Sünen-i Tirmizî Hadis Kitabı
2864-)
Abdullah b. Amr b. As (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Allah ilmi insanların kafalarından söküp çıkaracak kaldıracak değildir. Fakat ilmi, ilim adamlarını ortadan kaldırmak suretiyle kaldıracaktır. Sonuda hiç âlim kalmayacak ve insanlar cahil bilgisiz kimseleri kendilerine önder lider ve kurtarıcı seçecekler ve onlara dini ve ilmi meseleler soracaklar onlar da cahilce fetva vererek hem kendileri sapıtmış hem de başkalarını saptırmış olacaklardır.” (Müslim, İlim: 5; İbn Mâce, Mukaddime: 1) konuda Âişe ve Ziyâd b. Lebid’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahihtir. Aynı hadisi Zührî, Urve’den, Abdullah b. Amr’dan ve Âişe’den benzeri şekilde rivâyet etmişlerdir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: İlim Bölümleri
Konu: İlim Kalkacak Ve Yok Denecek Hale Gelecek Mi?
2865-)
Ebû’d Derdâ (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte bulunuyorduk gözleri semaya dikti ve şöyle buyurdu: “İlim insanlardan aşırılıp kaybolacağı zaman ilim adına hiçbir şeye güçleri yetmeyecektir.” Bunun üzerine Ziyâd b. Lebîd el Ensarî dedi ki: Kur’ân-ı devamlı okuduğumuz halde ilim bizden nasıl aşırılıp yok edilecektir? “Allah’a yemin ederim ki Kur’ân-ı mutlaka okuyacağız kadınlarımıza ve çocuklarımıza da okutacağız.” Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: Ey Ziyâd annen senin hasretinle yansın, Ben de seni Medîne halkının hukukçularından saymakta idim. İşte Tevrat ve İncil Yahudî ve Hıristiyanların elindedir. Onlara ne faydası oluyor Cübeyr diyor ki: Sonra Ubâde b. Sâmit’le karşılaştım ve kardeşin Ebû’d Derdâ nelerden bahsediyor işitmedin mi? Ebû’d Derdâ’nın söylediklerini kendisine haber verdim Ubâde b. Sâmit şu cevabı verdi: Ebû’d Derdâ doğru söylemiştir. İstersen insanlardan kaldırılacak ilk ilmi sana haber vereyim mi? “Huşu`” dur. Belki de büyük bir mescide gireceksin ve orada huşu’ içerisinde bir adam bulup göremeyeceksin.” (Müslim, İlim: 5; İbn Mâce, Mukaddime: 1) Bu hadis hasen garibtir.Muaviye b. Salih hadisçiler yanında güvenilen biridir. Yahya b. Saîd el Kattan’dan başka onun hakkında söz edeni bilmiyoruz. Muaviye b. Salih’den de bu hadisin bir benzerini rivâyet edilmiştir. Bazıları da bu hadisi Abdurrahman b. Cübeyr b. Nüfeyr’den babasından, Avf b. Mâlik’den rivâyet etmişlerdir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: İlim Bölümleri
Konu: İlim Kalkacak Ve Yok Denecek Hale Gelecek Mi?
2866-)
Ka’b b. Mâlik (radıyallahü anh)’ın babasından rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den şöyle buyurduğunu işittim: “Âlimlerle tartışıp boy ölçüşmek veya avam, ayaktakımı kimselerle mücadele etmek veya halkın dikkatini kendine çekmek için ilim tahsil eden kişiyi Allah Cehennemine atacaktır.” (Dârimî, Mukaddime: 34) Bu hadis garib olup sadece bu şekliyle bilmekteyiz. İshâk b. Yahya b. Talha hadisçiler yanında sağlam bilinen kimselerden değildir. Hafızası yönünden hakkında söz edilmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: İlim Bölümleri
Konu: İlmi Şöhret Ve Makam İçin Kullanan Cehenlemliktir
2867-)
İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “İlmi; Allah rızasından başka gayelerle öğrenen veya ilimle Allah rızasından başka şeyleri isteyen kişi Cehennem’deki yerine hemen hazırlansın.” (Ebû Dâvûd, İlim: 4) konuda Câbir’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen garibtir. Bu hadisi sadece bu şekliyle Eyyûb’un rivâyeti olarak bilmekteyiz.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: İlim Bölümleri
Konu: İlmi Şöhret Ve Makam İçin Kullanan Cehenlemliktir
2868-)
Ebân b. Osman’dan rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: “Zeyd b. Sabit günün ortasında Mervan’ın yanından çıktı bu saatte onu kendisine bir şey sormak için çağırmıştır dedik, kalkıp kendisine sorduk evet dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittiğim şeylerden sordu. Ben de Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den şöyle buyurduğunu işittim: “Bizden bir hadis işiten ve onu hafızasında tutarak başkasına aktaran kişinin Allah yüzünü ak etsin. Nice illim yüklenen kişiler vardır ki bazen onu kendisinden daha anlayışlı birisine aktarabilir. Çoğu zaman da ilim yüklenen kimse kendisi dirayetli olmaz.” (İbn Mâce, Mukaddime: 1) konuda Abdullah b. Mes’ûd, Muâz b. Cebel, Cübeyr b. Mut’ım, Ebû’d Derdâ ve Enes’den de hadis rivâyet edilmiştir. Zeyd b. Sabit hadisi hasendir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: İlim Bölümleri
Konu: İlmi Başkalarına Duyurup Aktarmak Gerekir
2869-)
Abdullah b. Mes’ûd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittim şöyle diyordu: “Allah bizden herhangi bir şeyi işiten ve işittiği gibi de tebliğ edip başkalarına aktaran kişinin yüzünü Allah ak etsin. Çünkü tebliğ edilen kişi benden işiterek tebliğ edenden daha anlayışlı ve kavrayışlı olabilir.” (İbn Mâce, Mukaddime: 1) hadis hasen sahihtir. Abdulmelik b. Umeyr bu hadisi Abdurrahman b. Abdullah’tan rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: İlim Bölümleri
Konu: İlmi Başkalarına Duyurup Aktarmak Gerekir
2870-)
Abdullah b. Mes’ûd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Benden bir söz işitip onu belleyip başkalarına aktaranın Allah yüzünü ak etsin. Nice bilgili kimseler vardır ki, o bilgisini kendisinden daha bilgili birisine nakleder. Şu üç gurup insan hiç aldanmaz kalbi saf sağlam ve hak üzeredir. Yaptığı her şeyi ihlas ve samimyetle yapan kişi Müslümanların önder ve liderlerine nasihat eden kimse; cemaatin gerekliliğine inanan kişi ki bu üç şeyin hepsi davet kapsamındadır.” (İbn Mâce, Mukaddime: 18)
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: İlim Bölümleri
Konu: İlmi Başkalarına Duyurup Aktarmak Gerekir
2871-)
Abdullah b. Mes’ûd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Kim bilerek bana ait imiş gibi bir sözü söylerse Cehennem’deki oturacağı yere hemen hazırlansın.” (Buhârî, İlim: 27; İbn Mâce, Mukaddime: 17)
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: İlim Bölümleri
Konu: Hadis Diye Yalan Söyleyen Kimseler Cehennemliktir
2872-)
Ali b. ebî Tâlib (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Bana ait imiş gibi, bir sözde yalan söylemeyin kim benden olmayan bir şeyi bendenmiş gibi yalan olarak söylerse Cehenneme girer.” (Buhârî, İlim: 27; İbn Mâce, Mukaddime: 17) konuda Ebû Bekir, Ömer Osman, Zübeyr, Saîd b. Zeyd, Abdullah b. Amr, Enes, Câbir, İbn Abbâs, Ebû Saîd, Amr b. Abese, Ukbe b. Âmir, Muaviye, Büreyde, Ebû Mûsâ el Gafıkî, Ebû Umâme, Abdullah b. Amr, el Mukanna’ ve Evs es Sekafî’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ali hadisi hasen sahihtir. b. Mehdî diyor ki: Mansur b. Mu’temir; Küfelilerin en sağlam kişilerindendir. Vekî’ise şöyle diyor: Rıb’î b. Hıraş İslam konusunda hiçbir yalan söylememiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: İlim Bölümleri
Konu: Hadis Diye Yalan Söyleyen Kimseler Cehennemliktir
2873-)
Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Kim benden olmadığı halde bana ait imiş gibi yalan söylerse –zannedersem kasıtlı olarak dedi- Cehennem’deki evine hemen hazırlansın.” (Buhârî, İlim: 27; İbn Mâce, Mukaddime: 17) Bu hadis bu şekliyle Zührî’nin, Enes’den rivâyeti olarak hasen sahih garibtir. Enes’den değişik biçimde de rivâyet edilmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: İlim Bölümleri
Konu: Hadis Diye Yalan Söyleyen Kimseler Cehennemliktir
2874-)
Muğîre b. Şu’be (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Kim yalan olduğunu bildiği halde benden bir hadis anlatırsa iki yalancıdan biri kendisidir.” (Müslim, Mukaddime: 17; İbn Mâce, Mukaddime: 27) konuda Ali b. ebî Tâlib ve Semure’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahihtir. bu hadisi Hakem’den, Abdurrahman b. ebî Leylâ’dan, Semure’den rivâyet etmiştir. A’meş ve İbn ebî Leylâ ise Hakem’den, Abdurrahman b. ebî Leylâ’dan ve Ali’den rivâyet etmişlerdir. Abdurrahman b. ebî Leylâ’nın Semure’den rivâyeti hadisçiler yanında daha sahihtir. Ebû Muhammed, Abdullah b. Abdurrahman’a Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in: “Kim yalan olduğunu bildiği halde benden bir hadis anlatırsa iki yalancıdan birisidir.” Bu hadisi hakkında şöyle sordum: “Bir hadisi senedinin yanlış olduğunu, bildiği halde rivâyet eden kişinin Peygamberin bu hadisine girmesinden korkulur mu? Yahut herkes tarafından mürsel olarak rivâyet edilen bir hadisi müsned olarak rivâyet etse veya senedini değiştirse bu hadisin hükmüne girer mi? Şöyle cevap verdi: “Hayır, fakat bir kimse bir hadis rivâyet ettiği zaman Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den o hadisin aslı bilinmediği halde onu yine rivâyet ederse; bu hadisin hükmüne girmesinden korkarım.”
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: İlim Bölümleri
Konu: Yalan Olduğunu Bildiği Halde Bir Sözü Hadis Diye Aktarmak
2875-)
Ebû Rafî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, -başkaları bu hadisi merfu olarak rivâyet ettiler şöyle demiştir: “Dikkat edin! Sizden birinizi; emrettiğim veya yasakladığım konulardan birisi kendisine ulaşınca koltuğuna yaslanmış durumda iken, bilmiyorum Allah’ın kitabında ne bulursak ona uyarız (hadisleri tanımayız derken) bulmayayım.” (İbn Mâce, Mukaddime: 2; Ebû Dâvûd, Sünnet: 17) Bu hadis hasen sahihtir. bu hadisi Sûfyân’dan ve İbn’ül Münkedir’den mürsel olarak Sâlim b. Ebî’n Nadr vasıtasıyla Ubeydullah b. Ebû Rafî’den ve babasından rivâyet etmişlerdir. Sûfyân b. Uyeyne bu hadisi tek olarak rivâyet ettiği zaman Muhammed b. Münkedir’in rivâyetiyle Sâlim b. Ebû’n Nadr’ın rivâyetini birbirinden ayırırdı. Bir arada rivâyet ettiğinde de böylece iki senedi birleştirerek rivâyet ederdi. Ebû Rafî, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in azâd ettiği kölelerdendir ve ismi “Elsem”dir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: İlim Bölümleri
Konu: Hadisleri İnkar Edenler De Olacak Mı?
2876-)
Mıkdam b. Ma’dikerib (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Dikkat edin! Sizden biriniz koltuğuna kurulduğu halde benden bir hadis kendisine ulaşacak ta o kimse şöyle diyecek: Bizimle sizin aranızda Allah’ın kitabı var. Bu kitapla neyi helal olarak bulursak onu helal sayar haram olan hususları da haram kabul ederiz. Gerçekten Allah Rasûlünün haram kıldığı bir şey Allah’ın haram kıldığı gibidir.” (İbn Mâce, Mukaddime: 2; Dârimî, Mukaddime: 6) Bu hadis bu şekliyle hasen garibtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: İlim Bölümleri
Konu: Hadisleri İnkar Edenler De Olacak Mı?
2877-)
Ebû Saîd el Hudrî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den hadisleri yazmak hususunda izin istedik fakat (Kur’ân ile karışabilir tehlikesinden dolayı) bize izin verilmedi.” (Müslim, Zühd: 17) Bu hadis başka bir şekilde de Zeyd b. Eslem’den de rivâyet edilmiş olup Hemmâm da kendisinden rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: İlim Bölümleri
Konu: Hadis Yazma İşi İlk Dönemlerde Yasaklanmış Mıydı?
2878-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre; “Ensâr’dan bir adam Peygamberin yanında oturur, Peygamberden hadislerini dinler, hoşuna gider fakat ezberleyemezdi. Bu durumunu Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e şikayet etti ve Ey Allah’ın Rasûlü! Dedi. Senden bir hadis işitiyorum hoşuma gidiyor fakat ezberleyemiyorum. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Elinin yardımına müracaat et buyurdu ve eliyle yazı yazmaya işaret etti.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu hadisin senedi pek sağlam değildir. b. İsmail’den işittim şöyle diyordu: “Halil b. Mürre’nin hadisleri münkerdir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: İlim Bölümleri
Konu: Hadis Yazma İşine Sonradan İzin Verildi Mi?
2879-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir hutbe verdi ve hutbesinde bir kıssadan bahsetmişti. Bunun üzerine Ebû Şah: Ey Allah’ın Rasûlü! Dedi. Bana bu kıssayı yazınız. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de Ebû Şah için bunu yazınız” buyurdu. (Tirmizî rivâyet etmiştir.) hadis biraz uzuncadır. Şeyban, Yahya b. ebî Kesîr’den bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: İlim Bölümleri
Konu: Hadis Yazma İşine Sonradan İzin Verildi Mi?
2880-)
Hemmâm b. Münebbih (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ebû Hüreyre’nin şöyle söylediğini işittim: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından hiçbir kimse benim kadar hadis rivâyet etmiş değildir. Ancak Abdullah b. Amr bunun dışındadır çünkü o yazıyordu ben ise yazmıyordum.” (Buhârî, İlim: 17; Dârimî, Mukaddime: 27) Bu hadis hasen sahihtir. Vehb b. Münebbih, Hemmam b. Münebbih’in kardeşidir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: İlim Bölümleri
Konu: Hadis Yazma İşine Sonradan İzin Verildi Mi?
2881-)
Abdullah b. Amr (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Benden bir âyet kadar bile olsa başkalarına aktarınız. İsrail oğullarından da ibretli şeyleri aktarınız bir sakınca yoktur. Ancak kim bilerek benden olmayan bir şeyi bana ait imiş gibi söyler ve aktarırsa Cehennem’deki yerine hemen hazırlansın.” (Buhârî, Enbiya: 52) Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: İlim Bölümleri
Konu: İsrail Oğullarından İbretli Şeyler Aktarılabilir Mi?
2882-)
Muhammed b. Beşşâr, Ebû Âsım vasıtasıyla Evzâî’den, Hassân b. Atıyye’den, Ebû Kebse es Selulî’den ve Abdullah b. amr’dan bu hadisin bir benzerini bize aktarmıştır ki bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: İlim Bölümleri
Konu: İsrail Oğullarından İbretli Şeyler Aktarılabilir Mi?
2883-)
Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e binek hayvanı isteyen biri götürüldü. Fakat Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yanında onu bindirecek bir binit bulamayınca o kimseye bir başkasını gösterdi. Bu kimse de ona binek temin etti. Adam Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek durumu haber verdi. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: Hayra vasıta olan hayrı yapmış gibidir.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) konuda Ebû Mes’ûd el Bedrî ve Büreyde den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis bu şekliyle Enes rivâyeti olarak garibtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: İlim Bölümleri
Konu: Hayra Vasıta Olan Onu Yapmış Gibi Sevap Kazanır Mı?
2884-)
Mes’ûd el Bedrî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: “Bir adam Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek kendisinden binek hayvanı istedi ve şöyle dedi: Hiç bir şeyim kalmadı ne yaparsan yap. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), falana git buyurdu. Adam o kimseye gitti, O da ona binek temin etti. Sonra Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: Kim bir hayra sebeb olursa o hayrı yapanın -veya yerine getirenin- sevâbı kadar sevap vardır.” (Müslim, Imara: 27; Ebû Dâvûd, Edep: 17) Bu hadis hasen sahihtir. Ebû Amr eş Şeybânî’nin ismi Sa’d b. İyas’tır. Ebû Mes’ûd el Bedrî’nin ismi ise Ukbe b. Amr’dır.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: İlim Bölümleri
Konu: Hayra Vasıta Olan Onu Yapmış Gibi Sevap Kazanır Mı?
2885-)
Hasan b. Ali el Hallâl, Abdullah b. Nümeyr vasıtasıyla A’meş’den, Ebû Amr eş Şeybânî’den ve Ebû Mes’ûd’tan bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiş olup “O hayrı yapanın sevâbı kadar” diyerek hadisin sözlerinde şüphe etmedi.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: İlim Bölümleri
Konu: Hayra Vasıta Olan Onu Yapmış Gibi Sevap Kazanır Mı?
2886-)
Ebû Mûsâ el Eş’ari’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Sevap kazanmak için her konuda aracı olunuz. Allah, Peygamberinin dilinden dilediği hükmünü verecektir.” (Ebû Dâvûd, Edeb: 72; Müslim: Birr: 61) Bu hadis hasen sahihtir. Büreyd’in künyesi Ebû Bürde’dir Küfeli olup hadis konusunda güvenilir bir kişidir. Kendisinden Şu’be, Sevrî ve İbn Uyeyne hadis rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: İlim Bölümleri
Konu: Hayra Vasıta Olan Onu Yapmış Gibi Sevap Kazanır Mı?
2887-)
Abdullah b. Mes’ûd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Haksız yere öldürülen hiçbir insan yoktur ki onun kanından günahından suçundan Adem’in ilk oğluna bir pay çıkmış olmasın. Çünkü öldürme işini ilk olarak ortaya çıkaran o’dur.” Abdurrezzak hadiste geçen “esennel katle” yerine “sennel katle” demiştir ki mana aynıdır. ( Buhârî, Enbiya: 17; Müslim, Kasame: 7) Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: İlim Bölümleri
Konu: Hayra Vasıta Olan Onu Yapmış Gibi Sevap Kazanır Mı?
2888-)
İbn ebî Ömer, Sûfyân b. Uyeyne vasıtasıyla A’meş’den bu senedle bu hadisin bir benzerini bize aktarmış ve “sennel katle” demiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: İlim Bölümleri
Konu: Hayra Vasıta Olan Onu Yapmış Gibi Sevap Kazanır Mı?
2889-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Kim bir hidayete çağırıp o yolda çığır açarsa kendisine uyanların sevâbı kadar sevap ona verilecektir ve onların sevaplarından da hiçbir şey eksiltilmeyecektir. Her kim de bir sapıklığa çağırır ve o yolda bir çığır açarsa kendisine uyanların günahı da aynen kalır eksilmez.” (Müslim, İlim: 6) Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: İlim Bölümleri
Konu: Hayra Veya Sapıklığa Öncü Olan Kimsenin Durumu
2890-)
Cerir b. Abdullah (radıyallahü anh)’ın babasından rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Her kim hayırda bir çığır açar ve bu çığırda kendisine uyulursa kendi sevâbı ile birlikte kendisine uyanların sevapları kadar sevap alacaktır bu arada diğer uyan kimselerin sevaplarından da hiçbir şey eksilmeyecektir. Kimde kötü bir çığır açar ve bu çığırda kendisine uyulursa kendi günahı ile birlikte kendisine uyanların günahlarından hiçbir şey eksiltilmeksizin hepsinin günahı kadar günah kazanacaktır.” (Müslim, İlim: 6) konuda Huzeyfe’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahihtir. b. Abdullah vasıtasıyla başka bir şekilde buradakine benzer biçimde bu hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis ayrıca Münzir b. Cerir b. Abdullah ve babasından da rivâyet edilmiştir. Aynı şekilde Ubeydullah b. Cerir ve babasından da rivâyet edilmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: İlim Bölümleri
Konu: Hayra Veya Sapıklığa Öncü Olan Kimsenin Durumu
2891-)
Irbad b. Sariye (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir gün sabah namazından sonra son derece tesirli bir va’z verdi de bu va’zın tesirinden gözler yaşardı kalpler ürperdi Ashabtan bir kişi: Bu öğütler vedalaşan bir kimsenin öğütleri gibidir o halde bize neyi tavsiye ederseniz Ey Allah’ın Rasûlü! Dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de şöyle buyurdu: “Allah’a karşı her zaman ve her zeminde sorumluluk bilinci içerisinde olmayı Allah’tan gelen her şeyi dinleyip itâat etmeyi idareciniz durumunda olan kimse Habeşli bir köle bile olsa onu bile dinleyip itâat ediniz. İçinizde yaşayacak olanlar benden sonra pek çok ayrılık ve anlaşmazlıklara şâhid olacaklardır. Dinde yeri olmayan fakat dindenmiş gibi gösterilmeye çalışan şeyleren sakınıp uzak durunuz çünkü onlar sapıklıktır. Sizden kim bu dönemlere ulaşırsa benim sünnetime ve doğru yolda olan Hülefai Raşîdinin sünnetine sıkıca sarılsın. Bu yolda sabredip dişinizi sıkınız.” (İbn Mâce, Mukaddime: 7) Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: İlim Bölümleri
Konu: Sünnetlere Yapışıp Bidatlerden Uzak Durmalı
2892-)
Sevr b. Yezîd, Hâlid b. Ma’dan’dan, Abdurrahman b. Amr b. es Sülemî’den Irbad b. Sariye’den bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiştir. Hasan b. Ali el Hallâl ve pek çok kişi şöyle derler: Ebû Âsım, Sevr b. Yezîd’den, Hâlid b. Ma’dan’dan, Abdurrahman b. Amr es Sülemî’den, Irbad b. Sariye’den bu hadisin bir benzerini bize aktarmışlardır. b. Sariye’nin künyesi Ebû Necîh’tir. hadis Hucr b. Hucur’dan ve Irbad b. Sariye’den de benzeri şekilde rivâyet edilmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: İlim Bölümleri
Konu: Sünnetlere Yapışıp Bidatlerden Uzak Durmalı
2893-)
Amr b. Avf el Müzenî (radıyallahü anh)’in babasından ve dedesinden rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Bilâl b. Hârise: “Bil bakalım” buyurdu. Bunun üzerine Bilâl: “Neyi bileyim? Ey Allah’ın Rasûlü!” dedi, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: Benden sonra sünnetimden kaldırılan bir sünneti kim ihya edip ortaya çıkarırsa ona o sünnetle amel edenler kadar sevap vardır. Amel edenlerin sevapları da hiç eksiltilmez ve her kim de, Allah ve Rasûlünün razı olmadığı sonradan çıkan bidat denilen bir sapıklığı ortaya çıkarırsa o kimseye o bidatle amel edenlerin günahları da birlikte yazılır ve onların günahlarından da hiçbir şey eksiltilmez.” (İbn Mâce, Mukaddime: 7) Bu hadis hasendir. b. Uyeyne, Şamlı ve Mıssîsî’dir. Kesir b. Abdullah ise İbn Amr b. Avf el Müzenî‘dir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: İlim Bölümleri
Konu: Sünnetlere Yapışıp Bidatlerden Uzak Durmalı
2894-)
Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana şöyle buyurdu: “Evlatçığım hiçbir kimseye karşı kalbinde bir hile ve kin beslemek olmaksızın sabahlamaya ve akşamlamaya gücün yeterse bunu mutlaka yap sonra bana şöyle dedi: Evlatçığım işte benim sünnetim budur kim benim sünnetimi yaşatırsa beni sevmiş olur kim de beni severse Cennet’te benimle birlikte olur.” (İbn Mâce, Mukaddime: 7) hadis buradakinden daha uzuncadır. Bu hadis bu şekliyle hasen garibtir. b. Abdullah el Ensârî de babası da güvenilir kimselerdir. Ali b. Zeyd doğru kimsedir. Fakat başkalarından mevkuf olarak rivâyet ettiği bir hadisi merfu olarak rivâyet eder. Muhammed b. Beşşâr’dan işittim. Şu’be’den naklederek Ebû’l Velîd’in şöyle dediğini bildirdi: Bize Ali b. Zeyd anlattı bu kimse mevkuf hadisleri merfu yapan bir kimsedir. b. Müseyyeb’in, Enes’den rivâyeti olarak tam metniyle sadece bu hadisi bilmekteyiz ve buradakinden uzuncadır. Abbâd b. Meysere el Mınkarî bu hadisi Ali b. Zeyd’den ve Enes’den rivâyet ederek senedinde “Saîd b. Müseyyeb”i zikretmemiştir. Meseleyi Muhammed b. İsmail’e götürdüm ve sordum, bunu bilmediğini ve Saîd b. Müseyyeb’in Enes’den bu hadisi ve başka herhangi bir hadisi rivâyeti hakkında bilgisi olmadığını söyledi. Enes b. Mâlik hicrî doksan üç yılında vefat etmiştir. Saîd b. Müseyyeb’te ondan iki sene sonra vefat etmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: İlim Bölümleri
Konu: Sünnetlere Yapışıp Bidatlerden Uzak Durmalı
2895-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Sizi kendi halinize bıraktığım sürece siz de beni bırakınız. Size bir şeyler duyurduğumda onu benden alınız. Çünkü sizden öncekiler peygamberlerine çok soru sormaları ve peygamberlerinin buyrukları üzerinde ihtilaf etmelerinden dolayı helak olup gitmişlerdir.” (Buhârî, İ’tisam: 17; Müslim, Hac: 27) Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: İlim Bölümleri
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Yasakladıklarından Kaçınmak Gerekir
2896-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Pek yakında insanlar develerini koşturarak ilim arayacaklar fakat Medîne âlimlerinden daha bilgili kimseler bulamayacaklardır.” (Müsned: 7639) Bu hadis İbn Uyeyne hadisi olarak hasendir. İbn Uyeyne’den “Medîne âlimi” sözü hakkında şöyle dediği rivâyet edilmektedir. Bu kimse “Mâlik b. Enes” olabilir. b. Mûsâ dedi ki: İbn Uyeyne’den işittim şöyle diyordu: Bu Medîne âlimi: Ömerî Abdulaziz b. Abdullah ez Zahid’tir. Yahya b. Mûsâ’dan işittim şöyle derdi: Abdurrezzak der ki: O kimse Mâlik b. Enes olabilir. Ömerî = Abdulaziz b. Abdullah olup Ömer b. Hattâb’ın oğludur.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: İlim Bölümleri
Konu: Medîne Âlimleri Daha Bilgili Mi Olacaklar?
2897-)
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Bilerek bir işi yapan âlim bir kimseyi aldatmak binlerce Abidi aldatmaktan şeytana daha zordur.” (İbn Mâce, Mukaddime: 17) Bu hadis garib olup sadece bu şekliyle Velid b. Müslim’in rivâyeti olarak bilmekteyiz.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: İlim Bölümleri
Konu: Âlim Mi Üstün Yoksa İbadet Edip Duran Mı?
2898-)
Kays b. Kesîr (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir adam Medîne’den Şam’da bulunan Ebû’d Derdâ’nın yanına geldi. O da şöyle dedi. Ey kardeşim seni buraya kadar getiren sebeb nedir? Adam: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den rivâyet ettiğini haber aldığım bir hadistir diye cevap verdi. Ebû’d Derdâ sen başka bir iş için gelmedin mi dedi. Adam: “Hayır” dedi. Ebû’d Derdâ ticaret için de mi gelmedin dedi. Adam: “Hayır” dedi. Sadece o hadisi öğrenmek için geldim dedi. Bunun üzerine Ebû’d Derdâ şöyle dedi: Ben Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şöyle buyurduğunu işittim: “Kim ilim elde etmek için bir yol tutarsa Allah’ta onu Cennetine giden yola iletir. Melekler ilim öğrencisinin razı olması için kanatlarını indirirler. Bir âlim için göktekiler ve yerdekiler hatta denizdeki balıklar bile o âlimin bağışlanması için Allah’a yalvarırlar. Âlim bilgili bir kimsenin cahillikle ibadet eden bir kimseye karşı üstünlüğü, Ayın diğer yıldızlara üstünlüğü gibidir. peygamberlerin varisleridirler. Peygamberler miras olarak ne dinar ne de dirhem bırakmışlardır; onlar sadece miras olarak ilim bırakmışlardır. Kim ilimden nasibini alırsa çok büyük hayırlara kavuşmuş olur.” (Ebû Dâvûd, İlim: 17; İbn Mâce, Mukaddime: 27) Bu hadisi sadece Âsım b. Reca b. Hayve’nin rivâyetiyle bilmekteyiz. Bence bu hadisin senedi burada olduğu gibi muttasıl değildir. Mahmûd b. Hıdaş aynı senedle bu hadisi bize aktarmıştır. Aynı zamanda bu hadis Âsım b. Reca b. Hayve’den, Velid b. Cemil’den, Kesîr b. Kays’tan ve Ebû’d Derdâ’dan da rivâyet edilmiş olup bu rivâyet Mahmûd b. Hıdaş’ın rivâyetinden daha sahihtir. Muhammed b. İsmail “Bu daha sahihtir” demektedir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: İlim Bölümleri
Konu: Âlim Mi Üstün Yoksa İbadet Edip Duran Mı?
2899-)
Yezîd b. Seleme (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Ey Allah’ın Rasûlü! senden pek çok hadisler işittim sonraki öğrendiklerimin öncekilerini unutturacağından endişe ediyorum bana kapsamlı bir şekilde bir şeyler söyleyiniz dedim şöyle buyurdular: “Bildiğin her konuda yolunu Allah’ın kitabıyla bulmaya çalış.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) hadisin senedi muttasıl değildir. Bence bu hadis mürseldir. Bana göre İbn Eşva’, Yezîd b. Seleme’ye ulaşmamıştır. İbn Eşva’ın ismi Saîd b. Eşva’dır.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: İlim Bölümleri
Konu: Âlim Mi Üstün Yoksa İbadet Edip Duran Mı?
2900-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “İki özellik bir münafıkta bir araya gelmez: Ahlak güzelliği ve dini konularda anlayışlılık.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu hadis garibtir. Bu hadisin Avf’ın rivâyetinden olduğunu sadece bu ihtiyar Halef b. Eyyûb el Amiri’nin rivâyetiyle bilmekteyiz. Ebû Küreyb ve Muhammed b. Alâ’dan başka bu kimseden hadis rivâyet edeni görmedim. Kendisinin nasıl bir kişi olduğunu da bilmiyorum.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: İlim Bölümleri
Konu: Âlim Mi Üstün Yoksa İbadet Edip Duran Mı?
2901-)
Ebû Umâme el Bâhîlî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e biri abid diğeri âlim olan iki kimseden bahsedildi de Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Âlim kimsenin abid kimseye karşı üstünlüğü benim sizin en aşağı mertebede olanınıza karşı üstünlüğüm gibidir. Sonra Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle devam etti: Allah ve Melekleri, göklerin ve yerlerin halkı, hatta yuvasındaki karıncalar hatta balıklar, insanlara hayır ve faydalı şeyler öğreten kimseye dua ederler.” (Dârimî, Mukaddime: 17) Bu hadis garibtir. Ebû Ammâr Hüseyn b. Hureys el Huzaî’den işittim şöyle diyordu: Fudeyl b. Iyaz’dan işittim şöyle demişti: “Bilen bildiğiyle amel eden ve başkalarına öğreten kişi gökler aleminde büyük kişi olarak çağrılır.”
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: İlim Bölümleri
Konu: Âlim Mi Üstün Yoksa İbadet Edip Duran Mı?
2902-)
Ebû Saîd el Hudrî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Mü’min bir kimse Cennete girinceye kadar kulağına gelen herhangi bir hayırlı işten asla doymaz.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu hadis hasen garibtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: İlim Bölümleri
Konu: Âlim Mi Üstün Yoksa İbadet Edip Duran Mı?
2903-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Değerli bilgiler mü’minin yitik malıdır onu nerede bulursa almaya daha hak sahibidir.” (İbn Mâce, Zühd: 17) Bu hadis garib olup sadece bu şekliyle bilmekteyiz. İbrahim b. Fadl el Medenî el Mahzûmî hadis konusunda hafızası yönünden zayıf kabul edilmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 7: İlim Bölümleri
Konu: Âlim Mi Üstün Yoksa İbadet Edip Duran Mı?
2904-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Canım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki; İman etmeden Cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmeden de iman etmiş olmazsınız. Size yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir işi göstereyim mi? Selamı aranızda yaygınlaştırınız.” (Müslim, İman: 17; Ebû Dâvûd, Edeb: 27) konuda Abdullah b. Selam’dan, Şüreyh b. Hanî’den ve babasından Abdullah b. Amr’dan, Berâ’dan, Enes’den ve İbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 8: Sosyal Hayattaki Edeb...
Konu: Selamı Yaygınlaştırmak Gerekir
2905-)
Imrân b. Husayn (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, bir adam Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e geldi ve “Esselamü Aleyküm” Allah’ın selamı üzerine olsun, dedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de “On” buyurdu. Bir başka adam daha geldi “Esselamü aleyküm ve rahmetüllahi.” = Allah’ın selam ve rahmeti üzerinize olsun dedi. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) “Yirmi” dedi. Bir başka adam daha geldi ve “Esselamü aleyküm ve rahmetullahi ve berekatü” = Allah’ın selamı rahmeti ve bereketi üzerinize olsun dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de “Otuz” buyurdu. Yani değişik şekillerde selam verenler değişik miktarlarda sevap kazandılar. (Dârimî, İstizan: 27) Bu hadis bu şekliyle hasen sahih garibtir. konuda Ali, Ebû Saîd ve Sehl b. Huneyf’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 8: Sosyal Hayattaki Edeb...
Konu: Selamı Alıp Vermekteki Faklılıklar Ve Değerleri
2906-)
Ebû Saîd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ebû Mûsâ, Ömer’in yanına girmek için Esselamü aleyküm girebilir miyim dedi. Ömer: “Bir” dedi. Sonra bir müddet sustu ve tekrar esselamü aleyküm girebilir miyim? Diye sordu. Ömer “İki” dedi, sonra bir müddet sustu ve tekrar esselamü aleyküm girebilir miyim? Dedi. Ömer “Üç” dedi. Sonra Ebû Saîd döndü gitti. Ömer kapıcısına ne oldu dedi. Kapıcı döndü gitti diye cevap verdi. Ömer onu bana getirin dedi. Yanına gelince bu yaptığın iş nedir? Diye sordu. Ebû Saîd “Sünnettir” diye cevap verdi. Ömer: sünnet mi? dedi. Vallahi buna dair apaçık bir delil ve şâhid getireceksin veya ben yapacağımı bilirim. Ebû Saîd dedi ki: Bunun üzerine Ebû Mûsâ bize geldi biz de Ensâr’dan birkaç arkadaşla oturmakta idik bize Ey Ensâr topluluğu! Dedi; Müslümanlardan Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hadislerini en iyi bilen sizler değilmisiniz? “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) izin istemek üç defadır eğer izin verilirse gir değilse dön” buyurmadı mı? Bunun üzerine oradakiler kendisiyle şakalaşmaya başladılar. Ebû Saîd dedi ki: Sonra başımı ona doğru kaldırdım ve bu konuda sana her ne ceza verilirse ortağım dedim. Ebû Mûsâ, Ömer’e vararak durumu kendisine bildirdi. Bunun üzerine Ömer: “Bunu bilmiyordum” dedi. (Buhârî, Büyü’ 17: Müslim, Edeb: 27) konuda Ali ve Sa’d’ın azadlı kölesi Ümmü Tarık’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasendir. Cerîrî’nin ismi Saîd b. İyas’tır. Ebû Mes’ûd diye künyelenir. Bu hadisi Cüreyrî’den başkası Ebû Nadre’den rivâyet etmiştir. Ebû Nadre el Abdî’nin adı, Münzir b. Mâlik b. Kıt’a’dır.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 8: Sosyal Hayattaki Edeb...
Konu: İzin İstemenin Üç Kere Olduğu
2907-)
Ömer b. Hattâb (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına girmek için üç kere izin istedim de bana izin verdi.” (Ebû Dâvûd, Edeb: 127) hadis hasen garibtir. Ebû Zümeyl’in ismi Simâk ul Hanefî’dir. Ebû Mûsâ, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in “İzin istemek üç kere olur, izin verilirse gir aksi halde geri dön” buyurduğunu rivâyet edince Bize göre Ömer, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına girmek için üç kere izin istediği ve üçüncüden sonra kendisine izin verildiği halde Ebû Mûsâ’ya itirazının tek sebebi şudur ki: Ömer, Ebû Mûsâ tarafından rivâyet edilen Peygamberin: “Şayet sana izin verilirse gir değilse geri dön” hadisini bilmemesiydi.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 8: Sosyal Hayattaki Edeb...
Konu: İzin İstemenin Üç Kere Olduğu
2908-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) mescidin bir kenarında oturmakta iken bir adam mescide girdi ve namazını kıldıktan sonra gelip Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e selam verdi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de “ve aleyke” (senin üzerine de selam olsun) dedi ve dön namazını yeni baştan kıl sen namazını kılmış sayılmadın buyurdu. Sonra Râvî, uzunca olan bu hadisin tamamını anlattı. (Buhârî, Edeb: 17; Müslim, Salat: 27) Bu hadis hasendir. Yahya b. Saîd el Kattan bu hadisi Ubeydullah b. Ömer’den, Saîd el Makburî’den rivâyet ederek senedinde “babasından ve Ebû Hüreyre’den” demiştir ve “O’na selam verdi” O da “ve aleyke” diyerek selamı aldı dememiştir. Yahya b. Saîd‘in rivâyeti daha sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 8: Sosyal Hayattaki Edeb...
Konu: Selam Nasıl Alınır?
2909-)
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Âişe’ye: “Cibril sana selam ediyor buyurdu. Âişe de: “Aleyhisselamu ve rahmetullahi ve berekatühü” (Ona da Allah’ın selamı rahmeti ve bereketi olsun) dedi.” (Buhârî, İsti’zan: 17; Müslim, Fedailü-üs Sahabe: 27) konuda Nümeyr oğullarından bir kişi babası vasıtasıyla hadis rivâyet etmiştir. Bu hadis hasen sahihtir. Zührî’de bu hadisi Ebû Seleme vasıtasıyla Âişe’den rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 8: Sosyal Hayattaki Edeb...
Konu: Biri Vasıtayla Selam Gönderilebilir Mi?
2910-)
Ebû Umâme (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ey Allah’ın Rasûlü! denildi iki adam karşılaşıyorlar bunlardan hangisi önce selam verecektir? Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “O iki adamdan Allah’a en yakın olanı.” (Ebû Dâvûd, Edeb: 122) Bu hadis hasendir. Muhammed diyor ki: Ebû Ferve er Rehâvî’nin rivâyeti orta yolludur. Ancak oğlu Muhammed b. Yezîd kendisinden münker hadisler rivâyet etmektedir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 8: Sosyal Hayattaki Edeb...
Konu: Önce Selamı Veren Kimsenin Üstünlüğü
2911-)
Amr b. Şuayb’ın dedesinden rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Bizden başkalarına benzemeye çalışanlar bizden değildir. Yahudi ve Hıristiyanlara benzemeyin çünkü Yahudilerin selamlaşmaları parmak işaretiyledir. Hıristiyanların selamlaşmaları ise el ile işaret etmekten ibarettir.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu hadisin senedi zayıftır. İbn Mübarek bu hadisi İbn Lehîa’dan merfu olmaksızın rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 8: Sosyal Hayattaki Edeb...
Konu: El İle İşaret Edilerek Selam Alınıp Verilmez
2912-)
Yesâr (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Sabit el Bünânî ile birlikte yürümekte iken çocukların yanından geçti ve onlara selam verdi ve Sabit şöyle dedi: Enes ile beraberdim çocuklara uğradı ve onlara selam verdi. Enes de dedi ki: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber idim çocuklara uğradı ve onlara selam vermişti.” (Buhârî, İstizan: 17; Müslim, Selam: 27) Bu hadis sahihtir. Pek çok kimse bu hadisi Sabit’den rivâyet etmektedir. Enes’den de değişik şekilde rivâyet edilmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 8: Sosyal Hayattaki Edeb...
Konu: Çocuklara Selam Verilmeli Mi?
2913-)
Kuteybe, Cafer b. Süleyman vasıtasıyla Sabit’ten, Enes’den bu hadisin benzerini rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 8: Sosyal Hayattaki Edeb...
Konu: Çocuklara Selam Verilmeli Mi?