Sünen-i Tirmizî Hadis Kitabı

228-) Abdullah b. Mes’ûd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “İçinizden yetkili, olgun, aklı başında kimseler arkamdaki birinci safta yer alsınlar, sonra gelenler ondan sonraki safta yer alsınlar, daha sonraki gelenler de bir sonraki safta yer alsınlar. Her konuda olduğu gibi saf düzeninde de ayrılığa düşmeyin ki kalpleriniz de birbirinize karşı değişmesin. Çarşı ve pazarlardaki kargaşadan da sakının.” (Müslim, Salat: 28; Nesâî, imâme: 23) Bu konuda Ubey b. Ka’b, Ebû Mes’ûd, Ebû Saîd, Berâ ve Enes’den de hadis rivâyet edilmiştir. İbn Mes’ûd’un hadisi hasen sahih garibtir. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Muhâcir ve Ensâr’ın namazda okuduklarını ezberlemek için hemen arkasına durmalarından hoşlanırdı. Hâlid el Hazza’nın adı Hâlid b. Mihran’dır. Ebül Münazil künyesiyle tanınır. b. İsmail’den şöyle dediğini işittim: Hâlid el Hazza (Ayakkabıcı demektir) fakat hiçbir zaman ayakkabıcılık yapmamıştır. Ayakkabıcının yanında çok oturduğu için Hazza (ayakkabıcı) denilmiştir. Ebû Ma’şer’in adı “Ziyâd b. Küleyb” tir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: İmamın Arkasına Yetkili Ve Ehil Kimselerin Durması Gerektiği
229-) Abdulhamid b. Mahmûd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Bir komutanın arkasında cemaatle namaz kılmıştık cemaatin kalabalık oluşu bizi iki sütün arasında namaz kılmaya mecbur etti. Namazı kılıp bitince Enes b. Mâlik dedi ki: Biz Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in zamanında iki sütün arasında namaz kılmaktan sakınırdık.” (Ebû Dâvûd, Salat: 94; Nesâî, İmâme: 33) konuda Kurre b. İyas el Müzenî’den de hadis rivâyet edilmiştir. Enes (radıyallahü anh)’ın bu hadisi hasen sahihtir. Bazı ilim adamları sütunlar arasında saf tutarak namaz kılmayı hoş görmemişlerdir. Ahmed ve İshâk bu görüştedir. Kimi ilim adamları ise buna izin vermişlerdir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: İki Sütün Arasında Namaz Kılınabilir Mi?
230-) Hilâl b. Yisâf (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rakkâ bölgesinde iken Ziyâd b. ebî’l Ca’d elimden tuttu. Esed oğullarından Vâbisa b. Ma’bed denilen bir ihtiyarın yanına götürdü ve bu ihtiyar bana şu hadisi aktarmıştı dedi: “Bir adam saffın arkasında tek başına namaz kılmıştı. O ihtiyar dinliyordu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona namazını iade etmesini emretti.” (Ebû Dâvûd, Salat: 99; İbn Mâce, İkame: 54) Bu konuda Ali b. Şeyban ve İbn Abbâs’dan da hadis rivâyet edilmiştir. hadisi hasendir. Bazı ilim adamları safların arkasında tek olarak namaz kılmayı hoş karşılamamışlar ve “Saffın arkasında tek olarak namaz kılan namazını iade eder” demektedirler. Ahmed ve İshâk bu şekilde düşünmektedirler. Kimi ilim adamları ise: “Saffın arkasında tek başına kılan kimse namazı iade etmez” demektedirler. Sûfyân es Sevrî, İbn’ül Mübarek ve Şâfii bu görüştedir. bir gurup Vâbisa’nın bu hadisine dayanarak: “Saffın arkasında tek başına namaz kılan namazını iade eder” demektedirler. Hammad b. ebî Süleyman, İbnü ebî Leylâ ve Vekî’ bunlardandır. Hilâl b. Yisâf’tan rivâyet ettiği bu hadisi pek çok kimse Ebûl Ahvas’ın, Ziyâd b. ebil Ca’d’den, Vâbisa b. Ma’bed’den rivâyeti gibi rivâyet etmiştir. hadisinde Hilâl’in, Vâbisa’ya yetişip ondan hadis dinlediğine işaret vardır. Hadisçiler bu konuda değişik görüşler ortaya koymuşlardır. kısmı: Amr b. Mürre’nin, Hilâl b. Yisâf’tan, Amr b. Râşid’den, Vâbisa b. Ma’bed’den rivâyeti daha sahihtir, demektedirler. kısmı ise: Husayn’ın Hilâl b. Yisâf’tan, Ziyâd b. ebil Ca’d’den, Vâbisa b. Ma’bed’den rivâyeti daha sahihtir. Bence bu hadis Amr b. Mürre’nin hadisinden daha sahihtir. Çünkü Hilâl b. Yisâf’ın, Ziyâd b. ebî’l Ca’d’den, Vâbisa’dan rivâyetinden başka yollarla da rivâyet edilmiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Safların Sonunda Tek Başına Namaz Kılınır Mı?
231-) Vâbisa b. Ma’bed (radıyallahü anh)’den rivâyet edilmiştir: “Bir kimse saflarının arkasında kendi başına namaz kılmıştı da Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona namazını iade etmesini emretti.” (Ebû Dâvûd, Salat: 99; İbn Mâce, İkame: 54) Carud’tan işittim şöyle diyordu: Vekî’ şöyle derken işittim: “Bir kimse safların arkasında tek başına namaz kılarsa namazını iade eder.”

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Safların Sonunda Tek Başına Namaz Kılınır Mı?
232-) İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: “Bir gece Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber cemaat olup namaz kılmak için soluna durdum, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) beni başımdan tuttu ve sağ tarafına geçirdi.” (Nesâî, İmame: 19; Ebû Dâvûd, Salat: 97) Bu konuda Enes’den hadis rivâyet edilmiştir. İbn Abbâs hadisi hasen sahihtir. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve sonraki dönemlerden pek çok ilim adamı uygulamalarını bu hadise göre yapmışlardır ve “Tek kişi cemaat olursa imâmın sağında durmalıdır” demişlerdir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: İki Kişi Cemaat Olursa Nasıl Durulur?
233-) Semure b. Cündüb (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize üç kişi olarak cemaat olmak istediğinizde birimizin imâm olarak öne geçmesini emrederdi.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) konuda İbn Mes’ûd, Câbir ve Enes b. Mâlik’den de birer hadis rivâyet etmişlerdir. hadisi hasen garibtir. İlim adamları: “Cemaat üç kişi olursa iki kişi imâmın arkasına durur” demektedirler. İbn Mes’ûd’tan şöyle rivâyet edilmiştir. “İbn Mes’ûd, Alkame ve Esved’e imâmlık yapmıştı da onlardan birini sağında diğerini solunda durdurmuştu.” İbn Mes’ûd bu hadisi merfu olarak rivâyet etmiştir. Bazı hadisçiler bu hadisi rivâyet edenler arasındaki İsmail b. Müslim el Mekkî’nin hafızası yönünde eleştirmişlerdir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Üç Kişi Cemaat Olursa Nasıl Durulur?
234-) Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: “Enes’in ninesi Müleyke, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) için hazırladığı yemeğe çağırmıştı. Yemek yedikten sonra sizinle cemaat olarak namaz kılalım dedi. Enes diyor ki: Çok kullandığımızdan dolayı siyahlaşmış bir hasırı sermek için kalktım su serperek onu sildim. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kalktı imâm olarak öne durdu, ben ve bir yetim çocuk onun arkasına saf olduk ihtiyar kadın ise bizim arkamıza durdu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) iki rek’at namaz kıldırdı ve selam vererek namazını bitirdi.” (Nesâî, İmame: 20; Ebû Dâvûd, Salat: 97) hadisi hasen sahihtir. Pek çok ilim adamı bu hadisle amel etmiş olup, “imâmla beraber bir erkek ve bir kadın olursa erkek imâmın sağında, kadında onların arkasına durur” demektedirler. ilim adamları ise; saffın arkasında kendi başına namaz kılan kimsenin namazının geçerli olduğuna bu hadisle delil getirerek şöyle demişlerdir: Çocuk için namaz yoktur, sanki Enes’te Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in arkasında tek başına namaz kılmıştır. Gerçekten bu görüş doğru değildir çünkü çocuk için namaz olmasaydı Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) yetim çocuğu Enes’le beraber durdurmaz sadece Enes’i sağına durdururdu. Mûsâ b. Enes’in Enes’den rivâyeti şöyledir: “Enes, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte namaz kıldı. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onu sağına durdurmuştu.” hadis, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in cemaatle nafile namaz kılıp onların evlerini bereketlendirmek isteğine işaret eder.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Erkek Ve Kadınlar Cemaat Olursa Saf Düzeni Nasıl Yapılmalı?
235-) Ebû Mes’ûd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Cemaate Allah’ın kitabını en iyi okuyan ve bilen kimse imâm olur; bu konuda eşit iseler sünneti en iyi bilen kimse imâm olur, bu konuda da eşit iseler hicrette en öncelikli olan imâm olur, hicrette de eşit olurlarsa yaşı en büyük olan imâm olur. Bir kimseye kendi yetkisi alanında olan yerde imâm olunmaz evinde kendisinin özel oturma yerine de oturulmaz ancak izin verirse imâm olunur ve oturduğu yere oturulabilir. Mahmûd b. Gaylân diyor ki: İbn Numeyr rivâyetinde buradaki “yaşı en büyük olan” ifadesi yerine “yaşı en eski olan” denmektedir. (İbn Mâce, İkame: 46; Nesâî, İmame: 3) Bu konuda Ebû Saîd, Enes b. Mâlik, Mâlik b. Huveyris ve Amr b. Seleme’den de birer hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Mes’ûd’un bu hadisi hasen sahihtir. İlim adamları bu hadise göre amel etmekte ve şöyle demektedirler: “İnsanların imâmlığa en ehil olanı Allah’ın kitabını en iyi okuyan ve Peygamberin sünnetini en iyi bilenidir.” Aynı şekilde “bir yerin sahibi orada imâmlığa daha layıktır” derler. Bazı ilim adamları: “O yerin sahibi başka birine imamlık için izin verirse bir sakınca yoktur” derlerken bir kısmı bunu hoş karşılamayıp şöyle demektedirler: “Sünnet olan o yerin sahibinin namazı kıldırmasıdır” demektedirler. b. Hanbel bu hadisteki Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in: “Kişinin kendi yetkisi alanında olan yerde imâmlık yapılmaz kendisine ait yere de oturulmaz ancak izin verirse olabilir” sözünü bu izin meselesi hem imâmlık için hem de özel oturma yerine oturmak için geçerli olacağını ümit ederim diyor. Ev sahibi izin verirse başkalarının ona imâm olmasında da bir sakınca görmüyor.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: İmam Olmaya Kim Yetkilidir?
236-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Sizden biriniz bir cemaate imâm olduğu vakit namazını çok uzatmasın hafifçe kıldırsın çünkü cemaat arasında küçük, yaşlı, güçsüz ve hasta bulunabilir. Ama kendi başına kıldığında dilediği kadar uzatarak kılsın.” (Müslim, Salat: 37; Nesâî, İmame: 35) Bu konuda Adiyy b. Hatîm, Enes, Câbir b. Semure, Mâlik b. Abdillah, Ebû Vakîd, Osman b. ebî’l As, Ebû Mes’ûd, Câbir b. Abdillah ve İbn Abbâs’tan birer hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Hüreyre’nin hadisi hasen sahihtir. İlim adamlarının çoğunluğu bu görüşte olup hasta, güçsüz ve yaşlı kimselere güçlük getirmemek için namazın uzatılmamasını tercih etmişlerdir. Ebû’z Zinad’ın adı Abdullah b. Zekvan’dır. A’rec ise, Abdurrahman b. Hürmüz el Medini’dir. ve Ebû Dâvûd künyesiyle bilinir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: İmâm Cemaate Namazı Hafif Kıldırmalı
237-) Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “İnsanlardan imâmlık yapanlar içerisinde en hafif namaz kıldıran kimse Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) idi.” (Buhârî, Ezan: 64; Müslim, Salat: 37) Bu hadis hasen sahihtir. Ebû Avâne’nin adı Veddah’tır. Kuteybe’ye Ebû Avâne’nin adı nedir? Diye sordum Veddah’dır dedi. Kimin oğludur deyince, bilmiyorum: Basra’da bir kadının kölesiydi dedi.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: İmâm Cemaate Namazı Hafif Kıldırmalı
238-) Ebû Saîd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Namazın anahtarı abdest; namazda yapılmayacak şeylerin başlangıcı, tekbîrle namaza başlamaktır. Bazı hareket ve davranışların serbest olabilmesi ise selamla namazdan çıkmakla mümkün olur. Farz ve sünnet tüm namazlarda Fatiha sûresi ve bir sûre okumayanın namazı olmaz.” (İbn Mâce, İkame: 4; Dârimî Salat: 31) Bu hadis hasendir. konuda Ali ve Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ali b. ebî Tâlib’in bu konudaki hadisi sened yönünden Ebû Saîd’in hadisinden daha ceyyid ve sahihtir. Bu hadis abdest bölümünde geçmişti. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabı ve sonraki dönemlerde bu hadisle amel edilmiştir. Sûfyân es Sevrî, İbn’ül Mübarek, Şâfii, Ahmed ve İshâk’ın görüşü budur. Yani bir kimse namaza ancak tekbîr ile başlar ve girmiş olur. Veki’den dinleyen Ebû Bekir, Muhammed b. Ebân’dan işittiğime göre, şöyle diyordu. Abdurrahman b. Mehdî’nin şöyle dediğini kendisinden işittim: “Bir kimse namaza başlarken tekbîr getirmeksizin Allah’ın yetmiş ismini de söylese namaza girmiş olmaz ve bu tekbîr yerine geçmez. Selam vermeden Abdesti bozulan kimseye abdest almasını ve namaz kıldığı yere dönerek tekrar selam vermesini emrederim. Çünkü hüküm hadisin gerçekten görünen manasına göredir. Nadre’nin adı el Münzir b. Mâlik b. Kutaa’dır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Namaza Başlama Ve Bitirme Nasıldır?
239-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namaz için tekbîr aldığında parmaklarını açarak tekbîr alırdı.” (Dârimî, Salat: 35; Ebû Dâvûd, Salat: 116) Ebû Hüreyre hadisi hasendir. Pek çok kimse bu hadisi İbn ebî Zi’b’den, Saîd b. Siman’dan ve Ebû Hüreyre’den rivâyet ederek şöyle demişlerdir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namaza başlayacağında ellerini uzatarak kaldırdı.” Bu rivâyet Yahya b. el Yeman’ın rivâyetinden daha sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Tekbîr Alırken Parmakları Açık Tutmak
240-) Saîd b. Siman (radıyallahü anh), Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den şöyle işittiğini söylemiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namaza başlayacağında ellerini uzatarak kaldırdı.” (Dârimî, Salat: 41; Ebû Dâvûd, Salat: 114) Abdullah b. Abdurrahman diyor ki: Bu hadis Yahya b. el Yeman’ın hadisinden daha sahihtir. Yahya b. el Yemân’ın hadisinde yanlışlık vardır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Tekbîr Alırken Parmakları Açık Tutmak
241-) Enes (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Her kim kırk gün süreyle cemaate devam eder ve ilk tekbîre yetişirse: Allah o kimseye iki kurtuluş yazar birisi ateşten diğeri münafıklardan kurtuluş.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu hadis Enes (radıyallahü anh)’den mevkuf olarak rivâyet edilmiş olup bu hadisi merfu olarak sadece Selm b. Kuteybe’nin, Tu’me b. Amr’dan, Habib b. ebî Sabit’in Enes yoluyla rivâyetinden bilmekteyiz.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Cemaatle Namazda İlk Tekbîre Yetişmenin Değer Ve Kıymeti
241-) Cuma Gününün Değer ve Kıymeti

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Cuma Bölümleri
241-) Cuma Gününün Değer ve Kıymeti

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Cuma Gününün Değer Ve Kıymeti
242-) Bu hadis Habib b. ebî Habib el Becelî yoluyla Enes b. Mâlik’den kendi sözü olarak rivâyet edilmiştir. Hennâd bu hadisi Vekî’, Hâlid b. Tahman’dan, Habib b. ebî Habib el Becelî ve Enes’den aynı hadisi rivâyet etmiş ve hadisi merfu olmadan rivâyet etmiştir. b. Ayyaş bu hadisi Umare b. Gaziyye’den, Ömer ve Enes b. Mâlik yoluyla rivâyet etmiştir. Bu hadis hadis olarak mahfuz olmayıp mürsel’dir. Yani rivâyette sahabeyi atlayarak tabiinin direkt olarak Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den aktardığı bir hadistir. Çünkü Umare b. Gaziyye, Enes b. Mâlik’e yetişmemiştir. Muhammed b. İsmail diyor ki: Habib b. ebî Habib “Ebûl Keşusâ” diye künyesi ile bilinir ve kendisine “Ebû Umeyre” de denilir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Cemaatle Namazda İlk Tekbîre Yetişmenin Değer Ve Kıymeti
243-) Ebû Saîd el Hudrî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gece namazı için kalktığında tekbîr alır şöyle okurdu: “Sübhaneke Allahümme ve bihamdike ve tebarekesmüke ve teala ceddüke vela ilahe gayruke” sonra “Allahü ekber kebîran” der daha sonra: “Euzu billahissemiil alim mimineşşeytanirracimin hemzihi ve nefihî ve nefsihî” derdi. (Nesâî, İftitah: 18; Dârimî, Salat: 33) Ebû Saîd’in bu hadisi bu konudaki rivâyetlerin en meşhurudur. İlim adamları bu hadisle amel etmişlerdir. Pek çok ilim adamı Ömer b. Hattâb ve Abdullah b. Mes’ûd’dan rivâyet edilen şu rivâyete göre, amel etmişlerdir. Yani “Sübhaneke Allahümme ve bihamdike ve tebarekesmüke ve teala ceddüke vela ilahe gayru-ke” demiştir. Tabiin ve sonraki dönemin ilim adamlarının çoğu bu hadis dönemin ilim adamlarının çoğu uygulamalarını bu hadise göre amel ederler. Ebû Saîd’in bu hadisinin senedinden söz edilmiştir. Yahya b. Saîd, Ali b. Ali er Rıfaî hakkında hoş olmayacak şekilde konuşmuştur. Ahmed diyor ki: Bu hadis sahih değildir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Tekbîrden Sonra Ne Okunacağı
244-) Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namaza başladığında şöyle derdi: “Sübhaneke Allahümme ve bihamdike ve tebarekesmüke ve teala ceddüke vela ilahe gayruke.” (Dârimî, Salat: 33) hadisi Âişe rivâyetiyle sadece bu şekilde bilmekteyiz. Râvîlerden Hârise’nin hafızası hakkında söz edilmiştir. Ebûr Rical’in ismi; Muhammed b. Abdurrahman el Medini’dir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Tekbîrden Sonra Ne Okunacağı
245-) Abdullah b. Muğaffel (radıyallahü anh)’in oğlundan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Namaz kılarken babam benim besmeleyi açıkça söylediğimi işitti ve şöyle dedi: Ey oğlum, bu yaptığın bid’attır. Bid’atten sakın diyerek şöyle devam etti; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından İslam da bid’at çıkarma konusundan daha fazla kızdıkları bir şey görmedim dedi ki: Ben Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile Ebû Bekir, Ömer ve Osman’la birlikte namaz kıldım, hiçbirinin sesli olarak besmele okuduğunu işitmedim sende Besmeleyi sesli olarak okuma namaza başladığında “Elhamdülillahi Rabbil Alemin” diyerek okumaya başla.” (Dârimî, Salat: 34; Nesâî, İftitah: 21) Abdullah b. Muğaffel’in hadisi hasendir. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından pek çok ilim adamı bu hadisle amel etmişlerdir. Ebû Bekir, Ömer, Osman, Ali ve daha başkaları ve tabiin alimleri bunlardandır. es Sevrî, İbn’ül Mübarek, Ahmed ve İshâk’ın da görüşü bu şekilde olup besmeleyi açıktan okumazlar gizli okunması görüşündedirler.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Besmeleyi Sessiz Okumak
246-) İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namaza başladığında Besmele okuyarak okumaya başlardı.” (Nesâî, İftitah: 22) Bu hadisin senedi böyle değildir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından pek çok kimseler uygulamalarını bu görüşe göre yapmışlar olup, Ebû Hüreyre, İbn Ömer, İbn Abbâs, İbn Zübeyr ve tabiinden bir kısım ilim adamları “Besmele”nin açıkça okunması görüşündedirler, Şâfii’de aynı görüşü benimser. b. Hammad, Ebû Süleyman’ın oğludur. Ebû Hâlid el Va’libî’nin adı “Hürmüz” dür ve Küfelidir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Besmeleyi Açık Okumak
247-) Enes (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Ebû Bekir, Ömer ve Osman namazda kıraate “Elhamdülillahi Rabbil Alemin” diye başlayan sûre ile başlardı.” (Nesâî, İftitah: 24; Müslim, Salat: 11) Bu hadis hasen sahihtir. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından, tabiinden ve sonraki dönem ilim adamlarının pek çoğunun görüşü bu hadise göre olup namaza Fatiha sûresiyle başlarlardı. diyor ki: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Ebû Bekir, Ömer ve Osman, namaza “Fatiha” sûresi ile başlarlardı hadisinin manası: Onlar Fatiha’yı sûreden önce okurlardı demektir. Besmeleyi okumazlardı anlamında değildir. Namazda okumaya besmeleyle başlanmalıdır. Eğer okuma açıktan oluyorsa besmele de açıktan okunur demektedir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Namazda Okumaya Fatiha Sûresiyle Başlamak
248-) Ubade b. Sâmit (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Fatihayı okumayanın namazı yoktur” (Nesâî, İftitah: 24; Müslim, Salat: 11) Bu konuda Ebû Hüreyre, Âişe, Enes, Ebû Katâde ve Abdullah b. Amr’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Ubade hadisi hasen sahihtir. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından pek çok kişi bu hadisle amel ederler. Ömer b. Hattâb, Ali b. ebî Tâlib, Câbir b. Abdullah, Imrân b. Husayn ve başka ilim adamları bunlardan olup, Fatiha sûresi okunmaksızın namaz caiz olmaz görüşündedirler. b. ebî Tâlib diyor ki: “Fatiha okunmadan kılınan namaz tamam olmaz noksandır.” İbn’ül Mübarek, Şâfii, Ahmed, İshâk’da bu görüştedir. Ömer’in oğlundan işittim şöyle diyordu: İbn-i Uyeyne ile on sekiz sene karşıt görüşte oldum. Humeydi benden bir yaş büyüktü. ebî Amr’dan işittim şöyle diyordu: “Ayaklarımla yürüyerek yetmiş sefer Hac yaptım.”

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Fatiha Sûresi Okunmazsa Namaz Olmaz
249-) Vâil ibn Hucr (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittim: “…Gayrilmağdubi aleyhim ve lazzallin” ayetini de okuduktan sonra “Amin” dedi ve bu kelimede sesini yükselterek, uzatarak söyledi demiştir. (Nesâî, İftitah: 33; Dârimî, Salat: 38) Bu konuda Ali ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Vâil ibn Hucr’un hadisi hasendir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından tabiin ve sonraki dönem alimlerinden pek çok ilim adamlarının görüşü böyledir. Erkeklerin “Amin” derken seslerini yükseltmeleri gerektiği görüşündedirler. Şâfii, Ahmed ve İshâk bunlardandır. Şu’be bu hadisi; Seleme b. Küheyl’den, Hucr b. Anbes’den, Alkame b. Vâil ve babasından şöyle rivâyet ediyor: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) “Gayril ma’dubi aleyhim ve lazzallin” dedi ve sesini fazla çıkarmaksızın “Amin” dedi. Muhammed’den şöyle dediğini işittim: Bu konuda Sûfyân es Sevrî’nin hadisi, Şu’be’nin hadisinden daha sahihtir. Şu’be bu hadiste yanılmıştır, şöyle ki: Râvîler arasında bir kimseye “Hucr ebil Anbes” diyor oysa o “Hucr ibn Anbes” dir ve Ebûs Seken künyesi ile bilinir. Bir başka hatası ise: “Alkame b. Vâil” den diyor oysa ki hadisin senedinde “Alkame” yoktur, ve o “Vâil b. Hucr” dur. Ayrıca “Amin” kelimesinde “sesini alçalttı” diyor halbuki bu kelime “sesini yükseltti” şeklindedir. Ebû Zür’aya bu hadis hakkında sordum şöyle dedi: Sûfyan’nın bu hadisi Şu’be’nin hadisinden daha sahih olup, Alâ b. Salih el Esedî, Seleme b. Küheyl’den, Sûfyân rivâyetine benzer bir hadis daha rivâyet edilmiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Fatihadan Sonra “amin” Demek
250-) Vâil b. Hucr (radıyallahü anh), Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den Seleme b. Küheyl’den Sûfyân’ın hadisinin benzerini rivâyet etmiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Fatihadan Sonra “amin” Demek
251-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: imâm Amin deyince sizde Amin deyin. Kimin “Amin” demesi meleklerin “Amin” demesine denk gelirse o kişinin geçmiş günahları affedilir. (Nesâî, İftitah: 35; Dârimî, Salat: 38) Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Fatihadan Sonra “amin” Demenin Değeri Ve Kıymeti
252-) Semure (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den namazındaki okumada: “iki sefer durakladığını biliyorum” Imrân b. Husayn bu görüşümü kabul etmeyip, “Bir sefer duraklardı” dedi. Bunun üzerine Medîne’de bulunan Übey b. Ka’b’a bu durumu mektupla sorduk; Übey cevap olarak Semure bunu ezberlemiştir diye yazdı. Saîd diyor ki: Katâde’ye “Bu iki duraklama nedir?” diye sorduk o da şöyle cevap verdi: Birinci duraklama “namaza başladığı” anda ikincisi, “okumayı bitirdiği” zamandır. “Okumayı tamamlayınca rükû’a gitmeden önce biraz ara vermekten hoşlanırdı” demektedir. (Dârimî, Salat: 37; İbn Mâce, İkame: 12) konuda Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den hadis rivâyet edilmiştir. Semure’nin hadisi hasendir. İlim adamlarının pek çoğu bu görüşte olup, İmam’ın namaza başladığı anda ve okumayı bitirdiğinde iki defa duraklama yapmasını müstehap görmektedirler. Ahmed, İshâk ve arkadaşlarımızın görüşleri böyledir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Namazda Okuma Arasında Yapılan Duraklama
253-) Kabisa b. Hülb (radıyallahü anh)in babasından rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize imâm olurdu ve sol elini sağ eliyle tutardı.” (Nesâî, İftitah: 9; Dârimî, Salat: 35) konuda Vâil b. Hucr, Gutayf b. Hâris, İbn Abbâs, İbn Mes’ûd, ve Sehl b. Sad’den birer hadis rivâyet edilmiştir. Hülb’ün hadisi hasendir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) tabiin ve daha sonraki ilim adamları bu hadisle amel ederler ve namazda sağ el sol elin üzerine konmalıdır derler. Bir kısım ilim adamları eller göbeğin üzerinde bulunmalıdır derken, bir kısmı da göbeğin altında olmalıdır demektedirler ve her iki tarafında görüşü geniş ve kapsamlıdır. Hülb’ün adı: “Yezîd b. Kunafe et Taî” dir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Namazda Sağ Eli Sol El Üzerine Koymak
254-) Abdullah b. Mes’ûd (radıyallahü anh)’den rivâyete şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Ebû Bekir ve Ömer namazda iniş ve kalkışlarda yani kıyam ve kuud’ta tekbîr alırlardı.” (Dârimî, Salat: 41; Ebû Dâvûd, Salat: 115) konuda Ebû Hüreyre, Enes, İbn Ömer, Ebû Mâlik el Eş’arî, Ebû Mûsâ, Imrân b. Husayn, Vâil b. Hucr ve İbn Abbâs’tan da birer hadis rivâyet edilmiştir. Abdullah b. Mes’ûd’un hadisi hasen sahihtir. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından pek çok kimse bu hadisle amel etmişlerdir. Ebû Bekir, Ömer, Osman, Ali ve başkaları bunlardandır. Tabiin dönemi alimleriyle tüm fıkıhçılar ve alimler bu görüştedirler.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Rükû’a Giderken Elleri Kaldırmak
255-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kıyamdan rükû’a giderken tekbîr alırdı.” (Ebû Dâvûd, Salat: 115; Dârimî, Salat: 40) Bu hadis hasen sahihtir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve onlardan sonra gelen tabiin döneminin ilim adamlarının görüşü budur. Yani kişi: “Rükû’a ve secdeye giderken mutlaka tekbîr almalıdır.”

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Rükû’a Giderken Tekbîr Almak
256-) Sâlim (radıyallahü anh)’in babasından rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i gördüm namaza başlarken, rükû’a giderken ve ruk’u’dan kalkarken ellerini omuzları hizasına kadar kaldırırdı.” İbn ebî Ömer kendi rivâyetinde şu ilaveyi yaptı: “İki secde arasında ellerini kaldırmazdı.” (Ebû Dâvûd, Salat: 115; Dârimî, Salat: 40)

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Rükû’a Giderken Elleri Kaldırmak
257-) Fadl b. es Sabbah el Bağdadî, Sûfyân b. Uyeyne ve Zührî’den aynı sened ile İbn ebî Ömer’in hadisinin benzerini rivâyet etmiştir. konuda Ömer, Ali, Vâil b. Hucr, Mâlik b. Huveyris, Enes, Ebû Hüreyre, Ebû Humeyd, Ebû Useyd, Sehl b. Sa’d, Muhammed b. Mesleme, Ebû Katâde, Ebû Mûsâ el Eşarî, Câbir ve Umeyr el Leysî’den de birer hadis rivâyet edilmiştir. İbn Ömer hadisi hasen sahihtir. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından bazı ilim adamlarının görüşü böyledir. İbn Ömer, Câbir b. Abdullah, Ebû Hüreyre, Enes, İbn Abbâs, Abdullah b. Zübeyr ve başkalarının görüşü böyledir. Tabiin döneminden de Hasan el Basrî, Atâ, Tavus, Mûcâhid, Nafi’, Sâlim b. Abdullah, Saîd b. Cübeyr ve daha başkaları aynı görüşü benimsemişlerdir. Ma’mer, Evzâî, İbn Uyeyne, Abdullah b. el Mübarek, Şâfii, Ahmed ve İshâk’da dönemlerinin aynı görüşü benimseyen alimlerindendir. Abdullah b. Mübarek: Zührî’nin, Sâlim’den, babasından rivâyet ettiği bir hadisi zikrederek şöyle demiştir: İbn Mes’ûd’un “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sadece namaza başlarken ellerini kaldırırdı” hadisi sabit olmayıp; “Her tekbîr anında ellerin kaldırılması” hadisi sabittir. b. Mübarek’in bu sözünü, Ahmed b. Abde el Amulî, Vehb b. Zem’a’dan, Sûfyân b. Abdulmelik’den bize aktarmıştır. Yahya b. Mûsâ, İsmail b. ebî Üveys’den naklederek dedi ki: “Mâlik b. Enes namazda tekbîr esnasında ellerin kaldırılması görüşünde” idi. Yine Yahya da Abdurrazzak’tan naklederek şöyle der: “Ma’mer de namazda tekbîr esnasında ellerin kaldırılması” görüşündeydi. b. Muâz’dan şöyle dediğini işittim: Sûfyân b. Uyeyne, Ömer b. Harun ve Nadr b. Sümeyl namaza başlarken rükû’a giderken ve rükû’dan doğrulurken ellerini kaldırırlardı.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Rükû’a Giderken Elleri Kaldırmak
258-) Abdullah b. Mes’ûd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Size Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in namazı gibi bir namaz kıldırayım mı? dedi ve namaz kıldı sadece başlangıç tekbîrinde ellerini kaldırdı.” (Nesâî, İftitah: 1; Ebû Dâvûd, Salat: 116) konuda Berâ b. Âzib’den de hadis rivâyet edilmiştir. İbn Mes’ûd’un bu hadisi hasendir. Sahabe ve tabiin alimlerinden pek çoğunun görüşü bu hadis üzeredir. Sûfyân es Sevrî ve Küfeliler gibi.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Sadece Namaza Başlarken Ellerin Kaldırılması
259-) Ömer b. Hattâb (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Ruku anında elleri dizlere tutmak sünnet kılınmıştır, sizde rükû’da ellerinizi dizlerinize tutunuz.” (Nesâî, Tatbik: 93; Ebû Dâvd, Salat: 145) konuda Sa’d, Enes, Ebû Humeyd, Ebû Üseyd, Sehl b. Sa’d Muhammed b. Mesleme ve Ebû Mes’ûd’tan da birer hadis rivâyet edilmiştir. Ömer’in bu hadisi hasen sahihtir. Sahabe, Tabiin ve sonraki dönemlerin ilim sahibleri bu konuda hemfikirdirler. Sadece İbn Mes’ûd ve arkadaşlarından bir kısmı, “Tatbik” denilen rükû’da iki eli birbirine yapıştırarak dizler arasına koymayı rivâyet etmişlerdir ki, ilim adamlarının yanında bu tür yapmak şekli kaldırılmıştır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Rükû’ Anında Elleri Dizler Üzerine Koymak
260-) İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle diyor: Biz önceleri rükû’da değişik bir şekil yapardık sonra bize bu şekil yasaklandı ve ellerimizi dizlerimiz üzerine koymamız emredildi. (Nesâî, İftitah: 93; Buhârî, Sıfatıssalat: 37) bu hadisi bize Ebû Avâne, Ebû Ya’fûr, Mûsâb b. Sad ve babası Sa’d b. ebî Vakkâs’tan bu şekilde rivâyet etmiştir. Ebû Humeyd es Saidî’nin ismi ise, Abdurrahman b. Sa’d b. el Münzir’dir. Ebû Useyd es Saidî’nin ismi ise, Mâlik b. Rabiâ’dır. Ebû Hasîn adı ise: Osman b. Âsım el Esedî’dir. Ebû Abdurrahman es Sülemî’nin adı ise Abdullah b. Habib’tir. Ebû Ya’fûr’un ismi, Abdurrahman b. Ubeyd b. Nistas’dır. Ebû Ya’fûr el Abdî’nin adı ise Vakîd olup Vakdan olduğuda söylenir. Abdullah b. ebî Evfâ’dan rivâyet eden budur. Her ikisi de Küfelidir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Rükû’ Anında Elleri Dizler Üzerine Koymak
261-) Sehl b. Sa’d (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ebû Humeyd, Ebû Üseyd, Sehl b. Saîd ve Muhammed b. Mesleme bir araya gelip Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kıldığı namazından bahsettiler, Ebû Humeyd dedi ki: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kıldığı namazı en iyi bileniniz benim, “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) rükû’a vardığında diz kapaklarını tutar gibi ellerini diz kapakları üzerine koydu ellerini gererek koltuklarından araladı.” (Buhârî, Sıfat-ıs Salat: 39; Nesâî, İftitah: 93) konuda Enes (radıyallahü anh)’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Hümeyd’in hadisi hasen sahihtir. İlim adamları bu hadisteki şekli benimsemişler ve erkeğin rükû’da ve secdelerde ellerini yanlarından aralamasını kabul etmişlerdir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Rükû’da Kolları Koltuktan Ayırmak
262-) İbn Mes’ûd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Sizden biriniz rükû’a varınca rükû’ halinde iken üç sefer; “Sübhane Rabbiyelazim” derse yaptığı rükû’ tamam olur, bu en azıdır. Secdeye varınca secdelerinde de üç kez “Sübhane Rabbiyel a’la derse secdeleri tamam olmuş olur, buda en az söylenmesi gereken miktarıdır.” (Buhârî, Sıfat-ıs Salat: 42; Nesâî, İftitah: 102) konuda Huzeyfe ve Ukbe b. Âmir’den de hadis rivâyet edilmiştir. İbn Mes’ûd’un hadisinin senedinde kopukluk vardır. Çünkü Avn b. Abdullah b. Utbe, İbn Mes’ûd’a ulaşmamıştır. İlim adamları bu hadise göre amel etmişlerdir. Namaz kılan kimsenin rükû’ ve secdelerinde üçten az tesbih yapılmamasını benimsemişlerdir. b. Mübarek’den şöyle rivâyet ediliyor: “Ben imâmın namazında beş tesbih getirmesini severim ki böylece cemaat üç tesbihe yetişebilir. İshâk ve İbrahim de bu görüştedir.”

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Rükû’ Ve Secdelerde Okunacak Dualar
263-) Huzeyfe (radıyallahü anh)’den rivâyet edilmiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte namaz kılmıştı. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) rükû’da “Subhane Rabbiyelazim” secdelerinde ise; “Subhane Rabbiyel A’la” derdi. Okuması anında rahmet ayeti gelince duraklar ve Allah’tan rahmetini isterdi, azab ayetine gelince de duraklar ve Allah’a sığınırdı.” (Buhârî, Sıfat-ıs Salat: 42; Nesâî, İftitah: 102)

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Rükû’ Ve Secdelerde Okunacak Dualar
264-) Şu’be’den de bunun bir benzeri hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Rükû’ Ve Secdelerde Okunacak Dualar
265-) Ali b. ebî Talib (radıyallahü anh)’den rivâyet edilmiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ipekli ve sarıya boyanmış elbise giymekten, altın yüzük kullanmaktan ve rükû’da Kur’ân okumaktan yasakladı.” (Müslim, Salat: 41; Nesâî, İftitah: 97) konuda İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Ali (radıyallahü anh)’in hadisi hasen sahihtir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından tabiinden ve sonraki dönem alimlerinin görüşü böyle olup ruku ve secdelerde Kur’ân okumayı mekruh görmüşlerdir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Rükû’ Ve Secdelerde Kur’ân Okunmaz
266-) Ebû Mes’ûd el Ensarî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Rükû’ ve secdelerden sonra belini doğrultmayanın namazı caiz olmaz.” (Buhârî, Sıfat-ıs Salat: 42; Nesâî, İftitah: 88) konuda Ali b. Şeyban, Enes, Ebû Hüreyre ve Rifâa ez-Zürakî’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Mes’ûd’un hadisi hasen sahihtir. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve sonraki dönem ilim adamları bu görüşte olup secde ve rükû’ dan sonra bel doğrultulmalıdır. Ahmed ve İshâk bu hadisten dolayı, secdelerden ve rükû’ dan belini doğrultmayan kimsenin namazının fasid olduğuna kanaat getirmişlerdir. Ebû Ma’mer’in adı “Abdullah b. Sahbere” dir. Ebû Mes’ûd el Ensarî el Bedrî’nin adı ise Ukbe b. Amr’dır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Rükû’ Ve Secdelerden Sonra Bel Doğrultulmalıdır
267-) Ali b. ebî Tâlib (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) rükû’ dan başını kaldırdığında “Semiallahü limen hamideh, Rabbena ve lekel hamd milessemavati ve milel arzı ve mile ma beyne hüma ve mile ma şi’te min şey’in ba’du” derdi. (Buhârî, Sıfat-ıs Salat: 45; Müslim, Salat: 42) konuda İbn Ömer, İbn Abbâs, İbn ebî Evfâ, Ebû Cuhayfe ve Ebû Saîd’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ali (radıyallahü anh)’ın bu hadisi hasen sahihtir. Bir kısım ilim adamının görüşü böyledir. Şâfii’de aynı kanaatte farz ve nafile tüm namazlarda böylece söylenmelidir der. Bazı Küfeliler bu şekilde farz namazlarda söylenmez nafilelerde söylenmelidir derler. Tirmizî: Hadisin râvîlerinden Ebû Seleme’ye Macişunî denmesi macişun’un oğlu olmasındandır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Rükû’ Dan Kalkınca Ne Söylenir?
268-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “imâm, Semiallahü limen hamideh dediğinde; siz, Rabbena ve lekel hamdü deyin, çünkü bu sözü meleklerin sözüne denk gelen kişinin geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhârî, Sıfat-ıs Salat: 44; Müslim, Salat: 42) Bu hadis hasen sahihtir. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve sonraki dönem ilim adamlarından bir kısmının görüşü budur. ve, imâm: “Semiallahu limen hamideh” deyince arkasındaki cemaat “Rabbena lekel hamd” demelidir derler. Ahmed bunlardandır. İbn Sirîn ve başkaları imâmın arkasındaki cemaat aynen imâmın söylediği gibi “Semiallahu limen hamideh” ve “Rabbena lekel hamd” demelidir derler. Şâfii ve İshâk bu görüştedirler.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Rükû’ Dan Kalkınca Başka Ne Söylenir?
269-) Vâil b. Hucr (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i namaz kılarken gördüm secdeye giderken dizlerini ellerinden önce yere koyar ve ayağa kalkacağı zaman ellerini dizlerinden önce kaldırırdı.” (Müslim, Salat: 45; Nesâî, İftitah: 128) Hasan b. Ali’nin hadisinde şu fazlalık vardır, Yezîd b. Harun diyor ki: Şerik Âsım b. Kuleyb’den sadece bu hadisi rivâyet etmiştir. Bu hadis hasen garibtir. Şerik’den başka bu hadisi rivâyet eden bilmiyoruz. İlim adamlarının çoğunluğu bu hadise göre amel ederler ve secdeye gider ken dizlerin ellerden önce konulması ayağa kalkarken de eller dizlerden önce kaldırılmalıdır demektedirler. Hemmâm b. Âsım bu hadisi rivâyet ederken sahabeyi atlıyarak yani Vâil b. Hucr’u söylemeksizin Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den rivâyet etmiş gibi bize aktarmıştır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Secdeye Giderken Dizleri Ellerden Önce Yere Koymak
270-) Bayram Namazına Yürüyerek Gitmek

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Bayram Namazına Yürüyerek Gitmek
270-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Sizden herhangi biriniz namazda devenin çömelmesi gibi yani önce ellerini sonra dizlerini koyuyor.” (Nesâî, İftitah: 128; Dârimî, Salat: 74) Ebû Hüreyre hadisi hasen garibtir. Bu hadisi Ebû’z Zinad’ın bu rivâyetini sadece bu şekliyle biliyoruz. Bu hadis ayrıca Abdullah b. Saîd el Makburî ve babasından ve Ebû Hüreyre’den de rivâyet edilmiştir. b. Saîd el Makburî’yi hadisçilerden Yahya b. Saîd el Kattan ve başkaları zayıf sayarlar.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Secdeye Giderken Dizleri Mi Yoksa Elleri Mi Önce Koymalı?
271-) Ebû Humeyd es Saidî (radıyallahü anh): “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namazda secdeye vardığında alnını ve burnunu yere koyar, kollarını yanlarına yapıştırmaz ellerini de omuz hizasına gelecek şekilde koyardı.” (Müslim, Salat: 46; Nesâî, İftitah: 143) Bu konuda İbn Abbâs, Vâil b. Hucr ve Ebû Saîd’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Humeyd’in hadisi hasen sahihtir. İlim adamları bu hadise göre amel ederler ve secde esnasında alın ve burun yere konulmalıdır. Burun konulmaksızın sadece alın konulursa bazı ilim adamlarına göre caiz olurken kimileri de caiz olmaz demektedirler.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Secde Anında Alın Ve Burun Nasıl Olmalıdır?
272-) Ebû İshâk (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Berâ b. Âzib’e; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) secdeye vardığında yüzünü nereye koyardı diye sormuştum da o da iki ellerinin arasına diye cevap verdi.” (Nesâî, İftitah: 129) Bu konuda Vâil b. Hucr ve Ebû Hümeyd’den de hadis rivâyet edilmiştir. Berâ hadisi hasen sahih garibtir. Bazı ilim adamları bu hadise göre amel etmekte olup ellerini kulakları hizasına yakın koyarlardı.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Secdede Yüz Nereye Konmalı?
273-) Abbâs b. Abdulmuttalib (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, O, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den şöyle işitmiştir: “Kul secde ettiğinde yedi organı da secde etmiş olur yüzü, iki eli, iki ayağı.” (Müslim, Salat: 44; Nesâî, İftitah: 130) Bu konuda İbn Abbâs, Ebû Hüreyre, Câbir, Ebû Saîd’den de hadis rivâyet edilmiştir. Abbâs hadisi hasen sahihtir. İlim adamları bu hadise göre amel etmişlerdir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Secde Yedi Organ Üzerinde Yapılmalıdır
274-) İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), yedi organı üzerine secde etmesi emredildi saç ve elbisesini toplaması da yasaklandı.” (Müslim, Salat: 44; Nesâî, İftitah: 130) Bu hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Secde Yedi Organ Üzerinde Yapılmalıdır