Sünen-i Tirmizî Hadis Kitabı
1112-)
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur. Nikahı gizli değil ilan ederek yapın kalabalık yerler olan mescidler gibi kalabalıklarla yapın nikah yapıldığı belli olması için def çalın.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu konudaki bu hadis garib hasendir. Îsa b. Meymun el Ensarî’nin hadis konusunda zayıf olduğu kaydedilmiştir. İbn ebî Necîh’den tefsir rivâyet eden Îsa b. Meymun güvenilen bir kimsedir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Nikahın Gizli Değil İlan Edilerek Yapılması
1113-)
Muavviz kızı Rübeyyi’ (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gelin olduğumun ertesi günü gelip yanıma girdi senin şimdi oturduğun gibi yatağımın üzerine oturdu. Bu arada bazı kız çocukları bizim için def çalmakta ve babalarımızdan Bedir günü şehîd düşen kimselerin kahramanlıklarını dile getirmekte idiler. Bu kızlardan birisi: “Şu anda aramızda bir Peygamber var, yarın ne olacağını bilir” dedi. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) o kıza: “Bunu bırak da önceden söylemekte olduğun sözleri söyle” buyurdu. (Buhârî, Nikah: 48; Ebû Dâvûd, Edeb: 51) Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Nikahın Gizli Değil İlan Edilerek Yapılması
1114-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) evlenen bir kimseyi tebrik edeceği zaman; “Allah sana da ona da ömür amel ve rızk yönünden bereketler versin. Hep hayır içerisinde birlikte olasınız” derdi. (İbn Mâce, Nikah: 23; Nesâî, Nikah: 73) Bu konuda Ali b. ebî Tâlib’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Evlenen Kimselere Tebrik İçin Ne Söylenir?
1115-)
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Sizden biriniz karısına cinsel ilişkide bulunacağı zaman şöyle desin: “Allah’ın ismiyle Allah’ım! Bizi şeytandan uzak kıl ve onun şerrinden koru bize vereceğin neslimizden şeytanı ve şerrini uzaklaştır” der ve o ilişkiden bir çocuk meydana gelirse şeytan ona zarar veremez. (İbn Mace, Nikah: 16) Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Evli Kimseler Cinsel İlişki Anında Ne Söylemeli?
1116-)
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) beni Şevval ayında nikahladı ve Şevval ayında zifaf yaptı.” Âişe (radıyallahü anha) kadınlara şevval ayında zifaf yapılmasını müstehab sayardı. (Nesâî, Nikah: 77) Bu hadis hasen sahihtir. Bu hadisi sadece Sevrî’nin İsmail’den yaptığı rivâyetiyle bilmekteyiz.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellem, Âişe Anamızla Hangi Ayda Evlenmişti?
1117-)
Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Abdurrahman b. Avf’ın üzerinde damat olanların süründükleri sarı bir boya izi gördü ve “ne bu” diye sordu. Bunun üzerine Abdurrahman b. Avf: “Beş dirhem ağırlığındaki altınla, bir kadınla evlendim” dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Allah bu düğünü senin için mübarek eylesin bir koyunla bile olsa düğün ziyafeti ver” buyurdular. (Buhârî, Nikah: 68; Müslim, Nikah: 89) Bu konuda İbn Mes’ûd, Âişe, Câbir, Züheyr b. Osman’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Enes hadisi hasen sahihtir. b. Hanbel diyor ki: Altından bir çekirdek ağırlığı: “Üç dirhem ve üçtebir dirhem ağırlığı kadardır.” İshâk ise: Beş dirhem ve üçtebir dirhem ağırlığı kadardır.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Düğün Ziyafeti Nasıl Ve Ne Kadar Olmalı?
1118-)
Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Huyey kızı Safiyye için kavut ve hurmadan düğün yemeği vermişti.” (İbn Mâce, Nikah: 24) Bu hadis hasen garibtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Düğün Ziyafeti Nasıl Ve Ne Kadar Olmalı?
1119-)
Muhammed b. Yahya Humeydî vasıtasıyla Sûfyân’dan bu hadisin benzerini bize rivâyet etmiştir. Pek çok kimse bu hadisi Sûfyân b. Uyeyne’den, Zührî ve Enes’den rivâyet edip bu rivâyetlerinde; “Vâil’den babasından veya oğlundan” demiyorlar. Sûfyân b. Uyeyne bu hadiste hile yapar duruma düşmüştür. Yani bazı rivâyetinde “Vâil ve babasından” demekte bazı rivâyetinde de böyle dememektedir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Düğün Ziyafeti Nasıl Ve Ne Kadar Olmalı?
1120-)
İbn Mes’ûd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle buyurdu: “Düğünde ilk gün verilen yemek gereklidir. İkinci gün verilen yemekler sünnettir, üçüncü gün verilen yemekler ise gösterişten ibarettir. Her kim bu dünyada düğün yemeğinde gösteriş yaparsa Allah’ta ona kıyamet günü gösteriş yapmasına karşılıkta bulunur.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) İbn Mes’ûd hadisini merfu olarak sadece Ziyâd b. Abdullah’ın rivâyetinden bilmekteyiz. Ziyâd b. Abdullah’ın da kabul edilmeyecek ve garib rivâyetleri çoktur. Muhammed b. İsmail’den işittim Muhammed b. Ukbe’nin Veki’den şöyle naklettiğini bize haber vermişti: “Ziyâd b. Abdullah saygıdeğer bir kişi olmakla beraber hadis rivâyetinde yalan söylerdi.”
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Düğün Ziyafeti Nasıl Ve Ne Kadar Olmalı?
1121-)
İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Çağrıldığınız zaman davete icabet ediniz.” (Buhârî, Nikah: 72) Bu konuda Ali, Ebû Hüreyre, Berâ, Enes ve Ebû Eyyûb’tan da hadis rivâyet edilmiştir. İbn Ömer hadisi hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Davete İcabet Etmek Gerekir
1122-)
Ebû Mes’ûd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ebû Şuayb adındaki bir adam kasap olan kölesine bana beş kişiye yetecek bir yemek yap çünkü ben Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yüzünden aç olduğunu anladım dedi. Bunun üzerine köle yemeği yaptı Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber oturanları davet etmek üzere haber gönderdi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kalkıp giderken davet edildiği anda yanında olmayan bir kimse de ona uyup onlara katıldı. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) davet edildikleri evin kapısına varınca ev sahibine: “Davet ettiğin an bizimle beraber olmayan bir kimse de bize takılıp gelmiştir, izin verirsen o da girecektir” buyurdu. Ev sahibi de izin veriyoruz buyursun dedi. (Buhârî, Et’ıme: 57; Müslim, Eşribe: 19) Bu hadis hasen sahihtir. Bu konuda İbn Ömer (radıyallahü anh)’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Davetsiz Düğün Yemeğine Giden Kimse İçin Ne Yapılır?
1123-)
Câbir b. Abdullah (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir kadınla evlenmiş ve Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelmiştim, “ey Câbir evlendin mi? buyurdular. Bende “evet” dedim. “Kız mı aldın yoksa dul mu?” buyurdular. “Hayır dul aldım” dedim. “Bekar bir kız bulamadın mı? sen onunla o da seninle oynaşırdınız” buyurdu. Bende dedim ki: “Babam Abdullah öldü yedi veya dokuz çocuk bıraktı onların işlerini yürütebilsin diye yaşlı ve dul birini tercih ettim” dedim. Bunun üzerine bana dua etti. (Buhârî, Nikah: 9; Ebû Dâvûd, Nikah: 3) Bu konuda Übey b. Ka’b ve Ka’b b. Ucre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Câbir b. Abdullah hadisi hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Evlilikte Bekar Olanları Teşvik Ve Tercih
1124-)
Ebû Mûsâ (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Velisiz nikah asla caiz olmaz.” (Ebû Dâvûd: Nikah: 18; İbn Mâce, Nikah: 15) Bu konuda Âişe, İbn Abbâs, Ebû Hüreyre, Imrân b. Husayn ve Enes’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Velisiz Nikahın Uygun Olmadığı
1125-)
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Hangi kadına velisinin izni olmaksızın nikah kıyılırsa onun nikahı batıldır onun nikahı batıldır onun nikahı batıldır. Şayet bu izinsiz nikahlanan kişi o kadınla beraber olursa kadın için mehir verilmesi gerekir. Bu kadının velileri işi halledemeyip ihtilafa düşerlerse, yetkili devlet adamı bu tür velisi olmayan kimselerin velisidir.” (İbn Mâce, Nikah: 15) Bu hadis hasendir. Yahya b. Saîd el Ensarî, Yahya b. Eyyûb ve Sûfyân es Sevrî ve pek çok hadis hafızı İbn Cüreyc’den bu hadisin benzerini rivâyet etmişlerdir. Ebû Mûsâ’nın hadisinde ihtilaf vardır. Bu hadisi İsrail, Şüreyk b. Abdullah, Ebû Avâne, Züheyr b. Muaviye, Kays b. Rabi’, Ebû İshâk’tan, Bürde’den ve Ebû Mûsâ’dan bize rivâyet etmişlerdir. Esbat b. Muhammed, Zeyd b. Hubab ise Yunus b. ebî İshâk’tan, Ebû Bürde’den ve Ebû Mûsâ’dan bize aktarmışlardır. Ebû Ubeyde el Haddad, Yunus b. ebî İshâk’tan, Ebû Bürde’den Ebû Mûsâ’dan benzerini rivâyet etmişler olup bu rivâyetlerinde “Ebû İshâk’ı” zikretmemişlerdir. Yunus b. ebî İshâk, Ebû İshâk’tan, Ebû Bürde’den, Ebû Mûsâ’dan aynı şekilde rivâyet etmişlerdir. ve Sevrî; Ebû İshâk’tan ve Ebû Bürde’den “Velisiz hiçbir şekilde nikah olmaz” diye rivâyet edilmiştir. Sûfyân’ın bazı arkadaşları Ebû İshâk, Ebû Bürde ve Ebû Mûsâ’dan rivâyet ederler ki bu sahih değildir. Ebû İshâk, Ebû Bürde, Ebû Mûsâ’dan yapılan “Velisiz asla nikah sahih olmaz” rivâyetleri bence daha sahihtir. Bu hadisi Ebû İshâk’tan rivâyet edenlerin hepsinden daha sağlam ve daha kavrayışlı olan Sevrî ve Şu’be değişik zamanlarda Ebû İshâk’tan işitmişlerdir. Benim yanımda ötekilerin rivâyetleri daha uygundur. Çünkü Şu’be ve Sevrî bu hadisi Ebû İshâk’tan aynı anda işitmişlerdir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Velisiz Nikahın Uygun Olmadığı
1126-)
Bu olaya delil olabilecek bir hadiseyi Mahmûd b. Gaylân şöyle aktarır. Ebû Dâvûd’tan aktarıldığına göre, Şu’be şöyle haber vermiştir. Sûfyân es Sevrî’den işittim Ebû İshâk’a şöyle sormuştu: “Ebû Bürde’nin Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in velisiz hiçbir şekilde nikah olmaz dediğini kendisinden işittin mi? Ebû İshâk’ta “Evet” dedi. hadis Şu’be ve Sevrî’nin, Mekhül’den aynı zamanda işittiklerine işaret ediyor. İsrail’in Ebû İshâk’tan rivâyeti sağlam ve güvenilirdir. b. Müsenna’dan işittim şöyle diyordu: Abdurrahman b. Mehdî’den işittiğime göre, şöyle aktarıyordu: “Sevrî’nin Ebû İshâk’tan rivâyet ettiği hadislerden ne kaçırdımsa İsrail’e güvendiğimden dolayı kaçırmışımdır. Çünkü İsrail, Ebû İshâk’ın hadislerini daha sağlam olarak getirmiştir.” Âişe’nin bu konuda rivâyet ettiği “Velisiz hiçbir şekilde nikah olmaz” hadisi bence hasendir. İbn Cüreyc bu hadisi Süleyman b. Mûsâ’dan, Zührî’den, Urve’den ve Âişe’den rivâyet etmişlerdir. b. Ertae ve Cafer b. Rabia, Zührî’den, urve’de ve Âişe’den rivâyet etmişlerdir. Hişâm b. Urve babasından ve Âişe’den bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiştir. hadisçiler Urve ve Âişe’den gelen Zührî hadisi hakkında söz etmişlerdir. Cüreyc der ki: Sonra Zührî ile karşılaştığımda kendisine sordum rivâyet etmediğini söyledi ve pek hoş karşılamadı bu yönden hadis zayıf kabul edilmiştir. b. Main’in; Şöyle dediği nakledilir: Bu hadisi İbn Cüreyc’den sadece İsmail b. İbrahim zikretmiştir. b. Main: İsmail b. İbrahim’in, İbn Cüreyc’den işittiği bu şekilde değildir. O kendi notlarını Abdülmecid b. Abdulaziz b. Ebû Revvâd’ın yazılarıyla karşılaştırarak düzeltmiş ve İbn Cüreyc’den hadis işitmemiştir. Diyor. Yahya; İsmail b. İbrahim’in, İbn Cüreyc’den rivâyetini zayıf kabul etmektedir. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in “Velisiz hiçbir şekilde nikah olmaz” hadisi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından Ömer b. el Hattâb, Ali b. ebî Tâlib, Abdullah b. Abbâs ve Ebû Hüreyre’nin de bulunduğu ilim adamları uygulamalarını bu hadisle yaparlar. Tabiin fıkıhçılarından da aynı şekilde rivâyet ederler; “Velisiz nikah olmaz” denilmiştir. Saîd b. Müseyyeb, Hasan el Basrî, Şüreyh, İbrahim Nehaî, Ömer b. Abdulaziz ve başkaları da bu görüştedirler. Sûfyân es Sevrî, Evzâî, Abdullah b. Mübarek, Mâlik, Şâfii, Ahmed ve İshâk’ta aynı kanaattedirler.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Velisiz Nikahın Uygun Olmadığı
1127-)
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Şâhidsiz ve belgesiz evlenen kadınlar fahişelerdir.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) b. Hammad diyor ki: Abdul A’lâ bu hadisi tefsirinde merfu olarak rivâyet etti, Talak bölümünde ise mevkuf olarak aktardı.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Şâhidsiz Ve Belgesiz Nikah Caiz Değildir
1128-)
Kuteybe (radıyallahü anh), Gunder yoluyla Muhammed b. Cafer’den, Saîd’den, İbn ebî Arûbe’den benzeri şekilde hadis rivâyet edip mevkuf şekilde bize aktarmıştır ki bu rivâyet daha sağlamdır. Bu hadis pek sağlam değildir. Bu hadisi merfu olarak aktaran kimseyi tanımıyoruz sadece Abdul A’lâ, Saîd ve Katâde yoluyla merfu olarak bize aktarmıştır. Abdul A’lâ’dan, Saîd’den bu hadis mevkuf olarak ta rivâyet edilmiştir. Sahih olan rivâyet İbn Abbâs’ın kendi sözü olan “Nikah ancak şâhidli ve belgeli olur” hadisidir. bazı arkadaşları Katâde, Câbir b. Zeyd ve İbn Abbâs’tan; “Nikah ancak şâhid ve belgeli olur” şeklinde rivâyet etmişlerdir. çok kimse bu hadisi bu şekilde Saîd b. ebî Arûbe’den mevkuf olarak rivâyet etmişlerdir. konuda Imrân b. Husayn, Enes ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından tabiin döneminden ve daha başkalarından ilim adamlarının görüşü bu hadis üzeredir ve derler ki: “Nikah ancak şâhidlerle gerçekleşir.” Geçmişte ki ilk alimlerden bu konuda ihtilaf eden olmamıştır. Sadece sonraki alimlerden bir kısmı ihtilaf etmiş olup onların ihtilafı da şâhidlerin aynı anda bulunmaları konusundadır. ve ilim adamlarının çoğunluğu: “İki şâhid nikah esnasında bulunmadıkça nikah caiz olmaz demişlerdir.” bazı alimler: “Nikah ilan edilip duyurulur şâhidlerde arka arkaya getirilirse caiz olduğu” kanaatindedirler. b. Enes ve başkaları bu kanaattedirler. İshâk b. İbrahim Medînelilerden yaptığı rivâyetle böyle söylüyor. ilim adamları da: “Nikahta bir erkek iki kadının şâhidliği de caizdir” demektedirler. Ahmed ve İshâk bunlardandır.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Şâhidsiz Ve Belgesiz Nikah Caiz Değildir
1129-)
Abdullah b. Mes’ûd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namazlarda ve diğer ihtiyaç anlarında yapılması gereken teşehhüdü öğretti. Namazdaki teşehhüd şöyledir: “Dilimizle, vücudumuzla ve tüm mallarımızla yapılan ibadetlerin hepsi sadece Allah’a mahsustur. Tüm kulluk ve ibadetler ondan başkasına yapılamaz. En son Peygamber olan Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem), Allah’ın rahmeti bereketi selam ve selameti senin üzerine olsun. Yine Allah’ın selam ve saadeti bizim üzerimize ve Allah’ın hayırlı işler işleyen kullarına olsun. Ben kabul eder ve şâhidlik yaparım ki Allah’tan başka gerçek ilah yoktur. Yine kabul eder ve şâhidlik yaparım ki Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem), Allah’ın kulu ve Peygamberidir.” ihtiyaç alanlarındaki teşehhüd ise şöyledir: “Eksiksiz tüm övgüler o Allah’a mahsustur. Daima ondan yardım diler, ondan bağışlanmamızı isteriz. Benliklerimizin şerrinden, işlediğimiz işlerin kötülüklerinden Allah’a sığınırız. Allah her kimi hidayet ve doğru yoluna iletirse onu saptıracak kimse yoktur. Kimi de saptıracak olursa onu hidayete getirecek kimse yoktur. ve ben kabul eder ve şâhidlik yaparım ki Allah’tan başka gerçek ilah yoktur. ve yine kabul eder ve şâhidlik yaparım ki Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem), Allah’ın kulu ve peygamberidir.” Mes’ûd; ve de üç âyet okunmalıdır dedi. dedi ki: Sûfyân es Sevrî o üç ayeti şöyle açıkladı. 1- Ey iman edenler mutlaka yolunuzu Allah’ın kitabıyla bulmaya çalışın ve ancak Müslüman olarak can verin (3 Âl-i Imrân: 102) 2- …Allah’a karşı daima sorumluluk bilinci duyun ve akrabalık bağlarını gözetin şüphesiz Allah sizler üzerinde daima gözetleyicidir. (4 Nisa: 1) 3- Ey iman edenler sizler yolunuzu daima Allah’ın kitabıyla bulmaya çalışın ve her zaman hakkı ve doğruyu söyleyin. (33 Ahzab: 70) (Ebû Dâvûd, Nikah: 31; Buhârî, Nikah: 48) Bu konuda Adiyy b. Hatem’den de hadis rivâyet edilmiştir. Abdullah hadisi hasendir. Bu hadisi A’meş, Ebû İshâk’tan, Ebûl Ahvas’tan ve Abdullah b. Mes’ûd’tan rivâyet etmiştir. Şu’be ise: Ebû İshak, Ebû Ubeyde ve Abdullah b. Mes’ud’dan rivâyet etmiştir. Şu’be ise: Ebnu İshak, Ebû Ubeyde ve Abdullah b. Mes’ud’dan rivâyet etmiştir. iki rivâyette sahihtir. Çünkü İsrail, her iki rivâyeti bir araya toplayarak Ebûl İshâk’tan, Ebûl Ahvas’tan, Ebû Ubeyde ve Abdullah b. Mes’ûd’tan rivâyet etmiştir. Bazı ilim adamları: “Nikah konuşma yapılmaksızın da caizdir” derler. Bazı ilim adamları ve Sûfyân es Sevrî bunlardandır.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Nikah Esnasında Konuşma Yapılır Mı?
1130-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “İçerisinde Teşehhüd bulunmayan her konuşma çolak el gibi yarım ve noksandır.” (Ebû Dâvûd, Nikah: 31; Buhârî, Nikah: 48)
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Nikah Esnasında Konuşma Yapılır Mı?
1131-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Kendisiyle istişare edilmedikçe dul kadın, kendisinden izin alınmadıkça da kızın nikahı kıyılmaz, kızın izin vermesi ise susmasıdır.” (İbn Mâce, Nikah: 11; Müslim, Nikah: 9) Bu konuda Ömer, İbn Abbâs, Âişe ve Urs b. Amîra’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir. İlim adamları uygulamalarını bu hadisle yaparlar. Dul kadın kendisiyle istişare edilmedikçe nikahlanmaz, babası kendisiyle istişare etmeksizin dul bir kadını nikahlarsa o kadında bu nikahı istemezse ilim adamlarının çoğunluğuna göre bu nikah hükümsüzdür. adamları bakire kızların babaları tarafından evlendirilmesi konusunda ihtilaf ettiler. Küfeli ve diğer ilim adamlarının çoğunluğu bir baba kızından izin almadan kızını nikahlarsa kız da bunu kabul etmez ise bu nikah geçersizdir. Medîneli alimlerden bir kısmı ise kız istemese de babanın kızını nikahlaması caizdir derler. b. Enes, Şâfii, Ahmed ve İshâk bu görüştedirler.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Dul Ve Bakire’den Nikah İzni Nasıl Alınır?
1132-)
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Dul kadın evleneceği kimseyi seçme konusunda kendisi velisinden daha hak sahibidir. Bekarında kendisinin evlendirilmesi konusunda izni alınır onun izni susmasıdır.” (İbn Mâce, Nikah: 11; Müslim: Nikah: 9) Bu hadis hasen sahihtir. Şu’be ve Sevrî, Mâlik b. Enes’den rivâyet etmektedirler. Bazı kimseler velisiz nikahın caiz olduğu hakkında bu hadisi delil göstermişlerse de bu hadiste onlara delil olacak bir konu yoktur. Çünkü İbn Abbâs’tan çeşitli şekillerde “Velisiz nikah asla caiz olmaz” şeklinde hadis rivâyet edilmiş olup İbn Abbâs da bu hadise göre fetva verip; “Velisiz nikah caiz olmaz” demektedir. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in, dul kadın evleneceğini seçme konusunda velisinden daha fazla hak sahibidir. Sözünün manası ilim adamlarının çoğunluğuna göre, şöyledir: Velisi dul kadını ancak emri ve rızasıyla evlendirebilir. Rızası olmadan evlendirirse Hızâm’ın kızı Hansa hadisine göre nikahı geçersizdir. Şöyle ki bu kadını babası dul iken evlendirmişti de kendisi bu evlenmeyi istemeyince Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) o erkeğin nikahını reddetti.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Dul Ve Bakire’den Nikah İzni Nasıl Alınır?
1133-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Babasız kızın nikahlanması için kendisinin izni alınır.” Eğer susarsa bu, onun izni demektir. Kabul etmezse üzerine varılmaz. (Yani evlenme konusu kendisine ulaştırılır ve kabul etmeyip reddederse anlamındadır.) (Ebû Dâvûd, Nikah: 22) Bu konuda Ebû Mûsâ, İbn Ömer ve Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir. Yetim kızların evlendirilmesi konusunda ilim adamları değişik görüşler ortaya koymuşlardır; Bir kısmı: Yetim kız çocuğu küçük yaşta nişanlanırsa bu nikah akıl baliğ oluncaya kadar durdurulmuş demektir. Bülûğa erince bu nikahı hükümsüz kılma ve geçerli kılma yetkisine sahiptir. Tabiin ve sonraki dönem alimlerinden bir kısmı bu görüştedir. kısım alimler ise şöyle derler: Yetimin nikahlanması bülûğa ermeden caiz olmaz. Nikahta seçim caiz değildir. Sûfyân es Sevrî, Şâfii ve ilim adamlarından bir kısmı bu görüştedir. Ahmed ve İshâk diyor ki: Yetim kız dokuz yaşına vardığında evlendirilebilir. Kendisi razı olursa nikahı caizdir. Ergenlik çağına ulaşınca seçme hakkı diye bir şey yoktur. Ahmed ve İshâk, Âişe’nin dokuz yaşında Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile evlenmesini delil olarak kullanırlar. Âişe der ki: “Kız dokuz yaşına vardığında kadın sayılır.”
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Yetim Kızı Nikahlamak İçin İzin Alınır
1134-)
Semure b. Cündüp (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Herhangi bir kadını iki ayrı veli, iki ayrı erkeğe nikahlarsa o kadın o erkeklerden ilk nikahlanan erkeğe aittir. Her kim de bir malını iki ayrı müşteriye satarsa o mal o iki adamdan ilk satış yapılan kimseye aittir.” (Ebû Dâvûd, Nikah: 21) Bu hadis hasendir. İlim adamları uygulamalarını bu hadisle yaparlar bu konuda bir ihtilaf olduğunu bilmiyoruz. İki veli iki erkeğe bir kadını nikahlar ise ilk nikah caiz, diğer nikah hükümsüzdür. İki veli ikiside aynı anda nikah kıyarlarsa ikisinin de nikahı da geçersizdir. Sevrî, Ahmed ve İshâk bu görüştedirler.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: İki Veli Tarafından Nikahlanan Kız İlk Nikahlandığına Aittir
1135-)
Câbir b. Abdullah (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Herhangi bir köle efendisinin izni olmadan evlenirse o zina etmiş sayılır.” (Ebû Dâvûd, Nikah: 16) Bu konuda İbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiştir. Câbir hadisi hasendir. Bazıları bu hadisi Abdullah b. Muhammed b. Akil’den ve İbn Ömer’den rivâyet etmektedirler ki sahih değildir. Sahih olan rivâyet Abdullah b. Muhammed b. Akıl’in, Câbir yaptığı rivâyettir. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve daha sonraki dönemlerden ilim adamları uygulamalarını bu hadisle yaparlar ve derler ki: “Kölenin nikahı efendisinin izni olmadan caiz olmaz.” Ahmed, İshâk ve başkaları ihtilafsız böyle düşünürler.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Kölenin Efendisinden İzinsiz Evlendirilmesi?
1136-)
Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Herhangi bir köle efendisinden izinsiz evlenirse o zina etmiş sayılır.” (Ebû Dâvûd, Nikah: 16) hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Kölenin Efendisinden İzinsiz Evlendirilmesi?
1137-)
Âsım b. Abdullah (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Abdullah b. Âmir b. Rabia’nın babasından işittiğime göre Fezare oğullarından bir kadın bir çift ayakkabı karşılığında evlendi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Bunca malın ve kendin için bir çift ayakkabıya razı oldun mu?” Buyurdular. Kadın ise “Evet” dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de onun nikahını caiz saydı. (İbn Mâce: Nikah: 17) Bu konuda Ömer, Ebû Hüreyre, Sehl b. Sa’d, Ebû Saîd, Enes, Âişe, Câbir ve Ebû Hadred el Eslemî’den de hadis rivâyet edilmiştir. Âmir b. Rabia hadisi hasen sahihtir. Mihrin miktarı konusunda ilim adamları değişik görüşler ortaya koymuşlardır. Bazıları: “Her iki tarafın razı oldukları miktardır” demektedirler. Sûfyân es Sevrî, Şâfii, Ahmed ve İshâk bunlardandır. b. Enes der ki: Mehir çeyrek dinardan az olamaz. küfeliler ise: Mehir on dirhemden aşağı olamaz derler.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Evlilik İçin Verilecek Mehir Miktarı Ne Kadardır?
1138-)
Sehl b. Sa’d es Saidî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e bir kadın gelerek; “Ben kendimi sana hibe ettim diyerek uzun süre bekledi.” Bunun üzerine bir adam: “Ey Allah’ın Rasûlü! O kadına ihtiyacın yoksa onu bana nikahla” dedi. (sallallahü aleyhi ve sellem): “O kadına mehir olarak vereceğin bir şeyin var mı? buyurdu. Adam: “Sadece şu elbisem var” dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Elbiseni o kadına verdiğinde sen elbisesiz kalacaksın bir şeyler bulmaya çalış” buyurdu. Adam: “Bulamam” dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Bir demir yüzük bile olsa bulmaya çalış” buyurdu. Sehl b. Sa’d diyor ki: Adam arandı fakat bir şey bulamadı. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Kur’ân’dan ezberinde olan bir şey var mı? dedi. Adam: “Falan falan sûreler ezberimdedir” dedi ve isimlerini saydı, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Kur’ân’dan ezberinde olan sûreleri o kadına öğretme karşılığında o kadını sana nikahladım” buyurdular. (Müslim, Nikah: 13; Nesâî, Nikah: 69) Bu hadis hasen sahihtir. Şâfii uygulamalarını bu hadisle yapar ve şöyle der: “Erkeğin kadına mehir olarak vereceği bir şeyi yoksa Kur’ân’dan öğreteceği bir sûre karşılığında nikahlarsa nikahı caizdir.” ilim adamları da: “Nikahı caizdir fakat sonradan eline geçerse benzeri mehir miktarı bir mehir vermesi gerekir” derler. İshâk ve Küfeliler bu kanaattedirler.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Kur’ân Öğretmek Mehir Yerine Geçer Mi?
1139-)
Ömer b. Hattâb (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Bakın! Kadınların mehirlerini çok yükseltmeyin. Mehirleri çoğaltmak bu dünyada bir şeref ve Allah katında da iyi bir Müslümanlık modeli olsaydı. Allah’ın Rasûlü buna hepinizden daha layık olurdu. Halbuki Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in on iki okıyye’den fazla mihir karşılığında, kadınlardan hiçbirini kendisine nikahladığını ve kızlarından hiçbirini de başkalarına nikahladığını bilmiyorum.” (Ebû Dâvûd, Nikah: 28; İbn Mâce, Nikah: 17) Bu hadis hasen sahihtir. Ebûl Acfa es Sülemî’nin adı Herm’dir. İlim adamlarına göre bir Ukıyye kırk dirhemdir. On iki Ukıyye ise dört yüz seksen dirhem eder.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Kur’ân Öğretmek Mehir Yerine Geçer Mi?
1140-)
Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Safiyye’yi hürrüyetine kavuşturdu ve onunla evlenerek hürriyetine kavuşturmayı mehir saydı.” (Müslim, Nikah: 14; Nesâî, Nikah: 65) Enes hadisi hasen sahihtir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve daha sonraki dönemlerden bazı ilim adamları uygulamalarını bu hadisle yaparlar. Şâfii, Ahmed ve İshâk bu görüştedir. Bazı ilim adamları ise cariyenin azâd edilmesinin mehir sayılmasını pek hoş görmezler ayrıca mehir verilmesi gerekir derler. Fakat birinci görüş daha sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Cariyeyi Hürriyetine Kavuşturup Sonra Onunla Evlenmek
1141-)
Ebû Mûsâ (radıyallahü anh)’nın babasından rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Üç kişi vardır ki onlara mükafatları iki kat olarak verilir;
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Cariyeyi Hürriyetine Kavuşturarak Evlenmenin Değer Ve Kıymeti
1142-)
İbn ebî Ömer, Sûfyân vasıtasıyla Salih b. Salih’den (ki adı İbn Hay’dır.) Şa’bi’den, Ebû Bürde’den, Ebû Mûsâ’dan mana olarak bu hadisin benzerini bize rivâyet etmiştir. Ebû Mûsâ hadisi hasen sahihtir. Ebû Bürde b. ebî Mûsâ’nın ismi Âmir b. Abdillah b. Kays’tır. Şu’be ve Sûfyân es Sevrî bbu hadisi Salih b. Hay’den rivâyet etmişlerdir. Salih b. Hay ise Hasen b. Salih b. Hay’ın babasıdır.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Cariyeyi Hürriyetine Kavuşturarak Evlenmenin Değer Ve Kıymeti
1143-)
Amr b. Şuayb (radıyallahü anh)’in babasından ve dedesinden rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Her hangi bir kimse bir kadını nikahlar ve onunla ilişki kurarsa o kadının kızı o adama helal olmaz nikahlanmış fakat ilişki kurmadan boşamışsa o kadının kızını nikahlayabilir. Bir adam bir kadını nikahlar onunla cinsel ilişki kurar veya kurmaz o kadının anasıyla nikahlanması asla helal değildir.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu sened yönünden sahih değildir. Çünkü bu hadisi Amr b. Şuayb’den sadece İbn Lehia ve Müsenna b. Sabbah rivâyet etmişlerdir. Müsenna b. Sabbah ve İbn Lehia’nın hadis konusunda zayıf oldukları kaydedilmiştir. adamlarının çoğunluğu uygulamalarını bu hadisle yaparlar ve derler ki: Bir kimse bir kadını nikahlar ve onunla cinsel ilişkiden önce onu boşarsa o kadının kızını kendisine nikahlaması caizdir. Fakat bir kimse bir kadının kızı ile nikahlanır cinsel ilişki yapmadan onu boşarsa o kızın annesiyle nikahlanması helal olmaz. (4 Nisa: 23. ayette bildirildiğine göre) Ahmed ve İshâk bu görüştedirler.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Nikahlandığı Kadınla İlişki Kurmadan Boşayan, O Kadının Kızıyla Evlenebilir Mi?
1144-)
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Rifâa el Kurazî’nin karısı Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e geldi ve şöyle dedi: Rifâa’nın karısı idim beni üç talakla boşadı ve boşamayı kesinleştirdi. Ben de Abdurrahman b. Zübeyr ile evlendim fakat bunun tenasül uzvunu elbise saçağı gibi gevşek buldum. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Rifâa’ya tekrar dönmek mi istersin? Hayır sen onun balcağzından oda senin balcağzından tatmadıkça ona tekrar dönemezsin.” (Nesâî, Talak: 12; Müslim, Nikah: 17) Bu konuda İbn Ömer, Enes, Rumeysa veya Gumeysa ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Âişe hadisi hasen sahihtir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve daha sonraki dönemlerden pek çok ilim adamlarının uygulamaları bu hadisledir. Yani bir erkek karısını üç talakla boşarsa o kadında başka bir kocayla nikahlanır ve zifaf olmadan tekrar ondan boşanırsa bu kadın ilk kocasına ikinci kocasıyla cinsel ilişkide bulunmadıkça helal olmaz.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Boşanan Bir Kadın İkinci Kocasını Beğenmezse İlk Kocasına Dönebilir Mi?
1145-)
Hâris ve Ali (radıyallahü anhüma)’dan rivâyete göre, şöyle demişlerdir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), hulle yapana da yaptırana da lanet etmiştir.” (Ebû Dâvûd, Nikah: 15; İbn Mâce, Nikah: 33) Boşanan bir kadının tekrar kocasına dönebilmesi için geçici olarak başka bir erkekle evlenmesi demektir.) Bu konuda İbn Mes’ûd, Ebû Hüreyre, Ukbe b. Âmir ve İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Ali ve Câbir hadisinde hastalık vardır. Bu hadisi aynı şekilde Eş’as b. Abdurrahman, Mûcâlid’den, Âmir’den (Şa’bî), Hâris’den, Ali’den, Âmir ve Câbir b. Abdullah’tan rivâyet edilmiş olup senedi pek sağlam değildir. Çünkü Mûcâlid b. Saîd’i, Ahmed b. Hanbel’in de aralarında bulunduğu bazı hadis alimleri zayıf görmüşlerdir. b. Numeyr ise bu hadisi Mûcâlid’den, Âmir’den, Câbir b. Abdullah’tan, ve Ali’den rivâyet etmiş olup İbn Numeyr bu rivâyetinde vehme kapılmıştır. Birinci rivâyet daha sağlam ve daha sahihtir. Muğîre, İbn ebî Hâlid ve pek çok kimse bu hadisi Şa’bi’den, Hâris’den ve Ali’den rivâyet etmişlerdir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Hulle Yapmak Ne Demektir?
1146-)
Abdullah b. Mes’ûd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), hulle nikahıyla evlenen kocaya ve kendisi için hulle yapılan kocaya lanet etmiştir.” (Nesâî, Talak: 13; Ebû Dâvûd, Nikah: 15) Bu hadis hasen sahihtir. Ebû Kays el Evdî’nin ismi Abdurrahman b. Servan’dır. Bu hadis Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den pek çok şekilde rivâyet edilmiştir. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ilim adamları uygulamalarını bu hadisle yaparlar. Ömer b. Hattâb, Osman b. Afvân, Abdullah b. Amr ve başkaları bunlardandır. Tabiin dönemi fıkıhçıları da aynı kanaattedirler. Sûfyân es Sevrî, İbn’ül Mübarek, Şâfii, Ahmed ve İshâk’ta bunlardandır. Carûd b. Muâz’dan işittim. Veki’den naklederek onunda bu görüşte olduğunu ve ictihat taraflarının bu konudaki görüşlerinin atılması gerektiğini söylemişlerdir. diyor ki: Vekî’, Sûfyân’dan naklederek der ki: Bir erkek bir kadınla hulle yapmak üzere geçici bir süre için evlenir sonra da o kadını yanında tutmak arzusu belirirse o kadını yeni bir nikahla nikahlamadıkça yanında tutması helal olmaz.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Hulle Yapmak Ne Demektir?
1147-)
Ali b. ebî Tâlib (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kadınları geçici olarak kısa süre nikahlanmayı, ehlî eşek etlerinden yemeyi, hayber günü yasakladı.” (Ebû Dâvûd, Nikah: 13; Nesâî, Nikah: 71) Bu konuda Sebre el Cühenî ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ali hadisi hasen sahihtir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve daha sonraki dönemlerden ilim adamlarının uygulamaları bu hadise göredir. İbn Abbâs’tan geçici nikahın caiz olduğuna dair bir rivâyet varsa da Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in geçici nikah hakkındaki hükmü kendisine bildirilince bu sözünden dönmüştür. adamlarının çoğunluğu geçici nikahın haram olduğu üzerinde birleşmişlerdir. Sevrî, İbn’ül Mübarek, Şâfii, Ahmed ve İshâk’ta bunlardandır.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Mut’a Geçici Nikah Yasak Mıdır?
1148-)
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Geçici nikah İslam’ın başlangıcında vardı. Bir erkek tanıdığı bulunmayan bir memlekete gidince orada kalacağı kadar bir süre içerisinde bir kadınla evlenirdi. O kadınla o erkeğin eşyalarını muhafaza eder ve gerekli hizmetlerini yaparlardı. Mü’minün sûresi 6. âyet olan: “Ancak ailelerine ve elleri altındaki cariyelere…” âyet nazil olunca bu tür nikah kaldırılmış oldu. Abbâs der ki: Bu iki kadından başka tüm kadınlarla yapılacak her türlü ilişki haramdır. (Ebû Dâvûd, Nikah: 13; Nesâî, Nikah: 71)
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Mut’a Geçici Nikah Yasak Mıdır?
1149-)
Imrân b. Husayn (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “İslam da celeb, ceneb ve şığar modeli nikah yoktur. Kim zorla birinin malını gasbederse bizden değildir.” (Ebû Dâvûd, Nikah: 14;İbn Mâce, Nikah: 16) Zekât toplayan memurun Zekât mallarının yanına gitmeden Zekâtı ayağına getirtmesi veya yarış yapan kimsenin atının daha hızlı gitmesi için başkasını hayvanını hızlandırması için görevlendirmesi demektir. Zekât verecek kimsenin Zekât malını ölçüm yapılacak yerden uzaklaştırmasıdır veya at yarışlarında yarışmayı kazanmak için yedek at bulundurmaktır. Mehir alıp vermemek için iki kişinin birbirinin yakınlarından birer kadınla evlenmeleridir. Bu hadis hasen sahihtir. Bu konuda Enes, Ebû Reyhane, İbn Ömer, Câbir, Muaviye, Ebû Hüreyre ve Vâil b. Hucr’dan da hadis rivâyet edilmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Mehir Alıp Vermemek İçin Karşılıklı Kimselerle Evlenmek
1150-)
İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Şığar modeli nikahlanmayı yasaklamıştır.” (Ebû Dâvûd, Nikah: 14; İbn Mâce, Nikah: 16) Bu hadis hasen sahihtir. İlim adamları uygulamalarını bu hadisle yaparlar. Şığar nikahın sahih olmadığı görüşündedirler. Aralarında mehir olmaksızın bir kimsenin kızını nikahlamasına karşılık karşı tarafın kızını veya kızkardeşini nikahlamasından ibarettir. ilim adamları şığar usulü nikahın ikisi için de mehir tayin edilse bile geçersiz olduğunu ve caiz olmadığını söylerler. Şâfii, Ahmed ve İshâk böyle düşünürler. b. ebî Rebah’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Her iki tarafın da nikahları kabul ve tasdik ettirilerek o günkü değerler kadar mehir takdir edilir. Küfelilerin görüşü budur.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Mehir Alıp Vermemek İçin Karşılıklı Kimselerle Evlenmek
1151-)
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): “Bir kadının halası veya teyzesiyle birlikte nikah edilmesini yasakladı.” (Nesâî, Nikah: 14; Buhârî, Nikah: 28) Hüreyz’in ismi Abdullah b. Huseyn’dir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Bir Kız Halasıyla Ve Teyzesiyle Birlikte Bir Kişinin Nikahı Altında Toplanamaz
1152-)
Nasr b. Ali; Abdul Â’la yoluyla Hişâm b. Hassân’dan, İbn Sirin’den, Ebû Hüreyre’den bu hadisin benzerini rivâyet etmiştir. Bu konuda Ali, İbn Ömer, Abdullah b. Amr, Ebû Saîd, Ebû Umâme, Câbir, Âişe, Ebû Mûsâ ve Semura b. Cündüp’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Bir Kız Halasıyla Ve Teyzesiyle Birlikte Bir Kişinin Nikahı Altında Toplanamaz
1153-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), kadının halasının üzerine; halanın kardeşinin kızının üzerine veya kadının teyzesinin üzerine veya teyzenin kızkardeşinin kızının üzerine nikahlanmasını yasakladı. Küçükler büyükler üzerine (yani kızlar hala ve teyzeleri üzerine) büyükler de küçükler üzerine (yani hala ve teyzeler kızlar üzerine) nikahlanmaz.” (Nesâî, Nikah: 14; Buhârî, Nikah: 28) İbn Abbâs ve Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir. İlim adamlarının çoğunluğu uygulamalarını bu hadisle yaparlar. Aralarında ihtilaf olduğunu bilmiyoruz. Şöyle ki: Bir erkeğin bir kadınla o kadının halasını ve teyzesini nikahı altında toplaması caiz değildir. Şayet bir kadını halasının üstüne veya teyzesinin üstüne veya halayı kardeş kızının üzerine nikahlarsa sonrakinin nikahı geçersizdir. İlim adamlarının çoğunluğu bu görüştedir. Şa’bî, Ebû Hüreyre’ye yetişmiş ve ondan hadis rivâyet etmiştir. bu hususu sorduğumda “Doğrudur” dedi. Şa’bî; bir adam vasıtasıyla Ebû Hüreyre’den hadis rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Bir Kız Halasıyla Ve Teyzesiyle Birlikte Bir Kişinin Nikahı Altında Toplanamaz
1154-)
Ukbe b. Âmir el Cühenî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Şartların yerine getirilmeye en layık olanı kadınları kendinize helal kıldığınız şartlardır.” (Buhârî, Nikah: 54; Nesâî, Nikah: 42)
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Nikah Esnasında Şart Koşmak
1155-)
Ebû Mûsâ, Muhammed b. Müsenna, Yahya b. Saîd vasıtasıyla Abdulhamid b. Cafer’den bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiştir. Bu hadis hasen sahihtir. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından bazı ilim adamları uygulamalarını bu hadisle yaparlar. Ömer b. Hattâb’ta onlardan olup şöyle der: “Bir erkek bir kadınla onu memleketinden çıkarmamak üzere evlenirse onu memleketinden çıkaramaz.” Bazı ilim adamları da aynı kanaattedirler. Şâfii, Ahmed ve İshâk bunlardandır. Ali’den şöyle rivâyet edilmiştir: “Allah’ın şartı kadının şartından öncelikli olarak yerine getirilir.” Böyle söylemekle Ali (radıyallahü anh) sanki kadının bu şartı üzerine (zaruret hicret) gibi bazı zorunluluklar çıkarsa erkek çıkabilir demektedir. Bazı ilim adamları da aynı zorunluluklar çıkarsa erkek çıkabilir demektedir. Bazı ilim adamları da aynı şekilde düşünürler. Sûfyân es Sevrî ve bazı küfeliler gibi.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Nikah Esnasında Şart Koşmak
1156-)
İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: “Cahiliyye döneminde Gaylân b. Seleme es Sekafî’nin on karısı vardı. Kendisiyle beraber hepside Müslüman oldular. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), dördünü seçip diğerlerini bırakmasını emretti.” (İbn Mâce, Nikah: 40; Ebû Dâvûd, Talak: 24) Aynı şekilde Ma’mer, Zührî’den, Sâlim’den ve babasından bu hadisi rivâyet etmişlerdir. Muhammed b. İsmail’den işittim şöyle diyordu: Bu hadis pek sağlam değildir. Sahih ve sağlam olan rivâyet; Şuayb b. Ebû Hamza ve başkalarından, Zührî’den ve Hamza’dan rivâyetleridir ki: “Muhammed b. Süveyd es Sekafî’den bana nakledildiğine göre Gaylân b. Seleme on kadınla evli iken Müslüman oldu.” diyor ki: Zührî’nin, Sâlim’den, babasından rivâyeti şöyledir: “Sakifli bir adam karılarını boşamıştı bunun üzerine Ömer o adama şöyle demişti: “Ya (Haksızlıkla) boşadığın karılarına dönersin yada kabri taşlanan Ebû Riğal gibi senin kabrini taşlarım.” Hadisçilerin bir kısmı bu Gaylân b. Seleme hadisine göre uygulamalarını yaparlar. Şâfii, Ahmed ve İshâk da bunlardandır.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: On Tane Karısı Olan Bir Kimse Müslüman Olursa Ne Yapmalı?
1157-)
Feyrûz ed Deylemî (radıyallahü anh), babasından aktardığına göre, şöyle demiştir: “Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e geldim ve şöyle dedim: Ey Allah’ın Rasûlü ben Müslüman oldum, nikahım altında iki kızkardeş bulunmaktadır. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): İkisinden hangisini istersen seç diğerini bırak” buyurdular. (Ebû Dâvûd, Talak: 25; Buhârî, Nikah: 27)
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: İki Kız Kardeşle Nikahlı Olan Kimse Müslüman Olursa Ne Yapmalı?
1158-)
Feyrûz ed Deylemî (radıyallahü anh), babasından aktararak şöyle demiştir: “Ey Allah’ın Rasûlü ben Müslüman oldum nikahımın altında iki kız kardeş var ne yapmalıyım? “İkisinden birini seç” buyurdular. (Ebû Dâvûd, Talak: 25; İbn Mâce, Nikah: 39)
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: İki Kız Kardeşle Nikahlı Olan Kimse Müslüman Olursa Ne Yapmalı?
1159-)
Rüveyfi’ b. Sabit (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Allah’a ve ahiret gününe inanan bir kimsenin satın aldığı veya savaşta ele geçirdiği bir cariyeyi temizlenmesini beklemeden veya hamile olup olmadığı açıklığa kavuşmadan kendi döl suyu ile onu sulamasın.” (Ebû Dâvûd, Nikah: 44) Bu hadis hasendir. Rüveyfi’ b. Sabit’den değişik yollarla rivâyet edilmiştir. İlim adamları uygulamalarını bu hadisle yaparlar ve hamile olarak elde ettiği cariyesiyle doğum yapıncaya kadar cinsel ilişki kurmaması görüşündedirler. Bu konuda Ebû’d Derdâ, İbn Abbâs, Irbad b. Sariye ve Ebû Saîd’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Satın Aldığı Cariye Hamile Çıkarsa O Kimse Ne Yapmalı?
1160-)
Ebû Saîd el Hudrî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Evtas gazvesinde payımıza düşen esir kadınların kendi kocaları vardı. Bu durum Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e bildirildi de 4 Nisa: 24. ayeti nazil oldu: “Savaşta esir olarak elinize geçen cariyeler dışında tüm evli kadınlarla evlenmeniz de Allah’ın yasasıyla size haram kılınmıştır…” (Ebû Dâvûd, Nikah: 44) Bu hadis hasendir. Sevrî bu hadisi Osman el Bettî’den, Ebûl Halil ve Ebû Saîd’den rivâyet etmiştir. Ebûl Halil’in ismi Salih b. ebî Meryem’dir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Harbte Esir Alınan Kadın Evli İse Ne Yapılmalıdır?
1161-)
Hemmâm bu hadisi Katâde’den, Salih b. ebî Halil’den, Ebû Alkame el Haşimî’den ve Ebû Saîd’den rivâyet etmiştir. Bu şekilde Abd b. Humeyd bize Hemmâm’dan ve Habban b. Hilâl’den aktarmıştır.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Harbte Esir Alınan Kadın Evli İse Ne Yapılmalıdır?