Sünen-i Tirmizî Hadis Kitabı
962-)
Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), bir ihram ve bir niyet ile Haccı Kıran yaptı hac ve umresi için tek bir tavaf yaptı.” (Nesâî, Menasik: 144; Ebû Dâvûd, Menasik: 53) konuda İbn Ömer ve İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Câbir hadisi hasen sahihtir. Sahabe ve tabiinden bazı ilim adamları uygulamalarını bu hadisle yaparlar ve derler ki: Haccı Kıran yapan kimse umresi ve haccı için tek tavaf yapar. Şâfii, Ahmed ve İshâk bu görüştedir. Sahabe ve tabiin döneminden bazı ilim adamları ise: “İki tavaf ve iki sa'y yapar” derler. Sûfyân es Sevrî ve Küfelilerin görüşü böyledir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Rasûlüllah Hac Ve Umrenin Tavafını Tek Tavafla Yaptı
963-)
İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Her kim hac ve umreyi bir niyetle yapmaya niyet eder ve ihrama girerse ihramdan çıkıncaya kadar her ikisi için de bir tavaf ve bir sa'y yapması yeterlidir.” (İbn Mâce, Menasik: 39; Buhârî, Hac: 77) Bu hadis hasen sahih garibtir. Pek çok kişi bu hadisi Ubeydullah b. Ömer’den rivâyet ediyor ve hadisin senedini Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e kadar ulaştırmıyorlar ki. O rivâyet daha sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Rasûlüllah Hac Ve Umrenin Tavafını Tek Tavafla Yaptı
964-)
Alâ b. Hadramî (radıyallahü anh)’den merfu olarak rivâyet edildiğine göre: (Mekke fethedilmeden önce) “Medîne’ye hicret edip de hac yapan kimseler hac ibadetlerini bitirdikten sonra Mekke’de üç gün kalabilirler.” (Müslim, Hac: 81) Bu hadis hasen sahihtir. sened ile başka şekilde de merfu olarak rivâyet edilmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Minâ Dönüşü Mekke’de Üç Gün Kalabilir
965-)
İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir savaştan veya hacdan veya bir umreden dönüşünde bir dağ eteğine veya bir bayıra çıktığında üç defa tekbir alır ve şöyle dua ederdi: “Allah’tan başka gerçek ilah yok tek olarak O var, O’nun ortağı yok, mülk ve saltanat onundur. Her türlü eksiksiz övgüler ona mahsustur ve onun her şeye gücü yeter. Allah’a döneriz daima tevbe eder, kulluğumuzu daima ona yaparız. Seyahat edenler, secde edenler! Rabbimize hamd edenleriz. Allah verdiği sözde doğru ve gerçekleştirendir. Kuluna yardım eden ve tek başına tüm küfür ordularını yok edendir.” (Buhârî, Cihad: 132; Müslim, Hac: 76) konuda Berâ, Enes ve Câbir’den de hadis rivâyet edilmiştir. İbn Ömer hadisi hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Hac Ve Umre Dönüşünde Yapılacak Dua
966-)
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber bir yolculukta idik ihramlı iken deveden düşüp boynu kırılarak ölen bir adam gördü ve şöyle buyurdu: “Onu su ve sidr ile yıkayın iki parça olan ihramıyla kefenleyin başını da örtmeyin çünkü o kıyamet günü ihramlı olarak ve telbiye getirerek diriltilecektir.” (Buhârî, Cezaus Sayd: 31; Müslim, Hac: 14) Bu hadis hasen sahihtir. Bazı ilim adamları uygulamalarını bu hadisle yaparlar. Sûfyân es Sevrî, Şâfii, Ahmed ve İshâk bunlardandır. Bazı ilim adamları ise: İhramlı kimse ölünce ihramın geçerliliği kalmaz ihramlı olmayan kimseye yapılan işlemler yapılır, derler.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: İhramlı Durumda Ölen Nasıl Defnedilir?
967-)
Nübeyh b. Vehb (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Ömer b. Ubeydullah b. Ma'mer ihramlıyken gözlerinden rahatsızlandı ve Ebân b. Osman’a sordu o da: Acı olan göz tedavisinde kullanılan sabır çekinmesini (sürme çeker gibi) tavsiye etmiş ve Osman b. Affân’ın bu durumu Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den bize aktardığını bildirmiştir. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gözünden rahatsız olana “sabır çekmesini” emretmişti. (Müslim, Hac: 12) Bu hadis hasen sahihtir. İlim adamları uygulamalarını bu hadisle yaparlar ve ihramlının içersinde güzel koku bulunmayan herhangi bir ilaçla tedavi görmesinde bir sakınca görmezler.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: İhramlı Kimse Hastalanırsa Tedavi Olabilir Mi?
968-)
Ka'b b. Ucre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Hudeybiye’de Mekke’ye girmeden önce ihramlıyken tencere altında ateş yakarken ve bitler yüzüne dökülürken ona uğradı ve “Başındaki haşereler sana zarar vermiyor mu? Ka'b: “Evet” dedi. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem); “Tıraş ol, altı fakire bir farak sadaka ver. -Farak üç ölçek hububat alan bir ölçü birimidir.- “Veya üç gün oruç tut veya bir kurban kes.” İbn ebî Nüceyh: “Bir koyun kes” diye rivâyet etmiştir. (Müslim, Hac: 10; İbn Mâce, Menasik: 86) Bu hadis hasen sahihtir. Sahabe ve tabiin döneminden bazı ilim adamları uygulamalarını bu hadise göre yaparlar. İhramlı tıraş olur veya ihramlı iken giyilmemesi gereken bir elbise giyerse veya güzel koku sürünürse; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den rivâyet edildiği şekilde keffâret gerekir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: İharamlı İken Tıraş Olan Kimsenin Cezası Nedir?
969-)
Beddah b. Adıy (radıyallahü anh)’in babasından rivâyete göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) çobanların bir gün şeytan taşlamalarını bir gün de hayvanlarının başında kalmalarına izin verdi.” (Ebû Dâvûd, Menasik: 77; Nesâî, Menasik: 225) İbn Uyeyne de aynı şekilde rivâyet etmiştir. Mâlik b. Enes ise, Abdullah b. ebî Bekir’den, babasından, Ebûl Beddah b. Âsım b. Adiyy’den ve babasından rivâyet ediyor ki Mâlik’in rivâyeti daha sahihtir. İlim adamlarından bir kısmı çobanların bir gün taşlayıp bir gün bırakmalarına izin vermişlerdir. Şâfii bunlardandır.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Çoban Ve Benzeri İşlerde Çalışanların Şeytan Taşlamaları
970-)
Âsım b. Adiyy (radıyallahü anh)’in babasından rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), çobanların Minâ’da gecelemeyi bırakıp bayramın birinci günü şeytanı taşlamalarını sonraki taşlamaları da bir araya getirerek değişik bir günde yapmalarına izin vermiştir.” diyor ki: Abdullah b. ebî Bekir’in şöyle söylediğini sanıyorum: “İlk günde taşlarlar nefr gününde ise diğerlerini taşlarlar.” (Ebû Dâvûd, Menasik: 77; Nesâî, Menasik: 225) Bu hadis hasen sahihtir. İbn Uyeyne’nin Abdullah b. ebî Bekir’den rivâyetinden daha sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Çoban Ve Benzeri İşlerde Çalışanların Şeytan Taşlamaları
971-)
Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: Ali, Yemen’den Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına geldi ve hangi niyetle ihrama girdin dedi. Ali de dedi ki: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hangi niyetle ihrama girdiyse ben de o niyetle girdim” dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de: “Kurbanımı yanımda getirmiş olmasaydım ben de ihramdan çıkardım” buyurdular. (Buhârî, Hac: 32; Müslim, Hac: 34) Bu hadis bu yönüyle hasen sahih garibtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Başkasının Niyetine Bağlanarak İhrama Girilebilir Mi?
972-)
Ali (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e Hacc’ül Ekber hangi gündür? Diye sordum; “Bayramın ilk günüdür” buyurdular. (Tirmizî rivâyet etmiştir.)
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Hacc’ül Ekber Ne Demektir?
973-)
Yine Ali (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Hacc’ül Ekber günü Kurban bayramının birinci günüdür.” (Nesâî, Menasik: 134) Ali bu hadisi merfu olarak değil kendi sözü olarak aktarmıştır ki öncekinden daha sahihtir. İbn Uyeyne’nin bu hadisi mevkuf olarak rivâyet etmesi, Muhammed b. İshâk’ın, merfu olarak rivâyetinden daha sahihtir. Pek çok hadis hafızı bu hadisi Ebû İshâk’tan, Hâris’den, Ali’den mevkuf olarak bize aktarmışlardır. Yine Şu’be Ebû İshâk’tan, Abdullah b. Mürre’den, Hâris’den ve Ali’den mevkuf olarak rivâyet etmişlerdir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Hacc’ül Ekber Ne Demektir?
974-)
Ubeyd b. Umeyr (radıyallahü anh)’ın babasından rivâyete göre: İbn Ömer; Ka’be’nin, Hacer-ül Esved ve Rükn-ü Yemanî denilen köşelerine gelince oralara el sürebilmek için aşırı bir gayret ederdi. Bunun üzerine Ey Ebû Abdurrahman dedim; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından iki rükne karşı el sürebilmek için aşırı gayret ediyorsun nedendir acaba? Ömer dediki: Öyle yapıyorsam şunu iyi bil ki; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittim; “Onlara el sürmek günahlara keffarettir” buyurdu. Yine ondan işittim: “Kim, Ka’be’yi yedi defa tavaf edip bunu güzelce yaparsa bir köleyi hürriyetine kavuşturmuş gibi sevap kazanır.” Yine ondan işittim: “Her kim Ka’be’yi tavaf esnasında attığı her bir adım sebebiyle Allah, bir günahını siler ve bir sevap yazar” buyurdu. (Nesâî, Menasik: 149) Hammad b. Zeyd, Atâ b. Sâib’den, İbn Ubeyd b. Umeyr’den, İbn Ömer’den benzeri şekilde de rivâyet etmiştir. Fakat bu rivâyetinde “babasından” dememiştir. Bu hadis hasendir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Hacer-ül Esved’le Rükn-ü Yemanî’yi Selamlamanın Değeri Ve Kıymeti
975-)
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Ka’be etrafında tavaf etmek namaz kılmak gibidir ancak tavafta konuşabilirsiniz. Her kim tavaf esnasında konuşacaksa hayırlı şeyler konuşsun.” (Nesâî, Menasik: 135; Buhârî, Hac: 65) Bu hadis İbn Tavus ve başkaları tarafından, Tavus’tan ve İbn Abbâs’tan mevkuf olarak rivâyet edilmiş olup sadece Atâ b. Sâib’in rivâyetiyle merfu olarak bilmekteyiz. İlim adamlarının çoğunluğu uygulamalarını bu hadisle yaparlar ve: “Zaruret olmadıkça tavaf anında konuşulmamasını Allah’ı zikretmek ve ilim öğrenmek gibi konuların konuşulmasını müstehab görmektedirler.”
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Tavaf Yapılırken Konuşulur Mu?
976-)
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Hacer-ül Esved hakkında şöyle buyurmuştur: “Allah kıyamet günü Hacer-ül Esved’i mahşer yerine getirecektir, ve onun iki gözü olacak onlarla görecek bir dili olacak onunla konuşacak ve kendisine istilam edenlere şâhidlik yapacaktır.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu hadis hasendir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Hacer-ül Esved Kıyamette Şâhidlik Yapacak Mıdır?
977-)
İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ihramlı iken içerisine koku karıştırılmamış zeytin yağı ile yağlanırdı.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Güzel koku karıştırılmış demektir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: İhramlı Kimse Yağ Sürünebilir Mi?
978-)
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyet edilmiştir: “Âişe, zemzem suyunu hac günlerinde yanında bulundurur ve Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in de yanında taşıdığını haber verirdi.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu hadis hasen garibtir. Sadece bu şekliyle biliyoruz.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Hac Günlerinde Kişinin Zemzem Suyunu Yanında Taşıması
979-)
Abdulaziz b. Rüfey (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Enes b. Mâlik’e Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den duyup gördüğün bazı şeylerden bana bahset dedim. “Zilhiccenin sekizinci günü öğle namazını nerede kıldı? Dedi ki: “Minâ’da. Minâ’dan dağılma günü ikindi namazını nerede kıldı? Dedim. “Ebtah” ta dedi ve sonra şöyle devam etti: “Hac görevlerini yaptıracak olan yetkilinin yaptığı gibi yap.” (Buhârî, Hac: 58; Müslim, Hac: 12) Bu hadis hasen sahihtir. Sevrî’den İshâk b. Yusuf el Ezrak’ın rivâyeti olarak ta garibtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’den Bazı Hac Görevlerini Nerede Yaptığı
980-)
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Mü’min bir kişiye bir diken batsa veya başına daha büyük bir musibet gelse Allah o yüzden o kulun bir hatasını siler ve derecesini de yükseltir.” (Müslim, bir Sıla: 14; Buhârî, Merda: 1) Bu konuda Sa’d b. ebî Vakkâs, Ebû Ubeyde b. Cerrâh, Ebû Hüreyre, Ebû Ümâme, Ebû Saîd, Enes, Abdullah b. Amr, Esed b. Kürz, Câbir b. Abdillah, Abdurrahman b. Ezher ve Ebû Mûsâ’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Âişe hadisi hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Hastalıklarımız Bize Sevap Kazandırır Mı?
981-)
Ebû Saîd el Hudrî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Mü’min bir kişiye dokunan yorgunluk, üzüntü, hastalık ve kendisini üzecek her şeyden dolayı Allah onun bir kısım günahlarını silip örter.” (Buhârî, Merda: 1; Müslim, Birr ve Sıla: 14) Bu konuda bu hadis hasendir. Carud’tan işittim Veki’den naklederek şöyle diyordu: Kederlenmenin günahlara keffâret olduğu ancak bu hadisle duyulmuş oldu. Bazı kimseler bu hadisi Atâ b. Yesâr ve Ebû Hüreyre’den de rivâyet etmişlerdir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Hastalıklarımız Bize Sevap Kazandırır Mı?
982-)
Sevbân (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Müslüman, Müslüman kardeşine hasta ziyaretinde bulunduğu vakit Cennet bahçelerinde meyve topluyor demektir.” (Buhârî, Merda: 4) konuda Ali, Ebû Mûsâ, Berâ, Ebû Hüreyre, Enes ve Câbir’den de hadis rivâyet edilmiştir. Sevbân hadisi hasen sahihtir. Ebû Gıfâr ve Âsım el Ahvel bu hadisi Ebû Kılâbe’den, Ebûl Eş’as’tan, Ebû Esma’dan ve Sevbân’dan benzeri şekilde rivâyet etmişlerdir. işittim diyordu ki: Kim bu hadisi Ebûl Eş’as ve Ebû Esma’dan rivâyet ederse o rivâyet daha sahihtir. diyor ki: Ebû Kılâbe’nin bu hadisten başka tüm rivâyetleri Ebû Esma’dan olup, bence bu hadisi de Ebûl Eş’as ve Ebû Esma’dan olup bence bu hadisi de Ebûl Eş’as ve Ebû Esma’dan rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Hasta Ziyaret Etmenin Sevâbı
983-)
Sevbân (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den bu hadisin bir benzeri rivâyet edilmiş olup şu ilave vardır: “Cennetin hırfesi nedir?” Buyurdular ki: “Cennet meyvelerini toplamak demektir.” (Buhârî, Merda: 4)
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Hasta Ziyaret Etmenin Sevâbı
984-)
Ahmed b. Abde ed Dabbî, Hammad b. Zeyd, Eyyûb, Ebû Kılâbe, Ebû Esma ve Sevbân yoluyla Hâlid’in hadisinin bir benzerini bize rivâyet etmişler ve “Ebûl Eş’as” ismini zikretmemişlerdir. Bazıları da Hammad b. Zeyd diyerek rivâyet edip hadisi Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e kadar çıkarırlar.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Hasta Ziyaret Etmenin Sevâbı
985-)
Süveyr (radıyallahü anh)’in babasından rivâyete göre, şöyle demiştir: Ali, elimden tuttu ve haydi beraberce oğlum Hüseyin’e hastalık ziyaretinde bulunalım dedi. Bir de baktık ki Ebû Mûsâ’da orada Ali (radıyallahü anh)’a dedi ki: “Ey Ebû Mûsâ normal ziyaret maksadıyla mı geldin yoksa hasta ziyareti için mi?” Ebû Mûsâ: “Hayır hasta ziyareti için geldim deyince; Ali dedi ki: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den duydum şöyle buyurmuştu: “Bir Müslüman diğer bir Müslüman’ı hastalandığında sabahleyin ziyarette bulunursa yetmiş bin melek akşama kadar o kimsenin bağışlanmasına dua ederler. Eğer akşam vakti ziyaret ederse yine yetmiş bin melek o kimseye sabaha kadar bağışlanması için dua ederler ve o kimse için Cennet’te hazırlanmış meyveler vardır.” (Ebû Dâvûd, Cenaiz: 3; İbn Mâce, Cenaiz: 2) Bu hadis hasen garibtir. Bu hadis değişik bir şekilde Ali’den rivâyet edilmiş olup kimi râvîler mevkuf olarak rivâyet ederek merfu hale getirmemişlerdir. Ebû Fahite’nin ismi Saîd b. Ilâka’dır.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Hasta Ziyaret Etmenin Sevâbı
986-)
Hârise b. Mudarrib (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Karnına ateşle dağlama yaptıran Habbab’ın yanına varmıştım. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından benim kadar bela ve sıkıntıyla karşılaşan kimse bilmiyorum. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında bir dirhem bulamaz idim. Şimdi ise evimin bir köşesinde kırk bin dirhemim var. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize yasaklamamış olsaydı veya ölümü arzu etmeyi yasaklamamış olsaydı; çektiğim sıkıntılardan dolayı ölmeyi arzu ederdim.” (Buhârî, Merda: 19; Müslim, Zikr Dua: 4) Bu konuda Enes, Ebû Hüreyre ve Câbir’den de hadis rivâyet edilmiştir. Habbab hadisi hasen sahihtir. Enes b. Mâlik’den şu şekilde de rivâyet edilmiştir: “Sizden biriniz başına gelen bir sıkıntıdan dolayı ölmeyi arzu etmesin ve Allah’ım yaşamak hakkımda hayırlıysa beni yaşat; ölüm hakkımda hayırlı ise beni öldür” desin.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Ölüm Temenni Edilmemeli
987-)
Aynı şekilde Ali b. Hucr (radıyallahü anh); İsmail b. İbrahim’den ve Abdulaziz b. Suheyb’den ve Enes b. Mâlik’den benzeri bir hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Ölüm Temenni Edilmemeli
988-)
Ebû Saîd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Cibril, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e geldi ve “Ey Muhammed hasta mısın? Bir şikayetin var mı? dedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’de “Evet” deyince; Cibril: “Allah’ın adıy ila sana zarar veren her şeyden her şahıs ve hased eden her gözden, senin korunmanı isterim. Yine Allah’ın ismiyle senin korunmanı isterim. Allah sana şifalar versin” diye dua etti ve böylece dua edilmesini öğretmiş oldu. (İbn Mâce, Tıp: 36)
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Hasta Ziyaretinde Hastaya Dua Okunur Mu?
989-)
Abdulaziz b. Suheyb (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Ben ve Sabit, Enes’in yanına gitmiştik. Sabit dedi ki: “Ey Ebû Hamza biraz rahatsızım” Bunun üzerine Enes: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in okuduğu şekilde sana okuyayım mı? Sabit’te “Evet” dedi. Bunun üzerine Enes: “Allah’ım, ey insanların Rabbi, hastalık ve sıkıntıların gidericisi şifa ver sen şifa verensin senden başka şifa veren yoktur, öyle bir şifa ki hiçbir hastalık bırakmasın” duasını yaptı. (Buhârî, Merda: 20; Ebû Dâvûd, Tıp: 19) Bu konuda Enes ve Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Saîd hadisi hasen sahihtir. Bu hadis hakkında Ebû Zür’a’ya şöyle sordum: Abdulaziz’in, Ebû Nadre’den ve Ebû Saîd’den rivâyeti mi yoksa Abdulaziz’in, Enes’den rivâyeti mi daha sahihtir. Dedi ki: İkisi de sahihtir. bu hadis: Abdussamed b. Abdulvaris’in babasından, Abdulaziz b. Suheyb’den, Ebû Nadre, Ebû Saîd, Abdulaziz b. Suheyb ve Enes’den de rivâyet edilmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Hasta Ziyaretinde Hastaya Dua Okunur Mu?
990-)
İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Vasiyet edebilecek kadar malı bulunan bir kimsenin vasiyeti yanında yazılı bulunmaksızın iki gece bile geçirmesi caiz olmaz.” (Buhârî, Vesaya: 1; Müslim, Vasıyye: 1) Ömer hadisi hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Vasiyyet Etmenin Tavsiye Edilmesi
991-)
Sa’d b. Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hasta iken ziyaretime geldi ve dedi ki: “Malların konusunda vasiyetin varmı?” “Evet” dedim. “Ne kadarını?” buyurdu. Ben de: “Tüm malımı Allah yolunda vakfettim” dedim. Bu sefer: “Çocuklarına ne bıraktın?” buyurdu. Ben de: “Onlar zengin ve bolluk içindedirler” dedim. O’da: “Onda birini vasiyet et” buyurdu. Sa’d diyor ki: “Bu konuda daha fazlasını vasiyet edebilmek için direttim sonunda; “Üçte birini vasiyet et, üçte birde çoktur” buyurdular. (Müslim, Vasıyye: 1; Buhârî, Vasiyet: 3) Abdurrahman şöyle diyor: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in üçte bir de çoktur buyurmasından dolayı biz üçte birin altına inmesini müstehab görürüz. Bu konuda İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Sa’d hadisi hasen sahihtir. Değişik şekillerde de rivâyet edilmiştir; “Üçte biride çoktur” veya “Üçte biride büyüktür” şeklinde de rivâyet edilmiştir. İlim adamları uygulamalarını bu hadisle yaparlar, üçte birinden fazlasının vasıyyet edilmemesi görüşündedirler. Üçte birinin altına inmesini müstehab görürler. “Sûfyân es Sevrî diyor ki: Alimlerimiz vasiyetin dörtte bire inmeksizin beşte bir olarak yapılmasını müstehab görürler veya üçte bire varmaksızın dörtte bir vasiyyeti de hoş karşılamışlardır. Her kim malının üçte birini vasiyet etmişse başka da vasiyet için bir şey bırakmamış demektir. Ancak üçte biri vasiyet etmesi caizdir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Malın Ne Kadarı Allah Yolunda Vasiyyet Edilebilir?
992-)
Ebû Saîd el Hudrî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Ölecek durumdaki hastalarınıza; “Lailahe illallah” sözünü söylemelerini telkin ediniz.” (Müslim, Cenaiz: 1; Ebû Dâvûd, Cenaiz: 15) Bu konuda Ebû Hüreyre, Ümmü Seleme, Âişe, Câbir ve Talha b. Ubeydullah’ın karısı Su’da el Mürriye’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Saîd hadisi hasen garib sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Ölüm Anında Hastaya Telkin Ve Dua Edilmesi
993-)
Ümmü Seleme (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize şöyle buyurdu: “Hasta veya ölecek bir kimseye geldiğinizde hayır söyleyin çünkü melekler sizin söyleyeceklerinize Amin diyeceklerdir.” Ümmü Seleme dedi ki: Kocam Ebû Seleme öldüğünde Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e geldim ve Ebû Seleme öldü dedim. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de şöyle de buyurdular: “Allah’ım beni ve onu affet ve bana ondan daha hayırlısını ver.” Ben de aynen söyledim ve Allah ölen kocamdan daha hayırlısı olan Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i bana eş olarak verdi. (Müslim, Cenaiz: 2; Ebû Dâvûd, Cenaiz: 15) Selemenin oğlu Ebû Vâil el Esedî’dir. Ümmü Seleme hadisi hasen sahihtir. Ölüm anında hastaya Lailahe illallah kelimesini telkin etmek müstehabtır. Bazı ilim adamları: “Ölecek kimse bu sözü bir sefer söyler ve konuşmazsa fazla ısrar etmek gerekmez.” Abdullah b. Mübarek’den rivâyet edilmiştir. Kendi ölüm hastalığında iken bir adam Lailahe illallah sözünü telkin etti ve ısrarlı davrandı. Bunun üzerine Abdullah dedi ki: Bir sefer söylediğim vakit başka söz söylemediğim sürece ben o söylediğim şey üzerinde sayılırım. Abdullah’ın bu sözünün manası şöyle olmalıdır. “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in son sözü Lailahe ilallah olan Cennete girer” sözünü kastediyor olmalıdır.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Ölüm Anında Hastaya Telkin Ve Dua Edilmesi
994-)
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ölüm anında yanında idim yanında içinde su bulunan bir su kabı vardı, elini o kabın içerisine daldırıp yüzünü siliyor ve şöyle diyordu: “Allah’ım ölüm sancılarından ve ölümün şiddetinden dolayı bana yardım et.” (İbn Mâce, Cenaiz: 64) Bu hadis hasen garibtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Ölüm Anındaki Zorluklar
995-)
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ölümündeki şahid olduğum ağır durumdan dolayı hiç kimseye kolay ölümünden dolayı gıbta etmem.” (Nesâî, Cenaiz: 6) Ebû Zür’a’ya bu hadis hakkında sordum ve şöyle dedim: Abdurrahman b. Alâ kimdir? Dedi ki: O Leccâc’ın oğlu Alâ’dır. O bu şekilde bilinir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Ölüm Anındaki Zorluklar
996-)
Alkame (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Abdullah b. Mes’ûd’tan işittim şöyle diyordu: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittim şöyle buyurmuştu: “Mü’min alnı terleyerek ve sıkıntılı olarak ruhunu teslim eder ve ölür. Eşek ölümü gibi, ölümü sevmem.” Kendisine şöyle denildi: Eşek ölümü ne demektir? “Ansızın ve çabucak ölümdür” buyurdular. (Tirmizî rivâyet etmiştir.)
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Ölüm Anındaki Zorluklar
997-)
Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Gece ve gündüz boyunca kulun işlediği amelleri muhafaza eden ve Allah’a sunan meleklerin bu sahifenin başında ve sonunda bir hayır varsa Allah şöyle buyurur: Ben bu kulumun bu sahifenin her tarafındaki günahlarını bağışladım.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.)
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Bab
998-)
Abdullah b. Büreyde (radıyallahü anh)’in babasından rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Mü’min ölümün şiddetinden veya Allah’ın bağışlamasına karşı mahcup oluşundan dolayı alnı terleyerek ölür.” (Nesâî, Cenaiz: 5; İbn Mâce, Cenaiz: 5) Bu konuda İbn Mes’ûd’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasendir. Bazı ilim adamları Katâde’nin, Abdullah b. Büreyde’den hadis işittiğini bilmiyoruz diyorlar.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Mü’min Alın Teri Çıkararak Ölür
999-)
Enes (radıyallahü anh)‘den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ölmek üzere olan bir gencin yanına girdi ve: “Kendini nasıl buluyorsun?” diye sordu. Genç: “Ey Allah’ın Rasûlü! Allah’a yemin ederim ki Allah’ın bağışlamasını umuyor günahlarımdan da korkuyorum” dedi. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Böyle zamanlarda Allah, kulun kalbine gelen bu iki şeyden umduğunu kendisine verir korktuğu şeyden de onu kurtarır.” (İbn Mâce, Zühd: 31) Bu hadis hasen garibtir. Bazıları bu hadisi Sabit vasıtasıyla mürsel olarak rivâyet ederler.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Ölüm Anında Allah’ın Rahmetini Ümid, Azabından Korku Gerekir Mi?
1000-)
Abdullah b. Mes’ûd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Ağıt ve çığlıklarla ölüm haberi yaymayın çünkü bu cahiliyye dönemi adetlerindendir.” Abdullah diyor ki: “Na’y; Ağıt ve çığlıklarla ölüm haberi ilan etmek demektir.” (İbn Mâce, Cenaiz: 51; Nesâî, Cenaiz: 15)
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Ağıt Çığlık Ve Yaka Paça Yırtarak Ölüm Haberi Yaymak Hoş Değildir
1001-)
Yine Abdullah b. Mes’ûd (radıyallahü anh)’den merfu olmaksızın bu hadisin benzerini nakledilmiş olup; “Na’y: ağıt ve çığlıklarla ölüm haberi duyurmaktır” sözü geçmemektedir. Bu rivâyet Anbese’nin, Ebû Hamza’dan rivâyetinden daha sahihtir. Ebû Hamza: Meymun el A’ver olup hadisçiler yanında pek sağlam bir kimse sayılmaz. Abdullah hadisi hasen garibtir. Bazı ilim adamları na’yı hoş karşılamazlar ve na’yı: “Falan kimse öldü cenazesinde bulunun diye özel görevlilerle ilan etmektir” şeklinde tanımlarlar. Bazı ilim adamları ise: Yakın ve akrabalarına bildirmekte bir sakınca yoktur” derler. İbrahim’in şöyle dediği de rivâyet edilmiştir: “Kişinin ölümü yakınlarına bildirmekte bir sakınca yoktur.”
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Ağıt Çığlık Ve Yaka Paça Yırtarak Ölüm Haberi Yaymak Hoş Değildir
1002-)
Huzeyfe b. Yemân (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Ben öldüğüm zaman benim öldüğümü kimseye bildirmeyin çünkü na’y olabileceğinden korkarım çünkü Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den na’yı yasakladığını işittim.” (İbn Mâce, Cenaiz: 14) hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Ağıt Çığlık Ve Yaka Paça Yırtarak Ölüm Haberi Yaymak Hoş Değildir
1003-)
Enes (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Sabr hadiselerin ilk anında yapılandır.” (Buhârî, Cenaiz: 32; Müslim, Cenaiz: 8) Bu hadis bu şekliyle garibtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Sabır, Hadiselerin İlk Anında Yapılmalıdır
1004-)
Yine Enes (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Sabr’ın değer ve kıymeti ilk anda yapılandır.” (Buhârî, Cenaiz: 32; Müslim, Cenaiz: 8) Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Sabır, Hadiselerin İlk Anında Yapılmalıdır
1005-)
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Osman b. Maz’un’u ölümü anında ağlayarak veya gözlerinden yaşlar döküldüğü halde öptü.” (Ebû Dâvûd, Cenaiz: 35; İbn Mâce, Cenaiz: 7) konuda İbn Abbâs, Câbir ve Âişe’den de rivâyet olup bu kimseler şöyle derler: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) vefat ettiğinde Ebû Bekir, Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem)’i öpmüştü. Bu Âişe hadisi hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Ölen Kişi Öpülebilir Mi?
1006-)
Ümmü Atıyye (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kızlarından biri vefat etmişti. Bunun üzerine: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); O’nu, tek olarak, üç veya beş gerek duyarsanız daha fazla yıkayın su ve sidr ile yıkayın sonuncusunda ise kafur veya kafurdan bir parça koyarak yıkayın işiniz bitince bana bildirin buyurdu. Bizde işimiz bitince bildirdik. Bize kendi giydiği hıkv denilen elbisesini verdi ve bunu ona iç gömleği yapın buyurdular.” (Buhârî, Cenaiz: 8; Müslim, Cenaiz: 12) diyor ki: Bu hadisin başka rivâyetlerinde -belki Hişâm’da onlardan olabilir- Ümmü Atıyye şöyle demiştir: Onun saçını üç örgü halinde yapmıştık. Yine Hüşeym diyor ki: Zannedersem saçının örgüsünü arka tarafına getirdik dedi ve sözünü şöyle sürdürdü: Rivâyet edenler arasından Hâlid, Hafsa’dan, Muhammed’den Ümmü Atıyye’den naklederek şöyle dediler. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize şöyle buyurdu: “Cenazeyi yıkamaya sağ tarafından ve abdest organlarından başlayın.” konuda Ümmü Süleym’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ümmü Atıyye hadisi hasen sahihtir. İlim adamlarının uygulaması bu hadise göredir. Nehaî’den: Rivâyete göre, şöyle demektedir. Cenaze yıkamak aynen cünüplükten temizlenmek için yapılan yıkama gibidir. b. Enes der ki: Bizce cenaze yıkama işinde belli bir sınırlama ve belli bir yoktur. Cenaze tertemiz yıkanır. der ki: Mâlik kirden arındırılır ve temizlenir demekle kısa ve özlü konuşmuştur. Düz su veya sabun karıştırılmış su ile yıkarsa bu gusül yerine geçer. Fakat benim hoşuma giden üç ve üçten fazla yıkanmasıdır. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in “O’nu üç, beş kere yıkayın” emrinden dolayı üçten eksik yıkanmamalıdır. Üçten az yıkamakla da kirden temizlenirse buda yeterlidir. Bizce Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in “Üç, beş kere yıkayın” sözü sınır koymadığı için sadece temizleyin anlamındadır. Fıkıhçılar da aynı kanaatte olup, hadisin manalarını daha iyi bilirler. Ahmed ve İshâk ta şöyle demektedirler: Yıkamalar su ve sidr ile olur sonuncusunda ise kafurdan bir parça atılarak yıkama bitirilmiş olur.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Ölen Kimsenin Yıkanması
1007-)
Ebû Saîd el Hudrî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular: “Güzel kokuların en iyisi misk’tir.” (Müslim, Edeb: 5; Ebû Dâvûd, Cenaiz: 32) Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Misk Güzel Kokulardan Mıdır?
1008-)
Ebû Saîd el Hudrî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e misk’den soruldu; “O güzel kokuların en iyisidir” buyurdular. (Müslim, Edeb: 5; Ebû Dâvûd, Cenaiz: 32) Bu hadis hasen sahih olup bazı ilim adamları uygulamalarını bu hadisle yaparlar Ahmed ve İshâk bunlardandır. Bazı ilim adamları ise cenazeye misk sürmenin hoş olmadığı kanaatindedirler. Müstemir b. Reyyan bu hadisi aynı şekilde Ebû Nadra’dan ve Ebû Saîd el Hudrî’den rivâyet etmiştir. diyor ki: Yahya b. Saîd şöyle der: Müstemir b. Reyyan güvenilir bir kimsedir. der ki: Huleyd b. Cafer’de güvenilir bir kimsedir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Misk Güzel Kokulardan Mıdır?
1009-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Cenazeyi yıkamaktan dolayı gusletmek, cenazeyi taşımaktan dolayı ise abdest almak gerekir.” (Ebû Dâvûd, Cenaiz: 34) Bu konuda Ali ve Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Hüreyre hadisi hasen olup yine Ebû Hüreyre’den mevkuf olarak ta rivâyet edilmiştir. Cenaze yıkayan kimse hakkında ilim adamları değişik görüşler ileri sürmüşler olup Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve diğer dönemlerden bir kısım ilim adamları cenazeyi yıkayan kimsenin gusletmesi gerekir derken bir kısmı da abdest alması yeterlidir demektedirler. b. Enes der ki: Cenaze yıkayan kimsenin gusletmesini müstehab görürüm, vâcib olduğu kanaatinde değilim. Aynı kanaattedir. Ahmed’de der ki: Cenaze yıkayan kimseye gusletmek gerekmez kanaatindeyim. Abdest almaya gelince; bu konuda söylenenlerin en azı abdest almaktır. İshâk der ki: Abdest almak mutlaka gereklidir. Abdullah b. Mübarek’in şöyle dediği rivâyet edilmiştir. Cenaze yıkamaktan dolayı ne gusledilir nede abdest alınır.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Cenazeyi Yıkamak Ve Taşımaktan Dolayı Birşey Gerekir Mi?
1010-)
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Beyaz elbise giyiniz çünkü en hayırlı elbiseleriniz beyaz renkli olanlardır. Ölülerinizi de beyaz kefenle kefenleyiniz.” (Ebû Dâvûd, Cenaiz: 29; İbn Mâce, Cenaiz: 12) konuda Semure, İbn Ömer ve Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir. İbn Abbâs hadisi hasen sahihtir. İlim adamları beyaz kumaşla kefenlenmeyi müstehab görürler. Mübarek der ki: Kişinin namaz kıldığı elbisesiyle kefenlenmesi bence daha sevimlidir. ve İshâk’ta şöyle derler: Bizce kefenin beyaz renkli ve güzel olanı daha sevimlidir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Kefen Nasıl Olmalıdır?
1011-)
Ebû Katâde (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Ölen bir kimse adına yetkili olan kimse onun kefenini güzelinden yapsın.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) konuda Câbir’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen garibtir. Mübarek der ki: “Ölen kardeşinin kefenini güzelinden yapsın” sözü üzerine Sellam b. ebî Mutî’ şöyle demektedir: “O kefen temiz olmalıdır, pahalı olması gerekmez.”
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Cenaze Bölümleri
Konu: Bab