Sünen-i Tirmizî Hadis Kitabı

3665-) Imrân b. Husayn (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e Fecr sûresi 3. ayeti hakkında sorulmuştu da şöyle buyurmuştu: Burada namaz kastedilmektedir. Çünkü namazların kimi de çift rekatlıdır. (Müsned: 19072) Bu hadis Katâde’nin rivâyeti olarak garibtir. Aynı şekilde bu hadisi Katâde’den, Hâlid b. Kays el Hudanî’de hadis rivâyet etmiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kur’ân’ın Tefsiri
Konu: Fecr Sûresinden Tefsir Edilen Âyetler
3666-) Abdullah b. Zem’a (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Salih Peygamberin devesi ve onu öldüren kimse hakkından bahsederken şöyle buyurdu: “İçlerinden en yozlaşmış azgınları deveyi öldürmek üzere ayaklandığında.” (Şems sûresi 12. âyet) Toplumun en yozlaşmış azgın gurubu arasında arkası kuvvetli bir adam Ebû Zem’a gibi bir genç deveyi öldürmek için ayaklanmıştı. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), kadınlardan bahsederek şöyle buyurdu: “Her hangi biriniz ne maksatla köle kamçılar gibi karısını kamçılıyor ve belki de günün sonunda onu yatağına alıyor?” Sonra ashabına yellenme konusundaki gülmeleri üzerine nasihat ederek şöyle buyurdu: “Sizden biriniz kendi yaptığı bir işten dolayı niçin gülüyor?” (Buhârî, Tefsir-ül Kur’ân: 27; Müslim, Cennet: 17) Bu hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kur’ân’ın Tefsiri
Konu: Şems Sûresinden Tefsir Edilen Âyetler
3667-) Ali (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Baki mezarlığında bir cenazede idik Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), gelip oturdu. Biz de onunla beraber oturduk elinde bir değnek vardı. Onunla yeri karıştırıyordu. Derken başını göğe doğru kaldırdı ve şöyle buyurdu: “Her bir canlının Cennet ve Cehennem’deki gideceği yer mutlaka yazılmıştır.” Bunun üzerine Ashab: Ey Allah’ın Rasûlü! o halde bu yazgımıza dayanmalı değimliyiz? Çünkü iyilik sahibi kimse iyilikler yapacak. Bedbaht olacak kimseler de bedbahtlık için gayret edecektir. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Bilakis iyi ameller işleyiniz herkes ne iş için yaratıldıysa onu kolaylıkla başaracaktır. İyilik ehlinden olan kimseye iyilikler kolay getirilecek. Kötülük ehlinden olan kimseye de kötülükler kolay getirilecek” dedi ve Leyl sûresi 5-10. âyetlerini okudu: “5) Sizden her kim başkaları için harcar ve yolunu Allah’ın kitabıyla bulmaya çalışırsa 6) ve o en güzel kelimeyi yani kelime-i tevhîdi tasdik eder ve doğrularsa veya Cennetin varlığını doğrularsa veya İslâm dinini kabul ederse, 7) artık ona en kolay yolu kolaylaştırıp o yolda başarılı kılacağız. 8) Sizden her kim de malını başkaları için harcamayıp cimrilik eder ve kendi kendine yeterli olduğunu zannedip Allah’a ibadet ve sığınma ihtiyacı duymazsa, 9) kelime-i tevhîdi veya Cenneti veya İslâm dinini yalanlarsa 10) ona da güçlük, zorluk ve sıkıntıya giden yolu kolaylaştıracağız.” (Buhârî, Cenaiz: 27; Müslim, Kader: 17) Bu hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kur’ân’ın Tefsiri
Konu: Leyl Sûresinden Tefsir Edilen Âyetler
3668-) Cündüb el Becelî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir baskında Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber idim. Bu baskında Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in parmağı kanamıştı da şöyle buyurmuştu: sadece kanayan bir parmaksın, tüm şeyler de Allah yolundadır.” el Becelî diyor ki: Cibrilin, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i ziyareti gecikmişti. Bunun üzerine müşrikler: Muhammed, Rabbi tarafından terk edildi dediler. Allah’ta, Duha sûresi 3. ayeti olan; “Rabbin seni ne terk etti ne de darıldı” ayetini indirdi. (Buhârî, Cihâd: 27; Müslim, Cihâd: 17) Bu hadis hasen sahihtir. ve Sevrî bu hadisi Esved b. Kays’tan rivâyet etmişlerdir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kur’ân’ın Tefsiri
Konu: Duha Sûresinden Tefsir Edilen Âyetler
3669-) Mâlik b. Sa’sa (radıyallahü anh)’den Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir: “Ben uyku ile uyanıklık arasında bir durumda iken Ka’be’nin yanında üç kişiden biri dediğini işittim. Sonra bana içinde zemzem suyu bulunan altından bir leğen getirildi. Sonra göksüm şuradan şuraya kadar yarıldı.” Katâde diyor ki: Enes b. Mâlik’e: “Neyi kastediyor” diye sordum. Enes: “Karnımın altına kadar demek istiyor” dedi. “Sonra kalbimi çıkardı ve kalbimi zemzem suyu ile yıkadı. Sonra kalbim yerine konuldu. Sonra iman ve hikmetle dolduruldu.” Bu hadis buradakinden daha uzuncadır. (Buhârî, Menakıb: 27; Müslim, İman: 17) Bu hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kur’ân’ın Tefsiri
Konu: İnşirah Sûresinden Tefsir Edilen Âyetler
3670-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Kim, Tîn sûresini okuyarak bu sûrenin son ayetini: “Allah hükmedenlerin en üstünü, en güzeli, en adili değil midir?” okuduğunda “Evet hakimlerin en üstünü ve adilidir. Ben de buna şâhidim” desin. (Ebû Dâvûd, Salat: 27) Bu hadis sadece bu senedle bu A’rabî’den, Ebû Hüreyre vasıtasıyla rivâyet edilmektedir. Bu bedevinin ismi açıklanmamıştır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kur’ân’ın Tefsiri
Konu: Tîn Sûresinden Tefsir Edilen Âyetler
3671-) İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyet edilmiştir: “Biz de azab meleklerimiz olan zebanileri çağırırız.” (Alak sûresi 18) Ayeti konusunda şöyle demiştir: “Ebû Cehil, Muhammed’i namaz kılarken görürsem mutlak surette ensesine basacağım” demişti. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Eğer Ebû Cehil böyle bir şey yapmış olsaydı melekler onu göz göre göre kapıp kaçarlardı.” (Buhârî, Tefsir-ül Kur’ân: 17) Bu hadis hasen garibtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kur’ân’ın Tefsiri
Konu: Alak Sûresinden Tefsir Edilen Âyetler
3672-) İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), namaz kılmakta idi Ebû Cehil geldi ve “Seni bu işten yasaklamamış mıydım? Seni bu işten yasaklamamış mıydım?” dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), namazı bitirince Ebû Cehil’e sert davrandı. Bunun üzerine: “Ebû Cehil’i sen gayet iyi bilirsin ki Mekke’de benim meclisimden daha kalabalık bir meclis yoktur” dedi. Bunun üzerine Allah, Alak sûresi 17-18. âyetlerini indirdi: “17) Artık o yandaşlarını çağırsın da yardım istesin. 18) Biz de azâb meleklerimiz olan zebanileri çağıracağız.” (Müsned: 2207) Abbâs dedi ki: Ebû Cehil, meclisini çağırmış olsaydı Allah’ın zebanileri onu mutlaka yakalayıp kapıvereceklerdi. Bu hadis hasen garib sahihtir. Bu konuda Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kur’ân’ın Tefsiri
Konu: Alak Sûresinden Tefsir Edilen Âyetler
3673-) Yusuf b. Sa’d (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Hasan b. Ali, Muaviye’ye biat ettikten sonra adamın biri kalkıp ona: “Mü’minlerin yüzünü kara ettin” veya “ey mü’minlerin yüzünü kara eden” dedi. Bunun üzerine Hasan şu karşılığı verdi: Allah seni esirgesin beni kınama, Emeviler, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e kendi minberi üzerinde gösterilmişlerdi de bu Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in fenasına gitmişti. Sonra Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e Kevser sûresi indirilmişti. Yani Cennet’te bir nehir kastedilmiştir. Aynı zamanda Kadir sûresi indirilmiştir. Bu sûre Ümeyyeoğullarının hükümranlık süresidir. diyor ki: Biz de Emevilerin hükümranlık sürelerini hesab ettik bunun bin aydan ne bir gün fazla ne de bir gün eksik olduğunu gördük. (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu hadis garibtir. Ancak bu şekliyle bilmekteyiz. Kâsım b. Fadl rivâyeti olarak aynı zamanda bu hadisin senedinde Kâsım b. Fadl’den Yusuf b. Mazin’den de denilmiştir. Kâsım b. Fadl el Hudânî güvenilir bir kişidir. Abdurrahman b. Mehdî ve Yahya b. Saîd onun güvenilir bir kişi olduğunu söylemişlerdir. Yusuf b. Sa’d mechul bir şahıstır. Bu hadisi bu lafızla sadece bu şekliyle bilmekteyiz.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kur’ân’ın Tefsiri
Konu: Kadir Sûresinden Tefsir Edilen Âyetler
3674-) Zirr b. Hubeyş (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Übey b. Ka’b (radıyallahü anh)’e: Senin din kardeşin Abdullah b. Mes’ûd: “Bütün seneyi değerlendiren kişi Kadir gecesine rastlar diyor” dedim. Übey b. Ka’b şu karşılığı verdi: “Allah, Ebû Abdurrahman’ı bağışlasın, Kadir gecesini Ramazan’ın son on gününde veya yirmiyedinci gününde olduğunu bilmektedir. Fakat, Müslümanların sadece bu geceye güvenmemelerini istemiştir. Sonra Übey b. Ka’b, Kadir gecesinin yirmi yedinci gece olduğuna dair istisnasız yemin etti.” Bunun üzerine kendisine: “Ey Ebû Münzir! Bunu neye dayanarak söylüyorsun?” dedim. Dedi ki: “Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bize bildirdiği âyet ve alametle ki; Güneş o gün parlak olarak doğmaz.” (Müslim, Salat-ül Müsafirin: 27; Ebû Dâvûd, Salat: 17) Bu hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kur’ân’ın Tefsiri
Konu: Kadir Sûresinden Tefsir Edilen Âyetler
3675-) Muhtar b. Fülfül (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den işittim şöyle diyordu: Adamın biri Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e “Ey yaratıkların en hayırlısı” dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “O ibrahimdir” buyurdu. (Müslim, Fedail: 27; Ebû Dâvûd, Sünnet: 17) Bu hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kur’ân’ın Tefsiri
Konu: Beyyine Sûresinden Tefsir Edilen Âyetler
3676-) Ali b. Hucr, Ali b. Müshir vasıtasıyla Muhtar b. Fülfül’den, Enes’den bu hadisin bir benzerini bize aktarmışlardır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kur’ân’ın Tefsiri
Konu: Beyyine Sûresinden Tefsir Edilen Âyetler
3677-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edilmiştir. Dedi ki: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Zilzal sûresi 4. ayeti hakkında şöyle dedi: Onun haberleri nedir? biliyor musunuz? Ashab: “Allah ve Rasûlü daha iyi bilir” dediler. Bunun üzerine şöyle buyurdular: “Yeryüzünün haberleri kendi hakkında şâhidlik etmesidir. Filan gün filan kişi filan işi yaptı diyecektir. İşte yer yüzünün haberleri budur.” (Müsned: 8512) Bu hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kur’ân’ın Tefsiri
Konu: Zilzal Sûresinden Tefsir Edilen Âyetler
3678-) Abdullah b. Şıhhîr (radıyallahü anh)’den rivâyet edilmiştir: Abdullah, Peygamberin meclisine vardığında Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Çokluk kuruntusu sizi oyaladı.” (Tekasür sûresi 1.) ayetini okumakta idi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: “Ademoğlu, malım malım malım diyor. Oysa sana malından sadaka vererek tükettiğin, yiyip bitirdiğin ve giyip eskittiğinden başka ne var?” (Müslim, Zühd: 27; Nesâî, Vesâyâ: 17) Bu hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kur’ân’ın Tefsiri
Konu: Tekasür Sûresinden Tefsir Edilen Âyetler
3679-) Muhammed b. Beşşâr, Muhammed b. Cafer vasıtasıyla Şu’be’den aynı senedle bu hadisin bir benzerini bize aktarmıştır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kur’ân’ın Tefsiri
Konu: Tekasür Sûresinden Tefsir Edilen Âyetler
3680-) Ali (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Kabir azabı hakkında şüphe etmekte devam ettik sonunda “Çokluk kuruntusu sizi oyaladı.” Âyetleri indirildi. Küreyb bir defasında bu hadisin senedinde “Amr b. ebî Kays’den” demiştir ki bu kimse Râzî diye bilinir. Amr b. Kays el Melâî ise Küfelidir. Yine aynı hadisin senedinde “İbn ebî Leylâ ve Minhal b. Amr” den de demiştir. (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu hadis garibtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kur’ân’ın Tefsiri
Konu: Tekasür Sûresinden Tefsir Edilen Âyetler
3681-) Zübeyr b. Avvam (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Tekasür sûresi 8. ayeti hakkında Zübeyr: Ey Allah’ın Rasûlü! sorulacağımız nimet hangi nimettir. Bunlar iki siyahtan ibarettir; Hurma ve su… Bu mutlaka gerçekleşecektir. (İbn Mâce,i Zühd: 27) Bu hadis hasendir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kur’ân’ın Tefsiri
Konu: Tekasür Sûresinden Tefsir Edilen Âyetler
3682-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Tekasûr sûresi 8. ayeti inince, Ashab: “Ey Allah’ın Rasûlü hangi nimetlerden sorguya çekileceğiz?” “Bunlar iki siyah şeyden ibarettir; Düşmanımız karşımızda, kılıçlarımız ise omuzlarımızdadır.” Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Bu mutlaka gerçekleşecektir” buyurdu. (Tirmizî rivâyet etmiştir.) İbn Uyeyne’nin Muhammed b. Amr’dan rivâyeti bence bu rivâyetten daha sahihtir. Sûfyân b. Uyeyne hadis yönünden Ebû Bekir b. Ayyaş’tan daha hafız ve daha sahih rivâyetler edendir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kur’ân’ın Tefsiri
Konu: Tekasür Sûresinden Tefsir Edilen Âyetler
3683-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Kıyamet gününde kula sorulacak nimetlerden ilk şey sana vücûdunu sağlıklı kılmadık mı? ve sana soğuk sulardan içirmedik mi? denilmesidir.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu hadis garibtir. Abdurrahman b. Arseb’in oğludur. İbn Arzem de denilir. İbn Arzem’in rivâyeti daha sağlamdır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kur’ân’ın Tefsiri
Konu: Tekasür Sûresinden Tefsir Edilen Âyetler
3684-) Enes (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Kevser sûresi hakkında Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: O Cennet’te bir nehirdir. İki yanında inciden kubbeler vardır. Ey Cibril bu nedir? dedim; “Allah’ın sana verdiği Kevser budur” dedi. (Buhârî, Tefsir-ül Kur’ân: 27) Bu hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kur’ân’ın Tefsiri
Konu: Kevser Sûresinden Tefsir Edilen Âyetler
3685-) Enes (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Cennet’te dolaşmakta iken iki kenarı inciden kubbelerle donatılmış bir nehir bana gösterildi. Görevli meleğe bu nedir diye sordum. Bu Allah’ın sana vereceği Kevser’dir dedi. Sonra eliyle nehrin çamuruna dokunarak misk çıkardı. Sonra beni Sidret-ül Münteha’ya çıkardılar, orada çok büyük bir nur gördüm.” (Buhârî, Tefsir-ül Kur’ân: 17) Bu hadis hasen sahihtir. değişik şekillerde de rivâyet edilmiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kur’ân’ın Tefsiri
Konu: Kevser Sûresinden Tefsir Edilen Âyetler
3686-) Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Kevser, Cennet’te bir nehirdir; İki kıyısı altındandır. Nehrin yatağı inci ve yakuttandır. Toprağı miskten daha hoştur suyu baldan daha tatlı ve kardan daha beyazdır.” (İbn Mâce, Zühd: 27) Bu hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kur’ân’ın Tefsiri
Konu: Kevser Sûresinden Tefsir Edilen Âyetler
3687-) İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ömer, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabıyla beraber bana da bazı meseleleri sorardı; Abdurrahman b. Avf, Ömer’e dedi ki: “Onun kadar oğullarımız var yine de ona mı soracağız?” Ömer dedi ki: “Ona sormamız senin de bildiğin yöndendir.” Sonra, İbn Abbâs’a Nasr sûresi hakkında sordu da o da şöyle dedi: “Bu sûrede Allah Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ömrünün tükendiğini kendisine bildirmiştir, dedi ve sûreyi sonuna kadar okumuştu.” Ömer de ona demişti ki: “Ben de bu sûre hakkında ancak senin bildiğini biliyorum.” (Buhârî, Menakıb: 27) Bu hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kur’ân’ın Tefsiri
Konu: Nasr Sûresinden Tefsir Edilen Âyetler
3688-) Muhammed b. Beşşâr, Muhammed b. Cafer vasıtasıyla Şu’be’den, Ebû Bişr’den bu senedle hadisin bir benzerini bize aktarmıştır. bu rivâyette Abdurrahman b. Avf: “Onun kadar çocuklarımız varken ona mı soracağız” demektedir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kur’ân’ın Tefsiri
Konu: Nasr Sûresinden Tefsir Edilen Âyetler
3689-) İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), bir gün Safa tepesine çıktı ve Ya Sabahah (Dikkat dikkat) diye bağırdı. Bunun üzerine Kureyş onun etrafına toplandılar. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de şöyle konuştu: “Şiddetli bir azabın önünden gönderilmiş bir uyarıcıyım ben. Size düşmanın akşam ve sabah gelip size baskın yapacağını söylemiş olsaydım ne derdiniz? Beni tasdik eder miydiniz? Ebû Leheb: “Bunun için mi topladın bizi buraya? Ellerin kırılıp kahrolasın” dedi. Bunun üzerine Allah, Leheb sûresini indirdi: “Ebû Leheb’in elleri kırılıp kahrolsun. Bütün imkanları yok olup, helak olsun, zaten kendisine yazık etti, kahrolup gitti, yok oldu ya!…” (Buhârî, Tefsir-ül Kur’ân: 27; Müslim, İman: 17) Bu hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kur’ân’ın Tefsiri
Konu: Leheb Sûresinden Tefsir Edilen Âyetler
3690-) Übey b. Ka’b (radıyallahü anh)’den rivâyet edilmiştir: Müşrikler Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e Rabbini bize tanıt nesebi hakkında bilgi ver demişlerdi de Allah’ta, İhlas sûresini indirdi: “Samed” Doğmamış, doğurmamış. Kul köle olunmaya değer bir efendidir. Doğan herkes mutlaka ölecektir. Ölen herkesin mirası da paylaşılacaktır. Allah ise; ölmez ve mirası da alınmaz. Hiçbir şey ona denk ve benzer değildir. Onun benzeri bir varlık ta yoktur. (Müsned: 20372)

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kur’ân’ın Tefsiri
Konu: İhlas Sûresinden Tefsir Edilen Âyetler
3691-) Ebû’l Âliye (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), müşriklerin tanrılarından söz etti onlar da dediler ki: Sen de Rabbinin nesebi hakkında bize bilgi ver. Bunun üzerine Cibril bu sûreyi indirdi. (Müsned: 20372) b. Humeyd bu hadisin bir benzerini bize aktarmış olup “Übey b. Ka’b’tan” dememiştir. Bu hadis Ebû Sa’d’ın ismi Muhammed b. Müyesser’dir. Ebû Cafer er Razî’nin ismi ise Îsa’dır. Ebû’l Âliye’nin ismi Rüfey’dir. Kendisi köle idi Sabiye’nin karısı onu azâd etmiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kur’ân’ın Tefsiri
Konu: İhlas Sûresinden Tefsir Edilen Âyetler
3692-) Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), aya baktı ve şöyle buyurdu: “Ey Âişe! Bunun şerrinden Allah’a sığın çünkü aydınlığı giderildiği zaman kapkaranlık olandır.” (Müsned: 24619) Bu hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kur’ân’ın Tefsiri
Konu: Muavvizeteyn Sûresinden Tefsir Edilen Âyetler
3693-) Ukbe b. Âmir el Cühenî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Allah bana öyle âyetler indirmiştir ki onların bir benzeri görülmemiştir; Nas ve Felak sûreleri…” (Müslim, Salat-ül Müsafirin: 27; Nesâî, İftitah: 17) Bu hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kur’ân’ın Tefsiri
Konu: Muavvizeteyn Sûresinden Tefsir Edilen Âyetler
3694-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), şöyle buyurdu: “Allah, Adem’i yaratıp ruhundan ona üfürdüğü zaman Adem aksırdı ve Elhamdülillah diyerek Allah’ın izniyle, Allah’a hamdetti. Rabbi ona şöyle buyurdu: “Allah sana merhamet etsin. Meleklere veya meleklerden oluşan şu guruba git ve: “esselamü aleyküm” de. Onlarda: “ve aleykümselam ve Rahmetullah” dediler. Sonra Adem Rabbine döndü, Rabbi buyurdu ki: “İşte senin selamın ve oğullarının kendi aralarında verip alacakları selam budur.” teâlâ: İki avucu kapalı vaziyette Adem’e hangisini istersen seç buyurdu. Adem de Rabbimin sağ elini seçtim dedi. Rabbimin her iki eli de kutlu ve mübarektir. Sonra Rab sağ elini açtı ve onun içinde Adem ve zürriyeti vardı. Ey Rabbim bunlar kimdir? Bunlar senin zürriyetindendir. Adem bir de ne görsün! Her insanın ömrü, iki gözü arasında yazılmıştır. Onlar arasında parlak veya parlaklıklarından biri vardı ki; Ya Rabbi bu kimdir? diye sordu. Bu senin oğlun Dâvûd’tur. Ben kendisine kırk yıl ömür yazdım. Ey Rabbim onun ömrünü artır dedi. Allah’ta ben ona o kadar ömür yazdım dedi. Adem ben ömrümden altmış seneyi ona bağışladım. Allah: Sen ve O, sen bilirsin buyurdu. Sonra Adem, Allah’ın dilediği sûre Cennete yerleştirildi. Sonra Cennet’ten yeryüzüne indirildi. Sonra Adem, ömrünü saymakta idi. Ölüm meleği kendisine gelip canını almak isteyince, Adem; ölüm meleğine acele ettin dedi. Bana bin yıl ömür yazılmıştır. Ölüm meleği: Evet ama sen oğlun Dâvûd’a altmış senesini vermiştin. Adem hatırlayamadı ve unuttu işte bu yüzden ümmeti de unutmaktadır. İşte o günden bu yana yazmak ve şâhidler emredilmiştir.” (Taha sûresi 115. âyet) (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu hadis bu şekliyle hasen garibtir. değişik bir şekilde Ebû Hüreyre’den, Zeyd b. Eslem ve Ebû Salih’in rivâyetine benzer şekilde rivâyet edilmiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kur’ân’ın Tefsiri
Konu: Adem Unuttu Mu?
3695-) Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle buyurmuştur: Allah yeryüzünü yarattığı zaman yeryüzü sallanmaya başladı. Bunun üzerine Allah dağları yarattı. Onları yeryüzüne yerleştirdi de yeryüzünün sarsıntısı durdu. (Nahl sûresi 15. âyet) Melekler dağların ağırlığına şaştılar ve Ya Rabbi! “Yarattıklarının içinde dağlardan daha kuvvetli bir şey var mıdır?” dediler. Allah’ta şöyle buyurdu: “Evet demir” buyurdu. Melekler: “Ya Rabbi demirden daha kuvvetli bir şey var mıdır?” dediler. Allah: “Ateş” buyurdu. Melekler: “Ya Rabbi yarattıkların içinde ateşten daha kuvvetli bir şey var mıdır?” dediler. Allah: “Su” buyurdu. Melekler: “Sudan daha güçlü bir şey var mıdır? dediler. Allah da: “Rüzgar” dedi. Melekler: Yarattıkların içersinde rüzgardan da daha güçlü bir şey var mıdır? dediler. Allah’ta şöyle buyurdu: “Evet sağ eliyle verdiğini sol elinden gizleyen ademoğludur.” (Müsned: 24619) Bu hadis garibtir. Merfu olarak sadece bu şekilde bilmekteyiz.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kur’ân’ın Tefsiri
Konu: Herşeyden Güçlü Ve Kuvvetli Olan Kimdir?
3696-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Allah’a duâdan daha üstün bir şey yoktur.” (İbn Mâce, Dua: 27) Bu hadis hasen garibtir. Bu hadisi merfu olarak sadece Imrân el Kattan’ın rivâyetiyle bilmekteyiz. Imrân el Kattan, İbn Dâvûd’tur. Ebû’l Avvam diye künyelenir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Duâ Bölümleri
Konu: Duâ Yapmanın Değer Ve Kıymeti
3697-) Muhammed b. Beşşâr, Abdurrahman b. Mehdî vasıtasıyla Imrân el Kattan’dan bu senedle hadisin bir benzerini bize aktarmıştır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Duâ Bölümleri
Konu: Duâ Yapmanın Değer Ve Kıymeti
3698-) Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Duâ ibadetin iliği beyni ve özüdür.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu hadis bu şekliyle garib olup sedece İbn Lehia’nın rivâyetiyle bilmekteyiz.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Duâ Bölümleri
Konu: Bab
3699-) Numân b. Beşîr (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Duâ ibadettir.” Sonra mü’min sûresi 60. ayetini okudu: “Ama Rabbiniz buyuruyor ki: “Bana duâ edin, duânızı kabul edeyim. Şüphesiz ki, bana kulluk etmekten ululuk taslayarak çekinenler, aşağılık bir halde Cehenneme gireceklerdir.” (İbn Mâce, Dua: 27) Bu hadis hasen sahihtir. da bu hadisi A’meş’den ve Zerr’den rivâyet etmiştir. Bu hadisi sadece Zerr’in rivâyetiyle bilmekteyiz. Zerr Abdullah el Hemedânî’dir. Güvenilen biridir. Ömer b. Zerr’in babasıdır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Duâ Bölümleri
Konu: Bab
3700-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Kim Allah’tan istemezse duâ etmezse Allah o kişiye gazablanır.” (İbn Mâce, Dua: 17) Vekî’ ve başkaları Ebû’l Melîh’den bu hadisi rivâyet etmişlerdir. Bu hadisi sadece bu şekliyle bilmekteyiz. Ebû’l Melih’in ismi Sabîh’tır. Muhammed’den işittim şöyle diyordu: Ebû’l Melih’e, Farisi de denilir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Duâ Bölümleri
Konu: Allah’tan İstemeyeni Allah Sevmez Mi?
3701-) İshâk b. Mansur, Ebû Âsım vasıtasıyla Humeyd b. Ebû’l Melih’den, Ebû Salih’den, Ebû Hüreyre’den benzeri şekilde rivâyet etmiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Duâ Bölümleri
Konu: Allah’tan İstemeyeni Allah Sevmez Mi?
3702-) Abdullah b. Büsr (radıyallahü anh)’den rivâyet edilmiştir. Bir adam: “Ey Allah’ın Rasûlü! İslamın nafile ibadetleri bana ağır geldi, devamlı yapabileceğim bir şey ver ki ona sarılayım” dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Dilin devamlı olarak Allah’ı hatırlayarak ıslak kalmalı.” (İbn Mâce, Edeb: 27) Bu hadis bu şekliyle hasen garibtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Duâ Bölümleri
Konu: Dil Daima Allah’ı Hatırlayarak Islak Kalmalı
3703-) Ebû Saîd el Hudrî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e: “Kıyamet günü Allah’a derece bakımından kulların hangisi üstündür” diye soruldu da Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Allah’ı her an gündemde tutan erkek ve kadınlardır.” “Ey Allah’ın Rasûlü! Allah yolunda savaş eden gaziden de mi üstündür?” dedim. Şöyle buyurdular: “Kılıcını kırılıncaya kadar ve her tarafı kana bulanıncaya kadar kafir ve müşriklere vursa dahi Allah’ı her an ve her yerde gündemde tutan kimse derece bakımından daha değerlidir.” (Müsned: 11295) Bu hadis garibtir. Bu hadisi sadece Derrac’ın rivâyetiyle bilmekteyiz.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Duâ Bölümleri
Konu: Allah’ı Her An Gündemde Tutmak Herşeyden Üstün Müdür?
3704-) Ebû’d Derdâ (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Dikkat edin! Amellerinizin en hayırlısını Allah katında en değerlisini altın ve gümüş dağıtmaktan daha hayırlı ve derecelerinizi daha yükselten, düşmanla karşılaşıp sizin onların boyunlarını, onların da sizin boyunlarınızı vurmanızdan daha hayırlı bir şeyi size haber vereyim mi? Ashab: “Evet” dediler. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de: “Her zaman ve her zeminde Allah’ı devamlı hatırlayıp gündemde tutmaktır.” b. Cebel dedi ki: “Allah’ın azabından kişiyi en iyi kurtaran her zamanda ve her zeminde Allah’ı gündemden çıkarmayıp her an hatırlamaktır.” (İbn Mâce, Edeb: 27) Bazıları bu hadisi Abdullah b. Saîd’den aynı senedle benzeri şekilde rivâyet etmişlerdir. Bazıları ise mürsel olarak rivâyet etmişlerdir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Duâ Bölümleri
Konu: Amellerin En Değerlisi Hangisidir?
3705-) Ebû Hüreyre ve Ebû Saîd el Hudrî (radıyallahü anhüma)’dan rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Bir gurup insan bir yerde toplanıp Allah’ı gündemde tutmak için onun dinini öğrenmeye çalışırlarsa melekler onların etrafını çevirir. Allah’ın rahmeti onları kaplar ve üzerlerine huzur iner Allah onları kendi huzurundaki melekler yanında anar.” (İbn Mâce, Edeb: 27) Bu hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Duâ Bölümleri
Konu: Bir Yere Oturup Allah’ı Hatırlayıp Onun Dinini Gündemde Tutanların Değeri Ve Kıymeti
3706-) Yusuf b. Yakup, Hafs b. Ömer vasıtasıyla Şu’be’den, Ebû İshâk’tan aktararak şöyle derler: Ebû Müslim Eğar’dan işittim şöyle diyordu: Ebû Saîd ve Ebû Hüreyre’nin rivâyet ettiklerine şâhidim o ikisi de Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in böyle bir hadisini bize aktararak şâhid olmuşlardır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Duâ Bölümleri
Konu: Bir Yere Oturup Allah’ı Hatırlayıp Onun Dinini Gündemde Tutanların Değeri Ve Kıymeti
3707-) Ebû Saîd el Hudrî (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Muaviye bir gün mescide çıktı ve toplu halde olan bir guruba sizi burada oturtan sebeb nedir? diye sordu. Onlar da: “Allah’ın verdiği nimetleri hatırlayıp onu daima gündemde tutmak ve onun rızasını kazanmak için dinimizi öğrenmek için oturuyoruz” dediler. Muaviye: “Allah hakkı için sizi burada oturtan sebep bu mudur?” dedi. Onlar da: “Vallah’i sadece bu sebeple burada oturmaktayız” dediler. Muaviye: Dikkat ediniz sizi töhmet ettiğimden dolayı sizden yemin istemiş değilim. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e karşı benim yakınlık derecemde olup ta kendisinden benden daha az hadis rivâyet eden yoktur. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), ashabından meydana gelmiş bir topluluğun yanına çıkmış ve: “Sizi bu toplulukta oturtan sebep nedir?” diye sormuştu. Onlar da şöyle demişlerdi: “Allah’ı hatırlayıp ona hamdetmek ve bizi İslam üzere hidayet ettiği için ve bize lutfuyla muamele ettiği ve bize her türlü nimetleri verdiği için hamdedip şükretmek için oturduk.” Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Allah hakkı için sizi oturtan sebep sadece bu mudur?” Onlar da: “Allah hakkı için bizi oturtan sebep budur” dediler. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdular ki: “Dikkat ediniz size karşı bir töhmetten dolayı sizden yemin istemiş değilim. Ne varki Cibril bana geldi ve meleklere karşı Allah’ın sizinle övündüğünü bildirdi.” (Müslim, Zikir: 27; Nesâî, Adab-ül Kudat: 17) hadis hasen garibtir. Ancak bu şekliyle bilmekteyiz. Ebû Neame es Sa’dî’nin ismi Amr b. Îsa’dır. Ebû Osman en Nehdî’nin ismi ise Abdurrahman b. Mell’dir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Duâ Bölümleri
Konu: Bir Yere Oturup Allah’ı Hatırlayıp Onun Dinini Gündemde Tutanların Değeri Ve Kıymeti
3708-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Bir topluluk ki bir yerde oturur ve orada Allah’ı hatırlamazlar ve peygamberine salavat getirmezlerse o toplantı onların günahlarını artırıp onlara vebal olur. Allah dilerse onlara azab eder, dilerse onları bağışlar.” (Müsned: 9213) Bu hadis hasendir. hadis başka şekillerde de yine Ebû Hüreyre’den rivâyet edilmiştir. geçen “Tire” kelimesinin anlamı pişmanlık ve zarar demektir. Arap bilginlerince bunun anlamı günah ve sıkıntı demektir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Duâ Bölümleri
Konu: Biraraya Gelip Allah’ı Gündem Etmeyen Toplulukların Hali
3709-) Câbir (radıyallahü anh), Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şöyle dediğini işitmiştir: “Her bir Müslüman, Allah’a duâ ettikçe Allah onun dileğini yerine getirir ve benzeri bir kötülüğünü ondan siler. Bu duâ günah için ve akraba ile bağını koparmak için olmadığı sürece böylece devam eder.” (Müsned: 14350) konuda Ebû Saîd ve Ubâde b. Sâmit’den de hadis rivâyet edilmiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Duâ Bölümleri
Konu: Müslümanın Duâsı Mutlaka Kabul Görür
3710-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Sıkıntılı ve ızdıraplı anlarda duâsının Allah tarafından kabul edilmesi her kimi sevindirirse bolluk ve rahat zamanlarında duâsını çoğaltsın.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu hadis garibtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Duâ Bölümleri
Konu: Müslümanın Duâsı Mutlaka Kabul Görür
3711-) Câbir (radıyallahü anh), Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şöyle söylediğini işitmiştir: Zikrin en değerlisi “Lailahe illallah” tır. Duânın en değerlisi ise “Elhamdilillah” tır. (İbn Mâce, Edeb: 27) Bu hadis hasen garib olup sadece Mûsâ b. İbrahim’in rivâyetiyle bilmekteyiz. b. el Medîni ve pek çok kimse bu hadisi Mûsâ b. İbrahim’den rivâyet etmişlerdir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Duâ Bölümleri
Konu: Müslümanın Duâsı Mutlaka Kabul Görür
3712-) Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) tüm zamanlarında ve her yerde Allah’ı hatırlar ve onu gündeminden hiç eksik etmezdi.” (Müslim, Hayz: 27; Ebû Dâvûd, Tahara: 17) Bu hadis hasen garibtir. Bu hadisi sadece Yahya b. Zekeriyya b. ebî Zaide’nin rivâyetiyle bilmekteyiz. Behiy’in ismi Abdullah’tır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Duâ Bölümleri
Konu: Müslümanın Duâsı Mutlaka Kabul Görür
3713-) Übey b. Ka’b (radıyallahü anh)’den rivâyete göre; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir kimseyi hatırlayıp duâ ettiği zaman önce kendisinden başlardı. (Müslim, Fedail: 27; Ebû Dâvûd, Huruf: 17) Bu hadis hasen garib sahihtir. Ebû Katan’ın ismi Amr b. Heysem’dir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Duâ Bölümleri
Konu: Duâ Eden Önce Kendisinden Başlamalıdır
3714-) Ömer b. Hattâb (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), duâda ellerini kaldırdığı zaman onları yüzüne sürmedikçe indirmezdi.” Muhammed b. Müsenna kendi rivâyetinde: “Onları yüzüne sürmedikçe indirmezdi” demektedir. (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu hadis sahih garibtir. Sadece Hammad b. Îsa’’nın rivâyetiyle bilmekteyiz. Bu hadisi tek başına rivâyet etmiştir. Bu kimsenin hadis rivâyeti azdır. Bazı kimseler ondan hadis rivâyet etmişlerdir. Hanzale b. ebî Sûfyân güvenilir bir kimse olduğunu söylemiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Duâ Bölümleri
Konu: Duâ Ederken Ellerin Kaldırılması Gerekir Mi?