Sünen-i Tirmizî Hadis Kitabı
1062-)
Ali b. ebî Tâlib (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: Kendisine cenaze omuzlardan indirilinceye kadar ayakta kalınması meselesi anlatıldı da, O’da şöyle dedi: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) önceleri cenaze için kalkardı sonraları ise kalkmaz ve otururdu.” (Ebû Dâvûd, Cenaiz: 43) Bu konuda Hasan b. Ali ve ibn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Ali hadisi hasen sahihtir. Bu hadisin rivâyeti, senedinde tabiinden dört kişi birbirlerinden rivâyet etmişlerdir. İlim adamlarından bir kısmı uygulamalarını bu hadise göre yaparlar. der ki: Bu konuda en sahih hadis budur. hadis “Cenaze gördüğünüz zaman kalkınız” hadisinin hükmünü kaldırmıştır. diyor ki: Kişi dilerse ayağa kalkar dilerse kalkmaz diyerek Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in önceleri ayağa kalkıp sonraları kalkmadığı ve oturduğu rivâyetini delil olarak ortaya koyuyor. İshâk b. İbrahim’de aynen böyle söylemektedir. Ali (radıyallahü anh)’in: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) önceden cenaze için kalktı sonra oturdu” sözünün anlamı: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) önceleri cenaze gördüğünde ayağa kalkardı sonraları bunu bıraktı. Cenaze gördüğünde ayağa kalmaz oldu” diyor.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Cenaze İçin Ayağa Kalkılmasa Da Olur Mu?
1063-)
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Kıble tarafına doğru ayrı bir bölüm yapılarak kabir kazmak biz Müslümanların kabir modelidir. Bizim dışımızdakiler ise düz çukur gibi kabir kazarlar.” (Buhârî, Cenaiz: 71; Müslim, Cenaiz: 29) konuda Cerir b. Abdullah, Âişe, İbn Ömer ve Câbir’den de hadis rivâyet edilmiştir. İbn Abbâs hadisi bu şekliyle hasen garibtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Kabri Kazarken Lahd Yapmak Müslüman Modelidir
1064-)
İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ölü mezara konulduğu zaman bir keresinde: “Allah adına Allah’ın buyruğla ve Allah’ın Rasûlünün yolu üzere” demiş diğer bir seferinde ise “Allah adına Allah buyruğuyla ve Allah Rasûlünün sünneti üzere seni kabre indiriyoruz demiştir.” (Ebû Dâvûd, Cenaiz: 63; İbn Mâce, Cenaiz: 38) Bu hadis bu şekliyle hasen garibtir. hadis yine İbn Ömer vasıtasıyla başka bir şekilde de rivâyet edilmiştir. Ayrıca bu hadis Ebûs Sıddîk en Nacî tarafından İbn Ömer’den tekrar rivâyet edilmiş olup yine Ebûs Sıddîk en Nacî’den mevkuf olarak ta rivâyet edilmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Cenaze Kabre İndirildiğinde Ne Söylenir?
1065-)
Osman b. Ferkad (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Cefer b. Muhammed’in babasından işittiğime göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kabrini lahd şeklinde kazıp hazırlayan Ebû Talha’dır. Kabrin altına kadife bir örtü atan ise Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in azâd ettiği kölelerden Şükran’dır.” diyor ki: Ubeydullah b. ebî Rafi’ bana bildirdi ve şöyle dedi: Şükran’dan işittim şöyle diyordu: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kabrinin tabanına kadife örtüyü atan vallahi ben idim.” (Müslim, Cenaiz: 30; Nesâî, Cenaiz: 88) Bu konuda İbn Abbâs’tan da rivâyet vardır. Şükran hadisi hasen garibtir. Ali b. el Medînî’de bu hadisi Osman b. Ferkad’den rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Kabrinin Altına Birşey Serilmiş Miydi?
1066-)
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kabrinin tabanına kırmızı bir kadife serilmişti.” (Nesâî, Cenaiz: 88; Müslim, Cenaiz: 30)
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Kabrinin Altına Birşey Serilmiş Miydi?
1067-)
Muhammed b. Beşşâr başka bir yerde de bu konuda bize hadis rivâyet edilmiştir. Muhammed b. Cafer ve Yahya; Şu’be’den, Ebû Cemre’den, İbn Abbâs’tan bize rivâyet etti ki bu daha sahihtir. Bu hadis hasen sahihtir.Şu’be, Ebû Hamza el Kassab’tan rivâyet ediyor. Bu kimsenin adı Imrân b. ebî Atâ’dır. Aynı şekilde Ebû Cemre ed DubaÎ’den de rivâyet edilmiş olup bu kimsenin adı Nasr b. Imrân’dır. Her ikisi de İbn Abbâs’ın arkadaşlarıdır. İbn Abbâs’tan kabirde ölünün altına bir şey serilmesini mekruh gördüğü de rivâyet edilmiştir. Bazı ilim adamları da bu kanaattedir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Kabrinin Altına Birşey Serilmiş Miydi?
1068-)
Ebû Vâil (radıyallahü anh)’den rivâyet edilmiştir. Ali, Ebûl Heyyac el Esedî’ye dedi ki: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in beni gönderdiği bir görevle seni gönderiyorum; “Toprak seviyesinden yüksek kabirleri düzleyesin ve gördüğün her bir heykel ve putu kırıp geçiresin.” (Müslim, Cenaiz: 31; Ebû Dâvûd, Cenaiz: 66) Bu konuda Câbir (radıyallahü anh)’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ali hadisi hasendir. Bazı ilim adamları uygulamalarını bu hadisle yaparlar ve yer seviyesinden yukarı kaldırılmasını hoş görmezler. diyor ki: Kabirlerin yer seviyesinden yüksek olmasını hoş karşılamam Ama çiğnenmemesi ve üzerine oturulmaması için kabir olduğu belli olacak kadar yükseltilmesi uygundur.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Kabirler Yer Seviyesinden Fazla Yükseltilmemeli
1069-)
Ebû Mersed el Ganevî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Kabirlerin üzerine oturmayın kabirlere karşı da namaz kılmayın.” (Ebû Dâvûd, Cenaiz: 71; İbn Mâce, Cenaiz: 45) Bu konuda Ebû Hüreyre, Amr b. Hazm, Beşîr b. Hasaiyye’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Kabir Üzerine Oturulmaz Ve Kabre Doğru Namaz Kılınmaz
1070-)
Muhammed b. Beşşâr, Abdurrahman b. Mehdî yoluyla Abdullah b. Mübarek’den bu hadisin benzerini bize rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Kabir Üzerine Oturulmaz Ve Kabre Doğru Namaz Kılınmaz
1071-)
Ebû Mersed el Ganevî (radıyallahü anh)’den benzeri şekilde yine hadis rivâyet edilmiş olup “Ebû İdris’den” denmemiştir ve sahih olan rivâyette budur. Muhammed diyor ki: İbn’ül Mübarek’in rivâyeti yanlış olup İbn’ül Mübarek bu rivâyetinde yanılarak “Ebû İdris el Havlanî’den” diye bir ilavede bulunmuştur. Doğru olan rivâyet Büsr b. Ubeydullah’ın Vasile’den yaptığı rivâyetidir. Pek çok kimse Abdurrahman b. Yezîd b. Câbir’den rivâyet ettiler ve “Ebû İdris el Havlanî” den demediler, Büsr b. Ubeydullah, Vasile b. Eskâ’dan hadis işitmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Kabir Üzerine Oturulmaz Ve Kabre Doğru Namaz Kılınmaz
1072-)
Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kabirler üzerine kireç (ve mermer) yapmayı, kabirler üzerine yazı yazmayı, kabirler üzerine bina yapmayı ve kabirleri çiğnemeyi yasakladı.” (İbn Mâce, Cenaiz: 43; Ebû Dâvûd, Cenaiz: 70) Bu hadis hasen sahihtir. Câbir’den başka şekillerde de rivâyet edilmiştir. Bazı ilim adamları “Kabirlere çamurdan sıva yapılabilir” derler. Hasan el Basrî bunlardandır. “Kabre çamurla sıva yapmakta sakınca yoktur” der.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Kabirler Üzerine Kireç Mermer Yapmak Ve Yazı Yazmak
1073-)
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Medîne mezarlıklarına uğradı ve yüzünü kabirdekilere doğru çevirerek şöyle buyurdular: “Ey bu kabirlerde yatanlar! Allah’ın selamı sizlerin üzerine olsun. Allah bizi de sizi de affetsin siz bizim önden gidenlerimizsiniz biz de sizin izinizden geleceğiz.” (İbn Mâce, Cenaiz: 36; Müslim, Cenaiz: 35) Bu konuda Büreyde ve Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir. İbn Abbâs hadisi hasen garibtir. Kudeyne’nin ismi Yahya b. Mühellab’tır. Ebû Zabyan’ın ismi ise Husayn b. Cündüp’tür.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Mezarlıklara Girildiğinde Okunacak Dua
1074-)
Süleyman b. Büreyde (radıyallahü anh)’nin babasından rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Bazı sebeblerden dolayı size kabirleri ziyaret etmeyi yasaklamış idim. Şimdi Muhammed’e annesinin kabrini ziyaret etme izni verildi siz de kabirleri ziyaret ediniz çünkü kabir ziyareti size ahireti hatırlatır.” (Nesâî, Cenaiz: 100; İbn Mâce, Cenaiz: 47) Bu konuda Ebû Saîd, İbn Mes’ûd, Enes, Ebû Hüreyre ve Ümmü Seleme’den de hadis rivâyet edilmiştir. Büreyde hadisi hasen sahihtir. İlim adamları uygulamalarını bu hadisle yaparlar ve kabir ziyaretinde bir sakınca görmezler. İbn’ül Mübarek, Şâfii, Ahmed ve İshâk bu görüştedirler.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Kabir Ziyareti Yapılmalı Mıdır?
1075-)
Abdullah b. ebî Müleyke (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Abdurrahman ibn ebî Bekir, Mekke’ye yakın Hubşî denilen bir yerde vefat etmişti. Cenazesi Mekke’ye nakledilerek oraya defnedildi. Âişe Mekke’ye gelince Abdurrahman b. Ebî Bekir’in kabrinin yanına ziyarete geldi ve Şair Temim’in şu iki beytini söyledi. Bir zamanlar Cezime denilen bir kralın iki sohbet arkadaşı gibiydik Yıllarca süren bu arkadaşlığımız karşısında hiç ayrılmayacaklar denilmişti. Fakat birbirimizden ayrılınca sanki ben ve kardeşim Mâlik; Çok uzun süren arkadaşlığımıza rağmen bir gece bile bir arada kalmış gibi değiliz. bu beyitleri okuduktan sonra dedi ki: “Cenazede bulunsaydım ancak öldüğün yere defnedilirdin. Ölürken senin yanında bulunsaydım kabrinde seni ziyaret etmezdim.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.)
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Kadınların Kabirleri Ziyareti
1076-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kabirleri ziyaret eden kadınları lanetlemiştir.” (İbn Mâce, Cenaiz: 49) konuda ibn Abbâs ve Hassân b. Sabit’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahihtir. Bazı ilim adamlarına göre bu hüküm Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kabir ziyaretine izin vermelerinden önce idi izin verilince erkekler de kadınlarda bu iznin içerisine girmiş oldu. Bazı ilim adamları da kadınların sabırlarının az oluşu sızlanmalarının çok olması sebebiyle onların ziyaretleri hoş değildir. Derler.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Kadınların Kabir Ziyaretinin Lanetlendiği
1077-)
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) geceleyin ashabından birini defnetmek için kabre inmişti. Kendisi için bir kandil yakılmıştı cenazeyi kıble tarafına getirerek: “Allah sana rahmet etsin sen Allah korkusuyla devamlı inleyen ve çok Kur’ân okuyan bir kişi idin” buyurdu ve cenaze üzerine dört kere tekbir getirdi. (Buhârî, Cenaiz: 69) konuda Câbir, Yezîd b. Sabit (Zeyd b. Sabit’in ağabeyidir) ten de hadis rivâyet edilmiştir. İbn Abbâs hadisi hasendir. Bazı ilim adamları uygulamalarını bu hadise göre yapar, “Cenaze kıbleye döndürülerek kabre indirilir” derler. Kimi ilim adamları ise: “Yukarıdan aşağıya doğru çekilerek kabre yerleştirilir” derler. İlim adamlarının çoğu geceleyin cenaze defnedilmesine izin vermişlerdir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Cenazeler Gece Defnedilebilir Mi?
1078-)
Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in önünden bir cenaze geçti sahabe o kimseyi hayırla andılar bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Vâcib oldu” buyurdu sonra şöyle söyledi: “Sizler yeryüzünde Allah’ın şâhidlerisiniz.” (Buhârî, Cenaiz: 85; Nesâî, Cenaiz: 51) Bu konuda Ömer, Ka’b b. Ucre ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Enes hadisi hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Ölü Arkasından Güzel Söz Söylemek Gerekir
1079-)
Ebûl Esved ed Düvelî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Medîne’ye geldim, Ömer b. Hattâb’ın yanında oturuyorken bir cenaze ile geçtiler oradaki insanlar o cenazeyi hayırla andılar bunun üzerine Ömer “Vâcib oldu” dedi. Bunun üzerine “ne vâcib oldu?” dedim. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in söylediğini söylüyorum, Şöyle buyurmuştu: “Herhangi bir Müslümana üç kişi şâhidlik ederse Cennet ona vâcib olur. Biz iki kişide mi? dedik. “İki kişide olsa” buyurdu. Bizde tek kişinin şâhidliğinden sormadık. (Buhârî, Cenaiz: 85; Nesâî, Cenaiz: 50) Bu hadis hasen sahihtir. Ebûl Esved ed Düvelî’nin ismi Zalim b. Amr b. Sûfyân’dır.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Ölü Arkasından Güzel Söz Söylemek Gerekir
1080-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Müslümanlardan her kimin üç çocuğu ergenlik çağına ulaşmadan ölürse o kimse Cehenneme girmez ancak Allah’ın yemini yerini bulacak kadar ateş ona dokunmuş olur. (Yani 19 Meryem: 71 ayeti gereği) (Buhârî, Cenaiz: 6; Müslim, Birr ve Sıla: 47) Bu konuda Ömer, Muâz, Ka’b b. Mâlik, Utbe b. Abd, Ümmü Süleym, Câbir, Enes, Ebû Zerr, İbn Mes’ûd, Ebû Sa’lebe el Eşcaî, İbn Abbâs, Ukbe b. Âmir, Ebû Saîd, Kurre b. İyas el Müzenî’den de hadis rivâyet edilmiştir. Sa’lebe’nin Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den tek bir hadisi vardır. O’da bu konudaki hadistir. Ebû Sa’lebe El Huşenî denilen kimse değildir. Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Müslümanın Ölen Çocuklarının Kendisine Faydası Olur Mu?
1081-)
Abdullah b. Mes’ûd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Her kimin ergenlik çağına ulaşmadan üç çocuğu kendisinden önce vefat ederse onlar Cehennem ateşine karşı ana-babaları için sağlam bir kale oluştururlar.” Zerr: “Ben iki çocuk gönderdim” durumum nedir? Deyince Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), “İki çocukta aynı şekildedir” buyurdular. Kur’ân okuyanların önderlerinden Übey b. Ka’b: “Ben bir çocuk gönderdim” deyince; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Bir de olur fakat bu karşılık ilk anda gösterilen sabır karşılığıdır” buyurdular. (İbn Mâce, Cenaiz: 57; Müslim, Bir ve Sıla: 47) Bu hadis garibtir. Çünkü Ebû Ubeyde babasından hadis işitmemiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Müslümanın Ölen Çocuklarının Kendisine Faydası Olur Mu?
1082-)
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den bize aktarıldığına göre kendisi Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den şöyle işitmiştir: “Ümmetimden ergenlik çağına ulaşmadan iki vefat eden çocuğu olan kimseyi Allah o iki çocuk sebebiyle Cennete koyacaktır. Bunun üzerine Âişe (radıyallahü anha), ümmetinden aynı durumda bir çocuğu olan kimse ne olacak? Deyince “Ey başarılı ve zeki kadın, bir çocuğu aynı durumda olan da aynı şekildedir” buyurdular. Âişe: “Ya hiç çocuk göndermeyen kimsenin durumu ne olacak? Deyince ümmetimin önde gideni ve şefaat verilecek ve şefaat edecek olanı ben olacağım. Ümmetimin benden daha büyük kayıpları olmayacaktır. (İbn Mâce, Cenaiz: 57; Müslim, Bir ve Sıla: 47) Bu hadis hasen garibtir. Bu hadisi sadece Abdi Rabbih b. Barik’in rivâyetiyle bilmekteyiz. Pek çok hadisçiler ondan hadis rivâyet etmişlerdir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Müslümanın Ölen Çocuklarının Kendisine Faydası Olur Mu?
1083-)
Ahmed b. Saîd el Murabıtî, Habban b. Hilâl vasıtasıyla Abdi Rabbih b. Barik’den bu hadisin bir benzerini bize rivâyet etmiştir. Simak b. Velid, Ebû Zümeyl el Hanefî’dir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Müslümanın Ölen Çocuklarının Kendisine Faydası Olur Mu?
1084-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Şehîdler beş türlüdür; Allah’ın istediği gibi Müslüman’ca yaşamakta iken Taun hastalığına yakalanmış karın bölgesinden öldürücü hastalığa yakalanmış suda boğulmuş ve enkaz altında kalmak suretiyle Müslüman olarak ölmüş kimselerle; Allah’ın dinini yeryüzüne hâkim kılma yolunda ölen ve öldürülen kimseler şehîd sayılırlar.” (Buhârî, Cihad: 30; Müslim, İmara: 51) Bu konuda Enes, Safvân b. Ümeyye, Câbir b. Atîk, Hâlid b. Urfuta, Süleyman b. Surad, Ebû Mûsâ, ve Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Şehîdler Kaç Çeşittir, Kimlere Şehîd Denilir?
1085-)
Ebû İshâk es Sebiyî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Süleyman b. Surad, Hâlid b. Urfuta’ya, (veya Hâlid, Süleyman’a) dedi ki: Sen, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şöyle dediğini işitmedin mi? “Karın bölgesinden öldürücü bir hastalığa yakalanıp sabrederek iman üzere ölen kimse kabir azabı görmez.” Bunun üzerine bu iki kişiden biri diğerine “Evet” dedi. (Nesâî, Cenaiz: 111) Bu konudaki bu hadis hasen garibtir. Değişik şekillerde de rivâyet edilmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Şehîdler Kaç Çeşittir, Kimlere Şehîd Denilir?
1086-)
Üsâme b. Zeyd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), Taun hastalığından bahsederek şöyle buyurdu: “İsrail oğullarından bir gruba gönderilen bir azâb veya pis bir hastalığın artığıdır. Bu bulaşıcı hastalık bir yerde ortaya çıkarda sizde orada bulunursanız oradan dışarıya çıkmayın. Bir yerde bu hastalığın çıktığını görürseniz oraya girmeyin.” (Buhârî, Tıp: 30; Müslim, Selam: 32) Bu konuda Sa’d, Huzeyme b. Sabit, Abdurrahman b. Avf, Câbir ve Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir. Üsâme b. Zeyd hadisi hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Bulaşıcı Hastalıklar İçin Karantina Uygulaması Var Mıdır?
1087-)
Ubâde b. Sâmit (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Kim Allah’a kavuşmayı sever ve isterse Allah’ta o kimseye kavuşmayı sever. Kim de Allah’la beraber olmaktan hoşlanmazsa Allah’ta o kimseyle buluşmak istemez.” (Buhârî, Rikak: 41; Müslim, Zikir ve Dua: 5) Bu konuda Ebû Mûsâ, Ebû Hüreyre ve Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ubâde b. Sâmit hadisi hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Allah’a Kavuşmayı Seveni Allah’ta Sever
1088-)
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şöyle buyurduğunu bize aktarmıştır: “Kim Allah’a kavuşmayı arzu ederse Allah’ta o kimseyle buluşmayı sever. Kim de Allah’la beraber olmaktan hoşlanmazsa Allah’ta o kimseyle beraber olmayı sevmez.” dedi ki: “Ey Allah’ın Rasûlü hepimiz ölümden hoşlanmayız.” Bunun üzerine şöyle buyurdular: O anlamda değil Mü’min son nefesinde ve her anında Allah’ın rahmeti rızası ve Cenneti ile müjdelendiğinde Allah’a kavuşmayı arzu eder. Allah’ta o kimseyle bir araya gelmeyi arzu eder. Kafir ise hayatında ve ölüm anında Allah’ın gazabı ve azabıyla müjdelenince Allah’a kavuşmayı istemez. Allah’ta onunla birlikte olmaktan hoşlanmaz. (Müslim, Dua ve Zikir: 5; Nesâî, Cenaiz: 10) Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Allah’a Kavuşmayı Seveni Allah’ta Sever
1089-)
Câbir b. Semure (radıyallahü anh)’den rivâyete göre; “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), kendisini öldüren bir adamın cenaze namazını kılmadı.” (Müslim, Cenaiz: 37; Nesâî, Cenaiz: 68) Bu hadis hasen sahihtir. İlim adamları bu konuda değişik görüşler ortaya koymuşlardır. Bir kısmı kıbleye dönüp namaz kılan her kimsenin ve intihar edeninde cenaze namazı kılınır derler. Sûfyân es Sevrî ve İshâk bu şekilde düşünür. der ki: Otorite sahibi olan devlet başkanı durumundaki imam intihar eden kimsenin namazını kıldırmaz başka birileri kıldırabilir. (Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), intihar edenin cenaze namazını isyan ettiği için ve insanları intihardan sakındırmak için kılmamıştır. Borçlu kimselere de kıldırmadığı gibi)
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: İntihar Edenin Cenaze Namazı Kılınır Mı?
1090-)
Osman b. Abdullah b. Mevhib (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Abdullah b. ebî Katâde’nin babasından naklettiğine göre Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e cenaze namazı kıldırması için bir adamın cenazesi getirildi de Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Arkadaşınızın namazını siz kılın çünkü onun borcu vardır.” Ebû Katâde: “O borcu ben ödeyeceğim” dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) “Ödemeye kefilsin değil mi?” deyince Katâde “Evet ödeyeceğin” dedi. Bunun üzerine o kimseye cenaze namazını kıldı. (Nesâî, Cenaiz: 67) Bu konuda Câbir, Seleme b. Ekvâ’, Esma binti Yezîd’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Katâde hadisi hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Borçlu Kimsenin Cenaze Namazı Kılınır Mı?
1091-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e borçlu olarak ölen bir kimsenin cenazesi getirilirdi de bunun üzerine “Borcunu ödeyecek bir mal bıraktı mı?” diye sorardı. Ödeyecek miktarda mal bırakmıştır denilirse; o kimsenin namazını kılardı, değilse Müslümanlara; “Arkadaşınızın namazını siz kılın” buyururdu. fetihler nasip edip İslam devleti zenginleyince Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) minbere çıkıp şöyle konuştu: “Ben mü’minlere kendilerinden daha yakınım dolayısıyla borç bırakarak vefat eden kimsenin borcunu ödemek bana düşer, Kim de mal bırakırsa o mal varisleri arasında bölüştürülür.” (Nesâî, Cenaiz: 67) Bu hadis hasen sahihtir. Yahya b. Bükeyr ve pek çok kimse bu hadisi Leys b. Sa’d’tan, Abdullah b. Sa’d’ın hadisinin benzeri gibi rivâyet etmişlerdir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Borçlu Kimsenin Cenaze Namazı Kılınır Mı?
1092-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Sizden biriniz veya ölü kabre konulunca simsiyah mavi gözlü iki melek ona gelir onlardan birine münker diğerine nekîr denilir. O iki melek şöyle derler: Bu Muhammed denilen adam hakkında ne dersin? O kimse ise ölmeden önce söylediğini aynen tekrar ederek: O Allah’ın kulu ve Rasûlüdür. Ben şehâdet ederim ki Allah’tan başka gerçek ilah yoktur. Muhammed’de onun kulu ve elçisidir. O iki melek derler ki: Senin böyle söyleyeceğini biliyorduk. Sonra o kabir yetmiş arşın kadar genişletilir ve aydınlık hale getirilir ve rahatça yat uyu burada denilir. O kimse bu durumu benim aileme dönüp haber verebilir miyim? Deyince o iki melek; gelin güvey gibi rahatça uyu gelin güveyi olan kimseyi ailesinden en çok sevdiği kimse uyandırır derler. O kişi o kabirde mahşer için diriltilinceye kadar rahat rahat uyur. kabre konulan kimse münafık ise Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) hakkında sorulan soruya; İnsanların peygamber dediklerini duydum bende aynen öyle söyledim, gerçek midir? değil midir? bilemiyorum diyecek. Bunun üzerine o iki melek; senin böyle söyleyeceğini biliyorduk derler. O kabre, sıkıştır onu denilir, kabirde onu sıkıştırır da kaburga kemikleri yerlerinden oynar. Allah onu böylece mahşer günü uyandırıncaya kadar azab etmeye devam eder.” (Nesâî, Cenaiz: 114; Buhârî, Cenaiz: 86) konuda Ali, Zeyd b. Sabit, İbn Abbâs, Berâ b. Âzib, Ebû Eyyûb, Enes, Câbir, Âişe, Ebû Saîd’den de kabir azabıyla alakalı hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Hüreyre hadisi hasen garibtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Kabir Azabı Var Mıdır?
1093-)
İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Bir kimse öldüğü zaman ahiretteki kalacağı yer sabah akşam kendisine gösterilir o kimse Cennetliklerden ise Cennet’ten, Cehennemliklerden ise Cehennem’den olan yeri gösterilir ve ona işte senin oturacağın yer burasıdır, kıyamet günü Allah seni buraya gönderecek denilir.” (Buhârî, Cenaiz: 89) Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Kabir Azabı Var Mıdır?
1094-)
Abdullah b. Mes’ûd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Başına bir felaket gelene geçmiş olsun ziyaretinde bulunan kimseye felaket gelen kimseye verilecek sevâbın aynısı vardır.” (İbn Mâce, Cenaiz: 56) Bu hadis garibtir. Merfu olarak sadece Ali b. Âsım’ın rivâyetiyle bilmekteyiz. Bazı râvîler bu hadisi Muhammed b. Suka’dan aynı senedle mevkuf olarak rivâyet etmişlerdir. Ali b. Âsım’ın ençok imtihan olunduğu konunun bu hadis olduğu söylenir. Hadisçiler bu rivâyetinden dolayı ona öfkelenirler.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Hastalık Ve Değişik Bir Felakete Uğrayan Kimseyi Ziyaret
1095-)
Abdullah b. Amr (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Cuma günü veya Cuma gecesi ölen bir Müslüman’ı, Allah kabir fitnesinden korur.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu hadis garibtir. Senedi muttasıl değildir. Rabia b. Seyf sadece Ebû Abdurrahman el Hubullî vasıtasıyla Abdullah b. Amr’dan rivâyet ediyor. Rabia b. Seyf’in, Abdullah b. Amr’dan hadis duyduğunu bilmiyoruz.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Cuma Günü Veya Gecesi Ölen Kimsenin Durumu
1096-)
Ali b. ebî Tâlib (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisine şöyle buyurmuştur: “Ya Ali! Üç şeyi geciktirme; Vakti girince namazı, hazırlanınca cenazeyi, dengini bulduğun zaman kocasız kadını evlendirmeyi.” (Buhârî, Cenaiz: 51; Müslim, Cenaiz: 16) Bu hadis garibtir. Senedinde de muttasıl olduğunu sanmıyorum.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Cenazenin Bekletilmeyip Çabuk Kaldırılması
1097-)
Ebû Berze (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Her kim çocuğunu kaybeden bir kadına başsağlığı ziyaretinde bulunursa o kimseye Cennet’te bir elbise giydirilir.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu hadis garibtir. Senedi de pek kuvvetli değildir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Cenaze Sahiplerine Başsağlığı Dilemenin Değer Ve Kıymeti
1098-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) cenaze namazını kıldırmak üzere ilk tekbiri getirdi ellerini kaldırdı ve sağ elini sol eli üzerine koydu.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu hadis garibtir. Sadece bu şekliyle bilmekteyiz. İlim adamları bu konuda değişik görüşler ortaya koymuşlardır. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve sonraki dönemlerden pek çok kimse cenaze namazında her tekbirde ellerin kaldırılması görüşündedirler. İbn’ül Mübarek, Şâfii, Ahmed ve İshâk bu görüştedirler. Bazı ilim adamları ise: “Sadece ilk tekbir de eller kaldırılır” derler. Küfeliler ve Sevrî’nin görüşü de böyledir. İbn’ül Mübarek’in cenaze namazı konusundaki şöyle dediği aktarılır: “Cenaze namazında sağ el sol el üzerine bağlanmaz.” Diğer bir kısım alimler ise: “Aynen namazda yapıldığı gibi sağ el sol el üzerine bağlanır.” Ellerin bağlanması bence daha hoştur.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Cenaze Namazı Tekbirlerinde Ellerin Kaldırılıp Bırakılması
1099-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Mü’min ruhu, kafası ve kalbi borcu ödeninceye kadar oraya takılı ve bağlıdır.” (İbn Mâce, Sadakat: 20)
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Mü’minlerin Ruhu, Borcu Ödeninceye Kadar Bağlıdır
1100-)
Yine Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Mü’minin kafası, kalbi, borcu ödeninceye kadar borcuna takılı kalmıştır.” (İbn Mâce, Sadakat: 12) Bu hadis hasen olup birinci hadisten daha sağlamdır.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Mü’minlerin Ruhu, Borcu Ödeninceye Kadar Bağlıdır
1101-)
Ebû Eyyûb (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Dört şey tüm peygamberlerin sünnetlerindendir. Utanma duygusu, güzel koku sürünmek, misvak kullanmak ve evlenmek.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu konuda Osman, Sevbân, İbn Mes’ûd, Âişe, Abdullah b. Amr, Ebû Necîh, Câbir ve Akkâf’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Eyyûb hadisi hasen garibtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Evlenmeyi Teşvik Ve Evlenmenin Değer Ve Kıymeti
1102-)
Mahmûd b. Hıdaş el Bağdadî Abbâd b. Avvam yoluyla Mekhûl, Ebûş Şimal Ebû Eyyûb’tan, Hafs rivâyetinin bir benzerini rivâyet etmiştir. Bu hadis Hüşeym, Muhammed b. Yezîd el Vâsitî ve Ebû Muaviye ve pek çok kimse tarafından Haccac, Mekhûl ve Ebû Eyyûb’den rivâyet edilmiş olup senedinde Ebûş Şimal’i zikretmemişlerdir. Hafs b. Gıyas ve Abbâd b. Avvam hadisi daha sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Evlenmeyi Teşvik Ve Evlenmenin Değer Ve Kıymeti
1103-)
Abdullah b. Mes’ûd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir gün Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber çıkmıştık. Bizler hiçbir şeye gücü yetmeyen gençlerdik bize hitaben buyurdular ki: “Ey gençler grubu, sizden kimin evlenmeye gücü yetiyorsa evlensin çünkü evlilik gözü harama karşı iyi korur. Irz ve namusu da daha koruyucudur. Evlenmeye gücü yetmeyenleriniz ise oruç tutsun çünkü oruç şehveti azaltır.” (Buhârî, Savm: 10; Müslim, Nikah: 1) Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Evlenmeyi Teşvik Ve Evlenmenin Değer Ve Kıymeti
1104-)
Bu hadisin bir benzerini Hasen b. Ali el Hallâl, Abdullah b. Nümeyr vasıtasıyla A’meş ve Umare’den bize aktarılmıştır. Pek çok kimse bu hadisi bu senedle A’meş’den rivâyet etmiştir. Ebû Muaviye ve Muhâribî bu hadisin bir benzerini A’meş’den, İbrahim’den, Alkame’den ve Abdullah b. Mes’ûd’tan bize aktarmışlardır. Her iki hadiste sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Evlenmeyi Teşvik Ve Evlenmenin Değer Ve Kıymeti
1105-)
Semure (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), evlenmemek şeklindeki ruhbanlık modelini yasakladı.” (Nesâî, Nikah: 4) Zeyd b. Ahzem’in rivâyetinde şu fazlalık yer almaktadır: Katâde Ra’d sûresi 38. ayetini okudu: “Hiç şübhesiz senden önce de peygamberler gönderdik onlara da eşler ve çocuklar verdik…” Bu konuda Sa’d, Enes b. Mâlik, Âişe ve İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Semüre hadisi hasen garibtir. Bu hadisi Eş’as b. Abdulmelik; Hasan, Sa’d b. Hişâm ve Âişe’den benzeri şekilde rivâyet etmiştir. Her iki rivâyetinde sahih olduğu söylenir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Ruhbaniyet Evlenmemek İslamda Yoktur
1106-)
Sa’d b. ebî Vakkâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Osman b. Maz’un’un dünyadan el etek çekmek konumundaki, kadınlardan uzak kalmak için yaptığı yemini kabul etmeyip reddetmişti. Eğer ona izin verseydi kendimizi hadım yapardık.” (Buhârî, Nikah: 8; Müslim, Nikah: 1) Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Ruhbaniyet Evlenmemek İslamda Yoktur
1107-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Dinini ve ahlakını beğendiğiniz bir kimse, kızınıza talib olursa onunla kızınızı evlendiriniz. Böyle yapmazsanız yeryüzünde bir fitne ve büyük bir ahlakî bozulma meydana gelecektir.” (İbn Mâce, Nikah: 46; Buhârî, Nikah: 16) Bu konuda Ebû Hatîm el Müzenî ve Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Hüreyre’nin bu hadisinin senedindeki Abdulhamid b. Süleyman konusundaki farklı görüşler olup, Leys b. Sa’d bu hadisi İbn Aclan ve Ebû Hüreyre’den mürsel olarak rivâyet etmiştir. Muhammed diyor ki: Leys’in rivâyeti daha uygun olup Abdulhamid tarafından rivâyet edilen hadis makbul sayılmaz.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Evlendirmede Dindar Olanı Tercih Edin
1108-)
Ebû Hatîm el Müzenî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Dinini ve ahlakını beğendiğiniz bir kimse size dünür olarak gelirse kızınızı ona nikahlayın. Böyle yapmazsanız, yeryüzünde fitne ve bozgunculuk olacaktır.” Ey Allah’ın Rasûlü! Dediler: “Eğer o kimsede mal ve denklik olarak bir eksiklik olursa ne olacak? Buyurdular ki: Üç kere “Dinini ve ahlakını beğendiğiniz size gelirse kızınızı onunla mutlaka nikahlayın.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu hadis hasen garibtir. Ebû Hatîm el Müzenî, Peygamberi görmüş ve sohbet etmiş bir kimse olup bu hadisten başka rivâyetini bilmiyoruz.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Evlendirmede Dindar Olanı Tercih Edin
1109-)
Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Bir kadınla üç özelliğinden dolayı evlenilir; Dini, Malı, ve Güzelliği, sen dindar olanı seçki devamlı bereketler içerisinde olasın.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu konuda Avf b. Mâlik, Âişe, Abdullah b. Amr ve Ebû Saîd’den de hadis rivâyet edilmiştir. Câbir hadisi hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Kadın Hangi Özelliklerden Dolayı Nikahlanır?
1110-)
Muğıre b. Şu’be (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, kendisi bir kadına dünür olmuştu da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ona şöyle buyurdu: “Evleneceğin kadına önceden bak çünkü anlaşabilmeniz ve birbirlerinizi sevebilmeniz için bu gerekli bir şarttır.” (Müslim, Nikah: 12; Buhari, Nikah: 36) konuda Muhammed b. Mesleme, Câbir, Ebû Humeyd ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasendir. Bazı ilim adamları uygulamalarını bu hadisle yaparlar ve evlenecek erkeğin kadının haram olmayan (el ve yüz) yerlerine bakmasında bir sakınca yoktur derler. Ahmed ve İshâk bu kanaattedirler. geçen: “Ahra en yü’deme beyneküma” ifadesinin manası: “Birbirinizi sevebilmeniz için bu gereklidir” demektir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Evlenilecek Kadına Bakılabilir
1111-)
Muhammed b. Hatıb el Cumahî’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Haram olan nikah: “Evlilikle helal olan evlilik arasındaki ayırıcı özellik def çalmak ve duyurmaktır.” (Nesâî, Nikah: 72; Buhârî, Nikah: 49) konuda Âişe, Câbir, Rubeyyi binti Muavviz’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Muhammed b. Hatıb’ın hadisi hasendir. Belc’in adı Yahya b. ebî Süleym’dir. Aynı şekilde İbn Süleym’de denilir. Muhammed b. Hatıb küçük çocuk iken Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’i görmüştür.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Nikah Bölümleri
Konu: Nikahın Gizli Değil İlan Edilerek Yapılması