Sünen-i Tirmizî Hadis Kitabı
1663-)
Imrân b. Husayn (radıyallahü anh)’den rivâyete göre; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Müslümanlardan iki kişi karşılığında müşriklerden bir kişiyi serbest bırakmıştı. (Dârimî, Siyer: 28) Bu hadis hasen sahihtir. Ebû Kılâbe’nin amcası Ebû’l Mühelleb’tir. İsmi Abdurrahman b. Amr’dır. Muaviye b. Amr olduğu da söylenmektedir. Ebû Kılâbe’nin ismi Abdullah b. Zeyd el Cermiy’dir. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve sonrakilerden ilim adamlarının çoğunluğunun uygulaması bu hadise göre olup devlet başkanının esirlerden dilediğini serbest bırakma dilediğini öldürme dilediğini de fidye mukabili salıverme hakkı vardır. Derler. Bazı ilim adamları ise öldürülmelerini fidye almaya tercih ederler. der ki: Kıtal (Muhammed) sûresi 4. ayetinin Bakara sûresi 191. ayetiyle neshedilip hükmünün kaldırıldığı bize ulaşan bilgiler arasındadır. şekilde Hennâd, İbn’ül Mübarek vasıtasıyla Evzâî’den bize hadis rivâyet etmiştir. b. Mansur diyor ki: Ahmed’e: Esir alınan kişinin öldürülmesi mi yoksa fidye alınarak salıverilmesi mi sence daha sevimlidir? Diye sordum. Şöyle cevap verdi: “Fidye vermeye gücü yeterse bunda bir sakınca yoktur öldürüldüğünde de yine bir sakınca yoktur.” İshâk diyor ki: Esirlerin kılıçtan geçirilmesi benim hoşuma gider ama tanınmış biri olursa pek çok kimsenin dikkatini çekmek için gerekenin yapılmasını da severim.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: Siyer Bölümleri
Konu: Esirlerin Öldürülmesi Veya Fidye Alınarak Bırakılması
1664-)
İbn Ömer (radıyallahü anh)’in haber verdiğine göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in savaşlarının birinde bir kadın öldürülmüş olarak bulundu, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bunu çirkin gördü ve kadınlarla çocukların öldürülmesini yasakladı.” (Dârimî, Siyer: 25; Buhârî, Cihâd: 146) konuda Büreyde, Rebah = Rebah b. er Rabî’ de denilir. Esved b. Seri’ İbn Abbâs ve Sa’b b. Cessâme’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahihtir. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve başkalarından bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadise uygundur. Yani çocuk ve kadınların öldürülmesini hoş görmezler. Sûfyân es Sevrî ve Şâfii bunlardandır. Bazı ilim adamları ise geceleyin düşmana baskın yapmaya bu arada kadın ve çocuk öldürülmesine izin vermişlerdir. Ahmed ve İshâk’ın görüşü budur; gece baskın yapmaya izin vermişlerdir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: Siyer Bölümleri
Konu: Savaşta Kadın Ve Çocuklar Öldürülmez
1665-)
Sa’b b. Cessâme (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Ey Allah’ın Rasûlü dedim. Atlarımız müşriklerin kadın ve çocuklarından bir kısmını çiğnedi! Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de; Onlar babalarından bir parçadır.” Buyurdular. (Müslim, Cihâd ve Siyer: 9; Ebû Dâvûd, Cihâd, 111) Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: Siyer Bölümleri
Konu: Savaşta Kadın Ve Çocuklar Öldürülmez
1666-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), bir miktar askerle beraber bizi savaş için gönderdi ve Kureyşten falan ve filanı bulursanız onları ateşte yakın buyurdu.” esnada ise şöyle dedi: Falan ve filanı ateşte yakınız diye emretmiştim fakat ateşle sadece Allah azâb eder, siz onları yakalarsanız öldürünüz. (Buhârî, Cihâd: 148; Dârimî, Siyer: 24) konuda İbn Abbâs, Hamza b. Amr ve Eslemî’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir. İlim adamlarının görüşü de bu hadise göredir. Muhammed b. İshâk bu hadisin senedine Süleyman b. Yesâr ile Ebû Hüreyre arasına bir kimse daha ilave etmiştir. Pek çok kimse Leys’in rivâyeti gibi rivâyet etmektedir. Fakat leys b. Sâd’ın rivâyeti daha sahih ve güzeldir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: Siyer Bölümleri
Konu: Savaşta Düşmanlar Ateşle Yakılarak Azâblandırılamaz
1667-)
Sevbân (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Her kim kibirden, ganimete hainlik etmekten ve borçlanmaktan uzak olarak ölürse; (şirke düşmez ise) mutlaka Cennete girecektir.” (İbn Mâce, Sadaka: 12; Dârimî, Büyü: 52) konuda: Ebû Hüreyre ve Zeyd b. Hâlid el Cühenî’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: Siyer Bölümleri
Konu: Ganimet Mallarına Karşı Hainlik Yapmak
1668-)
Sevbân (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Her kimin ruhu, cesedinden şu üç şeyden uzak olduğu halde ayrılırsa, (şirke düşmemiş ise) mutlaka Cennete girecektir;
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: Siyer Bölümleri
Konu: Ganimet Mallarına Karşı Hainlik Yapmak
1669-)
Ömer b. Hattâb (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e falan kimse şehîd oldu denildi. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de şöyle buyurdu: “Hayır! Ganimet malından aşırdığı bir elbise yüzünden o kişiyi Cehennem’de gördüm.” sonra şöyle buyurdu: “Kalk! Ey Ali, Üç sefer şöyle ilan et: Cennete sadece mümin olanlar girecektir.” (Müslim, İyman: 48) Bu hadis hasen sahih garibtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: Siyer Bölümleri
Konu: Ganimet Mallarına Karşı Hainlik Yapmak
1670-)
Enes (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Ümmü Süleym ve onunla birlikte bazı kadınlarla savaşa katılırdı da onlar su dağıtırlar ve yaralıları tedavi ederlerdi.” (Müslim, Cihâd: 47; Ebû Dâvûd, Cihâd: 32) Bu konuda Rübeyyi’ binti Muavviz’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: Siyer Bölümleri
Konu: Kadınlar Da Bazı Görevler İçin Savaşa Katılabilir
1671-)
Ali (radıyallahü anh)’den rivâyet edilmiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Kisra’nın kendisine gönderdiği hediyeyi kabul etmişti. Devlet başkanları kendisine hediye gönderirlerdi de onları kabul ederdi.” (Ebû Dâvûd, Harac: 33) konuda Câbir’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen garibtir. Süveyr b. ebî Fahîte’nin ismi Saîd b. İlâka’dır. Süveyr; Ebû Cehm künyesiyle anılır.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: Siyer Bölümleri
Konu: Müşriklerin Hediyeleri Kabul Edilir Mi?
1672-)
Iyaz b. Hımar (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e bir adam tarafından bir şey veya bir deve hediye edilmişti de Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), O adama Müslüman oldun mu? Buyurdu, O’da hayır deyince Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), müşriklerin hediyelerini kabul etmem bana yasaklandı buyurdu.” (Ebû Dâvûd, Harac: 33) Bu hadis hasen sahihtir. geçen “Zeb’” kelimesi hediyeler anlamındadır. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den müşriklerin hediyelerini kabul ettiği rivâyet edilmiştir. Bu hadiste ise böyle denmektedir. Muhtemeldir ki önceleri kabul ediyorken sonradan bu yasaklama getirilmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: Siyer Bölümleri
Konu: Müslüman Olmayan Kimselerden Hediye Kabul Edilir Mi?
1673-)
Ebû Bekre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisini sevindiren bir haber aldı mı hemen Allah için secdeye kapanırdı.” (Ebû Dâvûd, Cihâd: 162) Bu hadis hasen garibtir; sadece bu şekilde Bekar b. Abdulaziz’in rivâyetiyle bilmekteyiz. İlim adamlarının çoğunluğunun uygulaması bu hadise göre olup şükür secdesi yapılabilir derler. Bekkar b. Abdulaziz b. ebî Bekre Hadis rivâyeti yönünden orta yollu bir kimsedir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: Siyer Bölümleri
Konu: Şükür Secdesi Hangi Hallerde Yapılır?
1674-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: Kadın bile toplumu için eman verebilir yani Müslümanların faydasına olabilecek şeylerde ve şekilde bazı kimselere güvence verebilir.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) konuda Ümmü Hanî’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen garibtir. Muhammed’e bu hadis hakkında sordum. Bu hadis sahihtir dedi. Kesîr b. Zeyd, Velîd b. Rebah’tan hadis işitmiştir. Velid b. Rebah’ta Ebû Hüreyre’den hadis işitmiştir. Velid hadis rivâyet yönünden orta yollu birisidir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: Siyer Bölümleri
Konu: Emân Güvence Verenin Güvencesi Geçerlidir
1675-)
Ebû Velîd ed Dımışkî, Velid b. Müslim’den naklederek İbn ebî Zi’b.’den Saîd el Makburî’den, Ukeyl b. ebî Tâlib, azâd edilmiş kölesi Ebû Mürre’den, Ümmü Hanî’den rivâyet ederek şöyle demiştir: “Kocamın akrabalarından iki kişiye eman verdim. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Senin eman = güvence verdiğin kimselere bizde eman verdik.” Bu hadis hasen sahihtir. İlim adamlarının uygulaması bu hadise göredir. Kadının eman vermesi de geçerlidir, derler. ve İshâk aynı görüşte olup kadın ve kölenin eman vermesini geçerli görürler. Bu hadis değişik şekillerde de rivâyet edilmiştir. Ebû Mürre=Akîl b. ebî Tâlib’in azâdlı kölesidir. Ümmü Hani’nin de azatlı kölesi olduğu da söylenir, ismi; Yezîd’tir. b. Hattâb’tan rivâyet edildiğine göre kölenin eman vermesi de geçerlidir. Ali b. ebî Tâlib ve Abdullah b. Amr’dan rivâyet edildiğine göre: “Müslümanların zimmeti (emanet) alması ve emaneti koruması birdir, en aşağı konumda olanı bile bu zimmeti temsil eder.” İlim adamlarına göre bu hadisin manası Müslümanlardan birinin verdiği eman = güvence hepsi için geçerlidir. Yani hepsi vermiş gibidir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: Siyer Bölümleri
Konu: Emân Güvence Verenin Güvencesi Geçerlidir
1676-)
Süleym b. Âmir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle diyordu: Muaviye ile Rumlar arasında bir sözleşme vardı. Muaviye bu anlaşma süresi bitmeden önce Rumların ülkesine doğru yola çıkmıştı. Anlaşma süresi sona erince onlara baskın yapacak ve onlarla savaşacaktı, derken; Allahû ekber, hayret size hıyanet değil sözünüzde durmanız gerekir diyerek atın üzerinde veya binitin üzerinde birisi çıkageldi. Bir de baktılar ki bu adam Amr b. Abese imiş Muaviye bu meseleyi kendisine sorunca şöyle dedi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittim şöyle diyordu: “Kimin herhangi bir toplumla arasında bir anlaşma varsa süresi sona erinceye kadar, yada karşılıklı olarak anlaşmayı vaktinden önce bozduklarını birbirlerine bildirmeden önce bu bağı ne yeniden bağlasın ne de çözsün.” Bunun üzerine Muaviye seferden geri döndü. (Ebû Dâvûd, Cihâd: 152) Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: Siyer Bölümleri
Konu: Verilen Söz Ve Yapılan Anlaşmalara Mutlaka Uyulmalıdır
1677-)
İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittim şöyle diyordu: “Her sözünde durmayan kimse için kıyamet gününde bir sancak dikilecektir.” (Müslim, Cihâd: 4; Ebû Dâvûd, Cihâd: 150) Bu konuda Ali, Abdullah b. Mes’ûd, Ebû Saîd el Hudrî ve Enes’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahihtir. Süveyd’in Ebû İshâk’tan, Umâra b. Umeyr’den ve Ali’den rivâyet ettiği “Her sözünde durmayan kimse için bir sancak dikilecektir.” Hadis hakkında sordum da şu cevabı verdi: “Bu hadisin merfu olarak rivâyet edildiğini bilmiyorum.”
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: Siyer Bölümleri
Konu: Verdiği Sözde Durmayanlara Kıyamette Bir Sancak Dikilir
1678-)
Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Hendek savaşında Sa’d b. Muâz yaralanmış ve kol damarlarından biri kopmuştu da Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onu ateşle dağlayarak tedavi etmişti, Sa’d’ın kolu şişmişti. Sonra kanı tekrar bıraktı sonra tekrar dağlayarak tedavi etti fakat eli yine şişmişti Sa’d bu durumu görünce şöyle dedi: “Allah’ım, beni Kurayza’ya karşı yüzümü güldürmeden canımı alma.” Bunun üzerine Sa’d’ın damarından akan kan kesildi, Kurayza oğulları onun hükmüne uymak üzere gelinceye kadar hiçbir damla akmadı sonra Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisine haber gönderdi o da şöyle hüküm verdi: “Erkeklerin öldürülmeleri kadınların sağ bırakılarak Müslümanların kendilerinden çeşitli hizmetlerde yararlanmaları.” Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Bunlar hakkında Allah’ın hükmüne isabet ettin” buyurdu. Bunlar dört yüz kişiydiler bunların öldürülme işlemleri bitirilince Sa’d’ın damarı patladı ve kan kaybından öldü. (Ebû Dâvûd, Tıp: 7; İbn Mâce, Tıp: 24) Bu konuda Ebû Saîd ve Atıyye el Kurazî’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: Siyer Bölümleri
Konu: Hendek Savaşında Sa’d B. Muâz’ın Düşman Güçlerine Karşı Tavrı
1679-)
Semure b. Cündüp (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Müşriklerin yaşlılarını öldürün genç çocukların hayatlarını bağışlayın.” (Ebû Dâvûd, Cihâd: 111) Sakal ve bıyığı bitmemiş çocuk demektir Bu hadis hasen sahih garibtir. b. Ertae, Katâde’den bir benzerini rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: Siyer Bölümleri
Konu: Hendek Savaşında Sa’d B. Muâz’ın Düşman Güçlerine Karşı Tavrı
1680-)
Atıyye el Kurazî (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: “Kurayza savaşı günü Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gösterildik sakal ve bıyığı olanı öldürüyor, sakal ve bıyığı çıkmayanı serbest bırakıyordu. Ben sakal ve bıyığı çıkmamış olanlardandım da beni serbest bırakmıştı.” (Ebû Dâvûd, Hudud: 18; İbn Mâce, Hudud: 4) Bu hadis hasen sahihtir. Bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadise göre olup, sakal bıyık etek koltuk tüylenmesini ergenlik çağı olarak kabul etmişlerdir. Yaşı ve ihtilam olup olmadığı bilinmeyen çocukların ergenlik çağı tüylenmelerinden bilinir demektedirler. Ahmed ve İshâk bunlardandır.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: Siyer Bölümleri
Konu: Hendek Savaşında Sa’d B. Muâz’ın Düşman Güçlerine Karşı Tavrı
1681-)
Amr b. Şuayb (radıyallahü anh)’in dedesinden rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), bir hutbesinde şöyle buyurdu: “Cahiliyye döneminde olsa bile verdiğiniz sözlerde durun yemininizi yerine getirin çünkü İslam bu işte daha fazla titizlik gösterir. İslam’da cahiliye dönemindeki yaptığınız miras ve benzeri sözleşmeler yaparak yenilikler ortaya koymayın.” (Müsned: 2/485) Bu konuda Abdurrahman b. Avf, Ümmü Seleme, Cübeyr b. Mut’ım, Ebû Hüreyre, İbn Abbâs ve Kays b. Âsım’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: Siyer Bölümleri
Konu: Her Dönemde Verilen Sözlerde Durulması Gerektiği
1682-)
Becâle b. Abde (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Münazir Valisi Cez’ b. Muaviye’nin katibi idim, Halife Ömer’den bize şu mektup geldi. Mektupta şöyle yazıyordu: “Vilayetinde bulunan Mecusilerin durumlarını kontrol ve tetkik ederek onlardan cizye vergisi al. Çünkü Abdurrahman b. Avf’ın bana haber verdiğine göre Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Hecer Mecusîlerinden cizye alırdı. (Buhârî, Cizye: 1; Ebû Dâvûd, Haraç: 31) Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: Siyer Bölümleri
Konu: Mecusilerden Cizye Alınması Gerekir
1683-)
Becâle (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ömer, kendisine Abdurrahman b. Avf’ın şu haberi vermesine kadar Mecusîlerden cizye vergisi almazdı o haber şöyleydi: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Hecer Mecusilerinden cizye vergisi almıştı.” Bu hadis buradaki rivâyet edilenden daha uzundur. (Buhârî, Cizye: 1; Dârimî, Siyer: 59)
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: Siyer Bölümleri
Konu: Mecusilerden Cizye Alınması Gerekir
1684-)
Sâib b. Yezîd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Bahreyn Mecusilerinden cizye almıştı. Ömer’de İranlı Mecûsilerden cizye almıştı. Yine Osman da, İranlılardan cizye vergisi almıştı.” (Muvatta, Zekât: 24) hadis hakkında Muhammed’e sordum o da şöyle dedi: Mâlik’in Zührî’den rivâyet ettiği bir hadistir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: Siyer Bölümleri
Konu: Mecusilerden Cizye Alınması Gerekir
1685-)
Ukbe b. Amîr (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Ey Allah’ın Rasûlü! Bazı toplumların yanına uğramaktayız onlar bizi ne misafir ederler nede gereken hakkımızı verirler biz de onlardan zorla almayıp vazgeçiyoruz, ne buyurursunuz? Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: eğer sizi zorla almak durumunda bırakırlarsa onlardan zorla da olsa alın.” (Buhârî, Mezâlim: 18) Bu hadis hasendir. Bu hadisi Leys b. Sa’d, Yezîd b. ebî Habîb’den aynı şekilde rivâyet etmiştir. Bu hadisin manası şudur: Onlar savaşa çıktıklarında yolda uğradıkları değişik toplumlardan para karşılığında bile satın alacak yiyecek bulamazlardı. üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Satmamak suretiyle sizi zorla almak durumunda bırakırlarsa zorla alınız” buyurmuştur. hadislerde böylece tefsir edilmiştir. Ömer b. Hattâb’ın da aynı şekilde emir verdiği rivâyet edilmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: Siyer Bölümleri
Konu: Zimmî Müslümanların İdaresi Altında Yaşayan Kimseler ’den Zorla Birşeyler Alınır Mı?
1686-)
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Mekke fethedildiği gün şöyle buyurmuştur: “Mekke’nin fethedilmesinden sonra Mekke’de İslam ülkesi haline geldiğinden oradan başka yerlere hicret etmek yoktur. Fakat yeryüzünün her tarafını İslamlaştırmak için cihâd ve bu niyet üzere bulunmak vardır. Cihâd için sefere çağrıldığınızda hemen seferber olun.” (Nesâî, Biat: 11; Ebû Dâvûd, Cihâd: 2) Bu konuda Ebû Saîd, Abdullah b. Amr ve Abdullah b. Hubşî’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahihtir. Sûfyân es Sevrî, Mansur b. Mu’temir’den benzeri şekilde bu hadisi rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: Siyer Bölümleri
Konu: Hicret Nereden Nereye Yapılmalıdır?
1687-)
Câbir b. Abdullah (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: Câbir; “Ey Muhammed! O ağacın altında sana bağlı olduklarını bildiren ve senin siyasi otoriteni kabul eden o müminlerden Allah razı olmuştu…” ayeti hakkında şöyle dedi: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e kaçmamak hep yanında olmak üzere siyasi otoritesini kabul edip biat ettik, ölmek üzere biat etmedik.” (Dârimî, Siyer: 10; Nesâî, Biat: 26) Bu konuda Seleme b. Ekvâ’, İbn Ömer, Ubâde ve Cerir b. Abdullah’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis Îsa b. Yunus, Evzâî ve Yahya b. ebî Kesir’den de rivâyet edilmiş olup Yahya: “Câbir b. Abdullah’tan” diyerek başlayıp Ebû Seleme’yi zikretmemiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: Siyer Bölümleri
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’e, Biat Siyâsî Otoritesinin Kabul Edilmesi
1688-)
Yezîd b. Ebû Ubeyd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Seleme b. Ekvâ’a Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e Hudeybiye günü hangi şey üzerine biat edip siyasî otoritesini kabul ettiniz diye sordum “Müslümanca yaşayıp Müslüman olarak ölmeye” dedi. (Nesâî, Biat: 1) hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: Siyer Bölümleri
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’e, Biat Siyâsî Otoritesinin Kabul Edilmesi
1689-)
İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e söylediklerini dinlemek, dinlediklerimizle de yaşayıp itâat etmek üzere biat ederdik ve bize: “Gücünüz yettiği konularda” buyurdu. (Nesâî, Biat: 18) Bu hadis hasen sahihtir. İkisi de mana yönünden aynı olup sahihtir. Şöyle ki: Ashabından bir kısmı; kendisine ölüm üzere biat ederek sağ olduğumuz sürece yanında olacak ve beraber hareket edeceğiz demişlerdir. Diğer bir kısmıda her konuda birlikte olacağız ve kaçmayacağız diye biat etmişlerdir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: Siyer Bölümleri
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’e, Biat Siyâsî Otoritesinin Kabul Edilmesi
1690-)
Câbir b. Abdullah (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile ölüm üzerine değil hiçbir şeyden kaçmamak üzere siyasi otoritesini kabul edip biat etmiştik. (Nesâî, Biat: 18) Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: Siyer Bölümleri
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’e, Biat Siyâsî Otoritesinin Kabul Edilmesi
1691-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: Üç kişi vardır ki Allah onlarla konuşmayacak ceza ve azâbtan temize çıkarmayacak ve onlara acı azâb hazırlayacaktır. “Devlet başkanına biat edip kendisine mal para ve makam verilirse sözünde duran verilmezse sözünde durmayan kimse” (Diğer ikisini Tirmizî saymamıştır.) (Dârimî, Siyer: 10; Nesâî, Biat: 26) Bu hadis hasen sahihtir. İhtilafsız bu iş böylece kabul edile gelmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: Siyer Bölümleri
Konu: Biat = Verdiği Sözde Durmamanın Ağır Cezası
1692-)
Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir köle gelip Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e hicret etmek üzere biat etti. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onun köle olduğunu bilmiyordu. Derken o kölenin efendisi geldi köleyi alıp götürmek istedi. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), o köleyi bana sat buyurdu ve onu iki siyah köle karşılığında satın aldı. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu olaydan sonra köle olup olmadığını sormadan kimseden biat almadı. (Nesâî, Biat: 21) Câbir hadisi hasen garib sahihtir. Sadece Ebû’z Zübeyr’in rivâyetiyle bilmekteyiz.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: Siyer Bölümleri
Konu: Köleler De Her Konuda Biat Edebilir Mi?
1693-)
Ümeyme binti Rukayka (radıyallahü anh)’ın kızından rivâyete göre, şöyle diyor: Bir kısım kadınlarla birlikte Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e biat ettim, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize gücünüz yettiği ve becerebildiğiniz şekilde biatınızı kabul ettim buyurdu. Ben de; Allah ve Rasûlü bize bizden daha merhametlidir dedim. Sonra bizim bu biatımızı kabul et dedim. Sûfyân: Bizimle tek tek Mûsâfaha et demek istiyor dedi. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), şöyle buyurdu. “Benim yüz kadına birlikte konuşmam tek bir kadına konuşmam gibidir.” (Müslim, Imara: 21; Nesâî, Biat: 18) Yezîd bu konuda Âişe, Abdullah b. Ömer ve Esma binti Yezîd’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahihtir. Bu hadisi sadece Muhammed b. Münkedir’in rivâyetiyle bilmekteyiz. es Sevrî, Mâlik b. Enes ve pek çok kimse bu hadisi Muhammed b. Münkedir’den benzeri şekilde rivâyet etmişlerdir. Muhammed’e bu hadis hakkında sordum şöyle dedi: Ümeyme binti Rukayka’yı bu hadisin dışında tanımıyorum Ümeyme isimli başka bir kadın râvî daha vardır ki Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den bazı hadisler rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: Siyer Bölümleri
Konu: Kadınlar Nasıl Biat Ederler?
1694-)
Berâ (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: “Kendi aramızda Bedir savaşına katılan kimselerin sayısını konuşur ve Tâlut’un adamlarının sayısı kadar yani üçyüz onüç olduğunu söylerdik.” (Buhârî, Meğazi: 6) Bu hadis hasen sahihtir. Sevrî ve başkaları bu hadisi Ebû İshâk’tan rivâyet etmişlerdir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: Siyer Bölümleri
Konu: Bedir Savaşına Katılan Asker Sayısı Ne Kadardı?
1695-)
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Abdulkays heyetine şöyle dedi: “Size ganimet olarak elde ettiğiniz şeyin beşte birini vermenizi emrediyorum…” Bu hadis buradakinden biraz daha uzundur. (Ebû Dâvûd, Harac: 19) Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: Siyer Bölümleri
Konu: Ganimetin Beştebiri Allah Ve Rasülü’ne Aittir
1696-)
Bu hadisi Kuteybe, Hammad b. Zeyd’den, Ebû Cemre’den ve İbn Abbâs’tan benzeri şekilde bize rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: Siyer Bölümleri
Konu: Ganimetin Beştebiri Allah Ve Rasülü’ne Aittir
1697-)
Rafi’ b. Hadîc (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile bir savaşta idik insanlardan ayağına çabuk olanlar ilerlediler ganimetlerden bir şeyler alıp pişirmeye başladılar. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) askerin son gurubunda idi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), yemek pişirilen kapların yanından geçti ve emri üzerine bu kaplar dökülüp boşaltıldı sonra askerler arasında ganimeti taksim etti bir deveyi on koyuna eşit tuttu.” (İbn Mâce, Edahî: 6)
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: Siyer Bölümleri
Konu: Savaşta Da Çapulculuk Ve Yağmalamak Yasaktır
1698-)
Sûfyân es Sevrî, babasından, Abaye’den, Dedesinden, Rafî’ b. Hadîç’den bu hadisi rivâyet etmiş olup “babasından” dememiştir. Aynı şekilde Mahmûd b. Gaylân, Vekî’den, Sûfyân’dan rivâyet etmiş olup bu daha sahihtir. Bu konuda Sa’lebe b. Hakem, Enes, Ebû Reyhane, Ebû’d Derdâ ve Abdurrahman b. Semure, Zeyd b. Hâlid, Câbir, Ebû Hüreyre ve Ebû Eyyûb’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Bu rivâyet daha sahihtir. Abaye b. Rifâa, dedesi Rafî’ b. Hadîç’den hadis dinlemiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: Siyer Bölümleri
Konu: Savaşta Da Çapulculuk Ve Yağmalamak Yasaktır
1699-)
Enes (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Herkim çapulculuk yağmalama yaparsa bizden değildir.” (İbn Mâce, Edahî: 16) Bu Enes hadisi hasen sahih garibtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: Siyer Bölümleri
Konu: Savaşta Da Çapulculuk Ve Yağmalamak Yasaktır
1700-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Yahudi ve Hıristiyanlara önce siz selam vermeyin yolda onlardan biriyle karşılaşırsanız onları yolun en zor ve en dar yerinden geçmeye zorlayınız.” (Müslim, Selam: 4) Bu konuda İbn Ömer, Enes ve Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in arkadaşı Ebû Basra el Gıfârî’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: Siyer Bölümleri
Konu: Ehli Kitap Denilen Yahudi Ve Hıristiyanlara Nasıl Selam Verilir?
1701-)
İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: Yahudilerden biri size selam verdiğinde mutlaka şöyle selam verirler: “Es-Sâmü aleyke = geberesiceler, her türlü kötülük ve zehir size olsun. Siz de “ve aleyke” senin başına demek suretiyle onların selamlarını alınız. (Müslim, Selam: 4) Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: Siyer Bölümleri
Konu: Ehli Kitap Denilen Yahudi Ve Hıristiyanlara Nasıl Selam Verilir?
1702-)
Cerir b. Abdullah (radıyallahü anh)’den rivâyet edilmiştir. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Has’am kabilesine bir müfreze gönderdi. Orada bulunan insanlardan bir kısmı Müslüman olduklarını bildirip kendilerini korumak için secdeye kapandılarsa da müfreze öldürme işinde acele ederek onları da öldürdüler. Durum Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e ulaşınca onlardan her biri için yarım diyet ödenmesini emretti ve: “Ben müşrikler içerisinde yaşantısını devam ettiren her Müslüman’dan uzağım” buyurdu. Nedendir? Ey Allah’ın Rasûlü! Dediler. Çünkü onların yaktıkları ateşler birbirinden ayırt edilemez veya müşriklerle Müslümanların ateşleri birbirlerini görmesin yani çok yakın olup uzaktan bu yanan ateşin kimin olduğu belirsiz olur ve yanlışlıkla müşrik yerine Müslüman öldürülür buyurdular. (Ebû Dâvûd, Cihâd: 95)
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: Siyer Bölümleri
Konu: Müşrikler Arasında Müslüman Yaşamamalıdır Hicret Edip Orayı Terketmelidir
1703-)
Hennâd (radıyallahü anh), Abde vasıtasıyla İsmail b. Ebû Hâlid’den, Kays b. Ebî Hâzim’den, Ebû Muaviye hadisinin bir benzerini rivâyet etmiş olup senedinde “Cerir’i” zikretmemiştir. Bu rivâyet daha sahihtir. konuda Semure’den de hadis rivâyet edilmiştir. İsmail’in arkadaşlarının çoğunluğu Kays b. ebî Hazîm’den rivâyet ederek senedinde “Cerir” i zikretmezler. b. Seleme, Haccac b. Ertae’den, İsmail b. ebî Hâlid’den, Kays’tan ve Cerir’den, Muaviye hadisinin bir benzerini rivâyet etmişlerdir. Muhammed’den işittim şöyle diyordu: Sahih olan Kays’ın Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den mürsel olarak yaptığı rivâyettir. Semure b. Cündüp Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den Şöyle rivâyet ediyor: “Müşriklerle aynı bölgede oturmayın onlarla cemaat olmayın veya onlarla evlenmeyin kim onlarla cemaat olur veya evlenirse onlar gibidir.”
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: Siyer Bölümleri
Konu: Müşrikler Arasında Müslüman Yaşamamalıdır Hicret Edip Orayı Terketmelidir
1704-)
Ömer b. Hattâb (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Eğer yaşarsam inşallah Arap yarımadasından Yahudi ve Hıristiyanları mutlaka çıkaracağım.” (Müslim, Cihâd: 21; Ebû Dâvûd, Harac: 21)
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: Siyer Bölümleri
Konu: Yahudi Ve Hıristiyanların Arap Yarımadasından Çıkarılması
1705-)
Ömer b. Hattâb (radıyallahü anh), Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şöyle söylediğini işitmiştir: “Yahudi ve Hıristiyanları, Arap yarımadasından mutlaka çıkaracağım orada sadece Müslümanlar kalacaklardır.” (Müslim, Cihâd: 21; Ebû Dâvûd, Harac: 21) Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: Siyer Bölümleri
Konu: Yahudi Ve Hıristiyanların Arap Yarımadasından Çıkarılması
1706-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Fatıma Ebû Bekir’e gelerek şöyle sordu: Sana kim varis olur? Ailem ve çocuklarım dedi. Fatıma: O halde ben babama niçin varis olamıyorum deyince Ebû Bekir şöyle dedi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i şöyle söylerken işittim: “Biz Peygamberler miras bırakmayız yani bize varis olunmaz.” Fakat Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in baktığı kimselere ben bakacağım onun nafakalarını temin ettiği kimselerin nafakalarını ben temin edeceğim. (Buhârî, Feraiz: 2; Nesâî, Fey taksimi: 1; Müslim, Cihâd: 16) Bu konuda Ömer, Talha, Zübeyr, Abdurrahman b. Avf, Sa’d ve Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir. Hüreyre hadisi bu şekliyle hasen garibtir. Bu hadisi sadece Hammad b. Seleme, Abdulvehhab b. Atâ’ vasıtasıyla Muhammed b. Amr’dan, Ebû Seleme’den, Ebû Hüreyre’den müsned olarak rivâyet ettiler. hadisi Muhammed’e sordum şöyle dedi: Bu hadisi Ebû Hüreyre’den, Ebû Seleme’den, Muhammed b. Amr’dan, Hammad b. Seleme’den başkasının rivâyet ettiğini bilmiyoruz. b. Atâ’, Muhammed b. Amr’dan, Ebû Seleme’den, Ebû Hüreyre’den, Hammad b. Seleme’nin rivâyetine benzer şekilde bu hadisi rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: Siyer Bölümleri
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Bıraktığı Miras Malları Nelerdir?
1707-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Fatıma, Ebû Bekir ve Ömer’in yanına geldi ve Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in mirasından sordu da Ömer ve Ebû Bekir dediler ki: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittik şöyle diyordu: “Biz Peygamberlere mirasçı olunmaz” Fatıma: “Bu konuyu bir daha ikinizle hiç konuşmayacağım” Fatıma, bu konuyu konuşmadan öldü gitti. Ali b. Îsa der ki: “İkinizle konuşmayacağım” sözünün manası miras konusunda ikinizle hiç konuşmayacağım ikiniz de doğru dürüst kimselersiniz demektir. (Müslim, Cihâd: 16; Buahari, Feraiz: 2; Nesâî, Fey Taksimi: 1) hadis değişik bir şekilde Ebû Bekir’den de rivâyet edilmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: Siyer Bölümleri
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Bıraktığı Miras Malları Nelerdir?
1708-)
Mâlik b. Evs b. Hadesân (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ömer b. Hattâb’ın yanına girmiştim. Aynı anda Osman b. Affân, Zübeyr b. Avvam, Abdurrahman b. Avf, Sa’d b. ebî Vakkâs’ta onun yanına gelmişlerdi. Sonra Ali ve Abbâs’ta davacı olarak oraya gelmişlerdi. Ömer bu seçkin kimselere dedi ki Sizden yeri ve göğü kanunlarıyla ayakta tutan Allah rızası için söylemenizi istiyorum. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in: Bizden miras alınmaz biz miras bırakmayız, bizim bıraktığımız her şey sadakadır buyurduğunu biliyor musunuz? Dedi; Onlarda: “Evet” dediler. Bunun üzerine Ömer dedi ki: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) vefat edince Ebû Bekir: Ben Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in halifesiyim ve velisiyim dedi. Sen Abbâs! Ali ile beraber Ebû Bekir’e geldin. Sen kardeşinin oğlundan mirasını istiyorsun o da babasından karısının mirasını istiyordu. Bunun üzerine Ebû Bekir, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şu buyruğunu hatırlattı: “Biz Peygamberler miras bırakmayız bizim bıraktıklarımız sadakadır.” Allah biliyor ki: Ebû Bekir doğru dürüst hakkı bulan ve hakka uyan biri idi. (Müslim, Cihâd: 16; Buhârî, Feraiz: 2) Bu hadis bu şeklinden daha uzuncadır. Bu hadis Mâlik b. enes rivâyeti olarak hasen sahih garibtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: Siyer Bölümleri
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Bıraktığı Miras Malları Nelerdir?
1709-)
Hâris b. Mâlik b. Barsa (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Mekke fethi günü Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şöyle buyurduğunu işittim: “Bu beldeye bu günden sonra kıyamete kadar savaş açılmayacaktır.” (Müslim, Cihâd: 33; Ebû Dâvûd, Harac: 24) Bu konuda İbn Abbâs, Süleyman b. Surad ve Mutî’den de hadis rivâyet edilmiştir. hadis hasen sahitir. Bu hadis Zekeriyya b. ebî Zaide’nin, Şa’bî’den rivâyetidir. Onu sadece bu hadisle bilmekteyiz.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: Siyer Bölümleri
Konu: Mekke Fethinden Sonra Bir Daha Oraya Savaş Açılmaz
1710-)
Numân b. Mukarrin (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte savaşa çıkmıştım; Gün ağarmaya başladığı andan güneş doğuncaya kadar savaşı durdururdu, güneş doğunca savaşı tekrar başlatırdı. Yine gündüz yarı olduğu zamandan başlıyarak güneş batıya kayınca kadar yine durdurur güneş batıya kayınca ikindi vaktine kadar savaşırdı sonra ikindi namazını kılar yine savaşırdı. Numân diyor ki: Bu anlarda zafer rüzgarları esiyor denilir ve müminler orduları için namazlarında dua ederlerdi. (Ebû Dâvûd, Cihâd: 101) Bu hadis Numân b. Mukarrin’den buradakinden daha mevsul bir senedle rivâyet edilmiştir. Katâde Numân b. Mukarrin’e ulaşmamıştır. Numân b. Mukarrin, Ömer’in halifeliği zamanında vefat etmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: Siyer Bölümleri
Konu: Sabah Öğle Ve İkindi Namazları Vakti Savaşta Nasıldır?
1711-)
Ma’kıl b. Yesâr (radıyallahü anh)’den rivâyet edilmiştir. Ömer b. Hattâb Numân b. Mukarrinî, Hürmüzan’a, gönderdi. -Hadis biraz uzuncadır- Numân b. Mukarrin diyor ki: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile savaşta bulundum gündüzün başında savaşmadığı vakit güneş batıya kayma noktasına gelinceye kadar beklerdi ki bu arada rüzgarlar eser ve Allah’tan yardım inerdi. (Ebû Dâvûd, Cihâd: 101) Bu hadis hasen sahihtir. Alkame b. Abdullah, Bekir b. Abdullah el Müzenî’nin kardeşidir. Numân b. Mukarrin, Ömer’in hilafeti döneminde vefat etmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: Siyer Bölümleri
Konu: Sabah Öğle Ve İkindi Namazları Vakti Savaşta Nasıldır?
1712-)
Abdullah b. Mes’ûd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: Uğursuzluk inancı insanı şirke götürür biz Müslümanlarda bu tür saplantılar olmamalıdır. Allah bu tür bozuk saplantıları kendisine güzelce tevekkül edilirse giderir. (Ebû Dâvûd, Tıp: 24; İbn Mâce, Tıp: 43) Bu konuda Ebû Hüreyre, Hâbis et Temim, Âişe, İbn Ömer ve Sa’d tan da hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahihtir. Bu hadisi sadece Seleme b. Küheyl’in rivâyetiyle bilmekteyiz. Aynı şekilde Seleme’den bu hadisi rivâyet etmiştir. Muhammed b. İsmail’den işittim şöyle diyordu: Süleyman b. harb bu hadis hakkında şöyle derdi: Hadiste geçen “Vema minna…” bana göre Abdullah b. Mes’ûd’un kendi sözüdür.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: Siyer Bölümleri
Konu: Uğursuzluk İnancının İslamda Yeri Yoktur