürdü: “İçinde ipek çizgiler olan kadife bir elbisemiz vardı onu giyerdik.” (Müslim, Libas: 17; Buhârî, Libas: 27) Bu hadis bu yönüyle hasen sahih garibtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kıyametin Özellikleri Ve...
Konu: Dünyayı Hatırlatan Perde
2657-) Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir; “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yatağı deriden olup içi hurma lifinden doldurulmuş idi.” (Buhârî, Rıkak: 17; Müslim, Libas: 27) hadis sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kıyametin Özellikleri Ve...
Konu: Dünyayı Hatırlatan Perde
2658-) Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, Peygamber hanımları bir koyun kesmişlerdi de Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Koyundan ne kadarı kaldı.” diye sordu. Âişe, dedi ki: “Sadece kürek kemiği bölgesi kaldı! Gerisini dağıttık” deyince; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Küreğinden başka hepsi bize sevap olarak kaldı.” (Müsned: 22107) Bu hadis sahihtir. Ebû Meysere el Hemedanî’nin ismi Amr b. Şurahbil’dir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kıyametin Özellikleri Ve...
Konu: Evde Kalan Mı Yoksa Dağıtılan Mı Bizimdir?
2659-) Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir; “Biz Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hanımları bir ay boyunca yemek pişirmek için ateş yakmazdık, gıdamız sadece su ve hurma idi.” (Buhârî, Rıkak: 17; Müslim, Zühd: 1) Bu hadis sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kıyametin Özellikleri Ve...
Konu: Peygamber Hanımları Su Ve Hurma Mı Yerlerdi?
2660-) Enes (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Allah yolunda korkutulduğum kadar hiç kimse korkutulmadı. Allah yolunda bana eziyet edildiği kadar hiç kimseye eziyet edilmedi, üzerimden gecesi ve gündüzü ile otuz gün geçmiştir ki bu süre içerisinde ne benim ne de Bilâl’in yiyeceği yoktu sadece Bilâl’in koltuğunun altında sıkıştırdığı şeyden başka bir canlının yiyebileceği bir şey yoktu.” (Buhârî, Rıkak: 17; Müslim, Zühd: 1) Bu hadis hasen garibtir. hadisin manası şudur: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Mekke’den Bilâl ile birlikte kaçmak için çıktığı zaman Bilâl’in koltuğunun altında taşıdığından başka yiyecek yoktu.”

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kıyametin Özellikleri Ve...
Konu: Peygamber Hanımları Su Ve Hurma Mı Yerlerdi?
2661-) Ali b. Ebî Tâlib (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Soğuk bir günde Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in evinden çıktım tabaklanmış bir deri almıştım ortasını delip boynuma geçirdim belimi de toplayıp hurma yaprağıyla bağladım ve ben çok acıkmıştım. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in evinde yemek olsaydı ondan yerdim fakat yoktu. Derken yiyecek bir şeyler aramaya çıktım. Kuyusundan su çekip hurmalarını sulayan bir Yahudi’ye uğradım ve duvardaki bir gedikten ona baktım o da ne istiyorsun Ey A’rabî! Dedi. Her bir kova su çekip hurmalarını sulamak karşılığında bir hurmaya razı mısın? Dedi. Bende evet dedim. Kapıyı açta gireyim dedim, kapıyı açtı ben de girdim kovasını bana verdi, her kova çektiğimde bana bir hurma verdi avcum hurma ile dolunca kovasını bıraktım ve yeter dedim onları yedim ve sudan yudum yudum içtim sonra mescide geldim ve Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i orada buldum.” (İbn Mâce, Ahkam: 38) Bu hadis hasen garibtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kıyametin Özellikleri Ve...
Konu: Peygamber Hanımları Su Ve Hurma Mı Yerlerdi?
2662-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre “Bir zamanlar açlık dönemi yaşanmıştı da Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), tek tek hurma vermişti.” (Buhârî, Etıme: 91; İbn Mâce, Zühd: 47) hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kıyametin Özellikleri Ve...
Konu: Peygamber Hanımları Su Ve Hurma Mı Yerlerdi?
2663-) Câbir b. Abdullah (radıyallahü anh)’den rivâyet edilmiştir; “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), bizi bir müfreze olarak gönderdi ve biz üç yüz kişi idik. Azıklarımızı boyunlarımızdaki çantalarda taşıyorduk… Derken azığımız tükendi o dereceye geldik ki her kişiye günde bir hurma düşüyordu! Bunun üzerine Ey Ebû Abdullah bir hurma bir kişiye nasıl yetsin denildi. Dedi ki bir hurmayı da bulamaz olduğumuz zaman onun yokluğunu da hissettik. Sonra denize vardık, denizin kıyıya attığı kocaman bir balığa rastladık, On sekiz gün arzu ettiğimiz kadar o balıktan yedik.” (Buhârî, Şirket: 17; Müslim, Sayd: 27) hadis hasen sahihtir. Câbir b. Abdullah’tan değişik şekillerde de rivâyet edilmiştir. Mâlik b. Enes, Vehb b. Kaysan’dan bu hadisi daha mükemmel ve uzunca rivâyet etmiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kıyametin Özellikleri Ve...
Konu: Peygamber Hanımları Su Ve Hurma Mı Yerlerdi?