Sünen-i Tirmizî Hadis Kitabı

862-) İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Mekke’ye giriş için “Fah” denilen yerde gusletmişti.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu rivâyet pek tercih edilmez sahih olan rivâyet Nafi’ yoluyla İbn Ömer’den gelen “O Mekke’ye giriş için yıkanırdı” rivâyetidir. Şâfii aynı görüşte olup Mekke’ye girerken gusletmeyi müstehab görür. Abdurrahman b. Zeyd b. Eslem hadis konusunda zayıftır. Ahmed b. Hanbel, Ali el Medînî ve başka hadisçiler bu kimseyi hadis konusunda zayıf kabul etmişlerdir. Bu hadisi sadece merfu olarak onun rivâyetinden bilmekteyiz.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Mekkeye Girerken Gusül Yapmak
863-) Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Mekke’ye girerken üst taraftan girer alt taraftan da çıkardı.” (Buhârî, Hac: 41; Müslim, Hac: 37; Ebnu Dâvûd, Menasik: 44) Bu konuda İbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiştir. Âişe hadisi hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Mekkeye Yukarı Bölgeden Girip Aşağı Bölgesinden Çıkmak
864-) İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Mekke’ye gündüzleyin girmişti.” (Nesâî, Menasik; 104; Buhârî, Hac: 39) Bu hadis hasendir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Mekkeye Gündüz Girmesi
865-) Muhâcir el Mekkî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Câbir b. Abdullah’a “Ka’be görülünce kişi ellerini kaldırmalı mı?” diye soruldu da bunun üzerine şöyle dedi: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber haccettik biz öyle bir şey yapıyor muyduk?” (Ebû Dâvûd, Menasik: 45) Ka’be’yi görünce ellerin kaldırılmasını sadece Şu’be’nin, Ebû Kazaa’dan rivâyetiyle bilmekteyiz. Ebû Kazaa’nın ismi: Süveyd b. Hucr’dur.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Ka’be’yi Görünce Ellerini Kaldırmamak
866-) Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Mekke’ye gelince mescide girdi önce Hacer-ül Evsedi istilam etti (yani eliyle selamladı) sonra Ka’be’yi sol yanına alarak üç sefer hızlıca yürüyerek dört seferde normal yürüyerek tavafı tamamlamış oldu sonra İbrahim makamına gelerek “İbrahimin makamını namazgah edinin” diyerek iki rekat namaz kıldı. Makamı İbrahim kendisiyle Ka’be’nin arasında idi iki rekatlık namazdan sonra Hacer-ül Esvede gelerek istilam etti (eliyle selamladı). Sonra Safa tepesine çıktı. Zannediyorum ki: “Safa ve Merve Allah’ın sembollerindendir” buyurdu. (Nesâî, Menasik: 137) konuda İbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiştir. Câbir hadisi hasen sahihtir. İlim adamları bu hadisle amel ederler.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Tavaf Nasıl Yapılmalıdır?
867-) Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Hacer-ül Esved’den, Hacer-ül Esved’e kadar hızlıca yürüdü sonra da dört sefer normal yürüyüşle tavafı bitirmiş oldu.” (Nesâî, Menasik: 146) Bu konuda İbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiştir. Câbir hadisi hasen sahihtir. İlim adamları uygulamalarını bu hadisle yaparlar. diyor ki: İlk üç şaftta hızlı yürümeyi terk eden saygısızlık etmiş olur, keffâret olarak bir şey gerekmez. İlk üç şaftta hızlı yürümeyi terk etmişse geri kalanlarda hızlı yürümesi gerekmez. ilim adamları şöyle derler: Mekkeli olanlara ve Mekke’de ihrama girenlere ilk üç şaftta hızlı yürümek gerekmez.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Tavafın Başlangıcı Hacer-ül Esved’dendir
868-) Ebût Tufeyl (radıyallahü anh)’den rivâyete şöyle demiştir: İbn Abbâs’la beraberdik Muaviye, Ka’be’nin tüm köşelerini istilam ederek tavafını sürdürüyordu. Bunun üzerine İbn Abbâs ona şöyle dedi: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), sadece Rükni Yemani ve Hacer-ül Esved köşelerini istilam etmişti. Muaviye dedi ki: “Ka’be’nin istilam edilmeyecek hiçbir köşesi yoktur.” (Buhârî, Hac: 59; Nesâî, Menasik: 130) Bu konuda İbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiştir. İbn Abbâs hadisi hasen sahihtir. İlim adamları uygulamalarını bu hadisle yaparlar ve şöyle demişlerdir: “Rükn-ü Yemanî ve Hacer-ül Esved dışındaki Ka’be’nin başka köşeleri istilam edilmez.”

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Ka’be Köşelerinden Sadece Hacer-ül Esved Ve Rükn-ü Yemaniyi İstilam Etmek
869-) Ya’la b. Ümeyye (radıyallahü anh)’ın babasından rivâyete göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) üzerinde bürd denilen çizgili bir ihram olduğu halde sağ omuzu çıplak olarak tavaf yaptı.”(Ebû Dâvûd, Menasik: 49; İbn Mâce, Menasik: 30) Bu hadis Sevrî’nin, İbn Cüreyc’den rivâyetidir bunu sadece onun rivâyetiyle bilmekteyiz ve bu hadis hasen sahihtir. Abdulhamid, Cübeyre b. Şeybenin oğludur, Ya’la ve babasından bildirildiğine göre o; Ya’la b. Ümeyye’dir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellem, Tavafı Yaparken Sağ Omuzu Çıplaktı
870-) Âbis b. Rabia (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ömer b. Hattâb’ı gördüm Hacer-ül Esvedi öpüyor ve şöyle diyordu: “Ben seni öpüyorum ve sadece bir taş olduğunu da biliyorum, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in seni öptüğünü görmeseydim asla öpmezdim.” (Buhârî, Hac: 60; Nesâî, Menasik: 148) Bu konuda Ebû Bekir ve İbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ömer hadisi hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Hacer-ül Esved Öpülmeli Mi?
871-) Zübeyr b. Arabî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir adam İbn Ömer’e, Hacer-ül Esved’in istilam edilmesini sordu o da şöyle dedi: “Ben Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i Hacer-ül Esved’i hem öperken hemde istilam ederken gördüm.” Adam dedi ki: “Eğer dar bir yere sıkıştırılırsam ve oraya yaklaşmam engellenirse ne dersin? İbn Ömer bu sorunlardan hoşlanmayıp kızmış olacak ki: “Sen bu soruları Yemen’de bırak! Ben, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i istilam ederken ve öperken gördüm dedi.” (Buhârî, Hac: 60; İbn Mâce, Menasik: 155) Hammad b. Zeyd, Zübeyr b. Arabî’den rivâyet etmiştir. Zübeyr b. Arabî, Küfeli olup bu Ebû Seleme diye künyelenir. Enes b. Mâlik, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in başka sahabîlerinden hadis işitmiştir. İlim adamlarından Sûfyân es Sevrî ve başkaları kendisinden hadis rivâyet etmişlerdir. İbn Ömer hadisi hasen sahihtir. Yine İbn Ömer’den değişik şekillerde de bu hadis bize aktarılmıştır. İlim adamları uygulamalarını bu hadise göre yaparlar ve Hacer-ül Esved’i öpmeyi müstehab görürler. İzdiham gibi sebeplerden dolayı yaklaşmak mümkün olmazsa eliyle istilam edip elini öpmesi gerekir. Hacer-ül Esved’e ulaşamadığı zaman onun hizasına geldiği zaman ona döner ve tekbir alır. Şâfii bu görüştedir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Hacer-ül Esved Öpülmeli Mi?
872-) Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Mekke’ye geldiğinde Ka’be’yi yedi kere tavaf etti ve Bakara sûresi 125. ayetini okudu; “… İbrahim (aleyhis-selâm)’in ibadet ettiği yeri sizde kendinize ibadet yeri edinin…” sonra İbrahim makamının arkasında namaz kıldı. Sonra Hacer-ül Esved’in bulunduğu köşeyi istilam ederek şöyle buyurdu: “Allah’ın başladığı yerden başlayalım.” Sa’y yapmaya safa tepesinden başladı ve bakara sûresi 158. ayetini okudu: “Allah’ın insanlığa sunduğu sembollerden biri de Safâ ile Merve’dir…” (Müslim, Hac: 19; Ebû Dâvûd, Menasik: 56) Bu hadis hasen sahihtir. İlim adamları uygulamalarını bu hadise göre yaparlar. Sa’y yapmaya önce safa tepesinden başlanır. Sa’fa’dan önce Merve’den başlanırsa caiz değildir. Sa’fa’dan başlamak gerekir. yapıp ta sa’y yapmayan kimse hakkında alimler değişik görüşler ortaya koymuşlardır. Bir kısmı: Sa’fa ile Merve arasında sa’y yapmadan Mekke’den çıkan kimse Mekke’ye yakın iken hatırlarsa dönüp Safâ ile Merve arasında sa’y yapmalıdır. Memleketine dönünceye kadar hatırlamazsa haccı caiz olup Kurban kesmesi gerekir. Sûfyân es Sevrî, aynı görüştedir. alimler ise şöyle derler: Safa ile Merve arasındaki Sa’yı terk eder ve ülkesine dönerse haccı geçerli değildir. Şâfii bu görüşte olup şöyle der: Safa ile Merve arasında say yapmak vaciptir, “Hac” ancak onunla geçerlidir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Sa’y Yapmaya Safâ Tepesinden Başlamak Gerekir
873-) İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Ka’be’de tavaf etmesi ve Safâ ile Merve arasında koşması müşriklere gövde gösterisi yapmak içindi.” (Buhârî, Hac: 80; Ebû Dâvûd, Menasik: 50) Bu konuda Âişe, İbn Ömer ve Câbir’den de hadis rivâyet edilmiştir. İbn Abbâs hadisi hasen sahihtir. İlim adamları Safa ile Merve arasında yapılan sa’yı müstehab görürler. Kişi orada koşamaz ise normal olarak yürümesini bile caiz kabul etmişlerdir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Safâ İle Merve Arasında Niçin Koşmuştu?
874-) Kesir b. Cümhan (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: İbn Ömer’i Safa ile Merve arasında normal şekilde yürürken gördüm ve kendisine Safâ ile Merve arasında koşmuyor da yürüyor musun? Dedim. Bunun üzerine dedi ki: “Eğer koşarsam Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i koşarken görmüşümdür, eğer yürürsem şunu iyi bil ki Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i yürürken görmüşümdür ve ben yaşlı bir kimseyim.” (Ebû Dâvûd, Menasik: 55; Buhârî, Hac: 80) Bu hadis hasen sahihtir. Saîd b. Cübeyr’de, İbn Ömer’den buna benzer bir hadis rivâyet edilmiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Safâ İle Merve Arasında Niçin Koşmuştu?
875-) İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) biniti üzerinde tavaf etti, Hacer-ül Esved köşesine geldiğinde elindeki deynekle istilam edercesine işaret etti.” (Buhârî, Hac: 61; Nesâî, Menasik: 140; İbn Mâce, Menasik: 34) Bu konuda Câbir, Ebû-t Tufeyl ve Ümmü Seleme’den de hadis rivâyet edilmiştir. İbn Abbâs hadisi hasen sahihtir. İlim adamlarından bazıları özürsüz olarak Ka’be’yi binit üzerinde tavaf etmeyi hoş karşılamamışlardır. Şâfii’nin görüşü budur.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Binit Üzerinde De Tavaf Yapılabilir Mi?
876-) İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Her kim Ka’be’yi elli sefer tavaf ederse annesinden doğduğu günkü gibi günahlarından temizlenir.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu konuda Enes ve İbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiştir. İbn Abbâs hadisi garibtir. Muhammed’e bu hadis hakkında sordum şöyle dedi: Gerçekten bu hadis İbn Abbâs’ın kendi sözü olarak rivâyet edilmiştir. es Sahtiyanî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Saîd b. Cübeyr’in oğlu Abdullah’ı babasından daha üstün sayarlardı. Onun Abdulmelik b. Saîd b. Cübeyr adında bir kardeşi vardır. Aynı şekilde ondan da rivâyet etmiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Tavaf Etmenin Değeri Ve Kıymeti
877-) Cübeyr b. Mut’ım (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Ey Abdumenaf oğulları, gece ve gündüz hangi saatte olursa olsun bu Ka’be’yi kim tavaf ederse ve namaz kılarsa engel olmayın.” (İbn Mâce, İkame: 149) Bu konuda İbn Abbâs ve Ebû Zerr’den de hadis rivâyet edilmiştir. Cübeyr hadisi hasen sahihtir. Abdullah b. ebî Necîh bu hadisi Abdullah b. Rebah’tan aynı şekilde rivâyet etmiştir. İlim adamları ikindiden sonra ve sabah namazından sonra Mekke’de (Ka’be’de) namaz kılınması konusunda değişik görüşler ortaya koymuşlardır; Kimileri: İkindiden sonra ve sabahtan sonra namaz kılmakta ve tavaf etmekte bir sakınca yoktur derler. Şâfii, Ahmed, İshâk bunlardan olup, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bu hadisini delil getirmektedirler. Bir kısmı ise: İkindiden sonra tavaf ederse güneş batıncaya kadar namaz kılmaz aynı şekilde sabah namazından sonra tavaf ederse güneş doğuncaya kadar namaz kılmaz. Bunlarda Ömer’in hadisini delil olarak getirirler. Şöyle ki: Ömer sabah namazından sonra tavaf etti de namaz kılmadan Mekke’den çıktı. “Zî Tuvâ” denilen yere inince güneş doğduktan sonra namaz kıldı. Sûfyân es Sevrî ve Mâlik b. Enes bu görüştedirler.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Nafile Namaz Ve Tavaf Her An Yapılabilir
878-) Câbir b. Abdullah (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) iki rekatlı tavaf namazında iki ihlas sûresi olan Kâfirûn ve Kulhüvallahû ehad sûrelerini okurdu.” (Nesâî, Menasik, 164; Buhârî, Hac: 69)

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Tavaf Namazında Ne Okunur?
879-) Cafer b. Muhammed (radıyallahü anh)’in babasından rivâyete göre: “O iki rekatlık tavaf namazında Kâfirûn ve İhlas sûrelerini okumayı severdi.” (Nesâî, Menasik, 164; Buhârî, Hac: 69) Bu rivâyet Abdulaziz b. Imrân’ın rivâyetinden daha sahihtir. Cafer b. Muhammed’in babasından rivâyeti babası yoluyla Câbir’in rivâyetinden daha sahihtir. Abdulaziz b. Imrân hadis konusunda zayıf sayılan bir kimsedir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Tavaf Namazında Ne Okunur?
880-) Zeyd b. Üsey’(radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ali’ye sordum; “Hangi talimatla gönderildin diye.” Buyurdular ki: “Dört şey ile gönderildim; Cennete sadece Müslümanlar gireceklerdir, Ka’be çıplak olarak tavaf edilmeyecektir, bu yıldan sonra Hac ve Umre için Ka’be’de Müslümanlarla müşrikler bir araya gelmeyeceklerdir, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile sözleşmesi olan kimsenin sözleşmesindeki süreye uyulacaktır. Sözleşme ve süresi olmayanların süresi ise dört aydır.” (Buhârî, Hac: 67) Bu konuda Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ali hadisi hasendir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Ka’be’yi Çıplak Tavaf Etmek Yasaklanmıştır
881-) İbn Ömer ve Nasr b. Ali (radıyallahü anhüma) dediler ki: Sûfyân b. Uyeyne, Ebû İshâk’tan naklederek bu hadisin bir benzerini bize aktarmıştır. Ebû Ömer ve Nasr b. Ali derler ki: Zeyd b. Yüsey’ derler ki: Bu hadis daha sahihtir. Şu’be bu konuda vehme kapılarak bu ismi “Zeyd b. Üseyl” demektedir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Ka’be’yi Çıplak Tavaf Etmek Yasaklanmıştır
882-) Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) benim yanımdan gönlü hoş ve sevinç içerisinde çıktı sonra üzüntülü bir şekilde bana döndü. Bunun üzerine üzüntüsünün sebebini sordum. Buyurdular ki: Ben Ka’be’ye girdim keşke bunu yapmasaydım ileride onlarda bunu yapmak isterler ve onlara zorluk çıkarmış olacağımdan dolayı korkarım.” (İbn Mâce, Menasik: 79; Nesâî, Menasik: 126) Bu hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Ka’be’nin İçerisine Girmiş Midir?
883-) Bilâl (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Ka’be içerisinde namaz kıldı.” İbn Abbâs: “Namaz kılmadı fakat tekbir aldı” diyor. (Nesâî, Menasik: 131; Buhârî, Hac: 52) Bu konuda Üsâme b. Zeyd, Fadl b. Abbâs, Osman b. Talha ve Şeybe b. Osman’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Bilâl hadisi hasen sahihtir. Pek çok ilim adamları uygulamalarını bu hadisle yapmakta olup; Ka’be içerisinde namaz kılmakta bir sakınca görmezler. b. Enes der ki: Ka’be’nin içerisinde nafile namaz kılmakta bir sakınca yoktur, Ka’be içerisinde farz namaz kılmayı hoş karşılamam. der ki: Ka’be içerisinde farz namaz kılmakta bir sakınca yoktur. Çünkü abdest ve kıble konusunda farz namazla nafile namazın durumu aynıdır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Ka’be İçerisinde Namaz Kılmış Mıdır?
884-) Esved b. Yezîd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, İbn Zübeyr ona dedi ki: Müminlerin anası Âişe’nin sana anlattığı hadislerden bana biraz aktar. Esved dedi ki: Âişe, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in O’na şöyle buyurduğunu nakletti: “Senin bu toplumun cahiliyye döneminden yeni çıkmış olmasalardı Ka’be’yi yıkar ve iki kapı yaptırırdım.” (Buhârî, Hac: 42; Müslim, Hac: 70) İbn Zübeyr, halife olunca Ka’be’yi yıktırdı ve iki kapı yaptırdı. Bu hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Ka’be’de Neden Değişiklik Yapmadı?
885-) Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Ka’be’ye girmeyi ve orada namaz kılmayı çok arzu ederdim. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) elimden tutarak beni Hıcr denilen yere soktu ve şöyle buyurdu: “Ka’be’ye girmek istiyorsan Hıcr’de namaz kıl çünkü orası Ka’be’den bir parçadır. Kavmin, Ka’be’yi yaparken malzeme eksikliğinden dolayı Hıcr’ı Ka’be’den ayırdılar ve ayrı bir yer haline getirdiler.” (Buhârî, Hac: 42; Müslim, Hac: 70) Bu hadis hasen sahihtir. Alkame b. ebî Alkame; Alkame b. Bilâl’dir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Hıcr” Denilen Yerde Namaz Kılmak Ka’be De Kılmak Gibidir
886-) İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Hacer-ül Esved, sütten daha beyaz olarak Cennet’ten inmişti, ademoğullarının hataları onu kararttı.” (Buhârî, Hac: 50; Nesâî, Hac: 145) Bu konuda Abdullah b. Amr ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. İbn Abbâs hadisi hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Hacer-ül Esvedin Değeri Ve Kıymeti
887-) Abdullah b. Amr’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittim şöyle diyordu: “Rükün ve makam Cennetin yakutlarından iki yakuttur ki Allah onların nurunu almıştır. Eğer onların nurunu almamış olsaydı onlar doğu ile batı arasını aydınlatırlardı.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu hadis Abdullah b. Amr’dan mevkuf yani kendi sözü olarak rivâyet ediliyor. Aynı konuda Enes’den de rivâyet olup garib hadistir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Hacer-ül Esvedin Değeri Ve Kıymeti
888-) İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Arafat’a çıkmazdan önce Minâ’da bize öğle, ikindi, akşam, yatsı ve sabah namazlarını kıldırdı ve sonra Arafat’a yürüdü.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) İsmail b. Müslim’in hafızası konusunda söz edilmiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Hac İçin Minâ’ya Gidip Orada Gecelemek
889-) Yine İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Minâ’da sabahı ve öğleyi kıldı sonra Arafat’a yürüdü.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu konuda Abdullah b. Zübeyr ve Enes’den de hadis rivâyet edilmiştir. Mıksem’in İbn Abbâs’tan rivâyetine gelince; Ali b. el Medînî, Yahya vasıtasıyla Şu’be’den naklederek şöyle diyor. Hakem Mıksem’den sadece beş hadis işitmiştir. Şu’be’den bu beş hadisi saydı bu hadis onun saydıkları arasında değildi.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Hac İçin Minâ’ya Gidip Orada Gecelemek
890-) Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Ey Allah’ın Rasûlü! Minâ’da seni gölgelendirecek bir şey yapalım mı? dedik. Şöyle buyurdular: “Hayır Minâ; Önce gelenin devesini çökerteceği yerdir. Yerleşim yeri değildir.” (Ebû Dâvûd, Menasik: 86; İbn Mâce, Menasik: 52) Bu hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Minâ, Fazla Oyalanacak Bir Yer Değildir
891-) Hârise b. Vehb (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “İnsanların güven içinde ve en kalabalık oldukları bir anda Minâ’da namazları iki rekat olarak kıldım.” (Ebû Dâvûd, Menasik: 76; Buhârî, Hac: 84) Bu konuda İbn Mes’ûd, İbn Ömer ve ve Enes’den de hadis rivâyet edilmiştir. Hârise b. Vehb hadisi hasen sahihtir. Mes’ûd’un şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında Ebû Bekir döneminde Ömer döneminde ve Osman’ın halifeliğinin başlarında Minâ’da namazları onlarla beraber iki rekat olarak kıldım. Minâ’da namazları kısaltmalarında alimler değişik görüşler ortaya koymuşlardır. Bir kısmı: “Mekkeliler için namazı kısaltmak yoktur ancak yolcu olanlar kısaltabilirler” demekte olup, İbn Cüreyc, Sûfyân es Sevrî, Yahya b. Saîd el Kattan, Şâfii, Ahmed ve İshâk bu görüşte olanlardandır. Diğer bir kısmı ise: “Mekkelilerin de Minâ’da namazlarını kısaltmalarında bir sakınca yoktur” derler. Evzâî, Mâlik, Sûfyân b. Uyeyne, Abdurrahman b. Mehdî’de bu görüşe sahip olanlardandır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Minâ’da Namazları Kısaltmak
892-) Yezîd b. Şeyban (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: İbn Mirba’ el Ensarî biz Arafat’ta iken yanımıza geldi, Biz Amr’ın vakfe yerinden uzak saydığı bir yerde idik ve şöyle dedi. “Ben Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in size gönderdiği elçisiyim o size “İbadet yerleriniz neresi ise orada bulunun çünkü siz atanız İbrahim (aleyhis-selâm)’dan kalma bir miras üzerindesiniz.” (Ebû Dâvûd, Menasik: 62; Buhârî, Hac: 87) Bu konuda Ali, Âişe, Cübeyr b. Mut’ım ve Şerid b. Süveyd es Sekafî’den de hadis rivâyet edilmiştir. İbn Mirba’ el Ensarî hadisi hasen sahihtir. Bu hadisi sadece İbn Uyeyne’nin Amr b. Dinar’dan, yaptığı rivâyetle bilmekteyiz. İbn Mirba’nın ismi Yezîd b. Mirba’ el Ensarî’dir. Onun rivâyeti olarak tek bir hadis bilinmektedir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Arafatta Bulunma Ve Dua
893-) Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Kureyş ve Kureyş’in dini üzerinde olanlar ki onlar Ahmesî’ler yani Humus’lerdir. Müzdelife’de vakfe yaparlar ve biz Allah’ın evinin sakinleriyiz derlerdi. Onların dışındakiler ise Arafat’ta vakfeye dururlardı. Bunun üzerine Allah Bakara 199. ayetini indirdi: “Sonra sizler de dalga dalga ilerleyen öteki insanlarla birlikte ilerleyin…” (Buhârî, Hac: 92; Müslim, Hac: 46) Bu hadis hasen sahihtir. Bu hadisin anlamı şudur. Mekkeliler harem sınırları dışına çıkmazlardı. Arafat bölgesi ise harem bölgesi dışında sayılırdı. Bu yüzden Mekkeli olduklarını söyleyenler Müzdelife’de vakfe yaparlar ve “Biz, Allah’ın evinin sakinleriyiz” derlerdi. Mekkelilerin dışındakiler ise Arafat’ta vakfe yaparlardı. Bu yüzden Allah bu ayrıcalığı kaldırmak üzere “Hepiniz de dalga dalga ilerleyen diğer insanlarla birlikte ilerleyin…” ayetini indirmişti. ve Ahmesî’ler harem bölgesi insanları demektir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Arafatta Bulunma Ve Dua
894-) Ali b. ebî Tâlib (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Arafat’ta vakfe yaptı ve şöyle buyurdu: “Burası Arafattır, burası vakfe yapılacak yerdir. Arafat bölgesinin tamamı vakfe yeridir.” Sonra güneş batınca oradan ayrılmak için hareket etti. Üsâme b. Zeyd’i binitinin arkasına aldı. Eli ile insanlara işaret ediyordu, insanlar büyük kalabalıklar halinde sağa sola çalkalanıyorlardı, onlara bakıp; “Ey insanlar sükunetli olun” diyordu. Sonra hep birlikte denilen Müzdelife’ye gelerek iki vakit namazını bir anda birlikte kıldırdı. Sabah olunca “Kuzah” denilen yere geldi ve orada vakfe yaptı ve şöyle buyurdu: “Burası Kuzah’tır ve vakfe yapılacak yerdir Cem’in yani Müzdelife’nin tamamı vakfe yapılacak yeridir.” Sonra ilerledi Muhassir vadisine varınca devesini kamçıladı ve o bölgeden hızlıca geçti Muhassir vadisini geçince durdu. Fadl b. Abbâs’ı binitinin arkasına aldı sonra şeytan taşlama yerine gelerek taş attı. sonra kurban kesme yerine geldi ve şöyle buyurdu: “İşte burası kurban kesme yeridir. Minâ’nın tamamı kurban kesme yeridir.” Has’am kabilesinden genç bir kız fetva almak üzere Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek: “Babam yaşlı bir kimse olup kendisine Hac farz olmuştur. Onun yerine haccetmem caiz midir?” diye sordu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) “Babanın yerine haccet” buyurdular. Bu esnada binitinin arkasında bulunan Fadl’ın boynunu geri tarafa çeviren Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e Abbâs sormuştu: “Amca oğlunun boynunu niçin geri çevirdin” diye. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Fetva sormaya gelen genç delikanlı kız ve binitinin arkasında genç delikanlı erkek bunların birbirlerine bakmaları sonucunda şeytanın bir zarar verebileceğinden emin olmak için” buyurdular. bir adam daha geldi: “Ey Allah’ın Rasûlü ben tıraş olmadan haccın tavafını yapıvermişim ne olacak” deyince; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Tıraş oluver veya saçını kısaltıver zararı yoktur” buyurdular. Başka bir adam gelerek: “Ey Allah’ın Rasûlü, şeytanı taşlamadan önce kurbanı kesivermişim ne olacak? Dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de: “Şeytana taş atıver zararı yoktur.” buyurdular. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Ka’be’ye gelerek tavaf etti sonra zemzem kuyusuna geldi ve: “Ey Abdulmuttalib oğulları insanlar zemzem çekmek için sizi sıkıntıya sokmayacaklarını bilseydim bende bu kuyudan su çekerdim” buyurdular. (Ebû Dâvûd, Menasik: 62; İbn Mâce Menasik: 55) Bu konuda Câbir’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ali hadisi hasen sahihtir ve sadece bu şekliyle Abdurrahman b. Hâris b. Ayyaş’ın rivâyetiyle bilmekteyiz. çok kimse bu hadisi Sevrî’den aynı şekilde rivâyet etmişlerdir. İlim adamları bu hadisle amel ederler ve: “Arafat’ta öğle ve ikindi namazlarını öğle vaktinde kılınması görüşündedirler. ilim adamları ise: “Kişi cemaate katılmaz da kendi çadırında kılar ise aynen imamın yaptığı gibi iki namazı bir vakitte cem eder” demektedirler. b. Ali Ebû Tâlib’in oğlu, Ali’nin oğlu Hüseyin’in oğludur. (Allah’ın selamı hepsinin üzerinde olsun)

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Arafat Bölgesinin Tamamı Vakfe Yeridir
895-) Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Muhassir vadisinde devesini hızlıca koşturdu.” Bişrin rivâyetinde şu fazlalık vardır. “Müzdelifede huzur ve sükûnetle geçti insanlara da huzur ve sükûnet içersinde olmalarını emretti.” Nuaym’ın rivâyetinde de şu fazlalık yer alır: “Şeytan taşlamayı fiske taşı büyüklüğündeki taşlarla taşlamayı emretti ve belki de bu yıldan sonra sizi tekrar göremem” buyurdu. (İbn Mâce, Menasik: 58; Buhârî, Hac: 93) Bu konuda Üsâme b. Zeyd’den de hadis rivâyet edilmiştir. Câbir hadisi hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Arafat’tan Müzdelifeye İniş
896-) Abdullah b. Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, İbn Ömer, Müzdelife’de bir kametle iki namazı bir arada kıldı ve “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in aynı yerde aynı şekilde yaptığını gördüm” dedi. (Buhârî, Hac: 96; Nesâî, Menasik: 190)

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Müzdelife’de Akşamla Yatsıyı Bir Arada Bir Vakitte Kılmak
897-) Saîd b. Cübeyr ve İbn Ömer’den de bu hadisin benzeri rivâyet edilmiştir. Muhammed b. Beşşâr, Yahya’dan diyerek rivâyet etmektedir. Doğrusu Sûfyân’ın rivâyet ettiği hadistir. Bu konuda Ali, Ebû Eyyûb, Abdullah b. Saîd, Câbir, Üsâme b. Zeyd’den de hadis rivâyet edilmiştir. İbn Ömer hadisinin Sûfyân’dan rivâyeti, İsmail b. ebî Hâlid’in rivâyetinden daha sahih olup Sûfyân hadisi sahih hasendir. İlim adamları bu hadisle amel ederler akşam namazı Müzdelife’ye gelmeden kılınmaz Müzdelifeye gelince iki namazı bir arada tek kametle kılmak gereklidir ve iki namaz arasında da nafile namaz kılınmaz ilim adamlarından bir kısmının tercihleri böyledir. Sûfyân es Sevrî bunlardan olup şöyle der: “Dilerse akşam namazını kılar yemeğini yer biraz istirahat edip kamet getirir ve yatsı namazını kılar.” Bazı ilim adamları ise: “Akşam ile yatsı namazını Müzdelife’de bir ezan ve iki kametle bir arada kılar.” Yani akşam namazı için ezan okur kamet getirir akşamı kılar sonra tekrar kamet getirip yatsıyı kılar. Şâfii’nin görüşü böyledir. İbn Ömer ve Saîd b. Cübeyr hadisi hasen sahihtir. Seleme bin Küheyl Said b. Cübeyr’den rivâyet etmektedir. İshâk ise; Mâlik’in oğullarından Abdullah ve Hâlid vasıtasıyla İbn Ömer’den rivâyet etmiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Müzdelife’de Akşamla Yatsıyı Bir Arada Bir Vakitte Kılmak
898-) Abdurrahman b. Ya’mer (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Arafat’ta iken Necidlilerden bazı kimseler O’na gelip hac hakkında sordular. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de bir kimseyi görevlendirip şöyle ilan ettirdi: “Hac Arafat’tır her kim Müzdelife’de bulunması gereken gece gün aydınlanmadan önce gelip orada bulunursa hacca yetişmiş olur. Minâ’da kalma süresi üç gündür acele edip memleketine dönüş için iki gün kalan günahkar sayılmaz üç günden fazla kalan da yine günahkar olmaz. Muhammed b. Beşşâr dedi ki: Yahya’nın rivâyetinde şu ilave vardır. “Bir adamı bu iş için görevlendirdi de o da bunu duyurdu.” (Ebû Dâvûd, Menasik: 68; Nesâî, Menasik 203)

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Hacca Müzdelife Gecesi Yetişen Hac Yapmış Sayılır Mı?
899-) Yine Abdurrahman b. Ya’mer (radıyallahü anh)’den manâca önceki hadisin bir benzeri daha rivâyet edilmiş olup İbn ebî Ömer, Sûfyân b. Uyeyne’den naklederek: “Bu hadis Sûfyân es Sevrî’nin rivâyet ettiği hadislerin en sağlamıdır” der. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve sonraki gelen kimselerin uygulamaları bu hadis üzeredir. Yani gün ağarmadan önce Arafat’ta bulunmayan kişi haccı kaçırmış demektir. Gün ağarmasından sonra gelmesi hac görevi için yeterli sayılmaz. O yaptığı umre olmuş olur bir sonraki yıl tekrar hac yapması gerekir. Sevrî, Şâfii, Ahmed ve İshâk bu görüştedirler. Şu’be’de Bükeyr b. Atâ’dan, Sevrî’nin rivâyetine benzer bir hadis rivâyet etmiş olup, şöyle demiştir: Carûd’tan işittim o da Vekî’den işittiğini söyledi. Vekî’ bu hadisi aktardıktan sonra: “Hacla alakalı vazifelerin anası bu hadistir” demiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Hacca Müzdelife Gecesi Yetişen Hac Yapmış Sayılır Mı?
900-) Urve b. Mudarris b. Evs b. Hârise b. Lâm’in et Taî’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: “Müzdelife’de namaza çıkacağı sırada Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e geldim ve Şöyle dedim: Ey Allah’ın Rasûlü, Tayyi denilen bölgenin iki dağı arasından geliyorum hayvanımı da yordum kendim de yoruldum üzerinde durmadığım bir dağ bırakmadım. Benim haccım olur mu?” Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular: “Bizim kılacağımız şu sabah namazına katılan burayı terk edinceye kadar bizimle beraber olan bundan öncede gece veya gündüzden bir an bile olsa Arafat’ta bulunan kimse hac vazifesini yapmış ve haccını tamamlamış sayılır.” (Ebû Dâvûd, Menasik: 68; Nesâî, Menasik: 211) Bu hadis hasen sahihtir. Hadiste geçen Tefesehu: Kelimesinin anlamı hacla ilgili vazifeler demektir. “Habelün” kumluk arazi “Cebelün” ise taşlık yerler demektir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Hacca Müzdelife Gecesi Yetişen Hac Yapmış Sayılır Mı?
901-) İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) beni geceleyin Müzdelife’den yüklerimizle birlikte gönderdi.” (Buhârî, Hac: 99; Müslim, Hac: 49) Bu konuda Âişe, Ümmü Habibe, Esma b. ebî Bekir ve Fadl b. Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Güçsüz Ve Zayıf Kimselerin Müzdelifeden Öncelikle Gönderilmesi
902-) Yine İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: “Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), ailesinden zayıf olanları Müzdelife’den öncelikle gönderdi ve güneş doğmadan önce şeytanı taşlamayın” buyurdu. (Buhârî, Hac: 99; Müslim, Hac: 49) İbn Abbâs hadisi hasen sahih olup ilim adamları uygulamalarını bu hadisle yaparlar zayıf ve güçsüz kimselerin Müzdelife’den erkenden çıkmasını ve Minâ’ya ulaşmasının sakıncası yoktur derler. İlim adamlarının çoğunluğu uygulamalarını bu hadisle yaparak güneş doğmadan önce şeytanı taşlamazlar. Bazı ilim adamları ise geceleyin taşlamaya izin vermişlerdir. Doğru olan ve yapılması gereken uygulamaların bu hadise göre yapılmasıdır ki; “Gün doğmadan şeytan taşlanmaz” Sevrî ve Şâfii bu görüştedir. İbn Abbâs’ın, “Beni yüklerimizle gönderdi” hadisi sahihtir. Değişik şekillerde de rivâyet edilmiştir. bu hadisi; Müşaş, Atâ ve İbn Abbâs’tan rivâyet ederek “Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), ailesinden zayıf olanları Müzdelife’den öncelikli gönderdi” diye rivâyet etmiştir, ama bu hadisin senedi yanlıştır. Müşaş yanılarak Fazl b. Abbâs’ı da senede ilave etmiştir. İbn Cüreyc ve başkaları bu hadisi Atâ’dan ve İbn Abbâs’tan rivâyet ederler ve Fadl b. Abbâs’ı ilave etmezler. Müşaş; Basralı olup kendisinden Şu’be rivâyet etmiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Güçsüz Ve Zayıf Kimselerin Müzdelifeden Öncelikle Gönderilmesi
903-) Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), kurban bayramının ilk günü şeytanı kuşluk vaktinde taşlar, diğer günler ise güneşin batıya kaymasından sonra yani öğleden sonra taşlardı.” (Ebû Dâvûd, Hac: 77; Buhârî, Hac: 135) Bu hadis hasen sahihtir. İlim adamlarının çoğunluğu uygulamalarını bu hadisle yapar ve kurban bayramının birinci gününden sonra şeytan taşlamayı öğleden sonra yaparlar.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Kurban Bayramının Birinci Günü Şeytan Taşlama Kuşlukta Yapılır
904-) İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Müzdelife’den güneş doğmadan önce ayrılırdı.” (Ebû Dâvûd, Menasik: 65; Buhârî, Hac: 101) Bu konuda Ömer’den de hadis rivâyet edilmiştir. İbn Abbâs hadisi hasen sahih olup cahiliye dönemi insanları güneş doğduktan sonra Müzdelife’den ayrılırlardı.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Güneş Doğmadan Önce Müdelife’den Ayrılmak
905-) Ebû İshâk (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Amr b. Meymun’dan işittim şöyle diyordu: Biz, Müzdelife’de vakfe’de iken Ömer b. Hattâb dedi ki: “Müşrikler güneş doğuncaya kadar Müzdelife’den ayrılmazlar ve ey sebir dağı güneşin ışıklarıyla aydınlan da biz Minâ’ya hareket edelim derlerdi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara uymadı ve güneş doğmadan önce Minâ’ya hareket etti, Ömer’de güneş doğmadan hareket etti.” (Buhârî, Hac: 101; Nesâî, Menasik: 213) Bu hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Güneş Doğmadan Önce Müdelife’den Ayrılmak
906-) Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i sapan taşı büyüklüğündeki taşlarla şeytan taşlandığını gördüm.” (Müslim, Hac: 52; İbn Mâce, Menasik: 63) Bu konuda Süleyman b. Amr b. Ahvas’ın annesinden de hadis rivâyet edilmiş olup annesinin ismi; “Ümmü Cündüb el Ezdiyye’dir. Ayrıca İbn Abbâs, Fadl b. Abbâs, Abdurrahman b. Osman et Temîmî ve Abdurrahman b. Muâz’dan da hadis rivâyet edilmişitir. Bu hadis hasen sahihtir. İlim adamları uygulamalarını bu hadisle yaparlar ve taşların büyüklüğünün fiske taşı veya sapan taşı büyüklüğünde olmasını kabul ederler.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Şeytan Taşlanacak Taşların Ölçüsü Ne Kadardır?
907-) İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), bayramın diğer günlerinde şeytanı öğleden sonra taşlardı.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu hadis hasendir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Bayramın İlk Gününden Sonra Şeytan Taşlama Öğleden Sonra Yapılır
908-) İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, “Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Kurban bayramının birinci günü şeytan taşlamayı biniti üzerinde yapmıştı.” (İbn Mâce, Menasik: 66) Bu konuda Câbir, Kudame b. Abdullah, Ümmü Süleyman, İbn Amr b. el Ahvas’tan da hadis rivâyet edilmiştir. İbn Abbâs hadisi hasen sahihtir. Bazı ilim adamları uygulamalarını bu hadise göre yaparlar. Bazıları ise yaya vaziyette şeytan taşlamayı tercih etmişlerdir. İbn Ömer’den rivâyete göre: “Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), şeytan taşlamayı yaya olarak yapmıştı.” Bizce bu iki hadisin yorumu şöyledir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) duruma göre; bazen yaya olarak, bazen binit üzerinde şeytan taşlamıştır ki ümmeti de durumlarına göre kendisine uysunlar. İlim adamları uygulamalarını her iki hadisle de yapmışlardır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Şeytan Taşlama Yürüyerek Ve Binit Üzerinde De Yapılır Mı?
909-) İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: “Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), şeytan taşlama yerine yürüyerek gider, yürüyerek gelirdi.” (Ebû Dâvûd: Hac: 77) Bu hadis hasen sahihtir. İlim adamlarının pek çoğu uygulamalarını bu hadise göre yaparlar. Kimi ilim adamları ise şöyle derler: “Kurban bayramının birinci günü binit üzerinde diğer günlerde ise yürüyerek taşlayabilir. Bu şekilde söyleyenler herhalde Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yaptığını yapmayı istemişlerdir çünkü Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sadece kurbanın birinci günü taşlama işini binitte yapmış. Kurbanın birinci günü ise sadece Akabe cemresine taş atılır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Şeytan Taşlama Yürüyerek Ve Binit Üzerinde De Yapılır Mı?
910-) Abdurrahman b. Yezîd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Abdullah b. Mes’ûd, Akabe cemresi denilen yere gelince vadinin orta yerinde durdu, Ka’be’ye yönelerek cemreyi sağ kaşı hizasına aldıktan sonra yedi taş attı. Her taş atışında tekbir getirdi ve şöyle dedi: Kendisinden başka gerçek ilah olmayan Allah’a yemin ederim ki kendisine Bakara sûresi indirilen Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de; taşları buradan atmıştır.” (Nesâî, Menasik: 226; İbn Mâce, Menasik: 64)

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Şeytan Taşlama Nasıl Yapılır?
911-) Hennâd Vekî’, Mes’ûdî’den bu senedle bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiştir. Bu konuda Fadl b. Abbâs, İbn Abbâs, İbn Ömer ve Câbir’den de hadis rivâyet edilmiştir. İbn Mes’ûd hadisi hasen sahihtir. İlim adamları bu hadisle amel ederler ve taşların vadinin orta yerinden atılmasını ve her taşla birlikte tekbir getirmesini tercih ederler. Bazı ilim adamları ise vadinin ortasından atmaya gücü yetmezse gücü yettiği yerden taşlamasına izin vermişlerdir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Hac Bölümleri
Konu: Şeytan Taşlama Nasıl Yapılır?