Sünen-i Tirmizî Hadis Kitabı

912-) Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Şeytan taşlama işi ve Safa ile Merve arasında yapılan sa’y sadece Allah’ı gündemde tutmak için emredilmiştir.” (Ebû Dâvûd, Menasik: 50) Bu hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Şeytan Taşlama Nasıl Yapılır?
913-) Kudame b. Abdullah (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), devesi üzerinde şeytan taşlarken gördüm, şeytan taşlayanlar arasında vurmak yok, kovmak, itip kalkmak yok ve yoldan çekil yoldan çekil sözleri yoktu.” (İbn Mâce, Menasik: 66) Bu konuda Abdullah b. Hanzala’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Kudame b. Abdullah hadisi hasen sahihtir. Bu hadis sadece bu şekliyle bilinmektedir. Eymen b. Nabil hadisçiler yanında güvenilir bir kişidir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Taşlama Esnasında İnsanlara Zarar Vermemek
914-) Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: “Hudeybiye senesi deveyi ve sığırı yedi kişi adına boğazlamıştık.” (Müslim, Hac: 50; Nesâî, Dehaya: 16) Bu konuda İbn Ömer, Ebû Hüreyre, Âişe ve İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Câbir hadisi hasen sahihtir. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve diğer dönem ilim adamları uygulamalarını bu hadise göre yaparlar ve deve ile sığırın yedi kişiye kadar kurban edilebileceği görüşündedirler. Sûfyân es Sevrî, Şâfii, Ahmed bunlardandır. İbn Abbâs’tan ayrıca sığır yedi kişi deve ise on kişiye kadar kurban edilebilir şeklinde bir rivâyet vardır. İshâk bu görüştedir ve bu hadisi delil olarak kabul eder. İbn Abbâs hadisini sadece tek yönden bilmekteyiz.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Kurbanlık Deve Ve Sığıra Kaç Kişi Ortak Olabilir?
915-) İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Bir yolculukta Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraberdik kurban bayramı girmişti, Sığırda yedi kişi, devede ise; on kişi olarak ortak olduk.” (Nesâî, Dehaya: 15; İbn Mâce, Ezahî: 5) Bu hadis hasen garibtir ve Hüseyin b. Vakîd’ın rivâyetidir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Kurbanlık Deve Ve Sığıra Kaç Kişi Ortak Olabilir?
916-) İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), kurban edeceği hayvanın boynuna iki takunya takmış Zülhüleyfe denilen yerde hayvanın sağ tarafına kurbanlık olduğunu belirtmek için yararak kan akıttı ve kan izlerini de silip yok etti.” (Müslim, Hac: 64; Buhârî, Hac: 110) Bu konuda Misver b. Mahreme’den de hadis rivâyet edilmiştir. İbn Abbâs hadisi hasen sahihtir. Ebû Hassân el A’rec’in adı Müslim’dir. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve sonraki dönemlerden ilim adamları bu hadisle amel ederler, kurbanlık hayvanların işaretlenmesi görüşündedirler. Sevrî, Şâfii, Ahmed ve İshâk’ın görüşleri böyledir. Yusuf b. Îsa’dan işittim Vekî’den işittiğini söylüyordu bu hadisi rivâyet edince şöyle dedi: Bu konuda kendi görüşlerine iltifat etmeyin! Çünkü kurbanlık hayvanı işaretlemek sünnet onların sözleri ise bidattır. Sâib’den işittim şöyle diyordu: Vekî’nin yanında idik Vekî’ kendi görüşlerine göre konuşanlardan birine dedi ki: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kurbanlık develere işaret koymak üzere hayvanı yaraladı. Ebû Hanife ise bu işe “Müsle” yapmaktır diyor. O adamda bu mesele İbrahim Nehai’den rivâyet edilmiştir. O der ki: Kurbanlık hayvana işaret koymak müsle yapmak demektir. Bu söz üzerine Vekî’ çok şiddetli bir şekilde kızdı ve şöyle dedi: Ben sana Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) söyledi diyorum sen bana İbrahim söyledi diyorsun, bu sözünden vazgeçinceye kadar hapsedilmeyi nasılda hak etmişsin.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Kurbanlık Hayvanlara İşaret Koymak
917-) İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kurbanlık hayvanlarını “Kudeyd” denilen yerden satın almıştı. (İbn Mâce, Menasik: 96) Bu hadis garibtir. Bu hadisin Sevrî’nin rivâyetinden olduğunu sadece Yahya b. Yemân’ın rivâyetiyle bilmekteyiz. Nafi’ ve İbn Ömer’den, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kurbanlığını Kudeyd’den aldığı rivâyet edilmiştir ki bu rivâyet daha sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Kurbanını Nereden Almıştı?
918-) Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kurbanlık hayvana taktığı gerdanlıkları kendi elimle ördüm. İhrama girmedi, giyecek cinsinden de hiçbirşeyi terk etmedi.” (Yani sadece kurbanlık hayvanları işaretlemiş oldu başka bir şey yapmadı) (Buhârî, Hac: 110; İbn Mâce, Menasik: 96) Bu hadis hasen sahihtir. Bazı ilim adamları bu hadisle amel ederler ve şöyle derler: “Haccetmek isteyen kimseye kurbanlığına gerdanlığı taktığında ihrama girinceye kadar elbise koku vs. hiçbir şey haram olmaz. Bir kısım ilim adamları ise şöyle demektedirler: “Hac yapacak kişi kurbanına gerdanlık taktığı andan itibaren ihramlı kimseye vâcib olan tüm şeyler ona da vâcib olur.”

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Hac İçin Yola Çıkılmadan Önce Kurbanlıkların İşaretlenmesi
919-) Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kurbanlara takacağı tüm gerdanlıkları ben örerdim. Koyunlara varıncaya kadar oda bu gerdanlıkları takar fakat ihrama o anda girmezdi.” (Buhârî, Hac: 111; İbn Mâce, Menasik: 95) Bu hadis hasen sahihtir. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve diğerlerinden bir kısım ilim adamları uygulamalarını bu hadisle yaparlar ve koyunlara da gerdanlık takılabilir görüşündedirler.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Küçükbaş Hayvanlara Da Kurbanlık İşareti Takılır Mı?
920-) Naciye el Huzaî (radıyallahü anha)’den rivâyete göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisiyle Ka’be’ye bir kurbanlık göndermişti de O da: Ey Allah’ın Rasûlü bu kurbanlık telef olacak hale gelirse ne yapmalıyım? Dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de şöyle buyurdular: Onu kes boğazındaki takılı olan gerdanlığı kanına batır sonra insanlara bırak geç insanlar onu yerler.” (Ebû Dâvûd, Menasik: 18; İbn Mâce, Menasik: 101) konuda Zûeyb ve Ebû Kabîsa el Huzaî’den de hadis rivâyet edilmiştir. Naciye hadisi hasen sahihtir. İlim adamları uygulamalarını bu hadisle yaparlar ve nafile kurban hakkında derler ki: Telef olacak kurbanlığın etinden ne sahibi nede arkadaşları yemesin insanlar arasına bırakılır geçilir onlar ondan yerler ve o kimse kurban kesmiş sayılır. Şâfii, Ahmed ve İshâk bu görüşte olup şöyle derler: “Eğer o hayvanın etinden sahibi yerse yediği kadarının bedelini öder.” Bazı ilim adamları da şöyle derler: “Bu nafile kurbanın etinden ne kadar yerse yediği kadarını tazmin eder.”

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Hastalanan Kurban Gününe Gününe Yetişemeyecek Kurbanlık Ne Yapılır?
921-) Enes (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), deve süren bir adam gördü ve ona “deveye bin” dedi. Adam: “Ey Allah’ın Rasûlü bu kurban edilmek üzere ayrılmış bir hayvandır” dedi. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), üçüncü veya dördüncüsünde “Yazık sana deveye bin yazıklar olsun” buyurdular. (İbn Mâce, Menasik: 100; Ebû Dâvûd, Menasik: 17) Bu konuda Ali, Ebû Hüreyre ve Câbir’den de hadis rivâyet edilmiştir. Enes hadisi hasen sahihtir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve daha sonraki dönem alimlerin bir kısmı ihtiyaç duyulduğu takdirde kurbanlık develere binilebileceğine izin vermişlerdir. Şâfii, Ahmed ve İshâk bunlardandır. Kimi ilim adamları da “Mecburiyet olmadıkça binilmesin” derler.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Kurban Olacak Develere Binilebilir Mi?
922-) Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), şeytanı taşlayınca kurbanını kesti sonra tıraş olmak için berbere başının sağ yanını uzattı kesilen saçı Ebû Talha’ya verdi sonra sol yanını uzatıp tıraş oldu ve kesilen saçını Müslümanlar arasında dağıt” buyurdu. (Buhârî, Hac: 128; Müslim, Hac: 56)

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Hacta Saç Tıraş Edilirken Hangi Taraftan Başlamalı?
923-) İbn ebî Ömer, Sûfyân ve Hişâm’dan da benzeri bir hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Hacta Saç Tıraş Edilirken Hangi Taraftan Başlamalı?
924-) İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), saçını kestirdi, sahabeden bir kısmı da saçlarını kestirdiler, diğer bir kısmı ise saçlarını kısalttılar. İbn Ömer diyor ki: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir veya iki kere “Allah saçlarını kestirenlere rahmet etsin” dedi sonra “Kısaltanlara da” buyurdu. (Buhârî, Hac: 128; Müslim, Hac: 55) Bu konuda İbn Abbâs, İbn Ümmül Husayn, Mearib, Ebû Saîd, Ebû Meryem, Hubşî b. Cünade ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahihtir. İlim adamları uygulamalarını bu hadisle yapar ve başın tıraş edilmesini tercih etmişlerdir. Fakat kısaltma yapana da bunun caiz ve yeterli olduğunu söylemişlerdir. Sûfyân es Sevrî, Şâfii, Ahmed ve İshâk bu görüştedirler.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Hacta Saçların Tamamen Kesilmesi Vaya Kısaltılması
925-) Ali (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), kadınların saçlarını kestirmelerini yasakladı.” (Ebû Dâvûd, Menasik: 78) Ali hadisinde karmaşıklık vardır. Bu hadis Hammad b. Seleme, Katâde ve Âişe’den de rivâyet edilmiş olup “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kadınların saç tıraşı yapmalarını yasakladı” şeklindedir. İlim adamları uygulamalarını bu hadise göre yaparlar ve kadınların tıraş olmasını değil saçlarını kısaltmalarını tercih ederler.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Kadınlar Hacta Saçlarını Kestirmezler
926-) Muhammed b. Beşşâr (radıyallahü anh), Ebû Dâvûd, Hemmâm, Hılas’tan bu hadisin bir benzerini aktardı ve rivâyette “Ali”yi zikretmedi.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Kadınlar Hacta Saçlarını Kestirmezler
927-) Abdullah b. Amr (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, bir adam, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e kurban kesmeden tıraş oluverdim diye sordu. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); “Kurbanını kes zararı yok” buyurdular. Bir diğer kimse: Şeytanı taşlamadan önce kurban kestim, diye sordu. “Şeytanı taşla zararı yok” buyurdular. (Ebû Dâvûd, Hac: 87; İbn Mâce, Menasik: 74) Bu konuda Ali, Câbir, İbn Abbâs, İbn Ömer, Üsâme b. Şerik’den de hadis rivâyet edilmiştir. Abdullah b. Amr hadisi hasen sahihtir. İlim adamlarının çoğunluğu uygulamalarını bu hadisle yaparlar, Ahmed ve İshâk bunlardandır. kısım ilim adamları ise: “Bir kimse Hac ibadetlerinde birini diğerinden önce yaparsa kurban kesmesi gerekir” derler.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Kurban Günleri İbadetlerde Sırayı Şaşıranın Durumu
928-) Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Ben Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i ihrama girmeden önce ve ihramı çıkarıp Ka’be’yi tavaf etmeden önce misk kokusuyla kokulandırırdım.” (Buhârî, Hac: 18; Müslim, Hac: 7) konuda İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Âişe hadisi hasen sahihtir. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve daha sonraki dönem ilim adamlarının görüşü ve uygulamaları bu hadise göredir ve şöyle derler: “İhramlı kimse bayramın birinci günü şeytanı taşlar kurbanını keser saçını tıraş eder veya kısaltırsa hanımına yaklaşmak dışında her şey helal olmuş olur.” Şâfii, Ahmed ve İshâk bu görüştedirler. Ömer b. Hattâb’ın şöyle dediği rivâyet edilmiştir: “Bu vazifeleri yapan kimseye kadın ve güzel koku dışında her şey helaldir.” Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve daha sonraki dönemlerin alimlerinden bir kısmının görüşü bu şekildedir. Küfeliler de aynı görüştedirler.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: İhramdan Çıkıp Güzel Koku Sürünüp Ziyaret Tavafını Yapmak
929-) Fadl b. Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Müzdelife’den, Minâ’ya, kadar beni binitinin arkasına almıştı, bayramın ilk günü şeytan taşlayınca kadar telbiye getirmeye devam etti.” (Müslim, Hac: 67; Nesâî, Menasik: 229) konuda Ali, İbn Mes’ûd ve İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Fadl hadisi hasen sahihtir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve daha sonraki dönemlerden ilim adamları uygulamalarını bu hadise göre yaparlar. Hacılar şeytan taşlayıncaya kadar telbiyeye devam ederler. Şâfii, Ahmed ve İshâk bu görüştedir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Hacta Telbiye Getirmeye Ne Zaman Son Verilir?
930-) İbn Abbâs (radıyallahü anh), merfu olarak rivâyet ettiği hadisinde şöyle diyor: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), umrede Hacer-ül Esvedi istilam ettiği ana kadar telbiyeye devam ederdi.” (Ebû Dâvûd, Menasik: 28) Bu konuda Abdullah b. Amr’dan da hadis rivâyet edilmiştir. İbn Abbâs hadisi hasen sahihtir. Çoğu ilim adamları bu hadisle amel ederek, umre yapan kimsenin Hacer-ül Esvedi istilam edinceye kadar telbiyeye devam etmesi kanaatindedirler. ilim adamları ise umre yapan kimse ihrama girdiği andan itibaren telbiyeye başlar Mekke evleri görününceye kadar yol boyunca devam eder derler. Uygulama bu hadisle olup Sûfyân es Sevrî, Şâfii, Ahmed ve İshâk’ta aynı görüştedirler.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Umrede Telbiye Getirmeye Ne Zaman Son Verilir?
931-) İbn Abbâs ve Âişe (radıyallahü anhüma)’dan rivâyete göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ziyaret tavafını geceye geciktirirdi.” (İbn Mâce, Menasik: 77) Bu hadis hasen sahihtir. Bazı ilim adamları ziyaret tavafının geceye ertelenmesine izin vermişlerdir. Bir kısmı ise bayramın birinci günü yapılması kanaatindedir. Kimi ilim adamları da tüm kurban bayramı günlerinde de yapılabilir diyerek genişlik göstermişlerdir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Ziyaret Tavafı Gece Yapılabilir Mi?
932-) İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Ebû Bekir, Ömer ve Osman, Batha vadisine inerlerdi.” (Ebû Dâvûd, Menasik: 44; Buhârî, Hac: 147) Bu konuda Âişe, Ebû Rafi’ ve İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir. İbn Ömer hadisi sahih hasen garibtir. Bu hadisi sadece Abdurrezzak’ın, Ubeydullah b. Ömer’den rivâyetiyle bilmekteyiz. Bazı ilim adamları Batha’ya inmenin vâcib değil müstehab olduğu görüşündedirler. İsteyen iner derler. Şâfii şöyle der: Bathaya inmek hac ibadetinden bir parça değildir. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in konakladığı bir yerdir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Mekke İle Minâ Arasındaki Batha Vadisine İnmek Gerekir Mi?
933-) İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Hasbeye inmek ibadet değildir. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in konakladığı bir yerdir.” Hasbe, Batha, Ebtah, Mahsab bu vadinin değişik isimleridir. (Buhârî, Hac, 147; Müslim, Hac: 58) Tahsîb; Ebtah’a inmek demektir. Bu hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Mekke İle Minâ Arasındaki Batha Vadisine İnmek Gerekir Mi?
934-) Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Ebtah’ta konakladı çünkü bu yol Medîne’ye çıkışın daha kolay olmasındandır.” (Buhârî, Hac: 147) Bu hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Batha Vadisine İnmek Hac Görevlerinden Bir Parça Mıdır?
935-) İbn ebî Ömer, Sûfyân ve Hişâm b. Urve’den bu hadisin benzerini rivâyet etmiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Batha Vadisine İnmek Hac Görevlerinden Bir Parça Mıdır?
936-) Câbir b. Abdillah (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir kadın çocuğunu Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e uzatarak: “Ey Allah’ın Rasûlü! Bu çocuk için de hac olabilir mi? diye sordu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de: “Evet sana da sevap vardır” buyurdular. (İbn Mâce, Menasik: 11; Ebû Dâvûd, Menasik: 7) Bu konuda İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Câbir hadisi garibtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Çocuğun Hacca Götürülmesi
937-) Sâib b. Yezîd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Babam, Veda haccında Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber bana hac yaptırdı ve ben o anda yedi yaşındaydım.” (İbn Mâce, Menasik: 11; Ebû Dâvûd, Menasik: 7) Bu hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Çocuğun Hacca Götürülmesi
938-) Câbir b. Abdillah (radıyallahü anh)’den Muhammed b. Tarîf’in hadisinin bir benzeri rivâyet edilmiştir. Muhammed b. Münkedir’den bu hadis mürsel olarak rivâyet edilmiştir. İlim adamları, küçük yaşta hacceden çocuğa büyüyünce haccetmesi gerektiği görüşünde ittifak etmişlerdir. İslamın emri olan hac yerine getirilmiş olmaz. Aynı şekilde köle de köleliği esnasında hacceder sonra da hürriyetine kavuşturulursa ileride haccetme imkanı bulursa haccetmesi gerekir. Köleliği esnasında yaptığı hac farz olacak olan haccın yerine geçmez. Sûfyân es Sevrî, Şâfii, Ahmed ve İshâk‘ta bu görüştedirler.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Çocuğun Hacca Götürülmesi
939-) Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile haccettiğimizde kadınların yerine telbiye getirir ve çocukların yerine de şeytan taşlardık.” (İbn Mâce, Menasik: 68) Bu hadis garibtir, hadisi sadece bu şekliyle bilmekteyiz. İlim adamları kadının yerine başkasının telbiye getiremeyeceği üzerinde ittifak etmişlerdir. Kadın kendisi telbiye getirmelidir, telbiye getirirken yüksek sesle getirmesi mekruhtur.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Çocuk Haccederse Şeytan Taşlamayı Kim Yapmalı?
940-) Fadl b. Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Has’am kabilesinden bir kadın; “Ey Allah’ın Rasûlü! Babama hac farz oldu kendisi çok ihtiyar olup binit üzerine binip yolculuk yapamaz” dedi. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); “Onun yerine sen hac yapıver” buyurdular. (Buhârî Cezaus Sayd: 34; İbn Mâce, Menasik: 10) Bu konuda Ali, Büreyde, Husayn b. Avf, Ebû Rezîn el Ukaylî, Sevde b. Zem’a ve İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Fadl b. Abbâs hadisi hasen sahihtir. İbn Abbâs Husayn b. Avf el Müzenî’den de bir benzeri rivâyet edilmiştir. aynı şekilde İbn Abbâs’tan, Sinan b. Abdillah el Cühenî ve halasından da rivâyet edilmiştir. Sadece İbn Abbâs’tan da rivâyet edilmiştir. rivâyetler hakkında Muhammed’e sordum şöyle dedi: “Bu konuda en sahih rivâyet İbn Abbâs’ın Fadl b. Abbâs’tan rivâyetidir. Belki de İbn Abbâs bu hadisi Fadl ve daha başkalarından işitmiş sonra da mürsel olarak rivâyet etmiş ve işittiği kimseleri söylememiş olabilir.” Bu konuda Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den sahih pek çok hadis rivâyet edilmiştir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve sonraki dönem ilim adamları bu hadisle amel ederler. Sevrî İbn’ül Mübarek, Şâfii, Ahmed, İshâk aynı görüşte olup ölen kimse adına hac yapılabileceği kanaatindedirler. ise şöyle der: “Kendi yerine hac yapılmasını vasiyet ederse ölen kimse yerine bir başkası hac yapabilir.” ilim adamları ise: “Yaşlı haccedemeyecek durumda olan bir kimse adına da hac yapılabilir” demektedirler ki İbn’ül Mübarek ve Şâfii bu görüştedir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Yaşlı Kimsenin Yerine Kim Haccetmelidir?
941-) Abdullah b. Büreyde (radıyallahü anh)’ın babasından rivâyete göre: “Bir kadın Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek, annem hac yapmadan öldü onun yerine haccedebilir miyim? Diye sordu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de “evet onun yerine hac yap” buyurdular. (Buhârî, Cezaüs Sayd: 33; İbn Mâce, Menasik: 9) hadis sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Ölen Kimsenin Yerine Başkası Hac Yapabilir Mi?
942-) Ebû Rezîn el Ukaylî’den rivâyete göre, kendisi Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek “Ey Allah’ın Rasûlü! Babam çok yaşlıdır, hac ve umre yolculuğuna gücü yetmez” dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de: “Babanın yerine hac ve umre yapıver” buyurdular. (İbn Mâce, Menasik: 10; Buhârî, Cezaüs Sayd: 34) Bu hadis hasen sahihtir. Bu hadiste umrenin zikredilmesi bir başkası adına umre yapılabileceğini göstermek içindir. Rezîn el Ukaylî’nin adı Lakît b. Âmir’dir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Hac Ve Umre Yapamıyacak Kimse Yerine Hac Ve Umre Yapılabilir Mi?
943-) Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e umre yapmak vâcib midir? Diye soruldu da Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de: “Hayır, fakat umre yapmak değerli ve faziletli bir ibadettir” buyurdular. (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu hadis hasen sahihtir. Bazı ilim adamları umre vâcib değildir derler. Hac ve umreye iki hac denirdi. Kurban bayramında yapılana “Haccul Ekber” (Büyük Hac) Umreye de “Haccul Asğar” (Küçük Hac) diyor ki: Umre yapmak Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sünnetlerindendir. Umrenin terk edilebileceğine dair ruhsat veren hiçbir delil bilmiyoruz. Nafile ibadet olduğuna dair sağlam bir rivâyet yoktur. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den nafile ibadet olduğuna dair yapılan rivâyet ise zayıf olup bu tür rivâyetler delil olarak ortaya konulamaz. İbn Abbâs’ın umre yapmayı vâcib gördüğü rivâyeti de bize ulaşmış durumdadır. Tüm bu sözler Şâfii’nin sözleridir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Umre Yapmak Vâcib Midir Değil Midir?
944-) İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Umre kıyamete kadar hac aylarına girmiştir.” (Müslim, Hac: 31; Ebû Dâvûd, Menasik: 23) Bu konuda Suraka b. Cu’şum, Câbir b. Abdullah’tan da hadis rivâyet edilmiştir. İbn Abbâs hadisi hasendir. Bu hadisin manası: “Hac aylarında umre yapmakta sakınca yoktur” demektir. Şâfii, Ahmed ve İshâk hadisi bu şekilde tefsir etmektedirler. Hadisinin anlamı şöyledir: Cahiliye dönemi insanları hac aylarında umre yapmazlardı. İslam gelince Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) buna ruhsat verdi ve “Umre kıyamete kadar hac aylarına girdi” buyurdu. Yani hac aylarında umre yapmakta bir sakınca yoktur. Hac ayları Şevval, Zilkâde ve Zilhicce’den on gündür. Hac yapacak kimsenin hac aylarında ihrama girmesi gerekir. Haram aylar: Recep, Zilkade, Zilhicce ve Muharrem’dir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve sonraki dönemlerden pek çok ilim adamları böyle demektedirler.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Umre Hac Aylarında Yapılabilir Mi?
945-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Umre ikinci bir umreye kadar yapılan günahlara keffarettir. Kabul edilmiş haccın karşılığı ise ancak Cennettir.” (Buhârî, Umre: 1; Müslim, Hac: 79) Bu hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Umre Yapmanın Değeri Ve Fazileti
946-) Abdurrahman b. ebî Bekir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Abdurrahman b. ebî Bekir’e emrederek Âişe (radıyallahü anha)’yı Ten’ım’de ihrama girdirip umre yaptırmasını emretti.” (Buhârî, Umre: 6; Müslim, Hac: 17) (Bu tür umre yapmak adet hali gören kadınlar için geçerlidir herkesin fazladan umre yapması için bir model değildir. Bu gün hacca ve umreye gidenlerin üç beş sekiz umre yapıverdim demelerinin Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) sünnetinde bir yeri yoktur.) Bu hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Mekke İçerisindeki Ten’ım Mescidine Giderek İhrama Girip Umre Yapmak
947-) Muharriş el Ka'bî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Ci'rane’den umreye niyet ederek geceleyin çıktı. Mekke’ye geceleyin girdi umresini yaptı aynı gece Mekke’den çıkarak Ci'rane’de sabahladı sanki geceyi orada geçirmiş gibi ertesi gün güneş batıya kayınca, Batnı Serif bölgesinden çıktı. Yolu; Batnı Serif’den, Müzdelife yolunu takip ederek gitti bundan dolayı yaptığı umre insanlara gizli kaldı.” (Ebû Dâvûd, Menasik: 79; Nesâî, Menasik: 104) Bu hadis garibtir. Muharriş el Ka'bî’nin bu hadisten başka bir rivâyetini bilmiyoruz. Bu rivâyette mevsul yolla gelmiş olabilir denilmektedir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Mekke İçerisindeki Cirane Mescidine Giderek İhrama Girip Umre Yapmak
948-) Urve (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: İbn Ömer’e; “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hangi ayda umre yapmıştır” diye soruldu. Recep ayında diye cevap verdi. Bunun üzerine Âişe (radıyallahü anha) şöyle dedi: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) her umre yaptığında İbn Ömer onun yanında bulunmuştur, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); Recep ayında asla umre yapmamıştır.” (İbn Mâce, Menasik: 47) Bu hadis garibtir. Muhammed’den şöyle dediğini işittim: Habib b. ebî Sabit Urve b. Zübeyr’den hadis işitmemiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Recep Ayında Umre Yapmış Mı?
949-) İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyet edilmiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), dört umre yaptı onlardan biri recep ayında idi.” (Buhârî, Umre: 3; İbn Mâce, Menasik: 47) Bu hadis hasen sahih garibtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Recep Ayında Umre Yapmış Mı?
950-) Berâ b. Âzıb (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Zilkade ayında umre yapmıştı.” (Buhârî, Umre: 3; İbn Mâce, Menasik: 46) Bu hadis hasen sahihtir. Bu konuda İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellem, Zilkade Ayında Umre Yapmış Mıdır?
951-) Ümmü Ma'kıl (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Ramazan ayında yapılan umre hacca bedeldir.” Yani hac gibi sevâb kazandırır. (Ebû Dâvûd, Menasik: 79; İbn Mâce, Menasik: 45) konuda İbn Abbâs, Câbir, Ebû Hüreyre, Enes ve Vehb b. Hanbeş’den de hadis rivâyet edilmiştir. Vehb b. Hanbeş’e; Herem b. Hanbeş’te denilir. ve Câbir rivâyetlerini Şa'bi ve Vehb b. Hanbeş’den diyerek yaparlar. Dâvûd el Evdî ise: Şa'bi ve Harem b. Hanbeş’den diyerek rivâyet ederler. Fakat doğru olan: “Vehb b. Hanbeş” şeklindedir. Ma'kıl hadisi bu şekliyle hasen garibtir. ve İshâk diyorlar ki: Ramazanda yapılan umrenin bir hacca denk sevap kazandırdığı Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den sabit olmuştur. ise şöyle der: Bu hadisin manası şöyle anlaşılmalıdır. Peygamberimizden rivâyet edilen; “Kim ihlas sûresini okursa Kur’ân’ın üçte birini okumuş gibi olur” hadisi gibi anlaşılmalıdır. Yani üç ihlas okumakla Kur’ân’ın tamamı okunmuş olmayacağı gibi Ramazanda umre yapmakla da hac yapılmış sayılmaz.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Ramazan Ayında Yapılan Umrenin Sevâbı
952-) İkrime (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Haccac b. Amr, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şöyle dediğini bize aktarmıştır: “Kimin bir organı kırılır, sakatlanır ve hastalanır da o yıl hac yapamaz ise bir sonraki yıl hac yapması gerekir.” İkrime dedi ki: Ben bu hadisi İbn Abbâs ve Ebû Hüreyre’ye sordum râvîlerden Haccac es Savvaf doğru söylemiştir. Dediler. (Ebû Dâvûd, Menasik: 43; İbn Mâce, Menasik: 85)

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Hac Günlerinde Rahatsızlanıp Hac Yapamayan Bir Sonraki Sene Yapar
953-) İshâk b. Mansur, Muhammed b. Abdullah el Ensarî yoluyla Haccac’tan bu hadisin benzerini bize rivâyet etti ve şöyle dedi: Haccac b. Amr “Bu hadisi Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den söylerken işittim” dedi. Bu hadis hasen sahihtir. Pek çok kimse bu hadisi bu şekilde veya bunun benzeri olarak “Haccac es Savvaf” tan rivâyet etmiştir. Ma'mer ve Muaviye b. Sellam bu hadisi Yahya b. ebî Kesir’den, İkrime’den, Abdullah b. Rafi’den, Haccac b. Amr’dan rivâyet etmiştir. Haccac es Savvaf rivâyetinde Abdullah b. Rafi'i zikretmemiştir. Hadisçiler yanında Haccac güvenilir ve hafız bir kimsedir. Muhammed’den işittim Ma'mer ve Muaviye b. Sellam’ın rivâyetleri daha sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Hac Günlerinde Rahatsızlanıp Hac Yapamayan Bir Sonraki Sene Yapar
954-) Abd b. Humeyd, Abdurrezzak yoluyla Ma'mer’den, Yahya b. ebî Kesîr’den, İkrime’den Abdullah b. Rafi’den, Haccac b. Amr’dan bu hadisin bir benzerini bize aktarmıştır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Hac Günlerinde Rahatsızlanıp Hac Yapamayan Bir Sonraki Sene Yapar
955-) İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Zübeyr’in kızı Dubaa, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek şöyle dedi: “Ey Allah’ın Rasûlü! Ben haccetmek istiyorum niyetimle şart koşabilir miyim? Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de; “Evet” dedi. Dubaa: “Nasıl söylemeliyim” deyince; “Lebbeyk Allah’ım lebbeyk bulunduğum yerden başlayarak beni alıkoyacağın yer ve zamana kadar” de buyurdular. (Müslim, Hac: 15; Nesâî, Menasik: 60) Bu konuda Câbir, Esma binti ebî Bekir ve Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir. İbn Abbâs hadisi hasen sahihtir. İlim adamlarından bir kısmı uygulamalarını bu hadisle yaparlar. Şartlı olarak hac yapılabileceği görüşündedirler ve şöyle derler: Şart koşar ve bir hastalık veya engel ortaya çıkarsa o anda ihramdan çıkabilir. Şâfii, Ahmed ve İshâk bu görüştedirler. ilim adamları ise şartlı hac yapılamaz demekte ve “Şart koşsa da ihramından çıkamaz” diyerek bu kimsenin de normal hac yapan kimse gibi kabul etmişlerdir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Zamansız Olarak Hastalanabilen Kimsenin Şartlı Olarak Hacca Niyet Etmesi
956-) Sâlim (radıyallahü anh)’in babasından rivâyete göre, Sâlim; Hacca giderken şart koşmayı hoş karşılamaz ve derdi ki: “Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sünneti size yeterli değil midir? (Yani o yapmış mıdır diyerek böyle bir hadisten haberi olmadığını ortaya koymuş oldu) (Nesâî, Menasik: 59; Müslim, Hac: 15) Bu hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Şartlı Hacca Niyet Etmek Bir Sünnet Midir?
957-) Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Huyey’in kızı Safiyye’nin, Minâ günlerinde hayız gördüğü Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’a aktarıldı da bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Bizi Mekke’de bekletecek mi? dedi. “O, ziyaret tavafını yapmıştı” dediler. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de: “O halde mesele yok” buyurdular. (Müslim, Hac: 67; Ebû Dâvûd, Menasik: 80) Bu konuda İbn Ömer ve İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Âişe hadisi hasen sahihtir. İlim adamları, uygulamalarını bu hadise göredir ve; Kadın ziyaret tavafını yaptıktan sonra hayız görürse Mekke’den ayrılabilir ona bir şey lazım gelmez. Sevrî, Şâfii, Ahmed ve İshâk bu görüştedirler.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Ziyaret Tavafını Yapan Ve Hayız Gören Kadının Durumu
958-) İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Kim hac yaparsa hac’taki son görevi Ka’be’yi tavaf etmek olsun ancak o günler de hayızlı olan kadınlar bunun dışındadır. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onların veda tavafını yapmadan Mekke’den ayrılmalarına izin vermiştir.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) İbn Ömer hadisi hasen sahihtir. İlim adamları uygulamalarını bu hadise göre yapmışlardır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Ziyaret Tavafını Yapan Ve Hayız Gören Kadının Durumu
959-) Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Hac günlerinde hayız gördüm. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Ka’be’yi tavaf etmek dışında tüm gerekenleri yapmamı bana emretti.” (Buhârî, Hayz: 8; Müslim, Hac: 67) İlim adamları uygulamalarını bu hadisle yaparlar yani: “Hayızlı kadın tavaf dışında haccın tüm gereklerini yerine getirir.” hadis aynı şekilde Âişe’den başka yönden de rivâyet edilmiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Hayızlı Kadın Hac Görevlerini Nasıl Yapacaktır?
960-) Ziyâd b. Eyyûb, Mervan b. Şûca' el Cezerî; Husayf, İkrime, Mûcâhid, Atâ ve İbn Abbâs’tan, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e nispet ederek şu hadisi bize aktarmışlardır: “Doğum yapan ve hayızlı kadın guslederek ihrama girer hacla alakalı tüm yapılacakları yapar sadece temizleninceye kadar Ka’be’yi tavaf edemez. Bu hadis bu yönüyle garibtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Hayızlı Kadın Hac Görevlerini Nasıl Yapacaktır?
961-) Hâris b. Abdullah b. Evs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittim şöyle diyordu: “Her kim hac ve umre yaparsa son yapacağı vazifesi Beytullahı tavaf etmek olsun.” Bunun üzerine Ömer dedi ki: “Yaptığın şeyle ellerin kırılsın bunu Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittin de bize haber vermedin öyle mi?” (Ebû Dâvûd, Menasik: 85; Müslim, Hac: 67) Bu konuda İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Hâris b. Abdullah b. Evs hadisi garibtir. Pek çok kimse bu hadisi Haccac b. Ertae’den buradaki gibi rivâyet etmişlerdir. Rivâyetlerin bazısının senedinde Haccac’a aykırı rivâyetle bulunulmuştur.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Hac Ve Umreyi Yapan Kimsenin Son Vazifesinin Ka’be’yi Tavaf Oluşu